14 Demokrasi SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI SİYASET TEORİSİ Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ 1
Ünite: 14 DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ İçindekiler 14.1. DEMOKRASİ... 3 14.1.1. Halk kimdir?... 3 14.1.2. Halk Nasıl Yönetir?... 3 14.1.3. Halk Yönetiminin Sınırları... 4 14.1.4. Demokrasinin Erdemleri... 4 14.1.5. Demokrasi Modelleri... 5 14.1.6. Demokrasinin Paradoksları... 7 2
14 Demokrasi 14.1. DEMOKRASİ Krasi güç ve iktidar anlamı gelen kratos tan üretilmiştir. Demokrasi kısaca halkın yönetimi, yoksul ve yığınların yönetimi anlamına da gelir. İnsanların kendi kendilerini, profesyonel politikacılara ve kamu görevlilerine doğrudan ihtiyaç duymadan yönettikleri sisteme verilen isimdir. Hiyerarşi ve ayrıcalıklar yerine liyakat ve fırsat eşitliğine dayanan bir toplum modeli, Sosyal eşitsizliklerin üstesinden gelmeyi amaçlayan bir refah ve yeniden dağıtım sistemi, Çoğunluğun yönetimi ilkesine dayanan bir karar alma sistemi, Çoğunluğun iktidarına sınırlamalar getirerek azınlığın hak ve çıkarlarını koruyan sistem, Kamu görevlerine gelmek için halkın oyuna müracaat edilen rekabetçi sistem Halkın halk tarafından halk için yönetimi 14.1.1. Halk kimdir? Halk dendiği zaman birbirine eşit bireylerden oluşan bir topluluk akla gelmektedir. Demokraside siyasi eşitlik prensibi öne çıkar. Yani siyasi iktidara sahip olmada herkes eşit hakka sahip olmalıdır. Fakat bu herkes kimdir. Kısaca demokrasinin demosu kimlerden oluşmaktadır? İlk akla gelen nüfusun tamamının halkı temsil etmesidir. Halk herkes olarak tanımlanmakta ancak sınırlandırmalar var. Zira yönetime katılma konusunda her zaman sınırlandırmalar getirilmiştir. Bugün de öyledir. Antik Yunanda kadınlar, çocuklar köleler ve yabancılar yurttaş kabul edilmemekteydi. Oy hakkı konusundaki sınırlamalar 20. Yüzyılda bile devam etmiştir. ABD 1960 ve İsviçre de 1971e kadar oy hakkı tanınmıştır. Uzun yıllar bazı Batı Avrupa ülkelerinde yalnızca vergi verenler oy kullanabilmekteydi. Günümüzde yabancılar bir ülkede ne kadar uzun süre ikamet ederlerse etsinler oy hakkına sahip değillerdir. Bugün halk yetişkin vatandaşlar olarak tanımlanabilir. Ama yine de halk kimdir? sorusunun cevabı o kadar kolay değildir? Rousseou, genel irade tezini ortaya atmıştır. Fakat bu bir soyutlamadır. Halk ortak çıkarlarla bağlı yekpare bir bütün olmadığına ve halk her konuda mutabakat sağlayamadığına göre o zaman çoğunluk ve azınlık kavramları ortaya çıkar. Fakat Siyasal demokrasi halkın yönetime eşit şekilde katıldığını savunan yönetim şeklidir. Fakat çoğunluğun azınlığı yönettiği bu sistemde azınlık eşit ölçüde yönetime katılabilmekte midir? Çoğunluğun azınlığı yönetim ise çelişkilerle doludur. Bu durumda Siyasal eşitlik tartışılır. Eğer çoğunluk azınlığı ezmeye kalkar, baskı yapmaya kalkar veya haklarını gasp etmeye kalkarsa o zaman siyasal eşitlik tartışmalı hale gelir. Yine çoğunluğun bir tür tiranlığa dönüşme tehlikesi de vardır.. Ancak çoğunluğun kararlarında niteliksel üstünlük, doğruluk ve haklılık olmayabilir. Dolayısıyla çoğunluğu azınlık adına karar verdiği bu durumda, siyasal eşitlik ve çoğunluğun yönetimi gibi kavramlar basit prensipler olarak kalmaktadır. Demokrasinin saygın yüzünü ise azınlık haklarının da korunduğu, azınlık haklarına makul çözümler bulmak ve teminat altına almak için yapılan düzenlemeler olan, Anayasal demokrasi, özgürlükçü demokrasi ve radikal demokrasi gibi kavramlardır. Siyasal demokrasi Halkı meydana getiren bireylerin yönetimde eşit oranda söz sahibi oldukları sistemi savunur. Fakat ekonomik ve sosyal şartlar açısından eşit olamayan ve sadece siyasal açıdan eşit olan bireylerden meydana gelen yönetim ne kadar eşitliğe dayanmaktadır. İnsanlara eşit fırsatlar verilmediği taktirde avantajlı olanlar yönetimde daha fazla söz sahibi olmayacaklar mıdır? Burada sosoyal demokrasi devreye girer. Sosyal demokrasi ise yalnızca siyasal eşitliğin yeterli olmadığı, insanlara eşit fırsat ve imkanlar vermenin gerekli olduğu varsayımından hareket eder. 14.1.2. Halk Nasıl Yönetir? Antik Yunanda halkın bir araya gelerek yürütme dair görüşlerini doğrudan ifade ettikleri yönetim şekli söz konusu idi. İsviçre nin bazı kentlerinde halen uygulanmakta, Ancak Milyonlarca kişi nasıl bir araya gelebilir? Doğrudan demokrasinin bazı faydalarından söz edilebilir. Bu yönetim şeklinde fikirler doğrudan ifade edilir kişi ve kişiler kendini yetiştirebilirler. Fakat milyonlarca nüfusa sahip devletler de insanların hemen her konuda bir araya gelerek düşüncelerini ifade etmeleri imkansızdır. Burada temsili demokrasi devreye girer. Temsili demokrasi, yönetimde istikrar, daha ehil kişiler idare eder. 3
SİYASET TEORİSİ 114 Ancak temsilciler, bizim ne kadar ne ölçüde bizim istediğimiz şekilde temsil etmektedirler. Seçimden sonra kendi bildiği yoldan giden veya seçmenin çıkarları yerine kendi çıkarları doğrultusunda politika yapan siyasetçiler nasıl, denetlemeliyiz 4 yıl yeterli bir süremi? Dolayısıyla seçimler dışında siyasete katılım yollarını aramalıyız. Burada devreye katılımcı demokrasi kavramı giriyor. Toplu dilekçe eylem, protesto gibi yöntemlerle halk yönetime bir şekilde katılır. Totaliter Demokrasilerde ise halk tarafından yönetilmek yerine halk için yönetmek anlayışı devreye girer. Halkın önüne sandık koymaktan çekinen yöneticiler böylece bir anlamda halkın yönetimden anlamadığını iddia ederek kendilerinin aslında halk için yönettiklerini iddia ederler. Diktatör halkın taleplerine ve eğilimlerine duyarlı olduklarını iddia ederler. 14.1.3. Halk Yönetiminin Sınırları Yönetim velev ki halkın iradesi sonucunda işbaşına gelsin, yönetim her alana müdahale etmemelidir. Yönetim bireylerin özgürce yaşayacağı alanları da garanti altına almalıdır. Zira Demokrasinin amacı belirli katılım vasıtalarıyla bireylerin yer alabilecekleri yasal ve siyasal çevreyi kurmaktır. Liberal özgürlükçü Demokrasilerde bireylerin insiyatif ve özgürlükleri engellenmez. Ayrıca bunlar garanti altına alınır. Sosyalist Radikal Demokratlar ise yalnızca bireysel özgürlüklere genel ve esnek bir çerçeve oluşturmuyorlar. Ayrıca halkın ortak çıkarlarını optimum düzeyde gerçekleştirecekleri, her türlü katılım aracı devreye konmanın gerekli olduğunu iddia etmektedirler. Halk kendini ilgilendiren her türlü karara katılabilmelidir. Ekonomik hayatın demokratikleştirildiği ve kamulaştırıldığı Sosyal Demokrasi. 14.1.4. Demokrasinin Erdemleri Bireylerin kendi kaderini tayin edebilmesi: Bireylerin demokratik rejimlerde kendi kaderini tayin etme imkanı söz konusudur. Demokrasilerde yönetimin kuralları belirlenirken kuralar yurttaşlar tarafından konmaktadır. En azından bunlara rıza beyanı ve bunları onaylamak söz konusudur. Ayrıca özgürlüklerin garanti altına alınmış olmasından dolayı istedikler şekilde dışarıdan bir baskıya maruz kalmadan amaçlarını gerçekleştirebilmekte ve istedikleri şeklide hayatlarını sürdürebilmektedirler. Diğer yandan demokrasi ortak alanda alınan kararlara bireyin de katılmasını sağlayarak kendi kaderini tayin hakkının siyasal alandaki uzantısına imkan vermektedir. Farklı Hayat Tarzlarının Meşruluğu ve Barış İçinde Bir Arada Yaşama: Demokrasi farklı hayat tarzlarının meşru olduğu kabulünden hareketle farklılıklara imkan verir ve farklılıkları bir arada tutar. Zira ortak paydalara rağmen inanların hayat tarzları farklı olabilmektedir. Barışçı ve medeni toplum bu farklılıklara rağmen bir arda yaşamsını beceren toplumdur. Dini, ideolojik ve kültürel tek tipleştirme çabaları ve asimilasyon politikaları demokrasilerde görünmez. Bireyin ve Bireysel Özgürlüklerin Değeri: Demokrasi bireyin ve bireysel özgürlüklerin koruyan ve geliştiren bir sistemdir. Özgürlüğün sağlam bir aracı olan demokrasilerde düşünce ve ifade, örgütlenme gibi özgürlüklerin demokrasilerde zorunlu olarak var olmaları gerekmektedir. İnsan Gelişmesi: Mill demokrasinin bireyin bazı erdem ve hasletlerini geliştirdiğini iddia etmektedir. Demokrasilerde siyasi katılım sayesinde bireyler bağımsızlık, kendine güven duyma ve kamusal ruha sahip olma gibi özelliklere diğer rejimlerden daha fazla sahip olmaktadırlar. Katılımcı demokrasi ile bireyleri potansiyellerinin gelişimi üzerinde durulmaktadır. Adaletin Sağlanması: Demokrasilerde hakları gasp edilenlere kendilerini savunma ve haklarını arma imkanı verilmektedir. Bundan dolayı demokrasilerde adaletsizlik ihtimali diğer rejimlerden daha azdır. 4 Çatışmaların Çözümü: Çatışan taraflara kendilerini rahatça ifade etme imkanı vermesinden dolayı çatışmalar demokrasilerde diğer rejimlerden daha rahat bir biçimde uzlaşma yoluyla çözüme kavuşturulabilir. Muhalefetin normal kabul edildiği bu yönetim şeklinde bunların çözümü için adil yöntemler geliştirilir. Demokrasilerde kurşun yerine oy kullanılır ve kafaların kırılması yerine sayıl-
14 Demokrasi ması söz konusudur. 14.1.5. Demokrasi Modelleri Klasik Demokrasi, Antik Yunandaki doğrudan demokrasi sistemi klasik demokrasi sistemidir. Ecclesia adlı Halk Meclisi yılda en az 40 defa toplanıyordu. 500 kişilik konsey meclisin yürütme organıdır. 50 kişilik komite konseyi teklif getiriyordu. Vatandaşlar sadece meclis toplantılarına katılmıyor, kamu görevlilerinin ve karar alma süreçlerinin belirlenmesinde de rol alıyorlardı. Bu dönmede Platon demokrasiye karşı çıkmaktaydı ona göre kitleler kendilerini savunacak bilgi ve yeteneğe sahip değildi. Bundan dolayı siyasi eşitlik fikrine karşı çıkmıştır. Bu sistemde köleler, kadınlar, yabancılar yurttaş değildiler.atina doğumlu, 20 yaş üzeri, mülk sahibi erkekler yurttaş idiler. 14.1.5.1. Korumacı Demokrasi 17-18.yy da demokrasi devletin müdahalesine karşı bireyin koruyan güç olarak görülmekteydi. Bundan dolayı bireyi devletten korumanın bir yolu olarak demokratik yönetimler gösterilmekteydi. Demokrasi bu dönemde halkın yönetime katılımının yanı sıra yönetimin aşırı müdahaleci tutumlarına karşı koruyucu güç olarak da görülmekteydi. Aristo antik dönemde Platona koruyuculardan kim koruyacak sorusunu sormuştu. J. Locke, oy hakkı sayesinde yönetimlerin meşrutiyet kazanacağını iddia etmekteydi. Zira bu sayede halkın rızası ortaya çıkmaktadır. J. Mili, J. Bentham, bireysel çıkarları korumak ve geliştirmek için demokrasiyi ve evrensel oy hakkı savunmuşlardır. Bu sayede çok fazla insan mutluluğu yakalayacak ve haz alacaklardır. Korumacı demokraside pratikte yönetilenlerin rızası düzenli seçimler sayesinde rıza ve meşrutiyet ortaya çıkar. Yönetenlerin halka hesap vermesi sağlanır. Fakat sadece genel ve eşit oy ilkesi veya siyasal demokrasi gerçek demokrasi için yeterli değildir. Bireysel özgürlükleri korumak için bir birnden bağımsız yasama, yürütme, yargı erklerinin tesisi de gereklidir. 14.1.5.2. Gelişmeci Demokrasi Rousseau demokrasinin insanların özgürlüğüne hizmet eden bir araç olduğunu iddia eder. Ancak sadece doğrudan ve devamlı biçimde toplum hayatının biçimlendirilmesi durumunda özgürlükten söz etmektedir. Radikal doğrudan demokrasi anlayışı savunan Rousseau İngiltere deki söz konusu seçim sistemi temsil mekanizması insanların köleleştirdiğini iddia etmektedir. Rousseau Genel İrade tezini geliştirmiştir. Genel irade Toplumun ortak ve gerçek çıkarları anlamına gelir. Özel iradelerin toplamı öte bir anlamdaki en iyiyi temsil etmektedir. Genel İrade sadece siyasi değil ekonomik eşitliği de sağlayacaktır. Ekonomik eşitliği savunan Rousseau zengin fakir arasındaki gelir dağılımında otaya çıkan uçurumu da eleştirmektedir. Rousseaudan etkilenen 1960 ve 70 lerdeki yeni sol düşünürler katılımcı demokrasi fikrini geliştirmişlerdir. Katılımcı demokrasi sayesinde her birey kendi yaşamıyla ilgili kararlara katılmaktadır. Burada ademi merkeziyetçilik yerinde yönetim şeffaflık hesap verme gibi durumlar öne çıkmaktadır. Böylece demokrasi halka gerçekten yayılacaktır. Rousseau nun savunduğu Genel irade tezi yukarıda anlatılan ve liberallerin savunduğu bireysel özgürlüklere ağırlık veren demokrasi anlayışına muhalefeti ortaya koyar. Birey ve bireysel özgürlükler yerine toplum temelli bu analiz sonraları Marxist ve anarşist düşünürlere ilham kaynağı olmuştur. Jonhn S. Mill, Demokrasi nin olumlu yanı bireysel gelişime olumlu katkıda bulunmasıdır iddiasında bulunur. Siyasal hayata katılma sayesinde vatandaşların kişisel olarak geliştiklerini iddia ederler. Eğitimle birlikte oy kullanma hakkının artmasının öneminin altını çiziyor. Mill kadınların oy hakkı verilmesini fakat cahil kişilere oy hakkı verilmemesini savunmaktaydı. Mill güçlü ve bağımsız yerel otoriteleri savunmaktaydı. Mill oy hakkının yeteneklere göre kullanılmasından yanaydı. Normal işçi bir oy, yetenekli işçi iki oy eğitimli ve meslek sahibi kişiler ise daha fazla oy verebilmeliydi. 5
SİYASET TEORİSİ 114 14.1.5.3. Halk Demokrasisi Sovyet modeli komünist rejimler tarafından üretilmiş olup Marxist gelenekten çıkan bütün demokrasi modeller için kullanılmaktadır. Temelde liberal demokrasi ile karşıtlık içindedirler. Marksistler liberal demokrasiyi burjuva yada kapitalist demokrasi modeli olarak eleştirirler. Marksistler göre demokrasilerde aslında kaynaklar eşit bir şekilde dağıtılmalı ve kaynaklar eşit bir şekilde paylaşılmalıydı. Proleter Devrimci diktatörlüğünden sonra devlet ve hukuk gibi kavramlara yer verilmeyeceğinde demokrasi gereksizleşecekti. Lenin ise Proleterya nın gerçek çıkarlarını temsil eden öncü partinin kritik rol oynadığı görülmektedir. 14.1.5.4. Liberal Demokrasi Bugün dünyada egemen olan ve ideal olarak yüceltilen demokrasi türü liberal demokrasidir. Tüm dünyada uygulanan temel nitelikleri şöyle ifade edilir. - Demokrasinin temsili ve dolaylı bir biçimidir. Siyasi eşitlik prensibine uygun olarak yapılan düzeni seçimlerle iktidarın belirlendiği sistem. - Liberal Demokrasi rekabete dayanan seçimlerle sürdürülür. Rekabet siyasi çoğulculuk, hoşgörü ve çatışan fikirlerin özgür biçimde var olabilmesiyle gerçekleştirilir. - Liberal Demokraside devlet ile sivil toplum arasında açık bir ayrım vardır. Bu ayrım ekonomik hayatın piyasa kurallarına göre organizasyonu ile özerk grup ve çıkarların meşru kabul edilmesi şartına bağlıdır. 14.1.5.5. Özgürlük ve Eşitlik Özgürlük ve eşitlik ilkelerinden hangisinin demokrasiyi belirleyecek ilke olacağı sürekli tartışılmıştır. Demokrasiyle ilgili tartışmalarda özgürlük ve eşitlik ilkelerini yan yana bulundurma veya ikisini sentezleme gibi konular sürekli gündemde olmuştur. Liberal kavramı özgürlüğü, demokrasi ise siyasal eşitliği temsil etmektedir. Temel çelişki ise şudur. Özgürlük neticesinde farklı fıtrat, yetenek ve ahlak standartlarına sahip kişiler farklı farklı konumlara yükselecek, böylece toplumda eşitsizlik ortaya çıkacaktır. Diğer yandan siyasal ve sosyal anlamda bireyleri eşit bir düzeye getirme çabası ise sonucunda bu özgürlüklere bir sınırlandırma getirilmesi gerekecektir. Bundan dolayı demokrasi teorisyenleri özgürlüğü öncelik olarak kabul edenler ve eşitliği öncelik olarak kabul edenler olarak ikiye ayrılmaktadır. Özgürlüğü öncelik olarak kabul edenler (Liberaller) siyasal esaretin ortadan kaldırılması, bireysel girişim ve devlet biçimi ile ilgilenmektedir. Demokrasi ise daha çok refah, eşitlik ve sosyal uyuma vurgu yapmaktadır. Demokrasilerde devlet iktidarı halkın elindedir olmasını vurgularken, demokrasi ise bu iktidarın bireysel özgürlüklere zarar vermeyecek şekilde sınırlandırılmasını savunmaktadır. Bu iki durumdan bir sentez yapmak veya hüküm çıkarmak gerekirse, liberal demokrasiler halkın kamu politikalarının belirlenmesinde söz sahibi olduğu fakat bu yetkisini bireysel özgürlüklerin garanti altına alındığı sınırlar içerisinde kullandığı siyasal sistemdir. Liberal Demokrasi Yönetimin belirlenmesi ve temel kamu politikalarının oluşturulmasında halkın söz sahibi olduğu, fakat bu hakkın bireysel özgürlüklerin garanti altına alındığı bir sistem olarak tanımlanmaktadır. Sartori ise iki önemli hususa dikkat çeker, halkın özgürleştirilmesi ve halkın yetkilendirilmesi. Sartori halkın özgürleştirilmesinin önemini vurguladıktan sonra bunun liberal demokrasinin ayırıcı özelliği olduğunu belirtir. Ekonomik liberalizm (laizess fair) piyasamın serbestliği etrafında durmaktadır. Siyasal liberalizm ise bireysel özgürlükleri savunmaktadır. Macchperson mülkiyet temelli baskıcı bireyciliğin insanlar arasında yarışmacı ve baskıcı Pazar toplumu ortaya çıkardığını iddia eder. Piyasa ilişkilerinin toplumsal ilşikileri biçimlendirdiği ve bu şekilde piyasa ekonomisi yerine piyasa toplumu oluşmaktadır. 14.1.5.6. Anayasal Demokrasi Demokratik Hukuk Devleti veya Hukuk yoluyla demokrasi olarak da adlandırılabilen anayasal 6
14 Demokrasi demokrasi liberal demokrasi savunucuları tarafından üretilmiş bir kavramdır. Siyasi özgürlüklerin garanti altına alınması için devletin anayasa teknikleri ile sınırlandırılmasını savunur. Anayasal Demokrasi devleti bu amaçla sınırlandırmaya çalışan ve bunu anayasa normlarına dönüştüren anlayışı ifade etmektedir. Anayasal Demokrasi halkın yönetimi yerine özgür halkın yönetimini koymaktadır. öne çıkmaktadır. Anayasal Demokrasi sadece iktidarın kaynağının kimde olduğundan ziyade iktidarın denetimini de ifade etmektedir. Bu denetim içinde sürecinde yargı erki devreye girmektedir. Zira Anayasa hem özgürlüklerin, hem de hukuk devletinin güvencesi olmaktadır. İnsan haklarına aykırı yasaları ve hukuk güvencesi olan yasaları iptal etmekte yargısal denetim sürecinde anayasayı ve hukuku yorumlama işlevini yerine getirmektedir. Bu uygulamalar sayesinde Çoğunluğun azınlık üzerindeki haklarını denetleme ve temel hakların garanti altına alınması gibi bir durum söz konusudur. 14.1.5.7. Militan Demokrasi-Sürdürülebilir Demokrasi Demokratik yönetimlerin kurumsallaşma olması derecesine göre demokratik yönetimler sınıflandırılmaktadır. Collier ve Levitsky Sıfatlarla Demokrasi adlı çalışmasında demokratik yönetimleri üçe ayırır: seçimli demokrasi, liberal demokrasi ve ileri demokrasi. Bir ülkede seçimler yapılmasına rağmen temel hak ve özgürlükler teminat altında değilse bu yönetim şekline seçimli demokrasi denir. Diğer yandan temel hak ve özgürlükler garanti altında ve bu ülkede rekabetçi ve adil seçimler yapılmakta ise bu yönetime liberal demokrasi denir. Buna ek olarak liberal demokrasinin içerdiği bütün özgürlükleri geri dönülmez biçimde kapsayan rejimler ise ileri demokrasi olarak adlandırılır. Demokrasinin kendisini korumak adına ve kendisine yönelik tehditleri bertaraf etmek adına kendisini var eden özgürlüklere sınırlandırma getiren demokrasi türüne ise militan demokrasi denir. Ancak burada özgürlükleri sınırlandıran bir kavram kullanıldığı için bu model yerine sürdürülebilir demokrasi modeli öne sürülür. Burada demokrasiye yönelik tehdit oluşturacak kurumlar sıkı bir şekilde denetlenir ve hukukun üstünlüğü titizlikle korunur. 14.1.6. Demokrasinin Paradoksları Demokrasi evrensel olarak kabul görmüş bir rejim olmakla beraber bazı çelişkileri barındırmaktadır. 14.1.6.1. Platon un Paradoksu Platon halkın iradesi kendilerinin değil de bir tiranın yönetmesini kabul etmesi durumunda ne olacaktır? sorusunu sormuştu. Bu soruyla platon özgürlüğün bazen yasalara baş kaldırmak şeklinde gerçekleşebileceği gibi daha sonra bir tiran için can vermek üzere kullanılabileceğinden bahsetmiştir. Gerçekten de halk bazen kendi iradesiyle yönetme yetkisini bir tirana veya bir azınlığa verebilir. Antik yunanda bunun örnekleri yaşanmış olmakla beraber çağımızda yaşanan en bariz örneği bir diktatör olan Hitlerin seçimle işbaşına gelip demokrasiyi askıya almasıdır. Cezayir de ezici çoğunlukla seçimi kazanan İslami Selamet Cephesinin demokrasiyi kaldırabilir endişesiyle demokratik olmayan yöntemle askeri darbeyle iş başına gelmesi engellenmiştir. Popper buna karşılık bürokrasinin sağlam örgütlenmesi sayesinde kötü yöneticilerin topluma zarar vermesinin engellenebileceğini iddia etmiştir. Bu şekilde İktidarın kurumsal olarak denetlenebileceğini savunmuştur. Ancak demokratik yolla işbaşına gelen yönetimin sınırlandırılması demokrasi ile nasıl bağdaştırılabilir. 14.1.6.2. İstikrar ve Adalet Bir başka paradoks ise demokrasinin temel ilkeleri olan yönetimde istikrar ve temsilde adalet ilkeleri arasında yaşanmaktadır. Demokratik yönetimlerde toplumdaki bütün kesimlerin ve çıkarların yönetimde adil bir şekilde temsil edilmesi gerekir, ancak bu durumda karar alamayan ve aldığı kararları icra edemeyen hükümetlerin kurulmasına, başka bir ifadeyle yönetimde istikrasızlığa yola açabilir. Bu durumda sistem kilitlenebilir. Bir birinden tamamen farklı siyasi görüşe sahip siyasi partilerin kurdukları Koalisyon hükümetleri bu duruma örnek olarak verilebilir. Zira bazı koalisyon hükümetleri iç çekişmelerden dolayı iş yapamaz duruma gelir ve yönetemeyen demokrasi olarak adlandırılır. 7
SİYASET TEORİSİ 114 Bundan dolayı bazı ülkelerde seçim barajı veya iki turlu seçim sistemleriyle temsilde adalet sistemine sınırlama getirilmektedir. Fakat bu durumda toplumdaki farklı kesimler parlamentoda temsil edilmemektedir. Veya çoğunluktaki bir kesim daha fazla oranda temsil edilmektedir. Bu durum demokrasinin temel ilkesi olan temsilde adalet ilkesiyle çelişir. Anayasal demokrasi / ve bazı mekanizma bireysel hak ve özgürlükleri garanti altına almak adına oluşturulan Mekanizmalar devleti çok fazla sınırlandırılırsa demokrasi iş yapamaz hale getirmektedir. İktidarı çepe çevre saran hukuki denetim araçları bazı ülkelerde iktidarın eli kolu bağlayabilmektedir. Hukuka uygun bir şekilde yönetilebilirlik ülkelerin içinde bulundukları şartlar ve siyasi kültüre göre özellikle batı dışı demokrasilerde önemli bir paradokstur. Siyaset çatışma / uzlaşma eksende şekillenir. Demokrasi uzlaşmayı mümkün kılar. Zira demokrasi toplum içindeki farklı çıkar ve taleplerin meşru zeminde rekabetinden uzlaşma çıkacağı varsayımına dayanmaktadır. Ancak çatışma / kutuplaşma şiddetli ise o zaman uzlaşma zorlaşmakta ve istikrarlı yönetim sıkıntıya girmektedir. Bu durum ise bir başka paradoks olarak kabul edilir. Niebuhr: İnsanın adalet duygusu demokrasiyi mümkün kılar. İnsanın adaletsizlik eğilimi ise demokrasiyi zorunlu kılar. Demokrasilerin bu paradokslarının kesin bir çözümü yoktur. Toplumun demokratik idealleri, siyasi kültürü, gelenekleri ve meşruiyet telakkisine göre bu paradokslar aşılabilmekte veya şiddetlenebilmektedir. Zira demokrasinin halka rağmen kendisini geliştirebilme imkanı yoktur. 8