Selçuk UNIVERSITY Journal of Physical Education and Sport Science. SAHİBİ / OWNER Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu adına Prof. Dr.

Benzer belgeler
I. ULUSLARARASI KATILIMLI E N G E L L İ L E R D E BEDEN EĞİTİM VE SPOR KONGRESİ K O N G R E KİTABI

Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. Sınıf Güz Yarıyılı (1. Yarıyıl) Dersin Kodu Türü Türkçe Adı İngilizce Adı T U Kredi AKTS ATA101 Z

İngilizce 1997 Bahar KPDS 89

Gökhan TÖRET. Special Education Teacher, Schools of Special Education, Ministerium of National Education, Turkey ( )

Bahar Keçeli-Kaysılı, Ph. D. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü (0312) /7104

ÖZGEÇMİŞ II-ÖĞRENİM III- BİLİMSEL İLGİ ALANLARI

EK-6 ÖZGEÇMİŞ (ÖRNEK FORM) 3. Unvanı: SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANI BESYO REKREASYON BÖLÜM BAŞKANI 4. Öğrenim Durumu:

Öğretmenliği Pr. Selçuk ÜniversitesiSağlık Bilimleri Enstitüsü Spor Yöneticiliği (Yl)


Doç. Dr. Hale Dere Çiftçi

ÖZGEÇMİŞ. Telefon: Mezuniyet Tarihi Derece Alan Kurum 2017 Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Çocuk Gelişimi Konya Selçuk Üniversitesi

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi

HIGH SCHOOL BASKETBALL

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÖZEL EĞİTİM ANABİLİM DALI


Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

TUR181 Türk Dili I Turkish Language I GK TUR182 Türk Dili II Turkish Language II GK

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

HEDEF BELiRLENEN ENGELLi OLAN VE OLMAYAN ÖGRENCILERDE ANTRENMANIN PERFORMANS VE DUYGUSAL DURUMLAR ÜZERiNE ETKisi

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi

Available online at

ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

III- BİLİMSEL İLGİ ALANLARI

ÖZGEÇMİŞ. Mezun Olduğu Kurumun Adı

İlkokullarda Görev Yapan Sınıf Öğretmenlerinin Oyun Ve Fiziki Etkinlikler Dersi İle İlgili Görüş Ve Uygulamaları

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

ÖZGEÇMİŞ. 1. Ünal, H., Ortaokul Dönemindeki Kız Çocuklarda Antropometrik Ölçümlerin Farklılaşmasının İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi

ULUSLARARASI 9. BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ KONGRESİ

Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2, Temmuz 2011

Yrd. Doç.Dr. Menekşe BOZ

Yrd. Doç. Dr. Özge ELİÇİN

NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BÖLÜMÜ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PLANI (2018 YILI

ÖZGEÇMİŞ. : Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü, Eskişehir, Lise : Atatürk Lisesi, Van, 1993.

ÖZGEÇMİŞ. :Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Beytepe-Çankaya-Ankara :

International Journal of Progressive Education, 6(2),

UŞAK ÜNİVERSİTESİ Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü

ANAOKULU ÇOCUKLARlNDA LOKOMOTOR. BECERiLERE ETKisi

NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BÖLÜMÜ I. YIL. Fundamentals of Physical Education and Sport

Arş. Gör. Raziye SANCAR

Yrd.Doç.Dr. SEZAİ KOÇYİĞİT

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS

ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Adı Soyadı: Doğum Yeri: İletişim Bi lgileri: Eğitim Düzeyi Mezun Olduğu Kurumun Adı Mezuniyet Yılı Lisans Yüksek Lisans

"Farklı?-Evrensel Dünyada Kendi Kimliğimizi Oluşturma" İsimli Comenius Projesi Kapsamında Yapılan Anket Çalışma Sonuçları.

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

EĞİTİMDE KAVRAMLAR, İLKELER, HİZMETLER VE SAYISAL BİLGİLER

LITTLE STAR-YOUNG CROSS TEAMS

IV-BİLİMSEL İLGİ ALANLARI Uygulamalı davranış analizi, grup ve tek-denekli bilimsel araştırma yöntemleri, etkinlik temelli öğretim, aile eğitimi

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

Implementing Benchmarking in School Improvement

YÜKSEK LİSANS (MASTER DEGREE) BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ABD. DOKTORA (Ph.D.)

LCD Panelli Etkileşimli Tahtanın Özel Eğitim Uygulama Okullarında Kullanımı

LITTLE TEAM MIDDLESCHOOL STREETBALL HIGH SCHOOL TEAM. Bulletin No: 5 (24 Nov 07 December 2014 ) Page 1 BASKETBALL

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Özel Koşullar Requirements & Explanations Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği

Doç. Dr. Zekeriya GÖKTAŞ

ANALYSIS OF THE RELATIONSHIP BETWEEN LIFE SATISFACTION AND VALUE PREFERENCES OF THE INSTRUCTORS

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

Tez adı: Babalar... Tez Danışmanı:(HACER NERMİN ÇELEN)

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Beden Eğitimi Öğretmenliği. Eğitim Yönetimi, Denetimi, Ekonomisi ve Planlaması

ÖZGEÇMİŞ. Görev Kurum/Kuruluş Yıl Araştırma Görevlisi. Erzincan Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu

Prof. Dr. Serap NAZLI

Doç.Dr. HİLAL AKTAMIŞ

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER

1 ÖZEL EĞİTİM VE ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUKLAR

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT

Yrd.Doç.Dr. YAŞAR KUZUCU

Grundtvig Öğrenme Ortaklığı Projesi CRISTAL Common References in Sustainable Training in Adult Learning

NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ I. YIL. Fundamentals of Physical Education and Sport

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

ÖZGEÇMİŞ ve ESERLER LİSTESİ

Turaşlı K. N.. (2012), Intercultural Approach in Early Childhood Education, Journal Of Education And Future,, ıssue:1 p , ISSN

myp - communıty&servıce ınstructıons & forms

Implementing Benchmarking in School Improvement

GÖKHAN BAYRAKTAR DOÇENT

Enka 26 Bahçeşehir Yıldızları 74

KAMU PERSONELÝ SEÇME SINAVI PUANLARI ÝLE LÝSANS DÝPLOMA NOTU ARASINDAKÝ ÝLÝÞKÝLERÝN ÇEÞÝTLÝ DEÐÝÞKENLERE GÖRE ÝNCELENMESÝ *

BOLOGNA PROJESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ ERGOTERAPİ LİSANS PROGRAMI

OTİZMLİ ÇOCUĞA SAHİP OLAN EBEVEYNLERİN, ÇOCUKLARININ HAREKET EĞİTİMİYLE SOSYALLEŞME DÜZEYLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

İTÜ DERS KATALOG FORMU (COURSE CATALOGUE FORM) Dersin Türü (Course Type)

Yrd.Doç.Dr. GÖZDE İNAL KIZILTEPE

FAST KID HALL RACE RESULTS

Mustafa SÖZBİLİR Şeyda GÜL Fatih YAZICI Aydın KIZILASLAN Betül OKCU S. Levent ZORLUOĞLU. efe.atauni.edu.tr

Derece Program Üniversite Yıl. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Selçuk Üniversitesi ---

GOPRINCE DEVELOPING GOOD PRACTICES : INCLUSIVE EDUCATION IN EARLY CHILDHOOD. Dissemination Activity in Turkey (1)

ÖZGEÇMİŞ Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler

ÖZGEÇMĠġ VE BĠLĠMSEL YAYINLAR LĠSTESĠ. Yard. Doç. Dr. Burcu Ülke KÜRKÇÜOĞLU

Doktora Zihin Engelliler Öğretmenliği Anadolu Üniversitesi 2017

ULUSLARARASI 9. BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ KONGRESİ

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

K. Ç. Tanı Süreci: ABA Programı: /Algiozelegitim

Doç.Dr. REŞAT KARTAL. Eğitim Bilgileri. Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük. Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Dalı

ÖZGEÇMİŞ I-KİŞİSEL BİLGİLER

Transkript:

ISSN 1300 9915 E-ISSN 1309 6567 Selçuk UNIVERSITY Journal of Physical Education and Sport Science CİLT/VOLUME: 13 SAYI/ISSUE: EK SAYI (Supplement) YIL/YEAR: 2011 SAHİBİ / OWNER Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu adına Prof. Dr. Nuri YAVRU EDITOR Dr. Nurtekin ERKMEN BÖLÜM EDİTÖRLERİ / SECTIONAL EDITORS: Dr. Gülsüm BAŞTUĞ Dr. Cecilia GEVAT Dr. Vesna BABIĆ Dr. Halil TAŞKIN Dr. Evrim ÇAKMAKÇI Dr. Seydi A. AĞAOĞLU Dr. F. Hülya AŞÇI Dr. Gül BALTACI Dr. Renata BARIĆ Dr. Iva BLAŽEVIĆ Dr. İbrahim CİCİOĞLU Dr. Mirela DAMIAN Dr. Dražan DIZDAR Dr. Niyazi ENİSELER YAYIN DANIŞMA KURULU / ADVISORY BOARD Dr. Gülfem ERSÖZ Dr. Mehmet GÜNAY Dr. Osman İMAMOĞLU Dr. Turgut KAPLAN Dr. Selma KARACAN Dr. Hasan KASAP Dr. Mehmet KILIÇ Dr. Ali KIZILET Dr. Nurettin KONAR Dr. Ali Osman ÖZCAN Dr. Ahmet SANİOĞLU Dr. Davor ŠENTIJA Dr. Yalçın TAŞMEKTEPLİGİL Dr. Mehmet Akif ZİYAGİL Dr. Filippo GOMEZ PALOMA Dr. Syed IBRAHIM Bu sayıda I. Uluslar Arası Katılımlı Engellilerde Beden Eğitimi ve Spor Kongresi (05-07 Mayıs 2011, Konya) nde sunulan bildiriler yer almaktadır. Yazışma Adresi: Selçuk Üniversitesi Alaaddin Keykubat Kampusü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 42079, Selçuklu, Konya, TÜRKİYE. E-mail: sujpess@selcuk.edu.tr, Telefon: +90 332 223 31 35 Faks: +90 332 241 16 08 Web Adresi: www.selcukbesyo.org/dergimiz Basım Yeri: Selçuk Üniversitesi Basımevi

CİLT/VOLUME: 13 SAYI/ISSUE: EK SAYI YIL/YEAR: 2011 İçindekiler/Contents Sport for People with Disabilities in Croatia Vesna BABIĆ, Dubravka CILIGA, Fadila GRACIN, Tatjana Trošt BOBIĆ Engellenen Bireylerin Gözünden Otizm Spektrumu: Çeşitli İşlevlerin Gelişimi için Beden Eğitimi Önerileri Mehmet Ata ÖZTÜRK Sınıf Öğretmenleri İçin Kaynaştırma Sınıfları Beden Eğitmi Derslerinde Otistik Çocuklara Yönelik Kılavuz Figen ERKAYA, Ferda GÜRSEL Görme Engelli Elit Haltercilerin Benlik Saygısı Düzeylerinin Belirlenmesi 1-4 5-12 13-17 18-25 Tamer KARADEMİR, Erkan ÇALIŞKAN, Enver DÖŞYILMAZ, Mahmut AÇAK Zihinsel Engelli Çocuklarda İnterval Antrenmanın Alt Ekstremite Kas Kuvvetine Etkisi 26-30 Tarık ÖZMEN, Necmiye ÜN YILDIRIM Physical and Motor Performance Profiles of Athletes with Physical Disabilities 31-34 Kaukab AZEEM, Abdulhameed AL AMEER 9-15 Yaş Grubu İşitme Engelli ve İşitme Engelli Olmayan Öğrencilerin Bazı Fizyolojik ve Motorik Özelliklerinin Değerlendirilmesi Ali Erdem CİĞERCİ, Pelin AKSEN, İbrahim CİCİOĞLU, Mehmet GÜNAY Engelli Sporcuların Spora Başlama Eğilimini Belirleyen Faktörlerin Araştırılması Hayri DEMİR, Yusuf BARSBUĞA, Emine KÜÇÜKBEZİRCİ Engelli Sporcularda Benlik Algısının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi Mehmet PENSE, Hayri DEMİR, Figen YAMAN LESINGER Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Liginde Oynayan Sporcuların Yaşam Kalitesi Düzeylerinin İncelenmesi Gülşen FİLAZOĞLU ÇOKLUK, Mehmet Çağrı ÇETİN, Hakan Salim ÇAĞLAYAN, Hüseyin KIRIMOĞLU Bedensel Engelli Bireylerde Egzersize Bağlı Kendini Fiziksel Tanımlama Değerlerinin İncelenmesi Gülsüm BAŞTUĞ, Mehibe AKANDERE, Mesut YILMAZ Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesi ne Gönüllü Olarak Katılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Görüşleri Halil SAROL, Erdoğan EKİNCİ, Suat KARAKÜÇÜK 10-15 Yaş İşitme Engelli Öğrencilerde Sportif Eğitsel Oyunların Fiziksel Gelişimlerine Etkisinin Araştırılması Ahmet ŞİRİNKAN A Study on the Effect of Selected Yogic Asanas on Postural Deformities of School Children in Relation to Their Performance Syed IBRAHIM, Kaukab AZEEM, G.P. Param JYOTHI, S.R. Prem RAJ Engelli ve Engelli Olmayan Okçuların Fiziksel ve Antropometrik Özelliklerinin Karşılaştırılması Seda ULUSOY, Nevin ERGUN Sporun, İşitme Engelli Bireylerin Öfke Durumlarına Etkisi Murat KUL, Alpaslan GÖRÜCÜ, Bilal DEMİRHAN, Nigar YAMAN, Murat SARIKABAK Atletizmin, Periferik ve Merkezi Sinir Sisteminden Kaynaklanan Engelli Bireylerdeki Hareket Beceri Düzeyine Etkisi Ebubekir AKSAY, Cengiz ARSLAN, V. BOTTGER, Mehmet GÜLLÜ Özel Eğitime Muhtaç Çocukların Serbest Zaman Değerlendirme Alışkanlıkları Kadir PEPE, İbrahim BOZKURT, Tuğba YAMAN 35-42 43-47 48-53 54-62 63-66 67-73 74-80 81-83 84-89 90-94 95-98 99-106

161-164 224-226 Tasarım ve Teknolojinin Engelli Sporlarında Performansa Etkisi 107-118 Pınar ÖZTÜRK Considerations Regarding the Perceptual Motor Activity of Children with Mental 119-125 Disability Sabau ELENA, Gevat CECILIA, Niculescu GEORGETA, Bănică LOREDANA, Jianu ANCA Öğretilebilir Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Derslerini Yürüten 126-135 Öğretmenlerin Karşılaştıkları Problemler ve Çözüm Önerileri Özer YILDIZ, Mehtap YILDIZ, M. Çağrı ÇETİN, Serdar USLU Engellilerle İlgili Yapılan Akademik Çalışmalara Bakış 136-139 Fatma ÇELİK KAYAPINAR, Behsat SAVAŞ, Erkan ÇALIŞKAN, Ahmet BOZDAM Dört Haftalik Temel Antrenmanin Ampute Futbol Milli Takiminin Vücut 140-143 Kompozisyonu Üzerine Etkisi Gürhan KAYIHAN, Ali ÖZKAN, Kezban BAYRAMLAR YİĞİTER, Nevin ERGUN, Gülfem ERSÖZ 5 6 Yaş Okulöncesi Eğitilebilir-Öğretilebilir Zihinsel Engelli Çocuklarda Eğitsel 144-150 Oyunların Fiziksel Gelişimlerine Etkisinin Kaba Motor Gelişim Testleriyle İncelenmesi Ahmet ŞİRİNKAN, Ayşe Nur YAZAR, Şükrüye Öykü ŞİRİNKAN 12-14 Yaş Grubu Gençlerbirliği Spor Kulübü Sporcuları ile Spor Yapan ve Yapmayan 151-160 Görme Engelli Öğrencilerinin İşitsel Basit Reaksiyon Zamanlarının Karşılaştırılması Sinan BAKIR, Hayri AYDOĞAN Bedensel Engellilerin Sportif Aktivitelere Katılımının Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi Burcu ALTUN, Kezban BAYRAMLAR, Gürhan KAYIHAN, Nevin ERGUN Türkiye, Almanya ve İngiltere de Engelli Vatandaşlar İle İlgili Yasal Mevzuatlarının 165-173 İncelenmesi Ahmet ATALAY, Alper KARADAĞ Tekerlekli Sandalye Hentbolun Türkiye de Uygulanabilirliği 174-180 Mehmet GÜLLÜ, Cengiz ARSLAN, İlyas GÖRGÜT Engellilerde Kulüp, Sporcu ve Federasyonların Hizmet Ağı, Yaygınlığı ve Mevcut 181-186 Durumlarının Değerlendirilmesi Cengiz ARSLAN, Mehmet GÜLLÜ, Ebubekir AKSAY, Erdem EROĞLU, Sinan UĞRAŞ Oturarak Voleybol Oynayan Bedensel Engelli Sporcuların Kaygı Düzeylerinin 187-193 İncelenmesi Nida YANLIÇ, Tamer KARADEMİR, Bilal ÇOBAN Öğretilebilir Zihin Engelliler Okullarındaki Beden Eğitimi Derslerinin Etkililiğinin 194-201 Değerlendirilmesi Özer YILDIZ, Mehtap YILDIZ, Tolga ESKİ, Murat KUL Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde Görev Yapan Beden Eğitimi ve Spor 202-208 Öğretmenlerinin Çalışma Şartları Hakkındaki Görüşleri Nazım SARAÇOĞLU, Ahmet ŞİRİNKAN, Sertaç ERCİŞ, Yunus ÖZTAŞYONAR Özel Eğitimde Beden Eğitimi ve Spor Uygulamaları (Burdur İli Örnek Çalışma) 209-213 Kadir PEPE, İbrahim BOZKURT, Tuğba YAMAN, Fatma ÇELİK KAYAPINAR Engelli Çocuk Sahibi Ailelerin Sportif Faaliyetlere Katılımının Aile İşlevlerine Etkisinin 214-219 İncelenmesi Arslan KALKAVAN, Mehmet DEMİREL, Baybars R. EYNUR, Duygu H. DEMİREL, Aytül EYNUR, Zehra GÖZEL TEPE Isparta İli Orta Öğretimde Okuyan Engelli Bireylerin Spor Yapma Durumları İle Aile 220-223 Eğitim Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Fatih KILINÇ, Mehmet KUMARTAŞLI İşitme Engelli Sporcularda ve Sedanterlerde Sürekli Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması Adem CİVAN, Mehmet ÖZDEMİR, Fadim SARVAN, Özlem CİVAN Otizmli Hastaların Rehabilite Sürecinde Spor Terapilerinin Önemi 227-232 Ahmet ATALAY, Alper KARADAĞ Tekerlekli Sandalye Basketbolu Oynayan Bedensel Engelli Bireylerin Egzersiz Bağımlılığı Durumlarının İncelenmesi 233-239 Gonca İNCE

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Sport for People with Disabilities in Croatia Vesna BABIĆ, Dubravka CILIGA, Fadila GRACIN, University of Zagreb, Faculty of Kinesiology, Zagreb, Croatia Corresponding Author: V. Babić, e-mail: vesna.babic@kif.hr ABSTRACT Tatjana Trošt BOBIĆ In this paper the development of sport for persons with disabilities in Croatia will be presented through the aspect of top-levels port. The categories of physical disability and the result of the Croatian athletes with disabilities on International competitions and Paralympics Games are shown. Key words: People with disabilities, sports, athletes, Croatia INTRODUCTION Disability is impairing physical integrity of a human being which results difficult communication between a person with disability and her environment. Lately, the affect on a positive formation of consciousness of the population without disabilities is increasing and in such way is affecting the attitude towards people with disabilities (Ciliga & Omrčen, 1994). The industry of various supplies for people with different kinds of disabilities is developing and it takes into account of needs of people with disabilities at the architectural scheduling of objects as well as of transport Infrastructure. The concept of disability classifies people with different kinds of disabilities: 1. Persons with deafness 2. Persons with blindness 3. Physically disabled persons 4. Persons with mental retardation All of these categories have their own specific in relation to the method of communication and the motility and psychosomatic status. People with these disabilities have the possibility to involve in kinesiology activities in terms of rehabilitation activities, recreational or sport/race activities (Petrinović-Zekan et al, 2005). Rehabilitation activities are a obligation of secondary rehabilitation which includes all people with disabilities. Trough this form of kinesiology activities the cognition of the disability, the remaining capacity and the possibilities of further involvement in the activities is deepening. Only after completing the secondary rehabilitation phase, a person with disability may be included in recreational activities or race activities. Generally, people with disabilities whose disability incurred during their lifetime, continue to participate in activities of competitive character, if they were involved in the training system also before the disability occurred. The competition systems are performed separately considering the type of sport, the category of disability and its specificity. According to scientific research of the World Health Organization, there are in the population of each country about 10% of people with disabilities but only 0,1-0,2% of them go in for kinesiology activities. Therefore it can be concluded that in Croatia are 470 000 people with disabilities, but the number is even higher because of the recently completed War in Croatia. For many years it attempts to systematically monitor the inclusion of people with disabilities into kinesiology activities. That is why in 1964 Zagreb established the Association for sport and recreation for people with disabilities that after the declaration of independence became one of the founder and full member of the Olympic Committee. In 1993 the Association changed the name into Croatian Sports Association of people with disabilities (Croatian Paralympics Committee). The actions of the Croatian Paralympics Committee (CPC) are over the last 4 years characterized by intensive development and progress, by increasing the number of members, achieving of excellent international results, organizing of numerous international competitions, developing new sports and quality cooperating with international and global associations of people with disabilities. So the CPC is a member of International Sport Organisation for the Disabled (ISOD) since 1992, International Stoke Mandeville Wheelchair Sports Federation 1

(ISMWSF) since 1992, International Paralympics Committee (IPC) since 1993, and European Paralympics Committee (EPC) since 1998, and the Croatian Union of Associations for Parsons with Disabilities. Today, CPC consists of 10 national sports associations, 10 countries and 6 cities: - National sports associations: Croatian Blind Sport Association Croatian Table Tennis Association for the Disabled Disabled Croatian Boccia Association Croatian Athletics Association for the Disabled Croatian Sitting Volleyball Federation Croatian Swimming Association for the Disabled Croatian Wheelchair Basketball Association Croatian Ski Association for the Disabled Croatian Tennis Association for the Disabled Croatian Shooting Sport Federation for Disabled - County sports associations: Association of Sport for the Disabled of Koprivnica and Križevci County Association of Sport for the Disabled of Bjelovar and Bilogora County Association of Sport for the Disabled of Brod and Posavina County Association of Sport for the Disabled of Varaždin County Association of Sport for the Disabled of Primorje and Gorski Kotar County Association of Sport for the Disabled of Vukovar and Srijem County Association of Sport for the Disabled of Šibenik and Knin County Association of Sport for the Disabled of Karlovac County Association of Sport for the Disabled of Međimurje County Association of Sport for the Disabled of Zadar County - City sports associations: Zagreb Association of Sport for the Disabled Vinkovci Association of Sport for the Disabled Union of Associations of Sport and Recreation for Parsons with Disabilities. Slavonski Brod Association of Sport for the Disabled Split Association of Sport for the Disabled Bjelovar Association of Sport for the Disabled In association with CPC there are more than 144 sports associations and clubs of people with disability, which are gathering 10 000 people with disabilities. The most active associations are even today related to the capital of Croatia, Zagreb. The beginnings of organized sports are recorded in Zagreb since 1968 trough the activity of the Association for recreation and physical education of people with disabilities. The Association, that changed its name into Association for sport and recreation for people with disabilities in 1977, has 7 members. The first systematically organized competitions at the municipal, national and international levels were the championships in bowling, table tennis and shooting. Until 1998 the Association gathers in Zagreb sport clubs, societies of people with disabilities and also associations that have a social character. In the same year the association changes its name into Sport association of people with disability Zagreb whose members could only be sport clubs and societies that are registered in the City department of General Administration. Today, the CPC is counting 33 members with 830 registered Athletes in different categories of disability 2

(table 1). City and state championships and international competitions maintain regularly: European and world championship in the following activities: athletics, swimming, table tennis, shooting, horseback riding, wheelchair basketball, wheelchair tennis, sitting volleyball, bowling for people with Cerebral Palsy, alpine skiing. In addition, there are also organized competitions in non Paralympics sports: chess, hanging bowling and electronic darts. Table 1. Number of Croatian athletes on Paralympics Games from 2000-2008. Sport Paralympics in Sydney, 2000 Paralympics in Athens, 2004 Paralympics in Peking, 2008 Athletics 7 6 13 Equestrian 1 2 2 Swimming 2 3 4 Table tennis 4 4 2 Shooting 1 2 3 Cycling - - 1 Total 15 17 25 Over the last 10 years in Croatia begins a intensive work with athletes who have disabilities, which is evident trough the excellent results they achieved at international competitions, European and world Championships and the Paralympics Games. Of many medals won by the Paralympics at international competitions, we will mention only some of them: At the Paralympics games in the year 2004 great success achieved Mihovil Španja winning three bronze medals in swimming and Jelena Vuković, winning the bronze medal in Discus Throw. At the world championship for people with disabilities in 2007 in Sao Paulo Marija Iveković has become a world champion and world record holder in triple jump. The success of Paralympics athletes at the Paralympics Games in Peking in 2008 will certainly remain written in golden letters in the history of Croatian sport. Croatia had its representatives in 6 sports athletic, dressage, swimming, table tennis, archery and cycling. The representatives won three gold medals: Antonija Balek two gold medals (shot put and javelin), Darko Kralj (shot put) and Branimir Budetić a silver medal in shot put. There have also achieved a new world and Paralympics records: Darko Kralj in shot put and Antonija Balek in shot put and javelin. The number of quality athletes who are representing Croatia on international competitions is permanent increasing. In 2009, there were 175 Croatian representatives in 19 sports and won 337 medals in junior and senior levels, at the European and world championship they as well won 40 medals. The Croatian Paralympics board was during the year 2010 organizing and conducting performances of Croatian athletes with disabilities on 55 international championships, 5 European and 13 world championships. In Eindhoven at the international championship in swimming for people with disabilities Croatian athletes with disabilities won 6 medals: two gold, two silver and two bronze; Mihovil Španja won 4 medals in 400 m free-swimming and 100m breast stroke, he won gold medals and swam world records, in the discipline 100 m backstroke he was second with a new European record: Kristijan Vincetić 100 m butterfly swimming and Sanja Milojević in 5 km, both won the bronze medal. At the world championship in archery for people with disabilities which was held in Zagreb, Rudolf Petrović won a bronze medal in the discipline of a small calibre rifle 50 m prone position. At the world championship in athletics for people with disabilities in Christchurch in 2011 Croatian athletes with disabilities won 5 medals: Mikela Ristoski won two gold medals in long jump, Marija Iveković won one in discus throw, and two silver medals won Darko Kralj in shot put, Branimir Budetić in pentathlon and Josipa Silvara bronze medal in shot put. 3

Following the results not only of athletes with disabilities but also of many others different ages who daily prove that with persistent and systematic work not only they can achieve good results, but they also can qualitatively change the lives of people living with sport or regular kinesiology and recreation-type activities. HOW TO SUCCESS Of course it's not enough just wish to participate in sport. Croatia has decided to encourage the engagement kinesiological activities of persons with disabilities; especially those that follow are distinguished by their superb sporting achievements. Croatian Paralympics Association works through the activities of national sports federations for people with disabilities, the coach and head of sports, athletes, through the body assembly (Executive Board, Supervisory Board, Ethics Association), bodies of the Executive board (Expert Commission, Commission on Legal Affairs and the statute, the board of Paralympics sports) and through the action of Professional Services (Ciliga et al, 2009). The area of development of sports persons with disabilities the CPC is spending and covering through unities: - Individual programs of special concern - Developmental programs for children and youth - Training of professional staff - New sports The Croatian Paralympics Committee is financiered by the National Budget and from the Croatian Lottery (table 2). Table 2. Financing of Croatian Paralympics Committee from 2004 2010 YEAR 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2004-2010 Regular financial asset 5.034.500 6.967.103 6.267.103 5.567.103 5.567.103 4.500.000 2.565.000 36.467.912 Croatian Lottery 2.612.017 3.259.434 4.438.688 4.301.045 5.027.410 3.973.915 4.230.805 27.843.314 Total from National 7.646.517 10.226.537 10.705.791 9.868.148 10.594.513 8.473.915 6.795.805 64.311.226 Budget Financial supply 3.000.000 1.700.000 4.700.000 TOTAL 7.646.517 10.226.537 10.705.791 9.868.148 13.594.513 8.473.915 8.495.805 69.011.226 Furthermore, Croatian Paralympics Committee in cooperation with its members conducted a series of development programs and sports camps for children with developmental disabilities and youth with disabilities. So the development programs implemented in skiing, athletics, sitting volleyball, swimming, tennis, sports recreation through which children with disabilities provided continuously engage and participate in international and domestic competitions. The need for the engagement of persons with disabilities in recreational and top-level activities as early as possible should be emphasized. This is one of the very important reasons for a simpler inclusion in everyday life of persons with disabilities. As soon as they enrol in regular physical activity, they will be better accepted from the non-disabled population. REFERENCES 1. Petrinović-Zekan, L., Ciliga, D., Trošt, T. i Trkulja-Petković, D. (2005). Computerized search of scientific literature in APA. U: D. Milanović i F. Prot (Ur.), Proceedings Book of the 4th International Conference on Kinesiology «Science and Profession Challenge for the future», Opatija 7-11.09. (str.801-803). Zagreb: Kineziološki fakultet Sveučilišta u Zagrebu. 2. Ciliga, D., Trošt Bobić, T. i Petrinović Zekan, L. (2009). Sport osoba s invaliditetom. Pozvano predavanje. U: F. Gracin i B. Klobučar (ur.), Zbornik radova osme konferencije o sportu Aple-Jadran. Opatija, 4.-6. lipnja, 2009. (str. 230-238). Zagreb: Ministarstvo znanosti, obrazovanja i športa. 3. Ciliga, D. i Omrčen, D. (1994). Organization of sport and recreation for the disabled accessibility of sports facilities. Zbornik radova: Progress in tourism of people with special needs, Krakow, 11-13.11.1994, 157-159. 4

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Engellenen Bireylerin Gözünden Otizm Spektrumu: Çeşitli İşlevlerin Gelişimi için Beden Eğitimi Önerileri Mehmet Ata ÖZTÜRK Marmara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, İstanbul GİRİŞ Yaygın gelişimsel bozukluklar beş farklı alt kategoriye sahiptir (American Physchiatric Association, 2000) ve otizm spektrumu bunların hepsini içine alan, şemsiye bir terim olarak kullanılmaktadır. Bir zamanlar nadiren tanı koyulduğunu gördüğümüz bu durum, günümüzde çocukluk kanseri, diabet, ve down sendromundan daha yaygındır ve zeka geriliğinin ardından en sık rastlanan ciddi gelişimsel bozukluktur (Metzger ve Simpson, 2008). Erken yaşlarda ortaya çıkan belirtilere sosyal iletişim ve sınırlı ilgi ile steryotipik davranışlar ile (Church ve ark., 2000) konuşma güçlüklerinin yanında, zayıf motor beceriler de dahildir ve bu çocuklar sıklıkla sakar ithamına maruz kalabilirler (Dewey ve ark., 2007; Kopp ve ark., 2010). Beden eğitimi ve sporla ilişkili son dönem çalışmalar, otizm spektrumundaki bireylerin hareket becerilerindeki gelişimin, tipik olmayabileceğini ortaya koymaktadır (Green ve ark., 2009; Ozonoff ve ark., 2008; Provost ve ark., 2007; Staples ve Reid, 2010). Motor gelişimdeki aksaklıkların da zayıf bilişsel performans ve davranış sorunlarının ortaya çıkmasında risk faktörü olduğu savunulmaktadır (Diamond, 2000; Piek ve ark., 2008). Fiziksel etkinliklere katılımda da motivasyon eksikliğinin yaygın olduğu ifade edilmektedir (Todd ve ark., 2010). Bu duruma sahip okul öğrencilerinin, tipik gelişim gösteren akranlarına göre okulla ilişkili egzersiz katılımı ve serbest zamanda bedensel etkinliklerinden yararlanma ihtimalleri ve seviyeleri daha azdır (Pan ve ark., 2011; Pan ve Frey, 2006). Beden eğitimi derslerinin bedensel etkinlik davranışlarını değiştirmede sahip olduğu önemli rol Dünya Sağlık Örgütü (2004) tarafından da benimsenmesine karşın, uygulamada birtakım güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu engellerin aşılmasında; ilgili bireylerin yaşadıkları tecrübelerin ne olduğunun kendi sözleriyle irdelenmesi faydalı olabilir. Son on yılda, otizm tanılı bireylerin eğitim sistemi içinde yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerileri nitel araştırma teknikleriyle, kendi bakış açılarından incelenmeye başlanmıştır (ör. Howard ve ark., 2006; Humphrey ve Lewis, 2008; Humphrey ve Symes, 2010; Hurlbutt ve Chalmers, 2002; Ruef ve Turnbull, 2002;). Beden eğitimi alanında ise benzer çalışmalar (Simpson ve ark., 2010) daha sınırlıdır. Bununla birlikte, genel eğitim sisteminde yaşanılan güçlüklerin bazılarının beden eğitimine de yansıması beklenebilir. Alanda çalışan profesyonellerin otizm spekturumdaki kişilerin neler yaşadıklarını kendi ifadeleriyle anlamaları; etkinlik tasarımında, sağlanacak destek hizmetlerinin seçiminde, öğretim tekniklerine karar vermede ve toplamda ders kalitesinin artırılmasında faydalı olacaktır. Bu amaçla; otizm tanılı bireylerin alanyazında paylaştığı eğitsel tecrübeler incelenmiş ve öneriler sunulmuştur. Bütünleştirme Uygulamalarında Arkadaşlık ve Fiziksel Saldırı/Sözlü Sataşma Özel eğitim camiası tarafından da yoğun kabul gören bütünleştirme (kaynaştırma) uygulamaları, beden eğitiminde de son 20 yıl içerisinde özellikle Dr. Martin Block ve arkadaşları tarafından savunulmuştur. 5378 sayılı yasanın 2005 yılında yürürlüğe girmesinden itiberen de, ülkemizde giderek artan oranda uygulanmaya başlamıştır. Hem engelli bireyin eğitsel ve sosyal gelişimine olumlu katkıları, hem de tipik gelişim gösteren akranların farkındalığının artırılmasında olumlu tesiri beklenen bütünleştirme uygulamalarının, otizm spektrumundaki öğrencilerdeki etkisi ilgi çeken bir konudur. Sosyal becerilerdeki gerilik ile fiziksel saldırıya maruz kalma arasında ilişki tespit edilmiştir (Fox ve Boulton, 2005). Sosyal beceri eksikliği sebebiyle saldırıya maruz kalma riskinin artışı, bütünleştirilmiş ortamlarda eğitim alan otizm spektrumunda gençler için de mevcuttur ( Humphrey ve Symes, 2010). Sistematik güç kullanımı olarak ifade edilen (Smith, 2004) fiziksel saldırı (bullying) okuldaki sosyal dışlanmanın anahtar bir göstergesi olarak görülebilir. Bu saldırıların otizm spektrumundaki öğrencilere etkisinin 1400 aile üzerinde incelendiği bir çalışmada (National Autistic Society, 2006), gençlere özgüven tahribatı yaşattığı (>%80), akıl sağlıklarına olumsuz tesiri olduğu (>%60), sosyal beceri ve ilişkilere olumsuz etki yaptığı (>%70) rapor edilmiştir. Bu tacizlerin engellenmesi; mümkün olmadığı durumlarda ise gerçekleşme sayısının düşürülmesi için sosyal desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. 5

Otizm spektrumundaki bireylere sağlanan sosyal desteği inceleyen çok az sayıda çalışma mevcuttur (Humphrey ve Symes, 2010). Bu çalışmalardan birinde Robledo ve Donnellan (2008), otizm spektrumundaki 5 öğrenci ile gerçekleştirdiği çalışmada, başarılı desteğin güven sağlamayı, yakınlığı ve iyi iletişimi içerdiğini tespit etmiştir. Muller ve arkadaşları (2008) da 18 otizmli bireyle derinlemesine mülakat yapmış; etkili sosyal desteğin sosyal anksiteyi azaltmada ve sosyal olarak bağlantıda kalmayı sağlamada önemli bir etken olduğunu gözlemlemiştir. Renty ve Roeyers (2006) daha geniş ölçekli benzer bir çalışma yapmış ve desteğin yaşam kalitesini arttırdığını bildirmiştir. Mevcut incelemede, eğitsel ortamdaki sosyal desteğin otizm spektrumunda yaşantısını sürdüren ergenlere etkilerini inceleyen tek bir çalışma tespit edilebilmiştir. Humphrey ve Symes (2010) ın bu araştırmasına; İngiltere deki 12 okuldan 120 öğrenci (109 erkek, 11 kadın) katılmıştır. Bunların 40 ı otizm spektrumundan, 40 ı disleksiya sahibi, 40 ı da kontrol grubu olarak yeralmıştır. Kırk soruluk Okuldaki Hayatım Çeklisti ve 20 soruluk Sosyal Destek Skalası veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Beni tekmelemeye çalıştı, canımı yakmakla tehdit etti, (emreder edayla) benden para istedi, canımı acıtmaya çalıştı, bana ait birşeyi kırmak istedi, bana vurmaya çalıştı olarak sıralanan taciz kategorilerinin tamamında; ortalama gerçekleşme sıklığı, otizm tanılı grupta anlamlı seviyede yüksek çıkmıştır. Bu grubun aile, sınıf arkadaşları ve diğer arkadaşlar gruplarından daha az destek aldığı ortaya çıkmış ancak öğretmenlerin sosyal desteğinin diğer gruplarla benzer seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bütünleştirme Uygulamalarında Öğrenmeye ve Katılıma Destek Eğitim sistemimizde Asperger sendromu ve yüksek işlevli otizme sahip (bundan sonra AS olarak ifade edilecektir) bireylerin; öğrenme tecrübelerinin geliştirilmesi ve bütünleştirme uygulamalarına katılımlarının artırılması önemli bir konudur. Bu karmaşık ve az anlaşılan bir eğitim alanıdır (Barnard ve ark., 2000; Davis ve Floran, 2004). Humphrey ve Lewis in 2008 yılında yaptığı çalışmaya, dört farklı okuldan,11-17 yaş aralığında 20 AS lı birey katılmış; ve yarı-yapılandırılmış mülakatlarla, öğrenciler tarafından tutulan günlüklerle ve çizimlerle bilgi toplanmıştır. Günlüklerin bir ay boyunca her okul günü tutulması istenmiştir. Günlüklere neler yazılacağını anlatmak için yönlendirme soruları verilmiştir (ör. Bugün okulda hangi güzel şeyler oldu?) Çizimler, çalışmanın başında planlanmamış; ancak duygularının ifadesi olarak katılımcılar tarafından günlüklere kendi istekleriyle çizilmiştir. Tüm bu verilerin ışığında yapılan analizler neticesinde, fenomenolojik çerçeve içerisinde ortaya çıkan analitik temalar, bilgisayarlı nitel analiz programı desteği ile değerlendirilmiştir. Ortaya çıkan temalar ve kategorilerin etkileşimleri görsel bir ilişkiler ağı olarak okuyucu ile paylaşılmıştır. Anlatım kolaylığı sağlayan bu şemanın Türkçe ye uyarlanmış halini Şekil 1. de görebilirisiniz. Tek yönlü oklar bir miktar etkiyi göstermektedir. Çift yönlü oklar ise iki yönlü bir ilişkiye işaret etmektedir. Örnek: Farklı muameleye tabii tutulamama isteği, kişilerin öğretmen ve personelle çalışma durumlarını etkileyebilir. Aynı şekilde, öğretmenler ve personelle çalışmak durumu, bu kişilerin kendilerine farklı muamale yapılmamasını istemelerine sebep olabilir. Şekil 1. Veri Analizinden Elde Edilen Temalar Ağı ve Kategoriler 6

Bu çalışmada kendileri ve AS hakkında olumsuz terimler kullananların farklı olma ve normal olmama nosyonunu ağırlıklı olarak kullandığı ortaya çıkmıştır. Çeşitli katılımcıların verdiği bu tarz ifadelere örnekler aşağıdadır. Bazen öyle ki,beni normal yapın [Otizm konusunda neler hissettiğine atıfla], Aman Allah ım ben bi ucubeyim [Annesi, AS olduğunu söylediğinde tepkisi], Sanki kötü bir beynim var gibi, Zeka özürlüyüm, yani kısmen zeka özürlüyüm, Onlara zihni bir sendromum olduğunu söyledim ve onlar Aha o bir ebleh diye düşündüler. Ortaya çıkan bilgiler, bu bireylerin başkalarının onlar hakkındaki görüşlerinden etkilenebileceğinin ipuçlarını vermektedir. Örneğin katılımcılardan biri okuldaki yılgınlığını şu kelimelerle ifade etmiştir: İnsanların bilmemelerini tercih ederdim çünkü herkes bana farklı davranıyor ve ben farklı davranılmasından hoşlanmıyorum. Sanki eblehmişim gibi farklı davranılmasından hoşlanmıyorum ama Bazılarının buna bakışı böyle, eblehmişim gib;i ve ben bunu gerçekten hiç sevmiyorum, bu gerçekten beni rahatsız ediyor. Bütünleştirme uygulamalarına katılmanın bizzat kendisi, bu bireylerin kafalarındaki normalleşmeye katkıda bulunabilmektedir. Humphrey ve Lewis (2008) tarafından başarılı entegrasyon süreci olarak ifade edilen bu duruma iki katılımcının görüşleri örnek teşkil edebilir. Bazen normal olduğumu düşünüyorum, ben bu otizmle iyi başa çıkıyorum. Sınıfımın en üstündeyim ve baya iyi durumdayım ve önümde iyi bir gelecek var ve kelimem var, çok iyi arkadaşlarım var. Dürüst olmak gerekirse ben iyiyim çünkü mesela varsayın ki bende yok [AS], o zaman tamamen farklı bir kişi olurdum ve hayatım tamamen farklı bir yöne giderdi. Tekrar edersem; yani evet bu durum bende var ve bazen yaptıklarım bazen birilerini üzüyor ama sahip olduğum arkadaşlarım için bu küçük bir bedel ve onların ve benim sahip olduğumuz diğer sorunlar gibi birşey. Ayrıca bana tüm bu bonusları da getiriyor. Sosyal Gariplik Aynı çalışmada (Humphrey ve Lewis, 2008) AS ile ilişkilendirilen özelliklerden olan sosyal gariplik, farklılık durumunun araştırmaya katılan pek çok katılımcı tarafından tecrübe edildiği ortaya çıkmıştır. AS lı bireylerin arkadaş edinme hevesleri ve sosyal iletişimdeki nüansları tam olarak çözememeleri, onları dalga geçme nin kolay hedefi haline getirebilmektedir. Araştırmanın yapıldığı okuldaki bir görevliden nakledilen olay bu duruma güzel bir örnek teşkil edebilir. Kızlardan biri, AS lı delikanlının kız arkadaşı olmak istediğini söyler (dalga geçmek amacıyla). Genç ise bu durumu gerçek zannederek sınıftaki arkadaşlarına onun kız arkadaşı olduğunu ilan eder. Ardından sürekli olarak ilgisini çekmek için çabalar; ta ki kız arkadaş tarafından sözlü saldırıya uğrayana dek. Kendisine niçin bu şekilde davranıldığını anlayamamış, büyük hüsrana uğramış ve üzülmüştür. Aşağıdaki görüşmede de benzer bir durum AS lı bireyin ağzından örneklenmektedir. [İsim veriyor] in yanına oturtuldum; ki muhtemelen oturabilecek en kötü yer orası. Moderatör: Sevmiyor musun onu? Hayır, çünkü bayramdan önce bana makyaj yapmaya çalıştılar. Moderatör: Neden yaptı bunu? Neden bunu yapmak istedi? Bilmiyorum muhtemelen bir kız olduğu için ve yüz makyajını sevmediğinden. Dolayısıyla bir oğlana yapmayı düşündü. İlkinde yaptı ama sonra anladım ki bu yanlış [öğretmeni tarafından uyarıldıktan sonra]. Sonra tekrar yapmak istediğinde karşı koydum. 7

Problem davranışlar Okul çağlarında gözlenen problem davranışların ortaya çıkış sebepleri açıklıkla ortaya konmadığı (işlevsel davranış değerlendirmesi vb. yöntemlerle yapılabilir) ve mücadele yöntemleri için bireye destek verilmediği takdirde, bu davranışlar yetişkinliğe de sarkabilir. Ruef ve Turnbull (2002), bir başka engel grubuyla birlikte, otizmli bireyleri dahil ettiği çalışmasında; problem davranışları yetişkinlikte de sürdüren bireylerle, odak grup çalışması yapmıştır. Yaşları 24-35 arasında değişen, otizm tanılı erkek ve kadınların eşit olarak temsil edildiği çalışmada, odak grup katılımcı sayısı (n=4) özellikle az tutulmuş, böylelikle iletişim güçlüğü yaşayan bireylerin de görüşmeye etkin katılımı teşvik edilmiştir. Problem davranış, zarar verici davranışın engellenmesi için fiziksel müdahaleyle durdurulmak zorunda kalınan hareketler olarak ifade edilmiştir ve son 12-18 ay içerisinde en az bir kere gerçekleşmiş olması, örneklem seçim kriteri olarak belirlenmiştir. Biraz daha detaylı bakılacak olunursa problem davranış; (a) kendine zarar verme (kafayı vurma, ısırma, yenmeyecek cisimleri yutma), (b) fiziksel saldırganlık (başkalarını ısırma, boğazlama, saçını çekme) ve (c) mülke saldırıdır (mobilya, kıyafet ve objelere saldırı, kırma). Yapılan mülakat; iyi ve kötü tecrübeler ile problem davranışlara yönelik sorulan 10 sorunun ardından, nasıl öğrendiklerini ortaya çıkarmayı amaçlayan 4 soru ile sonlanmıştır. Görüşmeler 8091 satırda metne dökülmüş ve 4 kategori ortaya çıkmıştır (bariyerler[%30], çözüm önerileri[%42], uygulamalar[%19], bilgi[%9]). Elde edilen bulgular gösteriyor ki, otizmli bireyin bakış açısına göre problem davranışın sergilenmesine (a) iletişimde yaşanan güçlükler, (b) çevresel olarak sevmedikleri şeyler, ve (c) programlar yol açmaktadır. İletişim sorununun problem davranış sergilenmesine nasıl sebebiyet verebildiği aşağıdaki metinde görülebilir. Bir ofiste, mektup dağıtıma işinde çalışan katılımcı: Bazı tanıdıklarımın benimle sinirli konuştuğunda üzülmem gibi Mesela ben bir mektup getirdiğimde binaları, oda numaralarını bulmada zorluk çekince birine oda numaralarının nerde olduguğunu sorduğumda, ya da görmek istediğim kişi telefonda meşgulse ve benimle konuşamazsa gerçekten üzüldüm ve onlara bağırdım. Bazı iş arkadaşlarım oraya geldi ve polisle ve şirket yöneticisiyle konuştu. Başka bir katılımcı: Şimdilerde ne dediklerini biliyorsunuz; bu davranış bir iletişim. Şimdi buna gerçekten inanıyorum çünkü ben de annem yeniden evlenirken böyle şeyler yapıyordum [saçını yolup yeme hareketini gösteriyor] Üvey babamdan nefret ederdim. Çevresel olarak sevmedikleri şeylerle ilgili geçmiş yıllarda enstitülerde yaşayanların özgürlüklerinin kısıtlanmalarına yönelik sıkıntıları dikkat çekicidir: Orada yaşamayı sevmiyordum çünkü kendi özgürlüğüm var, yoktu. Kendime ait, kendime ait yaşayacak bir yerim yoktu. Ben, ben başka insanların etrafında olmak zorundaydım ve ben başka insanların etrafımda olmasını istemiyorum. Moderatör: Okey Ve sonra iş sahibi olmama izin vermiyorlardı. Dışarı çıkmama ve çalışmama izin vermezlerdi. Kendi kendime işler yapmama izin vermezlerdi. Moderatör: Okey Ben kendi kendime işler yapmak isterdim. Ve onlar özgür olmama izin vermezlerdi ve bu bir bakıma beni çıldırttı. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Moderatör: Evet, dediğini duyuyorum. Ve mesela gidip B. ve G.yi [akrabaları] görmeme izin vermezlerdi, ve bu beni gerçekten kızdırdı. Çünkü eğer canım isterse, yani benimle alakalı sana n luyor, eğer B. ve G.yi görmek istersem bu beni ilgilendirir. Kimse bunu benden alamaz. Moderatör: Yani sen bu tip yerlerde yaşarken, fazla fırsat bulamıyor muydun? Hayır. Hiç [duraklama] özgürlük yoktu. Beni hiç, hiç beni yalnız bile bırakmazlardı. Okumama izin vermezlerdi, hiçbirşey yapmama izin vermezlerdi. Ve bu beni bir bakıma çıldırttı. İnsanların yapmak 8

istediğim şeyleri yapamayacağımı söylemelerini sevmiyorum. Diyorum ki, Hey! Bana ne yapmam gerektiğini söyleme. Sen benim annem değilsin. Ben yetişkin bir erkeğim. Çözüm önerilerine bakıldığında, bu çalışmadaki otizm tanılı bireylerin önerileri dört başlıkta tasnif edilebilir: (a) Yaşam kalitesi, (b) çevresel uyarlamalar, (c) öğrenme ve öğretme, (d) dış destek. Yaşam kalitesi iş, yaşanan yer, rekrasyon ve serbest zaman tercihleri, ve kendi kendine yeterlik olarak ifade edilmekte. Yaşanan yer ve yaşam şekliyle ilgili aşağıdaki paragrafa bakalım. Kendime ait bir yeri olduğu için, kendime ait, ıhhhh, kendime ait bir yerim var, benim bir apartman dairem var. İnsanlarla konuşabiliyorum, çok nazikçe konuşuyorum, ne yapmak istersem yapabiliyorum. Git basket oyna, ağırlık kaldır, ve eskiden bunu yapmama izin vermezlerdi, o yaşadığım [enstitü ismi veriyor] de, ya da [enstitü ismi veriyor], o kokuşmuş yerde... ve [enstitüdeki bir çalışanın ismini veriyor] dişlerini birbirine vurup dururdu ve ben insanların bana neyi yapıp neyi yapamayacağımı söylemesini sevmiyorum. Katılımcıların rekratif ve serbest zaman etkinliklerinin kontrolünün kendilerinde olmasını sevdikleri ortaya çıkmışken, ilişkiler açısından da 3 tema belirmiştir. Bunlar aile, destek personeli ve diğer engelli bireylerle olan ilişkilerdir. Tüm katılımcılar için aile önemli bulunmuştur. Moderatör: O zaman hayallerinden biri ne olurdu? Mükemmel bir yaşam için neyi hayal ederdin? Oh Sadece anne ve babama onları ne kadar sevdiğimi söylemek isterdim Moderatör: Onları geri alabilmek Hayal ediyorum; sadece bir gün, hayatımda sadece bir gün annem ve babam burada olsaydı, herşey daha iyi giderdi. Araştırmacıların nelere odaklanması gerektiği konusunda bir katılımcı otizm tanılı bireylerin beyinlerinin daha iyi anlaşılması ve böylece potansiyellerinin en üst seviyelere taşınmasının sağlanmasını önermiştir. Moderatör: Eğer araştırmacıların bazı soruları incelemesini sağlayabilseydiniz, neyi araştırmalarını isterdiniz? Otizmli kişilerin bulundukları ortama nasıl uyum sağlayabilecekleriyle ilgili sorular. Benim inancım şu ki beynin o kadar büyük bir potansiyeli var ki, bir çözüme, ilaca gerek yok. Sadece gelişmeyi ve hayatımızı değiştirmeyi öğrenebilirsek ve otizmlilerin bunu nasıl becerebileceğini bulabilirsek yeter. Gelişmeye devam etmek ve değişmeye devam etmek; öğrenmek ve adapte olmak Beynin, nasıl desem, en büyük gizem, olağanüstü bir meydan okuma. Alacakaranlık kuşağı gibi; çok iyi anlıyamıyoruz. Biraz daha girebilsek, daha çok öğrenebilsek, bunu kullanarak beynimizi idare edebilsek değişebilmek için gerekli olanları, nasıl adapte olacağımızı bilsek Bu [otizm] çok problem değil çünkü yetersizliğin karşıtı nedir? Kapasite. Otizmli kişilerin problemlerinin karısında, madalyonun tersini çevir ve BUM!, elinde harika şeyler var, yaratıcılık var, üstün zeka var, akıl var Bilgi aktarımı ve öğretim yöntemi tercihleri açısından model olma ve uygulama yapmanın faydası katılımcılar tarafından belirtilmiştir. Moderatör: Sana nasıl öğrettiler? Yani balık tutmayı öğrenmek gibi. Biraz ders aldım, ama çalıştım üzerinde. [Destek personel ismi] bana pek çok şeyi yapmayı öğretti. Sabah nasıl kalkacağımı, duş almayı, dişlerimi fırçalamayı, kapının kilidini açmayı, arabalarla çalışmayı Moderatör: Sana anlattı mı yoksa gösterdi mi? 9

Hayır, gösterdi Pratik uygulama yapmayı seviyorum ve bana birinin göstermesini Otizm Spektrumu ve Beden Eğitimi Otizm spekturumdaki bireylerle çalışanların, bu kişilerin neler yaşadıklarını, onların anlatımıyla anlamalarının; onları tanıma adına önemli olabileceği bu incelemenin başında ifade edilmişti. Beden eğitimiyle ilişkili nitel analiz metinlerine alanyazında nadiren ulaşılabilmektedir. Dolayısıyla buraya kadar; genel eğitim sistemindeki tecrübeler üzerinden, beden eğitiminde faydalanabileceğimiz analitik çıkarımlar yapılmaya çalışılmıştır. Bu kısımda ise Simpson ve arkadaşlarının (2010), 9 yaşında AS tanımı almış ve şu anda 23 yaşında olan bir bireyin beden eğitimi tecrübelerini paylaştığı bir çalışmadan aktarımlar yapılacaktır. Benim için en zor alanlardan biri beden eğitimiydi. Orada, fiziksel şiddete uğradım, dalga geçildim, ve en büyük korkularımla yüzleşmeye zorlandım. Beden eğitimi tecrübelerim çoğunlukla olumsuzdu. Bu olumsuzluk, dersteki pek çok görevin benim için zor olması ve bunları yapmayı denediğim zaman da öğretmenlerimin destek olmaması ve arkadaşlarımın benimle dalga geçmeleriyle ilgili. Ailem benim beden eğitimine katılımım konusunda ciddi endişelere sahip olunca işler daha da güçleşti. En büyük endişeleri dalga geçme, soyunup giyinmem ve fiziksel sakarlığımdı. Ne yazık ki endişeleri sağlam temelliydi çünkü bunlarla ilişkili pek çok sorunlar yaşamıştım. Beden eğitimi öğretmenleri yukarıda ifade edilen tarzda motor sakarlık, derste fazla aktiflik, dikkat vermeme, depresyon gibi duygusal sorunları (Safran ve ark., 2003) beden eğitimi dersini vermede onları zorladığını düşünebilir (Simpson ve ark., 2010). Bu durumun otizm spektrumundaki bireyin beden eğitimi tecrübesi anlamında yansımaları olabilir. Benim aldığım beden eğitimi derslerinin çoğu basitçe oyunlardan ibaretti ve bence hiçbir gerçek eğitsel değeri yoktu. Öte yandan, olumlu açıdan da, gittiğim özel ilkokulda [Özel eğitim veren okul değil, para verilen özel okul anlamında] harika bir beden eğitimi öğretmenim vardı. Engelimin farkındaydı ve beni motive etmek için annemle işbirliği yaptı ve derste zorlandığım anlarda çok olumlu kalmaya devam etti. Aynı zamanda derste dalga geçilmesine asla tolerans göstermezdi, o yüzden bilirdim ki beceremezsem kimse bana gülmeyecekti. O ortamda çok başarılı oldum, çok çabaladım ve öyle çok eğlendim ki oyunları oynamak ve performansımı nasıl artıracağımı öğrenmek istedim. Bu bireylerin eğitsel ortamlardaki öğrenme sürecindeki bunalma sebebiyle anksiyete, depresyon, saldırganlık, ve hiperaktivite sergilediğini biliyoruz (Griffin ve ark., 2006). Ne yazık ki, AS tanılı çocuklar duygusal durumlarını başkalarına göstermede zorluk yaşamaktadır. Bunu gerçekleştiremek de sosyal olarak kabul görmeyen uygunsuz davranışların artmasına sebep olmaktadır (Simpson ve ark., 2010). Okul boyunca gerçekten öğretmenlerimle engelimle ilgili konuşmak istedim. Onlara basitçe sabırlı ve anlayışlı olmalarını, ve ne yapmam istediklerini açıklamalarını isterdim. Bir etkinliğe nasıl katılacağımı bildiğimi, hatırladığımı varsaymamalarını isterdim. Geçmişe dönüp baktığımda gerçekten isterdim; hocalarıma bana nasıl hizmet edebileceklerini söyleyebilmiş olmayı. Yukarıdaki satırlardan, engelin getirdiği bazı özelliklerin, öğretmenler tarafından bilinmemesinin sorun teşkil ettiği ortaya çıkmaktadır. Otizm spektrumundaki bireylerin motor işlev anlamında geride oldukları günümüzde hem eğitimciler hem de araştırmacılar tarafından daha çok farkediliyor (Todd ve Reid, 2006). Her birey farklılıklar göstermekle birlikte, genellikle denge ve koordinasyon gerektiren hareketlerde zorlanma ve genel kas güçsüzlüğü gözlenmektedir (Kurtz, 2008). Kimi zaman öğretmenler bunun farkından olmayabilir, kimi zaman da bireyin kendisi: Karşılaştığım en büyük problemlerden biri, benden bekleneni yaptığımı düşünmemdi. Ortaokula kadar dersteki arkadaşlarım veya antrenörlerim becerilerimin yetersizliğini görmemiş gibiydiler. İşte o zaman [ortaokulda] gelişimimdeki eksikliğin ve karşımda duran mücadelenin farkına vardım. 10

Otizm spektrumundaki bireylerin kendi yaşamlarından verdiği kesitlerden anlaşıldığı üzere, çeşitli gelişimsel engellerin aşılması için yaygın bir destek ağına ve farkındalığa ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun gerçekleşmediği durumlarda bütünleştirme eğitim sisteminden umulan faydalar sağlanamadığı gibi, kişilerin yetişkinlik çağlarına taşınan problem davranışlara ve/veya sosyal bağlantı yetersizliği sergilemelerine de kapı aralanmaktadır. Akran desteğinin sağlanması için stratejiler (örn: Cowie ve Wallace, 2000) ve anlayışın (Gus, 2000) geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Metinlerde ve analizlerde görülmüştür ki bazı AS lı bireyler, toplum tarafından sürekli empoze edilen normal olmama yani anormal olma fikrini benimseyebilmekte; bu da öğrenilmiş çaresizliği akla getirmektedir. Medikal model yaklaşımının sınıflandırma, devletin sağladığı eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanmak için zaruriliği, bu bireylerin bozukluk sahibi (Humphrey ve Lewis, 2008) görülmelerine kapı aralamamalıdır. Model, pragmatik bakış açısıyla; mevcut şartlarda faydalı görülse dahi dikkatli olunmazsa yetersiz ve tehlikeli olabilir. Zira kişi; toplum tarafından bir kere damgalanırsa, bu teşhise göre tanımlanması (beklentilerin bu engeldeki sınırlılıklarla çizilmesi) eğilimi olabiliyor (Molloy ve Vasil, 2002). Bunun yerine bir paradigma kaymasıyla, normallik-anormallik çizgisinden uzaklaşılabilir. Sosyal model benimsenirse; bu bireyler içinde yaşadığımız toplumun bir rengi olarak daha çok kabul görebilir, farkındalık artabilir. Bu renk topluma tanıtılıp başka renklerle kaynaştırılarak yeni ve daha güzel renkler keşfedebiliriz. Bunu yapmazsak da otizm kelimesinin yaptığı çağrışım, Yağmur Adam la sınırlı kalabilir... KAYNAKLAR 1. American Psychiatric Association (2000). Diagnostic and statisical manual of mental disorders (4.baskı). Washington, DC: Yazar. 2. Barnard., J., Prior, A. Ve Potter, D. (2000). Autism and Inclusion: Is it working? London: National Autistic Society. 3. Church, C., Alisanski, S., ve Amanullah, S. (2000). The social, behavioral, and academic experiences of children with Asprgers syndrome. Focus on Autism and Other Developmental Disabilities, 15, 12-20. 4. Cowie, H. ve Wallace, P. (2000). Peer support in Action. London: Sage. 5. David, P. ve Florian, L. (2004). Teaching Strattegies and Approaches for Pupils with Special Educatinal Needs: A Scoping Study. Research Report RR516. Nothingham: DfES. 6. Dewey, D., Cantell, N., ve Crawford, S. G. (2007). Motor and gestural performance in children with autism spectrum disorders, developmental coordination disorder, and/or attention deficit hyperactivity disorder. Journal of International Neuropsychologic Society. 13, 246-56. 7. Diamond, A. (2000). Close interrelation of motor development and cognitive development and of the cerebellum and prefrontal cortex. Child Development, 71, 44-56. 8. Dünya Sağlık Örgütü (2004). Diyet, fiziksel aktivite ve sağlık için küresel strateji. Cenevre Dünya Sağlık Örgütü, Elli yedinci Dünya Sağlık Örgütü Asamblesi. 9. Fox, C. L. ve Boulton, M. J. (2005). The social skills problems of victioms of bullying: self, peer and teacher perceptions. British Journal of Eductional Psychology, 75, 313-38. 10. Green, D., Chapman, T., Pickles, A., Chandler, S., Loucas, T., Simonoff, E., ve ark. (2009). Impairment in movement skills of children with autistic spectrum disorders. Developmental Medicine and child Neurology, 51, 311-316. 11. Gus, L. (2000). Autism: Promoting peer understanding. Educational Psychology in Practice, 16, 461-8. 12. Howard, B., Cohn, E. ve Orsmond, G. (2006). Understanding and negotiating friendships: perspectives from an adolescent with Asperger syndrome. Autism, 33, 489-507. 13. Humphrey, N. ve Symes, W. (2010). Perceptions of social support and experience of bullying among pupils with autistic spectrum disorders in mainstream secondary schools. European Journal of Special Needs Education, 25, 77-91. 14. Humphrey, N. ve Lewis, S. (2008). Make me normal : the views and experiences of pupils on the autistic spectrum in the mainstream secondary schools. Autism, 12, 39-62. 15. Hurlbutt, K. ve Chalmers, L. (2002). Adults with autism speak out: perceptions of their life experiences. Focus on Autism and Other developmental Disabilities, 17, 103-11. 16. Kopp, S., Beckung, E., ve Gilbert, C. (2010). Developmental coordination disorder and other motor control problems in girls with autism spectrum disorder and/or attention deficit hyperactivity disorder. Research in Developmental Disabilities, 31, 350-61. 17. Kurtz, L. A. (2008). Understanding motor skills in children with dyspraxia, ADHD, autism, and other learning disabilities: A guide to improving coordination. London, NJ: Jessica Kingsley. 11

18. Metzger, B. ve Simpson, C. (2008). Quality indicators of applied behavior analysis providers of educational programs for children with autism spectrum disorders: A guide for school district personnel. The Dialog: Journal of the Texas Educational Diagnostician Association, 37, 3-6. 19. Molloy, H. ve Vasil, L. (2002). The social construction of Asperger syndrome: the pathologising of difference? Disability and Society, 17, 659-69. 20. Muller, E., Schuler, A., ve Yates, G. B. (2008). Social challanges and supports from the perspective of individuals with Asperger syndrome and other autism spectrum disabilities. Autism, 12, 173-90. 21. National Autistic Society (2006). B is for bullied. London: NAS. 22. Ozonoff, S., Young, G. S., Goldring, S., Greiss-Hess, L., Herrera, A. M., Steele, J., ve ark. (2008). Gross motor developent, movement abnormalities, and early identification of autism. Journal of Autism and Developmental Disorders, 38, 644-656. 23. Pan, C. Y., Tsai, C. L., Chu., C. H., ve Hsieh, K. W. (2011). Physical Activity and self determined mtivation sale of adolescents with and without autism spectrum disorders in inclusive physical education. Research in Autism Spectrum Disorders. 24. Piek, J. P., Dawson, L., Smith, L. M., ve Gasson, N. (2008). The role of early fine and gross motor development on later motor and cognitive ability. Human Movement Science, 27, 668-81. 25. Provost, B., Heimerl, S., ve Lopez, B. R (2007). Levels of gross and fine motor development in young children with autism spectrum disorders. Physical aand Occupational Theraphy in Pediatrics, 27, 21-36. 26. Renty, J. ve Roeyers, H. (2006). Quality of life in high-functioning adults with autism spectrum disorders: the predictive value of disability and support characteristics. Autism, 10, 511-24. 27. Robledo, J. ve Donnellan, A. (2008). Properties of supportive relationships from the perspective of academically succesful individuals with autism. Intellectual and Developmental Disabilities, 46, 299-310. 28. Ruef, M. B. ve Turnbull, A. P. (2002). The perspectives of individuals with disabilities and/or autism or their lives and their problem behavior. Research and Practice for persons with Severe Disabilities, 27, 125-140. 29. Safran, S., Safran, J., ve Ellis, K. (2003). Intervention ABCs for children with Asperger syndrome. Topics in Language disorders, 23, 154-165. 30. Simpson, C. G., Gaus, M. D., Biggs, M. J. G., ve Williams Jr., J. (2008). Physical education and implications for students with Asperger s syndrome. Teaching Exceptional Children, 42, 48-56. 31. Smith, P. K. (2004). Bullying: recent developments. Child and Adolescent Mental Health, 9, 98-103. 32. Staples, K. L. ve Reid, G. (2010). Fundamental movement skills and autistim soectru disorders. Journal of Autism and Developmental Disorders, 40, 209-217. 33. Todd, T. ve Reid, G. (2006). Increasing physical activity in individuals with autism. Focus on Autism and Other Developmental Disabilities, 21, 167-176. 34. Todd, T., Reid, G., ve Butler-Kisber, L. (2010). Cycling for students with ASD: Self-regulation promotes sustained physical activity. Adapted Physical Activity Quarterly, 27, 226-241. 12

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Sınıf Öğretmenleri İçin Kaynaştırma Sınıfları Beden Eğitmi Derslerinde Otistik Çocuklara Yönelik Kılavuz Figen ERKAYA Ankara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ankara. ÖZET Ferda GÜRSEL Bu çalışmanın amacı otizm bilincini artırmak ve desteklemek için genel eğitim ilköğretim okulları ilk kademesinde kaynaştırma sınıf öğretmenlerine yönelik bir rehber kitap hazırlamaktır. Bu rehber kitapta otizmli öğrencinin bireysel ihtiyaçları üzerinden yola çıkarak, plan dâhilinde hazırlanmış kaynaştırma sınıfları için uygun stratejileriler bulunmaktadır. Bu çalışma farklı kaynaklardan bilgi toplanarak, farklı uygulamaları inceleyerek geliştirildi. Araştırmada otizmi olan öğrenci gruplarıyla çalışan özel eğitim sınıf öğretmenleri, rehber öğretmenleri ve beden eğitimi öğretmenlerine bir anket kullanıldı. Eğitimciler 10 yıllık deneyime sahiptirler. Eğitimcilerin 5 soru için verdiği cevaplar ile rehber kitabın kuvvetli, kuvvetsiz, doğru, yanlış yönleri tespit edilmiştir. Eğitimcilerin bilgileri ve önerileri doğrultusunda kitapçık yeniden ele alınmıştır. Rehber kitaptaki bilgilerin doğruluğunu denetlemek, bilgilerin nerelerde kullanılacağını belirlemek ve eksikliklerinin düzeltilmesi için otizm alanındaki 2 uzman ve 10 öğretmen tarafından gözden geçirilip rehber kitaba son şekli verilmiştir. Rehber kitap erişilebilirlik sağlamak amacıyla kısa bir formatta sunuldu. Öğretmenlerin gerçek deneyimleri sınıf içinde uygulamayı kolaylaştırmak için rehber kitaba ilave edildi. Anahtar Kelimeler: Otizm, Kaynaştırma sınıfları, Beden eğitimi Hanbook for Elementary School Teacher Inclusionary Physical Education for Student with Autism Specturum Disorder ABSTRACT The aim of study is developing an accessible handbook on Student with Autism Spectrum Disorder (SASD) for elementary school inclusionary physical education teachers. The handbook was developed the SASD s individualize needs and has been a appropriate strategies for inclusion class students. Information gathered different resource and investigated different practice as handbook was being developed. In this study questionnaire was used oriented elementary school inclusionary teachers, counselor and physical education teacher that was working with SASD. Educators have 10 years experience. 5 questions responses of teacher have been identified and fixate strong, weak, right, wrong directions of handbook. Handbook has been revised in line with the recommendations of educators and information. In the handbook to check the accuracy of the information, where to use the information to determine, for correction of deficiencies in the field of autism were reviewed by 2 experts and teachers handbook given its final form. Handbook is presented in a format thatshort in order to provide accessibility. Handbook designed so that teachers can read easily. Real experiences add to facilitate the application into the handbook. Key Words: Autism, Mainstreaming class, Physical Education GİRİŞ İnsanlarla ilişki kurmada zorluk çekme, konuşmanın iletişim aracı olarak kullanılmaması, öğrenme ve sosyal becerilerdeki sınırlılık otizmi farklı nedenlere bağlar. Son 10 yıl içinde otizm vakaları artmaktadır. Bu artışın esas nedeninin, vakaların çoğalmasından ziyade, otizm tanısının daha erken ve doğru konulmasından olduğunu düşünülmektedir. Artık otizm toplumda daha çok konuşulmakta ve yazılmaktadır. Otizmli çocukların çok az bir kısmı matematik, müzik ve bellek alanlarında olağanüstü yeteneklere sahiptirler. Böyle bilgiç yetiler nadir çocukta bulunur, ama bunlar otizmli çocukların diğer alanlardaki yetersizliğini gidermediği gibi, onlara normal bir yaşam da sağlayamaz. Otizmli çocukların toplumla bütünleşmeleri ve bağımsız yaşam becerilerini kazanmalarında kaynaştırma programları her geçen gün daha önemli olmaktadır. Kaynaştırma; özel gereksinimli öğrencilere ve/veya sınıf öğretmenlerine destek eğitim hizmetlerinin sağlanması koşuluyla, özel gereksinimli öğrencilerin normal eğitim ortamında eğitim almaları olarak tanımlanmaktadır Kırcaali (3). Kaynaştırma; engeli olan ile engelli olmayanlar arasındaki etkileşimi nicelik ve nitelik yönünden destekler, böylece toplumsal engeller ortadan kalkar ya da en azından azalır ve toplumsal kabulün artmasına yardımcı olur Kaner (2). Kaynaştırma uygulamasının başarılı olabilmesi, sınıf öğretmeninin kaynaştırma uygulamasının gerekliliğine inanmaları, bu konuda çaba göstermelerine, sınıftaki diğer öğrencilerin 13

otizmli öğrenci ve kaynaştırma uygulaması hakkında bilgilendirilmeleri, hazırlanmaları ve hem öğretmen hem de otizmli öğrencinin destek özel eğitim hizmetleri almalarına bağlıdır Batu (1). Geçmiş yıllarda otizmli çocukların tedavisinde genelde oyun tedavisi ve psikoterapi uygulamaları kullanılmaktayken son yıllarda, otizmli çocukların eğitimine daha çok ağırlık verilmeye başlanmış ve planlı bir eğitim ile pek çok beceriyi kazanabilecekleri kabul edilmiştir. Bu rehber kitap, otizmli olan öğrenciler ile ilgili bir bilince sahip olmak için genel bir yaklaşım sağlayacak, öğretmenlerin otizmli çocuklarla çalışırken eksikliğini hissettikleri beceriler üzerinde duracaktır. Bu çalışmanın uygulanması otizmle ilgilenen uzmanların, ilkokul öğretmenlerinin, özel eğitim destek biriminin ve okul yöneticilerinin yakın iş birliğini gerektirmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada sunulacak bilgiler otizmli olan çocukların beden eğitimi dersindeki ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması hususunda sınıf öğretmenlerine yol gösterecektir. Bu alanda Türkiye de hazırlanmış ilk rehber kitap olacaktır. Bu çalışmanın amacı otizm bilincini artırmak ve desteklemek için genel eğitim ilkokullarında yer alan kaynaştırma sınıflarındaki sınıf öğretmenlerine yönelik bir rehber kitap hazırlamaktır. Bu rehber kitap otizmli öğrencinin bireysel ihtiyaçları üzerinden yola çıkarak, plan ve süreçler dâhilinde hazırlanmış kaynaştırma sınıfları için uygun stratejileriler bulunmaktadır. MATERYAL VE YÖNTEM Bu çalışmada çalışma grubu 2 uzman ve 10 özel eğitim öğretmeninden oluşturulmuştur. Veri Toplama AracIarı Rehber Kitap İçerik büyük literatür bulgularının sağladığı bilgilerin ana hatları kullanılarak geliştirildi. Rehber kitabın bölümlerini oluşturmak için ana başlıklar oluşturuldu. Ana başlıklar aşağıdaki gibidir: Giriş Rehber kitabın Amacı Otizm Nedir Otizmin Nedenleri Türkiye deki Yaygınlığı Kaynaştırmanın Önemi Sınıf Öğretmeninin Rolü İşbirliği Yapılabilecek Kişiler Otizmli Öğrencinin Özellikleri Ortak Sınıf Stratejilerine Bakış Kaynaklar Rehber kitapta uzman kişilerin önerilerini yazabileceği bölümleri oluşturmak için kutucuklar bölüm sonlarına eklendi. Rehber kitap erişilebilirlik sağlamak amacıyla kısa bir formatta sunuldu. Öğretmenlerin kolay okuyabileceği şekilde tasarlandı. Gerçek deneyimler ve otizmli kişilerin bakış açıları gibi anlaşırlığı artırmak ve sınıf içinde uygulamayı kolaylaştırmak için ekler ilave edildi. Aşağıda Rehber Kitapta sorunlar ve bunlara çözüm önerileri adı altında sosyal, iletişimsel, duyuşsal, davranışsal sorunları ele alınmış ve sınıf öğretmenine beden eğitimi derslerinde kullanabilecekleri stratejilere örnek verilmiştir. Sosyal Özellikler Ve Sorunları: Öğrencinizin sergilediği sosyal zorlukları nelerdir? Bu öğrencinize yardım etmenizde işe yarayan şeyler nelerdir? Denediğiniz fakat işe yaramayan şeyler nelerdir? 14

Anlama ve algılama ne kadar yüksek ya da düşük olursa olsun otizmli bireyler için sosyal çekingenlik en önemli zorluktur. Araştırmalar onların iletişim kurmaya, sosyalleşmeye ve topluma katılma isteğinde olduklarını göstermektedir. Kaynaştırma sınıflarının bu noktada gereklidir (4). Akranları İle Konuşmayı Başlatma: Çözüm Önerileri: İletişimi ya da konuşmayı başlatma bu öğrenciler için bir hayli zordur. Öğrencinize arkadaşlarını ve yetişkinleri nasıl selamlayacağını öğretin. Arkadaşıyla karşılaştığında ona merhaba denmesi sağlanmalı Günlük yaşamda kullanmasını sağlayın. Değişim İle Başa Çıkmak: Çözüm Önerileri: Eğer günlük okul programında bir değişiklik yapılacaksa bunu önceden belirleyin ve öğrenciyi bu duruma alıştırın. Eğer sizin yerinizi başka bir eğitmen alacaksa bunu öğrenciye günler önceden söyleyin ve bunu sık sık tekrarlayarak onun bu duruma alışmasını sağlayın. Arkadaş Edinme: Otizmli bireyler genellikle çevresindeki kişiler yokmuş gibi davranırlar. Başkalarının farkındalığını kavrayamazlar. Bunun için yalnız oynamayı tercih ederler. Çözüm Önerileri: Ortak ilgileri olan arkadaşlarıyla bir araya getirin. Bu etkinlik arkadaşlıkların kurulmasına yardımcı olur. İkili, üçlü grup oyunları oynatın ki iletişime geçebilsinler. Öğrencinize yakın olun; varlığınızı, sevginizi hissettirin. Duyuşsal Özellikler Ve Sorunları Dokunsal: Bazı otizmli olan öğrenciler dokunulmaya veya farklı dokulara karşı hassas olabilir. Çözüm Önerileri: Anketler Öğrencinize görmediği bir taraftan, arkasından yaklaşmaktan kaçının. Eğer öğrenciniz dokunulmaktan hoşlanmıyorsa, dokunmaktan sakının. Öğrencinizin elleriyle farklı dokulara yavaş yavaş dokunmasını sağlayın. Öğrencinizin ne tür dokulara karşı hassasiyeti olduğu hakkında ailesinden bilgi edinin ve onlarla karşı karşıya gelmesine engel olun. Eşofmanlarını akşamdan hazırlayın. Unutulması durumunda o çalışma iptal olabilir. Yeni bir ayakkabı ve eşofmana yavaş yavaş alıştırın. Uzmanlar için anket o o o Profesyonel görüşünüze göre, rehber kitabı yararlı buldunuz mu? Rehber kitabın formatının okunmasını anlaşılmasını kolay buldunuz mu? Size göre öğretmenler kendi sınıflarında öğrencilerle önerilen stratejilere başvuracaklar mı? 15

Veri Toplama o o Bu rehber kitabının zayıf noktaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu rehber kitabını düzeltmek için neler yapılabilirdi? Öğretmenler için anket o o o o o Rehber kitabı yararlı buldunuz mu? Rehber kitabın formatının okunmasını anlaşılmasını kolay buldunuz mu? Size göre öğretmenler kendi sınıflarında öğrencilerle önerilen stratejilere başvuracaklar mı? Rehber kitabı inceledikten sonra otizmli öğrenciler hakkında yeni olarak ne öğrendiniz? Bu rehber kitabı düzeltmek için ne yapılabileceğini düşünüyorsunuz? Bu çalışmada otizmle ilgili çeşitli kitaplardan, kaynaklardan bilgi toplandı, farklı uygulamalar incelendi, uzman görüşleri alınarak rehber kitap hazırlandı. Araştırmada otizmi olan öğrenci gruplarıyla çalışan özel eğitim sınıf öğretmenleri, rehber öğretmenleri ve beden eğitimi öğretmenlerine yönelik 5 soruluk bir açık uçlu sorulardan oluşan anket Wherry (5) kullanıldı. Anket sonucu elde edilen bulgular dayanak olarak kullanıldı. Rehber kitaptaki bilgilerin doğruluğunu denetlemek, bilgilerin nerelerde kullanılacağını belirlemek ve eksikliklerinin düzeltilmesi için otizm alanındaki 2 uzman ve öğretmenler tarafından gözden geçirilip yeniden tasarlandı. Rehber kitabın analizi online bir sistemle ve elden dağıtılan anket yoluyla yapılmıştır. Rehber kitapta okul bünyesinde ve okul dışındaki çalışanların doldurması için boş kutucuklar belirlendi. Böylece rehber kitabı okuyan kişi boşlukları doldurarak kitabın bir sonraki öğretmenlere farklı alanlardaki bilgilerin genişleyerek ulaşması beklenmektedir. Böylelikle uygulanan sınıf stratejilerinden hangisinde başarılı hangisinde başarısız olunduğu bilinebilecektir. Uzman Gözden Geçirme Rehber kitabın uzman incelemesi ilk aşamada yapılmıştır. Uzmanlar, otizm alanında uzmanlıklarına göre seçilmiştir. Bu proje için düşünülen uzmanların ölçütleri şunlardır: (a) bu alanla ilgili düşünce ve tutumları (b) asgari bu alanda 7 yıllık deneyim (c) otizm alanındaki güncel bilgileri. Uzman kişilerin incelemelerinden sonra aldığımız geri bildirimler neticesinde düzeltmeler yapılmıştır. Uzman yorumcularla bir e-posta bildirimi üzerinden Mart 2010 tarihinde temasa geçilmiştir. Rehber kitabın bir taslağı, izin yazısı ve anketle birlikte araştırma projesinin kısa bir açıklaması postalanmıştır. Katılımcılara rehber kitabı gözden geçirmeleri için 2 hafta süre verilmiştir. Anket rehber kitabın eksiklerini gidermek ve doğruluğunu ispatlamak için açık uçlu sorulardan oluşturulmuş Wherry (5). Ankette uzmanların deneyimlerinden bahsetmeleri de istenmiştir. Öğretmen Gözden Geçirme Rehber kitabın uzman incelemesi ilk aşamada yapıldı. Bu projenin değerlendirmesinde özel eğitim öğretmenleri, sınıf öğretmenleri, beden eğitimi öğretmenleri ve rehber öğretmenler gönüllü oldu. Toplamda araştırmaya 9 özel eğitim öğretmeni, 1 beden eğitimi öğretmeni, 2 rehber öğretmeni katılmıştır. Katılımcılar bu alandaki deneyimlerine, bilgilerine, düşünce ve tutumlarına göre seçildi. Öncelikle araştırmayla ilgili bir izin yazısı hazırlandı. Rehber kitabın bir taslağı oluşturuldu. Rehber kitapla ilgili konularda katılımcıların cevaplandırması istendiği bir anket oluşturuldu. Hazırlanan bu kaynaklar, katılımcıların bazılarına bir e-posta bildirimi üzerinden ve bazılarına ise elden vermek yoluyla katılımcılarla temasa geçildi. Rehber kitabı incelemeleri ve anketi cevaplandırmaları için katılımcılara belirli bir süre verildi. Anket, rehber kitabın eksiklerini gidermek ve doğruluğunu ispatlamak için açık uçlu sorulardan oluşturulmuştur Wherry (5). Veri Analizi Betimsel istatistik kullanılmıştır. BULGULAR Bu bölümde, otizmli öğrenci okul müdürü ve bir özel eğitim öğretmeni, çalışmaya uzman olarak katılmıştır. Diğerleri 8. sınıf öğretmeni 2 rehber öğretmenler ve 1 beden eğitimi öğretmenlerinin incelediği kılavuz kitapçık hakkındaki görüşleri betimsel olarak tanımlanmıştır. 16

Eğitimcilerin deneyimleri ortalama 9 yıldır. Eğitimcilerin 5 soru için verdiği cevaplar ile kılavuz kitabının kuvvetli, kuvvetsiz, doğru, yanlış yönleri ve tespit edilmiştir. Bu tespitler ve eğitimcilerin bilgileri ve önerileri doğrultusunda kitapçık yeniden ele alınmıştır. Uzmanların geri bildirimleri açık uçlu olarak istenmiştir. Otizm Alanındaki Uzmanların Yorumları Özetler: İki uzmanın Rehber kitabını yararlı buldunuz mu? sorusuna olumlu cevap vermişlerledir. Bu alanda hiç bilgisi olmayan sınıf öğretmenlerine rehberlik yapacak nitelikte olduğunu belirtmişlerdir. Uzmanların ikinci soruya Rehber kitabın formatının okunmasını anlaşılmasını kolay buldunuz mu? olumlu cevap vermişlerdir. Kitabın anlaşılır olduğunu, anlatımının açık ve anlaşılır olduğunu belirtmişlerdir. Uzmanlar 3. Soruya Size göre öğretmenler kendi sınıflarında öğrencilerle önerilen stratejilere başvuracaklar mı? uzmanlar olumlu yanıt vermişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin bu stratejileri uygularken kendi stratejilerini de geliştirebileceklerini belirtmişlerdir. Bu arada örneklere özellikle beden eğitimi dersleri içinde yer verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Uzmanlar 4. Soruya Bu rehber kitabının zayıf noktaları hakkında ne düşünüyorsunuz? resim kullanımının kitabın anlatım gücünü destekleyeceğini, yazım hataları olmasını kitabın zayıf yönleri olarak belirtmişlerdir. Bazı stratejilerinde kaynaştırma sınıflarında işlemeyeceğini belirtmişlerdir. Uzmanlar 5. Soruya Bu rehber kitabını düzeltmek için neler yapılabilirdi? sorusuna resimli açıklamalar konulabilir, beden eğitimi için yeni stratejilere ihtiyaç var, yazım dili yeniden düzenlenmeli, kaynaştırma stratejilerine daha çok vurgu yapılabilir, bazı çok teknik bilgiler var bunların çıkarılması daha uygun olabilir şeklinde yanıtlamışlardır. Otizm Alanındaki Öğretmenlerin Yorumlarının Özetleri: On iki özel eğitim ve rehber eğitiminin ilk soruya rehber kitabını yararlı buldunuz mu? 10 öğretmen içeriğin yararlı, 2 öğretmen içeriğin yararsız olduğunu belirtmiştir. Engelli bireyler ile çalışan daha öncesinde azda olsa bilgi düzeyi olan öğretmenler için toparlayıcı olmuş. Ama hiç bilmeyenler için biraz daha açıklayıcı olabilirdi. Daha önce yaşantısında ya da eğitiminde engelli bireylerle birlikte olanlar için çok toparlayıcı olmuş. Soruya olumsuz cevap verenler ise içeriğinin bir kez daha gözden geçirilerek kaynaştırma bilgilerinin biraz daha genişletilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Uzmanların ikinci soruya Rehber kitabının formatının okunmasını anlaşılmasını kolay buldunuz mu? 2. soruya 9 öğretmen olumlu, 3 öğretmen olumsuz yanıt vermiştir. Kitabın anlaşılır olduğunu, anlatımının açık ve anlaşılır olduğunu kolay takip edilebilir olduğunu belirtmişlerdir. Anlatım bozukluğu olan yerler var ama kitap genel anlamda açık ve anlaşılır bir dille yazılmış. Üç uzman ise açıklamaların daha uygulamaya yönelik olması gerektiğini ve içeriğin bir kez daha belirlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Üçüncü soruya Size göre öğretmenler kendi sınıflarında öğrencilerle önerilen stratejilere başvuracaklar mı? sorusuna 8 öğretmen olumlu, 3 öğretmen olumsuz yanıt vermiştir. Sınıf öğretmenlerinin bu stratejileri uygulaya uygulaya bu stratejilere alışacaklarını ifade etmişlerdir. Bazı stratejilerin kaynaştırma ortamlarında uygulanmasının zor olduğunu belirtmişlerdir. Hayır diyen öğretmenler, ise uygulamada bu stratejilerin öğretmenler tarafından uygulanamayacağını belirtirler. Örneklerle stratejilerin açıklanmaya ihtiyacı var diye görüş belirtmişlerdir. Dördüncü soruya Bu rehber kitabı okuduktan sonra yeni olarak neler öğrendiniz? sorusuna 5 öğretmen olumlu, 7 öğretmen olumsuz yanıt vermiştir. Bir öğretmen yaygın gelişimsel bozukluğun bir çeşidini öğrendiğini söylerken, diğerleri ise genel olarak rehberde bildiği konular yer almasına karşın, sınıf öğretmenleri açısından yararlı olacağını ifade etmişlerdir. Diğer yedi öğretmen ise özel eğitim öğretmeni için yeni bir şeyin olmadığını belirtmiştir. Beşinci soruya Bu rehber kitabını düzeltmek için neler yapılabilirdi? sorusuna içerik yeniden yazılmalı, resimli açıklamalar konulabilir, beden eğitimi için yeni stratejilere ihtiyaç var, yazım dili yeniden düzenlenmeli, kaynaştırma stratejilerine daha çok vurgu yapılabilir, bazı çok teknik bilgiler var bunların çıkarılması daha uygun olabilir şeklinde yanıtlamışlardır. KAYNAKLAR 1) Batu SE. Kaynaştırma, destek hizmetler ve kaynaştırmaya hazırlık etkinlikleri. Özel Eğitim Dergisi, 2000, 2(4), 35-45. 2) Kaner S. Özel eğitime giriş dersinin, öğretmen adaylarının zihinsel engellilere yönelik tutumlarına etkisi. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Dergisi, 2000, 1(1), 32-43. 3) Kırcaali-İftar G. Özel eğitimde kaynaştırma. Eğitim ve Bilim, 1992, 16, 45-50. 4) Muller E, Schuler A and Yates GB. Social challenges and supports from the perspective of individuals with asperger syndrome and other autism spectrum disabilities. The National Autistic Society: Sage Publications, 2008, 12(2), 173-190. 5) Wherry AM. Development of a handbook for Elemantary School Teachers addressing Awereness and Inclusionary Practices for Students with Autism Specturum Disoerders. Doctoral thesis. Alliant International University 2009. 17

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Görme Engelli Elit Haltercilerin Benlik Saygısı Düzeylerinin Belirlenmesi Tamer KARADEMİR 1, Erkan ÇALIŞKAN 1, Enver DÖŞYILMAZ 1, Mahmut AÇAK 2 1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Kahramanmaraş, Türkiye. 2 İnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Malatya. ÖZET Bu çalışma, elit seviyedeki görme engelli halter sporcularının benlik saygılarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya 16-23 Ekim 2010 tarihleri arasında Kahramanmaraş ilinde düzenlenen 5. Dünya Görme engelliler halter şampiyonasında yarışan sporcular dahil edilmiştir. Çalışmaya yaş ortalaması 32.01± 8.37 olan ve gönüllü olarak katılmak isteyen 11 ülke sporcusundan 41 erkek 11 kadın toplam 52 sporcu katılmıştır. Araştırma grubunu oluşturan sporculara benlik saygısı değerlerini ölçmek için Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve sosyo demografik bilgi alma formu İngilizce ve ülkelerin kendi dillerine tercüme edilmiş şekli ile uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre yaş ve eğitim düzeyi değişkenlerine bağlı olarak görme engelli haltercilerin benlik saygı düzeylerindeki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunurken (p<0.05), cinsiyet ve spor yaşı değişkenlerinin benlik saygı düzeylerine anlamlı etki etmediği sonucuna ulaşılmıştır (p>0.05). Araştırmadan elde edilen diğer bir bulguya göre, şampiyonaya katılan farklı ülke sporcularının benlik saygı düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmiştir. Sonuç olarak, görme engelli sporcuların benlik saygısı puan ortalamaları yüksek bulunmuştur. Görme engelli sporcuların bir gruba ait olma ve yaptıkları spor ile kendilerini o gruba kabul ettirebilmelerinin güven duygularını arttırdığı, bunun da sporcuların kendileri ile ilgili algılamalarına olumlu yansımalar sağlayarak benlik saygılarını pozitif yönde etkilediğini söylemek mümkündür. Anahtar kelimeler: Benlik saygısı, Görme engelli, Halter Determination of the self-esteem levels of visually impaired elite weight lifters ABSTRACT The purpose of this research is to evaluate the self-esteem levels of the visually impaired weight-lifters. The participants of the study included athletes who competed in the 5th World Visually Impaired Weight-Lifting Championship held in Kahramanmaras on 16-23 October 2010. The participants are 52 volunteering athletes aged 32.01± 8.37, with 41 male and 11 females, from 11 different countries. In order to measure the self-esteem levels of the participating athletes, Rosenberg Self-Esteem Scale and Personal Information forms were used in English and in the languages of the countries. The findings revealed that the self-esteem levels of visually impaired athletes differ statistically significantly by age and education variables (p<0.05), whereas gender and sports age variables did not have a significant effect on self esteem levels (p>0.05). Another finding of the research shows that there is a statistically significant difference between the self esteem levels of the athletes participating the championship from different countries. As a result, the self-esteem mean scores of the visually impaired athletes were found high. It is possible to conclude that for the visually impaired athletes to belong to a group and to make themselves accepted by that group thanks to the sport they practice increases their sense of confidence, which affects their self-esteem positively by causing positive reflections on athletes selfperceptions. Keywords: Self-esteem, visually impaired, weight-lifting GİRİŞ Görme engelli çocukların doğumundan itibaren ve gelişim evreleri boyunca devam eden bireysel özellikleri ailelerin, çevrenin, akranlarının veya içinde bulunduğu toplumun tutum ve davranışına paralel olarak bazı farklılıklar göstermekte olup benlik kavramlarının olumlu veya olumsuz gelişimini etkileyebilmektedir. Çünkü benlik, bireyin gelişimi süresince, fiziksel, psikolojik ve toplumsal etmenlerin etkileşimi sonucunda ortaya çıkar (20). Genel anlamda benlik saygısı, bireyin kendisine yönelik tutumları (31), kişilik özellikleri, çevresindeki kişilerin bireye yönelik davranışları ve tutumlarını değerlendirmesi ve kişinin kendisiyle ilgili olması (9) sonucunda ulaştığı kişisel değerlilik duygusu olarak ele alınmaktadır. Bütüncül bir yaklaşım sergileyen Leary ve ark (26) na göre ise benlik saygısı, bireylerin kendileriyle ilgili hem bilişsel hem de duygusal tüm değerlendirmeleri içermektedir. 18

Benlik saygısı, bireyin yakın çevresindeki diğer insanlarla gerçekleştirilen karşılaştırmalardan, başkalarının kendisine yönelik tutumlarından derin bir biçimde etkilenebildiği için birey, başkalarının değerlendirmelerini kendi benlik saygısının bir parçası olarak algılayabilmektedir. Diğer taraftan Rosenberg (31), önem verilen alanlar ve özelliklerin benlik saygısını etkileyen etmenlerden biri olduğunu belirtmektedir. Ancak, birey herhangi bir alana ya da özelliğe değer vermiyorsa, diğer bir deyişle bu alan bireyin psikolojik merkezinde değilse, bu alan ya da özellik bireyin benlik saygısını etkilemeyecektir. Bunun yanında Rosenberg (31), bireylerin yaşadıkları başarı ya da başarısızlıklarını algılama biçiminin benlik saygısını etkileyen diğer bir etken olduğunu belirtirken; Guindon (22), bireylerin yeterliklerinin ve başarılarının benlik saygısı kavramının ayrılmaz birer parçası olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında, bireylerin başarılarını kendi davranışlarının bir sonucu olarak açıklaması da benlik saygısını olumlu yönde etkileyebilmektedir (14). Tüm bunlar bir arada değerlendirildiğinde başarılı performans sergileyebilecek yeterliliklere sahip bireylerin benlik saygıları da yüksek olacaktır. Bireylerin sahip oldukları standartları ve bu çerçevede elde etmiş oldukları başarıları hakkındaki yorumları da benlik saygısında önemli bir etken olabilmektedir. Sahip oldukları standartlarıyla başarılı performanslarını zorlanarak elde etmiş olan bireyler bu süreçte kendilerine acımasızca davranabildikleri için benlik saygılarında bir düşüş yasarlar. Kendilerinden çok büyük beklentileri olmayan ya da standartları çerçevesinde kazandığı başarılarını benlik saygılarına referans olarak alan bireyler ise yüksek bir benlik saygısına sahiptirler (7). Sonuç olarak, bireyin kendisini beğenmesi ya da beğenmemesi elde edilmiş başarılar sonucunda oluşmayabilir. Çünkü Bandura (7) ya göre insanlar, yüksek benlik saygısından daha çok üstlendikleri bir görevi başarılı bir biçimde yapmaya ihtiyaç duymaktadırlar. Benlik kavramının oluşmasında ve gelişmesinde en önemli faktörlerden biri de çocuğun aile ortamıdır. Ailelerin çocuğun görme engelline karşı gösterdiği tutumun benliğin gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğu söylenebilir. Görme engelli çocuğun yetersizliğinin aile tarafından reddedilmesi veya aşırı korumacı tavırların gösterilmesi çocuğun benlik gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu belirtilmektedir (6, 15). Sporun ve fiziksel birçok aktivitenin kişiler üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra ruh sağlığı açısından yararları da bilinmektedir. Son yıllarda yetişkinlerde yapılan çalışmalarda fiziksel etkinliklerin kendilik algısı, yaşıt ve anne-baba ilişkileri, akademik başarı üzerinde olumlu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir (17, 34). Fiziksel aktivitenin gençlerin kendilerini daha sağlıklı ve formda hissetmelerinin yanı sıra, şimdiki ve ileri yaşlarındaki beden sağlıkları açısından da yararlı olduğu bildirilmiştir (1, 27). Spor ve fiziksel etkinliklerle stres, kaygı ve depresyon düzeyi arasında ters orantılı; benlik saygısı ve kendilik algısı ile doğru orantılı bir ilişki olduğu bulunmuştur (10). Ayrıca düzenli egzersiz yapan ergenlerin anne-babalarıyla daha az çatışma yaşadığı, daha az depresif belirti ve akademik başarılarının ortalamanın üstünde olduğu belirtilmiştir (18). Sporun bilinen bu olumlu etkileri kimi zaman psikolojik hastalıkların tedavisinin bir parçası durumuna gelmesini sağlamıştır (19, 25). Ekeland ve ark (13) fiziksel etkinliklerin çocuk ve ergenlerde benlik saygısı ve davranış sorunları üzerinde olumlu etkisinin olduğunu belirtmiştir. Beden eğitimi ve spor faaliyetleri ile fonksiyon kaybına uğramış engelli birey fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yapısıyla bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kendisi ve toplumu ile barışık ve bütünleşmiş bir biçimde yaşam sürmesine katkı sağlayabilmektedir. Dolayısıyla spor, engelli birey için önemli bir etkinliktir. Engelli bireyin yapacağı sporun olumlu etkileri engelli kişinin kendisine, ailesine, iş çevresine ve topluma doğrudan yansımaktadır (23). Kişinin toplum, aile ve iş çevresiyle iletişim kurma becerisi yaşam kalitesini de beraberinde getirecektir. Engel türü ne olursa olsun hareket etme, egzersiz yapma, sportif etkinliklere katılma bireye haz vermekte, hareket etmekten duyulan hazda bireyin yaşam motivasyonunu artırmaktadır (5). Sporun, disiplin, güven, rekabet ve arkadaşlık hislerini uyandırarak sağladığı sosyal ve psikolojik faydalar; ferde toplumla kaynaşma, faydalı olabilme imkanı verdiğinden, özürlüler açısından fiziki faydalarından daha da önemlidir (32). Engellilerde fiziksel etkinliklere katılmanın faydalarını felsefi açıdan değerlendiren yazarlar daha çok duygusal gelişim ve psiko-motor gelişime katkılarını vurgulamaktadırlar (5). Sportif faaliyetler özellikle engelli öğrencinin psiko-motor (denge, kuvvet, sürat, esneklik, fiziksel uygunluk) becerilerini olumlu yönde geliştirdiği, onların yapıcı, yaratıcı ve üretici olmasını sağladığı söylenebilir (2). Yapılan araştırmalar, engelli bireylerin öğrenme, uyum sorunlarının büyük bir kısmının beden eğitimi ve spor etkinlikleriyle telafi yoluna gidildiği ve araştırmalar sonucunda; engel durumu ne olursa olsun bu 19

bireylerin birçok işlerde buna spor etkinlikleri de dahil, normallerden daha başarılı, toplumsal kurallara daha istekli uyan, sosyal ve uyumlu davranışlar gösterdikleri gözlenmiştir (3). Bu çalışma, farklı ülkelerde halter sporu ile uğraşan görme engelli sporcuların bazı demografik değişkenlere bağlı olarak benlik saygısı düzeylerinin nasıl şekillendiğini ortaya koymak ve bundan sonra yapılacak araştırmalara ışık tutmak amacıyla yapılmıştır. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırmaya 16-23 Ekim 2010 tarihleri arasında Kahramanmaraş ilinde düzenlenen 5. Dünya Görme engelliler halter şampiyonasında yarışan sporcular dahil edilmiştir. Çalışmaya yaş ortalaması 32.01± 8.37 olan ve 11 ülkeden (Türkiye, Ukrayna, Trinidad Tobago, Rusya, Japonya, Malezya, İran, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Venezüella ve Brezilya) gönüllü olarak katılmak isteyen 41 erkek 11 kadın toplam 52 sporcu katılmıştır. Anketleri doldurturken kafile başkanları ve takım antrenörlerinden izin alınmıştır. Araştırma grubunu oluşturan sporculara benlik saygısı değerlerini ölçmek için Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve sosyo demografik bilgi alma formu İngilizce ve ülkelerin kendi dillerine tercüme edilmiş şekli ile uygulanmıştır. Çalışma deseni olarak, kişilerin karakteristikleri, geçmişleri veya şimdiki davranışları hakkında bilgi edinmeyi ve betimlemeyi amaçlayan tarama (survey) metodu kullanılmıştır. Veri Toplama Araçları Veri toplama aracı olarak anket yöntemi seçilmiş ve şu ölçekler kullanılmıştır: 1. Sosyo-demografik veri toplama formu: bu formda, 5 ayrı (yaş, cinsiyet, eğitim durumu, spor yaşı ve ülke ) değişkene ait soru yer almaktadır. 2. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (Rosenberg s Self Esteem Scale (RSES)); 1965 yılında Rosenberg tarafından geliştirilmiştir (31). Türkiye deki geçerlilik ve güvenirlik çalışması 1986 yılında Çuhadaroğlu (12) tarafından yapılmıştır. Altmış üç maddeden oluşan ölçeğin 12 alt ölçeğinden, araştırmada sadece benlik saygısını ölçen birinci alt ölçek kullanılmıştır. Benlik Saygısı Alt Ölçeğinde, Guttman ölçüm şekline göre düzenlenmiş on madde yer almaktadır. Her ifade 4 lü Likert tipi (çok doğru, doğru, yanlış, çok yanlış) seçenekler içermektedir. Olumlu ve olumsuz yüklü maddeler ardışık olarak sıralanmıştır. Ölçeğin kendi içindeki değerlendirme sistemine göre denekler 0 ile 6 arasında puan almaktadırlar. Sayısal ölçümlerle yapılan karşılaştırmalarda benlik saygısı yüksek (0 1) puan, orta (2 4) puan, düşük (5 6) puan olarak değerlendirilmektedir (12, 29). Verilerin Analizi Araştırmaya katılan toplam 52 görme engelli sporcudan anket yöntemi ile elde edilen veriler, SPSS paket programı kullanılarak aşağıdaki istatistiksel analizler yapılmıştır: BULGULAR 1. Ölçeğin güvenirliği için yapılan analizde, Cronbach-Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.69 bulunmuştur. 2. Örneklemin, demografik değişkenlerine göre dağılımını ortaya koymak amacıyla frekans ve yüzdelik hesaplamalar yapılmıştır. 3. Ölçekten alınan puanların bağımsız değişkenlere bağlı farklılaşma düzeyini değerlendirmek için; ikili karşılaştırmalar Mann Whitney U testi, ikiden fazla grup ortalamalarının değerlendirilmesi Kruskall Wallis testi ile çözümlenmiştir. Gruplar arasında fark anlamlı bulunduğunda farkın kaynağını bulmak için Mann Whitney U testi kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık derecesi Alpha (α) yanılma düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Araştırmaya katılan örneklem grubunun demografik değişkenlerine ait bilgileri ve yapılan istatistiksel karşılaştırmalar aşağıda tablolar halinde sunulmuştur. Buna göre; araştırmaya katılan sporcuların yaşları 18 ile 55 arasında değişmekte olup yaş ortalamaları 32.01 + 8.37 olarak belirlenmiştir. 20

Tablo 1. Araştırma Grubunun Yaş Dağılımı Yaş n % 25 ve altı 18 34.6 26 ve üzeri 34 65.4 Toplam 52 100.0 Araştırma grubunun % 34.6 sı 25 ve altı grubu yaşta, % 65.4 nün ise 26 ve üzeri yaş grubunda yer aldığı tespit edilmiştir. Tablo 2. Araştırma Grubunun Cinsiyet Dağılımı Cinsiyet n % Erkek 41 78.8 Kadın 11 21.2 Toplam 52 100.0 Araştırma grubunun % 78.8 inin erkek, % 21.2 sinin kadın sporcular olduğu belirlenmiştir. Tablo 3. Araştırma Grubunun Eğitim Durumu Dağılımı Eğitim Durumu n % İlkokul 6 11.5 Ortaokul 16 30.8 Lise 17 32.7 Üniversite 13 25.0 Toplam 52 100.0 Araştırma grubunun % 11.5 inin ilkokul, % 30.8 inin orta okul mezunu, % 32.7 sinin lise mezunu ve % 25.0 nin üniversite mezunu olduğu belirlenmiştir. Tablo 4. Araştırma Grubunun Spor Yaşı Dağılımı Spor yaşı n % 1-5 yıl 18 34.6 6-10 yıl 16 30.8 11 + 18 34.6 Total 52 100.0 Araştırma grubunun % 34.6 sının 1-5 yıldır, % 30.8 inin 6-10 yıldır, % 34.6 sının 11 ve üzeri yıldır halter sporu ile uğraştıkları belirlenmiştir. Tablo 5. Araştırma Grubunun Yaş Değişkenine Göre Analiz Sonuçları Benlik Saygısı * P<0.05 Yaş N x Ss U P 25 yaş ve altı 18 2.05 1.05-2.053.040* 26 ve üzeri 34 1.52 1.30 Araştırma grubunun yaş değişkenine göre benlik saygısı düzeyleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Z=-2.053; p<0.05). 21

Tablo 6. Araştırma Grubunun Cinsiyet Değişkenine Göre Analiz Sonuçları Benlik Saygısı Cinsiyet N x Ss U P Erkek Kadın 41 11 1.73 1.63 1.30 1.02 -.163.871 Araştırma grubunun cinsiyet değişkenine göre benlik saygısı düzeyleri Erkek grubun benlik saygısı düzeyleri ( x (Erkek)=1.73) kadınlara göre ( x (Kadın)=1.63) daha düşük görünmesine rağmen aralarındaki bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı tespit edilmiştir (Z= -.163; p>0.05). Benlik Saygısı *P<0.05 Tablo 7. Araştırma Grubunun Eğitim Durumu Değişkenine Göre Analiz Sonuçları Eğitim Durumu N x Ss X 2 P Fark İlkokul (1) Ortaokul (2) Lise (3) Üniversite (4) 6 16 17 13 2.33 2.25 1.52 1.00 1.03 1.65.87.70 8.354.039* 1-4 2-4 3-4 Araştırma grubunun eğitim durumu değişkenine göre benlik saygısı düzeyleri arasında fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (X 2 = 8.354; p<0.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan ikili karşılaştırmalarda, üniversite mezunu ile ilkokul, ortaokul ve lise mezunları arasında fark olduğu tespit edilmiş diğer grupların birbirleri arasında fark bulunmamıştır. Tablo 8. Araştırma Grubunun Eğitim Durumu Değişkenine Göre Analiz Sonuçları Spor Yaşı N x Ss X 2 P Benlik Saygısı 1-5 yıl 6-10 yıl 11 + yıl 18 16 18 2.00 1.75 1.38 1.23 1.29 1.19 2.688.261 Tabloya göre benlik saygısı puan ortalamalarının ( x (1-5 yıl)=2.00), ( x (6-10 yıl)=1.75), ( x (11 + yıl)=1.38) spor yaşı arttıkça yükseldiğini göstermektedir. Ancak araştırma grubunun spor yaşı değişkenine göre benlik saygısı düzeyleri arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur (X 2 = 2.688; p>0.05). Tablo 9. Araştırma Grubunun Temsil Ettikleri Ülke ve Benlik Saygısı Puan Ortalamaları Sonuçları ÜLKELER n % x Ss Türkiye 13 25.0 1.23 1.23 Japonya 1 1.9 2.10. İran 6 11.5 2.16.752 Brezilya 2 3.8 4.50.707 Venezüella 5 9.6 3.00 1.41 Avusturya 1 1.9.00. Ukrayna 8 15.4 1.37.74 Trinidad Tobago 2 3.8 2.50.70 Malezya 1 1.9 2.00. Çek Cumhuriyeti 2 3.8 1.00.00 Rusya 11 21.2 1.36.92 Toplam 52 100.0 1.71 1.24 Araştırmaya 11 farklı ülke sporcusu katılmıştır. Bu katılımların sporcuların temsil ettiği ülkelere göre en fazla % 25 oranında Türkiye ve % 21.2 oranında Rusya, en az sayıda katılımı ise % 1.9 oranında Japonya, Avusturya ve Malezya ülke sporcularının olduğu tespit edilmiştir. 22

Araştırmaya katılan grupların puan ortalamaları açısından benlik saygısı düzeyi en düşük olanların Brezilya ( x =4.50) ve Venezüella ( x =3.00) sporcularına ait olduğu belirlenmiştir. Bu ülke sporcuları ile diğer gruplar arasında fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Ancak ülkelere ait sporcu sayılarının yeterli olmamasının istatistiksel olarak zafiyet göstereceği göz ardı edilmemelidir. TARTIŞMA Araştırmada ele alınıp benli saygısı düzeyleri üzerinde değerlendirme yapılan gurubun dünyanın değişik coğrafyalarından olması ve görme engelli sporcuları içermesi acısından önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırma kapsamında yaş değişkenine bağlı olarak örneklem grubunun benlik saygısı düzeylerinde farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu ve yaş ilerledikçe benlik saygısı düzeyinde de artma olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra grubun cinsiyet değişkenine göre benlik saygısı puan ortalamaları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. İlgili yazında Mullis ve Normandin (28), benlik saygısının yaşla birlikte arttığını, fakat farklı olarak cinsiyete göre benlik saygısı düzeyinin değişmediğini belirtmiştir. Ergenlerin lise dönemi boyunca benlik saygısı düzeyini incelemişlerdir. Araştırma 14 19 yaşları arasında yer alan 270 kişilik bir örneklem grubu ile yürütülmüş, benlik saygısını ölçmek için Coopersmith Benlik Saygısı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda benlik saygısının yaşla birlikte arttığı gözlenmiştir. Çalışmada cinsiyetle benlik saygısının gelişimi arasında önemli bir ilişki olmadığı ortaya çıkmıştır (28). Üniversite öğrencileri ile yapılan bir başka araştırmada 20-25 yaş grubundakilerin 17-19 yaş grubuna göre daha yüksek benlik saygısına sahip olduklarını saptamışlardır (8). Benlik saygısı ile ilgili olarak yapılan başka bir çalışmaya göre de yaş değişkeninde benlik saygı düzeyleri arasında 18 yaş altı bireylerden kaynaklanan fark olduğu fakat cinsiyete göre benlik saygılarında fark belirlenmediği ifade edilmektedir (24). Erman (16), spor yapan kadınların benlik saygılarının yükseldiğini, ama erkeklerle aralarında istatistiksel açıdan fark olmadığını bulmuştur. Araştırmada çıkan bulgular da literatürle aynı doğrultuda uyum göstermektedir. Görme engelli sporcularda bu durum, yaşın ilerlemesiyle birlikte kendileri ile ilgili durumu kabullenip olaylara daha gerçekçi yaklaşarak, yaşamın gereklerine daha başarılı uyum sağladıkları, yapabildikleri ve yetenekleri üzerinden kendi değerlendirmelerini ön plana çıkardıkları, bunun da benlik saygılarına pozitif etkiler sağladığı şeklinde değerlendirilebilir. Çünkü olumlu benlik saygısına sahip kişi, kendini olumlu şekilde değerlendirir ve güçlü yönleri hakkında iyi hisseder ( 30). Araştırma grubunun eğitim durumu değişkenine göre benlik saygısı düzeylerinde üniversite mezunları lehine istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Bu bulgulara göre ilkokul, ortaokul ve lise eğitimi alanlara göre üniversite mezunlarının benlik saygılarının anlamlı derecede yüksek olduğu görülmüştür. İlkokul, ortaokul veya lise öğrenimine göre üniversite öğrenimi sürecinde yaşanan deneyim ve kazanımlar birbirinden farklıdır. Eğitim seviyesi yüksek ortamların engelli bireyler ile ilişkilerinde daha bilinçli ve anlayışlı olduğu düşünüldüğünde, engeli olan bireylerin bundan olumlu çıkarımlar sağlaması daha kolaydır. Toplumsal ilişkilerde kazanılan tecrübeler bireyim uyum sürecini hızlandırırken kendini kabul ve kendine güven duygularını artırabilmektedir. Bunun da olumlu benlik oluşumunda etkili olduğu söylenebilir. Toplum içerisinde engelli bireylere karşı olan aşağılama, dışlama, acıma v.b olumsuz davranış ve tutumlar elbette görme engelli bireyde gelişim ve uyum üzerine bazı özel etkiler yaratmaktadır. Bununla beraber, görme engeli olmayan bireylerinde aynı duruma maruz kalmaları halinde de benzer etkiler yaşandığı göz önüne alınırsa, bunun benlik üzerindeki etkisini sadece görememeye bağlamamak gerekir. Çünkü literatürde belirtildiği gibi görmeyen ergenler, düşünce, duygu ve güdülenme gibi ruhsal süreçlerde herhangi bir ayrılık göstermezler. Bu yüzden onları görenlerden çok farklıymış gibi düşünmemek gerekmektedir (15). Araştırma grubunun spor yaşı değişkenine göre benlik saygılarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Grupların benlik saygısı puan ortalamalarına bakıldığında her ne kadar istatistiksel olarak anlamlı fark çıkmasa da, spor yaşı artarken benlik saygılarının da paralel olarak artığı görülmektedir (Tablo 8.). Yani uzun süreli yapılan sportif etkinliklerin benlik saygısını yükselttiğini söyleyebiliriz. Bunda etkili olan faktörlerin biride bir gruba ait olma ve o grupta değer bulma ile ilgili olarak kendi ile ilgili algılamalarında iyi ruh hali yaşamasıdır. Görme engellilik bireylerde görsel girdilerin azlığından ya da yoksunluğundan dolayı beden imgesinin gelişimi geri kalabilmekte ve bu durumun benliği olumsuz etkilemesi söz konusudur olabilmektedir. Ancak görme engelli bireyler beden imgelerini algılamada zorluklar yaşasa da sportif faaliyetler, çevresinden (ailesinden, antrenörlerinden, seyirciden) işiterek aldığı övgü ve motivasyonel desteklerin, hem kendine olan 23

güven duygusunu artırması hem de beden imgesi algılamalarına pozitif değerler katması bunun da benlik saygısı düzeyinde olumlu etkiler yapmasını mümkün kılmaktadır. Buradan hareketle görme engelli bireylerle ilgili olarak benlik kavramını, bireyin kendisi ile ilgili yargı ve düşüncelerinin bütünü, yaşam ve grup çevresi tarafından nasıl algılandığı hakkındaki değerlerini kendi öz değerlendirmeleri ile aynı doğrultuda ilişkilendirme şeklinde ifade edebiliriz. Çünkü birey kendini değerlendirirken çevredeki diğer insanlardan edindiği normları kullanmaktadır (11). Spora ve egzersize katılımın benlik saygısı üzerinde olumlu etkiler yaptığını belirten birçok araştırmacı bulunmaktadır (4, 21, 33). Sonuç olarak araştırma bulguları da görme engelli haltercilerin benlik saygısı düzeylerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Spora katılımın bireyde yeterlik duygusunu artırması, bir gruba ait olma ve kabul görme hissi, kendine güven ve beden imgesi değerlendirmesinin olumlu oluşu, benlik saygılarında olumlu etkiler sağlayabilmektedir. Spora katılım ile bireyin çevresini tanıması ve iletişim kurabilmesi daha kolay olabilmektedir. Bu alanlarda olumlu gelişmeler bireyin duygusal olarak da iyi ruh hali yaşamasına katkı sağlayabilmektedir. Çünkü toplum içerisinde engelli birey olmaktan ziyade sporcu kimliği ile ön plana çıkmaktadır. Görme engelli sporcular ile ilgili çalışmalar az sayıdadır. Bu alanda akademik çalışmaların artırılması, farklı branşlarda da ele alınması alana katkı sağlaması bakımından önemlidir. Bu araştırmanın zayıf yönü özellikle bayan örneklem gurubunun sayıca az olmasıdır. Farklı ülke sporcularının katılım gösterdiği bu çalışmada, ülke sporcuları arasındaki benlik saygısı düzeylerinin farklılığını belirlemek için yeterli sayıda örneklemin sağlanamaması şampiyonaya katılan sporcu sayısı ile ilgili olmakla beraber mevcut durumda yapılan analiz sonucu Güney Amerikalı (Brezilya ve Venezüella) sporcuların diğer ülke sporcularına göre anlamlı derecede düşük benlik saygısına sahip olmalarının nedeni araştırma bulgularımızdan elde edilemeyen ve ayrıca araştırılması gereken bir konu olarak düşünülmektedir. KAYNAKLAR 1. Açıkada C. Training in children. Acta Orthop Traumatol Turc, 2004; 38:16-26. 2. Aracı H. Öğretmen ve Öğrenciler İçin Okullarda Beden Eğitimi. Ankara: Nobel Yayınevi. 2001. 3. Aras N. Özel Eğitime Muhtaç Kişiler ve Beden Eğitimi Spor, Çağdaş Eğitim, 1992;. sayı:180, s: 21 4. Aşçı FH, Koşar ŞN, ve Kin-İşler A. The relationship of self-concept and Perceived athletic competence to physical activity Level and Gender among Turkish early adolescents. Adolescence, 2001; 36 (143), 499 507. 5. Aygün Ö. Zihinsel Engellilerde Antrenman Öncesi ve Sonrası Motorik Performasın Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2004. 6. Bacakoğlu H. Görmeyen Çocuklarda Benlik Kavramı ve Rasyonel Düşüncenin Gelişiminde Rasyonel Duygusal Eğitimin Etkisi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul, 2002. 7. Bandura A. Self-efficacy: The exercise of control. New York: W. H. Freeman and Company, 1997. 8. Başkara SV. Özsaygının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2002; s. 85. 9. Bednar RL, and Peterson SR. Self-esteem: Paradoxes and innovations in clinical theory and practice (2nd ed.). Washington, DC: American Psychological Association, 1995. 10. Berger BG, Owen DR. Mood alteration with swimming-summers really do feel better. Psychosom Med, 1983; 45:425-433. 11. Bilgin Ş. Ergenlerde Kaygı ile Benlik Saygısı Arasındaki İlişki, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2001. 12. Çuhadaroğlu F. Adölesanlarda Benlik Saygısı. Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 1986. 13. Ekeland E, Heian F, and Hagen KB. Can exercise improve self esteem in children and young people? A systematic review of randomised controlled trials. Br J Sports Med, 2005; 39:792-798. 14. Emda O, and Batia D. Actual and percieved parental social status: Effects on adolescent self concept. Journal of Adolescence, 1995; 30, (119), 603 617 15. Enç M. Görme Özürlüler Gelişim, Uyum ve Eğitimleri Gündüz Eğitim ve Yayıncılık,2. Baskı, 2005. 16. Erman KA, Şahan A, Can S. Sporcu bayan ve erkeklerin benlik saygısı düzeylerinin karşılaştırılması. 8. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, Antalya, 2004. 24

17. Faigenbaum AD. Strength training for children and adolescents. Clin Sports Med, 2000; 19:593-619 18. Field T, Diego M, and Sender CE. Exercise is positively related to adolescents relationships and academics. Adolescence, 2001; 36:105-110 19. Fox KR. The influence of physical activity on mental well-being. Public Health Nutr, 1999; 2(3A): 411-418. 20. Garrison Karl C, and Garrison Jr Karl C. Benlik Gelişimi özet, çev. Uğur Öner, Ergenlik Psikolojisi (Ed. Bekir Onur) Hacettepe Taş Kitapçılık, 2. Baskı, Ankara, 1981. 21. Gill DL. Psychological Dynamicsof Sport Ilionois. Human Kinetics Publishers, 1986; 37,103. 22. Guindon MH. Toward accountability in the use of self-esteem consruct. Journalof Counseling and Development, 2002; 80 (2), 204 213 23. Gür A. Özürlülerin Sosyal Yaşama Uyum Süreçlerinde Sportif Etkinliklerin Rolü, T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi başkanlığı Yayınları, Ankara, 2001. 24. Karademir T, Açak M, and Çoban B. Self Esteem Levels of Students Who Participate in Special Ability Examinations to Attend the Department of Physical Education and Sport Teaching in Turkey, World Applied Sciences Journal, 2011; 12 (3): 279-286. 25. Krechtle B. Influence of physical activity on mental well-being and psychiatric disorders. Schweiz Rundsch Med Prax, 2004; 93:1403-1411. 26. Leary MR. Self-Presentation: Impression Management and Interpersonal Behavior. Boulder, CO:Westview, 1995. 27. Meffulli N. The young child in sport. Br Med Bull, 1992; 48:561-568. 28. Mullis AK, Mullis RL, and Normandin D. Cross-Sectional and Longitudinal Comparisons of Adolescent Self Esteem Adolescence, 1992; 27, 105, 51-60. 29. Öner, N. Türkiye de Kullanılan Psikolojik Testlerden Örnekler. Genişletilmiş ikinci baskı, İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2006. 30. Pope AW, McHale SM. and Craighead WE. Self- Esteem Enhacement with Children and Adolescents. New York: Pergamon, 1983. 31. Rosenberg M. Society and Adolescent Self-İmage, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1965. 32. Tatar Y. Özürlüler ve Spor, Fiziksel Engelliler Vakfı Yayınları, İstanbul, 1997. 33. Tiggeman M, and Williamson S. The Effect of Exercise on Body Satisfaction and Self-Esteem as a Function of Gender and Age. Sex Roles, 2000; 119-127. 34. Van de Loo DA, Johnson MD. The young female athlete. Clin Sports Med, 1995; 14:687-707. 25

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Zihinsel Engelli Çocuklarda İnterval Antrenmanın Alt Ekstremite Kas Kuvvetine Etkisi Tarık ÖZMEN 1 Necmiye ÜN YILDIRIM 2 1 Karabük Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Karabük, Türkiye (e-posta: tarikozmen@hotmail.com) 2 Abant İzzet Baysal Üniversitesi K.D. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu ÖZET Bu çalışma, zihinsel engelli çocuklarda interval antrenmanın, alt ekstremite kas kuvvetine etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya hafif ve orta düzeyde zihinsel engelli 30 erkek çocuk dahil edilmiştir. Çocuklar, antrenman ve kontrol grubu olmak üzere rasgele yöntemle iki gruba ayrılmıştır. Çalışmaya katılan antrenman grubunun yaş ortalaması 10.94±1.98 yıl, kontrol grubunun yaş ortalaması ise 11.43±2.03 yıldır. Antrenman grubuna 10 hafta boyunca, haftada 3 gün ve günde 45-60 dk süreli antrenman programı uygulanmıştır. Antrenman programı, ısınma egzersizleri, interval antrenman, rekreasyonel aktiviteler ve toparlanma egzersizlerinden oluşmuştur. İnterval antrenman, spor salonunda oluşturulan kısa kenarı 10 m, uzun kenarı 15 m olan dikdörtgen bir pistin kenarları boyunca koşu ve yürüme egzersizleri şeklinde gerçekleşmiştir. Kontrol grubu, çalışma süresince herhangi bir antrenman programına katılmamıştır. Çalışmanın başlangıcında ve sonunda, çocukların kalça fleksiyon, diz fleksiyon ve ekstansiyon kas kuvvetleri Power Track II Commander marka izometrik dinamometre ile değerlendirilmiştir. Kalça fleksiyon ve diz ekstansiyon kuvveti oturur pozisyonda, diz fleksiyonu ise yüzükoyun pozisyonda, dinamometre ile verilen manuel dirence karşı ölçüldü. Ölçülen hareketin dirençle bozulduğu andaki skor kilogram olarak kaydedilmiştir. Antrenman grubunun kalça fleksiyon % 15, diz fleksiyon % 8, diz ekstansiyon kas kuvvetlerinde % 17 istatistiksel anlamlı bir artış gözlenmiştir (p<0.05). Kontrol grubunda ise aynı parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmamızda uyguladığımız interval antrenman programının, zihinsel engelli çocukların alt ekstremite kas kuvvetlerinde gelişme sağladığı tespit edilmiştir. Bu programın, zihinsel engelli çocukların çeşitli nedenlerden kaynaklanan düşük alt ekstremite kas kuvveti düzeylerini arttırmak amacıyla okullarında beden eğitimi derslerinde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Zihinsel engelli, interval antrenman, alt ekstremite kas kuvveti Effect of Interval Training on Leg Strength in Children with Mental Retardation ABSTRACT This study was made to investigate the effect of interval training on leg strength in children with mental retardation. Thirty boys with mild to moderate mental retardation were included into this study. The children were divided into two groups randomly as training and control groups. The mean age of the training group was 10.94±1.98 years, and that of control group was 11.43±2.03 years. The training group was underwent a training program for ten weeks, three times a week, daily 45-60 minutes. The training program was included warm-up, interval training, recreational activities (dodge ball etc.) and a cool-down period. For the interval training a rectangular track (length = 20 m and width = 10 m) was designed by cones in the gym. The training was carried out as sprinting and walking through sides of rectangular track. Control group did not receive any training program during this period. The hip flexion and knee flexion-extension muscle strength of groups were measured with Power Track II Commander isometric dynamometer at the beginning and the ending of the study. Muscle strength of hip flexion and knee extension in sitting and knee flexion in prone position was measured against manual resistance with the dynamometer. It was observed significantly increased in the muscular strength of hip flexion % 15 and knee flexion % 8, knee extension % 17 of the training group (p<0.05). There were no statistically significant difference in any parameters in the control group (p>0.05). It has been observed that the interval training program applied in our study has led an improvement on the leg strength in children with mental retardation. In conclusion we suggest that this training program could be used to increase low level leg strength of the children with mental retardation at the physical education lessons in their school. Key words: Mental retardation, interval training, leg strength. GİRİŞ Kas kuvveti, bir kas yada kas grubunun maksimal efor ile dirence karşı harcadığı güç olarak tanımlanır (1). Kas kuvveti, ağırlık taşımak, merdiven inip çıkmak, iyi bir postürü devam ettirmek ve mesleki aktiviteleri gerçekleştirmek için gerekli performans ile ilişkilidir. Yetersiz kas kuvveti, osteoporoz gelişimine ve travma riski artışına neden olur (2-4). 26

Birçok çalışmada, zihinsel engelli bireylerin kas kuvvet düzeyinin zihinsel engelli olmayan bireylerden düşük olduğu rapor edilmiştir (5-11). Zihinsel engelli bireylerin çoğunda, zihinsel işlevlerdeki yetersizliğin yanı sıra yaşamın ilk yıllarında, fiziksel ve motor gelişimde gecikme görülmektedir. Kognitif yetenekleri ve uyumsal davranışlarındaki yetersizlik sebebiyle yaşıtları tarafından dışlanmakta, yeterince fiziksel aktivitelere katılamamaktadırlar. Bir fiziksel aktivite ile uğraştıklarında, yeterli motivasyon gösteremez ve çabuk sıkılırlar (11-14). Genellikle sedanter yaşam tarzına sahip oldukları için zihinsel engelli bireylerde kas kuvveti, engelli olmayan yaşıtlarına göre daha düşük seviyede kalmasına yol açmaktadır. Özellikle alt ekstremite kas kuvveti, zihinsel engelli bireylerde, genel sağlık, mesleki üretkenlik ve günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlık için önemlidir (16, 17). Alt ekstremite kas kuvvetinin zayıf olması, dizlerde osteartrit, kas, bağ ve tendon yaralanmaları gibi sorunlara yol açması yanı sıra alt ekstremitelerde aerobik dayanıklılık gelişimini sağlayacak büyük kasların aktivitesinin yetersiz olması da kardiyovasküler kapasiteyi etkileyebilir (18, 19). Pitetti ve Fernhall (20), zihinsel engelli çocuklarda alt ekstremite kas kuvvetinin, fiziksel uygunluğun önemli bir komponenti olduğunu vurgulamışlar, aerobik kapasite ile alt ekstremite kas kuvveti arasında güçlü bir ilişki olduğunu rapor etmişlerdir. Horvat ve ark (6) zihinsel engelli bireylerde, zayıf kas kuvvetinin, maksimal oksijen tüketimini limitleyen faktör olduğunu açıklamışlardır. Zayıf alt ekstremite kas kuvveti ileriki yaşlarda birçok sağlık sorunu yaratabilir. Engelli olmayan bireyler gibi zihinsel engelli bireylerde de alt ekstremite kas kuvvetinin belirli düzeyde olması günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlık için önemlidir. Bu çalışmada, zihinsel engelli çocuklara haftada 3 gün ve 10 hafta süreli uyguladığımız interval antrenman metodunun, alt ekstremite kas kuvvetine etkisini araştırmak amaçlanmıştır. MATERYAL VE YÖNTEM Bu çalışmaya zihinsel engeli dışında herhangi bir ortopedik, işitme, görme özürü bulunmayan, Down Sendromlu ve Otistik olmayan, daha önce herhangi bir spor ve egzersiz programına katılmamış 30 erkek çocuk dahil edilmiştir. Rasgele yöntemle iki guruba ayrılan çocukların 16 sı 10 haftalık interval antrenman programına alınmış ve 14 ü ise kontrol grubu olarak herhangi bir fiziksel aktiviteye katılmamıştır. Antrenmana katılan çocukların ailelerinden ve okullarından izin alınmış, uzman bir doktor tarafından sağlık muayeneleri yapılmıştır. Çalışmanın başlangıcı ve bitişinde, çocukların kalça fleksiyon, diz fleksiyon-ekstansiyon kas kuvvetleri Power Track II Commander marka izometrik dinamometre ile ölçülmüştür. Kalça fleksiyon kas kuvvetini ölçmek için çocuklar, kolları zıt omuzlarda çaprazlanarak, bacakları sarkacak şekilde masa kenarında dik olarak oturtulmuştur. Normal kalça fleksiyon hareket sınırının son noktasına kadar dizlerini karınlarına çekmeleri istenmiştir. Ölçüm yapan kişi masanın yan tarafında durarak, dinamometreyi çocukların uyluğunun ön yüzüne yerleştirmiş, dinamometre ile verilen dirence karşı pozisyonlarını korumalarını istemiştir. Pozisyonları bozulduğu andaki kuvvet kg cinsinden kaydedilmiştir. Diz ekstansiyon kas kuvvetinin ölçümünde, çocuklar yine aynı şekilde otururken ölçüm yapılacak dizlerini ekstansiyona getirmeleri istenmiştir. Dinamometre lateral malleolün 3-4 cm yukarısı ve bacağın ön yüzüne yerleştirilerek, dizlerinin ekstansiyon pozisyonunu korumaları istenmiştir. Diz fleksiyon kas kuvveti ölçümün de ise çocuklar dizler 90 fleksiyonda olacak şekilde yüzükoyun pozisyonda yatırılmıştır. Dinamometre lateral malleolün 3-4 cm yukarısı ve bacağın arka yüzüne yerleştirilmiştir. Ölçümler arasında 1 dk lık dinlenme süresi verilerek 2 ölçüm yapılmış ve en iyi skor not edilmiştir (21). Antrenman grubuna Rimmer (2) tarafından önerilen interval antrenman programı, 10 hafta boyunca, haftada 3 gün ve günde 45-60 dk süreyle gerçekleştirilmiştir. Antrenman programı; ısınma egzersizleri, interval antrenman, rekreasyonel ve toparlanma aktivitelerinden oluşmaktadır. İnterval antrenman için, spor salonunda kısa kenarı 10 m, uzun kenarı 15 m olan dikdörtgen bir pist oluşturulmuştur. Bu alanın köşeleri sırayla A,B,C,D şeklinde adlandırılmış ve konilerle belirlenmiştir. Bu köşelere uyan kenarlar da a,b,c,d şeklinde adlandırılmıştır. İnterval antrenman 4 sette gerçekleştirilmiş, setler arsında 3-5 dk dinlenme araları verilmiştir. Çocuklar ilk sette, başlangıç noktası olan A köşesinden başlayarak b kenarı boyunca koşmuşlar ve B köşesinde durmuşlardır. Sonra c kenarı boyunca yürüyerek C köşesine varmışlardır. C köşesinde, d kenarı boyunca tekrar koşmaya başlamışlar ve D köşesinden tekrar A köşesine doğru yürümüşlerdir. İkinci sette, iki kenarı ard arda koşmuşlar (b ve c) ve sonra iki kenarı yürümüşlerdir. (d ve a) Üçüncü sette, üç kenarı ard arda koşmuşlar (b, c ve d) ve sonra üç kenarı yürümüşlerdir. (a, b ve c) Son sette ise, bir kerede baştan sona bu dikdörtgen şeklindeki pist boyunca koşmuşlar ve sonra yine bir kerede baştan sona pist boyunca yürümüşlerdir. Antrenman protokolü yüklenme prensibine göre düzenlenmiştir. İlk ay 4 set 3 tekrar (3x4) şeklinde uygulanan intreval eğitim protokolü, ikinci ayda 4 tekrar (4x4), ikinci aydan sonra 5 tekrar (5x4) şeklinde uygulanmıştır. 27

Rekreasyonel aktiviteler, 15-20 dk süreli yakartop gibi oyunları içermiştir. Toparlanma fazında nefes egzersizleri eşliğinde 5 dk yürümeleri istenmiştir. Grupların ön ve son test sonuçları Wilcoxon Eşleştirilmiş İki Örnek Testi istatistiksel analiz yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Gruplar arasındaki ön ve son test farkları Mann Whitney U Testi istatistiksel analiz yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Tüm istatistiklerde p değeri 0.05 aralığında önemli olarak kabul edilmiştir. BULGULAR Çalışmaya dahil edilen çocuklar, antrenman ve kontrol grubu olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Antrenman grubunda 16 erkek, kontrol grubunda 14 erkek olmak üzere toplam 30 hafif ve orta seviye zihinsel engelli çocuk çalışmaya katılmıştır. Çocukların fiziksel özellikleri, Mann-Whitney U Testi ile karşılaştırılmış ve grupların fiziksel özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05) (Tablo 1). Tablo 1. Antrenman ve Kontrol Grubunun Fiziksel Özellikleri Antrenman Grubu (n=16) Fiziksel Özellikleri x ± SS Kontrol Grubu (n=14) x ± SS Yaş (Yıl) 10.94±1.98 11.43±2.03 0.389 Vücut Ağırlığı (kg) 37.44±11.20 38.14±9.85 0.197 Boy (m) 1.37±0.10 1.44±0.12 0.632 Vücut Kitle İndeksi (kg /m2) 19.54±4.70 18.04±2.44 0.724 p Kalça fleksiyon ve diz fleksiyon-ekstansiyon izometrik kas kuvveti değerlendirme sonuçları her iki grupta incelendiğinde, antrenman grubunun antrenman öncesi ve sonrası izometrik kas kuvveti arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunurken (p<0.05), kontrol grubunda ise istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05) (Tablo 2). Tablo 2. Antrenman ve Kontrol Grubunun Ön-Test ve Son-Test İzometrik Kas Kuvveti Test Sonuçları (Wilcoxon Eşleştirilmiş İki Örnek Testi) İzometrik Kas Antrenman Grubu (n=16) Kontrol Grubu (n=14) Kuvveti Ön-Test Son-Test Ön-Test Son-Test (kg) Z P x±ss x±ss x±ss x±ss Z P Kalça Flek (Sağ) 10.61±2.58 12.27±3.29-2.457 0.000* 9.78±2.75 9.86±2.74-1.667 0.096 Kalça Flek (Sol) 10.67±2.62 12.43±3.21-2.277 0.000* 9.62±2.83 9.70±2.79-1.754 0.079 Diz Flek (Sağ) 10.58±2.67 11.45±2.85-3.215 0.000* 9.72±2.90 9.80±2.82-1.725 0.084 Diz Flek (Sol) 10.57±2.61 11.51±2.86-3.347 0.000* 9.80±3.09 9.89±3.11-1.732 0.083 Diz Ekst (Sağ) 14.11±3.77 16.55±4.20-3.188 0.000* 11.90±4.21 11.98±4.15-1.809 0.070 Diz Ekst (Sol) 14.06±3.71 16.51±4.27-3.233 0.000* 11.68±4.12 11.77±4.10-1.465 0.143 * p<0.05 Grupların kalça fleksiyon ve diz fleksiyon-ekstansiyon kas kuvveti farkları karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05) (Tablo 3). Antrenmanın kalça fleksiyon ve diz fleksiyon-ekstansiyon kas kuvveti üzerine olumlu etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Tablo 3. Antrenman ve Kontrol Grubunun İzometrik Kas Kuvveti Farklarının Karşılaştırılması İzometrik Kas Kuvveti (kg) Antrenman Grubu (n=16) Kontrol Grubu (n=14) x±ss x±ss Z p Kalça Flek (Sağ) 1.65±1.14 0.08±0.16-4.570 0.000* Kalça Flek (Sol) 1.75±1.07 0.08±0.16-4.709 0.000* Diz Flek (Sağ) 0.86±0.39 0.08±0.16-4.643 0.000* Diz Flek (Sol) 0.93±0.44 0.09±0.19-4.623 0.000* Diz Ekst (Sağ) 2.43±1.21 0.08±0.16-4.700 0.000* Diz Ekst (Sol) 2.45±1.27 0.09±0.14-4.706 0.000* * p<0.05 28

TARTIŞMA Yıllardır yapılan çalışmalar, zihinsel engelli bireylerin fiziksel aktivite düzeyinin düşük olduğunu vurgulamaktadır (9, 22). Bu bireylerde sedanter yaşam stili ve yaşamın ilk yıllarında meydana gelen fiziksel ve motor gerilik nedeniyle kas kuvvetleri daha zayıf olmaktadır. Bu durum yetişkinlikte artarak devam etmektedir. Felix ve ark (3) 16 premenopozal zihinsel engelli kadında kas kuvvetini % 50 ve daha düşük olduğunu rapor etmişlerdir. Fernhall (9), yetişkin zihinsel engelli bireylerin alt ekstremite kas kuvvetini, engelli olmayan bireylerin %71 i kadar olduğunu açıklamıştır. Bu sonuçlar, son yıllarda zihinsel engelli bireyler için egzersiz ve spor faaliyetlerinde artışa yol açmıştır. Kas kuvvetini geliştirmeye yönelik çeşitli egzersiz programları uygulanmaktadır. Ün ve ark (23), 11-18 yaşlarında, 25 zihinsel engelli adölesanla yaptıkları çalışmada, haftada 3 gün, 30-60 dk ve 12 haftalık fiziksel uygunluk antrenmanı sonucu, diz fleksiyon-ekstansiyon kas kuvvetlerinde anlamlı artış tespit etmiştir. Stopka ve ark (24), 13-22 yaşlarında 22 zihinsel engelli adölesana uygulanan 9 haftalık direnç antrenman programının, kas kuvveti ve enduransında önemli gelişme meydana getirdiğini rapor etmişlerdir. Stopka ve ark (25), 17-21 yaşlarında 12 zihinsel engelli bireye 30 dk süreli, 23 hafta boyunca uyguladıkları direnç antrenmanı ile anlamlı kuvvet artışı bildirmişlerdir. Savucu ve ark (26), 18-25 yaşlarında 30 zihinsel engelli genç bireye haftada 2 gün, 1 saat ve 3 aylık basketbol antrenmanı ile bacak kuvvetinde anlamlı gelişme rapor etmişlerdir. Campbell ve ark (27) 16-22 yaşlarında 20 zihinsel engelli adölesan bireyin katıldığı 9 haftalık ağırlık makinalarıyla yapılan direnç antrenmanı sonucu alt ekstremite kas kuvvetinde gelişme rapor etmişlerdir. Rimmer ve Kely (28), 9 haftalık, haftada 1 saat ağırlık antrenmanı ile alt ekstremite kas kuvvetinde anlamlı gelişme gözlemlemişlerdir. Bu bireyler için kuvvet antrenman programının, kişinin hoşlandığı, ilerleyici, kişiye özel planlanmış, gövde, kol ve bacaklardaki özel kas gruplarını hedefleyen aktiviteleri içermesi gerektiğini ifade etmişlerdir. İdeal programın, haftada 3 gün, 15-20 dk süren seansları içermesi gerektiğini belirtmişlerdir. Kas kuvvetini artırmak için, elastik bantlar, serbest ağırlıklar, ağırlık makinaları, kalistenik egzersizlerin kullanılabileceği bildirilmiştir. Bu araştırmada Rimmer (2) tarafından önerilen interval antrenman metodu kullanıldı. Araştırmada, haftada 3 gün, 30-45 dk, 10 haftalık antrenman programı sonucu antrenmana katılan grubun kalça fleksiyon kas kuvvetinde % 15, diz fleksiyon kas kuvvetinde % 8, diz ekstansiyon kas kuvvetinde % 17 artış tespit edildi. Daha uzun süreli programlar kas kuvvetinde daha fazla artış sağlayabilir. Amaç gelişen kuvvetin korunması olmalıdır. Zihinsel engelli bireylere egzersiz ve spor fırsatları yaratılmalı sağlıklı ve bağımsız yaşlanmaları sağlanmalıdır. Bu çalışma, zihinsel engelli çocuklar için beden eğitimi derslerinde hiçbir araç gereksinimi olmaksızın uygulanabilir kuvvet geliştirici bir antrenman programı olarak kullanılabilir. KAYNAKLAR 1. American Collage of Sports Medicine. ACSM s Guidelines for Exercise Testing and Prescription. 6.Edition. Baltimore, Maryland: Lippincott Williams and Wilkins, 2000. 2. Rimmer JH. Fitness and Rehabilitation Programs for Special Populations. New York: WCB McGraw- Hill, 1994. 3. Felix M, McCubbin JA, Shaw J. Bone mineral density, body composition and muscle strength in premenopousal women with mental retardation. APAQ, 1988; 15: 345-356. 4. Angelopoulou N, Matziari C, Tsimaras V, Sakadamis A, Souftas V, Mandroukas K. Bone mineral density and muscle strength in young men with mental retardation. Calcif Tissue Int, 2000; 66: 176 180. 5. Pitetti KH, Yarmer DA. Lower body strength of children and adolescents with and without mild mental retardation. APAQ, 2002; 19(1): 68-81. 6. Horvat M, Croce R, Pitetti KH, Fernhall B. Comparison of isokinetic peak force and work parameters in youth with and without mental retardation. Med Sci Sports Exerc, 1999; 31(8): 1190-1195. 7. Horvat M, Croce R, Stadler L, and Pitetti KH. Isokinetic strength characteristics in children with and without mental retardation. Med Sci Sports Exerc (Abstract) 28: S50, 1996. 29

8. Frey GC, McCubbin JA, Hannigan-Downs S, Kasser SL, Skaggs SO. Physical fitness of trained runners with and without mental retardation. APAQ, 1999; 16:126-137. 9. Fernhall B. Physical fitness and exercise training of individual with mental retardation. Med Sci Sports Exerc, 1993; 25(4): 442-450. 10. Pitetti KH. A reliable isokinetic strength test for arm and leg musculature for mildly mentally retarded adults, Arch Phys Med Rehabil, 1990; 71: 669-672. 11. Stadler LV, and Pitetti KH. Isometric and isokinetic leg strength of youth with and without mental retardation. Med Sci Sports Exerc (Abstract) 28: S49, 1996. 12. Lavay B, Reid G, Cressler-Chaviz M. Measuring the cardiovascular endurance of person with mental retardation. Exerc Sports Sci Rev, 1990; 18: 263-290. 13. Fernhall B. Tymeson GT, Webster GE. Cardiovascular fitness of mentally retarded individuals. APAQ, 1988; 5: 12-28. 14. Winnick JP. Adapted Physical Education and Sport, 2.Edition, Champaign, IL: Human Kinetics, 1995. 15. Gabler-Halle D, Halle JW, Chung YB. The effects of aerobic exercise on psychological and behavioral variables of individuals with developmental disabilities. Research in Developmental Disabilities, 1993; 14: 359-386. 16. Pitetti KH, Rimmer JH, Fernhall B. Physical fitness and adults with mental retardation: an overview of current research and future directions. Sports Med,1993; 16: 23-56. 17. Horvat M, Croce R. Physical rehabilitation of individuals with mental retardation: Physical fitness and information processing. Crit Rev Phys rehabil Med, 1995; 7: 233-252. 18. Murphy DF, Connolly DAJ, Beynnon BD. Risk factors for lower extremity injury. Br J Sports Med, 2003; 37: 13 29. 19. Slemenda C, Brandt KD, Heilman DK, Mazzuca S, Braunstein EM, Katz BP, Wolinsky FD. Quadriceps Weakness and Osteoarthritis of the Knee. Ann Intern Med, 1997; 127(2): 97-104. 20. Pitetti KH, Fernhall B. Aerobic capacity as related to leg strength in youths with mental retardation. Pediatric Exercise Science, 1997; 9: 223-236. 21. Otman AS, Demirel H, Sade A. Tedavi Hareketlerinde Temel Değerlendirme Prensipleri. Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Yayınları: 16, Ankara, 1996. 22. Draheim CC, Williams DP, McCubbin JA. Prevalance of physical inactivity and recommended physical activity in community-based adults with mental retardation. Mental Retardation, 2002; 40(6): 436-444. 23. Un N, Erbahceci F, Ergun N. Effect of physical fitness training on physical fitness parameters in mentally retarded children. Fizyoterapi Rehabilitasyon, 2001; 16(1): 16-21. 24. Stopka C, Zambito GS, Suro DG, Pearson KS, Siders RA, Goff BH. Muscular endurance and physical capacity to perform work of adolescents with mental retardation. Journal of Sport Rehabilitation, 1998; 7: 197-205. 25. Stopka C, Limper L, Siders R, Graves J, Goodman A. The effects of a supervised resistance training program on adolescents and young adults with mental retardation. Journal of Strength and Conditioning Research, 1994; 3: 8-11. 26. Savucu Y, Sirmen B, İnal S, Karahan M, Erdemir İ. Zihinsel engelli bireylerde basketbol antrenmanının fiziksel uygunluk üzerine etkilerinin belirlenmesi. F.Ü. Sağlık Bil. Dergisi 2006; 20(2): 105-113. 27. Campbell C, Tillman M, Stopka C. The effects of a nine week strength training program on adolescents and young adults with cognitive disabilities. www.pelinks4u.org/articles/article2_may07.pdf, 2007; 9(4). 28. Rimmer JH, Kelly LE. Effect of resistance training program on adult with mental retardation, APAQ, 1991; 8: 146-153. 30

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Physical and Motor Performance Profiles of Athletes with Physical Disabilities Kaukab AZEEM 1, Abdulhameed AL AMEER 2 1 Lecturer, Physical Education Department, King Fahd University of Petroleum & Minerals. Saudi Arabia 2 Physical Education Department, King Fahd University of Petroleum & Minerals.S.A. ABSTRACT The Paralympics Games are a major international multi sports event where athletes with a physical disability compete. There are winter and Summer Paralympics, which are held immediately following their respective Olympic Games. Over the years many researchers have focused on sports performance of able bodied athletes and there was hardly any emphasis given to the disabled. The present study is therefore prompted by the paucity of literature, and the need to have data base on the physical and motor performance profiles of Indian athletes with disabilities. Study participants comprised of a single group of 33 disabled athletes consisting of 16 males and 17 females. The athletes with physical disabilities comprised of polio, acquired amputation, deafness, epilepsy, khyphosis, and talipes. The age of the subjects ranged between 8 & 19 Years. The physical variables studied included age, height, weight, circumference, and length of limbs. Data was collected following the procedure of the International Society of the Advancement of Kinathropormetry (ISAK). The physiological variables studied were body density, LBW, and % of body fat while the motor performance measures included trunk flexibility, muscular strength, endurance, and power of the participants. The motor performance variables were measured in line with the procedures described by Hockey (1981) and Presidents Council in Physical Fitness and Sport (1976). All measurements were taken a day prior to the National competition. The participants had no prior knowledge of the tests. Descriptive statistics of mean, range, and standard deviation were computed for the variables measured. The results showed that the profiles of physically handicapped males were similar to those of their female counterparts in age, height, body weight, LWB, and motor performance measures. For the physical variables the mean+ standard deviation ages of male was 12.8 ± 2.3 years and that the females 12.41 ± 3.12, the height of male was 141.78± 14.64 and that of the females 140.59± 11.48, Weight of the males was 36.13± 9.00 and that of the females 33.46±11.14.As far as the anthropometric measurements there was no difference between the males and the males with regard to the skin folds, girths and the lengths. The sum of the four skin folds of biceps, triceps, sub scapular and super iliac for the males was 31.33± 9.56 and the females was 45.49±24.39.The relaxed arm girth of male was 18.25±2.49 and that of the females was 18.78± 2.57, the mid thigh girth of the males was 34.72± 4.73 and that of the females was 36.18 ±10.02 and the mid gastric girth of the males was 26.23±5.29 and that of the females was 26.42± 4.02. The Acromiale radiale length of the males was 24.40±0.00 and that of the 31.96± 2.68 and the midstylion dactylion of the males was 11.70±0.00 and that the females were 16.62±2.76. However there were dissimilarities in the % of body fat profiles of the male and female athletes with the readings of males 14.29±0.00 and that of the females 28.09±3.32. In summery the findings of the study exhibited a wide range of physical and motor performance profiles which can either facilitate or hinder movement. This study suggests that each participant is different, although there may be a common thread that runs through the conditions. The data on the profile must therefore be analyzed and referred to the practical implications for the athlete s in competitions. Key Words: Physical Disability, Kinanthropometry, Profile, Physical, Motor performance, Paralympics. INTRODUCTION In today s society Physical activities have grown to new heights in terms of their importance in promoting health and preventing diseases. Sports have been at the forefront of the development of physical fitness and health in an individual. The performance of the athletes of a particular country in the Olympic Games and World Championships are considered as a norm of its popularity. Before the special Olympics was created many experts in the field of physically handicapped though that the persons with physical and mental disabilities cannot perform physical activities correctly, they cannot run 400 meters or swim the length of a pool or communicate well enough to participate in team sports. They were however wrong as the event that unfolded in the last four decades have turned the dreams of individual participants with disabilities into realities. Thousands of handicapped individuals throughout the world now have opportunity to participate in individual and team sports. There is a need to provide some data on this stratum whether or not they participate in sports. Questions as to how the physical activities affect the lives of individuals with disabilities and how these activities affect the profiles and in particular the physique of the disabled completely remains unresolved. Besides the question relating to the performance indices of the group are equally scantily answered. A profile of these individuals will be helpful and valuable in motor performance promotion. Although sport research on individuals with disabilities is still in its infancy (De Pauw, 1988), but five areas can be identified for future studies. They include movement efficiency, sports performance, sport initiation, effects 31

of sports and influence upon sport. The spate of research on individuals with disabilities earlier have mainly focused on areas such as attitudes of people towards the disabled,integration and classification issues and levels of disabilities. There is, however a paucity of literature on the profile and performance measures of this group. This might not be unconnected with the difficulty in doing research with this group particularly and the risk involved (De Pauw, 1988, Rimmer, Braddock & Pitetti, 1996). It is not surprising therefore that despite the abundant amount of research that has been published in the last four decades there still remains a paucity of information on the activity patterns and physiological response to exercise in persons with disabilities. Hence the present study was undertaken with the sole purpose of providing a data base on the physical and motor performance profiles of Indian athletes with disabilities hoping that the findings of the study might further strengthen the call to focus on this special population in the near future. METHOD The subjects for this study were comprised of a single group of 33 disabled athletes consisting of 16 males and 17 females. The athletes with physical disabilities comprised of polio, acquired amputation, deafness, epilepsy, khyphosis and talipes. The age of the subjects ranged between 8 & 19 Years. The physical variables studied included age, height, weight, circumference, and length of limbs. Measurements of the physical variables particularly the skin folds, circumfences, and lengths were taken following the procedure of the International Society of the Advancement of Kinathropormetry (ISAK). The physiological variables studied were body density, LBW and % of body fat while the motor performance measures included trunk flexibility, muscular strength, endurance and power of the participants. The motor performance variables were measured in line with the procedures described by Hockey (1981) and Presidents Council in Physical Fitness and Sport (1976). All measurements were taken a day prior to the National competition. The participants had no prior knowledge of the tests. The sample size being small descriptive statistics of mean, range and standard deviation were computed for the variables measured. RESULTS The data related to the study was analyzed and presented in table 1 and table 2. Table 1. Descriptive Statistics of Physical Characteristics of Athletes with Physical Disabilities (N=16 males, N=17 females) Variables Males Females Mean ± SD Range Mean ± SD Range Age (years) 12.81 ± 2.23 9.00-18.00 12.41 ± 3.12 8.00 19.00 Height (cm) 141.78 ± 14.640 122.00 165.00 140.59 ± 11.48 127.0 163.00 Weight (kg) 36.13 ± 9.00 25.27-55.30 33.46 ± 11.14 11.00 51.30 BMI (kgm²) 17.44 ± 2.13 13.61-21.37 18.44 ± 4.66 13.40 42.46 % Body fat 12.99 ± 4.10 4.51 19.54 25.27 ± 8.07 11.81 42.46 Biceps Skin fold (mm) 4.06 ± 1.03 2.50 6.00 6.82 ± 4.31 3.00 21.00 Triceps Skin fold (mm) 8.63 ± 4.02 4.00 19.50 12.24 ± 7.42 4.00 34.00 Sub scapular sf (mm) 6.53 ± 1.45 4.50 9.50 9.06 ± 5.16 4.00 26.00 Supra iliac sf(mm) 8.84 ± 4.39 3.50 19.00 10.97 ± 6.00 4.00 26.00 Relaxed arm girth (cm) 18.42 ± 2.49 13.70 24.00 18.78 ± 2.57 16.00 35.00 Mid thigh girth (cm) 34.72 ± 4.37 25.50-41.50 36.18 ± 10.02 7.50 57.00 Mid gastric girth (cm) 26.13 ± 5.29 17.00 39.00 26.42 ± 4.02 20.50 35.00 Acromiale-radiale length (cm) 28.35 ± 4.21 22.00 35.50 28.51 ± 3.81 21.60 34.40 Radiale sylion dactylion (cm) 23.78 ± 3.03 17.60 28.30 23.15 ± 2.61 17.70 26.80 Midstylion dactylion (cm) 16.08 ± 1.78 13.70 19.20 15.88 ± 1.38 13.70 18.60 Biceps, Triceps, subscapular & Suprailiac sf (mm) 16.98 ± 5.17 8.50 29.00 25.03 ± 14.14 8.00 60.00 32

Table 2. Descriptive Statistics of Motor Performance of Athletes with Physical Disabilities (N= 16 Males; N=17 females) Males Females Variables Mean ± SD Range Mean ± SD Range Trunk Flexion (cm) 29.16 ± 5.20 18.5 38.00 31.29 ± 6.29 12.0-40.5 Trunk Extension (cm) 28.67 ± 6.98 17.5 38.50 28.06 ± 8.02 11.5-42.0 Grip Strength -dominant hand( Kg) 16.72 ± 8.56 5.00 32.00 13.24 ± 6.72 0.00 26.0 Back Strength (kg) 14.03 ± 17.36 0.00-51.00 1.94 ± 3.65 0.00 10.0 Jumping reach (cm) 17.28 ± 11.56 2.00 38.00 12.06 ± 4.59 4.00 19.0 Sit Ups (No. / min.) 12.44 ± 8.29 0.00 26.00 10.12 ± 7.52 0.00 21.0 Push Ups (No. /min.) 17.50 ± 5.37 9.00 30.00 13.82 ± 8.53 0.00 30.00 DISCUSSION It is a fact that individuals with physical disabilities are hard to find in public places anywhere in the world and that too those who have the background of participation in sports. The ones identified are trained in special schools established by the government and private agencies. Working with these groups sometimes presents some difficulties. Age is an important factor that influences the motor and physical proficiencies of participants. When the motor performance is analyzed individually, the younger athletes move faster than their old counterparts. There was not much variation between the mean ages of the male and the females (12.81±2.23; 12.41±3.12). Height is also one of the important performance factors. There was a slight variation in the height between the males and females (141.78±14.64; 140.59±11.48).The differences might be due largely to the size of the participants sampled. Body weight differs between the two sexes (36.13 ±9.00; 33.46±11.14) which are well understood as the differences of the height add to the body mass. The anthropometric measurements of skin folds, girths and length produce no wide difference between the males and female participants (see table 1). Body mass index (BMI) also known as Quetelet index is calculated to determine whether the individual has acceptable weight, is overweight, or is obese. A BMI of 25-30 kgm² is sometimes called grade 1 obesity (Plowman & Smith, 1997). Using this as a guide the present male and female subjects have recorded (17.44±2.13; 18.44±4.66) which clearly points out that they are non obese. BMI has been known to correlate highly with % BF derived from skin fold measures (Bray, 1987; Bubb, 1992). The mean % BF value of the males and females (12.99±4.10; 25.27±8.07) where the females have a higher value due the fact that they have more fat cells, but using the % BF values both the groups can classified as non obese. Both BMI and %BF are important factors for both health and performance. Motor proficiency can be drastically affected if the values of these two factors are higher than normal. The importance of flexibility as a motor performance cannot be over estimated. Lack of flexibility may result in uncoordinated or awkward movements and probably predisposes a person to muscle strain (Prentice, 1997). It is also essential that an extremity be capable of moving through a non restricted range of motion. Flexibility related to flexion and extension of the trunk was measured statistically. The reported mean values were higher than those reported for similar groups (Winnick & Short, 1985).Maintenance of at least a normal level of strength in a given muscle or muscle group is important for normal healthy living (Prentice, 1997). The mean grip and back strength values of the males and females (16.72±8.56, 14.03±17.36 ; 13.24±6.72, 1.94±3.65) shows that there was not much difference with the grip strength but a great deal of difference prevails with regard to the back strength between the males and females. The ability of the muscle or muscle group to perform repetitive dynamic contraction over a period of time was determined using the sit up and push up tests. The recorded mean values were (12.44±8.29, 17.50±5.37; 10.12±7.52, 13.82±8.53) which showed a little difference in carrying out the muscular endurance activity between males and females (Stein, 1977). CONCLUSIONS It is concluded that the findings of the study exhibited a wide range of physical and motor performance profiles which can either facilitate or hinder movement. The subjects for this study were all selected from a pool of athletes and the specificity of training as required by various sports they engaged in has been responsible for the various profiles exhibited by the athletes. This study suggests that each participant is different, although there may be a common thread that runs through the conditions. The data on the profile must therefore be analyzed and referred to the practical implications for the athletes in competitions. 33

ACKNOWLEDGEMENT The Authors express their thanks to the authorities of the King Fahd University of Petroleum and Minerals and the Physical Education Department for their invaluable help and contribution in completing this study. REFERENCES 1. Bray, G.A. (1987). Overnight is risking fate: Definition, Classification, Prevalence and risks. Annals of the New York Academy of Science.New York: New York Academy of Science, 499: 14-28. 2. Bubb, W.J. (1992). Relative Learners. In E.T. Howley & B.D. Franks (eds.) Health, Fitness Instructor s Handbook.2 nd Edition. Champaign. IL: Human Kinetics Publishers. 3. De Pauw, K.P. (1988). Sport for individuals with disabilities. Research Opportunities. Adapted Physical Activity Quarterly. 52: 80-89. 4. Hockey, R.V. (1981). Physical Fitness: The Pathway to Healthy Living. 4 th Edition. London the C.V. Mosby Company. 5. Plowman, S.A. & Smith, D.L. (1997). Exercise Physiology for Health, Fitness and Performance. Boston: Ally & Bacon. 6. Prentice, W.E. (1997). Fitness for college and Life. 5 th Edition. St. Louis: Mosby Co. 7. Stein, J.U. (1977). Special Olympics Instructional Manuel. Washington, D.C.: AAPHERD & the Joseph P. Kennedy, Jr. Foundation. 8. The President s Council on Physical Fitness and Sports (1976): The Physical Underdeveloped Child: Identification, Improving performance. Washington, D.C.: U.S. Government Printing Office. 9. Winnick, J.P. & Short, F.X. (1965). Physical Fitness Testing of the Disabled: Project Unique.Champaign, IL: Human Kinetics Publishers, Inc. 34

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE 9-15 Yaş Grubu İşitme Engelli ve İşitme Engelli Olmayan Öğrencilerin Bazı Fizyolojik ve Motorik Özelliklerinin Değerlendirilmesi Ali Erdem CİĞERCİ 1, Pelin AKSEN 2, İbrahim CİCİOĞLU 2, Mehmet GÜNAY 2 1 Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü, Kastamonu, Türkiye. 2 Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ankara, Türkiye. Yazışma adresi: A.E.Ciğerci, e-mail: aecigerci@kastamonu.edu.tr ÖZET Yapılan çalışmanın amacı, işitme engelli ve işitme engelli olmayan sporcu ve sedanterlerin bazı fizyolojik ve motorik özelliklerinin değerlendirilmesidir. Araştırma Kastamonu il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Halime Çavuş İşitme Engelliler İlköğretim Okulu, Merkez İlköğretim Okulu ve Şehit Şerife Bacı İlköğretim Okulu nda öğrenim gören 9-15 yaş grubu okul ya da kulüp takımları ile düzenli olarak spor yapan yaş ortalamaları 13,00±0,90 yıl olan 11 voleybolcu, yaş ortalamaları 13,08±0,79 yıl olan 12 sedanter, yaş ortalamaları 13,67±1,58 yıl olan 9 işitme engelli voleybolcu ve yaş ortalamaları 12,25±1,16 yıl olan 8 işitme engelli sedanter olmak üzere toplam 40 erkek öğrenci ile yaş ortalamaları 13,20±0,77 yıl olan 15 sedanter ve yaş ortalamaları 12,18±1,72 yıl olan 11 işitme engelli sedanter olmak üzere toplam 26 kız öğrenci üzerinde uygulanmıştır. Denekler rassal olarak seçilmiş, ölçümler spor salonunda alınmıştır. Deneklerin boy ve vücut ağırlıkları alınmış, Eurofit test bataryası kullanılarak bazı parametreler üzerinde ölçümler yapılmış, Illinois çeviklik testi uygulanmıştır. Veriler SPSS 16.0 paket programında analiz edilmiş ve grupların belirli değişkenlere ait ortalamalarını karşılaştırmak için Mann-Whitney U Testi kullanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p< 0,05 olarak kabul edilmiştir. Bu araştırma sonucunda; işitme engelli sedanter erkek öğrencilerle işitme engelli olmayan sedanter erkek öğrencilerin ölçümleri karşılaştırıldığında anaerobik güç, sağ ve sol el ışığa karşı reaksiyon zamanı, sağ ve sol el pençe kuvveti, esneklik ve çeviklik testi değerlerinde; işitme engelli voleybolcu erkek öğrencilerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkek öğrencilerin denge ve vücut yağ yüzdesi değerlerinde; işitme engelli sedanter kız öğrencilerle işitme engelli olmayan sedanter kız öğrencilerin ise anaerobik güç, sağ ve sol el pençe kuvveti değerlerinde anlamlılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç olarak araştırmada elde edilen veriler işitme engelinin reaksiyon zamanı, pençe kuvveti, durarak uzun atlama, denge, anaerobik güç ve çeviklik gibi bazı motorik özellikleri olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: İşitme Engelliler, Voleybol, Anaerobik Güç, Vücut Kompozisyonu The Evaluation of Some Physical and Motor Features of the Students aged 9-15 with Hearing Impaired or Not ABSTRACT The aim of this study was to evaluate some physical and motor features of athletes and sedentaries with hearing impaired and not hearing impaired. The study was applied to the total 40 male and 26 female students aged 9-15 participating in sports regularly; mean age of 11 male athletes was 13,00±0,90, mean age of 12 sedentary males was 13,08±0,79, mean age of 9 male athletes with hearing impaired was 13,67±1,58, mean age of 8 sedentary males with hearing impaired was 12,25±1,16, and also mean age of 15 sedentary females was 13,20±0,77, mean age of 11 sedentary females with hearing impaired was 12,18±1,72 from Merkez Primary School, Sehit Serife Bacı Primary School and Halime Cavus Primary School for the Hearing Impaired in the city center of Kastamonu. The subjects were chosen randomly and the tests and measures were performed in the gymnasium. In order to determine the features of subjects, their height and weight were measured, some tests were performed by using Eurofit test battery and also Illinois agility test were applied. Data were analyzed in SPSS 16.0 statistical package program and in order to compare the averages of groups with regard to some variables Mann-Whitney U Test was used. The level of significance was accepted as p< 0,05. At the end of the study; it was concluded that there were significant differences in right and left hand reaction to light, right and left hand grip strength, flexibility and agility test values of the sedentary males and sedentary males with hearing impaired, there were significant differences in balance and body fat percent values of the male athletes and males athletes with hearing impaired, there were also significant differences in anaerobic power, right and left hand grip strength values of the sedentary females and sedentary females with hearing impaired (p<0,05). As a conclusion, the data obtained in the research showed that hearing loss has affected some motor features such as reaction time, hand grip strength, standing long jump, balance, anaerobic power and agility negatively. Key Words: Hearing Impaired, Volleyball, Anaerobic Power, Body Composition. 35

GİRİŞ Çoğu insan için işitme, kendiliğinden doğal olarak gelişen bir süreçken, bazı insanlarda bu süreçte çeşitli nedenlerden dolayı sorunlar yaşanabilmekte ve günlük yaşam içerisindeki sesleri değişik düzeylerde işitmede güçlük çekmektedirler (2). Ana dilinin edinilmesinden önce oluşan işitme sorunu, çocuğu yaşam boyu dil ve konuşma yeteneğini kazanmaktan alıkoyabilir. Toplum içinde insanlar arası ilişkilerini sınırlayabilir. Sosyal ilişki olmadan bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimin istenilen düzeyde olmayacağı bir gerçektir (7). Ancak işitme engelli çocuklar fiziksel uygunluk açısından işiten çocuklardan pek farklı değildir (5). Çalışmamız işitme engelli ve işitme engelli olmayan öğrencilerin bazı fizyolojik ve motorik özelliklerini karşılaştırılarak değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırma Kastamonu il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Halime Çavuş İşitme Engelliler İlköğretim Okulu, Merkez İlköğretim Okulu ve Şehit Şerife Bacı İlköğretim Okulu nda öğrenim gören 9-15 yaş grubu okul ya da kulüp takımları ile düzenli olarak spor yapan yaş ortalamaları 13,00±0,90 yıl olan 11 voleybolcu, yaş ortalamaları 13,08±0,79 yıl olan 12 sedanter, yaş ortalamaları 13,67±1,58 yıl olan 9 işitme engelli voleybolcu ve yaş ortalamaları 12,25±1,16 yıl olan 8 işitme engelli sedanter olmak üzere toplam 40 erkek öğrenci ile yaş ortalamaları 13,20±0,77 yıl olan 15 sedanter ve yaş ortalamaları 12,18±1,72 yıl olan 11 işitme engelli sedanter olmak üzere toplam 26 kız öğrenci üzerinde uygulanmıştır. Denekler rassal olarak seçilmiş, ölçümler spor salonunda alınmıştır. Deneklerin boy ve vücut ağırlıkları alınmış, Eurofit test bataryası kullanılarak bazı parametreler üzerinde ölçümler yapılmış, Illinois çeviklik testi uygulanmıştır. Ölçüm Metotları Boy Uzunluğu ve Vücut Ağırlığı Ölçümü: Deneklerin boy uzunlukları çıplak ayak ile ecza tipi boy uzunluk ölçüm aleti ile ağırlıkları ise ecza tipi baskül kullanılarak ölçülmüştür. Vücut Yağ Yüzdesinin Ölçümü: Deri altı yağ ölçümü, 0-60 mm. kalınlığı ölçen Skinfold Caliper ile test edilmiştir. Ölçümler; triceps, biceps, subscapula, suprailac ve baldır olmak üzere beş bölgeden alınmıştır. Ölçümlerin değerlendirilmesi, Sloan ve Weir n vücut yoğunluğu, vücut yüzdesi formülleri ile hesaplanmıştır. Erkekler için; Vücut Yoğunluğu (gm/ml) = 1.1043-0.00133 (bacak SF) 0.00131(subscapular SF) Vücut Yağ Yüzdesi = (4.57/ yoğunluk 4.142)100 SE = 0.0082 Kızlar için; Vücut Yoğunluğu (gm/ml)=1.0764 0.00081(suprailiac SF) 0.00088(triceps SF) Vücut Yağ Yüzdesi = (4.57/ yoğunluk 4.142)100 SE=0.0082 SE=Standart Hata, SF=Deri altı ölçümü (10) 10 x 5 m. Mekik Koşusu Ölçümü: Ölçümler, 1,20 m. uzunlukta 5 m. aralıklarla çizilen ve çizgi uçları engellerle belirlenen kaymayan bir zemin üzerinde alınmıştır. Denekler iki paralel çizgi arasında gidiş-geliş 5 tur koşarak testi gerçekleştirmişlerdir. Her turdan sonra tur sayısı yüksek sesle belirtilmiştir. Test sadece bir defa uygulanmıştır. Kaydedilen süre 5 turluk alandır ve 1/10 sn. ifade edilir (4, 8). Reaksiyon Zaman Ölçümü: Deneklerin ışığa karşı reaksiyon zamanlarını ölçmek için, Power 2000 Newtest marka çok seçenekli reaksiyon zamanı ölçeği kullanılmıştır. Işığa karşı reaksiyon zamanı sağ-sol el işaret parmağıyla 3 er ölçüm alındı ve en iyi değer (msn) deneğin derecesi olarak kaydedildi. Pençe Kuvvetinin Ölçümü: Ölçümler 0-100 kg. arası kuvvet ölçen Takei marka el dinamometresi ile yapılmıştır. Ölçümler dinamometreyi tutan el ve kolu vücutla temas ettirmeden, ön kol ekseninde ve baldır üzerinde, tüm gücüyle sıkılarak gerçekleştirilmiştir. 2 deneme sonucunda en iyi olan değer kg. cinsinden kaydedilmiştir. Durarak Uzun Atlama Ölçümü: Ölçüm deneğin başlangıç çizgisindeki ayak parmak ucuyla, atlayıp düştüğü yerdeki ayak topuğu arasında yapılmıştır (4). 2 atlayışın en iyi olanı (cm.) kaydedilmiştir. Flamingo Denge Ölçümü: Test, 50 cm. uzunluğunda, 4 cm. yükseklinde ve 3 cm. genişliğinde olan hareket etmemesi için 15 cm. uzunluk ve 2 cm. genişlikte iki ayak üzerine oturtulmuş metal kiriş üzerinde, deneğin tercih ettiği ayağı ile ayakta mümkün olduğunca uzun süre dengesini korumaya çalışmasıdır. Denek serbest 36

kalan bacağını bükerek aynı taraftaki eliyle tutmak suretiyle ve diğer kolunu dengeyi sağlamak amacıyla kullanmıştır. 1 dakika sürede dengesini korumayı başaran deneğin deneme sayısı hesaplanarak ölçüm yapılmıştır (4, 8). Esneklik Ölçümü: Ölçümler 35 cm. uzunluğunda, 45 cm. genişliğinde ve 32 cm. yüksekliğinde olan bir test sehpası üzerinde gerçekleştirilmiştir. Sehpa üzerinde deneğin parmakları ile ileri iteceği 30 cm. kadar uzunlukta bir cetvel bulunmaktadır. Test, deneğin oturur durumda, parmakları yatay yüzün kenarında olmak üzere ayaklarını kasaya dikine yapıştırarak, dizleri bükmeden, eller gergin gövdenin mümkün olduğunca öne uzanması ve cetveli yavaşça itmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir. Test iki defa tekrar edilmiş ve en iyi sonuç kaydedilmiştir. Dikey Sıçrama ve Anaerobik Güç Ölçümü: Dikey sıçrama öncesi ayaklar bitişik ve vücut dik durumda iken, tek kol gergin olarak yukarıya uzatılır, parmak ucunun değdiği yer işaretlenir. Denek daha sonra adım almadan durduğu yerden, çift ayak kullanarak, yukarı doğru sıçrar. Deneğin uzanabildiği en uç nokta tespit edilir. Ayaklar bitişik pozisyondaki uzanma noktası ile sıçrayarak dokunulan nokta arasındaki mesafe (cm.) kayıt edilmiştir. Uygulama 3 kez tekrarlanır, en iyi derece alınmıştır. Deneklerin anaerobik güçleri aşağıdaki formülde yerine koyularak hesaplandı. P = ( 4..9 x W x D n ) P = Güç D n = Dikey Sıçrama Mesafesi (m) W= Kişinin Vücut Ağırlığı (3) İllinois Çeviklik Testi: 5x10 m. lik bir alanda belirli noktalara huniler koyularak uygulanır. Denek başlangıç ve bitiş arasındaki mesafeyi en kısa sürede tamamlamaya çalışır. İstatistiksel Analiz: Veriler SPSS 16.0 paket programında analiz edilmiş ve grupların belirli değişkenlere ait ortalamalarını karşılaştırmak için Mann-Whiyney U Testi kullanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p< 0,05 olarak kabul edilmiştir. BULGULAR Tablo 1. Ortalama ve Standart Hataları Gruplar Yaş (yıl) Boy (cm) Kilo (kg) İşitme Engelli Sedanter Erkek 12,25±1,16 139,25±13,22 33,75±8,97 İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek 13,08±0,79 156,01±8,57 52,17±12,18 İşitme Engelli Voleybolcu Erkek 13,67±1,58 155,67±15,08 48,33±11,79 İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek 13,00±0,90 151,73±9,63 43,64±10,43 İşitme Engelli Sedanter Kız 12,18±1,72 142,27±11,84 39,27±14,81 İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız 13,20±0,77 156,02±6,76 52,27±7,34 37

Tablo 2. İşitme Engelli Sedanter Erkeklerle İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkeklerin Fiziksel ve Motorik Özelliklerinin Karşılaştırılması Değişkenler Gruplar N X± Std. D. İşitme Engelli Sedanter Vücut Yağ Yüzdesi Erkek (%) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter 10 x 5 m. Erkek (sn.) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Sağ El Işığa Karşı Erkek Reaksiyon Zamanı İşitme Engelli Olmayan (msn) Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Sol El Işığa Karşı Erkek Reaksiyon Zamanı İşitme Engelli Olmayan (msn) Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Sağ El Pençe Kuvveti Erkek (kg) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Sol El Pençe Kuvveti Erkek (kg) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Durarak Uzun Erkek Atlama (cm) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Flamingo Denge Erkek Testi İşitme Engelli Olmayan (dak.) Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Esneklik Testi Erkek (cm) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Anaerobic Güç Erkek (kg.m/dak.) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek İşitme Engelli Sedanter Erkek Illinois Çeviklik Testi (sn.) *p<0.05 İşitme Engelli Olmayan Sedanter Erkek Mean Rank Sum of Rank 8 10,95±2,11 7,56 60,50 12 16,45±6,90 12,46 149,50 8 24,74±2,52 11,62 93,00 12 24,20±1,62 9,75 117,00 8 332,25±48,35 15,62 125,00 12 264,75±31,30 7,08 85,00 8 329,25±36,54 16,25 130,00 12 248,33±14,46 6,67 80,00 8 13,30±5,21 6,12 49,00 12 21,40±4,28 13,42 161,00 8 14,56±4,60 6,00 48,00 12 20,91±2,76 13,50 162,00 8 125,50±21,16 8,12 65,00 12 135,51±30,60 12,08 145,00 8 9,75±5,18 12,75 102,00 12 6,75±4,37 9,00 108,00 8 23,63±7,48 14,06 112,50 12 15,67±4,70 8,12 97,50 8 33,83±12,54 5,62 45,00 12 57,01±13,13 13,75 165,00 8 25,87±2,89 15,88 127,00 12 20,90±1,10 6,92 83,00 p 0,070 0,487 0,002* 0,000* 0,007* 0,005* 0,141 0,162 0,028* 0,003* 0,001* 38

Tablo 3. İşitme Engelli Voleybolcu Erkeklerle İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkeklerin Fiziksel ve Motorik Özelliklerinin Karşılaştırılması Değişkenler Gruplar N X± Std. D. İşitme Engelli Vücut Yağ Yüzdesi Voleybolcu Erkek (%) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli 10 x 5 m. Voleybolcu Erkek (sn) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Sağ El Işığa Karşı Voleybolcu Erkek Reaksiyon Zamanı İşitme Engelli Olmayan (msn) Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Sol El Işığa Karşı Voleybolcu Erkek Reaksiyon Zamanı İşitme Engelli Olmayan (msn) Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Sağ El Pençe Kuvveti Voleybolcu Erkek (kg) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Sol El Pençe Kuvveti Voleybolcu Erkek (kg) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Durarak Uzun Atlama Voleybolcu Erkek (cm) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Flamingo Denge Testi Voleybolcu Erkek (dak.) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Esneklik Testi Voleybolcu Erkek (cm) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Anaerobic Güç Voleybolcu Erkek (kg.m/dak) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek İşitme Engelli Illinois Çeviklik Testi Voleybolcu Erkek (sn.) İşitme Engelli Olmayan Voleybolcu Erkek *p<0.05 Mean Rank Sum of Rank 9 9,05±3,02 7,22 65,00 11 12,42±4,22 13,18 145,00 9 22,28±2,10 11,22 101,00 11 21,94±0,97 9,91 109,00 9 255,56±36,75 12,56 113,00 11 235,27±25,24 8,82 97,00 9 244,90±27,82 13,11 118,00 11 226,64±26,93 8,36 92,00 9 26,93±8,39 11,83 106,50 11 24,00±6,03 9,41 103,50 9 26,17±8,72 12,00 108,00 11 22,28±4,68 9,27 102,00 9 155,01±15,41 9,78 88,00 11 161,91±15,88 11,09 122,00 9 7,00±4,00 14,28 128,50 11 2,82±1,72 7,41 81,50 9 29,28±5,41 12,11 109,00 11 27,14±4,65 9,18 101,00 9 56,66±16,01 10,67 96,00 11 55,03±12,22 10,36 114,00 9 21,27±1,63 13,22 119,00 11 19,82±1,30 8,27 91,00 P 0,025* 0,621 0,160 0,074 0,362 0,305 0,619 0,009* 0,270 0,909 0,063 39

Tablo 4: İşitme Engelli Sedanter Kızlarla İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kızların Fiziksel ve Motorik Özelliklerinin Karşılaştırılması Değişkenler Gruplar N X± Std. D. İşitme Engelli Sedanter Vücut Yağ Yüzdesi Kız (%) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter 10 x 5 m. Kız (sn.) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Sağ El Işığa Karşı Kız Reaksiyon Zamanı İşitme Engelli Olmayan (msn) Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Sol El Işığa Karşı Kız Reaksiyon Zamanı İşitme Engelli Olmayan (msn) Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Sağ El Pençe Kuvveti Kız (kg) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Sol El Pençe Kuvveti Kız (kg) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Durarak Uzun Kız Atlama İşitme Engelli Olmayan (cm) Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Flamingo Denge Kız Testi İşitme Engelli Olmayan (dak.) Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Esneklik Testi Kız (cm) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Anaerobic Güç Kız (kg.m/dak.) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız İşitme Engelli Sedanter Illinois Çeviklik Testi Kız (sn.) İşitme Engelli Olmayan Sedanter Kız *p<0.05 Mean Rank Sum of Rank 11 19,81±4,33 10,45 115,00 15 21,25±2,81 15,73 236,00 11 27,17±7,00 11,27 124,00 15 24,75±1,38 15,13 227,00 11 324,27±98,82 16,50 181,50 15 274,27±28,40 11,30 169,50 11 337,82±143,08 15,82 174,00 15 272,13±30,85 11,80 177,00 11 13,45±4,37 7,18 79,00 15 22,61±4,84 18,13 272,00 11 12,80±4,77 6,64 73,00 15 21,55±3,06 18,53 278,00 11 124,55±25,73 12,95 142,50 15 130,87±19,18 13,90 208,50 11 6,91±4,64 15,09 166,00 15 5,27±2,63 12,33 185,00 11 21,36±7,31 15,23 167,50 15 18,30±5,07 12,23 183,50 11 41,95±19,24 9,59 105,50 15 58,20±10,30 16,37 245,50 11 26,43±5,98 16,00 176,00 15 23,12±1,15 11,67 175,00 p 0,082 0,204 0,087 0,185 0,000* 0,000* 0,755 0,360 0,323 0,026* 0,154 40

TARTIŞMA Araştırmaya katılan işitme engelli sedanter erkek deneklerin (n=8) yaş ortalamaları 12,25±1,16 yıl, işitme engelli olmayan sedanter erkek deneklerin (n=12) yaş ortalamaları 13,08±0,79 yıl, işitme engelli voleybolcu erkek deneklerin (n=9) yaş ortalamaları 13,67±1,58 yıl, işitme engelli olmayan voleybolcu erkek deneklerin (n=11) yaş ortalamaları 13,00±0,90 yıl, işitme engelli sedanter kız (n=11) yaş ortalamaları 12,18±1,72 yıl ve işitme engelli olmayan sedanter kız (n=15) 13,20±0,77 yıldır. Ölçümler sonucunda vücut ağırlığı ortalamaları, işitme engelli sedanter erkeklerin 33,75±8,97 kg., işitme engelli olmayan sedanter erkeklerin 52,17±12,18 kg., işitme engelli voleybolcu erkek deneklerin 48,33±11,79 kg., işitme engelli olmayan voleybolcu erkeklerin 43,64±10,43 kg., işitme engelli sedanter kızların 39,27±14,81 kg., işitme engelli olmayan sedanter kızların 52,27±7,34 kg. olarak bulunmuştur. Boy uzunluk ortalamaları işitme engelli sedanter erkeklerin 139,25±13,22 cm., işitme engelli olmayan sedanter erkeklerin 156,01±8,57 cm., işitme engelli voleybolcu erkek deneklerin 155,67±15,08 cm., işitme engelli olmayan voleybolcu erkeklerin 151,73±9,63 cm., işitme engelli sedanter kızların 142,27±11,84 cm., işitme engelli olmayan sedanter kızların 156,02±6,76 cm. dir. Çalışmamızın sonuçları Akyüz ve arkadaşlarının (1) işitme engelli çocuklar üzerinde yapmış olduğu çalışmanın sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. İşitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkeklerin sağ ve sol el ışığa karşı reaksiyon zamanı değerleri karşılaştırıldığında anlamlı farklılıklar bulunurken (p<0.05), işitme engelli voleybolcu erkeklerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkekler ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Çalışmada işitme engelli voleybolcu erkeklerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkeklerin vücut yağ yüzdesi değerleri karşılaştırıldığında aralarında anlamlı fark bulunurken (p<0.05), işitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Ancak kızların vücut yağ yüzdesi değerlerinin erkeklerden daha fazla olduğu görülmüştür. Ekstremitelerin deri altı yağ tabakası kalınlığı ergenlikte erkeklerde azalırken, kızlarda ise artmaya devam eder (6). Durarak uzun atlama değerlerinde gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. İşitme engelli voleybolcu erkeklerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkeklerin denge değerleri karşılaştırıldığında aralarında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür (p<0.05). Buna karşılık işitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Yağcı ve arkadaşlarının (9) yapmış olduğu çalışmada ise denge yeteneği açısından işitme engelli olmayan çocuklardan oluşan grup en başarılı, işitme engelli çocuklardan oluşan grup ise en az başarılı grup olarak tespit edilmiştir. Bu bakımdan çalışmamızın sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. İşitme engelli bireylerde en önemli sorun, dışarıdan gelen uyaranları işitsel olarak algılayamadıkları için birbirleriyle bağlantılı olarak çalışan denge merkezlerinin fonksiyonel yetersizliğidir (9). Yapılan çalışmada sağ ve sol el pençe kuvveti değerlerinde, işitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). İşitme engelli voleybolcu erkeklerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkeklerin sağ ve sol el pençe kuvveti değerlerinde anlamlı fark bulunamamıştır. Esneklik değerleri karşılaştırıldığında işitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). İşitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Özer (5) e göre, erkekler esneklik hariç diğer ölçümlerde fiziksel uygunluk yönünden kızlardan daha uygun bulunmuşlardır. Deneklerin 10x5 m. sürat değerleri karşılaştırıldığında gruplarda arasında anlamlı farklılıklar bulunamamıştır. Anaerobik güç değerleri karşılaştırıldığında işitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunurken (p<0.05), işitme engelli voleybolcu erkeklerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkekler arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Deneklerin Illinois çeviklik testi değerleri karşılaştırıldığında da işitme engelli sedanter erkeklerle işitme engelli olmayan sedanter erkekler arasında anlamlı fark bulunurken (p<0.05), işitme engelli voleybolcu 41

erkeklerle işitme engelli olmayan voleybolcu erkekler ve işitme engelli sedanter kızlarla işitme engelli olmayan sedanter kızlar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Sonuç olarak; araştırmada elde edilen veriler işitme engelinin reaksiyon zamanı, pençe kuvveti, durarak uzun atlama, denge, anaerobik güç ve çeviklik gibi bazı motorik özellikleri olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. Ancak spor yapan işitme engellilerle işitme engelli olmayanların vücut yağ yüzdesi, pençe kuvveti, esneklik, anaerobik güç ve sürat değerlerine bakıldığında işitme engellilerin daha iyi veya yakın olduğu görülmektedir. Bu da işitme engelinin spor yapmaya engel olmadığını göstermektedir. KAYNAKLAR 1. Akyüz, M., Taş, M., Akyüz, Ö., Bayram, M., İşitme Engelli Çocuklarda Bazı Fiziksel ve Fizyolojik Parametrelerin İncelenmesi. II. Ulusal Engelli Bireyler İçin Fiziksel Aktivite Çalıştayı, 11-13 Ekim 2010, Çanakkale. 2. Cavkaytar, A., Diken, İ. H., Özel Eğitime Giriş. Kök Yayıncılık, Ankara, 2005. 3. Günay, M., Tamer, K., Cicioğlu, İ. Spor Fizyolojisi ve Performans Ölçümü. Gazi Kitabevi, 2006, Ankara. 4. Kamar, A. Sporda Yetenek Beceri ve Performans Testleri. Nobel Yayın Dağıtım, 2003. 5. Özer, D.S., Engelliler için Beden Eğitimi ve Spor. Nobel Yayın Dağıtım, 2004. 6. Özer, S. D., Özer, M. K., 2004, Çocuklarda Motor Gelişim. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. 7. Özgür, İ., Engelli Çocuklar ve Eğitimi Özel Eğitim. Karahan Kitabevi, Adana, 2008. 8. Şıpal, M.C. (Çev.). Eurofit Bedensel Yetenek Testleri El Kitabı. T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Yayını, Yayın No: 78. 9. Yağcı, N., Cavlak, U., Şahin, G., İşitme Engellilerde Denge Yeteneğinin İncelenmesi Üzerine Bir Çalışma. Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi 2004; 3 (2). 10. Zorba, E. Vücut Yapısı Ölçüm Yöntemleri ve Şişmanlıkla Başa Çıkma. Morpa Kültür Yayınları, İstanbul, 2006. 42

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Engelli Sporcuların Spora Başlama Eğilimini Belirleyen Faktörlerin Araştırılması Hayri DEMİR 1, Yusuf BARSBUĞA 2, Emine KÜÇÜKBEZİRCİ 2 1 Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Konya 2 Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Konya ÖZET Bu çalışmanın amacı, engelli sporcuların spora başlamada etkili olan nedenleri araştırmaktır. Araştırmaya Konya da spor yapan 121 erkek engelli sporcu katılmıştır. Ölçüm aracı olarak katılanlara Pelletier ve ark. (1995) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Kazak (2004) tarafından yapılan Sporda Güdülenme Ölçeği (Sport Motivation Scale-SMS) kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistik ve t testi kullanılmıştır. Elde edilen verilerin bulgularında; Engelli sporcuların içsel güdülenme puanları ile dışsal güdülenme puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, engelli sporcuların daha çok içsel güdülenmenin etkisinde kalarak spora başladıkları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Engelli sporcular, içsel güdülenme, dışsal güdülenme Research on the factors that motivates handicapped people to play sports ABSTRACT The aim of this research is to analyze the factors that motivates disabled people to play sports. 121 male athletes from Konya joined this research. In this research the Sport Motivation Scale-SMS, which is developed by Briere, Vallerand, Blais, and Pelletier (1995), translated into English by Pelletier, Fortier, Vallerand, Brière, Tuson, ve Blais (1995) and adapted into Turkish developed by Kazak (2004) Sport Motivation Scale-SMS is used. In consideration of the analysis of the datas it is understood that, disabled athletes extrinsic motivation with intrinsic motivation scores were statistically significant differences between scores. As a result, more disabled athletes under the influence of intrinsic motivation have been identified in sports began. Keywords: Disabled athletes, intrinsic motivation, extrinsic motivation GİRİŞ Spor, bireyin dinamik sosyal çevrelere katılımını sağlayan bir sosyal etkinlik olması özelliğinden dolayı, kişinin sosyalleşmesinde önemli bir role sahiptir. İnsanlar sportif faaliyetler aracılığıyla, değişik insan gruplarıyla sosyal ilişkiye girmektedirler. Spor yoluyla kişi, grubun kural ve değerlerine uymayı öğrenir, bu değerler düzenini benimser, çevredeki insanlarla ilişkileri ve diğer çevre faktörleri sosyal uyumunda önemli rol oynar (Güven 1986). Spor fiziksel ve ruhsal yapıya sağladığı destek yanında disiplin, güven, rekabet ve arkadaşlık hisleri de uyandırır (Ergun 2003). Aynı zamanda spor, anlayış ve sorumluluk taşıyabilme ve işbirliği içinde düzen sağlama kabiliyetini de geliştirmektedir. Sosyal gruba ve topluma mensubiyet gücünü kazandırmak bireyin toplumla daha ahenkli yaşamasına katkıda bulunur (Özer 2001). Engelli birey için bu sosyal rolün evrensel dili spordur (Ergun 2003). Bir eğitim faaliyeti olan spor, ortak amaçları dile getirebilme gücünü ve takdir edebilme duygusunu ortaya çıkarmaktadır. Spor bireyin kendi dar dünyasından kurtularak başka ortamlarda, başka kişilerden, inançlardan, düşüncelerden insanlarla iletişim içinde bulunmasını, onlardan etkilenmesini ve onları etkilemesini sağlamaktadır. Bu yönüyle sporun, yeni dostluklar kurulmasına, pekiştirilmesine ve sosyal kaynaşmaya destek sağladığı ve özellikle engelli bireylerin topluma kazandırılmasında önemli rol üstlendiği söylenebilir (Yetim 2000). Sağlıklı yaşamın en önemli faktörlerinden biri olarak kabul edilen sportif etkinliklerin fonksiyon kaybına uğramış engelli birey fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yapısıyla bir bütün olarak değerlendirerek kendisi ve toplumu ile barışık ve bütünleşmiş bir biçimde yaşam sürmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Dolayısıyla spor engelli birey için ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü spor günümüzün dünyasında engellilerin eğitimi ve rehabitasyonunda tedavi aracı olarak kullanılmaktadır. Engelli bireyin yapacağı sporun olumlu etkileri engelli 43

kişinin kendisine, ailesine, iş çevresine ve topluma doğrudan yansımaktadır. Engelliler için spor, bireyler arası iletişimi artırmak, inisiyatifi ve entegrasyonu geliştirmek anlamına gelir. Planlı çalışma ve antrenman, engelli bireyin sağlığının düzelmesi yanı sıra, yaşam sevincini artıran, on[an hayata bağlayan ve özgüvenlerini geliştiren bir unsur olarak da dikkat çekmektedir (Erkal 1992). Spor etkinlikleri engelli bireylerin gerek engelleri dolayısıyla içinde bulundukları ruh hali ve gerekse toplumun kendilerine karşı olan tavırlarının doğal sonucu olarak ortaya çıkan saldırganlık, öfke ve kıskançlık gibi duygularını kontrol etmelerini sağlar (Kınalı 2003). Spor yoluyla engelliler fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan gelişmelerini sağlamakta ve toplum içinde kaynaşmalarını kolaylaştırmaktadır (Gür 2001, Roswal 2001) Bu nedenle engelli bireylerin topluma olan uyumlarını sağlamak bu süreci hızlandırmak ve sosyalleşmelerine katkıda bulunmak için spor bir araç olarak ele alınmalıdır (Artar, Karabacaklıoğlu 2003, Özer 2001) Spor yapan engelli bireylerin motivasyonlarını sağlamada da psikolojik ihtiyaçları önde gelmektedir (Ruddel veshinew 2006). Sporun, engelli bireylerin hareket etmekten haz alma, eğlenme ve başarma ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir araç olduğu ifade edilmekte, engelli bireylere, özrü ile başa çıkmasını ve özrünü hafifletmesini öğretmekte, keyif vermekte, iletişim ve paylaşım sağlamakta, yaşam motivasyonunu artırmakta, hoşgörü, işbirliği gibi olumlu kişilik özelliklerinin kazandırılmasını sağlamaktadır (Özer 2001). Engel türü ve derecesi ne olursa olsun hareket etme, egzersiz yapma, sportif aktivitelere katılma bireye mutluluk vermekte, hareket etmekten duyulan haz da bireyin eğlenme ve başarma gereksinimlerinin karşılanmasında önemli bir araç olmakla birlikte yaşam motivasyonunu da artırmaktadır. Spor engellilerin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan gelişmelerini sağlayarak sosyal bütünleşmelerine katkıda bulunmaktadır (Eichsteadt and Lavay, 1995). Engelli bireylerin ruhsal durumlarının desteklenmesinde spor bir araç olarak kullanılmalıdır. Spor yapmak engelli bireylerin birçok ruhsal bozukluğuna iyi gelecektir (Chiang 2003). Buradan hareketle araştırmanın amacı, aktif olarak spor yapan engelli bireylerin spora başlamalarında içsel güdülenmenin mi yoksa dışsal güdülenmenin mi daha etkili olduğunu spor yapma yıllarına göre ortaya çıkarmaktır. MATERYAL ve METOT Materyal Çalışmamıza Konya ilinde basketbol, futsal ve korfball branşlarında aktif olarak spor yapan 121 fiziksel, işitme ve görme engelli erkek gönüllü olarak katılmıştır. Metot Araştırmada, Briere, Vallerand, Blais, ve Pelletier (1995) tarafından geliştirilmiş, İngilizce ye Pelletier, Fortier, Vallerand, Brière, Tuson, ve Blais (1995) tarafından çevrilmiş ve Türkçe uyarlaması Kazak (2004) tarafından yapılan Sporda Güdülenme Ölçeği (Sport Motivation Scale-SMS) kullanılmıştır. Sporda güdülenme ölçeği, yargıların yedi değerlendirme basamağına göre yapıldığı 28 maddeden oluşmakta ve altı alt ölçeği içermektedir. Bu alt ölçekler bilmek ve başarmak için içsel güdülenme, uyaran yaşamak için içsel güdülenme, dışsal düzenlemeler, içeatım, özdeşim ve güdülenmeme dir. Alt ölçeklerin Cronbach alpha güvenirlik katsayıları sırasıyla,.88,.73,.74,.82,.72 ve.70 dir. Alt ölçekler.52 ile.91 arasında değişen test-tekrar test korelasyonlarına sahiptir. Verilerin Analizi: Elde edilen verilerin analizinde ortalama ve standart sapma ( x ± Ss ) değerlerini içeren betimleyici istatistikler ve gruplar arasındaki farklılıkların belirlenmesinde t testi kullanılmış, anlamlılık düzeyi olarak ise p < 0. 05 değeri kabul edilmiştir. 44

BULGULAR Tablo 1. Engelli Sporcularda Spor yaşı (deneyim) İle İçsel Güdülenme Arasındaki Farklılık Analizi Spor Yaşı n X Ss t P 5 yıldan fazla 72 4.35 1.11 5 yıldan az 49 3.62 1.45 2.239 0.037 * * (P < 0. 05) Araştırma verilerine göre, içsel güdülenme ortalama puanları düzeylerinde 5 yıldan fazla spor deneyimine sahip engelli sporcular ve 5 yıldan az spor deneyimine sahip engelli sporcular açısından anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p<0.05). Bu farklılık, 5 yıldan fazla spor deneyimine sahip engelli sporcuların içsel güdülenme düzeylerinin, 5 yıldan az spor deneyimine sahip engelli sporculara göre daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Tablo 2. Engelli Sporcularda Spor yaşı (deneyim) İle Dışsal Güdülenme Arasındaki Farklılık Analizi Spor Yaş n X Ss t P 5 yıldan fazla 72 4.04 1.09 -.1.451 0.210 5 yıldan az 49 4.39 0.34 Araştırma verilerine göre, dışsal güdülenme ortalama puanları düzeylerinde 5 yıldan fazla spor deneyimine sahip engelli sporcular ve 5 yıldan az spor deneyimine sahip engelli sporcular açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0.05). TARTIŞMA Spor, engellilerin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan gelişmelerini sağlamakta, toplum içine kaynaşmalarını kolaylaştırmakta (Eichsteadt ve Lavay, 1995), engellilerin diğer bireylerde olduğu gibi problemi farklı algılayabilme, çözüm üretebilme, baş etme ve kendini ifade edebilme konusunda yararlı olduğu vurgulanabilmektedir (Sevindi ve ark. 2010). Bu nedenle, engelli bireylerin topluma olan uyumlarını sağlamak, bu süreci hızlandırmak ve sosyalleşmelerine katkıda bulunmak için spor bir araç olarak ele alınmalıdır (Dunn ve Fait,1997). Bireylerin belli nedenlerden dolayı sportif aktivitelere katıldıkları düşünülmektedir. Bu nedenler içsel ya da dışsal olabilmektedir (Li ve Harmer 1996). İnsanlar başka bir şeyin etkisinde kalmaksızın hür iradeleri ile aktivitelere katılıyor ve mücadele edebiliyorlarsa o kişinin işsel olarak güdülendikleri varsayılır. Bireyler bilmek, başarmak, eğlenmek, vakit geçirmek ve uyaran yaşamak gibi nedenlerle spor yapıyorlarsa içsel güdülenmenin etkisi altındadırlar. Kişi, hür iradesi olmadan aile baskısı ya da ödül kazanma gibi etmenlerle spor yapması ise dışsal olarak güdülenmiş demektir (Kazak 2004). Çalışmamızda engelli sporcuların spor yapma yılları ile spora başlamalarında etkili olan içsel güdülenme puanları arasında istatistiksel bir farklılık gözlemlenirken (tablo 1), dışsal güdülenme puanları arasında bir farka rastlanmamıştır (tablo 2). Literatür taramasında, engelli bireylerin spora başlamalarında etkili olan nedenlerin ortaya konulduğu araştırmaların kısıtlı olduğu, genelde engelli bireylerin spor yoluyla elde ettiği sosyal kazanımlar yönünde çalışmaların olduğu tespit edilmiştir. Kunter (2006) yaptığı bir araştırmada çocuk ve gençlerin spor yapmaya kendi kendilerini motive ettiklerini ortaya çıkarmıştır. Aynı araştırmada ailelerin çocuklarını motive etmeleri üçüncü sırayı almıştır. Aynı araştırmacı Balster ve Sommer in 16 20 yaşları arasındaki öğrenme engelli olan gençlerinde spora kendi istekleri ile başladığını, ailelerinin bu gençleri yeterince motive etmediklerini bildirmiştir. Şah (2005) gençlerin büyük bir bölümünün, kendi iradeleri ile spora başladıklarını ve sporu sağlıklarını korumak amacıyla yaptıklarını belirlemiş, sosyal çevre için sporu seçenlerin ise daha az oranda olduğuna işaret etmiştir. Bu araştırmaların, araştırmamızın sonuçları ile paralellik gösterdiği söylenebilir. 45

Ünal (2002), çeşitli nedenlerle engelli çocukların anne-babalarında acıma ve suçluluk duygusuyla aşırı kollama ve koruma olabileceği, bu tutumun çocukların gelişmesini ve üretici olmasını engelleyebileceğini belirtmiştir. Baran, 2005 yılında yaptığı çalışmada, futbolla ilgilenen engelli sporcuların sorunlu davranışlarının azaldığını ve sosyal davranış yeteneklerinin geliştiğini tespit etmiştir. Gençöz (1997) engelli basketbolcuların spor yoluyla aile ve sınıf içerisindeki davranışlarında olumlu gelişmeler gösterdiğini vurgulamış, McMahon (1998) ise, araştırmasında rekreatif etkinliklerin engelli bireylerin çevreyle ve toplumla bütünleşme, arkadaşlık kurabilme bakımından olumlu değişiklikleri ortaya koymuştur. Babkes (1999) ise spor yapan ve yapmayan zihinsel engelliler üzerine yaptığı araştırmada spor yapanlar lehine sosyalleşme davranışlarının daha gelişmiş olduğunu tespit etmiştir. Sporun son ve belki de en asil amacı engelli kişiye dış dünya ile temas sağlama olanağı vermesidir. Sportif aktiviteler, engelliliğin geçici olanlarda iyileşmeyi hızlandırır, kuvvet, dayanıklılık ve koordinasyonu arttırır. Sürekli bir engelliliğe mahkum olanlarda ise spor, yeni bir yaşam boyutu gibidir. Her engelli için bireysel spor türleriyle birlikte takım sporlarından birine yer verilmesinde yarar vardır. Bu sayede, sporun engelli sporcuya fizik, moral ve sosyal katkısı arttırılmış olacaktır. Böylece, ömür boyu sürmesi gereken rehabilitasyon programı renkli, zevkli ve heyecanlı bir takım çalışması haline dönüşecek ve rehabilitasyonun amacına erişmek kolaylaşacaktır. Sonuç olarak, engelli sporcuların genelde içsel güdüleme nedeniyle spora başladıkları, spor deneyimleri ilerledikçe içinde bulundukları toplumla daha iyi diyaloglar kurabilecekleri Söylenebilir. Kurallara bağlı, belli kalıplar ve organizasyonlar içinde yapılan sportif faaliyetler, engellilerin spor yapabilmesi için tek seçenek olmamalıdır. Her engelli için bireysel spor türleriyle birlikte takım sporlarından birisinde yer alması faydalı olacaktır. Bu sayede, sporun engelli sporcuya fizik, moral ve sosyal katkısı arttırılmış olacaktır. Böylece, ömür boyu sürmesi gereken rehabilitasyon programı renkli, zevkli ve heyecanlı bir takım çalışması haline dönüşecek ve rehabilitasyonun amacına erişmenin kolaylaşacağı kanısındayız. KAYNAKLAR 1. Artar Y, Karabacaklıoğlu Ç. (2003). Özürlülerin Toplumsal gelişmesine Yönelik proje, Ankara. 2. Babkes M.L. (1999). Sport and physical activity socialization of youth with moderate cognitive needs: An expectancy-value perspective on parental influence University of Noerthern Colorado. 3. Baran, F. (2005). Özel Olimpiyatlarda Kaynaştırılmış Futbol Takımındaki Fiziksel Aktivite Düzeyi ve Davranış Değişimlerinin İncelenmesi Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Akdeniz Üniversitesi. Antalya. 4. Chiang T. (2003). Effects of therapeutic recreation intervention within a technology-based physical activty context on the social interaction of male youth with autism spectrum disorders, İndiana University. 5. Dunn, J.M., ve Fait, H. (1997). Special Physical Education: Adapted,individualized, developmental Seventh Edition, Iowa Dubuque Brown& Benchmark, 22. 6. Ergun N. (2003) Bedensel engelli çocuk ve spor. Çoluk Çocuk Dergisi, 5:20:50 7. Erkal M. (1992). Sosyolojik Açıdan Spor, İstanbul Kutsun Maatbası, 89. 8. Eichsteadt, C.B., & Lavay, B.W. (1995). Physical Activity for Individuals with Metal Retardation Compaign, Illinois, 47. 9. Gençöz F. (1997). The effects of basketball training on the maadaptive behaviors of trainable mentally retarded children. Resarch In developmental Disabilites. 18: 1-8 10. Gür A. (2001). Özürlülerin Sosyal Yaşama Uyum Sürecinde Sportif Etkinliklerin Rolü, TC Başbakanlık Özürlüler Dairesi Başkanlığı Yayınları. 16. Ankara 11. Güven N. (1986), Özürlü çocuklar ve eğitimleri, Hacettepe üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü. Ankara. 12. Kazak, Z. (2004). Sporda Güdülenme Ölçeği SGÖ- nin Türk sporcuları için güvenirlik ve geçerlik çalışması (A Study on Reliability and Validity of The Sport Motivation Scale SMS- for Turkish Athletes). Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Dergisi. 13. Kunter N. (2006). Türkiye deki Fiziksel Engelli Çocuk ve Gençlerin Spora Eğilimini Belirleyen Faktörlerin Araştırılması. 9. Uluslararası spor Bilimleri Kongresi 1329-1333. 14. Li F ve Harmer P. (1996) Testing the simplex assumption underlying the sport motivation scale: astructural equation modeling analysis. Research Quarterly for Exercise and spoert, 68 (1), 20-22. 15. McMahon D.J. (1998). Social acceptance of children with developmental handicaps in integrated daycapms. University of Toronto. 46

16. Özer DS. (2001) Engelliler için beden eğitimi ve spor, Nobel Yayınları, Ankara. 17. Pelletier, L.G., Fortier, M.S., Vallerand, R.J., Brière, N.M., Tuson, K.M., & Blais, M.R. (1995). Toward a new measure of intrinsic motivation, extrinsic motivation, and amotivation in sport: The sport motivation scale (SMS). Journal of Sport & Exercise Psychology, 17 (2), 35-53. 18. Roswal GM (2001). Adapted Physical Education, Principles and Practices, Jacksonwille State University. 19. Sevindi, T., Keskin, A., Gördeles Beşer, N., Eker, H. (2010). Spor Faaliyetlerinin Engelli Bireylerin Aile Sürecine Etkisinin İncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim Dergisi,, 12 (1), 12 19. 20. Şah H. (2005). Spor Yapan ve Yapmayan Bedensel Engellilerin Problem Çözme Becerileri Arasındaki Farklılıkların İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Mersin. 21. Ünal İ. (2002). Çocuk ve Biz Sim Yayıncılık. Ankara. 22. Yetim A. (2000) Sosyoloji ve Spor, Topkar Maatbacılık, Trabzon, 119,157,159. 47

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Engelli Sporcularda Benlik Algısının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi Mehmet PENSE 1, Hayri DEMİR 1, Figen YAMAN LESINGER 2 1 Selçuk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Konya, TÜRKİYE 2 Yakın Doğu Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Lefkoşa, KKTC ÖZET Bu çalışmanın amacı, engelli sporcuların eğitim düzeylerinin ve spor deneyimlerinin benlik algıları üzerine etkilerinin incelenmesidir. Araştırmaya Konya ilinde tekerlekli basketbol, korfbol ve futsal oynayan 121 engelli erkek sporcu katılmıştır. Benlik algısını ölçmek amacı ile Gilbert, P., Allan S. ve Trent, D. tarafından 1991 yılında geliştirilen ve Şahin, N.H., Durak, A. ve Şahin, N. tarafından 1993 yılında Türkçeye uyarlaması yapılarak geliştirilen, 18 maddeden ve 5 cevap şıkkından oluşan Sosyal Karşılaştırma Ölçeği kullanılmıştır.verilerin analizinin tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama ve standart sapma kullanılmıştır. Gruplar arasındaki farklılıkların belirlenmesinde student t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testi, bulunan farklılıkların hangi gruplar arasında olduğunun belirlenmesin de ise LSD testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular incelendiğinde; araştırmaya katılan sporcuların eğitim düzeyleri ile benlik düzeyleri arasında gözlemlenen farklılıkların istatistiksel açıdan anlamlı olduğu (p<0.05) tespit edilmiştir. Benlik algısı ortalama puanları düzeylerinde 5 yıldan fazla spor deneyimi olan engelli sporcular ile 5 yıldan az spor deneyimi olan engelli sporcular arasında da istatistiksel açıdan anlamlı farklılıkların olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Araştırmanın sonucunda elde edilen bilgilere dayanarak engelli sporcuların eğitim düzeyleri ve spor deneyimlerinin benlik düzeyleri üzerinde önemli etkilerinin olduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Engelli Sporcular, Benlik Algısı Examination on Self Perceptions of Athletes With Disabilities in Terms of Some Variables ABSTRACT The purpose of this study was to examine self-perceptions of disabled athletes according to several variables. The data were collected from 121 male disabled athletes in Konya. The Social Comparison Scale was used to determine disabled athletes self-perceptions in this study. This scale was developed by Gilbert, Allan and Trent (1991) and translated into Turkish by Şahin and Durak (1993). In addition, the personal information form was used to determine athletes socio-demographic characteristics. In the analysis of the data obtained from the research, descriptive statistics including mean and standard deviation and one way analysis of variance (ANOVA) with LSD test to examine the differences between groups. According to statistical results of the study, a significant difference was found between male disabled athletes self-perceptions and their education level (p<0.05). Furthermore, the self-perception levels of athletes who have 5 years and up sportive experience was a significant higher than other groups. Based on these results, it can be concluded that there is significantly effect on their self-perceptions of education levels and sportive experiences of athletes with disabilities increased with their educational level. Key Words: Disabled Athletes, Self-perception GİRİŞ Psikoloji literatüründe benlik ile ilgili pek çok kavram bulunmaktadır. Bunlar; benlik kavramı, benlik imgesi, benlik değeri, benlik algısı, benlik şemaları gibi kavramlardır. Benlik, bireyin gereksinimlerini, yeteneklerini, güdülerini ve haklarını içeren içsel özelliklerden oluşan bir varlık olarak görülmüştür. Her birey, bu özelliklere sahiptir ve bunları değişik sosyal ortamlarda düşünce ve davranışlarını yönlendirmede kullanır (15). Köknel (14), benliği insanın kendi kişiliğine ilişkin kanıların toplamı, insanın kendini tanıma ve değerlendirme biçimi olarak tanımlamaktadır. Bıyıklı, (3) ise, benliği insanın diğer insanlarla kurduğu sosyal etkileşimler sonucu, kişinin kendi hakkında geliştirdiği tutumlar olarak tarif etmektedir. Benlik yapısı kişiden kişiye olduğu gibi, toplumlar arasında da farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden kültürler arası duygu, düşünce ve davranış farklılıklarının temelinde o kültürde yaygın olan benlik yapıları arasındaki farkların yattığını söylemek yanlış olmaz. Benliğimizin yapısı, dünyayı, başkalarını ve kendimizi nasıl görüp algıladığımızı belirler, varoluşumuzun temelini oluşturan her türlü duygu, düşünce ve davranışlarımızı etkiler (15). 48

Yaşamın amacı ve bireyselleşmiş olmanın gerçek anlatımı olarak nitelendirilebilecek olan benlik kavramı, bireyin kendisini nasıl gördüğü, nasıl algıladığı, kendisi hakkında ne düşündüğü, ne hissettiğini içeren, tanımlayan ve bireyin çevresindeki her türlü öğeden etkilenerek geliştirdiği bir bütündür (3). Kişinin kendi gereksinimleri ile çevresi arasında uyumlu ilişkiler kurması ve sürdürmesi sağlıklı bir benlik kavramı ile mümkündür (19). Aile, okul içinde yer alınan sosyal statü ve sonraki yaşantılar, doğuştan ya da sonradan sahip olunan bedensel nitelikler bu kavramın üzerinde etkili olabilen belirleyicilerdir. Dolayısıyla benlik kavramı üzerinde etkili olabileceği düşünülen her durum, yaşantı veya niteliğin, benlik üzerindeki etkisinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir (3). Benlik kavramı üzerinde etkisi olabilecek durum veya nitelikleri anlayabilmek için öncelikle benliğin ne anlama geldiği üzerinde durmak gerekmektedir. Üzerinde uzun yıllardır çalışılan benlik kavramı, son yıllarda sosyal ve kültürler arası psikolojide yeniden ilgi konusu olmuştur. Festinger in sosyal karşılaştırma kuramı, benlik kavramının açıklanmasında oldukça önemlidir. Bu kuram, başarının oluşumu, gelişimi, çevremizi, çevremizdeki bireyleri (ve aynı zamanda kendimizi) anlamlandırma sürecinde, sosyal karşılaştırmanın gelişim aşamaları, etkileri ve bu süreç zarfında geliştirmiş olduğumuz tutum ve yargıların nedenleri konusunda çok açıklayıcı olmuştur (5). Kendimiz hakkında bilgi, sosyal dünyaya karşılık verme, kontrol, idare etmek için bilgi sağlamaktadır. Eğer sosyal karşılaştırma, otomatik bir süreçse, o zaman hedef kişiye hafif bir baskı olarak kendini değerlendirmesine etki etmede yeterli olmaktadır. Bu bilinçsiz karşılaştırma ve spontan karşılaştırma şeklinde gerçekleşmektedir (24). Benlik algısı bir kimsenin çeşitli özelliklerin kendisinde bulunuş derecesi hakkındaki değerlendirmelerinin tümünü (16), kendini nasıl görüp, nasıl değer biçtiğini (28) anlatır. Kişinin benlik algısı onun olaylara karşı farkındalığını, yorumlayışını, içsel uyum ve beklentilerini belirlediği için oldukça önemlidir (6). Benlik algısı genel olarak kendimiz hakkında sahip olduğumuz inançların toplamı, başka bir deyişle ben kimim? sorusuna verdiğimiz cevap olarak tarif edilmektedir (26). Benlik kavramı gelişimi çocukluktan başlayıp yaşam boyu devam eden bir işlemdir (27). Benlik bilgisi temelde sosyalleşme sürecinde aile, okul, arkadaş, dinsel ve etnik gruplar, kültürel aktiviteler yoluyla elde edilir. Ayrıca başkalarının bize karşı gösterdikleri tepkiler ve geribildirimler, bizim kendi davranışlarımızı gözlemleyip başkalarıyla yaptığımız karşılaştırmalar benliğimizle ilgili bilgi edinmemize yardımcı olur. Spencer ve Adams (23), kültürel özelliklerin benlik algısını derinden etkilediğini savunurlar. Benlik algısını belirleyen diğer önemli bir kurum ise okuldur. Çocuğun ilk sosyalleşme ortamı olan okulda arkadaşları içerisinde öğretmenlerinden gördüğü yaklaşım ve akademik başarılarının değerlendirilme biçimi, onun benlik algısında önemli bir etkendir. Benlik algısının şekillendiği en önemli devre ergenlik dönemidir. Ergen, akranları ile yaptığı karşılaştırmalar sonucunda kendi benlik şemalarını oluşturur. Bu süreçte fiziksel görünüm oldukça önemlidir. Karşı cinsle olan ilişkiler, çekicilik, arkadaşlar arası kabul ve aranılırlılık benlik algılarını etkileyen etmenlerdendir. Kişinin kendisi ile ilgili farkındalık kazanması ve kendi özelliklerini tanıması, kişilik gelişiminde önemli bir husustur. Bireylerin kendisi ile ilgili özellikler hakkında fikir sahibi olması ve bu özelliklerin düşünceler, değerler ve davranışlar boyutunda tutarlılık ve devamlılık göstermesi durumu ergenlikte artmaktadır (1). Bir öğrencinin kendini ve arkadaşlarıyla olan iletişimini nasıl gördüğünün etkilerine bakıldığında öğrencinin kendini olumlu algılaması, arkadaşlarını olumlu veya olumsuz algılamasına bağlı farklı motivasyonel sonuçlar doğurur. Kendini ve arkadaşlarını nasıl algıladığı sosyal rekabet için gereklidir (20). Bu bağlamda incelendiğinde bireyin sosyalleşmesinde benlik algısının önemi vurgulanmaktadır. Bireyler kendileri hakkındaki bilgileri, kendilerine dair oluşturdukları kanıları, kendilerini başkalarıyla karşılaştırarak elde etmektedirler. Bu durumda sosyal karşılaştırma olarak tanımlanmaktadır. Sosyal karşılaştırma, başkalarının gerçekleştirdiği performanslar doğrultusunda, gayri ihtiyari, istem dışı ve kendiliğinden gelişmektedir (12). Bireylerin iç dünyasında oluşturduğu bu sosyal karşılaştırmalarda, öncelikle fiziksel durumların karşılaştırıldığı gözlemlenmektedir. Kişinin sağlıklı bir birey veya engelli bir birey olmasının da kişinin ruh sağlığında önemli değişimlere yol açtığı ifade edilmektedir. Sağlıklı bireylerin bedensel ve ruhsal gerilimlerden kurtulmaları, hayat şartlarına fiziksel uygunluk sağlayabilmeleri için önerilen sportif aktivitelerin ve sporun, engellilerce yapılabileceği hususu uzun yıllar ihmal edilmiştir. (11). Beden eğitimi ve spor etkinlikleri, engelli bireylerin gerek engelleri dolayısıyla içinde bulundukları ruh hali ve gerekse toplumun kendilerine karşı olan tavırlarının doğal sonucu olarak ortaya çıkan saldırganlık, öfke ve kıskançlık gibi duygularını kontrol etmelerini sağlamaktadır (13). Ayrıca fiziksel ve zihinsel gelişimleri ile birlikte onların toplum içinde daha iyi ilişkiler kurabilmesine de olanak sağlamaktadır (21). Bedensel engellilerin, engellerinden dolayı kendilerini yetersiz görmeleri düşük benlik algısına ve güdü eksikliğine yol açmakta, mevcut potansiyellerini kullanmama gibi bir durumla karşı karşıya kalmalarına sebep olmaktadır. Araştırmalar fiziki gerçeklik ile kendini kabul arasında ilişki olduğunu, bireyin engeline ilişkin bilgilenmenin kendini kabulde değişmeyi etkilediğini göstermektedir (4). Bu ifadelerden yola çıkarak, yapılan düzenli fiziksel aktivitenin engelli bireylerin ruhsal yapılarını etkileyip etkilemediğini belirleyerek, yaptıkları sporda kazandıkları deneyimlerin benlik algılarında bir etkiye yol açıp açmadığını incelemek amaçlarımızdan 49

ilkini oluşturmuştur. Bunun yanında aktif olarak spor yapan engellilerin eğitim düzeylerinin de benlik algılarında nasıl bir etki yaratacağı diğer amacımızı oluşturmuştur. MATERYAL VE METOT Araştırma Grubu Çalışmamızda Konya ilinde basketbol, futsal ve korfball branşlarında aktif olarak spor yapan 121 erkek gönüllü engelli denek yer almıştır. Sosyal Karşılaştırma Ölçeği (SKÖ) Benlik algısını ölçmek amacı ile Gilbert, P., Allan S. ve Trent, D. nin 1991 yılında oluşturdukları ve Şahin, N.H., Durak, A. ve Şahin, N. tarafından 1993 yılında Türkçeye uyarlaması yapılarak geliştirilen, 18 maddeden ve 5 cevap şıkkından oluşan Sosyal Karşılaştırma Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin güvenirlik çalışması, Şahin, N.H. ve Durak, D. tarafından 1993 yılında üç farklı sosyoekonomik düzeyde 263 kız ve 277 erkek, toplam 540 lise ve üniversite öğrencisi üzerinde uygulanmıştır. Cronbach Alfa katsayısı 0.79 olarak bulunmuştur. 6 boyuttan 18 boyuta çıkarılan yeni ölçek formu 501 banka çalışanına uygulanmış ve 0.89 güvenirlik katsayısına ulaşılmıştır. Bu çalışmada Sosyal Karşılaştırma Ölçeğinin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0.91 (N:534) olarak bulunmuştur. Ölçeğin yanı sıra sosyo-demografik özellikleri belirlemek için araştırmacılar tarafından hazırlanan ve engelli sporcular tarafından doldurulan bir kişisel form kullanılmıştır. Verilerin Analizi Elde edilen verilerin analizinde ortalama ve standart sapma ( x ± Ss ) değerlerini içeren betimleyici istatistikler ve gruplar arasındaki farklılıkların belirlenmesinde student t testi ve tek yönlü varyans analizi (Anova) testi, bulunan farklılıkların hangi gruplar arasında olduğunun belirlenmesin de ise LSD testi kullanılmıştır Anlamlılık düzeyi olarak ise p < 0. 05 değeri kullanılmıştır. BULGULAR Araştırma verilerine göre, benlik algısı ortalama puanları düzeylerinde lise mezunu, üniversite öğrencisi, üniversite mezunu ve diğer engelli sporcular arasında istatistiksel açısından anlamlı farklılıkların olduğu gözlemlenmiştir (p<0.05). Engelli sporcuların eğitim durumuna göre, benlik algısı ortalama puanları düzeylerindeki farkı belirlemede tek yönlü varyans analiz (anova) testi, sonuçlarına göre bu farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek için de LSD testi yapılmıştır. Tablo 1. Engelli Sporcularda Eğitim Durumu ile Benlik Algısı Arasındaki Farklılık Analizi BENLİK ALGISI EĞİTİM DURUMU n F p x Ss Lise Mezunu 33 68.56 ± 14.77 Üniversite Öğrencisi 27 72.34 ± 15.72 Üniversite Mezunu 29 73.32 ± 15.87 3.101 0.023* Diğer 32 74.33 ± 14.09 * p<0.05 LSD testi sonuçlarına göre, benlik algısı puanları açısından, lise mezunu engelli sporcular ile üniversite öğrencisi, üniversite mezunu ve diğer engelli sporcular arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar belirlenmiştir (p<0.05). Üniversite öğrencisi ile üniversite mezunu ve diğer, üniversite mezunu ile diğer engelli sporcular arasında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılıklara rastlanılmamıştır (p>0.05). Tablo 2. Engelli Sporcularda Spor Yaşı ile Benlik Algısı Arasındaki Farklılık Analizi BENLİK ALGISI SPORTİF DENEYİM n F p x Sd 5 yıl ve üzeri 71 68.53 ± 13.89 2.671 0.006* 5 yıldan az 50 55.13 ± 13.51 * p<0.05 50

Benlik algısı ortalama puanları düzeylerinde 5 yıl ve üzeri spor deneyimi olan engelli sporcular ile 5 yıldan az spor deneyimi olan engelli sporcular arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel açıdan anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Buna göre, 5 yıl ve üzeri spor deneyimine sahip engelli sporcularda benlik algısı düzeyleri, 5 yıldan az spor deneyimine sahip engelli sporculara göre daha yüksektir. TARTIŞMA Bedensel engelli sporcuların eğitim düzeylerinin ve spor deneyimlerinin benlik algıları üzerine etkilerinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen çalışmada; tablo 1 de görüldüğü gibi bedensel engelli sporcularda eğitim düzeyleri ile benlik algıları puanları arasında anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir (p<0.05). Çalışmamıza katılan engelli sporcularda eğitim düzeyi yükseldikçe benlik algısı puanlarının da yükseldiği belirlenmiştir. Duman ve ark (8), bedensel engelli sporcularda eğitim durumu ile kendine güven ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasında, farklılıkların istatistiksel olarak anlamlı olmadığını saptayarak, bedensel engelli sporcuların kendine güven ve yaşam doyum düzeylerinin eğitim durumuna göre farklılık göstermediğini belirlemiştir. McMahon (18), rekreaktif etkinliklerinin, engelli bireylerde çevreyle ve toplumla kaynaşmayı ve bütünleşmeyi, arkadaşlık kurabilmeyi, kendine güvenin sağlanmasını ve sosyal kabul edilebilirliğin oluşmasını kolaylaştırdığını belirtmiş ve önemini yaptığı bir araştırmayla ortaya koymuştur. Engelli sporcuların eğitim düzeyleri karşılaştırmaları ile ilgili yapılan kısıtlı çalışmalar ve yaptığımız bu çalışma sonucunda, engelli sporcuların eğitim düzeylerinin yükselmesiyle doğru orantılı olarak benlik algılarının da yükseldiği ve böylece engelli sporcuların hayata bakış açılarının olumlu yönde değişebildiği söylenebilmektedir. Bu durumda engelli bireylerin spor yapmalarının hayata daha sıkı tutunmalarını ve kendilerine olan güven duygularının olumlu yönde gelişeceğini söyleyebiliriz. Sporun ve eğitimin benlik algısı üzerine olan bu etkileri doğrultusunda, Çuhadaroğlu (7), ergenler üzerinde yaptığı araştırmasına göre bireyin benlik algısı ne kadar durağansa benlik saygısının da o derece yüksek olacağını, değişken bir benlik algısının benlik saygısını düşüreceğini ifade etmiştir. Benlik saygısı açısından benlik algısının tutarlılığının ve devamlılığının oldukça önemli olduğunu ifade etmiştir. Marsh ve arkadaşları (17), dağcılık programına katılan kişiler üzerine, yaptıkları çalışmalarda benlik kavramlarının geliştiğini belirtmişlerdir. Babkes (2), spor yapan zihinsel engelli sporcular ile spor yapmayanları karşılaştırdığı çalışmasında, aile içi davranışlarını ve sosyalleşme durumlarını araştırmıştır. Çalışma da, spor yapan zihinsel engelli sporcuların, yapmayanlara göre daha yüksek oranda sosyal aktivitelere katıldıkları, çevrelerine karşı tutumlarının daha olumlu olduğu ve daha fazla sosyal davranış özelliği gösterdikleri gözlemlenmiştir. Şah (25), yapmış olduğu araştırmada tekerlekli sandalye basketbol oyuncuları ile spor yapmayan bedensel engelli bireylerin problem çözme becerilerinin farklılık gösterip göstermediğinin incelemiştir. Bedensel engelli bireyin hem spor yapmasının hem de aylık gelirinin yüksek olmasının problem çözme becerisini etkileyen faktörlerden biri olduğu belirlemiştir. Sevindi ve ark. (22) yaptıkları bir çalışmada, engellilerin eğitim durumlarına göre, aile süreci puan ortalamasının dağılımı incelemişlerdir. Okula gitmemiş olan engelli bireyin problem çözme alanında, üniversite mezunu olan engelli bireylerin ise; diğer alanlarda problem yaşadıklarını belirlemişlerdir. Bu sonuçlara ışığında da; problemi algılama, çözüm yolu üretebilme ve baş etme konularında eğitimin yararlı olabileceğini vurgulamışlardır. Diğer yandan da eğitimin verdiği öz güven duygusu ve farkındalık sayesinde engelli bireyin ilgi, sevgi ve ailedeki rollerin eşit dağılımı gibi konularda aile içinde meydan gelebilecek problemleri daha fazla algılayabileceklerini ve sevgi-ilgi gereksinimini daha fazla hissedebileceklerini gözlemlemişlerdir. Üniversite mezunu olan, çalışan, spor yapan engelliler aile içinde yaşanan süreçlerin birçoğu ile ilgili problem yaşamakta, ancak problemleri farklı algılama, çözüm yolu üretme ve baş etme konusunda kendilerini iyi hissetmektedirler. Çalışmamızda araştırdığımız engelli bireylerin benlik algılarıyla spor deneyimleri arasındaki ilişki incelendiğinde, tablo 2 de görüldüğü gibi 5 yıldan fazla spor deneyimine sahip olanların 5 yıldan az spor deneyimine sahip olanlarla aralarında farklılıkların olduğu belirlenmiştir (p<0.05). 5 yıldan daha fazla spor deneyimine sahip olan engelli sporcuların benlik algı puanlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuç da bize engelli bir bireyin sporun içinde bulunduğu sürece benlik algısının durağan bir süreç içerisinde geçireceğini ifade etmektedir. Çuhadaroğlu (7) nun da belirttiği gibi, benlik algısındaki bu durağanlık da engelli bireyin benlik saygısının yükselmesini sağlayarak, bu süreç içerisinde kendine güveni olan, topuma uyum sağlayan, problemleri algılayabilen ve yaşamını o şekliyle sürdürmesi gerektiğini kabullenebilen bir birey olmasını sağlayacaktır. Spor, engellilerin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan gelişmelerini sağlamakta, toplum içine kaynaşmalarını kolaylaştırmakta (10), engellilerin diğer bireylerde olduğu gibi problemi farklı algılayabilme, çözüm üretebilme, baş etme ve kendini ifade edebilme konusunda yararlı olduğu vurgulanabilmektedir (22). Bu nedenle, engelli bireylerin topluma olan uyumlarını sağlamak, bu süreci hızlandırmak ve sosyalleşmelerine katkıda bulunmak için spor bir araç olarak ele alınmalıdır (9). 51

Sonuç olarak engelli sporcuların eğitim düzeylerinin ve spor deneyimlerinin benlik algıları üzerine etkileri incelenmiş ve hem eğitim düzeyinin üst seviyelerde olması hem de spor deneyiminin yüksek olması engelli bireylerde benlik algısının yüksek olmasına sebep olmuştur. Yapılan spor branşı ne olursa olsun, sporun hayat boyunca sürdürülmesi ve sporun yanında eğitiminde en üst düzeye getirilmesi, engelli olmayan bireylerde olduğu gibi engelli bireylerde de, kişinin kendine güvenini, başarılı olma duygusunu ve en önemlisi de yaşadığı hayattan zevk alma duygusunu ortaya çıkaracaktır. KAYNAKLAR 1. Aydın, B. ve Ark. (2002). Gelişim Psikolojisi, SFN TV. Tanıtım Tasarım Yayıncılık Ltd. Şti., İstanbul. 2. Babkes, ML. (1999). Sport and physical activity socialization of youth with moderate cognitive needs: An expectancy-value perspective on parental influence, University of Northern Colorado. 3. Bıyıklı, L. (1989). Özürlü çocuk, toplum ve aile Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Cilt 22 Sayı 2, Ankara. 4. Blue, B. (1983). The predictive value of selected factors for self acceptence. In physically disabled adults. Disertation Abstracts International. 44 (3). 5. Buunk, BP., and Mussweiler, T. (2001). New Directions in Social Comparison Research, European Journal of Social Psychology, September, 31 (5). 6. Cobs, A., Aurla, P.L., Purkey, WW. (1972). Helping Relationships, Boston, Allyn and Bacon Inc., Akt: Önen, F., (1989). Kişinin Kendini Kabulü ile Başkaları Tarafından Kabulü Arasındaki İlişki, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 7. Çuhadaroğlu, FÇ. (1994). Gençlerde Benlik Saygısı İle İlgili Bir Araştırma, VIII. Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel Çalışmaları Kitabı içinde, 1996, TPD Yayınları, Ankara. 8. Duman, S., Baştuğ G., Taşğın Ö. Akandere M. (2011). Bedensel engelli sporcularda kendine güven duygusu ile yaşam doyum düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesi. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi. 8 (1), 1364-1373. 9. Dunn, JM., ve Fait, H. (1997). Special Physical Education: Adapted,individualized, developmental Seventh Edition, Iowa Dubuque Brown& Benchmark, 22. 10. Eichsteadt, CB., Lavay, BW. (1995). Physical Activity for Individuals with Metal Retardation Compaign, Illinois, 47. 11. Ergun, N., Algun, C., ve Dolunay, N. (1990). Özürlülerde Spor Yaklaşımı, Spor Şurası Bildirileri, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara: 123. 12. Gilbert, PT., Daniel, T., Giesler, R., Morris, B., Kathryn, A. (1995). Comparisons Arise, Journal of Personality and Social Psychology. Washington, 69. 13. Kınalı, G. (2003). Zihin Engellilerde Beden - Resim - Müzik Eğitimi. Farklı Gelişen Çocuklar. (Ed: A. Kulaksızoğlu), İstanbul: Epsilon Yayınları. 14. Köknel, Ö. (1999). Kaygıdan Mutluluğa Kişilik, 15. Basım Altın Kitap Yayınevi, İstanbul. 15. Kulaksızoğlu, A. (2000). Ergenlik Psikolojisi Remzi Kitabevi, 3. Basım İstanbul. 16. Kuzgun, Y. (1983). Benlik ve İdeal Benlik Kavramlarının Tercih Edilen Meslek Kavramı İle İlişkisi, A.Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, 16 (1), 1-9. 17. Marsh, HW., Richards, GE., Johnson, S., Roche, L., Tremayne, P. (1994). Physical self description questionnaire: psychometric properties and an multitrait-multimethod analysis of relations to existing instruments. Journal of Sport and Exercise Psychology, 16, 270-305. 18. McMahon, DJ. (1998). Social Acceptance of Children with Developmental Handicaps in İntegrated Daycamps, Canada: University of Toronto. 19. Önen, F. (1989). Kişinin Kendini Kabulü ile Başkaları Tarafından Kabulü Arasındaki İlişki, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 20. Salmivalli, C., Kaukiainen, L., Lagerspetz, KMJ. (1999). Self-Evaluated Self-Esteem, Peer-Educated Self-Esteem and Defensive Egoism as Predicyor of Adolescents Participation in Bullying Situation. PSPB, 25, 1268-1278. 21. Savucu, Y., Sirmen, B., İnal, S., Karahan, M., Erdemir, İ. (2006). Zihinsel engelli bireylerde basketbol antrenmanının fiziksel uygunluk üzerine etkilerinin belirlenmesi, Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 20 (2), 105-113. 22. Sevindi, T., Keskin, A., Gördeles Beşer, N., Eker, H. (2010). Spor Faaliyetlerinin Engelli Bireylerin Aile Sürecine Etkisinin İncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim Dergisi,, 12 (1), 12 19. 23. Spencer, MB., Adams, CM. (1990). Identitity Process Among Racial and Etnic Minority Children in America, Child Development, 61, 290-310. 52

24. Stapel, DA., Blanton, H. (2004). From Seeing To Being: Subliminal Social Comparisons Affect Implicit and Explicit Self-Evaluations, Journal of Personal Social Psychology, October; 87 (4), 468-81. 25. Şah, H. (2005). Spor Yapan ve Yapmayan Bedensel Engellilerin Problem Çözme Becerileri Arasındaki Farklılıkların İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Mersin. 26. Taylor, SE., Peplau, LA., Sears, DO. (2000). Social Psychology, Prentice Hall New Jersey. 27. Waterman, AS., Archer, SL. (1990). A Life-Span Perspective on Identity Formation: Developments in Form, Function, and Process. In P. Baltes, D. Featherman, & R. Lerner (Eds.), Life-span development and behavior (Vol. 10, ). Hillsdale NJ: Erlbaum. 28. Yörükoğlu, A., (1986), Gençlik Çağı: Ruh Sağlığı Eğitimi ve Ruhsal Sorunlar,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Baskı, Ankara. 53

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Liginde Oynayan Sporcuların Yaşam Kalitesi Düzeylerinin İncelenmesi Gülşen FİLAZOĞLU ÇOKLUK 1 Mehmet Çağrı ÇETİN 2 Hakan Salim ÇAĞLAYAN 3 Hüseyin KIRIMOĞLU 2 1 Zirveye İlkadım Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Okulu, Hatay 2 Mustafa Kemal Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Hatay, (e-mail: hkirim2005@gmail.com) 3 Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Konya. ÖZET Bu araştırma, tekerlekli sandalye basketbol bölgesel liginde oynayan sporcuların yaşam kalitesi düzeylerinin bazı değişkenler (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, sahip oldukları kardeş sayısı, engellik düzeyleri ve engellerinin oluşma zamanları) açısından incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tarama modelindeki bu araştırmanın evrenini, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu bünyesinde 2010-2011 sezonunda Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Ligde A, B, C, D ve E gruplarında mücadele eden toplam 37 takımın sporcusu oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini ise bu evrenden tesadüfî örneklem yöntemiyle seçilen 18 takımdan 224 sporcu oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Türkçe Ulusal Kısa Formu (WHOQOL-BREF TR) kullanılmıştır. Verilerin analizinde, ikili küme karşılaştırmaları için t testi; üç veya daha fazla küme karşılaştırmaları için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. ANOVA sonucu anlamlı bulunan farklılıkların kaynağını belirlemek üzere Tukey HSD çoklu karşılaştırma testi kullanılmış olup anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Araştırma bulgularına göre, tekerlekli sandalye basketbol bölgesel liginde oynayan sporcuların yaşam kalitelerini belirlemek için kullanılan WHOQOL-BREF (TR) ölçeği alanlarından aldıkları puan ortalamalarının cinsiyet, yaş, engellik düzeyleri ve engellerinin oluşma zamanları değişkenine göre anlamlı düzeyde farklılaşmadığı (P>0.05); eğitim düzeyi, sahip oldukları kardeş sayısı ve meslek değişkenine göre ise anlamlı düzeyde farklılıklar olduğu tespit edilmiştir (P<0.05). Sonuç olarak, araştırmanın örneklemini oluşturan grubun cinsiyet, yaş, engellilik düzeyi ve engellerinin oluşma zamanlarına göre bedensel, ruhsal, sosyal ve çevresel alan ile algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin benzer özellikler gösterdiğini; üniversite mezunu olanların ilköğretim mezunu olanlara göre, kardeş sayısı az olanların çok olanlara göre, memur ve öğrenci olanların işsiz olanlara göre çevresel alan ile algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve yine öğrenci olanların işsiz olanlara göre bedensel alan ile algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin daha yüksek olduğunu söylememiz mümkündür. Anahtar kelimeler: Yaşam Kalitesi, Tekerlekli Sandalye Basketbol, Engelli, Spor. Evaluation of Quality of Life Levels of Players Who Played in the Regional Wheelchair Basketball League ABSTRACT The present research was conducted in order to evaluate quality of life levels of players who played in the regional wheelchair basketball league in terms of some variables (sex (gender), age, educational level, profession, the number of brothers and sisters, level of disability and time of disability). The population of the research in which survey method was employed- was composed of players of 37 teams who played in groups A, B, C, D and E of Regional Wheelchair Basketball League under the management of Turkish Sports Federation for the Physically Disabled during 2010-2011 season. The sample of the research was made up by 224 players from 18 teams recruited using random-sampling. Personal information form developed by the researchers and World Health Organization Quality of Life BREF (Turkish) were used as the data collection tools. T-test was used for two-way comparisons and one way analysis of variance (ANOVA) was used for three-way comparisons and more. Tukey s HSD multi comparison test was used to determine the source of the significant differences. Significance level was 0.05. As the finding of the research, it was found out that mean scores from the domains of WHOQOL-BREF (TR) of the players who played in regional wheelchair basketball league were not significantly different in terms of sex (gender), age, level of disability and time of disability (P>0.05). However, the scores were significantly different in terms of the number of the brothers and sisters and profession (P<0.05). As a result, an investigation by the sample group, gender, age, disability level, and barriers to occur in times of physical, mental, social and environmental field and showed similar features to the level of perceived quality of life, compared to those with primary school graduates, college graduates, number of siblings a lot less than those who, civil servants and students who are unemployed compared to those with the environmental field and have higher level of perceived quality of life of those still unemployed than those students with physical space it is possible to say that they perceived higher levels of quality of life. Keywords: Quality of life, wheelchair basketball, disabled, sports. 54

GİRİŞ Teknolojik gelişmeler sonucu boş zaman ve inaktif yaşam sürme alışkanlığındaki artış, kronik hastalıkları artıran önemli etkilerin başında yer almaktadır. İnsanların boş zamanlarının değerlendirilmesinde, fiziksel, ruhsal, sosyal ve sağlık düzeylerinin arttırılmasında etkili ve cazip bir araç niteliği taşıyan sporun ve fiziksel aktivite programlarının özendirilmesi; bireylerin yaşam kalitesinin artırılmasında önemlidir. Bu nedenle gelişmiş toplumlardaki bilim ve yönetim çevrelerinin üzerinde yoğunlaştıkları alan olarak yaşam kalitesi kavramı ile sıkça karşılaşılmaktadır (2). Bu kavram, yaşamda nelerden zevk aldığımızı, ne olmak ve nasıl yaşamak istediğimizi ifade eder. Kaliteli bir yaşam için herhangi bir kriter yoktur, bu nedenle yaşam kalitesi kavramı soyuttur, tanımları farklıdır, görecelidir ve ölçülmesi zordur (19). Yaşam kalitesi, kişisel sağlık durumundan öte, kişisel iyilik halini de içine alan daha geniş bir kavramdır (9). Yaşam kalitesinin kapsamında kişilerin fiziksel sağlığı, psikolojik durumları, bağımsızlık düzeyleri, sosyal ilişkileri, inançları ve çevreyle etkileşimleri bulunmaktadır (28). Yaşam kalitesi çok boyutlu olmasına rağmen bir bütünlük arz eder. Bu kavram içinde yer alan en önemli faktörlerden birisi sağlıktır. Ancak sağlık durumu kadar ekonomik durum, aile-arkadaş ilişkileri, iş imkânları veya hayat tarzını oluşturmadaki özerklik, eğitim fırsatları, yaşanılan yer ve çevre, yaşam kalitesi üzerinde etkili olmaktadır (30). Genel anlamda bireysel iyi oluş un ifadesi anlamına gelen yaşam kalitesinin sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve kültürel etmenlerle belirlendiği açıktır (18). Yaşam kalitesi fiziksel sağlığı, fonksiyonel durumu, ruhsal iyilik halini ve sosyal fonksiyonu kapsayan çok boyutlu ve dinamik bir kavramdır (20). Evans ve ark. (1990), çok boyutlu ve dinamik bir kavram olan yaşam kalitesinin objektif ve subjektif göstergeler olarak iki bölümde incelenmesini önermişlerdir. Yaşam kalitesinin objektif göstergelerinin temel olarak fiziksel iyilik hali ile açıklandığı; fiziksel aktiviteleri yapabilme yetisi, fonksiyonel yeterlik, çalışma durumu, hastalık semptomları, sağlık durumu ile ilgili konuları kapsadığı; subjektif göstergelerin ise temelde psikolojik iyilik halini yansıttığı ve duygusal iyilik hali, yaşam doyumu, psikolojik etki ile ilgili konuları içermekte olduğu aktarılmıştır (1). Spor bütün insanlar için sağlıklı ve mutlu bir yaşam uğraşı olarak gerekli ve önemlidir. Fiziksel aktiviteye düzenli katılım; bağımsızlığı, mücadele yeteneğini ve yaratıcılığı geliştirir, arkadaşlık kurmaya fırsat tanır, kişilik gelişimine yardımcı olur ve anlamlı bir yaşam sağlar (22, 25). Bunların yanı sıra birey, çevreyle etkileşim, diğer insanlarla ilişki ve işbirliği kurma becerilerini kazanır. Organize sporlar da aynı şekilde bireysel ve toplumsal gelişime katkıda bulunur (4). Beden eğitimi ve sporun normal gelişim gösteren bireyler üzerinde yaptığı olumlu etkilerin tümünü ve hatta daha fazlasını engelli bireyler üzerinde de gözlemlemek mümkündür (15). Ancak günümüzde birçok engelli birey fırsat eşitsizliği, düşük performans beklentisi ve sosyal ayrımcılık gibi nedenler yüzünden fiziksel aktivitelere katılımda hala sorunlar yaşamaktadır (8, 22). Hâlbuki engellilerin spor veya herhangi bir fiziksel aktiviteye katılımları, onların farklı kimlik ve rollerini keşfetmesini sağlar, kendini algılayışını değiştirme fırsatı sunar, grup duygusunu uyarır ve engellerinin farkındalığını azaltır (14). Kişinin kendi yeteneklerinin farkına varması, kendine yetebilmeyi öğrenmesi ancak rehabilitasyon ve eğitimle gerçekleşebilmektedir. Engelli rehabilitasyonunda spor; güven, denge, kas kontrolü, hareketlerde özgürlük ve koordinasyon kazanmak için kullanılabilir (7). Tüm bunların engelli bireyin kaliteli bir yaşam sürmesinde önemli olduğu düşünülmektedir. Engelli bireylerin hayatın birçok alanındaki eşitsizliklerden dolayı sosyal yaşama katılımları kısıtlanmaktadır (14). Bu kısıtlamadan dolayı engelli bireylerin toplumun geneline göre daha inaktif bir yaşam sürdükleri görülmektedir. Dünya sağlık örgütü bu durumun ciddi bir halk sağlığı problemi olduğuna dikkat çekmektedir (12). Tüm bunların yanı sıra engelli olmanın genel olarak yaşam kalitesini düşüren bir etken olduğu (17) da belirtilmektedir. Mevcut olan bu problemin sportif etkinlikler yoluyla hangi ölçüde giderilebileceği dikkat çekici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla tekerlekli sandalye basketbol sporunu yapan fiziksel engelli bireylerin yaşam kalitelerinin belirlenmesi, bazı demografik özelliklere göre değerlendirilmesi ve bu durumun tespitine yönelik çalışmalar yapılması önem arz etmektedir. YÖNTEM Evren ve Örneklem Tarama modelindeki bu araştırmanın evrenini, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu bünyesinde 2010-2011 sezonunda Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Ligde A (n=6), B (n=8), C (n=7), D (n=8) ve E (n=8) gruplarında mücadele eden toplam 37 takımın sporcusu oluşturmuştur. 55

Araştırmanın örneklemini ise bu evrenden tesadüfi örneklem yöntemiyle seçilen 18 takımdan 224 sporcu oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini oluşturan takımların isimleri, yer aldıkları gruplar ve anketi cevaplayan sporcu sayıları aşağıdaki şekildedir: Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Lig A Grubu: İstanbul Bağcılar (n=12), Eskişehir Engelliler (n=11), Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Lig B Grubu: Antalya Engelliler (n=13), İzmir Karşıyaka Engelliler (n=12), İzmir Bucalı Engelliler (n=12), Konya Sakatlar (n=11), Niğde Engelliler (n=16), Aydın Engelliler (n=8), Denizli Engelliler (n=8), Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Lig C Grubu: Samsun Bedensel Engelliler (n=9), Kayseri Engelliler (n=11), Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Lig D Grubu: Mersin Silifke Engelliler (n=9), Hatay Dörtyol (n=16), Gaziantep Belediye (n=11), Mersin Fiziksel Engelliler (n=11), Osmaniye 7 Ocak (n=19), Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Lig E Grubu: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (n=17), Şanlıurfa Ceylanpınar (n=18). Veri Toplama Araçları Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Türkçe Ulusal Kısa Formu (WHOQOL-BREF TR) kullanılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Türkçe Ulusal Kısa Formu (WHOQOL-BREF TR): WHOQOL-Bref (TR), orjinal ölçekteki (whoqol-100) genel bölümden iki, geri kalan 24 bölümden de birer soru alınarak oluşturulmuş olan 26 soruluk bir ölçektir. WHOQOL-Bref, uzun ölçeğin aksine 4 alandan oluşmuştur. Ayrı ayrı bölümleri yoktur. Bu ölçeğin toplam skoru yoktur. Her bir alan maksimum 20 puan veya 100 puan üzerinden skor alır. Bu skorlamalardan hangisinin kullanılacağı araştırmacının tercihidir. Ancak genel olarak ülkemizde 20 puan üzerinden olan skorlamalar daha yaygın olarak kullanılmaktadır. 27 soruluk Türkiye sürümü (27. soru ulusal sorudur) kullanıldığında Çevre alan skoru Çevre-Tr olarak adlandırılır Bu durumda Çevre-Tr alan skoru çevre skoru yerine kullanılır. Puan arttıkça yaşam kalitesi artmaktadır (3). Bu çalışmada, 20 puan üzerinden olan skorlama kullanılmıştır. Türkçe formunun geçerlik ve güvenilirliği Eser ve ark. (10, 11) tarafından yapılmıştır. Bedensel alanda gündelik işleri yürütebilme, ilaçlara ve tedaviye bağımlılık, canlılık ve bitkinlik, hareketlilik, ağrı ve rahatsızlık, uyku ve dinlenme, çalışabilme gücü ile ilgili sorular yer almaktadır. Ruhsal alan, olumlu ve olumsuz duygular, benlik saygısı, beden imgesi ve dış görünüş, maneviyat, kişisel inançlar, düşünme, öğrenme ve dikkat toplama; Sosyal ilişkiler alanı ise diğer kişilerle ilişkiler, sosyal destek ve cinsel yaşam ile ilgili sorulardan oluşmaktadır. Ölçeğin çevre boyutunda ev ortamı, fiziksel güvenlik ve emniyet, maddi kaynaklar, sağlık hizmeti alabilme, boş zamanları değerlendirme, fiziksel çevre ve ulaşım ile ilgili sorular bulunmaktadır (10, 11). 1997 de Leipzing de toplanan 1. Avrupa WHOQOL Sempozyumunda alınan karar gereğince, kullanıcıların kendi verilerini, çalışmalarını tanıtan özet bir raporla birlikte WHOQOL Türkiye merkezine iletmeleri kararlaştırılmıştır (16). Bölüm puanlarının hesaplanması WHOQOL Türkiye merkezi tarafından yapılmıştır. Verilerin Analizi Verilerin normal dağılım gösterip göstermediği Kolmogorov-Smirnov testi ile incelenmiş ve bu inceleme sonucunda veriler normal dağılım gösterdiğinden dolayı ikili küme karşılaştırmaları için t testi; üç veya daha fazla küme karşılaştırmaları için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. ANOVA sonucu anlamlı bulunan farklılıkların kaynağını belirlemek üzere Tukey HSD çoklu karşılaştırma testi kullanılmış olup anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. BULGULAR Araştırmaya katılan tekerlekli sandalye basketbol sporcularının; 199 (%88.8) unun erkek, 25 (%11.2) inin bayan olduğu; 32 (14.3) sinin 20 yaş ve altı, 61 (%27.2) inin 21-26 yaş, 65 (%29) inin 27-32 yaş, 36 (%16.1) sının 33-38 yaş, 30 (%13.4) unun 39 ve üstü yaş grubunda bulunduğu; 56

69 (%30.8) unun ilköğretim, 104 (%46.4) ünün lise, 51 (%22.8) inin üniversite mezunu olduğu; 89 (%39.7) unun 2 kardeş ve altı, 114 (%50.9) ünün 3-5 kardeş, 21 (%9.4) inin 6 ve üstü kardeşe sahip oldukları; 43 (%19.2) ünün öğrenci ve memur, 27 (%12.1) sinin esnaf, 44 (%19.6) ünün işçi, 67 (%29.9) sinin işsiz olduğu; 51 (%22.8) inin düşük, 124 (%55.4) ünün orta, 49 (%21.9) unun yüksek düzeyde engelli olduğu ve 31 (%13.8) inin doğum öncesinde, 36 (%16.1) sının doğum sırasında, 157 (%70.1) sinin doğum sonrasında engellerinin oluştuğu belirlenmiştir. 57

Tablo 1. Katılımcıların Demografik Değişkenlerine Göre WHOQOL-BREF (TR) Ölçeği Alan Ortalamalarının Karşılaştırılmasını Gösteren t Testi, Tek Yönlü Varyans (ANOVA) Analizi ve Tukey Testi Sonuçları Cinsiyet Yaş Eğitim Düzeyi Kardeş Sayısı n X Ss Sd t/f P Tukey Bedensel Bayan 25 13.41 2.74 Alan Erkek 199 14.38 2.75 222 1.661 0.098 --- Ruhsal Alan Bayan 25 14.77 2.64 Erkek 199 14.81 2.78 222 0.075 0.940 --- Sosyal Alan Bayan 25 15.04 3.49 Erkek 199 15.08 3.37 222 0.068 0.946 --- Çevresel Bayan 25 12.37 2.47 Alan-TR Erkek 199 13.06 2.31 222 1.400 0.163 --- 20 yaş ve altı 32 14.78 2.36 21-26 yaş 61 14.12 2.92 4 Bedensel 27-32 yaş 65 13.89 2.91 219 Alan 33-38 yaş 36 14.46 2.88 223 0.833 0.506 --- Ruhsal Alan Sosyal Alan Çevresel Alan-TR Bedensel Alan Ruhsal Alan Sosyal Alan Çevresel Alan-TR Bedensel Alan Ruhsal Alan Sosyal Alan Çevresel Alan-TR 39 ve üstü yaş 30 14.68 2.37 20 yaş ve altı 25 15.45 1.79 21-26 yaş 199 14.61 2.93 27-32 yaş 25 14.25 3.03 33-38 yaş 199 15.01 2.64 39 ve üstü yaş 25 15.48 2.61 20 yaş ve altı 25 15.29 3.42 21-26 yaş 199 14.73 3.21 27-32 yaş 25 14.89 3.79 33-38 yaş 199 15.37 3.39 39 ve üstü yaş 25 15.64 2.71 20 yaş ve altı 25 13.59 2.27 21-26 yaş 199 12.75 2.32 27-32 yaş 25 12.71 2.62 33-38 yaş 199 13.07 1.81 39 ve üstü yaş 25 13.31 2.33 a İlköğretim 69 13.75 2.82 b Lise 104 14.45 2.70 c Üniversite 51 14.64 2.76 a İlköğretim 69 14.71 2.64 b Lise 104 14.78 2.88 c Üniversite 51 15.00 2.69 a İlköğretim 69 14.97 3.28 b Lise 104 15.12 3.31 c Üniversite 51 15.13 3.69 a İlköğretim 69 12.39 2.23 b Lise 104 13.18 2.45 c Üniversite 51 13.40 2.13 a 2 kardeş ve altı 89 14.72 2.84 b 3-5 kardeş 114 14.06 2.72 c 6 ve üstü kardeş 21 13.60 2.50 a 2 kardeş ve altı 89 15.16 2.64 b 3-5 kardeş 114 14.52 2.88 c 6 ve üstü kardeş 21 14.92 2.49 a 2 kardeş ve altı 89 15.50 3.16 b 3-5 kardeş 114 14.64 3.57 c 6 ve üstü kardeş 21 15.68 2.94 a 2 kardeş ve altı 89 13.25 2.34 b 3-5 kardeş 114 12.99 2.39 c 6 ve üstü kardeş 21 11.85 1.70 4 219 223 4 219 223 4 219 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 1.697 0.152 --- 0.514 0.725 --- 1.079 0.368 --- 1.891 0.153 --- 0.174 0.841 --- 0.050 0.951 --- 3.468 0.033 a-c 2.140 0.120 --- 1.366 0.257 --- 2.010 0.136 --- 3.124 0.046 a-c 58

Tablo 1. (Devam) Katılımcıların Demografik Değişkenlerine Göre WHOQOL-BREF (TR) Ölçeği Alan Ortalamalarının Karşılaştırılmasını Gösteren t Testi, Tek Yönlü Varyans (ANOVA) Analizi ve Tukey Testi Sonuçları Meslek Bedensel Alan Ruhsal Alan Sosyal Alan Çevresel Alan- TR n X Ss Sd t/f P Tukey a Öğrenci 43 14.85 2.81 b Esnaf 27 14.56 2.53 c Memur 43 14.65 2.70 d İşçi 44 14.50 2.72 e İşsiz 67 13.40 2.77 a Öğrenci 43 15.25 2.61 b Esnaf 27 15.43 2.32 c Memur 43 15.28 2.71 d İşçi 44 14.27 3.01 e İşsiz 67 14.32 2.79 a Öğrenci 43 15.10 3.32 b Esnaf 27 15.50 3.37 c Memur 43 15.87 3.58 d İşçi 44 14.75 3.57 e İşsiz 67 14.60 3.12 a Öğrenci 43 13.63 2.35 b Esnaf 27 13.28 1.80 c Memur 43 13.59 2.03 d İşçi 44 13.02 2.79 e İşsiz 67 12.05 2.13 4 219 223 4 219 223 4 219 223 4 219 223 2.543 0.041 a-e 1.898 0.112 1.135 0.341 4.589 0.001 a-e c-e Tablo 2. Katılımcıların Engellilik Düzeyleri ve Engellerinin Oluşma Zamanı Değişkenlerine Göre WHOQOL-BREF (TR) Ölçeği Alan Ortalamalarının Karşılaştırılmasını Gösteren Tek Yönlü Varyans (ANOVA) Analizi Sonuçları Engellilik Düzeyleri Engellerinin Oluşma Zamanı Bedensel Alan Ruhsal Alan Sosyal Alan Çevresel Alan-TR Bedensel Alan Ruhsal Alan Sosyal Alan Çevresel Alan-TR n X Ss Sd F P Düşük 51 14.66 2.85 Orta 124 14.23 2.57 Yüksek 49 13.98 3.13 Düşük 51 14.62 2.79 Orta 124 14.73 2.55 Yüksek 49 15.19 3.21 Düşük 51 14.64 3.46 Orta 124 15.25 3.46 Yüksek 49 15.10 3.09 Düşük 51 13.01 2.31 Orta 124 12.92 2.42 Yüksek 49 13.13 2.19 Doğum öncesi 31 14.11 2.81 Doğum sırası 36 13.77 2.86 Doğum sonrası 157 14.42 2.74 Doğum öncesi 31 14.58 2.75 Doğum sırası 36 14.68 2.79 Doğum sonrası 157 14.88 2.77 Doğum öncesi 31 14.58 3.28 Doğum sırası 36 14.07 3.33 Doğum sonrası 157 15.41 3.37 Doğum öncesi 31 12.97 2.41 Doğum sırası 36 12.25 2.16 Doğum sonrası 157 13.16 2.34 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 2 221 223 0.792 0.454 0.635 0.531 0.602 0.548 0.141 0.868 0.866 0.422 0.204 0.816 2.743 0.067 2.194 0.114 TARTIŞMA Tekerlekli sandalye basketbol bölgesel liginde oynayan sporcuların yaşam kalitesi düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır: Araştırmada erkek sporcuların bayan sporculara göre Whoqol-Bref (TR) ölçeği alanlarından aldıkları ortalama puanların daha yüksek olduğu fakat bu farklılığın anlamlı düzeyde olmadığı tespit edilmiştir. Bu 59

sonuç, ilgili literatürde ki (5, 24) çalışmalarla da desteklenmektedir. Buna karşın daha önce konu ile ilgili yapılmış olan araştırmada (26) bayan ve erkek katılımcılar arasında yaşam kalitesi açısından anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Özellikle bayanların algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin erkeklere kıyasla daha düşük olduğu tespit edilmiştir (21). Cinsiyet değişkeninin yaşam kalitesi üzerinde etkisinin olup olmadığını tespit etmek sonraki çalışmalar için de önem taşımaktadır. Araştırmaya katılan sporcuların eğitim düzeyi değişkenine göre Whoqol-Bref (TR) ölçeği Bedensel, Ruhsal ve Sosyal alanında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmazken, Çevre-tr alanında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Üniversite mezunu olan sporcuların, ilköğretim mezunu olan sporculara göre Çevre-tr alanında algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin anlamlı şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir. İlgili literatürde araştırma sonuçlarını destekleyen ve eğitim düzeyi arttıkça algılanan yaşam kalitesi düzeyinin de yükseldiğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (6, 13, 23, 29). Bu sonuca göre, engelli bireylerin eğitim düzeylerinin yükselmesinin, yaşam kalitesi düzeylerine pozitif yönde etki ettiği söylenebilir. Araştırmaya katılan sporcuların kardeş sayısı değişkenine göre Whoqol-Bref (TR) ölçeği Bedensel, Ruhsal ve Sosyal alanında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmazken, Çevre-tr alanında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. 2 ve daha az kardeşe sahip olan sporcuların, 6 ve daha fazla kardeşe sahip olan sporculara göre Çevre-tr alanında algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin anlamlı şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir. İlgili literatürde, aileden alınan sosyal desteğin yüksek olmasının yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkilerinin olduğu belirtilmektedir (6). Filazoğlu ve Griva (13) tarafından yapılan araştırmanın sonuçları da ilgili literatürü destekler niteliktedir. Yukarıda ki çalışmalar ışığında beklenen sonuç; bekar olan, hiç kardeşi olmayan ya da sayıca daha az kardeşe sahip olanların yaşam kalitesi algılarının evli, çocuklu ve sayıca daha fazla kardeşe sahip olanlara göre daha düşük düzeyde olmasıdır. Araştırma sonuçlarımızın ilgili literatürle örtüşmediği aşikardır. Bu duruma, sayıca daha fazla kardeşe sahip olan sporcuların aile fertlerinden bekledikleri sosyal desteği yeterince alamamış olmalarının neden olduğu düşünülmektedir. Araştırmaya katılan sporcuların meslek değişkenine göre Whoqol-Bref (TR) ölçeği Ruhsal ve Sosyal alanında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmazken, Bedensel ve Çevre-tr alanında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Bedensel alanda; öğrenci olanların işsiz olanlara göre; Çevre-tr alanında ise öğrenci ve memur olanların işsiz olanlara göre algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre, düşük sosyo-ekonomik seviyeye sahip olan sporcuların algıladıkları yaşam kalitesi düzeylerinin de düşük olduğunu söyleyebiliriz. İlgili literatür bulguları da araştırma sonuçlarımızı destekler niteliktedir (27). Özellikle meslek sahibi olmak veya belli bir gelire sahip olmak (emeklilik gibi) yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır (13). Daha önce yapılan çalışmaların aksine (6, 23) araştırmaya katılan sporcuların, yaş değişkenine, engellik düzeyleri ve engellerinin oluşma zamanlarına göre Whoqol-Bref (TR) ölçeği alanlarından aldıkları ortalama puanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Oysa literatürde konu ile ilgili yapılmış olan araştırmalar incelendiğinde yaşın ilerlemesiyle birlikte algılanan yaşam kalitesi düzeyinin doğru orantılı bir şekilde azaldığı görülmektedir (2). Sonuç olarak; tekerlekli sandalye basketbol bölgesel liginde oynayan sporcuların yaşam kalitelerini belirlemek için kullanılan Whoqol-Bref (TR) ölçeği alanlarından aldıkları puan ortalamalarının cinsiyet, yaş, engellik düzeyleri ve engellerinin oluşma zamanları değişkenine göre anlamlı düzeyde farklılaşmadığı; eğitim düzeyi, sahip oldukları kardeş sayısı ve meslek değişkenine göre ise anlamlı düzeyde farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın bulguları metodolojik sınırlamalar içinde yorumlanmalıdır. Çalışmanın birinci ve en önemli sınırlayıcı özelliği kesitsel çalışma olmasıdır. Boylamsal bir çalışmanın, sonuçların genelebilirliğini arttıracağı ve değişkenler arasındaki ilişkilerin neden sonuç içinde daha net bir biçimde açıklamaya imkân vereceği apaçıktır. Bunun yanı sıra ikinci yöntemsel sorun, araştırmaya katılan grubun dağılımıyla ilgilidir. Özellikle bayan erkek dağılımı arasındaki fark, araştırma sonuçlarını etkiler nitelikte bir tablo çizmektedir. Bu durum gözlenen bulguların sınırlılığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte sonraki araştırmaların boylamsal bir çalışma düzeneği içerisinde özellikle sedanter ve sedanter olmayan gruplar üzerinde yapılmasının, genellenebilirliği arttıracağı düşünülmektedir. Bu sınırlılıklara rağmen araştırma sonuçlarının, tekerlekli sandalye basketbol bölgesel liginde oynayan sporcuların yaşam kalitesi düzeyleri konusunda literatüre ışık tuttuğu düşünülmektedir. Bu araştırma örneklemi üzerinde yapılan çalışmalar dünyada ve Türkiye de oldukça kısıtlıdır. Araştırmanın hem tekerlekli sandalye basketbol oyuncularına hem de genel olarak engellilerle ilgili yapılacak çalışmalara önemli veriler sağlayacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte özellikle yaşam kalitesini arttırmaya yönelik alınacak 60

önlemlerde, sosyal desteğin ve sosyo-ekonomik düzeyin öneminin göz önünde tutulması bu çalışma sonuçlarıyla bir kez daha vurgulanmıştır. KAYNAKLAR 1. Akyol AD. Hemodiyalize Giren Hastaların Yaşam Kalitesinin Saptanması ve Bilgilendirici Hemşirelik Yaklaşımlarının Yaşam Kalitesine Olan Etkisinin İncelenmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1992. 2. Aldinç H, Aytar B, Demetçi ME, Seçen EA, Şahin A, Yılmaz H. Ankara ilinden seçilen birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran 18 yaş ve üzeri kişilerin medikososyal özelliklerine göre yaşam kalitelerinin karşılaştırılması. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.B.D., 2004. http://www.sabem.saglik.gov.tr/kaynaklar/1065_3ankara_yasam_kalitesi.pdf adresinden 01 Mart 2011 tarihinde alınmıştır. 3. Aydemir Ö, Köroğlu E (ed). Psikiyatri de Kullanılan Ölçekler. Ankara: Medicographics Ajans ve Matbaacılık Hizmetleri, 2006. 4. Bulgu N, Akcan F. Spor ve toplumsallaşma. Beden Eğitimi ve Sporda Sosyal Alanlar Kongresi. 10-11 Ekim. Ankara: Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, s.157, 2003. 5. Chair SY, Lee CK, Choi KC, Sears SF. Quality of life outcomes in chinese patients with implantable cardioverter defibrillators. Pacing and Clinical Electrophysiology, 2011; 16: doi: 10.1111/j.1540-8159.2011.03048.x 6. Chan WM, Dicianno BE. Virtual socialization in adults with spina bifida. PM&R, 2011; 3(3): 219-225. 7. Ergun N, Baltacı G. Spor Yaralanmalarında Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Prensipleri. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Yayınları: 20, 2.Basım, 2006. 8. Ergün N. Ortopedik Özürlüler Aile Eğitim Rehberi. Ankara: T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı Yayınları, 2008. 9. Eser E, Yüksel H, Baydur H, Erhart M, Saatli G, Cengiz Özyurt B, Özcan C, Sieberer UR. Çocuklar için genel amaçlı sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ölçeği (Kid-KINDL) Türkçe sürümünün psikometrik özellikleri. Türk Psikiyatri Dergisi. 2008; 19(4): 409-417. 10. Eser E, Fidaner H, Fidaner C, Yalçın Eser S, Elbi H, Göker E. WHOQOL-100 ve WHOQOL-BREF in psikometrik özellikleri. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji (3P) Dergisi, 1999a; 7(ek2): 23-40. 11. Eser SY, Fidaner H, Fidaner C, Elbi H, Eser E, Göker E. Yaşam kalitesinin ölçülmesi, WHOQOL-100 ve WHOQOL-BREF. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji (3P) Dergisi, 1999b; 7(ek2): 5-13. 12. Fernhall B, Heffernan K, Jae SY, Hedrick, B. Health implications of physical activity in individuals with spinal cord injury: a literature review. J Health Hum Serv Adm, 2008; 30(4); 465-502. 13. Filazoğlu G, Griva K. Coping and social support and health related quality of life in women with breast cancer in Turkey. Psychology Health Medicine, 2008; 13(5): 559-573. 14. Groff DG, Lundberg NR, Zabriskie RB. Influence of adapted sport on quality of life: perceptions of athletes with cerebral palsy. Disability and Rehabilitation, 2009; 31(4): 318-326. 15. İlhan L, Suveren S. An alternative opening out for disabled people: (boccia). 11 th International Sports Science Congress. Poster Presentation, Nov. 10-12. Antalya: Turkey, Abstract Book, 2010; 401-403. 16. Karabilgin ÖS. Balatçık Sağlık Ocağı Bölgesinde 15-49 Yaş Kadınlarda Depresyon Prevalansı ve WHOQOL-BREF Ölçeği ile Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Programı, 2001. 17. Kılıçoğlu A, Yenilmez Ç. Huzurevindeki yaşlı bireylerde yaşam kalitesi ve bireye özgü etkenler ile ilişkisi. Düşünen Adam, 2005; 18(4): 187-195. 18. Kolotkin RL, Meter K, Williams GR. Quality of life and obesity. Obesity Reviews, 2001; 2(4): 219 229. 19. Kurt AS, Çetinkaya S. Lösemili çocuklarda yaşam kalitesi ve hemşirelik bakımı. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2008; 3(8): 35-56. 20. Merkus MP, Jager KJ, Dekker FW, Boeschoten EW, Stevens P, Krediet RT. Quality of life in patients on chronic dialysis: self-assesment 3 months after the start of treatment. The NECOSAD Study Group. American Journal of Kidney Diseases, 1997; 29(4): 584-592. 21. Muhwezi WW, Okello ES, Turiho AK. Gender-based profiling of Quality of Life (QOL) of primary health care (PHC) attendees in central Uganda: a cross sectional analysis. African Health Sciences, 2010; 10(4): 374-385. 22. Murphy NA, Carbone PS. Promoting the participation of children with disabilities in sports, recreation, and physical activities. Pediatrics, 2008; 121(5): 1057-1061. 61

23. Ng N, Hakimi M, Byass P, Wilopo S, Wall S. Health and quality of life among older rural people in Purworejo District, Indonesia. Global Health Action, 2010; 27(3): doi: 10.3402/gha.v3i0.2125. 24. Nguyen C, Bérezné A, Baubet T, Mestre-Stanislas C, Rannou F, Papelard A, Morell-Dubois S, Revel M, Guillevin L, Poiraudeau S, Mouthon L. Association of gender with clinical expression, quality of life, disability, and depression and anxiety in patients with systemic sclerosis. PLoS One, 2011; 6(3): e17551. doi:10.1371/journal.pone.0017551. 25. Özer DS. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor. Ankara: Nobel Yayınları, 2001. 26. Pereira M, Canavarro MC. Gender and age differences in quality of life and the impact of psychopathological symptoms among HIV-infected patients. AIDS and Behaviour, 2011; doi: 10.1007/s10461-011-9928-8. 27. Shaligram D, Grimaji SC, Chaturvedi SK. Psychological problems and quality of life in children with Thalessemia. Indian Journal of Pediatrics, 2007; 74(8): 727-730. 28. The WHOQOL Group. The world health organization quality of life assessment (WHOQOL): development and general psychometric properties. Social Science & Medicine, 1998; 46(12): 1569-1585. 29. Tsakos G, Sheiham A, Iliffe S, Kharicha K, Harari D, Swift CG, Gillman G, Stuck AE. The impact of educational level on oral health-related quality of life in older people in London. European Journal of Oral Sciences, 2009; 117(3): 286-292. 30. Tüzün HE, Eker L. Sağlık değerlendirme ölçütleri ve yaşam kalitesi. Sağlık ve Toplum Dergisi, 2003; 13(2): 3-7. 62

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Bedensel Engelli Bireylerde Egzersize Bağlı Kendini Fiziksel Tanımlama Değerlerinin İncelenmesi Gülsüm BAŞTUĞ Mehibe AKANDERE Mesut YILMAZ Selçuk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Konya. Yazışma adresi: G. Baştuğ, e-mail: gbastug@selcuk.edu.tr ÖZET Bu araştırmanın amacı, Bedensel Engelli sporcularda kendini fiziksel tanımlama değerlerinin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemi, farklı branşlarda spor yapan 44, spor yapmayan 35, toplam 79 bedensel engelli bireyden oluşmaktadır. Araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin kendini fiziksel tanımlama değerlerini belirlemek için Marsh ve ark. (1994) tarafından geliştirilen Marsh Kendini Fiziksel Tanımlama Anketi (PSDQ) nin Spor yeteneği, Görünüm, Kendine güven ve Genel fiziksel yeterlik alt boyutları kullanılmıştır. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı istatistik, korelasyon katsayısı analizi, t testi yapılmıştır. Sonuç olarak, bedensel engelli bireylerde kendini fiziksel tanımlama alt boyutları incelenmiş; spor yeteneği ile spor yapma durumu arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Kendini fiziksel tanımlama alt boyutları görünüm, kendine güven ve genel fiziksel yeterlik özellikleri ile spor yapma değişkeni arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05). Spor faaliyetlerinin sağlıklı bireyleri olduğu gibi engelli bireylerin kendini tanımlama özelliklerini olumlu yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Anahtar Kelimeler: Bedensel engelli, spor, kendini fiziksel tanımlama. Investigation for Exercise-Induced Physical Self Description Values of Physically Handicapped People ABSTRACT The aim of this study was to investigate physical self description values of Physically Handicapped sportmen. The sample of the research was constituted of totally 79 physically handicapped individuals including 44 people doing sports in different branches and 35 who do not do sports. In order to determine physical self description values of physically handicapped individuals participated in the research, Sports Talent, Appearance, Self-confidence and General physical competence sub-dimensions of Physical Self Description Questionnaire (PSDQ) developed by Marsh et al. (1994) were used. In the evaluation of research data, t test, descriptive statistics and correlation coefficient were used. Consequently, sub-dimensions of physical self description in physically handicapped individuals were investigated; a significant difference was found between sports talent and the situation of doing sports (p<0.05). On the other hand, there wasn t a significant difference between appearance, self-confidence and general physical competence properties among physical self description sub-dimensions and doing sports variable (p>0.05). We can conclude that sport activities can affect selfconcept of physically disabled individuals, as they have effects on healthy individuals. Key Words: Physically handicapped, sports, Physical Self Description. GİRİŞ Günümüzde spor yalnızca yarışma amacına yönelik olarak yapılan bir aktivasyon topluluğu seklinde değil, kişinin sağlık durumunu geliştiren veya gelişmiş sağlık durumunu devam ettiren hareketler topluluğu şeklinde ifade edilmektedir (1). Beden eğitimi ve spor etkinlikleri engelli bireylerin gerek engelleri dolayısıyla içinde bulundukları ruh hali ve gerekse toplumun kendilerine karşı olan tavırlarının doğal sonucu olarak ortaya çıkan saldırganlık, öfke ve kıskançlık gibi duygularını kontrol etmelerini sağlar (2). Spor kişilere özrü ile başa çıkmasını ve özrünü hafifletmesini öğretmekte, keyif vermekte, iletişim ve paylaşım sağlamakta, dürüstlük, hoşgörü, işbirliği, gibi olumlu kişilik özelliklerinin kazanılmasını sağlamaktadır (3). Spor, özürlü kişiye fiziksel aktivitelere katılım olanağının yanı sıra kişilik gelişimi ve özgüven duygusu kazandırarak toplumsal yaşama uyum göstermesi yönünde büyük kolaylık sağlamaktadır. Spor ve fiziksel aktiviteler, rehabilite ve tedavi edici etkisi nedeniyle, özürlü bireylerde fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim aracı olarak kullanılmaktadır (4). Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından Devlet İstatistik Enstitüsü ne yaptırılan Türkiye Özürlüler Araştırması ile ülkemizdeki özürlü olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12.29 dur. Buna göre ülkemizde 8.431.937 kişi özürlü olarak yaşamlarını sürdürmektedir. En yüksek özürlülük oranı ortopedik özürlülerde gözlenirken en düşük özürlülük oranı işitme özürlülerde gözlenmektedir (5). Bedensel engelliler için spor, toplumla bütünleşme ve kişisel iyileştirme açısından çok büyük önem taşımaktadır. Sporun doğuştan engellilerin bireysel hareket imkânlarının arttırılması ve sonradan engelli olanların kendilerine güvenlerinin sağlanması bakımından ayrı bir anlam ifade ettiği yadsınamaz bir gerçektir (6). 63

Bu bilgiler ışığında çalışmanın amacı, spor yapan ve yapmayan bedensel engelli bireylerin kendini fiziksel tanımlama değerlerinin incelenmesidir. MATERYAL VE METOD Araştırmanın örneklem grubunu 2010 yılında Konya Bedensel Engelliler Derneği ne bağlı spor yapan (n:44) ve spor yapmayan (n:35) bedensel engelli oluşturmaktadır. Bunların 60 (%75. 9) i erkek, 19 (%24. 1) ü de bayan bedensel engellilerden oluşmaktadır. Araştırmada, veri toplama aracı olarak, Marsh ve ark. (7) tarafından geliştirilen ve Aşçı (8) tarafından Türkçe ye uyarlanan "Marsh Kendini Fiziksel Tanımlama Anketi (PSDQ) nin spor yeteneği, görünüm, kendine güven ve genel fiziksel yeterlik alt boyutları kullanılmıştır. PSDQ ölçeği 11 alt boyutunda (sağlık, koordinasyon, fiziksel aktivite, vücut yağ, spor yeteneği, genel fiziksel yeterlik, görünüm, kuvvet, esneklik, dayanıklılık, kendine güven) kendini tanımlamasını ve değerlendirmesini içeren ve ayrıca bireyin genel fiziksel benlik ve genel benlik kavramını da değerlendiren, toplam 70 maddeden oluşmaktadır. PSDQ de yer alan 70 madde Tamamen Doğru ile Tamamen Yanlış arasında değişen 6 lı ölçek üzerinde değerlendirilmektedir(9). Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı istatistik yaparak ortalama ve standart sapma değerleri bulunmuş ve parametrik testlerden bağımsız gruplarda t testi kullanılmıştır. Bu çalışmada hata düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. BULGULAR Tablo 1. Araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin demografik bilgileri Değişkenler n % Cinsiyet Bayan 19 24.1 Erkek 60 75.9 Yaş 17-24 yaş 25 31.6 25-32 yaş 29 36.7 33-40 yaş 11 13.9 40 ve üzeri 14 17.7 Baba eğitim durumu İlköğretim 59 74.7 Lise 14 17.7 Önlisans 1 1.3 Lisans 5 6.3 Anne eğitim durumu İlköğretim 65 82.3 Lise 11 13.9 Önlisans 1 1.3 Lisans 2 2.5 Tablo 1 de görüldüğü üzere, araştırmaya katılan deneklerin % 24.1 bayan, % 75.9 u erkektir. Deneklerin baba eğitim düzeyi % 74.7 ilköğretim, anne eğitim düzeyi %82.3 ilköğretim olduğu belirlenmiştir. Tablo 2. Araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin kendini fiziksel tanımlama alt boyutları ile spor yapma değişkeni arasındaki ilişkinin incelenmesi Alt boyutlar Değişkenler n Ortalama St. Sapma t P Spor yeteneği Spor yapan 44 26,4318 7,07566-7,242,000 Spor yapmayan 35 13,2857 9,06373 Görünüm Spor yapan 44 27,3864 5,93459,473,637 Spor yapmayan 35 28,0571 6,49861 Kendine Güven Spor yapan 44 35,8636 7,37561,480,633 Spor yapmayan 35 36,6857 7,71847 Fiziksel yeterlik Spor yapan 44 28,5909 6,75938-1,549,127 Spor yapmayan 35 25,6000 9,69900 Tablo 2 de görüldüğü üzere, bedensel engelli bireylerin kendini fiziksel tanımlama değerleri incelendiğinde; spor yeteneği ile spor yapma değişkeni arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Kendini fiziksel tanımlama alt boyutları incelendiğinde, görünüm, kendine güven ve fiziksel yeterlik özelliğinin spor yapma değişkenine göre anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur(p>0.05). 64

TARTIŞMA Bedensel Engelli sporcularda kendini fiziksel algılama değerlerinin incelenmesi amacıyla yapılan çalışmada; araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin %24.1 i bayan, % 75.9 u erkek olduğu, en fazla yaş aralığı %36.7 ile 25-32 yaş olduğu, baba eğitim düzeyi %74.7 ilköğretim, anne eğitim düzeyi %82.3 ilköğretim olduğu belirlenmiştir (Tablo 1). Araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin anne ve baba eğitim düzeyinin düşük olması dikkat çekicidir. Haveman ve ark (10) yaptıkları araştırmada eğitim düzeyi düşük olan annelerin kendilerine daha az zaman ayırabildiklerini ve çocukların bakım sorumluluğunu daha yoğun yaşadıklarını belirtmişlerdir. Anne ve baba eğitim düzeyi engelli bireylerin yaşama tutunmaları ve karşılaştıkları problemlerle baş etme becerileri bakımından önemli olduğu söylenebilir. Bedensel engelli bireylerin ruhsal durumlarını incelemek için yapılan çalışmada, anne (% 48) ve baba(%56) eğitim durumunun ilköğretim düzeyinin yüksek oranda olduğu, bedensel engellilerden psikiyatri kliniğine başvuran on yedi kişiden %88,2 sinin ruhsal bunalım yaşadığı, bu durumun anne baba eğitim düzeyi ile ilişkili olabileceği vurgulanmaktadır (11). Araştırmaya katılan bedensel engelli bireylerin kendini fiziksel tanımlama değerleri incelendiğinde; spor yeteneği ile spor yapma değişkeni arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Kendini fiziksel tanımlama alt boyutları incelendiğinde, görünüm, kendine güven ve fiziksel yeterlik özelliğinin spor yapma değişkenine göre anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur(tablo 2). Çalışmamızda bedensel engelli bireylerin görünüm, kendine güven ve fiziksel yeterlik özelliğinin spor yapma değişkenine göre anlamlı farklılık göstermemesi anne baba eğitim düzeyinin düşük olması ile ilişkili olabilir. Anne baba eğitim düzeyinin çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini etkilediğine bazı çalışmalar bulunmaktadır. Eğitim düzeyi yüksek olan anne-babaların problem çözme yeteneklerinin daha iyi olduğu, bu anne-babaların uyum stratejilerini daha iyi belirleyebildikleri saptamıştır (12). Engelli çocuğu olan annelerin sürekli yaşadıkları kaygı düzeyleri ile çocukları ile birlikte sosyal ortamda (alışveriş, lokantada yemek yeme, çocuklarını kuruma götürme gibi) geçirdikleri zamandaki durumluk kaygı düzeylerinin karşılaştırılması amacıyla yapılan bir çalışmada; annelerin eğitim durumlarına göre kaygı düzeylerinin artış gösterdiği belirlenmiştir (13). Araştırma sonuçları çalışmamızı destekler niteliktedir. Bedensel engelli bireylerin spor yeteneği özelliğinin anlamlı olması, spor yapan bedensel engelli bireylerin kendilerini spor alanında yetenekli, başarılı görmesi ayrıca bireye sosyalleşme olanağı sağladığı düşünülmektedir. Bedensel engeliler üzerine yapılan bir çalışmada, araştırmaya katılan bedensel engellilerin %67.86 sının spor yaptıklarında insanlarla daha rahat ilişki kurduklarını, sosyal yaşamda karşılaştıkları güçlükleri aşmada %89.28 ile sporun yarar sağladığını, spor yapan engellilerin tamamı yani %100 ü sporda başarı ve zaferin tadını çıkardıklarını ve spor aracılığıyla eğlendikleri bulunmuştur (14). Sonuç olarak; araştırmaya katılan bedensel engelli bireyler için, kendini fiziksel tanımlama alt boyutu olan spor yeteneği duygusunun önemli olduğu belirlenmiştir. Spor faaliyetlerinin sağlıklı bireyleri olduğu gibi engelli bireylerin kendini tanımlama özelliklerini olumlu yönde etkilediğini söyleyebiliriz. KAYNAKLAR 1. Kalyon T.A. Özürlülerde Spor. Bağırgan Yayınevi. Ankara. 1997. 2. Kınalı G. Zihin Engellilerde Beden Eğitimi - Resim - Müzik Eğitimi. Farklı Gelişen Çocuklar. (Ed: A. Kulaksızoğlu), İstanbul: Epsilon Yayınları,2003; 244. 3. Özer SD. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor, Sporun İnsan Psikolojisindeki Etkileri, htpp://www.rehber ogretmen.biz. Erişim tarihi: 03-03-2009. 4. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ortopedik Özürlüler, Aile Eğitim Rehberi, Ankara, 2007. 5. Türkiye Özürlüler Araştırması Temel Göstergeleri, T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 2006, http//www.ozida.gov.tr/ - 2k, Erişim tarihi: 03-05- 2009. 6. Özer S.D. Engelliler için Beden Egitimi ve Spor. Nobel Yayınları. Ankara.2001, Engelliler ve Spor. http://www.sporbilim.com.tr. Erişim tarihi: 12.05.2006 7. Marsh, H. W., Richards, G. E., Johnson, S., Roche, L. & Tremayne, P. Physical self description questionnaire: psychometric properties and a multi trait- multi method analysis of relations to existing instruments. Journal of Sport and Exercise Psychology, 1994; 16, 270-305. 8. Aşçı, F. H. The reliability and validity of PSDQ for Turkish population. Congress Proceedings of Vith Sport Sciences Congress. 3-5 November, Hacettepe University: Ankara, 2000; 122-123. 65

9. Aşçı, F. H. Fiziksel Benlik Algısının Cinsiyete ve Fiziksel Aktivite Düzeyine göre Karşılaştırılması, Spor Bilimleri Dergisi, Cilt XV, Ankara, 2004; 1, 39-48 10. Haveman M, Gottlieb Rene R, Heller T. Differences in Service Needs, Time Demand and Care giving Burden among Parents of Persons with Mental Retardation across the Life Cycle. Family Relations, 1997; 46: 417-425. 11. Tuncer, R. Sporun, bedensel engelli bireylerin ruhsal durumları üzerine etkisinin incelenmesi, Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Niğde, 2009. 12. Quine L, Pahl J. Stress and Coping in Mothers Caring for a Child with Severe Learning Difficulties: A, Test of Lazarus Transaction Model of Coping. Journal of Community and Applied Social Psychology, 1991; 1: 57 70. 13. Doğru S S., Arslan E. Engelli Çocuğu Olan Annelerin Sürekli Kaygı Düzeyi İle Durumluk Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması, S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008; 19,543. 14. Söğüt, M. Sporun bedensel engellilerin sosyalleşmeleri üzerine etkisi, Mersin Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Mersin, 2006. 66

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesi ne Gönüllü Olarak Katılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğrencilerinin Görüşleri Halil SAROL, Erdoğan EKİNCİ, Suat KARAKÜÇÜK Gazi Üniversitesi, Eğitimi Beden ve Spor Yüksekokulu, Ankara, Türkiye Yazışma adresi: H. Sarol, e-mail: hsarol@gmail.com ÖZET Bu çalışmanın amacı; Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine katılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu gönüllü öğrencilerinin katılım nedenleri, proje ile gönüllü öğrencilerin, otistik çocuk ve ailelerinin katkı ve kazanımları tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma elde edilen verilerin çözümlenmesinde kullanılan teknikler açısından nitel bir araştırmadır. Araştırmanın örneklemi Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Ankara Otistik Bireyler Derneği (ANOBDER) işbirliği ile gerçekleştirilen ve 8 ay (Ekim 2010 - Mayıs 2011) hafta sonları 1-2 saat süren Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine gönüllü olarak katılan 22 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen 3 ü sonda olmak üzere 2 maddeden oluşan yarı yapılandırılmış mülakat formu kullanılarak, Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine gönüllü olarak katılan 22 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisi ile Görüşme Tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Toplanan veriler içerik analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre; gönüllü öğrencilerin bildirdiği görüşler çerçevesinde projeye katılım nedenleri Sosyal Sorumluluk ana teması olarak belirlenmiştir. İkinci boyutta incelenen projenin katkı ve kazanımları; katılan gönüllü öğrenciler açısından Kişisel Gelişim, otistik çocuklar açısından Fiziksel ve Zihinsel Gelişim ve otistik çocuk ailesi bakımında ise Psikolojik Destek ana temaları olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak; Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine katılan Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu gönüllü öğrencilerinin toplumsal konularda duyarlı oldukları, toplumsal problemlerin çözümünde aktif rol oynadıkları, otistik çocuklar açısından fiziksel ve zihinsel, sosyal kazançlar sağladığı, otistik çocuk ailelerinin motivasyonlarının arttığı söylenebilir. Anahtar Kelimeler; Otizm, Sosyal Sorumluluk, Spor The Opinions of the Physical Education and Sports High School Students Participating Voluntarily to the Sports Education Project for the Autistic Children ABSTRACT The aim of this study is to determine the reasons of participation of the voluntary students of the Physical Education and Sports High School that have participated to the Project of Sports Education of the Autistic Children, the contributions and gains of the voluntary students, autistic children and the families thereof owing to this project. This research is a qualitative research in terms of the techniques used in the resolution of the obtained data. The sample of the research consists of 22 Physical Education and Sports High School students participating voluntarily to the Project of Sports Education of the Autistic Children, realized with the collaboration of Gazi University Physical Education and Sports High School and Ankara Autistic Individuals Association (ANOBDER) and that has lasted for 1-2 hours during the weekends of 8 months (October 2010 May 2011). The research data were obtained via Interviewing Technique with the 22 Physical Education and Sports High School students participating voluntarily to the Project of Sports Education of the Autistic Children, by using a semi-structured interview form developed by the researchers. The collected data were analyzed using the content analysis technique. According to the research findings; the reasons of participation of the voluntary students as per their stated opinions have been determined to be under the theme of Social Responsibility. The contributions and gains of the project analyzed at the second stage has been classified under the themes of Personal Development in terms of the participating voluntary students, Physical and Mental Development in terms of the autistic children and Psychological Support in terms of the families of the autistic children. As a result; it can be said that the voluntary students of Gazi University Physical Education and Sports High School participating to the Project of Sports Education of the Autistic Children are sensitive regarding social events and play an active role in the solution of the societal problems, and it can be said that this project and participations have resulted in physical, metal and social gains for the autistic children and caused for an increase in the motivation of the families of the autistic children. Keywords: Autism, Social Responsibility, Sports 67

GİRİŞ Eğitim, bir ülkenin geleceğinin yapılanmasında en etkili yöntemdir. Hem bireyin geleceğinin geliştirilmesi hem de toplumun gelişiminin anahtarıdır. Bu noktadan hareketle, Toplumsal gereksinimlere duyarlılık gösterilerek, işbirliği ve gönüllülük esasına dayanan, eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi özendiren bir eğitim anlayışı ile hareket edilmelidir (7). Eğitim kurumlarında eğitilen gençler bir yandan kendilerini ve bilgi düzeylerini geliştirirken bir yandan da içinde yaşadıkları toplumun ekonomik ve sosyal refah düzeyinin gelişimine de katkıda bulunma bilincini kazanmalıdırlar. Çevrelerini, ülkelerinin sorunlarını ve imkânlarını çok iyi tanımalıdırlar (1). Bu bakımdan eğitim kurumları içersinde yer alan üniversitelerde toplumsal duyarlılık kapsamında çalışmaların yapılması, projelerin üretmesi, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin bilgili, donanımlı ve aynı zamanda toplumsal konularda duyarlı olmaları için önemlidir. Son yıllarda üniversitelerde toplumsal duyarlılık konularında öğrenci kulüpleri kurulmakta, topluma hizmet uygulamaları dersi kapsamında faaliyetler gerçekleştirilmekte, duyarlılık projeleri hayata geçirilmektedir. Bu kapsamda Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Ankara Otistik Bireyler Derneği (ANOBDER) işbirliğiyle, 2008 yılında Bir Toplumsal Duyarlılık Projesi 1. Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesi hayata geçmiştir. Sporun hem bedensel ve zihinsel yönden sağlıklı hem de engelli kişiler için son derece değerli olduğu, sporun, engelli bireylerin hareket etmekten haz alma, eğlenme ve başarma gereksinimlerinin karşılanmasında önemli bir araç olduğu bilinmektedir (5). Fiziksel aktivite ve spor, yaygın gelişimselsel bir bozukluk olan otistik çocuklar içinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Otistik çocuklarda hareket becerilerinin gelişimi, çocuğun daha karmaşık davranışları öğrenmesi açısından önemlidir. Bu becerilerinin gelişimi, diğer vücut hareketlerine bir zemin hazırlamakta ve kompleks hareketlerinin kazanılmasında da yardımcı olmakta, hareket eğitimi yoluyla duygusal ve sosyal kazançlar sağlanmaktadır (2). Bu amaçlarla devam eden projenin 3. sü Ekim 2010 - Mayıs 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmektedir. Proje 87 Otistik Çocuk ve 87 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu gönüllü öğrencileri ile yürütülmektedir. Bu proje ile otistik çocuklara bir yandan spor becerileri, özgüven duygusunun gelişimi, başarı ve sosyalleşme süreçlerine katkı sağlanırken bir yandan da üniversite öğrencilerine toplumsal duyarlılık kazandırmak, toplumsal konuların çözümünde aktif rol almalarını sağlamak amaç edinmektedir. Bu çalışma ile; Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine katılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu gönüllü öğrencilerinin katılım nedenleri, proje ile; gönüllü öğrencilerin, otistik çocuk ve ailelerinin katkı ve kazanımları tespit edilmeye çalışılmıştır. YÖNTEM Araştırma, elde edilen verilerin çözümlenmesinde kullanılan teknikler açısından nitel bir çalışmadır. Araştırmanın örneklemi Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Ankara Otistik Bireyler Derneği (ANOBDER) işbirliği ile gerçekleştirilen ve 8 ay (Ekim 2010 - Mayıs 2011) hafta sonları 1-2 saat süren Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine gönüllü olarak katılan 22 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırma verileri, araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formunun hazırlanma sürecinde; a) Çalışmanın alanı ile ilgili literatür taranması ve incelenmesi. b) Çalışma kapsamına yönelik 3 ü sonda olmak üzere 2 maddeden oluşan görüşme formunun oluşturulması. c) Hazırlanan görüşme formunun iki uzman tarafından incelenmesi ve forma görüş bildirmesi. d) Hazırlanan ve son şekli verilen form ile sağlıklı bir görüşme süreci yapılabileceğine kanaat getirilmiştir. Görüşmeler, SONY ICD-P110 marka dijital ses kayıt cihazı kullanılarak kayıt altına alınmıştır. Araştırmacı görüşme öncesinde her bir katılımcıdan ses kaydı için izin istemiş; kaydın sadece araştırmacı tarafından kullanılacağını taahhüt ederek katılımcıların onayını almıştır. 68

Görüşmelerden elde edilen kayıtlar görüşmenin yapıldığı aynı gün içerisinde ses dosyaları (wav) olarak bilgisayara aktarıldıktan sonra araştırmacı tarafından deşifre edilmiştir. Böylece görüşmelerin hem ses kayıt dosyaları hem de elektronik ortamda (Microsoft Word) metin belgeleri oluşturulmuştur. Oluşturulan metin belgelerinde ortaya çıkabilecek olan eksiklik ya da hataların önüne geçmek için ses dosyaları yazılı görüşme metni okunur haldeyken bir kez daha dinlenmiş, böylece metin dosyalarının eksiksiz olmaları sağlanmıştır. Toplanan veriler içerik analiz tekniği ile analiz edilmiştir. İçerik analizinde temel amaç toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. Betimsel analizde özetlenen ve yorumlanan veriler, içerik analizinde daha derin bir işleme tabii tutulur ve betimsel bir yaklaşımla fark edilemeyen kavram ve temalar bu analiz sonucu keşfedilebilir. Bu amaçla toplanan veriler önce kavramsallaştırılması, daha sonra da ortaya çıkan kavramlara göre mantıklı bir biçimde düzenlenmesi ve buna göre veriyi açıklayan temaların saptanması gerekmektedir. Nitel araştırma verileri dört aşamada analiz edilir (8): - Verilerin kodlanması, - Temaların bulunması, - Kodların ve temaların düzenlenmesi, - Bulguların tanımlanması ve yorumlanması. Bu çalışmada verilerin analizinde ilk olarak görüşme metinleri araştırmacılar tarafından dikkatle okunarak incelenmiştir. Ardından veriler kodlanmış, kodlanan verilerden temalar oluşturulmuş ve bulgular tanımlanarak yorumlanmıştır. Nitel araştırmalarda, geçerlilik ve güvenirliğin sağlanmasına yönelik bazı öneriler vardır. Araştırmacının araştırma sürecinde kendi konumunu açık hale getirmesi, araştırmada veri kaynağı olan bireylerin açık şekilde tanımlanması, araştırma sürecinde oluşan sosyal olayların ve süreçlerin tanımlanması, elde edilen verilerin analizinde kullanılan kavramsal çerçevenin ve varsayımların tanımlanması, veri toplama ve analiz yöntemlerinin ayrıntılı olarak açıklanması, bu öneriler arasındadır (8). Araştırmada bulguların iç ve dış geçerlilik ile güvenirlilik sorunlarını gidermek üzere alınan bazı önlemler şunlardır: BULGULAR 1- Görüşme formlarının yapılandırılmasında ve katılımcıların belirlenmesinde alan uzmanlarının farklı görüşlerine başvurulmuştur. 2- Bulgular doğrudan alıntılarla tanımlanmış, sonuçlar bu alıntılardan yola çıkılarak açıklanmıştır. 3- Araştırmanın yöntemi ve aşamaları açık olarak anlatılmıştır. 5- Katılımcılardan elde edilen veriler, kayıt cihazına kaydedilerek verilerin kaybı önlenmiştir. Aynı şekilde görüşmelerin çözümlenmesinde araştırma problemleriyle ilişkili olmayan ifadelerin ayıklanması sağlanabilmiştir. 6- Görüşme ortamlarının sessiz olmasına ve görüşmeler esnasında paydaşlar ile yalnız kalınmaya özen gösterilmiştir. Aşağıdaki örnek açıklamada da görülen kodlama sistemi gösterilmektedir: Örnek:.. (G1). G1: Görüşme yapılan Gönüllü Öğrenci 1. Bu çalışmaya Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu na bağlı dört bölümünde eğitim gören, Spor Yöneticiliği Bölümü nden 7, Rekreasyon Bölümü nden 6, Antrenörlük Eğitimi Bölümü nden 4 ve Bedene Eğitimi Öğretmenliği Bölümü nden 5 gönüllü öğrenci katılmıştır. Bu gönüllülerin 6 aydır projede görev aldıkları görülmektedir. Görüşme yapılan gönüllü öğrenciler Tablo 1 de sunulmaktadır. 69

Tablo 1. Görüşme Yapılan Gönüllü Öğrenciler Katılımcı Bölümü Proje Katılım Süresi G1 Spor Yöneticiliği 6 Ay G2 Beden Eğitimi Öğrt. 6 Ay G3 Rekreasyon 6 Ay G4 Spor Yöneticiliği 6 Ay G5 Spor Yöneticiliği 6 Ay G6 Rekreasyon 6 Ay G7 Rekreasyon 6 Ay G8 Beden Eğitimi Öğrt. 6 Ay G9 Antrenörlük Eğitimi 6 Ay G10 Spor Yöneticiliği 6 Ay G11 Beden Eğitimi Öğrt. 6 Ay G12 Antrenörlük Eğitimi 6 Ay G13 Rekreasyon 6 Ay G14 Antrenörlük Eğitimi 6 Ay G15 Spor Yöneticiliği 6 Ay G16 Beden Eğitimi Öğrt. 6 Ay G17 Beden Eğitimi Öğrt. 6 Ay G18 Antrenörlük Eğitimi 6 Ay G19 Spor Yöneticiliği 6 Ay G20 Spor Yöneticiliği 6 Ay G21 Rekreasyon 6 Ay G22 Rekreasyon 6 Ay Çalışmada bir toplumsal duyarlılık projesi olan Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine gönüllü olarak katılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin projeye katılım nedenleri, projenin katkı ve kazanımları; katılan gönüllü öğrenci, otistik çocuk ve otistik çocuk ailesi boyutlarında incelenmiştir. Görüşmede elde edilen temalar ve kodlar Tablo 2 de sunulmuştur. Tablo 2. Görüşmede elde edilen temalar ve kodlar Temalar Kodlar Katılımcılar Yardım G2, G4, G5, G15, G19, G20, Eğitim Almak G2, G6, G14, G20, G21, Mutluluk G4, G5, G9, G10, G11, G15, G19, G22 Sosyal Sorumluluk Otisitk Çocukları Tanımak G7, G16, G17, Sosyal Sorumluluk G1, G3, G9, G16, Duyarlılık G12, G13, G22 Sevgi G11, G16, Tecrübe G3, G21, Gönüllü öğrencilerin bildirdiği görüşler çerçevesinde projeye katılım nedenleri Sosyal Sorumluluk ana teması olarak belirlenmiştir. İkinci boyutta incelenen projenin katkı ve kazanımları; katılan gönüllü öğrenciler açısından Kişisel Gelişim, otistik çocuklar açısından Fiziksel ve Zihinsel Gelişim ve otistik çocuk ailesi bakımında ise Psikolojik Destek ana temaları belirlenmiştir. Gönüllü öğrencilerin katılım nedenleri boyutunda belirlenen Sosyal Sorumluluk ana teması çerçevesinde projeye katılan gönüllü öğrencilerin engelli bireylere karşı kendilerini sorumlu hissettikleri, sosyal ve toplumsal açıdan faydalı olmak için projeye katıldıkları ve katılımcıların katılımlarından dolayı mutlu olduklarını ifade etmektedirler. Bu konuda bir gönüllü öğrenci duyguları şu şekilde ifade etmektedir, Engelli çocuklara karşı, onların eğitimine karşı kendimi sorumluluk sahibi hissediyorum. Onlarla beraber olmak beni mutlu ediyor. Ne yazık ki devletimiz bu bireylere gereken önemi vermiyor. Hiç değilse ben gönüllü olarak bu projeye katılıp bu bireylerin eğitiminde yer almak istedim. Katılmasaydım kendim açısından vicdanım rahat etmezdi. İyi ki katılmışım, çok mutluyum (G1). 70

Bir başka gönüllü öğrenci bu konuda ; Özel olan bu miniklerle tanışmak, aynı ortamı paylaşmak, durumlarını anlayabilmek ve sosyal alanlara dahil olmalarına yardımcı olabilmek için bu projede bulunmak ve katkı sağlamak istedim (G8). Diyerek görüşlerini belirtmektedir. Tablo 3-1. Görüşmede Elde Edilen Temalar ve Kodlar Temalar Kodlar Katılımcılar Deneyim G3, G11, G15, Yardım G7, G19, Mutluluk G3, G4, G6, G9, G18, G19, G21 Olgunlaşma G5, G10, Kişisel Gelişim Duyarlılık G8, G16, Boş Zaman G2, G12, G17 Gelişim G1, G14, Empati G7, G20, G22 Bireysel Sabır G4, G5, İkinci boyutta incelenen projenin katkı ve kazanımları; katılan gönüllü öğrenciler açısından Kişisel Gelişim ana temasında; katılan gönüllü öğrencilerin proje ile birlikte kendilerini daha mutlu hissettikleri, deneyim ve tecrübe kazandıkları, boş zamanlarını iyi bir şekilde değerlendiklerini, ifade ettikleri görülmektedir. Gönüllü bir öğrenci bu konuda tecrübe ve deneyim kazandığını vurgulayarak şunları söylüyor; Bana ilk önce çok güzel bir tecrübe ve deneyim kazandırdı, aldığım bu bilgi ve tecrübeleri ileriki yaşamımda da kullanacağıma eminim. Eğitmeni olduğum çocuğun mutlu olması beni çok mutlu ediyor ve huzurlu hissetmemi sağlıyor (G 11). Diğer gönüllü öğrenci ise görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir: Hayata bakış açımı çok etkiledi. Artık eskisinden daha iyimser düşünüyor ve karşılaştığım duruma bu bakış açısıyla bakıyorum. Kendimi daha rahat hissediyorum. Eğitimle bu çocuklara bir şeyler kazandırmak beni mutlu ediyor (G9). Tablo 3-2. Görüşmede Elde Edilen Temalar ve Kodlar Temalar Kodlar Katılımcılar Fiziksel G1, G5, G6, G14, G20, G21 Sağlık G1, G5, G10, Zihinsel G1, G5, G14, G21, Fiziksel ve Zihinsel Gelişim Eğlence G13, G22 Mutluluk G1, G6, G9, G17, İletişim G2, G19, Sosyalleşme G7, G10, G15, G18, Kendini İfade Etme G4, G15, Eğitim G3, G11, Rutinden Kurtulma G7, G8, Spor eğitim projesine katılan otistik çocukların katkı ve kazanımları ile ilgili gönüllü öğrenci görüşlerine bakıldığında; Otizmli Çocuklar Spor Eğitim Projesine katılarak kendi vücutlarının farkına vardıkları, rutin hayatlarının dışında aktivelerle uğraşmaya başladıkları, proje boyunca yeni arkadaşlıklar edindikleri, fiziksel ve zihinsel olarak gelişim gösterdikleri, bu nedenlerden dolayı da kendilerini mutlu hissettiklerini vurgulamaktadırlar. Bir gönüllü öğrenci otistik çocuğun, ailesi dışındaki bireylerle tanışması ve zaman geçirdiği üzerinde durarak; Otizimli olmalarından dolayı fazla dışarı çıkmayan a sosyal olan çocuklar, sosyalleşmeye onun gibi olan ama ona benzemeyen bireylerle tanışıyor ve ailesi dışındaki insanlarla vakit geçiriyor (G7). Bir başka gönüllü öğrenci ise; Onlar için faklı bir ortam, faklı arkadaşlar ve beklide sürdürdükleri rutin hayattan bir parça olsun kopabilmeleri ve aktivitelerle algı duygularını geliştiğine inanıyorum. (G8). Bir diğer gönüllü öğrenci ise proje ile otizmli çocukların sosyalleştiğine vurgu yapmaktadır; Spor yaparak sosyalleşiyorlar. Kendi vücutlarını tanıyorlar. Farklı yeteneklerini keşfediyorlar. Bu sayede daha sağlıklı ve hayata daha hazır bir hale geliyorlar (G10). 71

Yine başka bir gönüllü öğrenci bu konuda; Topluma kazanımları, spor yaparak sosyalleştiklerine, kendilerini daha kolay ifade ettiklerini düşünüyorum (G15). Gönüllü öğrencilerin özellikle vurguladıkları konu ise, yürütülen Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesi ile otistik çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimine katkı sağlandığıdır. Bir gönüllü öğrenci bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etmektedir. Fiziksel ve zihinsel gelişimlerine katkı sağladığını düşünüyorum. Bunu zamanla gözlemlemiş olduk. Hem daha mutlu hem de daha sağlıklı bireyler oluyorlar (G1). Tablo 3-3. Görüşmede Elde Edilen Temalar ve Kodlar Temalar Kodlar Katılımcılar Motivasyon G1, G3, G4, G5, G7, G8, G9, G11, G12, G14, G17, G19, G20 Mutluluk G1, G4, G5, G6, G7, G8, G10, G11, G13, G21, G22 Psikolojik Destek Huzur G2, G3, G4, G6, G11, G18, Takdir G13, G20, Güven G3, G8, G13, Tanışmak G7, G9, Otistik çocuk ailesi bakımında katkı ve kazanımları gönüllü öğrencilerin değerlendirmelerinde ise; Otistik çocuk ailelerinin motivasyonlarının arttığı, başka ailelerle tanışma kaynaşma fırsatı buldukları, kendilerinden başka birilerinin de çocuklarıyla ilgilenmelerinin aileleri mutlu ettiklerini ifade etmektedirler. Gönüllü öğrencilerden biri Aile açısından gayet motive edici bir proje. Çocuklarını daha mutlu, daha sosyal gördüklerinde mutlulukları, inançları insanları iki kat artıyor (G1). Diğer bir gönüllü öğrenci; ailelerin güven duymalarının altını çizmektedir.; Çocukları ile ilgili endişeleri olan aileler böyle ortamları gördükçe içleri daha rahat ediyor. Çocukları ile ilgilenecek, onlara güvenecek birileri olduğunu görüyorlar ve biliyorlar (G3). Bazı gönüllün öğrencilerin ifadeleri aşağıda sunulmaktadır. Onların düşüncelerini paylaşan diğer ailelerle tanışıyorlar. Çocuklarını haftada iki günde olsa dışarı çıkarıp onların çok mutlu oldukları ya da mutlu olmasalar bile sosyalleştikleri diğer bireylerle iletişime geçtikleri bir yere geliyorlar. Ben onları ve onların çocuklarını tanımaktan çok mutluyum (G7). Kendileri dışında çocuklarıyla gerçekten severek ilgilenen gönüllülerin oluşu onları da mutlu etmekte (G15). Ailelerinde çocukları mutlu görmesi hoşuna gidiyor. Spor yapmaları aileleri sevindiriyor. Sosyal olmalarına seviniyorlar. Çocukların gelişmesine katkıda bulunuyorlar (G17). TARTIŞMA Araştırma bulgularına göre; otistik çocuklar spor eğitimine gönüllü olarak katılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencileri katılım nedenleri olarak; Sosyal Sorumluluk ana teması olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede projeye katılan gönüllü öğrencilerin, engelli bireylere karşı kendilerini sorumlu hissettikleri, sosyal ve toplumsal açıdan faydalı olmak için projeye katıldıkları ve katılımcıların katılımlarından dolayı mutlu olduklarını ifade etmektedirler. Buradan hareketle projeye, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu gönüllü öğrencilerinin toplumsal konulara duyarlı olduğu ve toplumsal problemlerin çözümünde aktif rol aldıkları sonucuna varılabilir. Katılan gönüllü öğrenciler açısından Kişisel Gelişim ana temasında; katılan gönüllü öğrencilerin proje ile birlikte kendilerini daha mutlu hissettikleri, deneyim ve tecrübe kazandıkları, boş zamanlarını iyi bir şekilde değerlendikleri söyledikleri görülmektedir. Spor eğitim programına katılan otizmli çocukların katkı ve kazanımları ile ilgili gönüllü öğrenci görüşlerine bakıldığında; Otizmli çocukların Spor Eğitim Projesine katılarak kendi vücutlarının farkına vardıkları, rutin hayatlarının dışında aktivelerle uğraşmaya başladıkları, proje boyunca yeni arkadaşlıkları edindikleri, fiziksel olarak gelişim gösterdikleri, bu nedenlerden dolayına kendilerini mutlu hissettikleri vurgulamaktadırlar. İlhan (3) yaptığı çalışmada; uygulanan özel beden eğitimi programlarının zihinsel engelli çocukların sosyalleşme düzeylerine olumlu etki sağladığını ve bu etkinin, özellikle başkalarıyla etkileşim, grup faaliyetlerine katılma ve paylaşımcılık alanlarında anlamlı bir gelişime neden olduğu vurgulamaktadır. 72

Sarol ve Karaküçük (6) yaptığı çalışmada; Otistik Çocukların Spor programlarına katılmalarının fiziksel, ruhsal, sosyal kazançlar sağladığı, farkındalıklarının artığı tespit edilmiştir. Bu sonuçlar çalışmamızla paralellik göstermektedir. Otistik çocuk aileleri bakımında ise; Psikolojik Destek ana teması çerçevesinde otistik çocuk ailelerinin motivasyonlarının arttığı, başka ailelerle tanışma ve kaynaşma fırsatı buldukları, kendilerinden başka, farklı bireylerin de çocuklarıyla ilgilenmelerinin aileleri mutlu ettiklerini ifade etmektedirler. Keskin ve ark. (4) yaptığı çalışmada, zihinsel engelli bir çocuğa sahip olmanın, aileleri ruhsal ve sosyal açıdan zorlayıcı bir ortam yarattığını, kendi yaşadıkları dinamik çatışmaları dışında sosyal boyutta da toplum içinde var olma çabası gösterdiklerini ortaya koymuştur. Bu nedenle zihinsel engelli bireye sahip olmanın çevre ile bir bütün olarak sahiplenilmesi ve sosyal açıdan desteklenmesinin gerektiği söylenebilir. Bu noktadan hareketle çalışmamızda; proje ile ailelerin çocuklarını mutlu görmeleri, arkadaşlıklar kurulması ve kendilerinden başka, farklı bireylerin de kendilerine destek olmalarının motivasyonlarını artırıcı bir etken olduğu söylenebilir. Sonuç olarak; Otistik Çocuklar Spor Eğitim Projesine katılan Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu gönüllü öğrencilerinin toplumsal konularda duyarlı oldukları, toplumsal problemlerin çözümünde aktif rol oynadıkları, otistik çocuklar açısından fiziksel ve zihinsel, sosyal kazançlar sağladığı, otistik çocuk ailelerinin motivasyonlarının arttığı söylenebilir. KAYNAKLAR 1. Coşkun H. Topluma Hizmet Uygulamaları. 1. Baskı. Anı Yayınları. Ankara. 2009 2. Fazlıoğlu Y. Yurdakul M. Otizm Otizmde Görsel İletişim Tekniklerinin Kullanımı. Morpa Kültür Yayınları. İstanbul. 2005. 3. İlhan L. Eğitilebilir Zihinsel Engelli Çocuklarda Beden Eğitimi ve Sporun Sosyalleşme Düzeylerine Etkisi. Kastamonu Eğitim Dergisi. 2008; 16(1): 315-324 4. Keskin G. Bilge A. Engin E. Dülgerler Ş. Zihinsel Engelli Çocuğu Olan Anne-Babaların Kaygı, Anne-Baba Tutumları ve Başa Çıkma Stratejileri Açısından Değerlendirilmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi. 2010. 11(1): 30-37 5. Özer D. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor. 3. Baskı. Nobel Yayın Dağıtım. Ankara. 2010 6. Sarol H. Karaküçük S. Evaluation of Developmental Process of Autistic Children Who Participated Sport Education Programs. 11. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Bildiriler Kitabı. Antalya. 10-12 Kasım 2010. 7. Sönmez Ö.F. Topluma Hizmet Uygulamaları Ders ve Tanımlar. Edi. Aksoy B. Çetin T. Sönmez Ö.F. Topluma Hizmet Uygulamaları (İçinde). 1. Baskı. Pegem Akademi Yayınları. Ankara. 2009 8. Yıldırım A. Şimşek H. Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. 7. Baskı. Seçkin Yayıncılık. Ankara. 2008 73

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE 10-15 Yaş İşitme Engelli Öğrencilerde Sportif Eğitsel Oyunların Fiziksel Gelişimlerine Etkisinin Araştırılması Ahmet ŞİRİNKAN Atatürk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Erzurum (e-mail: asirinkan@mynet.com) ÖZET Bu çalışmanın amacı, 10-15 yaş işitme engelli öğrencilerde sportif eğitsel oyunların fiziksel gelişimlerine etkisinin brockport testleriyle araştırılmasıdır. Araştırmaya Erzurum il merkezinde eğitim veren Dede korkut işitme engelliler ilköğretim okulundan 42 öğrenci (21deney grubu-21kontrol grubu) katıldı. Deney ve kontrol grubu öğrencileri aynı yaş (10-15 yaş) ve sınıftaki (5.-8. Sınıf) öğrencilerden tesadüfi olarak seçildi. Araştırma hafta sonları (cumartesi ve Pazar günleri) 90 dakikalık çalışma şeklinde sürdürüldü. Çalışmalara başlamadan önce çocuklara brockport fiziksel uygunluk testleri uygulanarak kaydedildi. Uygulanan brockport testler, flamingo denge, disklere dokunma, esneklik, 30 sn şınav,30 sn mekik, barfikste kol tutma, barfikste kol çekme, sağ-sol el pençe kuvveti, 40 m rampa yürüyüş, 40 m rampa tekerlekli sandalye taşıma, dikey sıçrama testlerinden oluşmaktadır. 4 aylık çalışma sonunda aynı testler öğrencilere tekrar uygulanmıştır. Yapılan eğitsel oyun çalışmaları kuvvet, sürat, çabukluk, denge ve koordinasyon amaçlı olarak seçilmiştir. Her çalışmada bu motorsal özelliklerle ilgili oyunlara yer verildi. Araştırmada verilerin istatistik analizleri SPSS 16.00 paket programı kullanıldı. İstatistiksel yöntem olarak çocukların minimum ve maksimum değerleri, aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları değerlendirildi. Kontrol ve deney grupları arasında( p< 0,05 ve p<0,001) anlamlılık düzeyi incelendi. Yapılan ölçümler sonucunda deney grubu öğrencilerin, flamingo denge, disklere dokunma, esneklik, 30 sn şınav,30 sn mekik, barfikste kol tutma, barfikste kol çekme, sağ- pençe kuvveti, 40 m rampa yürüyüş, 40 m rampa tekerlekli sandalye taşıma, dikey sıçrama testlerinde anlamlı (p<0,05 ve p<0,001) yönde gelişme gözlendi. Kontrol grubu öğrencilerinde anlamlı (p<0,05 ) yönde gelişme gözlemlenmedi. Sonuç olarak eğitsel oyunların işitme engelli öğrencilerin fiziksel özelliklerine katkı sağladığı saptandı. Anahtar Kelimeler: işitme engelliler, Eğitsel oyunlar, fiziksel gelişim, brockport testleri The Effect of Sports and Educational Games to Physical Improvements of Hearing Impared Students Aged between 10-15 ABSTRACT The aim of this study is to research the effect of sports and educational games to physical improvements of hearing impared students aged between 10-15. 42 students (21 exprimental group/ 21 control group) from The Deaf School Of Dede Korkut joined the study. The study was held (Saturday and Sunday ) each lasting 90 minutes. Experimental and control group students were selected randomly from students the same age (10-15 age) and class (5.-8.class) at the weekend. Before starting up, the children were given test of brockport physical fitness. Those tests consist of flamingo balance, touching disks, flexibility, 30 seconds (push up şınav), 30 seconds (shuttle run), 40 metres ramp trekking, 40 metres ramp carrying of wheel chair, vertical jumping. The same tests were given to the students again in the end of 4 months study. Those educational game studies were chosen with the aim of strenght, speed, promptness, balance and coordination. The games related to these motorsal features took place in every study. SPSS 16,00 package program was used for the statistical analysis of the study. The minimum and maximum rates, arithmetic averages and standard deviation were evaluated. Students in the experimental group were observed in the direction of development (p<0,05 and p<0,001) flamingo balance, discs touch flexibility, push-up 30 sec. Shuttle, arm hold at barfiks,arm pull at barfiks,the right arm grip, the ramp walk 40 m., 40 m. Wheelchair ramp walk, vertical jump test. In the result, it was found that educational plays made a profit to the physical features of the students. Students in the control group were not observed (p>0,05and p<0,001) significantly development. Key words: The hearing impared, educatonal games, physical improvement, brockport tests. GİRİŞ Oyun sadece, çocuğun psiko-motor, psiko-sosyal, zihinsel ve duyuşsal yeteneklerini geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda çocuğun fizyolojik gelişimini de sağlar. Çocuk oyun içerisinde yaşadığı çevreye uyum sağlayabilmek için, gerekli doğa mücadelesini yarışma ruhu içerisinde gerçekleştirir. Oyun içerisindeki mücadele ve çocuğun içine girmiş olduğu hareketlilik özellikle solunum, dolaşım ve sindirim sistemini olumlu etkilemekte, ayrıca iç salgı bezlerinden daha fazla salgılama yapmasına katkıda bulunarak gelişimini hızlandırmaktadır (3). 74

Bugün hemen hemen bütün dersleri oyun ve drama ile öğretmek mümkündür. Çünkü çocuk, oyun içerisinde deneyim kazanmakta, taktikler geliştirmekte, düşünüp çözüm yolları üretmekte ve çeşitli kararlar almaktadır. Böylece, kazandırılmak istenen beceriler, değerler ve kazanımlar oyun içerisinde kolaylıkla kazandırılabilir. Oyun içerisinde daha rahat davranan çocuk, zayıf yönlerini kavrayarak; yeteneklerini gerçek kişiliğini, bilgi düzeyini daha yalın bir şekilde ortaya çıkarır. Bu nedenle öğretmenler, öğrencilerini en iyi şekilde oyun içerisinde tanırlar (4). Bilindiği gibi spor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için gerekli bir uğraştır ve tüm insanlar için önemlidir. Ancak sporun, engelli birey için daha farklı bir önemi vardır. Çünkü spor zaten yaşamlarında birçok engelle karşılaşan ve bu engellerin yarattığı stresle birlikte yaşayan engelli bireylere yeni bir pencere açabilmektedir (1). Dünya Sağlık Teşkilatı (2001) yaptığı son sınıflandırma ile herhangi bir patolojik durumun bozukluğa, aktivite limitasyonuna ve dolayısıyla, aktiviteye katılımda azalmaya neden olduğunu belirterek, engellilik yerine, Aktiviteye Katılım (Participation) üzerine yoğunlaşması gerektiğini vurgulamıştır. Aktiviteye katılımım kişisel olduğu kadar, çevresel faktörlere de bağlı olduğunu ve sorumluluğun sadece hastada, ailesinde değil, tüm toplumda olduğunun bildirmiştir. Kişi, yaş, cins, eğitim ve gelir düzeyi, sağlık alışkanlıkları, motivasyonu, aldığı sosyal destek ve fiziksel çevrenin özellikleri gibi risk faktörlerinde tehdidi altındadır. Ancak korunma yöntemleri, kişisel sağlığın geliştirilmesi ve fiziksel uygunluk düzeyinin yükseltilmesi risklerin azaltılmasına, aktiviteye katılımın artırılmasına yardımcı olacaktır. Düzenli fiziksel aktivite ve spor bu amaca hizmet edecek etkin bir araç olarak kabul görmektedir. Bu nedenle engelli çocukların spor yapma olanaklarının artırılması gerekmekte, çocuklar özel eğitim, sınıf, rehber ve beden eğitimi öğretmenleri, engelliler spor eğiticileri, fizyoterapistler, danışmanlar ve aileleri tarafından spor aktivitelerine aktif katılımları konusunda teşvik edilmelidirler (10). Engel grupları içerisinde işitme engelli çocuklar, fiziksel uygunluk açısından işiten çocuklardan pek farklı değillerdir. Performansta yaşa ve cinsiyete bağlı farklılıklar görülmüştür. (1). İşitme engelli bireylerin okul dışında arkadaşları olmamaktadır. Buna sebep olarak engelinden dolayı iletişim kurmakta zorlanmayı ve işiten kişilerin kendilerini anlamamalarını göstermekte ve kendileri gibi engeli olan kişileri arkadaş olarak tercih etmektedirler(5). İşitme yetersizliği olan öğrencinin sosyal ve duygusal gelişimine etki eden dört faktör vardır. Birincisi, aileçocuk etkileşim, her çocuğun gelişiminde esas rol oynar. İkinci olarak öğrencinin akranları ve öğretmenleri sosyal gelişiminde önemli bir rol oynar. Üçüncü faktör, sosyal olmanın farkındalığıdır. Son olarak, işitme yetersizliği olan öğrenci belki diğerleriyle rahat etkileşime geçemediği için kendini soyutlamış ve yalnız hisseder. Onlar belki kendilerini toplumun gözünde duyan insanların dünyasındaki yabancılar gibi hissedebilirler. İşitme kaybı, kişinin sosyal ve duygusal gelişimini tek başına belirlemez. İşitme yetersizliği olmayan insanların davranışları da bu konuda belirleyici olabilmektedir. Hatta bu kişilerin olumsuz tutumları, işitme yetersizliği olan kişilerin davranışlarında telafisi mümkün olmayan olumsuzluklara yol açabilmektedir (6). İşitme yetersizliği çocuğun duygusal gelişimi üzerinde bazı olumsuz etkilere yol açabilir. İşitme yetersizliğinin en önemli etkisi dil ve konuşmanın gelişiminde dolayısı ile iletişimde görülür. Diğer insanların söylediklerini anlamakta ve isteklerini anlatmakta güçlükler çekmesi duygusal gelişimini olumsuz yönde etkiler (8). Sağlıklı duygusal gelişim için, çocuk ve ona yöneltilen davranışlar arasında bir denge olmalıdır. İşitme yetersizliği olan çocukların ailelerinin gösterdiği aşırı koruyucu tutum, çocukların kendi başına hareket etme yeteneğini kısıtlar. İşitme yetersizliği olan çocuklar isteklerini, duygu ve düşüncelerini ifade edemedikleri zaman aşırı huysuz, sinirli ya da saldırgan olabilirler. Bu özellikteki çocukları sosyal çevre ile ilişki içerisine sokmak, insanlarla iletişim kurmasını desteklemek, bu tip davranışların azalmasını sağlayacaktır. Bu çocuklar için uygun ödül seçilmeli ve kullanılmalıdır (9). İşitme engellilerin eğitimleri genel olarak yatılı okullarda gerçekleşmektedir. Bu öğrencilerin farklı ortamlarda, farklı kişilerle karşılaşmalarını engelleyerek çocuğun sosyalleşmesine olumsuz yönde etki etmektedir. Özel eğitime gereksinimi olan tüm engel (görme, ortopedik, zihinsel ve işitme) gruplarında olduğu gibi, işitme engellilerde de en önemli sosyalleşme aracı beden eğitimi ve spor etkinlikleridir. Öğrencilerin farklı ortamlarda, farklı sportif etkinliklere katılmaları, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkileyecektir. 75

İşitme engellilerde spor, diğer engel gruplarında olduğu gibi sportif etkinlikler yoluyla toplumda var olan sosyal eşitsizliği ortadan kaldırmaya yöneliktir. İşitme engelliler, duyusal kayıpları nedeniyle diğer bireylere eş düzeyde sosyal ve kültürel olanaklara sahip değildirler. Bunun temel sebeplerinden biri de özellikle ve sıklıkla birbirleriyle iletişim kurmayı tercih etmeleri, toplumdaki diğer bireylerle etkileşimde bulunmaktan kaçınıyor olmalarıdır (2). Engelliler alanında yapılan bilimsel araştırmaların çoğunluğunu zihinsel engelliler ve fiziksel engelliler oluşturmaktadır. İşitme engelliler ile ilgili çalışmalara daha az rastlanmaktadır. İşitme engellilerle ilgili çalışmaların yapılabilmesi için işaret dilinin bilinmesi, çocuklarla iletişimde ön şartlardan birisidir. Bu alanda çalışan öğretmenlerin veya hizmet uzmanlarının farklı seminer ve kurslarla kendilerini geliştirmeleri eğitimsel bir sorumluluktur. Araştırmamızda işitme engelli çocukların beden eğitimi ve sportif etkinlikler, eğitsel oyunlar, bireysel ve takım oyumları aracılığı ile fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimlerinin araştırılması hedeflenmiştir. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırmaya Erzurum il merkezinde eğitim veren Dede korkut işitme engelliler ilköğretim okulundan 42 öğrenci (21deney grubu-21kontrol grubu) katıldı. Deney ve kontrol grubu öğrencileri aynı yaş (10-15 yaş) ve sınıftaki (5.-8. Sınıf) öğrencilerden tesadüfî olarak seçildi. Araştırma hafta sonları (cumartesi ve Pazar günleri) 90 dakikalık çalışma şeklinde sürdürüldü. Çalışmalara başlamadan önce çocuklara brockport fiziksel uygunluk testleri uygulanarak kaydedildi. Brockport fiziksel fitness testi engeli olan çocuk ve gençlere yönelik olarak geliştirilmiş olan, kişinin sağlıkla ilişkili fiziksel uygunluğu hakkında bilgi vermeklerdir. Amerika Birleşik Devletleri Eğitim Departmanı, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Servisleri Ofisi tarafından desteklenen ve Project Target adlı çalışmanın (1993-1998) ürünü olarak geliştirilmiştir. Bu testte 1- Vücut kontrolü, 2- Aerobik fonksiyon 3- Kas-iskelet fonksiyonu (kas kuvveti, dayanıklılık ve esneklik) değerlendirilmekte ve her bir kısımdan üç veya altı test seçilmektedir. Farklı engel durumuna göre önerilen testler olmakla birlikte testi yapan kişinin (beden eğitimi öğretmeni veya fizyoterapist) çocukların özel durumlarını göz önünde tutarak, testin açıklamaları bölümünde yer alan genel ve özel fiziksel uygunluk standartlarına göre en uygun testleri seçmesi mümkündür (7). Uygulanan brockport testler, flamingo denge, disklere dokunma, esneklik, 30 sn şınav,30 sn mekik, barfikste kol tutma, barfikste kol çekme, sağ-sol el pençe kuvveti, 40 m rampa yürüyüş, 40 m rampa tekerlekli sandalye taşıma, dikey sıçrama testlerinden oluşmaktadır. 4 aylık çalışma sonunda aynı testler öğrencilere tekrar uygulanmıştır. Yapılan eğitsel oyun çalışmaları kuvvet, sürat, çabukluk, denge ve koordinasyon amaçlı olarak seçilmiştir. Her çalışmada bu motorsal özelliklerle ilgili oyunlara yer verildi. Ayrıca öğrencilere atletizm, jimnastik, basketbol, futbol, voleybol dallarında da eğitimler verilerek farklı etkinliklerle sosyal gelişimlerine katkı sağlanmaya çalışıldı. BULGULAR Tablo 1 incelendiğinde, deneklerin yaş ve cinsiyetleri sayılarında eşitlik görülmektedir. Deney grubu ve kontrol grubu arasındaki boy ve kilolarda ise bazı farklılıklar bulunmaktadır. Deneklerin sayılarında farklılık yoktur. 76

Tablo 1. Deney ve Kontrol Grubu Deneklerin Yaş, Cinsiyet, Boy ve Kilo Durumları Yaş Cinsiyet Boy Kilo Durumlar N % Deney Kontrol Deney Kontrol Deney Kontrol 11 11 3 3 14,3 14,3 12 12 3 4 14,3 19 13 13 3 4 14,3 19 14 14 8 6 38,1 28,4 15 15 4 4 19 19 Erkek Erkek 17 17 81 81 Kız Kız 4 4 19 19 133 cm 130 cm 1 1 4,8 4,8 135 cm 135 cm 1 1 4,8 4,8 137 cm 136 cm 1 1 4,8 4,8 138 cm 137 cm 1 1 4,8 4,8 141 cm 140 cm 2 2 9,5 9,5 145 cm 144 cm 1 1 4,8 4,8 146 cm 145 cm 1 1 4,8 4,8 148 cm 148 cm 1 1 4,8 4,8 149 cm 149 cm 1 1 4,8 4,8 150 cm 150 cm 1 1 4,8 4,8 151 cm 151 cm 1 1 4,8 4,8 158 cm 157 cm 2 2 9,5 9,5 161 cm 161 cm 1 1 4,8 4,8 163 cm 162 cm 1 1 4,8 4,8 167 cm 165 cm 1 1 4,8 4,8 169 cm 169 cm 2 2 9,5 9,5 170 cm 170 cm 1 1 4,8 4,8 175 cm 174 cm 1 1 4,8 4,8 30 kilo 28 kilo 3 2 14,3 9,5 31 kilo 30 kilo 1 2 4,8 9,5 32 kilo 32 kilo 1 1 4,8 4,8 33 kilo 33 kilo 1 1 4,8 4,8 34 kilo 34 kilo 1 1 4,8 4,8 36 kilo 36 kilo 3 1 14,3 4,8 37 kilo 37 kilo 1 2 4,8 9,5 38 kilo 38 kilo 1 2 4,8 9,5 39 kilo 39 kilo 1 1 4,8 4,8 44 kilo 44 kilo 2 2 9,5 9,5 47 kilo 47 kilo 1 1 4,8 4,8 48 kilo 48 kilo 1 1 4,8 4,8 49 kilo 49 kilo 1 1 4,8 4,8 50 kilo 50 kilo 1 1 4,8 4,8 51 kilo 51 kilo 2 2 9,5 9,5 54 kilo 54 kilo 1 1 4,8 4,8 63 kilo 62 kilo 1 1 4,8 4,8 77

Tablo 2. Deney Grubu Minimum, Maksimum, Ön Test ve Son Test Durumları N Minimum Maksimum Mean Std. Deviation Z Flam. Deney öntest 21 2,10 60,00 16,1495 16,26668 3,920* Flam. Deney sontest 21 4,60 60,00 19,2867 15,89178 Esn. Deney öntest 21 4,60 20,80 9,5333 4,07496 3,737* Esn. Deney sontest 21 5,30 21,65 11,3614 4,46630 Şın. Deney öntest 21 14,00 22,00 17,7143 2,70449,124 Şın. Deney sontest 21 13,00 23,00 18,0952 2,71854 Sağ Deney öntest 21 13,00 44,00 23,6667 9,19420 4,041* Sağ Deney sontest 21 15,00 46,00 26,8571 9,67619 Sol Deney öntest 21 13,00 43,00 23,6190 8,33352 1,947 Sol Deney sontest 21 13,00 44,00 24,1429 8,27216 Mek. Deney öntest 21 4,00 26,00 11,8571 4,90189 4,112* Mek. Deney sontest 21 6,00 28,00 14,5238 5,08546 Bük. Deney öntest 21 3,00 51,00 18,0476 12,16748 4,036* Bük. Deney sontest 21 5,00 52,00 21,1429 11,57707 Kol. Ç. Deney öntest 21 1,00 10,00 4,1905 2,13586 3,497* Kol. Ç. Deney sontest 21 2,00 9,00 5,0952 1,78619 Yür. Deney öntest 21 13,27 20,70 17,1114 2,35436 3,910* Yür. Deney sontest 21 12,79 19,40 15,9100 1,98419 Arab. Deney öntest 21 14,00 29,49 18,5738 3,73559 3,599* Arab. Deney sontest 21 13,00 22,54 17,2533 2,76473 Sıç. Deney öntest 21 15,00 50,00 37,1905 8,74425 4,042* Sıç. Deney sontest 21 18,00 52,00 40,4762 8,48893 * P< 0,001 Tablo 2 incelendiğinde, deney grubundaki test bataryalarında (flamingo denge testi, esneklik testi, sağ el pençe kuvveti testi,mekik testi, barfikste bükülü kol tutma testi, barfikste kol çekme testi, eğimli yüzeyde 40 m yürüme testi, eğimli yüzeyde 40 m yürüme, p<0,001 düzeyinde anlamlı bulgulara ulaşılmıştır. Test bataryalarından şınav testinde anlamlı bir gelişme gözlenmemiştir. Tablo 3 incelendiğinde, kontrol grubundaki deneklerin şınav testlerinde (z=2,001), sol el pençe testinde (z=3,531), 40 m eğimli yüzeyde yürüme (z=2,781) ile 40 m eğimli yüzeyde tekerlekli sandalye taşıma (z=2,577) testlerinde (p<0,001) düzeyinde anlamlı gelişme gözlenmiştir. Kontrol grubunun flamingo denge testi, esneklik testi, sağ el pençe kuvveti testi, mekik testi, barfikste bükülü kol tutma testi, barfikste kol çekme testi ve dikey sıçrama testlerinde anlamlı gelişme bulgularına rastlanmamıştır. 78

Tablo 3. Kontrol Grubu Minimum, Maksimum, Ön Test ve Son test Durumları N Minimum Maximum Mean Std. Deviation Z Flamkonöntest 21 2,44 55,00 15,5243 13,01350 1,943 Flamkonsontest 21 3,43 45,00 14,6943 11,36601 Esnkonöntest 21 4,00 19,00 10,1224 4,15127 1,197 Esnkonsontest 21 4,00 21,00 10,3333 4,24657 Şınkonöntest 21 12,00 22,00 17,2381 2,98169 2,001* Şınkonsontest 21 14,00 23,00 17,7619 2,93095 Sağkonöntest 21 13,00 46,00 25,5714 9,73433,164 Sağkonsontest 21 14,00 45,00 25,3810 9,14044 Solkonöntest 21 12,00 45,00 22,1905 8,21960 3,531* Solkonsontest 21 11,00 43,00 20,9048 7,73889 Mekkonöntest 21 10,00 26,00 13,2381 3,81975 1,452 Mekkonsontest 21 11,00 25,00 13,7619 3,30007 Bükkonöntest 21 5,00 40,00 17,0000 9,32738 1,490 Bükkonsontest 21 5,00 35,00 16,2381 8,41371 Kolçkonöntest 21 2,00 9,00 3,9524 1,77415,329 Kolkonsontest 21 2,00 6,00 4,0000 1,04881 Yürkonöntest 21 13,27 20,39 16,9524 2,23858 2,781* Yürkonsontest 21 14,00 22,00 17,7295 2,85364 Arabkonöntest 21 14,80 25,35 18,4895 2,85028 2,577* Arabkonsontest 21 16,00 23,45 19,3286 2,53844 Sıçkonöntest 21 15,00 48,00 36,6667 8,28452,816 Sışkonsontest 21 18,00 49,00 37,0476 7,66470 * P< 0,001 TARTIŞMA İşitme engellilerle ilgili olarak yapılan bilimsel çalışmalar daha çok çocukların iletişim becerileri ile ilgili olduğu görülmektedir. Sportif etkinlik olarak yapılan çalışmalara az rastlanmaktadır. Araştırmamızda işitme engelli öğrencilere uygulanan sportif eğitsel oyunların fiziksel gelişimlerine katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. İşitme engellilerle ilgili olarak yapılan çalışmalardan, Yılmaz ve arkadaşlarının (11) çalışmalarında düzenli egzersiz yapan işitme engelli öğrencilerin statik dengeyi olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Savucu yaptığı araştırmada, işitme engelli çocukların motor performansları üzerine yapılan birçok çalışmada, vestibüler hasarlı olan çocuklar diğer işitme kaybı olan çocuklarla ayrı bir grup olarak ele alınmamıştır. Bu nedenle yapılan çalışmalarda işitme engelli çocuklar arasında bazı sportif etkinliklerde olumlu gelişmeler (koşu, vurma, sekme) bulunurken, bazı aktivitelerde gecikmeler (sabit yerde top zıplatma, yakalama, topa ayakla vurma) bulunmuştur (12). İşitme engelli çocuklarda oyun oynamak, iletişim becerilerini geliştirirken, kendini ifade etmesine ve annebabasının çocuğunu daha iyi tanımasına imkân sağlar. Aynı zamanda çocuğun kendi becerilerini ve özelliklerini de tanımasına yardımcı olur (13). Reich ve ark. Çalışmalarında işitme engellilerde beden eğitimi etkinlikleri eğitimcilere beden eğitimi etkinliklerini farklı olarak adapte etme, çocukların ve eğitimcilerin iletişim becerilerini geliştirme vb. çoçukların işaret dilini geliştirmelerine katkı sağlaması açısından önemli olduğunu vurgulamaktadırlar (14). KAYNAKLAR 1. Özer, D.S. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor, Nobel Yayın Dağıtım, 2001 Ankara, 2. Gür, A. Özürlülerin Sosyal Yaşamda Uyum Süreçlerinde Sportif Etkinliklerin Rolü, T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 2001, Ankara. 79

3. Hazar, M. Beden Eğitimi ve Sporda Oyunla Eğitim, Saray Matbaası, 1997, Ankara. 4. MEB, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Eğitsel Oyunlar Dersi Öğretim Programı, Devlet Kitapları Müdürlüğü, 2008, Ankara. 5. Ersoy, Ö. Avcı, N. Özel Gereksinimi Olan Çocuklar ve Eğitimleri Özel Eğitim,YA-PA Yayın Pazarlama San.Tic.A.Ş., 2001, İstanbul. 6. Turnbull, Turnbull and Wehmeyer, 2007, akt. Editör:Diken, H. İ. (2008). Özel Gereksinimi Olan Öğrenciler ve Özel eğitim, Pegem Akademi, Ankara. 7. İnal, S. Zihinsel Engeli Olan Çocukların Test Edilmesi ve Değerlendirilmesi, I.Ulusal Engelli Bireyler İçin Fiziksel Aktivite Çalıştayı, 2009, Çanakkale. 8. Bee, H.1992. The Developing Child. Harper Colling College Publisher, akt. Okulöncesinde Özel Eğitim, Sığırtmaç, A. D. Gül, E. D. Kök Yayıncılık, Ankara, 2008. 9. Belgin, E. Çağlar, A.(1997).İşitme Engelli Çocuklara Okulöncesi Eğitimde Yaklaşım Prensipleri, akt. Okulöncesinde Özel Eğitim, Sığırtmaç, A. D. Gül, E. D. Kök Yayıncılık, Ankara, 2008. 10. İnal, S. Özür, Engellilik ve Spor, Özürlüler 07 Kongre Sergi ve Sosyal Etkinlikler, 2007, İstanbul. 11. Yılmaz, A. Kaya M. Kul, H. Kurt, A. K. Düzenli Egzersizin İşitme Engelli ve Normal Bireylerde Statik Denge Üzerine Etkisi, Uluslar arası Akdeniz Spor Bilimleri Kongresi, Antalya, 2007. 12. Savucu, Y. İşitme Engelliler ve Spor, Fırat Üniversitesi, Spor Haber Dergisi, yıl, 25, sayı, 221.Nisan, 2009. 13. NDSC, Natıonal Deaf Chıldren s Socıety, İşitme Engelli Çocuğunuz İçin Yardım, March, 2004. 14. Reich, Lori, M. Lavay, Barry, Physical education and sport adaptations for students who are hard of hearing: learning to communicate with students who are hard of hearing is the first step to instructional success.(essay).joperd--the Journal of Physical Education, Recreation & Dance, March, 2009. 80

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE A Study on the Effect of Selected Yogic Asanas on Postural Deformities of School Children in Relation to Their Performance Syed IBRAHIM 1, Kaukab AZEEM 1, G.P. Param JYOTHI 2, S.R. Prem RAJ 2 1 King Fahd University of Petroleum & Minerals,S.A. 2 Osmania University, India. ABSTRACT Good posture is considered as a pre requisite for maintaining good health. It is just as important as good nutrition, getting enough exercise and sleep, and avoiding alcohol, drugs and tobacco. Human body craves good alignment. Whether you realize it or not, if you have good posture it may be a difference between feeling good and healthy and being chronically in pain, tired and unhealthy. Improving your posture gets your body back to its center of balance and improvement in your health. Good posture is not just about standing up straight, but being aware and connected to every part of your body. Proper alignment supports our weight, reduces physical effort, strain and produces fluid, graceful movement. On the other hand Yoga, the Sanskrit word for "union", is a practice that uses posture and breathing techniques to induce relaxation and improve strength, and its health benefits may surpass those of any other activity. While there are many different kinds of yoga, ranging from the gentler hatha yoga to the more strenuous, like Bikram yoga or power yoga, every form of yoga improves your health from head to toe. Yoga has also been used as one of the modes for correction of posture. The above study has been undertaken to find out how the yoga asanas help in the realignment of the postural defects. One hundred posturally deformed male students from different schools of Hyderabad city studying in the sixth, seventh and Eighth standards were selected as subjects. The age of the subjects ranged between 10 and 12 years. They were divided into two groups of 50 each, one as an experimental group and other as a control group. Twenty yogic asanas were selected to be administered to the experimental group. The asanas were practiced for one hour thrice a week for a period of 12 weeks. A pre and post test was conducted on the subjects for postural weakness test, structural weakness test and muscle test for elasticity and strength. Mean, standard deviation and t test were used as the statistical tools for analysis of the data. The results showed significant difference from pre to post test between the experimental and control group. In the postural weakness test there was difference in the upper back, lower back muscles and the flexibility of hamstring muscles in the experimental group with the t ratio showing 14.57, 18.05 & 4.63 respectively which was significant at 0.01 level of confidence. In the structural weakness test for the experimental group, chest expansion, level of scapula, level of anterior superior spine of ileum, leg length and angle of pelvic tilt showed improvements as the t ratio of 3.048, 3.096, 9.94, 5.674 & 4.63 respectively was significant at 0.001 level of confidence. In the muscle test for elasticity and strength all the parameters selected like Right shoulder, left shoulder, total hamstring and Erector spine showed significant difference in the subjects of experimental group with the t ratio showing 7.42, 5.04, 2.89 &4.63 respectively which is significant at 0.01 level of confidence. There were a few tests like weak abdominal & hip flexor, scapula spine distance right and left, which did not yield any improvement in the performance of the deformed students in both groups. Based on the results the following conclusions are drawn: There was significant improvement in the minimal strength of hip flexor, lower abdominal, upper back, chest expansion, level of scapula, level of anterior superior spine of ileum,leg length, angle of tilt, elasticity and strength of shoulder, hamstring muscles and erector spine. No significant improvements were observed on scapula spine distance of right side and left side. It is concluded that the Program of yogic asanas had a positive effect on the improvement of the postural deformities of the school children. Key Words: Posture, Graceful movements, alignment, relaxation, yogic asanas. INTRODUCTION Good posture is considered as a pre requisite for maintaining good health. It is just as important as good nutrition, getting enough exercise and sleep, and avoiding alcohol, drugs and tobacco. Human body craves good alignment. Whether you realize it or not, if you have good posture it may be a difference between feeling good and healthy and being chronically in pain, tired and unhealthy. Improving your posture gets your body back to its center of balance and improvement in your health. Good posture is not just about standing up straight, but being aware and connected to every part of your body. Proper alignment supports our weight, reduces physical effort, strain and produces fluid, graceful movement. On the other hand Yoga, the Sanskrit word for "union", is a practice that uses posture and breathing techniques to induce relaxation and improve strength, and its health benefits may surpass those of any other activity. While there are many different kinds of yoga, ranging from the gentler hatha yoga to the more strenuous, like Bikram yoga or power yoga, every form of yoga improves your health from head to toe. Yoga has also been used as one of the modes for 81

correction of posture. The above study has been undertaken to find out how the yoga asanas help in the realignment of the postural defects. METHOD Hyderabad is one of the famous metropolitan cities in India. With the tremendous growth in the urban area the city has expanded in the recent years. There are hundreds of Schools located in and around the city. One hundred posturally deformed students from different schools of the city were selected randomly as subjects for the study. These students were studying in the sixth, seventh and eighth standards. They were divided into two groups of 50 each, one as an experimental group and the other as the control group. There are very few studies which have highlighted the effect of Yogic Asanas on the correction of posture, thought it is acclaimed that it has a beneficial effect. Hence this study forayed to find out the effects of different yogic asanas on the postural deformities of the school children. Twenty yogic asanas were selected from the total asanas which were supposed to have an effect on various deformities. These asanas were administered to the experimental group. The asanas were practiced for one hour thrice a week for a period of 12 weeks. The asanas were practiced in the morning sessions for the above period. Postural Weakness Test consisting of 5 items, Structural Weakness Test consisting of 6 items and muscles & strength test consisting of 4 items were taken as criterion measures. A pre and post test was conducted for both the groups for these tests. Mean, standard deviation and t test were the statistical tools which were used for analysis of the data. RESULTS All the subjects who were selected for the study completed the tests without any incident and injury. The results related to the findings are presented in the tables 1 to 3. Table 1. The mean gains of Experimental Group and Control Group of different Postural Weakness Test S.No. Name of the Test Group M 1 M 2 D SE t ratio 1 Weak abdominal & Hip Experimental 3.75 9.25 5.5 0.4655 11.8 Flexor Muscle Control 3.85 4.36 0.51 0.369 1.38 2 Weak hip flexor & lower Experimental 7.3 10 2.7 0.2459 10.98 abdominal muscle Control 7.1 7.9 0.8 0.4360 1.83 3 Weak Upper Back smusc Muscles Experimental 6.35 10 3.65 0.2504 14.57* Control 6.20 7.15 0.95 0.4830 1.96 4 Weak Lower Back Experimental 6.4 9.85 3.45 1.1911 18.05* Muscles Control 6.2 6.9 0.7 0.4305 1.626 5 Less flexibility in Hamstring & Experimental 3.1 1.3 1.9 0.41 4.63* Lower Back Muscles Control 3.2 2.9-0.9 0.48 0.625 * Significant at 0.01 level of confidence Table 1 indicates the improvements in the postural weakness tests items by both the groups. It is evident that the experimental group showed tremendous performance in the last three test i.e. Weak Upper back muscles, weak lower back muscles and less flexibility in hamstring and lower back muscles. In the other two tests i.e. Weak abdominal & Flexor Muscle and Weak hip flexor & lower abdominal muscle also the experimental group showed improvements but they were not significant. Table 2. The mean gains of Experimental and Control Groups of different Structural Measurement Tests S.No. Name of the Test Group M1 M2 D SE t ratio 1 Chest Expansion Experimental 3.40 4.65 0.85 0.410 3.048* Control 3.30 3.80 0.50 0.401 1.246 2 Scapula- Spine Distance Right Experimental 3.68 3.52 0.16 0.2631 0.64 Control 3.66 3.53 0.17 0.2460 0.69 Scapula- Spine Distance Left Experimental 3.57 3.41 0.16 0.1297 1.69 Control 3.53 3.38 0.15 0.1290 1.16 3 Level of Scapula Experimental 1.67 1.36 0.31 0.0782 3.096* Control 1.66 1.57 0.08 0.0762 1.04 4 Level of Anterior Superior Experimental 1.76 1.20 0.56 0.563 9.94* Spine of ileum Control 1.74 1.68 0.06 0.0534 1.12 5 Leg Length Experimental 89.7 81.2 8.5 1.4978 5.674* Control 89.3 88.8 0.5 1.2783 0.391 6 Angle of Pelvic Tilt Experimental 153.4 156.1 2.7 0.747 4.63* Control 3.2 2.9 0.9 0.48 0.625 * Significant at 0.01 level of confidence 82

The above Table indicates that the experimental group had shown significant improvements from pre to post test in five of the test items i.e. Chest expansion, Level of Scapula, Level of anterior superior spine of ileum, leg length, and angle of pelvic tilt. The only item pertaining to the Scapula spine distance right and left have not shown significant difference. Table 3. The mean gains of Experimental group & Control group of different muscles of elasticity and strength S.No. Name of the Test Group M1 M2 D SE t ratio 1 Right Shoulder Experimental 163.86 168.06 4.2 0.566 7.42* Control 164.20 165.10 0.90 0.526 1.71 2 Left Shoulder Experimental 163.86 168.7 4.84 0.96 5.04* Control 164.06 165.03 0.97 0.91 1.068 3 Total Hamstring Experimental 26.5 28.6 2.1 0.725 2.89* Control 26.9 27.5 0.3 0.712 0.42 4 Erector Spine and Experimental 3.1 1.2 1.9 0.41 4.63* Hamstring Control 3.2 2.9 0.3 0.48 0.625 * Significant at 0.01 level of confidence In table 3 the muscle tests of elasticity and strength has revealed that the Experimental group has shown significant improvements in all the test items of Right should, left shoulder, total hamstring and erector spine and hamstring from pre to post when compared to the control group. DISCUSSION The analysis of the data has shown some interesting and significant results. The Yogic asanas when practiced for duration of 12 weeks can make lot of improvements in the posturally deformed subjects. The study clearly revealed that the Upper back muscles, lower back muscles and the flexibility of the hamstring and lower back muscles have shown tremendous improvement in the experimental group. Further the chest expansion, the levels of spine & the anterior superior spine of ileum, leg length and angle of pelvic tilt have all shown significant improvements in the above group. Besides the elasticity of the shoulders, total hamstring and the erector spine of the experimental group has also significantly improved. But some of the aspects like abdominal muscles, hip flexors and scapula spine distance did not show any improvements in the above group. But overall the asanas had a beneficial effect on the correction of the posture of the deformed subjects. Within the limitations of the study it is concluded that the experimental group showed significant improvements in the entire three test i.e. postural weakness test, structural measurement test and the muscle test for elasticity and strength,than their counter parts the control group. A few items of the test did not yield any significant improvements. This shows that the yogic asanas can be prescribed to those who suffer from the postural deformities for correcting the posture. ACKNOWLEDGEMENT The Authors express their thanks to the authorities of the King Fahd University of Petroleum and Minerals andhe Physical Education Department for their invaluable help and contribution in completing this study. REFERENCES 1. Barrow, Areola. H. (1983). Man and Movement. 3rd Edition. Philadelphia; Lea and Fibiger. 2. Dhirendra, Brahmchari. Yogasana Vignana. National Printing Works, New Delhi. 3. Williams & Wilkins. (1990). Therapeutic exercises, moving towards function. Carrie M.Hall/Lorithein body. Lippincott. 4. Kuvalyananda, Swamy., & Vinekar, S.I. (2001). Yoga therapy -Basic principles and Methods. Central Health Education Bureau, Ministry of Health, New Delhi. 5. Gherote, M.L., (2003). Effect of Yogic Exercises on the strength and endurance of the abdominal muscles of the female. Vijayan Vidya, Bangalore. 6. Murthy, B.T.C., & Jain, Abhishek., (2004). A Pilot Study on the influence of nature cure treatments and Yoga therapy on Lumbago. Nisargopcher Monthly Bilingual Magazine of Natural Health, Vol 5. 7. Ferguson, R.J. (1974). Low Back pain in College Football Linesman. J.Bone Joint. 83

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Engelli ve Engelli Olmayan Okçuların Fiziksel ve Antropometrik Özelliklerinin Karşılaştırılması Seda ULUSOY 1, Nevin ERGUN 2 1 T.S.K. Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi, Ankara 2 Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Ankara ÖZET Okçuluk sporu; özellikle omuz kuşağının ve üst ekstremitenin kuvvet ve enduransını gerektiren statik bir spor olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı bedensel engelli olan ve olmayan okçuların fiziksel ve antropometrik verilerini karşılaştırarak farklılıkları ortaya koymaktır. Çalışmamıza iki yıldır okçuluk sporu yapan, Uluslar arası Okçuluk Federasyonu na (FITA) göre puanı 1000 ve 1200 arasında olan, toplam 20 elit sporcu alınmış olup bedensel engeli olup olmamasına göre iki gruba ayrılmıştır. Sporcuların yaş, boy, vücut ağırlığı, spor yaşı ve FITA puanı kaydedilerek antropometrik veriler; mezura ve kaliper ile vücut kompozisyonu; Futrex 5000 XL (8.3 versiyonu, Futrex, Inc.1996),esneklik ölçümü gonyometre ile eklem hareket açıklığı değerlendirilmiştir. İstatistiksel analizler SPSS for Windows programında yapılmış, verilerin değerlendirilmesinde Mann-Whitney U testi ve ilişkiler için Spearman sıra korelasyon testi kullanılmıştır. Yaş değişkeni bakımından iki grup arasındaki farklılık bulunmuştur (p<0.05). Bilateral omuz horizontal adduksiyon ölçümü arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Engelli sporcularda daha düşük olup esneklikleri daha az bulunmuştur (p<0.05). Yapılan antropometrik ölçümlerde iki grup arasında, bilateral ön kol çevre ölçümü, bilateral dirsek ve el bileği çap ölçümü engelli grupta daha fazla bulunmuştur (p<0.05). Vücut kompozisyon değerleri vücut kitle indeksi, vücut yağ ağırlığı, yağsız vücut ağırlığı, vücut yağ yüzdesi değerleri kaydedilmiştir. Gruplar arası farklılık gerekli istatistiksel yöntemlerle karşılaştırıldığında, anlamlı bir fark yoktur (p>0.05). Engelli ve engelsiz okçuların fiziksel ve antropometrik ölçümlerinde bulunan farklılığın engelli okçuların spora rehabilitasyon amacıyla geç yaşta başlamasından kaynaklandığı düşünülmüştür. Okçuluk sporunun engelli bireyler için uygun olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Okçuluk, bedensel engelli, fiziksel uygunluk Comparison of Physical and Anthropometric Characteristics in the Disabled and Nondisabled Archers ABSTRACT Archery is a static sport which requires strength and endurance of upper extremity. The aim of this study was to determine the differences physically and anthropometric measurements between disabled and nondisabled archers. In this study 20 elite archers who had been performing this sport for two years and whose Federation Internationale de Tir A larc (FITA) scores between 1000 and 1200 were included. Age, height, body weight, age of sports and FITA scores of athletes were recorded and then anthropometric datas were measured by tape measure and caliper, body composition by Futrex 5000 XL (8.3 versiyonu, Futrex, Inc.1996), fleksibility by goniometer for range of motion. SPSS for Windows Program in thatmann-whitney U test and Spearman Correlation test were used for statistical analysis. Age is the difference between the two groups (p<0.05). Flexibility of bilateral shoulder horizontal adduction was founded less in disabled archers than non disabled (p<0.05). Based on anthropometric measurements bilateral forearm circumference, diameter measurement of bilateral elbow and wrist measurement values were founded disabled more than nondisabled archers (p<0.05).there is no significant difference between of body mass index, body fat weight, lean body weight, body fat percentage were compared by statistical methods (p> 0.05). We conclude that; the differences of the physical and anthropometric measurement results depend on disabled archers who started in this sport very late age for rehabilitation. Archery is a very convenient sport for disabled athletes. Key Words: Archery, disabled athletes, physical fitness GİRİŞ Sporun bireyler arasındaki paylaşımı artırıp sosyalleşmeyi ve toplumda tanınmayı sağladığı bilinen bir gerçektir. Spora, aktif olarak katılan bir engelli için, bedensel güç artışının yanında moral bakımından da güçlenmesi yaşamdan aldığı hazzı artırarak yaşam kalitesini yükseltir. Paralimpik Oyunlar veya Engelli Olimpiyatları, sporun, bir kazadan ya da büyük bir hastalıktan sonra hem moral hem de fiziksel olarak düzelmenin yolu olduğunu insanların anlamasını sağlamıştır (9, 14). Okçuluk sporu kol ve gövde kaslarını geliştirdiği gibi solunum ve dolaşım fonksiyonlarının da artmasını sağlayan ideal bir spordur (12). 84

FITA (Uluslar arası Okçuluk Federasyonu) 1931 yılında ilk Okçuluk Kongresini düzenlemiştir. Sınıflandırma prensipleri belirlenmiştir. Sınıflandırma; tekerlekli sandalye okçuluk 1 (ARW1), tekerlekli sandalye okçuluk 2 (ARW2) ve ayakta okçuluk (ARST) olmak üzere 3 grupta incelenir. Okçuluk sporu çok çaba gerektirmiyor gibi gözükmesine rağmen değerlendirildiğinde eğitim ve yarışmalarda talebi karşılayabilmek için uzun süreli konsantrasyona, iyi bir postural kontrole, kuvvet ve enduransa ihtiyaç vardır. Normal veya uluslararası yarışmalarda okçu günde 75 üzerinde atış yapmaktadır. Okçuluk sporunda spora özgü hareket paternlerinde pivot noktanın glenohumeral ve scapulotorasic eklem olması nedeniyle omuz eklemi değerlendirme yönünden önem taşımaktadır. Her okçu vücut farklılığı, fonksiyonel yetenek, kuvvet, endurans, yarışma stresine karşı durabilecek mental yetenek, güç, en uygun performans için kişisel eğitim açısından farklılık gösterir. Brill ve diğ. (2) göre fonksiyonel durum kas kuvveti, esneklik, normal eklem hareketi, fiziksel uygunluk ve vücut kompozisyon değerlendirmeleriyle belirlenmektedir. Esneklik, eklemde meydana gelen maksimum hareket genişliğidir. Fiziksel uygunluğun ve yaralanmalardan korunmanın en önemli komponentlerinden biridir. Antropometri, insan vücudunun fiziksel özelliklerini belirli yöntemlerle değerlendirme ve sınıflama yöntemidir. Basit şekilde kaliper, mezura geniş skalalı antropometrik aletler kullanılmakla birlikte komputür bağlantılı 3 boyutlu sistemlerle de ölçümler yapılmaktadır. Bu ölçümler ile bazı karakteristiklerin çevreye bağlı değişiklikleri, beslenme koşulları, yaşlanma, spor gibi fiziksel aktiviteler ve patolojik durumlardaki koşulların ortaya konmasında kullanılmaktadır (5). Çalışmamızın amacı bedensel engelli olan ve olmayan okçuların fiziksel ve antropometrik verilerini karşılaştırarak farklılıkları ortaya koymaktır. MATERYAL VE YÖNTEM H.Ü. Tıp Fakültesi Tıbbi Araştırmalar Etik Kurulu tarafından 29 Kasım 2007 tarihli ve LUT 07/56 kayıt numaralı Bedensel Engelli Okçularda Fiziksel Performansın Değerlendirilmesi başlıklı bu çalışma onaylanmıştır.çalışmaya katılan tüm sporculardan gönüllü olduklarını ve kabul ettiklerini belirten onam formu alınmıştır. Çalışmamıza okçuluk sporu yapan, bedensel engelli olan ve olmayan toplam 20 kişi alınmış ve iki gruba ayrılmıştır. Sporcular Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonuna bağlı olup herhengi bir mental, kognitif problemi olmayan, 2 yıldan fazla okçuluk sporu ile uğraşan üst seviyede FITA puanı 1000-1200 arasında olan 10 engelli sporcuya ulaşılmıştır. Tüm sporcuların dominant ekstremitesi sağ taraf olarak kaydedilmiştir. Diğer engelli olmayan grup ise Ankara da bulunan okçuluk klüplerinden aynı kriterlere sahip sporculardan oluşmuştur. Omuzda ağrı, instabilite ve inflamatuar problemi olan, yorgunlukla tetiklenebilecek nörolojik rahatsızlığı olan ve cerrahi geçiren sporcular çalışmaya dahil edilmemiştir (1). Sporcuların demografik bilgileri sorgulanarak yaş, boy, kilo, vücut kitle indeksi, FITA puanları, spor yaşı kaydedilmiştir. Fiziksel performansı değerlendirmek için antropometrik ölçümler üst ekstremite uzunluk ve çevre ölçümleri mezura, çap ölçümü kaliper ile, esneklik değerlendirmesi universal gonyometre ile eklem hareket açıklığı ve vücut kompozisyonu ise Futrex-5000/XL ile değerlendirilmiştir. Omuz eklem hareket açıklığını belirlemede universal gonyometre kullanılarak American Academy of Orthopaedic Surgeons tarafından belirtilen ölçümler kriter alınmıştır (4). Omuz eklemi fleksiyonu; sırtüstü pozisyonda kollar gövde yanında ve dirsek ekstansiyonda iken ölçülür. Gonyometrenin sabit kolu gövdeye paralel, hareketli kol ise humerusun orta çizgisine paraleldir. Gonyometrenin pivot noktası humerusun büyük tüberkülüne yerleştirilir. Omuz eklemi abduksiyonu; sırtüstü kol anatomik pozisyonda iken, gonyometrenin pivot noktası acromiona yerleştirilir. Sabit kol sternuma paralel, hareketli kol ise humerus anterior çizgisine paraleldir. Omuz internal ve eksternal rotasyon yönündeki hareket açıklığının ölçümü sırt üstü pozisyonda yapılır. Pivot nokta olekranona yerleştirilir. Sabit kol yere paralel, hareketli kol ise radius ile ulnanın ortasında 3. metacarpale paraleldir (1, 16). Omuz horizontal adduksiyon hareket açıklığı oturur pozisyonda universal gonyometre ile kol 90 derece fleksiyonda vücudun karşı tarafına doğru çaprazlayacak şekilde aktif olarak ölçülmüştür (13). Gonyometrenin 90 derece olduğu açı sıfır noktası olarak alınmıştır. 85

Antropometrik ölçümler olarak çevre, uzunluk, çap ve yağ doku ölçümleri yapılmıştır (5, 16). Toplam üst ekstremite uzunluğu, acromion ile eldeki en uzun parmak ucu arasındaki uzaklıktır. Kol uzunluğu ölçümünde; mezura ile omuz ve kol gevşek pozisyonda acromion ile olekranon arasındaki mesafe ölçülerek belirlenmiştir. Ön kol uzunluğu ölçümünde; olekranon ile radius un stiloid çıkıntısı arasındaki uzaklık ölçülmüştür. Kol çevre ölçümü acromion ile olekranon arasındaki uzaklığın orta noktası belirlenerek kas gevşek pozisyonda iken mezura ile yapılmıştır. Ön kol çevre ölçümü kasın en şişkin yeri belirlenerek kol gevşek pozisyonda iken ölçüm yapılmıştır. Omuz çap ölçümü; her iki koldaki deltoid kasının en şişkin yerlerine kaliperin ucları yerleştirilerek kollar serbest pozisyonda iken posteriordan yapılmıştır. Omuz biacromial çap ise; kollar serbest pozisyonda kaliperin kolları acromionun lateral noktalarına yerleştirilerek belirlenmiştir. Vücut kompozisyonu Futrex-5000/XL ile değerlendirilmiştir. Cihaz kalibre edildikten sonra cinsiyet, yaş, boy, vücut ağırlığı, vücut tipi, aktivite düzeyi, frekansı, süresi ile ilgili bilgiler kaydedilmiştir. Ölçüm talimata uygun olarak sporcular oturur pozisyonda dominant kolda dirsek eklemi gevşek pozisyonda iken antekubital fossa ile aksillanın anterior kıvrımının üst çizgisi arasındaki mesafede biceps kasının en şişkin yerinden ölçüm yapılmıştır. Cihazın probu pedle birlikte vertikal olarak yerleştirilmiştir (17). İstatistiksel Analizler İstatistiksel analiz için SPSS for Windows Ver. 15.00 (SPSS Inc., Chicago, IL. USA) ve NCSS 2007 (Hintze, J.(2006) NCSS, PASS, and GESS. NCSS, Kaysville, Utah, USA) kullanıldı. Araştırma kapsamındaki tüm veriler için öncelikle tanımlayıcı istatistikler elde edildi. Tüm tanımlayıcı istatistikler ortalama ± standart sapma şeklinde gösterildi. Her iki gruptaki denek sayısı 10 ar kişi olduğundan verilerin değerlendirilmesi için Mann-Whitney U testi kullanıldı. Çalışmaya alınan parametreler arasındaki ilişkileri araştırmak amacıyla Spearman sıra korelasyon katsayısı hesaplandı. Çalışmanın tamamında yanılma düzeyi olarak α = 0.05 kabul edildi. İstatistiksel kararlarda p 0.05 seviyesi anlamlı farkın göstergesi olarak kabul edildi. BULGULAR Tablo 1 e bakıldığında yaş değişkeni bakımından engelli grupta yaş daha fazla bulunmuştur (p<0.05). Tablo 2 de bilateral omuz horizontal adduksiyon ölçümü arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Engelli sporcularda daha düşük olup esneklikleri daha az bulunmuştur (p<0.05). Tablo 3 e bakıldığında yapılan antropometrik ölçümlerde iki grup arasında, bilateral ön kol çevre ölçümü, bilateral dirsek ve el bileği çap ölçümü engelli grupta daha fazla bulunmuştur (p<0.05). Tablo 1. Engelli ve engelsiz okçuların fiziksel özellikleri ve karşılaştırma sonuçları. Değişkenler Engelli (n=10) Engelsiz (n=10) X S.S. X S.S. Z p Yaş (yıl) 31.10 2.60 22.10 2.13 3.800 <0.001* Boy (cm) 175.40 7.46 173.50 10.35 0.455 0.649 Vücut Ağırlığı (kg) 74.80 13.05 67.90 14.26 0.832 0.405 Spor Yaşı (yıl) 3.70 1.06 2.90 1.45 1.290 0.197 FITA Puanı 1100.60 59.26 1066.50 79.47 1.477 0.140 *p<0.05 86

Tablo 2. Engelli ve Engelsiz okçuların omuz esneklik ölçümleri ve karşılaştırma sonuçları. Değişkenler Engelli (n=10) Engelsiz (n=10) X S.S. X S.S. Z p Omuz fleksiyon Sağ ( o ) 176.10 3.57 178.60 2.50 1.914 0.056 Omuz fleksiyon Sol ( o ) 176.30 2.67 178.20 2.44 1.640 0.101 Omuz abd Sağ ( o ) 176.90 3.78 178.20 1.87 0.390 0.697 Omuz abd Sol ( o ) 177.10 2.56 177.80 2.44 0.471 0.637 Omuz internal rotasyon Sağ ( o ) 65.60 7.78 64.40 9.07 0.305 0.760 Omuz internal rotasyon Sol ( o ) 65.90 7.45 63.00 9.35 1.146 0.252 Omuz eksternal rotasyon Sağ ( o ) 87.20 3.43 89.40 0.97 1.499 0.134 Omuz eksternal rotasyon Sol ( o ) 87.80 3.23 89.30 1.16 1.115 0.265 Omuz horizontal abd Sağ ( o ) 117.60 5.78 120.30 5.29 1.189 0.234 Omuz horizontal abd Sol ( o ) 118.00 5.56 120.70 4.86 1.191 0.234 Omuz horizontal add Sağ ( o ) 44.30 9.55 54.20 6.49 2.442 0.015* Omuz horizontal add Sol ( o ) 44.40 8.37 52.90 5.78 2.326 0.020* *p<0.05 Tablo 3. Engelli ve Engelsiz okçuların antropometrik ölçümleri ve karşılaştırma (Mann-Whitney U testi) sonuçları. Değişkenler Engelli (n=10) Engelsiz (n=10) X S.S. X S.S. Z p Kol uzunluk-sağ (cm) 35.60 2.27 34.95 2.65 0.346 0.729 Kol uzunluk-sol (cm) 35.60 2.27 34.95 2.65 0.346 0.729 Ön kol uzunluk-sağ (cm) 28.60 2.01 28.40 2.60 0.000 1.000 Ön kol uzunluk Sol (cm) 28.60 2.01 28.50 2.55 0.115 0.908 Üst ekstremite kol uzunluk-sağ (cm) 75.80 3.94 74.00 5.08 0.683 0.494 Üst ekstremite kol uzunluk Sol (cm) 75.80 3.94 74.00 5.08 0.683 0.494 Kol çevre ölçüm-sağ (cm) 32.58 1.53 29.00 4.66 1.933 0.053 Kol çevre ölçüm-sol (cm) 32.05 1.74 28.43 4.66 1.931 0.054 Ön kol çevre ölçüm-sağ (cm) 25.89 1.82 23.43 3.08 2.015 0.044* Ön kol çevre ölçüm-sol (cm) 25.93 2.08 22.82 3.19 2.311 0.021* Omuz çap ölçüm (cm) 47.85 2.79 45.90 5.68 0.835 0.404 Biacromial Çap ölçüm (cm) 43.25 3.19 42.05 5.22 0.687 0.492 Dirsek çap ölçüm-sağ (cm) 7.32 0.84 6.53 0.45 2.858 0.004* Dirsek çap ölçüm-sol (cm) 7.24 0.83 6.50 0.48 2.467 0.014* El bileği çap ölçüm-sağ (cm) 5.80 0.48 5.37 0.28 2.238 0.025* El bileği çap ölçüm Sol (cm) 5.77 0.44 5.30 0.28 2.428 0.015* *p<0.05 Tablo 4 teki vücut kompozisyon değerleri vücut kitle indeksi, vücut yağ ağırlığı, yağsız vücut ağırlığı, vücut yağ yüzdesi değerleri kaydedilmiştir. Gruplar arası farklılık gerekli istatistiksel yöntemlerle karşılaştırıldığında, anlamlı bir fark yoktur (p>0.05). Tablo 4. Engelli ve Engelsiz okçuların vücut kompozisyon ölçümü ve karşılaştırma sonuçları. Değişkenler Engelli (n=10) Engelsiz (n=10) X S.S. X S.S. Z p Vücut kütle indeksi (kg/m 2 ) 24.09 2.37 22.35 3.15 1.362 0.173 Vücut yağ ağırlığı (kg) 13.00 3.12 13.01 3.92 0.454 0.650 Yağsız vücut ağırlığı (kg) 62.00 11.56 54.99 11.27 1.097 0.273 Vücut yağ yüzdesi (%) 17.51 4.08 19.15 3.41 0.794 0.427 *p<0.05 TARTIŞMA Çalışmamız, okçuluk sporu yapan, bedensel engelli olan ve olmayan toplam 20 sporcu üzerinde okçuların fiziksel ve antropometrik verilerini karşılaştırarak farklılıkları ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. 87

Gruplar arasında spor yaşı ve FITA puanı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmazken, yaş karşılaştırıldığında engelli grupta daha fazla bulunmuştur. Engelli okçuluk grubunun büyük bir çoğunluğunu gaziler oluşturmaktadır. Görev esnasında yaralanmaya bağlı gerekli tıbbi tedavinin uygulanması ve rehabilitasyon süresi uzun zaman almaktadır. Bu süreç sonrasında spora yönlenmeleri ve okçuluk sporunda deneyim kazanmaları ise belli bir yaşta olmaktadır. Türkiye de okçuluk sporu erken yaşta başlamakta giderek popüler hale gelmekte ve genç takımlar çoğalmaktadır. Çalışmamızda spor yaşı kriterimiz 2 yıl ve üst seviye sporcu ile belirlenmiştir. Bu da iki grup arasında farkın ortaya çıkmasına neden olabilir. Antropometrik karakteristikler açısından çalışmamızda da yer alan yaş, boy, vücut ağırlığı, yağsız vücut ağırlığı, vücut yağ yüzdesi, vücut kitle indeksi değerleri alınmıştır. Literatürde antropometrik ölçümlerde sıklıkla vücut kompozisyonu kullanılmaktadır (3,21). Conway ve diğ. (3) vücut yağ kompozisyonu üzerine yaptıkları çalışmada 53 kişi üzerinde triceps, biceps kasları ve subscapular, suprailiac, uyluk gibi 5 farklı bölgede infrared interactance metodu ile D 2O (deterium oxide dilution), skinfold ve ultrason metodlarıyla karşılaştırmışlardır. Skinfold ve D 2O teknikleri arasında benzer sonuçlar bulunurken ultrason ile yapılan ölçüm sonuçlarında daha düşük değerler elde edilmiştir. Özellikle infrared interactance metodu ile D 2O arasında büyük oranda benzerlik bulmuşlardır. Yaptığımız çalışmada kullandığımız infrared interactance metodu hızlı, ucuz, uygulaması kolay, acısız olmasının yanı sıra hem zayıf hem de obez kişilerde de kullanılabileceği önerilebilir. Hayes ve diğ. (10) yaptığı çalışmada omuz eklem hareketini fleksiyon, abduksiyon ve eksternal rotasyon hareketlerini değerlendirmede gözlemsel yöntem, gonyometre, polaroid kamera, ayakta uzanma testi ve reach behind back testlerini kullanarak kendi içinde ve ölçümler arasında güvenilirliğine bakıldığında gözlemsel yöntem, gonyometre ve kamera ile değerlendirmelerin güvenilirliği daha yüksek bulunurken reach behind back testi omuz eklem açıklığını değerlendirmede yetersiz bulunmuştur. Otur ve uzan testi ise pratik uygulamada iyi sonuçlar vermiştir. Çalışmamızda antropometrik ölçümler için üst ekstremite uzunluk, çevre, çap ölçüm değerleri kaydedilmiştir. Gonyometre, mezura ve kaliper kullanarak yapmış olduğumuz antropometrik değerlendirmeler bilateral yapılarak dominant ve dominant olmayan ekstremite arasındaki farklılıklar incelenmiştir. Omuz esneklik ölçümleri gonyometre ile değerlendirilip gruplar arası farklılık gerekli istatistiksel yöntemlerle karşılaştırıldığında, bilateral omuz horizontal adduksiyon ölçümü arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Horizontal adduksiyon ölçümleri engelli sporcularda düşük olmasının nedeni yaş ile birlikte esnekliğin azalmasına bağlı olabileceği düşünülmüştür. Gruplar arası farklılık gerekli istatistiksel yöntemlerle karşılaştırıldığında, yapılan antropometrik ölçümlerde iki grup arasında, bilateral ön kol çevre ölçümü, bilateral dirsek ve el bileği çap ölçümü arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Engelli gruptaki ölçüm sonuçları daha fazla bulunmuş olup farklılığın nedeni engelli bireylerin yaş olarak daha büyük olması, üst ekstremitenin günlük yaşamda daha sık kullanılıyor olması ve omuz çevresi kasların büyük oranda daha kuvvetli olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Okçuluk sporu ile ilgili literatür incelendiğinde bazı çalışmalar yapılmış olmasına rağmen okçuluk sporuyla uğraşan sporcularda fiziksel performansını değerlendirmeye yönelik çalışmaların azlığı dikkat çekmiştir (7, 8, 11, 15, 18, 19). Bu nedenle okçuluk sporunda gerek engelli gerekse engelli olmayan sporcuların fiziksel farklılıklarını belirlemek amacıyla bu çalışmanın diğer çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir. Okçulukta performansı etkileyen birçok faktör olmakla birlikte fiziksel uygunluk değerlendirmeleri, atış becerisi, bilimsel destekli programlar, teknolojik ekipman, yetenekli okçu, sezonun iyi planlanması, antrenörün sporcuyu iyi tanıması, psikolojik ve sosyal faktörler performansı artıran önemli pozitif unsurlardır (20). Ayrıca fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarında üzerinde önemle durulan fiziksel uygunluk testlerini fizyoterapistler, sporculara en iyi şekilde açıklayarak uygun aralıklarla tekrarlamalılardır (6). Yapmış olduğumuz bu araştırma sonucunda, okçuluk sporunun gerçekleştirilmesinde spora özgü becerilerin yerine getirilmesinde engelli ve engelsiz sporcu kavramları üzerinde tekrar düşünülmelidir. Bize göre engelli sporcular engelsiz sporcular kadar başarılı ve yetenekli olabilirler. Engelli sporcu alanında çalışan tüm doktor, fizyoterapist ve antrenörler engelli bireyleri spora yönlendirmede bu önemli kavramı göz önünde bulundurarak, eğitim ve rehabilitasyonlarının planlanmasında yeterli ve gerekli önemi vermelidirler. 88

KAYNAKLAR 1. Andrews, J.R., Harrelson, G.L. ve Wilk, K.E. (1998). Physical Rehabilitation of the Injured Athlete. W.B. Saunders Company. 2. Brill, A. P., Macera, A. C., Davıs, R. D., Blaır, N. S. ve Gordon, N.(2000). Muscular strength and physical function. Medicine Science in Sports Exercise, 32(2), 412-416 3. Conway, J.M., Norris, K.H. ve Bodwell, CE. (1984). A new approach for he estimation of body composition: infrared interactance. American Journal Clinic Nutrution, 40, 1123-30. 4. Delisa, J.A. ve Gans, B.M. (Ed.). (1998). Rehabilitation Medicine. Principles and Practise. Third Edition 5. Easterby, R., Kroemer, K.H.E. ve Chaffin, D.B.(Ed.). (1982). Anthropometry and Biomechanics. Plenum Press. New York and London. 6. Ergun, N. ve Baltacı, G. (1997). Spor Yaralanmalarında Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Prensipleri. Ofset Fotomat. Ankara. 7. Ertan, H., Kentel, B., Tümer, S. T. ve Korkusuz, F. (2003). Activation patterns in forearm muscles during archery shooting. Human Movement Science, 22, 37-45. 8. Ertan, H., Soylu A. R. ve Korkusuz, F. (2005). Quantification the relationship between FITA scores and EMG skill indexes in archery. Journal of Electromyography and Kinesiology, 15, 222-227 9. Ferrara, M.S. ve Peterson, C.L. (2000). Injuries to athletes with disabilities. Sports Medicine, Aug, 30, 137-143 10. Hayes, K., Walton, J.R., Szomor, Z.L. ve Murrell, G.A.C. (2001). Reliability of five methods for assessing shoulder range of motion. Australian Journal of Physiotherapy, 47, 289-294. 11. Johnson, M.B., Edmonds, W.A., Moraes, L.C., Filho, E.S.M. ve Tenenbaum, G. (2006). Linking affect and performance of an international level archer incorporating an idiosyncratic probabilistic method. Psychology of Sport and Exercise. 12. Kalyon, T.A. (1997). Özürlülerde Spor. Bağırgan Yayımevi-Ankara. 13. Matsen, F.A., Lippitt, J.A. Sidles ve Harryman, D.T. (1994). Practical Evaluation and Management of the Shoulder, p21, W.B.Saunders Company. 14. Metroz, G. (2003). Kendimi Engelletmem. Türkiye İş Bankası Yayınları 15. Naraen. A., Giannikas, K. A. ve Liesley, P.J. (1999). Overuse epiphyseal injury of the corocoid process as a result of archery. International Journal Sports Medicine, 20, 53-55. 16. Otman, A.S., Demirel, H. ve Sade, A. (1995). Tedavi Hareketlerinde Temel Değerlendirme Prensipleri. Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Yayınları:16 17. Panotopoulos, G., Charles Ruiz, J., Guy-Grand, B. ve Basdevant, A. (2001). Dual x-ray absorptiometry, bioelectrical impedenca, and near infrared interactance in obese women. Medicine Science in Sports Exercise, 33, 665-670 18. Robazza, C., Bortoli ve L. ve Nougier, V. (1999). Emotions, heart rate and performance in archery. Journal Sports Medicine Physical Fitness, 39, 169-176 19. Soylu, A. R., Ertan, H. ve Korkusuz, F. (2006). Archery performance level and repeatability of event-related EMG. Human Movement Science, 25, 767-774. 20. Sports Medicine and Science in Archery.(2004). Edited by Ergen Emin, Hıbner Karol. FITA Medical Committee 21. Tsekouras, Y.E., Kavouras, S.A., Campagna, A., Kotsis, Y.P., Syntosi, S.S, Papazoglou, K. ve Sidossis, L.S. (2005). The anthropometrical and physiological characteristics of elite water players. European Journal Applied Physiology, 95, 35-41. 89

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Sporun, İşitme Engelli Bireylerin Öfke Durumlarına Etkisi Murat KUL 1, Alpaslan GÖRÜCÜ 2, Bilal DEMİRHAN 1, 1 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Bartın Üniversitesi, Bartın. 2 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Selçuk Üniversitesi, Konya. Yazışma adresi: B. Demirhan, e-mail: bdemirhan@bartin.edu.tr ÖZET Nigar YAMAN 1, Murat SARIKABAK 1 Bu çalışmanın amacı, işitme engelli bireylerin sürekli öfke-öfke ifade durumlarına sporun etkisini araştırmaktır. Araştırmaya; yaş aralıkları 15-20 yıl olan, Konya Konevi İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi, aynı zamanda bir bölümü işitme engelliler spor kulübünde futbol sporuyla uğraşan 18 işitme engelli futbolcu ile, aynı yaş aralığında spor yapmayan 25 işitme engelli birey olmak üzere toplam 43 işitme engelli birey gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmada Spielberger tarafından geliştirilen ve Özer (1994) tarafından Türkçeye uyarlanan, Durumluk Sürekli Öfke Ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, işitme engelli futbol sporuyla uğraşanlar ile işitme engelli spor yapmayanların sürekli öfke boyutlarının karşılaştırmasında spor yapan işitme engelliler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunurken öfke içte, öfke dışta ve öfke kontrol boyutlarında farklılık görülmemiştir. Sonuç olarak; işitme engelli bireylerde, ergenlik döneminde yoğun olarak yaşanan öfke durumlarından olan sürekli öfkeyi azaltmada sportif faaliyetlerin etkili olduğu görülmüştür. Bu bulgulara göre işitme engelli ergenleri, düzenli spor faaliyetleri yapmaları için yönlendirmenin faydalı olacağı anlaşılmaktadır. Anahtar kelimeler: İşitme Engelli, Öfke, Spor, Ergen The Effect of Sport on Hearing Impaired Adolescents in The Case of Anger ABSTRACT The aim of this study is to research the effect of sport on hearing impaired individuals in the case of permanent angeranger expression. Age range 15-20, totally 43 hearing-impaired individuals participated in the study, while 18 of them were athlete students from Konevi Hearing Impaired Vocational High School, that some of them are also soccer player in hearing impaired sport club, and 25 of them were the hearing impaired people who do not sport. The "State-Trait Anger Scale" which was developed by Spielberger and adopted in Turkish by Ozer (1994), was applied in the study. According to the results of study, in the comparison of hearing-impaired people who are soccer player with those who do not sport, in the case of anger, statistically significant difference, in the size of permanent anger, was appeared in favor of individuals who engage in sport, while no difference was observed in the size of inside, outside, and control anger. As a result, it was observed that the sporting activities would be effective in reducing constant anger which intensively found in adolescence in hearing impaired individuals. According to the findings the orientation will be done to adolescent hearing impaired individuals to do regular sports activities, would be useful. Key words: Hearing Impaired, Anger, Sports, Teen GİRİŞ İşitme engeli, özel eğitimi gerektirecek kadar işitme yetersizliği hali olarak tanımlanır (8). Bir başka tanımda ise, işitme duyarlılığının kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yeterince yerine getiremeyişinden ortaya çıkan durum işitme engeli, bu engelden dolayı iletişimi gerçekleştiremeyen kişiler ise işitme engelli olarak belirtilir (14). Özellikle 2000 yılından itibaren engellilerle ilgili çalışmalar hızlanmıştır. Hükümetler, belediyeler, özel kuruluşlar, dernekler ve özel öğretim kurumları engellilerle ilgili ciddi çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Bu çalışmalar içerisinde sportif faaliyetler de önemli bir yer tutmaktadır. Sağlıklı hayatın en önemli faktörlerinden biri olarak kabul edilen sportif etkinliklerin, fonksiyon kaybına uğramış engelli bireyi fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yapısıyla bir bütün olarak değerlendirerek kendisi ve toplumu ile barışık ve bütünleşmiş bir biçimde hayat sürmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Dolayısıyla spor, engelli birey için ayrı bir önem taşımaktadır (4). Çünkü spor günümüz dünyasında engellilerin eğitimi ve rehabilitasyonunda terapi aracı olarak kullanılmaktadır. Engelli bireyin yapacağı sporun olumlu etkileri engelli kişinin kendisine, ailesine, iş çevresine ve topluma doğrudan yansımaktadır. Engelliler için spor, bireylerarası iletişimi artırmak, inisiyatifi ve 90

entegrasyonu geliştirmek anlamına gelir. Planlı çalışma ve antrenman, engelli bireyin sağlığının düzelmesinin yanı sıra, hayat sevincini artıran, onları hayata bağlayan ve özgüvenlerini geliştiren bir unsur olarak da dikkat çekmektedir (4). Her yaş grubunda olduğu gibi, ergenlerin de sergiledikleri önemli duygusal ifadelerden biri öfkedir ve öfkenin ifade edilme biçimi oldukça önemlidir. Eğer öfke uygun yollarla açığa çıkarılmazsa ya da ifade edilemezse ergende fiziksel, psikolojik ve sosyal problemlere sebep olabilir (13). Öfke, duyguların tanınmaya başlandığı ve çeşitlendiği çocukluk döneminden itibaren her yaş döneminde kontrol edilmesi ve olumlu bir ilişki amacıyla kullanılması kişi için pek çok açıdan önemlidir. Ergenlik dönemi pek çok duygusal gelgitlerin yaşandığı ve bunalımların eşlik ettiği bir gelişim aşamasıdır. Bu dönemde öfke duygularının tanınması ve kontrolü, ergenin sağlıklı bir yoldan sosyalleşmesine büyük bir yarar sağlayacaktır (1). Sağlıklı bireylerin bedensel ve ruhsal gerilimlerden kurtulmaları, hayat şartlarına fiziksel uygunluk sağlayabilmeleri için önerilen sportif aktivitelerin engellilerce yapılabileceği hususu uzun yıllar ihmal edilmiştir. Oyun, spor ve yarışma tarzında yapılan aktiviteler, engelli rehabilitasyonunda ve toplumla iletişime geçmede en kolay yoldur (2). Spor etkinlikleri, engelli bireylerin engelleri dolayısıyla içinde bulundukları ruh hali saldırganlık, öfke ve kıskançlık gibi duygularını kontrol etmelerini sağlar (6). Bu bilgiler ışığında yapılan bu araştırma, spor faaliyetlerinin engelli bireylerin öke durumlarına etkisinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. MATERYAL VE METOT Örneklem gurubu Araştırmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Konya ilinde bulunan işitme engelli bireyler oluşturmaktadır. Örneklem grubunu ise, 18 işitme engelli futbolcu (Konevi İşitme Engelliler Meslek Lisesi nde öğrenci işitme engelliler ve Konya İşitme Engelliler Spor Kulübünde futbol oynayan işitme engelliler) ile hiçbir spor faaliyetiyle uğraşmayan 25 işitme engelli birey olmak üzere toplam 43 işitme engelli birey oluşturmaktadır. Deneklerin yaş aralıkları 15-20 yıldır. Bütün denekler çalışmaya gönüllü olarak katılmıştır. Yöntem İşitme engelli olup spor faaliyetiyle müsabık olarak uğraşan ergenlerle, spor faaliyetleriyle uğraşmayan işitme engelli ergenlerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının belirlenmesinde Özer (9) tarafından Türkçeye uyarlanan Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği kullanılmıştır. 34 maddeden oluşan ölçeğin ilk 10 maddesi sürekli öfke düzeyini ölçerken, diğer 24 madde ise bireylerin öfke tarzlarını (öfke-içte, öfke dışa ve öfke kontrol alt boyutlarını) belirlemektedir. Her bir alt gurup 8 er cümleden oluşmaktadır. Sürekli öfkeden alınan yüksek puanlar, öfke düzeyinin yüksek olduğunu; öfke-içte ölçeğindeki yüksek puanlar, öfkenin bastırılmış olduğunu; öfke-dışa ölçeğindeki yüksek puanlar, öfkenin kolayca ifade ediliyor olduğunu ve öfke-kontrol ölçeğindeki yüksek puanlar ise öfkenin kontrol edilebildiğini göstermektedir. Bu ölçeğin güvenilirlik ve geçerlilik çalışmaları yapılmış bu çalışmada, sürekli öfke için.79, öfke-içte boyutu için.62, öfke-dışa boyutu için.78 ve kontrol altına alınmış öfke için.84 bulunmuştur (10). Bizim yaptığımız çalışmada ölçeğin tamamının Cronbach s alfa güvenilirlik katsayısı α=0.75, sürekli öfke boyutu için α=0.69, öfke içte boyutu için α=0.68, öfke dışa boyutu için α=0,80 ve öfke kontrol boyutu için α=0.71 olarak bulunmuştur. Araştırmada kullanılan ölçek, Konevi İşitme Engelliler Meslek Lisesi nde okuyup futbol sporuyla uğraşan bireyler ile spor yapmayan işitme engelli bireylere, beden eğitimi öğretmenleri nezaretinde sınıf ortamında uygulanmıştır. Bu öğrencilerin bazıları aynı zamanda işitme engelliler spor kulübünde futbol oynamaktadır. Konya işitme engelliler spor kulübünde futbol oynayan sporculara kulüp ortamında anket uygulanmıştır. İşitme engelli olup sporla uğraşmayan grup, aynı okulda okuyan öğrencilerin bir bölümünden oluşmaktadır. Verilerin Analizi Verilerin analizinde SPSS 13.00 paket programı, ortalama, standart sapma, yüzde ifadeler ve t testi kullanılmıştır. İstatistiksel hesaplamalarda anlamlılık düzeyi (p<0.05) olarak belirlenmiştir. 91

BULGULAR Tablo 1, spor yapan ve yapmayan işitme engelli ergenlerin sürekli öfke durumlarının karşılaştırmasını vermektedir. Tabloya göre, spor yapan işitme engelli bireylerin sürekli öfke durumları puan ortalaması 23.55±4.31, spor yapmayan bireylerin sürekli öfke durumları puan ortalaması ise 28.20±6.06 dır. Fark puanları karşılaştırmasından elde edilen t değeri 2.779 olarak bulunmuştur ve bu sonuç istatistiksel olarak deney grubu lehine anlamlı bir farkı yansıtmaktadır. Tablo 1. Spor yapan ve yapmayan işitme engelli ergenlerin sürekli öfke durumlarının karşılaştırılması Grup n x Ss t Sd P Spor Yapan İşitme Engelliler 18 23.55 4.31 41 2.779.008 Spor Yapmayan İşitme Engelliler 25 28.20 6.06 * *p<0,05 Tablo 2. Spor yapan ve yapmayan işitme engelli ergenlerin öfke-içte durumlarının karşılaştırılması Grup n x Ss T Sd P Spor Yapan İşitme Engelliler 18 15.05 3.17 Spor Yapmayan İşitme Engelliler 25 15.60 3.42.530 41.599 P>0.05 Spor yapan ve yapmayan işitme engellilerin öfke-içte durumlarının karşılaştırması Tablo 2 de görülmektedir. Tabloya göre, spor yapan işitme engelli bireylerin öfke-içte durumları puan ortalaması 15.05±3.17, spor yapmayan bireylerin öfke-içte durumları puan ortalaması ise 15.60±3.42 dir. Fark puanları karşılaştırmasından elde edilen t değeri 0.530 olarak bulunmuştur ve bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı değildir. Tablo 3. Spor yapan ve yapmayan işitme engelli ergenlerin öfke-dışa durumlarının karşılaştırılması Grup n x Ss t Sd P Spor Yapan İşitme Engelliler 18 21.16 4.10 Spor Yapmayan İşitme Engelliler 25 20.40 3.98.614 41.542 P>0.05 Tablo 3 e göre, spor yapan işitme engelli bireylerin öfke-dışa durumları puan ortalaması 21.16±4.10, spor yapmayan bireylerin öfke-dışa durumları puan ortalaması ise 20.40±3.98 dir. Fark puanları karşılaştırmasından elde edilen t değeri 0.614 olarak bulunmuştur ve bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı değildir. Tablo 4. Spor yapan ve yapmayan işitme engelli ergenlerin öfke kontrol durumlarının karşılaştırılması Grup n x Ss t Sd P Spor Yapan İşitme Engelliler 18 19.27 4.81 Spor Yapmayan İşitme Engelliler 25 18.88 3.63.468 41.642 P>0.05 Tablo 4, spor yapan ve yapmayan işitme engellilerin öfke kontrol durumlarının karşılaştırmasını vermektedir. Tabloya göre, spor yapan işitme engelli bireylerin öfke kontrol durumları puan ortalaması 19.27±4.81, spor yapmayan bireylerin öfke kontrol durumları puan ortalaması ise 18.88±3.63 dür. Fark puanları karşılaştırmasından elde edilen t değeri 0.468 olarak bulunmuştur ve bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı değildir. 92

TARTIŞMA İşitme engelli bireylerin sürekli öfke-öfke ifade durumlarına sporun etkisini belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada bağımsız t testi sonuçları, sürekli öfke boyutunda deney gurubu lehine anlamlı bir sonuç ortaya koymuştur. Öfke içte, öfke dışta ve öfke kontrol alt ölçekleri durumlarında ise deney ve kontrol gurupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir sonuç bulunamamıştır. Bu sonuca göre; işitme engelli ergen bireylerin sürekli öfke kontrollerinde sportif etkinliklere katılmanın daha etkili olduğu söylenebilir. Araştırma bulguları alanla ilgili bazı araştırmalar tarafından desteklenmektedir. Gökdoğan(3) yaptığı araştırmada, sportif etkinliklere katılmanın ergenin psikolojik ve toplumsal gelişimini olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşmıştır. Kınalı (6), beden eğitimi ve sportif etkinliklerin, engelli bireylerin saldırganlık, öfke ve kıskançlık gibi duygularını kontrol etmelerinde etkili olduğunu ifade etmektedir. Benzer şekilde Tiryaki ve arkadaşları da (12), spor yapanların yapmayanlara göre daha dışa dönük ve duygusal olarak dengeli olduklarını belirtmektedir. Dolayısıyla dışa dönük ve duygusal olarak dengeli bireylerin, öfke kontrollerinde de dengeli davranabilecekleri düşünülebilir. Bireyler sosyal hayatlarında herhangi bir durumu engelleyici olarak algılarlarsa, kızgınlık ve öfke davranışı ortaya çıkabilir (5,12). Farklı sebeplerle bireylerde ortaya çıkan ve yaşantılarını olumsuz etkileyen sözü edilen davranışların ortadan kaldırılmasında sportif etkinliklerin önemli olduğu bilinmektedir (2). Sağlıklı bireylerin engelleyici durumlar karşısında geliştirdikleri kızgınlık ve öfke gibi olumsuz duygular, aynı şartlara maruz kalan engelli bireyler tarafından daha yoğun yaşanabilir (2). Yani işitme engelli bireyler, hayatları boyunca sürekli bir engel durumuyla beraber yaşamak zorunda oldukları için, öfke duygusunu yaşama ihtimalleri çok daha yüksek olabilir. Dolayısıyla, engelli bireylerin geliştirdikleri kızgınlık ve öfke gibi olumsuz davranışların ortadan kaldırılmasında da, sportif aktivitelerden yararlanılmalıdır. Sağlıklı bireylerin bedensel ve ruhsal gerilimlerden kurtulmaları için önerilen sportif aktivitelerin, engellilerce yapılabileceği hususu uzun yıllar ihmal edilmiştir. Fakat günümüzde oyun, spor ve yarışma tarzında yapılan aktivitelerin engelli rehabilitasyonunda ve toplumla iletişime geçmede en kolay yol olduğu artık anlaşılmıştır (2). Sağlıklı yaşamın en önemli faktörlerinden biri olarak kabul edilen sportif etkinliklerin fonksiyon kaybına uğramış engelli bireyi fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yapısıyla bir bütün olarak değerlendirerek kendisi ve toplumu ile barışık ve bütünleşmiş bir biçimde hayat sürmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Dolayısıyla spor engelli birey için ayrı bir önem taşımaktadır (4). Genelde işitme engelli ergenler, sağlıklı insanlarla iletişim eksikliğinden doğan sınırlı anlatabilme ve sınırlı anlayabilme psikolojisinden dolayı gergin ve öfkeli olabilirler. Sportif faaliyetler, işitme engelli bireylerin sözü edilen olumsuz duygularını kontrol etmeleri ve olumluya dönüştürmelerinde etkili bir yol olarak görülmektedir. Nitekim Özer e (8) göre spor, engelli bireylerin hem sağlıklı ve hem de engelli bireylerle bir araya gelmelerine imkan sağlayarak, özel eğitimde ulaşılması hedeflenen ''entegrasyon'' için son derece önemli bir işlevi yerine getirmektedir. 2000 yılından itibaren engellilerle ilgili çalışmalar hızlanmıştır. Hükümetler, belediyeler, özel kuruluşlar, dernekler ve özel öğretim kurumları engellilerle ilgili ciddi çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Bu çalışmalar içerisinde sportif faaliyetler de önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü engelli bireyin yapacağı sporun olumlu etkileri engelli kişinin kendisine, ailesine, iş çevresine ve topluma doğrudan yansımaktadır. Engelliler için spor, bireyler arası iletişimi artırmak, inisiyatifi ve entegrasyonu geliştirmek anlamına gelir (4). Bu bulgular ve değerlendirmeler ışığında; işitme engelli bireylerde, ergenlik döneminde yoğun olarak yaşanan öfke durumlarından olan sürekli öfkeyi azaltmada sportif faaliyetlerin etkili olduğu söylenebilir. İşitme engelli ergenlerin bir meslek edinmeleri yanında, kendisiyle ve toplumla barışık kolay adapte olan birer birey olmaları da oldukça önemlidir. Bunu sağlamanın en kolay yollarından birinin de sportif aktiviteler olduğu düşünülerek, engelli çocuğu olan ailelere sporun önemi vurgulanarak çocuklarını küçük yaşlardan itibaren spora yönlendirmelerinin mesleki eğitim kadar önemli olduğu vurgulanmalıdır. KAYNAKLAR 1. Deniz ME, Kesen NF, Üre Ö. Yetiştirme yurtlarında yaşayan ergenlerin sürekli öfke ve öfke tarzı düzeylerinin incelenmesi üzerine bir araştırma. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Dergisi, 2006; 6 (1): 133-159. 2. Ergun N, Algun C, Dolunay N. Özürlülerde spor yaklaşımı. Spor Şurası Bildirileri. Gençlik Ve Spor Genel Müdürlüğü Yayınları, 1990; 123. 3. Gökdoğan ÇF. Ortaöğretime Devam Eden Ergenlerde Beden İmajından Hoşnut Olma Düzeyi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. A. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1988. 93

4. Gür A. Özürlülerin Sosyal Yaşama Uyum Süreçlerinde Sportif Etkinliklerin Rolü. Başbakanlık Basımevi, 2001. 5. Köknel Ö. Kaygıdan Mutluluğa Kişilik. Altın Kitaplar Yayınevi, 1982. 6. Kınalı G. Zihin Engellilerde Beden-Resim-Müzik Eğitimi: Farklı Gelişen Çocuklar. Epsilon Yayınları, 2003: 244. 7. Özsoy Y, Özyürek M, Eripek S. Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar. Karatepe Yayınları, 1998. 8. Özer DS. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor. Nobel Yayınları, 2001. 9. Özer K. Sürekli öfke ve öfke ifade tarzları ölçekleri ön çalışması. Türk Psikoloji Dergisi, 1994; 9 (31): 26-35. 10. Savaşır I, Şahin NH. Bilişsel-Davranışçı Terapilerde Değerlendirme. Sık Kullanılan Ölçekler. Türk Psikologlar Derneği Yayınları No:9, 1997. 11. Starner T, Peters RM. Anger expression and blood pressure in adolescents. The Journal Of School Nursing, 2004; 20(6): 335-342. 12. Tiryaki S. Spor Psikolojisi Kavramlar Kuramlar ve Uygulama. Eylül Yayınevi, 2000. 13. Tambağ H, Öz F. Aileleri ile birlikte ve yetiştirme yurtlarında yaşayan ergenlerin öfke ifade etme biçimleri. Kriz Dergisi, 2004; 1: 11-21. 14. Tatar Y. İşitme Özürlülerde Spor. Fev Yayınları, 1997. 94

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Atletizmin, Periferik ve Merkezi Sinir Sisteminden Kaynaklanan Engelli Bireylerdeki Hareket Beceri Düzeyine Etkisi Ebubekir AKSAY 1, Cengiz ARSLAN 1, V. BOTTGER 2, 1 İnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Malatya 2 The German Sport University, Köln, Germany. ÖZET Mehmet GÜLLÜ 1 Engelli çocuklarda hareket öğrenme becerileri engellilerin yaşam kalitesi açısından önemlidir. Atletizm (koşular, atmalar, atlamalar) bu bağlamda engelli çocukların hareket kabiliyetleri açısından önemli bir öğrenme formu olarak nitelendirilir. Bu konuya dikkat çekmek amacıyla, Atletizm sporunun, periferik ve merkezi sinir sisteminden kaynaklanan engelli bireylerdeki hareket beceri düzeyine etkisi irdelenmiştir. Bu araştırmada veri toplama tekniği olarak belge-tarama tekniği kullanılmış, atletizm branşlarının engelli çocukların hareket mobilitesine etkisi literatür kapsamında analiz edilmiş ve sonuçlandırılmıştır. Atletizmde süratin, yüksekliğin veya mesafenin ölçülmesi yerine, engelli bireylerin hareket becerilerini ve hareket güvenliğini hedef almak gerekir. Uygulamalarda oyun formatı kullanılmalı ve mevcut ortam, sosyal çevre, gelişim ve fiziksel durumları, ihtiyaç ve ilgileri göz önünde bulundurulmalıdır. Yürüyüş kısıtlaması olmayan engellilerde başlangıçta kısa süreli yürüyüşler (30m- 400m), daha sonra uzun mesafeli yürüyüşler ve ileriki dönemlerde koşular seklinde uygulanabilir. Bunun yanında slalom koşuları ile engelli birey, hareket yön değişimlerini öğrenmektedir. Üçtekerli bisiklet örneğin beyin felci-cerebral palsy (CP) engellilerinde çok önemli bir hareket aracıdır. Burada hedef, kol, omuz ve sırt kaslarını aktif hale getirmeye çalışarak koordinasyon, reaksiyon ve konsantrasyonu öğrenmek ve oturma dengesini geliştirmektir. Atlamalar, CP engeli hafif olan engellilerde uygulanması gerekir. Uzun atlama ile eklemlere ve omurgalara aşırı yük binmesinden dolayı, hekim görüşü alınmalıdır. Disk, cirit ve gülle kompleks hareketler gerektirdiğinden, hareket sıralamasında engel düzeyine göre hareket sıralaması gerekir. Sonuç olarak, Atletizm uygulamaları engellide kalıplaşmış hareket kurallarının dışına çıkarak, beceri öğrenimi ve hareket güvenliği dikkate alınmalıdır. Bunun başarılabilmesi için engelli bireylere yetişkin antrenmanları yerine onlara kendilerini gösterebilmeleri için serbestlik verilmelidir. Hareket öğrenme hedefleri basitleştirilerek, engellilere çeşitli hareket alternatifleri olan egzersizler yaptırılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Engelli, Atletizm, beyin felci, egzersiz The Effect of Athletics on Movement Skill Levels Caused By Peripheral and Central Nervous System with Disabled SUMMARY A movement skill in children with learning disabilities in terms of quality of life of people with disabilities is important. Athletics (running, pulses, and jumps) in terms of mobility is considered as an important form of learning with impaired children. In order to draw attention to this issue, the effect of athletics on movement skill levels caused by peripheral and central nervous system with disabled has been examined. In this research, a document-scanning technique was used as data collection technique and the effects of branches of athletics within the scope of literature with the disabled children were analyzed as regarded their mobility and finally concluded. In athletics, instead of measuring the height, distance or speed, movement skills and the security of acting of individuals with disabilities should be a target to reach. Game format should be used in applications, and the current environment, social environment, development, and physical conditions and their needs and interests should be considered. Initially, short-distance walking (30m-400m) activities with handicapped can be applied, and then form of long-distance walking and running can be applied in future periods. In addition, individuals with disabilities with slalom races learn the changes in motion directions. For example: Three-wheel bicycle is a very important move tool with cerebral palsy (CP). In here, the target is, learning co-ordination, reaction and concentration and improving sitting balance by trying to active arm, shoulder and back muscles. Jumps must be applied to CP disabilities with mild disabilities. The opinion of the physician must be taken into consideration in long jumping as there may be an overload to joints and backbones. As disc, javelin and shot put require complex movements, motion sequences should be put into order according to the level of barrier. As a result, the rules of Athletics practices should be determined by taking into account of the safety of skill learning and action by moving out of the rules of stereotypes. To achieve this, instead of training disabilities as adults, they should be given a freedom to express themselves. By simplifying the motion learning objectives, several action alternatives for the disabled should be made as exercises. Key Words: Disabled, Athletics, Cerebral Palsy, Exercise 95

GİRİŞ Engelli çocuklarda hareket, her şeyden önemlisi hareket öğrenmesi gelecekteki mobiliteleri için çok önemlidir. Atletizm (koşular, atmalar, atlamalar) bu bağlamda engelli çocukların hareket kabiliyetleri açısından önemli bir form olarak nitelendirilir. Fakat gerek Özel Eğitim Okullarında, gerekse kulüplerde engelli çocukların hareket öğrenimlerine fazla önem verilmemektedir. Atletizm branşlarının seçimlerinde alışılmış klasik yarışma dallarının dışına çıkarak, süratin, yüksekliğin ve mesafenin ölçülmesi yerine, ileriki dönemlerde engelli bireylerin hareket kabiliyetlerini ve hareket güvenliğini hedef almak gerekir. Her şeyden önemlisi, engelli bireylere azaltılmış, kısıtlanmış ve değiştirilmiş yetişkin antrenmanları yaptırılmamalıdır. MATERYAL VE METOT Bu araştırmada veri toplama tekniği olarak belge-tarama tekniği kullanılmış, atletizm branşlarının engelli çocukların hareket mobilitesine etkisi literatür kapsamında analiz edilmiş ve sonuçlandırılmıştır BULGULAR VE TARTIŞMA Atletizm egzersizleri CP engelli çocuklarda her zaman için kas ve eklemlerin çalışması aşamasında önemli derecede rol oynamaktadır. Bu sebeple antrenman esnasındaki egzersizin şiddet ve kapsamının çok iyi ayarlanması gerekmektedir. Bu durum, antrenörün ya da çalıştırıcının egzersiz uygulaması sırasında sporcunun regenerasyonu için dinlenme aralarını çok iyi ayarlaması anlamına gelmektedir. Dinlenme aralarının kısa tutulması, sporcunun performans gelişimini engelleyecek, uzun tutulması ise kasların soğumasına sebebiyet vererek kas ve eklem sakatlanmalarına yol açacaktır. Hareketin Önemi Oyunlar ile engelli çocuklara uygun bir antrenmanda; Yaşanılan ortam ve sosyal çevre Biyolojik gelişim ve o andaki fiziksel durumları, Ayrı ayrı ihtiyaç ve ilgileri (8) göz önünde bulundurulmalıdır. Hareket öğretimi ileriki dönemlerde (ergenlik ve yetişkinlik) çok önemlidir. Hareket eksikliği ve yanlışlığı, birçok hareket kısıtlığı olan engelli bireylerde eksik bir vücut kompozisyonu, aşırı kilo ve sivilizasyon zorluğu olarak etkisini göstermektedir. Atletizmde Motorik Gelişimin Zamanı ve Ağırlık Noktaları Çocuklarda, özellikle CP engelli çocuklarda motorik gelişim eşit düzeyde olmamaktadır. CP engelli çocukların sadece bir antrenman formuna uygun olduğu zamanlar vardır. Bu sebepten dolayı engelli çocukların hassas dönemlerinde uygulama ya da seçilen metotların bu gurupta yer alan kişilerin motorik özellilerinin geliştirilmesi açısından özenle hazırlanması önemli bir husustur. Engelli Çocuklara Uygun Atletizm Branşlarının Seçimi Atletizm uygulamalarında öğreticinin veya antrenörün daha çok klasik branşlarla yetinmeyip, bu klasik branşların dışına çıkması gerekir (3). Bir branşı tam olarak yaptırmak ve öğretmek yerine, engelli çocuğun hareket özelliği dikkate alınmalıdır. Hareket kalitesi ve hareket güvenliği, sürati, mesafeyi ya da yüksekliği ölçmekten daha önemlidir (4). Ergenlik öncesindeki engelli çocukların bu hassas döneminde tablo 1 de gösterilen özellilere dikkat edilmesi gerekir. 96

Tablo 1. Engelli Çocukların Ergenlik Öncesi Gelişimleri Yetenek Reaksiyon Ritim Denge Oryantasyon Hareket ve Esneklik Sürat Max.Kuvvet/Kuvvette Dayanıklılık Aerob Dayanıklılık Yaş 8-10 yaşları arasındaki çocuklara öğretilmeli. 9 yılda öğretilmeli. 10-11 yaşları arasındaki çocuklara öğretilir 11 yıldan itibaren keşfedilir. Çocuklar ne kadar küçükse, hareket kabiliyetleri de o kadar yüksektir. 8 yıldan itibaren düzenli olarak antrenman yapılmadığı takdirde hareket kabiliyeti düşmektedir. 10/11 yıldan itibaren keşfedilir. 15 Ergenlik öncesinde bu tür bir antrenman yaptırılması doğru değildir. Eğer böyle bir antrenman yaptırılmak isteniyorsa, her sporcuya bir es verilmeli ve ergenlik sonrası hedeflerine uygun olarak yapılmalıdır. Vücut ağırlığı dışında ağırlık uygulaması, gelişim evresinin tamamlanması ya da 15 yaşından itibaren herhangi bir sağlık riski olmadığı tespit edildikten sonra uygulanmalıdır. Aerob dayanıklılığın en iyi keşfedildiği dönem 11. ci yıldan itibarendir. Bu dönemdeki çocuklar hareketleri hızlı öğrenir ve geliştirirler. Bu dönemde Aerob bir hareketin fakına varılır ve yeteri derecede hareket imkânı sunulmadığında harekete olan ilgilerini kaybederler ve çok nadir durumlarda tekrar kazanılabilirler. 1. Yürüyüş ve Koşu Haraket kısıtlaması olmayan engellilerde yürüyüş ve koşular atletizm antrenmanlarının temelini oluşturmaktadır. Başlangıçta kısa süreli yürüyüşler, daha sonra uzun mesafeli yürüyüşler ve ileriki dönemlerde koşular seklinde uygulanabilir. Bunun yanında slalom koşularına da yer verilmelidir. Slalom koşusu ile engelli birey, hareket yönünün kontrollü olarak nasıl değişmesini öğrenmektedir. Mesafe, zemin ve kullanılan alet sayısı, slalom parkurunun zorluk derecesini belirler. Hareketin yanı sıra, uygulama alanı dayanıklılığı geliştirmektedir. Bir kaç km lik yürüyüşler engelli bireylerin performansını olumlu yönde etkilemektedir. Başlangıçta hareket güvenliği açısından 30 m den 400 m ye, ilerleyen zamanla beraber daha uzun mesafelerde yapılmalıdır. Burada yapılacak olan uzun mesafe koşularında, engelli bireyin koşu sitilini değiştirme derecesinin ayarlanması çok önemlidir. Engelli çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, sistemli yapılan koşu antrenmanlarının koordinasyonu yükselttiği, Kalp ve Dolasim sistemi, Solunum sistemi ve kas kuvvetini geliştirdiği gözlenmiştir (5). 2. Bisiklet ve Üçtekerli Bisiklet Üçtekerli bisiklet CP engellilerinde uygulanması gereken çok önemli ve benzersiz bir hareket aracıdır. Çok farklı yapılara sahip olan Üçtekerli bisiklette, direksiyonu tutuş, pedala basma kabiliyeti, oturma pozisyonu ile vücut ağırlığının korunması önemli şarttır. Uygulanacak olan birçok yardımcı alet (ör: Haverich-Rad) yürüme imkânı olmaya CP engellilerinde hareket imkânını sağlamaktadır ve bisiklet/üçtekerli bisiklet kullanımı kas koordinasyonunu geliştirmektedir. Resim 1. Haverich-Rad (Haveric Terapi Bisikleti) Felçliler için özel üctekerli terapi bisikleti CP engellilerinde üçtekerli bisiklet yarışmalarına, kas gerilmesinin aşırı olmaması durumunda izin verilmelidir (7). 3. Tekerlekli Sandalye Tekerlekli sandalye kullanabilen CP engellilerde her tekniğin bireysel öğretilmesi şarttır. Teknik öğretilirken, kişiye özgü tekerlekli sandalye kullanılmasına dikkat edilmelidir. Bu branştaki hedef, kol, omuz ve sırt kaslarını aktif hale getirmeye çalışarak koordinasyon, reaksiyon ve konsantrasyonu öğrenmek ve oturma dengesini geliştirmektir (1,9,11). Üst eklemlerini kullanamayan CP engelliler ayaklarını kullanarak tekerlekli sandalyeyi idare ederler. Tekerlekli sandalyede slalom yarışması uygulanır ve mesafesi yarışma komitesi tarafından belirlenir. Mesafeler 100 m den maratona ve 4x100 bayrak yarışı dahil olmak üzere uygulanabilir. 97

4. Atlamalar Atlamalar CP engeli hafif olan engellilerde uygulanması gerekir. Uzun atlama ile eklemlere ve omurgalara aşırı yük binmesinden dolayı, bu branş yapılmada önce kesinlikle bir doktorun görüsü alınmalıdır. 5. Atmalar Engelli bireylerin engel durumları tekerli sandalye düzeyinde olmadığı müddetçe, araç-gereç secimi ve güvenlik önlemleri alındığı takdirde atma branşı, klasik atmalar gibi uygulanır. Burada disk, cirit ve gülle karmaşık hareketler gerektirdiğinden, hareket sıralamasında engel düzeyine göre hareket sıralaması gerekir. Burada kritik olarak eklenmesi gereken önemli bir nokta CP engellilerde yarışmalarda klasik disiplinlerin dışına çıkılmamaktadır. İstisna olarak hedefe cirit atma, sağlık topu ve çomak atma yarışmalarda yer almaktadır. Bu noktada belirtilmesi gereken çok önemli bir konu, atma branşı CP engellilerde çok farklı hareket sıralaması ile gerçekleşmektedir. Bu sebepten dolayı teknik gelişim, hareket analizleri yapılarak doğru bir şekilde uygulanmalıdır. SONUÇ Başarılı bir çözüm yolu arayışında CP engelli bir çocuk, kendi denemeleri ve çabaları sonucunda bize çok önemli bilgiler verebilmektedir. Atletizm de engelli bir çocuğun kendi inisiyatifi ve yaratıcı davranışlarının görülebilmesi için kalıplaşmış hareket kurallarının dışına çıkarak, performansın ölçülmesi yerine, ileriki dönemlerde engelli bireylerin hareket kabiliyetlerini ve hareket güvenliğini hedef alınmalıdır. Bunun başarılabilmesi için engelli bireylere azaltılmış, kısıtlanmış ve değiştirilmiş yetişkin antrenmanları yaptırılmamalı ve onlara kendilerini gösterebilmeleri için serbestlik verilmelidir. Yoğun atletizm antrenmanları ile daha önce rehabilitasyon aracılığı ile tedavi edilmemiş CP engellilerin hareket kabiliyetleri gelişmekte ve fiziksel yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olmaktadır (4). İstihdamın yaşam kalitesi üzerindeki olumlu etkileri spor aracılığı ile daha iyi olmakta ve kendine güveni artırmaktadır (1,2,6,10). Bu sebeple antrenman guruplarında öğrenme hedefleri basitleştirilerek, CP engellilerin mülkün olduğu kadar fazla hareket etmelerine imkân tanınmalıdır. KAYNAKLAR 1. Abel, T; Anneken V. (2010): Behindertensport Ein Überblick. FIT Wissenschaftsmagazin Deutsche Sporthochschule Köln 15:6-13 2. Evans, RL; Hendricks, RD; Connis, RT et al (1993): Quality of life after spinal cord injury: a literature critique and meta-analysis (1983-1992). J Am Paraplegia Soc 17(2):60-66. 3. Froböse, I. (1990): Frühkindliche Hirnschäden. In: Bundesminister für Arbeit und Sozialordnung (Hrgs.): InBewegung, Spiel und Sport mit Behinderten und von Behinderung Bedrohten. Indikationskatalog und Methodenmanual. Band 2. Eigenverlag, Bonn. S.543-576. 4. Froböse, I., Geist, A. (1990): Methoden zur Verbesserung der energisch-konditionellen Fähigkeit. In: Bundesminister für Arbeit und Sozialordnung (Hrgs.): InBewegung, Spiel und Sport mit Behinderten und von Behinderung Bedrohten. Indikationskatalog und Methodenmanual. Band 1. Eigenverlag, Bonn. S. 98-126. 5. Hauschield, G; Hennig, E; Schwabel, L. (1978): Leichtathletik zerebralparetische Kinder als Beitrag zur Integration dieser Kinder in die Bewegungsräume des gesunden Kindes. Zeitschr. Krankengymnastik 30 Nr.1 6. Hess, DW; Meade, MA; Forcheimer M; Tate DG (2004): Psychological well-being and intensity of employment in individuals with a spinal cord injury. Top Spinal Cord Inj Rehabil 9(4):1-10. 7. Kosel, H; Froböse I. (1999): Rehabilitations- und Behindertensport. 2., völlig neu überarbeitete Auflage, neueausgabe. Pflaum. München 8. Langemeyer R. (2003): Laufen - Springen - Werfen. Vielfältige Übungsbeispiele für eine "kindgerechte Leichtathletik" In Turnen und Sport 12/2003 77. Zeitsch. Jahrgang Pohl-Verlag: 2003. 9. Schleuer, T; Anneken V; Richarz P; Hirschfeld S; Hanssen-Doose A; Thietje R. (2010): Rollstuhlsport. Beitrag zu einer höheren Lebensqualität bei Menschen mit Querschnittlähmung. Zeitsch. Trauma Berufkrankh 2010. 12:197-202 10. Sörensen, LE, Pekkonen, MM, Männiko, KH et al (2008): Asociations between work ability, hearth related quality of life and fitness among middleaged men. Appl Ergon 39:786, 791. 11. Zäch, GA; Koch HG (Hrsg) (2006): Paraplegie. Ganzheitliche Rehabilitation. Karger, Base. 98

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Özel Eğitime Muhtaç Çocukların Serbest Zaman Değerlendirme Alışkanlıkları Kadir PEPE 1, İbrahim BOZKURT 2, Tuğba YAMAN 3 1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü, Burdur/Turkey 2 Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Konya/ Turkey 3 Özel Mübeccel Sayılı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Özel Eğitim Sınıf Öğretmeni, Burdur/Turkey Yazışma Adresi: K. Pepe, e-mail: k_pepe@yahoo.com ÖZET Araştırma, özel eğitime muhtaç çocukların serbest zaman değerlendirme alışkanlıklarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma evreni Burdur ili il merkezinde bulunan özel rehabilitasyon merkezleri ile devlete bağlı eğitim uygulama ve iş merkezi okulu, örneklem grubu ise bu okullarda eğitim ve öğretim gören tüm öğrencilerdir. Araştırmada veriler yazılı kaynaklardan ve anket yöntemiyle elde edilmiştir. Amaca yönelik geliştirilen anketin anlaşılabilirliği ve kapsam geçerliği ve güvenirliği sağlanmıştır. Anketin Cronbach's Alpha güvenirlik katsayısı 0,62 bulunmuştur. Elde edilen anket araştırma evreninde bulunan öğrencilere tesadüfî örneklem yöntemiyle birebir görüşülerek yapılmıştır. Anket toplam 230 öğrenciye uygulanmıştır. Bunlardan hatasız doldurun 124 erkek ve 86 kız olmak üzere toplam 210 öğrencinin anketi değerlendirmeye alınmıştır. Elde edilen veriler uygun istatistik ortamda kotlandıktan sonra, istatistik işlem olarak frekans (f),yüzde (%), çapraz tablo (Croostab), farklılıkları test etmek içinde Ki-Kare (X 2 ) işlemleri uygulanmıştır. İşlem sonucunda her soru için (%) dağılımları ve görüşler arası farklılıkları tespit için 0,05 güven aralığı kabul edilerek yorumlar yapılmıştır. Araştırmada; özel eğitime muhtaç çocukların istedikleri bir etkinliği yapabilecekleri serbest zamanlarının olduğu, ancak okullarında serbest zamanlarında etkinlik yapabilecekleri yer ve mekânın yeterli olmadığı, serbest zamanlarını daha çok televizyon seyrederek, müzik dinleyerek, çarşı ve pazar dolaşarak geçirdikleri, erkek öğrencilerin kızlara nazaran çoğunlukla spor yaptıkları, arkadaş ziyaretine gittikleri ve bilgisayarda çeşitli sitelere girdikleri bulgularına ulaşılmıştır. Sonuç olarak; elde edilen bulguların doğrultusunda araştırma kapsamındaki okulların serbest zaman değerlendirme yapacak yer ve mekân bakımından yetersiz olduğunu, yapılan faaliyetlerinde istenilen düzeyde olmadığını söyleyebiliriz. Anahtar kelime: Özel eğitim, serbest zaman, alışkanlık Leisure Time Habits of Handicapped Children Who Need Special Education SUMMARY This research aims to define the leisure time habits of handicapped children who need special education. The population of the research is composed of special education institutes which are located in Burdur city centre and education application and business centre school. The sample group involves the whole population and the students who are studying at these schools. The data of the research were obtained from literal sources and questionnaires. A questionnaire was developed in accordance with the research and comprehensibility, content validity and reliability of the questionnaire were tested. The Cronbach s Alpha reliability co-efficient of the questionnaire was defined as 0,62. The students from the population were met face to face and the questionnaire was applied to the students, using random sampling method. The questionnaire was applied to 230 students. 210 of the correct filled questionnaires from 124 male and 86 female students were taken into consideration. After the obtained data were coded to the appropriate statistic program, frequency (f), percentage (%) and cross table (Crostab) were applied as statistical operation and X square (X 2 ) operation was applied in order to test the differences. Each question was interpreted taking percentage (%) distribution and 0, 05 confidence interval into consideration. According to the result of the research, it can be said that the handicapped children who need special education in the scope of the research have free time to do some activities, but they do not have appropriate area to spend their leisure time; they spend their leisure time by watching different TV programs, listening to music and walking around (shops, parks etc.);male students are much more involved in sports which require active participation than the female students. They also visit their friends, surf the web. As a result, we can say that the schools in the scope of the research do not have enough places for leisure time activities and that the activities are not sufficient. Key words: Special Education, Leisure time, Social integration GİRİŞ Çağımızda hızla gelişen teknolojinin kullanım alanının artması ve yaşamımızın her alanına girmesi insanların yaşam şartlarını kolaylaştırmasının yanında insanlarda bazı fiziksel, psiko-sosyal rahatsızlıklara neden 99

olduğu görülmektedir. Teknolojinin gelişmesi insan gücüyle yapılan işlerin makineler ile yapılır olması beraberinde sanayileşme ve buna bağlı olanakta şehirleşmeyi meydana getirmiştir. Sanayileşeme ile birlikte artan şehir nüfusu plansız yapılanmaya neden olmuştur. Tüm bu ve buna benzer unsurlar insanların yaşam alanlarını kısıtlamış ve bazı sorunlar ortaya çıkarmıştır. Günümüz insanlarının en önemli sorunlarından birinin zorunlu işleri dışı kalan zamanlarını faydalı bir şekilde geçirebilecekleri yerlerin yeterince olmamasıdır. Bireylerin sahip oldukları serbest zamanları doğru ve faydalı faaliyetlerle değerlendirmesi, bireylere yeteneklerini, sorumluluk ve özgürlüğünü yaşama, zamanını doğru kullanma ve böylece de kendini gerçekleştirme yararı sağlamaktadır. İnsanlar çeşitli zamanlarında ortaya çıkan serbest zamanlarında, bulunduğu ortamdan uzaklaşmak, dinlenmek, hava değişimi, gezme görme, sağlık, beraber olma, heyecan duyma, farklı yaşantılar elde etme gibi pek çok amaçla, ev dışında veya ev içinde, açık veya kapalı alanlarda aktif ya da pasif biçimlerde, kent içinde veya kırsal alanlarda etkinliklere katılmaktadırlar (10). Serbest zaman değerlendirme, bireyin kendini tanıması yetenek ve yeterliliklerinin farkında olması, potansiyellerini tümüyle gerçekleştirebilmesi için göz ardı edilemeyecek bir gerekliliktir. Ancak serbest zaman değerlendirme tutum ve davranışlarının oluşmasında bireyin toplumsallaşma süreci içinde, yaşadığı çevre ile etkileşimi ve kendisine sunulan fırsatların değerlendirilmesi ile doğrudan bir ilişkisi olduğu düşünülmektedir (1). Serbest zaman kişilerin bulundukları sosyal yapı içerisinde yaşamlarını sürdürebilmek ve daha yüksek bir düzeye ulaştırabilmek için zorunlu olarak yaptıkları çaba ve eylemler dışında kendi isteklerine göre değerlendirmede serbest oldukları süre olarak tanımlanmaktadır. Bu serbest zaman süre içerisinde de, günlük yaşamın sıkıcı, disiplinli ve monoton geçen çalışmasının etkisinden kurtulmak, dinlenmek ve hoşça vakit geçirmek amacıyla gösterdikleri çeşitli aktivitelere içermektedir (22). Günümüzde, gelişmiş endüstri toplumlarının olduğu kadar, gelişmekte olan toplumların da ortak sorunu, serbest zaman olarak nitelendirilen bu zamanı; bireyin dinlenme, sevdiği uğraşlarla ilgilenme ve kendini gerçekleştirebilmesi için en verimli şekilde düzenlenebilmesidir. Toplumbilimciler, serbest zamanları ve değerlendirilmesini, sağlıklı bireyler yaratılması ve dinlenme, eğlenme gereksinimini karşılaması bakımından günlük yaşamdaki önemini vurgulamaktadır(1). Serbest zamanların değerlendirilmesinin ve bunun eğitiminin bir gereksinim olduğu bugün artık tüm ülkelerce kabul edilmiş bulunmaktadır (19). Eğitimde zorunluluk, serbest zaman değerlendirmede ise gönüllülük ve bireysel seçim esastır. Serbest zaman değerlendirmede öğretim yöntemi öğretmen ve öğrenci, serbest zaman değerlendirme faaliyetlerinde lider-birey, biçimindedir. Serbest zamanları değerlendirme genel eğitimin bir parçası ve tamamlayıcısıdır(20). Serbest zaman kişinin çalıştığı, yaşam zorunluluklarının ve biçimsel görevinin dışında kalan ve kişinin kendi isteği yönünde kullanabileceği zamandır(11). Bu nedenle serbest zaman insan hayatının çok önemli bir yaşam dilimini oluşturmaktadır. Bu alanda en sık kullanılan sözcüklerden olan serbest zaman ve rekreasyon belli ölçüde örtüşmekle birlikte aynı anlama gelmemektedir. Rekreasyon bireylerin serbest zamanlarında yaptıkları etkinlikler olarak tanımlanmaktadır. Aristo serbest zaman ekinliğini, başka bir amaç olmadan sadece yapmak için yapılan bir etkinliğin içinde bulunma durumu olarak tanımlamaktadır (12). Serbest zaman Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve İnsan Hakları Evrensel beyannamesinin 24 maddesi ile de koruma altına alınan insan haklarındandır. Bu madde de her bireyin dinlenme ve serbest zaman hakkına sahip olduğu belirtilmektedir(23). Birleşmiş Miletler genel sekreterlerinden olan, Perez de Cuellar de bireyin en önemli ihtiyaçlarından birinin serbest zaman olduğunu ve serbest zamanın doğru ve verimli bir şekilde kullanıldığı takdirde psikolojik güç ve yenilenme sağlayacağını ifade etmektedir(16). Bunun sonucu olarak da serbest zamana, ulusal yönetimler ve uluslar arası organizasyonlar tarafından önem verilmiş, insan hakkı ve insan gereksinimi olarak kabul edilmiştir. Serbest zamanın kullanımı, çok değişik şekillerde toplumsal yaşama yansımış, serbest zaman etkinliklerine katılımın bireyin ve toplumun yaşam kalitesine olumlu katkıda bulunacağına inananların sayısı artmıştır (15). Serbest zaman alanı içinde, farklı yeteneklerdeki tüm bireyler, bireysel, fiziksel ve sosyal potansiyellerini tam olarak geliştirmek için rekreaktif etkinliklere katılma hakkına eşit oranda sahiptirler (17). 100

Rekreaktif faaliyetler, bireyin yaşam kalitesinin temel ve vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul edilmektedir (2). Araştırmalar, engelli bireylerin içinde bulundukları topluma tam olarak bütünleşmeleri açısından, rekreaktif etkinliklere katılımının öneminden söz etmektedir (7) Rekreaktif faaliyet imkânları tüm bireyler için önemli görülmekle birlikte, özellikle de engelli çocukların yaşamında ayrı bir öneme sahiptir (3). Araştırmada özel eğitime muhtaç çocukların serbest zaman değerlendirme biçimleri ve sosyal bütünleşme açısından faaliyetler ile uygulamaların öneminin belirlenmesi amaçlanmıştır. MATERYAL VE METOT Araştırma, özel eğitime muhtaç çocukların serbest zaman değerlendirme alışkanlıkları ve yapılan serbest zaman faaliyetlerinin sosyal bütünleşmeleri açısından öneminin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır Araştırma evreni Burdur ili il merkezinde bulunan özel rehabilitasyon merkezleri ve özel eğitim kurumları, örneklem grubuna ise tüm evren alınmış olup, bu okullarda okuyan öğrencilerdir. Böylece tüm evrene ulaşılması amaçlanmıştır. Araştırmada veriler yazılı kaynaklardan ve anket yöntemiyle elde edilmiştir. Amaca yönelik geliştirilen anketin anlaşılabilirliği ve kapsam geçerliği ve güvenirliği sağlanmıştır. Anketin Cronbach's Alpha güvenirlik katsayısı 0,62 bulunmuştur. Elde edilen anket araştırma evreninde bulunan öğrencilere tesadüfî örneklem yöntemiyle birebir görüşülerek yapılmıştır. Elde edilen veriler uygun istatistik ortamda kotlandıktan sonra, istatistik işlem olarak frekans (f),yüzde (%), çapraz tablo (Croostab), farklılıkları test etmek içinde Ki-Kare (X 2 ) işlemleri uygulanmıştır. İşlem sonucunda her soru için (%) dağılımları ve görüşler arası farklılıkları tespit için 0,05 güven aralığı kabul edilerek yorumlar yapılmıştır. BULGULAR Tablo 1. Katılımcıların Günlük Serbest Zaman Süre Dağılımları Değişkenler 1-2 saat 3-4 saat 5-6 saat 7 saat ve üzeri Toplam N % N % N % N % N % Erkek 18 14,5 34 27,4 22 17,7 50 40,3 124 100,0 Kız 12 14,0 42 48,8 16 18,6 16 18,6 86 100,0 Toplam 30 14,3 76 36,2 38 18,1 66 31,4 210 100,0 X 2 : 14,090 P:,003 P<0,05 Tablo 1 de katılımcıların günlük serbest zaman süreleri sorgulanmıştır. Bu sorguya yönelik toplamda verilen cevapları irdelediğimizde %36,2 si 3-4 saat, %31,4 ü 7 saat ve üzeri,%18,1 i 5-6 saat,%14,3 ü 1-2 saat dediklerini görüyoruz. Cinsiyetler arası verilen cevaplarda farklılıkların tespiti için yapılan karşılaştırmalı X 2 analizinde anlamlı bir cevap farklılığının olduğu görülmektedir(p<0,05). Tablo 2. Katılımcıların Okullarınınız da Serbest Zamanlarınızı Değerlendirme Ortamı Bulabiliyor musunuz Sorusuna Yönelik Verdikleri Cevap Dağılımı Değişkenler Evet Hayır Kısmen Toplam N % N % N % N % Erkek 42 33,9 64 51,6 18 14,5 124 100,0 Kız 28 51,6 46 53,5 12 14,0 86 100,0 Toplam 70 33,3 110 52,4 30 14,3 210 100,0 X 2 :,072; P:,965; P>0,05 Tablo 2 de katılımcıların okullarında serbest zamanlarını değerlendirebilecekleri ortam bulma durumları sorgulanmıştır. Bu sorguya yönelik toplamda verilen cevaplara baktığımızda,% 52,4 ü hayır,%33,3 ü evet,%14,3 ü kısmen dediklerini görüyoruz. Cinsiyetler arası verilen cevaplarda farklılıkların tespiti için yapılan karşılaştırmalı X 2 analizinde anlamlı bir görüş ayrılığının olmadığı görülmektedir(p>0,05) 101

Tablo 3. Katılımcıların Serbest Zamanlarında Katıldıkları Faaliyet Dağılımı Değişkenler Evet ( % ) Sinemaya ve tiyatroya giderim Erkek 18 8,5 Kız 16 7,6 Katılmayan 176 83,8 Toplam 210 100,0 Kitap ve gazete okurum Erkek 50 23,8 Kız 42 20,0 Katılmayan 118 56,2 Toplam 210 100,0 Aktif katılım gerektiren spor yaparım Erkek 74 35,2 Kız 28 13,3 Katılmayan 108 51,4 Toplam 210 100,0 Sosyal ve toplumsal faaliyetlerle uğraşırım Erkek 6 2,8 Kız 2 0,9 Katılmayan 202 96,2 Toplam 210 100,0 İlmi ve kültürel faaliyetlerle uğraşırım Erkek 8 3,8 Kız 8 3,8 Katılmayan 194 92,3 Toplam 210 100,0 Beceri gerektiren el işi ve sanatla uğraşırım Erkek 38 18,0 Kız 28 13,3 Katılmayan 144 68,6 Toplam 210 100,0 Erkek 110 52,3 Müzik dinlerim Kız 74 35,2 Katılmayan 26 12,4 Toplam 210 100,0 Erkek 90 42,8 Arkadaş ziyaretine giderim Kız 52 24,7 Katılmayan 68 32,4 Toplam 210 100,0 Bir müzik aleti çalarım Erkek 14 6,6 Kız 8 3,8 Katılmayan 188 89,5 Toplam 210 100,0 Spor Yarışmalarını izlerim Erkek 54 25,7 Kız 10 4,7 Katılmayan 146 69,5 Toplam 210 100,0 Televizyon da çeşitli programları izlerim Erkek 108 51,4 Kız 78 37,1 Katılmayan 24 11,4 Toplam 210 100,0 Bilgisayarda çeşitli sitelere girer araştırmalar yaparım Erkek 52 24,7 Kız 8 3,8 Katılmayan 150 71,4 Toplam 210 100,0 Çarşı, pazar ve park dolaşırım Erkek 104 49,5 Kız 44 20,9 Katılmayan 62 29,5 Toplam 210 100,0 102

Tablo 3 da katılımcıların serbest zamanlarında katıldıkları faaliyetler dağılımı görülmektedir. Bu dağılıma göre: Sinemaya ve tiyatroya giderim önermesine katılımcılardan erkelerin,%8,5 i kızların,%7,6 sı evet derken,%83,8 i katılmamaktadır. Kitap ve gazete okurum önermesine, erkeklerin%23,8 i,kızların,%20 si evet derken, katılımcılardan %56,2 si katılmamaktadır. Aktif katılım gerektiren spor yaparım önermesine katılımcılardan erkelerin, %35,2 si,kızların %13,3 ü evet derken, katılımcılardan %51,4 ü katılmamaktadır. Sosyal ve toplumsal faaliyetlerle uğraşırım önermesine erkeklerin, %2,8 i,kızların,%0,9 u evet derken, katılımcılardan,%96,2 si katılmamaktadır. İlmi ve kültürel faaliyetlerle uğraşırım önermesine yönelik erkelerin,%3,8 i,kızların%3,8 i evet derken, katılımcılardan,%92,3 si katılmamaktadır. Beceri gerektiren el işi ve sanatla uğraşırım önermesine erkeklerin,%18 i, kızların,%13,3 ü evet derken, katılımcıların,%68,6 sı katılmamaktadır. Müzik dinlerim önermesine erkelerin%52,3 ü,kızların,%35,2 si evet derken, katılımcıların, %12,2 si katılmamaktadır. Arkadaş ziyaretine giderim önermesine erkelerin%42,8 i,kızların%24,8 evet derken katılımcıların %32,4 ü katılmamaktadır. Bir müzik aleti çalarım önermesine, erkelerin%6,6 sı, kızların%3,8 i evet derken, katılımcıların, %89,5 i katılmamaktadır. Spor Yarışmalarını izlerim önermesine, erkeklerin,%25,7 si,kızların%4,7 si evet derken, katılımcıların %69,5 i katılmamaktadır. Televizyon da çeşitli programları izlerim önermesine, erkelerin,%51,4 ü,kızların,%37,1 i evet derken katılımcıların,%11,4 ü katılmamaktadır. Bilgisayarda çeşitli sitelere girer araştırmalar yaparım erkeklerin%24,7 si,kızların,%3,8 i evet derken, katılımcıların,%71,4 ü katılmamaktadır. Çarşı, pazar ve park dolaşırım önermesine erkelerin,%49,5 i,kızların,%20,9 u evet derken, katılımcıların,%29,5 i katılmamaktadır. Tablo 4. Katılımcıların Serbest Zaman Etkinliklerine Katılım Şekilleri Dağılımı Değişkenler Bireysel Arkadaşlarla Ailemle Toplam N % N % N % N % Erkek 30 24,2 38 30,6 56 45,2 124 100,0 Kız 2 2,3 30 34,9 54 62,8 86 100,0 Toplam 32 15,2 68 32,4 110 52,4 210 100,0 X 2 : 19,231 P:,000 P<0,05 Tablo 5 da katılımcıların serbest zaman etkinliklerine katılım şekilleri sorgulanmıştır. Bu sorguya ilişkin toplamda verilen cevaplara baktığımızda,%52,4 ü ailemle, %32,4 ü arkadaşlarla, %15,2 si bireysel dedikleri görülmektedir. Cinsiyet değişkenine göre verilen cevapların farklılıklarını tespit için yapılan karşılaştırmalı X 2 analizinde X 2 değeri 19,231 bulunmuştur. Bu değerde istatistiksel olarak anlamlıdır (P<0,05). TARTIŞMA Araştırma, özel eğitime muhtaç çocukların serbest zaman değerlendirme biçimleri ve yapılan serbest zaman faaliyetlerinin sosyal bütünleşmeleri açısından öneminin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya toplam 210 öğrenci katılmıştır. Bunlardan 124 ü erkek, 86 sı kız öğrencidir(tablo1). Katılımcılar günlük serbest zaman sürelerine, %36,2 si 3-4 saat, %31,4 ü 7 saat ve üzeri,%18,1 i 5-6 saat,%14,3 ü 1-2 saat dedikleri görülmektedir. Verilen cevaplara cinsiyet değişkenine göre baktığımızda, 103

karşılaştırmalı X 2 analizinde, 0,05 manidarlık düzeyinde anlamlı bir farkın olduğu görülmektedir(p<0,05). Tablo ayrıntılı olarak irdelendiğinde genel olarak erkeklerin 7 saat ve üzeri, kızların ise 3 4 saat serbest zamanlarının olduğunu söyleyebiliriz(tablo 1). Katılımcıların istedikleri bir etkinliği yapacak serbest zaman bulma durumlarına %79 u evet,%15,2 si kısmen,%5,7 si hayır dedikleri görülmektedir. Cinsiyetler arası verilen cevapların karşılaştırmalı X 2 analizinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemektedir(p>0,05). Bu verilere göre katılımcıların genelinin istedikleri bir etkinliği yapacak serbest zamanlarının olduğunu söyleyebiliriz( Tablo 2). Katılımcıların okullarında serbest zamanlarını değerlendirebilecekleri ortam bulma durumlarına, % 52,4 ü hayır,%33,3 ü evet,%14,3 ü kısmen dediklerini görüyoruz. Cinsiyetler arası verilen cevaplarda farklılıkların tespiti için yapılan karşılaştırmalı X 2 analizinde anlamlı bir görüş ayrılığının olmadığı görülmektedir(p>0,05). Bu verilere göre katılımcıların çoğunluğunun okullarında serbest zamanları değerlendirebilecekleri ortam bulamadıklarını söyleyebiliriz(tablo 4) Katılımcıların serbest zamanlarını çoğunlukla, televizyonda çeşitli programlar izleyerek, müzik dinleyerek, çarşı-pazar ve park dolaşarak, arkadaş ziyaretine giderek geçirdiklerini; Cinsiyetler arası serbest zaman faaliyetleri katılımlarına baktığımızda, erkelerin, kızlara göre, daha çok aktif katılım gerektiren spor yaptıklarını ve izlediklerini, arkadaş ziyaretine gittiklerini, bilgisayarda çeşitli sitelere girdiklerini, çarşı-pazar ve park dolaştıklarını söyleyebiliriz. En az katılımında, sosyal ve toplumsal, ilmi ve kültürel, beceri gerektiren el işi, sinema ve tiyatro, bilgisayarda araştırma faaliyetlerinde olduğunu görülmektedir(tablo 5). Elde edilen tüm bu verilerin sonucunda katılımcıların serbest zaman etkinliklerini genel olarak pasif etkinliklerle geçirdiklerini söyleyebiliriz. Serbest zamanını kendisine yararlı faaliyetlerle geçiren insanın durumu bataryanın yeniden şarj edilmesine benzer. Bu yenilenmenin faydaları, olumlu tutumlar, sağlık ve ailede tutarlı etkileşimler şeklinde ortaya çıkar (21). Oyun ve serbest zaman aktiviteleri içerisinde yer alan sosyal etkileşimin, sosyal kabul derecesini arttırdığı ve sonrasında gelişen olumlu kişilik özellikleri sayesinde, sosyal uyumun elde edildiğini belirtilmektedir (4, 6). Katılımcıların serbest zaman etkinliklerine katılım şekillerine,%52,4 ü ailemle, %32,4 ü arkadaşlarla, %15,2 si bireysel dedikleri görülmektedir. Cinsiyet değişkenine göre verilen cevapların farklılıklarını tespit için yapılan karşılaştırmalı X 2 analizinde X 2 değeri 19,231 bulunmuştur. Bu değerde istatistiksel olarak anlamlıdır (P<0,05). Tablo ayrıntılı olarak irdelendiğinde kız öğrencilerin erkeklere göre serbest zaman değerlendirme etkinliklerine aileleri ile erkeklerin ise kızlara göre daha çok bireysel katıldıkları görülmektedir(tablo 6). Elde edilen verilere göre, cinsiyetler arasında farklılık olmakla birlikte, genel olarak katılımcıların serbest zaman etkinliklerine, aileleri, arkadaşları ve bireysel olarak katıldıklarını söyleyebiliriz. Herhangi bir grubun içinde olmaktan kaynaklanan aidiyet duygusu ve gruba kaynaşarak kendini kabul ettirmenin yani uyumun getirdiği özsaygı, özgüven ve grubun diğer üyelerine duyulacak güveni de olumlu olarak etkilemektedir. Bu şekilde birey sosyal çevresine uyum sağlayarak sosyalleşecektir (8). Ailelerde meydana gelen bazı problemlerin hem meydana gelmemesinde hem de ortaya çıkan problemlerin çözümünde, serbest zaman aktivitelerinin yeri çok önemlidir (9). Rekreasyona aile olarak katılımın, serbest zaman aktivitelerinden elde edilecek faydaları arttırdığı, aile bağlarını güçlendirdiği (14), aileyi daha iyi tanımaya, ailenin değerini anlamaya, diğer ailelerle karşılaştırma olanağı bulmaya yardımcı olduğu, aileye bağlılığı arttırdığı belirtilmektedir (18). (Mcmahon ve Chiang,).Yaptıkları araştırmalarda, rekreaktif etkinliklerin engelli bireylerde çevreyle ve toplumla bütünleşme, arkadaşlık kurabilme ve sosyal kabulün oluşturulması bakımından önemli olduğunu, yapılan fiziksel aktivitelerin, sosyal doğal etkileşimi arttığını, yalnızlık duygusunun azaldığını ve akranlarıyla arkadaşlıklarını pekiştirdiğini belirtmektedirler(13,5) Serbest zaman dilimi içerisinde özel eğitime muhtaç çocukların katıldıkları etkinlikler onların sosyalleşmesi ve tedavi süreçlerine katkıda bulunmaktadır. Günümüzde pek çok serbest zaman aktivitesi bulunmaktadır. Özel eğitime muhtaç çocukların bu aktivitelerden hangilerine katılacakları ise; çocukların yaşları, cinsiyetleri, sahip oldukları yetenekler, engellilik seviyeleri ve sahip oldukları olanaklar belirler. Özel eğitime muhtaç 104

çocukların bu aktivitelere katılmasına yardımcı olacak ve yönlendirecek kişiler de, rekreasyon liderleridir. Bu yönlendirmelerde rekreaktif etkinliklerin amacı engellilerin sosyalleşmesine ve iyileşme süreçlerine katkı sağlayıcı olmalıdır. Elde edilen verilere göre; Araştırma kapsamındaki özel eğitime muhtaç çocukların, istedikleri bir etkinliği yapabilecek serbest zamana sahip olduklarını; Okullarında serbest zamanlarını değerlendirebilecekleri yer ve mekânın yeterli olmadığını; Serbest zamanlarını daha çok sosyal iletişim ve etkileşimin olmadığı aktivitelerden olan televizyonda çeşitli program izleyerek ve müzik dinleyerek, çarşı-pazar ve park dolaşarak geçirdiklerini; Cinsiyet değişkenine göre serbest zaman etkinliklerine katılımda, erkeklerin kızlara göre, çok olmamakla birlikte aktif katılım gerektiren spor yaptıklarını ve izlediklerini, arkadaş ziyaretine gittiklerini, bilgisayarda çeşitli sitelere girdiklerini, çarşı-pazar ve park dolaştıklarını; Serbest zaman etkinliklerine de, daha çok aileleri, arkadaşları ve bireysel olarak katıldıklarını söyleyebiliriz. Sonuç olarak; araştırma kapsamındaki katılımcıların serbest zamanlarında yaptıkları rekreaktif faaliyetlerin yeterli düzeyde olmadığını söyleyebiliriz. ÖNERİLER Özel eğitime muhtaç çocukların serbest zamanlarını verimli bir biçimde değerlendirmeleri ve bunları, ruh sağlıklarına yansıtmaları amacı ile engelli okullarında rekreatif etkinlik imkânları arttırılarak bu etkinliklere katılmaları sağlanmalıdır. Özel eğitime muhtaç çocukların bu tür aktivitelere yönlendirmek için uzmanların, gerekli olan bilgiyi engellilerle uğraşan kurum ve kuruluşlara aktarmalıdır. Serbest zaman faaliyetlerinin yararlarının anlatılması amacı ile yazılı ve görsel medya kaynakları kullanılarak gerekli tanıtım çalışmaları yapılmalıdır. Özel eğitime muhtaç çocuklar rekreasyon liderleri tarafından ilgi ve beceri alanlarına doğru yönlendirilmelidir. Rekreasyon kavramının yeterince bilinmemesi nedeniyle, rekreasyon ile ilgili çalışmalar özel eğitim okullarından başlayarak tüm eğitim kurumlarının programlarında yer almalıdır. Rekreatif etkinliklerin yapılabilmesi için, gerekli kaynaklar sağlanmalıdır KAYNAKLAR 1. Aslan N. Üniversite öğrencilerinin serbest zaman değerlendirme eğilimi öğretmen yetiştiren kurumlarda karşılaştırmalı bir araştırma. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, 1994; İzmir. 2. Bedini L, Driscoll L, Bullock C. From schools to community: Achieving independence and community integration through leisure education. Palaestra, 1991; (8): 38-40. 3. Blake J. Opening doors: Integration of persons with a disability in organized children's camping in Canada. Journal of Leisurability, 1996; (23): 3 9. 4. Cooper L, Lybrand H. Preventative srategy for yung pople in touble, London, Prince's Trust, 1994; 18-19. 5. Chiang T. Effects of a therapeutic recreation intervention within a technology-based physical activity context on the social interaction of male youth with autism spectrum disorders, Indiana University, 2003. 6. Devine M. Being a 'Doer' Instead of a 'Viewer'": The Role of Inclusive Leisure Contexts in Determining Social Acceptance for People with disability. Journal of Leisure Research, 2004; (36): 137-159. 7. Edwards D, Smith R. Social interaction in an integrated day camp setting. Therapeutic Recreation Journal, 1989; (23), 71 78. 8. Heal K, Laycock G. Preventing juvenile delinquency: The Staffordshire experience, crime prevention Unit Paper 8, London, Home Office, 1987; 14-15. 9. Holman T B, Epperson A. Family and leisure: A review of the literature with research recommendations. Journal of Leisure Research, 1989; (16); 277-294. 105

10. Karaküçük S. Rekreasyon Serbest Zamanları Değerlendirme. 1999; 3.baskı. Ankara. 11. Kılbaş Ş. Gençlik ve Boş zaman değerlendirme, Bilgi yayınevi, 1994; Adana 12. Kraus R. Recreation Program Planning, Scott, Forestman and Company, 1985; London 13. Mcmahon DJ. Social Acceptance Of Children With Developmental Handicaps In Integrated Daycamps, University of Toronto, 1998; Canada 14. Orthner DK. Strengthening today's families: A challenge to parks and recreation. Parks and Recreation, (1998); 33 (3): 87-98. 15. Oestreicher M. Accessible recreation: 20 years behind the times. Parks and Recreation, 1990; (53): 52 54. 16. Perezde Cuellar J. Statement.World Leisure and Recreation, 1987; 29 (1): 3. 17. Perrin B. Community recreation for all: How to include persons with disabilities in regular leisure and recreation. Journal of Leisurability, 1992; (19): 28 36. 18. Scholl K, Mcavoy L, Smith J. Inclusive outdoor recreation experiences of families that include a child with a disability. Abstracts from the 1999 Symposium on Leisure Research, 1999; 9. 19. Tezcan M. Serbest Zamanlar Sosyolojisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları No:174, 1993; Ankara. 20. Tezcan, M. Sosyolojik Yönden Boş Zaman Değerlendirmesi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri, Yay.No.16, 1994; Ankara. 21. Tekin A, Ramazonoğlu F, Tekin G. Fiziksel Egzersiz İçeren Serbest Zaman Aktiviteleri Stres İlişkisi. (Ed: Fikret Ramazanoğlu, Sporda Sosyal Alanlar: Seçme Konular). Aydan Ofset, 2004; Ankara. 22. Uzun G, Altunkasa MF. Rekreasyonel Planlamada Arz ve Talep. Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Genel Yayın No: 6, Yardımcı Ders Kitapları Yayın No: 1, 1991; Adana. 23. Unicef Çocuklar İçin Birleşin Erişim. 05/11/2010. http://www.unicef.org/turkey/udhr/gi17.html. 106

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Tasarım ve Teknolojinin Engelli Sporlarında Performansa Etkisi Pınar ÖZTÜRK Okan Üniversitesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, İstanbul (e-mail: pinar.ozturk@okan.edu.tr) ÖZET Engelli Sporlarında sporcunun performansını etkileyen bir araç olarak Endüstri Ürünleri Tasarımı kapsamına giren engelli sporcular için tasarlanan ürünlerin, tasarım kriterleri ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda incelenerek sporcunun performansına etkisindeki rolünün ortaya konulması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaçtan yola çıkarak önce endüstri ürünleri tasarım kavramı ve kullanıcı-ürün etkileşiminde hangi kavramların göz önüne alınması gerektiği tartışılmıştır. İkinci aşamada engelli sporlarında kullanılan yardımcı araçların nitelikleri, tasarım ve teknolojinin gelişmesi ile bağlantılı olarak nasıl gelişim gösterdikleri incelenmiş, farklı spor dalları için tasarlanan ürünlerden örnekler verilmiştir. İncelenen tasarım ürünlerinde teknolojik malzemeler ile üretilen ürünlerin engelli sporcuların performansına önemli ölçüde etkisi görülmüştür. Doğru tasarım kriterleri ile doğru malzemelerin birleştiği, ergonomik, işlevsel ve bilişsel fayda sağlayan ürün tasarımlarının önemli bir performans aracı olduğu ortaya konulmuştur. Anahtar kelimeler: Tasarım, teknoloji, performans, engelli sporları Effects of Technology And Design to Performance of Disabled Sports ABSTRACT Designed products for disabled athletes which entered in Industrial Product Design fields, effects to performance of athletes. That s why this research s aim is to define role of effects on performance of athletes, using design principles and technological improvements. Firstly, industrian design concept and factors of user-product interaction was discussed. Then, properties of disablet sports gadgets and their developments connecting with design and technology was studied. Some design for disabled athlets were exampled. Important effects of product designs on performance of disabled athletes heve been seen. Designed products which made from technological materials and used suitable design principles, and provide ergonomical, functional and cognitive advantages, are important devices that effects on performance of disabled athletes. Key Words: Design, technology, performance, disable sports GİRİŞ Günümüzde teknoloji ve tasarım hayatımızda her alana girmiştir. Gün içinde kullandığımız her araç ve eşya ihtiyacımıza cevap vermenin yanı sıra gelişen teknoloji, malzeme ve üretim teknikleri sayesinde yeni tasarımları ile daha konforlu, estetik, kullanılabilirliği yüksek ve bizi bir adım öteye taşır hale gelmişlerdir. Bu durum evimizde kullandığımız mobilya, beyaz eşya, elektronik, kullandığımız ulaşım araçlarında açık şekilde görülmektedir. Ancak tasarım daha özelleşmiş, profesyonel alanlarda da önemli bir performans aracıdır. Spor bu alanlardan biridir. Sporcunun performansını arttırmaya yönelik, estetik değer ve kullanım kolaylığı sağlayan her yeni tasarım spor dallarında büyük önem taşımaktadır. Engelli sporları ise bu önemin daha da artarak öne çıktığı bir alandır. Engel, engelsiz olarak yapılan her hareketi en iyi şekilde yapabilme doğrultusunda, tasarımı çözümler üretmek için zorlar. Yeni teknolojiler ise tasarımı bu noktada destekler. Engelli Sporlarında sporcunun performansını etkileyen bir araç olarak Endüstri Ürünleri Tasarımı kapsamına giren engelli sporcular için tasarlanan ürünlerin, tasarım kriterleri ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda incelenerek sporcunun performansına etkisindeki rolünün ortaya konulması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışmada Değerlendirilecek Sorun Alanları: 1. Tasarım kavramı ve bu kavramı oluşturan etmenler nelerdir? Engelli sporcular için tasarlanan ürünlerde bu etmenler nasıl değerlendirilmiştir? 2. Teknolojik gelişmelerle bağlantılı olarak engelli sporcular için tasarlanan araçlarda ne tür gelişmeler olmuştur ve bunun sporcunun performansına etkisi ne şekilde gerçekleşmektedir? 107

YÖNTEM Engelli sporlarında ilk yıllardan günümüze kadar geliştirilen aracı ürünlerin literatür taraması, incelenmesi ve teknoloji etkileşimli yeni malzemeler ile tasarımların nasıl daha etkin olabileceği araştırılmış; ürün karşılaştırmaları yapılan, incelenen ürünler üzerinde teknolojik malzemeler ile üretilen tasarımların engelli sporcuların performansına etkisi ve tasarım kriterleri değerlendirilmiştir. Çalışmada literatür taraması ile elde edilen teorik bulgular doğrultusunda araştırma amacının teşkil eden hedeflere ulaşılmış ve görsel dökümanlarla birlikte araştırmaya nitel destek sağlanmıştır. BULGULAR Engelli sporcular için tasarım ve teknolojinin performansa etkisinin tartışılmasında ilk olarak Endüstri Ürünü Tasarımı kavramını, ilişkili olduğu alan ve etmenleri ortaya koymak gereklidir. 1. Tasarım Kavramı Endüstri ürünü tasarımı bir ürünün işlevselliği ve bir kullanım eşyası olarak taşıdığı görünüm ile ilgilidir. Burada ürün-kullanıcı ilişkisinin doğru ele alınması arayüzün doğru tasarlanması, tasarımın işlevselliği, kolay kullanımının sağlanması ve kullanıcının ürün üzerinde olumlu tepkiler yaratması açısından büyük önem taşır. Ürün-Kullanıcı etkileşimde istenen sonuca ulaşılabilmesi için ürün işlevlerini doğru şekilde yerine getirmelidir. Bu noktada, ürün kendisinden beklenen amaca ulaşması (pratik işlevi) yanında iyi okunabilmesi, kullanıcı tarafından anlamlandırılabilmesi, kullanımda tatmin yaratması ve ürünle duygusal iletişim kurulabilmesi için ürün dili işlevlerinin tasarımcı tarafından iyi şekilde irdelenmesi gerekmektedir. Tasarımcı Ürün Kullanıcı (İşlevler) --------------------------------------------------------- Pratik İşlev Ürün Dili İşlevi İşaretsel İşlevler Formel Estetik İşlevler Gösterme Sembolik İşlev İşlev Şekil 1. Ürün İşlevleri Pratik İşlevler, ürün yapması gereken işi doğru olarak yerine getirmesi ile ilgilidir. Yani bir kalem yazı yazabilmeli, çamaşır makinesi çamaşırları temiz yıkayabilmeli, engelli bir sporcunun tekerlekli sandalyesi dengeli, mukavemetli ve hafif bir strüktüre sahip olması ile birlikte kolay hareket olanağı sağlayabilmelidir. İşaretsel İşlevler, ürünün pratik işlevini belirtir. Kullanımı açıklayan görselleştirilmiş işlevlerdir. Mantıksal ilişkilerde var olurlar kullanıcıyı doğru davranışlara yönlendirirler. Ürün kendisini açıklamak durumundadır, dolayısıyla işaretsel işlevler burada ürünün okunurluğu ile doğrudan ilgilidir. Ürünlerin kendilerinin nasıl kullanılacağını gösterme ve deşifre ettirme gerekliliği vardır. Kullanım hatalarının tamamı ilgili ürünlerin gösterme işlevinin kullanıcı tarafından yorumlanma ve deşifresinin zorluğu veya eksikliği nedeniyle oluşur. İyi tasarlanmış nesneler, işlevini ve işlev öğelerini kullanıcıya yoruma mahal vermeden algılanıp doğru kullanım, kullanıcı tatmini sağlayan tasarımlardır. Endüstri ürünü, otomobil, kalem, koltuk ya da herhangi başka bir kullanım ürünü olsun, hepsi görme duyusu ile kavranan, görsel algının objesidir (2). Tunalı (11), Löbach ın endüstri ürünündeki estetik işlev tanımlamasını dile getirir: 108

Her endüstri ürünü duyusal olarak algılanabilir olan bir görünüşü ifade eder. Bu görünüş, form, renk ve yüzeysellik gibi biçim elementleriyle belirlenir. Her endüstri ürününün, buna göre, estetik bir işlevselliği bulunur. Vücudun tüm duyu merkezleri (görme, dokunma, tatma, koku alma, işitme, denge, hareket ve kas gücü) bir nesnenin ya da bir ortamın estetik açıdan yargılanmasında yardımcıdır. Ürünlerde duyularımız vasıtasıyla hoşluk ve güven ararız. Kişi bilinçli ya da bilinçdışı tepkiler verebilir. Başarılı ürünlerde, tasarımcılar ürünün yarattığı duyu sinyallerinden yararlanırlar (ürünün görüntüsü, dokusu, kokusu, ısısı ve tabii performansı). Tasarımcılar diğer görevlerinin dışında, bu estetik dili de iyi kullanmalı ve kendilerini iletişimci olarak ve dile bağlı olmayan ürün yaratımı dilinde yetkin görmelidirler (6). Tasarıma ait işlevlerden yola çıkılarak özellikle engelliler için yardımcı araç tasarımında etkin olan bazı kavramlara kısaca değinmek faydalı olacaktır. Bunlar; kullanılabilirlik ve kullanıcı merkezli tasarım; kullanıcı deneyimi, memnuniyet ve kullanıcın fiziksel özellikleridir. a. Kullanılabilirlik ve Kullanıcı Merkezli Tasarım: Günümüzde tasarlanmış birçok ürünle kullanıcıların iletişim ve etkileşim kuramadığı görülmektedir. Dolayısıyla ortaya çıkan kullanım problemleri ürünü başarısız kılmaktadır. Kullanılabilirlik kavramı burada belirleyici unsur olarak ortaya çıkar.(9) Kullanılabilirlik, tanımlı kullanım ortamı ve koşullarında, belirli bir kullanıcı kesimi tarafından, belirli kullanım hedeflerine ulaşmak üzere kullanılan ürünün ne ölçüde verimli, etkin ve tatmin edici bir kullanım sağlandığıdır (ISO 9241). Bu tanım engelli sporcular için ürün tasarımı ile eşleştirilirse ; tanımlı kullanım ortamı ve koşulları sporcunun nerede yarışacağını tanımlar: kapalı bir spor salonu, bir pist, engebeli bir arazi, su üstü, su altı, kar vb. gibi niteliklerin tanımlanmasına karşılık gelir. Belirli bir kullanıcı kesimi kullanıcının kim olduğunu açıklar: hangi uzuvda problemi olduğu, yaş, cinsiyet, kilo gibi özelliklerin belirlenmesini işaret eder. Belirli kullanım hedeflerine ulaşmak, potaya topu atabilmek, topu sürerken bir yandan rahatlıkla tekerlekli sandalyeyi sürebilmek, engelsiz bir sporcu gibi dengeli ve hızlı koşabilmek gibi hedef tanımlamalarının yapılması anlamına gelir. Tüm bu kriterler gözetilerek tasarlanan ürünün verimi, etkinliği ve tatmin edici olup olmadığının değerlendirilmesi kullanılabilirliği tanımlar. Kullanılabilirlik, işlevselliğin bir üst aşamasıdır. Ürün kullanımının işlevin yerine getirilebilmesinin ötesinde daha verimli, etkin ve tatmin edici düzeyde gerçekleşmesidir. Bu anlamda engelli sporculara protez ve tekerlekli sandalye gibi tasarımların ne kadar etkili ve verimli kullanıldığı, kullanım sonrasına bağlı tatmin kullanıcıdan geri dönen bilgilerle ölçülmelidir. Kullanıcı Merkezli Tasarım geliştirilen ürünün kullanıcının fizyolojik ve bilişsel sınırları gözetilerek ve kullanıcının gereksinimleri doğrultusunda biçimlendirilmesini esas alan tasarım yöntemidir. (User Centered Information Design Workbook, University of Washington). Fonksiyonellik, ürünün uygun ve doğru çalışmasıdır. Ürün tüm işi doğru yapabilir; çok kaliteli olabilir; ama yine de kullanışsız olabilir. Kullanışlılık, fonksiyonelliğin nasıl yerine getirildiğidir. Bir ürün işlevini yapabilir ancak kullanıcı aynı işi yapabilir mi, sorun budur. Örneğin tekerlekli sandalye tek başına işlevini sıkıntısız yerine getirebiliyor olabilir. Tekerlek problemsiz dönebilir. Ancak kullanıcı bu tekerleği problemsiz döndürüp yönlenmesini sıkıntısız yapabilir mi? Döndürme alanı olarak tasarlanan bölgede kullanılan malzeme eldeki teri absorbe edemiyorsa, elin kaymasını engelleyici tasarım önlemleri alınmadıysa sporcu sandalyeyi istediği gibi rahat hareket ettiremeyecektir. Sorun kullanıcıya ürünü doğru kullandırabilmektir. Kullanılabilirlik ürün ile kullanıcı arasındaki etkileşimle ortaya çıktığına göre, bu etkileşimin bir tarafı olan kullanıcının özelliklerinin kullanılabilirlik tayininde önemli bir yeri vardır. Kullanıcının ürünle ilgili deneyiminde kendi fiziksel özellikleri, yaşı, ırkı, geçmiş deneyimleri gibi pek çok olgu kullanılabilirlikteki yargılara, memnuniyete ya da memnuniyetsizliğe etki edecektir.(9) b. Kullanıcı Deneyimi: ISO nun kullanılabilirlik tanımından yola çıkılarak şu yorumu yapmak mümkündür: Verimlilik (efficiency) ve etkinlik/etkililik (effectiveness) kullanıcının ürünle etkileşimi sırasındaki performansı ile ilgilidir. Bu iki boyut, yapılan işin hızı ve doğruluğu gibi nicel ölçülebilir. Tatmin (satisfaction) etkinlik ve verimliliğe göre daha subjektiftir ve farklı konumdadır. Performans-çalışmaya dayalı yaklaşım sadece kullanılabilirliğin nicel kısmını analiz eder ve kullanılabilirliğin subjektif kısmını göz ardı eder. Ürünün çalışmasına yönelik performansın geliştirilmesidüzeltilmesi ürünü daha iyi duruma getirmesine rağmen bu tüketicinin tamamen üründen tatmin olmasına yetmeyecektir (5). 109

Desmet ve Hekkert (3) deneyimin üç türünden bahseder. Bunlar: 1-Estetik Deneyim, 2-Anlam Deneyimi ve 3-Duygusal Deneyimdir. Estetik Deneyim: Estetik düzey, bir ürünün bireylerin bir ya da birden çok duyusal şekline (modality) haz verme yeterliğini içerir. Bir ürün çok güzel olabilir, hoş bir ses çıkarabilir, dokunulduğunda insana haz verebilir ve hatta çok güzel kokabilir. Algısal sistemin ne dereceye kadar yapıyı, düzeni ve tutarlılığı tespit ettiği ve bir ürünün orjinalliğini/aşinalığını değerlendirdiği, tipik olarak yaratılan etkiyi belirler. Anlam Deneyimi: Anlam düzeyi, insanların ürünlere kişilik ya da diğer ifadesel nitelikler atama ve ürünlerin sembolik ve kişisel anlamlarını değerlendirme kabiliyetini kapsar. Anlam düzeyinde, kavrama etkin hale gelir. İnsan, yorumlama, bellekten bilgi geri-çağırma (memory retrieval) ve çağrışım gibi kavramsal süreçler yoluyla, metaforları farkına varıyor, ürünlere kişilik ve diğer ifadesel nitelikler atıyor ve ürünlerin kişisel veya sembolik önemlerini değerlendirebilmektedir. Örneğin engelli koşucular için tasarlanan Flex-foot Cheetah adından da anlaşılacağı üzere çita dan yola çıkılarak tasarlanmıştır. Çita, çok süratli koşabilen, uzun sıçrayışlar yapabilen, ayak yapısı buna göre tasarlanmış bir hayvandır. Çitanın bu hız için tasarlanmış ayakları Flex-foot cheetah koşucu protezinde metefor olarak kullanılmış, aynı yapı proteze adapte edilmiştir. Bunun gibi biomimicry gibi doğadaki işlevsel özelliklerin tasarıma aktarıldığı alanlarda tasarımda önemli başarılar sağlamaktadır. Bu alanlar tasarımı destekleyen ve yön veren alanlardır. Duygusal Deneyim: Duygusal düzey, duygu psikolojisi ve günlük dilde, sevgi ve iğrenti, korku ve arzu, gurur ve umutsuzluk gibi duygularla tipik olarak bağdaştırılan etkileyici (hissi) olgular söz konusudur. Bir çok çağdaş duygu teorisyeni, duyguları tutarlı, düzenli ve işlevsel sistemler olarak görürler (10). Duygular işlevseldir; çünkü bizleri bir takım insanlara, nesnelere, eylemlere ve fikirlere doğru çekerken, bazılarından da uzaklaştırarak, çevremizle olan konumumuzu belirlerler. c. Memnuniyet: Ürün kullanımında memnuniyet (pleasure) ya da zevk (delight) ne anlama gelmektedir? Ürün değerlendirmede nasıl tanımlanabilir? Ürün bağlamında memnuniyet o ürünün pratik, hedonik (haz verici) ve duygusal faydalarının olmasıdır. Pratik yararlar: Ürünün kullanım amacına uygun olmasıdır. Örneğin, çamaşır makinesinin pratik faydası çamaşırları temizlemesidir. Duygusal (emotional) yararlar: Kullanıcının ruhsal durumunu ürünün ne şekilde etkilediğidir. Örneğin bir ürünün kullanımı heyecan verici, ilginç, komik, güven arttırıcı olabilir. Örneğin Bilgisayar oyunu heyecan verirken, şık bir elbise kullanıcısına öz güven sağlayabilir. Hedonik yarar: Ürüne ait duyusal ve estetik memnuniyetle ilgilidir. Örneğin iyi tasarlanmış bir sandalye hem oturulduğunda fiziksel konfor, hem de görüntüsüyle estetik beğeni yaratabilir. Kullanıcı deneyimi ve memnuniyete ilişkin tanımlar engelli sporlarında tasarlanan ürünler için şu kriteri ortaya koyar: Sporcu kullandığı ürünü benimsemeli, sevmeli, onunla bağlantı kurabilmeli ve özdeşleşmelidir. Ürün sadece hareketini sağlayan mekanik bir araç değil, kendisini yansıtan, dokusu, rengi, biçimi ile sporcuda memnuniyet yaratan bir araç olmalıdır. Vücudun bir parçası gibi hissedilen ve algılanan ürün bilişsel açıdan sporcuyu tatmin ederek amaçlanan başarı hedeflerine daha kolay ulaşmasını sağlayacaktır. Society for Technical Communication da tekerlekli sandalye kullanıcı ilişkisi üzerine yazılan bir yazıda tekerlekli sandalyelerdeki gelişmelere rağmen hala ilk tip modelin steril, soğuk ve kaba yapısından kurtulmadığı dile getirilmiştir. Yaşantımızda kullandığımız mobilya, araba v.b. gibi diğer ürünlerin formundaki çeşitliliğin ve estetiğin, kullanıcı dostu yaklaşımların tekerlekli sandalyede de uygulanması gerektiği savunulmuştur.(4) Resim:1. 20. yy. başlarında tekerlekli sandalye (solda) ve Günümüzde kullanılan tekerlekli sandalye (sağda) (1,2). 110

Tasarımında işlevsel özellikleri odak noktası olan tekerlekli sandalyelerde ilk kullanıldığı andan günümüze teknolojinin, yeni malzeme ve üretim tekniklerinin etkisiyle önemli yol alınmıştır. Ancak belirtildiği gibi kullanıcı ile ilişkisi, kullanıcıya davetkar yaklaşımı, estetik değerleri açısından genel olarak hala üzerine oturulan mekanik bir koltuk görünümünden kurtulamamıştır. Başka bir örnekle konuyu açıklamak gerekirse; eğer amaç bir kapı kolunun kalitesini ölçmekse, kullanımıyla ilgili yönler (nasıl kavrandığı vs.) ve güvenliğiyle ilgili yönler (keskin kenar veya köşesi var mıdır vs.) değerlendirilmelidir. Buna rağmen, eğer kapı kolu sadece bu yönleriyle tasarlanmış olsaydı, diğerlerini birbirlerinden ayırmak bir hayli zor olurdu, çünkü kullanıcılar üzerinde benzer etkiler yaratırlardı. Buna rağmen hiç kimse tahtadan bir kapı kolu tutmak ile pirinçten ya da seramikten bir kapı kolu tutmanın aynı his olduğunu söylemezdi. Bu noktada tasarımın kullanıcı etkileşiminde tasarımın sadece pratik işlevini yerine getiriyor olması kullanıcısı ile etkileşiminde olumlu sonuçlar doğurmaya yetmeyecektir. Estetik, anlamsal değerleri kullanmak önemli bir gerekliliktir. Burada işaret edilmesi gereken önemli bir nokta vardır ki; bu da engelliler için yapılan tasarımın tüm insanlık için en önemli tasarımlar haline gelmesidir. Örneğin hands-free (ellerin serbest olduğu) telefonlar araç kullanırken sürücülerin ellerini direksiyondan ayırmadan görüşme yapmalarına olanak sağladığı için oldukça kullanışlıdır. Engelli insanlar için üretilen ancak engelli olmayanlar arasında oldukça yaygın olarak kullanılan ürünlerden en önemlileri televizyon kumandası ve tükenmez kalemidir. Eski mürekkepli kalemler, ellerini tam anlamıyla kullanamayan kişilerin ince kalem uçlarını kolayca kırmalarına neden olurdu. Tükenmez kalem ise çok daha az kontrol gerektiren kırılması zor bir yazım aracıdır. Uzaktan kumanda ise tekerlekli sandalyesi ile televizyonun yanına gitmek ve kanal değiştirmek zorunda kalan insanlar için tasarlanmıştır. Bazen de engelli tasarımları genele hitap eden tasarımlar içi çıkış noktası oluşturur. Örneğin Dünya da popüler olmuş Segway Kişisel ulaşım aracı aslında IBOT tekerlekli sandalyesindeki gelişmelerin uyarlanması ile tasarlanmıştır. Aslında Segway iki tekeri çıkartılmış IBOT tur. Resim 2. Segway (solda) ve IBOT teketlekli sandalye (solda) (3) 2. Engelli Sporlarında Protez ve Tasarım Değerlendirmeleri Kelime anlamı olarak protez (prosthesis) kelimesi tıp alanında, vücuttaki eksik parçanın yerine geçen yapay yardımcı alet olarak tanımlanmaktadır. Bunlar vücuttaki birçok parçanın yerine geçebilen kas, iskelet sistemlerinden duyu organlarına kadar uzanabilen sistemler olarak geliştirilebilir. Tarihte kayıtlı ilk protez 2000 yılında bulunan Antik Mısır dan bir 50-60 yaşlarında bir kadına ait mumyada yapay bir ayak başparmağı olarak tespit edilmiştir. Resim 3. Cario Müzesi nde bulunan protez parmak (solda) ve Antik Roma dönemine ait protez bacak (sağda)(3). Yine tarihte kayıt altında olan ilk fonksiyonel protez bacağa ait bilgiler Hindistan Sanskrit ine ait Veda kitaplarında İ.Ö. 3500-1800 yıllarında yazılmıştır. Antik Hindistan da savaşçı kraliçe olan Vishpla nın tek ayağını kaybetmesi üzerine demir bir protez bacak kullandığı belirtilmiştir. Arkeologların buldukları diğer bir protez kullanımına ait kanıt antik Roma ya ait ve İ.Ö. 300 yıllarında yapılan gövdesi ağaç olan çekiçle dövülmüş metal plakalarla birleştirilmiş protez bacaktır. Bu yardımcı aletlerin tasarlanmasında o dönemlerde nalbantlar, metal işçileri ve zırh ustaları çalışmıştır. I. ve II. Dünya Savaşını takiben 1945 yılında National 111

Academy of Science (Ulusal Bilimler Akademisi) Yapay Uzuv Programı kurdu. Bu program protez tasarımlarının araştırmalar doğrultusunda tasarımlarının geliştirilmesi üzerine çalıştı. Yıllar içerisinde doktor ve mühendislerin birlikte çalışmaları fonksiyon ve görünümü birlikte taşıyan protezlerin yapılmasını sağladı. Malzeme olarak plastiğin bulunması, bilgisayar destekli tasarımların yapılması protezlerin gelişmesini sağladı. Resim 4. Savaşta askerler için kullanılan protezler (3) Günümüzde ise artık pek çok insan protez desteği almaktadır. Teknolojideki gelişmeler, yeni malzemelerin keşfi, tasarım çalışmaları ile beraber daha kullanışlı protez tasarımları üretilmiştir. Plastik ve karbon fiber malzemenin yaygınlaşması ile bu yardımcı organlar daha hafif, güçlü ve uzun ömürlü olmuşlardır. Silikon kullanımı ise insan teni ile uyumlu yumuşak bir görünüm elde edilmesini sağlamıştır. Geçmiş yıllarda yapılan protezler ile günümüzdekilerin en büyük fark insan-ürün arayüzünde olmuştur. Protezin bu arayüz parçası asma sistemi ile soket birleşimidir. Geçmişte protezin birleştirme sistemi deri bantların kopçalarla bağlanmasından oluşur ve ağaç ya da metalden yapılan yuva kumaş ile astarlanırdı. Daha modern protezlerde ise bağlantı noktasındaki tahribatı en aza indirmek için bağlantı sistemi kalıplanmış plastik soketler ile yapılmaktadır. Bu soketler aynı zamanda protezin çıkarılıp takılmasını daha kolaylaştırmıştır. Bu protezler özel amaçlara yönelik olarak tasarlanmış, günümüzde atletlerin farklı spor branşlarında kullanımına yönelik olarak geliştirilmiştir. Bu protezler koşu, kayak, bisiklet gibi alanlar için özelleştirilerek tasarlanmıştır. Gelişen teknoloji ile birlikte bu protez tasarımları sporcular için önemli avantajlar sağlamaktadır (12). a. Atletik Faaliyetler İçin Tasarlanmış Protezler: Protezler kişinin bireysel olarak yaşam kalitesini arttırmak, daha çok fiziksel aktivitesini yapabilmede yardım etmeye yönelik olarak tasarlanırlar. Bacak protezi uygulanan bireylerde, özellikle spor ve rekreasyon gibi fiziksel aktivite alanını genişletebilmek adına en çok hangi hareket kabiliyetinin eksikliğini duydukları ve bunun için protezin nasıl geliştirilmesi gerektiği konusunda bir anket düzenlenmiştir. Verilen cevapların çoğunlukla hızlı harekete geçebilme ve hızlı koşabilme üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür. Bununla ilgili olarak en çok protezde soket ve ayak bölümlerinin önemsenmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Farklı sporlar farklı hareket kabiliyetlerinde yoğunlaştığı için tasarlanan protez uygulamaları bu spor alanlarına göre özelleştirilmelidir. Koşucularda fonksiyonel açıdan bakıldığında protezin topuk basıncını azaltması, koşuda uzun adımlara izin verebiliyor olması ve itici gücü sağlayabilecek bir duruş pozisyonu sağlayabilmesi önemlidir. Golf farklı gereksinimlere sahiptir. Golf oyuncusu uzun süreli periyotlarda ayakta durmaya dayanıklı olmalı ve engebeli arazideki koşullara uyum sağlayabilmeli ve vuruşlardaki dönüş hareketinde dengeli ve stabil kalabilmelidir. Bir basketbol oyuncusu topuk basıncından gelen sokun absorbe edilebilmesine ihtiyaç duyar. Jogging ya da koşu amacında olmayan sadece yürüme programına girmeyi isteyen biri için topuktaki sokun absorbe edilmesi çok önemlidir. Şok emilimi protezde teleskopik pilon kullanımı ile arttırılabilir. Bazı sporlar daha fazla torsiyon ( burulma) üretir ve protez içindeki rotasyondan (dönme) faydalanılır. Golf oyuncuları bu konuda önemli bir gruptur. Golf sopası ile sarsıntısız, düzgün bir vuruş yapmaya çalışırken vücut ağırlığını uygun şekilde transfer edebilmelidir. Protezdeki dönme detayı, engelli sporcunun ayağı üzerinde doğal bir eksende dönüş yapmasına izin verecek, istediği ideal pozisyonu sağlamalıdır. 112

Resim 5. Protezin manevra kabiliyeti Golf gibi oyunlarda önem kazanır (4) Su sporları farklı protez gereksinimi duyar. Diğer alanlardaki protezler su içinde kullanıma uygun değildir. Plastik ve kompozit malzemelerden yapılan protezler kullanılabilir. Protezi su üzerinde kalmasına izin veren, batmasını engelleyen bir malzemeden yapmak önemlidir. Su altındaki kullanımlar için içi su ile dolabilen, su dışında suyun boşaltımı kendiliğinden sağlanan yapıda protezler tasarlamak kullanılabilecek bir yöntem olabilir. Kaya tırmanışı için ise bu spora uygun özelleştirilmiş niteliklere sahip ayaklar üretmek gereklidir. Bu ayaklar vücut ağırlığını destekleyebilmek için burun bölgeleri oldukça mukavemetli bir yapıya sahip olmalıdır. Standart protez ayaklar kolayca bükülebilen burun kısmına sahip oldukları için tırmanmaya uygun değildir (7). Resim 6: Engelli yüzücüler için protez tasarımı (solda) ve Golf te protez kullanımı (sağda) (3) Yardımcı araçların engelli sporlarından koşucularda kullanımı 30 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Bu süreç içerisinde teknolojik gelişmeler, yeni malzemelerin kullanımı ve gelişen tasarımlarla engelli sporcular tarihte önemli başarılar elde etmişlerdir. 1976 da Dick Traum, protezi ile NewYork Maratonu nunu 7:24 derecesi ile tamamlayarak bir protez üzerinde bu mesafeyi kateden ilk kişi oldu.1980 yılında kanser ile mücadele eden Terry Fox, Kanada yı baştan başa koşmaya başladı ve kanser araştırmaları için milyonlar topladı. 3000 milden fazla yolu koşan Fox tüm ülkenin ilgi odağı olmakla beraber kanserin akciğerlerine sıçramasından sonra bu yolculuğunu brakmak zorunda kaldı, 1981 de öldü. 2004 te Irak ve Afganistandan savaş gazileri ilk kez Newyork City Maratonu nda yarıştılar. Onlar Achilles Freedom Team in parçası olan ciddi yaralanmalar geçiren tekerlekli sandalye ve protezler ile yarışan eğitimli askerlerdi. 2005 te Sarah Reinertsen ilk diz üstü protez kullanan atlet olarak Hawaii İronman Triatlon ununu bitirdi. Burada 2,4mil yüzme, 112 mil bisiklet ve 26,2 mil koşuyu 15 saat 5 dakikada tamamladı. 2007 de Scatt Rigsby ise iki bacağında da protez kullanan ilk demir adam (ironman) oldu. 2006 da Chicago Maratonu nda Amy Palmiero Winters 3:04:16 derecesi ile Amerikada ki engelli bayan ve erkek koşucular arasındaki en hızlı atlet oldu. 2008 yılında Güney Afrikalı Oscar Pistorius 400 metreyi 46.25 saniyede koşmuş, elit Grand Prix yarışlarında yarışmıştır (1). b.teknolojik Gelişmelerin Etkisi: Bilimsel gelişmeler, bio-mekanik, tasarım ve teknolojideki yeni yöntemler ve yenilikler engelli sporculara destek ürünler yaratarak destek vermektedir.yeni malzemeler ve yenilikçi tasarımlar mühendislik ve cerrahi tekniklerle birlikte engelli atletlere spor dallarında daha önce görülmemiş fırsatlar yaratmaktadır.bu gelişmeler sporda birçok engelli bireye ulaşmakla birlikte elit engelli atletlerde daha önce görülmemiş başarılar sağlamaktadır.13. Paralimpik Oyunlarında engelli sporlarındaki bu tasarım, teknoloji ve mühendislikteki avantajlar kanıtlanmıştır. 150 ülkeden 4000 yarışçının katıldığı bu oyunlar, 1960 113

yılında Roma daki 23 ülkeden katılan 400 yarışçının 10 katı kadar fazla sayıda katılımcıyla gerçekleştirilmiştir. 22 farklı spor dalında gerçekleştirilen yarışlara altı farklı engelli grup belirlenmiştir. Bunlar engelin yapısına göre; uzuvlarda engel, felç, görme engeli, omurga yaralanmalarına bağlı engeller, zihinsel engeller şeklinde sınıflandırılmıştır. Protez ürünler yüzyıllarca bir şekilde mevcuttu; ancak önceki yıllara ait ürünler kaba, ağır, hantal ve kullanımı rahat değildi. İnsan vücut yapısının ve fonksiyonlarının daha çok araştırılması ile daha hafif, güçlü ve esnek malzemelerin bulunması, mühendislik teknolojilerinin hızlı gelişimi ve tasarımın dahil olması daha yüksek hareket kabiliyeti olan, rahat, kullanılabilir, dayanıklı ürünler için büyük adımlar olmuşlardır. Bu gelişmeler gerçekçi yaklaşımlar sağlayan biyonik tasarımlara doğru yol almaktadır. Sinirler tarafından gönderilen elektrik sinyallerinin tetiklemesi ile harekete geçen elektronik diz ve kolların geliştirilmesi bilim-kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünse de gerçektir. Araştırmacılar, bilim adamları, mühendis ve tasarımcılar atletlerle birlikte engelleri üzerinde çalışmaktadırlar. Amaç, protez tasarımlarını insan ayağı, kolu ve elindeki doğal dönüş, bükülme hareketlerine en yakın şekilde tasarlayabilmek, kuvvet ilişkilerini tasarımlara aktarabilmek ve birçok spor alanında daha aktif ve etkin şeklide atletlerin yarışmasını sağlamaktır. Bu tip gelişmeler sadece engelli sporlarında bir devrim yaratmamakta aynı zamanda engelsiz sporlarının kurallarını düzenleyen ve denetleyen otoritelerin arasında tartışmaları teşvik etmektedir (13). Jilet adam olarak da bilinen Güney Afrikalı paralimpik koşucu Pistorius, 100, 200 ve 400 metrede dünya rekoru sahibi ve karbon fiber yapay protez bacakları yardımıyla koşmaktadır. Pistorius'un yarışmasını sağlayan yapay bacakları yüzünden aynı zamanda diğer yarışmacılar karşısında fazladan avantaj sağladığı iddia edilmiştir. Bu yüzden Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği 2008 Yaz Olimpiyatları'nda yarışmasını engellemiş, ancak daha sonra yapılan testler sonucu engelin kaldırılmasına karar verilmiştir. Oscar Pistorius'in en iyi dereceleri: 100metre 10.91 sn, 200 m 21.58 sn, 400m 46.56 sn olup hepsi de (T-44 ün) dünya rekorudur. Resim 7. Flex-Foot kullanan Oscar Pistorius (3) Resim 8.Ossur firmasının Flex-Foot koşu protez tipleri (4) Pistorius un protez ayakları rahat kullanımı maksimum düzeyde tutmaya yönelik ve doğal bir duruş ve ilerleyiş üzerine tasarlanmıştır. Karbon-fiber ayaklar1976 da su kayağında sol ayağını kaybeden Amerikalı bir öğrenci olan Van Philips tarafından geliştirilmiştir. İhtiyacına cevap vermeyen protezi daha güçlü, esnek ve hafif olmasını sağlayacak araştırmalar ve çözümler üzerinde çalışmış, 1982 de Birlikte çalıştığı kompozit malzemeler üzerine çalışan bir mühendis olan Dale Abildskov ile karbon-fiber bir prototip üretmiştir. C şeklinde kesilerek oluşan karbon-fiber ile koşma ve zıplama eylemlerinde normal bir ayak aktivitesini gerçekleştirmeye yakın, esnek ve güçlü bir yapı oluşturulmuştur (13). Flex-foot un ince bir yapıda tasarlanmasının nedeni koşu sırasında sürtünmeyi minimumda tutmak ve daha hızlı koşabilmektir. Endüstriyel Tasarımcılar sporcular için geliştirilen modellere yeni işlevsel ve estetik boyutlar kazandırmak için projeler geliştirmektedir. 114

Resim 9. Endüstriyel tasarımcı Collin Matsco nun Tasarladığı Nike Protez (5) Örneğin; endüstriyel tasarımcı Colin Matsco tarafından tasarlanan Nike Protez Bacak genç erkek sporcular içi tasarlanmıştır. Günümüzdeki tipik protezler alüminyum boru ve silikon derinin birleşiminden meydana gelmektedir. Tasarım da duygusal ve estetik uyum marka ile birleştirilmiştir. Burada tasarlanan protez bacağın aşırı insan benzeri yada robot benzeri olmasından kaçılarak bir denge yakalanmaya çalışılmıştır. Robot bilim teknolojisi ile daha insani, kullanıcısı ile pozitif bir etkileşim kurabilen bir yapıya gidilmiştir. Artık üç boyutlu tasarım programları ile çizilen tasarımlar gerçek yaşamdan insana uygulanarak önceden görülebilmekte, hareket biçimleri incelenebilmektedir. Bu projede de tasarlanan protez üç boyutlu olarak taranan insan bacağına giydirilmiştir (14). Tekerlekli sandalye sporlarında da benzer gelişimler yaşanmaktadır. 1970 lerde gelişmeye başlayan tekerlekli sandalye sporları farklı spor alanlarına göre farklı geliştirilmektedir (15). Sporcular için tasarlanan tekerlekli sandalyede denge merkezi, hareket kabiliyeti, kullanıcısının ölçülerine uyum sağlaması önemli hususlardır. Dört ana grupta toplanırlar. Bunlar; saha tekerlekli sandalyesi, el bisikleti, yarış tipi ve arazi tipidir (16). Standart tekerlekli sandalyelerden farklı olarak, sporlarda kullanılanlar daha rijit sütrüktüre sahip katlanmayan, sabit ve güçlü yapıya sahiptir. Tekerlekli sandalyenin sert dönüşlerde dengesini kaybetmemesi, düşmemesi önemlidir. Spor tekerlekli sandalyeleri kompozit,hafif malzemeden üretilmektedir. Hafiflik sporcuların hareket ederken daha az enerji harcamalarını, omuz ve bel yaralanmalarını azaltmakta ve aynı zamanda sandalyenin taşınmasını kolaylaştırmaktadır. Resim 10.Balance sport wheelcahair (6) Illinois Universitesi nden Ricky Biddle, Eric Larson ve Ben Shao engelli basketbol tekerlekli sandalyesi tasarladılar. Bu spor gerek çarpışmalardan gerekse hızlı ve her yöne hareketlilikten dolayı oluşabilecek kazalar ve yaralanmalara neden olabilir. Aynı zamanda diğer bir problem ise oyuncunun topu kullanırken bir yandan da tekerlekli sandalyeyi kontrol etmesi gerektiğidir. Diğer bir tasarımcı olan Austin Cliff ile bir araya gelen takım Balance sport wheelchair i tasarlayıp prototipini üretmiş ve tasarım 2008 Uluslar arası Üstünlük ödülü nde Medikal & Bilimsel Konsept kategorisinde (2008 International Design Excellence Award) birincilik kazanmıştır (15). 115

Teni teknolojilerle tekerlekli sandalyeler farklı boyutlara doğru gitmektedir. Sporda ilk kullanılan sandalyeler hastane tekerlekli sandalyelerinden öteye gitmiyordu. Ancak günümüzde yeni malzeme, teknoloji ve tasarımda spor alanına göre dengelenmiş, kullanıcısının ebatlarına adapte olabilen tasarımlar ortaya çıkmaktadır. Hatta günümüzde farklı alanlarda bu gelişim daha da ileri gitmiştir. Resim 11. Farklı alanlarda tekerlekli sandalyelerdeki tasarımlar (7) Resim 12. Yarış tasarımları (3,8) Sporcular için el bisikleti (handbike) olarak tasarlanan Jetstream, Institute of İndustrial Design Tarafından 2009 yılında İyi Tasarım ödülü almış, aynı yıl dünyanın en önemli tasarım fuarlarından biri olan Tasarım Kore de sergilenmiştir (17). Resim 13. Jetstream handbike (9) BMX Bisikletten yola çıkılarak tasarlanmış HXC de tasarımcı Joven De La Vegaspor heryere kullanılabilir bir araç hedeflemiştir. HXC nin tasarımında hız, stabilite ve güvenlik için çözüm önerileri getirilmiştir. 116

Resim 14. HTX tekerlekli sadalye (3) TARTIŞMA Günümüzde engelli sporlarında sporcular farklı alanlarda, farklı fiziksel aktiviteler yapmak suretiyle yarışmaktadırlar. Örneğin; engelli bir koşucu için iyi tasarlanmış bir protez bacak önemlidir, basketbolcu için ise topu sürerken aynı zamanda kolay kontrol edebileceği ve rahat dönüşler yapabileceği bir tekerlekli sandalye vazgeçilmezdir. Bu aletlerin tasarımlarının vücudun bir uzvu gibi davranabilmesi ve rahatlık sağlaması beklenir. Ancak aynı zamanda sadece pratik işlevini yerine getiren fonksiyonel bir alet olmanın yanında kullanıcısını bilişsel anlamda kullanmaya davet eden estetik değerlere de sahip olmalıdır. Yeni teknolojiler ve geliştirilen malzemeler engelli sporlarında kullanılan araç ve protez tasarımlarında yeni boyutlar kazandırmıştır ve kazandırmaya devam edecektir. Yıllar önce koşmak engelli bir sporcu için çok zor iken, karbon fiber malzemesi tasarımla birleştiğinde ortaya çıkan flex-foot (diğer adı ile cheetah) sprinter protez bacağı, sprint koşucuları için hafif, esnek, engelli dezavantajını ortadan kaldıran bir tasarım olmuştur, öyle ki Güney Afrikalı koşucu Oscar Pistorius un bu ayakları kullanmasının ona adil olmayan bir avantaj sağladığı bile iddia edilmiştir. Yine karbon fiber ve titanyum teknolojisi ile tekerlekli sandalyeler artık daha hafif, sporcunun enerjisini daha az harcamasını sağlayan, tasarımı ile daha güvenli ergonomik yapılara doğru gitmektedir. Teknolojideki benzer gelişmeler, insan ayağına, kol ve eline ait doğal dönme hareketini sağlayan, daha kullanılabilir tasarımlar üretilmesini sağlayacak ve engelli sporu engelsizleşecektir. KAYNAKLAR 1. Butler S. L., Amputees who have helped transform our sport., Runners World, October 2008: 94-95. 2. Celbiş Ü., Tasarım Teorisi Ders Notları, MÜ, Güzel Sanalar Fakültesi, 2002. 3. Desmet, P. and Hekkert, P.,. Framework of Product Experience, International Journal of Design, 1, 2007:57-66. 4. Fields B., Bridging Usability and Aesthetic Design of Wheelchairs, http://www.stcsig.org/ usability/newsletter/0304- wheelchairs.html 5. Han, S.H., Kwahk, J.,Yun, M.H.,. Evaluation of Product Usability: Development and Validation of Usability Dimensions and Design Elements based on Emprical Models, in International Journal of Industrial Ergonomics, 26, 2001:477-488 6. Macdonald, A.,S., Developing an Qualitative Sense, in Human Factors in Consumer Products, Taylor & Francis, UK. 1998:175-191. 7. Murali L., Advances in Lower Extemity Prosthetics, IAPMR Conference, April 2001:35-38. 117

8. ISO 9241, International Organization for Standardisation, Usability 9.Öztrük P.,Endüstri Ürünleri Tasarımında Kullanılabilirlik Ölçütleri,Doktora Tezi, MSGSÜ,Endüstri Ürünleri Tasarımı Anabilim Dalı, 2008. 10. Smith, C.A., & Kirby, L.D., Toward delivering the promise of appraisel theory, in Appraisal processes in emotion,, Eds. Scherer,K.R., Schorr, A. & Johnson, T., Oxford University Pres, Oxford;2001:121-140 11. Tunalı, İ., Tasarım Felsefesine Giriş, Yapı Yayın, 2004: s.74 12. http://www.pelinks4u.org/articles/douglas1109.html. 13. http://www.wipo.int/wipo_magazine/en/2008/04/article_0002.html 14. http://www.coroflot.com/quakeroats/nike-prosthetic/2 15. http://medgadget.com/archives/2008/07/a_slamdunk_design_wheelchair.html 16. http://www.healthsearchonline.com/performance-sports-wheelchairs 17. http://www.trendhunter.com/trends/sport-bicycle-for-disabled#!/photos/62059/1 RESİMLER 1. http://www.powerchairsdirect.co.uk/information/wheelchair-history.html, 2. http://centralmn.finditnow.com/businesses/10623567-merwin-home-medical-st-cloud 3. www.google.com/imajes 4. OSSUR Flex-Foot katoloğu 5. http://www.coroflot.com/quakeroats/nike-prosthetic/2 6. http://medgadget.com/archives/2008/07/a_slamdunk_design_wheelchair.html 7. http://www.designboom.com 8. http://wapedia.mobi/en/wheelchair 9. http://www.trendhunter.com/trends/sport-bicycle-for-disabled#!/photos/62059/1 118

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Considerations Regarding the Perceptual Motor Activity of Children with Mental Disability Sabau ELENA 1, Gevat CECILIA 2, Niculescu GEORGETA 1, Bănică LOREDANA 1, Jianu ANCA 1 1Spiru Haret University, Faculty of Physical Education and Sport, Bucharest, Romania 2Ovidius University, Faculty of Physical Education and Sport Constanta, Romania Corresponding Author: S. Elena, e-mail: elenasabau20@yahoo.com ABSTRACT The study of perceptual-motor activity is mainly appreciated in the education of children with a normal intellect and also with those with mental disabilities, at any age. Taking into consideration the fact that mental disability is generally associated with motor disability, perceptual-motor training is applied to the formative strategy of the young generation. Finding children with mental disability is an approach which refers to observing some differences between these ones and the rest of the children and then guiding the found ones to specialists who give the diagnosis and the remedy. The purpose of this study is to notice the differences of perceptual-motor development between the children with mental disability and the other children, at school age during primary grades. The evaluation of the perceptual-motor development was achieved through a series of tests which examined the movement speed, the knowledge of the body image and the coordination (dynamic and static). The subjects of 7-9 years old were organized in three group categories: 19 students with mental disability (special school), 21 children (public school), 21 children (sportive school). The gathered data were statistically processed, analyzed and compared. The comparison of the studied groups shows some significant differences between the group of subjects from the special school (children with mental disabilities) and the other two groups of children. Some insignificant differences between groups are noticed regarding the knowledge of the body image. Key words: children, mental disability, perceptual motor activity, training INTRODUCTION Dealing with perceptual-motor activity aspects implies referring the human being to physical, motor and psychic unity. The psychic and motor functions represent essential elements of adjusting, which are rudimentary when they are born and then they evolve during childhood and develop at the beginning being in a close connection and then they go through more and more graded and different integrations (Horghidan, V. & Mitrache, G., 2000). Perceptual-motor activity regulates the individual behavior through motor and psychic elements in order to ensure a proper performance of the response acts. The perceptual-motor activity study reveals those aspects which allow the child to build his movement system through which he can act in any condition, based on his own decisions, spontaneity and quickness (Albu, C. & colleagues, 2006). At young students, the training of the perceptual-motor qualities, guided by well-established objectives, causes benefic effects within the biological and motor development (Pehoiu, C. & Savu, C., 2006). The children with mental disabilities, together with those with physical, emotional and learning disabilities represent children with special needs. According to Gallahue, D. (1993) mental disabilities results in below normal functioning in motor and intellectual development. The lack of motor development is due to problems with cognition and lack of activity. According to Teodorescu, S. & colleagues (2003), the motor activity of the mentally deficient children is caused by the level of physical development and the maturation state of the nervous system. According to the same source which quotes J. Benos in a certain way, the mentally deficient child is also a motor deficient one. Already in early childhood, children with mild intellectual disorders lag behind other children of their age, in the field of sensorial- motor development, development of speech, motor and cognition, which leads to inappropriate social contacts (Milisavljevic, M. J. & colleagues, 2010). Unfortunately, sometimes most parents sought inclusive sport involvement for their children with intellectual disabilities, but they soon gave up, due to rejection by staff and other participants (Tsai, E. H. L. & Fung, L., 2009). Another aspect which should be taken into account as a restrictive factor in the children with disabilities education is the material condition of the family. Raising a child with an intellectual disability can be challenging for any family, but conditions of poverty and limited resources may exacerbate these challenges. Links between poverty and disability are well established. Disability can be caused or made 119

worse by environmental and social conditions associated with poverty, and disability can create economic problems that place families in impoverished situations (Skinner, D. & Weisner, T. S., 2007). For the development of an efficient educational process at intellectually deficient children and to improve their integration in school and then in society we have to know some elements within their perceptual-motor development. The perceptual motor of children of 7-9 years old, an age which is the subject of our study, is overflowing, the ability of motor training is remarkable but the possibilities of fixing the movements are reduced (Dragnea, A. & Bota, A., 1999). MATERIAL The subjects were mild mentally deficient children (the most frequent form) and children with a normal intellect from Romanian schools. They were organized in three groups: (G SS) a group consisting of 19 subjects boys and girls, I graders at a special school, children of 7 and 9 years old, the mean age being 8,31 years old. The subjects practice physical exercises twice a week with a special teacher. (G Pe) - a group consisting of 21 subjects boys and girls, I graders at a public school, children of 7-8 years old, the mean age being 7,61 years old. The subjects participate at physical education classes twice a week, trained by a physical education teacher. (G Sp) a group consisting of 21 subjects boys and girls, I graders at a public school, children of 7-8 years old, the mean age being 7,80 years old. The subjects practice physical exercises (athletics) three times a week with a special teacher. We chose mixed groups because young students do not present significant differences of sex, size, weight, nervous, neuro-muscle and neuro-vegetative system development (Bota, C., 2000). METHODS Hypothesis: Establishing some aspects related to the perceptual-motor profile of the mild mentally deficient subjects, educated in special schools, in comparison with the perceptual-motor profile of subjects with a normal intellect, educated in public and sportive schools, it facilitates the identification of differences and the establishment of general and operational objectives regarding the improvement of the educational activity. Within our study we used the most common research methods such as: special literature, observing study, statistical and mathematical analysis of processing data. The examinations applied with the purpose of sketching the perceptual-motor profile of the subjects materialized in four variables which wanted: the movement speed through speed running 2x10m shuttle; the general-dynamic coordination through Matorin test (to the right and to the left); the static coordination static balance through maintaining the position of standing in one leg (the favourite leg), with the other knee bent at 90 ; the capacity of organizing the body scheme, Goodenough Harris test, adjusted to our study. Within the used quotation system, 13 points were granted, one point for each part of the body: head, neck, eyes, nose, mouth, ears, hands, legs, trunk. The drawing that represented their own person was taken into consideration. The statistical processing of the gathered data was achieved by one way Analize of Variance (ANOVA) and Post ANOVA Tukey HSD test. Within this analysis the mean of the ranks for each variable and the variability coefficient (Cv) were measured. This method reveals the significant differences which are highlighted in the studied groups. The results were estimated at significance level p<0.05. FINDINGS 1. The assessment of movement speed speed running 2x10m shuttle. The values of the basic statistical indexes regarding the three groups are different (Table 1). Thus, the group G Ss has a value of 8.03s in comparison with the group G Pe which achieved 6.14s and the group G Sp which has a mean of 5.71s. As for the homogeneity of the groups, the statistical index shows a value of 13.05% for the G Ss group and identical values, respectively 6,89/6,82 for the groups of children with a normal intellect. The variation analysis shows different values of Findex. The value of Fcritical is 3.17 at the significance level p<0.05. The value of Fcalculated of 65.57 is higher, which suggest the existence of some significant differences between the studied groups. From the post ANOVA analysis it results that the Fcritical value is 0.515. The comparison between groups relates to this value. By comparing G Ss and G Pe we notice that Fcalculated value is higher, respectively 1.82 and 2.31. 120

Table 1. 2x10m, One way ANOVA Groups Count Average Coefficient of variation (CV) G ss 19 5.71 13.05% G Pe 21 6.14 6.89% G Sp 21 8.03 6.82% Sourse of SS df MS F P-value F crit variation Between groups 59.671 2 29.836 65.574 p<0.05 3.17 Within groups 26.394 58 0.455 Total 86.065 60 Post ANOVA TUKEY HSD Test Groups F P-value F crit G ss vs G Pe 1.882 p<0.05 0.515 G ss vs G Sp 2.318 p<0.05 G Sp vs G Pe 0.436 p>0.05 2. The assessment of general- dynamic coordination, Matorin test (right). The values of the basic statistical indexes at the three groups are shown in Table 2. Thus, G Ss group has a mean value of 132 in comparison with G Pe group which achieved 231 and G Sp group which reached a mean of 285. As for the homogeneity of the groups, the statistical index reveals different values: 51.62% at G Ss group, 26.29% at G Pe group and 18.90% at the sportive group. The variation analysis presents different values of Findex. From ANOVA results, the Fcalculated value is 33.56 and it is higher than the Fcritical value (3.17) at the significance level p<0.05. This value suggests some significant differences between the studied groups. From post ANOVA test results that at p<0.05 the Fcalculated value is higher than the Fcritical one (45.47) for all the comparisons performed between groups. Table 2. Matorin test (right), One way ANOVA Groups Count Average Coefficient of variation (CV) G ss 19 132 51.62% G Pe 21 231 26.29% G Sp 21 285 18.90% Sourse of variation SS df MS F P-value F crit Between groups 252146 126073 33.563 p<0,05 3.17 Within groups 225381.4 60 3756.357 Total 477527.4 62 Post ANOVA TUKEY HSD Test Groups F P-value F crit G ss vs G Pe 99.143 p<0,05 45.473 G ss vs G Sp 152.71 p<0,05 G Sp vs G Pe 53.571 p<0,05 3. The assessment of general dynamic coordination, the Matorin test (left). The values, regarding the three groups are shown in Table 3. Thus, G Ss group has a mean value of 125 in comparison with G Pe group which achieved 227 and the G Sp group which reaches a mean of 259. As for the homogeneity of the groups, the statistical index shows: 50,18% for the G Ss group, 26.92% for the G Pe group and 18.93% for the sportive group. From the ANOVA test, the Fcalculated value is 28.80 and it is higher than the Fcritical value (3.17) at the significance level p<0.05. In the post ANOVA analysis we notice that at p<0.05 the Fcalculated value is higher than the Fcritical one (45.47) for the comparisons made between G Ss group and the two groups of children with a normal intellect. 121

Table 3. Matorin test (left), One way ANOVA Groups Count Average Coefficient of variation (CV) G ss 19 125.26 50.18% G Pe 21 227.14 26.92% G Sp 21 259.28 18.93% Sourse of SS df MS F P-value F crit variation Between group 192850.7 2 96425.34 28.803 p<0,05 3.17 Within groups 194166.5 58 3347.699 Total 387017.2 60 Post ANOVA TUKEY HSD Test Groups F P-value F crit G ss vs G Pe 101.88 p<0,05 45.473 G ss vs G Sp 134.023 p<0,05 G Sp vs G Pe 32.143 p>0,05 4. The assessment of static coordination static balance. The values of the basic statistical indexes, regarding the three groups, are shown in Table 4. Therefore, the G Ss group has a mean value of 7.42s in comparison with the G Pe group which achieved 22.85s and the G Sp group which reaches a mean of 71.38s. As for the homogeneity of the groups, the statistical index emphasizes different values, respectively: 55.80% for the G SS group, 68.19% for the G Pe group and 73.05% for the sportive group. The variation analysis presents different values of Findex. In the ANOVA results we observe that Fcalculated value is 18.29 and it is higher than the Fcritical value (3.17) at the significance level p<0.05. This value suggests the existence of some significant differences between the studied groups. In the post ANOVA test we notice that at p<0.05 the Fcalculated value (15.43) is lower than the Fcritical value (26.82) when we compare G Ss and G Pe and it is higher ( 63.96) when we compare G Ss and G Sp. Table 4. Balance, One way ANOVA Groups Count Average Coefficient of variation (CV) G ss 19 7.42 55.80% G Pe 21 22.85 68.19% G Sp 21 71.38 73.05% Sourse of SS df MS F P-value F crit variation Between groups 45339.16 2 22669.58 18.297 p<0,05 3.17 Within groups 71860.16 58 1238.968 Total 117199.3 60 Post ANOVA TUKEY HSD Test Groups F P-value F crit G ss vs G Pe 15.436 p>0,05 26.882 G ss vs G Sp 63.96 p<0,05 G Sp vs G Pe 48.524 p<0,05 5. The assessment of the capacity of organizing the body scheme. The values of the basic statistical indexes, regarding the three groups, are shown in Table 5. Therefore, the G Ss group has a mean value of 6.13 points in comparison with the G Pe group which achieved 8.81 points and the G Sp group which reaches a mean of 9.02 points. As for the homogeneity of the groups, the statistical index emphasizes different values, respectively: 64.77% for the G Ss group, 19.45% for the G Pe group and 17.12% for the sportive group. The variation analysis shows different values of Findex. In the ANOVA test, the Fcalculated value is 7.57 and it is higher than the Fcritical one (3.17) at the significance level p<0.05. This value suggests some significant differences between the studied groups. In the post ANOVA test we observe that at p<0.05 the Fcalculated value is higher than the Fcritical one (1.98) regarding the comparisons between the G Ss group and the two groups of children with a normal intellect. 122

Table 5. Body image, One way ANOVA Groups Count Average Coefficient of variation (CV) G ss 19 6.13 64.77% G Pe 21 8.81 19.45% G Sp 21 9.02 17.12% Sourse of variation SS df MS F P-value F crit Between groups 101.955 2 50.978 7.574 p<0,05 3.17 Within groups 390.397 58 6.731 Total 492.352 60 Post ANOVA TUKEY HSD Test Groups F P-value F crit G ss vs G Pe 2.678 p<0,05 1.981 G ss vs G Sp 2.892 p<0,05 G Sp vs G Pe 0.214 p>0,05 DISCUSSIONS The data obtained from these tests present some aspects which sketch the perceptual-motor potential of the children with a mild mental disability in comparison with those who develop normally. Speed is the ability to quickly perform motor actions and it is determined by the central factor (intra- and inter-muscle coordination) and by the peripherical factor (muscle or neuro-muscle). Speed is the ability to move from one point to another în shortest time possible and it is influenced by reaction time and movement time (Gallahue 1993). Slow motor activity of young children develops between 7-9 years old by improving action speed (Rata & Rata 2006). By noticing the results obtained by the subjects of our study, we observe that the best speed ability, expressed through a cyclic motor gesture (running) is shown at children who practise athletics and then at children who participate at physical education classes and the children with mental disability but who practise physical exercises are in the last place. According to Kohler 1977, Koinzer 1978, quoted by Bota (2000), at 7-9 years old, it is noticed a remarkable development of the movements frequency, development based on the mobility of main cortical processes which facilitate the physiological mecanisms involved in the development of speed. By comparatively analyzing the speed potential of all children we notice a mean homogenity at those with mild mental disability and a high homogenity at the groups of children from public and sportive schools. Furthermore, we see that between the group of children with disability and the other two groups there are significant differences regarding speed ability. On the other hand, between the groups of children who practise physical exercises in physical education classes and those from sportive schools (specialized in athletics) there are no significant differences. Coordination is the ability to integrate separate motor system with varying sensory modalities into efficient movement (Gallahue 1996). Gross motor coordination relates to the synchronous, rhythmical and propely sequenced use of total body. This includes movement like a jump, which carries the body through the air, from take off on both feet up to the landing on both feet. For J. Epstein (1982), coordination represents the association of the upper limbs and the lower limbs movements. This kind of association is essential for the development of the motor qualities represented by strength, speed, resistence and skill. Developmental coordination disorder is diagnosed when children do not develop normal motor coordination (coordination of movements involving the voluntary muscles). Children with mild intellectual disorders lag behind other children of their age, when it comes to sensorial -motor development, development of speech, motor and cognition, which leads to inappropriate social contacts (Tsai & Fung 2009). Awareness spatial demanded of children in any activities that means rotating the body around its own axis is very important, so that childern must have different ways to involve rotaring body around own axis. Therefore, regarding the general coordination, in dynamic conditions, assessed by the subjects trial to perform a detachment from the ground, with maximum rotation to the right and to the left and by analyzing the mean values of the performance at the Matorin test, we notice the following: children with disability succeed in performing a 180 rotation, the mean limit of rotation being slightly equal, respectively 132 to the right and 125 to the left. In comparison with their performance, the children from public schools overtake half of rotation to the right and to the left, and the mean interval being also slightly equal, respectively 231 to the right and 227 to the left. Athletic children do not succeed in performing a full rotation either, the mean value of the rotation reaching 285 to the right and 259 to the left. As for the dynamic coordination, the homogenity of the groups is different, meaning that in the groups of children with disability and in the groups of children from public schools there is a lack of homogenity and in the sportive group the homogenity is medium.the differences between groups 123

are clearly significant, between children with disability and children from public and sportive schools, regarding the dynamic coordination expressed through rotation to the right and also to the left. The study performed by Suta & Marinescu (2009) confirms the existence of some significant differences between the mentally deficient children from the special schools and the subjects from public schools. Coordination can be trained early, due to the biological background favourable to children with a normal development of the intellect and also to children with mild mental disability. At 7-9 years old, the plasticity of the cerebral cortex together with the excitation processes in comparison with the inhibition allow the development of coordination (Tudor 1999). Balance may be defined as the ability to maintain the equilibrium, in relation to the force of gravity in static posture or dynamic activity. Static balance is the ability to maintain a body position without moving through space. Balance is mediated to some degree by vestibular apparatus, but is influenced by complex interactions of visual and muscular system. A static balance activity may be defined as any stationary posture, upright or invert, in which the centre of gravity remains stationary and in the line of gravity and falls within the base of support. The essential factor in static balance is that the body remains in a stationary position a specified period of time. By analyzing the static coordination assessed through maintaining the position of standing in one leg, we notice that the mean value of the group of children with disability is the lowest, respectively three times lower in comparison with the subjects of public schools and ten times lower in comparison with the sportive subjects. As for balance, we observe a great dispersion of the individual values in all studied groups. The comparison performed between groups shows significant differences between pair groups, respectively the group of children with disability and the children from public and sportive schools. According to Siedentop, D. and colleagues (1984) children age 6 and under are unable to balance on one foot with their eyes closed. By age 7 they are able to maintain balance with their eyes closed. The performances of boys and girls are relatively the same, with younger girls outperforming younger boys. Around age 7-8 especially for boys, increases in performance slow down, but for both sexes, but around age 8-9 there is a period of increase in performance. Body image is the representation each individual has about his own body, representation which serves both as spatial, visual and postural mark and also as a part of self-image. In fact, an individual reacts depending on the momentary needs, through his body scheme (Allard 1990). Body image builds gradually, beginning in the first months of life and reaches maturation around 12 years old at children with a normal development, as a result of the ratios between the maturation of the nervous system and the integration of information and feelings derived from body experiences. The body image improves also after 12 years old. The analysis of graphical representations afferent to the body image shows different medium values in the studied groups. On analyzing the drawings of the examined children we can assess the level of perceptual and motor processes development of children. The lowest mean value can be noticed at children with mental disabilities where half of the main elements of the body image were observed. These elements are represented in dysfunctional ratios and the left right symmetries are rarely present. A study performed by Sora Lungu (1994) shows higher scores, with a mean value of 7.74 points for I grade children with mental disabilities in comparison with 6.13 points in the present study. Children with a normal intellect from the sportive group perceived more body elements but we do not observe a full representation of the body image at them. Their graphical representations consist of many bi-dimensional elements and of some trials of representing the active postures of the body. Children with a normal intellect, from the public schools, have more static body representations and they distinguish themselves through giving a higher attention to their self image. We can notice a lack of homogeneity at the group of children with disability and medium homogeneity at the groups of children with a normal intellect. A significant difference is observed by comparing the group of children with mental disability and the sportive group and an insignificant difference is observed at the group of children with disability and the group from the public schools. CONCLUSIONS Children of 7-9 years old with and without mental disability are trained in special and public institutions. There are significant differences at the perceptual-motor activity level regarding the examined variables between children with mild mental disabilities and those with a normal intellect. The speed of movement of children with mental disability is obviously inferior to the one specific to children with a normal intellect at the studied age. Children s speed of movement may be improved by running and playing in open spaces. 124

The dynamic coordination capacity depends on the physiological support of the cortex which influences both the level of demonstration and the evolution perspective. Children with and without intellectual disabilities should be attracted through different means in order to activate the dynamic coordination. The ability of the children with mental disability to maintain a static balance is low in comaprison with the subjects with a normal inytellect but both categories can be challenged because this is the age when this skill is developing. The body image as a structural element of perceptual-motor activity is not enough structured and divided into elements at all categories of subjects. The representations are simple and the graphic quality expresses a rough motor activity without precision and coordination. The capacity of organizing the body image evolves in comparison with the intellectual level, age and school level. Obvious perceptual-motor deficiencies can be seen at children with mental disability in comparison with normal intellect children. For both categories of children but especially for those with mental disabilities we suggest a higher challenge on the perceptual-motor level and their insertion in educational activities together with the children with a normal intellect. REFERENCES 1. Albu, C., Albu, A., Vlad, T., & Iacob, I., (2006). Psihomotricitatea: metodologia educăriişireeducării psihomotrice. Iasi: Editura Institutul European, pp 10. 2. Allard, C., (1990). Psychotherapie et image du corps chez l'enfant. Paris: Éd. Mason, pp. 7. 3. Bota, C. (2000). Erofiziologie. Bucuresti: Editura Globus, pp. 280, 342. 4. Dragnea, A., & Bota, A. (1999). Teoria activităților motrice. Bucuresti: Editura Didactică şi Pedagogică, pp. 137. 5. Epstein, J., & Radiguet, C. (1982). L'explorateur du nourrisson Plaisir du jeu. Découverte du monde. Paris: Éditions Universitaires, pp. 39. 6. Gallahue, D. (1993). Developmental Physical Education for Today s Children. Dubuque: Brown&Benchmark Publishers, pp. 102-106. 7. Horghidan, V., & Mitrache, G. (2000). Psihologie normală şi patologică. Bucuresti: Note de curs. ANEFS, pp. 140-142. 8. Milisavljevic, M. J., Zdravkovic, A. D., & Petrovic, D. M. (2010). The socially acceptable behavioural patterns in children with intellectual disabilities. In: Procedia - Social and Behavioral Sciences, 5, pp. 37-40. 9. Pehoiu, C., & Savu, C. (2006). The attainment of cognitive, affective and psychomtor objectives with students aged between 6/7 and 14/15. In: Palestica Mileniul III Civilizație şi Sport, Anul VII, Nr. 4 (26), 289-297, pp. 51-63. 10. Rață G., & Rață, B. C. (2006). Aptitudinile în activitatea motrică. Bacău: Editura EduSoft, pp. 150. 11. Siedentop, D., Herkowits, J. & Rink, J. (1984). Elementary Physical Education Methods. New Jersey: Prentice-Hall, Inc. Englewood Cliffs, pp. 81-93. 12. Skinner, D., & Weisner, T. S. (2007). Sociocultural studies of families of Children with intellectual disabilities. In: Mental Retardation and Developmental Disabilities Research Reviews 13, p. 302-312. 13. Sora-Lungu, N. (1994). Aspecte ale motricității copilului handicapat mintal schema corporală. Bucuresti: În: Revista de educatie speciala, Nr. 1-2, pp. 5-14. 14. Şuta, V., & Marinescu, G. (2009). Potențialul biomotric al băieților cu deficiență mintală severă, comparativ cu cel al băieților şcolarizați în cadrul învățământului de masă. În: Palestica Mileniul III Civilizație şi Sport, Anul X, Nr. 3 (37), pp. 289-297 15. Teodorescu, S., Bota, A., & Stănescu, M. (2003). Educație fizică şi sport adaptat. Bucuresti: Editura SemnE, pp. 143-165. 16. Tsai, E. H. L., & Fung, L. (2009). Parents Experiences and Decisions on Inclusive Sport Participation of Their Children with Intellectual Disabilities. In: Human Kinetics Journal - Adapted Physical Activities Quarterly, Vol. 26 (2). 17. Tudor, V. (1999). Capacitățile condiționale, coordinative şi intermediare. Bucureşti:Editura RAI, pp. 136 125

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Öğretilebilir Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Derslerini Yürüten Öğretmenlerin Karşılaştıkları Problemler ve Çözüm Önerileri Özer YILDIZ 1, Mehtap YILDIZ 2, M. Çağrı ÇETİN 3, Serdar USLU 4 1 Bartın Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Bartın, Türkiye (E-mail: oyildiz@gmail.com) 2 Kırıkkale Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Kırıkkale, Türkiye 3 Mustafa Kemal Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Hatay, Türkiye 4 Batıkent Eğitim ve Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi, Ankara, Türkiye ÖZET Bu araştırma, öğretilebilir zihin engelliler okullarında beden eğitimi derslerini yürüten öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri ve çözüm önerilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden standartlaştırılmış açık uçlu görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve açık uçlu 5 sorudan oluşan görüşme formu yardımıyla toplanmıştır. Araştırma grubunu Ankara (n=10), Kırıkkale (n=4), Kastamonu (n=7) ve Hatay (n=13) illerindeki Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezlerinde zihin engelli sınıf öğretmeni (n=19) ve sınıf öğretmeni (n=15) olarak görev yapan toplam 34 öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada toplanan veriler, içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları, okullarda spor salonu ve araç-gereç eksikliği olduğunu; bu derse giren öğretmenlerin hizmet içi eğitim kursları ile geliştirilmesinin; zihin engelli öğrencilerin özelliklerine uygun beden eğitimi dersi öğretim programı hazırlanmasının; öğrencilerle grup olarak değil birebir çalışılmasının ve okullarda fizik tedavi uzmanlarının görevlendirilmesinin gerekli olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Öğretilebilir zihin engelli, beden eğitimi dersi, problem Physical Education Courses Carrying Out Teachers Problems Encounter and Solution Offers In Teachable Mental Disabled Schools ABSTRACT This research was made to purpose of determinate physical education courses carrying out teachers problems encounter and solution offers in teachable mental disabled schools. Standardized open-ended interview method was used in qualitative research patterns. The data developed by the researchers and were collected through open-ended interview form consisting of 5 questions. Research group was consisted of total 34 teachers on duty the provinces of Ankara (n=10), Kırıkkale (n=4), Hatay (n=13) and Kastamonu (n=7) Education Practice School and Job Training Centers as a mental disabled classroom teacher (n=19) and classroom teacher (n=15). The data collected in this research was evaluated content analysis method. The research results has been displayed becoming lack of gymnasium and equipment in schools; teachers who are attending this course should be developed with in-service training; physical education curriculum should be prepared suitable for teachable mental disabled students characteristics, not as a group it should be worked with students one to one and physical therapists should be appointed in schools. Key Words: Teachable mental disabled, physical education courses, problem GİRİŞ Engelli olmayan çocukların normal büyüme ve gelişimlerini sürdürmek için günlük oyun aktivitelerine katılarak yeterli fiziksel aktivite gereksinimlerini karşıladıkları, ancak engelli çocukların, yeterli düzeyde fiziksel aktivite yapamadıkları bilinmektedir. Birçok engelli çocuğun büyümesinin duraklamasına neden olarak da yetersiz fiziksel aktivitelere katılmaları gösterilebilmektedir (7). Engelli çocukların fiziksel aktivitelere katılarak fiziksel eksikliklerini ya da zayıflıklarını önemli ölçüde giderme olanakları vardır (4). Fiziksel aktivite, fiziksel ve ruhsal yapıya sağladığı destek yanında disiplin, güven, rekabet ve arkadaşlık hislerini uyandırarak çocuğa sosyal rolünü de kazandırır. Engelli çocuk için bu sosyal rolün evrensel dili beden eğitimi ve spor aktiviteleridir (1). Öğretilebilir zihin engelliler yetişkinlik çağına ulaştıklarında, sosyal uyum becerilerine ilişkin olarak ev, yatılı okul ya da korumalı iş yerlerinde çalışarak üretime ve kendi geçimlerine katkıda bulunabilirler. Ancak yine de aile ve iş yaşamlarında, çeşitli derecelerde başkalarının yardımına bağımlılık gösterirler. Bu yönüyle özel eğitim programları dışa bağımlılıklarını mümkün olduğunca en aza indirmek için planlanmalıdır (2). 126

Beden Eğitimi dersi her bireyin olduğu gibi öğretilebilir zihin engellilerin yaşamlarında da çok önemli bir yere sahiptir. Beden Eğitimi dersine başlamadan önce ailelerle iş birliğine gidilerek öğrencilerin genel bir sağlık kontrolünden geçirilmesi sağlanmalı, spor yapmalarının sakıncalı olup olmadığı tespit edilmeli ve öğrencilerin fiziksel yapısı ile spora uygunlukları bir fizyoterapist tarafından saptanmalıdır. Bunların sonucunda öğrencilerin beden gücü, yapısı, ilgi ve gereksinimlerine uygun olarak Beden Eğitimi dersi plânlanmalıdır. Bu dersle ilgili programda yer alan amaçlar öğrencilerin gelişim özelliklerine ve gereksinimlerine göre daha alt basamaklara ayrılmalı ve gerektiğinde yeni amaç ve kazanımlar oluşturulmalıdır (6). Zihin engelli çocuklar büyük ve küçük kas gruplarının kullanılması ve geliştirilmesi için gerekli olan fiziksel aktivite fırsatlarını, çeşitli nedenlere bağlı olarak bulamazlar. Oysa okul öncesi dönemden itibaren katılabilecekleri fiziksel aktiviteler yoluyla gelişimsel özelliklerine çok büyük katkılarda bulunulabilir. Okul çağı ile birlikte fiziksel aktivite fırsatlarını yakalayabilecekleri en iyi ortam beden eğitimi dersleridir. Bu nedenle, zihin engelli çocukların gelişiminde önemi büyük olan beden eğitimi derslerinde karşılaşılan problemlerin ve bu problemlerin çözümü için nelerin yapılabileceğinin belirlenmesi önemlidir. Bu araştırmanın temel amacı, öğretmen görüşlerine dayanılarak, öğretilebilir zihin engelliler okullarında beden eğitimi derslerini yürüten öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri ve çözüm önerilerini belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda, öğretmenlerle standartlaştırılmış açık uçlu sorular yoluyla görüşmeler yapılarak karşılaştıkları problemler ve çözüm önerileri belirlenmeye çalışılmıştır. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırmanın Modeli Karakteristik özellikleri gereğince nitel araştırmalar, eğitsel problemlere farklı bakış açıları ile farklı çözümler getirmekte, eğitim araştırmacılarına problemin sadece niceliksel yönlerinin görüldüğü pencereden değil de, alternatif olarak niteliklerinde görüldüğü pencereden görme fırsatını vermektedirler (3). Nitel araştırmalarda en sık kullanılan veri toplama yöntemi görüşmedir (11). Çünkü bu yöntemin en belirleyici özelliği, görüşülen kişilerin bakış açılarını ortaya çıkarmaya yaraması ve daha derin bilgi edinme esasına dayanmasıdır (5). Ayrıca görüşme yöntemi, insanların gerçekliğe ilişkin algılarına, anlamlarına, tanımlarına ve gerçeği inşa edişlerine vakıf olmanın iyi bir yolu ve aynı zamanda başkalarını anlamak için kullanılan en güçlü yöntemlerden biridir (8). Araştırmada nitel araştırma desenlerinden standartlaştırılmış açık uçlu görüşme yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem, bazı insanlardan daha yoğun ve çok, bazı insanlardan ise daha az ve sistematik ve yüzeysel bilgi edinilmesine yol açabilecek olan görüşmeci yanlılığını veya öznelliğini azaltır. Bu yönüyle, bir araştırmada birden fazla görüşmecinin kullanılacağı durumlarda etkili bir biçimde kullanılabilir. Cevaplarda görüşmecilerin becerileri, yanlılıkları veya öznelliklerinden kaynaklanabilecek farklılıkları da azaltır. Duruma göre anlık tavır ve esneklik önemli ölçüde sınırlanırken, aynı soruların sistematik bir sıra içinde bütün deneklere aynı şekilde sorulması yoluyla görüşmeci etkisini ve öznel yargılarını en aza indirdiği için, bu yöntem yoluyla elde edilen verilerin karşılaştırılması ve analizi daha kolaydır (11). Nitel verileri toplamak amacıyla hazırlanan görüşme formunda standartlaştırılmış açık uçlu 5 soru yer almıştır. Her bir soruda hem problemin hem de çözüm önerisinin ne olduğu birlikte sorulmuştur. Araştırma Grubu Araştırma grubunu Ankara (n=10), Kırıkkale (n=4), Kastamonu (n=7) ve Hatay (n=13) illerindeki Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezlerinde zihin engelli sınıf öğretmeni (n=19) ve sınıf öğretmeni (n=15) olarak görev yapan toplam 34 öğretmen oluşturmuştur. Araştırmaya katılan 34 öğretmenin 20 si kadın, 14 ü erkektir. Mesleki kıdemleri 2 yıl ile 32 yıl arasında değişmektedir. Mezun oldukları bölümlere bakıldığında ise 19 u zihin engelliler öğretmenliği, 11 i sınıf öğretmenliği, 1 i fizik mühendisliği, 1 i hemşirelik yüksekokulu, 1 i Almanca öğretmenliği, 1 i program geliştirme mezunu sınıf öğretmenlerinden oluşmaktadır. Veri Toplama Aracı Araştırmanın verileri, araştırmacılar tarafından geliştirilen görüşme formu yardımıyla toplanmıştır. Görüşme formu, araştırmanın alt problemleri ve uzman görüşleri dikkate alınarak oluşturulmuştur. Görüşme formunun hazırlanmasında; kolay anlaşılabilecek sorular yazma, odaklı (spesifik) sorular hazırlama, açık uçlu sorular sorma, yönlendirmekten kaçınma, çok boyutlu soru sormaktan kaçınma, farklı türden sorular yazma, soruları mantıklı bir biçimde düzenleme, soruları geliştirme gibi ilkeler dikkate alınmıştır. Görüşme sonrasında nitel veri setine ulaşmak ve bütünü görmek amacıyla tüm veriler bir araya getirilmiştir. Görüşmeye dâhil edilen 34 sınıf öğretmeni, veri setinde SÖ1, SÖ2, SÖ3 şeklinde kodlanarak verilmiştir. 127

Araştırmanın Geçerliği ve Güvenirliği Araştırmanın nitel alt problemleri analiz edilmiş ve bu alt problemlerin cevaplanabilmesi için ne tür verilere ihtiyaç olabileceği değerlendirilmiştir. Görüşmede yöneltilecek sorular, görüşülecek bireylerin kolayca anlayabilmesi için açık ve belirgin bir biçimde ifade edilmiş, genel ve soyut sorular olmamasına dikkat edilmiş, kısa cevaplara neden olabilecek soru türlerinden oluşmamasına özen gösterilmiş ve yedi maddeden oluşan soru havuzu oluşturulmuştur. Görüşme formu alanında uzman öğretim elemanlarının görüş ve değerlendirmelerine sunulmuş, uygulanacağı örnekleme benzer üç sınıf öğretmeni ile görüşme yapılarak tepkileri alınmıştır. Yapılan deneme sonunda, görüşme formunun işler olduğu görülmüş ve belirlenen sorulardan araştırmanın amacına hizmet eden en iyi beş soru seçilmiştir. Görüşme yönteminin temel boyutları olan görüşme formunun hazırlanması ve test edilmesinden sonra, görüşmeler ayarlanmış, hazırlıklar yapılmış ve görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bunların her biri, dikkatle üzerinde durulması gereken, geçerli ve güvenilir veri toplamada oldukça önemli yeri olan aşamalardır (11). Araştırmacının araştırma alanına olan yakınlığı, görüşmeler yoluyla ayrıntılı ve derinlemesine bilgi toplaması, toplanan verileri ayrıntılı olarak rapor etmesi ve görüşülen bireylerden doğrudan alıntılara yer vermesi nitel araştırmada geçerliğin önemli ölçütleri arasında yer almaktadır (11). Ayrıca araştırmanın geçerliğinin sağlanması için çeşitleme stratejisi kullanılmıştır. Araştırma grubu çeşitliliğine gidilmesinin, aynı zamanda araştırmanın kapsam geçerliğini arttırdığı söylenebilir. Miles ve Huberman a göre, içerik analizi yönteminin güvenirliği özellikle kodlama işlemine bağlıdır. Temaların belirlenmesi ve açık seçik olarak tanımlanması en önemli aşamadır. Temaların yorumlanmalarının araştırmacıdan araştırmacıya ya da iki farklı zamanda değişmemesi, nesnelliğin bir şartı olan güvenirliği sağlar. Belgenin değişik araştırmacılara verilerek hesaplanan güvenirlik katsayısı aynı belgenin iki farklı zamanda aynı kişilere verilmesinden daha iyi sonuç verir. Bunun nedeni, araştırmacılar arasındaki güvenirlik katsayısı yüksek olduğunda, zaman açısından güvenirlik katsayısının da yüksek olmasıdır (9). Bu nedenle, toplanan veriler üç ayrı uzmana verilmiş ve her birinden elde edilen sonuçlar arasındaki korelasyon hesaplanmıştır. Bunun yanında, yine araştırmanın güvenirliğinin sağlanması için, görüşmeler yoluyla elde edilen veri seti dört araştırmacı tarafından da incelenmiş ve benzer kodlamalara ulaşıldığı görülmüştür. Verilerin Analizi Nitel veri setine ulaşıldıktan sonra veri çözümleme sürecine başlanmıştır. Veriler, nitel araştırmanın içerik analizi yöntemiyle dört aşamada değerlendirilmiştir: 1.Verilerin kodlanması, 2. Temaların bulunması, 3. Verilerin kodlara ve temalara göre düzenlenmesi ve tanımlanması, 4. Bulguların yorumlanması. İçerik analizinde, birbirine benzeyen veriler belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirilerek yorumlanmıştır. BULGULAR Araştırmanın bu bölümünde nitel verilerin analiz sonuçlarına dayalı bulgulara yer verilmiştir. Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 1 de verilmiştir. Tablo 1. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Okulların kaynak, araç-gereç ve malzeme açısından yetersiz olması 14 36,9 Spor salonu olmaması ya da salonun donanımsız olması 9 23,7 Millî Eğitim Bakanlığı nın beden eğitimi dersine yeterince önem vermemesi 1 2,6 Bu tür okullarda yeterince beden eğitimi öğretmeninin olmaması 4 10,5 Millî Eğitim Bakanlığı kaynaklı bir problem olmaması 5 13,2 Branş öğretmeni olarak atanan öğretmenlerin engelli eğitimine ilişkin yeterli donanımı olmaması 1 2,6 Zihin engelli beden eğitimi dersi öğretim programının çocukların gelişimine katkı sağlamaması 4 10,5 Toplam 38 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerinde en sık ifade ettikleri durum, okulların kaynak, araç-gereç ve malzeme 128

açısından yetersiz olması, ikinci sıklıkta ifade ettikleri durum, spor salonunun olmaması ya da salonun donanımsızlığı olarak belirlenmiştir. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Bakanlıktan kaynaklanan sorun kaynak konusunda ve araç-gereç bakımından okulların yetersizliği. Aynı zamanda okul düzenlemesinde sadece boş bir spor salonu temin edip bunun dışında içinin donanımsız bırakılması bir problemdir. (SÖ1). Millî Eğitim Bakanlığı beden, resim, müzik gibi derslere önem vermiyor. Yeterli araç-gereç sağlayamaması, spor salonlarının birçok okulda az olması varsa bile gerekli donanımın olmaması bunun tezahürü. (SÖ8). Eğitimin en verimli olduğunu düşündüğüm kış aylarında kapalı spor salonu veya spor sınıfı olmadığı için ders verimsiz geçiyor. Spor dersi materyali yok. Top, minder, ip, step tahtası, plates topu gibi araçlarla ilerleme sağlanacağı kanaatindeyim. (SÖ20). En büyük sorunumuz gerekli ortam ve araç-gereç. İlgili kanun ve yönetmeliklerde bu gibi şeyler, bakanlık tarafından karşılanır denmesine rağmen, halen imkânsızlıklar içinde bu dersi yürütmeye çalışıyoruz. (SÖ26). Bunun yanında, sınıf öğretmenlerinin üçüncü ve dördüncü sıklıkta ifade ettikleri durumlar, bu tür okullarda yeterince beden eğitimi öğretmeninin olmadığını ve zihin engelli beden eğitimi dersi öğretim programının çocukların gelişimine katkı sağlamadığını belirtmeleri olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Özel eğitim okullarına beden eğitimi dersi branş öğretmeni verilmemekte. Verilen öğretmenlerde engellilerin eğitimi ile ilgili yeterli eğitimi almamış olmakta. (SÖ23). Beden eğitimi dersi müfredatının çok uygun ve günlük hayat için faydalı olduğunu düşünmüyorum. Daha ziyade fiziksel gelişimleri için faydalı amaçlar alınmasının doğru olduğu kanaatindeyim. (SÖ25). Eğitim uygulama okulları ve iş eğitim merkezleri için basamaklandırılmış, amaç ve davranışın açıkça belirtildiği, engelli seviyesine uygun programın yazılıp gönderilmemesi, çerçevesinin tam çizilmemesi problemdir. (SÖ32). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerilerine ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 2 de verilmiştir. Tablo 2. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere Çözüm Önerilerine İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Yeterli araç-gereç ve malzeme sağlamalı 16 30,2 Engelliler için beden eğitimi oyun ve egzersizlerinin bulunduğu bir kitap hazırlamalı 1 1,9 Engelliler beden eğitimi dersini yürütecek öğretmenleri özel olarak yetiştirmeli 1 1,9 Beden eğitimi derslerini yürütecek yeterli sayıda branş öğretmeni atamalı 4 7,5 Her okula bir spor salonu yapmalı 12 22,6 Bu ders engelliler konusunda eğitilen beden eğitimi öğretmenleri tarafından verilmeli 4 7,5 Beden eğitimi derslerini yürüten öğretmenlere yardımcılar sağlamalı 2 3,8 Engelli öğrencilerin gelişimsel özelliklerini dikkate alarak uygulanabilir bir beden eğitimi dersi öğretim programı hazırlamalı 7 13,2 Bakanlık bize ne yapıyorsunuz diye sormadan önce, ne eksiğiniz var diye sormalı 1 1,9 Beden eğitimi dersini yürüten öğretmenlere hizmet içi eğitim kursları düzenlemeli 2 3,8 Beden eğitimi ders saatlerini arttırarak öğrencilerin bu derste daha fazla vakit geçirmelerini sağlamalı 1 1,9 Yönetici ve öğretmenleri eğiterek çocuklara sportif faaliyetler organize etmeli 2 3,8 Toplam 53 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerisi olarak en sık ifade ettikleri durum, okullara yeterli araç-gereç ve malzemenin sağlanması, ikinci sıklıkta ifade ettikleri durum, her okula bir spor salonunun yapılması olarak belirlenmiştir. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Çalıştığım okulda spor salonu yoktur. Yapılması gerekir. Spor salonu olsa havaların soğuk ve yağışlı olduğu günlerde dersin daha faydalı olacağına inanıyorum. (SÖ19). Gerek ilköğretim okullarında gerekse eğitim uygulama okullarında spor salonlarının bulunmasını ve engellilere kazandırılacak bedensel davranışlar için amaçlara uygun materyallerin Bakanlıkça teminini istiyoruz. (SÖ22). Bunun yanında, sınıf öğretmenlerinin üçüncü sıklıkta ifade etikleri durum, engelli öğrencilerin gelişimsel özelliklerini dikkate alarak uygulanabilir bir beden eğitimi dersi öğretim programının hazırlanması gerektiği olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumu şu cümlelerle ifade etmişlerdir: 129

Beden eğitimi dersi müfredatının çok uygun ve günlük hayat için faydalı olduğunu düşünmüyorum. Daha ziyade fiziksel gelişimleri için faydalı amaçlar alınmasının doğru olduğu kanaatindeyim. (SÖ25). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 3 te verilmiştir. Tablo 3. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Okul İdaresinden Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Okul idaresinden kaynaklanan bir problem olmaması 23 65,7 Spor salonu, araç-gereç ve malzemelerin yetersiz olması 6 17,1 Okula ayrılan ödenekten beden eğitimi dersi için pay ayrılmaması 1 2,9 Beden eğitimi dersine yönelik bakış açısının olumsuz olması 4 11,4 Beden eğitimi ders saatlerinde diğer sınıfların yetersiz olan spor salonuna gelmesi 1 2,9 Toplam 35 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerinde en sık ifade ettikleri durum, okul idaresinden kaynaklı bir problem olmadığını belirtmeleri olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumu şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Okul idareleri genellikle mevcut imkânları en iyi şekilde sunuyor. Bu sorunların idareyle çözülmesi mümkün değil. (SÖ24). Okul idaresi ile ilgili problem yaşanmamaktadır. Mevcut imkânsızlıklar okul idaresini de çaresiz bırakmaktadır. (SÖ27). Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerinde ikinci sıklıkta ifade ettikleri durum, spor salonu, araç-gereç ve malzemelerin yetersiz olduğunu belirtmeleri olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumu şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Okulda gerekli araç-gereç bulunmadığı gibi spor salonu bile bulunmamaktadır. Sınıfta veya havalar güzel ise okul bahçesinde uygulamaya çalışmaktayız. (SÖ11). Okullarda spor salonu yok. Fazlasıyla malzeme eksikliği var. Bunu karşılamakta okul idaresine bırakıldığında malzemelerin zamanında ve istenilen kalitede alınması zorlaşıyor. (SÖ23). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerilerine ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 4 te verilmiştir. Tablo 4. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Okul İdaresinden Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere Çözüm Önerilerine İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Beden eğitimi öğretmeninin verimli ders işleyebilmesi için Millî Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içerisinde olmalı 1 6,7 Spor salonlarına gereken önemi vererek fiziki koşulları düzeltmeli 1 6,7 Sportif yarışmalar için öğretmenlere her türlü desteği vermeli 1 6,7 Spor salonunun yapılması için ilgili makamlara teklif götürmeli 1 6,7 Spor salonu, araç-gereç ve malzeme eksikliğini gidermeli 6 40 Beden eğitimi dersine yönelik olumsuz bakış açısı değişmeli 4 26,5 Belediyelerle, gönüllü kuruluşlarla, hayırseverlerle işbirliği yapmalı 1 6,7 Toplam 15 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerisi olarak en sık ifade ettikleri durum, spor salonu, araç-gereç malzeme eksikliğinin giderilmesi olarak belirlenirken, ikinci sıklıkta ifade ettikleri durum, beden eğitimi dersine yönelik olumsuz bakış açısının değişmesi olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumu şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Spor salonu ve materyal eksikliği giderilmeli. (SÖ20). Okullarda spor salonu ve fazlasıyla malzeme eksikliği var. Bunu karşılamakta okul idaresine bırakıldığında malzemelerin zamanında ve istenilen kalitede alınması zorlaşıyor, spor salonu ise imkânsızlaşıyor. Ancak bu sorunları okul idaresinin önderliğinde Millî Eğitim Bakanlığı ile koordineli çözmesini 130

bekliyoruz. (SÖ23). Okul idarecilerinin beden eğitimi dersine karşı olumsuz bakış açısı değişmeli. Özellikle bu dersin engellilerin fiziksel ve sosyal gelişimleri bakımından önemi kavranmalı ve buna göre öğretmenler desteklenmeli. (SÖ31). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde öğretmenlerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 5 te verilmiştir. Tablo 5. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Öğretmenlerden Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Beden eğitimi dersinin önemli görülmeyerek ya üstünkörü işlenmesi ya da hiç yapılmaması 8 23,6 Öğretmenlerden kaynaklanan bir problem olmaması 14 41,2 Engelli okullarında beden eğitimi öğretmenlerinin sayısının az olması 1 2,9 Beden eğitimi ile ilgili bilgi ve becerilerinin yetersiz olması 9 26,5 Engelli okullarında görev yapan beden eğitimi öğretmenlerinin bu konuda yeterince bilgi ve beceriye sahip olmaması 1 2,9 Bayan öğretmenlerin beden eğitimi dersi etkinliklerini yaptıramaması 1 2,9 Toplam 34 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde kendilerinden kaynaklı karşılaştıkları problemler hakkındaki düşüncelerinde en sık ifade ettikleri durum, öğretmenlerden kaynaklı bir problem olmadığını belirtmeleri olmuştur. Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde kendilerinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerinde ikinci ve üçüncü olarak sık ifade ettikleri durumlar, beden eğitimi ile ilgili bilgi ve becerilerinin yetersiz olduğunu ve beden eğitimi dersinin önemli görülmeyerek ya gelişigüzel işlendiğini ya da hiç işlenmediğini belirtmeleri olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Öğretmen olarak beden eğitimi ile ilgili yeterli birikime sahip değiliz. (SÖ20). Çoğunlukla bu ders ya es geçiliyor, ya üstünkörü işleniyor ya da hiç yapılmıyor. (SÖ23). Öğretmen sadece dersi geçirmek için var. Değişik hiçbir şey çalışmıyor. Çocuklar normalde de topa vurabiliyor fakat birlikte oynayamıyorlar. Öğretmenden beklediğim aldığı parayı hak etmesi. Zamanı doldurmak için derse girmesi değil. En azından sınıfın iyilerine birkaç şey öğretebilir. Bu çocuklarla o çalışılmaz, şunu yapamaz, bunu yapamaz dememesi. (SÖ29). Öğretmenlerin beden eğitimi dersleri haricinde keyfi ders programları uygulaması ve akabinde beden eğitimi derslerinin işleyişine engel teşkil etmesi. Daha insani duygularla empati kurarak mesleklerini gerektiği gibi uygulamaları gerekiyor. (SÖ34). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde öğretmenlerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerilerine ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 6 da verilmiştir. Tablo 6. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Öğretmenlerden Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere Çözüm Önerilerine İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Öğretmenler beden eğitimi dersinin engellilerin gelişimi açısından önemi hakkında bilgilendirilmeli 1 5 Bu derse beden eğitimi öğretmenleri girmeli 2 10 Öğretmenlerin hizmet içi eğitim kursları yoluyla bu derse yönelik bilgi ve becerileri geliştirilmeli 8 40 Beden eğitimi öğretmenlerinin engelliler beden eğitimi dersine yönelik bilgi ve becerileri geliştirilmeli 2 10 Öğretmenler birbirlerine destek olarak işbirliği içerisinde çalışmalı 2 10 Derse giriş ve çıkışlarda zamanlama daha iyi yapılarak öğrenciler başıboş bırakılmamalı 1 5 Engelli öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerini belirleyecek çalışmalar yapılmalı 1 5 Bu ders beden eğitimi öğretmenlerine bırakılmalı ve sınıf öğretmeni ile birlikte ders işlenmeli 1 5 Öğretmenler engellilerin bir şeyler başarabileceğine inanarak işini severek yapmalı 1 5 Bu dersin amacına ulaşması için Bakanlık veya okul idaresinin yaptırımı olmalı 1 5 Toplam 20 100 131

Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde öğretmenlerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerisi olarak en sık ifade ettikleri durum, öğretmenlerin hizmet içi eğitim kursları yoluyla bu derse yönelik bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumu şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Öğretmenler beden eğitimi ile ilgili hizmet içi eğitim kurslarına alınabilir ve bu derse yönelik bilgi ve becerileri zenginleştirilebilir. (SÖ3). Biz öğretmenler engelliler beden eğitimi dersini yapmak için eğitim almalıyız ya da bu ders için branş öğretmeni olmalıdır. (SÖ9). Düzenlenecek hizmet içi eğitim kurslarıyla öğretmenlerin bilgileri arttırılabilir. Drama etkinlikleri, çalıştay uygulamaları ile yaşantı zenginliği sağlanabilir. Öğretmenlerin katılımları sağlanabilir. (SÖ12). Öğretmenlerin bu konuda çok hizmet içi eğitim almaları gerekir. Engellilerle çalışmak çok karmaşık ve zor bir süreç. Engellilerle beden eğitimi dersi yapmak çok daha karmaşık ve zor bir süreç. (SÖ24). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde öğrencilerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 7 de verilmiştir. Tablo 7. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Öğrencilerden Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Öğrencilerden kaynaklanan bir problem olmaması 2 4,5 Davranış problemlerinin olması 2 4,5 Bazı öğrencilerin vücut dengesini sağlayamama, esnek olmama gibi bedensel engellerinin olması 9 20,5 Geç ve güç öğrendikleri için eğitimin zor ve uzun bir süreç alması 2 4,5 Engelleri nedeniyle hareket etmek istememeleri 4 9,2 Bireysel farklılıklarının olması nedeniyle derste yapılması istenilen hareketleri tüm öğrencilerin yapamaması 5 11,4 Yönerge alma ve kurallara uyma sıkıntılarının olması 2 4,5 Her öğrenci ile birebir çalışılması gerekliliğinin olması 6 13,7 Derste öğrencilerin bir arada tutulamamaları ve birlikte oyun oynayamamaları 2 4,5 Beden eğitimi dersi için spor kıyafetleri ve ayakkabılarının olmaması 4 9,2 Öğrencilerde özgüven eksikliğinin olması 2 4,5 Yetersiz materyal ve sınırlı alanlar nedeniyle ders eğlenceli hale dönüşemediğinden öğrencilerin derse ilgi göstermemesi 2 4,5 Otistik öğrencilerle grup eğitimi yapmanın oldukça zor olması 2 4,5 Toplam 44 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde öğrencilerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere ilişkin düşüncelerinde en sık ifade ettikleri durum, bazı öğrencilerin vücut dengesini sağlayamadığını, esnek olmama gibi bedensel engellerinin olduğunu belirtmeleri olurken, ikinci sıklıkta ifade ettikleri durum, her öğrenci ile birebir çalışılması gerektiğini belirtmeleri olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Bazı öğrencilerin bedensel engellerinin olması örneğin; dizlerini kıvıramama, vücut dengesini sağlayamama, esnek olmama gibi. (SÖ3). Öğrencilere beden eğitimi dersini verirken zorlanabiliyoruz. Çünkü yeterli bir fiziki yapıya sahip olamayan var. (SÖ11). Yaptırmaya çalıştığımızı her çocuk yapamayabiliyor. Bu yüzden her çocuk ile tek tek çalışmak gerekebiliyor. (SÖ13). Bazı öğrencilerde var olan fiziksel engellilik durumlarından dolayı bazı oyun ve hareketlerde zorlanmalar olabilmektedir. (SÖ18). Öğrencilerin zihinsel engelinin yanı sıra bedensel engeli de varsa dersi yürütmek oldukça güç. (SÖ23). Özellikle ağır derece zihin engelli çocuklarla birebir çalışmak gerekiyor. (SÖ31). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde öğrencilerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerilerine ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 8 de verilmiştir. 132

Tablo 8. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Öğrencilerden Kaynaklı Karşılaşılan Problemlere Çözüm Önerilerine İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Davranış sağaltımı programı hazırlanmalı 2 6,4 Okullarda fizyoterapistlerin olması ve öğrencilerin fizik tedavi almaları 6 19,4 İhtiyaçları ve bireysel farklılıkları dikkate alınarak öğrenciler öğretmen tarafından derse motive edilmeli 3 9,7 Engelliler ile ilgili eğitim almış beden eğitimi öğretmenleri derse girmeli 1 3,2 Yetenekleri doğrultusunda oyunlara katılmaları sağlanarak hareket kabiliyetleri geliştirilmeli 4 12,9 Eşofmanları ve spor ayakkabıları olmalı 4 12,9 Daha ilgi çekici ortam ve materyaller sağlanmalı 2 6,4 Bireysel aktivitelere yer verilmeli 3 9,7 Ders yapılırken öğretmen sayısı arttırılmalı 6 19,4 Toplam 31 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde öğrencilerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerilerine ilişkin düşüncelerinde en sık ifade ettikleri durumlar, okullarda fizyoterapistlerin olması ve öğrencilerin fizik tedavi almaları ile ders yapılırken öğretmen sayısının arttırılması olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Ağır düzeydeki öğrenciler için bireysel eğitim ve fizyoterapi uygulanmalıdır. (SÖ2). Özel eğitim okullarında fizyoterapistlerin olması ve bu öğrencilerin fizik tedavi almaları. (SÖ3). Grup eğitimi yapmak oldukça zor. Bireysel ders yapılabilmesi için öğretmen sayısı arttırılmalıdır. (SÖ26). Grupla ders yapılırken öğretmen sayısının yeterli olması gerekmektedir. Öğretmen sayısının arttırılması gerekmektedir. (SÖ28). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde karşılaştıkları başka problemlere ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 9 da verilmiştir. Tablo 9. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Karşılaşılan Başka Problemlere İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Karşılaşılan başka bir problem olmaması 11 52,3 Ailelerin beden eğitimi dersinin çocuklarının gelişimine katkı sağlamayacağını düşünmesi 2 9,5 Materyal yetersizliğinden bazı ortopedik engeli olan çocukların derse aktif katılamaması 2 9,5 Ailelerin zararlı olacağı korkusuyla çocuklarının fiziksel hareketlerini kısıtlaması 2 9,5 Öğrencilerin dersten sonra duş alacak mekânlarının olmaması 1 4,8 Ailelerin bu ders için gerekli olan kılık kıyafeti çok sık olmasa da sağlayamaması 1 48 Öğrenci gruplarının kalabalık olması 1 4,8 Bazı öğrencilerin kalelere, potalara saldırması ve sallaması 1 4,8 Toplam 21 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde karşılaştıkları başka problemlere ilişkin düşüncelerinde en sık ifade ettikleri durum, karşılaşılan başka bir problem olmadığı şeklindedir. Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde karşılaştıkları başka problemlere ilişkin düşüncelerinde ikinci sıklıkta ifade ettikleri durumlar, ailelerin beden eğitimi dersinin çocuklarının gelişimine katkı sağlamayacağını düşündüğünü, materyal yetersizliğinden bazı ortopedik engeli olan çocukların derse aktif katılamadığını ve ailelerin zararlı olacağı korkusuyla çocuklarının fiziksel hareketlerini kısıtladıklarını belirtmeleri olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumları şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Veli olarak duruma bakıldığında, veli bu dersten bir beklenti içerisine girmemekte ve bu ders altında yapılan etkinlikler, kurulacak olan grup onlar için gereksiz olmakta ve bu durumda yapılan ve yapılacak olan işlerin verimini düşürmektedir. (SÖ1). Materyal yetersizliğinden dolayı bazı ortopedik engeli olan çocuklarla problem yaşıyorum. (SÖ5). Aileler çocuklarına zarar gelir korkusu yüzünden fiziksel hareketlerini kısıtlıyorlar. (SÖ20). Araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin zihin engelliler okullarında beden eğitimi dersinde karşılaştıkları başka problemlere çözüm önerilerine ilişkin düşüncelerine ait bulgular Tablo 10 da verilmiştir. 133

Tablo 10. Zihin Engelliler Okullarında Beden Eğitimi Dersinde Karşılaşılan Başka Problemlere Çözüm Önerilerine İlişkin Bulgular Temalar Frekans Yüzde Öğrencilerin zihinsel performansı tespit edilerek neleri yapabileceği belirlenmeli 1 14,3 Öğrencilerin bedensel engeli tespit edilerek neleri yapabileceği belirlenmeli 1 14,3 Araçlı eğitimden ziyade yüzme ve kültür-fizik hareketlerine öncelik verilmeli 1 14,3 Beden eğitimi dersinin daha verimli işlenebilmesi için zihin engelliler sınıf öğretmenine branş öğretmeni eşlik etmeli 1 14,3 Ailelere, engelliler beden eğitimi ve fizik tedavi konularında eğitim verilmeli 1 14,3 Öğrencilere spor kıyafeti yardımı sağlanmalı 2 28,5 Toplam 7 100 Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde karşılaştıkları başka problemlere ilişkin en sık ifade ettikleri durum, öğrencilere spor kıyafeti yardımı sağlanması olmuştur. Görüşmelerde katılımcılar bu durumu şu cümlelerle ifade etmişlerdir: Bu ders için gerekli olan kılık kıyafet öğrenci velileri tarafından sağlanamadığından spor kıyafeti yardımı sağlanmalıdır. (SÖ27). Öğrenciler için uygun kıyafetlerin sağlanması sonucu ders daha verimli hâle gelecektir. (SÖ28). TARTIŞMA Bu araştırma, zihin engelliler okullarındaki beden eğitimi derslerini yürüten öğretmenlerin karşılaştıkları problemleri ve çözüm önerilerini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde Millî Eğitim Bakanlığı ndan kaynaklı karşılaştıkları problemler okulların kaynak, araç-gereç ve malzeme açısından yetersizliği, spor salonunun olmaması ya da salonun donanımsızlığı olarak belirlenmiştir. Sınıf öğretmenleri bu problemlere çözüm önerisi olarak Millî Eğitim Bakanlığı nın okullara yeterli araç-gereç ve malzeme sağlamasını ve her okula bir spor salonu yapmasını ifade etmişlerdir. Ülke genelinde tüm okullarda spor salonu, spor araç-gereç ve malzeme eksikliği olduğu bilinmektedir. Ancak beden eğitimi derslerinin amacına ulaşabilmesi için de spor salonu, beden eğitimi ve spor alanları ve spor aletlerinin olması gerekliliği de aşikârdır. Millî Eğitim Bakanlığı ülke genelinde tüm okullarda, özellikle de engelli okullarında spor salonu, spor alanları ve araç-gereç eksikliğini tespit ederek ve bu ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan maddi kaynağı sağlayarak engelli çocukların gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan beden eğitimi dersinin yapılabileceği ortamları sağlamalıdır. Sınıf öğretmenleri beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı bir problem olmadığını belirtmişlerdir. Ancak az sayıda öğretmen spor salonu araç-gereç ve malzeme eksikliği olduğunu ve okul idaresinin beden eğitimi dersine yönelik olumsuz bir bakış açısının olduğunu ifade etmiştir. Sınıf öğretmenleri beden eğitimi dersinde okul idaresinden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerisi olarak spor salonu, araç-gereç malzeme eksikliğinin giderilmesini ve beden eğitimi dersine yönelik olumsuz bakış açısının değişmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin beden eğitimi dersini yürütürken karşılaştıkları problemlerin okul idaresi kaynaklı olmadığı söylenebilir. Okul idaresinin spor salonu ve araç-gereç ve malzeme eksikliğinin giderilmesinde tek başına bir çözüm üretemeyeceği, ancak çözümün oluşması için yapacağı girişimlerle anahtar bir rol üstlenebileceği göz ardı edilmemelidir. Sınıf öğretmenleri beden eğitimi dersinde öğretmenlerden kaynaklı bir problem olmadığını belirtirken, beden eğitimi ile ilgili bilgi ve becerilerinin yetersiz olduğunu ve beden eğitimi dersinin önemli görülmeyerek ya gelişigüzel işlendiğini ya da hiç işlenmediğini belirten öğretmenler de olmuştur. Sınıf öğretmenleri beden eğitimi dersinde öğretmenlerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerisi olarak öğretmenlerin hizmet içi eğitim kursları yoluyla bu derse yönelik bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Özel eğitim bölümü mezunu sınıf öğretmenleri genelde beden eğitimi dersi için kendilerini yeterli gördüklerini belirtmelerine rağmen, sınıf öğretmenliği mezunu öğretmenler bu konuda kendilerini yetersiz görmektedir. Ancak her ne kadar özel eğitim mezunu sınıf öğretmenleri kendilerini beden eğitimi dersi için yeterli görseler de, engellilere yönelik beden eğitimi dersi öğretiminin yapılabilmesi nitelikli ve uzun bir eğitim sürecini gerektirmektedir. Bu nedenle, öncelikle engelli okullarında görev yapacak sınıf öğretmenlerinin engellilere yönelik sınıf öğretmenliği mezunu öğretmenlerden oluşmasının ve üniversite eğitimleri sırasında beden eğitimine yönelik derslerde daha nitelikli ve uzun süreçli bir eğitim almalarının, bu okullarda beden 134

eğitimi derslerinin daha verimli işlenmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca sık aralıklarla verilecek hizmet içi eğitim kursları da mevcut öğretmenlerin gelişimini destekleyecektir. Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde öğrencilerden kaynaklı karşılaştıkları problemler olarak bazı öğrencilerin vücut dengesini sağlayamadığını, esnek olmama gibi bedensel engellerinin olduğunu, her öğrenci ile birebir çalışılması gerektiğini belirtmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersinde öğrencilerden kaynaklı karşılaştıkları problemlere çözüm önerileri olarak okullarda fizyoterapistlerin olması ve öğrencilerin fizik tedavi almaları ile ders yapılırken öğretmen sayısının arttırılması olmuştur. Öğrencilerin zihinsel engellerinin yanında bedensel engellerinin de olmasının beden eğitimi dersinde birebir çalışma zorunluluğu getirdiği, ancak bugünkü derslerin tek öğretmenle işlendiği eğitim sisteminde bunun pek mümkün olmadığı söylenebilir. Ancak engelli okullarında beden eğitimi öğretmeni sayısı arttırılarak beden eğitimi derslerinde sınıf öğretmenleriyle birlikte derse girmeleri sağlanabilir. Ayrıca bu okullarda fizyoterapistlerin bulunmasının ve fizik tedavi aletlerinin alınmasının çocukların gelişimine fizik tedavi yoluyla katkı sağlayacağı da bir gerçektir. KAYNAKLAR 1. Ergun, N. Bedensel Engelli Çocuk ve Spor. Çoluk Çocuk Dergisi, 2003; 5: 26: 50. 2. Ersoy, O. ve Avcı, N. Özel Gereksinimi Olan Çocuklar ve Eğitimleri. Özel Eğitim. İstanbul: YA-PA Yayınları. 2000. 3. Işıkoğlu, N. Eğitimde Nitel Araştırma. Eğitim Araştırmaları, 2005; 20: 158-165. 4. Kalyon, T. A. Özürlülerde Spor. Ankara: Bağırgan Yayımevi. 1997. 5. Kuş, E. Nicel-Nitel Araştırma Teknikleri. (2. Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık. 2007. 6. MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Uygulama Okulu Eğitim Programı, Beden Eğitimi Dersi İle İlgili Açıklamalar. http://orgm.meb.gov.tr, Erişim Tarihi: 6 Mart 2011. 7. Özer, D. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor. Ankara: Nobel Yayınları. 2001. 8. Punch, K. F. Sosyal Araştırmalara Giriş. (Çev. D. Bayrak, H. B. Arslan ve Z. Akyüz). (1. Baskı). Ankara: Siyasal Kitabevi. 2005. 9. Tavşancıl, E. ve Aslan, E. İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri. (1. Baskı). İstanbul: Epsilon Yayıncılık. 2001. 10. Yıldırım, A. ve Şimşek, H. Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. (6. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık. 2006. 135

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Engellilerle İlgili Yapılan Akademik Çalışmalara Bakış Fatma ÇELİK KAYAPINAR 1, Behsat SAVAŞ 1, Erkan ÇALIŞKAN 2, Ahmet BOZDAM 3 1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü, Burdur 2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Kahramanmaraş 3 Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Konya ÖZET Çalışmanın amacı; Türkiye de engelliler hakkında yapılmış olan araştırmaları inceleyerek bu alanda yapılacak çalışmalara destek sağlamaktır. Çalışmanın yöntemi; nitel araştırmalar kapsamında doküman incelenmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bulgular; çalışma konusu ile ilgili toplam 27 yayına ulaşılmış, bunlardan 10 u zihinsel, 2 si görme, 3 ü bedensel ve 2 si işitme engelliler hakkında iken 14 ü tüm engel gruplarını kapsamaktadır. Araştırma konuları ise; kentsel mimari ve engellilerin tutumları, problem çözme becerileri ve beden eğitimi dersinin içeriği, engelli öğrenci ve kaynaştırma sınıflarında ders veren beden eğitimi ve sınıf öğretmenlerinin bakış açıları şeklindedir. İncelenen çalışmalardan bir tanesi doküman incelemesi şeklindedir. Sonuç; yapılan doküman incelemesi sonucunda görme-işitme ve bedensel engelliler hakkında çalışmaların sınırlı sayıda olduğu, zihinsel engelliler ile ilgili yapılan çalışmalara sıklıkla ulaşılmıştır. İncelenen araştırmalardan çalışmalardan 6 tanesi deneysel araştırma iken diğerleri betimsel incelemelerdir. Sonuç olarak tüm engel grupları ile ilgili yapılan deneysel çalışmaların yetersiz olduğu, yapılan çalışmalarında sonuçlarını karşılaştırmada ülkemiz norm değerlerinin belirlenmediği tespit edilmiş ve gelecekte yapılacak çalışmaların bu konuda yapılması önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Beden Eğitimi ve Spor, Engelliler ve Egzersiz, Engelliler ve Spor Evaluation of Academic Studies on Disabled People ABSTRACT The aim of the study: studies about the disabled in Turkey have been compiled and recommend the study subject in this field. Method of study: The study about the disabled in our country was planned with the purpose of identification of the studies as a review of literature. Results: The study on the subject reached a total of 27 publications, while 10 of them mental retarded, 2 of them visual, 3 of physical and 2 was about the hearing impaired 14 of them covering all the obstacles groups and urban architecture, and disabilities attitudes, problem-solving skills, and content of physical education course, physical education teacher, handicapped students and mainstreaming class physical education and, the class teachers' perspectives is intended to assess. The last 1 of the studies were made in the form of compilation. Conclusion: As a result of when working the literature screening has been reached at least on visual-auditory and physical handicaps, the most mentally disabled people in the study. From these studies, only 6 of them an experimental study, while others were determined the detection and comparison purposes. As a result, all the experimental studies related to disabilities category are insufficient, and for the comparing of disabilities' values have not been identified any the norm values in our country and we recommended that studies should be conducted and considered in this direction in the future. Key Words: Disabilities, physical education and sport, Turkey, overview GİRİŞ Spor, fiziksel engelliler de dahil olmak üzere bireyler arası fark gözetmeden toplumun değişik kesimlerinin ilgi alanına girmektedir (1). Engellilik, Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) tanımına göre; Bir bozukluk ya da özür nedeniyle yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak kişiden beklenen rollerin kısıtlanması ya da yerine getirilememesi halidir (2). Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kanununda ise; Engelli, doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olup, korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan kişidir (3). Tanımlara göre engellilik doğuştan ya da sonradan kaza sonucu oluşmaktadır. Engelliliği meydana getiren nedenler üç başlık altında yer almaktadır. Bunlar; A) Doğum öncesi etkenler B) Doğum süreci etkenleri 136

C) Doğum sonrası etkenler Bu etkenler çerçevesinde Gallahue engel gruplarını şöyle sınıflandırmıştır. a) Bedensel Engelliler b) Zihinsel Engelliler c) Duygusal Engelliler d) Öğrenme Engelliler e) Diğer Engelliler (4) Engelli bireyler için spor, hareket etmekten haz alma, eğlenme ve başarma gereksinimlerinin karşılanması (2) ve topluma adaptasyonlarının sağlanmasıdır (4). Çalışmanın amacı; Türkiye de engelliler hakkında yapılmış olan çalışmaları inceleyerek bu alanda ülkemizde yapılacak çalışma konuları önermektir. Bu araştırmalardan belli başlı dokuz çalışma özetlenerek aşağıda sunulmuştur. Sanioğlu ve arkadaşlarınca yapılan (2008) çalışmada, ilköğretim okullarındaki özel eğitim sınıflarında eğitilebilir çocukların beden eğitimi uygulamalarının program, ortam, eğitimci, araç-gereç ve süre gibi tüm eğitimi oluşturan unsurlar açısından incelemişlerdir. Araştırma bulgularına göre; beden eğitimi derslerini yürüten öğretmenlerin branş öğretmeni olmadıkları, özel eğitim sınıflarında görevli öğretmenlerin yarıya yakını (%47) sekiz haftadan daha fazla hizmet içi eğitim kursuna katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu sonuca göre, hizmet içi kursların bu alanda çalışan ve çalışmak isteyen kişilere zorunlu olmaması kurslara başvuruları azalttığı, kurslarda verilen eğitimin yetersiz olduğu da görüşmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Yapılan görüşmelerde özel eğitim sınıflarında beden eğitimi dersine giren öğretmenlerin büyük çoğunluğunun, eğitilebilir çocukların beden ve ruh sağlıklarını koruma yollarını öğrenmeleri ve geliştirmeleri için desteklenmeleri gerektiğini ifade etmişlerdir. Şah (2005), spor yapan ve yapmayan bedensel engellilerin problem çözme becerileri arasındaki farklılıkların incelenmesi, konulu araştırmasında, spor yapan bedensel engelli bireyler ile yapmayan bedensel engelli bireyler arasında problem çözme becerileri açısından anlamlı bir farklılık olduğunu tespit etmiştir. Bedensel engelli bireyin hem spor yapmasının hem de eğitim düzeyinin yüksek olmasının, aylık gelirinin yüksek olmasının ve çalışıyor olmasının da problem çözme becerisini etkileyen faktörler arasında olduğunu saptamıştır. İlhan ın (2009) yapmış olduğu çalışmanın amacı; zihinsel engelli çocuğa sahip olan anne-babaların çocuklarının özel eğitim sürecinde, beden eğitimi ve spor etkinliklerinin, sosyal, psikolojik, fiziksel, zihinsel ve hareket gelişimlerine etkisine yönelik bilinç düzeylerini belirlemek ve bu amaç doğrultusunda ülkemizde zihinsel engelli çocukların anne-babalarına aile eğitimi ve rehberlik hizmeti sunan kurumlara araştırma sonucu elde edilen veriler üzerinde düşünme, tartışma, program geliştirme ve yeni araştırmalar yapma imkanı sağlamaktır. Araştırmada anne-babaların çocuklarının özel eğitime başlamasında doktor tavsiyesinin birinci derecede yer aldığı görülmüştür. Anne-babalar, beden eğitimi ve sporun çocuklarının tüm gelişim yönlerine etkisi konusunda genellikle olumlu görüş belirtmişlerdir. Anne-babalar, çocuklarının özel eğitim sürecinde beden eğitimi ve spor aktivitelerinin olması konusunda olumlu görüş belirtirken, en çok yapılması istenen spor branşı yüzme olduğu tespit edilmiştir. Biçer ve diğerleri (2004) tarafından 9 kız ve 17 erkek zihinsel engelli çocuk üzerinde yapılan çalışmada durarak uzun atlama, dikey sıçrama, el-pençe kuvveti, şınav, düz mekik, ters mekik ve otur-kalk testleri uygulamışlardır. Üç ay süren çalışmada haftada 2 gün ve günde 2 saatlik bir egzersiz programı uygulamışlardır. Zihinsel engelli çocukların güç kuvvet egzersizleri boyutunda değerlendirilen atlama, sıçrama, pençe kuvveti, şınav, ters-düz mekik ve otur-kalk hareketlerinde anlamlı bir gelişme gözlemişlerdir. Ayrıca aynı çalışmada bel bölgesi problemi olan çocukların bu sorunlarında azalma olduğunu tespit etmişlerdir. Araştırmacılar çocukların sportif becerilerinin gelişmiş, esnekliklerinin artmış, vücut üyelerini daha fazla kullanmaya başladıklarını belirtmişlerdir. Sevindi ve arkadaşlarınca yapılan çalışmada (2010), engelli bireylerin aile sürecine etkilerinin ve sportif faaliyetlere katılmaları durumunda ortaya çıkan değişiklikleri incelemişlerdir. Yapılan araştırmaya 93 spor yapan ve 90 spor yapmayan toplam 183 engelli gönüllü olarak katılmışlardır. Veri toplama amacıyla Westley ve Epstein tarafından geliştirilmiş, Aile Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada erkekler iletişim, roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterebilme ve genel işlevler alt ölçeklerinden kadınlara göre, kadınlar ise problem çözme alt ölçeğinde erkeklere göre daha fazla problem yaşadıkları saptanmıştır. Eşinden 137

ayrılmış ya da eşinden boşanmış olan engellilerin evli ve bekar engellilere göre; problem çözme konusunda sıkıntı çektikleri tespit edilmiştir. 31-45 yaş grubunda olan engelliler gereken ilgiyi gösterebilme konusunda diğer yaş gruplarına göre daha fazla problem yaşadıkları tespit edilmiştir. Yine spor yapmayanlar problem çözme alanında, spor yapan engelliler de diğer alanlarda problem yaşadığı saptamışlardır. Kuru ve diğerleri (2008) yaptıkları çalışmada, engelli bireylerin sağlıklı bireylere göre psikolojilerinin daha farklı olacağı düşünülerek, engelli ve engelli olmayan basketbolcuların psikolojik ihtiyaçlarında ne gibi farklılıklar ve benzerlikler olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Tekerlekli sandalye ve koşan erkek basketbol oyuncularının psikolojik ihtiyaçları incelenmişdir. Araştırmada yaşları 18 ile 25 yıl arasında değişen 20 tekerlekli sandalye, 20 koşan basketbol oyuncusu olmak üzere toplam 40 erkek katılımcı yer almıştır. Katılımcılara Edwards Kişisel Tercih Envanteri (Edwards Personal Preference Schedule) uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, tekerlekli sandalye ve koşan basketbol oyuncuları arasında başarma, uyarlık, düzen, gösteriş, özerklik, yakınlık, kendini suçlama, şefkat gösterme, sebat ve saldırganlık ihtiyaçları açısından anlamlı farklar bulunmuşlardır. Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının en yüksek düzeyde psikolojik ihtiyaçlarının, uyarlık, sebat ve ilgi görme alanlarında, koşan basketbol oyuncularının ise gösteriş, başarma ve özerklik alanlarında olduğu ortaya çıkmıştır. Kaner (2000), tarafından yapılan araştırmada, ortopedik engelli ve engelli olmayan ergenlerin benlik saygılarını ve beden imajı algılarını karşılaştırmalı olarak incelemesi amaçlamıştır. Veriler 55 ortopedik engelli erkek ve 123 normal erkek ergenden kendine saygı ölçeği ve beden imajı anketi ile toplanmıştır. Sonuçlar; grupların benlik saygıları açısından farklı olmadığını, ancak ortopedik engelli erkeklerin beden imajı algılarının engelli olmayan erkeklerinkinden daha olumlu olduğunu göstermiştir. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısı ve beden imajı arasında anlamlı ve olumlu yönde bir ilişki olmasına rağmen, ortopedik engelli erkeklerde bu iki değişken arasında bir ilişki bulunmadığı belirtilmiştir. Engelli olmayan erkeklerde benlik saygısını en iyi yordayıcı değişkenler cinsel organlar, boy, ayaklar ve spor yeteneği, ortopedik engellilerde ise bacaklar, ten, omuzlar, beden kılı ve saçlardır. Kalaycı ve arkadaşları (2006) yapmış oldukları çalışmada, ergonomik olmayan kent düzenlemesi içinde engelli kişilerin karşılaşabileceği birtakım sorunlardan bahsetmiş ve çözüm önerileri sunmuşlardır. Metin ve arkadaşları (2007) 2007 yılında Çanakkale İlindeki ilköğretim öğretmenlerine zihinsel engelli çocukların kaynaştırılması hakkında verilen hizmet içi eğitim sonrası, öğretmenlerle görüşme yaparak sonuçlarını sundukları çalışmalarında hizmet içi eğitime katılan eğitimcilerin yeterliliklerinin belirlenmiştir. Onbir öğretmenin katılmış olduğu çalışmada öğretmenlerin altısının eğitim süresini yeterli bulduğu, diğerlerinin süreyi kısa bulduğu, verilen hizmet içi eğitimin öğretmen olarak hakları ile ilgili bilgi sahibi olmaları konusunda yardım ettiği sonucuna ulaşmışlardır. Yapılan çalışma sonunda değişik yaş ve düzeylerde engellilere yönelik olarak egzersiz ve spor, günlük yaşama ilişkin fiziki şartların düzenlenmesi, egzersizle birlikte bedensel ve psikolojik gelişimi sağlama, aile bireyleri ve eğitimcilerin farkındalıklarını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışma sonunda gelecekte bu alanda alınabilecek önlemler ve araştırma konuları şu şekilde listelenmiştir. Çeşitli engele sahip bireylere egzersiz veya spor yaptırabilecek yeterliklere sahip alanda uzmanlaşmış beden eğitimcilerin eğitilmesi ve istihdamlarının sağlanması, Engel gruplarına özgün çalışma mekanlarının sunulması, Şehirler planlanırken tüm engel grupları göz önünde bulundurularak planlamalar yapılması, Büyük bütçeli spor klüplerinde engellilere yönelik en az bir spor branşının zorunlu tutulması, Üniversite programlarında sınıf ve okulöncesi öğretmenlerinin engel gruplarını etkinliklere yönlendirecek türde derslerin eğitim programlarında yer verilmesi, Gelecekte bu alanda yapılacak akademik çalışma konuları ise; o Engellilik durumunun tespiti ile birlikte erken döneme yönelik hazırlanmış özel programların denenmesi, o Programların her bir engel durumuna özel olması, o Ailelerin egzersiz ve spor eğitimi ile ilgili farkındalıklarının artırılmasına yönelik görsel ve yazılı materyallerin geliştirilmesi ve denenmesi, 138

KAYNAKLAR o Kaynaştırma sınıflarına yönelik alana özgün aktivitelerin geliştirilmesi ve denenmesi, 1. Amman, M.T.; (1999) Modernlik ve Modernleşme Ekseninde Günümüz Sporuna Makrososyolojik Bir Bakış. Spor Araştırmaları Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1 2. Özer, D.; (2001) Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor. Ankara: Nobel Yayınları. 3. Ünlü, S., (2007): Aile Yapısı ve İlişkileri, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları. 4. Koparan, Ş.; (2003) Özel ihtiyacı olan çocuklarda spor. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi dergisi, 1, 17. 5. Sanioğlu A., Büyükkaragöz S., Duman S., Sarı H.; (2008) İlköğretim okullarındaki özel eğitim sınıflarında görevli öğretmenlerin beden eğitimi ders programı ile ilgili görüşlerinin değerlendirilmesi (Konya ili örneği), S.Ü. BES Bilim Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 40 50. 6. Şah, H.; (2005) Spor yapan ve yapmayan bedensel engellileri problem çözme becerileri arasındaki farklılıkların incelenmesi. Mersin Ünv. Sağlık Bil. Enstit. Yüksek lisans Tezi. 7. İlhan L.; (2009) Zihinsel engelli çocuğu olan anne-babaların çocuklarının özel eğitimleri sürecinde beden eğitimi ve spor etkinliklerine yaklaşımlarının değerlendirilmesi, Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 3(1): 1. 8. Biçer Y., Savucu, Y., Kutlu, M., Kaldırımcı, M., Pala R.; (2004) Güç ve kuvvet egzersizlerinin zihinsel engelli çocukların hareket beceri ve yeteneklerine etkisi, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları. 9. Sevindi, T Keskin, A., Gördeles Beşer, N., Eker, H.; (2010) Spor faaliyetlerinin engelli bireylerin aile sürecine etkisinin İncelenmesi, Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim Dergisi, 12 (1), 12 19. 10. Kuru E., Güven Karahan B.;(2008) Tekerlekli sandalye ve koşan basketbol oyuncularının psikolojik ihtiyaçları, S.Ü. BES Bilim Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 23 30. 11. Kaner S.; (2000) Ortopedik Engelli ve Engelli Olmayan Erkek ergenlerde benlik saygısı ve beden imajı, Özel Eğitim Dergisi, 2 (4), 13-22. 12. Kalaycı A., Kutay E.L., Kesim G. A.; Ergonomik Kent ve Engelliler, Bildiri Özetleri Kitabı Sözel Bildiriler, Kent ve Sağlık Sempozyumu s 239, 07/09 Haziran 2006 BURSA 13. Kalaycı A., Kutay E.L., Kesim G. A.; Ergonomik Kent ve Engelliler, Bildiri Özetleri Kitabı Sözel Bildiriler, Kent ve Sağlık Sempozyumu s 239, 07/09 Haziran 2006 BURSA 14. Metin, N., Çakmak-Güleç., H. (Mart 1999)' İlköğretim okullarındaki eğitimcilerin özürlü çocuklarla normal çocukların kaynaştırıldığı programlar hakkındaki düşüncelerin incelenmesi' Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3 (1), 59-73. 139

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE Dört Haftalik Temel Antrenmanin Ampute Futbol Milli Takiminin Vücut Kompozisyonu Üzerine Etkisi Gürhan KAYIHAN 1, Ali ÖZKAN 2, Kezban BAYRAMLAR YİĞİTER 3, Nevin ERGUN 3, Gülfem ERSÖZ 4 1 Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, Dikmen, Ankara, Türkiye, e-mail: gkayihan@yahoo.com 2 Başkent Üniversitesi, Spor Bilimleri Bölümü, Ankara 3 Hacettepe Üniversitesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, Ankara 4 Ankara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ankara ÖZET Bu çalışmanın amacı 4 haftalık temel antrenman sonucunda Ampute Futbol Milli Takımının vücut kompozisyonu özelliklerindeki değişimlerin belirlenmesidir. Bu çalışmaya yaşları 20-38 arasında değişen ( X yaş: 25.14±5.50 yıl, X boy: 1.73±0.087 metre) 14 milli sporcu gönüllü olarak katılmıştır. Antrenman programının temel öğeleri % 25 dayanıklılık, % 15 kuvvet, % 15 sürat, %10 çabukluk, %35 teknik, koordinasyon ve esneklikten oluşmuştur. Vücut kompozisyonunun değerlendirilmesi için tüm deneklere antrenman süreci öncesi ve sonrasında boy uzunluğu, vücut ağırlığı, dokuz ayrı bölgeden deri kıvrım kalınlığı ve vücut kitle indeksi (VKİ) ölçümleri yapılmıştır. Vücut yağ yüzdesi (VYY) Jackson ve Pollock formülü ile belirlenmiştir. Yapılan paired-samples t test sonuçlarına göre vücut ağırlığı (-1,71kg), Biceps deri kalınlığı ve Suprailiac deri kalınlığı değerlerinde anlamlı (p<0.05) değişim bulunmuştur. Veriler, sporcuların uyluk deri kıvrımı kalınlığı dışındaki tüm değerlerinde azalma meydana geldiği göstermiştir. Sonuç olarak bu çalışmada ulaşılan sonuçlar dayanıklılık, kuvvet, sürat, çabukluk, koordinasyon, teknik ve esneklik arttırıcı çalışmalar içeren 4 haftalık temel antrenman programının Ampute Futbol Milli Takımı sporcularının vücut kompozisyonun bazı parametrelerinde anlamlı gelişimler sağladığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Vücut Kompozisyonu, Ampute Futbol, Temel Antrenman Effects of Four-Weeks Basic Training on Body Composition in Amputee Football Players of the Turkish National Team ABSTRACT The aim of this study was to determine the changing body composition levels in response to four weeks basic training in amputee football players of the Turkish National Team. A total of 14 volunteer amputee football players from the Turkish National Team between the ages of 20-38 yrs ( X :25.14±5.50 yrs) participated in this study. Major characteristics of the organized training consist of % 25 endurance, % 15 strength, % 15 speed, % 10 agility, % 35 technical, coordination and flexibility. In order to determine body composition, the subjects height, body weight (BW), skin-fold thickness from nine anatomic regions and body mass index (BMI) measurements were taken pre-training and post-training. Body fat percentage (BF %) was determined by the Jackson Pollock formula. According to the results of paired-samples t test; significant relations (p< 0.05) were set on body weight, suprailiac and biceps skinfold measurements. The data shows that although there is an increase in thigh skinfold measurements; there is a decrease in all other measurements.as a conclusion, the findings of the present study indicated that potential improvements to amputee football players of the Turkish National Team initial basic training program, such as increasing tbe volume of organized endurance, strength, speed,agility, technical, coordination and flexibility training. Key Words: Body Composition, Amputee Football, Basic Training GİRİŞ Spor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için gerekli olan bir uğraştır. Spor tüm insanlar için hayatın önemli bir parçasıdır. Ayrıca engelli bireyler için daha farklı bir önemi teşkil etmektedir. Çünkü spor, yaşamlarında birçok engelle karşılaşan ve bu engellerin yarattığı stresle birlikte yaşayan engelli bireylere, yeni bir pencere açabilmektedir. Engel türü ve derecesi ne olursa olsun hareket etme, egzersiz yapma, sportif aktivitelere katılma bireye haz vermekte, hareket etmekten duyulan haz da bireyin yaşam motivasyonun arttırmaktadır. Engelli bireyler, özel olarak düzenlenmiş yarışma sporlarının eğitim sürecini tamamlayabilmekte, yarışmalara katılabilmekte, başarı ve başarısızlığı yaşayabilmektedir. Bu anlamda da artık kendilerini engelli bir birey olmaktan çok sporcu olarak algılamaktadırlar. Bu duygunun verdiği güvenle bireyler engelleri ile başa çıkmasını öğrenebilmektedirler (8) 140

Engelli bireylerin yaptığı spor branşlarından birisi ampute futboldur. Ampute futbolu da üst düzey dayanıklılık, kuvvet, esneklik, sürat, çabukluk ve strateji gibi sportif performans, üst düzey kontrol gerektiren ve bir bacağı olmayan sporcuların kanedyen kullanarak oynadıkları bir futbol türüdür. Bir Ampute futbol maçı 25 er dakikalık 2 devreden oluşan toplam 50 dakika sürmektedir. Ampute futbolu uzunluğu 60 metre, genişliği ise 40 metre olan ve her iki ucunda kaleler bulunan bir alan içerisinde kendine özgü kurallarıyla oynanmaktadır. Futbolda olduğu gibi kaleci, savunma ve hücum oyuncuları bulunmaktadır. Ampute futbolu takımlarında oyuncuların mevkilerine göre seçimi büyük ölçüde fiziksel görüntüleri (boy uzunluğu, vücut ağırlığı, ampute durumu) ile orantılı olmaktadır ve bu da oyuncuların fiziksel kapasitelerine ve biomotor yetilerine ne derece uygun mevkilerde oynadıklarıyla bağlantılıdır (10). Bedensel yapı, başka bir ifadeyle fiziksel özellikler performansı etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Yapılan çalışmalar bu özelliklerin fizyolojik kapasitenin ortaya konmasını etkilemektedir. Sporcular branşlarına uygun vücut kompozisyonlarına (kilo, BMI, %yağ ) sahip değil ise bu branş için istenilen performans düzeyine ulaşmaları mümkün olmamaktadır. Ayrıca sadece bu özelliklerin uygun olması sporcunun en iyi performansı sergileyeceği anlamına gelmemektedir. Bu özelliklerinin yanı sıra esneklik, sürat, kuvvet ve dayanıklılık performanslarının da paralel olması gerekmektedir. Bu paralellik sayesinde sporcunun performansı olumlu yönde etkilenmektedir (9). Ülkemizde gittikçe yaygınlaşan bir spor branşı olarak göze çarpan Ampute futbolunun popülaritesi günden güne artırmaktadır. Spor Bilimleri alanında farklı branşlarda uygulanan antrenman süresinin vücut kompozisyonu üzerine yapılan çalışmalar olmasına rağmen Ampute futbolcuların vücut kompozisyonlarına antrenmanın etkisi tanımlayan çalışmalar yoktur. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı 4 haftalık temel antrenman sonucunda Ampute Futbol Milli Takımının vücut kompozisyonu özelliklerindeki değişimlerin belirlenmesidir. YÖNTEM Araştırma Grubu Bu çalışma, yaşları 20 38 arasında değişen ( X yaş: 25.14±5.50 yıl, X boy: 1.73±0.087 metre) çalışmaya katılmaya istekli 14 milli sporcu üzerinde yapılmıştır. Ölçümlerden en az bir gün önce sporculara uygulanacak testler hakkında bilgi verilmiş ve testlerde kullanılan araç, gereç ve aletler tanıtılmıştır. Sporculardan teste katılıma istekli olduklarına dair onam formu imzalatılmıştır. Verilerin Toplanması Vücut Kompozisyonunun Belirlenmesi Çalışmaya katılan Ampute futbolcularının boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve deri kıvrım kalınlığı ölçümleri yapılmıştır. Boy Uzunluğu Ölçümleri: Boy ölçümleri hassaslık derecesi 0,1 cm. olan stadiometre ölçüm aracı kullanılarak, başlarında ölçümün güvenirliğini etkileyebilecek hiç bir şey olmadan hafif giysilerle ve ayakkabıları çıkartılarak başın verteksi ile ayak arasındaki mesafenin ölçülmesi ile yapılmıştır. Vücut Ağırlığı Ölçümleri: Deneklerin vücut ağırlığı ölçümleri hassaslık derecesi 0,1 kg. olan ağırlık ölçerle, üzerlerinde şortla ayakkabıları çıkartılarak yapılmıştır. Deri Altı Yağ Kalınlık Ölçümü: Vücudun dokuz ayrı anatomik bölgesinden (Pektoral, Biceps, Triceps, Subscapular, Abdominal, Suprailiac, Uyluk, Orta Aksillar ve Bacak Medialinden) Holtain marka skinfold adı verilen özel kaliperle dominant taraftan deri kıvrımı kalınlıkları alınmıştır. Deri kıvrımı kalınlığının ölçümü, başparmak ve işaret parmağıyla deri ve deri altı yağı tutularak, doğal deri katlanması yönünde ve kas dokusundan uzağa çekilerek yapılır. Skinfold göstergesi görülen değer milimetre cinsinden kayıt edilir (3,4,5). Yapılan deri kıvrım kalınlığı ölçümleri ele alınarak yoğunluklar Jackson ve Pollock (1978) formülü (Formül 1.1) ile hesaplanırken vücut yağ yüzdesi ise Siri nin formülü ile hesaplanmıştır (6) (Formül 1.2). Db 2 7SKF 0.00000055 SKF 0. yaş Db 1.112 0.00043499 00028826 (1.1) : Yoğunluk 7SKF : Yedi bölgeden alınan deri kıvrım kalınlığı ölçümü toplamları 7SKF : Yedi bölgeden alınan deri kıvrım kalınlığı ölçümü 7SKF : Göğüs, midaksillar, triseps, subskapula, suprailiak, abdomen, uyluk 141

Yaş : Takvim yaşı 4.95 Db 4.50 100 % Yağ (1.2) Db : Yoğunluk %Yağ : Yağ yüzdesi Antrenman Programının Temel Öğeleri Sporcular; temel öğeleri % 25 dayanıklılık, % 15 kuvvet, % 15 sürat, %10 çabukluk, %35 teknik, koordinasyon ve esneklikten oluşan 4 haftalık antrenman programına katılmışlardır. Vücut kompozisyonunun değerlendirilmesi için tüm deneklere antrenman süreci öncesi ve sonrasında boy uzunluğu, vücut ağırlığı, dokuz ayrı bölgeden deri kıvrım kalınlığı ve vücut kitle indeksi (VKİ) ölçümleri yapılmıştır. Verilerin Analizi Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik ve antrenman öncesi ve sonrası fiziksel özellikler arasındaki farkların belirlenmesi amacı ile bağımsız gruplarda t testi, çoklu gruplarda ANOVA tek yönlü varyans analiz yöntemi ve Tukey HSD testi uygulanmıştır. Analizde Windows için SPSS 11.0 paket programı kullanılmış ve anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. BULGULAR Çalışmaya katılan ampute futbolcularının antrenman öncesi ve sonrası fiziksel özellikleri Tablo 1 verilmiştir. Tablo 1. Deneklerin antrenman öncesi ve sonrasındaki fiziksel özellikleri Antrenman Öncesi Antrenman Sonrası X SD X SD Vücut Ağırlığı (kg) 66,85 10,03 65,14 8,74 3,254 0,006* VKI (kg/m 2 ) 21,9 0,25 21,65,20 1,267 0,227 Uyluk D.K.K (mm) 9,25 3,10 9,52 2,80 -,853 0,409 Pektoral D.K.K (mm) 8,62 4,69 8,09 3,02,881 0,394 Abdominal D.K.K (mm) 15,03 8,64 15,00 5,47,013 0,990 Biceps D.K.K (mm) 4,35,99 3,94,78 3,166 0,007* Subscapular D.K.K (mm) 11,91 3,85 11,07 2,42 1,504 0,156 Calf D.K.K (mm) 6,36 2,07 6,29 2,09,165 0,871 Suprailiac D.K.K (mm) 8,69 4,72 7,26 2,96 2,775 0,016* Midaksillar D.K.K (mm) 9,75 5,82 9,07 3,14,681 0,508 Triceps D.K.K (mm) 7,56 2,13 6,87 1,53 1,681 0,117 VYY% 9,33 4,37 9,28 3,18,063 0,950 t p Bulgular çalışmaya katılan ampute futbolcularının, normal vücut yağ yüzdesine (9.33±4.37) ve BMI (21.9±0.25) sahip olduklarını göstermiştir. Ayrıca Tablo 1 de de görüldüğü gibi yapılan Paired-samples t test sonuçlarına göre vücut ağırlığı (-1,71kg), biceps deri kalınlığı ve suprailiac deri kalınlığı değerlerinde anlamlı (p<0.05) bir değişim bulunmuştur. TARTIŞMA Bu çalışma 4 haftalık temel antrenman sonucunda Ampute Futbol Milli Takımının vücut kompozisyonu özelliklerindeki değişimlerin belirlenmesidir. Elde edilen bulgular çalışmaya katılan ampute futbolcularının normal vücut ağırlığına, vücut kitle indeksine ve yağ yüzdesine sahip olduklarını göstermiştir. Ancak literatürdeki ampute futbolcular üzerinde yapılan çalışmalarla kıyaslandığında Türk ampute futbolcuların daha hafif, daha düşük yağ yüzdesine ve vücut kitle indeksi sahip oldukları görülmektedir (1,2). Bu çalışmalar da genel olarak çalışmaya katılan ampute futbolcularının vücut kitle indeksi incelendiğinde fazla kilolu kategorisine girdikleri tespit edilirken Türk ampute futbolcularının normal kategorisinde yer aldığı 142

görülmektedir. Yukarıda ifade edilen değişkenlerde Türk ampute futbolcularının daha iyi değerlere sahip olmalarının sebebinin de daha iyi bir antrenman içeriğine ve uygulamasına sahip olunmasından kaynaklanabileceği söylenebilir. Birçok çalışmada olduğu gibi bu çalışmada da ampute futbolcularının düşük yağ yüzdesi, düşük vücut ağırlığına ve normal vücut kütle indeksine sahip olmaları daha iyi bir fiziksel uygunluk düzeyine sahip olduklarını da göstermektedir. Ayrıca uygulanan 4 haftalık antrenman boyutunun ampute futbolcularının fiziksel olarak ele alındığında biceps ve suprailiakta bir değişim gerçekleşmiş olması kişilerin kollarıyla hareket etmesinden kaynaklamış olabileceği de söylenebilir. Ayrıca bu özelliklere bağlı olarak fiziksel uygunluk ve fizyolojik kapasiteleri de vücut kompozisyonlarını etkilemiş olabilir. Başka bir deyişle bireylerin vücut tipi, vücut ağırlığı, yağsız beden kitlesi, kas kütlesi, kas tipi, esnekliği, anaerobik performansı, sprint performansı, reaksiyon zamanı ve oksijen tüketim kapasitesine sahip olmaları bireylerin fiziksel uygunluklarını ve fizyolojik kapasitelerini bile uygulanan antrenman boyutu bile vücut kompozisyonunu etkileyen faktörlerdir. Bu değişkenlerin yanı sıra ampute futbolcularının vücut kompozisyonunu etkileyen diğer faktörler ise antrenman süresinin az olmasıda etkilemiş olabilir. Ayrıca bu çalışmada yaşla birlikte fizyolojik ve metabolik boyutlarında etkili olabileceği düştüğü ifade edilebilir. Sonuç olarak Ampute Futbol Milli Takımı sporcularının iyi bir fiziksel uygunluğa sahip oldukları belirlenmiştir. KAYNAKLAR 1. Chin T, Sawamura S., Fujita H, Nakajima S, Ojima I, Oyabu H, Nagakura Y, Nakagawa, The efficacy of the one-leg cycling test for determinining the anaeraboic threshold (AT) of lower limb amputees, Prosthetics and Orthotics International, 1997; (21), 141-146 2. Gomes A.I.S, Riberio BG, Soares EA, Nutritional profile of the Brazilian Amputee Soccer Team during the precompetition period for the world championship, Nutrition 2006; (22) 989 995 3. Harrison, GG, Buskirk, ER, Carter JE ve ark. Skinfold Thicknesses and Measurement Technique. İçinde: (Eds) Lohman, TG, Roche, AF & Marorell, R. Anthropometric Standardization Reference Manual. Illinois: Human Kinetics Books, 1998; s:55-80. 4. Health GW, Pate RR, Pratt M. Measuring physical activity among adolescents. Public Health Rep., 1993; 108(Suppl 1): 42 46. 5. Heyward VH. Assessing Body Composition. In: Heyward VH, eds. Advanced Fitness Assessment And Exercise Prescription. 3rd. ed. Champaign, IL, Human Kinetics Pub; 1998; s.145 176. 6. Jackson AS, Pollock ML. Practical Assessment of body composition. The Physcian and Sportsmedicine, 1985; 13(5):76 90. 7. Jackson, A.S., Pollock, M.L., Generalized equations for predicting body density of men, British Journal of Nutrition., 1978; (40), 497-504 8. Özer D.S. Engelliler İçin Beden Eğitimi ve Spor. 1st ed. Nobel Yayın, 2001; 5-40 9. Özkan A, Arıburun B, Kin İşler A: Ankara daki Amerikan Futbolu Oyuncularının Bazı Fiziksel ve Somatotip Özelliklerinin İncelenmesi. Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2005; 10 (2): 35-42. 10. Yazıcıoğlu K., Amputee Sports for Victims of Terrorism, IOS Pres, 2007; 1-40 143

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE 5 6 Yaş Okulöncesi Eğitilebilir-Öğretilebilir Zihinsel Engelli Çocuklarda Eğitsel Oyunların Fiziksel Gelişimlerine Etkisinin Kaba Motor Gelişim Testleriyle İncelenmesi Ahmet ŞİRİNKAN, Ayşe Nur YAZAR, Şükrüye Öykü ŞİRİNKAN Atatürk Üniversitesi, Erzurum ÖZET Bu araştırmanın amacı, 5-6 yaş okulöncesi eğitilebilir-öğretilebilir zihinsel engelli çocuklarda eğitsel oyunların fiziksel gelişimlerine etkisinin kaba motor gelişim testleriyle incelenmesidir. Araştırmaya Erzurum İl merkezinde hizmet veren rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan okulöncesi çağındaki 5-6 yaş grubundan 32 öğrenci (kontrol grubu 6 kız-10 erkek= 16 öğrenci, deney grubu 6 kız-10 erkek= 16) katıldı. Araştırmada özel hazırlanmış eğitsel oyun programı uygulandı. Çalışmalara başlamadan önce çocuklara kaba motor gelişim testleri (test of gross motor development) uygulanarak kaydedildi. Uygulanan testler lokomotor ve nesne kontrol testlerinden oluşmaktadır. Lokomotor testler; 25 m koşu, gallop, atlama, sıçrama, horizontal atlama, Kayma, nesne kontrol testler; duran topa vurma, durarak top sürme, topa ayak ile vurma, top fırlatma testleridir. 6 aylık çalışma sonunda aynı testler öğrencilere tekrar uygulandı. Araştırmada verilerin istatistik analizleri SPSS 16.00 paket programı kullanıldı. İstatistiksel yöntem olarak çocukların minimum ve maksimum değerleri, aritmetik ortalamaları ve ölçümler arasındaki farklılıklar z-değerleri alınarak saptandı. Yapılan ölçümler sonucunda deney grubu öğrencilerinde, 25 m koşu, gallop, atlama, sıçrama, horizontal atlama, Kayma ve nesne kontrol testlerinden, topa ayak ile vurma, top fırlatma, özelliklerinde p>0,001 düzeyinde anlamlı yönde gelişme gözlemlendi. Kontrol grubu öğrencilerinde anlamlı bir gelişme gözlemlenmedi. Sonuç olarak, okul öncesi eğitilebiliröğretilebilir zihinsel engelli öğrencilere, özel hazırlanmış hareket eğitim programı ile uygulanan eğitsel oyunların, kaba motor gelişimlerine katkı sağladığı bulgularına ulaşıldı. Anahtar Kelimeler: Okulöncesi, Eğitilebilir, Öğretilebilir, Eğitsel Oyunlar, Kaba Motor Gelişim, Studying of the Effect of Educational Games on Mentally Disabled, Educable and Learnable Preschool Children Aged 5-6 by the Test of Gross Motor Development. ABSTRACT The purpose of this study is to analyze the effect of educational games on mentally disabled, educable and learnable preschool children aged 5-6 by the test of gross motor development. 32 students (control group 6 male+10 famale =16 students, expriences group group 6 male+10 famale =16 students) aged 5-6 who study at rehabilitation centers serving in Erzurum province were participated. In this study a specially prepared educatıonal game program was applied. Before analyzing, the test of gross motor development were applied to the children and the result were recarded. Applied tests are locomotor tests and object-control tests. locomotor tests are 25 m run, gallop, jump, jumping, horizontal jumping, sliding and applied, object-control tests are standing in hitting the ball, standing dribbling the ball with the feet, slapping the ball throwing. After a six month studying the same tests were reaplied to the students. SPSS 16,00 package program was used for the statistical analysis of the study. The minimum and maximum values, arithmetic average and z- value was applied. As a results of the measurement,( p>0,001) positive development on children s 25 m run, gallop, jump, jumping, horizontal jumping, sliding and object-control tests, hitting the ball with the feet, ball throwing abilities was observed. control group positive development was not observed. Conseguently, it was proved that educatıonal games of test of gross motor development of mentally disabled, As a result, preschool-taught educable mentally retarded students has been reached. to the findings of educational games in special prepared movement educatıonal program educable and learnable preschool children aged 5-6. Key words: Preschool, Educable, Trainable, Educational Games, Gross Motor Development GİRİŞ Oyun özellikle çocukluk döneminde olmak üzere her yaş grubunda önemli olduğu ileri sürülebilir. Oyun çocuğun iç ve dış dünyasının farkına varmasına olanak sağlayan bir araçtır. Eğitimciler ve psikologlar oyunu çocuğu tanımada ve anlamada önemli bir araç olarak görmüşlerdir (Ör: Freud ve Piaget) Oyunda çocuğun duygusal, bilişsel, sosyal ve fiziksel durumunu, kişilik, zeka, yaratıcılık ve sağlıkla ilişkili bazı özelliklerini gözlemlemek mümkündür(1). 144

Çocuklar açısından oyun haz ve mutluluk verici aktiviteler olarak tanımlanmakla beraber, küçük çocukların eğitimcileri açısından oyun öğrenmenin temeli olarak kabul edilmektedir(2). Çocukları oyun oynarken incelerseniz yaptıkları işe tamamen kendilerini verdiklerini, bu oyunun amaçsız ya da anlamsız olmadığını, ancak sonuçta belirli bir ürün bulunmadığını gözlemleyebiliriz. Gözlemleriniz ile bu çocukların oynadıkları oyun sonucu öğrenme yaşantılarını genişlettiklerini ve zenginleştirdiklerini, çünkü oyun amacıyla ellerinde ve yakın çevrelerinde her ne var ise, kendilerine her ne sunulmuş ise, ellerindeki bu malzemeyi anlamaya çalıştıklarını çeşitli kullanım yollarını ve özelliklerini araştırdıklarını da fark edebilirsiniz(2). Son yıllarda temel gereksinimlerin zamanında doyurulmamasının çocukta ve yetişkinde kas kasılmalarına neden olduğu saptanmıştır. Çocuklarda orak ihtiyaçların doyurulmaması, bedensel hareketlere izin verilmemesi, bedensel-zihinsel uyaranların, bedensel kontağın olmayışı, sevgi dolu bir aile ilişkisinin bulunmaması kas kasılmalarına neden olmaktadır. Bu da baş ağrıları, boyunda ve yüzde gerginlikler, göz ağrıları, dudakların büzülerek ısırılması, sırt kasılmaları, bacaklarda ve ellerde kasılmalar şeklinde görülmektedir(3). Anaokullarında en az yer verilen ve aileler tarafından da en az önem gösterilen etkinlik, beden eğitimi etkinlikleridir. Matematik, resim, müzik ve kavram çalışmalarına gösterilen ilgi ne yazık ki bu alana gösterilmemektedir. Anaokullarında gerek içerde gerekse dışarıda uygun mekanın bulunmayışı, anaokulu öğretmenlerinin fiziksel aktivitelere ilgi duymayışı ve beden eğitimi öğretmeninin bulunmayışı nedenler arasında sayılabilir. Oysa beden eğitimi programlarının bilinçli bir şekilde planlanıp uygulanmayışı eğitimde büyük bir eksiklik yaratmaktadır. Okulöncesi çocuklarının en belirgin özelliklerinden biri hareketli olmalarıdır. Hareket aynı zamanda, çocuğun gelişimini etkileyen önemli bir unsurdur. Çocukların hareket gereksinimlerini karşılayacak en uygun etkinlik ise, beden eğitimidir(4). Sporun, bireylerin fiziksel ve psikolojik yapısı üzerindeki olumlu etkilerinin öneminin vurgulanmasından bu yana, sportif etkinliklerin engelli bireyler için de son derece önemli olduğu gerçeği kabul edilmeye başlanmıştır. Engelli bireyler için (fiziksel ve psikolojik etkilerine ek olarak), entegrasyon ve rehabilitasyon süreçlerini direkt olarak etkileyen bir faktör olarak sportif etkinlikler dikkat çekmektedir. Engelliler sporu kavramı, farklı yönleriyle ele alındığında aşağıdaki şekilde bir açılım ile değerlendirilmesi mümkündür: Engelliler sporu: 1- Oyun ve sportif harekettir. 2- Bireyin birbirini anlaması ve spor yoluyla etkileşimlerinin artmasında önemli bir araçtır. 3- İnsiyatif geliştirmektir. 4- Sportif etkinlikler ve oyunlar yoluyla entegrasyonu geliştirmektir. 5- Engellilerin yaşama sevincini ve özgüvenlerini arttırarak onları yaşama bağlamanın etkili bir yoludur. 6- Antrenmanla ve planlı çalışmayla engellilerin sağlığının düzelmesine de katkıda bulunarak onlara yaşama umudu ve cesareti vermektir. 7- Özürlü sporcunun, ulusal ve uluslar arası düzeydeki etkinliklerde aktif ve bağımsız bir birey olarak kendisini, diğer özürlü bireyleri ve ülkesini temsil etme yeterliliği ve gururudur. 8- Fiziksel sınırı aşmadan, uygun bir spor dalında performansının sınırlarını zorlamaktır. 9- Rehabilitasyon, hareket kontrolü ve geniş alanlarda spor yapma özgürlüğünü yaşamaktır(5). Ayrıca, oyunun engelli çocuklara kazandırdığı özellikler arasında; Dikkatinin ve farkındalığının artmasını sağlama, El Göz koordinasyonunun gelişimine katkıda bulunma, Birikmiş enerjisini kabul gören bir şekilde atmasını sağlama, Kavramları daha kolay öğrenmesini sağlama, Özbakım becerilerini daha kolay öğrenme, Çocuğun kendine olan güven duygusu geliştirme, Problem çözmeyi daha kolay öğrenme, 145

İlgi ve yetenekleri daha objektif değerlendirme, Oyun hamuru, kil gibi malzemeler kullanılarak yapılan oyunlar çocukların el kaslarını gelişmesine yardımcı olma, Kurallara uymayı öğrenme, Oyun ve oyuncaklar sayesinde sorumluluk almayı öğrenme Dil gelişimine katkıda bulunma, Daha kolay iletişim kurma, paylaşmayı öğrenme, Çocuğun daha az problem davranışlar sergilemesini sağlama, Öğrendiklerini pekiştirme, Çocuklar oyun yolu ile yansıtamadığı duyguları yansıtarak içsel durumları hakkında bilgi verme Eğitime yeni başlayan engelli çocuğun kaygıları oyun ile ortadan kaldırabilme gibi özellikleri sayabiliriz (Erişim 2011). Çocuğun sevme, sevilme, arkadaşlık kurma vb temel sosyal ihtiyaçlarını karşılama isteği onu diğer çocuklarla bir arada olmaya teşvik etmekledir Okulöncesi donem çocuğu için bu ihtiyaçların karşılanabileceği en uygun ortam, oyun ortamıdır Oyun, çocuğun çevresiyle etkileşimim başlatan önemli bir araçtır (Atık, 1986). Bütün çocukların gelişim sureci içinde fiziksel, zihinsel, dil, sosyal ve duygusal gelişim alanlarındaki becerilerini destekleyebilmede oyun önemli bir rol oynamaktadır Oyunun ne olduğu veya ne olmadığı konusunda çok eskiden ben değişik görüşler ve teoriler ilen sürülmüştür Bütün bu görüşlerin ve teorilerin ortak noktası, oyunun çocuk için önemli bir uğraşı olduğudur. Oyun, teorisyenler tarafından tur "dinlenme aracı", "fazla enerjinin boşaltım yolu", "bir rahatlama aracı", "içgüdüsel gelişimin bir on hazırlığı*, "gerçek ile hayal arasındaki ilişkinin anlaşılmasında önemli bir fırsat" olarak açıklanmıştır Pıaget'e gore ise oyun bir uyumdur Bununla birlikte egosantnk düşünceyi azaltmaya yardım eden bir araçtır (Mitchell ve Mason, 1937,, Medınnus, 1976, Yavuzer, 1982). Oyun davranışlarıyla, gözlenen becerilerin çoğu zihinsel engelli çocuklarda da benzer aşamalardan geçilerek kazanılmaktadır Ancak zihinsel engelli çocuklar, engelin derecesine bağlı olarak gelişim alanlarında bazı gecikme güçlüklere sahip olmaları nedeniyle içinde yaşadıkları sosyal çevreyle iletişim kurmada, çevrelerindeki çeşitli uyarıcılara tepki vermede zorlanmaktadırlar Yapılan bazı çalışmalarda, zihinsel engelli çocukların sosyal iletişimi başlatma ve başlatılan iletişimi sürdürmede yetersiz kaldıkları, hiçbir yönlendirme olmadan oyun oynama fırsatı verildiğinde ise tek başına oynadıkları ya da amaçsız davranışlarda bulundukları belirtilmektedir (Bronson, 1972, Guralnıck, 1980, Guralnıck ve Weinhouse, 1984) Bu nedenle yaşıtları ile veya yetişkinlerle uygun etkileşimde bulunma yollarının öğretilmesinde ve çeşitli kavramların-becerilerin kazandırılmasında çok iyi düzenlenmiş oyun ortamlarının öğrenme üzerine katkısının büyük önem taşıdığı göz önünde tutulmalıdır (Slade ve Wolf, 1994, Hellendorn Van Der Oorj, Smith, 1994). Zihinsel engelli çocuklar gelişim süreçleri içinde gecikerek de olsa normal çocukların geçirdikten aşamaları izlemektedirler Bu durum oyun davranışlarına da yansımaktadır. Guralnick (1981), Guralnick ve Weinhouse (1984), Beckmen ve Koni (1987), yaptıkları çalışmalarda, zihinsel engelli çocukların, yaşın ilerlemesi ile birlikte tek başına oyundan kooperatif oyuna doğru tur geçiş gösterdi ki en nı, basit düzeyde oyun oynama davranıştan m n azalıp daha karmaşık ve fonksiyonel oyun davranışlarının arttığını ve bu durumun normal çocuklarla paralellik gösterdiği ifade etmektedirler (7). MATERYAL VE YÖNTEM Araştırmaya Erzurum İl merkezinde hizmet veren rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan okulöncesi çağındaki 5-6 yaş grubundan 32 öğrenci (kontrol grubu 6 kız-10 erkek= 16 öğrenci, deney grubu 6 kız-10 erkek= 16) katıldı. Araştırmada özel hazırlanmış eğitsel oyun programı uygulandı. Çalışmalara başlamadan önce çocuklara kaba motor gelişim testleri (test of gross motor development) uygulanarak kaydedildi. Uygulanan testler lokomotor ve nesne kontrol testlerinden oluşmaktadır. Lokomotor testler; 25 m koşu, gallop, atlama, sıçrama, horizontal atlama, Kayma, nesne kontrol testler; duran topa vurma, durarak top sürme, topa ayak ile vurma, top fırlatma testleridir. 6 aylık çalışma sonunda aynı testler öğrencilere tekrar uygulandı. 146

Araştırmada verilerin istatistik analizleri SPSS 16.00 paket programı kullanıldı. İstatistiksel yöntem olarak çocukların minimum ve maksimum değerleri, aritmetik ortalamaları ve ölçümler arasındaki farklılıklar z- değerleri alınarak saptandı. BULGULAR Tablo 1 incelendiğinde, deneklerin yaş ve cinsiyet sayılarında eşitlik görülmektedir. Deney grubu ve kontrol grubu arasındaki boy ve kilolarda ise bazı farklılıklar bulunmaktadır. Deneklerin sayılarında farklılık yoktur. Tablo 1. Deney ve Kontrol Grubu Deneklerin Yaş, Cinsiyet, Boy ve Kilo Durumları Yaş Cinsiyet Boy Kilo Durumlar N % Deney Kontrol Deney Kontrol Deney Kontrol 5 5 7 8 43,8 50 6 6 9 8 56,2 50 Erkek Erkek 11 10 68,8 62,5 Kız Kız 5 6 31,3 37,5 110 cm 112 cm 1 2 6,2 12,5 114 cm 113 cm 1 1 6,2 6,2 115 cm 115 cm 2 2 12,5 12,5 116 cm 117 cm 1 1 6,2 6,2 118 cm 118 cm 1 1 6,2 6,2 120 cm 119 cm 1 1 6,2 6,2 121 cm 121 cm 1 1 6,2 6,2 124 cm 124 cm 2 2 12,5 12,5 125 cm 125 cm 3 2 18,8 12,5 126 cm 126 cm 1 1 6,2 6,2 127 cm 127 cm 2 2 12,5 12,5 20 kilo 19 kilo 3 2 18,8 12,5 20,5 kilo 20 kilo 3 3 18,8 18,8 21 kilo 21,5 kilo 1 2 6,2 12,5 23 kilo 22 kilo 1 1 6,2 6,2 24 kilo 23 kilo 1 1 6,2 6,2 25 kilo 25 kilo 3 3 18,8 18,8 26 kilo 26 kilo 1 1 6,2 6,2 27 kilo 28 kilo 1 1 6,2 6,2 30 kilo 31 kilo 1 1 6,2 6,2 34 kilo 35 kilo 1 1 6,2 6,2 Tablo 2 incelendiğinde, deney grubundaki test bataryalarında (koşma, atlama, horizontal atlama, gallop, kayma adımı, duran topa vurma, top sürme, atılan topu yakalama, topa ayakla vurma, tenis topu fırlatma, attığı topu tutma) p<0,001 düzeyinde anlamlı bulgulara ulaşılmıştır. Tablo 3 incelendiğinde, kontrol grubundaki test bataryalarında (atlama, horizontal atlama, gallop, duran topa vurma, top sürme, atılan topu yakalama, attığı topu tutma) p<0,001 düzeyinde anlamlı bulgulara rastlanmamıştır. Test bataryalarından koşma, kayma adımı (p<0,001) topa ayakla vurma ve tenis topu fırlatma testlerinde (p<0,05) anlamlı gelişme gözlenmiştir. 147

Tablo 2. Okulöncesi Deney Grubu Öntest-Sontest Durumları N Minimum Maximum Mean Std. Deviation z Koşma Atlama Horizontal atlama Gallop Kayma adımı Duran topa vurma Top sürme pretest 16 6,40 9,00 7,3619,74366 posttest 16 5,50 8,20 6,9812,79904 pretest 16 65,00 85,00 76,8750 7,27438 posttest 16 70,00 95,00 82,1875 7,95168 pretest 16 55,00 90,00 72,8125 8,55740 posttest 16 65,00 90,00 76,2500 6,95222 pretest 16 70,00 115,00 93,7500 14,08309 posttest 16 75,00 120,00 98,7500 13,35415 pretest 16 11,45 15,30 13,4950 1,16138 posttest 16 11,10 14,95 12,7981 1,06233 pretest 16,00 6,50 2,3125 2,40052 posttest 16 1,50 7,00 3,5312 1,70752 pretest 16 2,50 4,00 3,1994,42798 posttest 16 2,30 3,65 3,0250,40373 Atılan topu pretest 16,00 1,50,5312,56181 yakalama posttest 16 1,00 1,00 1,0000,00000 Topa ayakla vurma Tenis topu fırlatma Attığı topu tutma P<0,001 pretest 16 1,50 6,00 3,4062 1,09877 posttest 16 2,50 6,50 4,0000 1,14018 pretest 16 4,50 11,00 8,0625 1,82460 posttest 16 6,00 12,00 8,9687 1,78390 pretest 16,00 1,00,4375,51235 posttest 16 1,00 1,00 1,0000,00000 Tablo 3. Okulöncesi Kontrol Grubu Öntest-Sontest Durumları N Minumum Maximum Mean Std. Deviation z Koşma Atlama Horizontal atlama Gallop Kayma adımı Duran topa vurma Top sürme Pre test 16 5,49 8,62 7,1638,85907 Post test 16 5,44 8,44 7,1112,84414 Pre test 16 70,00 100,00 84,6875 10,56232 Post test 16 65,00 100,00 84,6875 11,02554 Pre test 16 65,00 106,00 86,1875 10,28409 Post test 16 60,00 105,00 87,5000 10,48809 Pre test 16 10,00 33,00 16,7500 6,60808 Post test 16 11,00 35,00 17,3125 6,65050 Pre test 16 7,73 11,54 9,5919 1,21123 Post test 16 7,55 11,50 9,4687 1,24770 Pre test 16 1,50 9,50 3,5937 1,82774 Post test 16 1,50 9,00 3,6875 1,68201 Pre test 16 1,00 3,15 2,3169,54182 Post test 16 1,25 3,14 2,3000,49755 Atılan topu Pre test 16,00 1,00,5000,51640 yakalama Post test 16,00 1,00,4375,51235 Topa ayakla vurma Tenis topu fırlatma Attığı topu tutma Pre test 16,00 6,50 2,3125 2,40052 Post test 16,00 6,00 2,7812 1,90586 Pre test 16 4,50 13,00 8,7188 2,40117 Post test 16 5,00 13,50 9,0000 2,51661 Pre test 16,00 1,00,4375,51235 Post test 16,00 1,00,2500,44721 3,332** 3,425** 2,221** 3,517** 3,523** 3,332** 3,425** 2,758* 3,416** 3,368** 3,000** 2,928** 1,300 1,809 0,000 3,467** 1,000 1,452 0,447 2,299* 2,324* 1,134 148

TARTIŞMA Okulöncesi çağ motorsal gelişimin hızlı olduğu bir dönmedir. Bu dönem sonunda çocuk temel becerileri ve sporsal hareketlerin kombinasyonlarını öğrenmiş olur. Büyük ölçüde yapılan çalışmalara bağlı olarak koordinasyon düzeyleri bireylere göre değişir (Özbar, Kayapınar, 2006). Özbar ve Kayapınarın çalışmalarında 6 aylık hareket eğitimi programının çocukların el-göz koordinasyonunda deney grubunun öntest ve son test ölçümlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.01). Fiziksel aktivitenin solunum, dolaşım, iskelet ve diğer organik sistemlere de olumlu değişiklik yaptığı bilinmektedir (Açıkada C. Ergen, E. 1990, Akgün N. 1986.) Butterfeld ve ark.(2002) yaptıkları araştırmada,6 yaş grubu çocuklarda lokomotor hareketlerden; koşma, galop, zıplama, atlama, sıçrama, sekme ve kayarak gitme ve Fitness hareketlerinden; sıkma kuvveti, adım testi, otur-eriş testlerinde olumlu yönde gelişme oldugu belirtilmiştir. Hollmann, W. (1991) tarafından yapılan araştırmada da, çocukluk dönemlerinde düzenli yapılan fiziksel aktivitelerin fiziksel uygunluk ve motor becerilerin (koşma, sıçrama, atlama vb.) gelişmesinde etkili olduğu belirtilmektedir. Tepeli ve Arı nın (2004) çalışmalarında ise, çocukların psikomotor gelişim becerileri üzerine farklı eğitim kurumlarında eğitim gören çocukların bazı değişkenlerde (zeka puanı, temel kabiliyet puanı, el tercihi puanı) olumlu gelişmeler gözlenmiştir. Körmükçü ve Demir in (2010) çalışmalarında eğitsel oyunların çocuğun fiziksel gelişimi yanı sıra sosyal gelişimindeki bazı sosyal özelliklerde de (hoşgörü, problem çözme, kendine güven, paylaşma, karar verme, yardımlaşma vb.) gelişim sağladığı bulgularına ulaşılmıştır. Sexton ve ark. Yaptığı araştırmada, zihinsel engelli bireylerde kaygıyı azaltma metodu olarak egzersiz çalışması yapanlar genelde desteklenmiş, Nevroz hastalığı olan bir grup hastaya koşu ve yürüyüş çalışması yaptırmış. 8 hafta sonunda kaygının önemli oranda azaldığını görmüştür. Koşu çalışması yapan grupta aerobik fiziki kapasitede artma olmuş, psikolojik olarak kazançları ise yürüyüş yapan gruptan az olmuştur. Glesser ve ark görme engelli ve zihinsel engelli çocuklara 6 ay boyunca 2 haftada bir judo antrenmanı uygulamış. Çalışma sonucunda her iki denek grubun da fiziksel uygunluk, motor beceride psikososyal tutumda gelişime kaydedilmiştir. Günabakan ve arkadaşlarının(2009) araştırmalarında da okulöncesi çocuklara uygulanan hareket eğitim programı sonucunda denge, çabukluk, top fırlatma, durarak uzun atlama, yakalama ve esneklik özelliklerinde p<0.001 düzeyinde anlamlı fark bulunmuştur. Erciş ve arkadaşlarının(2009) yaptığı araştırmada, hareket eğitimi programına katılan özel eğitime tabi öğrencilerde fiziksel ve sosyal yönden gelişmeler, gözlenmiş, ailelerin memnuniyetleri üst düzeye çıkmış, çocuklarda özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine karşı ilgi ve alakaları artmıştır. İlhan ve Suveren in araştırmalarında, zihinsel engelli çocukların özel eğitim dışında (evde, ya da aile fertleriyle beraberken) yaptıkları bedensel aktivitelerin başında % 31 oranla anne ya da babaları nezaretinde oyun parkına götürülmeleri gelmektedir. Kırcaali İftar, 2000 yaptığı çalışmada, ailelere yönelik yapılan bilgilendirme programının zihinsel engelli çocuklara yararları arasında en çok dile getirilen gelişim alanının sosyal gelişme ve oyun olduğunu belirtmektedirler. Sonuç olarak, çocukların gelişim dönemlerin fiziksel gelişimleri normal seyrinde devam etmesine rağmen, sportif etkinliklerde bulunan, eğitsel oyunlarla akranlarıyla oyun oynayan ister normal ister özel eğitime tabi çocuklar olsun fiziksel gelişimleri akranlarına göre daha hızlı olmaktadır. KAYNAKLAR 1. Konter, E.(2008).Eylemde Bulunana Bir Varlık Olarak, İnsan Neden Oynar?, Kanyılmaz Matbaası, İzmir. 2. Anadolu Üniversitesi Yayınları (2001). Çocukta Hareket, Oyun Gelişimi ve Öğretimi, Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi Yayını No:715, Eskişehir. 3. Özdoğan, B.(2009). Çocuk ve Oyun, Çocuğa Oyunla Yardım, Anı Yayıncılık, Ankara. 4. Özer, D. S. Özer, K. (1998). Çocuklarda Motor Gelişim, Antalya. 5. Gür, A.(2001).Özürlülerin Sosyal Yaşama Uyum Süreçlerinde Sportif Etkinliklerin Rolü, T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Ankara. 149

6. www.onceokuloncesi.com adresinden 23.3.2011 tarihinde alınmıştır. 7. Butterfeld S.A., Lehnhard R.A., Coladarci T(2002). Age, Sex and Body Mass İndex in Performance of Selected Locomotor and Fitness Tasks by Children in Grades K-2. Percepts Mot.Skills, Feb; 94(1): 80-6. 8. Hollmann W.(1991). Development of Physical Performance and Endurance in Childhood and Adolescence, Monatsschr Kinderhilkd, Nov;139(11):742-8. 9. Günsel, A.M.(2004). İlköğretimde Beden Eğitimi ve Uygulamaları, Ankara:Anı Yayıncılık, 10. Körmükçü, Y. Demir, D.(2010). 5 Yaş Grubu Çocuklarda Eğitsel Oyunların Çocugun Sosyal Gelişimne Etkilerinin İncelenmesi, Uluslar arası Çocuk ve Spor Kongresi, 19-21 Nisan, Kuzey Kıbrıs. 11. Tepeli, K. Arı, R.(2004). Temel Psikomotor Becerilerin Gelişimine Farklı Eğitim Kurumları ve Deneklerin Özlük, XIII. Eğitim Bilmleri Kurultayı, 6-9 Temmuz, Malatya. 12. Glesser JM., Margulies, JY., Nyska, M., Porat, S., Mendelberg, H., Wertman, E. Physical and Psychosocial Benefits of Modified Judo Practice for Blind, Mentally Retarded Children, a Pilot Study. Perfect Mot. Skills Jun; 74 (3 Pt): 915-925, 1992. Akt. Çalışkan. E. Karagözoğlu, C. Kayapınar, F. Erzeybek, M. S. Fişekçioğlu, B. Goalball Sporunun ve Hareket Eğitiminin Görme Engelli Çocukların Kaygı Durumlarına Etkilerinin Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Cilt, 9, Sayı, 3, s, 22-35, 2007. 13. Sexton, H., Maere, A., Dahl, N. H.: Exercise Intensity and Redicion in Visually İmpaired Children. J. Abnorm Child Psychol., Dec; 9 (4): 517-522, 1981. Akt. Çalışkan. E. Karagözoğlu, C. Kayapınar, F. Erzeybek, M. S. Fişekçioğlu, B. Goalball Sporunun ve Hareket Eğitiminin Görme Engelli Çocukların Kaygı Durumlarına Etkilerinin Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Cilt, 9, Sayı, 3,s, 22-35, 2007. 14. Özbar, N. Kyapınar, F. Okulöncesi Dönemde Çocuklarında Hareket Eğitiminin El-Göz Koordinasyonu Süresi ve Hata Sayısına Etkisi, Atatürk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Cilt, 8, Sayı, 4, s, 40-48, 2007. 15. Açıkada C. Ergen, E. Bilim ve Spor, S. 110-115, 211-216, Büro-tek Ofset, Ankara, 1990. 16. Akgün, N. Egzersiz Fizyolojisi. 2. Baskı, s, 101-105, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1986. 17. Atık, B (1986) Okulöncesi Çağındaki Normal Gelişim Gösteren ve Down SendromJu Çocukların Tercih Ettikleri Oyun Tiplerinin ve Oyun İçindeki Sosyal iklimi Davranışlarının İncelenmesi. Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi Hacettepe Üniversitesi Ankara 18. Beckman, J P, Kohl, F (1987) Interaction of preschoolers with and without handicaps inintegrated and segregated setting A longitudinal study Mental Retardation, 25(1), 5-11. 19. Bronson, WC (1972) Competence and Growth of Personality. University of California at Berkeley FJlıs, M J (1971) Why People Play. New Jersey PrenUce - Hall Inc. 20. Guralmck, J M (1981) The social behaviorof preschool children at different develop mental levels Effects of group compositionjournal of Experimental Child Psychology, 3i, lis no 23. 21. Guralnıck, J M, Wemhouse, E (1984) Peer-related social interactions ot developmen tally delayed young children Developmental and Characteristics Developmental Psychology. 20 (5), 81S 827 22. Hellendom, J, Van Der ooıj R & Smith B S (1994) Play And Intervention. Stale University of New York Press 23. Medınnus, R (1976) Child Study and Observation Guide. John Wiley And Sons, Inc 24. Mitchell E, Mason, B (1937) The Theory of Play. Barnes and Company New York 25. Slade, A, Wolf, DP, (1994) Children at Play. Oxford University Press 26. Yavuzer, H, (1982) Çocuk Psikolojisi I. Duygusal ve Toplumsal Gelişimi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi 24 27. Günabakan, T. Bayrakdar, A. Gelen, N. K. Okulöncesi Eğitime Devam Eden Çocuklarda 12 Haftalık Hareket Eğitiminin Motor Becerilerine Etkisinin Araştırılması, Uluslar arası Herkes İçin Spor ve Spor Turizmi, Antalya, 2009. 28. Erciş, S. Şirinkan. A. Erhan, S. E. Eğitilebilir-Öğretilebilir Zihinsel Engelli Öğrencilere Uygulanan Özel Hareket Eğitimi Programının Yaşam Kalitelerine Etkisi, Uluslar arası Herkes İçin Spor ve Spor Turizmi, Antalya, 2009. 29. Kırcaali İ. G. Küçük Adımlar Gelişimsel Geriliği Olan Çocuklara Yönelik Erken Eğitim Programının Aile Görüşlerine Dayalı Olarak Değerlendirilmesi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir. 2000. 150

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİM DERGİSİ SELÇUK UNIVERSITY JOURNAL OF PHYSICAL EDUCATION AND SPORT SCIENCE 12-14 Yaş Grubu Gençlerbirliği Spor Kulübü Sporcuları ile Spor Yapan ve Yapmayan Görme Engelli Öğrencilerinin İşitsel Basit Reaksiyon Zamanlarının Karşılaştırılması Sinan BAKIR 1, Hayri AYDOĞAN 2 1 Kalecik Şehit Mehmet Yıldırım METEM, Ankara, Türkiye. 2 Gümüşhane Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü, Gümüşhane, Türkiye ÖZET Bu çalışmanın amacı; sporun birey performansları üzerindeki etkisi ile görme engellerinden dolayı dış dünyayı algılamada en önemli öğrenme uyaranından yoksun olan görme engelli bireyler için İşitsel Basit Reaksiyon Zamanlarının bazı fiziksel parametreler(boy, kilo ve yaş) eşliğinde değerlendirilerek, sporun öneminin hangi boyutlarda olduğu araştırılmasıdır. Çalışmanın örneklemini, Ankara Göreneller Görme Engelliler İlköğretim Okulu nda okuyan 12-14 yaş grubu spor yapan ve yapmayan 40 görme engelli öğrenci ile Gençlerbirliği Spor Kulübü nde futbol oynayan 12-14 yaş grubundan 20, toplam 60 öğrenci oluşturmaktadır. Her grubun ayrı ayrı; İşitsel BRZ belirlemek için Newtest 1000 Reaction Timer aleti, boy uzunluklarını ölçmek için Holtain Limited marka boy ölçer, vücut ağırlıklarını ölçmek için de Angel marka elektronik baskül kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiki analizlerinde Reaksiyon Zamanları; boy, kilo ve yaş parametreleri tablolar halinde belirtilmiş, Parametreler arasındaki ilişki, Tek Yönlü Varyans Analizi (One-way), Tukey HSD Çoklu Karşılaştırma Testi ve T Testi ile yapılmış çıkan değerlerde; spor yapmayan görme engelli öğrencilerin İşitsel BRZ ort 452,80 msn, spor yapanlarının ortalaması 233,85 msn ve Gençlerbirliği futbolcularının ise 258,25 msn olduğu, tüm gruplarda İşitsel BRZ ile boy, kilo ve yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunamazken, spor yapan görme engellilerle spor yapmayanların İşitsel BRZ arasında spor yapanlar lehine anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Gençlerbirliği futbolcuları ile spor yapan görme engelli öğrencilerin İşitsel BRZ arasında da görme engelliler lehine anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05). Spor yapmayan görme engelli öğrenciler ile Gençlerbirliği futbolcularının İşitsel BRZ arasında da Gençlerbirliği futbolcuları lehine anlamlı bir fark tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç olarak; düzenli yapılan fiziksel egzersizlerin İşitsel BRZ nı kısalttığı, fiziksel aktivite programlarına düzenli olarak katılan bireylerin aynı yaştaki sedanter bireylerden daha yüksek iş kapasitesine ve sahip oldukları sinir - kas sistemi tepkilerinin hızlandığı, fiziksel uygunluğu artırmaya yönelik programlarla görme engelli çocukların fiziksel uygunluk düzeyini ve özellikle de basit reaksiyon zamanlarının gelişimini sağlayarak bu çocukların toplumla bütünleşmesini ve bağımsız bireyler olarak yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olacaktır. Anahtar Kelimeler: Görme Engelli, İşitsel Basit Reaksiyon Zamanı, Fiziksel Egzersiz. Comparison Of Simple Audiotory Reaction Times Between 12-14 Aged Football Players Of Gençlerbirliği FC and Visually Impaired Students Who Are Involved In Sports and Sedentary ABSTRACT The aim of the study is to observe the effects of sports on individual s performance and the importance of sports by evaluating Simple Audiotory Reaction Times with some parameters such as length, weight and age for children who have visual disability causing lacking of an important learning pressor. This study consists of students between 12-14 ages who do sports and do not from Ankara Göreneller Elementary School for visually impaired students and 20 students between 12-14 ages who play football at Gençlerbirliği Football Club. In this observation, Newtest 1000 Reaction Timer was used for stating audiotory Simple Reaction Time, a device named Holtain Limited was used for measuring length and an electronic weighting machine named Angel was used for each group. According to the statistical analysis acquired from the observation, reaction times were mentioned as tables containing length, weight and age parameters. The relationship between parameters, from the results of One-way Variance Analysis, Tukey HSD Multiple Comparison Test and T Test, the average value of Simple Reaction Times of visually impaired and sedentary students was demonstrated 452,80 msn, the ones who do sports was 233,85 msn and it is observed 258,25 msn for the football players of Gençlerbirliği Football Club. While There could not been found any relationship in between Simple Reaction Times and length, weight and age; there have been found a meaningful relationship in between Simple Reaction Times of visually impaired srudents who do not sports and do (p<0,05). In addition to these consequences, there have been observed that visually impaired students involved in sports are better than the footballers of Gençlerbirliği regarding Simple Reaction Times (p<0,05). Also it have been stated that the football players have a superiority from the visuallt impaired and sedentary students (p<0,05). To conclude, it is observed that the exercises 151

which are done regularly shorten Simple Audiotory Reaction Times and seen that the individuals who attend these activity programs have higher work capacity and faster nevre-muscle systems reactions rather than the sedentary ones. Inreasing the level of physical convenience of the visually impaired children and particulary providing evolution of simple reaction time can be helpful for living in a harmony in public and being independent individuals by attending some programs intended for physical convenience. Key Words: Visually Impaired, Simple Auditory Reaction Time, Physical Exercises. GİRİŞ İnsan, beden yapısı, kültürel, sosyal, ekonomik, psikolojik gelişim özelliklerinin yanında, doğada yaşayan diğer varlıklardan farklılığı ile birlikte kendi sınıfı içerisinde de farklı özellikleri olan bir varlıktır. Bu başlık altında insanın kendi sınıfı içerisindeki farklılığının ne zaman problem oluşturduğunu yani sakat, özürlü, engelli, adlarından biri ile adlandırılacağı ve bu isim altındaki kişiler ile ilgili temel tanımlamalar ve açıklamalar yapılacaktır. Bugün dünyada yaklaşık olarak 600 milyon olarak hesaplanan engellilerin % 80 i hiçbir rehabilitasyon servisi olmayan ve hiçbir düzeltici tedbir alınmayan gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Bu ülkelerdeki sakatlıkların çoğu yetersiz beslenmeden, çocuk büyütmedeki temel tekniklerin yanlış kullanılmasından, önüne geçilebilecek hastalık ve kazalara karşı yeterli ilgi gösterilmemesi ve önlem alınmamasından ileri gelmektedir. Türkiye de engellilerin sayısı ortalama olarak genel nüfusun yaklaşık %10 unu kapsamaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki engellilerin sayısı genel nüfusun %13 ünü, AT ülkeleri nüfusunun %5-9 unu, üçüncü dünya ülkelerinde %22 sini oluşturmaktadır. Bu rakamların ortaya koyduğuna göre, engellilerin normal nüfusa oranı önemli sayısal bir çoğunluk oluşturmaktadır (Sevindi, 2002). Birincil boyutta bireyin özürlü olarak tanımlanması; ikinci boyutta ise özürlü olarak etiketlenen kişilerin benlik algılarının bu durumdan etkilenmesi söz konusudur. Başkaları tarafından etiketlenen bireyler, özürlü olmayı içselleştirerek, sosyal eylemlerini düzenlerler ve benlik kavramlarıyla uyumlu hale dönüştürürler (Kalyon,1997: 57). MATERYAL VE YÖNTEM Bu bölümde araştırmanın yöntemi, evren ve kullanılan veri toplama teknikleri ve verilerin analiz yöntemleri açıklanmıştır. Araştırmanın Yöntemi Bu araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma Evreni ve Örneklem Bu araştırmanın çalışma evrenini görme engelliler, örneklemi ise 2004-2005 öğretim yılında Göreneller Görme Engelliler İlköğretim Okulu nda öğrenimlerine devam eden doğuştan görme engelli dört yıldır haftanın dört günü günde bir saat antrenman yapan B1 derece 20 goalball oyuncusu ile hiçbir spor branşında aktif olmayan tamamen görmeyen 20 öğrenci ve Gençlerbirliği Spor Kulübü nde 12-14 yaş grubunda üç yıldır haftada beş gün günde iki saat antrenman yapan 20 futbolcu olmak üzere toplam 60 kişi oluşturmuştur. Araştırmamıza katılan deneklerin tamamı erkeklerden oluşmuştur. Veri Toplama Teknikleri Yaş, Boy ve Vücut Ağırlığı Ölçümü Deneklerin yaşları yıl olarak tespit edilip, boy uzunlukları Holtain Limited marka boy ölçer ile şortlu ve çıplak ayaklı olarak ölçülürken ( 0,01 cm. hassasiyetinde ), vücut ağırlıkları Angel marka elektronik baskül ile (0,01 kg. hassasiyetinde) şortlu olarak ölçülmüştür. Basit Reaksiyon Zamanı Ölçümü Deneklerin basit reaksiyon zamanı ölçümleri, Newtest 1000 Reaction Timer marka reaksiyon zamanı ölçer aleti kullanılarak yapılmıştır. Alette ışık ve ses gibi uyarı- gösterge mekanizması ile uyarıya tepki gösterebilmek için deneğin basacağı ya da serbest bırakacağı düğme bulunmaktadır (Alet 1/1000 sn. hassasiyetindedir). Finlandiya yapımı alet, üç uyaran verebilmektedir. İki ayrı parçadan oluşmakta; İlkinde seçkili zaman ve uyarı verici araç, ikincisinde masa üstüne konarak deneğin uyarımı almasını sağlayan uyarı levhası bulunmaktadır. Bu uyaranlardan 1 ve 3 no lu uyaranlar görsel (ışık), 2 no lu uyaran ise işitsel (ses) uyaran vermektedir. Işıklı uyaran kırmızı renkli 0,04 watt lık enerji harcayan lambalardan oluşmaktadır. Uyaranlar uygulayıcı tarafından deneğin göremeyeceği bir yerden manuel olarak verilmektedir. 152

Reaksiyon zamanı ölçümleri araştırmacının da içinde bulunduğu üç kişilik bir ekip tarafından gerçekleştirilmiştir. Birinci kişi reaksiyon ölçüm cihazını programlarken, ikinci kişi sonuçları almış, üçüncü kişi ise deneklerin ölçüm anıdaki organizasyonu ile ilgilenmiştir. Ölçümlerin objektif olması için tam bir ekip çalışması gerçekleştirilmiştir. Deneklere toplu olarak ölçüm yapılacak alana alınmadan önce ölçümlerin seri ve sağlıklı yapılabilmesi için toplu olarak kendilerine cihaz, ölçüm, testin amacı ve önemi hakkında da bilgi verilmiştir. Denekler daha sonra ölçüm odasına alınmış ve sıra ile ölçüm yerine tek tek çağrılmışlardır. Reaksiyon zamanı ölçümü yapılacak denek, Newtest 1000 Reaction Timer aletinin yerleştirildiği masanın karşısındaki sandalyeye rahat hareket edebileceği bir pozisyonda ve mesafede oturtulmuş, masa üzerine ellerini avuç içleri yere bakacak ve parmak araları kapalı olacak şekilde yan yana yerleştirmiştir. Masa ile sporcu arasında 30 cm mesafe olması sağlanmıştır. Deneğin dominant eli Newtest 1000 aletinin reaksiyon göstergelerinin bulunduğu cihaza 10 cm önde olacak şekilde konumlandırılmıştır. Deneğe hazır komutu verildikten sonra alet, değişik zamanlarda sesli uyaranlar göndermeye başlamıştır. Denek, cihazdan gelecek olan bu sesli uyaranları her duyduğunda işaret parmağıyla 2 no lu butona basmış ve butona her bastığında kronometrenin otomatik olarak durmasıyla bu değerler kaydedilmiştir. Bu işlem her denek için 5 er kez tekrarlanmış ve bu değerlerin ortalaması alınarak her deneğin reaksiyon zamanı bulunmuştur. Verilerin Analizi Çalışmada ölçümler sonucu elde edilen verilerin istatistiksel analizleri Tek Yönlü Varyans Analizi (oneway) ve T Testi ile yapılmış olup tüm değerlendirmelerde önemlilik düzeyi %5 alınmıştır. BULGULAR Bu bölümde, yapılan ölçümler sonucu elde edilen veriler Tek Yönlü Varyans Analizi (Anova) ve T Testi ile değerlendirilmiştir. Çalışmaya Ankara Göreneller Görme Engelliler İlköğretim Okulu ndan 12-14 yaş grubu Goalball oyuncusu 20 öğrenci ve spor yapmayan 20 öğrenci ile Gençlerbirliği Spor Kulübü nde futbol oynayan 12-14 yaş grubu 20 sporcu olmak üzere toplam 60 kişi katılmıştır. Araştırmaya katılan deneklerin tamamı erkeklerden oluşmuş olup deneklerin fizyolojik parametreleri aşağıda verilmiştir. 500 400 452 300 200 100 0 151 42,8 12,85 RZ BOY KİLO YAŞ Grafik 1. Spor Yapmayan Görme Engelli Öğrencilerin Reaksiyon Zamanı, Boy, Kilo ve Yaş Değerlerinin Ortalaması 153

Tablo 1. Spor Yapmayan Görme Engelli Öğrencilerin İşitsel Reaksiyon Zamanı, Boy, Kilo ve Yaş Değerleri. Denekler RZ (milisaniye) Boy (cm) Kilo (kg) Yaş (yıl) Denek 1 555 141 36 13 Denek 2 372 155 46 13 Denek 3 179 177 66 14 Denek 4 202 165 84 14 Denek 5 399 173 53 14 Denek 6 334 165 57 13 Denek 7 500 131 28 12 Denek 8 542 179 44 13 Denek 9 987 144 36 12 Denek 10 286 142 40 13 Denek 11 420 140 28 12 Denek 12 577 151 43 13 Denek 13 971 153 54 13 Denek 14 325 131 28 13 Denek 15 386 138 35 12 Denek 16 395 126 26 12 Denek 17 458 146 31 12 Denek 18 407 175 53 13 Denek 19 377 141 35 13 Denek 20 384 147 33 13 ORTALAMA 452,80 151,00 42,80 12,85 Tablo 2. Spor Yapan Görme Engelli Öğrencilerin İşitsel Reaksiyon Zamanı, Boy, Kilo ve Yaş Değerleri Denekler RZ (milisaniye) Boy (cm) Kilo (kg) Yaş (yıl) Denek 1 213 165 61 14 Denek 2 190 181 77 14 Denek 3 222 163 45 13 Denek 4 237 153 45 13 Denek 5 288 138 32 13 Denek 6 265 143 32 13 Denek 7 265 144 35 13 Denek 8 272 149 44 13 Denek 9 184 152 40 13 Denek 10 188 175 78 14 Denek 11 200 153 68 14 Denek 12 196 164 57 14 Denek 13 333 168 68 14 Denek 14 165 153 66 14 Denek 15 239 140 28 13 Denek 16 239 151 49 13 Denek 17 279 154 42 13 Denek 18 240 147 38 13 Denek 19 218 156 37 13 Denek 20 244 123 25 12 Ortalama 233,85 153,60 48,35 13,30 154

250 233,85 200 150 153,6 100 50 0 48,35 13,3 RZ BOY KİLO YAŞ Grafik 2. Spor Yapan Görme Engelli Öğrencilerin Reaksiyon Zamanı, Boy, Kilo ve Yaş Değerlerinin Ortalamaları Tablo 3. Gençlerbirliği Spor Kulübü Futbolcularının İşitsel Reaksiyon Zamanı, Boy, Kilo ve Yaş Değerleri. Denekler RZ (milisaniye) Boy (cm) Kilo (kg) Yaş (yıl) Denek 1 208 144 36 12 Denek 2 161 144 33 12 Denek 3 236 141 35 12 Denek 4 320 136 28 12 Denek 5 229 145 32 12 Denek 6 316 145 38 12 Denek 7 350 152 35 12 Denek 8 246 151 40 12 Denek 9 218 147 37 12 Denek 10 261 154 38 12 Denek 11 293 142 35 12 Denek 12 231 142 41 12 Denek 13 194 154 45 12 Denek 14 216 134 30 12 Denek 15 232 147 35 12 Denek 16 344 140 33 12 Denek 17 261 148 33 12 Denek 18 289 144 36 12 Denek 19 311 160 47 12 Denek 20 249 144 32 12 Ortalama 258,25 145,70 35,95 12,00 300 250 200 150 100 50 0 258,25 145,7 35,95 12 RZ BOY KİLO YAŞ Grafik 3. Gençlerbirliği Spor Kulübü Futbolcularının Reaksiyon Zamanı, Boy, Kilo ve Yaş Değerlerinin Ortalamaları. 155