Who is the Sophists? A Wise Traveler or a Juggler or a Charlatan? Sofist Kimdir? Gezgin Bilge mi Yoksa Hokkabaz, Şarlatan mı?



Benzer belgeler
KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ I SDT

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programı. Fen ve Teknoloji Program ve Planlama Dersi

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Matematik Ve Felsefe

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

Her Okulun Bir Projesi Var

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

Yrd.Doç.Dr. TUNCAY SAYGIN

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Bilim Tarihi YDA

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

GERÇEK YAŞAM* Gençliği Yoldan Çıkarmaya Yönelik Bir Çağrı

Estetik (MTT194) Ders Detayları

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Matematik Öğretimi. Ne? 1

İkinci Basımın Ön Sözü

SUNUMUN ÖNEMİ VE SUNUM TÜRLERİ

Sofistler Sofist miydi?

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE

HAZIRLIK SINIFLARI 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

3.Hafta. Eski Yunan Siyaset Felsefesi: Materyalist ve İdealist Felsefe, Sofistler ve Sokrates 1

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s.

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

HUKUKSAL ETİK (LEGAL ETHICS) DERS NOTLARI

Kamu Hürriyetleri (LAW 210) Ders Detayları

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Güz Yarıyılı. TIP İÇİN FELSEFE PHL 154 AKTS Kredisi:2 2. yıl 1. yarıyıl Lisans Seçmeli 2 s/hafta 2 kredi

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

DERS PROFİLİ. Siyaset Kuramı I POLS 305 Güz

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

BAŞKA BİR OKUL MÜMKÜN DERNEĞİ DEMOKRATİK EKSEN DEĞERLENDİRME FORMU

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

İ Ç İ N D E K İ L E R

Prof. Dr. Münevver ÇETİN

Paragraf yapamıyorum diyenlere, paragrafı okurken sıkılanlara,

EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2 AİT

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

ÜÇÜ BİR ARADA (ÇAY, ÇİKOLATA, KİTAP) GİRİŞ

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ

Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi

UYGULAMALI EĞİTİM KALICI ÖĞRENİM

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği

ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Eğitim - Öğretim Yılı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

BİREYSEL ÖĞRENME 15.MART.2012/PERŞEMBE

"Köklü geçmişimize yakışır, Asil bir gelecek için..." Kulübümüz ASİLDER in faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor.

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Moda Tarihi (MTT233) Ders Detayları

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Transkript:

Who is the Sophists? A Wise Traveler or a Juggler or a Charlatan? Sofist Kimdir? Gezgin Bilge mi Yoksa Hokkabaz, Şarlatan mı? Arş. Gör. Zeynep KANTARCI Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, E-posta: zeynepkantarci@mynet.com Abstract Only human among the existings always endeavors to be otherwise. The human bearing the power to change and improve himself renews himself everyday, creates himself and adds something to himself. This process of development and change is needed sometimes to others. It gets help from an educational and tutorial. Young people living in Athens BC IV century got help to thrive and become competent from the teachers called Sophists. On the one hand Sophists were educators of Greeks on the other hand had attracted the attention of the Greeks. In this study will be discussed with philosophical style that Sophists are enlightening of the their age as described themselves or they are juggler and charlatan to trick people in the light of their criticisms. Keywords: Sophists, Education, Virtue Özet Var olanlar arasında sadece insandır ki her daim olduğundan başka türlü olabilmek için çaba gösterir. Kendini değiştirme ve geliştirme gücünü içinde taşıyan insan her gün kendini yeniler, kendini yaratır, kendine bir şeyler ekler. Bu gelişim ve değişim sürecinde bazen başkalarına ihtiyaç duyar. Bir eğiticiden, bir öğreticiden yardım alır. İşte M.Ö IV. yüzyılda Atina da yaşayan gençler de Sofist adı verilen öğretmenlerden yardım almışlardır. Sofistler bir yandan Yunan ulusunun eğiticileri olurken diğer yandan da Yunan ulusunun tepkisini çekmiştir. Bu çalışmamızda Sofistlerin kendilerini nitelendirdikleri gibi çağının aydınlatıcılarından ve bilgelerinden mi olduğu, yoksa aldıkları tepkiler ışığında insanları kandıran veya aldatan birer hokkabaz mı şarlatan mı olduğu felsefi tarzda ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Sofist, Eğitim, Erdem 1. Giriş Yeni doğmuş bir bebek; eli tutmaz ki karnını doyursun, ayağı tutmaz ki yürüsün, dili dönmez ki derdini anlatsın, gücü yok ki bir başkası olmadan varlığını sürdürsün. Yani insan dünyaya güçsüz ve aciz gelir. Bu yüzden öğrenmeye ve eğitilmeye meyillidir. İnsan bembeyaz, tertemiz bir kumaş gibiyken nakış nakış işlenir, güzelleşir. Tabii ki bir nakkaşa yani bir eğiticiye, öğreticiye gerek duyar. M.Ö IV. yüzyılda Atina da da erdem sanatını öğrenip bilge ve saygın bir kişi haline gelerek güzelleşmek isteyen gençlere yardım elini uzatan bir grup gezgin öğretmen mevcuttu. Kendilerine bilgeliğin öğretmeni anlamına gelen Sofist diye hitap edilen bu öğretmenler şehir şehir dolaşarak öğrencilere çeşitli sanatlarda bilgi ve beceri sunarlardı. Ünlü Sofist Protagoras insanın yetiştirilmesinin ve eğitilmesinin önemi ve gereğini belirtirken nasıl ki bir çiftçi toprağını ekiyor ve ekinlerinin büyümesi için elinden gelen her şeyi yapıyorsa aynen bunun gibi Sofistlerin de insanın doğal yeteneklerini geliştirmesini, insanı eğitmesini, insanın, toplumun ve devletin gelişip yetkinleşmesi için yardım edilmesini bir sanat olarak gördüğünü dile getirmiştir (Cevizci, 1998: 58). Sofistler insanların doğal yeteneklerini geliştirmelerine, eğitimlerine, siyasi ve toplumsal alanda yetkinleşmelerine yardım ettikleri için kendilerini Yunan ulusunun öğretmenleri ve aydınlatıcısı saymışlardır. Sözcük anlamı olarak zeki ve yetenekli kişi anlamına gelen Sofist sözcüğü zaman içinde genç insanları politik yaşama hazırlama, düşünme ve konuşma sanatını öğretme ve karşılığında para alan, sürekli olarak seyahat eden profesyonel öğretmenler için kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonraları ise Sofist ismi, Sofistlerin yaptıklarının karşılığında para almaları yüzünden bir ayıplama sözcüğüne dönüşmüştür. Sofistler bir yandan öğrencilerine Eğer bizimle olursanız, şimdi olduğunuzdan daha iyi bir insana dönüşürsünüz. diyerek kendilerini yaptıkları işe adarken diğer yandan da eleştiri oklarını üzerlerine çekmişlerdir (Thilly, 2007: 84). Gerçekten Sofist kimdi? Verdiği bilgi karşısında para aldığı için bir profesyonel miydi, yoksa öğrettiği şeylerden 190

para alarak bilgeliğin onurunu ayaklar altına alan bir kandırıkçı mıydı? 2. Sofist Kimdir? İnsan olmanın gereği olarak insan; kendine, yaşama, topluma, evrene dair birçok konu üzerinde var olan sır perdesini kaldırarak hakikate ulaşmak ister. İşte felsefe bu açığa kavuşturma işiyle uğraşır. MÖ 6. yüzyılda Antik Yunan da başlayan felsefe serüveni şeylerin niçin oldukları gibi olmaları gerektiğini anlamaya çalışıyordu. Felsefe, gözle görülen varlıkların meydana getirdiği çokluğun gerisindeki gizli olan birliği araştırıyordu (Cevizci, 1998: 9-10). Thales ten Herakleitos a, Anaximandros tan Demokritos a, Pythagoras tan Parmanides e tüm filozoflar felsefeyle hakikati ve hikmeti aradılar, görünüşün gerisindeki gerçek varlığın hakikatini keşfetmeye çalıştılar (Cevizci, 2007: 14). Amaç varlığın ana ilkesini bularak, her türlü var olanı bu ilke ile açıklamaktı. Felsefeyi bir doğa açıklaması olarak gören bu yaklaşıma göre varlığın ana maddesi felsefi düşünüşle belirlenebilir doğa, evren ve insan bu maddeyle açıklanabilirdi (Çüçen, 1999: 59-60). Doğa felsefesinin bu anlamda temel prensibi, dış dünyadaki varlıkların kendisinden doğup geldiği ilk maddenin bulunması ya da belirlenmesidir. İçeriğini farklı şekilde doldurmalarına rağmen (Thales için ana madde su, Anaksimenes için hava, Herakleitos için ateş vb) doğa filozofları doğayı incelediklerinde karşılarına çıkan çokluk ve onun temelinde olduğunu ve ondan kaynaklandığını düşündükleri temel kaynak (arkhe) düşüncesinden hareket ederek tamamen dış dünyaya, cisimler dünyasına yönelmişlerdir. Doğa filozoflarının dış dünyada olup bitenlerin nedenini anlamaya dair giriştikleri felsefi sorgulamada, doğa üzerine söylenebilecek her şeyi söylemeleri sonucu yaşanılan tıkanıklık felsefeyi çıkmaza sürüklemiştir. Ayrıca filozofların aynı konu hakkında birbirinden farklı ve çelişik sonuçlara ulaşmaları doğa felsefesinin iflasına zemin hazırlayarak filozofların insana yönelmesine yol açmıştır. Böylece felsefenin mahiyeti değişerek gözler dış dünyadan insan üzerine çevrilirken neyin gerçekten var olduğu sorusuna kayıtsız kalınmıştır. Bu insan merkezli felsefenin başını çeken ise Sofistlerdir. Sofistlerden önceki filozofların temel kaygısı insan doğasından çok çevremizdeki dünyanın doğasını anlamaktı (Magee, 2004: 18). Sofistler ise insana yönelerek felsefenin mahiyetini değiştirmişlerdir. Eski Yunanca da sophiestes sözcüğü bilge, kolay öğrenip kolay öğreten anlamına gelmekteydi. Buradan hareketle Eski Yunan da MÖ. V ve IV. yüzyıllarda gerek kamusal görevlerde gerekse kişisel konularda gençlere doğru düşünmeyi, güzel konuşmayı, iyi eylemeyi öğretmeyi amaçlayan iyi yurttaşlar yetiştirmeyi kendilerine ödev edinen bilge kişilere Sofist denilmekteydi (Güçlü vd. 2003: 1315). Sofistler bir okul olmaktan ve onları ortak olarak birbirine bağlayan bir felsefeye sahip olmaktan öte yaşamaya ve öğrenmeye karşı ortak bir duruşu paylaşan bir grup olarak görülebilir (Erkızan ve Çüçen, 2013: 74). Sofistler yaşadıkları çağın siyasi, ekonomik ve toplumsal koşullarının değişmesi sonucunda pratik işlerde yol göstericiliğe duyulan açlıktan dolayı ortaya çıkan gezgin öğretmenlerdi. Sofistlerin de içinde bulunduğu çağda Atina uzun bir refah döneminin ardından kentler arası liderlik savaşlarından, Perslere karşı sürdürülen mücadeleden ve veba salgınından dolayı içinde yaşadığı toplumu tanıma, anlama ve sorgulama gereği duymuştur. Ayrıca demokrasi ile yönetilen Atina da demokrasinin el değiştirip aristokratlardan ticaret erbabına geçmesi ile bazı entelektüellerin varlığına ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü aristokratlarda yönetim sanatıyla ilgili bilgiler babadan oğula geçtiği yerde yeni yükselen sınıfta bu işi karşılayacak insanlara gerek duyulması Sofistleri tarih sahnesine çıkartmıştır. Bu açıdan bakıldığında Sofistlerin çağlarının çocuğu olduğu gerçeği iyice anlaşılmış olur. Çünkü o zamanlarda Atina da yaşanılan değişim belli bir yetiştirme tarzını da gerekli kılmıştır. Bilginin toplumsal bir değer kazandığı Atina ya artık eski eğitim tarzı yetmez olduğu için bu yeni düzende aktif rol alacak yurttaşların nasıl yetiştirilmesi konusu Başarılı yurttaş nasıl yetişir? sorusunu gündeme getirmiştir. İşte Sofistler bu sorunun cevabını vermeye çalışmış ve başarılı yurttaş yetiştirme denemesine girişmişlerdir (Akarsu, 1993: 30). Başta Protagoras olmak üzere Gorgias, Prodikos, Hippias, Antiphon, Thrasymakhos, Kallikles gibi Sofistler insanlara hayatlarında işe yarayacak yönetim sanatının temel ilkeleri, dilbilgisi, ikna sanatı, retorik, mahkemede kendini savunma sanatı, mantık, ahlaki davranış, edebiyat, matematik ve dilsel analiz gibi çağının gerektirdiği bilgileri vererek pratik işlerde yol gösterici olmuşlardır (Cevizci, 1998: 52-54). Bundan dolayı Sofistler toplumda büyük bir saygınlık elde etmişlerdir. Çünkü o dönemin Atina sında yaşanılan değişim nedeniyle ihtiyaç duyulan bilgiyi Sofistler sağlamaktaydı. Zenginleşen ve lüks bir yaşama yönelen Atina halkı daha yüksek bir eğitime gerek duymuştur. Çünkü kariyer yapmak isteyenler, devlet adamı ve hatip olmak isteyenler, halk mahkemelerinde ve halk toplantılarında kamuoyu önünde etkileyici konuşmak isteyenler, fikirlerini korkusuzca savunma isteyenler iyi bir eğitimin gerekliğine inanmışlardı. İşte Sofistler bu ihtiyaçları karşılıyorlardı (Störig, 2011: 135). Bu sebeple bilgeliğin öğretmeni olan Sofistler kendi durumlarıyla hekimler arasında bir benzerlik kurarak tıpkı hekimlerin hastalığı önleyip sağlık yaratmalarına, bedenin güçsüz düşmelerine engel olmalarına benzer şekilde devlette düzensizliği ve devletin çözülmesini önleyecek iyi yasaların nasıl hazırlanacağını, toplumsal bir varlık olan insan için yasalar, gelenekler ve yaşam biçimlerinin nasıl tasarlanacağını, insanın toplumsal çevresiyle ilişkilerinin nasıl düzenleneceğini, doğru politikaların en iyi biçimde nasıl sunulacağını öğretme iddiasında olmuşlardır (Cevizci, 1998: 58). Anlaşılacağı üzere Sofistler olarak çağırılan bu yeni felsefeciler grubunun ilgi alanı insan dünyasıydı. İnsanla ilgili olan her şey Sofistlerin ilgi odağı haline gelerek bu konularda halka açık dersler verdiler, tartışmalar düzenlediler. Kent kent dolaşarak öğretim etkinliklerinde bulundular. Sofistlerin bu geniş alandaki çalışmaları düşünüldüğünde onların günümüzdeki özel 191

öğretmenler, uzmanlar, savcılar, hâkimler, halkla ilişkiler uzmanı ve yazılı-görsel medya çalışanları olarak görülebilir (Erkızan ve Çüçen, 2013: 77-78). Sofistler aristokrat ideallerin yetersiz kaldığı bir dönemde mevcut eğitimin karşılayamadığı bir talebi karşılamak amacıyla tarih sahnesinde var oldular. Bu yüzden ilk başlarda Sofist olmak onurlandırıcı bir durumdu. Çünkü bilgelik sahibi olmayı ifade ediyordu ve Sofistler çok geniş bilgi ve ilgi alanına sahip oldukları için Yunan ulusuna çok değişik konularda yol göstererek yardımcı oluyorlardı. Bu yüzden Sofistler okumuş, zengin ve şüpheci gençler arasında çok rağbet görmüşlerdir. Fakat sonraları Sofistlerin kurnazca zekiliğine gönderme yapılarak sahte bilgelikle suçlanmışlardır. Öncelikle yaşanılan yerin değerlerine sıkı sıkıya bağlı halkın ise tepkisini çekmiştir. Çünkü Sofistlerin en belirgin yönleri her şeye yönelik eleştirel bir tavır takınmalardır. Sofistler geleneksel Yunan düşünüşüne karşı bir tepki koyarak tüm değerleri akıl ve eleştiri süzgecinden geçirmişlerdir (Platon, 2009: 543). Bu eleştirel tavır o zaman dek Yunan toplumunda hiçbir şekilde sorgulanmamış olan kurumlara, toplumun siyasi ve hukuksal temellerine ve dine yöneltilen sorgulama faaliyetinden meydana gelir. Sofistlerin geleneksel inançlara ve yaygın değerlere karşı olan göreceli tavırları dogmaların ve batıl inançların zincirlerinin kırılmasına neden olmuştur (Soccio, 2010: 174). Yani Sofistler felsefeye, dine, gelenek ve göreneklere ve bunlara dayanan kurumlara meydan okumuşlardır. Zaman zaman eleştirinin dozunu arttırarak eleştiriye hedef olan kurumu tümüyle ortadan kaldırma sonucuna ulaştılar (Cevizci, 1998: 54). Bu yüzden tepkileri çeken Sofistlerden özellikle Protagoras memleketten kovularak yazıları genel meydanda yakılmıştır (Weber, 1991: 38). Sofistlerin öğrettikleri esasen günlük hayatta yaşarken karşılaştığımız pratik meseleler üzerineydi, bir konuyu kanıtlamak ya da temellendirmek yerine daha çok üzerinde tartışılan bir konunun nasıl kazanılacağı üzerine odaklanmaktaydılar. Çünkü Sofistlere göre herkesin üzerinde uzlaşabileceği bilgiler mutlak bir hakikat olamazdı. Sofistlere göre doğum yeri, aile alışkanlıkları, kişisel yetenekler ve tercihler, eğitim, din, yaş ve inançlar algıları ve değerlendirmeleri kontrol altına almaktadır (Soccio, 2010: 160). Bu yüzden Sofistlerin her şeyin ölçüsü olarak insanı görmeleri hayatın tüm alanlarında mutlak bir rölativizmi benimsediklerinin göstergesidir. Sofistlere göre mutlak ve değişmez bir hakikat olmayıp bilgi ve hakikat bireyin algılarına, toplumsal, kültürel ve kişisel eğilimlerine görelidir. Bu yüzden de hakikati keşfetmek imkânsızdır. Çünkü Sofistlerin anlayışına göre iyi bir iddia ile kötü bir iddia arasındaki tek fark kişisel tercihtir (Soccio, 2010: 155). Bilgi ve hakikat alanındaki bu göreliliği Sofistler değerler alanına da yansıtarak tüm ahlaki değerlerin insanların onları nasıl algıladıkları ile ilgili olduğunu belirtmişlerdir. Sofistlerin her alana yaydıkları bu rölativizm yani her insanı kendi bilgeliğinin ölçüsü yapan ölçü insan ve eğitim anlayışları ile tutarlı olmadığı için eleştirilmiştir (Cevizci, 1998: 56). Özellikle çağdaşları Sokrates in sert eleştirilerine hedef olmuşlardır. Çünkü Sokrates için erdeme götüren hakikat mutlak ve değişmez olmalıydı. Sofistlerin göreceli anlayışları karşında Sokrates nesnelliği, değişmezliği ve gerçekliği savunarak tümel bilgilerin olabileceğini ileri sürerek duyuların göreliğine karşın, aklın evrensel ve tümeli vereceğini savunmuştur (Çüçen, 2001: 104). Sofistler ile aynı zamanda yaşamış olan ünlü filozof Sokrates onlarla sürekli bir çekişme halinde olmuştur. Sofistlerin her alana yaymış olduğu rölativizme karşı çıkışın yanında Sokrates onların verdikleri eğitim karşısında ücret talep etmelerini de sert ifadelerle karşı çıktığını dile getirmiştir. Çünkü Sokrates e göre felsefe öğretmek için para talep etmek yanlıştır. Bu durumu Sokrates şöyle izah eder: İnanıyorum ki haysiyet veya utanç gibi güzellik ya da hikmeti de kontrol altında tutmak mümkündür. Bir erkek güzelliğini para için satarsa, insanlar ona erkek fahişe der; fakat biri şerefli ve saygıdeğer biriyle arkadaşlık kurarsa onun sağduyulu olduğunu düşünürüz. Hikmetini para karşılığında satın almak isteyenlere satanlara, Sofist veya hikmet fahişeleri denir, ancak her kim bildiği her iyi şeyi öğretmeye layık olduğunu düşündüğü biriyle arkadaş olursa, biz onun iyi ve şerefli bir vatandaş olduğunu düşünürüz. ( Soccio, 2010: 159) Buradan da anlaşılacağı üzere Sofistler verdikleri eğitim karşısında yüklü miktarda para almaları ile ağır eleştirilere maruz kalmışlardır. Çünkü yaşanılan çağda Atina da kazanç sağlayan işler hor görülürdü. Ayrıca Sofistler güçsüzü güçlü göstermek, yanlışın doğru ve kötünün iyi karşısında zafer kazanmasını sağlamak amacıyla retoriği kullandıkları gerekçesiyle eleştirilmişlerdir. Sofistlere göre becerikli ve usta bir hatip öyle güzel, öyle ikna edici ve o kadar makul konuşabilirdi ki onun sözlerinin gücüyle adeta dalgalanan ve sürüklenen dinleyici hatibi konuştuğu konuda otorite olarak görmekten kendini alamazdı. İşte bu durumun bir sonucu olarak sözlerinin çekiciliğine ve dinleyicilerin coşku dolu tepkilerine aldanan konuşmacının kendisi de otorite olma iddiasıyla ortaya çıkmaya hazır hale gelmekteydi. Bu tavır Sofistlere yönelik saldırılara neden olmuştur (Cevizci, 1998: 59-60). Sofistlerin retoriği güçlü bir silah olarak kullanarak her şeyin kanıtlanmasının ve çürütülmesinin yanıltma yoluyla mümkün olduğuna inançları onların toplumun ahlakını bozarak topluma zarar verdikleri düşüncesinin yaygınlaştırmıştır (Höffe,2008: 33). Platon un diyaloglarında da Sofistlere yönelik eleştiriler görmekteyiz. Platon un yaşlılık diyalogları arasında yer alan Sofist diyalogunda Sofistler ve onların yaptıkları işler üzerine detaylı bir inceleme söz konusudur. Diyalogda Sofistler zengin gençlerin peşinden koşan avcıya benzetilerek yerilmektedir. Diyalogun ilerleyen bölümlerinde Sofistler bilgi satan bir tüccar olarak nitelendirilerek amaçlarının sadece kazanç olduğu belirtilir ve gerçek bilginin çürütücüleri olarak ele alınır. Tartışma sanatının büyük ustası olarak görülen Sofistler konuşmalarında hokkabazlık yaparak insanların zihinlerinde çelişki yaratarak bilgelikten uzak tavırlar sergilediği için eleştirilmektedir (Platon, 2009: 543). Platon un Protagoras adlı diyalogunda Sofistlerin para 192

karşılığında verdiği derslerin ne gibi bir amaca yönelik olduğu sorgulanmaktadır. Erdemin öğretilip öğretilemeyeceğinin tartışıldığı diyalogda Sofist Protagoras gençleri yurttaşlık ve siyaset konularında yetiştireceğini iddia etmektedir. Sokrates ise her konuda her şeyi bildikleri sanısı içinde olan Sofistleri bilgiçlik taslama ile suçlayarak böyle eğitimin mümkün olmadığını dile getirmektedir (Platon, 2009: 391). Yine erdemin öğretilmesi üzerine olan bir diyalog olan Menon da Atina da demokrasi yerleştiğinden beri devlet işlerinin başına geçmeyi tasarlayan gençlere bu konularda gerekli olan erdemleri öğreten üstatların yani Sofistlerin bu işi nasıl yapabildikleri ele alınmaktadır. Diyalogda erdemin öğretilip öğretilemeyeceği şöyle dursun erdemin ne olduğunu bile bilmediğini söyleyen Sokrates ile Sofist Gorgias tan ders almış olan Menon un aldığı dersler ile erdemi ve erdemin öğretilmesi tartışılmaktadır (Platon, 2009: 139-140). Platon un Gorgias adlı diyalogunda ise söylev sanatının ahlaksal ve siyasal gücü ve çeşitli alanlarda oynadığı rol üzerinde durulmuştur. Söylev sanatının insanın mutluluğu açısından ele alınıp incelendiği diyalogda siyasi yaşamda belli bir işlevinin olmasını isteyen her yurttaşın zorunlu olarak söylev sanatıyla uğraşması bu konuda kendini yetiştirmesi bunun için Atinalıların bir bedel karşılığı Sofistlerden bu sanatı öğrendikleri üzerinde durulurken kandırma sanatı olarak nitelendirdiği söyleve karşılık, Sokrates asıl iyi nin bilgisine özenli ve ödün vermez bir araştırmayla ulaşmak ve gerçek bilgiyle donanarak erdemli ve mutlu olmayı önermektedir. Platon Sofistlere saygı duymasına karşın Sofistlerle sürekli bir düşünsel savaş içerisinde olmuştur. Sofistlerin para karşılığında ders veriyor olmaları yani bilgiyi, erdemi satılabilir bir nesne olarak görüyor olmalarına şiddetle karşı çıkmıştır. Ayrıca Sofistlerin felsefi bakımdan kabul edilebilir uslamlamalar koymak yerine çeşitli retorik stratejiler kullanarak ne pahasına olursa olsun sadece karşısındakini ikna etmeyi amaçlamaları da Platon un eleştirilerine sebep olmuştur. Çünkü Platon a göre Sofistlerin öğrettikleri esasen pratik meseleler üzerineydi, bir konuyu kanıtlamak ya da temellendirmek yerine daha çok üzerinde tartışılan bir konunun nasıl kazanılacağı üzerineydi. Bu yüzden Sofistlere göre her tartışmanın iki yüzü bulunur ve her iki yüz de eşit derecede geçerlidir. Burada önemli olan ise tartışılan konunun değeri değil bir fikri destekleyen kişinin ikna kabiliyetini kullanarak karşısında kişiye üstünlük kurmaktır. Sokrates ve Platon un Sofistlerin birer belagatçi olmaktan öteye geçemeyeceklerini söyleyerek alay etmelerinin nedeni bu yüzdendir (Atkinson, 2012: 42-43). Aristoteles de aynı gerekçelere dayanarak kendilerine Sofist denilen kişilerin gerçekte bilge olmadığı halde bilgeymiş gibi görünerek bundan kendine maddi yarar sağlayan kişi olduğunu dile getirmiştir. Bu yüzden Aristoteles için Sofist sahte bilgelikle para kazanan anlamına gelmektedir. Sofistlere karşı sert eleştirilerde bulunanların başında Ksenophon da gelir. Ona göre Sofistler entelektüel harlot tur. Kendini para karşılığı satan anlamına gelen bu terim ile Ksenophon Sofistleri kazanç sağlamak için aklını ve zekâsını satan, ucuz ve samimiyetsiz olarak nitelendirmiştir (Erkızan ve Çüçen, 2013: 75). Sofistlerin şiddetli eleştirilere maruz kalmalarının en önemli nedeni verdikleri eğitim karşılığında para talep etmeleriydi. Sofistler daha önceki çoğu filozof gibi soylular sınıfına dâhil olmadıkları için verdikleri dersler karşılığında ücret alırlardı. Bu ücret karşılığında yurttaşların demokratik organlarda, parlamentoda ve yargı önünde haklarını ve fikirlerini başarıyla temsil etmeleri ve savunmaları için gereken hüneri ve beceriyi öğretirlerdi (Höffe, 2008: 32). Fakat Yunanlılara göre Sofistlerin öğretmeye çalıştıkları iyi yurttaş olma ve yönetme sanatı öğretilecek bir şey olmayıp insanların içgüdüsel sahip olduğu atalarından miras alıp çocuklarına aktardığı bir değerdi. Şayet öğretilecek bir şey bile olmuş olsa bu işi yapacak olan Sofistler gibi yabancılar değil Atinalılar olmalıdır. Diğer bir husus ise bilgelik dostlar arasında ve birbirini sevenler arasında paylaşılacak bir şey olup insanı arındıran ve insanı özgürleştiren bir şeydir. Sofistlerin öğrettikleri için para istemeleri onları özgürlükten uzaklaştırır. Çünkü onlar dilediklerince konuşup, tartışmak yerine ücretini ödeyen herkesle konuşmayı tercih etmişler ve öğrenebilecek kabiliyete sahip olsun olmasın ona bir şeyler öğretmek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden insanların akıllarını ya da fikirlerini satmaları iyi bir şey olarak algılanmamıştır (Cevizci, 2011: 66-67). Sofistlerin çeşitli konularda verdikleri eğitim ve öğretim karşılığında para almaları ile felsefe ilk onlarla meslek haline gelmiştir diyebiliriz. Felsefeden para kazanma ilk Sofistlerle başlamıştır (Erkızan ve Çüçen, 2013: 75). Ders verdikleri öğrencilerden para almaları Sofistlerin profesyonel bir tutum içerisinde olduğunun bir göstergesidir. Çünkü Sofistler eğitim ve öğretim işini zevk için değil bu işi bir meslek haline getirerek kazanç amaçlı yapmışlardır. Zengin ailelerin politikaya girmek isteyen çocuklarını ve Sofist olarak yetişmek isteyen gençlere eğitim sunarak onları yetkin hale gelmeleri için bir çaba sarf etmişlerdir. Elbette bu çabanın bir karşılığı da olmalıydı. Emek verilerek bir güç harcanarak yapılan iş meslek olarak görülerek yapılıyorsa bunun bir maddi karşılığı olması gerekir. Ayrıca Sofistler en azından ödeme yapan herkesin eşit haklara sahip olmasını sağlayarak Atina nın eğitim yapısını demokratikleştirmişlerdir. Bilginin satılabileceğini bu nedenle de öğretilebilecek bir şey olduğunu savunarak siyasal bilgi ve erdemi aristokratların tekelinden kurtararak geniş kitlelere yeni düşünceler ulaştırmışlardır (Platon, 2009: 543). Yüksek ders ücretlerini ödemek için yeterli maddiyata sahip olunduğunda eğitim almak için belirli bir aileye mensup olmak artık gerekmiyordu (Soccio, 2010: 155). 3. Sonuç Sonuç olarak Sofistleri Yunan ulusunun aydınlatıcıları veya gezgin bilgeler olarak mı, yoksa işi safsataya, oyuna dökerek insanları kandıran veya aldatan bir şarlatan ya da 193

hokkabaz olarak mı değerlendirmemiz gerektiği onları nasıl algıladığımıza bağlıdır. Sofistler Antik Yunan düşüncesine çeşitli katkılarda bulunmuşlardır. Öncelikle insan merkezli felsefenin mimarı Sofistlerdir. Sofistler söyleyecek sözü kalmayan doğa felsefesinin imdadına yetişerek ilgiyi dış dünyadan insana çevirip felsefeye gündelik yaşam içerisinde bir yer kazandırmışlardır. Felsefenin merkezine insanı yerleştiren Sofistler insana dair her şeyi sorunsallaştırarak felsefenin yelpazesini törelerden yemek pişirme sanatına, devletin idaresinden sokakta yürüyüşe çıkmaya kadar genişletmişlerdir. Sorgulayan beyinler önceleri sadece fiziksel olguların dünyasına çevirili iken Sofistlerle birlikte açılan yeni çığır ile felsefenin eleştirel ruhu insanı ilgilendiren tüm alanlara yayılmıştır. Tabiri caizse Sofistler gökyüzünde gezinen felsefenin ilgisini yeryüzüne indirerek gözler önüne sermiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Sofistlerin yaşadığı çağ bir aydınlanma dönemidir. Sofistler ise bu aydınlanmanın yaratıcılarıdır. Ayrıca Yunan ulusunun bireyselliğe ve özgürlüğe doğru gelişimine yaptıkları katkı sayesinde Sofistleri Yunan ulusunun aydınlatıcıları ve bilgeleri olarak görmemiz mümkündür. Çünkü Sofistlerle birlikte bireysel düşünce hızla gelişmiştir. Sofistlerin İnsan her şeyin ölçüsüdür. düsturu ile düşünceye sundukları eleştirel yaklaşım insanların kendi düşünceleri doğrultusunda değerlendirmelerde bulundurmalarına sebep olarak Yunan kültürünün gelişiminde büyük bir rol oynamıştır. Değerlerin belirleyicisi olarak bireye yapılan vurgu ile Atina da demokrasinin gelişmesine katkı sağlamışlardır. Sofistlerin eleştirel tavırları felsefenin kendine daha sağlam zeminlerde yer bulmasına sebep olurken kendilerinden sonra gelecek olan filozoflara yol gösterici olmuşlardır. Sofistlerin tüm alana yaydıkları öznellik ve görecelilik ile bir kişinin düşünceleri en az diğer kişilerin düşünceleri kadar doğru, bir kişinin davranışı en az diğer kişilerin davranışları kadar iyi olması herkesin düşüncesine ve davranışına eşit derecede önem ve değer verildiğinin ve her insanın yüceltildiğinin bir göstergesi olmuştur. Diğer yandan Sofistlerin en çok eleştirildikleri noktaya göre Sofistleri değerlendirecek olursak eğer onlar insanlara günlük hayatlarında işe yarayacak bilgileri edindirme konusunda Yunan ulusuna profesyonel hizmet sunmayı kendilerine ilke edinmişlerse, dersler karşılığı ücret talep etmeleri profesyonel olmanın bir gereğidir. Profesyonel olmak sunulan hizmet karşılığı para almayı gerektirir. İşin uzmanı kişilerin emeklerinin ve gayretlerinin sonucu diğer insanlara sundukları hizmetin bedeli olan parayı talep etmeleri kadar doğal bir şey yoktur. Kaldı ki hizmet sunulan hedef kitle bu hizmeti almaya gönüllü ve razı ise hizmeti sunanları kandırıkçı, şarlatan ya da hokkabaz olarak nitelendiremeyiz. Çünkü şarlatan, kandırıkçı ya da hokkabaz verilecek hizmet hakkında az ya da hiçbir bilgiye, gerekli donanıma sahip olmayan kişiyi çeşitli dalaverelerle kandırır. Fakat Sofistleri yaşadıkları çağın değerleriyle ele alacak olursak onların kandırıkçı, şarlatan, hokkabaz olarak nitelendirilmeleri söz konusu olamaz. Bilgeliğin öğretmenleri olma iddiası ile tarih sahnesinde var olan Sofistlerin yaşadığı çağda bilginin bir meta gibi para karşılığında el değiştirmesi ayıplanacak bir durum olarak karşılandığı için Sofistlerde yaptıkları işlerin bedeli olarak para talep etmeleri o zamanın Atina sında ayıplanacak, aşağılanacak ve hor görülecek bir durumdur. Günümüzün değer sisteminde her şeyin maddi bir karşılığı olduğu için ki bizlerde günümüzde eğitim için yüklü meblağlarda paralar ödemekteyiz- verdikleri eğitimin karşılığında para almaları ayıplanacak bir durum olmayıp gayet normal bir durumdur. Fakat her çağ kendi içinde her insan yaşadığı çağda ele alınıp değerlendirilmesi gerekirse Sofistlerin çağında bilgelik insanın Tanrılık makamına yükselmesi ile eşdeğer kabul edildiği için elbette böyle kutsal bir görevi para ile kirletmek hokkabazlık ve şarlatanlık olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Atina da yurttaşlık hakkına sahip olmayan Sofistler orada yabancı oldukları için Atinalılar tarafından dışlanıp küçümsenmekteydi. Böyle küçümsenen ve dışlanan insanların yaptığı işler de pekâlâ takdire şayan görülmeyecek hokkabazlıkla, şarlatanlıkla suçlanacaktır. Her yerde oraya dışarıdan gelen oraya ait olmayan hor görülür ve aşağılanır. Üstüne üstelik Sofistlerin hızla ünlenmesi ve zenginleşmesi insanlar arasında bir kıskançlığa sebep olmuştur ki, bir yere dışarıdan gelen ve kısa sürede ünlenerek zenginleşen insanların düşmanları çok olur. Meyve veren ağaç taşlanır. misali Sofistlerin ünlenip zenginleşmeleri bir takım insanları rahatsız ederek Sofistlerin bilgelikleri aşağılanarak hokkabazlıkla ve şarlatanlıkla eş tutulmuş insanları kandırmakla suçlanmışlardır. Bu ağır suçlamaların üzerinde Sofistlerin her alana yaydıkları göreceliliğin de büyük etkisi vardır. Şöyle ki onlar halkın ahlakını bozmakla, halka zarar vermekle halk için büyük tehlike olarak görülmüştür. Özellikle retoriğin güçlü etkisini kullanarak her şeyi kanıtlama ve çürütme yoluyla üstün gelmeyi kendilerine bir prensip haline getirmeleri de halk için bir tehdit unsuru olarak algılanılmıştır. Çünkü güçlü bir retorikle değersiz bir şey değerli olurken, retorik bir zayıflık ise en değerli olanın değer kaybetmesine zemin hazırlamaktadır. Bir şey ne tamamen iyi, güzel, doğru ve mükemmel ne de kötü, çirkin, yanlış ve kusurludur. İyiliklerin, doğrulukların, güzelliklerin ve mükemmelliklerin içinde kötülükler, yanlışlar, çirkinlikler ve kusurlar olabildiği gibi kötülüklerin, yanlışların, çirkinliklerin ve kusurların içinde de iyilikler, güzellikler, doğruluk ve mükemmellik mevcut olacaktır. Bu bilinç ile Sofistlere yaklaşmak eğrisiyle doğrusuyla ele alıp irdelemek daha yerinde olacaktır. 194

Kaynakça Akarsu, B. (1993). Ahlak Öğretileri, İstanbul: Remzi Kitabevi. Atkinson, S. (2012). Felsefe Kitabı, Çev. Emel Lakşe, İstanbul: Alfa Yayınları. Cevizci, A. (1998). İlkçağ Felsefesi Tarihi, Bursa: Asa Kitabevi. Cevizci, A. (2007). Felsefe, İstanbul: Sentez Yayıncılık. Cevizci, A. (2011). Felsefe Tarihi, İstanbul: Say Yayınları. Çüçen, A.K. (1999). Felsefeye Giriş, Bursa: Asa Kitabevi. Çüçen, A.K. (2001). Bilgi Felsefesi, Bursa: Asa Kitabevi. Erkızan, H.N. ve Çüçen, A.K. (2013), Antik Çağ ve Orta Çağ Felsefesi Tarihi,Ankara: Sentez Yayıncılık. Güçlü, A. ve Uzun, E. vd. (2003), Felsefe Sözlüğü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. Höffe, O. (2008). Felsefenin Kısa Tarihi, Çev. Okşan Nemlioğlu Aytolu, İstanbul: İnkılâp Kitabevi. Magee, B. (2004). Felsefenin Öyküsü, Çev. Bahadır Sina Şener, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları. Platon. (2009). Diyaloglar, Çev. Ömer Naci Soykan, Tanju Gökçöl, Adnan Cemgil, Melih Cevdet Anday, İstanbul: Remzi Kitabevi. Soccio, J.D.(2010). Felsefeye Giriş Hikmetin Yapıtaşları, Çev. Kevser Kıvanç Karataş, İstanbul: Kaknüs Yayınları. Störig, H.J. (2011). Vedalardan Tractatus a Dünya Felsefe Tarihi, Çev. Nilüfer Epçeli, İstanbul: Say Yayınları. Thilly, F. (2007). Yunan ve Ortaçağ Felsefesi, Çev. İbrahim Şener, İstanbul İzdüşüm Yayınları. Weber, A. (1991). Felsefe Tarihi, Çev. H. Vehbi Eralp, İstanbul: Sosyal Yayınları. 195