Otoriter Siyaset Düşüncesi-2 JEAN BODIN VE THOMAS HOBBES
Jean Bodin (1530-1596) Fransız bir düşünür, hukukçu ve siyaset adamı En önemli eserleri Devlet Üzerine Altı Kitap ve Yedili Görüşme Yaşadığı dönemde Katolikler ve Protestanlar arasında zirveye tırmanan din savaşlarına şahit olmuştur. (örn:1572 yılında meydana delen St. Barthelemy günüde Katoliklerin binlerce Protestanı öldürmesi) Din savaşlarının sona ermesi için her iki tarafında krala koşulsuz itaat etmesi gerektiği fikrini savunan politikler grubunda yer aldı. 2
Jean Bodin (1530-1596) Mutlak monarşiyi savunmaktadır Kralların tanrısal hakları kuramı yerine tarihsel, felsefi ve hukuki, laik düşüncelerle oluşturduğu egemenlik kavramını geliştirmiştir. Aristoteles ten etkilenmiştir. Devletin amacı yurttaşların iyiliğini, ve mutluluğunu, barışı ve güvenliği sağlamaktır. Devlet, bu amaç doğrultusunda ulusun maddi ve ekonomik refahını geliştirecek ve ruhun gereksinimlerini karşılayacak tedbirler almalıdır 3
Jean Bodin (1530-1596) Devletin kaynağı ailedir. Devlet, bir çok ailenin ve onlarla birlikte sahip oldukları şeylerin egemen güç tarafından hukuka uygun olarak adaletle yönetilmesidir Devletin oluşumunda insanlar zora dayanılarak bir araya getirilmişlerdir. Bu nedenle devletin kökeni zor kullanmadır. Siyaset teorisini geliştirirken referans aldığı nokta da Romalılarında kullandığı baba yetkisi kavramıdır. Yani, ailede babanın rolü devlette kraldadır. Kral ailenin üyeleri olan uyruklarını mutlak egemenliğini kullanarak yönetir. 4
Jean Bodin (1530-1596) Bodin in siyasal düşüncesinin temelini egemenlik kavramı oluşturmaktadır Bir egemen olmadıkça iyi düzenlenmiş bir toplum olamaz Kralın egemenliği babanın otoritesine benzer ama temel farklılık kralın egemenliğinin sınırsız olmasıdır. Bir devlette egemenlik, yurttaşlar ve uyruklar üzerinde en yüksek, en mutlak, en sürekli güçtür Egemen en yüksek buyurma gücüne sahip kimsedir. Egemenin gücü bir kurum, grup ya da kişi tarafından sınırlandırılıyorsa o zaman egemen gerçek egemen değil sınırlama yetkisine sahip olan egemendir. 5
Jean Bodin (1530-1596) Egemenlik mutlaktır, bölünemez, devredilemez. Süreklidir Egemenlik bölündüğünde anarşi çıkar iki seçenek: Ya mutlak egemenlik ya da anarşi. Ör: Fransız din savaşları Egemenliğin bölündüğü karma yönetim imkansızdır. Bölünürse ne egemenlik ne de devlet kalır Üç ihtimal: Tek kral ve mutlak monarşi Sonsözü söyleme, yasa yapma yetkisi bir aristokrat grupta: aristokrasi Sonsözü söyleme, yasa yapma yetkisi halk katmanın elinde: demokrasi 6
Jean Bodin (1530-1596) En iyi yönetim monarşidir. Yönetim aristokratlara ya da halka da verilebilir ama bu uygulamada çok zordur ve anarşiye yol açar. Egemeni sınırlayan tek şey doğa yasasıdır Kanun koyarken doğa yasasını esas almalıdır ama almasa bile hiçbir kimse ona hesap soramaz doğa yasasını çiğneyen monark sadecetanrı ya karşı sorumludur. Laik düşünce temelinde gerçekleştirdiği teorisine bir aşamadadinsel bir düşünce eklemek zorunda kalmıştır. Mülkiyet hakkı, sözleşmeye bağlılık, gibi konular doğal hukukun parçalarıdır. 7
Thomas Hobbes (1588-1679) Machiavelli nin İngiltere deki karşılığıdır En önemli eseri Leviathan dır. Eserden sonra 1665 veba salgını ve 1666 Londra yangını gibi olaylardan sonra eserin uğursuz olduğuna dair sorgulanıyor başka da eser yazmıyor. Yaşadığı dönemde İngiltere de 30 yıldan beri sürmekte olan bir iç savaş yaşanmaktaydı (parlamento ile Kral I. Charles arasında) Temel kaygısı: merkezi bir otorite eliyle bu savaşın üstesinden gelmekti Leviathan bu amaçla yazıldı ama siyasi ve sosyal yaşamla ilgili genel yasalar da geliştirmeyi amaçlıyor Döneminin pozitivist akımının etkisindedir Doğa bilimlerinde geçerli olan evrensel yasa anlayışını siyaset bilimine de uyarlamış İnsan davranışlarına yön veren evrensel bir güdünün bulunduğu tezini ileri sürmüştür. 8
Thomas Hobbes İnsan doğuştan kendini koruma içgüdüsüne sahip İnsanın tek amacı, kendi varlığını sürdürmektir İnsan yaşamını sürdürmesine katkıda bulunan şeyleri arzular, bunu tehlikeye sokan şeylerden kaçınır Eylemlerine yön veren temel güdü kişisel korunma ihtiyacı Doğası itibariyle bencil, sadece kendini düşünen, kendi çıkarından hareketle eyleme geçen ve saldırgan bir karaktere sahip Tüm insanlar bu dürtüyle hareket eder Bu nedenle doğal olarak bir çatışma ve güvensizlik durumu oluşur 9
Thomas Hobbes Bu nedenle doğa durumunu vahşi bir barbarlık durumu olarak görür Doğada, insan insana karşı savaşır İnsan,insanın kurdudur Böyle bir durumda ne gelişme, ne kültür, ne de herhangi bir medeniyet söz konusu olabilir İnsanı ehlileştirmek ve medeniyetin üretici gücü haline getirmek için güçlü ve baskıcı bir siyasi otoriteye ihtiyaç var (devlet?) Böyle bir durum yaşanmış mıdır? Önemli değil hükümet olmadan böyle yaşanacağına dair bir varsayımdır. Sınırsız bir hakka sahip insanlar, hiçbir şeyden hoşlanmazlar. Hoşnutluk, güvenliğin olduğu yerde vardır, güvenlik özgürlükle uyumsuzdur bir kere 10
Toplumsal Sözleşme Thomas Hobbes Otoriter düşüncededir ama devletin oluşumunu liberal biçimde tanımlar İnsan bir yandan içgüdüsel korunma gücüne sahip Bencilliğe ve başkasıyla çatışmaya götürür Bir yandan rasyonel korunma güdüsüne Başkasıyla bir araya gelerek yaşamaya sevk eder Bir siyasi otorite (devlet) oluşturmaya sevk eder İnsan bencil olduğu için güçlü bir otorite olmadan yaşamını sürdüremeyeceğini bilir Bu nedenle bir araya gelerek sözleşme yapar ve siyasi otoriteyi oluşturur Sözleşmeyi İnsan güçlerinin en büyüğü: gönüllü rızayla birleşmiş eşit bireyler olarak tanımlar 11
Toplumsal Sözleşme Thomas Hobbes Siyasi otoriteyi oluşturunca tüm yetkileriyle birlikte haklarını da ona devrederler Devlet ortaya çıktıktan sonra hak ve hukukun kaynağı devlet olamaya başlar ( o ne kadar verirse o) Birey hakkın kaynağı ve sahibi olmaktan çıkar Bu noktadan sonra onun için en iyi seçim güvenlik ve barış durumu Hobbes bu sözleşme durumunu en iyi o anlattığı için kitabına Leviathan adını verir Sözleşme yapılınca insanlar ortak barış ve güvelikle ilgili işleri tüm halk adına yapması için ortak bir güce tek bir insana veya bir insanlar topluluğuna devrederler. 12
Toplumsal Sözleşme Thomas Hobbes Leviathan mitolojide bir deniz canavarıdır. Hobbes, bu kavramı devleti anlatmak için kullanır. Levaithan, yani devlet, toplumun içinden çıkar Sonra da kendisini var eden tüm insanları yutarak midesine indirir Midesine aldığı insanları öğüterek hazmeder ve ortak bir varlığa dönüştürür. İnsanın doğal bir barbardan medeni bir varlığa dönüşmesi bu şekilde olur İnsanın gerçek insani ve rasyonel kapasitesi toplumsal ve siyasi yaşamla bütünleşmekle ortaya çıkar 13
Toplumsal Sözleşme Thomas Hobbes İnsan, doğa durumundan çıkıp sosyal ve politik bir duruma geçerek gerçek anlamda insan haline gelir Toplumsal olarak yaşamanın onun lehine olduğunu bilmesine rağmen insanı bu durumda tutmak için kılıç gücüne ve korkusuna ihtiyaç vardır Devletin otoriter bir güç olarak onun tepesinde yer alması onu ceberut bir tarzda yönetmesi gerekir Aksi takdirde insan yeniden doğa durumuna dönebilir. Yönetilen direnebilir mi? Evet, her birey egemene karşı çıkılıp çıkılmayacağının tek yargıcıdır. Burada temel kriter doğa durumunun yetersiz yöneticiye tercih edilip edilmeyeceği meselesidir. Egemen ancak halk direnmenin itaat etmekten daha büyük kötülük olduğunu düşündüğü sürece iktidarda kalabilir. 14
Egemenlik ve Mutlakıyetçilik Thomas Hobbes Bireyler sözleşme durumuna geçerek egemenliklerini bir egemene devrederler Bundan sonra egemenlik hakkı artık yönetenin olur Toplum üzerindeki her tasarruf onun yetkisine geçer Toplumsal yaşam, bireylerin kendilerine geçerse onu yeniden doğa durumuna götürürler Çünkü doğaları bencildir ve saldırgandır Bu durum toplumsal yaşamı karşılıklı rıza ile götürmeye engel olur Toplumsal düzen ancak kılıç korkusu altında devam eder Devletin zorbalığına kaçınılmaz olarak ihtiyaç var Her ne kadar rasyonel korunma dürtüsü olsa da insanlar kendi başlarına bunu koruyamazlar Devlet zoruyla bunu yapar Zira kılıçsız sözleşmeler, yalnız sözden ibarettir ve insanı güvence altına almaya yetmez 15
Egemenlik ve Mutlakıyetçilik Thomas Hobbes Modern siyaset düşüncesinde bu mutlakıyetçi düşünceyi en şiddetli savunanlardan birisidir Ona göre toplumla devlet ararsında bir ayrım yok. Toplum=devlet Hukukla ahlak arasında da bir ayrım yoktur Toplumsal yaşam sadece ve sadece tek bir sese sahiptir O ses de egemenin sesidir Devlet, siyaset, din, hukuk, bürokrasi, ahlak, gelenek, görenek, kısaca her şey egemenin sesiyle bütünleşmiştir Egemen, ölümlü Tanrıdır Egemen, kadri-i mutlak bir otorite olarak yönetilenlerin kaderi üzerinde tasarruf yetkisine sahip İradesi sınırsız ve mutlak (Machiavelli gibi) Hiçbir ahlaki ve hukuki güç onu sınırlandırma hakkına sahip değil 16
Egemenlik ve Mutlakıyetçilik Thomas Hobbes Kilise ve din egemenin altında örgütlenmelidir (Macvhiavelli nin aksine) Materyalisttir ama toplumsal düzen için dine önem verir Ama tüm dini değerler, kurumlar, seremoniler, organizasyonlar egemene bağlı olmak zorundadır. Kilise, adeta egemene bağlı bir şirketten farksızdır Hükümdar aynı zamanda Kilisenin başında yer almalı Hükümdardan yetki almayan hiçbir dinsel değerin ve ibadetin meşru olamayacağına inanır Dinin amacı insanları, yasalara itaate, barışa, yardımseverliğe ve sivil topluma daha uygun hale getirdiği için fonksiyon ve sonuçları itibariyle esas olarak dünyevidir. 17
Egemenlik ve Mutlakıyetçilik Thomas Hobbes Toplumsal ve siyasal tüm güçleri egemenin elinde toplar Yürütme, yasama ve yargı,egemenin şahsında birleşmiş ve onun eline verilmiştir Egemenlik bölünmez sınırlandırılmaz ve devredilmez (Bodin gibi) Egemenliği eline aldı mı kimseyle paylaşmaz Hukuk da egemenin inisiyatifindedir Doğal hukuka itibar etmez zira doğa durumunu negatif görür Geçerli olan şey toplumun ihtiyaçları için yapılan pozitif hukuktur Pozitif hukuk, egemenin kontrolündedir Egemenin yazılı veya sözlü emirleri kanun hükmündedir Yönetilenler mutlak itaatle yükümlüdürler 18
Thomas Hobbes Egemenlik ve Mutlakıyetçilik Doğadaki acımasız ve barbar durum bizi bu noktaya getirmiştir Bizler, anarşik ve başıboş düzenle, despotik bir yönetim arasında tercih yapmak zorundayız Despotik yönetimi reddedersek kaçınılmaz olarak anarşik durumda güvenden yoksun yaşarız Bu nedenle yönetime mutlak itaati önerir Zaten başkaldırı olursa bu onun gerçek anlamda egemen olmadığına işaret Başkaldırı başarılı olursa orada yönetenin hakiki egemen olmadığı anlaşılır Bu durumda yeniden doğa durumuna dönülür Oradan da yeni bir egemen için yeni bir sözleşme süreci başlar ve yine aynı noktaya gelirler İnsan doğası despotik yönetime mahkumdur Şu ya da bu egemenin yönetimini seçmek zorunda İnsan başka türlü yaşamını sürdüremez 19