TOPLUMUN GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLERLE İLGİLİ BİLGİ DÜZEYİ VE BU ÜRÜNLERİ KABUL EDERLİK DURUMU

Benzer belgeler
Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

YUMURTA ÜRETİMİ VE İHRACAT Yeni Hedefler ve Potansiyel Problemler DERYA PALA YUM-BİR HAZİRAN 2010 ANKARA

Organik Tarım ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

ORGANİK AVRUPA AVRUPA ORGANİK GIDA PAZARI VE SANAYİSİNİN STRATEFİK BİR PROFİLİ

Katılım Öncesi Risk İletişim Semineri 6-7 Mayıs 2014 Belgrad/Sırbistan

Üniversite Öğrencilerinin Genetiği Değiştirilmiş Gıda Ürünlerine Bakışı. Perceptions of University Students towards Genetically Modified Food Products

İnönü Üniversitesi Biyoloji ve Gıda Mühendisliği Bölümü Öğrencilerinde Genetiği Değiştirilmiş Organizma Bilinci ve Bilgi Düzeyi

Tüketici Alışkanlıkları Anketi, Hazır Giyim. Ağustos İstanbul

Annelerin genetiği değiştirilmiş organizmalara yönelik bilgi durumları ve tutumları

ADIM ADIM YGS- LYS 92. ADIM KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

10. SINIF KONU ANLATIMI 37 KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

Bitkisel Üretimde Genetiği Değiştirilmiş Ürünler: Efsaneler ve Gerçekler

Gıda Güvenliği, GDO lar ve Sağlıklı Beslenme. Yrd.Doç.Dr.Memduh Sami TANER (Ph.D.)

12. SINIF KONU ANLATIMI 7 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Tıp fakültesi öğrencilerinin genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarının belirlenmesi

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Modern Bitki Biyoteknolojisi

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

GMO GDO. Halime Nebioğu. İstanbul Üniversitesi

Sağlıklı Tarım Politikası

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Üniversite öğrencilerinin biyoteknoloji ve genetiği değiştirilmiş gıdalar ile ilgili tutumları

Bir yandan bu katkı maddelerinin bulunmadığı yiyecekleri. Sağlıklı Olmanın Yolu, Doğal Beslenmeden Geçiyor. Derleyen: Mustafa Koç

Biyoteknolojik Uygulamalara ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) İlişkin Tüketici Davranışları

Dr. Gıda Müh. Sibel ÖZÇAKMAK

Ayakkabı Sektör Profili

GIDA BİYOTEKNOLOJİSİNDE GÜVENLİK GIDA BİYOTEKNOLOJİSİNDE UYGULAMALARI. Neslihan ATLIHAN

HABER BÜLTENİ Sayı 31

TÜRKİYE DE BİYOGÜVENLİK KONUSUNDA YAPILAN DÜZENLEMELER VE UYGULAMALAR

TEST REHBER İLKELERİ PROGRAMI ULUSAL KOORDİNATÖRLER ÇALIŞMA GRUBU 26. TOPLANTISI (8-11 Nisan 2014, Paris)

Değişen Dünya ve GDOlar

HABER BÜLTENİ Sayı 4

HABER BÜLTENİ xx Sayı 34

Standard Eurobarometer EUROBAROMETER 7 AVRUPA BİRLİĞİNDE KAMUOYU BAHAR Bu rapor Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği için hazırlanmıştır.

HABER BÜLTENİ Sayı 10

OECD TARIMSAL POLİTİKALAR VE PİYASALAR ÇALIŞMA GRUBU

TEBLİĞ. a) 29/12/2011 tarihli ve üncü mükerrer sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine dayanılarak,

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19

HABER BÜLTENİ Sayı 26

EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU

HABER BÜLTENİ Sayı 17

HABER BÜLTENİ xx Sayı 35

HABER BÜLTENİ xx Sayı 22

İçindekiler İçindekiler... 2 Şekil Listesi Bağ Ve Bağ Ürünleri Sektörü Dünya da Bağ ve Bağ Ürünleri Sektörü Bağ Alanı...

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

BATMAN TİCARET BORSASI

HABER BÜLTENİ xx Sayı 5

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

COĞRAFİ ETİKETLİ ÜRÜNLERE İLİŞKİN TÜKETİCİLERİN TUTUM VE DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

GELENEKSEL GIDA VE DİĞER TEMEL KAVRAMLAR

HABER BÜLTENİ Sayı 24

Mehmet Emin Turgut Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Yem Dairesi Başkanı. Antalya-18 Nisan 2016

ANTEP FISTIĞI DÜNYA ÜRETİMİ

2014 YILI ŞUBAT AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Marmara Üniversitesi Hemşirelik,Istanbul, Turkey

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM

HABER BÜLTENİ xx Sayı 38

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye

Sağlık Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Dair Bilgi Tutum ve Davranışları

Anket`e katılan KOBİ lerin ait olduğu branş 10,02% 9,07% 5,25% 3,10% Enerji sanayi. Oto sanayi. Gıda sanayi. Ağaç sanayi. İnformasyon teknolojisi

HABER BÜLTENİ xx Sayı 39

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA COĞRAFİ İŞARETLER

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği

Küresel Girişimcilik Endeksi Türkiye 2014 Sonuçları

Enerji ve İklim Haritası

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALARA (GDO) DAİR BİLGİ DÜZEYLERİNİN VE GÖRÜŞLERİNİN BELİRLENMESİ *

5.1. Ulusal Yenilik Sistemi 2023 Yılı Hedefleri [2011/101]

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

HABER BÜLTENİ Sayı 29

ZEYTİNYAĞI SEKTÖR RAPORU-2013

MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, gıdaların mikrobiyolojik kriterleri ile gıda işletmecilerinin uyması ve uygulaması gereken kuralları kapsar.

İLAÇ, ALET VE TOKSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Dr. A. Alev BURÇAK Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

GDO VE DĠĞER BĠYOTEKNOLOJĠLERDE RĠSK DEĞERLENDĠRMESĠ

HABER BÜLTENİ Sayı 3

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

Milli geliri yükselterek, döviz rezervlerini artırarak, her yıl ortalama yüzde 5 büyüyerek bir ülkeyi değiştirmek mümkün olmuyormuş!

ET ÜRÜNLERİNDE FARKLI HAYVAN TÜRLERİNİN ELISA TEKNİĞİ İLE TESPİT EDİLMESİ

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER (GDO) ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME. Mahmut ARIKAN

HABER BÜLTENİ xx Sayı 6

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

2014 YILI EYLÜL AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

RAKAMLARLA DÜNYA ÜLKELERİ

Tilapia Yetiştiriciliğine Giriş

Sami EROL Gıda Mühendisi Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Dairesi

SANAYİ SEKTÖRÜNDEKİ ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EV) GÖSTERGELERİ

Halkın Genetiği Değiştirilmiş Ürünlere/Üretilme Süreçlerine Yönelik Algıları ve Etik İnançları

Transkript:

TOPLUMUN GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLERLE İLGİLİ BİLGİ DÜZEYİ VE BU ÜRÜNLERİ KABUL EDERLİK DURUMU Deniz Türküm Atikcan, Alper Bülbül, Oya Coşkun, Işık Batuhan Çakmak, Onur Can Özkan, Özen Taş Danışman: Dr. Elif Durukan ÖZET 1996 da piyasaya sürülmesinden bu yana, Dünya çapında artan ekim alanları genetiği değiştirilmiş (GD) ürünlerin gelecekte yaygın kullanılacağını göstermektedir. Gıda alanında modern biyoteknoloji tekniklerinin kullanımı bu ürünlerin insan-hayvan sağlığı ve çevre üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerin belirlenmesi, önlenmesi ve meydana gelecek zararların kontrol altında tutulması için alınacak önlemleri kapsayan biyogüvenlik kavramını da gündeme getirmiştir. Biyogüvenlik unsurları içinde halkın eğitimi ve katılımı önem arz eden konulardan biridir. Biyogüvenlikte Cartagena protokolünün 23. Maddesi biyogüvenlik konusunda halkın bilinçlendirilmesini, eğitimine ve katılımına yardım ve teşvik etmeyi, karar mekanizmalarında alınan kararların sonucunun halka açıklanmasını, karar vermede halka danışmayı zorunlu hale getirmektedir. Bu nedenle halkın bu konudaki bilgi düzeyinin yüksek olması son derece önemlidir. Toplumun GD ürünlerle ilgili bilgi düzeyi ve bu ürünleri kabul ederliği ile ilgili yapılan çalışmaların çoğu tüketici araştırmaları olup pazarlama stratejileri geliştirmeye yöneliktir. 1990 lı yıllarda yapılan araştırmalarda tüketicilerin bu ürünlerle ilgili bilgi düzeyinin genel olarak tüm toplumlarda düşük olduğu ancak yine de çoğu toplumda genetiği değiştirilmiş ürünlere karşı pozitif bir bakış açısının bulunduğu ve halkın bu tür ürünleri satın almaya karşı olumlu bir tutuma sahip olduğu saptanmıştır. Son yıllarda ise bilgi düzeyinin yine düşüktür. Geri kalmış ve gelişmekte olan toplumlarda GD ürünleri kabul etme oranı yüksektir; bu durum bu toplumların gıda ihtiyacının daha büyük ve acil oluşuna, politikacılara ve medyaya çok sorgulamadan inanılmasına bağlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde GD ürünlere bakış açsısı olumsuz yöndedir; algılanan faydalar daha az olup algılanan risk çok daha yüksek seviyededir. Ancak bu toplumların da daha ucuz olması, ürün etiketlerinde mutlaka belirtilmesi şartıyla GD ürünleri satın alıma, tüketme eğiliminde oldukları görülmektedir. 1. GİRİŞ Canlıların gen dizilimi genetik olarak değiştirilerek ya da bu canlılara çeşitli mikroorganizma, bakteri, virüs, hayvan ve bitkilerden gen aktarımı yoluyla kendi doğasında olmayan bir özellik kazandırılmasıyla oluşturulan yeni organizmalara Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) denilmektedir. Dünya Sağlık Örgütüne göre; dünya nüfusunun hızla artışı ile aşırı miktarda ihtiyaç duyulan gıda üretimi için tarımsal ilaç kullanımının azaltılması, verimliliğin artırılması, uygun olmayan iklim koşullarında bile ürün alınabilmesi, besin değerinin ve raf ömrünün artırılması gündeme gelmiştir. Bunun ise üretim biçiminin değiştirilmesi ile mümkün olabileceği ve böylece dünyadaki açlığa çare bulunabileceği savunulmaktadır [1]. Genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı toplumun değişik kesimleri farklı tutum sergilemektedir. Bazı kesimler karşı çıkarken, bazı kesimler ise bu uygulamalara olumlu bakmaktadırlar. 1

Tablo 1: Genetiği değiştirilmiş organizmalara karşı çıkanlar ve onları destekleyenler Kimler karşı çıkıyor? Organik tarımcılar Çevreci örgütler Tüketici örgütleri Bazı politikacılar Tarımsal üretici örgütleri Küreselleşme karşıtları Bazı akademisyenler... Kimler destekliyor? Üretici firmalar Tarımsal üreticiler Bilimsel kurumlar Uzman kamu kuruluşları Bazı ülkelerde tüketiciler... Karşı çıkan kesimlerin öne sürdüğü nedenler arasında; genetiği değiştirilmiş organizmaların insan sağlığına olumsuz etki yapması, çevrenin biyolojik yapısını değiştirebileceği, dışa bağımlılığı artırabileceği düşünceleri, ülkelerin tarım sektörlerini tekelci firmaların eline teslim eden ürünler olmaları, pazar payında çıkar çatışmaları yaratmaları ve bunların yanında, dile getirilmeyen gerekçeler bulunmaktadır [2]. Olumlu bakanlarsa; üretici firmaların mal satma kaygısı olduğunu, tarımsal üreticinin verimini ve gelirini artırma arzusunun bulunduğunu, bilimsel kurumların karşılaştırmalı risk analizlerinde alternatif yolların daha üstün olmadığını değerlendirmeleri ve tüketicinin bilime ve teknolojiye güveninin olduğunu düşünmektedirler [2]. Görüldüğü üzere GDO konusundaki görüşlerin belirli bir nedene bağlanamaması ve izlenen farklı politikalar, çeşitli kültürlerde, kültürlerin de etkisiyle genetiği değiştirilmiş organizmalara karşı farklı anlayışları ortaya çıkarmıştır. Toplumların sosyopsikolojik ve kültürel yapısı toplumun GDO lara karşı tutumunda oldukça etkilidir [3]. Bu çalışmada değişik ülke toplumlarında yapılan araştırmalardan elde edilen çıkarımlardan yola çıkarak, toplumların genetiği değiştirilmiş organizmalara özellikle de gıdalara karşı bilgi, bilinç, tutum ve davranışlarını ortaya koyan bilgiler derlenmiştir. 2. AMERİKA ABD de 2004 yılında yapılan FP+1 anketinde tüketiciler hedef alınmış ve birçok önemli sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçların en büyüğü, rast gele tüketicilerin durumlarıyla genetiği değiştirilmiş gıdalar konusunda toplum eğitiminden geçmiş kişilerin durumlarının arasında uçurum bulunmasıdır [4]. ABD de genel anlamda genetik modifikasyon farkındalığı düşük olarak saptanmaktadır. Yapılan anketlere göre de Amerikalılar, genetik modifikasyonun en fazla bitkilerde uygulanmasından hoşnutluk duyarlarken en az hoşnutluğu insan uygulamalarında göstermektedirler. Bunun yanında, Amerikalılar, FDA, bilim adamları ve çiftçilerin genetiği değiştirilmiş gıdalar hakkındaki bilgi(lendirme)lerine güvenmektedirler; buna karşın, yapılan çalışmalara göre Amerikalıların GDO konusundaki bilgi düzeyleri düşüktür. Bu konulardaki öngörü ve düzenlemelerin bazı toplum ve devlet birimlerince uygulamaya geçirilmesini beklemektedirler [5]. Amerikalıların FDA ya güvenleri, bir etiket çalışmasıyla ortaya konmuştur. ABD de araştırmacı Roe ve Teisl ülkelerinde yaşayan 1898 kişi ile 3681 adet ürün etiketi üzerinde bir anket çalışması yapmışlardır. Hazırladıkları anket formlarını elektronik posta (e-mail) ile kişilere göndermişler ve cevapları değerlendirmişlerdir. GDO içeriği hakkındaki etiket bilgilerinin güvenilirliği araştırıldığında ABD de yaşayan insanlarının büyük bir çoğunluğunun FDA kuruluşuna güvendiği görülmektedir. Ancak etiketler üzerindeki bilgilerin yeterliliği ve açıklığı ile ilgili sonuçlarda ise etiket bilgilerinin yetersiz olduğu 2

sonucu çıkmıştır. ABD de satılan ürünlerin üzerindeki etiketler açısından satın alınma sıklığı incelendiğinde daha çok FDA ve USDA kuruluşları tarafından etiketlenen ürünlerin daha gönül rahatlığı ile alınıp tüketildiği görülmektedir [6]. Şekil 1: Food Policy Institute un Amerikalıların GDO bilgi düzeylerine ait çalışmalarının sonucu (2003) [5]. Güney Amerika da da durum benzerdir. Venezüella çalışmaları, toplumun bilgi düzeyinin biraz olsun arttığını ortaya koysa da büyük miktardaki değişiklikler saptanmamıştır. Venezüella-Caracas ta da 200 tüketici üzerinde bir anket çalışması yapılmış ve ankette gıda güvenliğinin algısı hakkında 2 farklı soru sorulmuştur. Birinci soruda pestisit kalıntısı, katkı ya da koruyucu maddeler, mikrobiyal bulaşma, antibiyotik veya hormonlar, biyoteknoloji gibi gıdalarda bulunabilecek risk faktörlerinin hangilerinin kendilerini ilgilendirdiği sorulmuştur. Tüketicilerin %37,8 inin mikrobiyal bulaşmadan endişe duydukları, biyoteknolojiyi ise tehlikesiz gördükleri görülmektedir (Tablo 2). Ancak Hoban (1999), ABD deki tüketicilerde mikrobiyal kirlemenin daha çok endişeye neden olduğunu (%69) ifade etmektedir [6]. Tablo 2: Tüketicinin gıda riski üzerindeki algısı [6]. Risk (%) Zirai ilaç kalıntısı 13,0 Katkı veya koruyucu 8,8 Mikrobiyal bulaşma 37,8 Antibiyotikler veya hormonlar 4,7 Işınlanmış gıdalar 6,7 Biyoteknoloji 0,0 Hiçbiri 11,9 Diğer 17,1 İkinci soruda ise yukarıda Tablo 2 de yer alan faktörlerin zarar derecelerinin sınıflandırılması istenmiştir. Tüketicilerin vermiş oldukları yanıtlar incelendiğinde zirai ilaç kalıntısının tehlike boyutunun %76,2 oranında ciddi tehlike olarak algılanırken ikinci sırada %75,7 ile ışınlanmış gıda gelmektedir. Buna karşın biyoteknoloji konusunda (genetiği değiştirilmiş organizma- GDO) ise ankete katılan tüketicilerin %41,5 inin tehlike konusunda bir bilgilerinin olmadığı anlaşılmıştır. 3

Tablo 3: Tüketicinin gıda güvenliği üzerine algısı [6] Ciddi Tehlike % Hafif Tehlike % Tehlikeli Değil % Tehlike Bilinmiyor % Zirai ilaç kalıntısı 76,2 16,6 2,1 5,1 Katkı ve koruyucu madde 44,0 40,9 4,7 10,4 Mikrobiyal bulaşma 51,8 16,1 11,4 20,7 Antibiyotik veya hormon 22,8 48,2 20,2 8,8 Işınlanmış gıdalar 75,7 14,5 1,0 8,8 Biyoteknoloji 13,4 19,7 25,4 41,5 Tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun biyoteknolojinin çeşitli alanlarda kullanımı konusunda az tedirgin oldukları anlaşılmaktadır. Sonuçlar Tablo 4 teki gibidir. Tablo 4: Biyoteknolojinin çeşitli sahalarda uygulanmasının tüketiciler tarafından kabul edilebilirliği (1: ret, 10: kabul) [6]. Uygulama Mahsul yetiştiriciliğinde kullanımı 6,40 Daha az yağlı ve daha çok vitaminli gıdaların üretilmesinde 6,86 Mısır üretiminde zirai ilaçların kullnımının azaltılmasında 7,06 İnsülin enziminin veya tibbi ilaçların hazırlanmasında 6,40 Hastalıklara karşı dayanıklı çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesi 6,38 Gıda maddelerinin hazırlanması 5,03 Ortalama, x GDOların bilinip bilinmediği ile ilgili bir soruya tüketicilerin genel yanıtı yaklaşık %51 evet %49 hayır olmuştur. Ürün üzerinde GDO tanımlayan sembol ya da bilgi bulunsun mu? sorusuna yanıt ise %92 oranında evet olmuştur. Brezilya da gerçekleştirilen bir çalışmada bilgi düzeyi ve tutumun; yaş, cinsiyet, ekonomik düzey ve coğrafi konuma bağlı olmasının yanında bunu belirleyen asıl ve kaçınılmaz etkenin halkın/bireyin eğitim düzeyi olduğu tespit edilmiştir. Halkın GDO lara olan tepkisinin %90 ının genetiği değiştirilmiş gıdalar üzerine olduğu anlaşılmıştır. Eğitim düzeyinin yetersiz olduğu bölgelerde bireyin sadece ham ürünlere (mısır, domates, soya fasulyesi vb.) karşı tepkili olduğu, bu ham ürünlerden elde edilen ürünlere (mısır gevreği, ketçap vb.) karşı yüksek bir tepkiye sahip oldukları anlaşılmıştır. 3. AVRUPA Avrupa da da durum diğer bölgelerde olduğundan çok büyük farklılıklar göstermemektedir. Avrupa nın GD gıdalar konusundaki durumunu başlıca olarak Eurobarometer adı verilen anketten öğrenmekteyiz. Amerika nın FPI anketine benzeyen bu ankette de toplum bilgisini ölçen ve Evet ya da Hayır yanıtlarının ağırlıkta olduğu sorular bulunmaktadır. Bu ankete göre, Avrupalılar, gıda ve tarım sektörü konusunda eğitim sistemlerini eleştirmekte ve daha fazla bilgi talep etmektedirler [7]. 2006 yılında gerçekleştirilen Uluslar arası Gıda Bilgisi Konseyi 1 anketi de, toplumun neredeyse 2/3 ünün biyoteknoloji hakkında çok az bilgisi olduğunu ya da hiç olmadığını söyleyerek eğitim durumunun ciddiyetini doğrulamaktadır [8]. 1 International Food Information Council (IFIC) 4

Tablo 5: AB ülkelerinde biyoteknoloji konusundaki bilgiler ve görüşülen kişi sayısı [9]. Almanya da, genetiği değiştirilmiş organizmalara karşı toplum bilincini ve kabullenebilirliğini ölçen çalışmalar yapılmıştır. Buna göre; Alman tüketiciler, genetiği değiştirilmiş besinleri onaylamamaktadır. Genetiği değiştirilmiş besinlerin desteklenme oranları, diğer birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi 1996 ve 2005 yılları arasında %56 dan %30 a gerilemiştir. Alman ekonomi pazarında, genetiği değiştirilmiş ürünlerin potansiyeli yüksekken, genetiği değiştirilmiş besinler daha az tercih edilmektedir. Genetiği değiştirilmiş besinler hakkındaki gelecekte yapılacak olan araştırmaların sonucunda Alman tüketicilerin ona olan tutumunun değişmeyeceği öngörülmektedir. Genetiği değiştirilmiş besinler hakkında verilecek olan olası bir eğitimin de genetiği değiştirilmiş besinlere karşı olumlu bir bakış açısı getirmeyeceği düşünülmektedir [10]. Şekil 3: GDO ya karşı tutum modeli [10]. 5

Tablo 6: Almanya daki Biyoteknoloji hakkındaki yüzdelik bilinç düzeyi [10]. Avrupa da yapılan bir diğer bir çalışma da Slovak öğretmenleri kapsamaktadır. Bu çalışmaya göre GD mikroorganizmaların ve bitkilerin, hayvansal GDO lardan daha uygun bulunduğu gözlemlenmiştir, bilgi düzeyi ve tutum arasında hiçbir korelasyon bulunmamıştır. Bilgi düzeyi ve kabullenme arasında zayıf, tutum ve kabullenme (GDO yu kabul etme) arasında da güçlü bir korelasyon bulunmuştur. Ayrıca insanların biyoteknoloji hakkında bilgi düzeyi ne kadar yüksekse o kadar pozitif tutuma sahip oldukları saptanmıştır. Slovak öğretmenler, GDO lu maddeleri vücutlarına herhangi bir şekilde almak konusunda son derce katı olup GDO lu ürünlerle beslenmiş olabilecek hayvanların etini bile yemek istememektedirler. Sonuçlara göre hem modern biyoteknoloji hem de biyoteknolojinin insan ve çevre üzerine avantajları, dezavantajları hakkındaki bilgi düzeyi yeterlilikten çok uzaktır. Bilgi düzeyindeki bu düşüklük bilgi kaynaklarının çoğunlukla medya, internet ve çevre olmasından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmaya göre karşılaşılan en büyük engel, tutumların değiştirilmesindeki zorluk olarak görülmektedir [11]. İsveç te de durum çok farklı görünmemekle birlikte halkın tutumu ilgi çekicidir. İsveç halkı organik besinlere oldukça pozitif tutum sergilerken, genetiği değiştirilmiş besinlere karşı katı bir şekilde negatif tutum sergilemektedir. Genetiği değiştirilmiş organizmalar ise kötü olarak sınıflandırılmaktadır. İsveç halkı gen teknolojisine en negatif tutumu sergileyen halk olarak belirlenmiştir [12]. Kimileri bu katı ve olumsuz tutumun halkın, genetiği değiştirilmiş besinlere karşı yetersiz bilgisinden olduğunu iddia etse de İsveç halkının gen teknolojisi hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır [13]. Bu konuya ilişkin bir diğer çalışma da Hollanda da gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmada domates, tavuk eti, patates ve bunlardan elde edilen ürünler kullanılmıştır. Kullanılanların bazıları GDO lu bazıları doğal olarak alınmış ve sözü edilen ham maddeler ve bunların ürünleri katılımcılara tattırıldıktan sonra hangilerinin lezzetli olduğu ve kabul edilebilineceği sorulmuştur. Sonuç olarak elde edilen verilerde genetiği değiştirilmiş besinlerin sağlıklı olarak algılandığı takdirde tamamen doğal ürünlere tercih edileceği görülmüştür [14]. 4. UZAKDOĞU Doğu Çin in 11 şehrinde yapılan araştırmaya göre, kentsel bölgedeki 213 tüketici genetiği değiştirilmiş besinleri duymuştur; ama biyoteknoloji hakkındaki bilgileri kısıtlıdır. Çinli tüketicilerin genetiği değiştirilmiş besinleri kabullenirlikleri ve satın almadaki gönüllülükleri, diğer ülkelere göre daha fazladır. Genetiği değiştirilmiş besinler hakkındaki bilgi ve onların ücretleri, satın alımlarında en önemli iki faktördür. Aynı zamanda bu faktörler, tüketicilerin tavırlarını da belirlemektedir [15]. 6

Tablo 7 [15]. Güneydoğu Asya nın biyoteknolojik araştırmalar için en iyi tarımsal kapasiteye sahip olan Filipinler de de polarize tartışmalar sürüyor. Hükümet dışı tarımsal alanlar da gen teknolojisi reddedilirken, bilimsel çalışmalar bakımından bu yöntemlere sıcak bakılıyor. Genetiği değiştirilmiş besinlere karşı Filipinler, ABD ye göre daha olumlu bir tutum sergilemektedir [16]. Green adlı sivil toplum kuruluşu tarafından yapılan araştırmalara göre okul kafeteryalarının güvenli olmadığı saptanmıştır. İncelemeye alınan 13 okulun yarıdan çoğu, öğrencilere yiyeceklerinde GDO içeren soya kullandığı belirlenmiştir. Devletin etiketleme zorunluluğu koymasından sonra GDO kullanımının %10 kadar düşüş gösterdiği saptanmıştır [16]. Tayvan da yapılan bir araştırmaya göre Tayvanlıların % 60 ı GDO içeren gıdaları güvensiz bulmaktadırlar. Ayrıca insanların bu konudaki bilgileri artsa bile bu konuda daha iyimser olmadıkları görülmektedir. Bu durumun nedenlerinden birincisi; daha fazla bilgiye sahip oldukça daha kritik ve eleştirel sorular sorup daha şüpheci olmaya başlamalarıdır. Çeşitli yasal organizasyonların insanları bilinçlendirme çabaları GDO nun üzerine yoğunlaşan yaklaşımları pozitif yönde etkilerken, zararı üzerine yoğunlaşan yaklaşımları negatif yönde etkilemektedir. Tüketicilerin yarar üzerine yaklaşımları ne derece çoksa, GDO ya pozitif yönden yaklaşımları da aynı derecede artıyor. Bunlara ek olarak GDO yla ilgili bilginin yanı sıra bilginin kaynağının güvenilirliğinin daha önemli olduğu saptanmıştır. Ayrıca negatif yaklaşım ve tutumların değiştirilmesinin daha zor olduğu bir diğer önemli sonuçtur [17]. 7

5. DİĞER ÜLKELER Yeni Zelanda da genetiği değiştirilmiş organizmaların inançlara aykırı olduğunu düşünülmektedir. Doğadaki bitki, hayvan ve çeşitli organizmaların doğasının değiştirilmesini kendi kültürlerine yakıştıramamalarının yanı sıra genetiği değiştirilmiş besinlerin olası ithalatında dağıtımın adaletsiz olacağı düşündüklerinden dolayı böyle ürünlere sıcak bakılmamaktadır [18]. The National Consumer Forum (NCF) un Güney Afrika daki tüketicilere 2003 te Dünya Tüketici Hakları Günü nde yaptığı bir anketin sonuçları yer almaktadır. 765 kişi sokakta, 169 kişi de internet üzerinden ankete katılmıştır. Elde edilen sonuçlar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir [19]. Tablo 9: Güney Afrika da GDO bilgi düzeyi ve endişelerin yüzde dağılımı [19]. Asya-Pasifik bölgesindeki gelişmekte olan ülkeler doğal floralarının zengin olmasından dolayı genetiği değiştirilmiş ürünlere karşı bir tutum sergilemektedirler. Doğal ürünlerin bu denli çeşitli olması bu halkların gen teknolojisine olan bakış açısını etkilemektedir [20]. 6. TÜRKİYE 2007 yılında İzmir de bir sağlık meslek yüksekokulunun ikinci sınıf öğrencilerini (N=161) kapsayan bir araştırmada öğrencilerin %35,6 sı GDO yu katkı maddeli gıda, %34,5 i hormonlu gıda olarak tanımlamıştır. Öğrenciler tarafından en sıklıkla bilinen GDO %67,4 ile domates olmuştur. GDO lu olmasından sıklıkla şüphe edilen gıdalar ise mısır, pirinç, tavuk eti, buğday ve patatestir. Paketlenmiş gıdaların hammadde içeriğinin GDO olabileceğine dair bilginin eksik olabileceği bilgisinin eksik olduğu görülmektedir. Yaşamın büyük bir bölümünü köyde ya da kentte geçirmiş olmak veya ailenin gelir düzeyi risk algısında fark yaratmamaktadır. Ancak kız öğrencilerin risk algısı erkek öğrencilerden daha fazladır. Bilgi kaynaklarının etkisi incelendiğinde ise GDO ya ilişkin bilgileri aldığı kaynakların birinin aile olması riskin algılanış düzeyini arttırmaktadır. Diğer bilgi kaynakları ise riskin algılanış düzeyini çok fazla etkilememektedir. Öğrencilerden %81,6 sı Türkiye de GDO lu ürünlerin yetiştirilmemesi gerektiğini düşünmektedir. Ancak %77,7 si bu gıdaların piyasada satıldığını, %12,2 si yasal engellere uyulduğunu, %78,2 si etiketlemenin gerekli olduğunu düşünmektedir. Bu çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin GDO yu yaşamlarındaki diğer tehlike kaynaklarına göre daha az tehlikeli gördükleri, GDO lar hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları fakat GDO tüketimine şüpheli yaklaştıkları belirlenmiştir. Bu tablo, AB ülkelerinde yapılan risk değerlendirme çalışmasında tüm toplum için bildirilen genel profil ile uyumludur. Bu sonuç, sağlık çalışanlarının bu konudaki bilgi düzeyinin arttırılmasının gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır [21]. 8

Bir başka çalışma ise bir anaokulunu kapsayan 75 personelin; genetiği değiştirilmiş besinler, hormonlu ve katkı maddeli yiyecekler hakkındaki görüş ve bilgilerinin alındığı bir çalışmadır. Personelin, hormon, katkı maddesi ve genetiği değiştirilmiş besinler hakkındaki bilgisinin kısıtlı olduğu ve sahip olunan bilginin esas kaynağının da televizyon olduğu çalışmadaki önemli saptamalar arasındadır. Personel, hormonların, katkı maddelerinin ve genetiği değiştirilmiş besinlerin insan sağlığı için yüksek risk taşıdığını, bununla birlikte kendilerinin nadiren genetiği değiştirilmiş besinleri satın aldıklarını; hiçbir zaman genetiği değiştirilmiş besinleri vitamin veya besin maddesi katarak vermediklerini; yiyeceklerin üzerindeki etiketleri bazen okuduklarını; ancak etiket içermesinin onlar için yüksek önem taşıdığını ifade etmiştir. Büyük çoğunluk, genetiği değiştirilmiş besinler hakkında bilgilendirilmek istemekle birlikte, çoğunluk, üzerinde genetiği değiştirilmiş besin ibaresi bulunan bir besin maddesi satın aldığını söylemiştir. Kavun, domates, pirinç, üzüm bunlardan bazılarıdır. KARŞILAŞTIRMALAR Genel olarak biyoteknoloji ve genetik mühendisliğinin gıda üretiminde kullanılması Avrupalılar tarafından riskli olarak tanımlanmaktadır. Biyoteknolojinin insülin üretiminde kullanılıyor olması biyoteknolojinin korkunç olarak algılanan tarafına ışık tutmaktadır; bu yüzden de biyoteknolojinin kullanımına ilişkin sakınca boyutu 90 lardaki kadar yüksek değildir. Biyoteknolojiyi kabullenmede Avrupa daki düşük oranın, biyoteknolojiyle ilgili bilgi düzeyiyle yakından ilgisi olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda şu da bir gerçek ki bilim hakkında sahip olunan bilgi, tutumlara da az oranda yansımaktadır. Bu da bize gösteriyor ki insanlar ne kadar da bilgilendirilse, bunu davranışlarına, tutumlarına tam olarak yansıtmayacaklardır. 1990 da yapılan bir Eurobarometer araştırmasına göre de bilgi, eğitim ve biyoteknolojiye olan bakış açısı birbirleriyle çok az ilişkilidir. Avrupalıların yanı sıra Amerikalılar da biyoteknoloji hakkında çoğunlukla kararsızlardır. Almanların GDO hakkındaki bilinçlerinin Amerikalılardan daha yüksek olduğu da saptanmıştır. Avrupalılar ve Amerikalılar arasındaki kabullenme ve bakış açısı farkı Avrupalıların gıdaların nasıl üretildiğini daha çok önemsemelerinden, Amerikalıların ise federal gıda düzenlemesi uygulamasına ve bilime daha çok güven duymalarından kaynaklanmaktadır. Bu da Avrupalıları biyoteknolojinin herhangi bir alt dalına karşı daha şüpheci yapmaktadır. Avrupa nın çoğunluğu genetiği değiştirilmiş gıdaları, yararlarının yeterli olmayışı nedeniyle kabullenmekte zorlanmaktadır. Buna bağlı olarak biyoteknolojiye karşı geliştirilmiş negatif yaklaşımların kaynağının, bu konuyla ilgili yeterli bilgi düzeyine erişilememişliği olarak düşünülmektedir [22]. Danimarka, Almanya, İngiltere ve İtalya da yapılan çalışmada bira ve yoğurt deneyleri üzerinden bilgiler edinilmiştir. Almanların ve Danimarkalıların daha kompleks ve eleştirel yaklaşımları olduğu ortaya çıkmıştır. Tüketiciler, genetiği değiştirilmiş besinlerin insan sağlığı açısından risk taşıdığını düşünmektedir ve bu besinleri sağlığı tehdit eder durumda ve düşük güvenilirliğe sahip olarak nitelendirmiştir. Bu özellikleriyle tüketicinin mutluluğu, iç uyumu, uzun ve sağlıklı yaşam kalitesi ve güvenliğini tehdit eder biçimde görülmüştür. İtalyan tüketicilerde ise genetiği değiştirilmiş besinler hakkında yeterli bilgi birikimi bulunmamaktadır; bunun sebebi besin alışverişi yapılan yerlerde genetiği değiştirilmiş besinlere sıkça rastlanmamasıdır. Araştırmanın sonucunda, genetiği değiştirilmiş besinler hakkında artmış bilgi seviyesinin, onlara karşı olumlu bir bakış açısı kazandırılacağı anlamına gelmediği görülmüştür. Tüketicilerin bu konudaki tutumunun sabit olduğu sonunca varılabilir [23]. 9

Biyoteknolojiye yaklaşım İskandinav ülkelerinde ve Almanya da daha negatifken; İtalya da, İngiltere de ve Finlandiya da ise daha pozitif olarak görülmektedir. Genetiği değiştirilmiş organizmaların tıpta kullanımı ise daha kabul edilebilir bir durum olarak düşünülmektedir. Ayrıca GDO ya karşı geliştirilen tutumları etkileyen önemli durumlardan biri de genetik değişikliğin hammadde üzerinde yapılıp yapılmaması ya da yalnızca üretim aşamasında kullanılıp kullanılmamasıdır. GDO ya olan her türlü yaklaşım ilk önce insanların bakış açısını daha sonra da davranışlarını etkilemektedir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin reddedilmesindeki en önemli faktör tüketicilerin bu ürünlerin yararlarını bilmemelerinden ya da mevcut yararları gerekli bulmamalarından kaynaklanmaktadır. İnsanlara çeşitli şekillerde, araştırmalarda bu ürünlerin yararları gösterilse de bu yararlar ürünün genetiği değiştirilmiş olması gerçeğinin gölgesinde kalmaktadır. İnsanların GDO hakkındaki bilgi düzeyini 2000 de yapılan Eurobarometer çalışması daha net ortaya koymaktadır. Avrupalı tüketicilerin %35 i organik domateslerin gen içermediğini, GDO lu olanların içerdiğini; %24 ü ise kendi genlerinin bu tür ürünler tüketilince değişeceğini düşünmektedir. Aynı zamanda GDO nun zararlarına ilişkin bakış açısı ve inanma yararlarına olduğundan daha güçlüdür. Böylelikle GDO nun zararına ilişkin inanç daha çok köklenmiştir ve bu bilinci değiştirmek çok daha zor olmaktadır. Yapılan bir araştırmada, katılımcılara ilk olarak çeşitli peynir seçenekleri sunulmuş ve hangisinin daha lezzetli olduğu kaydedilmiştir. Daha sonra da bu tadılan peynir seçeneklerinden çoğunlukla lezzetli olarak bulunanı ve orta seviyede tercih edileni alıp tekrar katılımcılara bu sefer lezzetli bulunmuş olana GDO, üretim aşamasında kullanılmıştır. etiketiyle sunulmuştur. Bu sefer de bu peynirlerin önceden tattıkları ve notlandırdıklarıyla aynı olduğunu bilmeyen katılımcılar önceden lezzetli buldukları peyniri sırf etiketi yüzünden tercih etmemişlerdir. Tüketicilerin GDO ya olan negatif yaklaşımları kolay kolay yalnızca bilgi vererek çözülemeyecek gibi görünmektedir [24]. Avrupa ile Amerikanın sergilediği tutum farkının nedenleri; Amerika nın yiyecek konusuna daha umursamaz yaklaşması ve gıda renklendirilmesi ve katkılı gıdalar konusunda çok endişelenmeleridir. Onların Avrupalıların aksine daha çok işlenmiş gıdaları ve daha az geleneksel gıdaları vardır. Ayrıca Avrupalılar geleneksel gıdalarına sağlıklı beslenmeye daha çok özen göstermektedirler. Avrupalılarda gıda ile kültürleri arasında bir bağlantı varken Amerikalılar gıdayı sadece enerjileri için gerekli görmektedirler. Bu da bu farkın en önemli nedeni olarak gösterilmektedir. Amerikalılar, Avrupalılara göre her türlü bilimsel veriye daha pozitif yaklaşmaktadırlar. Avrupalılar ise yararından çok zararını dikkate almaktadırlar [25]. İtalya ve Amerika daki tüketicilerin, genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı risk algısı çok benzerdir; ancak İtalyan tüketiciler, Amerikalılara göre olası risklere daha duyarlı olarak saptanmışlardır. Genetiği değiştirilmiş gıdaların insan ve toplum sağlığına etkilerini daha çok önemsediklerinden dolayı da daha az tüketim eğilimi göstermektedirler [25]. İngiltere başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinde halkın bilimsel yetkililere duyduğu güven düşmüş durumdadır. Buna karşın, İskandinav ülkelerinde devlete ve bilimsel yetkililere olan güven gittikçe artmaktadır [26]. Yapılan birçok araştırmanın ortak yargısına göre; Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hepsinin aynı görüşte olmadığı saptanmıştır. Danimarka, İrlanda, Hollanda ve İngiltere nüfusu modern biyoteknoloji ürünlerine karşı değildirler ve bu ürünlerin gelecek için iyi bir teknoloji olduğunu düşünmektedirler; fakat bu ilk engelleri aşmak için tüketicilerin iyi bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini, ayrıca pazarlamasının ve halka sunumunun da iyi yapılması gerektiğini söylemektedirler. Ne zaman ve ne tür bir sorun çıkabileceği bilinmemesine karşın yapılan uzlaşma konferansları sonucu kabullenmenin oldukça yeterli olduğu vurgulanmaktadır. 10

Almanca konuşulan bölgelerde ve İsviçre nin bazı bölgeleri de dahil olmak üzere genel görüş genetiği değiştirilmiş ürün kullanımını reddetme yolundadır. Satışçılar da tüketicilerin bu isteği karşısında çok hassas davranmaktadırlar [27]. GDO konusundaki algı, İspanya da da Fransa ile benzerlik göstermekte ve geleneksel İspanyol ürünleri ile transgenik ürünler arasında çıkabilecek rekabetin ülkelerin ekonomisini olumsuz yönde etkilemesi konusunda endişelidirler. Portekiz ve Yunanistan halkı transgenik problemlerden haberdar değildirler. Buna rağmen son yıllarda bu ülkelerde yaşanan gıda hile skandallarıyla beraber tüketiciler gıdaların kalitesine ve işlenmiş gıdalara daha dikkatli yaklaşmaktadırlar. Avrupa da görülen görüş farklılıklarının nedenleri: Britanya ve İrlanda nüfusu kendilerini Amerika ya karşı daha yakın gördükleri için Avrupa nın geri kalanıyla farklılaşmalar gözlenmektedir. Almanya ve Almanca konuşulan yerler etik ve dini nedenlerle bu ürünlere karşı çıkmaktadır. Katolik ve Protestan Kiliseleri nin her ikisi de Tanrı nın verdiği genetiğin değiştirilmemesi gerektiğini düşünmekte, bunun gezegene ve organik tarıma zarar vereceğini savunmaktadır. Avustralyalılar ve İskandinavyalılar Almanya ile aynı tutum içinde olmalarına rağmen aynı görüş içinde değildirler [28]. 7. SONUÇ Yapılan derleme sonucunda farklı ülke toplumlarının genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında bilgi eksikliğinden ya da çeşitli psikososyal ve ekonomik nedenlerden dolayı GDO lara karşı olumlu ya da olumsuz önyargı geliştirdikleri görülmüştür. Ülke toplumlarının bilgi ve bilinç düzeyleri hakkında kesin bir yargıya varılamadığından dolayı kişilerin tutum ve davranışlarının belirleyicisi o toplum ve kişinin psikososyal öncelikleridir. KAYNAKÇA 1. Ergin, I., Gürsoy, Ş.T., Öcek, Z.A., Çiçeklioğlu, M. Sağlık Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Dair Bilgi Tutum ve Davranışları. TAF Preventive Medicine Bulletin 2008; 7(6):503 508. 2. Öztürk, Mehmet., fens.sabanciuniv.edu/biyotek05/docs/.../2-mehmet%20ozturk.ppt 3. Finucane, M.L., Holup, J.L., Psychosocial and cultural factors affecting the perceived risk of genetically modified food: an overview of the literature, Social Science & Medicine 60 (2005) 1603-1612. 4. Hallman, W. K., Hebden, W. C., Cuite, C. L., Aquino, H. L., Lang, J.T., Americans and GM Food: Knowledge, Opinion and Interest in 2004. Food Policy Institute Report RR-1104-007, 2004. 5. Krebs, Martha., GMO and US Public Perception: Near Term Impacts., Pugwash Conference, Havana, Cuba, 2004. 6. Pereira de Abreu, D.A.,Villalba Rodriguez, K., Schroeder, M., de Mosqueda M.B., Pérez, E. GMO Technology. Venezuelans Consumers Perceptıons: Situation In Caracas. Journal of Technogy Management Innovation 2006, Volume 1, Issue 5 80-86. 7. McHughen, A., Public perceptions of biotechnology., Biotechnol. J. 2007, 2, 1105 1111 8. International Food Information Council (IFIC). Food Biotechnology: A Study of U.S. Consumer Attitudinal Trends, 2006 Report. http://www.ific.org/research/upload/2006%20biotech%20consumer%20research%2 0Report.pdf. 11

9. Pardo, Rafael., Midden, Cees., Miller, John D., Attitudes toward biotechnology in the European Union., Journal of Biotechnology 98 (2002) 9-24. 10. Bruhn, M., Christoph, I.B, Roosen,J., Knowledge, attitudes towards and acceptability of genetic modification in Germany: Appetite, 2008, 51: 58-68 11. Sorgo A., Ambrozic-Dolinsek J., The relationship among knowledge of, attitudes toward and acceptance of genetically modified organisms (GMOs) among Slovenian teachers, 2009, 12:1-13 12. Magnusson, A.,Koivisto, H..Consumer perceptions of genetically modified and organic foods.what kind of knowledge matters?,appetite 41 (2003) 207-209. 13. Fjæstad, O.,Olofson & von Bergmann-Winberg, 1998. 14. Tenbült,P., De Vries, N.,Van Breukelen, G., Dreezens, E. et al. Acceptance of genetically modified foods: The relation between technology and evaluation, Apetite 52 (2008) 129-136. 15. Bai, J., Huang, J., Pray, C., Qiu, H., Awareness, acceptance of and willingness to buy genetically modified foods in Urban China: Appetite, 2006, 46: 144 151 16. Finucane, M.L.. Mad cows,mad corn and mad communities: the role of socio-cultural factors in the perceived risk of genetically-modified food, Decision Research,Eugene,Oregon 97401,USA. 17. Chen, M., Li, H., The consumer s attitude toward genetically modified foods in Taiwan, Food Quality and Preference, 2007, 18:662-674 18. Finucane, M.L.. Mad cows,mad corn and mad communities: the role of socio-cultural factors in the perceived risk of genetically-modified food, Decision Research,Eugene,Oregon 97401,USA. 19. Cole, B., A report on the survey of consumer opinions and knowledge of Genetically Modified Foods, 2003. 20. Finucane, M.L.. Mad cows,mad corn and mad communities: the role of socio-cultural factors in the perceived risk of genetically-modified food, Decision Research,Eugene,Oregon 97401,USA. 21. Ergin, I., Gürsoy, Ş.T., Öcek, Z.A.,Çiçeklioğlu, M. Sağlık Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Dair Bilgi Tutum ve Davranışları TAF Preventive Medicine Bulletin 2008; 7(6):503 508 22. Sinemus, K., Egelhofer, M., Transparent communication strategy on GMOs: Will it change public opinion?, Biotechnology Journal, 2007, 1141-1146. 23. Bredahl, L., Consumers Cognitions With Regard to Genetically ModifiedFoods. Results of a Qualitative Study in Four Countries: Appetite, 1999, 33: 343 360 24. Grunert, K., Bredahl, L., Scholderer, J., Four questions on European consumers attitudes toward the use of genetic modification in food production, 2003, 4:435-445. 25. MOSES, V. Biotechnology products and European consumers. Biotechnology Advances 1999; 17: 647-678. 26. Purchase, I.F.H..What determines the acceptability of genetically modified food that can improve human nutrition?,toxicology and Applied Pharmacology 207 (2005) S19-S27. 27. MOSES, V. Biotechnology products and European consumers. Biotechnology Advances 1999; 17: 647-678. 28. MOSES, V. Biotechnology products and European consumers. Biotechnology Advances 1999; 17: 647-678. 12