HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri



Benzer belgeler
HIV ENFEKSİYONUNDA PSİKİYATRİK DURUMLAR. Doç.Dr. Gonca KARAKUŞ ÇÜTF Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

HIV SÜRECİNDE DEPRESYON VE OLASI İLİNTİLİ DURUMLARI ELE ALMAK. Dr. M.Kemal Kuşcu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Cerrahide Anksiyete ÖZET SUMMARY. Can CÝMÝLLÝ* CERRAHÝDE ANKSÝYETENÝN ÖNEMÝ

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Dünyada ortalama yaþam süresinde beklenen

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM V PSİKİYATRİ STAJ DERS PROGRAMI

Depresif semptomatoloji sadece psikiyatri

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Eþtaný (komorbidite), iki ya da daha fazla. Depresif Bozukluklarda Eþtaný (Komorbidite) Özet

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Konu: Davranışın Nörokimyası. Amaç: Bu dersin sonunda öğrenciler davranışın biyokimyasal mekanizmalarını öğreneceklerdir. Öğrenim hedefleri:

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Duloksetin: Klinik Kullanýmý

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Psiko-Onkoloji Onkoloji Hastalarına Psikolojik Yaklaşım

Bir týbbi durumun ayýrýcý tanýsýnýn iyi yapýlabilmesi,

Kanser tanýsýna normal yanýt, endiþe, gerginlik,

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin

Dirençli Depresyonlarýn Tedavisi

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Bir psikiyatri kliniði yataklý birimi hastalarýnda. birlikteliði: Retrospektif bir çalýþma

Çeþitli organ ve sistemleri tutan týbbi hastalýklarýn

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr.

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM V PSİKİYATRİ STAJ DERS PROGRAMI

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

TEMÝZLÝK ÝÞÝNDE ÇALIÞAN KÝÞÝLERÝN TEMÝZLÝK VE SAÐLIK DAVRANIÞLARININ DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

Kronik Hastalýk ve Depresyon

Antipsikotik ilaçlar

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Depresif Bozukluklarda Risk Etkenleri

MEVLANA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM III V. DERS KURULU SANTRAL SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Yaþlýda depresyonun prevalansý, psikopatolojisi, etiyolojisi

Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi


Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

Þizofreni Tedavisine Genel Bir Bakýþ

Kan vücutta damarlar içerisinde dolaþýr.akciðerlerde

Kanser, iþaret ettiði anlamýn ötesinde etkilere. Kanser ve Depresyon. Özet

Demans bir çok biliþsel defektin bir arada bulunmasýna. Demans ve Komorbid Durumlar. Özet

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #


EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Cinsel yanýtlarýn fizyolojik bir döngüsü vardýr. Bu. Erkek Cinsel Ýþlev Bozukluklarý. Özet

Depresyon; emosyonel alanda; disfori, anhedoni,

OKB DE KOMORBİDİTENİN VARLIĞI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER? Dr.Abdulkadir Tabo

Cinsel Ýþlev Bozukluklarýnda Ýlk Basamak Deðerlendirme ve Ayýrýcý Taný

Aurasýz migren ile epizodik gerilim tipi baþaðrýsý: Psikiyatrik morbidite ve ayýrt edici diðer özelliklerin araþtýrýlmasý

Duygudurum Bozukluðunun Eþlik Ettiði Bir Nörobehçet Olgusu

Demans, entellektüel yetilerde bozulma ile

Çocuk Ýstismarýna Birimler Arasý Yaklaþým: Bir Olgu Sunumu

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Somatoform Bozukluklarýn Ýlaçla Tedavisi

Bir Anadolu Þehrinde Psikiyatri Kliniðine Baþvuran Hastalarýn Hastalýk Açýklama ve Çare Arama Davranýþlarý

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Sosyal Fobi. Özet. Taný ve Sýnýflandýrma

Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Prof.Dr.Hüsnü ERKMEN Üsküdar Üniversitesi

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Antidepresan Güçlendirme Tedavileri

Anksiyete, yaþlýlarda oldukça sýk olarak ortaya

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri

Transkript:

HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri Can CÝMÝLLÝ*, Burak BAYKARA** ÖZET HIV enfeksiyonu ve AIDS'in psikiyatrik yönlerini konu edinen bu yazýda HIV bulaþma riskini arttýran psikiyatrik bozukluklar, AIDS'in psikolojik özellikleri, HIV enfeksiyonuna iliþkin psikoimmünolojik araþtýrmalar, HIV enfeksiyonuna eþlik eden psikiyatrik bozukluklar ele alýnmýþ; HIV enfeksiyonu olan hastalarda psikofarmakoterapi ve psikoterapinin temel ilkeleri gözden geçirilmiþtir. Ayrýca AIDS korkusu ve saðlýk çalýþanlarýnýn AIDS'e iliþkin sorunlarý tanýmlanmýþtýr. Anahtar Sözcükler: HIV enfeksiyonu, AIDS, psikoimmünoloji, ensefalopati, depresyon, intihar, psikiyatrik bozukluklar, saðlýk çalýþanlarý. SUMMARY Psychiatric Aspects of HIV Infection and AIDS In this article on psychiatric aspects of HIV infection and AIDS, psychiatric disorders which increase the risk of HIV infection, psychological characteristics of AIDS, psychoimmunological research on HIV infection, psychiatric disorders which accompany HIV infection, basic principles of psychopharmacotherapy and psychotherapy in HIV (+) patients were reviewed and psychological phenomena related with AIDS such as fear of AIDS and psychological problems of caregivers were described. Key Words: HIV infection, AIDS, psychoimmunology, encephalopathy, depression, suicide, psychiatric disorders, health workers. * Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ** Uz. Dr., Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalý, ÝZMÝR GÝRÝÞ 1983'te tanýmlanmasýnýn ardýndan süratle yaygýnlaþan ve tüm dünyayý tehdit eden bir halk saðlýðý sorunu haline gelen insan immün yetmezlik virüsü enfeksiyonunun (yaygýn kullanýldýðý biçimiyle HIV olarak kýsaltýlacaktýr) ve neden olduðu edinilmiþ immün yetmezlik sendromunun (yaygýn kullanýldýðý biçimiyle AIDS olarak kýsaltýlacaktýr) tüm ruh saðlýðý çalýþanlarýný yakýndan ilgilendiren birçok psikiyatrik yönleri vardýr. Ýntrauterin bulaþma, kan transfüzyonu ve cinsel kötüye kullaným yollarýyla çocuk ve ergenlere de bulaþabildiðinden çocuk ruh saðlýðý çalýþanlarýný da ilgilendirmektedir. Çocukluk çaðý HIV enfeksiyonu temelde eriþkin enfeksiyonundan farklý deðildir. Ancak bedensel ve zihinsel geliþme geriliðine yol açabilmesi nedeniyle farklý klinik görünümler sergileyebilir ve farklý yaklaþým biçimleri gerektirebilir (Stephenson 1994). HIV enfeksiyonunun psikiyatrik yönleri aþaðýdaki baþlýklar altýnda incelenebilir: 1. HIV bulaþma riskini arttýran psikiyatrik bozukluklar, 2. AIDS in psikolojik özellikleri, 3. Psikoimmünolojik araþtýrmalar, 4. HIV enfeksiyonuna eþlik eden psikiyatrik bozukluklar, 5. Bir psikiyatrik bozukluk belirtisi olarak AIDS korkusu, 6. Saðlýk çalýþanlarýnýn AIDS'e iliþkin sorunlarý. 175

CÝMÝLLÝ C, BAYKARA B. HIV BULAÞMA RÝSKÝNÝ ARTTIRAN PSÝKÝYATRÝK BOZUKLUKLAR HIV enfeksiyonunun risk etmenleri psikiyatrik olmaktan çok sosyo-ekonomiktir. AIDS hastalýðýnýn ilk tanýmlandýðý dönemlerde hedef kitlesinin yanlýþlýkla eþcinsellerle sýnýrlý sanýlmasý hastalýðýn stigmatize olmasýna yol açmýþtýr. Bu stigmatizasyon hastalarýn dýþlanmasýna neden olarak yardýmý geciktirmiþ ve hastalýðýn gizlenmesine neden olarak enfeksiyonun yaygýnlaþmasýný hýzlandýrmýþtýr. Baþlangýçta eþcinsel iliþki, kontamine enjektörlerle IV madde enjeksiyonu ve kan transfüzyonu yoluyla bulaþma yaygýnken giderek karþý cinse (heteroseksüel) iliþki yoluyla bulaþma yaygýnlaþmýþtýr. Özellikle günümüzde enfeksiyonun endemik hale geldiði Afrika ülkelerinde bu bulaþma türü aðýrlýktadýr (Bruhn 1994). Dolayýsýyla en önemli risk etmenleri yoksulluk ve eðitimsizliktir. Geliþmiþ Batý ülkelerinde yaygýn eðitim ve koruma kampanyalarý sonucunda enfeksiyonun yayýlýmý denetim altýna alýnmaya baþlanmýþtýr. Halen risk etmeni olmayý sürdüren eþcinsellik, DSM-III ve ICD-10'dan itibaren psikiyatrik bir bozukluk olarak görülmemektedir. HIV bulaþma riskini arttýran psikiyatrik bozukluklar madde kullaným bozukluðu, çok sayýda insanla ve korumasýz cinsel iliþkilere neden olabilen antisosyal ve borderline kiþilik bozukluklarý ve bipolar bozukluktur. IV madde kullanýmý doðrudan bulaþma riski oluþturmakla birlikte, her türlü madde kullaným bozukluðu HIV bulaþma riskini arttýrmaktadýr. Çünkü madde kullaným bozukluðu olan kiþilerde çoðul cinsel eþ oraný yüksektir. Maddeye ulaþmak için fuhuþ olasýlýðý artmýþtýr. Kondom kullanýmý azdýr. Özellikle opiat türü madde kullananlarda aðrý eþiði yükselmiþtir, bu durum travmatik anal iliþki olasýlýðýný arttýrmaktadýr (Grant ve Atkinson 1995). Ergenlerde de madde kullanýmý, suça yatkýnlýk ve aile içi sorunlarýn HIV bulaþma riskini arttýrdýðý gösterilmiþtir (Malow ve ark. 1997). Çoðu kez birarada görülen bu üç özelliðe sahip olan gençler cinsel iliþkilere daha erken baþlar, güvenli cinselliðe aldýrýþ etmez, HIV hakkýnda bilgisiz olabilirler. Hastalýðýn yayýlmasýna ve stigmatize olmasýna yol açan madde kullaným bozukluðunun ve uygun olmayan cinsel davranýþlarýn düzeltilmesi toplum psikiyatrisinin ilgi alanýna girmektedir (Grant ve Arkinson 1995). AIDS'ÝN PSÝKOLOJÝK ÖZELLÝKLERÝ Günümüzde HIV enfeksiyonunun AIDS'e dönüþmesi, AIDS'in ölümle sonuçlanmasý belki geciktirilebilmekte, ancak durdurulamamaktadýr. Bunun bilincinde olan hasta için HIV enfeksiyonu tanýsý konmasý ölümle yüzleþme anlamý taþýmaktadýr. Üstelik bu ölüm yavaþ yavaþ gelecek ve çeþitli acýlar çekilecektir. AIDS'in bu yönü diðer ölümcül hastalýklara, özellikle kansere benzemektedir. AIDS hastalarý da Kübler-Ross'un bildirdiði ölümcül hastalýða tepki aþamalarýndan geçerler: 1. Þaþkýnlýk ve inkar, 2. Öfke ve isyan, 3. Pazarlýk, 4. Depresyon, 5. Kabullenme. Buna karþýlýk bir stigma oluþturan AIDS hastalýðýnýn diðer ölümcül hastalýklardan farklý yanlarý da vardýr (Bruhn 1994, Özkan 1993). Hasta yakýnlarý tanýyý öðrendiklerinde çoðu kez hem yaþam tarzý nedeniyle hastayý suçlamakta, hem de enfeksiyon bulaþacaðý korkusuyla ondan uzaklaþmaktadýrlar. Bu durum hastanýn utanç ve suçluluk duymasýna neden olmakta, zaten görülmesi beklenen depresyon riskini arttýrmaktadýr. Eþcinselliðini gizleyen hastalar cinsel seçimlerinin deþifre olacaðý endiþesini yaþamaktadýrlar. Bu endiþeye kapýlan bazý hastalar cinsel alýþkanlýklarýný ya da IV madde kullandýklarýný inkar edebilirler. AIDS'li hastanýn cinsel eþinin de HIV ile enfekte olma olasýlýðý yüksektir. AIDS'lilerin birçoðu kendilerinden önce AIDS'den ölen eþlerinin ve yakýn arkadaþlarýnýn yasýný tutarlar. Hastalýða ruhsal tepkilerin þiddeti çeþitli etmenlerce belirlenir. Aþaðýda sýralanan durumlarda ruhsal sorunlarýn görülme riski daha fazladýr (WHO 1990, Stober ve ark. 1997, Kretzner ve Gorman 1992): 1. Pasif baþetme biçimlerinin kullanýlmasý (içe kapanma ve mücadeleden kaçýnma), 2. Geçmiþ psikiyatrik bozukluk öyküsü, 3. Ailede psikiyatrik bozukluk öyküsü, 4. Yakýn dönemde kayýp yaþama ve travma öyküsü, 5. Sosyal desteklerin yetersiz olmasý ve aile tarafýndan dýþlanma, 6. Yeterli HIV danýþmanlýðýnýn olmamasý, 7. Fiziksel saðlýðýn bozuk olmasý (hastalýðýn ileri aþamalarý). PSÝKOÝMMÜNOLOJÝK ARAÞTIRMALAR Psikoimmünoloji, psikososyal etmenlerin immün sisteme etkilerini inceleyen alandýr. HIV enfeksiyonunda görülen immün sistem deðiþiklikleri üç nedene baðlý olabilir (Kretzner ve Gorman 1992): 1. Doðrudan HIV enfeksiyonu sonucu oluþan immün deðiþiklikler, 176

HIV ENFEKSÝYONU VE AIDS'ÝN PSÝKÝYATRÝK YÖNLERÝ 2. HIV'e baðlý merkezi sinir sistemi (MSS) patolojisi sonucu oluþan immün deðiþiklikler, 3. HIV'e baðlý psikososyal stresörler sonucu oluþan immün deðiþiklikler. HIV virüsü immün sistemdeki yardýmcý T (T-helper) hücrelerini (CD4+) enfekte ederek baðýþýklýðý zayýflatýr. Psikolojik etmenlerin HIV enfeksiyonundaki immün deðiþikliklere etkisine iliþkin çalýþmalar birbirleriyle çeliþen sonuçlar vermiþtir (Kretzner ve Gorman 1992). Psikiyatrik bozukluklarla immün sistem deðiþkenleri arasýnda çoðu kez baðýntý bulunmamýþtýr. Genellikle erken evrelerde immün sistemin güçlendiði, geç evrelerde ise zayýfladýðý bulunmuþtur. Çalýþmalarýn çoðu baþka etmenler (Örneðin: beslenme, sigara-kafein-alkol kullanýmý, ilaçlar vb) yönünden kontrol edilmemiþtir. HIV enfeksiyonunun kendisi de immün iþlevleri etkilediðinden psikososyal etmenlerin etkisini belirlemek güçtür. HIV ENFEKSÝYONUNA EÞLÝK EDEN PSÝKÝYATRÝK BOZUKLUKLAR HIV virüsü MSS'nin koruyucu hücreleri olan mikroglia ve makrofajlarý enfekte eder. Ayrýca astrosit fonksiyonlarýný bozarak kan-beyin engeli iþlevlerini de bozar (Leishman 1998). HIV enfeksiyonunda nörotransmitter deðiþiklikleri de görülür. Glutamat düzeyi artarken, dopamin ve serotonin düzeyleri azalýr (Bernstein 1995). HIV enfeksiyonunda nöropsikiyatrik bozukluk nedenleri þöyle sýralanabilir (Leishman 1998, Janicak 1995): 1. Doðrudan HIV enfeksiyonuna baðlý nöropsikiyatrik bozukluklar (HIV ensefalopatisi, aseptik menenjit, HIV ile iliþkili minör kognitif bozukluk), 2. Ýmmün yetmezlik sonucu oluþan merkezi sinir sistemi (MSS) tümörleri, 3. Ýmmün yetmezlik sonucu oluþan MSS enfeksiyonlarý, 4. HIV enfeksiyonunun sistemik komplikasyonlarý sonucu oluþan nöropsikiyatrik bozukluklar (Vitamin B 12 eksikliði, metabolik ensefalopati vb), 5. HIV tedavilerinin MSS yan etkileri (antiviral ilaçlar, sikloserin, steroidler), 6. HIV enfeksiyonuna psikolojik tepki sonucunda ortaya çýkan ya da alevlenen psikiyatrik bozukluklar. HIV enfeksiyonu ile birlikte sýk görülen psikiyatrik bozukluklar kognitif bozukluklar (demans ve deliryum), depresyon, mani, psikoz, anksiyete bozukluklarý, uyku bozukluklarý, uyum bozukluðu ve madde kullaným bozukluklarýdýr. 1. Kognitif Bozukluklar: Hafif bellek bozukluðundan aðýr demansa dek deðiþik þiddette kognitif bozukluklar görülebilir (WHO 1990). Hafif tablolar "HIV ile Ýliþkili Minör Kognitif Bozukluk" olarak adlandýrýlýr. Minör kognitif bozuklukta (MKB) en sýk görülen yakýnma konsantrasyon güçlüðü ve zihinsel iþlevlerde yavaþlamadýr. Laboratuvar testlerinde ve görüntüleme yöntemlerinde özgül herhangi bir bulgu saptanmamýþtýr. Dil iþlevlerinde etkilenme beklenmez. Depresyon ile ayýrýcý tanýsýnýn yapýlmasý önemlidir. MKB'de duygudurum deðiþikliði beklenmez. Asemptomatik evrede hastalarýn %20-30'unda MKB görülür. Hastalýk ilerledikçe MKB prevalansý artar. MKB olan hastalarýn nöropsikiyatrik test bulgularý saðlýklý yaþlý hastalarýn test bulgularýyla uyumlu bulunmuþtur. MKB'nin demans öncülü mü, yoksa ayrý bir antite mi olduðu hala tartýþýlmaktadýr (Grant ve Atkinson 1995). Demansýn nedeni "HIV Ensefalopatisi"dir. HIV-1 Virüsünün glial hücreleri ve özellikle astrositleri enfekte etmesi sonucunda oluþur. HIV ile enfekte olanlarýn %15-66'sýnda görülür (Grant ve Atkinson 1995). HIV enfeksiyonlularýn %10'unda AIDS geliþmeden önce HIV ensefalopatisi geliþir (Bernstein 1995). Baþlangýç belirtileri halsizlik, ilgi ve istek kaybý, konsantrasyon güçlüðüdür. Bu belirtiler nedeniyle depresyonla karýþýr. Giderek progresif subkortikal demans geliþir (Baral 1997). HIV demansýnýn belirtileri MKB'den daha þiddetlidir. Nöropsikolojik testlerde ve klinik bulgularda bozulma çok daha belirgindir. Demans ilerledikçe apati, dezoryantasyon, tek baþýna yaþamakta güçlük belirginleþir. Demansa deliryum tablosu da eþlik edebilir. HIV demansý subkortikal özelliktedir. Subkortikal tipteki demansta kortikal tipteki (Alzheimer tipi) demanstan farklý olarak amnezi yerine unutkanlýk, hatýrlama güçlüðü yakýnmasý ön plandadýr. Duygudurum deðiþiklikleri sýk görülür (labilite, irritabilite, apati gibi). Nörolojik muayenede motor bulgular saptanýr (ataksi, glabella refleksinin pozitif olmasý, alt ekstremitede belirgin olmak üzere motor güçsüzlük, tendon reflekslerinin þiddetlenmesi gibi). HIV ile iliþkili nörokognitif bozukluklarda antiretroviral ilaçlarýn koruyucu ve tedavi edici etkisi gösterilmiþtir. HIV demansýnda ayýrýcý tanýda, tedavi edilebilir fýrsatçý enfeksiyonlarý dýþlamak gerekir. Bu hastalýklarýn klinik bulgularý demansa benzese de fokal bulgu vermeleriyle demanstan ayrýlýrlar. Demans ve deliryum birlikteliði kötü prognoz göstergesidir (Leishman 1998). Olgularýn %50-75'i altý ay içinde ölür (Grant ve Atkinson 1995). 177

CÝMÝLLÝ C, BAYKARA B. 2. Depresyon: AIDS'te depresif duygudurum görülme oranýnýn %80 olduðu bildirilmiþtir (Özkan 1993). Buna karþýlýk major depresif bozukluk prevalansý için çeþitli çalýþmalarda %1.4 ile %43 arasýnda deðiþen oranlar bildirilmiþtir (Stober ve ark. 1997). HIV enfeksiyonunda depresyon prevalansýnýn yüksek olmasý çeþitli nedenlere baðlý olabilir. Bunlar arasýnda hastalýða iliþkin kayýplarýn algýlanmasý, ölümün öngörülmesi, dopamin ve serotonin düzeylerinin azalmasý, HIV enfeksiyonu riski yüksek olan madde kullanýcýlarý ve eþcinsel erkeklerde psikiyatrik bozukluk prevalansýnýn zaten yüksek olmasý sayýlabilir (Stober ve ark. 1997, Bernstein 1995). HIV riski altýnda olan hemofilik erkeklerle eþcinsel erkekler birbirleriyle karþýlaþtýrýldýðýnda psikiyatrik bozukluk riskinin eþcinsel erkeklerde daha yüksek olduðu gösterilmiþtir. HIV enfeksiyonunda görülen depresyon olgularýnýn çoðu yineleme türündedir. Yeni taný daha azdýr (Grant ve Atkinson 1995). Son yýllarda bildirilen depresyon prevalansý oranlarý daha düþüktür. Bu düþüþ için bazý nedenler ileri sürülmüþtür (Stober ve ark. 1997, Kretzner ve Gorman 1992): a. Depresyon tanýsý koyarken standardize edilmiþ ölçek ve ölçütlerin kullanýlmasý, b. Hastalara yönelik olumsuz ve dýþlayýcý tutumlarýn azalmasý, c. Sosyal destek kurumlarýnýn oluþmasý, d. Hastalýðýn tedavisindeki geliþmeler. HIV tedavisinde yeni ilaçlarýn ortaya çýkýþý hýzla kötüye giden tipik klinik tablonun yerini, kronik gidiþli, kardiyak ve nörolojik sorunlarýn ön planda olduðu bir tablonun almasýna neden olmuþtur. HIV enfeksiyonunda depresyon tanýsý koymanýn bazý güçlükleri vardýr. Bunlar arasýnda subkortikal demans belirtilerinin ve AIDS'e baðlý fiziksel hastalýk belirtilerinin depresyon belirtileriyle örtüþmesi, AIDS tedavisinde kullanýlan ilaçlarýn etkileri ve kronik hastalýktan kaynaklanan uyum bozukluklarýnýn major depresif bozukluk ile ayýrýcý taný sorunu oluþturmasý sayýlabilir. HIV enfeksiyonu seyrinde depresyonun daha sýk görüldüðü aþamalarýn baþlangýçtaki taný koyma aþamasý ve demansýn baþlangýç aþamalarý olduðu bildirilmiþtir (WHO 1990). Ayrýca depresyon þiddetinin fiziksel belirtilerin þiddetiyle baðýntýlý olduðu, depresyonun yaþam süresini kýsalttýðý, iþlev düzeyini düþürdüðü, yaþam kalitesini azalttýðý, riskli davranýþlarý arttýrarak enfeksiyon yayýlmasýný hýzlandýrdýðý ve HIV bulaþma riski yüksek olan gruplarda da depresyon prevalansýnýn yüksek olduðu gösterilmiþtir (Stober ve ark. 1997). 3. Ýntihar Giriþimi: HIV enfeksiyonlularda intihar giriþimi oranýnýn genel nüfusun 36 katý olduðu bildirilmiþtir (Özkan 1993, Janicak 1995). Asemptomatik HIV(+) lerde intihar riski AIDS'lilerden daha yüksek bulunmuþtur. Bildirilen intihar risk etmenleri arkadaþlarýn AIDS'den ölmesi, yakýn dönemde seropozitif çýkmak, relapslar, eþcinsellikle ilgili sosyal konular, sosyal ve maddi destek yetersizliði, demans ve deliryumdur (Bruhn 1994, Grant ve Atkinson 1995). 4. Mani ve Psikoz: Daha seyrek görülür. Nedenleri arasýnda ensefalopati, antiretroviral ilaçlar, sikloserin ve steroidler vardýr. Mani tablosu görülen hastalarýn özgeçmiþlerinde duygudurum bozukluðu öyküsü saptanmamýþtýr (Grant ve Atkinson 1995). Antiretroviral ilaçlardan azidotimine (AZT) baðlý maninin ilaç kesildiðinde düzeldiði bildirilmiþtir (Janicak 1995). Kognitif bozukluk olmaksýzýn da akut psikotik bozukluk görülebilir (WHO 1990). 5. Anksiyete Bozukluklarý: Tüm hastalarda ölüm korkusundan kaynaklanan belirli derecede anksiyete görülür. Ancak AIDS'e baðlý otonom iþlev bozukluðu anksiyetenin yaþanma biçimini etkileyebilir (Kretzner ve Gorman 1992). Hastalýk semptomatik düzeye ilerledikçe anksiyete bozukluklarýnýn sýklýðý ve þiddeti artar. Tedaviye karar verirken, günlük iþlevlerin ve yaþam kalitesinin anksiyete nedeniyle olumsuz etkilenip etkilenmediði göz önüne alýnmalýdýr. Anksiyete belirtilerinin bir haftadan uzun sürmesi koruyucu tedaviyi gerekli kýlar (Grant ve Atkinson 1995). Yaygýn anksiyete bozukluðu, travma sonrasý stres bozukluðu ve obsesif-kompulsif bozukluk ölçütlerini karþýlayan olgular da sýk görülür. 6. Uyku Bozukluklarý: HIV enfeksiyonunun ileri aþamalarýnda sýk görülür. Ayrýca antiretroviral ilaçlarýn insomniye yol açtýklarý bildirilmiþtir. Yapýlan çalýþmalarda immün sistem iþlevleri bozuldukça, CD4 hücrelerinin sayýsý düþtükçe uyku bozukluklarýnýn þiddetinin arttýðý gösterilmiþtir (Grant ve Atkinson 1995). 7. Uyum Bozukluðu: HIV enfeksiyonuna tepki olarak ortaya çýkan, ancak duygudurum ve anksiyete bozukluklarýnýn ölçütlerini karþýlamayan ruhsal bozukluklar uyum bozukluðu olarak adlandýrýlýr. Anksiyöz ya da depresif duygudurumlu olabilir. Çeþitli çalýþmalarda prevalansýnýn %13-54 olduðu bildirilmiþtir (Stober ve ark. 1997). Bu oranlar major depresif bozukluk oranlarýndan yüksektir. Uyum bozukluðu özellikle hastalýðýn erken döneminde en sýk görülen psikiyatrik bozukluktur. Prognozu iyidir. Eðitim ve destekleyici yaklaþýma iyi yanýt verir (Grant ve Atkinson 1995). 8. Madde Kullaným Bozukluðu: Madde kullaným 178

HIV ENFEKSÝYONU VE AIDS'ÝN PSÝKÝYATRÝK YÖNLERÝ bozukluðu olanlarda HIV enfeksiyonunun daha sýk görüldüðüne deðinilmiþti. Bu hastalarda üçlü taný sýk görülür (Janicak 1995). Psikiyatrik bozukluk + madde kötüye kullanýmý + HIV pozitifliði. Enfeksiyon tanýsýnýn konmasý bu olgularýn bazýlarýnda bir baþetme biçimi olarak madde kullanýmýnýn artmasýna neden olabilir (Grant ve Atkinson 1995). Bu da yaþam süresini kýsaltýr ve bulaþma riskini arttýrýr. HIV enfeksiyonu olan hastalarda çözümlenmemiþ, komplike yaþ riski artmýþtýr. Bu sorun alkol ve madde kullanýmýna yol açarak, depresyon ve anksiyeteyi þiddetlendirerek psikiyatrik sorunlarý besleyen bir durum olarak karþýmýza çýkabilir (Grant ve Atkinson 1995). AIDS KORKUSU "Çaðýmýzýn vebasý" nitelendirmesi geçmiþte korku ile özdeþleþtirilen veba ile AIDS arasýndaki benzerliðe iþaret eder. Günümüzde birçok insan HIV/AIDS'den þiddetle korkmakta ve yaþam biçimlerini deðiþtirmektedir. Risk altýndaki bireylerin korkusu gerçekçi bir korkudur ve önlem almalarýný saðlar. Bulaþma ve korunma yollarý konusunda eðitim verilmesi, gizliliðe özen gösterilmesi bu korkuyu azaltýr. Bunun yanýsýra günümüzde birçok ruhsal bozukluðun belirtisi olarak gerçek riskle orantýsýz AIDS korkusu görülür. Genellikle hastalýk obsesyonlarý ya da hipokondriazis biçiminde ortaya çýkan bu korkunun görüldüðü ruhsal bozukluklar sýklýkla yaygýn anksiyete bozukluðu, fobik bozukluk; daha seyrek olarak obsesif-kompulsif bozukluk, hipokondriazis, depresyon ve þizofrenidir (Özkan 1993). SAÐLIK ÇALIÞANLARININ AIDS'E ÝLÝÞKÝN SORUN- LARI Ölümcül ve bulaþýcý hastalýklarla ilgilenen saðlýk çalýþanlarý çeþitli sorunlar yaþarlar (Bruhn 1994). Ölen hastalar için yas tutabilir, ölmesi beklenen hastalar için yas öngörebilirler. Hastalara yaþam biçimleri nedeniyle öfke duyabilir, çaresizlik sonucu engellenme yaþayabilirler. Hastalýðýn kendilerine bulaþmasýndan korkabilirler. Hastalarýn cinsel alýþkanlýklarýný konuþmakta güçlük çekebilirler. Tüm bu yaþantýlar saðlýk çalýþanlarýnda tükenme belirtilerine neden olabilir ve AIDS klinikleri çalýþan bulmakta güçlük çekebilir. Çalýþanlara sürekli eðitim verilmesi ve duygularýný paylaþmalarýna olanak saðlayan gruplar yararlý olabilir. HIV ENFEKSÝYONUNDA PSÝKOFARMAKOTERAPÝ 1. HIV'de Psikofarmakoterapinin Temel Ýlkeleri: a. Deneyimler sýnýrlý olmakla birlikte antiretroviral ilaçlar ile psikotrop ilaçlarýn birarada kullanýmýný kýsýtladýðý bilinen bir kontrendikasyon yoktur. Ancak tüm psikotrop ilaçlarýn dozu azaltýlarak kullanýlmalýdýr (örneðin: olaðan dozun 1/2'si ya da 1/4'ü gibi dozlarda) (Grant ve Atkinson 1995, Janicak 1995). b. Hastalarýn kullanmakta olduðu antiretroviral ve antibiyotik ilaçlarýn kognitif fonksiyonlarý olumsuz etkileme riski vardýr. Kognitif bozukluðu olan hastalarda benzodiyazepin ve antikolinerjik ilaçlardan kaçýnmak gerekir (Bernstein 1995). c. HIV(+) hastalarda fýrsatçý enfeksiyonlar ve neoplazmalar nedeniyle nöbet riski artmýþtýr. Bu nedenle nöbet eþiðini düþürdüðü bilinen ilaçlar dikkatle kullanýlmalýdýr (Bernstein 1995). d. EKT etkin bir tedavi yöntemidir, ancak fýrsatçý MSS enfeksiyonlarý ve kafa içi basýncýn arttýðý durumlarda kontrendikedir (Grant ve Atkinson 1995). e. Azidotimidin (AZT) adlý antiretroviral ilacýn nöropsikolojik test performansýnýn bozulma hýzýný azalttýðý, hatta kognitif iþlev bozukluðunu düzelttiði gösterilmiþtir. Bu ilaç kan-beyin engelini diðer antiretroviral ilaçlardan daha yüksek oranda geçmekte ve MSS'de virüs replikasyonunu inhibe etmektedir (Leishman 1998). 2. Depresyon: Genel ilke olarak antidepresiflerin düþük dozda baþlanmasý ve yavaþ arttýrýlmasý önerilmektedir (Janicak 1995). Organ iþlev bozukluklarý nedeniyle ilaçlara duyarlýlýk artmýþtýr. Trisiklik antidepresiflerin alýþýlmýþ tedavi dozlarýndan daha düþük dozlarda (25-100 mg) etkin olduklarý gösterilmiþtir (Baral 1997). Ancak hastalardaki kognitif bozukluklarý arttýrabileceðinden antikolinerjik yan etkili ilaçlardan kaçýnýlýr. Önerilen antidepresifler SSRI'lar, SNRI'lar ve trazodondur. SSRI'lar arasýnda ilaç etkileþimleri daha az olan sertralin önerilmektedir. Antiretroviral ilaçlardan azidotimidin (AZT), katekolamin-o-metil transferaz (COMT) enzimini inhibe edebileceðinden, bu ilacý kullanan hastalarda MAO inhibitörlerinden kaçýnýlmasý önerilmektedir (Bernstein 1995). Noradrenerjik antidepresiflerin lenfosit ve NK (natural killer) hücresi etkinliðini azaltarak immün yetmezliði hýzlandýrdýðý ileri sürülmüþtür (Kretzner ve Gorman 1992). Antidepresif ilaçlar daha çok asemptomatik HIV(+) hastalarda etkilidir, hastalýk ilerledikçe antidepresif tedaviye yanýt azalmaktadýr (Grant ve Atkinson 1995). HIV/AIDS'lilerin depresyonunda antidepresifler dýþýnda etkinliði gösterilen diðer tedaviler EKT, psikostimülanlar ve testosteron replasman tedavisidir (Stober ve ark. 1997, Bernstein 1995, Janicak 1995). Madde kullaným 179

CÝMÝLLÝ C, BAYKARA B. öyküsü, nöbet, MSS enfeksiyonu, aritmi, hipertansiyon olan hastalarda psikostimülan tedavisi kontrendikedir (Bernstein 1995). 3. Mani: Lityum, karbamazepin ve valproat kullanýlabilir (Bernstein 1995, Janicak 1995, Baral 1997). Steroide baðlý duygudurum bozukluðunun lityumdan yararlandýðý bildirilmiþtir. Lityum kullanýlýrken böbrek iþlevleri yakýndan izlenmelidir. Risperidon ile de olumlu sonuçlar bildirilmiþtir (Janicak 1995). AZT kullanýmýyla ortaya çýkan mani bildirilmiþtir. Bu tabloda özellikle lityum tedavisi önerilmektedir (Grant ve Atkinson 1995). Görüntülenebilir organik patolojiye ikincil olarak ortaya çýkan manide valproik asidin özellikle etkili olduðu bildirilmektedir (Baysal ve Iþýk 1999). 4. Psikoz: Düþük dozda, yüksek potanslý antipsikotikler (Örneðin: haloperidol) yeðlenir. Olaðan antipsikotik dozunun 1/3'ü ile 1/10'u arasýndaki dozlarýn yeterli olduðu ileri sürülmektedir (ortalama 150 mg/gün klorpromazin) (Bernstein 1995). Atipik antipsikotiklerden risperidonun yararlý olduðu bildirilmiþtir. AIDS'lilerde bazal gangliyon deðiþiklikleri nedeniyle ekstrapiramidal sistem yan etkileri ve nöroleptik malign sendrom riski yüksektir. Antikolinerjikler kognitif belirtileri arttýrabileceðinden ekstrapiramidal sistem yan etkileri gözlenenlerde lorazepam ve amantadin önerilmektedir (Janicak 1995). Antiretroviral tedavi, sikloserin, steroid gibi ilaçlar psikotik tablolara yol açabilirler (Bernstein 1995). 5. Deliryum-Demans: Deliryum görüldüðünde hastanýn almakta olduðu ilaçlar deðerlendirilir, yaþamsal önemi olmayanlar kesilir. IV haloperidol ile sedasyon saðlanabilir (Baral 1997). Antiretroviral ilaçlar ensefalopatiye baðlý demansý geriletebilir (Bernstein 1995, Janicak 1995). 6. Anksiyete: Kýsa ve orta etkili benzodiyazepinler (Örneðin: alprazolam ve lorazepam) yeðlenir (Bernstein 1995, Janicak 1995). Altý haftadan uzun süre kullanýlmazlar. Tedaviye bir haftadan uzun süre yanýt alýnamadýðýnda anksiyete bozukluðu tanýsý gözden geçirilmelidir (Grant ve Atkinson 1995). Benzodiyazepin baþlanan hastanýn önceden madde baðýmlýsý olma olasýlýðý gözönüne alýnmalýdýr. Bu durumda baðýmlýlýk yapmayan trazodon, antihistaminikler ve buspiron yararlý olabilir (Bernstein 1995, Janicak 1995). Aðrý için verilen opiatlar anksiyeteyi de giderebilir. HIV ENFEKSÝYONUNDA PSÝKOTERAPÝ HIV/AIDS hastalarý çeþitli psikoterapötik yaklaþýmlardan yarar görürler. Bireysel ve grup psikoterapileri uygulanabilir. Destekleyici psikoterapi, kiþilerarasý psikoterapi, eðitim ve danýþmanlýk, aile terapisi, sosyal desteklerin harekete geçirilmesi, kendine yardým gruplarý yararlý olur (Bruhn 1994, Stober ve ark. 1997, Janicak 1995). Ýþ bulma, sosyal güvence saðlama, saðlýk hizmetlerine ve sosyal organizasyonlara ulaþma konularýnda sosyal hizmet kurumlarýnýn desteði gerekebilir. Psikoterapide sýklýkla üzerinde çalýþýlan ortak temalar arasýnda taný konduðunda yaþanan þok, ölüm korkusu, kendini suçlama, AIDS'li olmanýn sosyal sonuçlarýna iliþkin endiþeler, gelecekte öngörülen kayýplar için tutulan yas, umutsuzluk sayýlabilir (Bruhn 1994, Grant ve Atkinson 1995). AIDS'li hastanýn psikoterapisinde hedefler þunlardýr (Özkan 1993): 1. Acýyý dindirmek, 2. Yeni duruma uyum saðlamasýna yardýmcý olmak, 3. Durumu gerçekçi biçimde kabullenmesini saðlamak, 4. Hastalýðýn algýlanmasýna yardýmcý olmak, 5. Yaþam biçimini düzenlemek, 6. Riskli davranýþlarý ortadan kaldýrmak, 7. Yaþam kalitesini arttýrmak, 8. Hastalýktan kaynaklanan engellenmelerle baþetmek, 9. Uygun duygu dýþa vurumunu saðlamak, 10. Kendisine saygýsýný onarmak, 11. Geleceðe ve ölüme hazýrlamak, 12. Aile ve tedavi ekibiyle sorunlarýný çözmek. Baral I (1997) AIDS ve psikiyatri. Ege Psikiyatri Sürekli Yayýnlarý, 2(2):165-171. Baysal AÝ, Iþýk E (1999) Santral sinir sistemi enfeksiyonlarý, Organik Psikiyatri. E Iþýk (Ed), Ýstanbul, Tayf Matbaasý, s.191-218. Bernstein JG (1995) Drug Therapy in Psychiatry, 3. Baský, St. Louis, Mosby, s.468-471. KAYNAKLAR Bruhn JG (1994) Social and psychological aspects of AIDS, HIV-Manual for Health Care Professionals. RD Muma, BA Lyons, MJ Borucki ve ark. (Ed), Norwalk, Connecticut, Appleton & Lange, s.261-279. Grant I, Atkinson JH (1995) Psychiatric aspects of acquired immune deficiency syndrome, Comprehensive Textbook of Psychiatry. HI Kaplan, BJ Sadock (Ed), 2. Cilt, 6. Baský, Baltimore, Williams&Wilkins, s.1644-1669. 180

HIV ENFEKSÝYONU VE AIDS'ÝN PSÝKÝYATRÝK YÖNLERÝ Janicak PG (1995) Psychopharmacotherapy in the HIV-infected patient. Psych Annals, 25(10):613-619. Kertzner RM, Gorman JM (1992) Psychoneuroimmunology and HIV infection, Review of Psychiatry. AT Tasman, MB Riba (Ed), 11. Cilt, Washington DC., American Psychiatric Press, s.219-235. Lishman WA (1998) Psychological consequences of cerebral disorder, Organic Psychiatry. 3. Baský, UK Blackwell Science, s.315-323. Malow RM, McMahon R, Cremer DJ ve ark. (1997) Psychosocial predictors of HIV risk among adolescent offenders who abuse drugs. Psychiatr Serv, 48(2):185-187. Özkan S (1993) Psikiyatrik Týp, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi. Ýstanbul, s.197-200. Stephenson KS (1994) Pediatric HIV infection, HIV-Manual for Health Care Professional. RD Muma, BA Lyons, MJ Borucki ve ark. (Ed), Appleton & Lange, s.197-198. Stober DR, Schwartz JAJ, McDaniel JS ve ark. (1997) Depression and HIV disease: Prevalence, correlates & treatment. Psych Annals, 27(5):372-377. WHO (1990) Neuropsychiatric aspects of HIV-1 infection, WHO Bulletin OMS. 68. Cilt, Geneve, s.671-673. 181