"DO A M TOLOJ LER " HAKKINDA TEOR LER*



Benzer belgeler
Matematikte sonsuz bir s fatt r, bir ad de ildir. Nas l sonlu bir s fatsa, matematikte kullan lan sonsuz da bir s fatt r. Sonsuz, sonlunun karfl t d

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

L K Ö R E T M. temel1 kaynak MUTLU. Matematik Türkçe Hayat Bilgisi

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

Ekip Yönetimi çin Araçlar 85. Ekip olarak karfl laflt m z en büyük meydan okuma: Ekip olarak en büyük gücümüz:

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

OYUNCU SAYISI Oyun bir çocuk taraf ndan oynanabilece i gibi, farkl yafl gruplar nda 2-6 çocuk ile de oynanabilir.

Olas l k hesaplar na günlük yaflam m zda s k s k gereksiniriz.

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

Zihinden fllem Yapal m, Yuvarlayal m, Tahmin Edelim

Bu ay n konusu olan problem Amerika da baya heyecan

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

ÜN TE KES RLERDEN ALANLARA. Kesirleri Tan yal m. Basit Kesirler

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

6. SINIF MATEMAT K DERS ÜN TELEND R LM fi YILLIK PLAN

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

GÖRÜfiLER ÇOCUK ATATÜRK

1/3 Nerde ya da Kaos a Girifl

Mustafa Kemal in Bursa da Ö retmenlere Konuflmas

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

T ürk Gelir Vergisi Sisteminde, menkul sermaye iratlar n n ve özellikle de

CO RAFYA. DÜNYA NIN fiekl N N VE HAREKETLER N N SONUÇLARI ÖRNEK 1 :

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

Seramik nedir? alfabesi 6

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

G ünümüzde bir çok firma sat fllar n artt rmak amac yla çeflitli adlar (Sat fl

KÜLTÜR SANAT VE ADALET

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

KIRK YIL ÖNCEDEN BUGÜNE ÇA DAfi B R STRÜKTÜR DERS

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Okul Öncesinde Yeni Dönem Bafllad!

2. Projelerle bütçe formatlar n bütünlefltirme

Etkili letiflim. Mesaj n bafll takip eden metine göre çok daha fazla okunuyor.

Bu yaz girifle gereksinmiyor. Do rudan, kan tlayaca m z

"HALK B LG S (FOLKLOR) DERLEME VE NCELEME YÖNTEMLER " K TABI HAKKINDA PROF. DR. MET N EK C LE SOHBET*

TEST 10. Afla daki noktal yerlere uygun sözcükleri bularak cümleyi tamamlay n z. 1. Dünya n n flekli...

Genel Yay n S ra No: /20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

kitap Bireysel fl Hukuku fl Hukuku (Genel Esaslar-Bireysel fl Hukuku)

2 onluk + 8 birlik + 4 onluk + 7 birlik 6 onluk + 15 birlik = 7 onluk + 5 birlik =

Gelece in Bilgi flçilerini Do ru Seçmek: Araflt rma Görevlisi Al m Süreci Örne i

ÜN TE II L M T. Limit Sa dan ve Soldan Limit Özel Fonksiyonlarda Limit Limit Teoremleri Belirsizlik Durumlar Örnekler

Mercedes-Benz Orijinal Ya lar

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

256 = 2 8 = = = 2. Bu kez de iflik bir yan t bulduk. Bir yerde bir yanl fl yapt k, ama nerde? kinci hesab m z yanl fl.

Uluslararas De erleme K lavuz Notu No. 13 Mülklerin Vergilendirilmesi için Toplu De erleme

Prof. Dr. Neslihan OKAKIN

mayan, kimileyin aç klay c, kimileyin biraz daha ileri seviyede ve daha ilgili ve merakl ö renci için yaz lm fl olan di er bölümlerin bafl na 3A, 4C

Bu dedi im yaln zca 0,9 say s için de il, 0 la 1 aras ndaki herhangi bir say için geçerlidir:

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Temel Kaynak 4. Ülkeler

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas

TMS 19 ÇALIfiANLARA SA LANAN FAYDALAR. Yrd. Doç. Dr. Volkan DEM R Galatasaray Üniversitesi Muhasebe-Finansman Anabilim Dal Ö retim Üyesi

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR?

Ak ld fl AMA Öngörülebilir

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KEND M Z DE ERLEND REL M 5

MOTORLU TAfiIT SÜRÜCÜLER KURSLARINDA KATMA DE ER VERG S N DO URAN OLAY

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

Turistler art k stanbul u "T kl yorlar"

Thomas Hare adl bir ngiliz 1860 larda güzel bir seçim sistemi

6 MADDE VE ÖZELL KLER

Tema Sonu De erlendirme. erlendirme. A.3.1, B.3.13, B.3.31, C.3.5 kazan mlar. Temiz yaz lmam fl yaz l belgeler, 11 ders saati EL ELE, HEP B RL KTE

elero SoloTel Kullan m talimat Lütfen kullan m k lavuzunu saklay n z!

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

IV. BÖLÜM. Hac Bektafl Velî /

Yeni Sınav Sistemi (TEOGES) Hakkında Bilgilendirme

Sonlu bir kümenin eleman say s n n ne demek oldu unu

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

Bir Müflterinin Yaflam Boyu De erini Hesaplamak çin Form

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

T bbi Makale Yaz m Kurallar

FİKİR MÜLKİYETİ HUKUKU

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

Araştırma Notu 11/113

Transkript:

"DO A M TOLOJ LER " HAKKINDA TEOR LER* Yazan: Jan De VRIES Çeviren: Gülten KÜÇÜKBASMACI** Mitoloji, halkmasal ve efsane aras ndaki fark Profesör Bascom un gözlemlerine göre, en az ndan on dokuzuncu yüzy l n bafllar nda Alman Grimm kardefllere kadar uzan r. Ayn zamanda daha önceki yüzy llarda çal flmalar olmakla birlikte, mitolojinin ciddi, bilimsel olarak incelenmesinin on dokuzuncu yüzy l n bafllar nda bafllad söylenebilir. On dokuzuncu yüzy lda mitoloji k smen ilkel insan için fonksiyonel olarak bilimin efl de eri olarak alg lan yordu. lk insan n, do an n güçlerini aç klamaya ya da anlamaya çal fl rken düflüncelerini mitolojik forma dönüfltürdü üne inan l yordu. Her biri mitopoz için bir do al fenomenin, örne in, flimflek, günefl, ay, vs önemini savunmaya yönelik, birbiri ile rakip bir grup teori önerilmifltir. Bu teorilerin tamam evrensel karakterde olup, mitin belli bir orijininin tüm insano lu için ayn oldu u varsay m na dayan yordu. Mitoloji ile ilgili on dokuzuncu yüzy la ait teoriler temel olarak orijin üzerinde dururken, yirminci yüzy l teorileri mitlerin yap s ve fonksiyonunu vurgulam flt r. Kimi zaman orijinlerin, güneflin do uflu ve bat fl gibi do al fenomenler oldu u varsay l rken, kimi zaman Avrupa mitlerinin (ve masallar n n) Hindistan dan yay ld n savunan Hint ekolünde oldu u gibi sadece co rafî varsay l - yordu. Hollandal halk bilimci Jan de Vries in (1890-1964) bu k sa araflt rmas nda on dokuzuncu yüzy l mitolojik flemas ndaki entelektüel öz hissedilmektedir. Her ne kadar bu teorilerin çok az hâlâ güven uyand rsa da mitolojinin akademik araflt rmalar n meflru ba lam olarak mitolojinin geliflimini harekete geçirmifltir. Mitolojik teorilerin tarihsel geliflimi ile ilgili daha fazla detay, Vries in daha kapsaml çal flmas olan Forschungsgeschichte der Mitologie (Freighburg ve Münich, 1964) te bulunabilir. Mit üzerine daha eski tarihli teorik yaz lar için Burton Feldman ve Robert D. Richardson n The Rise of Modern Mythology (Modern Mitolojinin Geliflimi), 1680-1860 (Bloomington, Ind.,1972) çal flmas incelenebilir. Günefl mitolojisin yükselifli ve düflüflü ile ilgili de erli bir tarihsel kay t olarak Richard M. Dorson, The Eclipse of Solar Mythology (Günefl Mitolojisinin Tutulmas ), Journal of American Folklore 68 (1955) görülebilir; (Thomas A Sebeok, Mit: Bir Sempozyum [Bloomington, Ind. 1958], sf. 15-38 ve Alan Dundes, ed., The Study of Folklore (Halk Bilim Çal flmas ) [Englewood Cliffs, N.J.,1965], sf. 58-83 adl çal flmalarda al nt yap lm flt r). On dokuzuncu yüzy lda mitoloji çal flmalar ile ilgili daha fazla bilgi Janet Burstein n Victorian Mythography and the Progress of the Intellect (Viktorya Dönemi Mitolojisi ve Düflüncenin Geliflimi) çal flmas nda bulunabilir. Viktorya Dönemi Çal flmalar 18 (1975), 309-24. On dokuzuncu yüzy l n bafl nda, din tarih araflt rmalar temel olarak Hint- Avrupa halklar üzerinde yo unlaflm flt r. Eski Hint dili ve metinler hakk nda artan bilgi ve çal flmalar Yunan ya da Alman kaynaklar n n izin verdi inden çok * Makale, Alan Dundes in editörlü ünü yapt Sacred Narrative Readings in the Theory of Myth, University of California Press, 1984 ten al nm flt r. ** Gazi Üniversitesi Kastamonu E itim Fakültesi Ö retim Görevlisi http://www.millifolklor.com 195

daha derinlere uzanmaktad r. Ve Sanskrit e verilen önemin fazla olmas bir avantaj olmamakla birlikte önemli bir etken olmufltur. Bafllang çta, Brahman dilinin görünüflte tüm Hint-Avrupa dilleri ile ayn kökenden geldi i hissediliyordu. Karfl laflt rmal bir çal flma ile Sanskrit in Yunanca ve Latince gibi bu orijinal dilden kaynakland n n bulunmas uzun y llar alm flt r. Sanskrit sadece kardefl diller aras nda olmufltur. Her durumda, Sanskrite olan ilginin afl r olmas n n sonucu Vedalarda netleflen fikirlerin klasik antik ça lardaki fikirlerden daha eski ve orijinal olarak ele al nmas olmufltur. Vedalara yönelik tek tarafl yönelimin daha ileri bir yan da olmufltur. Veda ilahilerini temel alarak do adan esinlenen betimlemelerin bulundu u mitolojik an flt rma ve tan mlamalar içermekteydi. Seher vakti tanr ças Ushas; Yunan mitolojisinde Eos; gibi bir figür flaire günün a armas ve fl n egemenli i hakk nda flark söylemesine esin kayna olmufltur. Veda ya göre cennetten ineklerin sal verilmesine neden olan Hindistan n Vritra ile çarp flmas efsanesinin, uzun zamand r beklenen ve gelifli için dua edilen ya murlar bafllatan gök gürültüsü hakk nda oldu u görülmektedir. Hint tanr lar - n n do an n güçleri oldu u ve mitlerin do al fenomenlerin hayali canland rmalar oldu u fikri geliflmifltir. Bir fenomenin tercih edildi i görülürse, bu mitolojik sistemin merkezi olarak al n rd. Bu flekilde, gök gürültüsü teorileri ve hikayeler ve dolay s yla da günefl ve göstergeleri do mufltur. Gök gürültüsü mitolojisinin temel bileflenleri Adalbert Kuhn ve kay nbiraderi Wilhelm Schwartz da yer alm flt r. Kuhn Hint Avrupa kültürü araflt rmalar na dilbilimi temelinde bafllam flt r ve Hint Avrupa arkeolojisinin kurucusu olmufltur. Daha sonra, Jacob Grimm örne- ini izleyerek koleksiyona geri dönmüfl ve popüler gelenekleri incelemifltir; bu da onu mitolojiye getirmifltir. 1859 da haz rlad Die Herabkunft des Feuers und des Göttertranks ( Atefl ve Kutsal çkinin Kökeni ) adl temel yap t, kendi zaman içerisinde alg land nda oldukça kapsaml bir kitapt r ve hâlâ hak etti i ilgiyi görmektedir. Mitolojik sunumlar nda atmosferik bir fenomenle, gündüzün ve gecenin, yaz n ve k fl n geçifli ama özellikle gök gürültüsü ve f rt na ile girifl yapar. Yap lar itibariyle Indra ve Maruts mitleri zeki bir dokümantasyon oluflturur. Ayr ca çeflitli Hint Avrupa mitolojileri aras ndaki uyumu dilbilimsel verilerle desteklemeye çal fl r; bu yaklafl m diller aras ndaki uyumun henüz keflfedildi i bir dönemde oldukça önemli olmufltur. Varuna n n Uranos ya da Surya (Sanskrit: günefl) ile ve Helios (Yunanca: günefl) ile karfl laflt r lmas do al görünüyordu. Kuhn ayn zamanda Hint Gandhavralar ile Yunan Centaurlar aras nda benzerlikler de görüyordu. Asvinlerin annesi olan Saranyu ile Yunan Erinyler aras nda benzerlik görmüfltü; bu daha riskliydi, t pk Hermialar ile bir köpek ad olan Sanskrit Sarameya karfl laflt rmas gibi. Diller aras ndaki iliflkiyi belirleyen fonetik kurallar zaman içinde daha iyi bilinir hale geldi inde ve bilimsel etimoloji imkans z hale geldi inde Kuhn un metodu elefltiri kald rmaz olmufltu. Modern dilbilim Hint ve Yunan mitolojik figürler aras nda kurmufl oldu u güzel paralelliklerin h zla ifllenmesini sa lam flt r. Bunun sonucunda, bilginler Hindistan ve di er Hint Avrupa tanr adlar aras nda karfl laflt rmal bir çal flma yapma girifliminde bulunmak için uzun süre çekinmifllerdir. Bu kesinlikle bilim adamlar - na mal olmufltur çünkü her fleye ra men, daha sonra yap lan çal flmalar din alan nda isim ve kelimelerin fonetik kurallardan sapma gösterebildi i sonucuna varm flt r. Dil kullan m n n s radan konuflmalardan farkl oldu u kutsal alanda bu flekilde istisnai formlar ortaya ç kmaktad r. Dini sözcükler ba lam nda ta- 196 http://www.millifolklor.com

bu fenomeni bir rol oynam fl olabilir. Son olarak, fonetik alan nda gittikçe artan sofistike yap kutsal adlar n bir ölçüde karfl laflt r lmas n kabul edilebilir k lm fl olmakla birlikte bafllang çta bu yöndeki çabalara flüphe ile yaklafl lm flt r. Do a mitolojisi uzmanlar aras nda, do a fenomeni için özel, romantik bir duygu oldu u reddedilemez. Schwartz da flöyle söylenmektedir: Neredeyse tüm halklarda en evrensel ve orijinal büyüleyici fetifl olan y ld r - m n gökyüzünde ya murun kayna n izler ya da küçük bir farkla gök gürültüsünün aç l fl n ya da mitolojik olarak ifade edecek olunursa açan y ld r m çiçe i f rt nal gecelere gölgelerini getirir ya da flimflekler bulutlar a lat rken par ldayan hazinesi ile bulut da lar n aç a ç - kar r gibi görünür. 1 Do a mitolojisi uzmanlar ndan hiç biri hayal gücünden yoksun de ildir ve bu da onlar n eski mitolojide her türden fiziksel fenomeni tespit etmelerine yard m etmifltir. Di er tüm konular n ötesinde Schwartz, Wodan n ( skandinav ana tanr s ) f rt na oldu unu ileri sürmüfltür ve Hint Vayu ile karfl laflt rma kendili- inden aç a ç kar. Bulutlar aras nda gizli Hint tanr s n n eylemleri cennette gerçekleflmektedir. Wodan olay nda gök gürültüsü ve f rt na bir bak ma ikincil unsurlard r. Bunlar Donar ya da Zeus da temel unsurlard r. Donar n devasa, fleytanî bir varl k oldu una ve f rt nan n vahfli kar fl kl nda gökyüzünde flimflekler çakan at n n üzerinde dolaflt na inan l - yordu. Bulutlar n alt nda çakan flimfle in gözlerinden ç kan k v lc mlar oldu una ve bulutlar n gözlerini t pk bir flapka gibi gizledi ine inan l yordu. Ancak flimfleklerin çakmas ayn zamanda yükseklerden f rlat lan bir m zrak ya da par ldayan bir k l ç da olabilirdi. Bu motifler de sonuç olarak avc ya da savaflç bir tanr - n n göstergeleri olarak yorumlanabilirdi. 2 Ayn ba lamda Schwartz Alman kabilelerinde ilkel mitoloji de Wodan n Yunan ve Roma mitolojilerinde daha belirsiz olarak ortaya ç kan ancak Hint Avrupa popüler inançlar nda benzer olan çok say da ö eyi içerdi ini gözlemlemifltir. lkel mitoloji ve popüler inançlar Schwartz taraf ndan belirlenen yeni kavramlar olmufltur. Jacob Grimm den bu yana popüler gelenekler giderek artan yo unlukta derlenmifl ve incelenmifltir. Grimm bunlar uzak pagan geçmiflten gelen k ymetli kal nt lar olarak görmüfltür; eski mitlerin peri masallar nda yaflad - n ve efsanelerde, H ristiyanl ktan sonra cüceler ve devlere dönüflen pagan tanr - lar na ait son izlerin oldu unu düflünmüfltür. Schwartz farkl bir görüfl gelifltirmifltir. Halk destanlar nda hâlâ yaflayan n eski bir tap na n yank lar de il, çok tanr l l n ortaya ç kt temel oldu unu düflünmüfltür. Popüler inanç ya da halk dini nde, tüm bu do a üstü varl klar n, cücelerin, devlerin, cinlerin ve su ruhlar n n bilinmeyen zamanlardan beri insanlar n zihinlerinde yer ald na kesin olarak inan lmaktad r. Dahas, bu cinlerden oluflan grup Yunan ve Hint mitolojilerinin büyük tanr lar ndan çok daha eskidir. Bu nedenle, Schwartz tanr figürlerinin çok daha yüksek düflüncelerin erdemiyle bin y l içerisinde do du una inanmaktad r. Bu yüksek dini anlamak için o dönemde halk n (das Volk) neye inand - n ve ne düflündü ünü ve hâlâ neye inand n ve ne düflündü ünü bulmam z gerekir. Schwartz n düflünce fleklinde bir mant k bulunmaktad r. On dokuzuncu yüzy lda araflt rmalar medeniyetin ve sonuçta dinin tüm ö elerinin bir evrimden geçti ini varsayarak bafllam flt r; flematik fetiflizm / çok tanr l l k / tek tanr l l k serisi on sekizinci yüzy lda bile biliniyordu. Geçerlili i sorgulanm yordu. Mevcut popüler dinde eski ilkel mitolojinin büyük ölçüde çoktand r H ristiyanl kla y - k lan ve fleytanî varl klara dönüflen tan- http://www.millifolklor.com 197

r larla var olmas imkans z de ildir. nsanlar aras nda gizli olarak var olmas na öncülük eden bat l inanc n ilk ça lardan gelen Hint-Avrupa inançlar n temsil etti inin varsay lmas yanl fl olacakt r, ancak kan tl da göz ard edilmez. Schwartz n yapt gibi, Hint-Avrupa uluslar nda ortak olan ve bunlar n bölünmesine öncülük edecek bir tap nak varsay ld nda fleytan ruhlara olan ilkel inançlar n abart lmas riski çok büyük de ildir. Entelektüellerin bir araya geldi- i antrofomorfik bir tap na n (Vedic ibadetlerden bildi imiz gibi) sofistike rahip okullar n n çal flmalar n n, nüfusun alt tabakas üzerinde ayn etkiye sahip olamayaca aç kt r. Burada an landan ikincisinde, ruhlar n ve fleytanlar n önemli figürler oldu u ve günden güne tap na n büyük tanr lar n n rollerinin bulunmad çok daha basit ve daha saf bir inanç oldu unu varsaymak kesinlikle mümkündür. Yine de, Schwartz n ilkel mitoloji düflüncesi bilimsel araflt rmalar aç s ndan ölümcül hale gelmifltir. Uzun süre geçmeden, Adalbert Kuhn taraf ndan ileri sürülen; Hint Avrupa tanr lar n n isimlerdeki benzerlikten anlafl labilece i yönündeki fikirlerinin y k lmas ayn zamanda pan-hint-avrupa tap na nosyonuna da zarar vermifltir. Zekice ortaya konmufl bir dilbilimsel elefltiri, bir zamanlar son derece çarp c olan tan mlamalar n büyük ço unlu unun sa lam kalmamas na neden olmufltur. Bu bilimsel kar fl kl ktan etkilenmeyen ve Hint- Avrupal lar taraf ndan gerçekten tap n - labilecek olan tek tanr eski gök tanr s, isim vermek gerekirse, Dyaus pitar (Sanskrit), Zeus pater (Yunan) ve Jupiter (Latin) in göz ard edilmesi zordur. Tart flmada elde edilen net sonuç, gök tanr s na tap nman n yan nda popüler din ya da di er ad yla ilkel mitolojiden baflka hiç bir fleyin bulunmamas gerekti i olmufltur. Zaman içinde, yüzy llar içinde, kaynaklardan ö rendi imiz çok renkli tap nak vücuda gelmifl olmal d r. Tahminen bu Hint-Avrupal lar n ana vatanlar n terk etmelerinden sonra olmufltur. Her ulusun ikincil tanr lar na verdi i kendilerine has isimleri vard ve bunlar ba ms z olarak keflfettiklerini (ya da kendilerine mal ettiklerini) ispatlam fllard. Bu mant k, daha sonra daha detayl olarak ele alaca m z on dokuzuncu yüzy l tarihçili i çerçevesine mükemmel biçimde oturmufltur. Bu pagan tap na n nas l yavaflça yap land n n gösterilmesi çekici bir görev halini alm flt r. Bu süreç, giderek artan kültürel karmafl kl ktan dolay yeni tanr lara olan ihtiyac n bir sonucu olmam flt r, bunun yerine betimleme ve geleneklerinin bir bütün olarak ödünç al nd yabanc medeniyetlerle karfl l kl iliflkilerden kaynaklanm flt r. Bu hipotez Yunan mitolojisi çal flmalar nda hali haz rda dogma durumundayd : Zeus-Ammon M s r dan, Dionysus Trakya dan, Apollo Libya dan gelmiflti; eski ça insanlar n n tafl d tüm sapmalar Yunan tap na alimleri aras nda hâlâ de iflmez halde korunuyordu. Di er kutsal varl klar için yabanc bir köken de olas görülmüfltür. Romal lar bir tanr lar dünyas n neredeyse tamamen kabul eden bir ulus olarak görülmüfllerdir; onlar tüm Yunan tap na n kendilerine mal etmemifller miydi? Alman kökenli insanlar ve onlar n ilahî varl klar - na da benzer flekilde yaklafl lm flt r. Keltlerin kültürel üstünlü ü tart flma götürmez oldu undan Belçikal lar ve Galler ile Ren nehrinin afla lar boyunca karfl - laflan Alman kabilelerinin onlardan Donar ve Wodan gibi tanr lar ald klar varsay lm flt r. Yirminci yüzy lda bile, Gustav Neckel Alman tanr s Balder in Yak n Do udan skandinavya ya Trakya üzerinden geldi i tezini savunuyordu. Ancak, biz do a mitolojisi uzmanlar na ve Schawartz n ilkel mitolojisi ile ilgili sorunlara dönelim. On dokuzuncu yüzy lda ilkel mitoloji alan n n en baflar - l ö rencisi Wilhelm Mannhardt (1831-198 http://www.millifolklor.com

80) olmufltur. Çal flmalar n n bafllang - c nda Adalbert Kuhn yaklafl m n izleyen do a mitolojisi tan mlamas n kabul ediyordu. Ancak daha sonra din-tarih çal flmas n n popüler gelene inin tafl d büyük önemi anlam flt r. Kendi para ve zaman n feda etmek u runa, ba ms z olarak anketler arac l ile do ru bilgiler derlemeye karar vermifltir ve araflt rmalar Almanya s n rlar n n çok ötesine geçmifltir. Hasat geleneklerine odaklanm flt r. Elde etti i sonuçlar 1865 de Boggenwolf und Roggenhand adl kitapta yay nlanm fl ve bunu 1868 de Die Korndamonen izlemifltir. Bu çal flmalarda popüler dinde belli varl klar n; kiflisel varl klar n, m s r tarlalar nda do urganl k ruhlar olarak var oldu una, bu ruhlar n hasat zaman yakalanabilece ine inan ld n aç klam flt r. Son bu day demeti ile ilgili merak uyand ran baz adetler bu gelene i Mannhardt a göstermifltir. Mannhardt bafl yap t olan Wald und Feldkulte de (1875-77 Ormanlar n ve Tarlalar n Kabileleri ) Yunan ve Teutonlar n popüler fikirlerinin birbirleri ile ne kadar yak ndan benzeflti ini ve Eleusis s rlar n n nas l benzer fikirlerden kaynakland n gösteren materyalleri bir araya getirmifltir. Yaz s nda ayn ruhsal süreç hakk nda flunu söylemektedir; üç inan fl da pek çok ö eyi aç klar; Demeter mitinin de kayna d r. Akl mda bitki hayat n n insan hayat ile karfl laflt r lmas var. Eski zamanlarda sadece a açlar n büyümesi, çiçek açmas ve solmas hayvanlar n ve insanlar n koflullar ve geliflimi ile karfl laflt r lmakla kalmam fl; belki de flimdi daha aç k biçimde dilde ve insanlar n adetlerinde tah llar ile insanlar n benzerlikleri su yüzüne ç kmaktad r. 3 Mannhardt ile birlikte folklorik mitoloji muzaffer ilerleyifline bafllar. Egemen oldu u gün yaflanm fl ve ard nda bir dizi önemli anlay fl b rakm flt r. Ancak çal flman n pek çok dal gibi o da tek yönlülük ve abart ya ba l olarak bozulmufl ve a r elefltirilere neden olmufltur. Mannhardt n düflüncelerinin önemi en belirgin biçimde ngiliz antropolog Sir James Frazer (1854-1941) üzerindeki etkisinde kendini göstermifltir. Frazer n kitaplar Spirits of the Corn and of the Wild ve Adonis, Attis, Osiris (M s r n Ruhlar ve Adonis, Attis, Osiris) bu etkiye flahitlik eder. 7 May s 1876 tarihinde Karl Müllenhoff a yazd bir mektupta Mannhardt flunlar yazm flt r: Ben mitolojilerin tüm ruhsal tepkilerini; Kuhn, Schwartz ve M. Müler ve bunlar n tüm ekolü gibi, do al fenomenler ile ele almaktan çok uza m; hele bunlar sadece gök fenomeni (günefl ya da meteorik) ile ele almaktan çok daha uza m; fliirsel ve edebî üretimi mitolojinin üretilmesinde temel faktörler olarak de erlendirmeyi ve gerekli sonuçlar ç - karmay ö rendim. Di er yandan, ilk mitlerin bir bölümünün kökenlerini do- aya iliflkin fliirlerden ald na inan yorum; biz art k bunu kolayl kla kavrayam yoruz ve (ça dafl ilkellere olan) benzerliklerle aç klanmas gerekiyor. Bu benzetmeleri yapabilmemiz tam bir tarihsel kimli i ifade etmemektedir, ancak benzer bir kavramsallaflt rma ve benzer bir geliflim aflamas na benzer bir yatk nl ktan faydalanmaktad r. 4 Bu Mannhardt n ölümünden bir y l sonra 1881 de A. Bastian taraf ndan Der Völkergedanke im Aufbau einer Wissenschaft vom Menschen ( nsan Bilim Aç s ndan Kolektif ya da Etnik Fikirlerin Fonksiyonu ) adl tezinde ortaya konan bir fikirdir. Bastian burada insan ruhunda var oldu u görülen ve bu nedenle her yerde ve her ça da ifade edilebilecek Elementargedanken ( temel fikirler ) üzerinde durur. Bu yönlendirici bir düflüncedir ve baz flekillerinde oldukça a rl kl d r; birbirinden ayr yerlerde benzer inançlar tek bir kökenden geliyor kabul edilerek ele al nd nda dengeyi yeniden sa layabilir. Bu flekilde daima http://www.millifolklor.com 199

etkileyici bir l ml l a sahip olan Mannhardt hem folklor hem de din tarihi alanlar nda modern alimler için bir öncü olmufltur. Ancak, daha sonra yap lan araflt rmalar topra a dair âdetlerin ve görüfllerin Hint-Avrupa alanlar ndan çok daha uzaklarda var oldu unu ortaya koymufltur. Mannhardt taraf ndan yeniden yap - land r lan popüler inançlar n kökenlerini Hint Avrupa kültürünün daha eski aflamalar nda de il, çok daha eski tarih öncesi tabakalarda aramal y z. Mannhardt yukar da yer alan mektubunda hiç flüphesiz en önemli do a mitolojisi uzman olan Max Müller den (1823 1900) bahsetmektedir. O sadece dinler tarihi ö rencisi de il, ayn zamanda büyük bir dilbilimciydi. Tan nm fl bir Sanskrit ö rencisi olarak Hint kaynaklar na do rudan ulaflabiliyordu; Adalbert Kuhn bunu ancak k smen gerçeklefltirebilirdi. Max Müler ayn zamanda Vedic metinleri ilk yay mlayan kifli olmufl ve bu arkaik ve genellikle karmafl k ilahileri yorumlamas ile ün kazanm flt r. Asl nda Hint mitolojisi konusunda en özel bilgilere ulaflmak için her fleye sahipti. Bir kiflinin yaflad zaman n ruhu genellikle yorumunu belirler. Max Müller in yaflad dönemde genel olarak sahip olunan düflünce çok tanr l dinin bir do a kültü oldu udur. Bu düflünce do a panteizmi ve panenteizme e ilimli olan Romantiklerden kaynaklan yordu. Daha önce belirtti imiz gibi, Brahman n metaforlar içeren dili bu görüfllere imkan tan - yordu. Max Müller için Aryan tap na n n oluflumunun temelinde korku veren gök gürültüsü de il, daha sevecen bir fenomen olan gün do uflu yer almaktad r. Fenomenini yaz ile k fl n çat flmas ve bahar n geri gelifli üzerine kurmufltur. Do aya iliflkin nispeten modern hislerle günün do ufluna de er vermifltir. Do ada hiçbir görüntü yoktur ki, felsefenin hiçlik karfl s nda flaflk na dönmenin en büyük erdem oldu unu ö retmeyi istedi i bizler için bile gün do uflundan daha etkileyici olsun. Kald ki, eski zamanlarda hayranl k duyma gücü insano luna verilmifl en büyük lütuf olarak kabul edilmifltir ve insan ne zaman daha yo un hayranl k duyarsa, kalbi nefle ile memnuniyet duydu- unda ve güçlendi inde; Ifl klar tanr s, yaflam, aflk ve mutluluk tanr s! yaklafl m ortaya ç kar. 5 Bu sadece modern ve çok romantik bir kimsenin fliirsel olarak kendinden geçifli olarak düflünülmelidir. Bu tarzdan afl r l klar ilkel düflünce ve hisler hakk nda bilgi sahibi olan Malinowski taraf ndan elefltirilmifltir: lkeller aras nda yaflayan mitler üzerinde yapt m çal flmalara dayanarak, ilkel insan n çok s n rl bir ölçüde de olsa do aya karfl saf bir artistik ya da bilimsel ilgisi oldu unu söyleyebilirim; fikirlerinde ve hikâyelerinde sembolizme fazla bir yer yoktur ve asl nda mit bofl bir rapsodi, amaçs zca ortaya at lan kibirli hayaller yoktur, çok çal flan, son derece önemli kültürel bir güç vard r. 6 Max Müller in sundu u aç klamay göstermek için Hint Tanr ças Saranyu dan bahsetmek istiyorum. Kuhn ile birlikte Yunan Erinys in benzer sesine önem vermektedir. Yine de onu f rt na bulutlar n n de il, gün do uflunun kiflisellefltirilmifl hali olarak görmektedir. Bu nedenle onu Ushas ile karfl laflt r r, bu özellikle her ikisinin de ikiz annesi olmas ndan kaynaklanmaktad r (Saranyu özellikle Vedic tap na n n ünlü ikiz ilahi varl klar olan Asvinlerin annesi olarak bilinir). Ancak Athena da ikiz annesidir. Bu yüzden Athena da sabah alacakaranl tanr ças d r, bunun kan t, sabah alacakaranl n n do u yönündeki gökyüzünden do uflu gibi, Zeus un bafl ndan do du u mitidir. (Sonuçta, Hindistan da do u mardha divah ya da cennetin aln olarak bilinir!) Bu flekilde, Sankritçede hem uyand rmak hem de bilmek an- 200 http://www.millifolklor.com

lam na gelen budh fiili erkekleri uyand ran ve onlar bilgiye yönlendiren tanr - ça oldu u düflünülürse, Athena n n bilgeli i aç klanm fl olur. 7 Art k böyle hayali aç klamalar için sözcükleri harcamaya gerek kalmam flt r. Do a mitolojisi tan mlamas nda bir noktan n aç klanmas gerekmektedir. Do a fenomenine duyulan hayranl k kiflisel bir ilahi varl n ortaya ç k fl n nas l sa lar? Heyecan; ya da gök gürültüsü, korku ya da dehflet; bildi imiz mitolojiyi nas l gelifltirir? Max Müller in kafas n kurcalayan bu sorun olmufltur. Sistemin temel tafl n oluflturan bir çözüm bulana kadar durmam flt r. Bir dilbilimci olarak arad ipucunu ilkel insan n duygular n ifade etti i formda bulmufltur. Filoloji uzman Christian G. Heyne de antik ça insan n n duygular ile beslenerek hayal gücü aç s ndan alg lad klar n yeniden yaratt fikri ile karfl - lafl yoruz. Bu imaj duygular n ifade edildi i bir dilde ortaya ç kar çünkü ilkel insan soyut düflünceler oluflturamaz. Soyut gerekçelendirme örne in, babal k ba lam nda ortaya ç kar. Max Müller de benzer bir mant k ortaya koymufltur. O da ilkel dilin soyut de il görsel oldu una inanm flt r. Günün do uflu ifadesinde bile saf bir zaman kavram m vard r yoksa do uflu gerçeklefltirmesi beklenen bir arac yok mudur? Max Müller e göre zihin hassas ve kelimelerle dolu oldu u sürece, geceden ve gündüzden, yazdan ve k fltan, bunlara bireysel, aktif, cinsellikle belirlenen ve sonunda da kiflisel bir karakter ile at fta bulunmaks z n bahsetmek mümkün olmazd. Bu fenomenler ya, kendi sindirilmifl düflüncelerimizde oldu u gibi, hiçbir fley de ildir, ya da bunlar belli bir fleydir ve böyleyse bunlar sadece güç olarak de- il güç ile donanan varl klar olarak alg - lanabilir. 8 Dilin hissi, görsel yap s fiillerde de görülür. Bunlar tam, ilkel öneme sahiptir ancak soyut düflüncelere henüz yerleflmemifltir. Örne in takip etmek fiili birinin bir baflkas n n arkas ndan gitti i varsay m n içerir ve zaman içinde daha sonra ortaya ç kmak anlam nda anlafl lmamal d r. Bu nedenle, güneflin günün a armas n takip etti i söylendi inde baflka bir varl seven ve onu kucaklamak isteyen bir varl k alg lanmaktad r. lkel insan için güneflin do uflu ayn zamanda gecenin güzel bir çocu a hayat verdi i and r. Böyle hayal gücü olan bir dil varsayarsak, medeniyetle ve soyutlamalarla birlikte anlam kaymalar olmas n beklemeliyiz. Ancak, Max Müller baflka bir dilbilimsel fenomen ortaya atar: çok anlaml l k ve eflanlaml l k. Pek çok nesnenin birden fazla niteli i oldu undan zaman içinde her birine çok çeflitli adlar verilmifltir; çok anlaml l k. Bir özellik birden fazla nesneye atfedilebilece inden kelimeyi bu niteli i aç s ndan farkl duygularla anlamak mümkün olmufltur; yani bir s fat çok farkl nesneleri ça r flt rabilir: eflanlaml l k. Mitolojik fikirlerin geliflimi aç s ndan bunun anlam, Max Müller in mant - na göre Hint geleneklerinde görülebilir. Creuzer in çal flmalar n n bafllang ç noktas olan Siva ya da Mahadeva mitleri ya da Vishnu ve Krishna mitleri çok k ymetlidir; Hindistan topraklar ndan yabanî ve fantastik bir bitki olarak geç ortaya ç km flt r. Veda Aryan kabilelerinin gerçek ilahî kayna d r; Hesiod karikatürünü vermifltir. 9 Daima ve do as itibariyle ilahiyat bilen insan ruhu dilin karfl konulmaz gücü ile, do a üstü güçlerin imajlar ndaki özel bir yöne yönlendirilmifllerdir. Bu yönün ne oldu unu bilmek istersek, bunu Veda da buluruz. Metindeki tanr lar ard nda oyuncular olmayan, yarat c lar de il, insanlar taraf ndan yap lm fl maskelerdir; onlar numina ( ilahi güçler ) de il, nomina d r ( sadece isim ): gerçekli i olmayan isimler, kutsal olmayan gerçek varl klar. Max Müller bu geliflmeye dil hasta- http://www.millifolklor.com 201

l ad n vermifltir. Bir zamanlar anlaml olan çok anlaml l k ve efl anlaml l k bafllang çta birbirinden ayr olan betimlemelerin birbirine kar flmas na neden olmufltur. Fiillerden oluflan bir koleksiyon içinde bir teki öne ç kar lm fl oldu- undan ve tanr n n takdir edilen do ru ad haline gelmifl oldu undan mitolojik bir söyleyifl ortaya ç km flt r. Dil hastal terimi talihsizce ortaya at lm fl bir terimdir ve Max Müller in tüm dil yap s ndaki zay fl n ortaya ç - kar r. Sonuçta do al olmayan dilbilimsel bir karmafla ve kar fl kl k süreci nesiller boyunca anlaml ve güvenilir olan bir mitolojiyi nas l yaratabilir? Numina de il, nomina! Tamamen güçlü kiflisel karakterleri nedeniyle bizi her zaman etkilemifl olan pagan tanr lar için böyle bir fley nas l söylenebilir? fiu durumda Zeus ve Wodan, Indra ve Donar sadece içi bofl isimlerden mi ibaretti? Onlar gerçek tanr lard ; insan neredeyse etten ve kandan olufltuklar n söyleyebilirdi; betimlemeleri ile son derece insan, eylemleri ile son derece inand r c. Hayata güçlü biçimde müdahale edebildiklerinden sayg talep etmifllerdir; onlara güçleri ve karakterlerine göre hayranl k, güven ve aflk duyulmufltur. Mitoloji bir dil hastal de ildir, insanlar için çok aç k olan bir gerçektir, kendi varl klar nda do an n ya da kendilerinin s n rs z ve muammal yönlerini bar nd r r. Max Müller in teorisi bir kez daha on dokuzuncu yüzy l insan ile var oldu- unu bildi i çeflitli inançlar aras ndaki uçurumu bir kez daha göstermektedir. Modern insan n ruhu kendisini H ristiyanl ktan uzaklaflt rd ölçüde, öz dogmadan uzaklaflt r l rken ve gizem hissi kaybolurken, H ristiyanl n saf bir ahlak bilgisi olarak bozulmas na izin verdi- i ölçüde, insano lunun di er dinleri anlay fl da ortadan kalkm flt r. Ona göre bu dinler öylesine saft ki, derin befleri deneyim ile herhangi bir ba lant lar olamazd. Max Müller in teorisi inanc hiçbir zaman kavrayamam fl oldu unu aç kça göstermektedir. O yaflad zamana has bir insand. Y llar boyunca onu destekleyen heyecanl destekçileri olmufltur. ngiltere de G.W.Cox onun sad k bir hayran idi. 10 Fransa da o dönemde Max Müller gibi bir dilbilimci ve din tarihçisi olan M. Breal onun teorilerini yaym flt r. 11 A Reville gibi itibarl bir bilim adam 1881 y l nda do al fenomenlerin mitolojik aç klamalar n n gerçek anlamda dini ö eler aç s ndan tamamen bofl fliirsel gezintiler oldu- unu iddia etmifltir. Asl nda kült do adaki sürecin bir taklididir; Reville bir flekilde merkezi bir fikirle ilgili olan ve karmafl k bir kült davran fl içerisinde bir araya gelebilecek ba ms z semboller olarak alg lad ö eleri analiz eder. 12 Ne kadar zekice gerçeklefltirilmifl olursa olsun analiz tek bafl na yetersizdir. Ayn flekilde, ne kadar zekice düflünülmüfl olursa olsun, düflüncelerin yap s da yetersizdir. Ancak ilkel dinî hayat n do ru biçimde gözlenmesi kayda de er bir anlay fl ortaya koyar. NOTLAR 1 Wilhelm Schwartz, Indogerrnanischer Volksglaube (Berlin, 1885), s. x. 2 Ibid, s. 225. 3 Wilhelm Mannhardt, Mytologische Forschungen, (Strassburg, 1884), s.351. 4 Ibid., s. xxv. 5 Max Müller, Chips from a German Workshop, vol. 2 (New York, 1869)s.94. 6 Bronislaw Malinowski, Myth in Primitive Psychology (New York, 1926), reprinted in Magic, Science and Religion (New York, 1954), p. 97. 7 Max Müller, lectures on the Science of Language, 2 nd ser: (London, 1860), pp.484. 8 Müller, Chips, s. 56. 9 Ibid., s. 76. 10 G. W. Cox, The Mythology of Aryan Nations (London, 1870; An Ontroduction to the Science of Comparative Mythology and Folklore (London, 1881). 11 M. Bréal, Mélanges de mythologie et de linguistique (Paris, 1887). 12 A. Réville, Prolégoménes de I histoire des religions, 2nd ed. (Paris, 1881). 202 http://www.millifolklor.com