Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 9, Mart 2015, s. 342-350 Nedime KÖŞGEROĞLU 1 İlkay ÇULHA 2 Zeliha ÖZ 3 Aysun YILMAZ 4 ŞİDDET KARŞISINDA KADINLARIN DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ Özet Bu çalışma, şiddet karşısında kadınların davranışlarının incelenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Eskişehir Emek mahallesindeki bir okulda Kadın Sağlığı ve Şiddet konusuna yönelik eğitim verilen 220 kadın oluşturmuş olup, uygulanan anket sonrası şiddet gördüğünü belirten 102 kadın çalışmanın örneklemine alınmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından literatürden yararlanarak hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket formu eğitim öncesi uygulanmıştır. Verilerin analizinde yüzde, ki kare ve istatistiksel ortalama analizleri kullanılmıştır. Şiddet gören kadınların %78.4'ü evli olup, %51.3'ü ortaokul-lise eğitim düzeyinde ve %90'ı çalışmaktadır. Kadınların %57.8'i eşleri tarafından şiddete uğrarken, en fazla uygulanan şiddet türü sözel/psikolojik şiddet (% 45.0) tir. Şiddete maruz kalmalarına rağmen kadınların %87.3'ünün şiddet karşısında tepki vermediği, tepki verdiğini ifade eden kadınların ise 6 sının (% 5.9) karakola, 3 ünün (%2.9) adliyeye, 3 ünün (%2.9) herhangi bir sağlık kuruluşuna ve 1 inin (%1.0) belediyeye başvurmuş oldukları saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın ve şiddet, şiddet, aile içi şiddet INVESTIGATION OF WOMEN S BEHAVIOURS AGAINST VIOLANCE Abstract This descriptive research aims to investigate the behavior of women against violence. The universe of study consist of 220 women, trained about "Health of 1 Prof. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, nkosgeroglu@gmail.com 2 Arş. Gör., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, ilkayc.ilkay@gmail.com 3 Öğr. Elm., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, zzzelihaoz@gmail.com 4 Öğr. Elm., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, aysuntureyilmaz@gmail.com
343 Şiddet Karşısında Kadınların Davranışlarının İncelenmesi GİRİŞ Women and Violence" at a school at Emek District in Eskisehir. 102 women, who reported violance exposure at survey application, form our research sample. A questionnaire, prepared by researchers from the literature was used as data collecting tool. The questionnaire was applied before the training. Percentage, chisquare analyze, statistical average were used in the analysis of data. 78.4% of women, with violance exposure, are married, 51.3% of women at secondary school level of education and 90% is working. 57.8% of women reported violence from their husbands and most frequently used type of violence was verbal/psychological violence with range of 45.0%. Despite violance exposure, it was reported that %87.3 of women did no reaction against to violance. 5.9% of women, with reaction statement, applied to police station, 2.9% to court of law, %2.9 to any health care institution and 1.0% to municipality. Key words: Woman and violance, violance, domestic violance Şiddet yaşamın kanayan yüzü olup, güçsüzün güç gösterisi şeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle güçlünün (erkek) güçsüz (kadın, çocuk, yaşlı) olanın üzerinde baskı uygulaması, hatta yaşam hakkının ihlal edilmesi anlamına da gelmektedir. Kadına yönelik şiddet; kadının yaşam hakkının, güvenliğinin, düşünsel, ekonomik, cinsel özgürlüğünün kadın olmasına bağlı olarak ihlal edilmesidir. Bu durum toplumda erk hakimiyetini ve kadına yönelik ayrımcılığı derinleştirmektedir. (Baydur ve Ertem, 2006). Birleşmiş Milletler (BM) in 1993 te yayımlanan Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi nde bu şiddet biçimi, cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu doğurmaya yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi biçimde engellenmesidir şeklinde tanımlanmıştır (Martin vd,2001; Dişsiz ve Şahin, 2008). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), şiddeti kadın ve toplum sağlığı sorunları arasında saymaktadır (WHO, 2002). Kadınların maruz kaldıkları şiddet türleri ise fiziksel, sözel, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddettir (Tel, 2002; Karataş vd, 2006; Yetim ve Şahin, 2008). Efe (2012), T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün 2009 yılında Türkiye genelinde toplam 24048 hane ile yapılan çalışmasından bahsederek; kadınların %39 unun hayatının herhangi bir döneminde fiziksel şiddet, % 15 inin cinsel şiddet ve % 44 ünün duygusal şiddet gördüklerini iletmiştir (Efe, 2012). Literatürde, şiddet karşısında kadınların farklı yaklaşımlarından bahsedilmiştir. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı (2000) nın aile içi şiddetin sebep ve sonuçları ile ilgili yaptığı çalışmasında şiddete maruz kalan kadınların çoğunun (% 80) şiddet karşısında yapılacak bir şey olmadığına inanarak pasif bir tutum sergilemiş oldukları belirtilmektedir. İlkkaracan ve ark. (1996) nın alıntıladığına göre; bir kamu kuruluşu olan PİAR ın 1998 de yaptığı araştırmasında kadına yönelik şiddet oranının % 75 olduğunu; Esmer ve arkadaşlarının (1991) ilginç olarak kadınların yarısından fazlasının %55 oranında kadının şiddetti hak ettiğini belirtiklerini vurgulamıştır (İlkkaracan vd,1996). Dünya Bankası verilerine göre; kadına yönelik şiddet nedeniyle hayatını kaybeden 15-49 yaş arası kadınların sayısı, dünya genelinde sıtma, kanser, trafik kazası nedeniyle ölen kadınların sayısından fazladır (World Bank, 1993). Page ve
Nedime Köşgeroğlu - İlkay Çulha - Zeliha Öz - Aysun Yılmaz 344 İnce (2008), İçli nin (1994) İstanbul, Ankara ve İzmir de alt, orta ve üst sosyoekonomik düzeyden, 1070 evli kadın üzerinde yaptığı araştırmasından bahsederek şiddete maruz kalan kadınların %83 ünün şiddetin ardından evde kalmayı seçtiklerini, %78.1 inin ise durumu kabullendiğini belirtmektedir (Page ve İnce, 2008). Elazığ da yapılan bir çalışmada (2003) kadınların %54.5 i fiziksel şiddet görmekte, %86.4 ü eşleri tarafından uygulanan sözel, %31.8 i cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Şiddet olgusu çoğu zaman gizli kalmaktadır. Gördükleri şiddete rağmen kadınların % 27.3 ü çocukları için, %13.6 sı sosyal güvencesi olmadığından dolayı evliliğini sürdürmektedir (Tokdemir vd, 2003). Yapılan başka bir çalışmada, kadınların şiddet sonrası yaralanmalarına (%77) rağmen sadece %23'ünün sağlık desteği almış olduğu belirtilmektedir (Martin vd, 2001). Karataş (2006) ın çalışmasına katılan kadınların %44.9 u şiddet gören kişinin yapması gereken en doğru davranışın hakkını aramak olduğunu (karşılıklı konuşarak, kanuni yollardan, şiddete şiddetle karşılık vererek), %31.7 si sessiz kalmak olduğunu, %23.4 ü ise karakola veya aile büyüklerine şikayet etmek olduğunu belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan kadınların yarıdan fazlası (%53.6) aile içinde şiddet gören bir kadının evliliğini sürdürmemesi gerektiğini belirtirken yarıya yakını ise (%46.4) her şeye rağmen evliliği sürdürmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu durumun nedenlerini çocuklar (%45.5), kader (%33.3), toplumun bakış açısının hoş olmayacağı durumu (%12.2) ve kadının ekonomik özgürlüğünün olmaması biçiminde sıralamışlardır (Karataş vd, 2006). Aile içi şiddete karşı sabretmeyi tercih etme, şiddeti alınyazısı olarak kabul etme, ailesine karşı mahçup olma çekincesi, çocukların perişan olması ihtimalini düşünme, boşanma ihtimali ve boşanan kadına toplumun kötü bakışı gibi geleneksel değer yargıları ve beklentiler, gidecek yerin olmaması, daha fazla dayak yememek, korku gibi nedenlere bağlı olarak aile içi şiddet karşısında savunmasız, sessiz kalan kadınlar yanında haklarını bilen, savunan kadınlar da bulunmaktadır (Ayrancı vd, 2002; Dişsiz ve Şahin, 2008). Yöntem Çalışma tanımlayıcı tipte bir araştırma olup, 01 Mart 2013-01 Haziran 2013 tarihleri arasında Eskişehir Emek mahallesindeki bir okulda Kadın Sağlığı ve Şiddet konusuna yönelik eğitim verilecek olan kadınlarla gerçekleştirilmiştir. Kadınlara eğitim öncesinde anket formu uygulanmıştır. Anket formu uygulanmadan önce kadınlara araştırmanın amacı açıklanmış ve sözel olarak izinleri alınmıştır. Anket formu; kadınların sosyo-demografik özelliklerini, şiddete maruz kalma durumlarını, maruz kaldıkları şiddet türlerini, kim tarafından şiddet uygulandığını ve kadınların bu şiddet karşısında ne yaptıklarını belirlemeye yönelik sorulardan oluşmuştur. Bir ay haftada iki kez yapılan eğitime katılan 220 kadın arasından anket formlarında şiddet gördüğünü belirten 102 kadının verileri bu çalışmada değerlendirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 15.0 paket programı kullanılarak; yüzde, ki kare ve istatistiksel ortalama analizleri yapılmıştır. Bulgular Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, aşağıda tablolar halinde özetlenmiştir. Aile içi şiddete maruz kalan kadınların bazı sosyo-demografik özelliklere göre dağılımı Tablo 1 de gösterilmiştir. Çalışma grubunu oluşturan şiddet gören kadınların yaşları 17-56 yaş arasında değişmekte olup, ortalama yaşları 32.89±9.56 yıldır. Kadınların 21 i (%20.6) 24 yaş ve altında, 37 si (%36.3) 25-34 yaş grubunda, 31 i (%30.4) 35-44 yaş grubunda, 13 ü
345 Şiddet Karşısında Kadınların Davranışlarının İncelenmesi (%12.7) ise 45 ve üzeri yaş grubundadır. Kadınların 56 sı (%54.9) ortaokul-lise öğrenim düzeyinde, 57 si (%55.9) çalışmamakta ve 86 sı (%84.3) çekirdek aile yapısına sahiptir. Şiddet gören kadınların 80 i (%78.4) evli olup, 34 ü (%42.5) anlaşarak-severek evlenmişlerdir. 25 yaş altında evlenmiş olan kadınların 33 ünü (%41.3) 19 yaş ve altı, 34 ünü (%42.5) 20-24 yaş grubunda evlenenler oluşturmaktadır ve kadınların %35.0'inin 15-24 yıldır evli oldukları görülmüştür. Evli kadınların eşlerinin bazı sosyodemografik özelliklerine bakıldığında; yarıdan fazlası (%53.8) 35-49 yaş aralığında olup, 41 i (%51.3) ortaokul-lise öğrenim düzeyinde ve72 si (%90.0) de çalışmaktadır. Tablo 1: Şiddet Gören Kadınların Sosyodemografik Özellikleri n % Yaş grubu 24 21 20.6 25-34 37 36.3 35-44 31 30.4 45 13 12.7 Öğrenim durumu İlkokul altı 25 24.5 Ortaokul-Lise 56 54.9 Üniversite 21 20.6 Çalışma durumu Çalışmıyor 57 55.9 Çalışıyor 45 44.1 Aile tipi Çekirdek aile 86 84.3 Geniş aile 16 15.7 Medeni durum Bekar 22 21.6 Evli 80 78.4 Evlilik tipi Görücü usulü 26 32.5 Anlaşarak-severek 34 42.5 Kaçma-kaçırılma 20 25.0 Evlilik yaşı 19 33 41.3 20-24 34 42.5 25 13 16.3 Evlilik süresi (yıl) 4 18 22.5 5-14 25 31.3 15-24 28 35.0 25 9 11.3 Eşinin yaşı 34 27 33.8 35-49 43 53.8 50 10 12.5
Nedime Köşgeroğlu - İlkay Çulha - Zeliha Öz - Aysun Yılmaz 346 Eşinin öğrenim durumu İlkokul altı 15 18.8 Ortaokul-Lise 41 51.3 Üniversite 24 30.0 Eşinin çalışma durumu Çalışmıyor 8 10.0 Çalışıyor 72 90.0 Toplam 102 100.0 Şiddete maruz kalan kadınların kim tarafından şiddete maruz kaldıkları Tablo 2 de gösterilmiştir. Çalışma grubundaki aile içi şiddete maruz kalan kadınların, en fazla eşleri tarafından (%57.8) şiddete maruz kaldıkları görülmüştür. Tablo 2. Şiddet uygulayan kişi(ler) n % Eş 59 57.8 Baba 11 10.8 Kardeş 7 6.9 Akraba ve diğer 25 24.5 Toplam 200 100.0 Tablo 3 te aile içi şiddete maruz kalan kadınların maruz kaldıkları şiddet türleri verilmiştir. En fazla maruz kalınan şiddet türünü sözel ve psikolojik şiddet (%45.0) oluştururken, en az maruz kalınan şiddet türünü ise cinsel şiddet (%5.3) oluşturmaktadır. Tablo 3. Kadınların maruz kaldıkları şiddet türleri n* % Fiziksel şiddet 61 36.1 Sözel/Psikolojik şiddet 76 45.0 Ekonomik şiddet 23 13.6 Cinsel şiddet 9 5.3 Toplam 169 100.0 * Şiddet türü sayısı üzerinden değerlendirilmiştir. Maruz kaldıkları farklı şiddet türleri karşısında kadınların tepki verme durumları Tablo 4 te verilmiştir. Şiddete maruz kalmalarına rağmen, kadınların 89 unun (%87.3) şiddet karşısında hiçbir tepki vermedikleri görülmüştür. Şiddet karşısında tepki verdiklerini ifade eden kadınların oranı %12.7 olup; 6 sının (% 5.9) karakola, 3 ünün (%2.9) adliyeye, 3 ünün (%2.9) herhangi bir sağlık kuruluşuna ve 1 inin (%1.0) belediyeye başvurduğu saptanmıştır. Tablo 4. Şiddete Maruz Kalan Kadınların Şiddet Karşısında Tepki Verme Durumları n % Tepki veren 13 12.7 Tepki vermeyen 89 87.3 Toplam 102 100.0
347 Şiddet Karşısında Kadınların Davranışlarının İncelenmesi Tartışma ve Sonuç Dünya Sağlık Örgütü nün 2002 yılında yayınladığı raporunda şiddetin en fazla aile ortamında ve kadınlara yönelik olduğu bildirilmektedir (WHO, 2002). Tüm kadınların 1/3 üne belli bir zamanda eşleri tarafından şiddet uygulanmaktadır. Küresel olarak kadınlar aile içinde yaşanan fiziksel şiddetin kurbanı olmaktadır. Biz de şiddet karşısında kadınların davranışlarını incelemek için tanımlayıcı bir çalışma gerçekleştirdik. Çalışmaya katılan kadınlardan en çok şiddete maruz kalanların (%36.3) 25-34 yaş aralığında olduğu belirlenmiştir. Farklı yerleşim yerlerinde, farklı sayıda kadınlarla yapılan çalışmalarda şiddete maruziyet oranları farklı yaş aralıklarında dağılabilirken; Doğutaş ve Doğutaş (2014) çalışmasında, bulgularımıza benzer şekilde şiddete maruz kalan kadınların çoğunluğunun 21-36 yaş aralığında olduğunu saptamıştır. Çalışmada evlilik yaşı 25'in üzerinde olan kadınların en az şiddete maruz kaldığı belirlenmiş olup, evlenme yaşının artmasıyla aile içi şiddet oranının azaldığı sonucuna ulaşan çalışmalar bulgularımızı desteklemektedir (Güvenç vd., 2014; Şahin vd., 2010; Menati vd, 2013). Kadınların öğrenim düzeylerine göre şiddete maruz kalma durumları incelendiğinde ortaokul-lise öğrenim durumundaki kadınlarda şiddet maruziyeti en fazla iken; üniversite öğrenim düzeyindeki kadınlarda en düşük (%20.6) belirlenmiştir. Yapılan bir çalışmada, lise ve üzeri mezunlarının düşük düzeyde şiddete maruz kaldıkları belirlenmiş olup çalışmamızı desteklemektedir (Efe ve Ayaz, 2010). Diğer bir çalışmada ortaokul ve üzeri öğrenim düzeyindeki kadınların daha düşük öğrenimlilere göre daha fazla psikolojik şiddete maruz kaldıkları saptanmıştır. (Dönmez vd, 2012). Çalışmamız, yüksek öğrenim durumuna sahip kadınların da şiddete maruz kaldığı gerçeğini desteklemektedir. Çalışmaya dahil olan kadınların en fazla eşleri tarafından (%57.8) şiddete maruz kaldıkları saptanmıştır. Şiddet uygulayan diğer kişiler incelendiğinde kadınların %24.5 inin akrabalarından, %10.8 inin babasından, %6.9 unun kardeşlerinden şiddet gördükleri belirlenmiştir. Güler ve arkadaşları (2005) çalışmamıza benzer şekilde kadınların en fazla eşleri tarafından (%91.0) şiddete uğradıklarını belirlemiş olup, diğer şiddet uygulayan bireyler sırasıyla eş yakını (%22.7) ve kendi yakınları (%19.7) olarak saptanmıştır (Güler vd, 2005). Karataş ve arkadaşlarının (2006) çalışmasında şiddete maruz kalan kadınların %26.5 i eşinden şiddet gördüğünü belirtirken, %53 ü anne ve babasından, %20.5 i eşinin ya da kendisinin akrabaları tarafından şiddet gördüğünü belirtmiş olup bulgular çalışmamızdan yüksektir. Kadına yönelik şiddetle ilgili yapılan diğer çalışmalar kadınların eşlerinden, kendi ailelerinden ve eşlerinin ailelerinden şiddet gördüğünü iletmektedir (Naçar vd, 2009; Aksakal ve Atasayar, 2011). Çalışmamızda kadınların birden fazla şiddet türüne maruz kaldıkları belirlenmiştir. Kadınların en fazla maruz kaldıkları şiddet türü sözel ve psikolojik şiddet (%45.0) olup, diğer şiddet türleri sırasıyla fiziksel şiddet (%36.1), ekonomik şiddet (%13.6) ve cinsel şiddet (%5.3) olarak belirlenmiştir. Akyüz ve arkadaşları (2002) ise; en sık görülen aile içi şiddet türünü çalışmamızdan farklı olarak fiziksel şiddet (%57) olarak saptamıştır. Dönmez ve arkadaşlarının (2012), erkeklerin uyguladıkları şiddet türlerini belirlemeye yönelik yaptıkları çalışmalarında, erkeklerin kadınlara en fazla psikolojik şiddet (%93.0) uyguladıkları saptanmıştır. Kadınlara uygulanan diğer şiddet türleri sırasıyla fiziksel şiddet (%37.5), ekonomik şiddet (%34.49) ve cinsel şiddet (%3.9) olarak belirlenmiş olup, çalışma bulguları, bizim çalışma bulgularımızla benzerlik göstermektedir (Dönmez vd, 2012). Kadına yönelik aile içi şiddetin incelendiği bir çalışmada şiddet gördüğünü ifade eden kadınların %32,4 ünün sözel, %26,5 inin fiziksel,
Nedime Köşgeroğlu - İlkay Çulha - Zeliha Öz - Aysun Yılmaz 348 %23,1 inin duygusal, %12,7 sinin ekonomik, %4,5 inin cinsel şiddete maruz kaldıkları saptanmıştır (Naçar, 2009). Aksakal ve Atasayar (2011) çalışmalarında kadınların tüm şiddet türlerine maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Şiddet türlerindeki oransal farklılığın; çalışmaların farklı bölgelerde yapılması, kadınların şiddet türleri algılayamaması ve ifade etmekten kaçınmalarından kaynaklanmış olabileceği düşünülmüştür. Çalışmamızda cinsel şiddet oranının düşüklüğü, yapılan diğer çalışma bulgularıyla benzerlik gösterdiği gibi Efe (2012) nin ilettiğine göre; ülke genelinde cinsel şiddete maruz kalma oranı % 15'tir. Kadının istemediği halde cinsel ilişkiye zorlanmasının bir şiddet türü olarak kabul görmemesi bu oranlardaki farklılığın bir nedeni olarak düşünülmektedir. Öte yandan şiddetin konuşulmadığı bir ülkede cinsel şiddetin halen mahrem kabul edildiği de bir gerçektir. Çalışmamızda, şiddete maruz kalmalarına rağmen, kadınların çoğunluğunun (%87.3) şiddet karşısında hiçbir tepki vermedikleri saptanmıştır. Şiddet karşısında tepki verdiklerini ifade eden kadınların 6 sı (% 5.9) karakola, 3 ü (%2.9) adliyeye, 3 ü (%2.9) herhangi bir sağlık kuruluşuna ve 1 i (%1.0) belediyeye başvurmuşlardır. Ülkemizde, 13 Temmuz 2005 tarihinde büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000 i geçen belediyelerin, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açmalarının belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında olduğuna ilişkin düzenlemenin bulunduğu Belediye Kanunu nun yürürlüğe girmesine karşın belediyelere başvurunun bu denli az olması düşündürücüdür (TBMM, 2011). Konuya yönelik Ayrancı ve ark.(2002) nın çalışmalarında, hamileliklerinin herhangi bir döneminde eşleri tarafından fiziksel, cinsel ve ruhsal/ sözel şiddet türlerinden en az birinin deneyimine sahip 110 kadından sadece 1 tanesinin adli rapor almış olduğu, şiddete uğrayan kadınların çok az bir kısmının (%13.6) polis ya da mahkeme gibi resmi mercilere başvurmuş oldukları, kadınların %50.9 unun yaşadıkları şiddeti kimseyle paylaşmadıkları sonucuna ulaşmış olmaları dikkat çekicidir (Ayrancı vd, 2002). Nitel bir çalışmada, yoğun şiddet gören kadınların ilk çare olarak aile desteğine başvurdukları; ekonomik gücü olmayan, eğitimi yetersiz, iş bulma ve sürdürme fırsatı düşük kadınların eşinden/evinden uzaklaşarak, yakınlarına sığındıkları belirtilmiştir (Erdoğan vd, 2009) Türkiye genelinde yapılan bir çalışmada (KGSM, 2008) şiddete uğrayan kadınların yarıya yakınının (%48.5) şiddeti kimseye anlatmadığı, %4 ünün polise ve %4 ünün hastanesağlık kuruluşuna başvurdukları belirlenmiştir. Şahin ve Yetim (2012), sürekli fiziksel şiddete maruz kalan kadınlardan %54,7 sinin şiddeti hiç kimseye söylemediğini saptamışlardır. Ağrı'da yapılan bir çalışmada şiddet karşısında polise başvuran 62 kadından 54'ünün şikayetçi olduğu, çoğunluğunun daha sonra boşandığı, çoğunluğunun doğuştan sahip oldukları haklarını ve şiddet karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmedikleri belirlenmiştir (Doğutaş ve Doğutaş, 2014). Yurt dışında yapılan bir çalışmada şiddet sonrası kurumsal yardım alma oranı %4 olarak saptanmıştır (Naved vd, 2006). Yapılan bir çalışmada kadınlara fiziksel şiddete uğrarlarsa ne yapacakları sorulduğunda, %46,1 i kabulleneceğini, %29,7 si polise başvuracağını, %16,5 i evi terk edeceğini, %8,6 sı onun da şiddeti uygulayana şiddet uygulayacağını belirtmişlerdir (Naçar vd, 2009). Bir diğer çalışmada ise şiddet gören kadınların %44.9 u hakkını arayacağını, %23.4 ü ise karakola veya aile büyüklerine şikayet edeceğini ve %31.7 si sessiz kalacağını ve belirtmiştir (Karataş vd, 2006). Bu sonuçlara göre; kadınların şiddet karşısında sessiz kalma nedenlerinin bilinerek şiddet karşısında ne yapabilecekleri ve sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirilmeleri önem taşımaktadır.
349 Şiddet Karşısında Kadınların Davranışlarının İncelenmesi KAYNAKLAR AKSAKAL, H. ve ATASAYAR, M. (2011). Aile İçi Kadına Yönelik Şiddetin Biyo- Psiko-Sosyal Sonuçları Üzerine Bir Çalışma Akademik Bakış Dergisi, 26, http://www.akademikbakis.org. AKYÜZ, G., KUĞU, N., DOĞAN, O., ÖZDEMİR, L. (2002). Bir Psikiyatri Polikliniğine Başvuran Evli Kadın Hastalarda Aile İçi Şiddet, Evlilik Sorunları, Başvuru Yakınması ve Psikiyatrik Tanı, Yeni Semposium Dergisi, 40(2): 41-48. AYRANCI, Ü., GÜNAY, Y. ve ÜNLÜOĞLU, İ. (2002). Hamilelikte aile içi eş şiddeti: Birinci basamak sağlık kurumuna başvuran kadınlar arasında bir araştırma, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 3:75-87. BAYDUR, E. ve ERTEM, B. (2006). Kadına Yönelik Evlilik İçi Şiddetin Hukuki Boyutları Ceza Kanunu, Medeni Kanun Ve Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kapsamında Bir İnceleme, TBB Dergisi, 65. DİŞSİZ, M. ve ŞAHİN, H. N. (2008). Evrensel Bir Kadın Sağlığı Sorunu: Kadına Yönelik Şiddet, Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, 1(1). DOĞUTAŞ, A. ve DOĞUTAŞ, C. (2014). Domestic Violance In Turkey: An Example of Agrı Province, Sosyal Politika Çalışmaları, 14(31):91-109. DÖNMEZ, G., ŞİMŞEK, H. ve GÜNAY, T. (2012). Evli Erkeklerde Eşlerine Yönelik Şiddet Ve İlişkili Etmenler, Türkiye Halk Sağlığı Dergisi,10(3):151-159. EFE, Y. Ş. (2012). Acil Servis Hemşirelerinin Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Rol ve Sorumlulukları, Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi, 26(1):49-54. EFE, Y. Ş. ve AYAZ, S. (2010). Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ve Kadınların Aile İçi Şiddete Bakışı, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 11:23-29. ERDOĞAN, S., AKTAŞ, A. ve ONAT, B. G. (2009). Sığınma Evinde Yaşayan Bir Grup Kadının Şiddet Deneyimleri Ve Baş Etme Yaklaşımları: Niteliksel Bir Çalışma, Uluslararası insan Bilimleri Dergisi, Erişim: http://www.insanbilimleri.com GÜLER, N., TEL, H. ve TUNCAY, Ö. F. (2005). Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı, C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi, 27(2):51 56. GUVENC, G., AKYUZ, A. ve CESARİO, S. K. (2014). Intimate Partner Violence against Women in Turkey: A Synthesis of the Literature, J Fam Viol 29:333 341. DOİ: 10.1007/s10896-014-9579-4 İLKARACAN, P.,GÜLÇÜR, L. ve ARIN, C. (1996). Sıcak Yuva Masalı, Kadının İnsan Hakları Projesi, Metis Kadın Yayınları, İstanbul. KARATAŞ, B., DEREBENT, E., YÜZER, S., YİĞİT, R. ve ÖZCAN, A. (2006). Kırsal Kesim Kökenli Kadınların Aile İçi Şiddete İlişkin Görüşleri. Second Internatıonal Conference On Women s Studıes Hosted By Eastern Medıterranean Unıversıty Center For Women s Studıes, Famagusta, Turkish Republic Of Northern Cyprus.
Nedime Köşgeroğlu - İlkay Çulha - Zeliha Öz - Aysun Yılmaz 350 MARTİN, S. L., MACKİE, L., KUPPER, L.L., BUESCHER, P. ve MORACCO, K. E. (2001). Physical abuse of women before, during, and after pregnancy, JAMA 285:1581-1584. MENATİ, R., MENATİ, W., AZİZ, K. ve DELPİSHEH, A. (2013). Examination of prevalence of domestic violence and related factors among women in Ilam city, Life Science Journal,10(3):1436-1444. NAÇAR, M., BAYKAN, Z., POYRAZOĞLU, S. ve ÇETİNKAYA, F. (2009). Kayseri İlinde İki Sağlık Ocağı Bölgesi nde Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet TAF Preventive Medicine Bulletin, 8(2): 131-138. PAGE, Z.A. ve İNCE, M. (2008). Aile İçi Şiddet Konusunda Bir Derleme. Türk Psikoloji Yazıları, 11 (22): 81-94. ŞAHİN, H. N., TİMUR, S., ERGİN, A. B., TAŞPİNAR, A., BALKAYA, A. N. ve ÇUBUKÇU, S. (2010). Childhood Trauma, Type of Marriage and Self-Esteem as Correlates of Domestic Violence in Married Women in Turkey, J Fam Viol 25:661 668 DOİ: 10.1007/s10896-010-9325-5. ŞAHİN, M. E., YETİM, D. ve ÖYEKÇİN, G. D. (2012). Edirne de kadına yönelik eş şiddeti yaygınlığı ve kadınların şiddete karşı tutumları, Cumhuriyet Tıp Dergisi, 34:23-32. TBMM, (2011). Kadın ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddet İnceleme Raporu, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, http://ksgm.gov.tr T.C. BAŞBAKANLIK AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIĞI. (2000). Aile içi şiddetin sebep ve sonuçları. Ankara. TEL, H. (2002). Gizli Sağlık Sorunu: Ev İçi Şiddet Ve Hemşirelik Yaklaşımları, Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 6 (2):1-9. TOKDEMİR, M., DEVECİ, S. E. ve AÇIK, Y. (2003). Elazığ Adli Tıp Şube Müdürlüğüne Eşi Tarafından Şiddete Maruz Kalma Nedeniyle Başvuran Kadınların Değerlendirilmesi, Fırat Tıp Dergisi, 8(1):39-44. VATANDAŞ, C. (2003). Aile ve Şiddet: Türkiye de Eşler Arası Şiddet.1.Baskı, Uyum Ajans, Ankara. WORLD BANK, (1993). World Development Report 1993: Investing in Health, Newyork Oxford Univercity Press, https://openknowledge.worldbank.org/handle/10986/5976 WORLD HEALTH ORGANIZATION (WHO). (2002). From: http://www.who.int/ violence_injury_prevention/violence/world_report/factsheets/en/ipvfacts.pdf YETİM, D. ve ŞAHİN, M.E. (2008). Aile Hekimliğinde Kadına Yönelik ŞiddeteYaklaşım, Aile Hekimliği Dergisi, 2(2): 48-53. Erişim adresi: http://www.manevisosyalhizmet.com/wpcontent/uploads/2009/09/kadina_yonelik_siddete_yaklasim.pdf