SAYI : 5 AYLIK BÜLTENLER SERİSİ KONU : ERGENLİK OCAK, 2008 Ergenlik Dönemi Nedir? ERGENLİK Sayın velimiz, bu ayki bültenimizde gelişim çağının en önemli dönemlerinden biri olan ergenlik çağını konu alıcaz. Ergenlik sözcüğü günümüzde, bireyde gözlenebilen hızlı ve sürekli bir gelişim evresi olarak tanımlanmaktadır Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir. Bu dönem, fizyolojik anlamda kızlarda adetle ve göğüslerin büyümesiyle; erkeklerde ise yüzde kılların çıkması ve sesin kalınlaşmasıyla başlayan genel olarak da 13 20 yaşlar arasını kapsayan bir gelişim dönemidir (Bu yaşlar bazı araştırmalara göre değişebilir). Öte yandan ergenlik dönemi, buluğ çağına erme sebebiyle biyopsikolojik bakımdan çocukluğun sona ermesiyle, toplumsal yaşamda sorumluluk alma dönemi olan yetişkinlik döneminin başlangıcı arasında kalan bir gelişim süreci olarak da tanımlanabilir. Ortalama olarak kızlar erkeklere oranla iki yıl kadar önce olgunlaşmaları nedeniyle bu dönem ülkemizde kızlarda 10 12 yaşları arasında erkeklerde 12 14 yaşları arasında başlar. Ergenliğin sonuna doğru bu farkın kapandığı görülür. Sosyoekonomik koşullar, beslenme v.b, iklim ergenliğin başlangıcında etkili olmakta olgunlaşmanın geç ya da erken olmasına neden olmaktadır. Ergenlik Döneminde Fizyolojik ve Cinsel Gelişim Biyolojik anlamda fiziksel ve cinsel gelişim açısından ergenlik, çocukluk döneminin olgunlaşmamış durumundan yetişkinlik döneminin cinsel olgunluğuna bir geçiş dönemidir. Üreme sistemindeki bu olgunlaşmaya, ergenlerin ikincil cinsiyet karakterlerindeki değişmeler de eşlik eder. Ergenlik dönemde, cinsler arasındaki cinsiyet değişiminden dolayı meydana gelen farklar, başka hiçbir gelişim döneminde bu kadar belirgin değildir. Bu bağlamda cinsel içerikli biyolojik gelişmelerin yanı sıra; kızlarda adet görme, göğüslerin büyümesi ve kalçaların genişlemesi, erkeklerde ise sesin kalınlaşması, bıyık ve sakalların çıkmaya başlaması gibi cinsel içerikli fizyolojik gelişmelerde görülür. 1
KIZLAR Kızlardaki ilk bulgular kılların ve meme tomurcuklarının belirmesidir; boy uzamasındaki atılım tipik olarak bir yıl sonra gerçekleşir. Meme tomurcuklanması ise 8 13 yaşları arasındadır. Kızlarda cinsel bölgede kılların ortaya çıkması 8 14 yaşları arasındadır. Yumurtalıklardaki hızlanmış büyüme tipik olarak 7-9 yaşları arasında başlar. Menstrüasyon (adet görme) daha sonraki aşamadır. İlk adet döngülerinde yumurtlama olmayabilir, yani salgılanan hormonlar olgun yumurta oluşumu için yetersiz kalabilir. Rahim dokusu olgunlaşıncaya kadar, adetler düzensiz ve akan kan az olabilir. ERKEKLER Erkeklerdeki cinsel olgunlaşmanın ilk dış bulguları, hem testislerin büyüme hızında artış, hem de boy uzaması ve cinsel bölgede kılların belirmesidir. Erkek çocuklarındaki kaygılar daha çok penis boyutlarına ilişkindir. Aslında penisin boyunun ne doğurganlıkla ne de cinsel doyumla ilgisi yoktur. Penis hacmindeki büyüme atılımının başlama yaşı 11 11,5 tur.penis büyümesi 13,5 16,5 arasında durur. Testislerdeki asıl gelişim olgun spermlerin üretimidir. İlk ejekülasyon (11 16 yaş aralığı) seminel sıvı içerir ve içinde olgun sperm hücreleri bulunmayabilir. Testis hacmindeki büyüme atılımının başlama yaşı 10 13' tür. Bu büyüme 14,5 18 yaşları arasında durur. Bilişsel Gelişim Ergenlik çağının başındaki çocuk, nesneler dünyasını iyice öğrenmiş bir kişi olarak, artık soyut düşüncelerle oynamaya yönelmek durumundadır. Somut kuralların oluşturduğu güvenli bir ortamdan sonsuz olasılıkların ve bakış açılarının bulunduğu bir dünyaya geçiştir bu. Bedensel gelişiminde olduğu gibi, bu değişiklerin zamanlaması da kişilere göre büyük değişkenlik gösterebilir. Bazıları yetişkinlerin üçte iki kadarının Piaget'nin "biçimsel işlemsel düşünce" olarak adlandırılan soyut düşünme evresine ulaşabildiği kanısındadır. "Problem bulma" denilen ve soyut konularda yaratıcı çözümler yaratmayı gerektiren son evreye ulaşanların sayısı muhtemelen çok azdır. Ergenlik dönemindeki entelektüel gelişimin çeşitli faktörlere bağlı olduğu söylenebilir: Algılama ve ilişkilendirme alanlarında beynin daha önce gösterdiği gelişimin niteliği, Kültürel beklentiler, 2
Okulun ve evin verdiği uyarımın miktarı ve türü, Evdeki desteklerin ve güçlüklerin bilançosu, Yeni bilgileri anlamlı hale getirme ve becerileri uygulama konusunda çocuğun kendi duygusal güç ve motivasyonu. 3. Ergenlik Döneminde Duygusal Gelişim Ergenlerdeki duygusal gelişim ve değişim konusunda dikkati çeken ilk noktanın, duyguların yoğunluğundaki artış ve istikrarsızlık olduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda söz konusu duygusal dalgalanmalar; karşı cinse âşık olma, mahcubiyet ve çekingenlik, aşırı hayal kurma, tedirginlik ve huzursuzluk, yalnız kalma isteği, çalışmaya karşı isteksizlik ve çabuk heyecanlanma gibi duygulanım durumlardır. Bu anlamda ergenlik çağındaki gençlerle ilgili yapılan alan araştırmalarında, ergenlerin duygusal problemlerinin; bulundukları yaş gruplarına, okula devam edip etmemelerine, ailenin geliştirdiği tutumlarına, ergenlerin sahip oldukları bireysel zekâlarına ve çevreleri tarafından kabul edilme derecelerine göre değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir. Öte yandan yine konuyla ilgili yapılan araştırmalarda ergenlerin, en çok gelecekle ilgili kaygılar taşıdıkları; eğitim gören ergenlerdeki bu kaygılarının muhtevasının istedikleri okula gidip gidemeyecekleri ve istedikleri mesleği yapıp-yapamayacakları gibi içeriğe sahip olduğu saptanmıştır. Ergenlik Döneminde Sosyal Gelişim Ergenlikte önemli bir diğer gelişim boyutu ise sosyal gelişmedir Bilindiği gibi bireyin sosyalleşmesi ilk olarak ailede başlar. Bu bağlamda ergenin sosyalleşme süreci aslında çocukluk döneminde başlamış ve ergenlik döneminde ise bu süreç ailesinin dışına taşarak okul çevresi ve dolayısıyla arkadaş grupları ekseninde hızla devam etmektedir. Bu sosyalleşme sürecinde ergen için önemli gördüğü konularda ailesi, hâlâ bir başvuru kaynağı olmaya devam etmektedir. Bu anlamda ergen, öncelik olarak okul, meslek seçimi ve geleceğiyle ilgili kararlar alır. Ergenliğin Gelişen Benliği Üzerinde Ana-babanın Etkisi Ergenliğin temel bir gelişim görevi daha fazla öz-yeterlilik ve öz-yönelim kazanmaktır. Klinik bulgular bu görevin başarılmasında ana-babaların çok etkili olduğunu belirtmektedir. Çoğu ana-baba ergenlerinin ayrılıp gitmesine kolay kolay izin vermemektedir. Çok fazla veya çok az katılımının ergenin bağımsızlık başarısını azaltabileceği belirtilmektedir. Ana-babalar çok az katılımda bulunurlarsa öz-yönelim için 3
gerekli olan güven daha az gelişebilmektedir. Çok fazla katılım ise özerkliğin gelişimine karışan bağımlılık gereksinimlerini ortaya çıkartabilmektedir. Erkek ve kız çocuklarının kendilerini ana babalarıyla özdeşleştirme dereceleri, onların kişiler arası ilişkilerini ve kendilerine ilişkin duygularını olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilmektedir. Erkek çocuğun ergenlik dönemindeki uyumu bir derece çocuğun babasıyla arasındaki duygusal bağlarla ilişkilidir. Bu kız çocuğun annesi ile olan ilişkisi için de geçerlidir. Ana baba sıcaklığının, çocuğun duygusal olarak ana babasına yakın olmasına izin verdiği ve ana baba gibi olmada gerekli önkoşul olması nedeniyle, gencin özdeşleşme sürecinde önemli bir yeri vardır. Anne-Baba Ne Yapabilir? Çocuğunuzun bebeklik döneminden bu yana her zaman olduğundan daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu ve sınırsız enerjinin birdenbire yerini halsizliğe bırakmasının normal olduğunu anlayın. Bu çağda zorla uygulatmak güç olsa bile, iyi beslenme beyin işlevi açısından çok önemlidir. Çocuğunuzun önüne sabah kahvaltısı ve akşam yemeğini koyarak en iyi sonucu beklemeye bakın. Birlikte akşam yemeğine oturun, TV izleyin, gazete ya da dergi okuyun. Olup biten şeyler üzerinde konuşun. Çocuğunuz sizinle aynı fikirde değilse sakin davranın. "Söylediğin çok ilginç, peki bana nedenlerini anlatır mısın?"fikirlerini açıklarsa saygı gösterin, ona katılmanız gerekmez. Yeni nöron devreleri normal konuşma tarzını yavaşlatabilir ve bir çocuğun fikirlerini aktarmasını zorlaştırabilir; ona konuşma sırasında yanıt vermesi için zaman tanıyın. Çocuğunuz özel yaşama eskisinden daha fazla gereksinim duyar; aynı zamanda size ulaşabilmeye de ihtiyacı vardır. Çocuğunuzun okulda okuduklarından geri kalmayın, böylece sohbet etme olanağı bulursunuz. Çocuğunuza gerçek dünyaya, çalışma hayatına, siyasete ve toplumsal konulara ilişkin yetişkin konularını açın. Gerçek sorunlar üzerine düşünmeyi özendirin. Gönüllü çalışma gibi topluluk işlerine yapıcı katılımı teşvik edin. Genç adayınızın öfkesini sözlü olarak dile getirmesine izin verin ve onu sorunlarını derinlemesine konuşmaya özendirin. Ölçülü düzeyde ebeveyn-çocuk çatışmasının zihinsel serpilmeyi ve ahlaki gelişmeyi ilerlettiği bilinmektir. Çatışmadan çekinmeyin. Ergenlik çağındaki çocukların otoriteyle halat çekme oyunu oynayarak beyinlerini çalıştırmaya ihtiyaç duyduğunu unutmayın. Özel Üsküdar SEV İlköğretim Okulu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Servisi 4
Kaynaklar: Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 17 Yıl: 2004/2 (231 256 s.) George Orvin: Ergenlik Çağındaki Çocuğunuzu Anlamanın Yolları,HYBYay. Ankara,1997. Jane Healy: Çocuğunuzun Gelişen Aklı Enka Yay. İstanbul,1997. James Adams: Ergenliği Anlamak, İmge Yy. Ankara,1995. 5