Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi Cilt 6/ Sayı 12 (Nisan 2017), ss ISSN: , Samsun- Türkiye

Benzer belgeler
HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

H İ K Â Y E A N L A T I H İ K Â Y E ETME

II) Hikâye Dışı düzlemi

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

Metin Edebi Metin nedir?

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

EDEBÎ ESERLERDE ZAMAN 1

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Düşünce Özellikleri Ölçeği

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM AYHAN BOZFIRAT IN HAYATI VE ESERLERİ 1.1. Hayatı Eserleri...15

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

ESKİ SEVGİLİNİZİ GERİ KAZANMAK MI İSTİYORSUNUZ? TERKEDİLDİNİZ VE MUTSUZ MUSUNUZ?

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

2-ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM NEDİR

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

ISBN

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ

TRK Türk Dili I

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

BELGESEL FİLMDE ANLATI-ANLATICI İLİŞKİSİ: GRIZZLY MAN BELGESEL FİMİ ÖRNEĞİ NARRATIVE-NARRATOR RELATION AT DOCUMENTARY FILM: THE EXAMPLE OF GRIZZLY MAN

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.

HABERCİLİĞİN TEMEL KAVRAMLARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK CAK 2018

GIONO NUN ANLATILARINDA ÖZNELLİK VE NESNELLİK * ÖZET

KİM OLDUĞUMUZ TEMASI BİLGİ OKURYAZARLIĞI KAZANIMLARI 1.SINIF

Giriş. Ad öbekleri nasıl yorumlanır?

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

HER CÜMLEDE ÜÇ ZAMAN VARDIR

UYGULAMALI METİN BİLGİSİ. Doç. Dr. Engin Yılmaz

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI. :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

ÖZEL BİLGE OKULLARI 3. SINIFLAR ŞUBAT AYI BÜLTENİ


philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

FATMA AKERSON UN NİSAN ROMANINDAKİ ANLATICILAR TİPOLOJİSİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME

Gelişim Analizi P P P P P P P P P P P P P P P P P ÖZ BAKIM BECERİLERİ BİLİŞSEL GELİŞİM Ocak. Tehlikeli olan durumları söyler.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

7. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

Her Başarının Bir Hikayesi Vardır...

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Kesintisizlik. Her sinema filmi bir çekim planına dayanmalıdır. Notlar İskelet plan Storyboard Çekim senaryosu

1) Okuma 1.1. Okumanın Öğeleri:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

Metin: Toplumsal Davranış: El Öpme Edimindeki Göstergelerin Çözümlenesi, Göstergebilime Giriş, Fatma Erkman Akerson, Bilge Kültür Sanat, 2016

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

BAĞLI SÖZCE ve KOPMUŞ SÖZCE

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

KANATLI KELİMELER UÇUŞAN HİKAYELER

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

2016 EYLÜL MUSTAFAKEMALPAŞA / BURSA T.C. MUSTAFAKEMALPAŞA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİL VE ANLATIM DERSLERİ UYGULAMA SINAVI YÖNERGESİ

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir)

KOMPOZĐSYON 1. Kompozisyon 1.1. Sözlü Kompozisyon 1.2. Yazılı Kompozisyon 2. Đyi Bir Kompozisyon Nasıl Yazılır 2.3. Gözlem Yapmak

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

Etkinlik 5: Astronota isim verip boyayalım.

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YILI BAHAR DÖNEMİ TÜRK DİLİ II (TURK 102) DERSİ İZLENCESİ

8. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1

Transkript:

DEDE KORKUT Cilt 6/ Sayı 12 (Nisan 2017), ss. 41-47 ISSN: 2147 5490, Samsun- Türkiye Özgün Makale/ Original Article Adventure of The Narrator Özlem KALE * Öz Kurmaca metinlerde yazar, anlatıcı, başkahraman belirgin olmayabilir, iç içe geçebilir ve zaman zaman birbirine karışabilir. Anlatıda kimin konuştuğu ve kimin gördüğü önemlidir. Bu çalışmada anlatıcı kavramı irdelenerek anlatıcı türleri; anlatıcının, öykü kahramanları ve yazarıyla ilişkisi üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda yazar, anlatıcı ve kahraman kavramları arasındaki farklar tespit edilerek anlatıcının kim olduğunun, bakış açısının ve işlevinin belirlenmesine çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Anlatı, kurmaca, anlatıcı, anlatı kahramanları, başkahraman, yazar, odaklayım. Abstract In fictional texts the narrator, the writer or the protagonist may not be so prominent, may intermingle and sometimes may intermix. In the narrative, "who spoke and who saw it" are very important.. In this study, the concept of "narrator" will be examined and "narrator types, narrative story heroes and relation with author" will be emphasized. In this context, the differences between the concepts will be determined by identifying who the narrator is and specifying what his point of view and function is. Key words: Narration, fiction, narrator, narrative heroes, the protagonist, writer, focal point. Kim Yazar? Kim Görür? Kim Söyler? Yazar, seçtiği bir konu hakkında dile getirmek istediklerini aklında tasarlar. Bu tasarım içinde sıraya dizdiği olayların bütünü kurmaca olarak adlandırılır. Kurmacada anlatılacak olayların, bir anlatıcı tarafından ifade edilmesine öyküleme denir. Kişi, zaman, uzam öğelerini içeren ve kurmaca ile öykülemenin birleşiminden * Yrd. Doç. Dr., Nişantaşı Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi. (ozlem.o.kale@gmail.com)

42 oluşan metinlere ise anlatı denir. Aradaki fark bir örnekle açıklanabilir: Kral öldü ve sonra kraliçe öldü cümlesi, olayları kronolojik sıraya dizdiği için öykülemedir. Kral öldü ve sonra üzüntüsünden kraliçe de öldü cümlesi ise olayları nedensel olarak birbirine bağlaması sebebiyle bir anlatıdır.1 Anlatıdaki olaylar, kısmen veya tamamen kurmaca olabilir. Metinde sunulan gerçeklik, dış dünya gerçekliğinin yazar tarafından yeniden yorumlanmasıdır.2 Yazar bazen gerçeklik izlenimini kuvvetlendirmek için gerçek dünyadaki kişi, mekân, nesne vb. öğelere göndermelerde bulunabilir. Yazarın seçtiği bu öğeler gönderge olarak adlandırılır. Göndergeler, kişileştirme, zamansallaştırma ve uzamsallaştırma olarak okuyucunun karşına çıkar.3 Bir anlatı düzenlemek için yazar önce kurgusunu yapar. Sonra kurmacaya bir üslûp katarak onu öyküleştirir. Çeşitli anlatım teknikleri, tasvirler, diyaloglar, zamanda sıçramalar ve yorumlarla anlatıyı zenginleştirir. Yazar, öyküsünü bir anlatıcı vasıtasıyla anlatır. Bir anlatıda okuru anlatıcıya götüren kimin konuştuğu, bakış açısına (odaklayım) götürense kimin gördüğüdür. Anlatı içinde farklı bakış açıları görülebilir. Anlatıdaki sesle, anlatının perspektifini birbirinden ayırmak gerekir. Anlatı perspektifi, anlatıcının benimsediği bakış açısıdır; Genette bunun için odaklanma terimini kullanır. Bu durumda olayların, kahramanların, varlık ve nesnelerin ifade ediliş tarzı, bunları algılayan kişinin bakış açısına göre değişir: Sıfır odaklayım, dış odaklayım ve iç odaklayım olmak üzere üç tür odaklayım vardır.4 Sıfır odaklayımda 5 (sınırsız bakış açısı) anlatıcı her zaman, her yerdedir. Üçüncü tekil kişi adılı o kullanılır. O adılı, olayların dışında, onları yorumlayan ve aktaran bir ses ten ibarettir. Olayların dışında yer alan bu tür anlatıcıya dış öyküsel anlatıcı adı verilmektedir. Sıfır odaklanmada anlatıcı, karakterlerden daha çok şey bilir. Örneğin Herkes genç adamın mutlu olduğunu sanıyordu; ancak içi cam kırıklarıyla doluydu cümlesinde, her şeyi bilen sıfır odaklayım ve olayların dışında kalan dış öyküsel anlatıcı söz konusudur. Dış odaklayımda 6 olaylar ve varlıklar, dışarıdan birinin gözlemleyebildiği kadarıyla, tarafsız bir şekilde anlatılır. Anlatıcı, kahramanından daha az bilen, olayların dışında bir gözlemcidir. Anlatıcı, karakterlerin eylemlerini takip eder, ancak düşüncelerini bilemez. Bu bakış açısı, okurda ileriye dönük bir gerilim ve beklenti yaratması nedeniyle romanların başında sıklıkla kullanılır. Örneğin Genç adam mutlu görünüyordu cümlesinde gözlemini dile getiren ancak kahramanın sadece görünüşü ile ilgili hüküm verip içinden geçenleri bilemeyen bir anlatıcı söz konusudur. Bu anlatı, dış odaklayımla anlatılmıştır. İç odaklayımda 7 (sınırlı bakış açısı) anlatıcı, öyküdeki her şeyi bir kahramanın gözünden ve bakış açısından anlatır; odak noktasındaki karakter kadar bilgi sahibidir. Üçüncü tekil kişi adılı kullanılır. Anlatıcı, anlatı kahramanlarından biriyse ben adılı kullanılır. Örneğin Dışarıdan bakıldığında mutlu göründüğümden emindim; ancak içim cam kırıklarıyla doluydu cümlesinde, anlatı kahramanı içinden geçenleri ben 1 Murat Gülsoy (2016). Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, İstanbul: Can Yayınları, s. 34. 2 Ayşe Eziler, Zeynel Kıran (2007). Yazınsal Okuma Süreçleri, İstanbul: Seçkin Yayıncılık, s. 45. 3 Kubilay Aktulum (2011). Metinlerarasılık, Göstergelerarasılık, İstanbul: Kangru Yayınları, s. 67. 4 Gerard Genette (2011). Anlatının Söylemi, Çev.: Ferit Burak Aydar, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, S. 78. 5 Ayşe Eziler, Zeynel Kıran (2007). Age., s. 39. 6 Ayşe Eziler, Zeynel Kıran (2007). Age., s. 41. 7 Ayşe Eziler, Zeynel Kıran (2007). Age., s. 43. Cilt 6/ Sayı 12/ Nisan 2017

Özlem KALE 43 öyküsel anlatıcıyla iç odaklayımda aktarır. Mutlu göründüğünü tahmin ediyordu; ancak içi cam kırıklarıyla doluydu cümlesinde ise dış öyküsel anlatıcıyla içi odaklayımda dile getirilen bir anlatı söz konusudur. Yazar, anlatının metnini düzenleyen, dış dünyaya ait gerçek bir kişidir. Anlatıcı ise anlatıdaki olayları aktaran, yazar tarafından yaratılan ve sadece metin içinde yaşayan bir varlıktır. Anlatıda odaklayım (kimin gördüğü) kadar hangi tür anlatıcı (kimin konuştuğu) kullanıldığı da önemlidir. Anlatma esasına dayalı metinlerin katılımcılarının belki de en önemlisi olan anlatıcı, kurgu dünyası içerisinde çeşitli formlarda ortaya çıkar ve bu metinlerin sistematik analizi için anlatıcının tespit edilmesi önemlidir.8 Sadece bir gözlemci olarak anlatıda bulunan, kahramanların başından geçenleri gördüğü ve duyduğu kadarıyla aktaran anlatıcı türü anlatıcı-gözlemci diye adlandırılır. Olayların dışında olması nedeniyle bu tür anlatıcıya dış öyküsel anlatıcı da denir. Örneğin Genç adam yaşadığı acı tecrübelerin ağırlığını omuzlarında taşıyormuşçasına bitkin görünüyordu cümlesinde, olayların dışında kalan anlatıcının üçüncü tekil kişi adılıyla gözlemlerini aktardığı bir anlatı yapılır. Diğer bir anlatıcı türü olan iç öyküsel anlatıcı az da olsa hikâyedeki olaylara karışır ve ikinci dereceden bir kahramandır. Kahramanları etkileme özelliğiyle dış öyküsel anlatıcıdan ayrılır. Örneğin Bu olaydan sonra, onun düşlerindeki aşkı bulduğuna nasıl inandığını merak ettim; ancak sormayı göze alamadığım için bana verdiği ayrıntılarla yetinmek zorunda kaldım cümlesindeki anlatıcı her şeye vâkıf olmayan, ikinci dereceden bir kahramandır. Anlatıcı ile başkahramanın aynı kişi olduğu anlatıcı türü ise ben öyküsel anlatıcı dır. Örneğin Başımdan çok acı tecrübeler geçti cümlesinde, ben öyküsel anlatıcı söz konusudur. Anlatı kahramanlarıyla anlatıcının ilişkisinin yanı sıra yazar ve anlatıcının ilişkisi üzerinde durmak da konunun anlaşılması bakımından faydalıdır. Yazar ile anlatıcının örtüşmesi durumunda anlatıcı, birinci kişi adılını kullanarak öykülemenin sorumluluğunu üstlenir.9 Bazen öykülemenin sorumluluğunu üzerine alan anlatıcı açık bir biçimde yazara göndermede bulunur. Örneğin, Öğrencim hikâyesini gözyaşları içinde bana anlattı: Babası kalp krizi geçirmiş; ancak annesi durumu tam kavrayamadığından onu hastaneye götürmekte gecikmiş. Adam, ölümün kıyısından dönmüş. Onu çok iyi anlıyordum; aynı şey benim başıma da gelmişti cümlelerinde, öyküleyen, betimleyen ve anlatan aynı kişidir, yani yazardır. Deneme tarzındaki yazılarda da yazar-anlatıcı söz konusudur. Anlatıcı ile yazarın iç içe geçtiği durumlarda onlara ait özelliklerin gerçek dünyaya mı yoksa kurmacaya mı ait olduğu anlaşılmayabilir.10 Bazı anlatılarda okur, anlatıcının ne zaman gerçek yazarı ne zaman kurmaca yazarı temsil ettiğini anlayamayabilir. Bu, yazar ile anlatıcının birbirine karışması durumudur. Yazar ile anlatıcı birbirine yaklaşabilir ve benzerlik gösterebilirler. Böyle 8Yavuz Demir (2002). İlk Dönem Türk Hikâyelerinde Anlatıcılar Tipolojisi, İstanbul: Dergâh Yayınları, s. 14. 9 Sevim Gözcü (2004). Ayaşlı ile Kiracıları nda Anlatıcı Sorunsalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Bilkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 10Tahsin Yücel (1991). Göstergebilim, Dilbilim ve Türkçe, İstanbul: Dil Derneği Yayınları, s.106-111. Cilt 5/ Sayı 11/ Nisan 2017

44 hallerde anlatının bir kısmı dış gerçekliğe (zaman, mekân vb...) bir kısmı da kurmacaya aittir. Örneğin 1879 Fransız İhtilâli sırasında Bastille de ilk taşları sökenlerden biri de bendim cümlesinde zaman ve mekân dış gerçekliğe ait olsa da ilk taşı söken anlatıcıkahraman, kurmacanın bir parçasıdır. Yazar ile anlatıcının farklılaşması durumunda yazar ile anlatıcı arasında hiçbir benzerlik yoktur; varsa bile okurun fark edeceği düzeyde değildir. Buradaki ben tamamen kurmacadır. Kurmaca anlatıcı ile yazarın kimliği hiçbir zaman, hiçbir şekilde çakışmaz. Örneğin Sevgilimden ayrıldım, mutsuzdum. İçimde bir daha mutlu olamayacaksın diye haykıran bir ses vardı. Bir daha âşık olabileceğimi düşünmüyordum çünkü anlatısında, bunu kurgulayan yazarla sevgilimden ayrıldım diyen ben öyküsel kahraman birbirinden farklıdır.11 Anlatı Kahramanları, Anlatıcının İşlevleri, Yazarın Konumu Anlatı kahramanları, yazarın yarattığı dilsel varlıklardır ve anlatı içinde yaşarlar. Kahramanlar bazı özelliklerini, yazarın dış dünyadan seçtiği gerçek kişilerden alırlar ve bu sayede okur karşısında ruh kazanırlar. Yazar, kahramana öncelikle bir ad, yaş, fiziksel ve ruhsal özellikler verir. Daha sonra bunlara dilsel özellikler, toplumsal konum, ahlakî ve kültürel değerler de ilave ederek kahramana bir kimlik, gerçeklik ve derinlik kazandırır. Gerard Genette, Narrative Discourse (Anlatı Söylemi) adlı kitabında, bir metin oluşturulurken onun sözel sunumuyla ilgili teknik tercihlerin yapıldığını ve belirli bir anlatı kipinin yaratıldığını söyler. Genette e göre bir anlatı -ne kadar gerçekçi olursa olsun- aslında gerçekliği taklit edemez; ancak bir anlatıcıdan doğan kurgusal bir dil edimi yaratır. Anlatı, gerçek ya da kurgusal bir öyküyü temsil etmez; onu dil vasıtasıyla ifade eder. Kısaca anlatıda taklide yer yoktur. Böylece Genette, iki temel anlatı kipi olan diegesis (anlatma) ve mimesis (taklit) ten sadece diegesisin çeşitli dereceleri olduğunu savunur. Bu dereceler de anlatıcının anlatıya az ya da çok dahil olmasına ve anlatı edimine az ya da çok yer verilmesine göre değişir. Bununla birlikte Genette, hiçbir durumda anlatıcının tamamen yok olmadığını vurgular.12 Anlatıcı ile öykü arasındaki mesafe, bir anlatıdaki kesinlik derecesinin ve iletilen bilginin doğruluğunun belirlenmesine yardım eder. Karakterin sözleri ve eylemlerinin bir olay gibi anlatıldığı söylem tipinde bu mesafe fazladır. Örneğin bir roman kahramanı, annesiyle olan diyaloğu aynen aktarmak yerine Anneme, okulu bırakmak niyetinde olduğumu bildirdim ya da Anneme, okulu bırakacağımı söyledim diyorsa bu tip söylem söz konusudur. Burada okuyucu, karakter ile annesi arasındaki diyaloğu bilmez ama anlatıcının varlığını hisseder. Annemi bulmaya gittim: Okulu kesinlikle bırakmalıydım söyleminde ikinci cümle, bunu söyleyen kişinin annesini ararken aklından geçen düşünceleri belirtiyor olabilir veya okulu bırakma koşulunun, annesini bulmasıyla bağlantılı olduğunu ifade edebilir. Bu söylem türünde anlatıcı, karakterin sözlerini üstlenir ya da tercihe bağlı olarak karakter, anlatıcının sesiyle konuşur. Böylece karakterin sözleriyle anlatıcının sözleri birbirine karışabilir. Okulu kesinlikle bırakmak istiyorum dedim söylemindeyse anlatıcı silinir ve onun yerine karakter(ler) geçer. 11 Ayşe Kıran (1981). Dilbilim Yazın İlişkilerinde Yazınsal Göstergebilimin Yeri, FDE Dergisi, Ankara: H.Ü. Yayınları, C.:II,S.:8, s.99-115. 12 Gerard Genette (1973). Age., s. 13. Cilt 6/ Sayı 12/ Nisan 2017

Özlem KALE 45 Bu noktada anlatıcının işlevlerinden bahsetmek yerinde olacaktır. Anlatıcının anlatma, yönlendirme, bildiri, doğrulama ve ideolojik işlevleri vardır. Temel bir işlev olan anlatma her anlatıda anlatıcı tarafından yerine getirilir. Anlatıcı, metniyle ilgili yorum yapmak isterse öyküyü yarıda keserek yönlendirme işlevini kullanabilir. Anlatıcı, okuyucuya hitap ederek onunla ilişki kurar ve bildiri görevini üstlenir. Anlatıcı, olayların ve bilgi kaynaklarının güvenilir olduğunu onaylarsa öyküyü doğrulamış olur. Anlatıcı, bilgi vermek ya da bilgece yorumlar yapmak için öyküyü keserse ideolojik işlev taşır.13 Hasan Ali Toptaş, kendi romanından yola çıkarak anlatıcının konumu ve işlevini şöyle anlatır: Bir gölge gibi masaya doğru yeniden yürüyen kişi, anlatıcıydı hiç kuşkusuz ve ben yolculuğun başında, yaşadıklarımı yazıyor gibiydim. Farkına varmadan, kendi hareketlerimi ve ruh halimi romanın anlatıcısına yüklemiştim. Tabii, bu durumu romanın genel yapısı içinde temellendirmem, tamamen anlatıcıya ait kılmam gerekiyordu. Derken, Haydar belirdi anlatıcının karşısında. Hiç hesapta yokken onun böyle ortaya çıkıvermesi, benimle birlikte kaleme sarılan bilinçaltımın işiydi aslında; çünkü Haydar'ı hayatımın bir döneminde tanımıştım. Sokaklarda gezinip duran iriyarı bir deliydi ve tıpkı romandaki gibi tuhaf hareketler yapardı. Romanda da yaptı o hareketleri. Sonra, durup dururken, kaçın yağmur yağacak diye üç kez bağırdı. O böyle bağırdığında, onun ağzından çıkan yağmur kelimesinin romanın kaderini değiştireceğinin farkında değildim. Oysa roman belli bir mecraya doğru akmaya başlamıştı. Başka bir deyişle, ben anlatıcının zihnindeki şehre yağan yağmurun altındaydım artık. ( ) Bu adamın, anlatıcının dedesi olduğunu da bilmiyordum o anda. Üstelik anlatıcıya, Haydar'a ve yağmura ait hikâyelerin ucu açık kalmıştı. Metnin içinde kaybolmuş gibiydim. Derken, bütün bunlar yetmiyormuş gibi üçüncü bölüme geldiğimde ben bir de anlatıcının zihninde zonklayan bir dayımın evi sahnesi yazdım. Sisli bir sahneydi bu; gerilim ve dehşet kokuyordu. Roman boyunca bu sahne anlatıcının zihninde zonklasın istiyordum. Çocuklar tarafından yerlerde yuvarlanan, kolu bacağı kopmuş bir karakter hayal etmeye başlamıştım çünkü. Hatta romanın bu karakterin hikâyesi üzerine kurulması gerektiğini düşünmeye başlamıştım. İşte bu düşünce, hem romanın kaderini bir kez daha değiştirdi hem de metnin enerjisini sağlayan bir noktaya dönüştü. 14 Hasan Ali Toptaş ın sözlerinden de anlaşılacağı gibi yazarla anlatıcı anlatı gereği iç içe geçmeye meyyal olabilir; ancak yazar, anlatıcıyla örtüşmek istemediği durumlarda anlatıcıyı kendisinden ayırarak kurguya dâhil eder. Bu durumda anlatıcı bazen bir roman kahramanı, bazen olaylara dışarıdan bakan kurgusal bir kişi, bazen de yazarın ta kendisidir. Sonuç Yazar, anlatının metnini düzenleyen, gerçek bir kişidir. Yazar, öyküsünü, kendisinin yarattığı ve sadece metin içinde yaşayan bir varlık olan anlatıcı vasıtasıyla 13 Şerif Aktaş (2002). Edebiyatta Üslûp ve Problemleri, Ankara: Akçağ Yayınları, s. 28-50. 14 Hasan Ali Toptaş (2005-2006). Bir Romanın Yazılış Serüveni ya da Hindistan a Gitmek, İmge Öyküler, S. 6, s. 57. Cilt 5/ Sayı 11/ Nisan 2017

46 anlatır. Bir anlatıda kimin konuştuğu okuru anlatıcıya, kimin gördüğüyse bakış açısına (odaklayım) götürür. Anlatıcının benimsediği bakış açısı anlatı perspektifidir ve Genette bunun için odaklanma terimini kullanır. Sıfır, dış ve iç odaklayım olmak üzere üç tür odaklayım vardır. Sıfır odaklayım, sınırsız (tanrısal) bakış açısı demektir. Üçüncü tekil kişi adılı kullanan anlatıcı her zaman, her yerdedir. Olayların dışında yer alan bu tür anlatıcıya dış öyküsel anlatıcı adı verilir. Dış odaklayım olaylar ve varlıkların, dışarıdan gözlemlenebildiği kadarıyla, tarafsız bir şekilde anlatıldığı bir bakış açısıdır. Anlatıcı, kahramanından daha az bilir, karakterlerin eylemlerini takip eder, ancak içinden geçenleri bilemez. İç odaklayım, sınırlı bir bakış açısıdır. Üçüncü tekil kişi adılı kullanan anlatıcı, öyküdeki her şeyi bir kahramanın gözünden ve bakış açısından anlatır; odak noktasındaki karakter kadar bilgi sahibidir. Anlatıcı, anlatı kahramanlarından biriyse birinci tekil kişi adılı kullanılır. Anlatıcı türlerine bakılacak olursa üç anlatıcı tipinden söz edilebilir. Sadece bir gözlemci olarak anlatıda bulunan, kahramanların başından geçenleri gördüğü ve duyduğu kadarıyla aktaran anlatıcı türü anlatıcı-gözlemci diye adlandırılır. Olayların dışında olması nedeniyle bu tür anlatıcıya dış öyküsel anlatıcı da denir. İç öyküsel anlatıcı az da olsa hikâyedeki olaylara karışır ve ikinci dereceden bir kahramandır. Kahramanları etkileme özelliğiyle dış öyküsel anlatıcıdan ayrılır. Anlatıcı ile başkahramanın aynı kişi olduğu anlatıcı türü ise ben öyküsel anlatıcı dır. Anlatı kahramanlarıyla anlatıcının ilişkisinin yanı sıra yazar ve anlatıcının ilişkisi üzerinde durmak da konunun anlaşılması bakımından faydalıdır. Yazarla anlatıcının birbirine karıştığı anlatılarda okur, anlatıcının ne zaman gerçek yazarı ne zaman kurmaca yazarı temsil ettiğini anlayamayabilir. Böyle durumlarda gerçek zaman ve uzama gönderme yapan kısımların dış gerçekliğe, bu gerçekliğin içine monte edilen hikâyenin de kurmacaya ait olduğu düşünülebilir. Yazarla anlatıcının örtüşmesi durumunda anlatıcı, birinci kişi adılını kullanarak öykülemenin sorumluluğunu üstlenir. Yazarla anlatıcının farklılaşması durumunda ise yazar ve anlatıcı arasında hiçbir benzerlik yoktur; kullanılan ben adılı tamamen kurmacadır. Kurmaca anlatıcı ile yazarın kimliği hiçbir zaman, hiçbir şekilde çakışmaz. Yönlendirme, bildiri, doğrulama ve ideolojik işlevlerinin yanı sıra en temel işlevi anlatma olan anlatıcı, kimi zaman yazarla ya da öykü karakterleriyle birleşebilir; ancak hiçbir koşulda tamamen yok olmaz. Her hikâyenin bir anlatıcıya ihtiyacı vardır. KAYNAKLAR AKTAŞ, Şerif (2002). Edebiyatta Üslûp ve Problemleri, Ankara: Akçağ Yayınları. AKTULUM, Kubilay (2011). Metinlerarasılık, Göstergelerarasılık, İstanbul: Kangru Yayınları. EZİLER, Ayşe, KIRAN, Zeynel (2007). Yazınsal Okuma Süreçleri, İstanbul: Seçkin Yayıncılık. DEMİR, Yavuz (2002). İlk Dönem Türk Hikâyelerinde Anlatıcılar Tipolojisi, İstanbul: Dergâh Yayınları. GENETTE, Gerard (2011). Anlatının Söylemi, Çev.: Ferit Burak Aydar, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. GÖZCÜ, Sevim (2004). Ayaşlı ile Kiracıları nda Anlatıcı Sorunsalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Bilkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. GÜLSOY, Murat (2016). Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, İstanbul: Can Yayınları. KIRAN, Ayşe (1981). Dilbilim Yazın İlişkilerinde Yazınsal Göstergebilimin Yeri, FDE Dergisi, Ankara: H.Ü. Yayınları, cilt:ii, sayı: 8. Cilt 6/ Sayı 12/ Nisan 2017

Özlem KALE 47 TOPTAŞ, Hasan Ali (2005-2006). Bir Romanın Yazılış Serüveni ya da Hindistan a Gitmek, İmge Öyküler, S. 6. YÜCEL, Tahsin (1991). Göstergebilim, Dilbilim ve Türkçe, İstanbul: Dil Derneği Yayınları. Cilt 5/ Sayı 11/ Nisan 2017