Kıbrıs ta yerinden olmak



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

KIBRIS AKADEMİK DİYALOG

ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

A. Giriş. B. Olumlu Unsurlar

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

İLK KIBRIS TÜRK PUL SERİSİ

2006 Nüfus ve Konut Sayımı Kesin Sonuçları

Devrim Öncesinde Yemen

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. KESHMIRI/TÜRKİYE (Başvuru no /08) KARAR STRAZBURG. 13 Nisan 2010

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

DR. FAZIL KÜÇÜK VE KIBRIS. Rukiye MADEN

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Atölye Çalışması I Eğitim ve Vatandaşlık Nisan 2003 Lidra Palas, Lefkoşa, Kıbrıs

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Amerika Birleşik Devletleri nin saygın yüksek öğretim kurumlarından Yale Üniversitesi nde tarih bölümü öğretim üyesi olarak çalışan ve eski LGBT

Kıbrısta Mülkiyet Sorunu ve AİHM Kriterleri*

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

Irk veya Etnik Köken. Ayrımcılığı. Haklarınızı Bilin!

Dr. AYŞE YASEMİN AYDOĞMUŞ AİHS E EK 1 NO LU PROTOKOLE GÖRE YABANCILARIN TÜRKİYE DE TAŞINMAZ EDİNMESİ

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

UNION EUROPEENNE DES DROITS DE L HOMME

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

FARKLI AB ÜLKELERİNDE GÖÇMEN POLİTİKALARINDAKİ GENEL YAKLAŞIMLAR

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Fon Bülteni Ocak Önce Sen

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

İNSAN HAKLARI. Sosyal ve Ekonomik Haklar Kültürel haklar (10. Hafta)

D.B. / Türkiye (33526/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI. Aşağıdaki metin kararın resmi olmayan özetidir. Özet

Türk Hukukunda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM Komisyona Başvuru Usul ve Kuralları ile Mülkiyet Hakkının Devri. Başvurunun İncelenmesi Ve İzin Belgesi

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

Çarşamba İzmir Gündemi

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

Jeotermal Projelerinde Sosyal Risk ve Etkiler Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no /04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

Ne kadar 2/B arazisi var?

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Bilgi Uçurma Politikası

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

Mustafa BALTACI Diyarbakır Yatırım Destek Ofisi Uzmanı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL BİLGİLER

frekans araştırma

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Türkiye ve Avrupa Birliği

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

AKP HÜKÜMETİNİN 2014 İTİBARSIZLIK ENDEKSİ

AB nin İstihdam ve Sosyal Politikası

Lozan Barış Antlaşması

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Kıbrıs ta yerinden olmak

Türkiye Cumhuriyeti ve Yemen Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

2007: Avrupa Birliği Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH


30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ

ORMAN VE ARAZİ MÜLKİYETİ UYUŞMAZLIKLARI

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

Sentez Araştırma Verileri

Türk Göç ve İltica Hukukunun Temelleri:

Baf Kapısı Yaş 11-12

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Birliği ne değil, hemen

MACARİSTAN SUNUMU Dr. Csaba UJKERY

Transkript:

Kıbrıs ta yerinden olmak Sivil ve Askeri Çatışmanın sonuçları Rapor 5 Olaylar ve Algılamalara Genel Bir Bakış Ayla Gürel Mete Hatay Christalla Yakinthou

Yazarlar hakkında Ayla Gürel Lefkoşa daki PRIO Cyprus Centre de kıdemli araştırma uzmanı olarak görev yapmaktadır. 2005 yılından bu yana adanın her iki yanındaki yerlerinden edilmiş kişilerin durumlarıyla ilgili araştırmalar yaparak mülkiyet hakları konusunu Kıbrıs sorunu bağlamında ilişkilendirmiştir. Bu konularla ilgili sayısız yayını bulunmaktadır. Son olarak Kıbrıs ta Ülke İçi Göç: Sivil ve Askeri Çatışma Sonuçlarının Haritalanması projesinde PRIO Cyprus Centre ekibini yönetmiştir (www.prio-cyprus-displacement.net) Mete Hatay, Peace Research Institute Oslo Cyprus Centre de (Barış Araştırması Enstitüsü Oslo Kıbrıs Merkezi) Araştırma Danışmanlığı görevini sürdürmektedir ve 2005 yılından bu yana kuruluşun personelidir. Hatay ın Kıbrıs ta azınlıklar ve din yanında demografi politikası, Kıbrıs Türk politikası ve Kıbrıslı Türklerle Türkiye arasındaki karmaşık ile ilgili birçok yazısı vardır. Hatay ayrıca biri mülkiyet ve göç ve diğeri de kültürel mirasla ilgili olmak üzere iki adet PRIO araştırma ve enformasyon projesi üzerinde çalışmaktadır. Kendine ait son araştırması, özellikle 1963-1968 yılları arasındaki kuşatma dönemi olmak üzere 1963-74 arasındaki Kıbrıs Türk enklav dönemindeki sosyal ve siyasi yaşamla ilgilidir. Christalla Yakinthou Geçişken Adalet İçin Uluslararası Merkez in yöneticileri arasında yer aldı. Halen ICTJ Orta Doğu ve Kuzey Afrika Programı için çalışan Yakinthou, Bluestocking Institute for Global Peace and Justice (Küresel Barış ve Adalet İçin Bluestocking Enstitüsü) kurucu ortaklarından ve Batı Avustralya Üniversitesi araştırma görevlisidir. Siyasal Bilgiler ve Uluslararası İlişkiler dalında doktorası bulunan Christalla Yakinthou, Atina Ulusal ve Kapodistrian Üniversitesi nden Avrupa Kamu Hukuku dalında Master derecesine eşdeğer diplomaya sahiptir. Avustralya ve Kıbrıs ta öğretim görevlisi olarak görev yapan yazar, birçok devlet de sivil toplum kuruluşuna danışmanlık da yapmıştır. Araştırma alanları arasında geçişken adalet ve çatışma dönüşümü, Avrupa da insan haklarının korunması, çatışma toplumları için siyasi tasarım, güç paylaşımı ve siyasi mimaride etnik çatışmayla tarihi hafızanın rolü yer almaktadır. Constitutional Design for Divided Societies: Consociationalism and Cyprus un (Palgrave Macmillan 2009) [Bölünmüş Toplumlar İçin Anayasal Tasarım: Consociationalism ve Kıbrıs], yazarı, ConflictManagement in Divided Societies: Theories and Practice in (Routledge 2011, StefanWolff la birlikte) (Bölünmüş Toplumlarda Çatışma Yönetimi: Teoriler ve Pratik) editörüdür.

KIBRIS TA YERİNDEN OLMAK SİVİL VE ASKERİ ÇATIŞMANIN SONUÇLARI Rapor 5 OLAYLAR VE ALGILAMALARA GENEL BİR BAKIŞ Ayla Gürel Mete Hatay ve ChristallaYakinthou

Peace Research Institute Oslo (PRIO) Hausmanns gate 7 PO Box 9229 Oslo NO-0134 OSLO, Norway Tel. +47 22 54 77 00 Faks: +47 22 54 77 01 Email: info@prio.no Web: www.prio.no PRIO, araştırmacılarını ve araştırma görevlilerini, çalışmalarını dikkatlice incelenmiş bülten ve kitap dizisi yanında PRIO nun kendi Raporu, Belgesi ve Kısa Siyaset Analizi serileri olarak yayınlama konusunda teşvik eder. Bu serilerin yayına hazırlanmasında temel bir kalite kontrol uygularız. Ancak PRIO, siyasi konularda herhangi bir görüş belirtmez. Araştırmacılarımızı kamuya açık tartışmalarda etkin olarak yer almaya teşvik erek onlara tam bir fikir özgürlüğü sunuyoruz. Dolaysıyla yayınlarımızda ifade edilen hipotez, teori bulgu ve görüşlerin sorumluluk ve onuru, yazarların kendilerine aittir. Bu yayında derlenen yazıların tüm sorumluluğu, terminoloji dâhil olmak üzere, yazar(lar) ve/veya AB tarafından finanse elden Güven Yaratmak ve Uzlaşma için Diyalog: Kıbrıslılar Mülkiyet Konusuna Yeni Bir Yaklaşım Arıyor projesinin lehtarlarından biri olarak, Peace Research Institute Oslo - Barış Araştırmaları Enstitüsü Oslo ya (PRIO) aittir. Bu yayının içeriği hiçbir şekilde Avrupa Komisyonu na atfedilemez. AB, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini değil, sadece üye devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti ni tanımaktadır. Peace Research Institute Oslo- Barış Araştırmaları Enstitüsü Oslo (PRIO), 2012 Tüm hakları mahfuzdur. Bu yayının telif hakkı sahibinin/sahiplerinin yazılı izni olmadan, hiçbir bölümü kopyalanamaz, erişim sistemlerinde saklanamaz, ya da elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt ya da başka bir şekilde yararlanılamaz. Bu raporun orjinali İngilizce yazılmıştır. ISBN 978-82-7288-428-3 Kapak Fotoğrafı: Mete Hatay Yapım ve kapak Tasarımı: Action Global Communications

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 1 ÇATIŞMA VE GÖÇ...3 1.1 DÜNYA SAVAŞLARI ARASINDAKİ ZORUNLU GÖÇLER...4 1.2 İLK ETNİK HOMOJENLEŞTİRME EĞİLİMLERİ...5 1.3 1955-59 DAKİ OLAĞANÜSTÜ DURUM YILLARINDA GÖÇ...5 1.4 1960 LARDAKİ TOPLUMLARARASI ÇATIŞMA SIRASINDA GÖÇ...7 1.5 GÖÇ VE ADANIN 1974 TE BÖLÜNMESİ...8 1.5.1 KIBRISLI RUMLARIN YERİNDEN EDİLMESİ...8 1.5.2 KIBRISLI TÜRKLERİN YERİNDEN EDİLMESİ...9 2 SİYASİ DURUŞLAR VE BÖLÜNME SONRASI POLİTİKALAR...11 3 AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ NE MÜRACAAT...17 4 İNSANLARIN ALGILAMALARI...19 4.1 KIBRISLI RUMLAR...19 4.2 KIBRISLI TÜRKLER...24 SONUÇLAR...31 KAYNAKÇA...35

1 GİRİŞ Şiddetli çatışmalar nedeniyle yerinden edilmiş kişiler için, barış zamanında ev ve mallarına geri dönüş, bir umut ve çoğu kez bir beklentidir. Bölünmüş Kıbrıs ta bu umut, siyasi bir soruna dönüşürken, yerinden edilmiş kişilerin taşınmaz mallarıyla ilgili hakları da Kıbrıs Barış sürecindeki en zorlu konuyu oluşturmakta ve haliyle toplumlararası uzlaşmaya başlıca engel teşkil etmektedir. 20 yıllık bir süreç içerisinde 220,000 den fazla Kıbrıslı, önce 1950 ler ve 1960 lardaki toplumlararası şiddetin bir sonucu olarak, daha sonra da 1974 teki savaş ve ardından adanın bölünmesi nedeniyle evlerini ve mülklerini kaybetti. Geçmişteki iç göçlerden kaynaklanan mülkiyet konuları, Kıbrıslı iki toplumun birbiriyle çekişen siyasi ve jeostratejik amaçlarıyla iç içe geçerek günümüze kadar çözümsüz olarak kalmış; zaman içerisinde Kıbrıs sorununun yasal ve teknik açıdan en karmaşık bölümü haline gelmiştir. Dahası, bu mülkiyet konuları, bir barış anlaşması yapılması durumunda gündeme gelecek olan ekonomik ve sosyal hususların da merkezindedir. Göçün sonucu olarak meydana gelen durumun, hem evleriyle mallarını kaybedenler, hem de ardından bu malları devralanların bireysel haklarıyla ilgili tüm hususlar üzerinde can alıcı etkileri vardır. Bu insanlar adanın her iki tarafında da nüfusun büyük bir bölümünü oluştur - maktadırlar. Son yirmi yıl içerisinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne, çoğu Kıbrıslı Rumlar; son yıllarda ise sayıları giderek artan Kıbrıslı Türkler tarafından olmak üzere, mal ve konut tasarruf hakkıyla ilgili birçok dava getirilmiştir. Yerinden edilmiş insanların hakları konusunun ayrıca önemli ölçüde karmaşık duygusal bir yönü de bulunmaktadır. Bunun nedeni, konunun, bireylerin ve yerel toplulukların yaşam - larını, Kıbrıs sorununun herhangi başka bir unsurundan çok daha fazla, doğrudan etkilemiş olması ve etkilemeye devam etmesidir. Birçok Kıbrıslı, yerinden edilmiş kişilerin hakları ile ilgili konuyu diğer toplumun kendilerine karşı yaptığı haksızlıklarla; evlerinin, mallarının ve geçim kaynaklarının kaybıyla; atalarından kalan topraklar; özgün yaşam alanları, kültürel eserler ve kendilerini çevreleyen sosyal yaşamla ilişkilendirir. Bu nedenle konuyu çevreleyen son derece duygusal, normatif ve kişisel duyarlıklar bulunmaktadır. Bu duyarlıklar kolaylıkla yok olmayacağı gibi muhtemelen konuyla ilgili resmi bir çözüme ulaştıktan sonra bile devam ederek böyle bir çözümün uygulanmasını zorlaştıracaktır. Bu rapor, Kıbrıs taki nüfus göçlerinin çeşitli evreleri yanında, çatışmaya bağlı göçlerin siyasal, hukuksal, sosyal ve psikolojik sonuçlarına genel bir bakış sunmaktadır. Birinci bölümde, top - lumlararası çatışma öncesindeki nüfus hareketleri; 1955-59 arasındaki Olağanüstü Hal Yılları ve 1960 lardaki toplumlararası çatışmayla, ardından gelen 1974 savaşının sonucu olan göçlerin

2 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış farklı evreleriyle ilgili açıklamalar yer almaktadır. İkinci bölümde adanın her iki yanında, yerinden edilmiş kişilerle ilgili olarak benimsenen siyasi duruşlar ve politikalar incelenmektedir. 3. Bölüm, mallarından mahrum olan Kıbrıslı Rumların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne getirdikleri mülk kaybıyla ilgili davalarla ilgili durumun ana hatlarıyla bir özetini sunmaktadır. Son olarak 4. bölümde ise, göçlerin etkilediği bireyler ve yerel toplulukların duyarlık ve kaygılarını ince - lemeye yönelik bir dizi odak grubu tartışmalarının bulguları sunulmaktadır. Bu bölüm, yerinden edilmiş kişilerin geriye dönüş, mülk talepleri, çözüm beklentileri ve müzakerelerle ilgili algılarına yönelik bilgi vermektedir.

3 1. ÇATIŞMA VE GÖÇ 1956 yılının 26 Mayıs ında orta Mesarya daki Afanya köyünün kilise çanları akşamüzeri birden çalmaya başladı. Yakın köylerdeki son EOKA eylemleri nedeniyle, Kıbrıs taki diğer köy ve kasa - balarda olduğu gibi Afanya da da gerginlik oluşmaya başlamıştı. Çanların sesiyle köy merkezine koşan köyün Kıbrıslı Rum sakinleri, motosikletli ve kapüşonlu iki genç adamın Afanya nın Kıbrıslı Rumlara ait kahvehanesine saldırarak, her zamanki iş sonrası kahvelerini içen kahve müda vim - lerine ateş ettiklerini öğrendiler. Her ne kadar bu silahlı saldırı sonucu kimse ölmediyse de, içlerinde papazın damadının da bulunduğu yedi köylü hafif yaralanmıştı. Saldırı, kendilerine Kıbrıslı Türk komşularının saldırdığına inanan çoğu köylüleri dehşete düşürmüştü. Bazıları öfke içerisinde çeşitli aletler, sopalar gibi uyduruk silahlara sarılarak Kıbrıs Türk mahallesine yöneldiler. Bu arada komşu Aşa köyündeki Kıbrıslı Rumlar da çanların çaldığını duymuş ve ellerine geçirdikleri büyük sopalar ve diğer silahlarla Afanya ya doğru tırmanmaya başlamışlardı. Köye vardıklarında Afanya nın çevresindeki bazı tarlalar ateşe verilmişti. Bu kargaşanın ortasında, Kraliyet Hava Kuvvetleri nde yardımcı polis olarak çalışan Afanyalı bir Kıbrıslı Türk, motosikletinin arkasındaki yeğeniyle birlikte köye geldi. Belli ki yakındaki Orniti köyün de katıldığı bir düğünden kilise çanlarının çaldığını işitmiş, uzaktan dumanları ve ateşi görm üştü. Afanya nın yandığını düşünerek düğünü aceleyle terk etmiş ve yardıma ihtiyaç olup olmadığını görmek için aceleyle köye yönelmişti. Ancak kahvehanenin dışında dolanan kafası karışmış ve öfke içindeki gruba yaklaşıp ne olduğunu sormasıyla oradaki adamlardan biri dönerek, silahlı saldırının arkasında onun bulunduğunu iddia ederek elindeki sopayla ona vurdu. İlk darbeyle ortada ciddi bir şey olduğunu anlayan adam, kalabalıktakilere isimleriyle hitap ederek onları yatıştırmaya çalıştı, ancak arkadan bir başka darbe daha geldi. İngiliz Polisi köye geldiğinde, Kıbrıslı Türk polis, kahvehaneye yapılan silahlı saldırının ardında onun olduğuna kanaat getirmiş olan öfkeli kalabalık tarafından linç edilmişti. O gece, Afanyalı birçok Kıbrıslı Türk yakındaki Kıbrıs Türk köylerine kaçarken, diğerleri de mahallenin içerilerine çekilerek barikatlar kurup, av tüfeklerini çıkararak kendilerine daha güvenli alanlar oluşturdular. İngiliz askerleri köye geldiklerinde iki taraf tamamıyla birbirlerinden ayrılmış ve daha güvenli olarak algıladıkları bölgelere konuşlanmışlardı. Ancak bu olayın etkileri komşu köylere de sıçramış, yakın köylerden birçok Kıbrıslı Rum, daha büyük bir şiddet beklentisiyle tüfeklerine sarılarak Afanyalı Kıbrıslı Rumlara yardıma koşmuştu. Yakındaki Aşa köyündeki Kıbrıslı Türkler, mallarının kundaklanması üzerine evlerini terk ederek, Kıbrıslı Türklerin çoğunlukta olduğu diğer köylere sığınmış ve sonunda köylerine dönebildikleri 1974 yılına kadar o yerlerde kalmışlardı. 1 1 Bu anlatım, Mete Hatay ın 2009 yılında Afanyalı köylülerle yaptığı mülakatlar yanında dönemin gazete haberlerine dayanmaktadır.

4 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış Her ne kadar sonradan kahvehaneye ateş eden iki adamın, bir hafta önce suikasta uğrayan bir Kıbrıslı Türk polisin intikamını almak için başka bir yerden geldikleri anlaşılsa da, bu olayın tetiklediği korku ve şiddet döngüsünün, bölgedeki sosyal dokuda kalıcı etkileri olacaktı. Afanya daki olay ve Aşalı Kıbrıslı Türklerin kaçışı aynı zamanda, sonunda 220,000 Kıbrıslının yerinden sökülmesi ve toplumların tümüyle ayrılmasına yol açacak zorunlu göçün de işareti oldu. Her ne kadar Kıbrıs köylerindeki homojenleşmenin çoğu 1950 lerdeki olağanüstü hal yıllarından çok önce meydana gelmiş olsa da, ilk kez resmen tanınan, çatışmaya bağlı, 1956 Mayıs ındaki göçü, toplumlararası ve toplumlar içi gerginliklerin, şiddet dalgaları ve sonunda da adanın 1974 ünde bölünmesinin sonucu olan benzer göçler izledi. 1.1 DÜNYA SAVAŞLARI ARASINDA MEYDANA GELEN ZORUNLU GÖÇLER Kıbrıs, 1950 li yılların ikinci yarısında yer alan toplumlararası rahatsızlıkların yol açtığı göçlere kadar daha fazla yakın ülkelerden göç kabul eden bir ülkeydi. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında ise, Anadolu dan kaçan birçok Ermeni ve Yunan a ev sahipliği yapmış, Türkiye den sınır dışı edilen ya da 1915 te yaşanan zulümden kaçan birçok Ermeni Kıbrıs a sığınmıştı. Kıbrıs a gelen yaklaşık 9,000 Ermeni nin 1,300 ü adada kalmayı tercih etti (Hadjilyra 2009: 15). Bu dönem, aynı zamanda birçok Müslüman ın Türkiye ye toplu göçüne tanıklık etmiştir. Britanya, Osmanlıların Müttefik Kuvvetleri aleyhine Birinci Dünya Savaşı na katılması üzerine, adayı ilhak etmiş, ilhak ve adadaki göstermelik Türk egemenliğine son veren 1924 Lozan anlaşması nın ardından birçok Müslüman adayı terk ederek Türkiye ye göç etmiştir. Adadaki Müslümanlara iki seçenek tanınmıştı: ya Britanya uyruğuna geçerek adada kalacaklar, ya da Türk vatandaş - lıklarını koruyarak adayı terk edeceklerdi (Hill 1952: 413). 1946 yılında yapılan nüfus sayımı, adadaki Müslüman nüfus oranının 1946 da, 1911 deki %22 den %18 e düştüğünü gösterir. 1915-1938 yılları arasında yaklaşık 9,000 Müslüman adayı terk etmiştir. (Nevzat 2005: 275-282). Göç, daha küçük boyutta devam etmekle beraber, büyük bir çoğunluk adayı 1938 den önce terk etmişti. Bu Müslüman göçmenlerin çoğuna Türkiye nin güneyinde Mersin, Adana ve Antalya gibi yerlerde ev ve mülk verildi (Çakmak 2008). Buna ek olarak İkinci Dünya Savaşı sonunda, 1945 ile 1948 arasında Avrupa dan Filistin e giden yaklaşık 50,000 Yahudi göçmen Kıbrıs ta durdurularak toplama kamplarında alıkonmuştu. Ancak 1948 de İsrail devletinin kurulmasıyla bu Yahudi göçmenler İsrail e gittiler ve kamplar boşaltıldı. 2 2 http://www.ushmm.org/museum/exhibit/online/dp/emigrat3.htm

Çatışma ve Göç 5 1.2 İLK ETNİK HOMOJENLEŞTİRME EĞİLİMLERİ Yukarıda sözü edilen 20 nci yüzyılın ilk ve ikinci çeyreklerinde meydana gelen zorunlu göç hareketlerinden ayrı olarak, İngiliz nüfus sayımı sonucu elde edilen rakamlar, adanın kırsal bölgelerinin de etnik homojenleşme yaşamaya başladığını ortaya koyar. Her ne kadar bu iç göçün bir kısmı, kentleşme gibi faktörlere bağlı olsa da, bu hareketlerin arkasındaki esas itici güç genelde yükselen milliyetçilik nedeniyle köylerde artan gerginlikti. Eleni Lytras ve Psaltis e (2011) göre 1891 yılında 346 olan Kıbrıs taki karma köy sayısı 1931 yılında 252 ye düşmüştür. Bu dönemle ilgili İngiliz kayıtlarına bakıldığında bu homojenleşmenin bazılarının toplumlararasında yaşanan düşmanlığa bağlı olduğu kolaylıkla görülebilir. Rebecca Bryant, Kıbrıslı Türklerin yer değiştir - mesine ilişkin raporunda (2012: 5) şöyle yazar: Bu homojenleşmeye yönelik açıklamalar, her ne kadar sürekli olarak derlenmiş olmasa da, genelde arşiv kaynaklarında bulunabilir. Buna bir örnek, yüzyılın dönümünde küçük bir Kıbrıslı Türk nüfusa sahip olan Mağusa ya bağlı Akantu köyüdür. Akantu daki Kıbrıslı Türk köylüler 1910 yılında İngiliz yönetimine imamlarının hakarete uğradığı ve camilerinin kirletildiğine dair şikâyette bulunarak köyün dışına taşınmak istediklerini bildirmişlerdi. (Kıbrıs Devlet arşivi, 1000/1910, Akantulu Kıbrıslı Türklerin, Hıristiyan hemşerilerinin uyguladığı zulümle ilgili şikâyetleri, 31 Mayıs 1910). Bunu takip eden yaklaşık on yıl içinde köydeki Kıbrıslı Türk sayısı 61 den 21 e düşmüş ve daha sonra tümüyle köyden uzaklaşmışlardır. Benzer bir homojenleştirme süreci ada çapında diğer köylerde de yer almıştır. Sayısal azınlıktaki etnik grupların genel eğilimi, köylerini daha güvenli etnik toplanma bölgeleri olarak algıladıkları alanlar için kademeli olarak terk etmeleriydi. Bu süreçte azınlıktaki etnik gruba mensup bu kişilerin, mallarını çoğunluktaki etnik gruba mensup kişilere satmaya yönelmeleri, kalıcı bir yerleşmeye işaret ediyordu. (Nevzat 2005: 200). 1.3 1955-59 DAKİ OLAĞANÜSTÜ DURUM YILLARINDA GÖÇ İngiliz sömürge idaresinden memnun olmayan Kıbrıslı Rumlar, enosis i, yani Kıbrıs ın Yunanistan a bağlanmasını sağlamak için 1955 yılında Kıbrıs Savaşçıları Ulusal Organizasyonu nu (Ethniki Organosis Kyprion Agoniston veya EOKA) oluşturdular. Buna karşılık Kıbrıslı Türkler, yardımcı polis olarak İngilizlerle güç birliğine gittiler ve isyanı bastırmak için işe alındılar. Her ne kadar EOKA, Türkiye yi de çatışmanın içine çekme korkusuyla Kıbrıslı Türkleri hedef almaktan kaçınmış olsa da, Kıbrıslı Türk yardımcı polislerin öldürülmesi, Kıbrıslı Türkler tarafından, saldırıların etnik bir toplumun bireyleri olarak kendilerine yapıldığı şeklinde yorumlanınca, intikama yönelik şiddet yaygınlaştı. Kıbrıslı Türk polislerin öldürülmesinden sonra Kıbrıs Rum hedeflerine yönelik kargaşa ve kundaklamalar yaygın hale geldi. (Holland 1998:133). Bu saldırılar, çoğunlukla, sonunda Volkan, Kara Çete ve 9 Eylül gibi yeraltı örgütlerine katılan gençler tarafından yapılıyordu. 1957 nin sonunda Kıbrıs Türk liderliği üyeleri de taksim veya adanın bölünmesini talep eden silahlı bir hareket olan TMT yi (Türk Mukavemet Teşkilatı) kurdular. Diğer gerilla örgütlerini de kontrolü altına alan TMT nin ortaya çıkışı, 1958 yazında

6 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış toplumlararası çatışmanın daha da tırmanması ve birçok Kıbrıslı Rum ve Türkün yerinden edilmesine yol açtı. Tarihçi Robert, Rumlara karşı olan Türk şiddeti temelde kasabalarda meydana gelirken ve esasen hesaplanmış bir siyasi stratejinin parçasıyken, Rumların Türklere yönelik şiddeti daha rastgele ve risk altında olanların çoğunun tek başına günlük görevlerini yerine getiren çobanların olduğu kırsal bölgelerde gerçekleşiyordu (Holland 1998: 265) iddiasını ileri sürer. Bunun sonucu olarak, Kıbrıslı Türkler azınlıkta oldukları köyleri terk ederken, bu dönemde yerinden edilen Kıbrıslı Rumların çoğu ya Türk hâkimiyetindeki mahalleler, ya da Ayluka veya Selimiye gibi mahallelerin varoşlarında yaşayan kişilerdi. Bu dönemde 36 köyden yaklaşık 2,700 Kıbrıslı Türk ile Lefkoşa ve sekiz köyden 1,900 Kıbrıslı Rum yerinden edildi. Bu 44 köyün homojenleştirilmesinden başka, Ayluka bölgesindeki Kıbrıslı Rumların ve Ömeriye bölgesindeki Kıbrıslı Türklerin yerinden olmasıyla Lefkoşa da bölünmüş, şehrin merkezine dikenli tel çekilmişti. 3 1958 yılında Kıbrıslı Türkler kentin kuzeyinde ayrı bir belediye ilan ettiler. Bu dönem, ayrıca, bayraklar ve milliyetçi sloganların çoğalması ve her iki toplumun, yer isimlerini değiştirmek de dâhil olmak üzere, çevreyi etnikleştirme kampanya - larına girişmesiyle, günlük yaşamın giderek millileştirildiğine ve böylece bölündüğüne tanıklık eder. (Holland 1998: 264-265). 4 1959 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti nin ilanını takiben, 1958 yılında yerinden edilen Kıbrıslı Türklerin neredeyse yarısı köylerine dönerken çok az Kıbrıslı Rum köyüne geri döndü. Örneğin, Lefke ye 70 Kıbrıslı Rum dönmüştü. Ancak bu, kasabadan göçenlerin sadece yüzde 10 u kadardı. Kıbrıslı Türklerin dönüşlerine, yerinden edilmiş kişilerin dönüşlerini kolaylaştırmak için mahalleleri yeniden inşa etme kampanyası başlatan Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu yardımcı olmaktaydı. 3 Alan çalışmalarımız, Kıbrıslı Rumların göç ettiği köy ve mahallelerin Lefkoşa nın Ayluka Selimiye mahalleleri; Limasol un AyAntonius mahallesi, Mağusa Surlariçi, Lefke ve Lefkoşa bölgesinden Luricina; Baf bölgesinden Marona, Susuz ve Mandirga; Limasol bölgesinden Alektora; Larnaka bölgesinden ise Kelia ve Menoya olduğunu göstermektedir. Kıbrıslı Türkler aşağıdaki köy ve mahalleleri terk ederek bir daha geri dönmediler: Büyük Kaymaklı, Yukarı Lakatamya, Analionas, Kataliondas, Avlona, Psimolophou, Aşa, Kondea, Lefkoniko, Peristerona Piyis, Ayios Seryios, Spathariko, Vassili, Melanagara, Amargeti, Moronero, Myrmikoph, ve Anarita. Kıbrıslı Türklerin 1958 yılında boşalttıkları ve cumhuriyetin kuruluşuyla tümüyle ya da kısmen geri döndükleri köyler şunlardı: Aşağı Lakatamia, Aşağı Dheftera, Aredhiou, Morphou, Dhyo Potami, Ayios Epiktitos, Arnadhi, AyiosTheodhoros, Lythrangomi, Kilanemos, Alethriko, Anglisidhes, Pissouri, Kritou Marottou, Prastio, Lemba, Akoursos, ve Tima (Patrick 1976: 97-98). Kıbrıslı Türkler ayrıca Lefkoşa nın bazı mahallelerini, özellikle de Ömerge Mahallesini de terk ettiler ve geri dönmediler. 4 Kıbrıslı Rumlar, 1940 lı yıllardan beri, Yunan tarihi ve mitolojisinden isimler kullanarak önde gelen şehirlerdeki sokak isimlerini değiştirirlerken, Kıbrıslı Türkler 1958 de hem kendi belediyeleri hem de çoğunlukla Kıbrıslı Türklerin yaşadığı 135 köyün isimlerini değiştirmeye başladı. Siyasi manzara ile ilgili gözlemlerini yazan bir İngiliz diplomata göre, Haziran 1958 deki toplumlararası çatışmalardan hemen önce, Rum siyasi kareografisi daha görünürdü: Her köy, her bir evin üzerindeki Yunan bayraklarıyla kaplanmıştı. Persons un Kıbrıs la ilgili tanımlamasının sonucunda olduğu gibi, rastlantısal bir ziyaretçi, Kıbrıs ı bir başından diğer başına oralarda Türklerin varlığından tamamen habersiz olarak seyahat edebilir. Çok nadir olarak bir cami ya da parçalanmış, Türkçe bir reklam görülebilir. Ancak, kasabalar, köylerkiliseler, yollar, reklamlar ve yer isimlerinde ağırlıkla egemen olan izlenim Yunancadır. (Holland 1998: 240).

Çatışma ve Göç 7 1.4 1960 LARDAKİ TOPLUMLARARASI ÇATIŞMA SIRASINDA GÖÇ Kıbrıs Cumhuriyeti nin (KC) kurulduğu 1960 da, Kıbrıslı Rumlar toplam nüfusun %77 sini, Kıbrıslı Türkler ise %18 lik bir sayısal azınlığı oluşturuyorlardı. Yunanistan, Türkiye ve İngiltere, güç paylaşımı modeli üzerine kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti nde anayasal düzenin korunması için garantör olarak tayin edilmişlerdi. Buradaki güç paylaşımında, aynı zamanda, kamu hizmeti mevkilerinin dağılımı için kota da öngörülmekteydi ve Kıbrıslı Türklere bir çok resmi dairede verilen kota sayısal oranlarından daha fazlaydı. Daha da önemlisi anayasa, Kıbrıslı Türk cum - hurbaşkanı yardımcısına veto yetkisi tanıyordu. Birçok Kıbrıslı Rum, bu ve diğer unsurların ana - ya sanın işlerliğini baltaladığını düşünüyorlardı. 1963 ün sonlarında Cumhurbaşkanı Makarios anayasaya, bir dizi değişiklik önerdi ve bu değişiklikler Türkiye tarafından anayasanın iki toplumlu karakterine bir tehdit olarak görüldüğü için reddedildi. Aylarca süren ve Kıbrıslı Türklerin hükümetten ayrılarak kendi askerleştirilmiş enklavlarına geri çekilmeleriyle sonuçlanan toplumlararası şiddet patlak verdi. Aylarca devam eden şiddet, 1,500-2, 000 Kıbrıslı Rum ve Ermeni ile yaklaşık 25,000 Kıbrıslı Türk ün yerinden edilmeleriyle sonuçlandı. (Patrick 1976: 343). Yerinden edilen Kıbrıslı Rum ve Ermenilerin çoğu Lefkoşa mahallelerinden, Kıbrıslı Türkler ise ada çapında mahalleler ve köylerden göç etmişlerdi. Kıbrıslı Türkler, 1963 Aralık ve 1964 Ağustos tarihleri arasında 72 karma köydeki mahallelerini boşaltarak 24 Kıbrıs Türk köyünü terk etti. (Patrick 1976: 340). Ayrıca sekiz karma köy de kısmen boşaltıldı. Yine altı büyük kasabanın her birinde Kıbrıslı Türklerin kısmi tahliyesi yaşandı. Kıbrıslı Türkler genelde kendilerininkinden daha güvenli olduğunu düşündükleri en yakın Kıbrıs Türk köyü ya da mahallesine kaçtılar. Patrick e göre Kıbrıslı Rumlara ait 442 ve Ermenilere ait 231 ev, ya Kıbrıslı Türk mücahitler tarafından el konularak yerinden edilmiş Kıbrıslı Türklere tahsis edilmiş, ya da çatışmaların neden olduğu tahribat nedeniyle terk edilmişlerdi. (Patrick 1976: 456). Patrick e göre, 233 Kıbrıslı Türk yerleşim merkezinin 98 i 10 Ağustos 1964 e kadar terk edilmişti. O dönemde kısmen ya da tümüyle işgal edilen 135 merkezin ise 20 si hükümet kontrolü altındaydı ve Kıbrıslı Türk nüfusun yaklaşık 8,000 ini teşkil ediyordu. (Patrick 1976: 80). 1963 Aralık ve 1964 Ağustos tarihleri arasında 364 Kıbrıslı Türk ve 174 Kıbrıslı Rum öldürülmüştü (Patrick 1976). Yerinden edilmiş Kıbrıslı Türkler çadır, ahır ve okul gibi diğer geçici barınaklara yerleşti ril - mişlerdi. Lefkoşa da ise ayrıca belirli miktarda kişi yukarıda söz edildiği gibi, kentin Kıbrıs Rum kontrolü altındaki bölgelerine kaçan Kıbrıslı Rum ve Ermenilerin evlerine yerleştirilmişlerdi. Bu dönemde Kıbrıs Türk nüfusunun %25 inin yerinden edilmiş olmasına karşın nüfusun neredeyse %90 ı 42 enklavda yaşadı. Kıbrıs Rum Ulusal Muhafızlarının, uzun zamandan beri adaya gizlice silah sokulmasında köprübaşı görevi yapan Kokkina/Erenköy enklavına saldırmasına karşılık veren Türkiye, hava kuvvetleriyle müdahale ederek Dillirga bölgesindeki askeri hedeflerle köyleri bombaladı. Bu müdahaleden sonra, 1964 Ağustos unda, sadece ufak tefek olaylarla, 1967 Kasım ayına kadar sürecek olan ateşkes ilan edildi. Bu dönemde Kıbrıs Türk enklavları kuşatma altında tutuldu ve çoğu malların enklavlara girişine izin verilmedi. İnşaat malzeme - le rinin de bu izin verilmeyen mallar arasında bulunması nedeniyle, 1967 de kuşatmanın hafif -

8 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış le mesine kadar doğru dürüst göçmen evi inşa edilemedi. Kuşatmanın bitme sinden sonra, 1967-1974 arasında Kıbrıslı Türkler, Türkiye nin yardımıyla yukarıda sözü edilen farklı mevkilerde bulunan enklavlarda 3,000 den fazla düşük maliyetli konut inşa etti. 5 Siyasi coğrafyacı Richard Patrick, 1971 e gelindiğinde hükümet kontrolü altındaki ek 22 merkeze sadece 2,000 Kıbrıslı Türk göçmenin döndüğünü iddia eder. (Patrick 1976: 80-81). Kıbrıs Türk liderliği veya TMT nin, göçmen bir kısım Kıbrıslı Türklerin dönüşünü önlemiş olabileceği yönünde bazı iddialar vardır. Örneğin, Aksilu köyüne sığınan Baf taki Pitargu köylülerinin 1964 yılında köylerine geri dönme talepleri, birçok kişinin yaralanmasına neden olan silahlı bir çatışmayla sonuçlandı. (Patrick 1976: 99). Ancak yaptığımız alan çalışmasına göre, geri dönüşün genelde güvenlik kaygıları ve birçok vakada ise mülklerin harap olması nedeniyle geciktirildiği görülmüştür. Patrick e göre Kıbrıslı Türklerin ayrılmasını takiben terk edilmiş köy ve bölgelerin çoğu Kıbrıslı Rumlar tarafından yağmalanmış, hatta yakılmıştı (Patrick 1976: 78). 6 1.5 YERİNDEN EDİLME VE ADANIN 1974 TE BÖLÜNMESİ Adadaki gerginlik 1968 de azalırken aynı yıl, her ne kadar sonuçsuz kalsa da, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakereler başladı. Toplumlararası gerginliğin daha az olduğu bu dönem de, Kıbrıs Rum toplumunda toplum-içi çatışma baş göstermeye başladı. Bu, hala enosis isteyenlerle artık Kıbrıs Rum kontrolü altında bulunan Cumhuriyetin sürdürülmesinden yana olanlar arasında cereyan eden bir çatışmaydı. Sonunda, anavatan Yunan ordusu tarafından kontrol edilena ve desteklenen Kıbrıs Rum Ulusal Muhafızları, Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios u devirmeye teşebbüs ederek enosis arayışıyla darbe başlattı. Türkiye, bundan beş gün sonra 20 Temmuz da, askeri karşılık vererek adanın %36 sını kontrolü altına alarak adanın kuzeyinde Kıbrıs Türk kontrolü altında bir bölge oluşturdu. 1.5.1 KIBRISLI RUMLARIN YERLERİNDEN EDİLMESİ Kıbrıslı Rumlar adanın kuzey bölümünden dört dalga halinde göç ettiler. Kıbrıslı Rumların çoğunluğu yaklaşan Türk ordusundan anında kaçarken, bazıları köylerinde kalarak teslim oldu. Teslim olanlar, kamplar ve köy mahalleleri dâhil olmak üzere kuzeydeki çeşitli mevkilerde tutuldular. Örneğin Girne de kalanlar, bir otelde toplanarak daha sonra adanın güney kısmına gönderildiler. Çeşitli köylerde kalan birçoğu da hep birlikte, askeri kamplara dönüştürülen köy okulları, kiliseler veya mahallelerde toplandılar. Bu dönemde kötü muamele, taciz, tecavüzler ve bazı durumlarda cinayetler yaşandığı görüldü. Bu şekilde alıkonulan Kıbrıslı Rumların bir kısmı daha sonra, güneydeki Kıbrıslı Türklere karşı yapılan kötü muameleye misilleme olarak, güneye sürgün edildiler. Bunlara ek olarak, üçüncü bir dalgayı ise, çoğu, Kıbrıs Türk savaş esirleriyle değişim çerçevesinde güneye gitmeleri için serbest bırakılmadan önce Türkiye ye götürülen, 6,000 civarındaki Kıbrıslı Rum savaş esiri oluşturdu. 5 http://arch.emu.edu.tr/foa/tr/foa/pages/news/mekanperest/no11/no11.pdf 6 20 Eylül 1964 ten bir BM raporu, Kıbrıslı Türklere ait evlerin tümüyle tahrip edildiğini ve 2000 inin yağmalanarak ciddi şekilde zarara uğradığını yazmıştı (BM belgesi S/5950).

Çatışma ve Göç 9 En son gerçekleşen dördüncü dalga ise, 1975 yılında ailelerin birleşmesine olanak tanıyan III. Viyana Anlaşması nın iki toplum lideri tarafından imzalanmasından sonra yaşandı. Bu, halen kuzeyde kalan Kıbrıslı Rumların kendi istekleriyle ve yardım alarak güneye, Kıbrıslı Türklerin de kuzeye gitmelerine olanak tanıdı. Bu anlaşma aynı zamanda geride kalacak olanların tüm toplumsal ve insan haklarının korunmasını güvence altına alıyordu. 7 Her ne kadar başlarda 10,000 Kıbrıslı Rum kuzeyde kalmayı seçse de, 1981 e gelindiğinde sayıları 1,000 i zorlukla bulu - yordu. Kıbrıs Rum liderliği bu kişilerin zamanla ayrılmalarının taciz, ayrımcılık ve baskı nedeniyle olduğunu ileri sürdü. 8 Bu durumdan Kormacit köyünde yaşamayı seçen 200 Maronitten ayrı olarak hemen tüm Maronitler ve daha az sayıda Latin ve Ermeni grupları da etkilenmişti. 1974 ün sonunda neredeyse 162,000 Kıbrıslı Rum (diğer azınlıklar da dâhil olmak üzere) yerinden edildi. Yaklaşan Türk ordusuyla birlikte yaşadıkları yerleri terk eden Kıbrıslı Rumlar, genelde büyük göçmen kamplarının oluşturulduğu güneyde daha güvenli yerlere sığındılar. Güneye kaçan Kıbrıslı Rumların neredeyse yarısı dost ve akrabalarının yanında geçici barınma olanağı bulurlarken, diğerleri ise ev kiralama, bazı durumlarda da satın alma yoluna gitti (King ve Ladbury 1982). Kendilerini konuk edecek dost ya da akraba bulamayanlar ise göçmen kamp - larında kaldılar. Bir rapora göre Göçmenlerin acil ihtiyaçlarının karşılanması için 23 çadır kamp ve 320 yiyecek-giyecek dağıtım merkezi kurulmuştu (Kliot ve Mansfeld 1994: 335). Yerinden edilmiş olan çiftçilerin sadece küçük bir bölümü yeniden bir tarım alanına yerleşip kendi cemaatlerine kavuşma olanağını elde edebildi (Loizos 1981). 1975 yılında yaklaşık 25,000 Kıbrıslı Rum, kuzeye göç eden Kıbrıslı Türklerin evlerine yerleştirildi. Hükümet, göçmen akınının yarattığı ilk şokun ardından, bu kişilerin yerleştirilmesine yönelik konut projeleri başlattı. Bu dönemde iki tür konut projesi geliştirildi. Birincisi, hükümet arazileri ve bazı durumlarda da Kıbrıslı Türklere ait araziler üzerine inşa edilen göçmen evleri, ikincisi ise yerinden edilmiş aileye, inşaat masraflarını kendi tercih edecekleri bir geri ödeme planıyla karşılamaları kaydıyla kendilerine verilen bir arsa üzerine yapacakları bir konuta sahip olmalarına olanak tanıyan bir programdı. 1.5.2 KIBRISLI TÜRKLERİN YERİNDEN EDİLMESİ Kıbrıslı Türkler de aynı şekilde dört dalga halinde kuzeye göç ettiler. Kıbrıs Türk kontrolü altına alınan bölgelere yakın yerlerde bulunanlar, hızla güneyden, daha güvenli olarak algıladıkları bu bölgelere kaçtılar. Yeşil Hat tan uzakta olanların çoğu ise kuzeye gitmenin yolunu bazen rehberlere para ödeyerek çoğu kez dağlık bölgelerden yaya olarak geçerek buldular. Diğerleri ise parayla güvendikleri şoförleri tutarlarken bazıları da Kızıl Haç, Birleşmiş Milletler ya da 7 III. Viyana Anlaşması, halen Güney de olan bazı Kıbrıslı Rumların Kuzey e nakli yanında Adanın Kuzeyindeki Kıbrıslı Rumların burada kalması ve eğitim imkânları, dini vecibelerini yerine getirme olanakları yanında kendi doktorları tarafından tıbbi bakım ve Kuzey de hareket serbestîsi de dâhil olmak üzere ailelerin yeniden birleşmesini sağlayacaktı. 8 http://www.cyprusembassy.net/home/index.php?module=page&pid=21

10 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış İngiliz ordusu aracılığıyla Kuzeye geçtiler. İngiliz ordusu aracılığıyla geçenler İngiliz üslerine sığındı. Bu üslere sığınan yaklaşık 10,000 kişi 1975 Ocak ayında Türkiye üzerinden kuzeye aktarıldı. Güneyde esir alınan ve stadyum, okul ve başka geçici mekânlarda tutulan yaşları savaşmaya müsait olan 6,000 kadar erkek ise Kıbrıslı Rum esirlerle mübadele edilerek kuzeye gönderildi. Son olarak, Viyana Anlaşması ndan sonra, 1975 Ağustos unda, güneyde mahsur kalan geriye kalan kişilerin, kolaylaştırılmış göç vasıtasıyla kuzeye gitmelerine izin verildi. 1975 in sonunda tüm Kıbrıslı Türkler, geride sadece 130 yaşlı insan bırakarak kuzeye geçmiş oldu. Güneyden göç eden Kıbrıslı Türklerin sayısı 48,000 olmakla birlikte bunlardan ayrı olarak bu dönemde, evleri güneyde olan ancak 1963-64 döneminde göçmen olup adanın kuzeyinde oluşturulan enklavlarda yaşayan 12,000 Kıbrıslı Türk daha bulunmaktaydı. Dolayısıyla esasen güneyden göç eden Kıbrıslı Türklerin toplam sayısı neredeyse 60,000 di. Kıbrıs Rumların yeniden yerleştirilmelerindeki şartlardan farklı olarak kuzeyde, güneyden göç eden tüm Kıbrıslı Türklerin yerleştirilmesine yetecek kadar boş Kıbrıslı Rum evi mevcuttu. Buna karşın, kentsel bölgeler başta olmak üzere özellikle tercih edilen bölgeler bulunuyordu. Bu bölgelerdeki konut dağıtımında gerginlikler yaşandı. Kıbrıs Türk yönetimi köyleri olduğu gibi tüm cemaatiyle yeniden yerleştirmek için çaba göstermekle birlikte, bu her zaman için mümkün olamadı. Adanın bölünmesinden yıllar sonra, Kıbrıs Türk toplumu içinde bu dönemde dağıtılan arazilerle ilgili anlaşmazlıklar bulunurken, dağıtımların genelde hatır ve akraba ve yakınlara iltimas temelinde yapıldığıyla ilgili birçok iddia vardır. Buna ek olarak, adaya ayak basar basmaz kendilerine Kıbrıslı Rumlara ait tarım arazisi ve ev gibi gayrı menkuller tahsis edilen Türkiyeli göçmenlerin gelişi de gerginlikleri artırdı.

11 2. SİYASİ DURUŞLAR VE BÖLÜNME SONRASI POLİTİKALAR 1963 krizinden kısa bir süre sonra Kıbrıslı Türkler, kontrolleri altındaki bölgelerde, kendi geçici yönetimlerini oluşturdular. 1964 ün başlarında salt bir Kıbrıs Rum yönetimi haline gelen Kıbrıs Hükümeti, Kıbrıs Türk enklavları dışında, cumhuriyetteki her yerde kontrolü elinde tutmaya devam etti. 9 Adanın 1974 yılında bölünmesinin ardından Kıbrıs Cumhuriyeti nin tamamen Kıbrıslı Rumlardan oluşan hükümetinin etkin otoritesi adanın güneyiyle sınırlı kaldı. Kuzeyde ise Kıbrıslı Türkler kendi yönetimlerini pekiştirdiler ve 1983 yılında sadece Türkiye nin tanıdığı bir devlet olan şimdiki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ni (KKTC) ilân ettiler. 10 Bölünmenin etnik-demografik durum yanında Kıbrıslıların adanın her yerine seyahat ve yerleş meleri ya da mülkiyet hakları açısından geniş çaplı sonuçları oldu. 11 Adanın 1974 yılındaki toplam nüfusu, 506,000 i (%78.9) Kıbrıslı Rum, 118,000 i (18.4) Kıbrıslı Türk ve gerisi de yabancı sakinler olmak üzere 641,000 olarak tahmin edilmişti. Bölünmenin ardından Kıbrıs Rum nüfusunun yaklaşık dörtte biri ve Kıbrıslı Türklerin ise kabaca yarısı yerinden edilmişti. Bu nüfus aktarımları adanın her iki bölümünü etnik anlamda gerçekten homojen kıldı. Geçen otuz yıldan fazla bir süreçte her iki kesimde yerinden edilmiş kişiler iskân edilerek yeni çevreleriyle büyük ölçüde uyum sağladı. (IDMC 2009). Ancak, daha geniş bir konu olan Kıbrıs sorununa siyasi bir çözüm bulunamayınca, kaybedilen evler ve mallarla ilgili talepler günümüze kadar kadar çözümsüz kalmıştır. 1974 yılından beri her iki taraf da birbirlerinden oldukça farklı bir şekilde gelişti ve kendi devletiyle, ekonomisiyle, sosyal ve sivil yapılarıyla Kıbrıs toplumu ortaya çıktı. Bu durum, iki toplum arasında 1974-75 teki nüfus aktarımlarından doğan uzlaşmazlıklara ek olarak daha başka uzlaşmazlıkların da ortaya çıkmasına yol açtı. Bu uzlaşmazlıkların en tartışmalı olanı, Türkiye den adanın kuzey bölümüne olan göçtür. Özünde hepsi insanî olan bu konular, bölünme sorununun siyasi unsurlarıyla içiçe geçerek sadece 9 Bu yönetim, 1964 ten bu yana kendisinin Kıbrıs Cumhuriyeti nin yasal hükümeti, uluslararası alanda tanınan tek Kıbrıs devleti olduğunu ileri sürdü ve süreç içerisinde uluslararası alanda da böyle kabul edile geldi. 10 1974 ten beri Türkiye adada 35,000 asker bulundurmaktadır. Türk tarafı, buna kapsamlı bir çözüme ulaşana kadar güvenlik amaçlarıyla gerek duyulduğunu savunmaktadır. 11 Bölünmeden 29 yıl sonrasına kadar kuzey ile güney arasında seyahat Kıbrıslılar için gerçek anlamda imkânsızdı. Bu durum, 2003 Nisan ayında Kıbrıslı Türk yöneticilerin, Kıbrıs Türk kontrolü altındaki kuzey ve Kıbrıs Rum kontrolü altındaki güneyi birbirinden ayıran sınırdaki kapılardan geçişe izin verilmesi konusundaki tek yanlı kararıyla değişti.

12 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış çözümsüz kalmayıp, aynı zamanda neredeyse baş edilemez hale geldi. Adanın her iki yanındaki resmi görüşe göre, bu konular, iki bölgelilik, siyasi eşitlik, Kıbrıs taki iki yönetimin mevcut siyasi ve hukuki statüleri ile bunların, herhangi bir çözümün ardından oluştrurulacak yeni bir Kıbrıs devletindeki siyasi ve hukuki yeri gibi, Kıbrıs sorununun çözümünün belirli kilit unsurlarıyla son derece alakalıdır. Bir BM raporunda işaret edildiği gibi (BM 2003: paragraf 107), Kıbrıs ın çözümlenememiş bölünmüşlüğünün nasıl çözüleceği, yıllar boyunca aralıklı ve bir sonuca ulaşılmadan devam eden BM destekli toplumlararası görüşmelerin odak noktası olmuştur. 1977 den bu yana, adanın iki bölgelilik temelinde yeniden birleşmesi, müzakerelerin görünürde karşılıklı olarak kabul edilmiş hedefi olarak saptanmıştır. Ancak her bir tarafın yeniden birleşme ve iki bölgelilik kavramlarına yükledikleri çelişkili anlam ve yorumlamaları toprak, mülkiyet ve yerinden edilmiş insanların geri dönüşüne olan yaklaşımlarında görülebilir. Kıbrıs Türk liderliği geçmişte, yerinden edilmiş Kıbrıslı Rumların kuzeye dönemeyecekleri anlamına gelen malların global değişimi konusunda ısrarcı olmuştu. Annan Planı ndan itibaren Kıbrıslı Türk görüşmeciler, çeşitli çözüm yollarının mümkün olmasını ile ilgili olasılıkları kabul ettiler; ancak, Kıbrıslı Türklerin kendi kurucu devletlerinde kesin çoğunluğu oluşturmasını sağlamak amacıyla geri dönüşün sınırlı olması şartında ısrarcı oldular. Bunun tersine Kıbrıs Rum liderliği ise, yakın zamanlara kadar yerinden edilmiş kişilerin geriye dönüş hakkına ve mallarıyla ilgili karar verme hakkına sahip olmasında ısrar etti. Böyle bir çözümün, uygulamada, potansiyel olarak, adanın her yerinde Kıbrıslı Rumların çoğunlukta olmasına yol açması muhtemeldir. Bu durum, Kıbrıslı Rumların iki bölgelilikle ilgili müzakere pozisyonunun, ilgili bölgelerde Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin çoğunlukta olması koşulunu içermediğine işaret etmektedir. Bu farklı müzakere pozisyonları, uzlaşmazlığın nedenlerine dair zıt yorumlar yanında, her iki tarafın kendi haksızlığa uğramış olma duygularından kaynaklanır. Kıbrıslı Türkler, bugüne kadar, 1950 lerin Olağanüstü Durum Yılları nı uyuşmazlığın başlangıç tarihi olarak saptama eğiliminde olup, 1963-74 döneminde yaşadıkları sıkıntıları ve uğradıkları haksızlıkları vurgu - lamaya yönelirlerken, Kıbrıslı Rumlar ise Kıbrıs sorununun başlangıç tarihi olarak 1974 ü telaffuz etmek ve nedenlerini de Türkiye nin askeri müdahalesiyle adanın cebren bölünmesi olarak görme eğilimindedirler. Uyuşmazlığın nedenlerine ilişkin bu farklı yorumlar, adanın bölün - mesini takiben, zıt politikalara yol açmıştır ki bunlar da, hem içinde bulunduğumuz zamanı şekillendiren hem de uzlaşma olasılıklarını etkileyen kalıcı izler bırakmıştır. Güvenlik kaygıları nedeniyle Kıbrıslı Türklerin genel duruşu, adanın bölünmüşlüğüne yönelik herhangi bir çözümün Kıbrıslı Rumlar ve Türklerin bir arada olmaktan çok yan yana yaşayacakları bir çözüm olması yönünde oldu. Bu nedenle Kıbrıs Türk tarafında 1974 ten beri genel olarak, iki toplumun bölünmüşlüğünün kalıcı olduğu ve her bir toplumun kendi bölgesinde kendi iç yapısını düzenlemesi gerektiği varsayıldı. Herhangi bir çözümün global mal takasını gerektireceği varsayımı, güneyden göç eden Kıbrıslı Türklerin yeniden yerleşti - rilmesinde izlenen resmi politikanın temelini oluşturdu. Aynı prensip, Kıbrıs Türk yönetiminin Kıbrıslı Rumların kuzeydeki mallarına yaklaşımını da belirledi.

Siyasi duruşlar ve bölünme sonrası politikalar 13 Kıbrıslı Türklerin kuzeyde hep birlikte yaşayacakları yeni bir sosyal ve ekonomik çevre oluşturma süreci, Kıbrıslı Rumların ayrılmalarıyla geride kalan boş mallara dayandırılmıştı. Bu süreci kolaylaştırmak amacıyla bir dizi tek yanlı örneğin Kıbrıs Rum tarafıyla herhangi bir anlaşma yapılmadan önlemler alındı ve yasalar kabul edildi. Öngörülen anlaşmaların amacı, sosyal adalete uygun olarak, sürdürülebilir verimlilik ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak şekilde kaynakların nüfusun ilgili bölümlerinin rehabilitasyonu için dağıtımı olarak tanımlanmıştı (KKTC 1977: bölüm 2). Böylelikle Kıbrıslı Rumlara ait mallar başlangıçta kullanım amaçlı, ancak daha sonra mülk edinilmek üzere (a) güneyden göl eden Kıbrıslı Türk göçmenler, kendi yerlerine geri dönen 1974 öncesi Kıbrıslı Türk göçmenler ve 1982 ye kadar resmi olarak kuzey Kıbrıs ın gelişmesi için ihtiyaç duyulduğuna karar verilen ve Kıbrıs Türk yurttaşlığı verilen (uygulamada Türkiye den gelen) göçmenler; (b) çatışma kurbanları; (c) Kıbrıslı Türk mücahitler; (d) 1974 te savaşan ve daha sonra Kıbrıs a yerleşerek vatandaş olan Türk askerleri; ve (e) dar gelirli Kıbrıslı Türklere tahsis edildi. Tahsis işlemlerinin önemli bir unsurunu ise eşdeğer mal oluşturmaktaydı. Bu, güneyde mal bırakan veya malları kuzeyde olup çatışmada zarar gören kişilere, Kıbrıslı Rumlara ait terk edilmiş eşit değerde mal verilmesi uygulamasıyla ilgiliydi. Bu amaca yönelik olarak değer birimi puan olan genel bir mal değerlendirme ve takas sistemi getirildi. Bu sistem çerçevesinde Kıbrıslı Türklere ait güneydeki mallar ve Kıbrıslı Rumlara ait kuzeydeki mallar puan olarak değerlendi - riliyordu. Bu değerlere dayanarak güneydeki malların Kıbrıslı Türk sahiplerine, tapularını Kıbrıs Türk hükümetine teslim etmeleri karşılığında puan tahsis edildi. 12 Bundan sonra, bir mal sahibi elindeki puanları kuzeyde bulunan eşit puan değerindeki bir Kıbrıs Rum malıyla değiştirebi - liyordu. Puanlar aynı zamanda alınıp satılabiliyor, hediye olarak bağışlanabiliyor veya miras bırakılabiliyordu. Kıbrıs Türk hükümeti aynı zamanda, çatışma kurbanları veya 1974 savaşı dâhil olmak üzere Kıbrıs Türk direniş mücadelesinde yer alan Kıbrıslı Türkler gibi çeşitli kategorilerdeki kişilere yönelik tazminat olarak puanlar çıkardı. Böylelikle bu puanlar, Kıbrıslı Rumlara ait eşit değerdeki bir mala takas edilebiliyordu. Buna ek olarak, dar gelirli kişilerle 1982 yılından önce yerleşmiş olan Türk göçmenler de Kıbrıs Türk hükümetinden Kıbrıslı Rumlara ait malların mülkiyetini alabilmelerini sağlayacak puan satın alabiliyorlardı. 1982-1995 yılları arasında kişilere, Kıbrıslı Rumlara ait puan karşılığı alınan mallar için, malı devretme veya ipotek etme hakkını veren, kesin tasarruf belgesi veriliyordu. 1995 yılından sonra bu belgeler taşınmaz mal tapusu olarak kabul edildiler. Kıbrıslı Rumlara ait mallar bu yolla kademeli olarak kuzeydeki sosyal ve ekonomik dokunun bir parçası haline geldi. Bu tür mallar 1974 ten beri artan bir oranda Kıbrıslı Türkler ve yabancılar arasındaki önemli alışverişlere tabi oldu. Kıbrıs Türk rejimi çerçevesinde Kıbrıslı Rumlara ait malların çoğu şu anda (özel veya kamu olmak üzere) yeni mülkiyet altında olup miras yoluyla kazanılabilir, ipotek edilebilir, (yabancılara satışı dâhil) alınıp satılabilir ve özel veya kamu kullanımı amacıyla inkişaf ettirilebilir. 12 Yöntem olarak mal sahibi bireylerin, güneydeki mallarla ilgili haklarından Kıbrıs Türk devleti lehine vazgeçtiklerinin kanıtı olarak, feragatname adı verilen bir belgeyi imzalamaları gerekiyordu.

14 Olaylar ve algılamalara genel bir bakış Ayrılık ve yerinden edilmiş kişilere yönelik Kıbrıs Rum yaklaşımı ise bunun tamamen aksi oldu. Kıbrıs Rum resmi söyleminde uzlaşmazlığın başlangıç noktasının 1974 olayları olarak yorumlanması ve bir önceki dönemi iki toplum arasındaki barışçıl birliktelik dönemi olarak görülmesi nedeniyle Kıbrıs sorununu Türkiye nin adada devam eden askeri varlığına bağlama eğilimi var olagelmiştir. Dahası, 1974 ten bu yana, özellikle Türkiye den kuzeye olan göç, Kıbrıs ın işgal altındaki bölgelerinin sömürgeleştirilmesine yönelik sistematik politikanın bir parçası olarak görülmüştür. Bu politikanın, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasındaki nüfus dengesini bozmak ve Kıbrıslı Türklerin iki bölgelilik ve siyasi eşitlikle ilgili iddialarını haklı çıkarmayı amaçladığı ileri sürülmektedir. 13 Aslında, çoğu Kıbrıslı Rum için Kıbrıs ın yeniden birleşmesi, en önemli Türk emrivakisi olarak gördükleri iki konunun tersine çevrilmemesi durumunda olanak - sızdır: bunlardan biri Kıbrıslı Rumlara ait mallara el konulması, diğeri ise Türkiye den getirilen nüfusun neden olduğu demografik değişikliklerdir. 14 Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklere ait tüm malların halâ orijinal sahiplerine, yani 1974 öncesi kime ait idilerse onlara ait olduğunu düşünüp, çözüme yönelik varılacak herhangi bir anlaşmanın, tüm ada çapında dolaşım ve yerleşim özgürlüğüyle, yerinden edilmiş tüm kişilerin konut ve mülkiyet haklarının tanınmasını da içerecek şekilde, mülkiyet hakkını temin etmesini talep ediyor. Bu arada Kıbrıs Rum hükümetinin uyguladığı önlemler altında İçişleri Bakanı, Kıbrıslı Türklere ait güneydeki tüm malların vasisi olarak atanır. (KC 1991) Vasinin görevi, bu malları göçmenlerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, fakat aynı zamanda söz konusu malların sahiplerinin çıkarlarına halel getirmeden yönetip tahsis etmektir. Bu nedenle Kıbrıslı Türklere ait çoğu mallar (piyasa değerinin altında bir fiyatla) yerinden edilmiş Kıbrıslı Rumlara ya da, hükümete, yerel yönetimlere ve kamu yararına çalışan kuruluşlara (piyasa fiyatına) kiralanmışlardır. Mevzuat ayrıca, Kıbrıslı Türklere ait malların belirli şartlar altında zorunlu iktisabı ve zorunlu dağıtım veya satışını sağlar. Bir mülkün tapusunun her ne kadar bir başkasına devri doğrudan mümkün olmasa da, sahibi veya kamu yararı için gerekli görüldüğü durumlarda böyle bir uygulamaya istisnai olarak izin verilir. 13 1980 lere kadar Türk vatandaşlarının yerleşimi gerçekten de Kıbrıslı Türk yöneticiler ve Türk hükümetinin ortak çabaları ile teşvik edilip kolaylaştırıldı. Yukarıda söz edildiği gibi, bu politika çerçevesinde gelen göçmenlere, Kıbrıslı Rumlara ait mallar verilerek hemen vatandaş yapıldılar. Bu uygulama Türk nüfusu desteklemek ve kuzeyde yaşayabilir bir ekonomi oluşturmak fikrine dayanmaktaydı. Kıbrıs a getirilme yöntemleri dikkate alındığında yerleşik olarak tanımlanması makul olan bir göçmen grubunu oluşturan yaklaşık 20,000 Türk vatandaşı o günlerde bu çağrıya karşılık verdi. Ancak iç huzursuzluklar ve kısmen de Kıbrıs Rum protestolarının hareketlendirdiği uluslararası baskı nedeniyle, mal vermek ve otomatik vatandaşlık gibi ayrıcalıklar 1980 lerin başında durduruldu ve bu politika yavaş yavaş terkedildi. Yine de çoğu ekonomik göçmen olan Türkiyeli göçmenler, kendi inisiyatifleriyle Kıbrıs a gelmeye devam ederken bazıları da vatandaşlık almaya devam etti. Kıbrıs Türk hükümeti 2004 ten bu yana hem göç hem de KKTC vatandaşlığının kazanılmasını düzen - leyen önlemleri yürürlüğe koyma konusunda ciddi çabalar gösterdi. Konuyla ilgili detaylı analiz için bakınız, Hatay, 2005 ve 2007. 14 Genelde Kıbrıslı Rumlar sadece kuzeye dönüşlerinin engelleneceğinden değil, Kıbrıslı Rumların Türkiye den gelenlerin kolonileşmesi nedeniyle yavaşça, Kıbrıs tan çıkartılacaklarından da kaygı duymaktadırlar. Bkz. 1989 Kıbrıs Rum Önerileri (http://www.moi.gov.cy/moi/pio/pio.nsf/0/1cf2a298cb8c65cec2256d6d00344433/$file/proposals%201989.pdf adresinden erişilebilir).

Siyasi duruşlar ve bölünme sonrası politikalar 15 Ancak, Kıbrıs Rum tarafının yerinden edilmiş herkesin mülkiyet hakkının savunulmasına yönelik açık duruşuna karşın, güneydeki gerçek uygulama genelde mülkleriyle ilgili olarak kendilerine tazminat veya herhangi bir ödeme de yapılması dâhil- Kıbrıslı Türklerin kendi haklarını talep etmelerini kapsamlı bir çözüm sonrasına kadar önlemektedir. 15 Bu arada hükümet, Kıbrıslı Türk mülklerinin, hem özel hem de kamu amaçlı olmak üzere inkişaf ve verimli kullanım yoluyla değiştirilmesine izin vermiştir. Kamu amaçlı inkişafa göçmen konutlarının veya çeşitli altyapının inşaatı da dahildir. Bu durumda, böyle bir malın gelecekte tümüyle iadesi muhtemelen olanaksız hale gelmiş olmaktadır. Hükümet, Kıbrıs Rum kontrolü altındaki bölgelerde, göçün sonuçları ve 1974 bölünmesinin ardından gelen kötüleşmiş sosyoekonomik koşullarla başa çıkmak amacıyla bir dizi politika uygulamış ve önlem almıştır. 16 Bunlar arasında toplumun bu bölümünü yeniden canlandırmaya yardımcı olmak amacıyla yerinden edilmiş iş insanlarına verilen teşvikler (devlet arazisi sağ - lan ması, imtiyazlı krediler v.s.) bulunmaktaydı. Aynı zamanda, turizm, hafif endüstri ve tarım sektörlerinde, yerinden edilmiş kişilerin yerleştirildiği bölgelerde istihdam sağlamayı hedef - leyen, devletin yönettiği inkişaf projeleri de yürürlüğe kondu. 17 18 Ağustos 1974 tarihinde göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Yerinden Edilmiş Kişiler İçin Bakım ve Rehabilitasyon Hizmetleri (SCRDP) kuruldu. SCRDP nin başlarda bu gibi kişilere yardım etmek ve destek vermekle ilgili daha geniş olarak belirlenen görevi, zaman içerisinde çeşitli şekillerde konut yardımı sağlanmasını yönetmekle sınırlandı: 18 - Özel arazide şahısların kendi yaptıkları konut için mali yardım/konutun tamiri - Daire/ev alımı için mali yardım - Hükümet-tahsisli arazide şahısların kendi yaptıkları konut için mali yardım - Düşük maliyetli toplu hükümet konutları Yukarıda belirtildiği gibi, kuzeye giden Kıbrıslı Türklerin geride bıraktıkları mallar da yerinden edilmiş Kıbrıslı Rumları iskân etmek için kullanılıyordu. Ancak Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklere ait dağlarda ve diğer kırsal alanlardaki evlere olan talepleri daha az olduğundan bu evlerin çoğunluğu boş ve bakımsız kalarak harabeye dönüştü. 15 2010 yılına kadar sadece güneyde yaşayan ya da 1974 öncesinde ada dışına çıkmış olan Kıbrıslı Türk mal sahipleri mallarını talep edebiliyorlardı. 2010 yılında, 1991 Türk Malları yasası 1974 ten sonra da yurt dışına gidenleri kapsayacak şekilde değiştirildi. Değişiklik, taleplerinin ancak İçişleri Bakanlığı tarafından reddedilmesi durumunda Kıbrıslı Türk mal sahiplerinin, Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu veya Protokolleri tarafından garanti altına alınan haklarının ihlâli iddiasıyla kaza mahkemelerine başvurabilme hakkını getirmektedir. Eğer mahkeme ihlâl bulgusuna ulaşırsa tazminat veya malın iadesi kabul edilebilir. İstisnai davalarda belirli bir mülk üzerindeki vasiliğin kaldırılması olasılığı bulunmaktadır. Bu değişiklik, 1974 yılından sonra Kıbrıs tan ayrılan bir Kıbrıslı Türk ün, mülkiyet haklarının KC tarafından ihlâl edildiği iddiasıyla AİHM e dosyaladığı dava ile tetiklenmişti. (AİHM 2010). 16 Matsis e (2011) göre 1974 te Kıbrıs Rum ekonomisi üçte bir oranında küçülürken işsizlik oranı %30 a ulaşmış ve sosyal, ekonomik altyapı yanında üretim kaynakları açısından çok ağır kayıplar yaşanmıştı. 17 Yerinden edilmiş kişilere yardım amaçlı bu tür mekanizmalarla ilgili daha detaylı bilgi için bakınız, Trimikliniotis ve Demetriou (2012). 18 http://www.moi.gov.cy/moi/citizenscharter/citizenscharter.nsf/dmlintro_en/dmlintro_en?opendocument. Adresinden erişilibilen KC nin Citizen s Charter web sitesindeki yerinden edilmiş kişilere hizmet altında sunulan bilgiye bakınız.