Türk Ekonomi Bankası Makro Yorum Emin Öztürk (212) 251 21 21 (1671) 21 Ağustos 2006 emin.ozturk@teb.com.tr Dalga gitti ama tortusu kaldı Bu yıl mali piyasalarda Mayıs ayının ilk yarısında başlayan ve Haziran ayının son haftasına kadar devam eden dalgalanma, döviz kuru ve faiz gibi değişkenlerde önemli artışlara yol açmış, büyüme hızı ve cari işlemler açığı gibi makroekonomik göstergelerin de ilk başta beklenen değerlerden farklı olacağı beklentisini doğurmuştu. Ancak, Haziran ayının son günlerinden başlayarak mali piyasalar hızla toparlandı ve bozulan moraller düzelmeye başladı. Özellikle son iki-üç haftada piyasalarda gözlenen olumlu gelişmelerin büyük ölçüde Fed in 8 Ağustos tarihli toplantısında faiz artışlarına ara vermiş olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Ayrıca, bu tarihten sonra açıklanan ABD verilerinde enflasyon beklenenden düşük çıkarken büyümeye ilişkin göstergelerin zayıf olması global piyasalarda Fed in gelecek toplantılarda da faiz artışı yapmayacağı beklentisini güçlendirdi. Bir başka deyişle, Fed in Ağustos toplantısında faiz artışı yapmaması sadece bir duraklama olmanın ötesinde faiz artış sürecinin sona erdiği şeklinde yorumlanmaya başlandı. Bu gelişmelere bağlı olarak, nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan piyasalara bakış tekrar olumluya döndü ve fon girişleri artmaya başladı. Bu makro yorum notunda, de ve genellikle ile birlikte aynı çerçevede değerlendirilen diğer bazı gelişmekte olan ülkelerde hem dalgalanmanın etkilerini hem de dalgalanma sonrasındaki toparlanmayı grafikler yardımıyla karşılaştırmayı amaçlamaktayız. Karşılaştırmalarda zaman boyutuna yeknesaklık kazandırmak üzere, dalgalanmanın 10 Mayıs tarihinde başladığını, en olumsuz noktaya 23 Haziran da varıldığını varsayıyoruz. Toparlanmanın hangi ülkede ne ölçüde gerçekleştiğine ilişkin karşılaştırmalar için ise 23 Haziran ile 16 Ağustos arasındaki dönemde gerçekleşen gelişmeleri esas almaktayız. Karşılaştırma konusu olarak ele aldığımız mali piyasa değişkenleri ise ülkelerin para birimlerinin ABD doları karşısındaki değeri, borsa endeksleri, EMBI+ spread düzeyleri ile CDS spread değerlerinden oluşmaktadır. Bilindiği üzere, EMBI+ spread değerleri ülkelerin piyasada işlem gören uluslararası tahvillerinin performanslarının karşılaştırılması amacıyla kullanılmaktadır. Burada, daha büyük bir spread değeri uluslararası yatırımcılar gözünde söz konusu ülkenin daha riskli görüldüğü anlamına gelmektedir. Benzer şekilde, bir ülkenin CDS (Credit Default Swap) spread değerinin artması da risk algılamasında bir artış olduğu anlamına gelmektedir. Bu karşılaştırmalardan sonra sonuç bölümünde, dalgalanma ve sonrasındaki toparlanma sürecine ilişkin gözlemlerden hareketle, de makroekonomik göstergelerin nasıl etkileneceği konusunda kısa bir değerlendirmeye yer verilmektedir.
En fazla YTL değer kaybetti; hızlı toparlanmaya rağmen hala değer kaybı var Piyasalarda olumsuz havanın en yoğun olarak hüküm sürdüğü 10 Mayıs ile 23 Haziran tarihleri arasında YTL ABD doları karşısında yüzde 25 civarında düşerek en fazla değer kaybeden para birimi oldu. Bu sıralamada yi Güney Afrika ile ın takip ettiğini görmekteyiz. Buna karşılık, genellikle ile karşılaştırma konusu olan nın para birimi olan Real deki değer kaybının yüzde 8 den daha az oluşu dikkat çekicidir. Basit bir genelleme yapılacak olursa, parası en fazla değer kaybeden ülkelerin ortak özelliğinin yatırımcıları ürküten boyutlarda cari işlemler açığı olduğu söylenebilir. Buna karşılık, cari işlemler fazlası olan daha az etkilenmiştir. İzlanda Para birimlerinin $ karşısında performansları (%, 10 May. - 23 Haz.) 0-5 -10-15 -20-25 -30 Toparlanma süreci olarak tanımladığımız 23 Haziran ile 10 Ağustos arasındaki döneme bakıldığında, YTL nin en fazla değer kazanan para olduğu göze çarpmaktadır. Ancak, 10 Mayıs ile 16 Ağustos kurları karşılaştırıldığında, hızlı toparlanmaya rağmen hala yüzde 6-7 civarında bir değer kaybı olduğu görülmektedir. Gelecek haftalarda YTL nin daha fazla değer kazanması ihtimali bulunmakla birlikte, YTL/$ kurunun dalgalanma öncesi seviyesi olan 1.35 e kadar inmesi ihtimali düşüktür. Dolayısıyla, en azından 16 Ağustos itibariyle, dalgalanmanın YTL açısından geride bir miktar tortu bıraktığı not edilmelidir. Benzer bir durum ve Güney Afrika için de geçerlidir. Buna karşılık,, Çek Cumhuriyeti, ve gibi ülkelerin para birimleri dalgalanma öncesine göre daha değerli bir konuma gelmiştir. Real i ise yüzde 3 değer kaybetmiştir. Para birimlerinin $ karşısında performansları (%, 23 Haz. - 16 Ağu.) İzlanda 0 5 10 15 20 25 30
En fazla düşen borsa IMKB ama en fazla toparlayan borsası İlk grafikte görüldüğü üzere, dalgalanma döneminde IMKB yüzde 24 civarında bir düşüş ile en fazla gerileyen borsa olurken, ve borsaları ikinci ve üçüncü sırayı almıştır. Ancak, grafiğin yerli paralar cinsinden hazırlandığı dikkate alınmalıdır. Aynı dönemde en hızlı değer kaybeden para biriminin de YTL olduğu hatırlanacak olursa, aynı grafiğin dolar cinsinden yapılması halinde IMKB deki düşüşün daha açık farkla birinci olacağını kestirilebilir. Ülke borsalarının performansları (%, ülke para birimi cinsinden) 10 May. - 23 Haz. 0-5 -10-15 -20-25 -30 İkinci grafikte ise toparlanma döneminden en fazla yararlanan borsanın yüzde 23 artışla borsası olduğu görülmektedir. Buna karşılık, 23 Haziran ile 16 Ağustos arasında yüzde 16 artan ve borsaları ikinci sırada yer almaktadır. Ancak, bu düzelmeye rağmen IMKB 100 endeksinin 16 Ağustos tarihinde 10 Mayıs tarihine göre hala yüzde 9 kadar aşağıda olması dalgalanmanın hisse senedi piyasasında bıraktığı tortu olarak görülebilir. Ülke borsalarının performansları (%, ülke para birimi cinsinden) 23 Haz. - 16 Ağu. -5 0 5 10 15 20 25 30 Dalgalanma sırasında default riski inki kadar yüksek algılandı Yukarıda gerek YTL nin ABD doları karşısındaki değeri gerekse borsa endeksi açısından yaptığımız değerlendirmede Haziran ayının son haftasından başlayarak Ağustos ortasına kadar süren düzelmeye rağmen dalgalanma öncesindeki düzeylere henüz ulaşılmadığı görülmüştür. Ancak, bunlardan çok daha çarpıcı ve öğretici bir hareket CDS spread değerlerinde gerçekleşmiştir. Bunu görmek için ile nin dalgalanma öncesinde, dalgalanma sırasında ve toparlanma dönemindeki CDS spread değerlerinin karşılaştırılması gerekmektedir.
10 Mayıs tarihinde ve in CDS spread değerleri sırasıyla yüzde 1.47 ve yüzde 2.54 idi (grafikteki sarı çubuklar). 23 Haziran itibariyle bu değerler yüzde 3.11 ve yüzde 3.15 e yükseldi (grafikteki kırmızı çubuklar). Bir başka deyişle, daha yakın bir tarihte borç ödeyemez duruma düşmüş olan ile sicilinde bu tür bir çizik olmayan uluslararası yatırımcıların gözüyle neredeyse aynı risk düzeyine konuldular. Bu durum, uluslararası yatırımcılar açısından cazibesi çok yüksek olan bir ülkenin dış gelişmelerin ve ülke içinde yapılan hataların bir sonucu olarak çok kısa bir sürede en riskli ülkelerden birisi haline gelebildiğinin iyi bir örneğidir. Kanımızca ülkeyi ve ülke ekonomisini yönetenlerin geçmiş başarılara güvenerek rehavete kapılmaması ve bu durumdan ders çıkarması gereklidir. CDS spreads (5 yıllık vade için) 10 May 2006 23 Haz 2006 16 Ağu 2006 0.0 0.5 1.0 1.5 2.0 2.5 3.0 3.5 Bir başka ilginç nokta, 16 Ağustos itibariyle CDS spread değeri yüzde 2.25 e, yani 10 Mayıs a göre daha düşük bir düzeye gerilerken, nin CDS spread rakamının yüzde 1.81 e düşmesi ama dalgalanma öncesindeki yüzde 1.47 ye kadar inememesidir (grafikteki kırmızı çubuklar). Bu, uluslararası yatırımcıların gözüyle de ye ilişkin risk algılanmasında net bir bozulma olduğunu göstermektedir. Diğer ülkelere bakıldığında, 16 Ağustos ta CDS spread değerleri 10 Mayıs a göre hala daha yüksek olan ülkelerin, Güney Afrika ve olduğu görülmektedir. Daha önce de vurgulandığı üzere, üç ülkenin ortak özellikleri arasında yüksek cari işlemler açığına sahip olmaları bulunmaktadır. EMBI+ spread hareketleri de benzer bir duruma işaret ediyor Aşağıdaki grafikte yer alan EMBI+ spread hareketleri CDS spread hareketlerine paraleldir: EMBI+ EMBI+ Sovereign Spreads 10 May 2006 23 Haz 2006 16 Ağu 2006 0 50 100 150 200 250 300 350 400
Buradaki birinci önemli gözlemimiz, ve nın EMBI+ spread değerlerinin 16 Ağustos itibariyle 10 Mayıs a göre daha düşük bir düzeye gerilemiş olmasıdır. Buna karşılık, nin EMBI+ spread ı hala dalgalanma öncesindeki düzeye inememiştir. Güney Afrika için de benzer bir durum söz konusudur. İkinci olarak, dalgalanma öncesinde dan daha düşük bir EMBI+ spread ı olan nin 16 Ağustos tarihi itibariyle daha yüksek bir spread ile karşı karşıya olduğu dikkat çekicidir. Özetle, toparlanma döneminden diğer ülkeler gibi nin de önemli ölçüde faydalandığı ama hem dalgalanma öncesi kendi konumuna göre hem de ile karşılaştırıldığında net bir kötüleşme olduğu söylenebilir. Makroekonomik tortu: Cari açıkta kayda değer bir düzelme ihtimali düşük ancak enflasyondaki bozulma ihmal edilemeyecek boyutta Mayıs ayında mali piyasalarda dalgalanma başladığında, YTL nin biraz değer kaybetmesinin cari işlemler açığı ve ihracat sektörü açısından yararlı olacağı, dolayısıyla bu düzeltmenin aslında olumlu karşılanması gerektiği şeklindeki söylemler ön plana çıkmıştı. Yukarıdaki yaptığımız dalgalanma öncesi-sonrası ve ülkelerarası karşılaştırmalar, döviz kurundaki düzeltmenin bazı yan maliyetlerinin de olduğunu göstermektedir. Yukarıda vurgulandığı üzere, Haziran ayının son günlerinden itibaren gerçekleşen toparlanmaya rağmen nin CDS ve EMBI+ spread değerleri hala dalgalanma öncesi düzeylere inebilmiş değildir. Bu durum, uluslararası yatırımcıların gözünde ye ilişkin risk algılamasında artış olduğu anlamına gelmektedir. Son aylarda görülen gelişmelerin muhtemel makroekonomik yansımalarına bakıldığında, YTL nin değer kaybetmesinin cari işlemler açığında kayda değer bir düzeltmeye yol açması ihtimali düşük görünmektedir. Bunun bir nedeni, daha önce de değinildiği gibi, toparlanma sonrasında YTL/$ kurunun dalgalanma öncesine göre sadece yüzde 6-7 civarında yüksek olmasıdır. İkinci neden ise geçen iki ayda açıklanan ve dalgalanma sonrasını da kapsayan sanayi büyümesi ve imalat sanayi kapasite kullanımı verilerinin yüksek seyrini muhafaza etmekte olmasıdır. Bu veriler 2006 yılı büyüme hızında çok fazla düşüş olmayacağına işaret etmektedir. Büyümenin güçlü seyrini sürdürdüğü, petrol ve diğer emtia fiyatlarının da yüksek düzeyde olduğu bir ortamda cari işlemler açığında dikkate değer bir iyileşmeye yol açması beklenmemelidir. Önemli bir sürpriz olmadıkça cari işlemler açığının yıl sonunda 30 milyar dolara yakın olması ve milli gelire oranının yüzde 7 yi geçmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Diğer taraftan, gerek enflasyon verilerindeki gerekse enflasyon bekleyişlerindeki bozulma ciddi boyuttadır. Sene başında yüzde 5 olarak belirlenmiş olan enflasyon hedefinin gerçekleşmesini hiç kimse beklemediği gibi, sene sonu enflasyonunun tek haneli olması bile oldukça zor görünmektedir. Beklentilerde bu durumun yol açtığı bozulmayı sınırlı tutmak amacıyla Merkez Bankası agresif faiz artışları yapmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, Mayıs ve Haziran aylarındaki dalgalanmanın bir başka bedeli de ekonomisinin eskisine göre 6-7 puan daha yüksek faiz oranları ile uzunca bir müddet yaşamak zorunda kalacak olmasıdır. Her hakkı saklıdır. İzinsiz çoğaltılamaz. Bu raporda yer alan bilgi ve veriler güvenilir olduğu düşünülen kamuya açık kaynaklara dayanmaktadır. İfade edilen görüşler, tahminler ve beklentiler bu raporun yazıldığı tarih itibariyle yazarın vardığı sonuçları yansıtmaktadır. Türk Ekonomi Bankası nı bağlamaz. Ticari kararlar için veya yatırım tercihi yapmak amacıyla kullanılması durumunda Türk Ekonomi Bankası hiç bir sorumluluk üstlenmez.