BAŞAĞRILARI Hemen hepimiz yaşamımızın bir döneminde başağrısından yakınırız. Ancak bazılarımız için başağrısı daha ciddi bir sorun hatta bir hastalık durumundadır. Başağrıları basitçe iki kategoriye ayrılabilir; 1- Primer başağrıları; Migren, gerilim tipi başağrısı gibi sık görülen başağrısı gruplarını içermektedir. Başağrıları altta yatan organik bir hastalığa bağlı değildir. Bununla birlikte muhtemelen psikolojik değil biyolojik kökenli hastalıklardır. Bilimin gelişimi ile primer başağrılarını daha iyi anlama şansımız artmaktadır. 2-Sekonder (ikincil) başağrıları; Organik nedenli başağrıları olarak da bilinir. Tümör, infeksiyon, hipertansiyon, anevrizma, hidrosefali, göz,kulak-burun bölgesi hastalıkları ve beynin organik kökenli diğer hastalıklarının bir belirtisi olarak ortaya çıkan başağrılarıdır. Tüm başağrıları içinde sayıca azdırlar. Ancak bunların altında çok ciddi ve yaşamı tehdit edebilecek hastalıklar olduğu için hızla tanı ve tedavileri gerekir. Başağrısının yeni veya her zamankinden farklı olması, ani ve çok şiddetli olması, başağrısına şuur bulanıklığının eşlik etmesi, ateşle birlikte olması, egzersiz-eforla ortaya çıkması yada öksürme-aksırma ile başlaması, vücudun bir tarafında kuvvetsizlik yada uyuşma ile birlikte görülmesi yada beraberinde nöbet görülmesi bizi altta ciddi bir hastalığın olabileceği konusunda uyaran ipuçlarıdır. Başağrısı söz konusu olduğunda en önemli tanı bilgisini başağrısı hakkındaki özellikler verir. Bu nedenle başarısı muayenesinin en önemli bölümü karşılıklı konuşmadır. Bu bölümde başağrısının temel nitelikleri konuşulur. Doğru tanı için aşağıda yer alan özellikler hakkında hekimi bilgilendirmeniz önemlidir; Başağrısının ne zaman başladığı Başağrısının sıklığı, gün içinde görüldüğü saatler, hafta içi yada sonu ağrının görülmesi Başağrısının süresi Başağrısının yeri ve yayılımı Başağrısının karakteri; Zonklayıcı, sıkıcı, ağırlık şeklinde, bıçak saplanır gibi, künt, ezici Kadın hastalarda başağrısının menstruel siklus ile ilişkisi
Başağrısını tetikleyen nedenler; Bazı gıda maddeleri, fiziksel aktiviteler, parlak ışık, ağır kokular, stres, gürültü, sigara, fazla uyuma, basınç yada ısı değişiklikleri, azfazla uyumak gibi. Başağrısı öncesi belirtiler (varsa) Ailede sizden başka bireylerdede başağrılarının olması Başağrısı öncesi yada sonrası görme bozukluğunun olması Başağrısının tek tip yada birden fazla şekilde görülmesi Ağrıya eşlik eden (varsa) bulantı-kusma, ışık-gürültü hassasiyeti, kokulara duyarlılık Başağrısının mevsimsel sirkadiyen (gün içinde hep aynı saatte olması) özellikleri (varsa) Muayene bulguları da hastalık hakkında bize çeşitli değerli bilgiler verebilir. Ancak tanı için bazen bir görüntüleme yöntemine gerek duyulur. Görüntüleme yöntemlerine primer başağrılarında organik patolojiyi dışlamak için gerek duyulurken sekonder başağrılarında anlamlı olurlar. Bu durumlarda çoğunlukla beyin tomografisi yada manyetik rezonans filmleri ile hastalığa tanı konulur. özet Bu yazıda çok daha sık görülen primer başağrısına yol açan başağrısı türleri hakkında bilgileri bulabilirsiniz; Gerilim tipi başağrısı En sık görülen primer başağrısı tipidir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada gerilim tipi başağrısı sıklığının 15-55 yaş arası grupta %30 olduğu saptanmıştır. Erişkinlerin yaklaşık olarak %78 i yaşamlarının bir döneminde gerilim tipi başağrısı yaşarlar. Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. Organik bozukluğa bağlı olmayıp damarsal veya migrenöz kökenli değildir. Gerilim tipi başağrısı muhtemelen ense veya kafa derisi kaslarındaki sertleşme ile ilişkili olabilen beyindeki kimyasal ve nöronal dengesizlik nedenli ortaya çıkabilmektedir. Ağrı basınç yada sıkıştırma tarzındadır ve hafif yada orta derecededir. Ağrı başın iki yanında görülür. Ağrı çoklukla enseden başlayıp öne doğru yayılır. Bazı hastalar ağrıyı başın etrafında, ensede ve şakaklarda mengene yada band gibi bir sıkışma olarak tanımlarlar. Nadiren bulantı, ışığa-sese karşı hassasiyet görülür. Atak sıklığı fazla olanlarda başağrıları sıklıkla migren ile birliktedir. Stres, gerginlik, yorgunluk, kızgınlık ile tetiklenir. Klasik ağrı kesicilerle geçer ve stresin ortadan kalkması yada rahatlama ile ortadan kalkar 24 saatlik siklus içinde başağrısı şiddeti değişkendir. Eğer hergün veya yaklaşık olarak hergün ağrıkesici ilaç alınıyorsa ve bundan fayda görülmüyorsa tabloya ağrıkesici kötüye kullanım başağrısının eşlik ettiğinden şüphelenilir. Özellikle kronik formda bu, sık görülen bir durumdur. Kronik günlük başağrısına sıklıkla depresyon yada diğer duygu durum bozuklukları eşlik eder. Uyku bozuklukları, sersemlik, başdönmesi, konsantrasyon güçlüğü, suçluluk duygusu, yorgunluk, mide bulantısı sıklıkla bu başağrısına eşlik eder. Hastalar sıklıkla sabah başağrısı ile uyanırlar ve eşlik eden bir uyku bozukluğu vardır. Antidepresan ilaçlar hastalar depresyonda olmasalar dahi analjezik (ağrı kesici) etkileri ile hastalara yarar sağlarlar. Biofeedback teknikleri de gerilim tipi başağrısında yarar sağlayabilir. Kronik gerilim tipi başağrısında analjezik ilaçların kötüye kullanımına karşı dikkatli olmak çok önemlidir.
Migren Ülkemizde 1997 yılında yapılan yukarıda bahsi geçen araştırmada 15-55 yaş arası grupta migren sıklığının %16.4 (Kadın;%22, erkek %11) olduğu belirtilmektedir. Bu, yaklaşık olarak her beş kişiden birinin migren kökenli olarak başağrısı yaşadığını ortaya koymaktadır. Migrenin ensık görüldüğü yaşlar 20-45 arasıdır. Migren sıklıkla kalıtsaldır ve etkilenen bireylerde çocukluk döneminde başlayabilir. Eğer anne ve babada migren varsa çocuklarında görülme olasılığı %75 dir. Ebeveynlerden birisinde migren var ise çocukta görülme olasığı ise %50 dir. Migren, çoğunlukla tek taraflı olan, bulantı ve kusmanın eşlik ettiği, ışık ve/veya gürültüye karşı aşırı hassasiyet ile birlikte olan zonklayıcı özellikte başağrıları ile kendisini gösterir. Başağrısı şiddetlidir ve bu nedenle migrenli kişi atak sırasında çoğunlukla günlük işlerini yerine getiremez. Ağrıların sıklığı ve şikayetler hastadan hastaya değişir. Ataklar 4 ile 72 saat sürer. Ataklar ağrı öncesi dönem, ağrı dönemi ve ağrı sonrası dönem olmak üzere üçe ayrılabilir. Ağrı öncesi dönem ile ağrı sonrası dönem kaslarda ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik ile buna eşlik eden duygu durum değişiklikleri( huzursuzluk, depresif şikayetler, sinirlilik gibi ) ile kendisini gösterir ve saatler ile günler sürebilir. Migren hastalarının 1/3 ünde ağrı öncesi aura olarak adlandırılan bir dönem yaşarlar. Bu dönemde hastalar zigzag çizgiler, karanlık noktalar, parlak ışıklar görebilirler, yüz yada kolda iğnelenme yada uyuşma hissedebilirler. Aura tipik olarak ağrı başlayınca kaybolur ve 1 saatten kısa sürer. Aura bazı migren ataklarına eşlik eder. Migren Aurası Migren Aurası Migreni tetikleyen çeşitli nedenler vardır ve bu tetikleyiciler kişiden kişiye değişir. Bir hastanın ağrısını ortaya çıkaran yada tetikleyen faktör bir başkasının ağrısını tetiklemez, hatta kimi zaman ağrısını rahatlatabilir. Tetikleyiciler içinde kategorik olarak diet, kişinin duygudurumu, aktivite, çevre, kullanılan ilaçlar ve hormonlar faktörler sayılabilir. Sık görülen tetikleyiciler olarak açlık (öğün atlamak), alkol alımı, stres, psikolojik travma, alışılmış olandan az yada fazla uyuma, çikolata, portakal yeme, baharatlı yada kafeinli yiyecek-içecek tüketme, stresin ortadan kalkması (haftasonu başağrıları) sayılabilir. Migrene neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte migren atağı sırasında neler olduğu aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Son teoriye göre migren beynin kendisinde tetiklenmektedir. Atak başladığında ağrı ve diğer şikayetler beyni çevreleyen trigeminal sinir ve kan damarları
arasındaki ilişki sonucu ortaya çıkan imflamatuar (steril iltihap) yanıta bağlı görülmektedir. Bu iltihabi yanıtta rol alan en önemli madde beyinde doğal olarak bulunan nörokimyasal bir madde olan serotonin dir. Ağrı sinyalleri kan damarlarından trigeminal sinir yolu ile beyin sapına gönderilir. Beyinsapında yer alan ağrı merkezleri gelen ağrı uyarıları ile aşırı doygunluğa ulaşırlar. Bundan sonra ise ağrı uyarısı gelmese dahi kendiliğinden uyarı oluştururlar. Bu ise ciltte ortaya çıkan duyarlılıktan sorumludur. Hastalar bu durumu saçım acıyor yada başıma birşey dokunduramıyorum diye dile getirebilirler. Yakınmalar ortaya çıktıktan sonra alınacak ağrı kesiciler ne kadar erken alınırsa o kadar etkin olurlar. Zaman içinde ağrı iletiminin artmış tekrarları kronik günlük- migrene yol açar. Migren etkin olarak tedavi ile kontrol altına alınabilir. Bu noktada hasta ile doktor arasındaki uyum çok önemlidir. Migren amaçlı kullanılan tedavi metodları iki kategoriye ayrılabilir; 1- Atak tedavisi; Atak sırasında ortaya çıkan başağrısı bulantı ve kusmanın önlenmesi ve hastanın rahatlatılmasıdır. Çok çeşitli ağrı kesici ilaçların yanısıra sadece migren ataklarında kullanılan ve Serotonin üzerinden etki eden çeşitli ilaçlarda vardır. Tüm bu ilaçlar atağın ne kadar erken döneminde kullanılırlarsa o kadar etkilidirler. 2- Koruyucu tedavi; Atakları sık olan hastalarda atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltan tedavidir. Bu tedavi için kullanılan ilaçlar arasında çoğunlukla asıl kullanım alanı yüksek tansiyon yada epilepsi gibi farklı olan çeşitli ilaçlar yer almaktadır. Küme Demet- başağrısı Diğer iki ağrı türüne göre çok daha az sıklıkta görülür. Küme başağrısı olan hastaların %90 ı erkektir. Nedeni bilinmez ancak trigeminal sinir sistemi ile beynin çevresinde yer alan damarlar arasındaki ilişki sonucu ortaya çıkan imflamatuar yanıt sorumludur. Ayrıca beynin derin bölgelerinde yer alan ve uyku - uyanıklık başta olmak üzere çeşitli biyolojik ritimlerimizi kontrol altında tutan hipotalamus isimli yapının da küme başağrısı oluşumunda yer aldığı düşünülmektedir. Küme başağrısında ağrılar isminden anlaşılacağı gibi kümeler halinde ortaya çıkar; birkaç hafta-ay sürüp geçer. Daha sonra hasta aylar süresince bazen yıl- ağrısızdır. Ağrılı epizodlar çoğunlukla ilkbahar yada sonbahar aylarıdır. Daha sonra bu ağrılı epizodlar tekrar eder. Bazı hastalarda ise ağrılı epizodlar çok daha uzun sürer, hatta ara vermez. Bu durumda kronik küme başağrısından söz edilir. Ağrılar ani başlangıçlı ve hemen tamamı tek taraflıdır. Tipik ağrı yeri göz arkası olup buradan yüze yayılabilir. Gözde şişlik, kızarıklık ve burun akıntısı ağrıya sıklıkla eşlik eder. Bazen yüzdede kızarıklık görülebilir. Atak epizodları süresince hep aynı tarafta ağrı olur. Bilinen en şiddetli başağrısı türlerindendir. Bir sonraki atak beklentisi hastayı depresyona sokabilir. Ağrı süresi 15 180 dakikadır. Çoğu hasta küme epizodu süresince günde bir ile dört arası ağrı yaşayabilir. Ağrıların önemli bir bölümü gece uykuda ve aynı saatlerde ortaya çıkar ve hastayı uykudan uyandırır. Ağrılı epizod süresince alkol ağrıyı
tetikler. Küme başağrısının ilginç bir özelliği de ağrı sırasında oksijen kullanımının ağrıyı geçirmesidir. Bilinen en şiddetli ağrılardandır. Paroksismal hemikraniya Küme başağrısının bir varyantı olduğu düşünülmektedir. Ağrı yeri ve şiddeti küme başağrısındaki gibidir. En önemli farkı küme başağrısının aksine kadınlarda erkeklere göre çok daha sık görülmesidir. Özellikle orta yaş kadınlarda görülür. Küme başağrısına göre süresi kısa (2-45 dakika) ancak aynı gün içinde tekrarlama sayısı ise daha fazladır. Ağrı aylarca devam edebilir. Sıklıkla yüzde terleme, göz yaşarması ve burun akıntısı ağrıya eşlik eder. Başağrısında doğru tanı koymanın yanısıra tedavi izleminde, ilaç değişiminde ve tedavinizin süresine karar verme aşamalarında başağrısının izlemi çok önemlidir. Aşağıda başağrısı izlemi için kullanabileceğiniz bir tablo yer almaktadır. BAŞAĞRISI İZLEM FORMU Tarih Süre (Başlangıç ve bitiş) Şiddet (1-10 arası; 10: En şiddetli ağrı) Eşlik eden yakınmalar (Bulantıkusma vb gibi) Alınan ilaç ve dozu Başağrısı tipi (Birden fazla başağrısı olanlarda) Başağrısı yeri