Avrupa Birliği. Ortak Tarım Politikası Geçmişten Günümüze Reformlar. 20 Mayıs 2014



Benzer belgeler
AVRUPA BİRLİĞİ NDE TARIM POLİTİKASI VE ÇEVRE

Ortak Tarım Politikasında Korumacılık

Tarımın Anayasası Çıktı

AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUM ÇALIŞMALARI. AB Ortak Piyasa Düzeni

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

FASIL 11 TARIM VE KIRSAL KALKINMA

KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı.

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

Türkiye ve Avrupa Birliği

AVRUPA BİRLİĞİ BÜTÇESİ

AVRUPA TOPLULUKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

TÜRKİYE DE SÜT HAYVANCILIĞI POLİTİKALARI

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

OECD TARIMSAL POLİTİKALAR VE PİYASALAR ÇALIŞMA GRUBU

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

Türkiye ve AB Arasında Şehir Eşleştirme Projesi AB Müktesebatı Alanında Kapasite Geliştirme Eğitimleri 29 Kasım 2018

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

TARIMA MÜDAHALE ŞEKİLLERİ

TARIM POLİTİKALARI VE DTÖ

BVKAE

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI. Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi

YEKDEM UYGULAMALARI

TARIM POLİTİKASI. Prof. Dr. Emine Olhan. A.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ. Hazine Müstaşarlığı Kalkınma Bakanlığı Maliye Bakanlığı Sosyal Taraflar

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

Birliği. Avrupa Birliği. Avrupa. Politikaları. Ortak Tarım. Dr.Mustafa ALTUNTAŞ Uzman Veteriner Hekim. ığır r ve Dana Eti. 3.

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Bir Bakışta Proje Döngüsü

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

Küreselleşme. Ticaretin Küreselleşmesi. Dünya Ticaretinin Serbestleşmesi: Küreselleşme ve Ekonomik Birleşmeler

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ABD ULUSLARARASI TİCARET BÖLÜMÜ GÜMRÜK MEVZUATI - I DOÇ. DR.

ELEKTRİK PİYASASINDA BUGÜN İTİBARİYLE KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Aralık 2015

Sayı: 7/2017. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı. yapar:

DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ. Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

T.C. Kalkınma Bakanlığı

AB nin İstihdam ve Sosyal Politikası

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BELGE YÖNETİMİ VE ARŞİV SİSTEMİ STRATEJİSİ

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ...i GİRİŞ...1. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖRGÜT TEORİSİ

ABD de politika oluşturmada sanayinin rolü. Çok taraflı ticaret sisteminin faydaları çalıştayı Ankara, Turkiye Eylül 2012

TARIM POLİTİKASININ ARAÇLARI Ulusal Tarım Politikası Araçları

Özet. Gelişen küresel ekonomide uluslararası yatırım politikaları. G-20 OECD Uluslararası Yatırım Küresel Forumu 2015

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ. Hazine Müstaşarlığı Kalkınma Bakanlığı Maliye Bakanlığı Sosyal Taraflar

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

T.C. KIRIKKALE VALİLİĞİ İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK 2013 KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI

MAYIS AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Avrupa Parlamentosu Seçimleri nde Aşırı Sağın Yükselişi

SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE GÜMRÜK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (TASLAĞI)

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Tarım Politikasının Uygulama Alanları

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

AB YE UYUM SÜRECİNDE BÖLGE (GAP) HAYVANCILIĞININ GELECEĞİ

COĞRAFİ İŞARETLER ALANINDA AB TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ UMUT İLKAY KAVLAK AB DELEGASYONU FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU SEKTÖR SORUMLUSU

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Ambalaj Atığı Yönetiminde Sanayinin Sorumluluğu. Mete İmer 2011 Atık Yönetimi Sempozyumu Side, Antalya,

Birliği. Avrupa Birliği. Avrupa. Politikaları. Ortak Tarım. Dr.Mustafa ALTUNTAŞ Uzman Veteriner Hekim. ığır r ve Dana Eti. 3.

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

ANLAŞMASIZ BREXİT İN GERÇEKLEŞMESİ DURUMUNDA TÜRK İHRAÇ ÜRÜNLERİNİN KARŞILAŞMASI MUHTEMEL VERGİ ORANLARI

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

Tablo -1: Dana ve Sığır Eti Üretim ve tüketimi - Seçilen Ülkelerin Özeti (1000 ton karkas ağırlık eşdeğeri)

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BÖLGESEL BİRLEŞMELER

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

EURO BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

OECD TARIMSAL POLİTİKALAR VE PİYASALAR ÇALIŞMA GRUBUNUN 63. TOPLANTISINA KATILIM

ZEYTİNYAĞI SEKTÖR RAPORU-2013

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği AİFD Türkiye 2006 Yılı İlaç Harcamaları Değerlendirmesi. bilgilendirme notu. Sayfa 1

Türkiye Üretici Fiyatlarıyla 7. Büyük Tarım Ülkesi

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

ĐLKÖĞRETĐMDE PROJESĐ AVRUPA BĐRLĐĞĐ NEDEN KURULMUŞ, NASIL VE NE YÖNDE GELĐŞMĐŞTĐR? Doç. Dr. Çiğdem Nas

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

HİZMETE ÖZEL GİRİŞ YOİKK Sekreteryası Son güncelleme: Ağustos 2008

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Transkript:

Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Geçmişten Günümüze Reformlar 20 Mayıs 2014 1

İçerik: 1. Kısaltmalar 2. Giriş 3. Başlangıçtan MacSharry Reformuna Kadar Geçen Süreçte Tarım Politikası: 4. MacSharry Reform 5. Ara Dönem 6. Karar Alma Sürecinde Ulus-üstü Yaklaşım ile Hükümetler-arası Yaklaşım 7. Sonuç 8. Kaynakça 2

Kısaltmalar: AB: Avrupa Birliği ABD: Amerika Birleşik Devletleri AET: Avrupa Ekonomik Topluluğu AP: Avrupa Parlamentosu DTÖ: Dünya Ticaret Örgütü ECU: Avrupa Para Birimi FEOGA: Avrupa Tarımsal Yön Verme ve Garanti Fonu GATT: Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması KKF: Kırsal Kalkınma Fonuna OTP: Ortak Tarım Politikası YDGG Yarı Dönem Gözden Geçirmesi 3

Giriş: Tarım siyasal ve ekonomik konular arasında hükümetlerin en fazla önem verdiği ve müdahalelerde bulunduğu başlıklardandır. Bu yüzden Avrupa Ekonomik Topluluğu'ndan (AET) Avrupa Birliği'ne (AB) hatta günümüze kadar gelen süreçte tarım politikası birlik içinde mühim bir yere sahiptir. Tarım birliğin en eski siyasal konusu olmasına karşılık; ekonomik entegrasyonun önemli bir parçasıdır. Bu çerçevede AET tarafından Ortak Tarım Politikası (OTP) oluşturularak; tarımda uzlaşmanın ve ortak pazar oluşturmanın önemi üzerinde durulmuştur. AET'nin altı üye devleti 1 ile birlikte İkinci Dünya Savaşı sonrası gıda kısıtlamalarını iyileştirmek ve gıda üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamak için OTP kurulmuştur. OTP ilk yıllarında adeta topluluk içindeki fiyatları garanti altına alan pazar destek sistemi gibi çalışmaktaydı. Bu görev tanımı içinde ithal mallara resim ve vergi bedelleri uygularken; ihracat mallarına da sübvansiyon uygulanmaktaydı. Sistem kendi içinde ortaya koyduğu hedefleri büyük oranda gerçekleştirirken; uygulamanın ilk olması nedeni ile de bütçesel problemlerle de karşı karşıya kalmaktaydı. OTP ile verimlilik artırılmış, arz güvenliği kendine yetebilirlik temin edilmiş, tarım ürünleri piyasalarında istikrar sağlanmış ve üreticiler dünya piyasalarındaki dalgalanmalardan korunmuştur. Ancak zaman içinde, bu başarı ile birlikte istenmeyen yan etkiler ve sorunlar ortaya çıkmıştır: çiftçiler talep edilenin üstünde üretmiş, temel tarımsal ürünlerde "tereyağı dağları" ve "süt dereleri" gibi nitelemelerle tanımlanan kalıcı ürün stokları oluşmuştur. Bu ürünlerin bir kısmı ihracat sübvansiyonlarıyla AB dışına ihraç edilmiş; geri kalan kısmı ise depolarda saklanmış veya özel tüketim tedbirleri ile (hayvan yemlerinde yağsız süt tozunun kullanılmasına yönelik sübvansiyonlar gibi) AB içerisinde tüketilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede bir taraftan AB'nin tarıma ilişkin harcamaları AB bütçesi üzerinde büyük baskı oluştururken diğer taraftan dünya piyasa dengeleri bozulmuş ve OTP gerek tarımsal ürünleri dünya piyasalarınınkinden çok daha yüksek fiyatlardan satın almak zorunda olan ve OTP bütçesini ödedikleri vergilerle finanse eden AB vergi mükellefleri uyguladığı yüksek koruma politikası nedeniyle AB pazarına erişim imkanları ciddi bir biçimde kısıtlanan üçüncü ülkeler tarafından sürekli eleştirilmiştir (Ülkü, 2006: 6). Bu problemler zaman içerisinde deneme yanılma yöntemiyle çözülmeye çalışılmıştır. Bütün birlik politikalarında olduğu gibi OTP'de de ihtiyaç ya da zorunluluk durumları gözler önüne serildiği zaman ilgili politikalarında düzenlemeler yapılmış veya eksik görülen konu başlıkları tamamlanmıştır. Söz konusu düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu dönemlerden biri de genişleme 1 Avrupa Ekonomik Topluluğu'nda yer alan ülkeler Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya'dır. 4

süreçleridir. Bu dönemlerde üye olacak ülke ile AB arasında ciddi pazarlıklar yapılmaktadır. Çünkü OTP ulusal bir takım yapıları, çıkarları koruma için ilk başta da belirttiğim üzere hükümetlerin en fazla müdahale ettiği alanlardır. 1970'lerden itibaren AB tarihinde toplam beş genişleme dalgası gerçekleştirilmiştir. Bu süreçlerde de üye olacak ülkeler bir takım taleplerde bulunmuş ve bu yüzden de birliğe uyumunun kolay sağlanması için politikalar sürekli olarak uyumlaştırılmaya çalışılmıştır. Bu konudaki bitmek tükenmek bilmeyen ilk tartışmayı 1973 yılındaki üyeliği ile Birleşik Krallık başlatmıştır. OTP de anlaşma sağlanabilmesi için kendini reform sürecine adamıştır. Fakat bu durum diğer üyeler üzerinde ön yargıların artmasına neden olmuştur. Çünkü birlik tarihinde ilk defa Birleşik Krallığı n üyeliği sürecinde OTP politikasında; Birleşik Krallığı n avantajına olacak bir biçimde; değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu diğer küçük ekonomili üye devletler arasında Almanya, Fransa ve İngiltere'nin hakim olduğu ve sadece bu üç ülkenin temsil edileceği bir birlik algısının yaşanmasına neden olmuştur. Nitekim 1986 yılında İspanya ve Portekiz'in tam üye olmasıyla ön yargılar azalmaya başlandı. Bundan yeni üyelerin ihtiyaçlarının karşılanması için yapısal fonlarla bütçenin yeniden düzenlenmesinin etkisi vardır. Bugün AB yirmi sekiz ülkeden oluşmaktadır. Kuşkusuz bu üyelerin tarımsal yapıları, toplumsal düzenleri, ekonomik konulardaki öncelikleri birbirinden farklıdır. Dolayısıyla Avrupa halklarını fikir olarak bir araya getirmek oldukça zor olduğu için bugün OTP ile ilgili ciddi yasal düzenlemeler ve yaptırımlar uygulanmaktadır. OTP bugün rakip mantık tarafından yönlendirilen karmaşık bir politika rejimi haline gelmiştir. Politikaların karar verilmesi sürecinde baskı gruplarının ve çıkar gruplarının önemli müdahaleleri ve yönlendirmeleri olmaktadır. Geleneksel pazar kaygıları ile kırsal gelişim kaygıları iki farklı yön oluşturarak; var olan yapı içinde en fazla payı almak için mücadele etmektedirler. Diğer taraftan ise daha verimli, sürdürülebilir, tüketici odaklı, hayvan sağlığına ve çevre düzenine duyarlı politikalar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca OTP'nin elverişli bir politika olarak varlığını sürdürebilmesi için diğer birlik politikaları ile de uyumlu bir paralellikte olması ve bunun için de gerekli mevzuat çalışmalarının yapılması ile mümkündür. Bu çalışmada OTP'yi MacSharry refomu, Gündem 2000, OTP'nin orta vadeli yorumu, OTP sağlık kontrolü ve 2013 sonrası OTP gibi reformlara değinilerek; AB'nin tarım politikasının ulus üstü ve hükümetler arası yapılanması değerlendirilecektir. Ancak bu konulardan önce OTP'nin kuruluşuna değinilip; siyasal etkileri üzerinde durulacaktır. 5

1. Başlangıçtan MacSharry Reformuna Kadar Geçen Süreçte Tarım Politikası: 1957 Roma Antlaşması tarım politikasında belirleyici bir rol oynamıştır. Çiftçiler için adil gelir ve tüketiciler için makul fiyatları garanti altına alan bir politika benimsenmiştir. OTP geçici olmayan temeller üzerine kurulmuş olmasına rağmen, Roma Antlaşmasının ilgili maddelerinde anlam belirsizliği bulunmaktadır. Üye ülkeler arasında da yapısal ve doğal eşitsizlikler ve bölgesel farklılıklar bulunmasının yanı sıra tarımsal bir konu hakkındaki uygulama her üyede farklılık göstermekte ve farklı hukuksal yaptırımları bulunmaktaydı. Dolayısıyla Roma Antlaşması bu politikanın gelişimi için önemli bir başlangıç olmasına rağmen ilerisi için yetersiz bulunmaktaydı. Antlaşmanın tarım başlığı altında yer alan OTP 39. ve 46. maddeler arasında düzenlenmiştir. Roma Antlaşmasının 39. maddesinde OTP'nin amaçları sıralanmıştır: a) tarımda verimliliğin teknik ilerleme ile artırılması, tarımın rasyonel gelişmesi, üretim faktörlerinin optimum kullanılması, b) tarımda çalışan nüfusun bireysel gelirlerini artırarak onlara kabul edilebilir bir yaşam standardının sağlanması, c) piyasa istikrarının sağlanması, d) gıda temini ve erişebilirliği, e) sağlanan gıdanın tüketiciye makul fiyatlardan ulaşması. Antlaşmaya göre üye devletler tarım konusunda belirleyici role sahiptir. Bakanlar kurulu tek yasa koyucu yapılarak yasama süreci hükümetler arasıcılığın ağır bastığını vurgular. Bu süreçte Avrupa Parlamentosu (AP) ve ulusal parlamentolar yasama yapım sürecinde dışarıda bırakılırken; önerileri sadece tavsiye niteliğindedir (Rynning, 2010:184). Antlaşmanın 43. maddesinin ikinci fıkrasında ise; Konsey'in Komisyonun önerisi üzerine AP'ye danışmanlık edeceğini belirtir. Ayrıca düzenlemelerin yapılması, yönergelerin çıkarılması, kararların alınması hiç kimsenin haklarına zarar vermeyecek şekilde ilk iki aşamasında oybirliği ve nitelikli oy çoğunluğu ile belirlenir. 2 Bu çerçevede değerlendirecek olursak OTP; ortak tarım pazarını oluşturmak, modern tarımı uygulamaya getirmek, uzman çiftçiler ile çalışmak ve bölgesel eşitsizliklere çözüm getirmek gibi prensiplere politikalarını dayandırmıştı. Konsey Komisyonun önerisini üyelerin çoğunluğu ile modifiye edebilir. Ancak Komisyon bu düzenlemeye karşı çıkarsa Konsey ilgili kararı yasalaştırmak için oybirliği ile Komisyon'un karşı çıkışına müdahale edebilir. Bu süreçte tasarı yasalaşmadan önce AP kendi görüşünü önerebilir ama Konsey bu görüşü dikkate almak zorunda değildir. Ulusal 2 1960'ların son çeyreğine kadar üye devletler sürekli olarak birbirleriyle rekabet halindeydiler. Çünkü hem ham maddeye ihtiyaç vardı hem de siyasal bir bilinç birlikteliği yoktu. Bu yüzden de üçüncü ülkelerde devamlı olarak ham madde satın alınıyordu. Adeta ticari bir savaşın başlamasına neden olan bu arayışlara prelevman uygulaması getirildi. Böylece toplulukta dünya fiyatına göre değişen gümrük vergileri uygulanacaktı. Ayrıca bu arada İtalya'nın Stresa beldesinde 1958 yılında gerçekleştirilen ve tarım politikalarını konu alan konferans ile de üretim maliyeti, ürün fiyatlarındaki birlik ve ürün fiyatlarında rekabetin desteklenmesi gibi konular üzerine değerlendirmeler yapıldı. 6

parlamentolar ise yürürlüğe girilen yasayı olduğu gibi uygulamak zorundalar. Komisyon ile Konsey kendi aralarında düzenli çalışan bir sistem kurmuşlardır. Komisyon yasa tasarısı önerisinde bulunurken; Konsey bu yasa tasarısını düzenler. Ulus üstü seviyede Avrupa çiftçi lobilerinin karar sürecinde yoğun etkisi görülmektedir. Ortak pazar organizasyonlarının ulusal seviyede de baskıları görülmektedir. OTP'nin finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla Roma Antlaşması'nın 40. ile 43. maddelerine dayanarak kurucu altı üye tarafından 4 Nisan 1962 tarihinde kısa adı FEOGA olan ''Avrupa Tarımsal Yön Verme ve Garanti Fonu" kurulmuştur. Fonun Garanti Bölümü, tarımsal destekleme alımlarının yürütülmesi ve ihracatçılara verilecek primleri karşılamaya yöneliktir. Yön Verme Bölümü ise, tarımsal yapının iyileştirilmesine yönelik orta ve uzun vadeli gelişme çabalarının finansmanını karşılamaya ayrılmıştır. OTP'de önemli bir konu da fiyat destek politikalarıydı. Ortak bir pazar ve ortak tarım destekleme fiyatlarına 1962-1969 yılları arasında çeşitli müzakereler sonucu erişilebildi. Sistem 1970'li yıllar boyunca, öncelikleri açısından değerlendirirse (gıda güvencesi, verimlilik artışı, gelir ve fiyat istikrarı) oldukça başarılıydı. 1970'li yıllara dünya fiyatlarının yüksek seyrettiğini, zaman zaman AB'de hedeflenen fiyatları aştığını belirtmekte yarar olabilir. Bu yüksek fiyatlı destekleme sisteminin yükünü tümüyle tüketiciler taşıyordu. Yüksek fiyatlar bir yandan amaçlanan verimliliği diğer yandan üretimi artırıyordu. Ancak verimlilik artışı gelir düşüklüğü probleminin çözümü olmadı; buna karşılık yoğun girdi kullanımı çevre sorunlarını artırdı. Üretim artışı ithalatı azalttıkça, başlangıçta tarım politikasının yarattığı gelirlerle finansa edileceği beklentisine son verdi ve ortaya yüklü bir ortak bütçe sorunu çıktı. Bütçe sorunun ülkelere farklı yansımasının yanında 1980'li yıllardan sonra OTP'nin küçük değil büyük işletmeleri desteklediği, gelir ihtiyacı olan işletmelerin sorununu çözemediği de görüldü (Akder, 2012:407). OTP ile ilgili diğer konular ise; çevrenin korunması, hayvan sağlığı, ürünlerin tüketiciye sağlıklı koşullarda ulaşması, arz talep dengesizlikleri ve ülkelerin kur problemini çözmesidir. Özellikle kur problemi birliğin ticari ilişkilerinde ortak para olarak Avrupa Para Birimi (ECU) kullanmasıyla oluşmaktaydı. Ancak Euro'nun 1 Ocak 2002 yılında tedavüle girmesiyle bu sorunlar aşılmaya çalışıldı. Bütün bu süreç ele alındığında OTP ye ilişkin ilk ciddi reform girişiminin, sorunun arzın talebi aşması olduğu yönündeki eleştiriyi dile getiren 1968 tarihli Mansholt Planı dır. Mansholt Planı ile tarım ürünlerinde arz-talep dengesinin sağlanması amacıyla; 5 milyon hektar arazinin boş bırakılması, 5 milyon çiftçi ile küçük işletmelerin üretimden çekilmesi öngörülüyordu. Mansholt Planı ndaki tarımsal işletmelerin modernizasyonu, tarım 7

üretiminden çekilme ve çiftçilerin eğitimini kapsayan üç düzenleme 1972 tarihinde yumuşatılarak kabul edilmiştir. Yine bu plana göre 1979 yılında getirilen ortak sorumluluk vergisi sayesinde süt sektöründe düzenleme yapıldı. Belirlenen miktarın üzerinde üretim yapan üreticilerden vergi tahsil edilmesi yoluyla stokların eritilmesi ve üreticilerin fazla üretimden kaynaklanacak mali yükün karşılanmasına katkıda bulunması sağlandı (Kilit, 2012:2-3). Mansholt Planı hiçbir zaman hayata geçemedi; fakat bu yapısal değişiklik niyeti ileri de yapılacak olan reformlar için yol gösterici oldu. Arz talep dengesizliğinin çözümsüzlüğü için gerekli olan yapısal değişikliklerin üye ülkelerde etkin bir şekilde fayda sağlayabilmesi ya da hayata geçebilmesi ancak üyelerin kurumsallaşma seviyelerinin birbiri ile aynı olması ya da birbirine çok yakın olması ile mümkündür. Çünkü OTP'nin sadece ekonomik etkileri değil aynı zamanda da siyasal etkileri de bulunmaktadır. Bu siyasal etkiler arasında en fazla etkisi hissedilenler ya da gözle görünür olan birkaç husus vardır. İlk olarak Avrupa bütünleşme süreci birliğin temel politikasından biri olduğu için buna karşı herhangi bir engel ile karşı karşıya kalınmak istenmemektedir. Nitekim çiftçilerin bu bütünleşme sürecini sekteye uğratmayacaklarının farkına varıldı. İkincisi ise farklı tarım grupları ile bireysel tarımla uğraşan kişilerin ihtiyaçlarının sağlanabilinmesi için hükümetler borçtan kurtarma politikası uygulamışlardır. Ayrıca OTP üye devletlerin tarım politikalarına ciddi baskılar gerçekleştirmektedir. Üyeler hem ulusal çıkarlarını sürdürebilmek hem de ulus-üstü politikalarda paylaşılan amaçlara ulaşabilmeyi hedeflemişlerdir. Tarım sektöründeki farklılıkların devletler tarafından dengede tutulabilinmesi için edebilmek için ham madde kullanımı temel ürün fiyatlarının kullanımına olanak sağlanmaktadır. Birliğin siyasal hedefler çerçevesinde amaçlarını yerine getirmesi hem tarımın kalkınmasına 3 hem de devletleri karşılıklı bağımlı hale getirmesi açısından önemlidir. Ne var ki; yapılan bu düzenlemelerin tek bir hedefi olduğu o da; Almanya'nın sanayi çıkarları ile Fransa'nın tarımsal çıkarlarına hizmet olduğudur. Bu durum bütünleşmenin olumlu yanlarının olduğunu gösterdiği gibi yanlış anlaşılmalara ya da bütünleşmenin olumsuz yönlerine de atıfta bulunmaktadır. 1970'li yıllar Mansholt reformunun zihinlerde yer ettiği modernleşme algısının kırıldığı ve yapısal değişiklik ihtiyaçlarının nasıl giderileceği üzerine ilgili otoriteleri yoğunlaştırırken; 1980'li yıllar tekrar eski yöntemlere dönerek modern yapısal düzenlemeler yerine bilindik ihracatın sübvanse edilmesi, ithalatta da vergi oranlarının düzenlenmesi ile geçen bir dönem olmuştur. 3 Özellikle küreselleşmenin etkisinin yoğun bir şekilde görülmesi ile tarım alanlarının verimliliği, tarım çalışanlarının sayısında ciddi bir düşüş görünmüştür. Ayrıca tarımsal kalkınmanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için aynı zamanda da bölgesel farklılıklarında minimal düzeye çekilmesi gerekmektedir. Böylece köyden kente de göçün önüne geçilerek; bir tarım nüfusu oluşturulabilecektir. 8

Şunu unutmamak gerekir ki; bu yıllar ekonomik bütünleşmenin bütünüyle tamamlanıp; siyasal bütünleşmenin nasıl gerçekleştirilebileceği üzerine düşünülen yıllardı. Böyle zamanlarda var olan politikaların aksi yönde gidebilme ihtimali asla kabullenilmiyor ve entegrasyon sürecini yavaşlatacak aksilikler olarak değerlendiriliyordu. 2. MacSharry Reform OTP'de devletler üreticileri iki farklı şekilde korumaktadır. İlk olarak sabit fiyatlarla piyasayı garanti altına alarak üretim yaptırma ve depolama işlevinde bulunmuştur. AB ise alıcı haline geldiğinde hedeflenen üretim ve fiyatların artışlarının oranını düzenlemek için fiyat eşiği uygulamasını işleme sokmuşlardır. Üreticilerin fazla ürünleri depolama veya satış masraflarının üretim vergisi yoluyla katılmaları sağlanmıştır. Amaç tarımda istikrarı sağlayabilmekti. İkinci olarak ise; dünya piyasasında rekabetçi işleme izin vermek için OTP ithalatta yer alan harçların geri iadesinin sağlanması yolunu açmıştır. Modern tarım teknolojisinin erişimini AB çiftçilerine ulaşmasını sağlamıştır. Böyle mali konularda güven ve daha yüksek verim alınması amaçlanmıştır. Ancak AB sübvansiyon yolu ile çiftçilerin kazanım yolunu açması özellikle üçüncü ülkeler tarafından dünya ticaretini olumsuz yönde etkilediği, haksız kazancın önünü açtığı gerekçesi ile eleştirilmiştir. Bu gerekçeler nedeni ile Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nın (GATT) son raundu olarak bilinen 1986 yılında gerçekleştirilen Uruguay Raundu ile tarım kalesi haline dönüşen AB'ye karşı ABD bazı tedbirler aldı. Bu özellikle serbest ticarete getirilmiş önemli kısıtlamalardı. Miktar ve fiyat kontrolleri, ihracat teşvikleri ve korumacılığa imkan veren bir tarım sektörü rejimi için yapılan baskılar istenilen kısıtlamaların gerçekleşmesi için başarılı oldu. Ayrıca GATT çerçevesinde çevreye duyarlı tarımında yapılaması önemli vurgulanmaktaydı. Fakat AB içerinde çevre faktörleri dikkate alınmadan, zirai katkı maddeleri kullanılarak, mümkün olan en yüksek miktarda üretimin gerçekleştirilmesi hedeflenmekteydi. Bu noktada AB ve ABD karşı karşıya kaldı ve ilgili konuların yeniden düzenlemesi için AB tarafından şiddetli talepler getirildi. Bu anlaşmazlık AB'nin tarım konusunda köklü değişiklikler yapması ihtiyacına sebep oldu. Bu da MacSharyy reformu adı ile anılan düzenlemelerin hayata geçirilmesine neden oldu. AB tarım rekabet gücünü artırmayı amaçlanmıştı. Bu amaçla reformu, tarım piyasalarının istikrarını sağlamak, üretimi çeşitlendirmek, çevreyi korumak, ve AB bütçesinin 9

harcamalarını stabilize etmeyi hedefledi. MacSharry reformu üretici desteği ile ürün desteği geçişinin başlamasını sağladı. Doğrudan ödemeler ile fiyat desteğinin düşüşünü telafi etmeye çalışıldı.(tahıl garantili fiyatları% 15 - % 35 arasında ve sığır eti fiyatları düşürülmüştür). Tarım, çevre programları, ağaçlandırma, erken emeklilik, çeşitlendirme gibi konularda da tanıtıldı. MacSharry Reformunun önemi ise; kendisinden sonraki gelecek olan reformlara yol açmasıdır. AB'nin 1995'te Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) Tarım Anlaşmasını imzalaması ve uyum için taahhütte bulunmasıdır. AB bu anlaşma sonucu 2013 de ihracat sübvansiyonlarını tümüyle zorunlu olmadığı halde kaldırmayı planlamış, doğrudan gelir desteğine geçerek fiyatlarda önemli düşüşler sağlamış, gümrüklerinin alacağı en yüksek tavan değerini açığa çekmiş, iç piyasada kendi çiftçilerine sağladığı desteği aşağı çekmeyi taahhüt etmiştir (Akder, 2012:411). 3. Ara Dönem Görüldüğü gibi OTP 1980'lerde ve 1990'ların birinci yarısında hem fazla üretimi azaltmak ve hem de uluslararası anlaşmalara uyabilmek için müdahale fiyatlarında düşüşler gerçekleştirildi ve üretimde sübvansiyon almak için miktar kısıtlamaları konuldu. Ancak, yapılan reformlar üretim fazlasını ve politikaların mali yükünü azaltamadı. DTÖ-Tarım Anlaşması'nın yeni dönem görüşmelerinde pazarlık gücünü yükseltmek ve özellikle doğu ve orta Avrupa'ya genişlemenin maliyetini azaltmak isteyen AB, 1997 yılında OTP'de ciddi değişiklikler içeren "Gündem 2000" programını tartışmaya açtı. Mart 1999'da Bakanlar Konseyi tarafından değişikliğe uğrayarak kabul edilen programı ana hatlarıyla incelemek AB'de tarım politikalarının yönünü belirlemek açısından önemlidir. Gündem 2000 programında tarım politikalarının belirlenmesinde üç öncelik dikkate alınmıştır: a) Genişleyen ihracat pazarlarında ve birlik içinde tarım sektörünün rekabetçi konumunun gelişmesini sağlamak, b) Çevreye duyarlı üretim tekniklerini teşvik etmek, c) Üreticilerin yaşam standardına katkıda bulunarak kırsal ekonominin gelişmesini sağlamak (Çakmak ve Kasnakoğlu, 2001:3). Gündem 2000 hedefleri arasında ise daha fazla pazar yönelimi ve artan rekabeti sağlamak, gıda güvenliği ve kalitesine ulaşmak, tarım gelirinin istikrar kazanmasını 10

hedeflemek, tarım politikası içindeki entegrasyon ve çevresel kaygılar ilişkisini düzenlemek, kırsal alanların canlılığını geliştirmek, ademi güçlendirmek yer almaktadır. Yeni bir kırsal kalkınma politikası OTP'nin ikinci ayağı olarak tanıtıldı. Ayrıca yardımcı çiftçiler gibi bir çalışma alanı yaratmak, ürünleri çeşitlendirmek, ürün pazarlamasını geliştirmek gidi temel hedefler etrafında da ortak kanaate varmak. 24 ve 25 Mart 1999 tarihinde bir araya gelen AB üye ülkelerin devlet ve 11 hükümet başkanları "Gündem 2000" adındaki metni Berlin'de kabul ederek; daha etkili politikalar ve mali çerçeve içinde varlığını devam ettirebilecek bir AB için 2000-06 döneminde düzenlenecek reformların ana hatlarını ortaya koydular.. Avrupa tarımı 1992 yılında başlatılan reform ile çok fonksiyonlu sürdürülebilir, rekabetçi ve aynı zamanda devam ederken tarım toplum için istikrarlı bir gelir sağlamayı amaç edinmişti. Tarımın yanı sıra peyzaj bakımı ve kırsal toplumun canlılık sağlanması da önemli yer teşkil etmektedir. Aynı zamanda, tüketici kaygıları, gıda kalitesi ve güvenliği, çevrenin korunması ve hayvan refahı ile ilgili taleplere de yanıt verir. Reform aynı zamanda şeffaflık ve basitleştirme işlemlerini artırmayı da hedeflemektedir. Pazar yönetiminin yanı sıra (OTP'nin ilk ayağı) yeni siyasi hedefleri amaçlayan kırsal kalkınma OTP'nin ikinci ayağını oluşturur. Bu dönemde ilk ayağı için Avrupa Konseyi tarafından tahsis edilen yıllık bütçe 40,5 milyar Euro'dur. Ayrıca 14 milyar Euro kırsal kalkınma, veterinerlik ve bitki sağlığı önlemleri için tahsis edilir. Avrupa Komisyonu, ortak tarım politikasının gelişimini izlemek ve gerekli olabilecek herhangi bir ayarlama için ihtiyaç duyulan her şeyin hazır bulunması talimatını verdi. Bu çerçeve içinde; OTP'ye orta vadeli yorumlar getirilerek yeni düzenlemeler gerçekleştirildi. Tarımsal üretim pazar ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermelidir ve AB'nin müdahalesi sadece güvenlik içerikli olmalıdır. Gıda güvenliğinin garanti altına alınması için yardımlarda bulunulabilinir. Doğrudan ödemeler adil bir gelir ile çiftçilere ulaştırılmalıdır. Geleneksel üretimler içinde hedeflenen destek sağlanmalıdır. Çevre standartları ve çevre hizmetleri göz önünde tutularak tarımsal destek mekanizmalarına uygun teşvikler sağlanmalıdır. OTP'ye hayvan refahı ve hayvan sağlığı entegre edilmelidir. Optimum bir seviyede pazar organizasyonu ve kırsal kalkınma arasındaki destek sağlanmalıdır. Sürdürülebilir kalkınmanın kapsamı genişletilmelidir. Bütçe istikrarı sağlanmalıdır. Birliğe üye devletler arasında idari işlemler basitleştirilmeli ve tüm üyelerin sorumluluklarını yerine getirip getirilmediği kontrol edilmelidir. Komisyon ortak pazar çalışmaları hakkında yorumda bulunmalıdır. Aslında yapılan düzenlemeler birbirine oldukça 11

benzer özellikler taşımaktadır. Fakat algılardaki pürüzsüz işleyen OTP'nin aslında öyle olmadığının ve giderilmesi gereken birçok sorununun olduğu aşikardır. Bütün bunlara ek olarak; Lüksemburg reformu olarak bilinilen 2003 tarihli reformda da kırsal genişleme ve çevre konularına ek olarak; tek ödeme şeması, zorunlu çapraz uyum yenilikleri yürürlüğe getirilmiştir. Tek ödeme şeması ile çiftçilere ödenen destek ile çiftçilerin ürettikleri ürün arasındaki ilişki ortadan kaldırılarak; tarım sektörü piyasa odaklı bir hale getirilmiştir. Zorunlu çapraz uyum uygulaması ile ise; çerçevesinde, çevre koruma, gıda güvenliği, hayvan sağlığı ve refahı ile ilgili olarak seçilen alanlarda yasal gerekliliğe uyulmaması halinde çiftçilere verilen doğrudan ödemelerde kesintiye gidilmesi öngörülmektedir. Bu süreçte üye ülkeler arasında ciddi tartışmalar yaşanmıştır. Reform yanlısı birinci grupta, hepsi de OTP ye net katkı sağlayıcılar olan, Birleşik Krallık, Danimarka ve İsveç yer alıyordu. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller Partisinin oluşturduğu Alman hükümeti ise bu grubu desteklese de tarım politikaları alanında Fransa ile ilişkilerin daha da bozulmasının önüne geçmek amacıyla reformun 2006 yılına kadar ertelenmesini destekler bir tutum takınmıştır. OTP de kökten bir reform girişimine karşı çıkan ikinci grupta ise Fransa, İrlanda, İtalya, Avusturya, Yunanistan ve Lüksemburg yer almıştır. OTP harcamalarının % 22 lik bölümünden faydalanan Fransa, bekle ve gör stratejisini benimsemiş ve OTP de Yarı Dönem Gözden Geçirmesi'nin (YDGG) ardından yapılacak radikal değişikliklere karşı çıkmıştır. Diğer muhalif Üye Devletlerden İrlanda, Fransa yı desteklemekle birlikte kırsal kalkınmaya ilişkin tasarıları desteklemiştir. Tarım sektörüne yapılan AB yardımlarının kesilmesinden endişe duyan Yunanistan da Lüksemburg ile birlikte reform hareketinin karşısında yer almıştır. Tarım Bakanlığının Yeşillerin elinden çıkması ile İtalya da reform karşıtı ve OTP fonlarından aldığı payı arttırmak isteyen bir tavır benimsemiş, ancak, doğrudan ödemelerin üretim ile ilişkisinin kısmen kopartılmasına sıcak yaklaşmıştır. Modülasyon ve çapraz uyum gibi reform önerilerinin yatay anlamda önemli bileşenlerini oluşturan unsurlara ölçülü bir destek veren Avusturya ise reforma Berlin de saptanan takvim çerçevesinde daha ileri tarihlerde başlanmasını savunmuş ve bu anlamda reform karşıtı hareketin içinde yer almıştır. Son olarak, reform konusunda yukarıda sözü edilen iki grup tarafından da ikna edilebilecek ülkeler olarak tanımlanabilecek üçüncü grupta yer alan ülkelerden İspanya, modülasyon ve doğrudan ödemelerin üretimden bağımsız verilmeye başlanması önerilerine karşı çıkmamıştır. Portekiz kırsal kalkınma için daha fazla kaynak ayrılmasını desteklerken Finlandiya yardım kesintilerinden daha fazla sayıda küçük çiftçinin muaf tutulmasını savunmuştur. Belçika ise kapsamlı reformlar için ortada mali bir neden olmadığını belirtmiş ama reform karşıtı gruba mesafeli durmayı tercih etmiştir (Baş, 2004:18-19). 12

Nitekim yoğun tartışmalara rağmen yürürlüğe giren reforma; ikinci aşamasında karşı çıkan ülkeler de dahil olmuşlardır. Bir diğer konu ise 2004-2007 genişlemeleri ile % 40 oranında AB'nin tarım alanının artmasıyla iki katından daha fazla tarımsal iş gücüne ihtiyaç duyulmuş ve AB'ye yeni tüketiciler girmiştir. Burada önemli nokta var olan genişlemeyi OTP'nin kaldırıl kaldıramayacağıdır. Çünkü birliğe genişleme ile birlikte yeni biyolojik çeşitlilikler getirmiş olması ve söz konusu canlılar için yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Ayrıca müktesebatın sadece biyolojik çeşitlilikler için değil; yeni katılan üyelerin kırsal kalkınmasının sağlanması, sistemdeki farklılıklarını minimum seviyeye çekilmesi, gerekli görülen tarımsal yardımların nasıl gerçekleşeceği hususunda ortak bir karara varılması gibi konularda düzenlenmesi gerekmektedir. 20 Kasım 2008 tarihine gelindiği zaman ise, AB tarım bakanları tarım politikaları için çalışma yaptıkları bir konu olan 'Sağlık Kontrolü' başlığı üzerinde siyasi anlaşmaya vardı. Bir dizi tedbir arasında, 2015 yılına kadar olan süreçte tarafların (politika ve çiftçiler) anlaşması, ekilebilir alanların üretimden ayrılması süt kotalarının kaldırılması ve gerçek bir güvenlik ağı içine piyasa müdahalesi gerçekleştirilmesi yer almaktadır. Bakanlar ayrıca çiftçilere doğrudan ödemeleri azaltılmış ve para Kırsal Kalkınma Fonuna (KKF) modülasyona göre artırılacaktır. İklim değişiklikleri neden ile ihtiyaç duyulan suyun yönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve yeşil enerji üretimi de dahil olmak üzere Avrupa tarım karşılaştığı yeni zorluklara ve fırsatlara daha iyi yanıt aranması sağlanacaktır. Üye devletler ayrıca hassas bölgelerde süt üreticilerine yardımcı olmak için yeni pazarlar sağlayacaklardır. 2009 yılında da idari yüklerin düşülmesi için yeni bir eylem planı Komisyon tarafından hazırlandı. Bu çerçevede Avrupa Konseyi üye devletleri benzer hırslarını ulusal hedeflerde birleştirmeye davet etti. Toplumsal hedeflere ulaşmak için gerekli olan ihtiyaçları minimum seviyede tutmak amaçlanmıştır. 13

4. Karar Alma Sürecinde Ulus-üstü Yaklaşım ile Hükümetler-arası Yaklaşım OTP konusunda siyasal düzenlemeler yapılırken; üye hükümetler, Komisyon, Bakanlar Konseyi ve AP'nun yanı sıra; bir takım komiteler kurularak da karar alma sürecine etki edilmeye çalışılmıştır. Üye hükümetler bireysel malların fiyatlarını sabit tutabilmek için gücü ellerinde bulundururlar. Temel mevzuatı kabul etme gücü Bakanlar Konseyi'nde muhafaza edilmiştir. AP'nin ise sorumluluğu ve yetki alanı artırılmasına rağmen; önerileri sadece tavsiye niteliğindedir. Ayrıca Özel Tarım Komitesi oluşturularak Tarım Komisyonu Başkanı ile ortak çalışma ya da fikir alış verişinde bulunularak sivil bir güç oluşturulması hedeflenmiştir. Pazar organizasyonunu yönetmesi için Konsey Komisyona yetki devri gerçekleştirir; fakat ulusal çıkarları temsil edecek bir danışma kuruluna ihtiyaç vardır. Bütün pazar organizasyonları Komisyon içerisinde kendi yönetim komitesine sahiptir ve temsil nitelikli oy çoğunluğu ile üye devletlerdedir. Komisyon tasarının onaylanması için komiteye teklif götürür. Eğer Komite nitelikli oy çoğunluğu ile kabul ederse; tasarı işleme girer. Eğer nitelikli oy çoğunluğu sağlanmaz ise; konu Konsey'e gönderilir. Görüldüğü gibi hükümetler ve komiteler Komisyonun yetkilerini sınırlandırırken; Konsey'in itiraz hakkını saklı tutmaktadır. Komitenin böyle bir yetkisinin olması sonucunda da ulusal tercihlerin önemini ulus-üstü seviyede tutulmayı garanti altına almaktadır. 5. Sonuç Kısacası OTP AB'nin en önemli ve en eski politikalarındandır. Bu politika yıllar boyunca bütünleşmenin adeta yolunda gittiğini gösterdiği ve bir parçası olduğu için büyük öneme sahiptir. Fakat OTP sistematik işleyişi açısından daha yeni yeni kendini bulmuş ve derinleşmiştir. 1957 yılından bugüne kadar yapılan değişiklikler hem tarım sektörünün daha akıcı, uyumlu, sürdürülebilir olmasını hem de çevre ve gıda güvenliğinin oluşturulmasını sağlamıştır. Zaman içerisinde politikalar basitleştirilerek hem çiftçilerin hem de hükümetlerin kolayca uygulayabilecekleri; aynı zamanda da hedeflenen amaçlara ulaşabilecekleri bir hale getirilmiştir. Bu konuda ithalatta yapılan vergi ve resimlerdeki ücret azaltmaları ile ihracattaki sübvansiyon uygulamaları oldukça önemli bir yer teşkil etmiştir. Özellikle 2003 yılı sonrasında daha derinden ve güçlü reformlar yapılarak Avrupa tarımının dünya tarımı ile eş gidebilmesi ve rekabet edebilir duruma gelebilmesi sağlanmaya çalışmıştır. Kuşkusuz ki tarımda modernize çalışmalarının yanı sıra; sağlık kontrollerinin de artırılması Avrupa 14

vatandaşlarının sağlıklı ve kaliteli gıdalara ulaşmasını da kolaylaştırmıştır. Bir diğer önemli konu ise OTP sayesinde kırsal alanların geliştirilmeye çalışılması ve kırsal kalkınma için gerekli tedbirlerin de alınması önemli bir husustur. Nitekim bu politikalar Avrupa tarımının 2020 stratejisini belirleme noktasında da öncül politikalar olmuştur. Karar alma sürecinde ise ulus-üstü yapılanmanın etkisinin görüldüğü oldukça açıktır. Avrupa adeta tarım konusunda ülkeler ve bölgeleri tek ve bütün halinde görerek yasal düzenlemelerini gerçekleştirmiştir. Ancak karar alma süreçlerinde ulusal ekonomiler için oldukça önem taşıyan tarım konusunda ulusal hükümetlerinde etkisinin yoğun bir şekilde hissedildiği görülmektedir. Burada kuşkusuz; ulusal çıkar gruplarının büyük etkisi söz konusudur. Komisyon ve Konsey kendi aralarında hemen hemen diğer bütün politikalarda olduğu gibi uyumlu bir yol izleseler de nihai söz Konsey'e aittir. Görülen o ki; hem ulus-üstü ve hükümetler arası etkilerin hissedildiği bir politikada son söz; hükümetler arası yaklaşıma daha yakındır. 15

Kaynakça: Akder, A. H. (2012). 'Ortak Tarım Politikası'. Belgin Akçay ve İlke Göçmen (edit.), Avrupa Birliği: Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar. Ankara: Seçkin Yayınları. Baş, Erhun. (2004). 'Avrupa Birliğinde Ortak Tarım Politikası Alanında 2003 Ve 2004 Yıllarında Gerçekleştirilen Reformların Genişleme Süreci Ve Türkiye nin Adaylığı Göz Önüne Alınarak İncelenmesi'. Tarım ve Balıkçılık Dairesi. Ankara Çakmak, Erol H. ve Kasnakoğlu, Haluk. (2001). 'Tarım Sektöründe Türkiye Ve Avrupa Birliği Etkileşimi: Türkiye'nin AB'ye Üyeliğinin Analizi'. Orta Doğu Teknik Üniversitesi/ İktisat Bölümü. Ankara Kilit, G. (2012). 'Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası ve Reform Çalışmaları'. İktisadi Kalkınma Vakfı. İstanbul: İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları. Rynning, C. (2010). 'The Common Agricultural Policy:The Fortress Challenged'. Helen Wallance, Mark A. Pollack ve Alasdair R. Young (edit.), Policy-Making in The European Union. Oxford: Oxford Yayınları. Ülkü, S. (2006). 'Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Reformları'. İktisadi Kalkınma Vakfı. İstanbul: İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları. 16