C. Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 1998, 2 (2) KOAH LI HASTALARA UYGULANAN PLANLI HASTA ÖĞRETİMİNİN VE HASTA İZLEMİNİN HASTALARIN HASTALIKLA BAŞETME DURUMLARINA ETKİSİ Hatice TEL *, Nuran AKDEMİR ** ÖZET Bu çalışma, KOAH lı hastalara uygulanan planlı hasta öğretiminin hastaların hastalıkla başetme durumlarına etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya göğüs hastalıkları kliniğinde KOAH tanısı ile yatan, çalışmaya katılmayı kabul eden 43 hasta alınmıştır. Hastalara hastanede yatarken araştırmacı tarafından planlı hasta öğretimi uygulanmış ve daha sonra taburcu olan hastalar dört ay süreyle poliklinik kontrolleri ile izlenmiştir. Araştırma sonunda; hastaların hastaneye yatışlarında ve aylık izlemlerinde elde edilen FEV1 değerleri arasında önemli pozitif ilişki bulunmuştur. Ayrıca hastaların hastalık semptomlarını kontrol altına alma, ilaçlarını düzenli kullanma ve göğüs fizyoterapisi uygulamalarını yapma oranlarının arttığı bulunmuş, FEV1 değerleri ile semptomları kontrol altına alma, ilaçları düzenli kullanma, göğüs fizyoterapisi uygulamalarını yapma arasında pozitif ilişki elde edilmiştir. Anahtar Sözcukler: KOAH, Planlı öğretim, KOAH la ba etme GİRİŞ Solunum sisteminin kronik hastalıkları, bireylere ciddi şekilde sınırlılık ve yetersizlik yaşatan, ölüm oranında artışa yol açan önemli hastalıklar olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıklardan en yaygın olanı kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) dır. KOAH 35-75 yaşlar arasındaki oldukça geniş bir yaş grubunu etkilemesi, bakım ve tedavi harcamalarının ve mortalite oranının yüksek olması nedeniyle bir SUMMARY Planned patient education and patient observation s effect to coping with their disease on patients with COPD This study has been carried out among the patients with COPD to determine effect of planned patient education. This study has been applied to the voluntary 43 patients who have been hospitalised with diagnosis of COPD at the clinic of chest diseases. The patients have been given planned patient education during their staying at the hospital by the researcher. After, patients have been observed during four monts. End of the studie; It has been found out that there is an important positive correlation between the FEV1 value of patients during their monthly controls and the first admission value. After four months observation it has been found out there is an important rise achieving symptom control, regular medicine use and chest physiotherapy and a positive correlation between FEV1value and achieving symptom control, regular medicine use and chest physiotherapy. Key Words: COPD, Planned education, Coping with COPD çok ülke için önemli bir sağlık problemidir (Toevs ve ark. 1984, Cooreman ve ark. 1990, Ferguson ve ark.1993, Tompson ve ark. 1993). KOAH ın yıllar boyu oldukça yavaş ilerleme gösteren bir klinik tablosunun olması hastalığın erken aşamada tespit edilmesini zorlaştırmaktadır. Akciğer fonksiyonlarındaki kayıpların artması ve dispne, öksürük, balgam gibi hastalık semptomlarının bireyi tıbbi yardım arayışına zorlayacak aşamaya gelmesi ancak yaşam * Öğr. Gör. Dr. C. Ü. Hemşirelik Yüksekokulu, Sivas ** Prof. Dr. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, Ankara 44
sürecinin 20-30 yılında belki de daha uzun bir döneminde olmaktadır (Bangal ve ark 1990, Make 1991, Demirtaş 1997). KOAH tanısı konmuş bireylerin düzenli tedavi ve bakımı sürdüremedikleri durumlarda hastalık semptomları şiddetlenmekte, yaşamı tehdit eden ciddi komplikasyonlar ve önemli fonksiyonel kayıplarla hastalık solunum ya da kalp yetmezliğine doğru ilerlemektedir (Balcı 1993, Levis 1996). Hastalık tablosunun bu şekilde şiddetlenmesine ve ilerlemesine neden olan en önemli komplikasyon sık tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonudur (Levis 1996, Hoeman 1996). Çoğunlukla önlenebilir özellikte olan bu komplikasyonların kontrol altına alınamaması nedeniyle hastalar tekrarlı olarak hastaneye yatmakta, iş gücü ve ekonomik kayıplar artmaktadır. Tekrarlı olarak hastaneye yatma deneyimi yaşayan hastalar sağlığını, bağımsızlığını ve yaşamı üzerinde kontrol gücünü kaybetme duygusunu yoğun olarak yaşamaktadır (Bangal ve ark.1990, Reinke ve ark.1992, Boezen ve ark.1995). KOAH lı hastalar hastalık sürecinin günlük yaşam aktivitelerine getirdiği kısıtlılıklar, emosyonel, bilişsel, fizik aktivitelerdeki değişiklikler, ekonomoik ve sosyal sınırlılıklar nedeniyle zor ve karmasık problemlerle karşı karşıyadırlar (Tompson 1993, Hoeman 1996). KOAH lı hastaların hastalık sürecinin getirdiği problemlerle başedebilmeleri, ev ortamında hastalık semptomlarını ve komplikasyonlarını etkin şekilde kontrol etmeyi başarabilmeleri için bazı özel bilgi ve becerileri kazanmaları gerekmektedir. Buna ulaşmanın en etkili yolu, planlı ve sürekli bir hastaaile öğretimi olarak görülmektedir (Ferguson 1993, Brewin 1995, Sockrider1996). KOAH lı hastanın öğretiminin taburculuktan önceki bir dönemde hastanede başlatılması, evde toplum sağlığı hemşireleri tarafından sürdürülmesi, ailenin ve hasta için önemli olan kişilerin de eğitimin içine katılması önerilmektedir (Bangal ve ark 1990, Make 1991, Levis 1996). KOAH lı hastaların sağlık ekibinden yeterince yardım ve destek görmesi, yaşam durumuyla ilgili iyi şeyler hissetmesine, daha ciddi fiziksel ve psikolojik komplikasyonların önlenmesine ve hastaların hastalıkla daha uyumlu yaşamasına yardım etmektedir (Bangal ve ark.1990, Badura ve Kickbusch 1991, Make1991, De Lisa 1993). Sonuçta KOAH lı hastaların hastalık semptomlarını yaşama sıklığının azalması, hasta tarafından ilaç ve göğüs fizyoterapisi uygulamalarının düzenli olarak yapılması, tekrarlı yatış sayısının azalması, pulmoner fonksiyonlardaki kayıpların azalması hastalıkla baş etme durumunın göstergesi olarak değerlendirilmektedir. AMAÇ Bu çalışma; hasta bakımı ile birlikte uygulanan planlı öğretim ve aylık hasta izlemini içeren hemşirelik aktivitelerinin hastaların KOAH la baş etme durumlarına etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. YÖNTEM Araştırma, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Hastalıkları klinik ve polikliniğinde yapılmıştır. Çalışma örneklemine 1 Kasım 1996-1 Şubat 1998 tarihleri arasında göğüs hastalıkları kliniğinde KOAH tanısı ile tedavi edilmekte olan, Sivas il i sınırları içinde yaşayan, hiperkapni gelişmemiş, bilinci açık, işitme güçlüğü, görme kaybı, solunum sistemi kanseri ve tüberküloz tanısı olmayan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 43 hasta alınmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu, KOAH lı Hasta İzlem Formu ile solunum fonksiyon testi ölçümleri (SFT) kullanılmıştır. Ön uygulama 1 Eylül -1 Ekim 1996 da Sivas Göğüs Hastalıkları Hastanesi nde dört hasta ile çalışılarak yapılmıştır. Çalışmanın yapıldığı kliniğe ait kayıtlar incelenerek son bir yılda tedavi gören KOAH lı hastaların ortalama yatış süreleri ve tekrarlı yatış sıklığı belirlenmiştir. Elde edilen bilgiler doğ- 45
rultusunda hasta bakımı ve planlı hasta öğretiminin 10 günde tamamlanması ve hastaların taburculuktan sonra 4 ay boyunca izlemi planlanmıştır. Çalışmaya alınan hastalara hastaneye yattıkları gün araştırmacı tarafında anket formu uygulanmıştır. Anket formu hastaların sosyodemoğrafik özelliklerini ve hastalık sürecini (hastalık süresi, hastalık semptomlarını yaşama durumu, hastalık hakkında eğitim alıp almama durumu, bireysel eğitim gereksinimlerinin saptanması gibi) tanımlamayı amaçlayan sorulardan oluşmaktadır. Çalışmaya alınan hastaların bakımları sırasında bireysel öğretim gereksinimleri belirlenerek, solunum sisteminin fonksiyonu, normal solunum süreci, KOAH ın oluşma nedenleri, ilaç tedavisi, göğüs fizyoterapisi uygulamaları, hastalığın günlük yaşam aktivitelerine getirdiği değişikliklere ilişkin düzenlemeler, hastalık seyri ile ilgili kayıt tutma ve düzenli olarak kontrollere gelme konularında hasta öğretimi uygulanmıştır. Hasta öğretimi görsel öğretim materyalleri ile desteklenerek, günlük 20-30 dakikalık bireysel öğretim oturumları şeklinde yürütülmüştür. KOAH lı hasta izlem formu, hastalara ev ortamında hastalık semptomlarının takibi, düzenli ilaç kullanma, göğüs fizyoterapisi uygulamalarını düzenli olarak yapma gibi öz bakım uygulamalarını hatırlatmak, hastaları hastalık sürecindeki değişiklikleri izlemeye ve anlamlandırmaya yönlendirmek, evde bakım veren kişinin hastanın semptom kontrolünü ve öz bakım uygulamalarını yapabilme durumunu daha sistematik değerlendirmesine yardımcı olmak amacıyla günlük basit işaretlemeler yaparak dolduracak şekilde hazırlanmıştır. Formda hastaların KOAH ın üç ana belirtisini yaşama sıklıkları semptomu hiç yaşamadıkları güne 1, hafif yaşadıkları güne 2, sık/şiddetli yaşadıkları güne 3 puan, ilaç ve göğüs fizyoterapisi uygulama durumları ise düzenli uyguladıkları güne 1, kısmen düzenli uygulandıkları güne 2, hiç uygulamadıkları güne 3 puan verilerek değerlendirilmiştir. KOAH lı hasta izlem formunda her bir bölüm için yüksek puan yetersiz uygulama olarak değerlendirilmiştir. Hastaların formu evde doğru olarak doldurmalarını sağlamak amacıyla, hastanede yattıkları süre içinde form ile ilgili tanıtımlar yapılmış ve forme araştırmacıyla birlikte kullanmaları sağlanmıştır. Solunum fonksiyon testi (SFT) ölçümleri planlı hasta öğretimleri sonunda hastaların özbakım davranışlarını sürdürmelerinin akciğer fonksiyonlarının korunmasına etkisini değerlendirmek amacıyla kullanılmıştır. Bunun için SFT ölçümlerinden FEV 1 (birinci saniyedeki zorlu ekspiratur volüm) değeri kullanılmıştır. SFT ölçümü poliklinikte sorumlu teknisyen tarafından, 6 litre hacmi ve günlük 25 ölçüm yapma kapasitesi olan, Vitalograf marka spirometre cihazı kullanılarak yapılmıştır. SFT ölçümleri hastalara ilk yattıklarında ve aylık kontrollerde olmak üzere beş kez uygulanmıştır. Taburcu olan hastalara evde en çok karşılaşabilecekleri problemlere ve önerilen ilaç tedavisine yönelik açıklamaların yer aldığı yazılı bir eğitim materyali ve danışmanlık almaya ihtiyaç duyduklarında araştırmacı ile iletişim kurabilecekleri telefon numaraları verilmiştir. Araştırmanın poliklinik kontrolleri aşamasında araştırmacı tarafından hastaların bir aylık süre içerisinde KOAH lı hasta izlem formuna yaptıkları kayıtlar değerlendirilmiştir. KOAH lı hasta izlem formundan elde edilen veriler, poliklinik hekiminin muayene notları, solunum fonksiyon testi sonuçları ve hastalardan gelen sorular dikkate alınarak hastalara gereksinimlerine göre öğretim yapılmıştır. Bu içerikteki izlemler her bir hasta için dört ay süreyle devam ettirilmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde SPSSWİN 6.0 paket programla çalışılarak yüzdelik değerlendirme ve korelasyon analizi kullanılmıştır. 46
BULGULAR VE TARTIŞMA Çalışmaya katılan hastaların %98.4 ünün 50 yaş ve üzerinde, %55.8 inin erkek, %79.1 inin evli, %48.3 ünün emekli, %39.5 inin ev hanımı olduğu, %27.9 unun okur-yazar olmadığı belirlenmiştir. Çalışmaya katılan hastaların tamamı şehir merkezinde oturmakta ve %97.7 si aile bireyleriyle birlikte yaşamaktadır. Hastaların hastalık durumlarına ait tanıtıcı bilgileri incelendiğinde; %91 inin kronik bronşit, %9 unun amfizem tanısı olduğu, %39.5 inin 10 yıl ve daha fazla süredir KOAH tanısı ile tedavi gördüğü belirlenmiştir. Çalışmaya katılan hastaların %76.7 sinin son bir yılda en az bir kez KOAH nedeniyle hastaneye yattığı ve hastaların hepsi için hastaneye yatma nedeninin solunum yolları enfeksiyonu olduğu belirlenmiştir. Hastaların hastalık süreleri ve hastaneye yatma oranları fazla olmasına karşın, yalnızca %25.6 sının hastalıkları hakkında daha önce eğitim aldıkları ve hastalara ağırlıklı olarak hekimler tarafından verilen eğitimin tanı ve tedaviyle ilgili açıklamalar şeklinde olduğu saptanmıştır. Tablo 1. Hastaların Dispne, Balgam, Öksürük Yakınmalarını Yaşama Sıklığı ve Şiddeti Belirtilerin Sıklığı Belirtiler Dispne (n 43) Öksürük (n 41) Balgam (n 41) S % S % S % Her zaman 17 39.5 13 32.0 4 10.0 Çoğu zaman 16 37.2 16 39.0 20 48.7 Bazen 10 23.3 12 29.0 17 41.4 Belirtilerin Şiddeti Hafif 10 23.3 15 37.0 Orta 16 37.2 9 22.0 26 63.0 Şiddetli 17 39.5 32 78.0 Çalışmaya katılan hastaların %100 ünün dispne, %95.5 inin balgam, %95.5 inin öksürük yakınması yaşadıkları saptanmıştır. Hastaların KOAH ın bu üç ana semptomunu yaşama sıklıkları ve semptomların şiddeti değerlendirildiğinde dispnesi olduğunu bildiren hastaların %39.5 i, öksürüğü olanların %78 i yakınmasının şiddetli olduğunu, balgam yakınması yaşayanların %63 ü bu yakınmanın hafif olduğunu bildirmiştir. Dispne, KOAH lı hastaların yoğun korku yaşamasına, yaşam aktivitelerinde yetersizliklerin ortaya çıkmasına, önceliklerin değişmesine, bağımlılık durumunun artmasına, yoğun anksiyete ve depresyona yol açmaktadır. (Make 1991, De Lisa1993,Demirtaş 1997). Etkin sekresyon atılımını sağlayamayan öksürük bireyin enerji harcamasına neden olmakta ve birçok hasta arka arkaya gelen öksürük nöbetlerini 47
takiben dispne atağı gelişme korkusu yaşamaktadır (Vander Schan ve ark.1986, De Lisa 1993, Levis ve ark. 1996). Bu sayılan semptomlar KOAH da özellikle solunum yolları enfeksiyonları nedeniyle şiddetlenmekte ve bireyin pulmoner fonksiyonlarda kayıplarının artmasına neden olmaktadır (Vander Schan ve ark. 1986, Miller ve ark.1995, Hoeman 1996). Bu çalışmada da hastaların hastalık semptomlarının şiddetlenmesine neden olan bir solunum yolu enfeksiyonu öyküsü belirlenmiştir. Solunum yolu enfeksiyonunun önlenmesi hastalık semptomlarının azaltılmasına ve bireylerin hastalık durumuyla başetme güçlerinin arttırılmasına yardım edeceğinden KOAH lı bireylere solunum yolları enfeksiyonlarının önlenmesine yönelik bilgi ve becerilerin kazandırılması önemlidir. Tablo 2. Hastaların Hastaneye Yatışlarında ve Aylık İzlemler Süresince Düzenli İlaç Kullanma, Göğüs Fizyoterapisi Uygulama, Semptom Kontrolünü Başarma Durumları (n=43) Hastaneye Yatışta 1. Kontrol 2. Kontrol 3. Kontrol 4. Kontrol S % S % S % S % S % İlaç Kullanımı Düzenli 26 55.8 42 97.7 41 95.3 42 97.7 42 97.7 Kısmen Düzenli - - 1 2.3 2 4.7 1 2.3 1 2.3 Düzensiz 17 44.2 - - - - - - - - Göğüs Fizyoterapisi Düzenli - - 24 56.0 34 79.0 38 88.3 40 90.3 Kısmen Düzenli 2 5.0 19 44.0 9 21.0 5 11.7 3 7.0 Uygulamıyor 41 95.0 - - - - - - - - Semptom Kontrolü Düzenli - - 34 79.0 35 81.0 39 91.0 40 93.0 Kısmen Düzenli - - 9 21.0 8 19.0 4 9.0 3 7.0 Uygulamıyor 43 100.0 - - - - - - - - Çalışmaya katılan hastaların planlı öğretim öncesinde düzenli ilaç kullanma oranlarının %55.8 olduğu, hastaların sadece %5 inin göğüs fizyotrapisi uygulamalarından solunum egzersizlerini düzensiz olarak uyguladıkları ve semptom takibini hiçbir hastanın yapmadığı saptanmıştır. Planlı hasta öğretimi sonunda dört ay boyunca devam eden poliklinik kontrollerinde hastaların düzenli ilaç kullanma oranında (%97.7) artış olduğu ve ilk aydan itibaren düzensiz ilaç kullanma oranının % 2.3 e kadar düştüğü belirlenmiştir. Kronik hastalıklarda fonksiyonel kayıpları azaltmak, hastalık semptomları üzerinde kontrol sağlayabilmek, hastalık komplikasyonlarını önleyebilmek ilaç tedavisi ile yakından ilişkilidir. Yapılan çalışmalarda tekrarlı hastaneye yatma deneyimi olan KOAH lı hastalarda genellikle düzensiz ilaç kullanma öyküsü olduğu saptanmıştır. Bu nedenle ilaçlar hakkında hasta öğretimi hastaların hastalık semptomlarını ve komplikasyonlarını kontrol edebilmelerinde oldukça önemlidir (Tettersel 1993, Levis 1996). 48
KOAH da ilaç kullanımı ile ilgili en önemli eksikliğin bireyin eğitimi ve yetersiz izlem olduğu, özellikle tedaviye yanıtı değerlendirmek için hasta izleminin gerekli olduğu vurgulanmaktadır (Ferguson ve ark.1993). Bu çalışmada hastaların düzenli ilaç kullanma durumlarındaki artışın hasta öğretimindeki süreklilikten ve hasta izlem formunu kullanmanın hastaları düzenli ilaç kullanmaya yönlendirmiş olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Hastaların birinci ayda %79.1 oranındaki kısmen semptom kontrolü başarma durumlarının dördüncü ayda %95 e yükseldiği, göğüs fizyoterapisi uygulamalarının birinci ayda %55.8 oranında, dördüncü ayda ise %95.3 oranında düzenli olarak uygulandığı görülmektedir. KOAH da ilaç tedavisi semptomların sıklığını ve şiddetini kontrol ederken, göğüs fizyoterapisi uygulamaları sekresyon atılımını destekleyerek pulmoner fonksiyonların korunmasını sağlamaktadır. Bu nedenle KOAH lı hastalarda semptom kontrolünü sağlamak, pulmoner fonksiyonları korumak için düzenli ilaç kullanımının ve göğüs fizyoterapisinin gerekliliği vurgulanmaktadır (Vander Schan 1986, Balcı 1993, De Lisa 1993, Moayyedi 1995). Hastaların semptom kontrolünü başarma durumları ile düzenli ilaç kullanımı ve göğüs fizyoterapisi uygulamaları arasındaki ilişki incelendiğinde; düzenli ilaç kullanımı ile semptom kontrolünü başarma durumu arasında önemli pozitif ilişki (r = 0.31, p<0.05), düzenli göğüs fizyoterapisi uygulamaları ile semptom kontrolü arasında ise önemli olmayan pozitif ilişki olduğu saptanmıştır. Elde edilen bu sonuçların hasta öğretiminin, bakımın sürekliliğinin, hastalara sağlanan destekleyici yaklaşımın sonucu gerçekleştiği ve hasta izlem formunu kullanmanın öz bakım davranışlarında hastaya hatırlatıcı bir rehber oluşturmasının da elde edilen sonucu etkilemiş olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte çalışmaya katılan tüm hastaların aile bireyleri ile birlikte yaşıyor olmasının, hastanın bakımına katkı veren aile bireylerinin de hasta öğretimi programına alınmasının, hasta ve hasta ailesinin öğretime isteklilik göstermelerinin de sonucu olumlu yönde etkilemiş olacağı düşünülmektedir. Tablo 3. Hastaların Hastaneye Yatıştaki ve Aylık Kontrollerdeki FEV 1 Değerleri (n=43) FEV 1 Değerleri 1.Ay 2.Ay 3.Ay 4.Ay Yatışta 0.69 0.64 0.70 0.67 FEV 1 (p<0.01) (p<0.01) (p<0.01) (p<0.01) Çalışmada hastaların pulmoner fonksiyonlarındaki kayıpları değerlendirmek ve planlı öğretimle kazanılan öz bakım davranışlarının pulmoner fonksiyonların korunmasına etkisini incelemek için hastaların hastaneye yatışta ölçülen FEV 1 değeri ile aylık kontrollerde ölçülen FEV 1 değerleri arasındaki ilişki değerlendirilmiş ve ölçümler arasında istatistiksel olarak pozitif yönde önemli bir ilişki bulunmuştur (p<0.01). KOAH lı hastalarda hastaların öz bakım davranışlarını desteklemeyi amaçlayan rehabilitasyon programları sonunda hastaların egzersiz kapasitesinde ve akciğer fonksiyonlarında (FEV 1 değerinde ) anlamlı artışlar olduğunu bildirilmektedir (Wijkstra ve ark.1994). Bu çalışmada hasta öğretimi sunucu hastaların kazandıkları öz bakım davranışlarının (düzenli ilaç kullanma, düzenli göğüs fizyoterapisi uygulamalarında bulunma gibi) hastalar tarafından düzenli olarak uygulanmasında hasta izlem 49
formunun hatırlatıcı ve yönlendirici olduğu ve bu uygulamaların FEV 1 değerindeki kayıpların azalmasına katkı verdiği düşünülmektedir. Çalışmaya alınan hastaların planlı öğretimden önceki dönemde %76.7 olan tekrarlı yatış oranlarındaki azalmanın da (izlemler süresince 43 hastadan yalnızca 4 tanesinde taburculuk sonrası tekrarlı yatış gerçekleşmiştir) hastaların öz bakım davranışlarının güçlendirilmesi ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Tablo 4. Hastaların Hastalık Semptomlarının Kontrolünü Başarma Durumları İle Aylık FEV 1 Değerleri Arasındaki İlişki Semptom Kontrolü FEV 1 Değerleri 1.Ay (n=34) 2.Ay (n=35) 3.Ay (n= 39) 4.Ay (n=40) FEV 1 0.17 0,32 0,30 0,42 KOAH lı hastalarda hastalık tablosunda ciddi sapmalara neden olan solunum yolları enfeksiyonu, solunum yetmezliği ve kor pulmonale gibi komplikasyonlar geliştiğinde semptomlar şiddetlenmekte ve pulmoner fonksiyonlardaki kayıplar artmaktadır. Hastalar semptomlarının şiddetlenmesine neden olan durumları önleyecek şekilde bilgi ve beceri kazandıkları, tutum geliştirdikleri zaman hastalık semptomlarını kontrol etmeleri ve pulmoner fonksiyonların korunması mümkün olabilmektedir (Tompson ve ark 1993, Levis 1996). Bu çalışmaya katılan hastaların planlı hasta öğretimi ve hasta izlemi sonunda semptom kontrolünü başarma durumlarının FEV 1 değerlerindeki kayıplarıın önlenmesinde etkili olduğu ve bu bulgunun literatürle uyumlu olduğu görülmektedir. Tablo 5. Hastaların Düzenli İlaç Kullanma Durumları İle FEV 1 Değerleri Arasındaki İlişki İlaç Kullanımı FEV 1 Değerleri 1.Ay (n=42) 2.Ay (n=41) 3.Ay (n=42) 4.Ay (n=42) FEV 1-0.21-0,26-0,24 0,07 Hastaların düzenli ilaç kullanma durumları ile FEV 1 değeri arasında ilk üç ayda negatif yönde ve istatistiksel olarak önemsiz bir ilişki, dördüncü ayda ise istatistiksel olarak önemsiz pozitif bir ilişki bulunmuştur. KOAH da hastalık semptomlarının kontrol edilememesi ve akciğer fonksiyonlarındaki kayıpların artması tedavinin sürekliliğinin sağlanamadığı durumlarda hız kazanmaktadır (Boezen, ve ark.1995). Bu çalışmada FEV 1 değeri ile düzenli ilaç kullanımı arasında pozitif yönde bir ilişki çalışmanın dördüncü ayında elde edilmiştir. Bu bulgu dikkate alındığında uzun süreli ve düzenli ilaç kullanımının akciğer fonksiyonlarındaki kayıpları azaltabildiği, sürekliliği olan öğretim prog-ram- 50
larının ve destekleyici yaklaşımların FEV 1 değer- lerinin korunmasında etkili olduğu söylenebilir. Tablo 6. Hastaların Düzenli Göğüs Fizyoterapisi Uygulama Durumları İle FEV 1 Değerleri Arasındaki İlişki FEV 1 Değerleri Göğüs Fizyoterapisi 1.Ay (n= 24) 2.Ay (n=34) 3.Ay (n=38) 4.Ay (n=40) FEV 1-0.34-0.51-0.26 0.14 Çalışmaya katılan hastalarda izlemin ilk iki ayında göğüs fizyoterapisi uygulamalarını düzenli olarak yapma durumları ile FEV 1 değerleri arasında negatif yönlü ve istatis-tiksel olarak önemli olan bir korelasyon bulunmuştur. Göğüs fizyoterapisi uygulamaları solunum egzersizleri, öksürme egzersizi, postural drenaj, aktivite ve hidrasyon uygulamalarını kapsamaktadır. Göğüs fizyoterapisi uygulamalarının solunum yollarından sekresyon atılımını, akciğer fonksiyonlarını, arteriyel kan gazı değerlerini arttırdığını, hastalık sürecini denetlemeyi, akut alevlenmelerin önlemesini sağladığını ve hastalık maliyetini azalttığını gösterir bir çok klinik çalışma bulunmaktadır (Vander Schan1986, Ferguson 1993, Miller 1995). Birçok yayında göğüs fizyoterapisi uygulamalarının düzenli olarak yapılması ile FEV 1 değerlerinde azalmaların önleneceği bildirilmekle birlikte, bu çalışmada ilk iki ayda göğüs fizyoterapisi uygulamaları hastalar tarafından düzenli olarak yapılmasına karşın negatif bir ilişki bulunmuştur. Bu sonuç hastaların işlemi düzenli olarak yapmalarına rağmen, etkin olarak yapamadıklarını düşündürmektedir. FEV 1 değeri ile göğüs fizyoterapisi uygulaması arasındaki negatif ilişkinin zayıflaması ve dördüncü ayda bu ilişkinin pozitif yöne kayması, bu süre içinde hastalara göğüs fizyoterapisinin gerekliliği ve daha etkin yapılabilmesi ile ilgili olarak verilen öğretimin bir sonucu kabul edilmektedir. Dolayısıyla göğüs fizyoterapisi uygulamalarının etkinliğinin artırılması için hasta öğretiminin ve desteğin süreklilik göstermesi gerektiği söylenebilir. SONUÇ ve ÖNERİLER Bu çalışmada KOAH lı hastalara hastanede bulundukları süre içinde uygulanan planlı hasta öğretimi sonunda; hastaların evde düzenli ilaç kullanma oranlarının arttığı, düzenli ilaç kullanma ve göğüs fizyoterapisi uygulamaları yapma durumunun semptom kontrolünü başarma, pulmoner fonksiyonlardaki kayıpları kontrol etmede etkili olduğu ve hastaların tekrarlı yatış sayısının azaldığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonuçlar dikkate alınarak;. Planlı hasta öğretimi ile KOAH lı hastanın hastaneye tekrarlı yatış sayısı azaltılabildiğinden, bireyin gereksinimlerine yönelik olarak planlanan hasta öğretiminin hemşirelik bakım protokolleri içinde rutin olarak yer alması,. Planlı ve bireyin gereksinimlerine temellenen hasta öğretimi ile KOAH lı hastaların düzenli ilaç kullanma ve hastalık semptomlarını kontrol edebilme düzeylerinin arttığı sonucundan hareketle KOAH lı hastalara yapılan öğretimin hastaların hastaneye kabulü ile başlaması, taburculuğa kadar ve taburculuk sonrası izlemlerle sürdürülmesi ve öğretimlerin hasta ailesağlık ekibi iş birliği şeklinde yapılması,. Hasta izlem formunu kullanmanın hastaların mevcut durumlarını gerçekçi bir 51
şekilde görmelerini sağlaması ve öz bakım uygulamalarını yapmalarında kendileri ve aileleri için hatırlatıcı olması nedeniyle hastaların gözlem ve kayıt tutma becerilerinin hastanede iken sağlık personeli tarafından desteklenmesi önerilmektedir. KAYNAKLAR Badura B, Kickbusch I (Editors) (1991), Health Promotion Research: Towords a New Social Epidemiology. WHO Regional Publications. European Series, No:37. Balcı K (1993), Göğüs Hastalıkları, 3. Baskı, Atlas Kitabevi, Konya, s:315-345. Bangal P, Sigsworth J (1990) Living with Lung Problem:Patient Education Plus Austen Cornish Publishers Limited Brooke House, s:87-91. Boezen HM, Schouten JP, Postma DS et al (1995), Relation Between Respiratory Symptoms, Pulmonary Function and Peak Flow Variability in Adults, Thorax, 50 (2):121-126. Brewin AM, Hughes JA (1995) Effects of Patient Education on Asthma Management, British Journal of Nursing, 4 (2): 81-101. Cooreman J, Thom TJ, Higgıns M (1990), Mortality from Chronic Obstructive Pulmonary Disease and Asthma in France, 1969-1983, Comporisons with the United States and Canada, Chest, 97 (1):213-219. De Lisa JA, Gans BM (Editors) (1993), Rehabilitation Medicine; Principles and Practice Second Edition, J B Lippincott Company, Philadelphia,s: 952-969. Demirtaş N (1997) Sivas Bölgesinden Hastanemize Başvuran Kadın Hastalarda Geleneksel Biomass Kullanımı ile KOAH Arasındaki İlişki, Cumhuriyet Üniversitesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanlık Tezi, Sivas. Ferguson GT, Cherniack RM (1993) Management of Chronic Obstructive Pulmonary Disease, N Engl J Med 328 (14):1017-1022. Hoeman SP (1996), Rehabilitation Nursing Process and Application, Second Edition, Mosby Year Book, Inc,s: 361-384. Levis SM, Collier IC, Heitkemper MM (1996), Medical Surgical Nursing, Fourth Edition, Mosby Year Book Inc. St. Louis,s: 682-721. Make B (1991), COPD Management and Rehabilitation, Am Fam Physician, 43 (4):1315-1324 Miller S, Hall DO, Clayton CB et al (1995), Chest Physiotherapy in Cystic Fibrosis; A Comparative Study of Autogenic Drainage and the Active Cycle of Breathing Techniques with Postural Drainage, Thorax, 50(2): 165-169. Moayyedi P, Congleton J, Page RL et al (1995), Comparison of Nebulised Salbutemol and Ipratropium Bromide with Salbutamol Alone in the Treatment of Chronic Obstructive Pulmonary Disease, Thorax, 50: 834-837. Reinke LF, Hoffman LA (1992), How to Teach Asthma Co- Management, AJN, October, p:40-45. Sockrider MM, Wolle JM (1996) Helping Patients Better Adhere to Treatment Regimens: Strategies for asthma, COPD, CF and tuberculosis, The Journal of Respiratory Disease, 17(3):204-216. Tettersel MJ (1993), Asthma Patients Knowledge in Relation to Compliance with Drug Therapy, J Adv Nursing, 18:103-113. Toevs CD, Kaplan RM, Atkins CJ (1984), The Costs and Effects of Behavioral Programs in Chronic Obstructive Pulmonary Diesease, Medical Care, 22 (12): 1088-1100. Tompson JM, Mc Farland GK, Hırsh JE et al (1993), Mosby s Clinical Nursing, Third Edition, Mosby -Year Book, St Luois, 145-152..Vander Schan CP, Piers DA et al (1986), Effect of Manual Percussion on Tracheobronchial Clearence in Patient with Chronic Airflow Obstruction and Execssive Tracheobronchial Secretion, Thorax, 41:448-452. Wijkstra PJ, Van Alterna R, Kraan J et al (1994), Quality of Life in Patients with Chronic Obstructive Pulmonary Disease İmproves After Rehabilitation, at Home, Eur Respir J 7: 269-273. 52