BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ Tahir ÖZAKKAŞ, MD., PhD.
Litera 07 Psikoterapi 01 Bütüncül Psikoterapi, Tahir ÖZAKKAŞ Md., PhD. Psikiyatrist-Psikoterapist Tashih: Harun Takcı İç Düzen: Harun Takcı Kapak Tasarım: Litera Yayıncılık Baskı: Ofis Matbaa Ofis Matbaa Yayın Kağıt San. Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Kışla Caddesi Güven İş Merkezi Topkapı-İstanbul No: 386-387 Tel. 0212 576 47 15 Copyright Kadem Yapım Medya İletişim ve Piyasa Araştırma Org. San. Ltd. Şti. 2007 Bu eserin Türkçe çeviri hakları Kadem Yapım Medya İletişim ve Piyasa Araştırma Org. San. Ltd. Şti. ne aittir. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayınlanamaz, kısmen de olsa fotokopi, film vb. tekniklerle çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda yayınlanamaz. İstanbul-2013 Kalenderhane Mah. Cemal Yener Tosyalı Cad. Şehzade Cami Sk. No: 3 34134 Fatih-İstanbul Tel: 0(212) 522 86 90 - Faks: 0 (212) 522 86 90 İnternet satış: www.e-literayayin.com Web: www.literayayin.com e-mail: litera@literayayin.com KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI Library of Congress Cataloging in Publication Data 1. Psikoterapi 2. Psikoloji 3. Nörobiyoloji 4. Kişilik Bozuklukları ISBN 978-975-6329-07-8
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ TAHİR ÖZAKKAŞ, MD., PHD. PSİKİYATRİST PSİKOTERAPİST LİTERA YAYINCILIK İSTANBUL 2011 İnternet satış: www.e-literayayin.com
İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR...11 ÖNSÖZ...13 GİRİŞ...19 I. PSİKOTERAPİ...19 A. PSİKOTERAPİNİN SÖZLÜK ANLAMI 19 B. PSİKİYATRİDEKİ TEKNİK ANLAMI 20 C. BİR DİSİPLİN OLARAK PSİKOTERAPİ 21 D. PSİKOTERAPİ TÜRLERİ 23 E. BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 32 F. İNSANIN DEĞİŞİK YÖNLERİNİ METAFORLA İZAH 35 BİRİNCİ BÖLÜM İNSANIN BİYOLOJİK VE PSİKOLOJİK YAPISI...39 I. İNSANIN BİYOLOJİK YAPISI...41 II. BEDENİN VE RUHUN MERKEZİ OLARAK BEYİN...55 A- BEYNİN RUHSAL BİLEŞENLERİ 61 1. Algılama 61 2. Düşünce 64 3. İrade 66 4. Dikkat ve Konsantrasyon 67
6 Bütüncül Psikoterapi 5. Duygulanım 67 6. Davranış 68 7. Dürtü 69 8. Zekâ 70 9. Konuşma 71 10. Bilinç 72 11. Hafıza 72 12. İçgörü 74 III. İNSANIN RUHSAL/PSİKOLOJİK/ PSİŞİK YAPISI... 77 A- ANNE RAHMİNDE İLK ALGILAR 77 B- DOĞUMLA BİRLİKTE GELEN İLK UYARANLAR VE ETKİLERİ 84 C- DİNAMİK AÇIDAN RUHSAL AYGIT VE PARÇALARI 89 1. İd: Ruhsal Yapının İlk Bileşeni 91 2. Ego 98 3. Süperego 105 İKİNCİ BÖLÜM İNSANIN RUHSAL GELİŞİM EVRELERİ... 109 I. AĞIZCIL (ORAL) EVRE... 115 A- HAZZIN YÖNELİMİ AÇISINDAN (PSİKO-SEKSÜEL AÇIDAN) 115 B- PSİKO-TOPLUMSAL AÇIDAN 120 II. ANAL EVRE (DIŞKILAMA) EVRESİ... 123 A- HAZZIN YÖNELİMİ AÇISINDAN 123 B- PSİKO-TOPLUMSAL AÇIDAN 128 III. FALLİK EVRE (ÖDİPAL, CİNSEL KİMLİK EVRESİ)... 131 A- HAZZIN YÖNELİMİ AÇISINDAN 131 1. Erkek Çocuk İçin Fallik Dönem 132 2. Kız Çocuk İçin Fallik Dönem 143 B- PSİKO-TOPLUMSAL AÇIDAN FALLİK EVRE 149 IV. EĞİTİM VE ÖĞRETİM EVRESİ YA DA (LATENT: GİZİLLİK) EVRESİ... 153
İçindekiler 7 V. ERGENLİK EVRESİ...163 A- HAZZIN GELİŞİMİ AÇISINDAN ERGENLİK 163 B- PSİKO-TOPLUMSAL AÇIDAN ERGENLİK 169 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM PSİKOTERAPİ...179 I. GİRİŞ...181 II. PSİKİYATRİDE GENEL TEDAVİ YAKLAŞIMLARI VE PRENSİPLERİ...183 A- TIBBÎ VE CERRAHİ TERAPİ 183 B- PSİKOTERAPİ VE SINIFLANDIRMALARI 185 C- DAVRANIŞÇI PSİKOTERAPİ 191 1. Davranış Hedefleri 196 2. Yüzleştirme 197 3. Cevap/Uyarıcı hiyerarşisi 198 4. Modelleme 200 5. Taklit 201 6. Davranış provası 202 7. Gevşeme ve Rahatlama çalışması 203 8. Düşünce-Duygu-Davranış Kısır Döngüsünü Kırma 206 9. Aktivite Programı 209 10. Aktif Dinleme Eğitimi 210 11. Kendini Ödüllendirme 212 D- BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ 215 1- Genel Bilgi 215 2- Bilişsel Terapide Tedavi Stratejileri 223 a- Olumsuz Düşünceleri Belirleme 223 b- Düşüncedeki İnancın ve Düşünceye Bağlı Duyguların Derecesini Değerlendirmek 224 c- Olumsuz Düşünceyi Sınıflandırma 226 d- Düşüncenin Doğruluğu Ne İfade Eder? (Düşey İniş) 229 e- Altta Yatan Düşünceyi Tesbit 230 f- Düşüncenin Maliyeti ve Kârı 231 g- Delillendirme 231 h- Olayı Perspektife (Yelpazeye) Oturtmak 232 i- Çifte Standart 234 j- Düşünceler Hakkında Münazara Tekniği 235 k- Hatalı Bölgesel Çıkarımda Bulunma 236 l- Alternatif bir Açıklama Arama 238
8 Bütüncül Psikoterapi m- Problem Çözücü Yaklaşım 238 n- Kabul 241 E- VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ 245 1- Hayatın Anlamı Nedir? 247 2- Geleceği Belirlemek Mümkün müdür? 252 3- Ölümden Başka Bir Hakikat Var mı? 255 4- Hayatın Sorumluluğu Kime Aittir? 257 5- Hayatta Yalnız mıyız? 261 6- Sonuç 263 F- TRANSAKSİYONEL ANALİZCİ YAPININ EGO YAKLAŞIMI 265 1- Uygun Ego İlişkileri 266 a- Erişkin-Erişkin Ego İlişkisi 266 b- Ebeveyn-Çocuk Ego İlişkisi 266 c- Çocuk-Ebeveyn Egosu İlişkisi 267 2- Uygun Olmayan Ego İlişkileri 268 a- Ebeveyn-Ebeveyn İlişkisi 269 b- Ebeveyn-Erişkin İlişkisi 269 c- Ebeveyn-Çocuk İlişkisi 269 d- Erişkin-Ebeveyn İlişkisi 269 e- Erişkin-Çocuk İlişkisi 270 f- Çocuk-Ebeveyn İlişkisi 270 g- Çocuk-Erişkin İlişkisi 270 h- Çocuk-Çocuk İlişkisi 270 G- DİNAMİK PSİKOTERAPİ 271 1. Tarihçe 271 2. Klasik Psikanaliz 276 3. Klasik Psikanalizin Temel Kavramları 277 4. Serbest Çağrışım ve Divan 278 5. Aktarım ve Karşı Aktarım 284 6. Direnç ve Çözümlenmesi 292 7. Sekonder Kazanç 298 8. Dil Sürçmeleri 302 9. Rüya ve Simgelerin Yorumu 304 10. İçgörü 319 H- BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ BAĞLAMINDA SAVUNMA MEKANİZMALARI 331 1. Bastırma: (Represyon ve Supresyon) 335 2. İçe Atım (Introjection) 338 3. Bölme (Splitting) 345
İçindekiler 9 4. İdealizasyon 352 5. Devalüasyon 356 6. Yer Değiştirme (Displacement) 358 7. Başka Şeye Yöneltme 360 8. Kendine Yöneltme 362 9. Yansıtma 365 10. Özdeşim (Identification) 368 11. Yansıtmalı Özdeşim (Projectıve Identıfıcatıon) 373 12. Reaksiyon-Formasyon 387 13. Yadsıma (İnkâr) 393 14. İzolasyon (Yalıtma) 397 15. Rasyonalizasyon (Aklileştirme) 398 16. Dağılma (Disosiyasyon) 403 17. Yap-boz 406 18. Entelektüalizasyon 410 19. Somutlaştırma 412 20. Dönüştürme (Konversiyon) 415 21. Hayal ve Rüya 421 22. Saplanma 422 23. Gerileme 427 24. Yüceltme 428 J- RUHSAL OLGUNLAŞMA SÜRECİ: HASETTEN ŞÜKRANA 431 1. Haset 431 2. Açgözlülük 434 3. Kıskançlık 437 4. Şükran 438 K- YOĞUNLAŞTIRILMIŞ TERAPİ (HÜCUM TEDAVİSİ) 441 İNDEKS...445 EKLER:...451
TEŞEKKÜR Bu kitabın yazılmasında birçok değerli insanın katkıları mevcuttur. Bunların hepsini burada tek tek zikretmem mümkün değildir. Özellikle birkaç başlık altında bu kitabın oluşmasında katkısı, emeği ve yardımı olan kişilerden bahsetmek isterim. Böyle bir kitabı hazırlayabilmemde bana büyük katkıları olan, geçmiş dönemlerde bana eğitim veren, tüm değerli hocalarımın isimlerini tek tek zikretmek ve onlara karşı şükran hislerimi ayrı ayrı belirtmek isterim. Ancak bunlar arasında özellikle bana cesaret veren, bu günlere gelmemde desteği olan değerli hocalarımın isimlerini zikretmeden geçemeyeceğim. Kendilerine karşı her zaman saygı ve hayranlık duyduğum bu değerli bilim adamları rahmetli Prof. Dr. Ayhan Songar ve rahmetli Prof. Dr. Recep Doksat hocalarımı rahmet ve minnetle yad ediyorum. Bilimsel çalışma şeklini ve geniş bir vizyon ile bakmayı öğreten Prof. Dr. Üner Tan hocama Tanrı dan uzun ömürler dilerken saygı ve şükranlarımı kendilerine arz ederim. Kitabımızda yazılan materyalin ana bilgi kaynağı çok değerli hastalarımızdır. İnsanın ve hayatın gerçek yüzünü bana öğrenme fırsatı veren, beni bana tanıtan bu hastalarımızın her birini burada tek tek zikretmek isterdim. Ancak ne yazık ki bu mümkün olamamaktadır. Her biriyle ayrı birer kalbi bağım olduğuna inandığım, bana ışık tutan, yol gösteren, bilimsel çalışmalarıma katkısı olan bu değerli insanlara karşı ne kadar teşekkür etsem azdır. Hepsini minnetle anıyorum.
12 Bütüncül Psikoterapi Böyle bir kitabın oluşması yıllardır zihnimde mevcut olduğu halde bir türlü eyleme geçirme, cesaret ve imkânını bulamıyorduk. Ancak çok değerli dostlarım Muhittin Macit ve Hasan Hacak kardeşlerimin gayretleriyle böyle bir eseri yazma fırsatı buldum. Belki de hiçbir zaman kağıda dökülemeyecek olan bu bilgilerimin bir kitap haline gelmesinde teşvikkâr tavırlarıyla bu konuda beni yönlendiren Hasan Hacak ve Muhittin Macit beylere ne kadar teşekkür etsem azdır. Muhittin ve Hasan Beyler in bu cesaretlendirmeleri ve yüreklendirmeleri yanında aylardır süren sekretarya hizmetlerinde, saatlerce kitabın yazımında bu ekibe dahil olan Ferruh Özpilavcı beylere şükranlarımı sunuyorum. Ailelerinden uzak kalarak gece yarılarına kadar bana fikir veren, ışık tutan, katkılarıyla açılımlar sağlayan bu üç değerli bilim adamına ne kadar teşekkür etsem azdır. Tüm bunlara ilaveten bu imkânın ve alt yapının oluşmasında beni her zaman destekleyen, bana onur veren, kaprislerime katlanan ve kitap çalışmasında her zaman arkamda olduğunu hissettiğim eşim Dr. Fatma Özakkaş a ne kadar teşekkür etsem azdır. Kızlarım Ahsen ve Reyhan ın bana gösterdikleri uyum ve tavır da ayrıca teşekküre değerdir. Saygılarımla Tahir ÖZAKKAŞ Bostancı Mayıs 2004 Ağustos 2008
ÖNSÖZ Çağımız insanı ciddi manada bunalım içinde ve kendine yabancılaşmaktadır. Süratli bir şekilde insan olma özelliklerinden uzaklaşmakta, mekanikleşmektedir. Globalleşme ve kapitalist tüketim tarzı; kişiyi, tüketim yapan bir sistemin aracı haline dönüştürmektedir. Kişi kendi yaratılışına ters böyle bir konumda varoluşsal bir bunaltı ve derin bir yabancılaşma hissetmektedir. Refah seviyesinin yükseldiği, gelecek kaygısının büyük oranda ortadan kalktığı ve her şeyin güzelliklerle dolu olacağını ümit ettiğimiz bir ortamda bireyler, bunaltı ve sıkıntının doruklarını yaşayabilmektedirler. Sonuç beklenildiği gibi olmayabilmektedir. Bugün Birleşik Devletler deki hastanelerde acil servislere müracaat eden hastaların yüzde elliden fazlasını psikiyatrik vakalar oluşturmaktadır. İnsanın tüm bunaltı ve sıkıntısına çare olmaya çalışan ilaç firmaları; her duygunun karşısında bir ilaç üreterek insanî duygularımıza da el atmışlar, insanı mekanikleştirme konusunda bir adım daha ileri gitmişlerdir. İnsan organizmasının bilinmezliği, yapılan bilimsel araştırmalarla bilinir hale gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde bebek ölüm oranı binde yedilere kadar düşürülmüş, ortalama yaşam süresi seksenler in üzerine çıkarılmıştır. Bu, istenen mutlu bir tablodur. Ancak ne yazıktır ki insanın organizmasıyla ilintili hastalıkların kontrol altına alınması ruhsal yapıyı hep ikinci planda bırakmıştır. Hâlbuki bir insanı insan yapan temel özellik, beyninin fonksiyonel hususiyetleri ve onun üzerine bina ettiği kimlik ve kişilik
14 Bütüncül Psikoterapi örüntüsüdür. Ruhsal yapının oluşması, gelişmesi ve tamamlanması organik yapıdan daha karmaşık, daha kompleks ve daha çetrefillidir. Bugün gelinen noktada ruhsal yapının ne kadar hayati bir önemi haiz olduğu ve ihmal edildiği idrak edilmiştir. İnsanın biyolojik rahatsızlıkları alanındaki temel sorunlar halledilmiş, koruyucu hekimlik geliştirilmiş ve bedensel sağlığın korunmasıyla ilgili ileri tedbirler alınmıştır. Teknolojinin süratle ilerlemesi, toplumların kültürel yapılarının yoğun bir şekilde devinim arz etmesi ve kültürler arası mübadelenin hızlanması, sosyal ve bireysel kimliklerde ciddi uyuşmazlıklara, kod karmaşalarına ve sonuçta bunaltı, sıkıntı hatta anarşiye neden olabilmektedir. İşte böyle bir ortamda bireyler ruhsal bir çaresizlik, ruhsal bir yabancılaşma, ruhsal bir açmazın ve ruhsal bunaltının içine düşmüşlerdir. Bireyler bu problemlerini halledebilmek için çözüm aramaktadırlar. Bugün medeniyetin getirmiş olduğu yalnızlaşma ve yabancılaşma sorunlarına karşı, sistem, mutluluk hapları dağıtmaktadır. Bu durum mekanikleşmeyi ve insanın kendine yabancılaşmasını daha da artırmaktadır. Her duygusal eksikliğe, her haklı bunaltıya bir ilaç önerme çözümü akla uygun bir çözüm değildir. Böyle bir öneri, biyolojik yapının bozulduğu, acilen müdahale edilmesi gereken durumlarda mutlaka uygulanması gereken, alternatifi olmayan bir tedavi olarak önümüzde durmaktadır. Ancak öyle klinik tablolar vardır ki, bu tablolarda ilaç önermek, ilaç kullanmak tabloyu daha da karmaşıklaştırmakta, bireyi insan olmaktan daha da uzaklaştırabilmektedir. İşte bu gerçeğin farkına varmış çok değerli klinisyenler ve araştırmacılar insanın biyolojik yapısının ötesinde kimliğini ve kişiliğini oluşturan sanal programın, nasıl kurgulandığını incelemişlerdir. Bir kimliğin ve kişiliğin oluşumunda aşama aşama hangi girdilerin, ne tür süreçlerde, ne tür işlemlere tabi tutulduğunu incelemişler ve sonuçlarını bilimsel çalışmalarla ortaya koymuşlardır. İnsan kendini yapılandırabilen, kendini algılayabi-
Önsöz 15 len, kendini değiştirebilme yeteneğinde olan tek canlıdır. Kimliğinde ve kişiliğinde yer alan bir takım hatalı öğeler nedeniyle, sinyal veren bunaltı ve sıkıntı uyaranlarını ilaçlarla baskılamak yerine, o sinyallerin göndermiş olduğu kodları deşifre edip çözüm yollarına yönelmek gerekmektedir. İşte bir takım değerli klinisyen ve araştırmacılar, insanın bu sanal programındaki yapının nasıl değiştirilebileceğinin ön çalışmasını yapmışlardır. Her birisi kendi zihinsel becerisine göre insanı tanımlamaya çalışmış, o insanın belli bir alanını aydınlatma gayreti içerisine girmişlerdir. Pavlov la başlayan şartlı refleks çalışmaları insanın birçok davranışının nasıl oluştuğunu izah ederken hastalıklı bir takım davranış örüntülerinin kaynağını bize göstermiştir. Bu çalışmalar bununla da kalmayıp davranışçı tedavi teknikleriyle problemler halledebilir noktaya gelmiştir. Birçok rahatsızlıkta kişiye ilaç yerine davranışçı tedavi teknikleriyle terapiler uygulanmış, insanlar şifaya kavuşmuştur. Bir diğer grup bilim adamı, insanı hayvandan ayıran temel niteliğin düşünmesi ve yorumlaması olduğunu fark etmiştir. Bir takım klinik tabloların; insan beyninin hatalı ve çarpık algılaması veya yorumlaması sonucu ortaya çıktığını tespit etmişlerdir. Bu süreçlerin nasıl geliştiği, beynin bilgiyi nasıl işlemlediği ve nasıl çıkarımda bulunduğunun detaylarını bize göstermişlerdir. Bu değerli bilim adamları klinik uygulamalar sayesinde bu çarpık tabloların nasıl düzeleceğini bize öğretmişlerdir. Aaron T. Beck ile zirveye ulaşan bu klinisyen ve araştırmacılar, dünyanın dört bir tarafında çalışmalarını samimiyetle sürdürmektedirler. Freud ile başlayan dinamik yaklaşım tarzını benimseyen bilim adamları, insanın geçmişten bugüne taşınan özelliklerini ve ruhsal aygıtın ana yapılarını bize göstermiştir. Birçok klinik tablonun ödipal ve pre-ödipal kaynaklarını tespit etmiş, bu yapıların nasıl oluştuğunu en ince ayrıntılarına kadar bize göstermişlerdir. Daha da ötesi bu yapıların nasıl tedavi edileceğini birçok alterna-
16 Bütüncül Psikoterapi tif dinamik psikoterapi yaklaşımlarıyla izah etmişler ve ispat etmişlerdir. Heidegger, Kierkegard, Sartre ve Neitsche ile yola çıkan egzistansiyalist felsefe, psikiyatride kendisini Irving Yalom la temsil etmiş, insanın ruhsal bunaltılarının varoluşsal krizlere de dayanabileceğini göstermiştir. Hayatın anlamını sorgulayan, belirsizlikten ürken, ölüm karşısında çaresizliği hisseden, sorumluluktan kaçan ve yalnızlığı reddeden insanın; temel gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini ve bunun süreçlerini bize anlatmıştır. Yukarıda saymış olduğum tüm psiko-terapötik yaklaşımlar ile bilim adamları bireysel terapi, grup terapisi, bilgilendirme, telkin, ikna, tavsiye, eğitim gibi birçok tedavi teknik ve usulleriyle hastalarına yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. Bunların hepsine birden bakıldığında bu çalışmaların her birinin çok değerli, üstün ve takdire değer çalışmalar olduğunu görmekteyiz. Biz bu çalışmamızda insanı bütüncül olarak kuşatmayı, organik ve ruhsal yapısıyla bir bütün olarak algılamayı hedefledik. Organik rahatsızlıkların ruhsal yapıyı etkileyeceğinin ve bozacağının, ruhsal bozuklukların da organik yapılara tesir edeceğinin şuuru içerisindeyiz. Yıllardır süren klinik çalışmalarımızda bunun binlerce örneğini bizzat gözlemleme imkânına sahip olduk. Çok iyi bir hekim olma zorunluluğu ile organik bozuklukların nerede başlayıp nerede bittiğini, ruhsal bozuklukların nerede başlayıp nerede sona erdiğini ve birbirlerine olan etkileşimlerinin ne oranda olduğunu tayin etmek çok önemlidir. Bu çerçevede organik kaynaklı ruhsal bozuklukları medikal terapinin kollarına sunarken, fonksiyonel ve kurgulanmış sanal programla ilintili ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde, olabildiğince psiko-terapötik yaklaşımlardan istifade etmeye çalıştık. Bu kitapta insanı tek bir ekolün dar kalıpları içinde değerlendirmek yerine geniş bir bakış açısıyla nasıl bir bütüncül yaklaşımla ele aldığımızı anlatmaya çalıştık. Hiçbir ekolün mensubu olmadan klinik tablonun hangi ekole veya ekollere uyduğunun
Önsöz 17 incelemesini ve irdelemesini yaptık. Bu şekilde hastamız için ne tür tedavi şekilleri oluşturabileceğimizin, nasıl bir formulasyon kurabileceğimizin kararını verdik. Bu bütüncül uygulamayı hangi bağlamda, hangi çerçevede, nasıl kurguladığımızı bu kitapta anlatmaya çalıştık. Bir bireyin hakikaten kendisini ve içyapısını tanıması için bu kitabı çok dikkatli bir şekilde okumasını tavsiye ediyoruz. Bu kitap girişle birlikte dört bölümden meydana gelmektedir. Giriş ve birinci bölümde psikoterapi nin ne anlama geldiği, psikoterapi türleri ve bütüncül psikoterapi yaklaşımı izah edilmektedir. Bu bölümde ayrıca insanın organik yapısı, ruhun merkezi olarak beynin organik ve psişik özellikleri ele alınmaktadır. Hemen ardından ruhsal yapının oluşum sürecinde anne rahminden başlayarak gelişim evrelerinin nasıl yapılandığı değerlendirilmektedir. Hemen ardından dinamik açıdan ruhsal aygıt ve parçaları aydınlatılmaktadır. İkinci bölümde insanın ruhsal gelişim evreleri ele alınmaktadır. Bu evreleri hem hazzın gelişimi açısından, hem de psikotoplumsal açıdan, ne anlama geldiği çözümlenmektedir. Üçüncü bölümde psikoterapi teknikleri, yaklaşım tarzları anlatılmaktadır. Son bölümde dinamik psikoterapi ve savunma mekanizmaları ayrıntılı bir şekilde izah edilmektedir. Bu çalışma, bütüncül psikoterapi hakkında genel bir çerçeve çizmektedir. Bundan sonraki çalışmalarda bütüncül terapinin klinik tablolardaki spesifik uygulamaları ile ilgili değerlendirmeler ortaya konacaktır. Kliniğimizde yürütülen klinik tecrübeler ve hasta takiplerinden elde ettiğimiz sonuçları bu kitaplar aracılığıyla sizlerle paylaşmak niyetindeyiz. İmkânımız olur ve ömrümüz vefa ederse en kısa süre içinde diğer çalışmalarımızla sizlerle buluşmayı arzularız. Bu kitap bütüncül psikoterapi serisinin ilk kitabıdır. Dilerim bundan sonraki kitapları yayınlama fırsatı buluruz. Kitabımızda bir takım eksiklikler, hatalar, yanlışlıklar olabilir. Bu konudaki her türlü samimi eleştiriye açık olduğumuzu,
18 Bütüncül Psikoterapi yapıcı eleştirilerinizi her zaman beklediğimizi ifade etmek isterim. Kendimizi tanımak ve nasıl bir hayat sürdüğümüzün farkına varmak istiyorsak ve insanı insan yapan temel özellikleri fark etmek istiyorsak bu kitabı dikkatli bir şekilde okumanızı tavsiye ediyorum.
GİRİŞ I. PSİKOTERAPİ Psikoterapi nedir? Bilimsel bir aktivite yürütebilmek için ilgili bilim dalının kullanacağı bir teknik dil lazımdır. Belirli disiplinlerde ve alt disiplinlerde bilim adamlarının birbirlerini anlayabilmesi için belirli kelimelere standart bir anlam yüklenmesi gerekir. Bilimsel aktivitenin temel şartı bir kavramın bilinen teknik anlamında kullanılmasıdır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde psikiyatrinin de kendine ait teknik kavramları mevcuttur. Bilimsel aktivite bu teknik kavramlar sayesinde yürütülür, çalışmalar yapılır, tartışılır ve yorumlanır. Belirli bir kavrama farklı anlamlar yüklenirse bunun sonucunda kaos ve karmaşa çıkar. Psikiyatri genç bir bilim dalı olarak bu kavramlaşma sürecini henüz tamamlamamıştır. A. PSİKOTERAPİNİN SÖZLÜK ANLAMI Psikoterapinin sözlük anlamı, ruhsal yolla tedavi etmek şeklinde tanımlanabilir. Batı dillerinde kullanılan psikoterapi terimini İngilizcesi olan psychotherapy kelimesinden hareketle izah edersek, bu terimin iki kelimeden oluştuğunu görürüz. Buradaki psycho kelimesi psyche anlamına olup can ve ruh manasınadır. Kelimenin kökeni Grekçe de yine can, nefs ve ruh anlamlarına gelen, psukhē olup nefes almak anlamına gelen psukhein
20 Bütüncül Psikoterapi fiilinden türemiştir. Kelime Latinceye psỹchē (psişe) olarak geçmiştir. Terapi kelimesi de (İngilizce Therapy) bir hastalık ya da bozukluğun tedavisi demek olup, kelimenin kökeni Grekçe tıbbi olarak tedavi etmek anlamına gelen threapeuein fiilinden türeyen therapeia kelimesidir. Bu iki kelimenin birleşmesinden meydana gelen psikoterapi (psychotherapy) teriminin sözlük anlamı ruhsal tedavi demektir. Burada ruhsal tedaviden kasıt psişik hastalıkların ilaç ve cerrahi yöntemler kullanılmadan tedavi edilmeye çalışılması anlamına gelmektedir. B. PSİKİYATRİDEKİ TEKNİK ANLAMI Yukarıda verilen açıklamalarla birlikte psikiyatrinin, bilim dilinde ortak olarak uzlaşılmış bir anlamı mevcut değildir. Psikoterapiye verilen anlamlar çok geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Bunlar, hasta ile hekim arasındaki her konuşmayı bir psikoterapi olacak şekilde yorumlayarak psikoterapiyi en geniş anlamıyla alan eğilimlerden; belirli ruhsal hastalıkları, belirli tedavi teknik ve stratejileriyle, belirli şartlarda uygulamayı standardize etmiş olup, terimi dar anlamıyla kullanan eğilimlere kadar bir dağılım göstermektedir. Bu durumda karşımıza, müphem ve çerçevesi çizilmemiş bir terim çıkmaktadır. Bazı bilim adamlarına göre, her hekimin her hastasına uyguladığı yaklaşım, özel bir psikoterapi iken; bazılarına göre ise ancak çok katı kuralların uygulandığı standardize edilmiş programlar psikoterapidir. Psikoterapi teknik bir bilimsel terim olarak ele alınacaksa mutlaka çerçevesi belirlenmeli, programı yapılandırılmalı ve evrensel uygulanabilirliği standardize edilmelidir. Eğer psikoterapiden kastedilen şey; hastanın medikal ve cerrahi tedavi yöntemler dışındaki her yöntemle kendini iyi hissetme hali ise bu çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu bağlamda öğretmenin öğrencilere verdiği bilgilendirme, telkin, ikna, modelleme; din adamının cemaatinde uyguladığı benzer uygulamalar, ebeveynin evladına gösterdiği yaklaşımlar, şamanın halkına verdiği tılsımlı ve gizemli bilgi ve malzemeler sonuçta bir etki yaratmaktadır. Bunların hepsine de psiko-