DOUMSAL KALP HASTALII VE / VEYA MAJÖR ANOMALS OLAN ÇOCUKLARDA MATERNAL SERUM ESER ELEMENT-VTAMN DÜZEYLER



Benzer belgeler
FETAL EKOKARDİYOGRAFİ PROF.DR. A.RUHİ ÖZYÜREK

ASD, AVSD, VSD. Doç. Dr. Halil Aslan Kanuni Sultan Süleyman EAH Perinatoloji Kliniği

KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA. Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji

Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Doğum Sonu Bebekte Görülebilecek Sorunlar. Yenidoğanın Beslenmesi

Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Kanser Hastalığına Eşlik Eden Kronik Hastalıklar-I Hipertansiyon

TARIMDA ÇALIŞANLAR AÇISINDAN TERATOJENLER

Metilen Tetrahidrofolat Redüktaz Enzim Polimorfizmlerinde Perinatal Sonuçlar DR. MERT TURGAL

DİŞHEKİMLİĞİ. YAKIN SAĞLIK DERGİSİ 01

Vitaminlerin yararları nedendir?

Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ * Bu çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Başkanlığı

SOMATOMEDİN C. Klinik Laboratuvar Testleri

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör;

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Biyokimya Bölümü, Cebeci, Ankara

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

BÜYÜME, BESLENME-BÜYÜME İLİŞKİSİ. Dr. Yeşim ÖZTÜRK Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Eylül 2004

Kalp ve Damar Gelişim Anomalileri. Prof Dr. Murat AKKUŞ

Karaciğer Sirozunda Dinamik Tiyol-Disülfid Dengesinin Araştırılması

GENEL ÖZELLİKLERİ: Tüm canlılarda sudan sonra en fazla bulunan moleküllerdir. Canlının kuru ağırlığının %50 si proteindir. Oldukça büyük ve kompleks

BATTICON Pomad Deriye uygulanır.

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ

Urea cycle disorders and organic acidurias For younger people. Üre döngüsü enzim defektleri ve organik asidemiler. Genç hastalar için.

HEMŞİRELİK ALANI X. SINIF GENEL BESLENME DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞI. Attila Hancıoğlu Banu Akadlı Ergöçmen Elif Kurtuluş Yiğit

Folik asit(vitamin-b9)

KANSERDEN KORUNMA STRATEJİLERİ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI RİVAROKSABAN (XARELTO)

DOĞUMSAL BÖBREK VE ÜRİNER SİSTEM ANOMALİLERİNDE PRENATAL RİSK FAKTÖRLERİ

KARDİYOVASKÜLER SİSTEMİN GELİŞİMİ. Prof Dr. Murat AKKUŞ

PROSPEKTÜS DECAVİT YUMUŞAK KAPSÜL

AMNİ YOSENTEZ. Amniyosentez nedir? Bu test nasıl yapılır? Alınan sıvı ile ne yapılır?

Aft, Farenjit, Adenit İle Birlikte Olan Periyodik Ateş (PFAPA)

DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARI VE ANNE- BABA AKRABALIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Karbonhidrat Nedir? Bitkiler klorofil, güneş enerjisi, su ve karbondioksiti kullanarak karbonhidratları sentezlerler.

FİZYOLOJİ BİLİMİNE GİRİŞ

YENİDOĞAN BUZAĞILARIN İSHALLERİ. Prof. Dr. Aslan KALINBACAK Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı

VE GIDALARDA KULLANIM POTANSİYELLER YELLERİ. ÜSTÜN, Sadettin TURHAN


Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Tarifname ATLETİK PERFORMANSI ARTIRMAYA YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

EBSTEİN ANOMALİSİ. Uzm. Dr. İhsan Alur

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

Siyanotik Konjenital Kalp Hastalıkları FALLOT TETRALOJİSİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır DICLACOX %2,5 Oral Süspansiyon Veteriner Antikoksidiyal

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Araştırma Yöntemleri. Doç Dr. Zeliha Öcek Halk Sağlığı AD

ĐÇERĐK. Vitamin B6 Formları. LOGO Tarihsel Bakış. Yapısal Formüller. 4 Piridoksin Piridoksal Piridoksamin Piridoksal-fosfat

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

MALTOFER FOL TABLET KULLANMA TALİMATI

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI APİKSABAN (ELIQUIS)

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM

Sağlıklı Hamilelik BR.HLİ.081

Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği ; Üremeye Yardımcı Tedaviler. Yrd.Doç.Dr. Vedat UĞUREL

FALLOT TERALOJİSİ. Yard. Doç. Dr. Aşkın Ender TOPAL

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

PROSEDÜRLER ANTĠBĠYOTĠK PROFĠLAKSI PROSEDÜRÜ. a) Postoperatif enfeksiyon riski yüksek olan hastalarda kullanmak.

SOYA VE HASADI TANSU BULAT GAMZE DİDAR KIZGIR

Dr.Nazan Aydın-Perinatal Dönem Yaklaşımı. Dr.Nazan Aydın-Perinatal Dönem Yaklaşımı

ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar?

Mineral Maddeler (1)

Gebelik Kolestazı ile Apoptosis Belirteci M30 İlişkisi Op. Dr. Ali Özgür ERSOY

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK

DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARINA YAKLAŞIM. Doç. Dr MEKİ BİLİCİ DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PEDİATRİK KARDİYOLOJİ

TNSA-2003 BÖLGE TOPLANTISI-VI ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞI

Geçerliliği olasılık esaslarına göre araştırılabilen ve karar verebilmek için öne sürülen varsayımlara istatistikte hipotez denir.

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

DOĞUŞTAN KALP HASTALIKLARI (SOLDAN SAĞA GEÇİŞLİ)

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ÖĞRETĠM YILI KALP DAMAR CERRAHĠ ANABĠLĠM DALI SEMĠNER PROGRAMI

Gerilim Tipi Baş Ağrısı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Tarifname ENDOJEN PROTEİN KİNAZ PKR VE RNAZ L EKSPRESYONUNU TETİKLEYİCİ NİTELİK SERGİLEYEN SİMPLOSOSİT TÜREVLERİNİ İÇEREN BİR FORMÜLASYON

Gebelik ve Postpartum dönemde Demir Eksikliği Anemisi Yeni Tedaviler. Prof. Dr. Cansun Demir

Amino Asit Metabolizması Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Yemlerde Amino asitler ve B Grubu Vitaminlerinin Önemi ve Test Metotları. Süreyya ÖZCAN

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. FUCİDİN H krem 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

Vitamin metabolizması bozukluklarında laboratuvar. Prof.Dr.Dildar Konukoğlu

11/28/13. Yenidoğan ve HIV

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: 5 mg folik asit Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat, mısır nişastası, primojel, talk, magnezyum stearat

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

SİYANOZ. Doğal ışıkta en iyi görülür Siyanozun en iyi görüldüğü yerler; Tırnak dipleri Dudaklar Dil Müköz membranlar Konjuktiva

Girişimsel olmayan prenatal tanı testi. Prof.Dr.Mehmet Ali Ergün Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Bahçe Bitkilerinin Ülke Ekonomisindeki Yeri. Doç. Dr. Yıldız Aka Kaçar

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir?

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

Kan Akımı ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

GENİŞLETİLMİŞ FETAL KALP İNCELEMESİ. Prof. Dr. Lütfü Önderoğlu Acıbadem Ankara Hastanesi

Transkript:

T.C. NÖNÜ ÜNVERSTES TIP FAKÜLTES DOUMSAL KALP HASTALII VE / VEYA MAJÖR ANOMALS OLAN ÇOCUKLARDA MATERNAL SERUM ESER ELEMENT-VTAMN DÜZEYLER UZMANLIK TEZ Dr. Yurday DURMAZ ÖNCÜL ÇOCUK SALII VE HASTALIKLARI ANABLM DALI TEZ DANIMANI Prof. Dr. Gülendam KOÇAK MALATYA 2008

ÇNDEKLER: SAYFA NO TABLOLAR DZN KISALTMALAR DZN II III 1.GR VE AMAÇ 1 2.GENEL BLGLER 3 Embriyoloji 4 Fetal dolaım 6 Neonatal dolaım 7 Doumsal kalp hastalıkları 8 Doumsal Kalp Hastalıklarının Sınıflandırılması 8 Doumsal kalp hastalıklarının görülme sıklıı 10 Doumsal kalp hastalıklarının etiyolojisi 11 3. GEREÇ VE YÖNTEM 28 4. BULGULAR 32 5. TARTIMA 45 6. SONUÇLAR 56 7. ÖZET 58 8.SUMMARY 60 9. KAYNAKLAR 62 I

TABLOLAR DZN Sayfa no: Tablo 1. Majör doumsal kalp hastalıklarının görülme sıklıı 10 Tablo 2. Doumsal kalp defektine yol açmayan ilaçlar 15 Tablo 3. Doumsal kalp hastalıklarının bilinen genetik nedenleri 27 Tablo 4. Hasta, anne ve baba ile ilgili sorgulanan özellikler 30 Tablo 5. Kardiyak defektlerin daılımı 33 Tablo 6. Kardiyak defektlerin lezyona göre daılımı 33 Tablo 7. Kardiyovasküler sistem dıı anomalilerin daılımı 34 Tablo 8. Hasta ve kontrol grubunda verilerin istatistiksel deerlendirilmesi-i 39 Tablo 9. Hasta ve kontrol grubunda verilerin istatistiksel eerlendirilmesi-ii 40 Tablo 10. DKH ile kontrol grubunun biyokimyasal veriler yönünden deerlendirilmesi 41 Tablo 11. Tüm anomalili hasta grubu ve kontrol grubu verilerinin karılatırılması 43 Tablo 12. Tüm anomalili hasta ve kontrol grubunda biyokimyasal verilerin istatistiksel deerlendirilmesi 44 II

KISALTMALAR DZN DKH: Doumsal kalp hastalıı NTD: Nöral tüp defekti MSS: Merkezi sinir sistemi GS: Gastrointestinal sistem AV: Atrioventriküler PDA: Patent duktus arteriosus FT: Fallot tetralojisi PA: Pulmoner atrezi ASD: Atrial septal defekt VSD: Ventriküler septal defekt BAT: Büyük arter transpozisyonu AK: Aort koarktasyonu AVSD: Atrioventriküler septal defekt VK: Vücut kitle indeksi III

1.GR ve AMAÇ Kalp embriyoda gelien ilk organdır ve gebeliin 3. haftasında kan pompalamaya balar (1). Kalp ve kan damarlarının gelimesi gebeliin 8. haftasında tamamlanır, bu nedenle gebeliin erken dönemlerinde karılaılan teratojen etkenler kalbin gelimesini etkileyebilir. Doumsal kalp hastalıkları (DKH) doumsal majör anomaliler arasında en sık görülen hastalıklardır. Tedavi yöntemlerindeki ilerlemelere ramen bebek ölümlerinin %10 unu ve malformasyonlara balı ölümlerin yaklaık yarısını DKH na balı ölümler oluturmaktadır (2). Bu nedenle DKH ve dier majör anomalilerin etiyolojisinin bilinmesi hastalıın önlenmesinde çok önemli bir adım olacaktır. Doumsal kalp hastalıklarının etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Çevresel etkenler ve genetik nedenlerle ortaya çıktıı için multifaktöriyel olduu düünülmektedir (3). Dier doutan anomalilerde olduu gibi daha çok gebeliin ilk üç ayında karılaılan teratojenler DKH na neden olmaktadır. Gebelikte geçirilen enfeksiyonlara örnek olarak kızamıkçık virüsünün kalbe teratojen olduu kanıtlanmıtır (4). Gebelikte teratojen ilaç kullanımı da DKH na 1

neden olmaktadır (5). Bir çocuun DKH ile doma riski yaklaık olarak % 0,8 dir. Kalp hastalıklı çocua sahip annenin bir sonraki gebeliinde ise bu risk %0,8 den %3 5 e çıkmaktadır (6). Genetik olarak bazı sendromlarla (Marfan sendromu, Noonan sendromu, Hold-Oram sendromu gibi) ve kromozom anomalileri (Trizomi 21, 18, 13 ve Turner sendromu) ile birliktelii görülmektedir. Doumsal kalp hastalıklarının etiyolojisini aydınlatmaya yönelik pek çok çalıma yapılmı ve halen yapılmaktadır. Vitaminler ve eser elementlerin embriyogenez sırasında normal geliim için esansiyel oldukları gösterilmitir. Bu kapsamda son yıllarda annenin eser element ve vitamin düzeylerinin DKH etiyolojisindeki rolünü gösteren çalımalara literatürde sıkça rastlanmaktadır. A vitamini nın yüksek dozlarının yapılan hayvan çalımalarında çeitli anomalilere neden olduu, hiperhomosisteineminin DKH oluumunda risk faktörü olduu gösterilmitir. Folik asit eksikliinde nöral tüp defektleri (NTD) oluum riskinde artma olduu ve folik asit destei ile tekrarlama riskinin azaldıı bilinmektedir. Çinkonun DNA sentezi için önemli bir element olduu ve yapılan çalımalarda çinko eksikliinin anomalilere neden olduu belirtilmektedir. Bu çalımada Temmuz 2006-Ekim 2007 tarihleri arasında Turgut Özal Tıp Merkezi Pediatrik Kardiyoloji Kliniinde DKH ve/veya dier majör anomalilere sahip 0 3 ay ya grubundaki hasta annelerinin vitamin ve mineral düzeylerine bakılarak anomali etiyolojisinin aratırılması amaçlanmıtır. 2

2.GENEL BLGLER Doumsal anomaliler henüz kesin olarak nedeni bilinmeyen, dünyanın çeitli bölgelerinde farklı oranlarda görülen bir hastalık grubudur. Malformasyon; organ veya dokuların embriyolojik geliimi sırasında ortaya çıkan hatalar sonucu gelien, yapının oluamaması, kısmi veya anormal oluumu ile sonuçlanan bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır (7). Malformasyonlar bir veya birden çok olabildikleri gibi klinik olarak da küçük veya büyük öneme sahip olabilirler. ki grupta incelenmektedir; 1-Minör Doumsal Malformasyonlar Cerrahi veya kozmetik sorun oluturmayan malformasyonlardır. Epikantus, gözlerde mongoloid çekiklik, kolobom, kulak önü deri çıkıntıları, bifid uvula, simian çizgisi, 5. parmakta klinodaktili, yumuak doku sindaktilisi, umblikal herni, minör hipospadias, tek umblikal arter örnek olarak verilebilir. 2- Majör Doumsal Malformasyonlar Tıbbi, cerrahi veya kozmetik sorun oluturan malformasyonlardır. Doumsal kalp hastalıkları, merkezi sinir sistemi (MSS) malformasyonları, genitoüriner 3

sistem (GÜS) malformasyonları ve gastrointestinal sistem (GS) malformasyonları bu grupta yer almaktadır. EMBRYOLOJ Kardiyovasküler sistem embriyoda gelien ilk organdır ve fonksiyon gören ilk majör sistemdir (1,8). Kalp birkaç embriyolojik orijinden, karmaık bir süreçle, bir seri morfogenetik etkilemeler sonucu oluur (9). Embriyonun hızlı büyüyebilmesi, besin ve oksijen gereksinimini salayabilmesi için kalbin erken gelimesi gereklidir. Primordial kalp ve vasküler sistem ilk olarak embriyonik gelimenin 3. haftasının ortasında ortaya çıkar (10). nsanlarda 17. günde tübüler kalbin kontraksiyonları balar (11). Kardiyovasküler sistem balangıçta birbirine paralel iki boru eklindedir. Dördüncü haftanın baında tek bir boru halinde orta hatta birleir ve kalp tüpünde boumlamalar oluur. Atriyum, ventrikül ve trunkus bölgeleri ortaya çıkar (12 15). Bir hafta içinde atriyumların altında, ventrikül bölgesinde, saa doru bükülme ile trunkus bölgesinde yukarı doru kıvrılma olur. Buna kalp lupu, bükülme saa doru olduu için sa lup (D loop; Dextro loop) denir. Birinci ayın sonunda atriyumlar iki loblu görünüm kazanır. kinci ayın baında primum atriyal septum, yukarıdan aaıya doru gelimeye balar. Bu gelime atriyo-ventriküler (AV) kapaklar hizasına gelmeden bir açıklıkla sonlanır. Bunu izleyen günlerde, septum primumun saında, ikinci bir septum (septum sekundum) gelimeye balar. Bu ikinci septum, foramen ovale hariç, septum primumu tamamen örter. Embriyolojik gelimede soldaki venler birleerek, sinus venozus ve koroner sinusu yaparlar. Sol superior vena kava genellikle tamamen kapanır. Sadaki venöz geliimler fetal hayatın ilk 35 40 gününde olur. Sa superior 4

vena kava normal venöz dönüü salar. Bu geliim süreci devam ederken fetal hayatın 30. gününden itibaren ventrikül septumunun geliimi de balar (12 16). Fetal hayatın 40. gününden itibaren endokart yastıkları, ventrikül dı duvarlarından balayıp merkeze doru geliirler. Bu dönemde trunkus arteriyozus; aort ve pulmoner arter olarak ikiye bölünmeye balar. Trunkus bölünmesi membranöz ventriküler septumun oluması ile sonlanır. Fetal hayatın 7. haftalarında aort ve mitral kapakların geliimi tamamlanır. Kalbin embriyolojik geliimi sırasında aortada da önemli gelimeler olur. Balangıçta 6 aortik arkus vardır: 1. Aortik arkustan eksternal karotis arterler geliir. 2. Aortik arkus geriler, yalnızca boyundaki dokulara giden küçük arterler kalır. 3. Arkustan karotis komminus ve internal karotis arterin proksimali geliir. 4. Arkusun solundan arkus aortanın karotis ve subklavian kısmı, saından ise sa subklavianın proksimali ve innominate arter geliir. 5. Arkus geriler. 6. Arktan sada sa pulmoner arter, sol proksimalde sol pulmoner arter, distalde patent duktus arteriozus (PDA) oluur. Santral pulmoner arterleri oluturacak olan 6. ark birinci ayın sonunda belirir. Altıncı arkın akcier içindeki damarlara balanmasından önce, akcier tomurcukları arteriyel dolaımlarını dorsal aortadan çıkan segmental arter çiftlerinden alırlar. Ellinci günde bu arterler geriler. Ancak Fallot tetralojisi (FT), pulmoner atrezi (PA) gibi durumlarda gerilemeyerek, akcier dokusunu besleyen geni damarsal yapılar olarak açık kalırlar (12 16). Endokardiyal yastıkların geliim dönemlerinde oluan bir anormallik, atrial septal defekt (ASD), ventriküler septal defekt (VSD) ve büyük damarları 5

ilgilendiren defektlerin (büyük arter transpozisyonu-bat), FT) ortaya çıkıında önemli rol oynar. Konotrunkal yastıkların hücreleri, nöral krest kökenlidir ve nöral krest hücreleri ba ve boyun geliimine önemli ölçüde katıldıı için, kardiyak anomaliler genellikle kraniofasial defektlerle birlikte görülür (10). Kardiyak Anatominin Segmental Analizi Segmental analiz, kalp odacıkları ve vasküler yapıların ve bunların birbirleriyle olan iliki ve balantılarının morfolojik ve fizyolojik temellere dayanan bir mantık düzeni içerisinde incelenmesi olarak tanımlanabilir (17). Bir doumsal kardiyak anomalide, temel anatomik yapıya ek olarak; a) antlar (AV veya vasküler düzeyde), b) Atrioventriküler ve ventriküloarteriel kapak anomalileri, subvalvüler veya supravalvüler patolojiler, c) Vasküler anomaliler bulunabilir. Bu ek anomalilerin birkaçı bir arada görülebilir. Bunların herbirinin morfolojik özellikleri ve hemodinamik sonuçlarının detaylı bir ekilde incelenmesi ile herhangi bir doumsal kardiyak anomalinin analizi tamamlanmı olur (18). FETAL DOLAIM Fetüste oksijen satürasyonu yüksek kanın metabolik aktif dokulara (kalp ve beyin gibi) taınması ve oksijen satürasyonu düük kanın gaz deiimi için plasentaya taınması gereklidir. Bunun gerçeklemesi için santral antlar ve öncelikli akım yolları vardır. Bu antlar; venöz sistemde (duktus venozus), kalpte (foramen ovale) ve arteriyal sistemde (duktus arteriozus) yer almaktadır. Doum sonrası ilk 1 5 gün içerisinde bu antlar fonksiyonel olarak kapanırlar (19). 6

Oksijeni ve besin içerii yüksek kan plasentadan umblikal ven ile gelir. Kanın yarısı karaciere uramadan inferior vena kavaya, dier yarısı ise karacier sinuzoitlerine akar, duktus venozus yolu ile inferior vena kavaya girer. nferior vena kavadaki kan sa atriuma boalır. nferior vena kava satürasyonu pelvis ve abdomene ait venöz kanı içerdii için umblikal ven satürasyonu kadar yüksek deildir. nferior vena kavadaki kanın çou sol atriuma foramen ovale yolu ile geçer. Burada akcierlerden gelen az miktardaki oksijenden fakir kan ile karıır. Kan sol atriumdan sol ventriküle geçer ve asendan aortaya atılır (8). Sol ventrikülün yüksek oksijen içeriine sahip kanı fetal vücudun üst bölümüne (koronerler, serebral arterler ve üst ekstremite) daılır (20). Fetal superior vena kava kanı oldukça düük miktarda oksijen içerir. Bu kanın büyük kısmı sa atriumdan triküspit kapak yoluyla sa ventriküle geçer. Az bir kısmı foramen ovaleden sol atriyuma geçer. Sa ventriküldeki kan pulmoner artere atılır. Pulmoner arteriyal yataktaki vazokonstrüksiyon nedeniyle kanın sadece % 10 u akcierlere gider. Sa ventrikül kanının büyük kısmı duktus arteriozus aracılıı ile inen aortaya, buradan fetüsün küçük bir kısmına daılır ve iki umblikal arter yolu ile plasentaya geri döner (20). Duktus arteriozus akcierleri aırı yüklenmekten korur (21). Fetal yaamda yüksek pulmoner vasküler direnç nedeni ile pulmoner kan akımı yavatır. Kanın çok küçük bir kısmı çıkan aortadan inen aortaya gider. nen aortadaki kanın yaklaık %65 i plasentaya geri döner. Kalan % 35 i fetal organlara ve dier dokulara daılır (20). NEONATAL DOLAIM Perinatal dönemde kardiyovasküler sistemdeki bazı deiiklikler doumdan hemen sonra olurken, bazı deiiklikler ise saatler veya günler sonra 7

olumaktadır. Pulmoner vasküler direnç bebein ilk soluk alması ile azalır. Doumla birlikte foramen ovale, duktus arteriozus ve umblikal arterler kapanır. Duktus arteriozusun kapanması ve pulmoner vasküler direncin azalması sonucu pulmoner arter ve sa ventrikül basıncında bir azalma meydana gelir. Geçi evresinde foramen ovale aracılıı ile sa-sol ant olabilir. Fetal damarların ve foramen ovalenin kapanması balangıçta fonksiyoneldir, zamanla endotel proliferasyonu ve fibröz doku gelimesi ile anatomik kapanma gerçekleir (22). DOUMSAL KALP HASTALIKLARI Doumsal kalp hastalıkları canlı doumlar arasında en fazla görülen defektler arasında yer almaktadır. Palyatif ve düzeltme cerrahisindeki ilerlemeler sayesinde yaam süresinde belirgin artı görülmesine ramen DKH malformasyonlara balı ölüm nedenlerinin baında gelmektedir (20,23,24). Doumsal Kalp Hastalıklarının Sınıflandırılması Doumsal kalp hastalıkları iki grupta incelenmektedir. Siyanotik olmayan DKH Siyanotik DKH 1. Siyanotik olmayan DKH ki grupta incelenmektedir: Volüm yükünün arttıı lezyonlar Basınç yükünün arttıı lezyonlar Volüm yükünün artıına balı lezyonlar: Bu gruptaki lezyonların çou soldan saa antlı lezyonlardır: ASD VSD 8

PDA Basınç yükünün artıına balı lezyonlar: Bu gruptaki lezyonların ortak özellii normal kan akımında bir darlık olmasıdır. Ventrikül çıkım yolu darlıkları Valvuler pulmoner darlık Valvuler aort darlıı Aort koarktasyonu (AK) Ventrikül girii darlıkları Trikuspit darlıı Mitral darlık 2. Siyanotik DKH Pulmoner kan akımının azaldıı durumlar FT Pulmoner atrezi Triküspit atrezisi Darlıkla seyreden total anormal pulmoner venöz dönü anomalisi Pulmoner kan akımının arttıı durumlar BAT Tek ventrikül Trunkus arteriozus Darlıkla seyretmeyen total anormal pulmoner venöz dönü anomalisi 9

Doumsal kalp hastalıklarının görülme sıklıı Doumsal kalp hastalıkları tüm canlı doumlar arasında yaklaık % 0,8 oranında görülmektedir (2,25-29). Görülme sıklıı ölü doumlarda % 3 4, spontan düüklerde %10 25, prematüre bebeklerde % 2 dir (PDA hariç). Doumsal kalp hastalıklarının % 40-50 sine hayatın ilk haftasında, % 50 60 ına ilk ayında tanı konulmaktadır (20). Doumsal kalp hastalıklarının tiplerine göre görülme sıklıı tablo I de gösterilmitir. Tablo 1. Majör doumsal kalp hastalıklarının görülme sıklıı* (20) Lezyon Görülme sıklıı (%) Ventriküler septal defekt 35 40 Atrial septal defekt 6 8 Patent duktus arteriozus 6 8 Aort koarktasyonu 5 7 Fallot tetralojisi 5 7 Pulmoner kapak darlıı 5 7 Aort kapak darlıı 4 7 Büyük arter transpozisyonu 3 5 Hipoplastik sol ventrikül 1 3 Hipoplastik sa ventrikül 1 3 Trunkus arteriozus 1 2 Total anormal pulmoner venöz dönü anomalisi 1 2 Triküspit atrezisi 1 2 Dierleri 5 10 *Prematüre yenidoanlarda PDA, biküspit aortik kapak, fizyolojik periferik pulmoner darlık ve mitral kapak prolapsusu hariç. 10

Doumsal kalp hastalıklarının etiyolojisi Doumsal kalp hastalıklarının nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte genel olarak 3 balık altında toplanmaktadır (30 32): 1. Çevresel nedenler 2. Genetik nedenler a. Kromozom hastalıkları b. Tek gen defektleri 3. Multifaktöriyel nedenler Çevresel nedenler Anneye ait pek çok durumun DKH na neden olduu öne sürülmektedir. Gebelik öncesi ve sonrası hastalıkları, maruz kaldıı zararlı maddeler (teratojenler), beslenme yetersizliine balı vitamin ve eser element eksiklii veya fazlalıı gibi nedenlerin DKH etyolojisindeki yeri incelenmi ve incelenmeye devam edilmektedir. Annenin gebelik sırasında geçirdii enfeksiyonlar, aktif ve pasif sigara içicilii, alkol tüketimi, kimyasal maddelere maruz kalma ve radyasyon gibi pek çok neden çevresel faktörler içerisinde yer almaktadır (33). Anneye ait nedenler; 1. Annenin mevcut hastalıkları ve gebelik sırasındaki hastalıkları 2. Annenin teratojen ilaçlara maruz kalması 3. Annenin ilaçlar dıında maruz kaldıı maddeler 4. Anneye ait sosyodemografik özellikler 5. Annenin vitamin ve eser element düzeyinin eksiklii veya fazlalıı 11

1. Annenin mevcut hastalıkları ve gebelik sırasındaki hastalıkları Fenilketonüri: Fenilketonüri fenilalanini tirozine çeviren fenilalanin hidroksilaz enziminin eksik ya da hiç sentezlenememesi nedeni ile oluan genetik bir hastalıktır. Fenilalanin hidroksilaz genindeki defekt nedeni ile fenilalanin ve metabolitleri (fenil pirüvik asit, fenil laktik asit, fenilasetik asit) hastanın kan, idrar ve dier vücut sıvılarında birikerek mental-motor gerilie neden olmaktadır. Tedavi edilmediinde aır zeka gerilii, davranı bozuklukları, epilepsi, egzema gibi problemlere yol açan bir hastalıktır. Diyet ile fenilalanin kısıtlanması ile normal gelime salanabilmektedir. Maternal fenilketonüri sendromu embriyoda ölümle sonuçlanabilen bir durumdur. Diyetine uymayan fenilketonürili annedeki yüksek fenilalanin düzeyi fetüse dorudan toksik etki etmektedir. Tedavi edilmemi fenilketonürili annenin kalp defektli çocuk dourma riskinin normalin altı katından fazla olduu gösterilmitir (34). En sık görülen defektler; FT, VSD, PDA ve tek ventriküldür. Bununla birlikte gebelik öncesi ve gebelik sırasında sıkı bir diyet kontrolü ile bu risk azalabilmektedir (35 39). Diabetes Mellitus: Doumsal kardiyovasküler defektler gebelik öncesi ve daha az olarak da gebelikte ortaya çıkan diyabet ile ilikilidir (40 53). Diyabetik annelerin yaayan çocuklarında % 8,5 oranında DKH görülmektedir (41). Kromozomal olmayan ASD (41), kardiyomiyopati (41), hipoplastik sol kalp sendromu (41), BAT (52), PDA (52), çıkı yolu defektleri (52,54),, VSD (54) ve konotrunkal defektler (55) maternal diyabet ile ilikili olan defektlerdir. Diyabetik durum gebeliin 7. haftasından önce varsa malformasyonlara yol açma riski daha yüksektir (56). 12

Organogenezis ve fetal malformasyonlar ile eker kontrolü arasında bir iliki olduu gösterilmitir (57,58). Gebelik öncesi ve gebelik sırasında düzenli eker kontrolü ile DKH riskinde azalma tespit edilmitir (59). Diyabetin teratojenik mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Multifaktöriyel olduu düünülmektedir. Enfeksiyonlar: Apopitoz programlanmı hücre ölümüdür ve kardiyak morfogenezde (örnein kardiyak çıkı yolu geliiminde) gerekli olduu bilinmektedir. Ateli hastalık ve influenza gibi virüslerin apopitozu etkileyerek doum defektlerine neden olabildii öne sürülmektedir (60). Gebelik sırasındaki kızamıkçık enfeksiyonunun DKH na neden olduu çok iyi bilinmekle birlikte, yapılan çalımalarda gebeliin ilk üç ayında geçirilen dier ateli hastalıkların da kalp defektlerine yol açabildii gösterilmitir (62 64). Bu defektlerden en fazla PDA, pulmoner kapak anomalileri, periferik pulmoner darlık ve VSD görülmektedir (65 67). Kızamıkçık embriyopatisi riski dourgan yataki kadınların aılanması ile önlenebilmektedir (68). Sistemik Lupus Eritematozus (SLE): Maternal SLE veya anne serumunda anti-ro/ssa-anti-la/ssb antikorlarının mevcut olması fetüsta doumsal kalp blouna yol açabilir. Bu antikorlar fetal kalpte miyokardite neden olarak veya iletim dokusu düzeyinde sinyalizasyonu bozarak etki ederler. Doumsal kalp blounun büyük kısmı SLE li kadınlardan doan çocuklarda görülmektedir (69 71). Maternal ba dokusu hastalıkları ve yapısal doumsal kardiyovasküler malformasyonlar arasında iliki gösterilememitir (33). 13

Epilepsi: Epilepsili kadınların çocuklarında anomaliler için artmı bir risk vardır (72,73). Bu risk antikonvülzan ilaçların direkt teratojenik etkisi ile veya folat metabolizmasına indirekt etkisi ile açıklanabilir. Gebelik sırasında lamotrijin kullanımı sonucu çeitli malformasyonlara ek olarak kardiyak defektlerden VSD, fenilhidantoin kullanımı sonucu VSD, valproik asit kullanımı sonucu hipoplastik sa kalp ve ASD gelitii tespit edilmitir (74). 2. Annenin teratojen ilaçlara maruziyeti Teratojen etkisi bilinen ilaçlar aaıda sıralanmıtır: Talidomid A vitamini Antibiyotikler Antiviral/Antiretroviral ajanlar Antifungal ajanlar Antikonvülzanlar Lityum Benzodiyazepinler Sempatomimetikler Folat antagonistleri Nonsteroit antiinflamatuar ilaçlar Hormonlar Narkotikler 14

Kemoterapötikler Anjiotensin dönütürücü enzim inhibitörleri Antikoagülanlar Bazı ilaçların DKH riski oluturmadıı gösterilmitir (33). Tablo II de doumsal kalp defektine yol açmadıı bilinen ilaçlar listelenmitir. Tablo 2. Doumsal kalp defektine yol açmayan ilaçlar laçlar Referanslar Ampisilin 75 78 Penisilin 79 83 Vajinal metranidazol 84 86 Diazepam 87,88 Kortikosteroitler 2,89 Oral kontraseptifler 90 3. Annenin ilaç dıı maruz kaldıı maddeler: Kafein: Gebelik sırasında kafein kullanımı ile DKH arasında bir iliki olmadıı tespit edilmitir (33). Alkol: Gebelik sırasında alkol kullanımı fetal ve embriyonik geliime zarar verebilmektedir. Bu etkinin patogenezi tam olarak bilinmemektedir. Epidemiyolojik çalımalarda alkol kullanımı sonucu konotrunkal kalp defektleri riskinde artı olduu tespit edilmitir (91,92). 15

Sigara: Gebelikte sigara kullanımı plasentada yapısal deiikliklere yol açar (93). Gebelikte sigara içimi ile ilikili perinatal morbiditenin sigara dumanındaki bazı bileiklerin plasental fonksiyona ve direkt olarak da fetüse iskemik ve/veya toksik etkilerine balı olduu; vazodilatatör aminleri azaltarak dokularda hipoksiye ve beslenme azlıına sekonder deiiklikler yaptıı ve organ disfonksiyonlarına yol açtıı bilinmektedir (93). Bazı çalımalarda annenin sigara kullanımının kalp defekti riskini arttırdıı (94), bazı çalımalarda ise riskin olmadıı gösterilmitir (95). Bir çalımada AV septal defekt (AVSD), ASD ve FT için risk faktörü olarak maternal sigara içimi gösterilmitir (94). Pasif sigara içicilii: Anne ve babanın özellikle her ikisinin sigara içmesi durumunda konotrunkal kalp defektleri riskinde artı olduu gösterilmitir (96). 4. Anneye ait sosyodemografik özellikler: Ya: Anne yaının ileri (>30) olmasının BAT ve Ebstein s anomalisi, daha ileri yalarda ise (>34 ya) biküspit aortik kapak ve ASD oluum riskini arttırdıı tespit edilmitir (41). Anne yaının küçük olması (<20) ile triküspit atrezisi riskinde artı olduu gösterilmitir (41). Irk: Irk ve etnik kökenleri ayrı olan toplumlarda yapılan çalımalarda bazı spesifik kalp defektlerinin farklı oranda görüldüü tespit edilmitir. Siyah bebekler ile beyaz bebekler karılatırıldıında; Ebstein s anomalisi, aort darlıı, AVSD, ASD (97), FT (55,97), AK (55, 97, 98), trunkus arteriozus, BAT, PDA, 16

pulmoner darlık (97, 99) ve hipoplastik sol kalp sendromunun (99,100) siyah ırkta daha fazla görüldüü tespit edilmitir. Maternal stres: kaybı, boanma, ayrılık, yakın akraba veya arkada ölümü gibi durumlar ile konotrunkal kalp defektleri oluumunda risk olduu tespit edilmitir (55). Babaya ait faktörler: Bazı çalımalarda doumsal kalp defektleri için risk faktörü olarak baba yaı üzerinde durulmutur (102,103). Bir çalımada doumsal kardiyak defektli 4110 vakada doumsal kalp defektleri üzerinde baba yaının etkisi belirlenmi ve baba yaının artması ile ASD, VSD ve PDA arasında iliki bulunmutur (103). Baka bir çalımada ise baba yaı ile DKH arasında iliki bulunamamıtır (102). Babanın alkol kullanımı, sigara kullanımı ve baba yaının yüksek olması risk faktörü olarak belirlenmi olsa da, bu faktörler ile doumsal kalp defektleri arasında istatistiksel olarak önemli bir iliki gösterilememitir (33). 5. Annenin vitamin ve eser element düzeylerinin eksiklii veya fazlalıı A Vitamini (Retinol): A vitamini yada eriyen vitaminler grubundadır. Metabolik aktif formları retinal ve retinoik asittir. A vitamini görme, büyüme, kemik geliimi, epitel doku geliimi, immün sistem ve normal üremede rol almaktadır. A Vitamini eksiklii daha çok bebeklerde ve okul öncesi çocuklarda görülmektedir. Gece körlüü, kseroftalmi, enfeksiyonlar ve deri deiikliklerine neden olur. Solunum yolu hastalıkları ve diyareye yol açarak enfeksiyon 17

hastalıklarının iddetli ve ölümcül seyretmesine yol açabilir. A vitamini eksikliinin hayvanlarda doumsal malformasyonlara yol açtıı ve teratojen olduu gösterilmitir(109), insanlarda ise bu iliki dorulanmamıtır. A vitamini fazlalıında (serum A vitamini düzeyi 250 6600 IU/10 ml) kemik arıları, hidrosefali, kusma, deri kuruluu, alopesi, gingivit, aız çevresi dudak bilekesinde çatlak, anoreksi, iritabilite, hepatomegali, assit ve portal hipertansiyon görülmektedir (101). Akut A vitamini toksisitesinde mide bulantısı, kusma, halsizlik, yorgunluk, ba arısı ve anoreksi görülür. A vitamini ve deriveleri embriyonik geliim ve morfogenezde gerekli bir vitamindir (104). Kanda retinoit düzeyinin yüksek olması ile doum defektleri arasındaki iliki uzun zamandır bilinmektedir (105). Teratojenik etkileri embriyonik geliimin birinci trimestirinde olmaktadır. Birçok defekt kranial-nöral krest hücrelerinin anormal migrasyonu veya erken aksiyal paterndeki aksama sonucudur. Bu malformasyonlara yol açan retinoit düzeyi ise bilinmemektedir (106). Kistik akne tedavisi için öngörülen dozda 13-cis-RA (isotretinoin veya Accutane) alınması spontan düük ve iddetli malformasyonlara neden olmaktadır. Bu anomaliler küçük çene, yarık damak, konotrunkal kalp defektleri, aortik ark anomalileri, timik defektler, retinal veya optik sinir anomalileri ve MSS malformasyonlarıdır. Gebelik sırasında 13 cis RA kullanımı kontrendikedir (107,108). A vitamini en fazla karacier, havuç, ıspanak, kayısı, süt, yumurta, sarıturuncu sebze ve meyvelerde bulunur (101). Birçok hamile kadın ek vitamin desteine gerek kalmadan gerekli A vitamini miktarını günlük diyetlerinden elde edebilirler. 18

A vitamini ve beta karoten fotometrik, florometrik, dark adaptasyon, RIA ve HPLC metotları ile ölçülmektedir. HPLC vitaminlerin ölçümünde tercih edilen yöntemlerin baında gelmektedir. Bu yöntemle ölçüm hızlı ve duyarlıdır, A vitamini ve E vitamininin e zamanlı ölçümünü salayabilir (109 111). E Vitamini (Tokoferol): E vitamini yada eriyen vitaminler grubundadır. Sıcaa ve asitlere oldukça dayanıklıdır; alkalilere, ultraviyole ııa ve oksijene hassastır. Biyolojik olarak en aktif ekli -tokoferoldür (112). En önemli kimyasal özellii antioksidan olması, peroksitleri ve serbest oksijen radikallerini nötralize edebilmesidir (113 116). E vitamini ince baırsaktan ve safra varlıında absorbe olur (117,118), özellikle ya dokusunda depolanır. Besinlerde yaygın olarak bulunur, bu nedenle günlük besinin önemli miktarını oluturan hububat türleri (buday ve ondan hazırlanan besin maddeleri gibi) bu vitamini içerdiklerinden, erikinlerde dengesiz bir diyet bile günlük gereksinimi karılayabilir. E vitamini yer fıstıı, badem yaı, pamuk yaı ve keten tohumunda bol miktarda, zeytinyaında ise eser miktarda bulunur (113). E vitamini eksiklii nadiren ortaya çıkar. Abetalipoproteinemi gibi lipit transport bozuklukları veya malabsorbsiyon gibi durumlarda görülür. Yenidoan bebeklerde plasentadan geçiin az olması nedeni ile miktarı düüktür. Anne sütündeki E vitamini miktarı bebein gereksinimi için yeterlidir (101). Yenidoanlarda ve bebeklerde beslenme veya emilim bozukluu nedeniyle yeterli E vitamininin alınamaması, eritrosit ömrünün kısalması, hemolitik anemi, makrositoz ve yaygın ödem ile karakterize bir sendromun gelimesine yol açar. Bu sendrom aız yolundan E vitamini verilerek düzeltilebilir (114,115,119). E vitamini düzeyi preeklemptik gebelerde salıklı gebelerden daha düük 19

düzeydedir (120). Hayvanlarda yapılan çalımalarda E vitamini eksikliinin gonadal atrofi, plasenta dejenerasyonu, embriyo rezorpsiyonu ve eritrositlerde hemoliz artıına neden olduu gösterilmitir (121). Japonya da yapılan çalımalarda, insan gebeliklerinde E vitamini eksikliinin düük tehditi, erken membran rüptürü, intrauterin gelime gerilii ve neonatal hemolitik anemiyle ilikili olduu gösterilmitir (122). Kullanılmakta olan prenatal vitamin preparatları sırasıyla, normalin 1/3 ve 1/10 undan daha az miktarda C vitamini ve E vitamini içerirler; bu seviyeler antioksidan etki için yeterlidir (121). Hamilelik sırasında vitamin C ve E nin artmı tüketimi veya desteklenmesinin, fetal membranların aırı peroksidasyonu ile oluan prematür rüptür riskini azaltabilecei hipotez edilmitir. Bununla birlikte, E vitamini nin gıdasal kaynakları yaygın olduu için hamile kadınlarda E vitamini destei gereksizdir. E vitamininin yüksek düzeyde alınması ile toksik etkisinin olmadıı gösterilmitir (123). B 12 Vitamini (Kobalamin): B 12 vitamini suda eriyen kırmızı effaf bir maddedir. En aktif formları siyanokobalamin ve hidroksikobalamindir. Siyanokobalamin en stabil olan ve bakteriyel fermentasyon ile elde edilen ticari formudur. B12 vitamini midede intrinsik faktör ile birletikten sonra distal ileumdan emilir. Emilimden sonra transkobalamin I ve II serum proteinleri ile (en önemlisi transkobalamin II) taınır. En fazla karacier, daha az böbrek, küçük bir kısmı da kemik ve dier dokularda depolanır (101). Bu nedenle kobalamin eksikliinde vücudun ihtiyacı olan B12 vitamini 3 6 yıl depolardan karılanabilir (124). B12 vitamini bata gastrointestinal sistem, kemik ilii ve sinir sistemi olmak üzere tüm hücrelerin metabolizmasında normal fonksiyon için gereklidir 20

(101). Folik asit, metiyonin ve kolin metil gruplarının transferini salayarak nükleik asitlerin, pürin ve pirimidin ürünlerinin sentezinde rol alır. B12 vitamininin miyelin formasyonunda da rolü vardır (101). B12 vitamini eksiklii sıklıkla makrositik anemi ve bir grup nöropsikiyatrik hastalıa yol açar. Hiperhomosisteinemi ve aterosklerozun balamasında B12 vitamini eksikliinin rolü ancak günümüzde anlaılabilmitir (125). Hayvan deneylerinde B12 vitamini eksikliinin intrauterin gelime gerilii ve hidrosefaliye neden olduu gösterilmitir (126). nsanlarda NTD lerinde kobalamin seviyesinde düüklük gösterilmitir. Folik asit destei tekrarlayan NTD riskini düürürken, folik asit ve kobalamin eksiklii birbirinden baımsız olarak NTD için risk faktörü oluturabilir. Nöral tüp defektlerinin mekanizmasının folik asite veya bozulmu homosistein remetilasyonuna balı olabilecei öne sürülmektedir (121). B12 vitamini hayvansal kaynaklı proteinlerden; böbrek, karacier ve kalpte bol miktarda bulunur. Deniz ürünleri, yumurta, peynir ve süt daha az miktarda B12 vitamini içerir; sebzelerde ise çok az miktarda B12 vitamini bulunur (127). B 12 vitamini nin toksik etkisinin olmadıı bilinmektedir (101) ve yüksek dozlarının anne veya fetüse toksik etki yaptıına dair bir bilgi yoktur (128). Folik Asit: Folik asit (folat) vücutta aminoasit metabolizmasında ve nükleik asit sentezinde, tek karbon parçalarının taınmasında koenzim olarak fonksiyon görmektedir (101). Eritrositlerde hemoglobin oluumu için B12 vitamini ile birlikte çalıır. Emilimden sonra folik asit kanda monoglutamat eklinde taınır. Hücre içinde çeitli bileiklere dönüür, en önemlisi bir redüktaz enzimi 21

tarafından tetrahidrofolata (THF) indirgenmesidir. THF nin temel ilevi DNA sentezinde çeitli basamaklarda tek karbon ünitelerinde taıyıcı olmasıdır. Folik asit hücre büyüme ve geliiminde, doku formasyonunda önemli rol oynar. Kalp hastalıklarına karı koruyucu etkisi vardır. Nöral tüpün kapanma aamasında bir amino asit olan metiyonin kullanılmakta ve nöral tüpün kapanmamasında metiyonin eksiklii sorumlu tutulmaktadır. Vücutta normalde homosistein metiyonin sentetaz enzimi ile metiyonine dönümektedir ve bu enzimatik reaksiyonda ayrıca metiltetrahidrofolat ve kofaktör olarak da metilkobalamin gerekmektedir. Bu aamada folik asit kullanılmasıyla homosisteinin, metiyonine dönüümünde metil vericisi olarak görev yapan 5-metiltetrahidrofolat salanarak anomalinin oluması engellenmektedir (129). Bu kapsamda yapılan aratırmalardan prekonsepsiyonel dönemde yeterli folik asit kullanılmasının NTD nin oluumunda azalma salayabildiine dair veriler elde edilmitir (130). Folik asit eksiklii hızlı büyüme, gebelik ya da kronik hastalıklar gibi gereksinmeyi arttıran durumlar olmadıkça aylardan önce ortaya çıkmaz (131). Folik asit eksikliinde DNA sentezi yavalar ve megaloblastik anemi geliir. Bu nedenle maternal eritropoez ve fetüsün büyümesi nedeniyle normal gebelikte folik asidin yeterli alınması çok önemlidir. Gebelik süresince folik asit miktarı diyette 400 800 mikrogram/gün e yükseltilmelidir (132). Normal bir insanda folik asitin günlük 15 mg kadar yüksek dozda alınması ile toksik etkisinin olduu rapor edilmitir (133). Fetüste toksik etkisi bilinmemektedir (103). Çinko: Çinko organizma için esansiyel bir mineraldir. Salıklı yaam için her gün belirli bir miktar alınması gereken biyolojik eser elementtir (134). Tüm 22

organlarda, dokularda ve vücut sıvılarında bulunur. Önemli proteinlerin yapısına girer. Enzimlerin aktif bölgelerine balanır, katalitik bölgelerinde anahtar rol oynar. Hücre içi bir düzenleyici olup, moleküler etkileimlerde proteinler için yapısal destek salar. Karbonhidrat, protein, lipit, nükleik asit, hem sentezi, gen ekspresyonu, üreme ve embriyogenezde de görevleri vardır (134). Çinko eksikliinde büyüme-gelime gerilii, seksüel maturasyon gecikmesi, hipogonadizm ve hipospermi, hepatosplenomegali, alopesi, deri lezyonları, yara iyilemesinde gecikme, doumsal anomaliler, intrauterin büyüme gerilii, enfeksiyonlara duyarlılıkta artma, bozulmu nörofizyolojik performans ve koku-tat duyusu bozukluu gibi klinik bulgular ortaya çıkar (135). Diyete balı çinko eksikliinin DNA sentezini bozarak gelime geriliine neden olduu bilinmektedir. Çinkonun özellikle bebeklik döneminde, pubertede ve hücre çoalmasının belirgin olarak arttıı gebelik döneminde önemli olduu tespit edilmitir. Çinko eksikliinin gebelikte istenmeyen etkileri hayvanlarda deneysel olarak gösterilmitir (136 140). Çinko DNA polimeraz ve timidin kinaz gibi DNA sentezinde önemli yeri olan enzimlerin çalımasında rol alır. Çinko eksiklii olan sıçan embriyolarında DNA polimeraz aktivitesi kontrollere göre düük bulunmutur. Timidin kinaz DNA sentez yolunda bir DNA öncüsü olarak görev yapar ve çinko eksiklii gösterilen sıçanlarda timidin kinaz aktivitesinin azaldıı ve ancak çinko verildikten sonra düzeldii görülmütür (134). Ek olarak anneye ait çinko eksiklii insanlarda intrauterin büyüme gerilii, fetomaternal komplikasyonlar ve doumsal malformasyonlar ile birlikte olabilmektedir (137,141-145). Maternal çinko eksikliinde de doumsal malformasyonların DNA sentezinin bozulmasına balı olabilecei düünülmektedir (134). 23

Bakır: Bakır, kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gerekli olan ve hematopoezde demirle birlikte rol oynayan esansiyel bir eser elementtir. Demirin mobilizasyonunda, kemik ve ba dokusu metabolizmasında, büyüme ve çoalmada, miyelinizasyonda, deri, saç ve uveanın pigmentasyonunda önemli rolü vardır (146,147). Bakır eksikliinde demir emilimi de bozulduu için mikrositik hipokromik anemi görülür. Bunu nötropeni, lökopeni ve kemik demineralizasyonu takip eder. Gebelik sırasında anne serumunda seruloplazmin konsantrasyonu normalin iki katı artar (135). Homosistein: Homosistein sülfür içeren bir aminoasittir. Hayvansal proteinlerde bol miktarda bulunan metiyoninin demetilasyonu sonucu oluur. Metiyonin diyetle alınır veya endojen proteinlerin yıkılması ya da homosisteinin remetilasyonuyla oluur. Metiyonin yeni sentezlenen proteinlerin yapısına katıldıı gibi ATP yardımı ile enzimatik olarak bir sülfonyum bileii olan S-adenozil metiyonin e de dönüebilir (148-150). Homosistein transsülfürasyon veya remetilasyon yollarından birini kullanarak metabolize olur. Homosistein metabolizmasında 3 enzim ve 3 vitamin rol oynar. Remetilasyon için gerekli metil kaynaı folik asittir. B 6 vitamini varlıında sistatyonin B sentaz enzimi ile transsülfürasyon reaksiyonu sonucunda sisteine, B 12 vitamini ve folik asit varlıında remetilasyon ile metiyonin sentaz enzimi yolu ile metiyonine dönütürülür (150). Metiyonin sentaz enzimindeki fonksiyonel anormallikler hem hiperhomosisteinemi hem de myelin sentezindeki anormalliklerle NTD lerine neden olmaktadır. Bir çalımada maternal hiperhomosisteineminin DKH na 24

neden olduu gösterilmi ve bunun homosisteinin kan konsantrasyonuna (homosistein konsantrasyonu arttıkça riskin arttıı gözlenmi) balı olduu ve kısmen de hiperhomosisteinemi ile birlikte serum B 12 vitamini ve folik asit düzeyinin düük olması nedeni ile olduu öne sürülmütür (151). Plazma homosistein konsantrasyonu ya ve cinsiyetle yakın ilikilidir. Yaa balı olarak plazma homosistein seviyesi hafif artma eilimi gösterir. Östrojen, total homosistein konsantrasyonunu beslenme ve kas kitlesinden baımsız olarak düürdüü için, erkeklerde homosistein kadınlara göre 1 mol/l daha yüksek olabilir (149). Hiperhomosisteinemi tromboembolik olaylarda önemli bir risk faktörü olarak görülmektedir (152). Homosistein artıının arteriyal ve venöz tromboz, inme, miyokard infarktüsü ve kronik renal yetersizlie yol açtıı gösterilmitir (153-155). Magnezyum: Magnezyum hücre içi sıvıda potasyumdan sonra ikinci sırada yer alan bir katyondur. En önemli fonksiyonu ATP baımlı enzim reaksiyonlarında ATP nin yapısını stabilize edebilmesidir. Magnezyum ya asidi ve protein sentezinde, glikoz fosforilasyonunda glikolitik yoldaki bileenlerde ve transketolaz reaksiyonlarında gereklidir. camp yapılanmasında ve kasların gevemesinde etkilidir (135). Magnezyum eksikliinde klinik olarak titreme, kas spazmı, kiilik deiiklikleri, anoreksi, mide bulantısı ve kusma görülür. Bazı çalımalarda akut miyokart infarktüsünde magnezyum kullanıldıında mortalitenin azaldıı gösterilmitir (156). Magnezyum eksikliinin veya fazlalıının teratojenik etkisi gösterilememitir. 25

GENETK NEDENLER Doumsal kalp lezyonlarının büyük bir bölümü spesifik kromozom anomalileri ile birlikte görülür. Bazı anomaliler ise spesifik gen defektlerine balıdır. Doumsal kalp hastalıının en çok görülen genetik nedeni 22q11.2 kromozom delesyonu olarak bilinen DiGeorge Sendromu dur. Bu sendromda görülen özgül kardiyak anomaliler; konotrunkal defektler (FT, trunkus arteriozus, çift çıkılı sa ventrikül, subarterial VSD) ve brankial ark defektleridir (AK, sa aortik ark vb). Bazen bu sendrom ile trakeomalazi ve bronkomalazi gibi doumsal havayolu anomalileri birlikte bulunabilmektedir. Anne veya babada 22q11.2 delesyonu yokluunda tekrarlama riski çok düük iken, birinde bu delesyonun varlıında risk %50 ye çıkmaktadır (20). Spesifik kromozom anomalileri ile birlikte olan dier kalp lezyonları Tablo III de gösterilmitir. 26

Tablo 3. Doumsal kalp hastalıklarının bilinen genetik nedenleri Doumsal kalp hastalıı Kromozom lokalizasyonu Gen CATCH 22 22q11.2 Tbx1 Kalp bloklu ailevi ASD 5q35 NKX2.5 Kalp bloklu ailevi ASD 8p22 23 GATA4 Alagille sendromu 20p12 Jagged 1 Holt-Oram sendromu 12q2 Tbx5 Trizomi 21 (AVSD) 21q22 Bilinmiyor zole ailevi AVSD 1p31-p21 Bilinmiyor Ailevi total anormal pulmoner venöz dönü 4p12-q12 Bilinmiyor Noonan sendromu 12q24 PTPN11 Char sendromu 6p12 21.1 TFAP2B Williams sendromu 7q11 Elastin Marfan sendromu 15q21 Fibrillin ASD: Atrial septal defekt, AVSD: Atrioventriküler septal defekt, 27

3.GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalıma nönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Kardiyoloji Bilim Dalı nda Temmuz 2006-Ekim 2007 tarihleri arasında gerçekletirildi. Çalımaya yaları 0 3 ay arasında deien DKH ve/veya dier majör anomalileri olan bebekler ile aynı ya grubundaki salıklı bebekler alındı. Hasta ve salıklı bebekler ile annelerine ait veriler karılatırıldı. Hasta grubuna DKH olmayıp, GÜS, MSS, baırsak, göz veya ekstremite anomalilerinden en az birine sahip olanlar da dahil edildi. Çalımaya sendromik hastalar alınmadı. Çalımada bebeklerin yaı gün olarak, doum aırlıı gram olarak alındı. Prematüre bebeklerden DKH ve ek anomalisi birlikte olanlar dâhil edildi. Prematüre olup sadece PDA sı olanlar çalımaya alınmadı. Cinsiyeti, doum haftası, kalp hastalıı varlıı, sendromik olup olmadıı, kalp dıı anomalinin varlıı incelendi. Anne yaı, baba yaı sorgulandı. Anne baba akrabalıı; akrabalık olmayan ve akrabalık olan olarak iki grupta deerlendirildi. Ailede DKH ve dier doumsal anomali öyküsü sorgulandı. Annenin gebelik öncesi boyu ve kilosu örenilerek vücut kitle indeksi (VK) hesaplandı. Bazı anneler 28

doum öncesi aırlıklarını bilmedikleri için bunların VK hesaplanamadı. Annenin eitim düzeyi; okur-yazar deil, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite olarak be grupta ele alındı ve okuryazar olan ve okuryazar olmayan olarak da ayrıca iki grupta incelendi. Gebelik sayısı rakam olarak yazıldı. Annenin meslei, önemli bir hastalık öyküsü, ilaç kullanımı, doum kontrol ilacı alma ve ölü doum öyküsü sorgulandı. Ölü doum öyküsüne düükler de dahil edildi. Gebelikte annenin; yaadıı yer, ilaç kullanım öyküsü sorgulandı. Multivitamin ve demir kullanımı; kullanmayan, bir kutudan az kullanan (yetersiz) ve düzenli kullanan (yeterli ) eklinde üç grupta deerlendirildi. Anne ve babanın sigara ve alkol kullanımı, baba yaı, diyabet, preeklampsi ve ateli hastalık öyküsü sorgulandı. Annenin gebelikteki vücut aırlıı artıı kg eklinde belirtildi. Makyaj ve saç boyama öyküsü sorgulandı. Gebelik takibi; gebelik boyunca hiç doktora gitmeyen, bir kez giden (yetersiz) ve gebelik boyunca en az 2 kez giden (yeterli) eklinde üç grupta incelendi. Gebelikte hiperemezis, USG çekimi ve ikiz gebelik öyküsü sorgulandı. Aynı bilgiler kontrol grubundan da edinildi. Çalımada objektif olmayan veriler mevcut olup (diabet, preeklampsi, hiperemezis, annenin gebelik öncesi vücut aırlıı) bu parametrelerde olabilecek hata önceden kabul edildi. Tablo 4 de hasta ve annebabasıyla ilgili sorgulanan bilgiler gösterilmitir. 29

Tablo4. Hasta, anne ve baba ile ilgili sorgulanan özellikler Hasta Anne Baba Gebelik öncesi Gebelikte Ya Ya Aırlık artıı Ya Cinsiyet Akraba evlilii Multivitamin, demir Sigara kullanımı Doum aırlıı Vücut kitle indeksi laç, teratojen, sigara Kalp hastalıı Eitim durumu Diyabet, preeklampsi Ek anomali Gebelik sayısı Alkol Ölü doum öyküsü zlem sıklıı Hiperemezis Anne kanında çalıılan parametreler: Hasta ve kontrol grubu annelerinden magnezyum, çinko, bakır, B 12 vitamini, folik asit, A vitamini, E vitamini ve homosistein kan düzeyi çalıılmak üzere venöz kan alındı. Kan alındıktan hemen sonra santrifüj edilerek 20 Cº de saklandı. Magnezyum, çinko, bakır, B 12 vitamini, folik asit serumda çalıılırken; A vitamini, E vitamini, homosistein EDTA lı tüpe alınarak plazmada çalııldı. Kanlar hastanemiz biyokimya laboratuvarında çalıtırıldı. Folik Asit ve B12 vitamini; mmulite 2000 model hormon analizöründe (DPC Bierman GmbH, Nauheim, Germany), yine aynı marka orijinal kitler kullanılarak analiz edildi. A vitamini, E vitamini ve homosistein, Shmadzu marka LC 10 AD model HPLC cihazı (Shi. Sci.,Duisburg, Germany), recipe marka kitler (Recipe Che. Ins. GmbH, Munich, Germany ) kullanılarak analiz edildi. 30

Çinko ve Bakır düzeyleri ise Perkin Elmer marka Aanalyst 800 model cihaz ile çalııldı (Perkin Emler GmbH, Uberlingen, Germany). Hasta grubuna ait veriler üç grup altında toplandı; tüm grup, DKH ve/veya ek anomalisi olanlar ve sadece DKH olup ek anomalileri olmayan hasta grubu. Tüm grupların verileri ayrı ayrı kontrol grubu verileri ile karılatırıldı. Hasta grubunda ek anomaliye sahip hastalar sistemlere göre gruplandırıldı. Merkezi sinir sistemi, GS, GÜS, ekstremite ve göz anomalileri tüm doumsal anomaliler içerisinde ayrı ayrı deerlendirildi. Sistemler içerisinde (örnein sinir sistemine ait meningosel görülme sıklıı) deerlendirme vaka sayısı az olduu için yapılmadı. Damak ve dudak yarıkları aynı grupta incelendi. statistiksel analizler: Çalıma ve kontrol gruplarına ait klinik ve laboratuvar verileri incelendi ve sonuçlar nönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı nda istatistiksel olarak deerlendirildi. statistiksel hesaplamalar Scientific Package for Social Scienses (SPSS) bilgisayar paket programı kullanılarak yapıldı. Elde edilen verilerin aritmetik ortalama ve standart sapma deerleri hesaplandı. Gruplar arasındaki farkı hesaplamak için iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (khi-kare) ve Fisher in kesin khi-kare testi kullanıldı. p<0.05 anlamlı kabul edildi. 31

4. BULGULAR Çalımaya 0 3 ay ya grubunda olup DKH ve/veya ek anomalisi bulunan 78 bebek, aynı ya grubundaki salıklı 69 bebek ve anneleri alındı. Hasta grubundaki 78 bebein 56 sında (%71,8) DKH ve / veya ek anomali tespit edildi. Bu bebeklerin de 37 sinde (%66,1) ek anomali olmaksızın sadece DKH vardı. Doumsal kalp hastalıklı 56 bebein 19 unda (%33,9) bir veya daha fazla kardiyovasküler sistem dıı ek anomali vardı. Bu 19 hastanın 7 sinde (% 36,8) MSS malformasyonu, 9 (% 47,4) hastada GS anomalisi, 3 (% 15,8) hastada GÜS anomalisi, 2 (% 10,5) hastada damak-dudak anomalisi, bir (% 5,3) hastada ekstremite anomalisi, bir (% 5,3) hastada mikroftalmi tespit edildi. DKH olan 56 bebein 30 unda (%53,5) soldan saa antlı DKH, 18 inde (%32,1) siyanotik DKH, 8 inde (%14,3) darlıkla seyreden DKH vardı. Bu 56 vakanın 6 sında (%10,7) izole VSD, 11 inde (%19,6) izole ASD, 7 sinde (%12,5) BAT, 2 sinde (% 3,6) FT, 5 inde (% 8,9) izole PDA, 2 sinde (% 3,6) AK tespit edildi. 23 hastada birden fazla kardiyak defekt birarada bulunuyordu. Tablo 5 ve 6 da kardiyak defektlerin daılımı gösterilmitir. 32

Tablo 5. Kardiyak defektlerin daılımı Kardiyak defekt n % Soldan saa antlı DKH 30 53,5 Siyanotik DKH 18 32,1 Darlıkla seyreden DKH 8 14,3 Toplam 56 100 DKH: Doumsal kalp hastalıı, n: vaka sayısı Tablo 6. Kardiyak defektlerin lezyona göre daılımı Defekt n % zole ventriküler septal defekt 6 10,7 zole atrial septal defekt 11 19,6 Büyük arter transpozisyonu 7 12,5 Fallot Tetralojisi 2 3,6 Patent duktus arteriozus 5 8,9 Aort koarktasyonu 2 3,6 Birden fazla defekt 23 41,1 Toplam 56 100 Tüm anomalili hasta grubunun (n=78) sistemlere göre anomali görülme oranları incelendi. Hastaların 41 inde (%52,6) bir veya daha fazla kardiyovasküler sistem dıı ek anomali vardı. Bu 41 hastanın 17 sinde (% 41,5) MSS malformasyonu, 18 inde (% 44) GS anomalisi tespit edildi. Daha az oranda; 4 (% 9,8) hastada damak-dudak anomalisi ( 2 sinde yarık damak ve dudak, 2 sinde sadece yarık damak), 4 hastada (% 9,8) ekstremite anomalisi, 3 33

hastada (% 7,3) GÜS anomalisi, 2 hastada da (% 4,9) mikroftalmi tespit edildi. Tablo 7 de malformasyonların daılımı gösterilmitir. Tablo 7. Kardiyovasküler sistem dıı anomalilerin daılımı Hasta sayısı (n=41) Malformasyon * n % Merkezi sinir sistemi (meningosel, meningomyelosel, hidrosefali, ensefalosel, 17 41,5 Dandy-Walker varyantı, holoprosensefali, kolposefali, mikrosefali) Gastrointestinal sistem (Anal atrezi, özofagus atrezisi, diafragma hernisi, intestinal 18 44 atrezi, inguinal herni) Yarık damak +Yarık dudak 4 9,8 Genitoüriner sistem (renal pelvikalisiel dilatasyon, atrofik hidronefroz, 3 7,3 hipospadias, perianal aksesuar scrotum) skelet sistemi 4 9,8 Mikroftalmi 2 4,9 *: Bazı hastalarda birden fazla defekt mevcut. Hasta verileri: Bebein yaı: Hasta grubu ile kontrol grubu bebein yaı açısından karılatırıldıında hasta grubunun ya ortalaması 28±3,9 gün iken kontrol grubunun ya ortalaması 21±2,7 gün tespit edildi. Hasta ve kontrol grubunun her ikisinde de en küçük bir günlük en büyük 90 günlük hasta vardı. ki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı (p=0,298) (Tablo 8). 34

Cinsiyet: Hasta grubunda cinsiyet daılımına bakıldıında 16 (%28,6) hastanın kız, 40 (%71,4) hastanın erkek olduu görüldü. Kontrol grubunda 25 (%36,2) hastanın kız, 44 ( 63,8) hastanın erkek olduu görüldü. DKH olan hastalar ile kontrol grubu karılatırıldıında cinsiyet yönünden anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05) (Tablo 9). Gebelik öncesi anne verileri: Anne yaı: DKH saptanan 56 vakanın anne yaı ortalaması 28,5±0,9 yıl olup, en genç anne 18, en yalı anne 42 yaındaydı. Salıklı çocuk douran 69 anneden oluan kontrol grubunda anne yaı ortalaması 28,2±0,7 yıl olup, en genç anne 19, en yalı anne 43 yaında idi. Kontrol grubunda 2 annenin yaını bilmedii tespit edildi. Anne yaı ile DKH nın görülme sıklıı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05) (Tablo 8). Anne baba akrabalıı: DKH olan hastalar ile kontrol grubu anne-baba akrabalıı yönünden karılatırıldıında; hasta grubunun 40 ında (%71,4) akrabalık olmadıı, 16 sında (% 28.6) akrabalık olduu tespit edildi (14 hastada 1. derece akrabalık, 2 hastada 3. derece akrabalık). Kontrol grubunda ise 55 inde (%80,9) akrabalık olmadıı, 13 hastada (% 19.1) akrabalık olduu tespit edildi (12 sinde 1. derece akrabalık, 1 inde 2. derece akrabalık). DKH olan hastalar ile kontrol grubunun anne-baba akrabalıı yönünden karılatırıldıında anlamlı fark görülmedi (Tablo 9). Gebelik öncesi VK: DKH saptanan 56 vakanın 47 sinde gebelik öncesi annenin vücut aırlıı örenildi (hasta grubunda 9 annenin gebelik öncesi kilosu örenilemedi). Bu 47 annenin VK ortalaması 24,4±0,6 olup, en düük VK 14,7, en yüksek VK 35 tespit edildi. Salıklı çocuk douran 69 annenin 67 sinde (kontrol grubunda 2 annenin gebelik öncesi kilosu örenilemedi) gebelik öncesi 35

ölçülen anne VK ortalaması 24±0,4 olup, en düük VK 19, en yüksek VK 34,9 bulundu. Hasta grubu ile kontrol grubu annenin VK açısından karılatırıldıında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05) (Tablo 8). Annenin eitim durumu: Hasta grubunda % 21,4 okuryazarlıı olmayan, % 53,6 ilkokul, %12,5 ortaokul, % 7,1 lise, % 5,4 üniversite mezunu anne olduu tespit edildi. Kontrol grubunda %10,2 okuryazarlıı olmayan, % 58 ilkokul, %14,5 ortaokul, %13 lise, % 4,3 üniversite mezunu anne olduu tespit edildi. Hasta grubu ve kontrol grubu eitim düzeyi açısından karılatırıldıında aralarında anlamlı fark bulunmadı (p=0,422). Okuryazar olup olmama açısından iki grup karılatırıldıında p deerinin 0.047 olduu görüldü (Tablo 9). Gebelik sayısı: Hasta grubunda ortalama gebelik sayısı 3,±0,3 olup, en az gebelik 1, en fazla gebelik sayısı 9 tespit edildi. Kontrol grubunda ortalama gebelik sayısı 2,8±0,3 olup, en az gebelik 1, en fazla gebelik sayısı 14 tespit edildi. Hasta grubu ile kontrol grubu gebelik sayısı yönünden karılatırıldıında anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05) (Tablo 8). Ölü doum: Hasta grubunda % 46.4, kontrol grubunda ise % 30.4 oranında ölü doum öyküsü tespit edildi. Doumsal kalp hastalıı ile kontrol grubu ölü doum öyküsü açısından karılatırıldıında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0,066) (Tablo 9). Gebelikte anne verileri: Annenin gebelikte aldıı kilo: Hasta grubunda gebelik sırasında alınan kilo (min 0-max 20, ort 9,96±0,55) ile kontrol grubunun aldıı kilo (min 0-max 27 kg, ort 10,6±0,74 ) arasında anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05) (Tablo 8). Gebelikte alınan kilo verileri anne bilgisine balı olup objektif bir veri deildir. 36