Eğitim Bilimine Giriş



Benzer belgeler
1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ GİRİŞ BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8

Eğitimin Psikolojik Temelleri

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III

Okul Dönemi Çocuklarda

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN...

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

KONUNUN ANA HATLARI ÖĞRETİM KURAMLARI PIAGET ÖĞRENME KURAMI

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı) Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar) Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

EDIMSEL KOŞULLANMA ELİF GÖKALP TAŞ EMEL DOKUR MERMERDAŞ

EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

REHBERLİK VE İLETİŞİM 2

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

4/16/2010 İÇERİK. Kişisel Rehberlik? Geleneksel vs Gelişimsel Yaklaşıma Göre Kişisel Rehberlik? KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin?

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

Kişilik Gelişimi. Yrd.Doç.Dr.Banu YÜCEL TOY 2/10/2016

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ

Bilişsel gelişim. Doç.Dr.Banu Yücel-Toy

Yaşam Boyu Sosyalleşme

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

O Psiko-motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir.

SOSYAL ÖĞRENME KURAMI

EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. 4. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

Hamileliğe başlangıç koşulları

SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI. Prof. Dr. Serap NAZLI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Psikanaliz Sigmund Freud

GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. Temel Kavramlar. Temel Kavramlar. Program Geliştirme ve Psikoloji

Eğitim Bilimlerine Giriş

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar.

Maslow a Göre İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Gestalt Kuramı. Doç. Dr. Tülin ŞENER

İNSAN NASIL ÖĞRENİR?

Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır.

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ

K İ Ş İ L İ K. Kişilik kavramı Kişilik kuramları Kişiliğin ölçülmesi. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI ÇOCUKTA TEMEL İHTİYAÇLAR KURS PROGRAMI

İÇİNDEKİLER. Başlarken ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARINA...1. I. Bölüm BİLİM - PSİKOLOJİ VE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2

30 GÜNDE EĞİTİM BİLİMLERİ

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Dili nasıl öğreniriz? Piaget nin Bilişsel Gelişim Kuramı Vygotsky nin Gelişime Sosyokültürel Yaklaşımı Yetişkinlikte zeka nasıl gelişir?

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram;

Bilişsel Gelişimle İlgili Kavramlar

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

Sosyal Öğrenme. Sosyal Öğrenme

Birey ve Çevre (1-Genel)

Toplumsal Cinsiyetle İlgili Kuramlar

Kişilik Gelişimi Doç. Dr. Tülin Şener

O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Transkript:

Eğitim Bilimine Giriş Her şey akla muhtaçtır, akıl da eğitime Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU Hz. Ali

Eğitim ve Psikoloji Amaç: Gelişimle ilgili temel kavramları bilmek, Gelişimle ilgili temel teorileri tanımak, Çeşitli yönlerden insanın gelişim sürecini tanımak, İnsanın gelişimi sürecinde eğitimin yerini kavramak Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 2

1.Eğitim Psikoloji ilişkisi 2.Gelişme ve Eğitim a. Gelişme İle İlgili Temel Kavramlar b. Gelişimin İlkeleri c. Gelişimi Etkileyen Etmenler 3.Bilişsel Gelişim Kuramları a. Piaget in Zihinsel Gelişim Kuramı b. Vygotsky nin Sosyokültürel Kuramı 4.Kişilik Gelişimi Kuramları a. Freud un Psikoanalitik Kuramı b. Erikson un Psikososyal kişilik Kuramı 5.İnsancıl Kuramlar a. Rogers in Benlik kuramı b. Maslow un Kendini gerçekleştirme Kuramı 6.Öğrenme Kuramları a. Davranışçı Kuramlar b. Bilişsel Kuramlar c. Sosyal Öğrenme Kuramı Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 3

1. Eğitim Psikoloji ilişkisi Eğitimden çocuğu bireyselleştirmesi, toplumsallaştırması ve üretken olmasını sağlaması beklenir. Eğitimin bireysel işlevi olarak insanın; kalıtım ile gelen gizil güçlerinin yönlendirilip geliştirmek, bunları kendinin ailesinin ve toplumun yararı için kullanabilme yeterliliğine ulaştırmak ve kişiliğinin geliştirilmesi vurgulanmaktadır. Bunun anlamı, toplumu ileri götürebilecek, geliştirebilecek, etkin uyum sağlayabilecek bireylerin yetiştirmektir. Psikoloji ise insanın düşünme, hissetme, tepkide bulunma biçim ve nedenleri üzerinde durur. Bu bilim alanı eğitimciler için çocukları daha iyi ve doğru tanımaya zemin hazırlar. Bu bakımdan psikoloji ile pedagoji birbiriyle doğrudan ilişkili bilimlerdir. Eğitim psikolojisi; daha iyi öğrenmenin gerçekleşmesi açısından sosyal gelişime ve bireysel farklılıklara ilişkin bulguların eğitime uygulanmasıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 4

2.Gelişme ve Eğitim Niçin Öğreniyoruz? 1-İhtiyaçlarımızı karşılamak için. 2-Etkinliğimizi artırmak için. 3-Koşullara daha iyi uyum sağlamak için. 4-Belirsizliği yenmek ve tahmin yapabilmek için 5-Rekabet edebilmek için. 6-Başkalarına karşı sorumluluğu yerine getirebilmek için. 7-Potansiyelimizi tamamen kullanabilmek için. Öğretmenin görevi, öğrencilere kuru bilgileri ezberletmek değil, öğrenmeyi öğretmek olmalıdır Sürekle balık ikram etmek değil, balık tutmasını öğretmektir Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 5

a. Gelişimle İlgili Temel Kavramlar Gelişim ve Gelişme Bu iki kavram birbiri yerine kullanılmaktadır Gelişim; canlının beden, zihin, duygu, dil ve sosyal yönden değişimi sürecidir. (Süreç) Gelişme; canlının büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi sonucu sürekli ilerleme gösteren değişmelerdir.(sonuç) Görüldüğü gibi gelişme; olgunlaşma ve öğrenmeye bağlı bir sonuçtur. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 6

Büyüme ve Olgunlaşma Büyüme; organizmanın bedensel gelişimini (Nicel gelişim) ifade eder. Boyun uzaması, kilonun artması gibi.. Olgunlaşma; organizmanın doğuştan sahip olduğu bazı potansiyellerin yetkin hale gelmesidir. Bu durum, büyüme ile doğrudan alakalıdır. Büyüme ile olgunlaşma birlikte gelişme gösteren süreçlerdir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 7

KPSS 2013 Fatma Hanım seneye okula başlayacak olan yeğeni Bertuğ a bir hediye vermek ister. Çocuk giysileri satan bir mağazadan Bertuğ un yaşını söyleyerek bir pantolon satın alır. Hediyesini yeğenine verdiğinde, uzun süredir görüşmemelerine karşın, satın aldığı pantolonun yeğeninin bedenine tam olduğunu görür, çok sevinir. Yukarıdaki paragrafta gelişim psikolojisine özgü kavramlardan hangisine vurgu yapılmaktadır? A) Büyüme B) Olgunlaşma C) Öğrenme D) Hazırbulunuşluk E) Kritik dönem CEVAP: A Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 8

KPSS 2011 Gelişimsel bağlamada olgunlaşma" hangi anlama gelmektedir? A) Toplumsal olayları objektif bir biçimde ele alma becerisini kazanma B) Kişiliğin gelişmesi ve zenginleşmesi C) Çocukluk döneminde gözlenen hızlı zihinsel büyüme D) Toplum tarafından kabul gören ve görmeyen davranışların öğrenilmesi E) Bedensel büyüme ve gelişmenin gerekli davranış değişiklikleriyle tamamlanması Cevap: E Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 9

2008 KPSS Okula yeni başlayan öğrencilere okuma yazmayı öğretmek isteyen bir anaokulu öğretmeni bunda başarılı olamaz.ancak bu öğretmen, aynı grupla bir yıl sonra yapılan çalışmalarda öğrencilerin öğrencilerin büyük bir bölümünün okuma ve yazmayı öğrenebildiklerine tanık olur. Yukarıda verilen örnekten hareketle varılabilecek en iyi uygun sonuç hangisidir? A)Anaokulu öğretmenini öğrencilerin dikkatini çekmede başarılı olamamıştır. B)Davranışın ortaya çıkması için belli bir olgunluk düzeyine ulaşmak gerekir. C)Bireyin kapasitesinin üstünde davranışlara zorlanması başarıyı düşürür. D)Yeterince büyümeden yapılan çalışmalar çocuğu yorar. E)Büyüme olgunlaşma sonucunu doğurur. CEVAP: B Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 10

Hazırbulunuşluk Olgunlaşma ile yakından alakalı olgunlaşmayı da içeren bir kavramdır. Hazırbulunuşluk; herhangi bir konumun gerektirdiği önkoşulları, özellikleri taşımak, ön yaşantılara sahip olmak anlamındadır. Örneğin, basketbol oynamak için gerekli bedensel gelişim ve ön bilgiye ihtiyaç vardır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 11

Öğrenme Gelişimin doğal bir öğesidir. Gelişime bağlı olarak devam eden bir süreçtir. Öğrenme; bireyin, içinde yer aldığı çevreyle(doğa, insan, nesne, olay, olgu) etkileşimi sonucu oluşan kalıcı izli davranış değişmeleridir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 12

b. Gelişimin İlkeleri Gelşimin Yedi İlkesi Vardır: 1. Gelişim birbirini izleyen aşamalardan oluşur Her bir aşama bir sonrakinin temelini teşkil eder. Bebeğin önce oturması, sonra emeklemesi ve ayağa kalkıp yürümesi gibi.. 2. Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur Baştan ayağa İçten dışa (3-8.hafta: embriyo) Endoderm > solunum sistemi Mezoderm > iskelet ve kaslar; Ektoderm > sinir sistemi Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 13

3. Gelişim genelden özele doğrudur Bebeklerde ilk hareketler bütün vücutla yapılır. Zamanla her bir organ tek tek kontrol edilebilir. 4. Gelişimin hızı dönemlere göre değişir Gelişim bebeklikte çok hızlı, çocuklukta normal, ergenlikte yine çok hızlı bir gelişim gösterir. Ayrıca dönemlere göre gelişim gösteren özellikler de farklıdır. Örneğin; Bebeklik > Bedensel ve hareket gelişimi Çocukluk > Zihin ve dil gelişimi Ergenlik > Psikolojik ve cinsel gelişme Yetişkinlik>Sosyallik, olgunlaşma Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 14

5. Gelişim bir bütündür Gelişim alanları birbiriyle ilişkilidir. Bedensel, bilişsel, duygusal, sosyal, dilsel, psiko-motor gelişimler birbiriyle irtibatlıdır. Bir alandaki olumlu/olumsuz bir gelişme diğer gelişim alanlarını da etkiler. 6. Gelişimde bireysel farklılıklar vardır Bazı çocuklar erken, bazıları geç konuşur veya yürür 7. Gelişim, kalıtım ve çevrenin bir ürünüdür Doğumdan gelen bazı kalıtsal özellikler vardır. Bunların bir kısmının gelişebilmesi çevresel şartlara bağlıdır; Zekan ve yetenekler kalıtsal özellikler taşırlar. Ancak bunların gelişmesi, çaba ve çevresel faktörlere bağlıdır. Kalıtsal bazı özelliklerde ise herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz; Örneğin; cinsiyet, saç, göz, ten rengi gibi Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 15

KPSS 2013 Yağız ve Mert, 5 yaşlarında iki çocuktur. Yağız, kendini sözel olarak çok iyi ifade etmekte ve başkalarıyla rahat iletişim kurmaktadır. Mert ise henüz kendini sözel olarak iyi ifade edememekte ve başkalarıyla iletişimde çekingen durmaktadır. Bu durumu en iyi açıklayan gelişim ilkesi aşağıdakilerden hangisidir? A. Gelişim bir bütündür. B. Gelişimde bireysel farklılıklar vardır. C. Gelişim, nöbetleşe devam eder. D. Gelişimde kritik dönemler vardır. E. Gelişim, genelden özele doğrudur. CEVAP: B Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 16

c. Gelişimi Etkileyen Etmenler Gelişimi etkileyen en önemli iki faktör; Kalıtım ve Çevredir Kalıtım: İki farklı hücreden oluşan canlı organizma, her iki hücrenin özelliklerini kalıcı olarak taşır Anne-babadan kaynaklanan bazı özellikler genetik yolla çocuğa geçer. Boy, göz rengi, saç rengi, ten gibi bazı özellikler kalıtım yoluyla çocuğa intikal eder. Zihinsel özelliklerin önemli bir kısmında da kalıtımın önemli bir etkisi olduğu bilinmektedir. Günümüzde kalıtımın, bireyin psiko-sosyal özellikleri üzerinde etkin olduğu iddia edilmektedir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 17

Çevre: Bireyin gelişiminde en önemli faktör çevredir. Çevresel koşulları iyi olan çocukların gelişimi de sağlıklı olmaktadır. Çocuğun gelişimini yakından ilgilendiren çevreler; Doğum Öncesi: Anne adayının beslenmesi, psikoljisi, sağlık durumu Doğum Sırası: Herhangi bir travmaya maruz kalmadan dünyaya gelmesi Doğum Sonrası: Aile, arkadaş, okul çevrelerinin anlayış, tutum ve imkanları Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 18

3. Bilişsel Gelişim Kuramları Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişimedir. Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar, bireyin çevreyi, dünyayı anlama yollarının daha etkili hale gelmesi sürecidir. Bilişsel gelişim kuramları öğretmenler için iki noktada yardım edicidir. Birincisi büyüme ve gelişme ile öğrenme arasındaki ilişkiyi kavratmasıdır. İkincisi ise bilişsel gelişim kurallarının öğrenme ve öğretme hakkında görüş kazandırmasıdır. Bu konuda yaygın olarak bilinen ve kabul gören bilişsel gelişim kuramları şunlardır: Piaget in Zihinsel Gelişim Kuramı Vygotsky nin Sosyokültürel Kuramı Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 19

a. Piaget in Zihinsel Gelişim Kuramı Piaget e göre çocuk, dünyanın pasif alıcısı değildir. Bilgiyi kazanmada aktif bir role sahiptir. Ayrıca, değişik yaşlardaki çocukların ve yetişkinlerin dünyaları birbirlerinden farklıdır. Piaget, bilişsel gelişimi, biyolojik ilkelerle açıklamıştır. Piaget ye göre gelişim, kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir sonucudur. Bilişsel gelişimi etkileyen ilkeleri Zeka, Şema, Uyum, Özümleme, Düzenleme, Dengeleme şeklinde sıralar. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 20

Zekâ: Alma kapasitesidir. Piaget e göre zekâ, organizmanın çevreye etkin bir şekilde uyum sağlamasına yardım eder. Organizma ve çevre sürekli değiştiğinden, bu ikisi arasındaki zekice etkileşimler de değişmek zorundadır. Zekice etkinlik, var olan her durumda, organizmanın en iyi koşullarda yaşamasını sağlamaya yöneliktir. Piaget, zekânın bir takım testlerle belirlenmesine karşıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 21

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 22

Şema: Yorumlayarak tanımaktır Yeni edinilen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Bireyin çevresindeki dünyayı anlamak için geliştirdiği bir bilgisayar programı gibidir. Bilişsel yapılar ya da şema yoluyla birey çevresine uyum sağlar ve çevreyi organize eder. Piaget, tıpkı vücudun organları gibi, zihnin de yapıları olduğuna inanır. Ona göre bu yapılar gözlenemez, ancak davranışlardan çıkarsanırlar. Şemalar, sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma yoluyla değişmeye uğrayıp yeniden organize edilebilirler. Bebeğin ilk şeması reflekstir. Bunlar; emme, vb gibi basit şemalardır. Bebeklikten yetişkinliğe doğru şemalar, olgunlaşma, yaşantı kazanma, uyum ve örgütleme yoluyla sürekli olarak değişir, gelişirler. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 23

Uyum: Tam olarak kavramaktır. Uyum, yaşam boyunca devam eden fonksiyonel değişmedir. Bilişsel gelişim açısından uyumda süreklilik gereklidir. Fiziksel ve psikososyal gelişim açısından da uyumda süreklilik gereklidir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 24

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 25

Özümleme: Kavradığını yeni durumlara uyarlayabilmektir. Bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, daha önceden edindiği bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 26

Düzenleme: Aldığını yeni kategoride yeniden biçimlendirmedir. Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecidir. Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 27

Dengeleme: Tutum ve davranışını kavrayıp özümsediği konuya uyarlamadır. Piaget e göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Ona göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 28

Piaget in Zihinsel Gelişim Dönemleri Piaget e göre bilişsel gelişim, birbirini izleyen dört dönem içinde ortaya çıkmaktadır. Dönemler ilerledikçe, çocukların kavrama ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmeler gözlenmektedir. Piaget bilişsel gelişim dönemlerini dörde ayırır: Duyusal Motor Dönemi İşlem Öncesi Dönem Somut İşlemler Dönemi Soyut İşlemler Dönemi Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 29

1. Duyusal Motor Dönemi(0 2): Duyular yolu ile dış dünyanın algılandığı dönemdir. Nesnelerin önceleri görünmediği, zamanla var olduğunun farkına varılmaya başlandığı dönemdir. Bu dönemdeki bebek, refleks halindeki hareketlerden, amaçlı olan hareketlere geçmeye başlarlar. 2. İşlem Öncesi Dönem(2 6): Dil kullanımının başladığı ve sembollerin geliştirildiği dönemdir. Çocuklar, mantıksal olarak tek yönlü olarak düşünürler. Diğer insanların bakış açılarını algılamada zayıftırlar. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 30

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 31

3. Somut İşlemler (6 11): Problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Çocuklar, kuralları anlayabilirler. Fakat çoğunlukla somut nesneler üzerinde düşünürler. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 32

4. Soyut İşlemler (11 18): Karmaşık problemlere mantıklı çözümlerin getirildiği dönemdir. Daha soyut düşünme ve sosyal konularda fikirlerin geliştirildiği dönemdir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 33

KPSS 2005 Piaget'e göre, bir çocuğun okula giderken izlediği yoldan evine geri dönebilmesi, hangi evrede kazanılan bir bilişsel beceridir? A) İşlem Öncesi B) Somut İşlemler C) Duyusal Motor D)Soyut İşlemler E) Soyut Ötesi İşlemler Cevap: B Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 34

Piaget in Görüşlerinin Eğitime Yansımaları: Piaget in öğretisi okul ortamına dönük değildir Onun görüşlerinden bazı çıkarsamalar yapılmıştır: Çocuklar aktif öğrenme yaşantılarını yaşayarak edinmelidir. Öğrencilerin bilişsel gelişim düzeyleri sürekli takip etmelidir. Sosyal etkinliklerle etkileşimli öğrenmelere zemin hazırlanmalıdır. Çocuk, diğerleriyle ilişki sayesinde ben merkezcilikten kaçınmayı öğrenir. Küçük yaştaki çocukların öğrenme etkinliklerinde somut durumlar öne çıkarılmalı Öğrenme etkinlikleri öğrencilerin gelişim düzeyini aşırı zorlayacak düzeyde olmamalı. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 35

2013 KPSS Piaget; bilişsel gelişim kuramında, uyaran çevresinin zenginliğinin çocukların bilişsel gelişimlerini desteklediğini vurgulamıştır. Buna göre aşağıdakilerden hangisi, çocuğun bilişsel gelişimine doğrudan katkı sağlamaz? A) Çocukların değişik oyuncaklarının olması B) Çocuklara öz bakım becerilerinin kazandırılması C) Çocuklara farklı yaşantıların sunulması D) Çocuklara eğitici televizyon programlarının izletilmesi E) Çocuklara farklı türden kitapların okutulması Cevap B Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 36

b. Vygotsky nin Sosyokültürel Kuramı Piaget gibi Vygotsky de çocukların bilgiyi aktif olarak aradığına ve yapılandırdığına inanır. Öğrenmede gelişimsel dönemleri, dilin rolünü ve sosyal ilişkilerin önemli olduğunu savunur. Ona göre zihnin gelişiminde en etkili olan unsurlar sosyal ve kültürel çevredir.. Bireyin dünyayı anlayıp algılamasında içinde doğup büyüdüğü sosyal çevrenin etkili olduğuna inanmaktadır. O nedenle öğrenme çevresinin kültürel araçlar ve aynı amaçlı diğer malzemelerle desteklenmelidir. Etkin ve zengin çevresel şartlar çocuğun fiziksel ve zihinsel kapasitesini aşmasına yardım eder. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 37

Farklı etkinlik tipleri için iki tür kültürel araç bulunduğunu düşünür: Teknik araçlar: Kalem-Defter, yazma eylemi vb. Psikolojik araçlar: Düşünce ve davranışa yön veren dil, ifade etme; hafıza, hatırlama. Vygotsky ye göre çocukta bilişsel fonksiyonun yönünü anlamak için onun bir önceki halinden sonraki duruma nasıl dönüştüğü incelenmelidir. Örneğin kendi kendine konuşmanın doğru olarak anlaşılabilmesi için gelişimsel sürecine bakılmalıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 38

Bilişsel beceriler; birer psikolojik araç olan sözcükler, dil ve konuşma biçimleridir. Bunlar zihinsel aktiviteyi dönüştürüp kolaylaştıran aracı süreçlerdir Bilişsel fonksiyonları anlamak için onlara aracılık eden ve onları şekillendiren araçların incelenmesi zorunludur. Bilişsel becerilerin kaynağı sosyal ilişkilerdedir Beceriler, sosyokültürel zemin içinde yer alır. Çocuğun gelişimi, sosyal ve kültürel etkinliklerden ayrılamaz. Vygotsky'e göre gelişim her zaman daha karmaşığa doğrudur. Çocuklar önlerine çıkan engelleri aşabilmek için rehbere ihtiyaç duyarlar. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 39

Vygotsky ye göre belleğin, dikkatin ve akıl yürütmenin gelişimi, kültürün araçlarını öğrenmeyi gerektirir. Bu araçlar o kültürdeki dil, bellek stratejileri veya matematiksel sistemler olabilir. Bir kültürde çocuklar bilgisayarları kullanarak aritmetik hesaplamalar yaparken başka bir kültürde parmaklarını kullanıyor olabilirler. Vygotsky ye göre bilgi durumsaldır ve başkalarıyla işbirliği içinde anlam kazanır. Yani bilgi, insanlar ve ortamlar arasında paylaşılan ve yayılan bir şeydir. Bu da kitapları, uygarlık ürünlerini, kültürün araçlarını ve toplulukların varlığını gerektirir. Çünkü ancak insan toplulukları bunları paylaşırlar. Çocuğun sosyal çevresinin bilişsel gelişiminde önemli bir yeri vardır. Çocuklar öncelikle sosyal çevresindeki kişilerden ve onların sosyal dünyalarından öğrenmeye başlar. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 40

Vygotsky nin Görüşlerinin Eğitime Yansımaları: Onun görüşleri öğrenme ve değerlendirmede etkilidir. Strateji ve beceri öğrenmede katkısı büyüktür. Sınıftaki başarılı ve becerili öğrencilerin başarı azim ve yöntemleri diğerleri için öğreticidir. Aynı ortamdaki daha az başarılı olan diğerlerini motive edip başarıya taşıyabilir. Sınıf ortamının çevresel kültürel unsurları içermesine dönük eğilimler Vygotsky nin görüşlerinin yansımasıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 41

Sosyal Duyarlılık..! Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 42

4. Kişilik Gelişimi Kuramları Kişilik oldukça karmaşık bir yapılar ve süreçler bütünüdür. İlk insandan bugüne kişiliğe ilişkin tartışmalar son bulmamıştır. Kişilik; bireyin doğuştan sahip olduğu, sonradan kazandığı ve onu başkalarından ayırarak biricik yapan özelliklerinin bütünüdür. Kişilik gelişiminde; Freud: Psikoanalitik Kuram Erikson: Psikososyal kişilik Kuramı öne çıkar Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 43

a. Freud un Psikoanalitik Kuramı Sigmund Freud (1856-1939) psikoanalitik kuramın kurucusudur. Kendisi Avusturya da tıp eğitimi görmüş,özellikle nöroloji alanında uzmanlık çalışması yapmıştır. Psikoanalitik yaklaşım her bireyin kendi geçmişini inceleyen vaka çalışmaları yöntemini kullanır. Freud un getirmiş olduğu kavramlar geniş biçimde tartışılmış ve zamanla psikoloji biliminin değişik alanlarını etkilemiştir Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 44

Freud a göre insanoğlunun doğuştan getirdiği iki temel kuvvetli eğilim vardır: cinsellik saldırganlık. Bu iki temel eğilim insanoğlunun bir toplum içinde uyumlu yaşamasını zorlaştırır Cinsellik ve saldırganlık davranışları, çocukluktan itibaren sürekli baskı altında tutulur ve cezalandırılır. Bu baskı ve ceza ana- baba, öğretmen gibi çocuğun sosyalleşmesinde önemli rol oynayan kişilerce uygulanır. kardeşini dövme yaptığın ayıp!.. terbiyesiz davranma!.. gibi ifadeler cezalandırıcı tutumu temsil eder. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 45

Freud a göre toplum tarafından hoş karşılanmayan cinsellik ve saldırganlık duyguları bilinçaltına itilirler. Çünkü bu tür düşünce ve istekleri sürekli bilinçte tutmak bireyde rahatsızlık yaratır. Bilinçaltına itilmiş arzuların farkında olmayız ancak onlar davranışlarımızı etkilemeye devam ederler. Psikoanalitik yaklaşım, dil sürçmesi, unutmalar, hatalar ve buna benzer davranışları bilinçaltındaki isteklerin ifadesi olarak kabul eder. Psikoanalitik kuramlar, özel kişiliği davranışı yönlendiren bilinçdışı güdüleriinceler Psikoanalitik kuram kişiliğin nasıl geliştiği ile de ilgilenir. Freud, insan aklını bir aysberge benzetmiştir. Suyun üzerinde yer alan ufak kısım bilinçli yaşantıyı ; su altındaki çok daha büyük kısımsa bilinçdışını düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkileyen itkiler, tutkular ve erişilmez anılar deposu temsil eder. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 46

Freud, psikolojide etkili kuramlardan biri olan psikanalizi ortaya atmıştır. Kuram üç bölümde ele alınabilir : 1. Bilinç Sınıflaması 2. Kişilik yapısı 3. Psikoseksüel gelişim dönemleri 1. Bilinç Sınıflaması: iki bölümden oluşur. Bunlar bilinç ve bilinçaltı dır. Bilinç, farkında olunan yaşantılar alnıdır. Bilinçaltı ise, bilincinde olmadığımız veya baskı altında tutarak söndürmeye çalışılan yaşantılar alanıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 47

2. Kişilik yapısı: Freud a göre kişilik üç kısımdan oluşur. Bunlar id, ego ve süper-ego dur. İD: Yeni doğan çocukta olan en ilkel kişiliktir. Daha sonra ego ve süperego id den gelişir. İd, insanın doğuştan beri sahip olduğu tüm güdülerinin toplamıdır. Sürekli olarak isteklerine doyum arar. Ruhsal enerjinin ve içgüdülerin kaynağıdır. İd,temel biyolojik itkilerden (dürtülerden) oluşur: yeme, içme,artıkları atma, acıdan kaçma ve cinsel haz elde etme ihtiyaçları... Freud a göre insanlarda iki dürtü (libido ve saldırganlık) id den kaynaklanır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 48

EGO: Ego, kişiliğin yürütme organıdır. İd in istekleriyle dış dünyanın (yani süper-egonun) bağdaştırılmasına çalışır. İd in talepleri, dünya gerçekliği ve süper egonun talepleri arasında aracılık yapar. Bu yönüyle Ego, bir tür aracı gibidir. Ego, akılcı mantıklı bir kişilik bölümüdür ve bir anlamda kişiliğin karar organıdır. Ego dürtülerin aşılıp, yerine gerçekliklerin geçmesidir. Küçük çocuk gerçekliğin taleplerini dikkate almayı öğrendikçe,kişiliğin yeni kısmı olan ego gelişir. Uygun çevresel koşullar bulanana kadar dürtülerin tatmini geciktirilmelidir. Örneğin,ego gerçek dünyayı göz önünde bulundurarak koşullar uygun olana dek cinsel itkilerin tatminini geciktirir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 49

SÜPEREGO: Kişiliğin en son gelişen üçüncü sistemi süper-ego dur. Geleneksel ve toplumsal değerlerin içsel temsilcisidir. Kişiliğin ahlaki yönünü temsil etmektedir. Süperego, çevre tarafından onaylanmış ölçütlere göre davranmak ister ve toplumsal yasakları içerir. Çocuğa anne-baba ve başkaları tarafından öğretildiği şekliyle toplumun ahlak kuralları ve değerlerin içselleştirilmiş halidir. Süperego bir hareketin doğru mu yanlış mı olduğuna karar verir. Bireyin vicdanı olarak değerlendirilebilir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 50

İD hazların peşindedir EGO gerçekliği test eder SÜPEREGO ise mükemmeliyeti arar. Her zaman kafasına estiği gibi davranan ve toplumsal kuralları hiçe sayan kişilerde İD baskındır. Sürekli olarak akılcı davranmaya çalışan kişide EGO baskındır. Sürekli olarak ahlak kuralları nı ve başkalarının ne diyeceğini dikkate alan ve kurallara sıkı sıkıya bağlı kalan kişide SÜPEREGO baskındır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 51

3. Psikoseksüel gelişim dönemleri Freud a göre yeni doğmuş bebekler farklı aşamalardan geçerek kişiliklerini geliştirirler. Freud bu aşamaları psikoseksüel gelişim dönemleri olarak adlandırır. Freud psikoseksüel gelişimi beş dönemde inceler. Bunlar; Oral Anal Fallik Latent Genital dönem şeklinde sıralanır Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 52

Oral Dönem (0-18 ay): İlk gelişim dönemdir. Bu dönem doğumdan 18. aya kadar uzanan süreyi kapsar. Yeterince beslenemeyen ya da kendi başına beslenebilecekken bile annesi tarafından uzun süre emzirilmeye devam eden bebeklerde güvensiz ve bağımlı kişiliğin çekirdekleri oluşur. Anal Dönem(18-36 ay): İkinci gelişim dönemdir. 18 ay ile 3 yaş arasında yer alır. Bu dönemde, baskıcı, katı bir disiplin anlayışı ya da çocuğu tümüyle başı boş bırakma, bağımsızlık duygularının gelişmesini geciktirir. Fallik Dönem (3-7 yaş): Üçüncü gelişim dönemidir. 3 7 yaşları arasına denk gelen dönemidir. Merakı yüzünden cezalandırılan, sorduğu sorular ve davranışları için kınanan çocuklar, yetişkinlik döneminde uygun cinsel kimliği benimsemekte sorunlarla karşılaşabilirler. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 53

Latans Dönem (7-13 yaş): Dördüncü gelişim dönemidir. Bu dönemde oral, anal ve fallik dönemlerde geliştirilen özelliklerin yeni bir özümlemesi yapılarak, kazanılan özellikler pekiştirilir. Genital Dönem: Sonuncu gelişim dönemidir. Ergenlik yılları ve daha sonrasına uzanır kişilik, bir çocuk kişiliğinden yetişkin kişiliğine dönüşür. Özellikle fallik dönemde kişiliğe eklenen öğelerin niteliği, ergenlik dönemindeki gelişimin niteliğini belirler. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 54

b. Erikson un Psikososyal Kişilik Kuramı Erikson, psikososyal gelişimi sekiz aşamada inceler. Ona göre bu aşamaların sağlıklı atlatılması, sağlıklı bir kişilik için önemlidir 1. Aşama Güven & Güvensizlik: (0-1 yaş grubu) Çevreyle ilişkiler güven veya güvensizlik doğurur En önemli kişiler anne-babadır Çocuğun ihtiyaçlarının yakınları tarafından sürekli reddedilmesi veya zamanında karşılanmaması, çevreye karşı güvensizlik doğurur. 2. Aşama Bağımsızlık & Utanma ve Şüphecilik: (1-3 yaş grubu) Bağımsız yaşama ve kendi işini görme arzusu baskındır Yaptıkları işlerde çevreden destek beklerler Sürekli koruma ve yardım edilmesi durumunda kendi yeteneği konusunda şüphe ve utanma duygusu gelişir Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 55

3. Aşama Girişkenlik & Suçluluk: (3-6 yaş grubu) Girişken ve atak olduklarından bazı davranışları problem çıkarır Hareketleri sürekli kısıtlanmazsa girişkenlik duygusu gelişir Sürekli kısıtlanan ve azarlanan çocukta ise suçluluk duygusu gelişir 4. Aşama Çalışkanlık & Aşağılık Duygusu: (6-12 yaş grubu) Çalışıp öğrenme ve iş yapmaya karşı isteklidir Başarma arzusu onu çalışmaya sevk eder, yeteneklerini geliştirir Sürekli başarısızlık durumunda kendine güvenini kaybeder 5. Aşama Kimlik Kazanımı & Kimlik Kargaşası: (12-18 yaş grubu) Kimlik arayışındadır, çevreden kendine bir model arar. Uygun bir modelle başarılı bir kimlik kazanırsa, başarılı ve kendine güvenli olur Kişiliği tam oturmamışsa, sürekli çocuk gibi davranır, ne yapacağına kolay karar veremez Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 56

6. Aşama Yakınlaşma & Yalnızlık: (18-26 yaş grubu) Ergenlikte kazanılan kimlik sayesinde çevre ile iletişim ve dostluklar kurar Karşı cinsle ilişkisinde duygusal davranış gösterir Bu süreci başarılı geçirenler çevreye karşı sevgi dolu olur Bu dönemde başarısız olma durumunda yalnızlığa sürüklenir 7. Aşama Üretkenlik & Durgunluk: (Orta yetişkin grubu) Birey çok üretkendir, ideal düşünür Vatan ve millet için bir şeyler yapmak ister Bu dönemde başarısızlık yaşama durumunda hiçbir işe yaramayacağı duygusuna kapılarak üretkenliğini kaybeder 8. Aşama Benlik Bütünlüğü & Umutsuzluk: (İleri yetişkin grubu) Tüm aşamaların sonucudur. Önceki aşamalar başarılı geçmişse, güvenli, mutlu, vatanını, milletini sever Önceki aşamalarda başarısız olanlar, kendine ve çevresine güvenmezler Başarısız, uyumsuz, sevgiden mahrum kişilik kazanmış olurlar Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 57

5. İnsancıl Kuramlar İnsancıl kuramlar insanın bir bütün olarak ele alınması gerektiğini düşünür İnsanın tüm potansiyelini ortaya koymada yardımcı olunması gerektiğini savunur. İnsan özünde iyidir ve gelişmeye müsaittir. Bu alanda başlıca iki kuram öne çıkmaktadır: Rogers in Benlik Kuramı Maslow un Kendini Gerçekleştirme Kuramı Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 58

a. Rogers in Benlik Kuramı Rogers kişilik gelişimini açıklarken, benlik yapısı üzerinde durmaktadır. Kişilik gelişimini 2 boyutta ele almıştır. Benlik Öz Benlik Benlik: Herkeste ortak bulunan kimliktir. İnsanın tutumları, davranışları, huylarıdır ve gelişim süresiyle devam eder. Ör: yeme, içme gibi. Öz Benlik: Kişilere göre benzerlikler ve farklılıklar vardır. Öz benliğin özünde iyilik vardır. Ama bazen sapmalar olabilir. Öz benlik kötüye yöneliyorsa bunun nedeni baskı görmesi engellenmesidir. Ör: müzik, resim yetenekleri, ses farklılığı Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 59

Benlik tasarımı içsel yaşantılar, özbenden kaynaklanırlar. Özben, yapı olarak "kötü" değil "iyi"ye yöneliktir. Kötü olarak nitelendirilen tutum düşünce ve davranışlar temel gereksinimlerin doyurulmaması sonucu oluşur. İnsanların özbenleri açısından bazı yönden benzeşirken bazı yönden ayrılırlar. Yeme, içme gibi fizyolojik; sevilme, güven, başarılı gibi psikolojik özellikler açısından tüm insanlar benzeşir. Müzik, resim, sözel yetenekleri gibi kişisel güçler açısından da farklıdırlar. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 60

Rogers belirli koşulların sağlandığı bir sınıf ortamında, öğrencinin bir bütün olarak gelişmesini kolaylaşacağını ifade eder. Sınıf ortamının öğrenmeye açık bir hale getirilmesinde anahtar kişi öğretmendir. Öğrenciler kendilerini rahat hissettikleri bir sınıf ortamında öğrenmeye açık olurlar. Öğretmenin empati kuran ve yargılayıcı olmayan tutumu önemlidir. Öğretmen her öğrenciye değerli ve yetenekli olduğunu hissettirmeli, kendi sorumluluğunu üstlenmesi için, öğrenciyi teşvik etmelidir Bunun için, öğretmenin bilgi aktarması ve çocukları yüzeysel bir biçimde tanıması yeterli değildir. Öğrencileri tutumları, değerleri, duyguları, dünyayı algılayış biçimleri ile tanımak için çaba göstermelidir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 61

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 62

b. Maslow un Kendini Gerçekleştirme Kuramı Maslow da Rogers gibi kişilik gelişimini açıklarken, benlik yapısı üzerinde durur. Maslow a göre insanlar belirli ihtiyaçlarını karşılamadan, daha üst ihtiyaçları tatmin etme arayışına girmezler. Bireyin kişilik gelişimini, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği belirler Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluşturur. Maslow'a göre bireyin günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi ihtiyaçları doyurmaya yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de bu ihtiyaç kategorisine karşılık gelen düzeydedir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez. Bir üst ihtiyaç kategorisini algılamaz. Günlük olarak karnını doyurabilen fakat güvenlik içinde bulunmayan, kendini sürekli bir tehdit altında hisseden biri, dünya görüşünü geliştirmek için kitap okumaya içten bir ihtiyaç duymaz. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 63

Maslow, ihtiyaçları şu şekilde kategorize eder: Fizyolojik ihtiyaçlar: Nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım Güvenlik ihtiyacı: Vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği Ait olma, sevgi, sevecenlik ihtiyacı: Arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık Saygınlık ihtiyacı: Kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı Kendini gerçekleştirme ihtiyacı: Erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 64

6. Öğrenme Kuramları Öğrenmede başlıca yaklaşımlar; Davranışçı Kuramlar, Bilişsel Kuramlardır Davranışlar doğrudan gözlenebilen durumlardır. Davranışçılara göre davranışı meydana getiren bir uyarıcı (U) vardır ve bir de buna gösterilen bir tepki (T) vardır. Davranış, uyarıcıya karşı verilen tepki sonucu oluşur. Bilişsel yaklaşım ise davranıştan çok, insandaki içsel süreçler üzerinde durur. Uyarıcılar dışında insan davranışlarına etki eden beyin, hafıza, kişilik, güdülenme gibi içsel süreçlere dikkat çeker. Davranışı anlamak için bu içsel süreçlerin de hesaba katılmasını ister. Uyaran (U) ile tepki (T) arasına organizmanın (O) da bulunması gerektiğini düşünür. (UOT) Çünkü organizma uyarıcının algılanmasında ve tepkinin verilmesinde etkili olmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 65

a. Davranışçı Kuramlar Davranışçı yaklaşım, Rusya'da İvan Pavlov'un ABD'de Edward Thorndike'ın çalışmaları ile başlamıştır. Pavlov klasik şartlanmayı ortaya koymuştur. Thorndike ise etki kanunu ve egzersiz kanunu gibi bir takım kanun ve kuralları belirlemiştir. Watson, Guthrie, Hull, Skinner diğer önemli davranışçılar olarak belirtilebilir. Burada davranışlar; Tepkisel: Pavlov Edimsel: Skinner olarak iki başlık altında incelenecektir Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 66

Klasik Koşullanma: Pavlov Klasik koşullanma yoluyla öğrenmeyi sağlamak için; yapılan bir davranışa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir. Tepkisel davranışa neden olan uyarıcı her zaman bilinir Tepkisel davranış: Bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulur. Örneğin; etin salya meydana getirmesi. Tüm refleksler tepkisel davranışa bir örnektir Karanlıkta göz bebeğinin büyümesi bir tepkisel davranıştır. Klasik koşullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir.(ut) Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 67

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 68

Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış değiştirmenin gerçekleştiğini kabul eder. Pavlov, deneylerini daha çok köpekler üzerinde yapmıştır. Laboratuvarda köpeğin salgı sistemi üzerine çalışırken; köpeğin sadece yiyecek getirildiğinde değil, Yiyecek kabını gördüğünde ve yiyeceği kendisine getiren kişiyi gördüğünde de salya akıttığını fark etmiştir. Böylece doğal tepkilerin, koşullandırmada ve zamanla tarafsız uyaranlarla tepki oluşturmada işe yaradığını keşfetmiştir Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 69

Pavlov, köpeğe yiyecek vermişken, yiyecekle birlikte ya da yiyecekten biraz sonra zil çaldığında ve bu durum birçok kez tekrarlamıştır Bir süre sonra yiyecek verilmediği halde bile köpeğin salya salgıladığını, Zil sesinin yiyeceğin yerini aldığını görmüştür. Bu durum köpeğin zil sesinden sonra yiyecek geleceğini öğrenmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Başka bir değişle, köpek zil sesine koşullanmıştır. Zil başlangıçta tarafsız uyarıcı iken, koşullanmadan sonra koşullu uyarıcı durumuna gelmiştir. Yiyeceğe karşılık salya akması doğal tepki, zil sesine karşı salya akması da koşullu tepki dir. Burada zil yiyeceğin yerini almıştır. Burada, tarafsız uyarıcı doğal bir uyarıcı ile birlikte çok sık tekrarlandığı için onun yerini alabilecek bir duruma gelmiştir. Tarafsız uyarıcı doğal uyarıcı ile birlikte ne kadar sık tekrarlanırsa o kadar güçlenir ve pekiştirilir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 70

KPSS 2012 Zor bir matematik probleminde ilk defa kare köklü ifadelerle karşılaşan Metin, içinde karekök geçen tüm soruları sıkıntılı ve anlaşılmaz olarak değerlendirmektedir. Bu tür bir soru gördüğünde kaygılanmakta ve çözemeyeceğini hissetmektedir. Bunun sonucunda da soruyu çözmekten hemen vazgeçmekte ve başka bir soruya geçmektedir. Metin in kare köklü soruları sıkıntılı ve anlaşılmaz olarak değerlendirmesi ve kaygılanması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) Klasik koşullanma B) Alışkanlık C) Edimsel koşullanma D) Transfer E) Genelleme CEVAP:A Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 71

Eğitim Açısından Klasik Koşullandırma: Klasik koşullanma ilkelerinin, sınıfta öğretme-öğrenme ortamında kullanılma alanının sınırlıdır Duyuşsal ve duygusal özelliklerin kazandırılmasında önemli rol oynar. Okullarda ilgi, olumlu tutum, olumlu benlik kavramı, özgüven gibi olumlu duyguların gelişiminde etkilidir. Bunun için klasik koşullama ilkelerinin etkili bir şekilde kullanımını sağlayacak eğitim programları gerekir. Okul başlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk okula, ilk gittiği gün, kendisini seven, yumuşak davranan, kendisiyle oynayan bir öğretmenle birlikte okula karşı mutluluk duygusu oluşur. Öğretmenin sağladığı bu duygu öğretmenle ilişkili diğer uyarıcılara da yansır Örneğin; ders çalışma, kitap okuma, diğer öğretmenleri sevme gibi... Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 72

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 73

Çocuklara sıkıcı çalışmalar yaptıran, onları cezalandıran, döven, somurtkan bir öğretmen okula karşı olumsuz duygulara sebep olur. Okula ve öğretmenlere karşı korku, nefret gibi farklı uyarıcıları harekete geçirebilir. Soğuk, olumsuz bir ortamda Beden Eğitimi dersi yapmak bu dersi sevimsizleştirebilir. Sıkıcı, loş, havasız bir ortamda matematik dersi yapmak, ortamın oluşturduğu olumsuz duyguların matematikle ilişkilendirilmesine neden olabilir. öğretmenin sınav kağıtlarını dağıtması, başlangıçta sınavla ilgili herhangi bir yaşantısı olmayan çocukta herhangi bir etki oluşturmaz; nötr bir uyarıcıdır. Ancak, önceki sınavda başarısız olmuş bir çocukta, sınav kâğıtları, sınav kaygısına neden olabilir. Pavlov'un klasik koşullanma ilkeleri, ne yazık ki eğitimden çok, beyin yıkama durumlarında davranış değiştirmek ve reklamcılıkta ürün satışlarını artırmak üzere daha etkili olarak kullanılmaktadır Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 74

Edimsel Koşullanma: Skinner Skinner, Pavlov ve Watson ın çalışmalarından etkilenmiş, davranışçı bir yönelimi benimsemişti. O çalışmalarını daha ziyade fareler üzerinde yürütmüştür. Kutu içine konmuş farenin, yaptığı hareketlerinden birinde pedala bastığında kutunun içine yiyecek verildiğini çözmesi Daha sonra acıktığında pedala basması Klasik koşullanmadan farklı olarak bilinçli ve kasıtlı hareketlerle ilgili olduğunu söyler. Ona göre insan davranışlarının gözlenebilir her olgu gibi bir takım yasalarca belirlenir. Bir determinist olarak özgür irade kavramına karşı çıkan Skinner, davranışların bilimsel olarak incelenebildiğini düşünür. Skinner a göre insanoğlunun amaçlılık, hedef oluşturma ya da idare gibi bir kapasitesi yoktur. İnsanın tüm davranışları daha önceki koşullanmalara bağlı olarak oluşmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 75

Skinner davranışın içsel nedenleri olarak öne sürülen şeylerin faydasız, gereksiz kavramlar olduğunu düşünmektedir. Ona göre "kişilik", sıkılaşmış olan davranışlar, yani alışkanlıklardır. Skinner insan davranışlarının doğurduğu sonuçlara bağlı olarak koşullandığını öne sürmektedir. Bu durumu edimsel koşullanma olarak adlandırır. Davranışın arkasından davranışı biçimlendirici uyarıcı verilerek yapılan koşullanmadır Oysa insan davranışlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. İnsanlar çevrelerinde bulunan çeşitli nesnelerle etkileşim kurarak farklı davranışlarda bulunurlar. Edimsel davranışa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir Edimsel davranış: bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulmaz; organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Edimsel davranışta uyarıcı ile tepki arasında organizma vardır (UOT) Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 76

Davranış sonucunda organizmanın hoşuna giden bir durum ortaya çıkar. Örneğin yeni aldığınız bir kazağı giydiğiniz zaman arkadaşlarınız; Kazağın sana çok yakışmış derse, o kazağı sürekli giymek istersiniz. Davranışın sonucunda organizmanın hoşuna gitmeyen bir durum ortaya çıkar. Yeni kazağınızı giydiğiniz gün değer verdiğiniz bir arkadaşınız size yakışmadığını söylerse, o kazağı giymek istemezsiniz. Skinner e göre; bir davranışın sonucu, organizma için hoşa giden, olumlu bir durumsa, o davranışın tekrar ortaya çıkma olasılığı artar. Bu tür koşullamada, davranışı izleyen ve organizma üzerinde hoşa gidici bir etki bırakarak, davranışın (edimin) ortaya çıkma olasılığını artıran uyarıcılara pekiştireç denir. Diğer bir deyişle pekiştirilen davranış öğrenilir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 77

Edimsel koşullanma ilkeleri Skinner davranışın tekrarlanmasını, davranışı izleyen pekiştirme ya da cezanın sağladığını düşünmektedir. Bir davranışın pekiştirilmesi, tekrar gösterilme ihtimalini arttırır. Davranışın biçimlendirilmesinde, kullanılan pekiştireç organizmanın gereksinimlerine uygun olmalıdır. Edimsel koşullanmada birey tüm davranışları çevrenin etkisiyle şekillendirdiğinden daha etkindir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 78

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 79

Edimsel Koşullanmanın Eğitime Yansıması: Pekiştireç, mutlaka doğru davranışı takip etmeli. Öğrenci pekiştireci hangi davranıştan sonra aldığını fark etmeli. Mümkün olduğunca olumlu pekiştireç kullanılmalı. Öğrenci özellikleri göz önünde bulundurulmalı. Çünkü pekiştirecin değeri öğrenciden öğrenciye değişir. Pekiştireçte zamanlama önemlidir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 80

b. Bilişsel Kuramlar Davranışçıların öğrenmede gözlenebilen davranışları yeterli görmesi eleştirilmektedir. Davranışın sadece bir parçasını gözlemek veya analiz etmekle, insan tepkilerini tam olarak değerlendirmek imkansızdır. Uyarıcıya verilen tepkide organizmanın durum algısı da önemlidir. Bir çok bilim insanı insan davranışlarının uyarıcı-tepki sistematiğine göre açıklanamayacağında hemfikirdirler. O nedenle farklı arayışlar gündeme gelmiştir. Davranışlarda uyarıcı-tepki ilişkisi kadar belki daha önemli bir etken olarak bilişsel süreçlerin de dikkate alınması gerektiği görülmektedir. Burada bilişsel süreçlere ilişkin üç farklı kuramdan söz edilecektir: Geştalt Yaklaşımı Bilgiyi İşleme Modeli Sosyal Öğrenme Kuramı Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 81

Geştalt Yaklaşımı Gestalt, Almanca, bütün, şekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün, parçaların toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalışırız. Gestaltçılar, organizmanın dışarıdan gelen duyumlara kendisinden bir şeyler katarak, yaşantıyı yeniden örgütlediğine inanırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden ayrılmış bir şekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileşim içindedir. Yapısalcıların içebakış yöntemini yanlış kullandığını düşünürler. İçebakış, yaşantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taşıyan yaşantıları incelemek için kullanılmalıdır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 82

İçgörüye dayalı öğrenme; bir problemin çözümüyle ilgili ani olarak ortaya çıkan benzer durumlarda da kolaylıkla uygulanabilen yeni durumlara da adapte edilebilen bir öğrenme türüdür. Köhler in maymunlar üzerindeki deneyi bunun örneğidir. Kafes dışına maymunların erişemeyeceği bir uzaklıkta muz bırakılmıştır. Kafes içinde sopalar kısa olduğundan muza ulaşılamamaktadır. Sopaların birbirine eklenmesiyle muza ulaşmak mümkün olabilmektedir. Maymun muza ulaşmak için çeşitli yolları deneyip başarısız olmuştur. Ancak muzun varlığı cezbedicidir. Tesadüfen sopaların birbirine geçerek eklenebileceğini farkedip hedefe ulaşmıştır. Benzer durumlarda aynı hareket tekrar etmiştir. Bu ani olan ve tekrar edilebilen davranışa içgörü denilmektedir Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 83

Bilgiyi İşleme Modeli Nörofizyolojik açıklamalara göre öğrenmeyi oluşturan bu yapıların sinirsel bir ağ olduğu ve bilgiyi dönüştüren süreçlerin de elektrokimyasal bir değişme olduğu sanılmaktadır. Bilgiyi işleme kuramına göre öğrenme olayı, bilgisayarların çalışmasına benzetilir, girdilerin işlenip çıktılara dönüştürülmesi olarak görülür. Bilgisayarda yazılanların kaydedilinceye kadar kaldığı bir önbellek vardır. Bu önbelleğin kapasitesi düşüktür. Öğrenmede bilgiyi edinme süreci doğrudan gözlenemediğin den, bu süreci somutlaştırmak ve daha kolay anlaşılmasını sağlamak üzere bir model geliştirilmiştir. Bilgiyi İşleme Modeli adı verilen bu model, merkezi sinir sisteminde var olduğu kabul edilen yapıları göstermektedir. Bir süre sonra yazılanlar kaydet komutuyla sürekli belleğe aktarılır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 84

Sürekli bellek kapasitesi, genellikle önbelleğin kapasitesinden yüzlerce hatta binlerce defa daha büyüktür. Sürekli belleğe kaydedilen bilgi, daha sonra ulaşılmak üzere korunmuş olur. İnsan beyni de aynı bir bilgisayar gibi çalışır Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır? Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir? Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır? Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır? Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 85

Bilgiyi işleme kuramı, üç ana bileşenden oluşmaktadır: 1. Bilgi Depoları, 2. Bilişsel Süreçler 3. Üst Biliş Bilgisi 1. Bilgi Depoları: Bilgilerin saklandığı ilk bilgiyi işleme kuramı bileşenidir. Bilgi depoları duyusal kayıt, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek olarak adlandırılan üç bellekten oluşur. 2. Bilişsel Süreçler: Bilgiyi işleme kuramının ikinci bileşenidir. Bilgilerin bir bellekten diğerine aktarılmasını sağlayan içsel zihinsel etkinlikleri içermektedir. 3. Üst-biliş: Bilgiyi işleme kuramının üçüncü bileşenidir. Bilişsel süreçlerle ilgili bilgileri ve bunların denetimini içerir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 86

Çevredeki uyarıcılar duyu organları yoluyla alınarak duyusal belleğe kaydedilir. Ardından bu uyarıcılardan dikkat ve algı süreçlerinden yararlanılarak seçilen bilgi kısa süreli belleğe aktarılır. Bu bilgi hemen kullanılmak istenildiğinde davranışa dönüştürülür. Bilgi daha sonra kullanılmak istenildiğinde anlamlı biçimde kodlanarak uzun süreli belleğe aktarılır. Uzun süreli bellekte saklanan bilgi, ihtiyaç duyulduğunda kısa süreli belleğe geri getirilir ve davranış olarak gösterilir. Bu bellek sistemi içerisinde bilginin nasıl ve ne zaman akış göstereceği biliş bilgisi ile denetlenir. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 87

c. Sosyal Öğrenme Kuramı Bu kuram Bandura nın ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini de taşımaktadır. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır. Sosyal öğrenmede aslolan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir. Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine kullanılamayacağını da vurgulamaktadır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 88

Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alır Taklitte ise iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenen kişinin tüm davranışlarının aynen taklidi söz konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka bir derste öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 89

Sosyal öğrenme kuramında öğrenme ortamında olan kişi yani öğrenen gözlemci, öğrenilecek olan ise model olarak adlandırılır. Gözlemci başkalarının davranışlarını gözleyip bu davranışları tekrar etme eğiliminde olacağından etkinliği doğrudan kendisi yapmayıp dolaylı yoldan etkilenecektir. Bu nedenle Sosyal öğrenme kuramında öğrenmeyi sağlayan dolaylı yaşantılar bulunmaktadır. Bunlar; Dolaylı Pekiştirme Dolaylı Ceza Dolaylı Güdülenme Dolaylı Duygusallık Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 90

Dolaylı Pekiştirme: Model, davranışları sonucunda ödüllendirilmiş ise, gözlemcinin o davranışı tekrar etme ihtimali artacaktır. Pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir. Dolaylı Ceza: Model, davranışı sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalmışsa, davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan kalkar. Ceza öğrenene değil davranışı yapana yani modele Dolaylı Güdülenme: verilmektedir. Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla karşılaşır ise, gözleyen kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o davranışı yapması için onu tetikler ve harekete geçirir. Dolaylı Duygusallık: Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi sevilen ve yakın bir kişiyse onun korktuklarından korkulur, sevdikleri de sevimli görülür. Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi 91