İnternal juguler ven akımı ve devamlılığının fonksiyonel boyun diseksiyonu sonrasında power dubleks Doppler ultrasonografi ile değerlendirilmesi

Benzer belgeler
Baş ve boyun yassı epitel hücreli kanserlerinde boyun yayılım modelleri

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

LARENKS KANSERİ OLGULARIMIZIN RETROSPEKTİF ANALİZİ

Omurga-Omurilik Cerrahisi

24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ

Total larenjektomi sonrası stomal nüks: Risk faktörlerinin klinik ve patolojik analizi

Selektif Boyun Diseksiyonu ve Etkinliği

Fonksiyonel ve selektif boyun diseksiyonu sonrası internal juguler ven trombozu

CORRELATION of CLINICAL and HISTOPATHOLOGICAL PARAMETERS to SURVIVAL and NECK METASTASIS in LARYNGEAL SQUAMOUS CELL CARCINOMA

Meme Kanseri Cerrahisinde İntraoperatif Değerlendirme Ne kadar güvenebiliriz?

HASEKi TIP BULTENI. the medical bulletin of haseki hospital. Editör: Doç. Dr. Mustafa YENİGÜN HASEKİ HASTANESİ VAKFI VAYIN ORGANI

Tiroidektomi Sonrası Hipokalsemi Gelişiminde İnsidental Paratiroidektominin, Hastaya Ait Özelliklerin ve Cerrahi Yöntemin Etkilerinin İncelenmesi

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

N0 boyun tedavisinde selektif boyun disseksiyonunun tedavideki rolü ve etkinliği

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Periferik Vasküler Hastalıklarda Kanıta Dayalı Yaklaşım

Aç k teknik fonksiyonel boyun diseksiyonu

Near Total Larenjektomi Tecrübelerimiz

Larenks kanserinin preoperatif, intraoperatif ve postoperatif evrelemelerinin karşılaştırılması

Larenks kanserlerinde tümör yerleşimine göre invazyon derinliği ve tümör çapının değerlendirilmesi

AMELİYAT SONRASI TAKİP/ NÜKSTE NE YAPALIM? Dr. Meral Mert

SENTİNEL LENF NODU BİOPSİSİ VE ADJUVAN KEMOTERAPİ. Dr. Orhan TÜRKEN

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin Beş Yıllık ( ) Kansere Bağlı Ölüm Kayıtlarının Değerlendirilmesi

Santral Bölge Diseksiyonunda Lenf Bezi Diseksiyon Genişliği ve Lokalizasyonunun Değerlendirilmesi

Tiroid Papiller Kanserde Güncel Kanıtlar ve Gerçekler. Kılavuzlara göre Ameliyat Stratejisi Değişti mi?

Glottik Tümörlerin Tedavisinde Vertikal ve Suprakrikoid Parsiyel Larenjektomi

BAŞ-BOYUN LENF NODLARI

Alt dudak kanserlerinde primer kitle ve boyna yaklaşım: 24 olgunun analizi

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

Papiller Mikrokarsinomlara Yaklaşım Türkiye Perspektifi

Onkoplastik meme cerrahisi ve yenilikler

Fonksiyonel Boyun Diseksiyonu ve Post-Operatif Radyoterapinin nternal Juguler Ven Üzerine Etkisi

Tiroid Kanserlerinde Boyun Diseksiyonu

ROBOTİK BÖBREK AMELİYATI

Yediyüzyetmişiki Akciğer Kanseri Olgusunda Cilt Metastazı: 5 Yıllık Deneyimin Analizi

KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D.

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.

Giriş Güncel cerrahide tanı ve tedavi planlamalarında ultrasonografinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Ultrasonografinin cerrah tarafından gerçekleşti

Papiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu

Uterus Myomu Tarafından Basıya Uğrayan Sol iliac Venin Neden Olduğu Derin Ven Trombozunda Venöz Stent Uygulaması

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

DİL KANSERİ: 88 HASTANIN DENEYİMİ

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Alt dudak kanserlerine cerrahi yaklaşım

Oral kavite skuamöz hücreli kanserlerinde evreleme ile perinöral, vasküler ve ekstrakapsüler invazyon bulgularının ilişkisi

Total larenjektomi sonrası farengokutanöz fistül: Sıklığı, etkileyen faktörler ve tedavi yaklaşımı

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ. Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Lokal İleri Baş Boyun Kanserinde İndüksiyon Tedavisi mi? Eşzamanlı Kemoradyoterapi mi?

Tamamlayıcı Tiroidektomi ve Total Tiroidektomi Komplikasyonlarının Karşılaştırılması. Doç. Dr. Mehmet Ali GÜLÇELİK

LOKAL-BÖLGESEL EVRELEME VE TEDAVİYE YANITIN RADYOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ

Proflaktik santral disekisyon: Yeni bir tartışma alanı. Ashok R. Shaha, MD. Çeviren: Dr. Yalın İşcan*, Dr. Yasemin Giles* * İÜTF Genel Cerrahi ABD

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

KONVANSİYONEL/ LİGASURE TİROİDEKTOMİ

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

3.Grup 1.Grup 4.Grup 2.Grup SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU. Sayfa 1

Nüks alt dudak kanserlerine yaklaşım

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Larenks, orohipofarenks ve oral kavite yassı hücreli karsinomlarında lenf nodu boyutu ile metastaz ve ekstrakapsüler yayılım arasındaki ilişki

İntraoperatif Sürekli Vagus Monitorizasyonunun Riskli Tiroidektomilerde Reküren Laringeal Sinirin Korunmasına Katkısı

İleri Evre Hipofarenks Kanserleri: Vakalarımız ve Sonuçları

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde

ILAŞTIRILMASI. ve Araştırma rma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

SEROMA, ENFEKSİYON, FLEP NEKROZU

Baş ve boyun kanserlerinin tedavisinde transoral minimal invaziv cerrahi tekniklerin yeri

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI

Erken Evre Meme Kanserinde Kimlere Aksiller Diseksiyon Gerekir?

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TOTAL TİROİDEKTOMİ SONRASI HİPOKALSEMİ RİSKİ ÜZERİNE ETKİSİ

Yasemin Giles* (Senyurek), Fatih Tunca*, Harika Boztepe**, Faruk Alagöl**, Tarık Terzioglu*, MD, Serdar Tezelman*

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Fonksiyonel Boyun Disseksiyonu (Latero-Servikal Fonksiyonel Disseksiyon)

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

Boyun Diseksiyonunun Serum Osmolarite Değerlerine Etkisi ve Post-Op Uygunsuz Antidiüretik Hormon Sendromu Etyolojisindeki Yeri

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013

HİPOFARENKS VE SERVİKAL ÖZOFAGUS REKONSTRÜKSİYONU

Mide Tümörleri Sempozyumu

HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ

:30 Kalp kapak hastalıkları ÖnT K Hüseyin UYAREL KARDİYOLOJİ

Prof Dr Barış Akin Böbrek Nakli Programı Başkanı İstanbul Bilim Üniversitesi Florence Nightingale Hastanesi

Dr Şükrü DİLEGE VKV Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Amerikan Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü

Larenks kanserlerinde, servikal metastaz sıklığı ile tümöre ait faktörlerin ilişkisi ve bu olguların cerrahi tedavi sonuçları

Genel Önlemler. Dr. Bülent Çiftçi Sanatoryum Hastanesi Keçiören-Ankara

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

LARENKS KANSERİ No BOYUNLARDA OKÜLT METASTAZ ORANLARI VE BİLATERAL MODİFİYE RADİKAL BOYUN DİSSEKSİYONUNUN YERİ

MEME KANSERİ TARAMASI

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı 3.GRUP / SOLUNUM - DOLAŞIM BLOK

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

1. Paksoy M, Eken M, Ayduran E, Altİn G. Two cases of granular celi tumors of the

Transkript:

BEHBUT CEVANŞİR KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI.. VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ DERNEĞİ Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg 2010;20(1):38-43 Çalışma - Araştırma / Original Article 38 İnternal juguler ven akımı ve devamlılığının fonksiyonel boyun diseksiyonu sonrasında power dubleks Doppler ultrasonografi ile değerlendirilmesi Assessment of internal jugular vein flow and patency with power duplex Doppler ultrasonography after functional neck dissection Dr. Bayram Veyseller, Dr. Fadlullah Aksoy, Dr. Murat Açıkalın, Dr. Yavuz Selim Yıldırım, Dr. Fatma Gülüm İvgin Bayraktar, Dr. Hasan Demirhan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul, Türkiye Amaç: Fonksiyonel boyun diseksiyonu sonrasında internal juguler ven kan akımının devamlılığı değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Ocak 2001 - Mart 2003 tarihleri arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniğinde; larenks, hipofarenks ve intraoral kavitenin tümörleri nedeniyle ameliyat edilen 25 hasta (6 kadın, 19 erkek; ort. yaş 53.9 yıl; dağılım 30-71 yıl) çalışmaya dahil edildi. Kırk iki fonksiyonel boyun diseksiyonu sonrasında, internal juguler venler değerlendirildi. Power dubleks Doppler ultrasonografi ile; juguler ven kan akımı, trombüs varlığı veya yokluğu, ven çapı ve kan akım hızı değerlendirildi. Bulgular: Çalışmamızda internal juguler ven devamlılığı %95.2 olarak bulundu ve tromboz sadece iki hastada saptandı. Kan akım hızının, trombüs saptanan hastalarda, trombüs saptanmayan hastalardan anlamlı derecede daha düşük olduğu görüldü (p<0.05). Sonuç: Fonksiyonel boyun diseksiyonu sonrasında, hastaların büyük kısmında internal juguler ven kan akımının devamlılığının sağlandığı görüldü. Anahtar Sözcükler: Fonksiyonel boyun diseksiyonu; internal juguler ven; power dubleks Doppler ultrasonografi; tromboz. Objectives: The purpose of this study was to assess the patency of the internal jugular vein after functional neck dissection. Patients and Methods: Twenty-five patients (6 females, 19 males; mean age 53.9 years; range 30 to 71 years) who were operated on because of larynx, hypopharynx and intraoral cavity tumors in the Ear, Nose and Throat Clinic of Haseki Training and Research Hospital between January 2001 and March 2003 were included in the study. Internal jugular veins were evaluated after 42 functional neck dissections. By means of power duplex Doppler ultrasonography, the jugular blood flow, presence or absence of a thrombus, diameter of the vein, velocity of the blood flow were evaluated. Results: In our study the internal jugular vein patency rate was found to be 95.2%, and thrombosis was detected only in two patients. Blood flow velocity in patients with thrombus was found to be significantly lower than that observed in patients without thrombus (p<0.05). Conclusion: It was observed that blood flow of the internal jugular vein was ensured in most patients after functional neck dissection. Key Words: Functional neck dissection; internal jugular vein; power duplex doppler ultrasonography; thrombosis. Geliş tarihi / Received: 11 Kasım 2009 Kabul tarihi / Accepted: 18 Aralık 2009 İletişim adresi / Correspondence: Dr. Fadlullah Aksoy. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği, 34089 Fatih, İstanbul, Türkiye. Tel: +90 212-529 44 00 Faks (Fax): +90 212-510 37 01 e-posta (e-mail): aksoyfad@hotmail.com

İnternal juguler ven kan akımının değerlendirilmesi 39 Radikal boyun diseksiyonu (RBD) ilk olarak Crile tarafından tanımlanmış ve baş boyun bölgesinden kaynaklanan yassı epitel hücreli kanser hastalarının tedavisinde standart bir girişim olmuştur. [1] Standart RBD de, spinal aksesuvar sinir (SAS), internal juguler ven (İJV) ve sternokleidomastoid kas (SKM) komşu lenfatik yapılar ile birlikte çıkarılır. Beahrs ve ark. [2] RBD de en önemli morbiditenin trapez kas paralizisi nedeniyle gelişen omuz ağrısı, güç kaybı ve hareket kısıtlılığı olduğunu bildirmişler ve SAS nin korunması ile yapılan modifiye radikal boyun diseksiyon yöntemlerini tanımlamışlardır. Suarez in [3] fonksiyonel boyun diseksiyonu (FBD) yöntemini bildirmesinden sonra Bocca ve Pignataro [4] bu ameliyatı popülarize etmişlerdir. Bu ameliyatın amacı; kas, damar, sinir ve glandları saran fasyaların soyulması ve boyun lenfatik sistemini içeren selüloadipoz sistemin tam olarak çıkarılmasıdır. Farklı görüşlere karşın; klinik olarak tespit edilmeyen boyun hastalığı veya 3 cm yi aşmayan ele gelen (palpabl) lenf nodu olan hastalarda FBD uygulanır. [5] Birçok çalışmada FBD nin onkolojik olarak etkili olduğu gösterilmiştir. [5-7] Fonksiyonel boyun diseksiyonunun fonksiyonel avantajları hakkında tartışmalar devam etmekle birlikte teorik olarak İJV nin korunması, hastayı beyin venöz akımının engellenmesi sonucu oluşabilecek yan etkilerden korur. Ayrıca iki taraflı RBD sonrasında oluşan subkütanöz venöz ağın kompensatuvar vazodilatasyonunun ciltte yol açtığı renk değişimini, şekil bozukluğunu ve kronik ödemi minimalize etmektedir. [8] Bazı araştırmacılar İJV nin korunmasına rağmen şiddetli fasyal ödem geliştiğini bildirmektedirler ve venin her zaman açık olarak kalmadığını ileri sürmektedirler. [8-10] İnternal juguler veni korumanın dezavantajı ise ameliyat süresini 30 ile 60 dakika arasında uzatmasıdır. Ven diseksiyonu işlemi sırasında damarın tutulmasında kullanılan forseps ve diğer aletler, damar intimasında hasara yol açabilir. Damar adventisyasının soyulması damarın transmural yaralanma riskini artırır. İnternal juguler venin ufak dallarının koterize edilmesi damarın termal hasar görmesine yol açabilir. Büyük dallar bağlandığında kör poşlar oluşturarak kan stazına neden olur ve tromboza yol açabilir. Bu nedenle bağlamalar mümkün olduğunca damara yakın yapılmalıdır. Ayrıca ven duvarı ameliyathane ışıklarının vermiş olduğu ısı ile kuruyup hasar görebilir. Bütün bu faktörler tromboz riskini artırır. [7-10] Çalışmadaki amacımız; FBD sonrasında İJV kan akımını ve devamlılığını değerlendirmek, trombüs ve trombüse neden olan faktörleri araştırmaktır. HASTALAR VE YÖNTEMLER Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniğinde Ocak 2001 - Mart 2003 tarihleri arasında larenks, hipofarenks ve intraoral tümör tanısıyla 25 hastaya (6 kadın 19 erkek; ort yaş 53.9 yıl; dağılım 30-71 yıl) yapılan, 42 FBD deki İJV ler değerlendirildi. Hastalarda İJV kan akımı, kan akım hızı, total juguler kan akımları, trombüs varlığı veya yokluğu ile ven çapları değerlendirildi. Ven çapları santimetre (cm), akım hızı cm/sn ve total juguler ven akım hacmi mlt/dk olarak hesaplandı. Larenks, hipofarenks ve intraoral tümör nedeniyle tek taraflı veya iki taraflı FBD uygulanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Daha önceden başka nedenlerle boyun cerrahisi veya radyoterapisi gören hastalar çalışmaya alınmadı. Primer tümörlerin yedisi (%28) hipofarenks, ikisi (%8) dil, 16 sı (%64) larenks kanseri idi. TNM (Tümör-nod-metastaz) sistemine göre T-evreleri; hastaların ikisinde (%8) T2, 19 unda (%76) T3 ve kalan dördünde (%16) ise T4 evresinde idi. N-evreleri ise; hastaların 12 sinde (%48) N0, beşinde (%20) N1, altısında (%24) N2c ve ikisinde (%8) N2b idi. Hipofarenks tümörlü hastaların altısına (%24) total larengofarenjektomi ile birlikte total özofajektomi ve gastrik pull-up yapılarak neoözofagus oluşturuldu. Bir hastada ise total larenjektomi, parsiyel farenjektomi ve primer farenks kapatılması uygulandı. Dil tümörlü iki hastaya hemiglossektomi ve transoral transservikal yaklaşımla ağız tabanı boşaltılması yapıldı. Larenks kanserli 16 hastanın ikisine (%12.5) supraglottik horizontal larenjektomi, üçüne (%18.8) near total larenjektomi, 11 ine (%68.7) total larenjektomi uygulandı. Boyun tedavisinde üç hastaya tek taraflı FBD, beş hastaya ise bir tarafa fonksiyonel, diğer tarafa RBD aynı seansta uygulandı. Kalan 17 hastaya (%68) aynı seansta iki taraflı FBD yapıldı. Ameliyat sonrası ışın tedavisi 23 hastaya (%92) uygulandı. Ameliyat sonrası İJV değerlendirmeleri power dubleks Doppler ultrasonografi ile en erken ikinci ayda en geç ise 24. (ort. 6.32) ayda yapıldı. BULGULAR Ven çapları değerlendirildiğinde; en dar ven çapı 4.5 mm, en geniş ven çapı ise 25 mm idi. Ven çapı ortalaması 10.5 mm olarak hesaplandı. Akım

40 Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg 30 25 20 mm 15 10 5 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 41 43 Hasta boyunları Şekil 1. Hastaların ven çapı ölçüleri. hızları en düşük 6 mm/sn, en yüksek 63 mm/sn olarak hesapladı. Ven çapları Şekil 1 de, ven akım hızları ise Şekil 2 de görülmektedir. Kan akım hızları; en düşük 11 mm/sn, en yüksek ise 47 mm/sn idi. Kan akım hızları ortalaması 18.9 mm/sn olarak bulundu. Kan akım hacmi değerlerinin en düşük 81 mlt/dak, en yüksek 1440 mlt/dak olduğu görüldü. Kan akım hacmi ortalaması ise 537.19 mlt/dak olarak hesaplandı. Kan akım hacmi Şekil 3 te görülmektedir. Çalışmamızda 42 İJV nin ikisinde (%4.8) trombüs olduğu saptandı ve trombüsün İJV lümeninde kısmi tıkanmaya neden olduğu görüldü. Ven trombozu görülen iki olgu da, iki taraflı FBD yapılan hastalardı ve trombüs tek taraflı ve kısmi tıkanma oluşturuyordu. Tek taraflı juguler venin korunduğu sekiz hastanın hiçbirinde trombüs oluşmadı. Trombüs saptanan bir hastada ameliyat sonrası fistül ve yara yeri enfeksiyonu gelişti. Zirve akım hızı (Peak flow velocity) değerleri en düşük 11 mm/sn, en yüksek ise 47 mm/sn olarak hesaplandı. Trombüs saptanan olguların zirve akım hızı değerleri 15 ve 17 mm/sn, trombüs saptanan hastalardaki kan akım volümleri ise 195 ve 230 mlt/dak. olarak hesaplandı. Trombüs saptanan hastalarda ortalama kan akımı volümlerinin anlamlı derecede daha düşük olduğu saptandı (p<0.001). TARTIŞMA Kanserli hastaların hiperkoagülabiliteye eğilimli oldukları bilinmektedir. Trombosit sayısı ve trombosit adezyon kapasitesindeki artışın ve Faktör VIII seviyelerinin yüksek olmasının da hiperkoagülabiliteye katkısının olduğu bilinmektedir. [9,10] Fisher ve ark. [10] ilk olarak modifiye RBD sonrasında İJV trombozunu bildirmişlerdir. Aynı çalışmada ameliyat öncesi ve sonrası bilgisayarlı tomografi ile 13 hastanın 10 unda (%77) İJV de akımın normal olduğunu saptamışlardır. Bilgisayarlı tomografi, manyetik 60 40 mm/sn 20 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 41 43 Hasta boyunları Şekil 2. Venöz kan akım hızı ortalamaları.

İnternal juguler ven kan akımının değerlendirilmesi 41 2000 1500 mlt/dk 1000 500 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 41 43 Hasta boyunları Şekil 3. Juguler ven kan akımları mlt/dk. rezonans görüntüleme, Doppler, renkli Doppler ultrasonografi ve retrograd venografi gibi farklı tekniklerle yapılan birçok çalışmada boyun diseksiyonu sonrasında İJV nin %70-100 arasında değişen oranlarda fonksiyon gösterdiği bildirilmiştir. [8-12] Modifiye RBD sırasında İJV nin manipülasyonu kaçınılmazdır, bu durum trombüs oluşumunu kolaylaştırmaktadır. [9,12,13] İnternal juguler venin miyokütanöz flepler, organize hematom, seroma, erken fibrozis ve lokorejyonel rekürens gibi dış basılar ile lümen çapı azalabilir, anestezi sonrasında sistemik kan basıncında oluşan hipotansiyon erken ameliyat sonrası dönemde sıktır. Özellikle venöz daralma gibi laminer kan akımını etkileyen diğer faktörlerle bir arada düşünüldüğünde daha fazla önem taşımaktadır. Tromboz majör yara sepsisi veya fistül nedeniyle de oluşabilir. [9,13,14] Ayrıca ameliyat sonrası ışın tedavisi İJV akımına etki edebilir. [15,16] Boyna olan lenf nodu yayılımı ile İJV trombozu arasında ilişki bulunamamıştır. [17] Mikrovasküler anastamozlu serbest doku transferi yapılan ve iki taraflı eş zamanlı boyun diseksiyonu uygulanarak tek bir İJV nin korunduğu hastalarda oluşan İJV trombozunun en önemli nedeni, FBD esnasında vasküler tekniklere dikkat edilmemesi ve venin eksternal olarak basıya maruz kalmasıdır. [8-11] Özellikle risk faktörleri düşünüldüğünde, FBD sonrasında İJV trombozunun oluşabilmesi sürpriz değildir. [8-11] Birçok farklı yazar tarafından yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar Tablo 1 de özetlenmiştir. [9,10,13,14,18-21] Lake ve ark. [18] dubleks tarama ile yaptıkları çalışmada ameliyat sonrası ilk dört gün içerisinde İJV nin parsiyel veya total oklüzyonunu %24.7, beş ila 14. günler arasında ise %26.4 olarak saptamışlardır. Aynı çalışmada hastaların tamamının en az üç ay takip edildiği ve trombüslerin sadece %2.8 inin kalıcı olduğu, diğerlerinin ise rekanalize olduğunu bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda da hastaların %4.8 inde juguler vende trombüs Tablo 1. İnternal juguler ven açıklığı üzerine yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar Çalışma Teknik Normal kan akımı Sayı Yüzde Fisher ve ark. [10] Bilgisayarlı tomografi 10/13 77 Lake ve ark. [18] Doppler ultrasonografi 34/35 97 Leontsinis ve ark. [13] Retrograd venografi 19/27 70 Köybaşıoğlu ve ark. [14] Renkli Doppler ultrasonografi 37/42 88 Prim ve ark. [20] Doppler ultrasonografi 54/54 100 de Bree ve ark. [9] Power Doppler ultrasonografi 17/23 74 Yücel ve ark. [21] Dubleks Doppler ultrasonografi 36/36 100 Sunulan bu çalışmada Power Doppler ultrasonografi 40/42 95.2

42 Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg saptadık. Ayrıca ameliyat öncesi radyoterapinin, İJV nin devamlılığı üzerine bir etkisi olmadığı bildirilmiştir. [18] Aynı grubun diğer çalışmasında modifiye RBD ve mikrovasküler anastamoz ile rekonstrüksiyon yapılan 27 hasta Doppler ultrasonografi kullanılarak değerlendirilmiş; ameliyat sonrası 1-4. günlerde olguların %20 sinde, 5-14. günler arasında ise %22.7 sinde İJV de trombüs olduğu saptanmıştır. En az üç ay süreyle yapılan takiplerde İJV de trombüsün sadece %5 olguda devam ettiği, geriye kalan olgularda ise rekanalize olduğu izlenmiştir. Yazarlar İJV deki minimal kan akımını saptamada Doppler ultrasonografinin verdiği bilginin yetersiz olduğunu ileri sürmektedir, çünkü klinik ve ultrasonografi sonuçları arasında açık bir ilişki yoktur. Power Doppler ultrasonografi düşük kan akımlarının belirlenmesinde oldukça duyarlıdır. Power Doppler ultrasonografinin vücudun diğer bölgelerinde de trombüsleri göstermede güvenilir bir teknik olduğu bildirilmiştir. [19] de Bree ve ark.nın [9] çalışmasında IJV zirve akım hızı değeri 10-135 mm/sn arasında idi. Zirve akım hızı değerleri parsiyel tromboz rastlanan hastalarda daha düşüktü. Düşük zirve akım hızı değerleri trombüs gelişiminde risk faktörlerinden biri olabilir. Prim ve ark.nın [20] çalışmasında İJV leri normal olan hastaların zirve akım hızı değerleri 22-36 mm/sn olarak bulunmuştur. Ancak zirve akım hızı değerinin klinik önemi tam olarak ortaya konmamıştır. de Bree ve ark. [9] çalışmalarında hastaların %13 ünde tam, %13 ünde parsiyel İJV trombozu saptadıklarını ve hasta takiplerde trombüs oranlarında zamanla artma olduğunu bildirmişlerdir, bu durum trombüsün zamanla rekanalize olduğunu bildirilen diğer çalışmaların aksine, trombüsün zamanla rekanalize olmadığını iddia eden bir sonuçtur. Bizim çalışmamızda da zirve akım hızı değerleri trombüslü hastalarda ortalamanın altında ve istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü (p<0.05). Köybaşıoğlu ve ark. [14] çalışmalarında 42 hastanın beşinde (%12) trombüs saptamış ve İJV nin ameliyat sırasında travmatize olmasını, trombüs nedeni olarak belirtmişlerdir. Ameliyat sonrası ilk günlerde power Doppler ultrasonografi ile İJV incelenmesi ödem ve dikişler nedeniyle zor olabilir. Kontroller esnasında skar dokuları muayeneyi engelleyebilir. Power Doppler ultrasonografinin ameliyat sonrası erken ve geç dönemde hasta takibinde faydalı olması, bu yöntemin klinik değerini göstermektedir. [21] Sonuç olarak, iki taraflı eş zamanlı boyun diseksiyonu yapıldığında İJV nin korunması fasyal ödemi ve ameliyat sonrası mortalite riskini azaltmaktadır. Fonksiyonel boyun diseksiyonunda juguler ven trombozunun en olası nedeni vasküler tekniklere dikkat edilmemesi ve vene eksternal uygulanan basılardır. Damarın forseps aracılığı ile tutulması, ameliyat sonrası enfeksiyon, fistül, ana lümene uzak bağlama yapılması ve koterizasyon sırasında oluşan termokoagülasyon intimal hasara neden olarak trombüs riskini artırabilir. Fonksiyonel boyun diseksiyonu sonrası internal juguler vende kan akım hızında düşme ve kan akım miktarında azalmanın trombüs oluşumunda etkili olduğu görülmüştür. Power dubleks Dopler ultrasonografi düşük kan akımlarını tespit etme duyarlılığı nedeniyle İJV patensini değerlendirmede değerli bir tanısal araçtır. Power Doppler ultrasonografi İJV de tromboz şüphesi olan hastalarda trombüsün saptanmasında tarama yöntemi olarak kullanılabilecek bir araçtır. KAYNAKLAR 1. Crile G. Excision of cancer of the head and neck with special reference to the plan of dissection base of one hundred and thirty-two operations. JAMA 1906; 47:1780-6. 2. Beahrs OH, Gossel JD, Hollinshead WH. Technic and surgical anatomy of radical neck dissection. Am J Surg 1955;90:490-516. 3. Suárez O. El problema de las metástasis linfáticas y alejadas del cáncer de laringe e hipofaringe. Rec Otorrinolaringol (Chile) 1963;23:83-9. 4. Bocca E, Pignataro O. A conservation technique in radical neck dissection. Ann Otol Rhinol Laryngol 1967;76:975-87. 5. Gavilán J, Gavilán C, Herranz J. Functional neck dissection: three decades of controversy. Ann Otol Rhinol Laryngol 1992;101:339-41. 6. Gavilán C, Gavilán J. Five-year results of functional neck dissection for cancer of the larynx. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 1989;115:1193-6. 7. Bocca E, Pignataro O, Oldini C, Cappa C. Functional neck dissection: an evaluation and review of 843 cases. Laryngoscope 1984;94:942-5. 8. Nagata T, Matsunaga K, Kawazu T, Kawano S, Oobu K, Ohishi M. Patency assessment of the internal jugular vein after neck dissection. Int J Oral Maxillofac Surg 2006;35:416-20. 9. de Bree R, van den Berg FG, van Schaik C, Beerens AJ, Manoliu RA, Castelijns JA, et al. Assessment of patency of the internal jugular vein following neck dissection and microvascular flap reconstruction by power Doppler ultrasound. J Laryngol Otol 2002;116:622-6. 10. Fisher CB, Mattox DE, Zinreich JS. Patency of the internal jugular vein after functional neck dissection. Laryngoscope 1988;98:923-7.

İnternal juguler ven kan akımının değerlendirilmesi 43 11. Thankappan K. Microvascular free tissue transfer after prior radiotherapy in head and neck reconstruction - A review. Surg Oncol 2009. [Epub ahead of print] 12. Arslan N, Dursun E, Oğuz B, Oğuz H, Safak MA, Demirci M, et al. Internal jugular vein thrombosis following functional and selective neck dissections. [Article in Turkish] Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg 2008;18:355-61. 13. Leontsinis TG, Currie AR, Mannell A. Internal jugular vein thrombosis following functional neck dissection. Laryngoscope 1995;105:169-74. 14. Köybaşıoğlu A, İleri F, Akçayöz N, Özdemir H, Uzluer N, Çakmakçı E, ve ark. Selektif boyun disseksiyonlarında vena jugularis interna açıklığına etkisi. Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi 1996;3: 545-8. 15. Bahar S, Selçuk A, Altın L, Özcan KM, Dere H. Fonksiyonel boyun diseksiyonu ve radyoterapi sonrası internal juguler ven fonksiyonlarının değerlendirilmesi. KBB-Forum 2005;4:173-6. 16. Zohar Y, Strauss M, Sabo R, Sadov R, Sabo G, Lehman J. Internal jugular vein patency after functional neck dissection: venous duplex imaging. Ann Otol Rhinol Laryngol 1995;104:532-6. 17. Brown DH, Mulholland S, Yoo JH, Gullane PJ, Irish JC, Neligan P, et al. Internal jugular vein thrombosis following modified neck dissection: implications for head and neck flap reconstruction. Head Neck 1998; 20:169-74. 18. Lake GM 3rd, DiNardo LJ, Demeo JH. Performance of the internal jugular vein after functional neck dissection. Otolaryngol Head Neck Surg 1994;111:201-4. 19. Forbes K, Stevenson AJ. The use of power Doppler ultrasound in the diagnosis of isolated deep venous thrombosis of the calf. Clin Radiol 1998;53:752-4. 20. Prim MP, de Diego JI, Fernández-Zubillaga A, García- Raya P, Madero R, Gavilán J. Patency and flow of the internal jugular vein after functional neck dissection. Laryngoscope 2000;110:47-50. 21. Yucel EA, Orhan KS, Guldiken Y, Aydin K, Simsek T, Erdamar B, et al. Evaluation of factors concerning the patency of the internal jugular vein after functional neck dissection. Eur Arch Otorhinolaryngol 2003; 260:35-8.