Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli



Benzer belgeler
Göç ve Tüberküloz. Haluk C.Çalışır Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

GÖÇÜN GETİRDİĞİ SORUNLAR VE GÖÇ SONRASI TÜRKİYE

KADINLAR AÇISINDAN SAVUNMASIZLIK/ÖRSELENEBİLİRLİK. Prof. Dr. Şevkat BAHAR ÖZVARIŞ

Erken Yaşlardaki Evlilikler ve Gebelikler

TÜRKİYE DE GÖÇ BOYUTU, NEDENLERİ ve GÖÇÜN SAĞLIKLA İLİŞKİSİ

Proje. Yardım Operasyonları Proje Ortakları: Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Fonu (UNFPA), Ankara İl Halk Sağlığı Müdürlüğü

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

SURİYELİ KADIN ve KIZ ÇOCUKLARI İÇİN GÜVENLİ ALANLAR PROJESİ Merkezlerimize ve etkinliklerimize ilişkin bazı fotoğraflar

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Türkiye de Doğurganlık Tercihleri

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

M2 S1. Üreme Sağlığı. Tanım, Üreme Hakları, Bütüncül Yaklaşım. Doç. Dr. Günay SAKA 12 Mayıs 2011

SEÇMELİ DERS ÖNERİ FORMU

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA KADıN SAĞLıĞı. Araş. Gör. Kevser Özdemir

Dünya Sağlık Durumu Yılı Verileri Üzerinden Değerlendirmeler

HEMŞİRELERDE ÇALIŞMA ORTAMI UZM. HEM. HANDAN ALAN HEMŞİRELİKTE YÖNETİM AD DOKTORA ÖĞRENCİSİ

GÖÇMEN/MÜLTECİLERLE ÇALIŞMAK

ÖZGEÇMİŞ. Görev Kurum/Kuruluş Yıl Araştırma Görevlisi. Erzincan Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu

Düz anlatım ve interaktif eğitim yöntemleri (soru-cevap, beyin fırtınası, video)

FETAL HAYATTAN ÇOCUKLUĞA ĠLK 1000 GÜNDE BESLENME VE AĠLE HEKĠMLĠĞĠ SĠSTEMĠNDE HEMŞĠRENĠN ROLÜ

TOPLUMU TANIMA VE EKİP ÇALIŞMASI YARD. DOÇ. DR. NALAN AKIŞ

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı

HIV/AIDS KÜRESEL ÖZET 2013

Bosna Kurbanlarına Yardım - Bosna ve Kosova dan Gelen Mültecilere Destek

DERS X Küresel Sağlık Sorunları

Mevsimlik Tarım İşçilerinin ve Ailelerinin İhtiyaçlarının Belirlenmesi Araştırması 2011 Harran Üniversitesi-UNFPA

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

EFA 2009 Küresel İzleme Raporu. Eşitsizliklerin Üstesinden Gelmek: Yönetişim. EFA Hedeflerindeki İlerleme ve Önemli Noktalar

Doç. Dr. Naile BİLGİLİ Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Çalışma Hayatının İki Büyük Korkusu: İşsizlik ve İş Güvencesizliği Two Big Fear of Working Life: Unemployment and Job Insecurity

Yazar Hakkında Dilek Turan Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü nden lisans (1995), yüksek lisans (1998) ve doktora (2002)

Yrd.Doç.Dr. AYLA TUZCU

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti?

ENGELLİ KADINLARIN DOĞURGANLIK ÖZELLİKLERİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Türkiye de Kadınların Sağlığı

HARRAN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ. Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Üreme Sağlığı ve Aile V

TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ

DOĞUM TRAVMASI ve EBELİK YAKLAŞIMLARI

HARRAN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

Doç.Dr. AYTEN TAŞPINAR

Köy nüfusu genel olarak azalmaktadır Kamu hizmetleri kırsal alanda yetersiz. Tarım ve hayvancılıkta elde edilen gelir düşük

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

Ana Sağlığını Etkileyen Faktörler ve Alınacak Önlemler

TÜRKİYE DE SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN GENEL GÖRÜNÜMÜ

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

Evrensel Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığının Yüzü 2009

SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ

Suriye'den Göç Eden Kadınlar ve Üreme Sağlığı Sorunları

Hem. Songül GÜNEŞ Akdeniz Üniversitesi Hastanesi

Dünya Nüfus Günü, 2013

81 İl için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi Ülker Şener & Hülya Demirdirek

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

1. Adı ve Soyadı: Hacer ERTEN YAMAN 2. Doğum Yeri/Tarihi: Ünvanı: Yardımcı Doçent 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

ÜLKEMİZDE KADIN SAĞLIĞI KADINLA İLGİLİ YAPILAN ULUSLAR ARASI TOPLANTILAR

HEMŞİRELERİN HASTALARA VERDİKLERİ EĞİTİMLERİN ETKİNLİĞİNİN BELİRLENMESİ

Türkiye de Erken Çocukluk Gelişimi ve Binyıl Kalkınma Hedefleri Yolunda Gelişmeler. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Yıldız YAPAR.

TOPLUMU TANIMA TOPLUMUN TANIMI TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ

TOPLUMSAL CĠNSĠYET GEBELĠK DOĞUM SÜRECĠ

EVRENSEL ÜREME SAĞLIĞI HİZMETLERİNE ERİŞİM ve TÜRKİYE DEN YANSIYANLAR. HÜKSAM Gökhan Yıldırımkaya-UNFPA 20 Mart 2015 HÜKSAM - Ankara

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2015;7 (2):

Acil Durum ve Afet Yönetiminde İlk Yardımın Önemine İlişkin Küresel Yaklaşım

ADLİ VAKA SÜRECİNDE HASTA ve AİLE İLE İLETİŞİM

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÇALIŞMA KONULARI (BÖLÜM ADI ALFABETİK) (2-27 NİSAN 2018)

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE ANNE ÖLÜMLERİ

HEMŞİRELER İÇİN ETİK İLKE VE SORUMLULUKLAR. Prof. Dr. Lale Büyükgönenç

Dr. Şükrü Keleş, PhD Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı 3 Mayıs 2017 Çarşamba

Mülteci topluluklarından herhangi birinde, evlerinden uzaklaşmış olan insanların yaklaşık yüzde ellisini kadınlar ve kız çocukları oluşturmaktadır.

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Halk Sağlığı-Ders 6 Aşırı Doğurganlığın Kontrolü ve İlaçla Koruma

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

Afetlerde üniversitelere düşen roller

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Hacettepe Üniversitesi Ön Lisans Programı

Dünya nüfusunun 1.2 milyarını adolesanlar oluşturmaktadır (dünya tarihindeki en yüksek rakam..) Bu nüfusun %85 i gelişmekte olan ülkelerde.

GRP 406 MESLEK ETİĞİ VE YASAL KONULAR. Doç. Dr. İlhan YALÇIN

2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

: Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Maltepe Eğitim Köyü Başıbüyük Maltepe-İstanbul : behiceekici@hotmail.com

Dr. Aytuğ Balcıoğlu Çankaya Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürü

BEBEK ve ÇOCUK ÖLÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: TÜRKİYE NÜFUS ve SAĞLIK ARAŞTIRMASI, 1993 ve 1998

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)

190 kadın planlanmamış ya da istenmeyen gebelikle karşılaşmakta, 110 kadında gebeliğe bağlı komplikasyon gelişmekte,

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

EVDE BAKIM HİZMETLERİ. Ayşe Güler Aralık 2004

Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN?

Etnik İletişim Kadın Sağlığını Nasıl Etkiliyor?

POSTPARTUM DEPRESYON VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MATERNAL BAĞLANMAYA ETKİSİ

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

NÜFUS SAYIMLARI NÜFUS VE SAĞLIK Birleşmiş Milletlerin Tanımına Göre Demografi (Nüfusbilim)

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

Yrd.Doç.Dr. SAFİYE ÖZVURMAZ

Transkript:

MAKALELER / Articles Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli A Unıversal Problem: The Immigrant Women's Health and The Language Barrier in Health Care Services 1 2 Selda İLDAM ÇALIM, Oya KAVLAK, Ümran SEVİL 3 ÖZET SUMMARY Bu makalede, göçün kadın sağlığı üzerine etkileri ile sağlık hizmeti sunumunda yaşanan dil engeli anlatılmaktadır. Göç küresel bir olgu olgu olup son 40 yıldır göç eden kadınların sayısı erkeklerle aynı orandadır. Kadınlar, kadın ve göç eden olarak yaşadıkları ayrımcılık nedeniyle iki kat dezavantajlı konumdadır. Göç eden kadınların sağlığı, özellikle cinsel ve üreme sağlığı, göç nedeniyle olumsuz yönde etkilenmektedir. Sağlık profesyonelleri ile göçmen kadınlar arasında ortak bir dil eksikliğinin olması yeterli sağlık hizmetinin sunumu için engel oluşturmaktadır. Bu nedenle; sağlık çalışanları göçmenlerin etnik ve dilsel açıdan farklı topluluklar olduğunun farkında olmalı ve sağlık hizmetinin sunulduğu yerlerde profesyonel tercümanlar bulunmalıdır. In this article focuses the effects of migration on the health of women, and the language barriers between immigrant women and health caregivers. Migration is a global phenomenon. Women have been migrating, asylum seekers, refugees, migrant, at similar rates to men for the past 40 years. Women are doubly disadvantaged because they are discriminated against as women and as women who migrated. The health of women who migrated is affected negatively, especially reproductive and sexual health. The lack of a common language between the health professional and the women who migrated is then likely to be an obstacle to adequate health care delivery. For this reason, The healthcare providers must be aware of the ethnically and linguistically diverse communities of women who migrated, and it must be professional interpreter in health care services. Anahtar Kelimeler: Göç, Göç ve Sağlık, Göç ve Kadın, Dil Engeli Key Words: Migration, Migration and Health, Migration and Women, Language barriers GİRİŞ ve buna bağlı olarak ulaşım ve iletişim olanaklarının gelişmesinden dolayı göç edenlerin sayısı artmaya devam etmektedir (5,6). Dünya nüfusunun %3'ten az bir bölümü, yani yaklaşık 190 milyon kişi, doğdukları ülke dışında yaşamaktadır. Bu rakam düşük görünse bile, göç edilen az sayıdaki ülkelerin nüfusu içindeki payları büyüktür (7). Dünyada, yerinden edinmiş kişilerin % 80'nini kadın ve çocuklar oluşturmaktadır (8). Göç, toplumların sosyo-kültürel, ekonomik, politik yapısı ile doğrudan ilişkili olan ve insanlık tarihinin bütün dönemleri boyunca varolan bir olgudur (1-3). Göç kavramı ile öncelikle belli bir nüfusun bir bölgeden başka bir yere olan hareketi akla gelmekle birlikte, göçün coğrafi bir yer değiştirmeden çok daha kapsamlı ve köklü bir yapısı vardır(1,3). Bu nedenle göç konusu birçok disiplin tarafından incelenmiş ve her disiplinin bakış açısınca bir çözümlemesi yapılmıştır (4). Göç hareketi, ulusal sınır ölçütü kullanılarak değerlendirildiğinde, ulusal sınırların içerisinde gerçekleşen göçler; iç göçler, ulusal sınırların ötesine gerçekleşen göçler dış göçler olarak tanımlanır (9,10). Bireylerin iç göç ve dış göç yaşamalarında birçok neden ileri sürülmektedir. Bu nedenler arasında işsizlik, yoksulluk, toprak bölünmesi, kan davası, deprem, kuraklık çevre felaketleri, terör, insan hakları intihalleri, din Dünyada küreselleşmenin doğrudan ya da dolaylı etkileri, bölgesel çatışmalar, yoksulluk, teknoloji 1.Öğr.Gör.,Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü MANİSA 2.Doç.Dr.,Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Bornova İZMİR 3.Prof.Dr.,Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Bornova İZMİR 11

Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli veya etnik ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, tarımda mekanizasyon, aile birleşmesi, evlilik, istihdam olanakları ve kentin sunduğu hizmetler yer almaktadır (1). nedeniyle göç edenlerin payı ise % 0,3'tür. Kadınlar daha çok ailevi ve bireysel nedenlerle göç ederken, erkeklerin daha çok ailevi ve ekonomik nedenlerle göç ettiği belirtilmektedir (14). Türkiye'de 1950'li yıllardan bu yana sanayileşme ve tarımda makineleşme sürecinden kaynaklanan sosyo-ekonomik yapıdaki önemli gelişmeler iç göçe ve 1960 yılının ortalarından itibaren de dış göçe neden olmuştur (2,6,11,12). Ülkemizde en yaygın olarak görülen iç göç türü, kırsal yerleşim alanlarından kentsel yerleşim alanlarına doğru gerçekleşen iç göç hareketleridir (2,10,11,13). Göçmen, Mülteci, Sığınmacı terimleri aynı anlamda kullanılsalar da farklı anlamları vardır. Göçmen, ülkesini isteyerek, daha iyi bir hayat arayışı için terk edenler için kullanılırken; mülteciler ülkelerini terk etmeye mecbur kalırlar. Mülteci "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi"dir. Ekonomik göçmenler, ülkelerinin kendilerine sağladığı devlet korumasından yararlanıyor olmasına karşın mülteciler devlet korumasından yararlanamamaktadır. Sığınmacı ise mülteci statüsü almaya yönelik başvurusu henüz karara bağlanmamış kişiler için kullanılan bir terimdir. Aynı zamanda henüz başvuru yapmamış veya başvurusu hakkında yanıt bekleyen kişiler de sığınmacı olarak tanımlanır. Günümüzde sıkça kullanılan bir diğer kavram ülkesinde yerinden edilmiş kişiler dir. Bu kişiler mültecilerle aynı nedenlerle evlerini terk etmek zorunda bırakılmış olabilirler, fakat uluslararası tanınan bir sınırdan geçmemişlerdir (16). Toplumsal değişme sürecinin bir sonucu olarak Türkiye'de, geçen yüzyılın ikinci yarısında başlayıp zaman içinde değişen hızlarla devam eden ve genelde kırsal yerleşim yerlerinden kentsel yerleşim yerlerine ve doğu bölgelerinden batı bölgelerine doğru, temelde ekonomik nedenli olarak nitelenebilecek bir nüfus hareketi yaşanmaktadır. Bu nüfusun önemli bir bölümü, kentsel yerleşimlere göç ederek genellikle kentlerin gecekondu mahallelerinde ve sağlıksız çevre koşullarında ve konutlarda, yeterli iş ve gelir olanaklarından yoksun olarak yaşamaktadır (11,12,14). Özellikle, 1980 yılından sonra güvenlik nedeniyle köylerden kentlere iç göçlerin yoğun yaşanması bu sorunların daha da arttırmıştır (15). Dünya'da olduğu gibi ülkemizde de yaşanan göçler, nedeni ne olursa olsun, göç eden tüm bireyleri fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak etkilemektedir. Göç etme nedeni ve göç edilen yerdeki koşullar, göçmenlerin uyum sürecini etkileyen önemli ölçütlerdendir. Bu derlemede; göçmen, sığınmacı, mülteci ya da yerinden edinilmiş olsun, göç eden kadınların sağlığı ve sağlık hizmetlerinde yaşanan dil engelinin tartışılması amaçlanmıştır. Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması'na göre (2006); Türkiye geneline bakıldığında, hanehalkı nüfusunun yaklaşık yarısının (% 48,9) doğduğu yerleşim yeri dışındaki başka bir yerleşim yerinde yaşamaktadır. Cinsiyete göre bakıldığında, genel göç örüntüsüne uygun olarak erkeklerin (% 52,0), kadınlardan (% 45,8) daha yüksek yaşamboyu göç yüzdelerine sahip olduğu görülmektedir. Kentsel alanlarda yaşayan hanehalkı nüfusunun % 56,7'si doğduğu yerleşim yerinden farklı bir yerleşim yerinde yaşamaktadır. Bu durum, göçün çekim merkezinin kentsel alanlar olması ile ilişkilidir. Bu araştırma'ya göre, göç sürecine dahil olmuş hanehalkı nüfusunun % 43,5'inin ailevi nedenlerle göç etmiştir. Göç edenlerin yaklaşık üçte-biri bireysel nedenlerle; yaklaşık beşte-biri de ekonomik nedenlerle göç etmiş olup, güvenlik nedenleriyle göç edenlerin payı % 3,3; geri dönüş GÖÇ VE SAĞLIK Göç, insanın içine doğduğu çevreyi bırakıp yeni bir çevreye gitmesidir. Bu nedenle ani ve hızlı bir çevre değişimi yaratan, böylece sosyal, kültürel ve fiziksel olarak toplumu ve bireyleri etkileyen göç, sağlık ve sağlık değişkenleri üzerinde de çok önemli etkilere sahiptir. Göçmenler, göç sırasında ve ülkelerinden ayrıldıktan sonra pek 12

çok sağlık risklerine maruz kalmaktadır. Bireyin daha önceki sağlık problemleri, yaşı, cinsiyeti ve stresörlerin süresi, bu olumsuzlukları arttırabilmektedir. Göç edilen toplumun kültürüne uyumda güçlüklerin yaşanması, sağlık sorunlarının daha fazla yaşanmasında belirleyici olabilmektedir. Göçmenler içine girilen yeni çevre kendi kültürüne benziyorsa daha az, benzemiyorsa daha fazla uyum sorunu ile karşılaşabilmektedir (17,18). savunmasız grupları arasındadır (16,17,25,26). Göç edenler arasında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların daha fazla korunma gereksinimi olduğu belirtilmektedir (16). Göç edilen yerde dil ve ırk ayrımcılığının olması göçmenlerde kronik hastalıkların artışına neden olmaktadır(13,26). Chol Yoo ve arkadaşları (2009), özellikle dil ayrımcılığının, göç edenlerin sağlık durumlarını doğrudan etkilediğini belirtmektedir (26). Göç edilen yere uyum sürecini; sosyal ağ, cinsiyet, yaş, dil becerileri, eğitim düzeyi, dini inançlar, göç nedenleri ve gidilen yerde karşılanma biçimi etkili olmaktadır. Göç alan bölgelerde sağlığı olumsuz etkileyen faktörler içinde; yeterli sağlık kuruluşu ve sağlık insan gücünün olmaması, göç edenlerin gelir düzeyinin düşük olması, ekonomik sıkıntıya sahip olma, yetersiz beslenme, ulaşım engelinin varlığı, çalışan kadınların çocuklarına bakacak kimsenin olmaması, çalışma saatlerinin düzensizliği, dil engeli ile karşılaşma, sağlık sigortasına sahip olmama, geleneksel yaşam kalıplarına sahip olma, yerel hizmetlerin gereksinimlere cevap verememesi, yabancı olma, yasalar, sosyal ve psikolojik stres yer almaktadır. Göç eden bireylerin yerleştikleri bölgelerde sağlık hizmetlerinin yetersiz olması ve var olan hizmetlerin kullanımının düşük olması da sağlık sorunlarının giderek artmasına neden olmaktadır (17-21). Jongeneel-Grimen ve arkadaşlarının (2011), Hollanda'da yaptıkları çalışmada; göçmenlerin sosyo-demografik özelliklerinin sağlık durumlarını direkt etkilediği belirtilmektedir (22). Göçmenlerin yaşadıkları sağlık sorunları ; Depresyon, posttravmatik stres bozukluğu, psikosomatik şikayetler, anksiyete, uyku bozuklukları Beslenme bozuklukları, Anemi Çocuklarda büyüme ve gelişme gerilikleri İshal, kızamık, sıtma, solunum yolu enfeksiyonları vb. bulaşıcı hastalıklar T ü b e r k ü l o z, h e p a t i t g i b i e n f e k s i y o n hastalıklarıdır Kronik hastalıklar ve komplikasyonları Diş sağlığı sorunları Fiziksel şiddet ve buna bağlı yaralanmalar Cinsel istismar HIV/AIDS dâhil cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) İstenmeyen gebelikler, riskli gebelikler D ü ş ü k l e r, d o ğ u m k o m p l i k a s y o n l a r ı (13,16,17,19,23,27). Gilgen ve arkadaşlarının (2005), Bosna ve Türkiye'den İsviçre'ye gelen göç edenlerin hastalık deneyimleri ve yardım arama durumlarını araştırdıkları çalışmada; göç edenlerin, göç etme nedenleri ile hastalık deneyiminin ilişkili olduğu bulunmuştur. Savaş nedeni ya da başka bir nedenle istemsiz göç edenlerin, güvenli olmayan yasal durum nedeniyle sağlık durumlarının daha kötü olduğu ve daha fazla hastalık deneyimlediği saptanmıştır. Araştırmada, İsviçre'ye göç eden Türklerin % 31'inin, Bosnalıların %3'ünün dil sorunu yaşadığı; Türklerin %5'inin, Bosnalıların %17'sinin ise stres, korku, depresyon yaşadığı bulunmuştur (27). İki ülke arasında farklılıkların olması; göç etme nedenleri, bireylerin göç edilen yerdeki sosyal durumları ve koşulları, sosyal desteklerinin olup olmadığı ve kültürel durum ile doğrudan ilişkilidir. Sosyal bir süreç olarak göç, resmi sağlık hizmetlerinden yararlanma için mali ve kültürel engellenme potansiyeline sahiptir (23). Ülkelerin politika, program ve projelerinin sağlık üzerinde önemli etkileri vardır (20). Göç eden bireyler dünya çapında danışmanlık, temel sağlık hizmetleri, koruyucu hizmetler, tanı, tedavi olanakları ve ilaca erişim konusunda ciddi sorunlar yaşamaktadır (16,17,24). Göç edenlere yönelik sağlık hizmetleri, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte gelişmiş ülkeler de dâhil olmak üzere istenen düzeyde değildir (16). Şehirlerin kenarlarında kümelenmiş, geçici kamplara yerleştirilmiş ve çoğunun ev diyeceği bir yeri olmayan göç edenler ise toplumun en 13

Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli Normal alt yapının ulaşmadığı veya ulaşamadığı insanların üreme sağlığı da dahil olmak üzere, sağlık ihtiyaçlarını karşılamak kamu sağlığı açısından önceliklidir (25). Savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalan kadınların sağlık sorunları, sığındıkları ülkede yaşayan diğer kadınlara göre daha fazladır. En organize olan mülteci kamplarında dahi kadınların özellikle üreme sağlığıyla ilgili problemlerin fazla olduğu görülmüştür(19,25). Düşük gelirli bir ülkeden yüksek gelirli bir ülkeye göç eden kadınlar, sağlığa ulaşım ve sağlık tarama programlarından faydalanma şansı daha fazla olmasına rağmen, o ülkenin dilini konuşamama nedeniyle bu imkanlardan yeterli düzeyde yararlanamamaktadır. Özellikle erkeğe bağımlı olan ve sağlık sigortası olmayan, yaşadıkları ülkenin dilini bilmeyen kadınların sağlık hizmetlerine ulaşımında ciddi problemler yaşanmaktadır (19). Göç Eden Kadınların Yaşadıkları Sağlık Sorunları ve Nedenleri Göçün erkeğe özgü bir serüven olduğu inancı uzun bir dönem egemenliğini korumuştur (28) ve göç ile ilgili çalışmalarda göçün aktif öznesi olarak erkekler esas alınmıştır (29). Oysa ki, göç süreci göçe katılan bireylerin her biri için farklı sonuçlara neden olmaktadır. Göç, bu süreci yaşayan herkes için (yetişkin, genç, çocuk, kadın, erkek) sarsıcı bir deneyim olma riskini taşımakta ve tüm bireyler farklı düzeylerde ve farklı yönlerde de olsa bu süreçten etkilenmektedir (4,18). Süreci yaşayan insanların sosyoekonomik durumları, etnik ve dini kimlikleri ile kültürel özellikleri süreçten nasıl etkileneceklerini belirleyen önemli faktörlerdir. Mevcut çalışmalar göç nedenleri, göç sürecine katılım, bu süreç esnasındaki yaşam deneyimleri ve göçün etkileri, göç edenlerin tutumları ve tepkileri açısından kadınlar ve erkekler arasında önemli farklılıklar olduğuna işaret etmektedir. Bu farklılıkların temelinde kadın-erkek arasındaki aile içi işbölümü ve buna paralel olarak gelenekler ve görenekler tarafından tanımlanan toplumsal kadın-erkek rolleri yatmaktadır. Bu nedenle yapılacak olan bir göç çalışmasında cinsiyet farklılığı göz önünde bulundurulmalıdır (4,21,29). Temel sağlık hizmetinin bir parçası olan ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinin alımı açısından değerlendirildiğinde göç eden bireylerin bu hizmetlerden de yeterince yararlanmadığı görülmektedir. Göç eden kadınlarda, geleneksel kültüre bağlı olarak çocuk doğurmak, sahip oldukları statünün devamı açısından oldukça önemli olarak kabul edilmekte ve inançları nedeniyle aile planlaması hizmetlerinden yararlanma oranları düşük olmaktadır (21,31). Amerika Birleşik Devletleri'nde iş bulma amacı ile erkeklerin kadınlardan daha çok göç ettiği izlenimi olsa da (19) son kırk yılda iş nedeniyle göç eden kadınlar ve erkeklerin aynı oranda olduğu belirtilmektedir (1,19). Özellikle sosyokültürel farklılıkların sağlık ile ilgili sonuçları doğrudan etkilediği düşünülmektedir. Amerika'da yaşayan Afrika kökenli Amerikalılar ile Meksika kökenliler, Porto Rikolu'lar gibi Latin Amerikalıların eğitim, yoksulluk, eşitsizlik gibi nedenlerle daha fazla sağlık problemleri yaşadığı belirtilmektedir (30). Göç eden kadınlar genellikle doğum öncesi bakım hizmetlerinden yeterince yararlanamamakta (18,29) ya da göç edilen bölgelerin kırsal alan olması nedeniyle doğum için yardım alacağı bir sağlık merkezine ulaşımda zorluk yaşamaktadır (23). Ekonomik durum, çevre, korku gibi sosyo-kültürel ve psikolojik temelli faktörler nedeniyle, göç eden kadınların hastanede doğum yapma oranları düşük, evde sağlık personeli olmaksızın yapılan doğum oranları yüksektir (18). İskandinavya'da, göç eden kadınların daha az prenatal bakım almaları nedeniyle düşük, ölü doğum ve anomalili bebek doğurma riski diğer kadınlara göre daha fazladır (24). Gelişmekte olan ülkelerdeki göç eden kadınların, istenmeyen gebelikler ve ev içi şiddete karşı daha yüksek risk altında olduğu vurgulanmaktadır. Buna ek olarak kadınlar ve çocuklar, cinsel istismar, Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar (CYBE) ve cinsel şiddet riski altındadır. Cinsel şiddete uğrayan kadınlara; gebelikten korunma, CYBE' lardan korunma, küretaj ve doğumlarla ilgili sorunları yönetme, hizmet ve danışmanlığın sağlanması kritik bir ihtiyaçtır (25). Türkiye'de iç göçler sonucu diğer ülkelere benzer şekilde kadınların üreme sağlığı ile ilgili sorunlar yaşadığı görülmektedir. Alt yapı yetersizliği, sağlık sistemi, eğitim sistemi, iş 14

imkanları, ekonomik bütçe, sosyal imkanların yetersizliği nedeniyle yaşanan bu sorunlar içinde düşük, istemsiz gebelik, aşırı doğurganlık, bebek ölümü, evde doğum, CYBE, psikolojik rahatsızlıklar ve şiddet yer almaktadır (21,25). arasında farklılık göstermektedir. Aynı kültürden olup göç eden bireylerin, göç ettikleri yerde aynı sosyal ortamları ve bazı kültürel, geleneksel davranışları devam ettirme çabaları, değişimi engellemektedir. Göç eden bireylerin sağlık bakım arayışında kültürel farklılıklarını tanımak riskli grupları belirlemek için önemlidir. Türkiye'de dil ve kültürel farklılıklardan dolayı kadınlar, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası dönemde yetersiz bakım almaktadır. Doğum öncesi bakım alamayan kadınların oranı, anadili türkçe olanlarda % 22.1'e düşerken, anadili kürtçe olanlarda %59.7'dir. Ek olarak, anadili kürtçe olan kadınların yüzde 28.7'si de yetersiz doğum öncesi bakım almaktadır. Doğumun sağlıksız koşullarda yapılması da, anne ve çocuk sağlığının (ölümlerinin) en temel faktörlerinin başında gelmektedir. Anadili türkçe olan annelerin sadece yüzde 7.9'u sağlıksız koşullarda doğum yaparken, anadili kürtçe olan annelerde bu oranı yüzde 49.7'dir. Aynı durum, doğumun yapıldığı koşullar için de geçerlidir. Üçyüzkırkikibin kürt kadınının 170 bini, sağlıksız koşullarda doğum yapmakta, 28 bin kürt kökenli kadın evde sağlık personeli ile doğum yaparken, 130 bini ise hastane koşullarında doğum yapmaktadır (2,9). Zorla Yerinden Edilenler İçin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Araştırma Raporu (2011) na göre; Türkiye'de bazı illerdeki, zorunlu göç sonrası, kadınların düşük veya erken doğum oranlarına bakıldığında; Adana ilinde kadınların %50'sinin, Diyarbakır ilinde kadınların % 21.37'sinin, Mersin ilinde kadınların % 33.33'ünün, İstanbul ilinde kadınların % 27.84'ünün, Van ilinde kadınların % 30.55'inin, Batman ilinde kadınların % 28'inin gebelikleri düşük veya erken doğumla sonuçlanmıştır (10). Göç Eden Kadınlarda Dil Engeli ve Sağlık Sonuçları Günümüzde iç ve dış göçler, siyasi sığınma, çalışma vb gibi nedenlerle hemen her ülkede çok kültürlülük artmış, bu durum sağlık sorunlarıyla birlikte uyum sorunlarının yaşanmasına da neden olmuştur. Uyum sorunlarının başında dil engeli gelmektedir (31). İletişim problemi ve kültürel farklılıklar yanlış anlamalara, güven eksikliği gibi sorunlara neden olmaktadır. Özellikle kadınlar, gebelik boyunca ve doğumlarda bu problemleri daha fazla yaşamaktadırlar (5). Göç sonucu ortaya çıkan demografik değişiklikler içinde, mevcut sağlık hizmetleri göçmen gurupların sağlık ihtiyaçlarını karşılamada dil engeliyle karşılaşmaktadır. Kültürlerarası iletişimde dil engelinin olması sağlık bakımında olumsuz sonuçlara neden olmaktadır (21,24). Akhavan ve Lundgren'in (2011) belirttiğine göre; özellikle Somali, Etiyopya gibi yoksul ülkelerden İsveç'e göç eden kadınların prenatal bakım kalitesi İsveçli kadınlara göre daha düşüktür; göç eden bu grupta, daha fazla oranda düşük doğum ağırlıklı bebek ve ölü doğumlar görülmektedir (5). Yoksul ülkelerden refah ülkelere göç edenlerin daha iyi sağlık bakımı alacağı beklenirken; komplikasyon riski yüksek olan bu kadınların eşit sağlık bakımını alamaması ekonomik durum, iletişim problemi ve kültürel farklılıklarla ilişkilendirilebilir. Taşçı Duran'ın, 2009 yılında İzmir'de yaptığı çalışmada; İzmir, Manisa, Kars ve Ağrı'lı olan gebelerin prenatal dönemdeki sağlık davranışlarının kültürel yaklaşımı incelenmiştir. Araştırma sonuçlarında; Ağrı grubundaki kadınlarda akraba evliliklerinin daha fazla görüldüğü, değişime karşı dirençli oldukları, yetersiz doğum öncesi bakım aldıkları, prenatal dönemdeki sağlık davranışlarının yeteri kadar olumlu olmadığı, diğer gruplara göre kültürel olarak evde doğum yapmanın yaygın olduğu bulunmuştur (29). Ülkemizde, doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma durumu ve kültürel, geleneksel yaklaşımlar bölgeler Göç eden bireylere verilen sağlık hizmetlerinde yaşanan dil problemini ortadan kaldırmak için pek çok ülkede tercümana başvurulmaktadır (5,24). Nüfusunun %7.9'u göç edenlerden oluşan İngiltere'de, dil problemi olan göçmenler için tercüman sağlayan servis sağlayıcıları bulunmaktadır. Sağlık ve sosyal alanlarda ihtiyaç duyulduğunda bu servislere başvurularak telefonla ya da yüz yüze tercüman desteği alınmaktadır. Son yıllarda bu servis desteğinin maliyet yükünün artması nedeniyle göç edenlere 15

Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli İngilizce'yi öğrenme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak, İngilizce'yi yeteri kadar konuşamayan veya kendini ifade edemeyenlerin tercüman ihtiyacını karşılamak üzere profesyonel tercüman desteği yerine ingilizce'yi iyi bilen, göç edenin bir arkadaşı ya da yakınından destek alınmaktadır (32). çalışmada; Amerikalı olamayan 27 hekim, her iki dili de çok iyi derece de bilen tercüman araştırmacı yardımıyla, sağlıklı yaşam davranışları olan diyet, egzersiz, ilaç, sigara, stres ve kilo konularında önerilerde bulunmuştur. İspanyolca veya ingilizceyi akıcı konuşabilen, 427 İspanyol ya da Kafkasyalı hastanın önerilere uyumlarına bakıldığında; hekim hasta ilişkilerinde etnik kökenin farklılığının, hekim önerilerine uyumlarını etkilemediği, fakat dil uyumunda sorunlar nedeniyle, hekim tarafından önerilen ilaç kullanımı ile ilgili önemli sorunların yaşandığı saptanmıştır. Hastaların, kilo verme, diyet gibi günlük yaşamda da kullanılan basit kelime ve kelime gruplarını anlaması daha kolay iken, ilaçların kullanımı ile ilgili hekimin önerilerinin anlaması daha zor olabilmektedir. Bu nedenle hekimin ilaç kullanımı ile ilgili talimatları yazılı olarak vermesi ve hastaya bu konuda daha fazla zaman ayırması gerekmektedir (35). Dil farkındalığı sağlık bakımında önemli bir kavramdır ve kültürlerarası iletişimle ilgilidir (31,32). MacFarlane ve arkadaşları (2009), İngiltere ve İrlanda'da sağlık ve sosyal bakım hizmetlerinde yaşanan dil engelleri ve problemlerini araştırdığı karşılaştırmalı çalışmada; her iki ülkede de dil engeliyle yaşanan problemlerin benzer olduğu; İrlanda'da profesyonel tercüman sayısının, tercümana ulaşımın ve destek alımının İngiltere'ye oranla daha az olduğu görülmüştür. İngiltere'de profesyonel dil servisi sağlayıcıların farkındalıklarının yüksek olması, güçlü yerel ağların bulunması, ülkenin dil politikası geçmişinin İrlanda'ya göre daha eski olması nedeniyle sorunların daha az yaşandığı belirtilmektedir (32). Kelaher ve Manderson (2000), Avustralya'nın, son yıllarda göçün artmasıyla birlikte multikültürel bir yapıya sahip olduğunu, göç eden kadınlara verilen sağlık hizmetlerinde dil engeli ve kültürel farklılıklar nedeniyle problemler yaşandığını belirtmektedir. Avustralya'da, sağlık hizmetlerinde bikültürel, multikültürel sağlık çalışanlarının bulunduğu ve kültürlerarası eğitimlerin yapıldığı farklı modeller uygulanmaktadır. Ülkenin sağlık politikaları göç eden bireylerin sağlık bakımında büyük kolaylıklar sağlamasına rağmen coğrafik olarak izole yaşayan ve cinsel sağlık gibi özel problemi olan kadınlara ulaşımda sorunlar yaşanmaktadır (36). Almanya'da dil sorunu yüzünden birçok Türk kökenli göçmen doktora gitmekten çekinmektedir. Dil yetersizliğine daha çok birinci ve ikinci nesil Türklerde rastlanmakta ve doktora gidememenin diğer nedenleri arasında Türk hastaların Alman doktorlara güvenememesi, kültürel farklılıkların, farklı sosyokültürel ortamların ve değer yargılarının olması gösterilmektedir (33). Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği'nin (GÖÇ-DER), 2004 yılında İstanbul'un Demirkapı, Fatih, Fevzi Çakmak, Göztepe, Yavuz, Yüzüncü Yıl mahallelerinde yaptığı araştırma sonucunda, göç etmek zorunda kalan kürt kökenli kadınların % 67.1'inin günlük yaşamında Kürtçe dilini kullanması nedeniyle "Kendini ifade edememe, kamusal alanda zorluk yaşama, sürekli olumsuz tepkilerle karşılaşma" şeklinde sorunlar yaşadıklarını ve en büyük taleplerinin sağlık eğitimi olduğunu, en büyük sorunlarının ise dil sorunu olduğunu belirtmişlerdir (34). Bischoff ve arkadaşları (2003) Cenevre'de, sağlık bakımı hizmetleri sunumunda hemşireler ile sığınmacılar arasındaki dil engelini araştırmıştır. Bu çalışmada hemşireler tarafından 723 sığınmacıya daha önce deneyimlediği sağlık sorunları, yaşadığı fizyolojik ve psikolojik semptomlar, göç nedeni gibi sorular sorulmuştur. İletişim kurulamadığında profesyonel tercüman ya da dili bilen birinden yardım alınmıştır. Sığınmacıların yarısının 25 yaşından küçük olduğu; %19'unun çeşitli psikolojik ve fizyolojik semptomlar yaşadığı saptanmıştır. Görüşmelerin %8'inde profesyonel tercüman, %16'sında ise profesyonel olmayan birinden yardım alındığı, Clark ve ark (2004), Amerika'da, etnik köken ve dilin hekim-hasta uyumuna etkisini incelediği 16

%76'sında birebir hemşire tarafından iletişim kurulduğu bulunmuştur. Hemşireler tarafından dil uyumu %55 yeterli, %27 kısmen yeterli, %18 yetersiz bulunmuştur. Çalışmada; dil uyumu yeterli ve kısmen yeterli bulunan sığınmacıların, fizyolojik ya da psikolojik semptomlarının daha fazla oranda saptandığı; yetersiz dil uyumunun, semptomları tespit etme de engelleyici olduğu görülmüştür. Çalışma'da, dil engelinin sağlık hizmet kalitesini düşürdüğü ve profesyonel tercüman danışmanlığının önemli olduğu vurgulanmaktadır (37). kadınlarla aynı kültürde olan ve aynı dili konuşan doğum koçlarının bulunmasından memnun olduklarını, verdikleri bakımın kalitesini arttırdığını ve kadınların daha az analjeziklere ihtiyaç duyduklarını, sezaryen oranlarını azalttığını, pozitif bir doğum deneyimi yaşadıklarını belirtmişlerdir. Aynı çalışmada ebeler, doğum yapmak üzere hastaneye başvuran göçmen kadınlara dil engeli nedeniyle kaliteli sağlık bakımı sunamadıklarını ve göçmen kadınlar ile İsveçli kadınlar arasında sağlık bakımında eşitsizlik olduğunu belirtmişlerdir. Ebeler, doğum eyleminde olan göçmen kadınların dil problemi nedeniyle yeterli destek alamadıkları durumlarda daha fazla analjeziklere ihtiyaç duyduklarını, doğum eylemi süresinin uzadığını, sezaryen oranlarının arttığını ve dil nedeniyle sunulan bakım hizmetlerinin kalitesinin düşük olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışma sonucunda ebeler yaşadıkları deneyimler doğrultusunda, doğum esnasında gebelerle aynı dili konuşan ve aynı kültürde olan doula (doğum koçu) desteğinin önemini belirtmişlerdir (5). Doğum eylemini yaşayan kadının kendisini yeterli ifade edebilmesi, yeterli sosyal destek alması ve bilgilendirilmesi doğum sürecini etkilemektedir. Göç eden kadının sosyal ve psikolojik olarak özel durumu, kültürel farklılığı ile birlikte doğumda dil engeliyle karşılaşması daha fazla stres yaşamasına neden olabilir. Kendi dilini ve kültürünü bilen, doğum eylemi hakkında yeterli bilgilendirilmiş doğum koçu ya da bir yakınından destek alan kadın, daha iyi bir doğum deneyimi yaşayacaktır. Multikültürel bir ülke olan Norveç nüfusunun %10.6'sı göçmenlerden oluşmaktadır. Norveç'in başkenti olan Oslo, göçmen nüfusunun en yoğun olduğu şehirdir (%26). Göçmen nüfusunun yoğun olduğu yerlerde, sağlık bakım servislerinde dil engeli nedeniyle problemler yaşanmaktadır. Dil engelini aşmak için sağlık bakım merkezlerinde profesyonel tercümanların bulundurulması çok önemlidir. Fakat profesyonel tercüman yerine, hastanın aile yakınları ya da arkadaşlarının tercüman olarak kullanıldığı da görülmektedir. Profesyonel olmayan kişilerin tercümanlık yapması ise yanlış anlama, medikal terimleri anlamama gibi ciddi sorunlara neden olmaktadır (38). Oslo'da, Kale ve Syed'in (2010), sağlık bakımı verenlerin dil engeli nedeniyle tercüman kullanımı ile ilgili çalışmalarında: hekimlerin hemşirelere oranla daha fazla tercümana gereksinim duydukları çalışanların bireysel özellikleri ve tercümanların nitelikleri nedeniyle, kamu sağlık sisteminde tercümanlık hizmetlerinin az tercih edildiği; sağlık çalışanları, tercümanların aynı zamanda hastanın kültürünü de biliyor olmasının önemli olduğunu belirttiği; tercümanların hastalara görüşme sonrasında da danışmanlık vermesi gerektiği bulunmuştur (38). Bir tercüman aynı zamanda teknik konular hakkında gerekli bilgiye sahip, etik olarak gizlilik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olmalıdır (5,38). SONUÇ Evrensel bir sorun olan göç; göç'ü yaşayan tüm bireyleri sağlık, sosyal ve psikolojik yönden etkilemektedir. Özellikle kadınlar; göç eden birey olarak ve kadın olmanın getirdiği özellikler nedeniyle daha dezavantajlı konumdadır. Dil engeli nedeniyle kadınlar, sağlık hizmetlerinden yararlanmak istediklerinde; kendilerini ifade etme zorlukları, anlaşılamama, yanlış anlama, güvensizlik gibi birçok nedenle yeterli ve kaliteli sağlık bakımı alamamaktadır. Göç eden bireylerin sağlığını korumak için, sağlıklı koşullarda yaşaması ve bunun için gerekli önlemlerin alınması birincil önem taşımaktadır. Bu koşulların sağlanması için tüm ülkelerin kabul edeceği politikaların Doğum esnasında tercümanın az kullanılması bakımın kalitesini düşüren en önemli nedenler arasındadır (5,38). Akhavan ve Lundgren (2011) İsveç'te göçmen kadınlar için doula (doğum koçu) desteği ve ebelik deneyimleri çalışmalarında; ebelerin doğumlarda göçmen 17

Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli 9.Özvarış Ş.B., Akın, A. Türkiye'de Doğum Öncesi Bakım H i z m e t l e r i n d e n Yararlanma.www.huksam.hacettepe.edu.tr/Turkce/SayfaD osya/turkiyede_dogum_oncesi.pdf. (Erişim Tarihi; 02.06.2012) 10.Güvenç, S. (2011) Zorla Yerinden Edilenler için Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Araştırma Raporu. C a n M a t b a a. http://www.ihop.org.tr/dosya/diger/goc_rapor_20_haziran _2011.pdf 11.Buz, S. (2009) Göç ve Kentleşme Sürecinde Kadınların "Görünürlüğü". Aile ve Toplum, Eğitim - Kültür ve Araştırma Dergisi. Yıl : 11 Cilt: 5 Sayı: 17 Nisan - Mayıs Haziran, 40-48 12.Kula, U. Kişisel Güvenlik Bağlamında Türkiye'de Göç S o r u n u v e G e t i r d i k l e r i. http://www.umut.org.tr/hukukungencleri/tammetinlersunul ar/ufukkula.pdf 13.Grove, N.J., Zwi, A.B. (2006) Our Health And Theirs:Forced Migration, Othering, And Public Health. Social Science & Medicine 62,1931 1942 14.Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması (2006) Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. İsmat Matbaacılık Yayıncılık, Ankara 15.Hemmasi,M., Prorok, C.V. Women's Migration and Quality of Life in Turkey. Geoforum 33 (2002) 399 411. 16.Karadağ, Ö., Altıntaş, K.H. (2010) Mülteciler ve Sağlık. TAF Prev Med Bull; 9(1):55-62 17.Beşer A.(2012) Göç, Kültür Ve Sağlık İlişkisi. Kültürlerarası Hemşirelik (Ed: Seviğ Ü., Tanrıverdi G.). İstanbul Tıp Kitabevi, 57-71. 18.Topçu, S., Beşer, A. (2006) Göç ve Sağlık. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 10(3) 19.Adanu, R.M.K., Johnson, T. R.B. (2009) Migration and women's health. International Journal of Gynecology and Obstetrics 106, 179 181 20.Lewis, S.J. (2003) Migration and Health İmpact Assessment. Public Health, 117, 305 311 21.İldan Çalım S., Kavlak O, Sevil Ü. (2011), Evrensel Bir Sorun: Göçler Ve Kadınların Sağlık Hizmetlerinde Yaşadıkları Dil Sorunları 15-17 Eylül 2011, I. Ulusal Kültürlerarası Hemşirelik ve Ebelik Kongresi, İzmir (Sözlü Bildiri) 22.Jongeneel-Grimen,B., Droomers,M., Stronks, K.,Kunst, A.E. (2011) Migration does not enlarge in equalities in health between rich and poor neighbourhoods in The Netherlands. Health & Place 17,988 995 23.Lindstrom, D.P., Munoz-Franco, E. (2006) Migration And Maternal Health Services Utilization İn Rural Guatemala. Social Science & Medicine 63 706 721 24.Leininger, M., McFarland, M.R. (2002) Transcultural Nursing: Concepts, Theories, Research and Practice, Third Edition, by the Mcgraw- Hill Companies, USA 25.Şirin A., Ünsal Atan Ş. (2012) Üreme Sağlığı ve Kültürlerarası Yaklaşım. Kültürlerarası Hemşirelik (Ed: Seviğ Ü., Tanrıverdi G.). İstanbul Tıp Kitabevi 312-314 26.Chol Yoo, H., Gee, G.C., Takeuchi,D. (2009) Discrimination and Health Among Asian American İmmigrants: Disentangling Racial from Language Discrimination. Social Science & Medicine 68,726 732 27.Gilgen, D., Maeusezahl, D., Gross, C.S., Battegay, E., Flubacher,P., Tanner,M., Weiss, M.G., Hatz, C. (2005) Impact Of Migration on İllness Experience and HelpSeeking Strategies of Patients From Turkey and Bosnia in geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Dil engeli yaşayan göç eden bireylere, gerekli dil eğitimi desteği verilmeli; sağlık kurumlarında tercüman desteğine ulaşım kolay olmalı, nitelikli tercümanlar sağlanmalıdır. Gelişmiş ülkelerin sağlık bakımı hizmetlerinde sunumunda dil engelini aşmak için geliştirdikleri modellerin karşılaştırılması ve buna uygun sağlık politikalarının oluşturulması sorunun çözülmesine yardımcı olabilir. Sağlık çalışanlarının kaliteli hizmet sunumu için yararlanacağı tercümanların; sağlık konusunda gerekli bilgiye sahip, multikültürel, etik davranmasını bilen, kişilerarası iletişimi iyi olmalıdır. Tercümana ulaşımın kolay olması, dil engeliyle ortaya çıkan problemlerin çözülmesi için önemlidir. Sağlık çalışanlarının, hastalarına bütüncül yaklaşımı hizmet kalitesini arttırmaktadır. Göç edenlerin göç etme nedeni, kültürel özellikleri, sosyal destek durumu, yaşadığı koşulların bilinmesi ve riskli grupların tanınması önemlidir. Sağlık hizmetinin sunumunda, iletişim konusunda daha duyarlı olmak, dil engeli nedeniyle yaşanan problemlerin daha kolay aşılmasını sağlayacaktır. KAYNAKLAR 1.Aksu, H., Sevil, Ü. (2010) Göç ve Kadın Sağlığı. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt3,Sayı:2. Ağustos, 133-138 2.Mutluer, M.(2003) Uluslararası Göçler ve Türkiye. Çantay Kitabevi, İstanbul 3.Sağlam,S. Türkiye'de İç Göç Olgusu ve Kentleşme. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Sayı 5 Güz 2006 4.Yılmaz, T.T. (2005) Göçün Kadın Yaşamı Üzerindeki Etkileri. T.C. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, (Danışman; Köse, M.R.), Van. 5.Akhavan, S., Lundgren,I. Midwives' Experiences of Doula Support for İmmigrant Women in Sweden A Qualitative Study. Midwifery(2011),doi:10.1016/j.midw.2010.11.004 6.Topçu,S. (2006 ) Göç Eden ve Göç Etmeyen Kadınların Sağlığı Geliştirme Davranışlarının Değerlendirilmesi. Halk Sağlığı Hemşireliği Yükseklisans Tezi Danışman; Yard. Doç. Dr. Ayşe Beşer, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir 7.Iglesias,E., Robertson, E., Johansson,S., Engfeldt,P., Sundquist, J. (2003) Women, İnternational Migration And Self-Reported Health. A Population-Based Study Of Women Of Reproductive Age. Social Science & Medicine 56,111 124 8.Rittersberger-Tılıç, H. Göç Dinamikleri ve Kadın. 11 Mart 2010 Göç ve Kadın Sempozyumu 18

Primary Health Care in Basel. Health & Place 11, 261 273 28.Öztan, E. (2010) Unutulan bir Göç ve Yurttaşlık Deneyimi: İlk Kuşak Göçmen Kadınlar ve Hollanda Türkiyeli Kadınlar Birliği, Fe Dergi 2, no. 2: 31-49. 29.Taşçı Duran, E.(2009) Prenatal Dönemdeki Kadınların Sağlık Davranışlarının Kültürel Yaklaşımla İrdelenmesi. ( Danışman; Sevil, Ü.) T.C.Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İzmir 30.Zambrana,R.E. (2001) Improving Access and Quality for Ethnic Minority Women Panel Discussion Intersections of Institutional Racism, Socioeconomic Status, Language, and Culture on Women's Health. Women's Health Issues Vol. 11, No. 4 July/August. 31.Taşçı Duran E., Okçay H. (2012) Etnik İletişim Kadın Sağlığını Nasıl Etkiliyor? SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. Mayıs 2012, Sayı:25, 251-257. 32.MacFarlane, A., Singleton,C., Green, E. (2009) Language barriers in health and social care consultations in the community: A comparative study of responses in Ireland and England. Health Policy 92,203 210. 33.Almanya Bülteni, Almanya'da Sağlık. Http://www.imap -institut.de/fileadmin/user_upload/ab_broschuere 05_R Z.pdf (Erişim tarihi: 2 Mayıs 2012) 34.GÖÇ-DER: Kürt kadınlarının Dil Sorunu Acil. http://bianet.org/kadin/kultur/38574-goc-der-kurtkadinlarinin-dil-sorunuacil (Erişim tarihi: 2 mayıs 2012) 35.Clark,T., Sleath, B. Rubin, R. H. (2004) Influence of E t h n i c i t y A n d L a n g u a g e C o n c o rd a n c e o n Physician Patient Agreement about Recommended Changes in Patient Health Behavior. Patient Education and Counseling 53, 87 93 36.Kelaher,M., Manderson, L. (2000) Migration and Mainstreaming: Matching Health Services to Immigrants' Needs in Australia. Health Policy 54, 1 11 37.Bischoff, A., Bovier,P.A., Isah,R.,Francoise,A., Ariel,E., Louis, L. (2003) Language Barriers Between Nurses And Asylum Seekers: Their İmpact On Symptom Reporting And Referral. Social Science & Medicine 57, 503 512 38.Kale, E., Syed, H.R. (2010) Language Barriers and the Use of İnterpreters in The Public Health Services. A Questionnaire-Based Survey. Patient Education and Counseling 81 187 191 19