Kaçınma Öğrenmesi B U N L A R I B İ L İ Y O R M U Y D U N U Z?

Benzer belgeler
Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

Pavlovian koşullamada uyarıcı ilişkileri.

1.Giriş İÇİNDEKİLER. Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx.

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar.

ADIM ADIM YGS LYS Adım DAVRANIŞ 2

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

Pavlovian Koşullama ve Sönme

EDIMSEL KOŞULLANMA ELİF GÖKALP TAŞ EMEL DOKUR MERMERDAŞ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

ALIŞTIRMA-UYGULAMA YAZILIMLARI

UYARAN KONTROLÜ VE BİÇİMLENDİRME O D S (PEKİŞTİREÇLER)

İlk izlenimler önemli midir? Yoksa, sonraki bilgilerle aslında kolayca değiştirilebilir mi?

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2

Deneysel Yöntem. Yaşar Tonta H.Ü. BBY yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/courses/fall2007/sb5002/ SB5002 SLIDE 1

Bağıntısal Öğrenme Kuramları

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır.

Tepki Örüntüleri Olarak Duygular Duyguların İletişimi Duyguların Hissedilmesi

Psikoloji biliminin konusu gözlenebilir davranışlardır.

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

Davranışın Uyarıcı Kontrolü

Ceza B U N L A R I B İ L İ Y O R M U Y D U N U Z?

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ

TOPLUMSALLIK. Başkalarıyla Birlikte Olma Eğilimi

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

Psikoloji sağlıklı insanın bilincini ögelerine analiz eden bilim dalıdır.

Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır.

BAĞINTISAL ÖĞRENMEYİ AÇIKLAMAYA YÖNELİK KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. Davranış kontrolünde temel varsayımlar Hedef davranış

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ.

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

Üretim/İşlemler Yönetimi 4. Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİNDE VERİLERİN GRAFİKSEL ANALİZİ

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

İŞLETME RİSK YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Tülay Korkusuz Polat 1/29

Bölüm Onbir Hataların Düzel4lmesi

KENDİNİ GELİŞTİRME ve KENDİ KENDİNE (ÖZ) YÖNETİM

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ İŞLEVSEL ANALİZ HİPOTEZ OLUŞTURMA

Öğrenme Psikolojisi (PSY 308) Ders Detayları

Ders Yazılımlarının Sahip Olması Gereken Özellikler:

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ

e-öğrenme KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR Prof. Dr. Yasemin GÜLBAHAR

Benlik Bilgisinin Değişik Yönleri

EŞ ZAMANLI İPUCU İLE ÖĞRETİM DERS PLANI

Kişinin çevresiyle etkileşimi sırasında kişide ve çevrede oluşan gözlenebilir ve ölçülebilir değişikliklere davranış denir.

Yapılan alan araştırması sonucunda aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. ( ) ( ) ( ) ( )

Rekabet Avantajının Kaynağı: Satış

İleri Diferansiyel Denklemler

Araçsal ya da Edimsel Koşullama

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Psikolojiye Giriş I. 2 Dersin Kodu: PSY Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR

SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI. Prof. Dr. Serap NAZLI

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Geçen Haftadan Ne Öğrendik?

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Sosyal Öğrenme. Sosyal Öğrenme

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Öğrenci hakkında varsayımlar; Öğretmen hakkında varsayımlar; İyi bir öğretim programında bulunması gereken özellikler;

KALİTE SİSTEM YÖNETİCİSİ EĞİTİMİ

Dördüncü Sürüm Görev Listesi

Tam Öğrenme Kuramı -2-

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME

Şekil-1. Doğru ve Alternatif Akım dalga şekilleri

Sosyal Etki Teorisi. Sunan: M.Benan YAZICIOĞLU Sunum Tarihi:

Pekiştirme Kuramları B U N L A R I B İ L İ Y O R M U Y D U N U Z?

Şu davranışçılar da sadist midir, anlamadım gitti yahu!!! Biri zavallı köpekleri et,et diye inletir, biri de kedileri kafese kapatır.

İÇİNDEKİLER. Başlarken ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARINA...1. I. Bölüm BİLİM - PSİKOLOJİ VE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL GELİŞTİRME

FEN ve TEKNOLOJİ ÖĞRETİMİNDE. Neden işbirliği? Neden birbirimize yardım ederiz? İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME

İçindekiler. Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu. xvii xix

GERİ BİLDİRİM NEDİR? Bölüm Onbir. Hataların Düzeltilmesi. Geri Bildirim. Genel Bir Bakış. Geri Bildirim Çeşitleri. Dışsal Geri Bildirim Kaynakları

Yrd. Doç. Dr. Adnan Boyacı

Bilişim Sistemleri Değerlendirme Modeli ve Üç Örnek Olay İncelemesi

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

RİSK YÖNETİMİ. Risk Yönetim Planının 7 Bileşeni

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

TEMEL MANİPLATİF HAREKETLER

Yeşilalım Projesi. Eğiticilerin Eğitimi Şubat 2013 Ankara

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

Transkript:

Kaçınma Öğrenmesi B U N L A R I B İ L İ Y O R M U Y D U N U Z? Kaçınma, edimsel tepkinin itici bir uyarıcının verilmesini engellediği bir edimsel koşullama biçimidir. Kaçınılan itici uyarıcının yokluğu ile kaçınma davranışının pekiştirildiğini öne süren herhangi bir kuram bulunmamaktadır. Kaçınma bir edimsel davranış biçimi olmasına karşın, kaçınmaya ilişkin öğrenme kuramları önemli ölçüde Pavlovian koşullamanın kavramlarına dayanır. Birçok durumda, kaçınmayı öğrenmenin, içsel zamansal ipuçlarına ve iç algısal ya da geribildirim ipuçlarına ilişkin öğrenmeyi içerdiği varsayılır. Kaçınma davranışı güçlü bir şekilde, organizmanın daha önceden var olan savunucu davranışı tarafından belirlenir.

Ceza, itici uyarıcılara ilişkin ana edimsel koşullama biçimlerinden sadece birisidir. Bir diğer itici kontrol biçimi kaçınma koşullamasıdır. Ceza yordamlarında edimsel tepki performansı itici uyarıcının sunumu ile sonuçlanır. Kaçınma koşullamasında, edimsel tepki performansı itici olayın sunumunu engeller ya da bloklar. Kötü bir şeyin olmasını engellemek için bir sürü şey yaparız. Bir kapıya yaklaşırken bir elinizi kapıya doğru uzatmak kapalı bir kapıya çarpmadan kaynaklanabilecek rahatsızlığı önler; merdiven korkuluklarına tutunmak merdivenden kayıp düşmeyi önler; trafikte yavaşlamak öndeki araca çarpmayı önler; sırtınıza kalın bir şeyler giymek soğuk almanızı önler. Tüm bunlar kaçınma tepkileridir. Edimsel koşullamanın diğer biçimlerinde olduğu gibi, kaçınma yordamı bir edimsel tepki ile bir güdüleyici ya da pekiştirici uyarıcı arasındaki izlerliği içerir. Kaçınma koşullaması olumlu pekiştirme durumlarından iki yönden farklılık gösterir. Öncelikle, güdüleyici ya da pekiştirici uyarıcı bir nahoş ya da itici uyarıcıdır (aversive stimulus). İkinci olarak, edimsel davranış ve motive edici uyarıcı arasındaki izlerlik negatiftir. Bir negatif izlerlik durumunda, organizma bir edimsel davranışta bulunduğu takdirde itici olay verilmez. Dolayısıyla, tepkide bulunmak suretiyle katılımcı itici pekiştirecin verilmesini önler. Buraya kadar olan kısımda çeşitli edimsel koşullama yordamlarını tartıştığım için ve insanlar kendi kişisel deneyimlerine dayanarak, kaçınmayı öğrenmeye oldukça aşina oldukları için, kaçınma koşullaması analizinin son derece basit olduğunu düşünebilirler. Maalesef, gerçek, göründüğü gibi değildir. Hatta, kaçınmayı öğrenme, analizi ve açıklanması açısından öğrenmenin en güç formlarından birisidir. Kaçınma öğrenmesiyle ilgili son derece çetrefilli kavramsal sorunlar bulunduğu için, bu konudaki araştırmaların çoğu, uygulamaya dayalı kaygılardan ziyade, kuramsal kaygılardan kaynaklanmaktadır. Bu durum, uygulamaya dayalı kaygıların başat olduğu ceza üzerindeki araştırmalarla keskin bir karşıtlığı ifade etmektedir. Kaçınma Öğrenmesinin Analizinde Başat Sorular Kaçınma yordamı yeterince açıktır: Katılımcı bir edimsel davranışta bulunur ve bu da itici bir uyarıcının verilmesini önler. Ancak, kaçınma yordamının hangi yönünün edimsel davranışı pekiştirdiği pek açık değildir. Başarılı bir kaçınma tepkisi itici uyarıcının verilmesini engeller. Dolayısıyla, başarılı bir kaçınma tepkisi hiçbir şey tarafından izlenir. Mowrer ve Lamoreaux (1942), kaçınma öğrenmesinin analizinde bunun önemli bir kuramsal sorunu akla getirdiğine dikkatleri çekmiştir: Peki, nasıl olur da hiçbir şey davranışı pekiştirebilir ve öğrenmeye yol açar? Hiçbir şey in kaçınma tepkisini nasıl pekiştirebildiğini açıklamaya yönelik çeşitli hipotez ve kuramlar önerilmektedir. Söz konusu hipotez ve kuramlar birçok bakımdan birbirlerinden farklılık göstermektedirler. Ancak, kaçınma tepkileri itici olayın verilmesini önledikleri için gösterildiklerine dair sağduyuya dayalı fikir, bu yaklaşımların hemen hepsi tarafından reddedilmiştir. Göreceğimiz gibi, hiçbir şey in bir pekiştireç olarak çalıştığını öngören, kuramsal bakımdan çok zekice bulunmayan yaklaşımlara dayanmaksızın kaçınmayı öğrenmeyi açıklamaya yönelik olarak bir dizi dahiyane tekliflerde de bulunulmaktadır. Kaçınma davranışının analizindeki ikinci ana soru, Pavlovian koşullama süreci, kaçınmayı öğrenme ile nasıl ilişkilidir? sorusudur. Pavlovian koşullama sürecini olumlu olarak pekiştirilen edimsel davranışın analizinde tartışmıştık (bkz. Bölüm 5). Ancak, Pavlovian koşullama kavramları pozitif olarak pekiştirilen edimsel davranış üzerinde, kaçınmayı öğrenmenin analizleri üzerinde olduğu kadar başat değildir. Tarihsel olarak, kaçınma öğrenmesi Pavlovian koşullamanın özel bir durumu olarak görülmektedir. Gerçekten de, bu güne kadar kaçınma davranışına ilişkin olarak, kaçınmayı öğrenmeye ilişkin açıklamalar tümüyle Pavlovian koşullama mekanizmalarının ürünüdür. Kaçınma Öğrenmesine İlişkin Çalışmaların Kökenleri Kaçınma öğrenmesi, ilk olarak, insanlar üzerinde Pavlovian koşullamayı çalışan Rus bilimadamı Bechterev (1913) tarafından çalışılmıştır. Belirli nedenlerden dolayı Bechterev, Pavlov ve öğrencilerinin köpeklerle geliştirdiği salya toplama düzeneğini kullanmak istemedi. Bechterev in bulduğu alternatif yordam oldukça

basitti. İnsanlardan bir parmaklarını masada duran metal elektrotların üzerine koymalarını istedi. Elektrotlardan hafif bir akım geçirilebiliyor ve bu katılımcının parmağını kaldırmasına neden oluyordu. Böylece, koşulsuz tepki parmağı geri çekme oldu. Durumu klasik koşullama haline getirmek için Bechterev, her denemede şoktan hemen önce kısa bir ikaz uyarıcısı sundu. Tahmin edebileceğiniz gibi, katılımcılar, CS verildiği zaman parmaklarını kaldırmayı çabucak öğrendiler ve bu koşullu tepki olarak ölçüldü. Bechterev in, parmak-geri çekme tekniğini Pavlovian koşullamayı çalışmak için elverişli bir yol olduğunu düşünmesine rağmen, yordamın daha dikkatli incelenmesi bunun bir Pavlovian yordamdan çok, edimsel bir yordam olduğu gerçeğini gösterir. Masa yüzeyine yerleştirilmiş elektrotları hatırlayalım, elektrotlar katılımcıların parmağına tutturulmamış olduğu için, CS e parmağını kaldırmak yoluyla tepkide bulunarak, katılımcı tamamıyla şok almaktan kaçınabiliyordu. Bu, koşullu tepkide bulunmanın US sunumunu değiştirmediği standart Pavlovian koşullama yordamından farklıdır. Bechterev yanlışlıkla katılımcılarına koşulsuz uyarıcının sunumu üzerinde bir kontrol vermiştir. Bu parmak-geri çekme tekniğini bir Pavlovian yordamdan çok edimsel bir yordam yapmıştır. Modern Kaçınma Koşullaması Yordamları Modern araştırmalarda, kaçınma koşullamasına ilişkin olarak, genellikle iki tip yordam kullanılır, bunlar, ayırt edici kaçınma yordamı ve ayırt edici olmayan ya da serbest-edim kaçınma yordamıdır. AYIRT EDİCİ KAÇINMA Becherev, bilmeden, ayırt edici kaçınma (discriminated avoidance) yordamı olarak bilinen şeyi keşfetmiştir. Bir ayırt edici kaçınma yordamında tepki pekiştireç izlerliği her zaman devrede değildir. Daha ziyade, tepkide bulunmak sadece bir koşullu uyarıcı sunulduğunda kesikli periyotlar ya da denemeler süresince pekiştirecin sunumunu engeller. Şekil 11.1 de gösterildiği gibi, bu denemeler sırasında ne olduğu katılımcının davranışına bağlıdır. Eğer katılımcı tepkide bulunursa, koşullu uyarıcı devre dışında kalır ve itici US verilmez. Buna karşılık, eğer katılımcı koşullu uyarıcı boyunca tepkide bulunamazsa, CS süresini tamamlayıncaya kadar sunulmaya devam eder ve itici US in sunumuyla sona erer. Böylece, bir ayırt edici kaçınma yordamı iki tip denemeyi içerir: Tepkinin olduğu denemeler ve tepkinin olmadığı denemeler. İtici US sadece tepkinin CS Kaçınma tepkisinin yer almadığı deneme US Tepki Zaman ŞEKİL 11.1 Ayırt edici ya da işaretli kaçınma yordamının diyagramı. Eğer organizma ikaz işareti ya da CS sırasında tepkide bulunursa, koşullu uyarıcı kapatılır ve itici US verilmez. Buna karşın, eğer organizma ikaz işareti ya da CS sırasında tepki vermeyi başaramazsa, CS süresi tamamlanıncaya kadar sunulmaya devam eder ve itici US in sunumuyla sona erer. olmadığı denemelerde ortaya çıkar. İtici uyarıcı tepkinin olmadığı denemelerde CS in sonunda ortaya çıktığı için, CS de ikaz uyarıcısı (warning stimulus) ya da ikaz işareti (warning signal) olarak adlandırılır. Bechterev in çalışmalarından bu yana, ayırt edici kaçınma yordamı laboratuvar hayvanlarıyla kullanılmak üzere adapte edilmiştir. Aslında kaçınma öğrenmesinin teorik mekanizmalarıyla ilgili çoğu

çalışma laboratuvar hayvanlarıyla (özellikle sıçanlar) yapılmıştır. Tipik olarak itici koşulsuz uyarıcı hafif bir elektirik şoku olmuştur; çünkü, uyarıcı yoğunluğu ve süresi şokla, diğer itici uyarıcılardan daha kolay kontrol edilebilmektedir. Ek olarak, şok, hayvanların deneye katılmadan önce karşılaşması (ya da öğrenmesi) muhtemel diğer itici uyarıcılardan farklıdır. Bazı deneylerde sıçanlar gelen şoktan kaçmak için CS süresince bir tepki manivelasına basmalıdır. Diğer deneylerde kaçınma kutusunun (shuttle box) bir tarafından diğer tarafına koşmaları gerekir. Şekil 11.2 tipik bir kaçınma kutusunu göstermektedir. Bu, yan yana iki bölümden oluşur. Sıçanın açık bir kapı aralığıyla bir bölümden diğerine hareket etmesi sağlanır. Hafif şok ızgara şeklindeki bir tabandan verilir. Her deneme düzeneğin bir kenarındaki CS in (ışık ya da ses) verilmesiyle başlar. Eğer sıçan CS in sona ermesinden önce diğer tarafa hareket ederse, şok verilmez. Eğer kaçınma tepkisi yapılmazsa, hafif şok devreye girer ve sıçan diğer tarafa kaçana kadar kalır. Kaçınma kutusu hem tek-yönlü hem de iki-yönlü kaçınma yordamlarıyla çalışmak üzere kullanılabilir. Bir tek-yönlü kaçınma (one-way avoidance) yordamında katılımcı her zaman her denemenin başında aynı bölüme (örneğin, sol taraf) yerleştirilir. Her deneme aynı tarafta (sol) başladığı için, kaçınma tepkisi her zaman aynı yöne gitmeyi (soldan sağa) içerir. Tek-yönlü kaçınma yordamında organizmanın başladığı tarafın her zaman potansiyel olarak tehlikeli olduğuna; çünkü, eğer sıçan diğer tarafa koşamazsa şok ŞEKİL 11.2 Kaçınma çalışmalarında kullanılan kaçınma kutusu. Hayvanın, ızgara tabandaki hafif şoktan kaçmak için bir bölmeden diğerine geçmesi gerekmektedir. alacağına dikkat edelim. Buna karşılık diğer taraf her zaman güvenlidir. Hayvan diğer tarafta hiç bir zaman şok almaz. Böylece, tek-yönlü kaçınma yordamı sürekli olarak güvenli olan bir taraf ile sürekli olarak tehlikeli olan bir tarafa sahiptir. Bu, tek-yönlü kaçınma görevi, öğrenmeyi kolaylaştırır. İki-yönlü kaçınma (two-way avoidance) yordamında denemeler hayvanın hangi tarafta olduğuna bağlı olarak hem sol tarafta hem de sağ tarafta başlayabilir. Eğer sıçan solda başlarsa, şoktan kaçmak için sağa gitmelidir. Eğer sıçan sağda başlarsa, şoktan kaçmak için sola gitmelidir. Denemeler her iki tarafta başlayabileceği için, kaçınma kutusunun her iki tarafı potansiyel olarak tehlikelidir. Sürekli olarak güvenli bir tarafın olmaması, iki-yönlü kaçınma görevini öğrenmeyi, tek-yönlü yordamı öğrenmekten daha zor yapar (Theios, Lynch, & Lowe, 1966). AYIRT EDİCİ OLMAYAN YA DA SERBEST-EDİMSEL KAÇINMA Ayırt edici kaçınma yordamında tepkide bulunma, sadece tepki deneme periyodu sırasında, ikaz uyarıcısı sunulduğu zaman ortaya çıktığında itici uyarıcının engellenmesi bakımından etkilidir. Denemeler arası

zaman aralığı süresince yapılan tepkilerin itici uyarıcının engellenmesi üzerinde bir etkisi yoktur. Aslında, birçok çalışmada katılımcılar denemeler arası zaman aralığı süresinde düzenekten çıkarılır. Geleneksel kesikli deneme yordamlarına bir alternatif olarak, Sidman (1953) ayırt edici olmayan kaçınma (nondiscriminated avoidance) ya da serbest-edimsel kaçınma (free-operant avoidance) yordamını geliştirmiştir. Sidman nın serbest edim yordamı Skinnerian ya da edimsel gelenekte keşfedilmiştir. Bu gelenekte, denemeler kesikli bir uyarıcının sunulma periyodları ile sınırlı değildir ve katılımcı ne zaman isterse, edimsel tepkiyi tekrarlayabilir. Örneğin, Skinner kutusunda, sabit oranlı bir tarife durumunda gösterilen her tepki, oranlı tarifenin gereğini yerine getirmeye yönelik olarak hesaba katılır. Sidman, edimsel metodolojinin bu özelliklerini kaçınma davranışını da içine alacak biçimde genişletmiştir. S-S S-S S-S R-S R-S Zaman ŞEKİL 11.3 Serbest-edimsel kaçınma yordamına ilişkin grafik gösterim. S-S aralığı ile gösterildiği gibi, hayvan tepkide bulunmakta başarısız olduğu sürece, periyodik olarak sunulmak üzere kısa bir şok programlanır. R-S aralığı ile gösterildiği gibi, her kaçınma tepkisi şoksuz bir periyot yaratır. Serbest-edimsel kaçınma yordamında, belirgin bir ikaz uyarıcısı kullanılmaz ve kesikli denemeler de söz konusu değildir. Katılımcı ne zaman isterse, o zaman bir kaçınma tepkisinde bulunabilir ve tepkide bulunma da her zaman bir derece yarar sağlar. Devrede olan farklı sunum tarifelerinden birisiyle, periyodik olarak, bir şok, katılımcının kaçınma davranışında bulunup bulunmamasına bağlı olarak sunulur. Örneğin, kısa bir şok, katılımcı tepkide bulunmadığı takdirde her 15 saniyede bir verilmek üzere programlanabilir. Bu, şok-şok aralığı ya da S-S aralığını (S-S interval) belirler. Kaçınma tepkisinin gösterilmesi şokun gelmediği güvenli bir zaman aralığı yaratır. Söz konusu aralık 30 saniye olabilir. Bu da tepki-şok aralığı ya da R-S aralığıdır (R-S interval) (bkz. Şekil 11.3). Serbest-edimsel kaçınma yordamlarının önemli bir yanı R-S aralığının kaçınma tepkisinin her vuku buluşunda kendini başa alması ve yeniden başlamasıdır. Dolasıyla eğer R-S aralığı 30sn ise ortaya çıkan her tepki bu R-S aralığını başa döndürür ve 30sn lik güven periyodu yeniden başlar. Bu özellik sayesinde kaçınma tepkisinin her vuku buluşu bir yarar sağlamaktadır. Ancak elde edilecek faydanın derecesi tepkinin tam olarak ne zaman yapıldığına bağlıdır. Eğer katılımcı, R-S aralığı devredeyken tepkide bulunursa, bu R-S aralığı yeni baştan başlayacak ve R-S saatinde kalan zaman kaybedilecektir. Tepkide bulunmayla elde edilecek net fayda, tepkinin R-S aralığında erken ya da geç yapılmasına bağlı olacaktır (bkz. Şekil 11.4). Eğer katılımcı R-S aralığında geç tepkide bulunursa R-S saatinde kalan küçük bir zaman parçasını kaybedecek ve tepkide bulunmaktan dolayı elde edeceği net fayda büyük olacaktır. Bunun tersine, eğer katılımcı R-S aralığında erken tepkide bulunursa, R-S saatinde daha büyük bir zaman kaybedecektir ve tepkide bulunmaktan dolayı elde edeceği fayda çok daha küçük olacaktır. Bununla beraber, her iki durumda da eğer birey her bir R-S aralığının sona ermesinden önce tepkide bulunmayı başarırsa, R-S aralıklarının tümünü başa alacak ve böylece de şokların tümünden başarılı bir şekilde kaçınmış olacaktır.

Şoklar R-S aralıkları Tepkiler Zaman ŞEKİL 11.4 Serbest-edimsel kaçınma yordamında, bir R-S aralığında erken ya da geç kaçınmada bulunmanın etkileri. R-S aralıkları gölgeli yatay çubuklarla gösterilmektedir. Solda, R-S aralığında, tepki geç tekrarlanmış; sağda ise, R-S aralığında, tepki erken tekrarlanmıştır. Görüleceği gibi, şoksuz geçen toplam süre, R-S aralığında tepki geç tekrarlandığında daha uzundur. Kaçınma Öğrenmesine Kuramsal Yaklaşımlar Kaçınma öğrenmesine ilişkin araştırmalar Pavlovian koşullama çalışmalarından kaynaklandığı için, Pavlovian kavramlar, kaçınma öğrenmesinin analizinde önemli bir yer tutar. Aslında, önceleri kaçınma öğrenmesinin tümüyle Pavlovian koşullama sonucu olduğu düşünülmekteydi. Önce de belirttiğim gibi, Bechterev, parmağı geri çekme yordamının bir Pavlovian koşullama yordamı olduğunu düşünmüştü. Bu yorumlamanın bir devamı olarak, Bechterev kaçınma tepkisinin, tıpkı yiyecekle eşlenen bir görsel ipucuna salyalamanın koşullanması gibi, ikaz sinyaline klasik olarak koşullandığını düşünmekteydi. Bu yoruma göre, kaçınma tepkisinin itici US in verilmesini engellediği gerçeği kaçınma davranışının edinilmesiyle ilgili değildi. EDİMSEL İZLERLİĞİN ROLÜNÜN TEST EDİLMESİ Edimsel izlerliğin kaçınmayı öğrenmeyle hiç bir ilgisinin olmadığına dair düşünce akla yatkın olmadığı gibi, bunun yanlış olduğu da gösterilmiştir. Bu fikrin test edilmesine ilişkin bir çalışma, Brogden, Lipman ve Juller (1938) tarafından bir koşu çemberi kullanılarak Gine domuzlarında kaçınma koşullamasının çalışılmasıyla yapılmıştır. Söz konusu çalışmada, her bir deneme bir işitsel CS ya da ikaz sinyaliyle başladı. Denek gruplarından birisi Pavlovian koşullama yordamına tabi tutuldu. Bu deneklere, ikaz sinyalinin ardından, koşu çemberinin tabanından kısa bir şok verildi. İkinci bir denek (edimsel grup) grubuna ise, ayırt edici kaçınma yordamı uygulandı. Bu denekler ikaz sinyalinde çemberi çevirdikleri takdirde CS kesildi ve o deneme için verilmesi planlanan şok verilmedi. Dikkat edilmelidir ki, Pavlovian koşullama bakış açısından edimsel grup daha zayıf bir koşullama yordamı almış oldu. Edimsel grup için, ikaz sinyalinin şok ile eşlenmesi sadece deneklerin tepkide bulunmadıkları zaman gerçekleşti. Bunun tersine, Pavlovian grupta ikaz sinyali her denemede şokla sonlandı. Bu bakımdan eğer Pavlovian koşullama, kaçınma öğrenmesinden tümüyle sorumlu olsaydı, Pavlovian grubun edimsel gruptan çok daha yüksek bir tepkide bulunma oranı göstermesi gerekirdi.

Edimsel grup Bir koşullu tepki ile birlikte denemelerin yüzdesi Pavlovian grup Günler ŞEKİL 11.5 Brogden (1938) tarafından yapılan deneyin sonuçları. Pavlovian grup salt Pavlovian koşullama yordamı almıştır. Edimsel grup ise, bir ayırt edici kaçınma yordamı almıştır. Bunun tam tersi yönde sonuçlar elde edildi. Pavlovian grup, edimsel gruptan anlamlı bir biçimde daha az sıklıkla tepkide bulunmaktaydı. Altı oturum boyunca, edimsel koşullama yordamına tâbi tutulan denekler denemelerin %100 ünde tepkide bulundular. Buna karşın, yoğun bir talime tâbi tutulmalarına karşın, Pavlovian grup, denemelerin sadece %20-30 unda tepkide bulundu (bkz. Şekil 11.5). Brogden ve arkadaşları tarafından yapılan bu çalışmanın sonuçları, edimsel izlerliğin kaçınma öğrenmesi üzerinde önemli bir katkıya sahip olduğunu açık bir biçimde göstermiştir. Görgül sonuçların açıklığına karşın, kaçınma öğrenmesine ilişkin iki başat sorun çözümsüz kaldı. Bu deney tepki sonuçlarının önemi hakkında hiç bir şüpheye yer bırakmamıştır; ancak, kaçınma davranışında pekiştirecin ne olduğu belirsizliğini korumuştur. Başarılı kaçınma tepkileri hiçbir şey tarafından izlenmiştir ve söz konusu deney hiçbir şey in nasıl olup da etkili bir pekiştireç olarak işlev gördüğü hakkında herhangi bir ipucu sağlayamamıştır. Bu deney kaçınmayı öğrenmede Pavlovian koşullamanın rolünün ne olduğunu da açıklığa kavuşturamamıştır. Pavlovian koşullama tamamıyla ilgisiz midir? Eğer Pavlovian koşullama kaçınma öğrenmesiyle ilgili ise, bu ilginin mekanizması nedir? İKİ-FAKTÖR KURAMI VE KAÇINMA Brogden ve arkadaşlarının deneyinde çözümsüz kalan sorular 10 yıl sonra O. H. Mowrer (Mowrer, 1947; Miller, 1951) tarafından önerilen iki-faktör kuramı (two-factor theory) ile yanıtlandı. Bu kurama göre, kaçınma öğrenmesi hem Pavlovian hem de edimsel koşullama süreçlerini içerir (bu bakımdan iki-faktör olarak adlandırılmıştır). Öte yandan Mowrer bu süreçleri beklenen biçimde betimlememiştir. Öncelikle iki-faktör kuramındaki Pavlovian koşullama sürecini ele alalım. Bechterev in bir zamanlar düşündüğü gibi, Pavlovian sürecin kaçınma davranışından doğrudan sorumlu olduğunu düşünmek yerine, Mowrer, Pavlovian sürecin korku olarak adlandırılan hipotetik bir duygusal durumun koşullanmasından kaynaklandığını öne sürdü. Kaçınma tepkisinin gerçekleşmediği denemelerde, CS ya da ikaz uyarıcısı itici US ile eşlenir ve bunun ikaz uyarıcısına karşı korku koşullamasıyla sonuçlandığı varsayılır. Koşullu korku bir nahoş ya da itici durum olarak düşünülebilir. Bu bakımdan, korkunun azaltılması ya da ortadan kaldırılmasının pekiştirici olduğu varsayılır. Korkunun azaltılması, iki-faktör kuramındaki ikinci süreci beraberinde getirir. Kaçınma tepkisinin olduğu denemelerde tepki ikaz uyarıcısını keser ve US in verilmesini önler. İkaz uyarıcısının kesilmesinin koşullu korkuyu azaltacağı varsayılır ve bu korku azalmasının kaçınma tepkisi için bir pekiştirme işlevi göreceği varsayılır. Böylece, iki-faktör kuramındaki ikinci faktör korkunun azaltılması yoluyla kaçınma tepkisinin edimsel pekiştirilmesidir.

İki-faktör kuramına göre, kaçınma tepkisi, bu tepkiden sonra gelen hiçbir şey tarafından pekiştirilmemektedir. Daha ziyade, kaçınma tepkisi korkunun azalması ile pekiştirilmektedir. Korku azalması bir olumsuz pekiştirme formudur (davranışla izlerliği olan bir itici uyarıcının ortadan kaldırılması). İki-faktör kuramında, edimsel tepki bir kaçma tepkisi olarak düşünülür bir korkudan kaçma tepkisi. İki-faktör kuramı, kaçınma davranışının itici US in verilmesini önlemesine odaklanmak yerine, bu davranışı bir çeşit kaçma tepkisi olarak görür (kaçma davranışına ilişkin tartışmalar için 9. Bölüm e bakınız). Pavlovian ve edimsel faktörler arasındaki etkileşimler. İki-faktör kuramı, kaçınma öğrenmesine ilişkin birçok soruya yanıtlar sağlayabilmektedir. Yanıtlar ilk önerildiğinde oldukça yenilikçiydi ve kaçınma koşullamasına ilişkin çalışmaların gidişini şekillendirdi. Kurama göre, Pavlovian ve edimsel süreçler kaçınma öğrenmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki süreç çeşitli biçimlerde birbiriyle etkileşim halindedir. Korku azalması, kaçınma tepkisi için bir edimsel pekiştireç oluşturmazdan önce, korkunun ikaz sinyaline koşullanması gerekmektedir. Bu bakımdan, korkunun Pavlovian koşullaması, iki faktör kuramının edimsel bileşeni için bir önkoşuldur. Edimsel süreç, Pavlovian sürecin bütünlüğüne bağlıdır. Pavlovian süreç de edimsel izlerlikten etkilenmektedir; ancak, bu durumda etki bozucudur. Kaçınma tepkisinin her ortaya çıkışında, itici US atlanır ve ikaz sinyali US olmadan sunularak sonlanır. Pavlovian koşullama ilkelerine göre, bunun ikaz sinyaline koşullanmış korkunun sönmesiyle sonuçlanması gereklidir. Bu bakımdan, sık yapılan kaçınma tepkisi, koşullu korkunun Pavlovian sönmesi ile sonuçlanmalıdır. Buna karşılık, korkunun sönmesi, edimsel koşullamanın bir kaynağı olarak, korku azalmasının etkililiğini azaltır. Edimsel kaçınma tepkisi korku azalması tarafından daha fazla izlenmediği zaman, tepki sönmeye doğru gidecektir. Kaçınma tepkisi söndükçe de, ikaz uyarıcısı itici US in sunulması ile sonuçlanacaktır. Korku, ikaz uyarıcısına yeniden koşullu hale gelince de, korku azalması, edimsel tepki için yeniden etkili bir pekiştireç olarak iş görecektir. Bu bakımdan, iki-süreç kuramına göre, kaçınma davranışı, Pavlovian ve edimsel koşullama süreçleri arasındaki sürekli olarak değişen, dinamik bir etkileşim tarafından belirlenir. İki-faktör kuramına eleştiriler. İki-faktör kuramının öne sürdüğü yordamaların bir çoğu kanıtlanmıştır. Bu başarıya karşın, kuram bir kaç çarpıcı deney bulguları ile zor durumda bırakılmıştır. Kuramı zor durumda bırakan bir bulgu seti, serbest-edimsel kaçınma davranışından gelmektedir. Önce de belirttiğim gibi, serbest-edimsel kaçınma yordamında, şoklar belirgin bir ikaz uyarıcısı olmaksızın verilir ve kaçınma tepkisinin her ortaya çıkışı bir güvenli evreyi başlatır (R-S aralığı). İki-faktör kuramına ilişkin mekanizmalar bir ikaz uyarıcısını gerektirdiği için, iki-faktör kuramının serbest-edimsel kaçınma davranışını nasıl açıkladığı pek açık değildir. İki-faktör kuramını zor durumda bırakan bir diğer görüngü ise, genel bir gözlem olarak, kaçınma tepkisinin, şokun artık verilmediği durumlarda dahi uzun süreler boyunca ısrarlı kalmasıdır. Önce de belirttiğim gibi, uzun soluklu kaçınma tepkilerinin sonunda korkunun sönmesi ve böylece de edimsel kaçınma tepkisinin sönmesi gerekir. Ancak, bu pek geçerli gibi görünmemektedir (Solomon, Kamin & Wynne, 1953). İki-süreç kuramını zor durumda bırakan bir üçüncü ana bulguya göre, itici US den kaçınmada bir kez yeterli hale geldikten sonra, katılımcılar artık çok fazla korkulu görünmemektedirler. Gerçekten de, koşullu korku düzeyleri, kaçınma tepkisinde yeterlik düzeyleri arttıkça azalmaktadır (Mineka & Gino, 1980). Yine genel deneyimlerin işaret ettiği gibi, kaçınma tepkisi iyi öğrenildiğinde katılımcılarda pek fazla korku gözlenmemektedir. Arabanın yolun dışına kaymaması için direksiyona hakimiyet kazanmak, temel olarak bir kaçınma davranışına karşılık gelmektedir. Yeterli bir sürücü arabanın yoldan çıkmasından ya da karşı şeride geçmesinden kaçınır. Ancak, bu yeterli sürücüler normal trafik koşulları altında herhangi bir korku göstermezler.

KOŞULLU ZAMANSAL İPUÇLARI İki-faktör kuramı çerçevesinde açıklanması güç bulguların elde edilmesi, kurama eklemeler yapılmasını ve kuramda değişiklikler yapılmasını gerektirdi. Yeni bulguları iki-faktör kuramı ile birleştirme çabaları, sıklıkla içsel bir takım uyarıcıların varlığına atıfta bulunduğu ve bu içsel ipuçlarının önemli işlevleri yerine getirdiği fikrini beraberinde getirdi. Örneğin, ayırt edici olmayan ya da serbest-edimsel kaçınma davranışını iki-faktör kuramı terimleriyle açıklamaya yönelik bir yaklaşım, geçen zamanla (zamansal ipuçları) ilgili içsel ipuçlarının koşullu itici özellikler kazandığını varsaymayı içerir (Anger, 1963). Ayırt edici olmayan kaçınma yordamında, her bir şoktan önce belirgin ikaz uyarıcılarının verilmediğini hatırlayın. Ancak, burada şoklar önceden kestirilebilir zamanlarda gelmektedir. Serbestedimsel kaçınma yordamları iki aralık tipinde oluşturulmaktadır (S-S aralıkları ve R-S aralıkları), bunların her ikisi de sabit bir süreye sahiptir. Bu bakımdan, geçen zaman miktarı sonraki şokun ne zaman geleceğini yordayıcıdır. S-S ve R-S aralıkların her ikisinde de şok aralık tamamlandığında gelmektedir. Serbestedimsel kaçınma öğrenmesi, iki-faktör kuramı terimleriyle, içsel zamansal ipuçlarının (temporal cues) varlığının postüle adilmesiyle açıklanabilir. S-S ve R-S aralıklarının sonlanma karakteristiği olan zamansal ipuçları, bu aralıkların başlama karakteristiği olan zamansal ipuçlarından mantıksal olarak farklıdır. Başlangıçta, katılımcılar muhtemelen S-S ve R-S aralıklarının başı ile sonu arasında ayırım yapamamaktadırlar. Ancak, kısa sürede aradaki farkı öğrenirler, çünkü, erken ve geç zamansal ipuçları farklı sonuçlara sahiptirler. S-S ve R-S aralıklarının başını karakterize eden zamansal ipuçları hiç bir zaman şok ile eşlenmemektedir. Eğer şok gelirse, bu her zaman söz konusu aralıkların sonunda gelmektedir. Bu ayırımlı pekiştirme yüzünden, katılımcılar muhtemelen erken ve geç zamansal ipuçlarını öğrenmektedirler. ŞEKİL 11.6 Bir serbestedimsel kaçınma yordamında, R-S ve S-S aralıkları boyunca, zamansal ipuçlarına ilişkin varsayılan koşullu iticilik. Burada R kaçınma tepkisinin meydana gelişini; S de, kısa şokun meydana gelişini göstermektedir. Her S-S ve R-S aralığının S S S R R S S başlangıcında gözlenen alçak düzey iticilik ile bu Zaman aralıkların sonlarına doğru gözlenen yüksek düzeydeki iticiliğe dikkat ediniz. Her bir tepki yeni bir R-S aralığı ile başladığı için, tepkilerin her oluşu, zamansal ipuçlarına ilişkin koşullu iticiliği azaltır. Koşullu iticilik S-S ve R-S aralıklarının sonu ile karakterize zamansal ipuçları şokla eşlenirler ve muhtemelen de koşullu itici özellikler kazanırlar. Her kaçınma tepkisi yeni bir R-S aralığını başlatır ve böylece S-S ve R-S aralıklarının sonunun karakteristiği olan koşullu iticiliği azaltır (bkz. Şekil 11.6). Bu şekilde, bir kaçınma tepkisi koşullu korkunun azalmasıyla sonuçlanır ve iki-faktör kuramının öngörülerini yerine getirmiş olur. KAÇINMA ÖĞRENMESİNDE GÜVEN SİNYALLERİ Kaçınma öğrenmesinde inceleyeceğimiz bir diğer açıklama güven sinyali hipotezidir (safety signal hypothesis) ve bu da katılımcıların kaçınma koşullaması sürecinde yaşıyor olabildiği içsel ipuçlarının göz önünde bulundurulmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, güven sinyali hipotezi, tehlikeyi yordayan ipuçlarına odaklanmak yerine, şokun yokluğuna işaret eden sinyallere ya da güven sinyallerine odaklanır (Dinsmoor, 1977).

Bir kaçınma yordamında, güven evreleri en iyi kaçınma tepkisinin ortaya çıkmasıyla yordanır. Zaten, kaçınma davranışı itici uyarıcının verilmesini önleyen davranış olarak tanımlanmaktadır. Biyolojiden biliyoruz ki, tepkide bulunmaya ilişkin kas ve eklem hareketleri iç algısal ipuçlarına (proprioceptive cues) dayanmaktadır. Bu ipuçları tepki geribildirim ipuçları ya da sadece geribildirim ipuçları (feedback cues) olarak da adlandırılır. Bir kaçınma tepkisi tarafından yaratılan geribildirim ipuçları itici US olmadan geçen yordanabilir bir evre ya da yordanabilir güven evresi tarafından izlenir. Bölüm 5 de gördüğümüz gibi, US in yokluğunu güvenilir bir biçimde yordayan uyarıcılar Pavlovian koşullu ketleyici özellikler kazanabilmektedirler. Bu bakımdan, kaçınma tepkileri tarafından üretilen geribildirim ipuçları, Pavlovian koşullu ketleyici özellikler de kazanabilir. Kaçınma öğrenmesine yönelik güven sinyali açıklaması şu görüşleri temel almaktadır: Güven sinyali hipotezine göre, kaçınma tepkisinden gelen geribildirim ipuçları Pavlovian koşullu ketleyici özellikleri kazanır ve böylece güven sinyali haline gelirler. Potansiyel bir tehlike içeren bir durumda, güven sinyallerinin pekiştirici olduğu düşünülmektedir. Güven sinyali hipotezine göre, kaçınma davranışı koşullu ketleyici güven sinyalleri tarafından pekiştirilmektedir. Güven sinyali hipotezi, organizmanın içsel ipuçlarına dayanması bakımından, zamansal ipucu hipotezine benzer olmakla beraber, bu hipotez deneysel doğrulamaya daha uygundur. Güven sinyali hipotezi, içsel geribildirim ipucunun vuku bulduğu anda, bir dışsal uyarıcı (kısa bir ses uyarıcısı gibi) verilmek suretiyle değerlendirilebilir. Yani, kısa bir ses uyarıcısı, katılımcı kaçınma tepkisinde bulunduğunda sunulur. Eğer güven sinyali hipotezi doğru ise, böylesi bir dışsal ipucunun koşullu ketleyici özellikler kazanması gereklidir. Ek olarak, bu koşullu ketleyici özellikler, geribildirim uyarıcılarını edimsel davranış için bir olumlu pekiştireç olarak etkili hale getirmelidir. Bu iki yordamanın ikisi de doğrulanmıştır (Morris, 1974, 1975; Weisman & Litner, 1972). Daha az belirgin olan bir yordamaya göre, kaçınma öğrenmesi, güven sinyali geribildirim ipuçlarının belirginliğini artırmak suretiyle hızlandırılabilmelidir. Bu yordama ile tutarlı olarak, (muhtemelen iç algısal ipuçlarından daha belirgin olan) bir dışsal tepki geribildirim uyarıcısının sunumu, kaçınma öğrenmesini büyük oranda hızlandırır (D Amato, Fazzaro, & Etkin, 1968). Güven sinyali hipotezi, iki-faktör kuramı ile uyumsuz değildir ve bu kurama bir alternatif olarak görmeye de bir neden yoktur. Bundan ziyade, bir koşullu ketleyici güven sinyali aracılığıyla elde edilen olumlu pekiştirme, korkunun Pavlovian koşullanması ve korkunun azalması yoluyla edimsel pekiştirmenin bir kombinasyonu olarak çalışan kaçınma öğrenmesinde üçüncü bir faktör olarak düşünülebilir. KAÇINMA ÖĞRENMESİ VE KOŞULSUZ SAVUNMA DAVRANIŞI İkinci bölümde belirttiğim gibi, öğrenme yordamları organizmanın önceden var olan davranışsal eğilimleri üzerine binmektedir ve öğrenilmiş tepkiler, koşullama yordamları ve bu önceden var olan davranışsal yapı arasındaki etkileşimin ürünüdür. İki-faktör kuramı ve güven sinyali mekanizmaları, organizmanın önceden var olan davranış yapısına ilişkin temel görüş üzerine yapılanır. Bu öğrenme mekanizmalarının çalışması için, tüm varsaymamız gereken, organizmaların bazı uyarıcıları itici bulduklarıdır. Bir itici uyarıcı durumunda, korku, itici olayı yordayan uyarıcılara koşullu hale gelebilir; güven de itici olayın yokluğunu yordayan uyarıcılara koşullu hale gelebilir ve korku azalması ve güven her edimsel davranış için pekiştireçler olarak çalışabilir. Yaklaşık olarak 30 yıl öncesinden başlayarak organizmaların önceden var olan davranışsal eğilimlerinin kaçınma koşullaması bağlamında değerlendirilmeye başlanması, iki-faktör kuramı ve güven sinyali hipotezi yaklaşımlarınca tahmin edildiğinden çok daha karmaşık bir durumla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymuştur. Organizmalar kaçınma koşullaması durumuna sadece itici buldukları belirli uyarıcılarla değil, aynı zamanda itici durumlarla başetmeye yönelik zengin bir davranış dağarcığı ile gelmektedirler. Bu koşulsuz davranışsal dağarcığın önemi ilk olarak Bolles (1970) tarafından vurgulanmıştır. Bolles organizmaların sadece itici uyarıcıları saptama becerisine sahip olmak suretiyle ve geleneksel kuramlar tarafından önerilen Pavlovian ve edimsel koşullama mekanizmaları ile yaşamkalımlarını sağlayamayacaklarını öne sürdü. İki-faktör kuramı ve güven sinyalini öğrenmeye ilişkin mekanizmalar

kaçınma tepkilerini ortaya çıkarmaya yönelik olarak yoğun bir talimden geçmeyi gerektirmektedir. Bir hayvan öncelikle tehlike sinyalleri ve güven sinyallerini öğrenmek durumundadır. Daha sonra, tehlike sinyalini kesmek ve güven sinyalini üretmek için gereken edimsel tepkileri öğrenmek durumundadır. Bolles, hayvanların doğal çevrelerinde tehlike ve güven sinyallerini öğrenmeye zamanlarının olmayabileceğine dikkatleri çekti. Avcı tarafından takip altındaki bir hayvan ilk seferde tehlikeden kaçınmayı başarabilmelidir; çünkü, ikinci ya da üçüncü bir hamleyi yapacak kadar yaşamda kalamayabilir. Tehlikeli durumlar pek fazla pratik fırsatı olmaksızın etkili baş etme mekanizmalarını gerektirdiği için, Bolles, organizmaların itici durumlara bir koşulsuz savunma tepkileri hiyerarşisi ile tepkide bulunduğu fikrini önerdi. Bolles bunları türe özgü savunma reaksiyonları (species specific defense reactions) ya da SSDR lar olarak adlandırdı. Kaçınmaya SSDR yaklaşımı. SSDR lar itici uyarıcılara verilen koşulsuz tepkiler olduğu için, bunların kaçınma taliminin başlangıç evrelerinde başat olduğu varsayılır. SSDR lar donakalma, kaçma ya da savaşma gibi davranışlardır. Bolles, hangi SSDR ın ortaya çıkacağının itici uyarıcının doğasına ve çevre tarafından sağlanan tepki fırsatlarına bağlı olduğunu ileri sürdü. Eğer organizmanın aşina olduğu ve etkili bir kaçma yolu olanaklı ise, hayvan büyük bir olasılıkla, itici uyarıcı ile karşılaştığında kaçmaya çalışacaktır. Aşina bir kaçma yolu bulunmadığında, donakalma başat savunma tepkisi olarak ortaya çıkacaktır. Sosyal durumlarda, savaşma başat savunma tepkisi olabilecektir. Bir itici durumda hayvanın başlangıçta hangi tür tepkide bulunma olasılığının daha yüksek olduğuna ek olarak, SSDR kuramı, kaçınma koşullaması yordamının organizmanın gelecekteki hareketlerini nasıl şekillendirebileceğine de işaret eder. Önceki kuramlarda yer alan olumsuz ya da olumlu pekiştirme mekanizmalarının tersine, SSDR kuramı savunma tepkilerinin ceza yoluyla şekillendiğini ve seçildiğini kabul eder. Eğer bir kaçınma koşullaması yordamının ilk bir kaç denemesi sürecinde, belirli bir SSDR, itici US in önlenmesinde etkili olmadı ise, itici uyarıcı uygulanacaktır ve SSDR cezalandırmayla sonuçlanacaktır. Hayvanın yaptığı ilk SSDR ın ceza yoluyla baskılanmasının, böyle bir durumda bir sonraki yüksek olasılıklı SSDR a geçmeyle sonuçlanacağı varsayılır. Bu tepki de, eğer, itici US in verilmesini önlemede etkili olmazsa, bu tepki de cezalandırılacak ve baskılanacaktır. Bu da tepki hiyerarşisindeki üçüncü SSDR a geçmeyle sonuçlanacaktır. SSDR kuramına göre, etkisiz SSDR lar cezalandırma yoluyla baskılandığı için, sonunda katılımcı gerekli kaçınma tepkisini yerine getirecektir. Gerekli kaçınma tepkisinin, şoktan kaçınmak yoluyla pekiştirilmekten, korku azalmasından ya da güven sinyallerinden dolayı ortaya çıkmadığı varsayılır. Bu, daha ziyade, itici US tarafından izlenmeyen tek davranış olduğu için ve dolayısıyla da cezalandırma ile baskılanmayan tek tepki olduğu için ortaya çıkmaktadır. SSDR kuramı, kaçınma öğrenmesine ilişkin bir ilerlemeye yol açmıştır, çünkü, SSDR kuramı kaçınma öğrenmesinin organizmanın önceden var olan savunma davranışlarından etkilendiğini vurgulamıştır. Ancak, SSDR kuramı daha incelikli görgül çalışmalarda devam edememiştir. Cezanın, SSDR ların baskılanmasında etkili olmadığı bulunmuştur (örneğin, Bolles & Riley, 1973). Ayrıca, SSDR ların çevrenin sağladığı tepki fırsatlarından ziyade, incinme olasılığının çok yüksek olması tarafından organize edildiği düşünülmektedir.

Karşılaşma-öncesi mod Avcıyla karşılaşma modu Avcıyla temas modu Değiştirilmiş yiyecek arama davranışı Donakalma davranışı Ani vurma davranışı Avlanma ile ilgili tehdit düzeyindeki artış (Algılanan saldırıya uğrama olasılığı) ŞEKİL 11.7 Avlanmayla ilgili tehdit durumu boyutu. Farklı düzeylerdeki avlanmayla ilgili tehdit durumlarında farklı savunucu davranış modları devreye girer. Karşılaşmaöncesi mod, hayvanın bir avcı ile karşılaşmazdan önceki savunma davranışlarını temsil etmektedir. Avcı ile karşılaşma modu, hayvanın, avcı ile karşılaştıktan sonraki savunma davranışlarını ve avcıyla-temas modu da, avcıyla temas sonrasındaki savunma davranışlarını ifade etmektedir. Avlanmayla ilgili tehdit durumu boyutu. Hayvanlar incinme ya da zarar görme olasılığını düşük olarak algıladıkları durumlarda farklı, bu olasılığı yüksek olarak algıladıkları zamanlarda ise, daha farklı şeyler yaparlar. Farklı derecelerde algılanan tehlike tarafından ortaya çıkartılan farklı savunma tepkileri avlanmayla ilgili tehdit durumu boyutunu oluşturur (Fanselow & Lester, 1988). Avlanmayla ilgili tehdit durumu (predatory imminence) boyutu en ayrıntılı biçimde laboratuvar şıçanlarında çalışılmıştır (Fanselow, 1989, 1994). Sıçanlar, yılanlar gibi, çeşitli avcı hayvanlar tarafından avlanma tehlikesindedirler. Farklı savunma davranışı modları, sıçanın algıladığı zarar görme olasılığına bağlı olarak etkin hale getirilir (Şekil 11.7). Yiyecek aramak için sıçan yılanla karşılaşma olasılığının bulunduğu alanlarda dolaşırken karşılama-öncesi mod etkin hale gelir; ancak, burada yılanla karşı karşıya gelme durumu henüz söz konusu değildir. Karşılaşma-öncesi modda, sıçan daha güvenli bir bölgeye doğru hareket edebilir. Eğer daha güvenli bir alan mevcut değilse, sıçan yiyecek aramada daha dikkatli davranır. O zaman yuvasından daha az sıklıkla çıkar ve daha büyük öğünlerle beslenir (Fanselow, Lester, & Helmstetter, 1988). Eğer karşılaşma-öncesi savunma tepkileri başarısız olur ve sıçan yılan ile karşılaşırsa, avcıyla karşılaşma tepki modu etkin hale gelir. Avcıyla karşılaşma modunda donakalma başat tepkidir. Son olarak, eğer bu savunma davranışı da başarısız olursa ve yılan sıçana saldırırsa, bu kez de avcıyla-temas tepki modu etkinleşir. Avcıyla temas modunda, sıçan aniden havaya doğru sıçrar (bkz. Şekil 11.7). Önceden var olan davranışsal eğilimler, kaçınma koşullamasının başlangıç denemelerinde, daha fazla bir öğrenme gerçekleşmemişken, başat olarak gözlenir. Talime devam edildikçe, iki-faktör kuramı ve güven sinyali hipotezi tarafından öngörülen Pavlovian ve edimsel mekanizmalar devreye girecektir. Bununla beraber, avlanmayla ilgili tehdit durumu boyutu, kaçınma yordamı tarafından etkin hale getirilen öğrenme süreçlerine davranışsal gösteriler olarak yansır. Dördüncü Bölümde de belirttiğim gibi, koşullama yeni uyarıcıların, önceden var olan davranış sistemleri ile birleştirilmesini içerir. Bir kaçınma koşullaması durumunda, itici US, en yüksek düzeyde avlanmayla ilgili tehdit durumuna ilişkindir ve avcıyla-temas modunu harekete geçirir. Son olarak, bir koşullu güven sinyali, avlanmayla ilgili tehdit durumunun tamamen yokluğuna ilişkindir. Avcıyla karşılaşma modunun bir karakteristiği olan donakalma gibi tepkilerin bir koşulsuz itici olay ile bağıntılı hale gelen koşullu uyarıcıları geliştirmesini bekleyebiliriz. Bunun tersine, güvenlik sinyalleri normale dönme ve gevşeme tepkilerini ortaya çıkarmalıdır. Buraya kadar tartışılanlar, organizmalar itici bir durum hakkında öğrenseler de, davranışlarının savunmayla ilgili davranış sistemlerinin önceden var olan organizasyonundan yoğun bir biçimde etkilendiğini göstermektedir.

Özet Başlangıçta, kaçınma öğrenmesine ilişkin çalışmalar Pavlovian koşullama çalışmalarından kaynaklanmakta ve kaçınma tepkisi yapılmadığı takdirde bir ikaz sinyalinin kısa bir şok ile sonlandığı kesikli denemeler yöntemine dayanmaktaydı. Daha sonra, belirgin ikaz sinyallerinin işe koşulmadığı serbest-edimsel kaçınma yordamları geliştirilmiştir. Hangi yöntemin kullanıldığından bağımsız olarak, kaçınma öğrenmesi, kaçınma tepkisini hiç bir şey izlemediği için oldukça kafa karıştırıcıdır. Nasıl olup da hiç bir şey öğrenme, güdüleme yaratmaktadır? Kaçınma öğrenmesine ilk ana açıklama olan iki-faktör kuramı, kaçınma davranışının Pavlovian ile edimsel koşullama arasındaki karşılıklı, dinamik etkileşiminin bir sonucu olduğunu ileri sürdü. Bu kurama göre, Pavlovian koşullama, katılımcı kaçınma tepkisinde bulunmakta başarısız olduğunda ve ikaz uyarıcısı itici US tarafından izlendiğinde meydana gelir. Öte yandan, edimsel koşullama, kaçınma tepkisinde bulunulduğunda ortaya çıkar ve bu tepki, ikaz sinyalini sonlandırdığı ve koşullu korkuyu azalttığı için meydana gelir. Sonraki çalışmalar, üçüncü bir faktörü ortaya koydu: Güven sinyalini öğrenme. Güven sinyalini öğrenme de kaçınma koşullamasına katkıda bulunmaktaydı. Güven sinyalleri hipotezine göre, bir kaçınma yordamında US in yokluğuna eşlik eden ipuçları korkuya ilişkin koşullu ketleyiciler haline gelir ve kaçınma tepkisi için edimsel pekiştireç olarak çalışır. Kaçınma öğrenmesine ilişkin kanıtların çoğu, güven sinyali öğrenmesinin eklendiği, özellikle zamansal ve iç algısal ipuçlarının dikkate alındığı, iki-faktör kuramı ile uyumludur. Ancak bu mekanizmaların gelişmesi, çok sayıda koşullama denemelerinin işe koşulmasını gerektirmektedir. Bu bakımdan, söz konusu mekanizmalar, tehlikeli bir avcıyla karşılaşan bir hayvana pek az yarar sağlar ve hayvan ilk seferde kendisini başarıyla savunmak zorundadır; aksi takdirde, avcı tarafından ya öldürülecek ya da ciddi bir biçimde yaralanacaktır. Bu gibi durumlarla başedebilmek için, hayvanlar, evrim sürecinde savunmayla ilgili zengin bir davranış dağarcığı edinmişlerdir. Günümüze gelindiğinde, genel kabul gören görüş, avcının saldırısından algılanan farklı tehlike düzeyleri tarafından harekete geçirilen, farklı savunucu tepki modlarını içeren avlanmayla ilgili tehdit durumu tarafından organize edilen, koşulsuz türe-özgü savunma reaksiyonları görüşüdür. Önerilen Okumalar BOLLES, R. C. (1972). The avoidance learning problem. In G. H. Bower (Ed.), The psychology of learning and motivation (Vol. 6, pp. 97-145). Orlando, FL: Academic Press. FANSELOW, M. S. (1997). Species-specific defense reactions: Retrospect and prospect. In M. E. Bouton & S. Fanselow (Eds.), Learning, motivation, and cognition (pp. 321-341). Washington, DC: American Psychological Association. FANSELOW, M. S., & LESTER, L. S. (1988). A functional behavioristic approach to aversively motivated behavior: Predatory imminence as a determinant of the topography of defensive behavior. In R. C. Bolles & M. D. Beecher (Ed.), Evolution and learning. (pp. 185-212). Hillsdale, NJ: Earlbaum. HERRNSTEIN, D. E. (1969). Method and theory in study of avoidance. Psychological Review, 87, 49-69. McALLISTER, D. E., & McALLISTER, W. R. (1991). Fear theory and aversively motivated behavior: Some controversial issues. In M. R. Denny (Ed.), Fear, Avoidance, and phobias (pp. 135-163). Hillsdale, NJ: Erlbaum. Teknik Terimler Avlanmayla ilgili tehdit durumu Ayırt edici kaçınma Ayırt edici olmayan kaçınma Geribildirim ipucu Güven sinyali İç algısal ipucu İkaz uyarıcısı İki-faktör kuramı İki-yönlü kaçınma İtici uyarıcı Kaçınma kutusu R-S aralığı Serbest-edimsel kaçınma S-S aralığı Tek-yönlü kaçınma Türe-özgü savunma reaksiyonları Zamansal ipuçları