Ünite 2 TARİH SÜRECİNDE DÜŞÜNÜRLERİN OYUNLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİ Öğr. Gör. Hatice Elif ALTUNTAŞLI Tarihsel açıdan bakıldığında eğitim konusu ile ilgilenen düşünürlerin önemli bir kısmı çocukluk dönemine ilişkin eğitim düşüncelerini belirtirken, oyunla ilgili görüşler de ileri sürmüşlerdir. Bunlar bir teori oluşturacak kadar kapsamlı olmasalar da oyunla ilgili bakış açısını, çocuğun eğitiminde oyuna nasıl bir yer verildiğini göstermeleri açısından ilgi çekicidir. Aristoteles (M.Ö.384-322) Aristoteles, pek çok konuda olduğu gibi eğitim konusunda da insan ve toplum dengesini gözeten yaklaşımı ile hâlâ dikkati çeken biridir. O, insanın eğitiminde alışkanlıkların, bedenin ve zihnin eğitiminden oluşan başlıca üç temel alan olduğunu ve eğitimin buna göre farklılaştırılmasını ister. Özellikle; beş yaşına kadar çocukların öğretime sokulmamasını ve bu devrede çocuğa oyun ve diğer meşguliyet imkânlarının sağlanmasını ister. 1
Aristoteles (M.Ö.384-322) Aristoteles e göre, beden zihinden önce şekillendiği ve zihinsel eğitim, beden eğitimi üzerine dayandığı için, gençler önce bir jimnastik öğretiminden ve eğitiminden geçirilmelidir. Zihin ya da entelektüel eğitim, beden eğitimi üzerine oturtulur. Comenius (1592-1671) Comenius'un oyuna ve çocuğun yaşam deneyimlerine önem veren ilk eğitimcilerden olduğu kabul edilmektedir. Sağlam bir bedene sahip olmanın yanında beslenme düzeni, uyku ve temiz havanın önemi üzerinde durmuştur. Eğitimde çocukların bireysel farklılıkların, ilgi ve gereksinimlerinin göz önünde bulundurulmasının gerekliliğini öne sürmüştür. John Locke (1632-1704) Zihnin doğuştan boş olduğunu kabul eden Locke a göre; eğitimin amacı deneyimin öğrenilmesi ve bunun sonucunda mutluluğun gerçekleştirilmesidir. Eğitim ve öğretimde oyun etkinliğini savunarak derslerin daha çekici olması istendiğinde çocuğun ilk yaşlarından itibaren oyun etkinliklerinden faydalanılması gerektiğini belirtmiştir. Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Rousseau'ya göre; çocukluk dönemi çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimi için önemli bir aşamadır. Oyun bu dönemdeki gelişmenin doğal bir parçasıdır ve oyuncaklarda bu dönem için sade ve doğal olmalıdır. Çocuğa elişleri aracılığı ile hesaplama ve düşünme yeteneği aşılanabileceğini, beden ve ruhlarının engellenmeden geliştirilmesine ve vaktinden önce dışarıdan yapılacak her türlü müdahaleden korunmasına dikkati çekmektedir. 2
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) Rousseau yu kendinden önceki pedagoglardan ayıran en önemli unsurlardan biri, çocukların beden ve ruhlarının engellenmeden geliştirilmesine ve vaktinden önce dışarıdan yapılacak her türlü müdahaleden korunmasına dikkati çekmesidir. Johann Heinrick Pestalozzi (1746-1827) Pestalozzi, "yaparak öğrenme" ilkesini eğitim alanında gündeme getirerek, bizi bilgili kılan tek şeyin hayat olduğunu ve bunun temelinde de çalışma ve oyun tecrübesinin bulunmasını önermektedir. Ona göre; Çocukları sevmeliyiz, oyun oynamalarına ve eğlenmelerine izin vermeliyiz. Oyun ve neşe, çocukların doğal haklarıdır. Johann Heinrick Pestalozzi (1746-1827) Çocuğun bütün hareket ve oyunlarının eklem alıştırmaları olduğu sonucuna varmakta; kolaydan zora, bilinenden bilinmeyene, doğaldan yapaya diye özetlenebilecek Basamaklar İlkesine" geniş ölçüde değinmektedir. İlk açık havada eğitim okulunu başlatarak çocukların evde olduğu gibi burada da oynamaları gerektiğini belirtmektedir. Friedrich Froebel (1859-1952) Froebel, erken çocukluk eğitiminde kurumsallaşma anlamında öncü olmuştur. Bu doğrultuda 1826 yılında ilk anaokulunu açmıştır. Froebel, uygulamalarında, oyunu eğitimin önemli bir öğesi olarak ele almış, öğretici oyunları çocukların yeteneklerini geliştirmede kullanılması gereken önemli araçlar olarak görmüştür. Oyun, küçük yaşlarda boş bir uğraş değildir. Çocuk oyunu ciddiye alır ve oyunun onun için derin anlamları vardır. 3
Friedrich Froebel (1859-1952) Froebel, çocukların kendilerini ifade edebilmeleri için öğretmen tarafından bireysel ve grup oyunları oynatılması gerektiğine inanmaktadır. Froebel e göre: Çocuk, oyun oynamak gereksinimindedir. Bu nedenle çocuğa oyunla daha iyi öğretilebilir. Çocuk bedensel ve ruhsal gelişimini oyunla sağlar. Oyun sırasında edinilen bilgiler, çocukta daha iyi yerleşir. Onun için, çocuğa her şey onun canlı ortamı içerisinde öğretilmelidir. Friedrich Froebel (1859-1952) Froebel e göre oyun; çocuğun iç dünyasının aynasıdır. Kendi kendine aktiflik içinde yoruluncaya kadar zekice ve sakin bir şekilde oynayan çocuk, Froebel e göre daha sonraki hayatında başarılı, sakin, dayanıklı, gerek kendisinin gerekse başkalarının refahını ve iyiliğini fedakârca destekleyen bir insan olur. Maria Montessori (1870-1952) Montessori'ye göre çocuğun yaşamındaki oyun ancak daha iyi bir şey bulunamadığı zaman başvurduğu bir şeydir. Montessori'ye göre çocuk etkinliğe can atar, ona etkinlik olanakları sağlarsak mutluluk vermiş oluruz. Maria Montessori (1870-1952) Montessori, 20.yy ın başlarında Montessori metodu adıyla farklı bir erken çocukluk eğitimi programı geliştirmiştir. Kendi metodunun en önemli öğelerinden biri olarak doğal oyun aktivilerini gösterir. Montessori çocuğun bütün çalışmalarını ve hareketlerini oyun değil, iş olarak tanımlar. 4
Maria Montessori (1870-1952) Montessori; Hiç bir insan başka bir insanı eğitemez İlkesinden hareketle oyun materyalleri geliştirmiştir. Ona göre çocuklar, bilgiyi doğrudan fiziksel çevrelerinden almaktadırlar. Böylece kendi geliştirdiği materyaller ile birlikte oyun konusunda yapılandırılmış, sistematik bir yaklaşım ortaya koymuştur. Sonuç olarak; tarihsel süreç, oyunun çocuklar için bir ihtiyaç olduğu gerçeğini değiştirmemiştir. Farklı dönemlerde oyuna farklı yaklaşımlar olsada çocuklar tarih boyunca az ya da çok oyun oynamışlardır. Geçmişteki oyun ve oyuncaklar arasında önemli benzerlikler görülmüştür. Diğer taraftan, günümüzdeki çocuk merkezli ve oyuna dayalı öğretim programlarının hazırlanmasında, son dönem düşünürlerinin önemli katkıları olduğu görülmüştür. Klasik kuramlar (teoriler) Fazla enerji kuramı Rahatlama (rekreasyon) kuramı Hazırlık veya ön egzersiz kuramı Rekapitülasyon (tekrarlama) kuramı Haz kuramı Modern (dinamik) kuramlar (teoriler) Psikoanalitik kuram Bilişsel gelişim kuramları Fazla Enerji Kuramı Bu kurama göre, yaşayan her canlı yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için bir enerji üretir. İhtiyaçlar karşılandıktan sonra, kalan enerji baskı yaratacağı için harcanmalıdır. Amaçsız davranış olarak görülen oyun, insanların ve hayvanların fazla enerjisinden kurtulma yoludur. Oyun, organizmanın çalışması için gerekli olandan daha fazla enerjiye sahip olduğunda, fazla enerjiyi harcamak üzere oynanır. Bu teoride oyunun içeriği önemli değildir. 5
Rahatlama (Rekreasyon) Kuramı Bu teoriye göre; çalışma sırasında kullanılan ve azalan enerjiyi yerine getirmek için oyundan yararlanılır. Özellikle büyük kasların çalıştırılmasını içeren hareketlerin bu rahatlama için çok uygun olduğunu savunur. Oyun, okuma yazma ve aritmetik gibi akademik çalışmaları yaparken harcanan enerjiyi yeniden canlandırır. Rahatlama (Rekreasyon) Kuramı Bazen bu görüş, çalışmak istemeyen veya örneğin, yazmak gibi bir işi sevmediği düşünülen çocuklar için özel olarak kullanılır: İşini bitirdiğin zaman oynayabilirsin. Günümüzde uzun stresli bir iş gününün ardından yapılan yüzme, futbol gibi fiziksel etkinliklerin bu kuram ile ilişkilendirilebildiği görülmektedir. Rahatlama (Rekreasyon) Kuramı Gerek Rahatlama Kuramı gerekse Fazla Enerji Kuramı nın her ikisi de bizi, oyun zamanı ile çalışma zamanının ayrılması prensibine götürür. Bu görüş ışığında, özellikle okullarda çalışma zamanları ve oyun zamanları (teneffüs) vardır. Böylece çocuklar, bu teorilere göre, teneffüsteki oyunlarda, dersler sırasında oluşan uyuşukluklarını, gerginliklerini atıp rahatlayabilirler veya azalan enerjilerini yeniden toplayabilirler. Hazırlık veya Ön Egzersiz Kuramı Groos tarafından geliştirilmiş olan bu teori, oyunu, yetişkinlik yaşamına hazırlayıcı bir etkinlik olarak kabul eder. Groos düşüncesini, Çocuk, oyun yoluyla bir yetişkin olarak nasıl yaşanması gerektiğini araştırır ve bunları uygulama fırsatı bulur. sözleri ile açıklamıştır. 6
Hazırlık veya Ön Egzersiz Kuramı Çocukluk oyunları, ona gençlik ve yetişkinlik yaşında kendisinden beklenenleri yerine getirebilme konusunda yeterlilik kazandırır. Örneğin, drama oyunlarında anne/baba rolü alan çocuklar ebeveyn olma becerilerini öğrenirler. Rekapitülasyon (Tekrarlama) Kuramı Bu teoriye göre; oyun, çocuğun içinde yaşadığı kültürün bir özeti, bir aynasıdır. Çocuklar, oynadıkları oyunlarla atalarının geçmiş yaşam tarzlarını yansıtmaktadırlar. Haz Kuramı Bu teori, oyun sürecinde yaşanan mutluluk ve hazzı vurgulamaktadır. Oyun sırasında sergilenen motor aktivitelerin sonucunda, haz duygusunun yaşanılmasını kaçınılmaz olarak görür. Bu görüş aynı zamanda oyunun temel karakteristik özelliği olan eğlenceli olma kavramını da içermektedir. Özetle; klasik oyun kuramları iki çift kuram içerir denilebilir. 1) Fazla enerji kuramı/rahatlama kuramı ve 2) Hazırlık veya ön egzersiz kuramı/ tekrarlama kuramı. İki çift kuram da birbiri içerisinde oyun ile ilgili karşıt görüşleri savunmaktadır. Fazla enerji ve rahatlama kuramları oyunu enerjiyi kullanma şekline göre tanımlarken, Hazırlık ve tekrarlama kuramları; oyunu içgüdülerle ilişkilendirmiştir. 7
Psikoanalitik Kuram Psikanalitik Teori, özellikle Freud un ve ondan sonra da Erikson un çalışmalarına dayandırılabilir. Bu teoriye göre, oyun davranışı, çocuğun büyümeye ilişkin biyolojik ihtiyacı ile büyüme arzusunun bir birleşimi olarak açıklanabilir. Psikoanalitik Kuram Sigmund Freud: Freud'a göre oyun ortamı, çocuğun arzularını karşılayabileceği ve geçirdiği travmatik olaylara hakim olabileceği ortamdır. Oyun çocuğa gerçeklerin sınırlarından kurtulabileceği güvenli bir ortam sunar. Freud'a göre çocuklar, oyunlarında kimleri taklit edecekleri konusunda seçici davranırlar. O kişiye karşı olan sevgi, saygı, korku ve kızgınlık duyguları bu seçimde önemli rol oynar. Psikoanalitik Kuram Sigmund Freud: Çocuklar sevgi ve saygı duydukları yetişkinleri taklit ederler, böylece onlar gibi olma arzularını gerçekleştirirler. Korku ve kızgınlık uyandıran kişilerin taklidi ise çocuğun bu kişi ile ilgili yaşadığı kaygıyı kontrol altına almasına yardımcı olur. Psikoanalitik Kuram Erikson: Erikson' a göre oyun hayal gücünün dünyaya hakim olmak ve uyum sağlamak için kullanılmasıdır. Oyun, aynı zamanda duyguların ifadesi, geçmiş durumları yeniden yaratma veya gelecekte olacakları düşleme ve var olmak için yeni modeller yaratmadır. 8
Psikoanalitik Kuram Erikson: Gerçekte çözülemeyen problemler, evcilik oyununda, dramatik oyunda, sporda, sanat ve bloklar gibi oyunlarda çözümlenebilir. Çocuk oyunlarında kahramanlarına (polis, öğretmen, astronot vb.) ait rolleri gerçekleştirerek gerçek hayata kendini hazırlar. Piaget e göre, oyun olarak değerlendirilen etkinliklerin büyük bir bölümü zihinsel faaliyetlerdir. Bu etkinliklerin tümü, çevredeki nesneleri keşfetme, araştırma, deneme etkinlikleridir. Bundan dolayı bu etkinlikleri zihinsel araştırma çabaları olarak değerlendirebiliriz. Piaget in oyun teorisinin temeli, özümlemeye ve uyuma dayanır. Çocuk, bildiği tepki örneklerini yeni karşılaştığı durumlara uygulama yeteneği ile oyunlarının boyutlarının da genişletir. Çocuk, oyuna, yalnızca büyüklerden gördüğünü aktarmakla kalmaz, kendi algıladıklarıyla, deneyimlerini de katarak sentezler yapar. Oyun, çocuğun yaratma ortamıdır. Özümleme ve uyum sürecinin üstesinden gelmede çocuğa özgü bir ortam olarak Piaget üç oyun çeşidi ortaya koymaktadır: Alıştırma Oyunu, Sembolik Oyun, Kurallı Oyun. 9
Alıştırma Oyunu; Piaget in bilinen eylemlerin mutlu gösterimi olarak tanımladığı alıştırma oyununda, çocuklar nesneler ya da vücutları ile ilgili eylemler için oluşturdukları şemaları tekrar tekrar uygularlar. Bebeğin yakalama, itme, tekmeleme gibi hareketleri ustalıkla yapmanın verdiği haz, çocuğun oyun oynadığını gösterir niteliktedir. Sembolik Oyun; 18 aylık iken başlayan sembolik oyun, bir nesnenin başka bir nesnenin yerini aldığı veya başka kişilerin kimliğine bürünerek yapılan temsili oyunları içermektedir. Bir nesneyi başka bir nesneymiş gibi yapma ediniminde zihinde canlandırarak simgeleyebilme söz konusudur. Simgelenen nesnenin gerçek nesneye benzeyip benzememesi önemli değildir. Örneğin, çocuk oyunda kalemi bir mikrofon gibi, tahta bir kutuyu araba gibi kullanabilir. Kurallı Oyun; Sosyal anlaşmaların ve etkileşimlerin üzerine kurulu olan kurallı oyunlar, somut işlemler döneminde sembolik oyunların azalması ile birlikte görülür. Piaget ye göre kurallı oyunlar, hem alıştırma oyunlarının hem de sembolik oyunların toplumsallaşmasının sonucu oluşur. Sek sek, top oyunları gibi motor oyunları ile satranç, kart oyunları gibi zihinsel oyunlar kurallı oyunlara örnek olarak verilebilir. Ünite 2 Teşekkürler Öğr. Gör. Hatice Elif ALTUNTAŞLI 10