UCLA University Basic Design Student Work
Bilgi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık
Bilkent Üniversitesi Mühendislik Mimarlık
İzmir Teknoloji Üniversitesi
Singapore Technology University
M.I.T. University
Önceki slaytlarda baktığımız resimler; Türkiye ve Dünya dan UCLA, MIT, Singapur Teknoloji Tasarım, Bilgi, Bilkent, İzmir Teknoloji, v.b. üniversitelerin Mimarlık, Endüstriyel Tasarım, Mühendislik v.b. bölümlerinde okuyan Üniversite öğrencilerinin Basic Design dersi çalışmaları idi. Düzen Kuşağı nın ana kaynağı olan Basic Design dersinin üniversite seviyesinde ki önemini ve örneklerini, Teknoloji ve Tasarım Dersi Düzen Kuşağı öğrenci çalışmaları örnekleri ile karşılaştırdığınızda göreceğiniz tek gerçek; Düzen Kuşağı nın aslında tüm mühendislik bilimlerinin temelini ortaokul seviyesinde oluşturduğu olacaktır.
Nautilus
1,2,3,5,8,13,. Fibonacci Sayıları Sarmal Yapı
Küçük bir ayçiçeği başı, 34 kıvrımı (petek) kesen 21 kıvrımdan, bir başkası 55 kıvrımı kesen 34 kıvrımdan ibarettir. Bu kıvrım sayılan yine 1, 2,3,5,8, 13, 21, 34, 55, gibi sayı dizilerinden meydana gelmektedir.
Samanyolu Galaksisi ve Evren de ki sarmal yapı
Aminoasit ve protein yapılarında ki alfa sarmalı
DNA SARMALI
1,1,2,3,5,8,13,21,34,55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765, 10946, 17711, 28657,46368, 75025, diye devam eden Fibonacci Sayıları Doğanın Çoğalma Formülü olarak kabul edilmektedir. Dizinin her terimine bir önceki terim eklenince bir sonraki terim elde ediliyor.
Altın Oran yani Phi sayısı, Çoğu bitkilerin dallanma oranıdır, bazı canlıların çoğalma ölçeğidir, ayçiçeği tohumlarının başakta diziliş kuralıdır, DNA ların sarmalanış yöntemidir, deniz kabuklarının oluşma biçimidir... Bu örnekleri artırmak mümkündür. Ama, ilginç olan şey şu ki, insanlar doğanın bu özeliklerini bilmeden Phi sayısını kullanmaya başladılar. Doğanın taşıdığı bu gizli bilgi henüz insanlarda yokken, Phi oranının mimarlıkta ve sanatta etkin kullanılması bir tek şeyle açıklanabilir: Phi oranını içinde taşıyan sanat yapıtları estetik duyularımızı en iyi okşayan yapıtlardır. Phi oranını içinde taşıyan yapılar en sağlam mimari tasarımlardır. Bu gerçeği yalnız insanın yaptığı şeylerde değil, doğanın oluşturduğu yapılarda da görüyoruz. Örneğin, deniz kabuklarının tasarımı sağlamlık bakımından mükemmeldir ve o yapıdaki oranlar Phi sayısı ile belirlenir.
Mısır daki Giza Piramitlerinde yatan krallar Phi sayısını biliyorlar mıydı? Bu olası değil. Çünkü, o zamanlarda bilinen sayılar Phi sayısını içermiyor. Ama kralların mezarını yapan mimarlar, piramitlerde Phi oranını kullandılar. İnsanlığa miras kalan en önemli bilimsel yapıtlardan birisi olan Öklid in Elementler adlı kitabında Phi oranı önemli bir konu olarak anlatıldı. Atina daki Parthenon un, Paristeki Notre Dame katedralinin en-boy oranları Phi dir.
Sonuç olarak; Algılayabildiğimiz evrende adına uzay dediğimiz boşluğun oluşturduğu mekan, Mekan da yer alan dengeli cisimleri boşluktan ayıran, cisimlere ait noktalar bütünü olan yüzey ler, Algılayabildiğimiz evreni oluşturan adına molekül dediğimiz birim ler, Son derece sistemli bir şekilde belli bir düzen içerisinde uyumlu olarak değişik oranlarda tekrar etmekte, sonsuz renk ve yönde bir araya gelerek topluluk halinde algılayabildiğimiz bir bütünlüğü yani evreni bir ritm ile oluşturmaktadır. İnsanoğlu nun yaradılışından beri doğayı taklit etme isteği var olduğuna ve sonsuza kadar bu istek var olacağına göre, doğada ki bu muazzam düzen yeni nesillere fark ettirilmeli ve yapılandırılmalıdır. Bilim, teknoloji ve tasarım ın temelini oluşturan bu olgular eğitim sistemimizde tüm kademelerde yer almalıdır.
1. Nesneye belirlenen sorunu çözmeye yönelik değişik biçimler verir. 2. Nesneye verdiği biçimler üzerindeki geometrik kavramları ifade eder. 3. Kuvvetin nesne üzerindeki etkisini fark eder. 4. Nesnenin direncini artıracak biçimler bulur. 5. Tekrar olayının farkına varır ve değişik tekrar olaylarına örnek verir. 6. Doğadan, yaşamdan ve kendinden ritme örnekler verir. 7. Ritmin anlatım gücünü sorgular. 8. Ritmin önemini doğadan, hayattan ve kendinden örneklerle açıklar. 9. Soru sormanın neden sonuç ilişkisi kurmaya yardımcı olduğunu fark eder. 10. Doğayı, yaşamı ve kendini farklı açılardan değerlendirme anlayışı oluşturur.
1. Kullanacağı hazır birimi belirler. 2. Belirlediği birimden oluşturacağı bütüne ilişkin deneme, arama çalışmaları yapar. 3. Oluşturacağı bütüne ilişkin uygun birleşme yöntemine karar verir. 4. Belirlediği birimden bir düzen oluşturur. 5. Oluşturduğu düzende ortaya çıkan estetik, görsel ve teknolojik değerleri fark eder. 6. Birimden düzene ulaşma sürecinde yaşadıklarını günlüğüne kaydeder. 7. Günlüğünde yer alan düşüncelerini, duygularını, sorunlarını, kaygılarını ve beğenilerini sınıfla paylaşmaya istekli olur.
1. Değişkenliği olan ve olmayan biçimleri ayırt eder. 2. Birim oluşturmada değişkenliği olan ve olmayan biçimlerin uygunluğunu sorgular. 3. Oluşturacağı birimde kullanacağı biçimlere karar verir. 4. Oluşturduğu birimlerin çoğalabilir olup olmadığını dener. 5. Çoğalma imkânı olan birimi elde eder. 6. Oluşturacağı düzene ilişkin uygun birleşme yöntemine karar verir. 7. Belirlediği birimi tekrarlayarak bir düzen oluşturur. 8. Oluşturduğu düzende ortaya çıkan estetik, görsel ve teknolojik değerleri ifade eder. 9. Özgün tasarımlar elde etmek için ısrarla çalışır. 10. Özgün tasarımlar oluşturma sürecinde yaşadıklarını günlüğüne kaydeder. 11. Günlüğünde yer alan düşüncelerini, duygularını, sorunlarını, kaygılarını ve beğenilerini isteyerek paylaşır.
1. Bütünsel yapıyı hareketli göstermek için renk, yön ve oranın önemini fark eder. 2. Değişkenliği olmayan biçimler kullanarak birimler oluşturur. 3. Oluşturduğu birimlerin çoğalabilir olup olmadığını dener. 4. Çoğalma imkânı olan birimi elde eder. 5. Oluşturacağı düzene ilişkin uygun birleşme yöntemine karar verir. 6. Belirlediği birimi tekrarlayarak bir düzen oluşturur. 7. Oluşturduğu düzende renk, yön ve oran kavramlarını kullanır ve ifade eder. 8. Oluşturduğu düzende ortaya çıkan estetik, görsel ve teknolojik değerleri açıklar. 9. Tasarımı hakkında çevresiyle görüş alışverişinde bulunur. 10. Özgün tasarımlar oluşturmada kararlı olur. 11. Özgün tasarımlar oluşturma sürecinde yaşadıklarını günlüğüne kaydeder. 12. Süreçte yaşadığı duygu ve düşüncelerini paylaşmaktan zevk alır.
Euclides geometrisi 2000 yıldan fazla bir zamandır hakimiyetini sürdürmektedir. Bu klasik geometri anlayışında doğada karşımıza çıkan şekiller; doğrular ve düzlemler, daireler ve küreler, üçgenler ve koniklerden ibarettir. Bu şekiller gerçeğin güçlü bir soyutlamasından ibarettir. Doğada var olan karmaşık yapıyı anlamak ve modelleyebilmek için yukarıda bahsedilen soyut şekillerin yeterli olmadığı artık bilinen bir gerçektir.
Yakından incelendiğinde doğadaki nesnelerin Euclides geometrisindeki şekillere hiç benzemediği görülecektir. Tam küre şeklinde olan bir tane bile elma ya da bulut bulunamaz veya tam koni şeklinde olan bir dağ hiç bir zaman yeryüzünde olmadı. Benzer şekilde doğada gövdesi silindir şeklinde olan bir ağaca, bir hat boyunca ilerleyen yıldırıma ya da tepsi gibi düz bir ovaya rastlanamaz. Özetle doğayı daha iyi anlayabilmek ve modelleyebilmek için yeni bir geometriye gereksinim vardır.
Yukarıda sözü edilen yeni geometrinin adı fraktal geometri dir. Bu isim Fransız bilim adamı Benoit Mandelbrot tarafından verilmiştir. Fraktal kelimesi Latince fraktus (kırık taş) kelimesinden türetilmiştir. Fraktal geometrinin yarattığı evren, yuvarlak veya düz olmayan; girintili çıkıntılı, kırık, bükük, birbirine girmiş, düğümlenmiş vb şekillerden oluşan bir evrendir. Bu evren Euclid geometrisinin tasvir ettiği türden sıkıcı ve tekdüze bir evren değildir; tersine gözlemciye her ölçekte ayrı bir dünyanın kapılarını aralar. Fraktal bir nesneye bakan gözlemci, matematikteki sonsuz kavramının nasıl somuta dönüştüğüne tanık olur.
Doğayı taklit etme isteğimiz burada da karşımıza çıkmaktadır. Doğayı taklit edebilmemiz için öncelikle onu doğru bir şekilde anlamamız ve algılamamız gereklidir. Fraktal geometri buna olanak sağlamaktadır. Değişkenliği olmayan geometrik biçimler ile oluşturulan fraktallar doğanın bir tür modellemesidir.
Birey, şayet bulunduğu çevrenin fraktal yapısını çözümleyebilirse geleceği ön görme becerisi geliştirmesi kaçınılmazdır. Sonsuzluğu oluşturan en temel modeli görebilen, sonsuzluğu da görecektir Düzen Kuşağı nın Teknoloji ve Tasarım Dersi Programında ki en önemli rollerinden biri de budur. Çoğu eğitimcinin önemsemediği, kağıt-karton işi olarak geçiştirdiği ve küçümsediği Düzen Kuşağı programın temelini oluşturmaktadır. Ön gördüğü kazanımların bilim, teknoloji ve tasarım ın temelini oluşturduğu gibi
7. Sınıf - 8. Sınıf Düzen Kuşağı Etkinlikleri olan Birimden Bütüne ve Bütünde Farklılık etkinliklerinde Öğretmen Kılavuz Kitabı nda verilen klasik sürece ek olarak süreç yaratıcı düşünce teknikleri ile zenginleştirilebilir.
Örnek olarak 8. Sınıf Düzen Kuşağı Etkinliği olan Bütünde Farklılık etkinliğinde; Öğrencilerin bireysel çalışmalarına başlayacağı noktaya kadar klasik süreç takip edilir. Öğrenciler bireysel çalışmalarına başladıktan sonra, öğrenciler denemelerini yaparken istasyon tekniği kullanılarak yer değiştirilip arkadaşlarının çalışmalarına devam etmeleri istenebilir. Aynı şekilde denemeler tamamlanıp kullanılacak birimlere karar verildikten sonra istasyonlar yine değiştirilebilir.
İstasyonların değişimi ve tekrarı işlik ortamı, mevcut öğrenci sayısı, bireysel farklılıklar gözetilerek planlanabilir ve uygulanabilir. Uygun şartlara sahip okullarda, grup bölme uygulaması var ise gruplar arasında da bu istasyon çalışması yapılabilir. İstasyon değişiminde dikkat edilmesi gereken nokta; 12 adet etkinlik kazanımının her birinin her öğrenci tarafından tamamlanması sonrası değişimin yapılmasıdır. Kazanımı gerçekleştirmemiş olan öğrencilerin istasyon değişimi yapması etkinliğin amacına ulaşmasına engel olacaktır.
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz Can SERDAR Teknoloji ve Tasarım Eğitimcileri Derneği www.tvted.org.tr canserdar@tvted.org.tr 0 551 207 70 79