Türkiye'deki kültür sanat sektörü gündeminde en önemli konu şu anda Kültür ve Turizm Bakanl ığı tarafından hazırlanan Türkiye Sanat Kurumu'nun kuruluşuna dair yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarıs ı; hem Türkiye Sanat Kurumu'nun kurulmas ı ile özellikle Devlet Tiyatrosu ile Opera ve Balesinin kapatılaca ğı yönünde endişelere yol açmas ı hem de sektörün muataplarının sürecinin dışında bırakılmas ı nedeniyle tüm kültür sanat çevrelerince hakl ı eleştirilere maruz kalmaktadır. Oyuncular Sendikas ı ve tüm diğer sanat kurumlar ı olarak Bakanlığın kültür sanat sektörüne dair yapmaya çalışt ığı değişikliklere ve yasa tasarısına dahil olma çalışmalarımız taslağın kamuoyuna sunulduğu tarih olan 3 Mart 2013 ten öncesine dayanmaktadır. Aşağıda hem bu süreci hem de neden tasarıya kar şı olduğumuzun detayların ı bulabilirsiniz. 06 Haziran 2012 tarihinde İŞTİSAN' ın organizasyonu ile Oyuncular Sendikas ı olarak Şehir Tiyatrosu oyuncular ile birlikte TBMM ni ziyaret ettğimizde, başta TBMM başkan ı olmak üzere tüm partilerin grup başkan vekilleri ve çeşitli milletvekilleri ile görüşmeler yapm ış ve o sırada gündemdeki İstanbul Şehir Tiyatrolar ı ve ödenekli tiyatrolar tartışmalar ı ile ilgili görüşlerimizi paylaşmıştık. Görüşlerimizin sonucu olarak Türkiye de sanatta kamu finansmanın revize edilmesi gerektiğini vurgulam ış ve bunun için kapsaml ı bir çalışma yürütmek ve mevcut sanat kurumlarına dünyaya bile örnek olabilecek güncel modeller geliştirmek ihtiyac ı olduğunu belirtmiştik. Bu çalışmaların sanatçılar, sivil toplum kuruluşlar ı, üniversiteler, özel sektör, devlet ve yerel yönetimlerin i ş birliği ile gerçekleştirilerek, sivil diyaloğun yeni model arayışlar ı için temel teşkil etmesini teklif etmiştik. Benzer görüşlerimizi çeşitli şekillerde Kültür ve Turizm Bakanl ığı'na da iletmiştik. Ayrıca
kamuoyu ile de paylaşmıştık. Bugün geldiğimiz noktada ise tüm kamuoyunda Kültür Bakanl ığı nın TÜSAK Tasarıs ı olarak bilinen yasa tasarıs ı tartışılıyor. Peki nedir bu TÜSAK Tasarıs ı? Bakanlık Müsteşarının kendi ifadesine göre on yıldır üzerinde çalışılan bu taslak sanatın desteklenme faaliyetlerini tek elde toplamak ve bakanlığa bağl ı baz ı kurumların güya revize edilmesi amac ı taşıyor. Ancak tasarının içeriğine bakıldığında anılan amaçlarla hiçbir şekilde örtüşmediği net şekilde fark ediliyor. Başta sanatç ı kuruluşlar ı olmak üzere tüm toplumun tepkisini çeken taslakta kabul edilemeyecek nitelikte, diğer maddeleri tartışmaya daha gerek bırakmayacak derecede ölümcül iki hata göze çarpıyor: 1- Türkiye nin tüm sanat üretim desteğinin Bakanlık tasarrufuna terki. Anılan taslak uyarınca 11 kişilik bir Türkiye Sanat Kurulu kurulacak. Bu kurulun TAMAMI Bakanlar Kurulu tarafından atanacak kişilerden oluşacak ve bu kimseler bakanlık MEMURU olarak i ş görecekler. Yani tamamen objektif kriterlere dayanmas ı gereken dağıtım sistemi, mevcut siyasi iradenin iki duda ğı arasına, üstelik hiçbir kriter olmaksızın, terk edilecek. 2- Devlet Tiyatrolar ı ile Devlet Opera ve Balesi Kurulu ş Kanunlarının Lağvedilmesi: Türkiye sanat hayatının belki de en önemli kurumlar ı Devlet Tiyatrosu ile Devlet Opera ve Balesi bu tasar ı yasalaşt ığı takdirde lağvedilecek. Cumhuriyet Devriminin belki de en önemli kazanımlarından olan, binlerce sanatçıya istihdam sağlayan,
kurulduğu günden bu yana yapt ığı özverili çalışmalar ı ile sanat ı Anadolunun dört bir yanına yayan, üstelik çok zor koşullarda ve dünya standartlarının çok altında maaşlar almalarına rağmen büyük bir fedakarlık ile sanat üreten sanatçılara sahip böylesi iki kurum bir kalemde, kimseye sorulmadan hazırlanan bir taslakla katledilecek. Diğer tüm eksiklikleri bir yana, sırf bu iki kalem dahi başl ı başına TÜSAK taslağın ı kabul edilemez hale getirmektedir. Üstelik ilgili taslağın kamuoyu ile resmi olarak paylaşılmamas ı, aylar süren bu belirsizliğin ve sızdırılan taslağın kabul edilemez içeriğinin sanat camiasında hakl ı bir öfkeye neden olmas ı tarafların uzlaşmasın ı da olanaksız hale getirmektedir. En sert tartışmaların yaşand ığı ve tüm sanatçıların hakl ı olarak ayakland ığı böylesi bir ortamda Bakanlık TÜSAK ile ilgili görüşlerini almak için kültür ve sanat aktörlerini 3 Mart 2014 tarihinde Ankara da yapılan resmi toplantıda bir araya getirdi. Bu çaba bir sivil diyalog çabas ı gibi görünebilir, ne yazık ki değildir. Çünkü TÜSAK' ın varl ığı ile ilgili temel sorular sorulmadan nasıl olmas ı gerektiğini tartışmak, kültür ve sanat alanında Cumhuriyet tarihinin en köklü değişikliklerinden birini yapmak için yeterli değildir. Şöye açıklayalım; TÜSAK ya da yapılacak herhangi bir değişikliği gündelik olarak uygulayacak olanlar, ister bugüne kadar bir kurumda, ister bağımsız olarak çalışm ış olsun kültür ve sanat alanında çalışanlardır. Kültür ve sanat alanında çalışanlarının sorunlar ı ve bundan sonra nasıl üretecekleri ile ilgili olarak kendileri ile tartışılmadan bir çözüm bulunmu ş, şimdi sadece bu çözümün detaylar ı ile ilgili onlarla konuşmaya karar verilmiştir. TÜSAK bir sivil diyalog sürecinin sonucunda üretilmi ş bir formül olarak ortaya
çıkm ış bir kurum değildir. Öncelikle TÜSAK' ın varlığın ı sorgulamak istiyoruz: Türkiye de sanatta kamu finansmanın revize edilmesi gerektiğine inanan bir kurum olarak öğrenmek isteriz ki; TÜSAK' ın bu tür bir revizyonun cevab ı olacağına ne şekilde karar verilmiştir? Kim karar vermiştir? Böyle bir karar verilmeden önce nasıl bir süreç işletilmiştir? Avrupa Birliği'ne girmeye çalıştığımız bir süreçte, kültür ve sanat alanındaki bu kadar büyük bir dönüşüm neden Avrupa Birliği üye ülkeleri ile birlikte oturulup çalışılmad ı? Sanıyoruz ki bir konsey, kurum ya da kurul konusunda en çok Britanya örnek alınıyor. Britanya'da kamu kuruluşu niteliğindeki sanat kurumlarının varl ığı unutuluyor. Royal Opera, Royal Philarmonic, National Theatre, National Opera, BBC Symphnoy, vb. Ve bunların hepsinin bir de Galler, İskoçya versiyonlar ı var. TÜSAK tartışmasına geçmeden önce aşağıdaki konuların tartışılmas ı elzemdir ve Oyuncular Sendikas ı'nın bu konudaki görüşleri, daha önce çeşitli mecralarda, çeşitli defalar vurgulam ış olduğu gibi, nettir. Eğer kültür ve sanat alanında Cumhuriyet tarihinin en büyük değişikliklerinden biri yapılacaksa bunun aceleye getirilmesi geri dönülmesi imkansız sonuçlar doğuracaktır. Devlet Tiyatrolar ı, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Senfoni Orkestralar ı, Şehir Tiyatrolar ı gibi kurumların varl ığı; Türkiye'nin yaratıc ı endüstri alanında gelişimi, Türkiye'nin ve bulunduklar ı şehirlerin marka değerine sağladıklar ı katk ı, çeşitli katmanlarda sağladıklar ı katma değer, yarattıklar ı sosyal girdi açısından
vazgeçilmezdir. Yaratıcılığın öne çıkabilmesi, dolayısıyla yukarıda sayılan girdilerin sağlanabilmesi için kamu yararına çalışan ve kamu finansman ı ile üretim yapan sanat kurumlar ı şarttır. Türkiye'nin kendisine rakip olarak gördüğü ülkelere bakılırsa bunun oralarda da geçerli olduğu görülecektir. Sanat, tıpk ı eğitim ve sağlık gibi sadece özel sektöre ve bireylerin ya da grupların girişimciliğine bırakılabilecek bir alan değildir. Türkiye'de kamu finansman ı ile varlık gösteren köklü sanat kurumlarının modellerinin güncellenmesi gerekmektedir. Bu güncelleme, bu kurumlar ı ortadan kaldırarak değil, onlar ı güçlendirerek ve Türkiye'nin kendisine rakip olarak gördüğü ülkelerdeki muadilleri ile yarışacak hale gelmelerini sağlayarak olabilir. İhtiyaç duyulan güncelleme için model tartışmalarına geçmeden önce, bu tartışmaların nasıl bir model ve yöntem ile yapılaca ğı tartışılmalıdır. Tartışmalar için; sanatçılar, sivil toplum kuruluşlar ı, üniversiteler, özel sektör, devlet ve yerel yönetimlerin yani konunun tüm aktörlerinin etkin katılım sağlayaca ğı sivil bir diyalog modeli oluşturulmalıdır. Oyuncular Sendikas ı kentlerin önemli rol oynad ığı, ademi merkeziyetçi, sanatsal özerk olan, mali açıdan şeffaf, hesap verebilir, tüm sanatçıların istihdamın ı mümkün kılan, sürdürülebilir, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan, her alanda uluslararas ı standartlar ı benimseyen kamu finansman ı ile desteklenen sanat kurumlarının var edilmesini savunmaktadır. Anılan tüm nedenlerden ötürü Oyuncular Sendikas ı TÜSAK ın gerek yetersiz ve tepeden inme hazırlık safhas ı, gerekse de öldürücü mahiyetteki içeriği nedeni ile ilgili
tasarıya kesin olarak karşıdır ve kar şı durmaya devam edecektir. Saygılarımızla.