ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞĠ FELSEFE KULÜBÜ



Benzer belgeler
GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Bilimsel Araştırma Yöntemleri AHMET SALİH ŞİMŞEK (DR)

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

Matematik Ve Felsefe

Bilgisayar II, Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, Nisan

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

Temel Kavramlar Bilgi :

DERS PROFİLİ. Siyaset Kuramı I POLS 305 Güz

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

DERS PROFİLİ. POLS 303 Güz

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE DOKTORA PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

DERS BİLGİLERİ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

DERS PROFİLİ. POLS 433 Güz Mehmet Turan Çağlar

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı. 2. yıl 4. yarıyıl Lisans Zorunlu

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS. Seçmeli. Bu dersin sonunda öğrenci; 1. Ogrenciler bilimin doğasını anlar.

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

DERS PROFİLİ. Asker-Sivil İlişkileri POLS 436 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Toplumsal Hareketler (KAM 418) Ders Detayları

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (07 Eylül-16 Ekim 2015 )

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

2.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

Yrd.Doç.Dr. TUNCAY SAYGIN

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS A- Seçmeli IV-Okul Öncesi Eğitimde Kaynaştırma Ön Koşul -

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Türkiye de Gazetecilik Mesleği

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

2018 YGS Konuları. Türkçe Konuları

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

Yerel Yönetimler ve Kentsel Politikalar (KAM 403) Ders Detayları

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ

DERS PROFİLİ. Güvenlik Çalışmaları POLS 316 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

Türk Dili II (TURK 102) Ders Detayları

DERS BĠLGĠLERĠ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

DERS PROFİLİ. POLS 238 Bahar

AVRUPADA EĞİTİMİN TARİHİ GEÇMİŞİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

DERS PROFİLİ. Ulusal Güvenlik POLS 435 Güz

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun

Estetik (MTT194) Ders Detayları

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Güz Yarıyılı. TIP İÇİN FELSEFE PHL 154 AKTS Kredisi:2 2. yıl 1. yarıyıl Lisans Seçmeli 2 s/hafta 2 kredi

E-Devlet ve Uygulamaları (KAM 411) Ders Detayları

T.C. UŞAK ÜNİVERSİTESİ Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları

Medya ve Siyaset (KAM 429) Ders Detayları

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

ÖZGEÇMİŞ. : / 2233 (ofis); (cep) : zekiyekutlusoy@maltepe.edu.tr

KADIN ve TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI BİRİMİ BİZ KİMİZ?

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi nde. Lisans Düzeyinde Etik Eğitimi

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak Mart 2016)

Transkript:

ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞĠ FELSEFE KULÜBÜ 2011 yılı başında ODTÜ Mezunları Derneği çatısı altında Felsefe Kulübü tekrar canlandırılırken temel amaç katılımcılarda var olduğu düşünülen felsefi, bilimsel kuşkuculuğun ve onların kavramsal düzeydeki eleştirel değerlendirme yetilerinin geliştirilmesi olarak belirtilmiştir. İlk toplantı 9 Şubat 2011 tarihinde yapılmıştır. 2011-2012 dönemi programında Hans Reichenbach ın Bilimsel Felsefenin Doğuşu isimli kitabı temel alınarak felsefe tartışmaları yapılmıştır. 2012-2013 döneminde ise Karl Marx ın felsefi yönü Felsefenin Sefaleti isimli kitabı temel kaynak olarak alınarak ve açımlanarak incelenmiştir. Toplantılarda konuk konuşmacılar da ağırlanmıştır. Haziran 2011 Dr. Şerife Tekin Kuzey Amerika Felsefe Deneyimleri Kasım 2011 Doç.Dr. Erdinç Sayar Zihin Felsefesi Aralık 2011 Zeki Taş Felsefede Güncellemeler: Sokrates Bugün Yaşasaydı Mayıs 2012 Prof.Dr. Remzi Demir Hans Reichenbach ve Türkiye de Bilim Felsefesinin Gelişimi Aralık 2012 Doç.Dr. Barış Parkan Diyalektik ve Materyalizm Mayıs 2013 Doç.Dr. Haluk Erdem David Harvey in Marx Yorumu Felsefe Kulübü 2013 yılı ikinci dönem çalışmalarına Ekim ayında başlayacaktır. Marx ı felsefe bağlamında incelemeye devam ederek Ekim 13 Ocak 14 döneminde Marksist Klasikleri Okuma Kılavuzu (Yordam Yayınları) kitabından her ay bir makale olmak üzere sırasıyla Taner Timur un Marksizmin Klasiklerini Okumak (sf:11-29); Haluk Yurtsever in Karl Marx Friedrich Engels/ Alman İdeolojisi (sf:53-73); Aijaz Ahmad ın Friedrich Engels, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm (sf:317-337) ve Taner Timur un Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (sf:365-377) makaleleri tartışılacaktır. Aşağıda yer alan metinde 2011-2013 yıllarında yapılan felsefe kulübü toplantılarının ODTÜ lüler Bülteni nde yayımlanmış notları toplanmıştır. 1

FELSEFE KULÜBÜMÜZ AÇILIYOR ġubat 2011 ODTÜ Mezunları Derneği, Etkinlikler Komitesi bünyesindeki kulüplere bir yenisini daha ekliyor. OMD çatısı altında felsefeyle ilgili temel ve ileri düzeyde bilgi paylaşımı yapılması ve felsefeye ilgi duyan mezunların bir çatı altında buluşması amacıyla kurulan Felsefe Kulübü her ayın 2. ve 4. Çarşambası felsefi etkileşim toplantıları yapacaktır. Bu felsefi etkileşim toplantılarından beklenen temel amaç, katılımcılarda var olduğu düşünülen felsefi, bilimsel kuşkuculuğun ve onların kavramsal düzeydeki eleştirel değerlendirme yetilerinin geliştirilmesi olacaktır. Sayın Yaman Örs ün eğitmenliğinde çalışma hayatına başlayacak olan Felsefe Kulübü nde, Felsefe de ne, neden, nasıl? Felsefe Tarihi, Felsefe nin Evrimi, Viyana Çevresi, Neo- Pozitivizm, Mantıkçı Ampirizm, Bilimsel Felsefe ve Hans Reichenbach, Bilim Tarihi: Bilim mi, Felsefe mi, Tarih mi?, Bilimler ve Bilim Felsefesi, Eytişimsel Maddecilik (Diyalektik Materyalizm) ve Karl Marx, Etik ya da Ahlaki Değerler Felsefesi gibi konulara yer verilecektir. Devam ettiği dönem içerisinde katılımcılara temel ve ileri düzeyde bilgilendirme seminerleri, açık oturumlar ve atölye çalışmaları ile interaktif uygulamalar planlanmaktadır. Felsefeye ilgi duyan herkesi kulübümüz toplantılarına davet ediyoruz. 2

MART 2011 FELSEFE KULÜBÜ TOPLANDI ODTÜ Mezunları Derneği Felsefe Kulübü, 9 Şubat 2011 tarihinde ilk toplantısını gerçekleştirdi. Katılımın yoğun olduğu ilk buluşma, tanışma ağırlıklı olarak geçti. Sayın Yaman Örs eğitmenliğinde program inceleme ve değerlendirmesi yapıldı. Her ayın 2. ve 4. Çarşambası saat 19:30 da toplanılarak, 5 ay sürmesi planlanan programın kapsamındaki genel konular arasında; Felsefenin Tanımı, Felsefe de ne, neden, nasıl? Felsefe Tarihi, Felsefe nin Evrimi, Viyana Çevresi, Neo-Pozitivizm, Mantıkçı Ampirizm, Bilimsel Felsefe ve Hans Reichenbach, Bilim mi, Felsefe mi, Tarih mi?, Bilimler ve Bilim Felsefesi, Eytişimsel Maddecilik (Diyalektik Materyalizm) ve Karl Marx, Etik ya da Ahlaki Değerler Felsefesi yer almaktadır. Felsefe etkinliğiyle ilgili olarak onun ne olduğu, amacı, nasıl gerçekleştirildiği ve nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği gibi temel yöntem, bilgisel ( metodolojik ) noktalar bağlamında ele alınarak tartışılması öngörülmektedir. Burada önde gelen amaçlardan biri, kendisi çok tartışmalı bir akademik alan felsefe etkinliğinin gerçekte bir felsefeler kümesi oluşturduğunu açık bir biçimde ortaya koymak ve katılımcıların kendilerinin bu açıdan nerede olduklarını, belki zaman içindeki bir değişmeyle nereye yönelebileceklerini gözlemlemelerini sağlamaktır. Felsefe Kulübü nün ikinci buluşmasında ele alınacak konu değişik kültürlerden Felsefe tanımının ele alınması ve tartışılması olacaktır. Felsefeye ilgi duyan ve öğrenmek isteyen herkesi OMD Felsefe Kulübü ne davet ediyoruz. 3

NĠSAN 2011 FELSEFE KULÜBÜMÜZ TOPLANTILARINA DEVAM EDĠYOR Felsefe Kulübü katılımcıları, Yaman Örs ile her ayın 2. ve 4. Çarşambası felsefi paylaşımlarına devam ediyor. İlk olarak tanışma toplantısı ile bir araya gelen kulübümüz ikinci buluşmada felsefenin tanımını konuşarak çalışmalarına başladı. Toplantıda felsefe ve bilimin birleştiği, ayrıldığı noktaları değerlendirdiler. Bir katılımcı, eğer bir algıyla ilgili deney yapıp her zaman aynı neden-sonuç ilişkisi kuruluyorsa algılarımızın birleştiğini, felsefenin bütün bilimlerin anası olduğunu ve bilime yol gösterdiğini söyleyerek, bütün bilimlerin gerçeği bulmaya çalıştığını ve bu arayışında felsefeden yararlandığını, ulaştığında ise adının bilim olduğunu dile getirdi. Felsefenin yurttaşlık kavramı üzerinden tanımları olduğunu belirten bir diğer katılımcı, bu derneğin üye tanımı nedir? Üye nasıl olmalı? Olunmalı gibi örnekler vererek felsefenin tanımlarına yenisini ekledi. Bilimde aynı zamanda her geçen gün yenilenen çok ciddi teorilerin olduğu, o yenilenmiş gerçeklik arayışı ve yenilenen bakış açısıyla dünyayı yeniden bulmaya başladığımız, işte bu arayışta (yenilenmiş gerçeklik arayışında) felsefenin bize yol gösterdiği konuşuldu. Siyaset bilimi ile siyaset felsefesinin birbiri ile aynı olmadığı, burada bilim ve felsefenin ayrımını bilmek gerektiği vurgulandı. Son olarak kulüp üyelerimizden biri, bilimin de felsefe gibi birçok tanımının olduğunu bu nokta da felsefe ile iç içe girebildiğini söyledi. Bilimin de yapmaya çalıştığının olgular dünyasını anlamak ve açıklamak olduğunu belirtti. 4

MAYIS 2011 FELSEFE KULÜBÜ DERSLERE DEVAM EDĠYOR Felsefe kulübümüz katılımcıları 13 Nisan 2011 tarihli buluşmasına, şimdiye kadar konuştukları konuların küçük bir tekrarı ile başladılar. Devamında eğitmenimiz Yaman Örs, Doğu Felsefesinden ve Batı Felsefesi ile arasındaki farklardan bahsetti. Batı Felsefesinin diğer anlamıyla akademik felsefenin başlıca iki yaklaşıma dayandığını, bunlardan birinin rasyonalizm olduğunu belirterek, bilginin kaynağının daha çok soyutlamalara yönelik olarak, örneğin bilimsel bilgi gibi insan usu olduğunu vurguladı. Başlıca temsilcilerinin Platon, Descartes ve Kant olduğunu dile getirdi. Örs, akademik felsefenin ikinci bir yaklaşımından, rasyonalizme karşıt olarak, ampirizme (deneycilik) dayanmakta olan toplumlardan bahsederek, Ampirizme göre bilginin kaynağının dış dünya ve duyu verileri olduğunu insan merkezli felsefeye karşı bir çalışma yürüttüğünü söyledi. Fakat rasyonalizm ile ampirizmin örtüştükleri noktalarında olduğunu sözlerine ekledi. Aslında bu tanımların yapay tanımlar olduğunu, her iki yaklaşımın en temel özelliğinden çıktığını belirterek, çok az sayıdaki felsefeci dışında, yüzde yüz ampirist ya da yüzde yüz rasyonalist diyemeyeceğimizi iletti. Yaman Örs, Platon için diyebiliriz belki, çünkü o büyük ölçüde rasyonalistti dedi. Rasyonalizmin ve rasyonalitenin birçok dilde birlikte kullanıldığını, bunun büyük bir hata olduğunu ifade eden Örs, rasyonalite usun olumlu kullanılmasıdır. Günlük yaşamda duygulara a kapılarak deneyimlerde sonuçlar çıkaran insanlar için bu kelimeyi kullanıyoruz. Rasyonalizm ise bir felsefe akımıdır dedi. Toplantının ilerleyen dakikalarında bilim ve felsefe ayrımlarından ve birlikteliklerinden söz edildi. Bilimin ve felsefenin dünyayı anlamak ve açıklamak konusunda ortak bir amaca sahip olduklarını fakat yöntemlerinin farklı olduğunu, bunun yanı sıra felsefenin çalışmalarını daha arka alanda yaptığı ifade edilen derste, son olarak bir sonraki derste konuşulması planlanan metafizik konusuna giriş yapıldı. Metafiziğin tanımından ve felsefe içindeki yerinden bahsedildi. 5

HAZĠRAN 2011 FELSEFE KULÜBÜMÜZ TOPLANTILARINA DEVAM EDĠYOR Felsefe Kulübü katılımcıları, Yaman Örs ile her ayın 2. ve 4. Çarşambası felsefi paylaşımlarına devam ediyor. İlk olarak tanışma toplantısı ile bir araya gelen kulübümüz ikinci buluşmada felsefenin tanımını konuşarak çalışmalarına başladılar. Toplantıda felsefe ve bilimin birleştiği, ayrıldığı noktaları değerlendirdiler. Bir katılımcı, eğer bir algıyla ilgili deney yapıp her zaman aynı neden-sonuç ilişkisi kuruluyorsa algılarımızın birleştiğini, felsefenin bütün bilimlerin anası olduğunu ve bilime yol gösterdiğini söyleyerek, bütün bilimlerin gerçeği bulmaya çalıştığını ve bu arayışında felsefeden yararlandığını, ulaştığında ise adının bilim olduğunu dile getirdi. Felsefenin yurttaşlık kavramı üzerinden tanımları olduğunu belirten bir diğer katılımcı, Bu derneğin üye tanımı nedir? Üye nasıl olmalı? Olunmalı gibi örnekler vererek felsefenin tanımlarına yenisini ekledi. Bilimde aynı zamanda her geçen gün yenilenen çok ciddi teorilerin olduğu, o yenilenmiş gerçeklik arayışı ve yenilenen bakış açısıyla dünyayı yeniden bulmaya başladığımız, işte bu arayışta (yenilenmiş gerçekçilik arayışında) felsefenin bize yol gösterdiği konuşuldu. Siyaset bilimi ile siyaset felsefesinin birbiri ile aynı olmadığı, burada bilim ve felsefenin ayrımını bilmek gerektiği vurgulandı. Son olarak kulüp üyelerimizden biri, bilimin de felsefe gibi birçok tanımının olduğunu, bu noktada felsefe ile iç içe girebildiğini söyledi. Bilimin de yapmaya çalıştığının olgular dünyasını anlamak ve açıklamak olduğunu belirtti. 6

TEMMUZ 2011 FELSEFE KULÜBÜ ġerġfe TEKĠN Ġ KONUK ETTĠ ġule ÇalıĢ Felsefe Kulübü geçtiğimiz haftalarda Kanada da yaşayan Dr. Şerife Tekin i konuk etti. Tekin, Kuzey Amerika daki felsefeye dair gözlemlerini bize aktardı. Felsefe çalışmalarının, Kendini bil sözünün yol göstericiliğinde nasıl şekillendiğini anlatan Tekin, konuşmasının başında felsefedeki projesinin üzerine kurulu olduğu soruları sıraladı: Eğer felsefeci iseniz cevapları bulmak yerine sorular ile yaşamayı öğreneceksiniz. Biyolojik dönemler insanın benliğini ne derece etkiler? Kapalı bir odada dış dünyayla bağlantı kurmadan kendi benliğimi oluşturabilir miyim? Yoksa dış çevrenin bir katkısı var mıdır? Beynimizin, benliğimizin şekillenmesinde ne gibi etkisi vardır? Benlik dediğimiz şeyin belli bir normu var mıdır? Hangi durumlarda benlikten saparız? Bu soruları akıl hastalığı ve delilik üzerinden cevaplamaya çalıştığını dile getiren Tekin, Delilik kavramının ne olduğunu, insanın hayatında delilik istenmeyen sonuçlar doğuruyorsa bunun nasıl tedavi edilebileceği sorularının, insanın ne olduğu, benliğin ne olduğu sorusundan bağımsız cevaplanamayacağını düşünüyorum dedi. Benlik ile ilgili, içgörülerini, eleştirel düşüncelerini akıl hastalığı çerçevesinde incelemek istediğini dile getiren Şerife Tekin, Örneğin şizofrenideki en yaygın semptomlardan biri halüsinasyon görmektir. Bu olayın dışında kalarak teoriler üretmek yerine biz bu hastalıkları yaşayan insanları tanıyalım, onlarla konuşalım fikrindeyim. Akıl hastalığı üzerindeki araştırmamda, bu akıl hastalarının kendi yazdıkları deneyimler üzerinde ilerliyor ve bunu bu yarattığım benlik kuramı üzerine oturtuyorum dedi. Tekin, depresyon yaşayan insanlar ile bizim günlük yaşadığımız sıkıntıların benzer belirtiler gösterdiğini, böyle durumlarda depresyon hastalığının ne olduğunu bir takım mekanizmalardan anlatmaya çalışmak yerine normal insanın normal deneyimine bakarak anlatmaya çalıştığını vurguladı: Doktora tezimde bu yoldan böyle bir analizde bulundum. İnsana akıl hastalığı teşhisi konulmasına değindim. Belki bu teori Türkiye de çok anlamlı gelmeyecek. Çünkü Türkiye de akıl hastalarına yaklaşım veya akıl hastalarının deneyimleri, akıl hastalığı teşhisi ile Kuzey Amerika da farklılıklar gözlenmekte. Şerife Tekin konuşmasının ikinci bölümünde dinleyicilerden akıllarına gelen ilk filozofun adını kağıda yazmalarını istedi. Bu soruyu sormasının nedenini kağıda yazılan tüm filozofların erkek olduğuna dikkat çekmek olarak açıklayan Tekin, Son beş yıldır Kuzey Amerika daki kadın felsefeciler bu soruyu sormaya başladılar. Felsefenin hatta dünyanın kadınlarla bir sorunu var dedi. Azınlık olmadığı halde hem sosyal hem ekonomik alanda bu kadar ayrım gören, ikinci sınıf muamelesi gören tek grubun kadınlar olduğunu ifade eden Şerife Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü: Birçok kadının kadın olduğu için ayrımcılığa uğradığı bir felsefe kongresi mutlaka vardır. Bu uzun yıllar süren bir öfke kaydı. Erkek felsefeciler belki bu kadar açık bir şekilde bu bilgiye sahip değildir. Konuşmanın sonlarına doğru katılımcılarda konuyla ilgili görüşlerini dile getirdiler. Felsefe Kulübümüz Haziran ayının son haftası itibariyle çalışmalarına ara vermiştir; yeni dönemde eski ve yeni katılımcılarımız ile çalışmalarına devam edecektir. 7

FELSEFE KULÜBÜ NDE YENĠ DÖNEM EYLÜL 2011 Felsefe Kulübü çatısı altında, çalışmalarına geçtiğimiz dönem başlayan, Yaman Örs ile Bilimsel Felsefe Toplantıları, 12 Ekim 2011 25 Ocak 2012 tarihleri arasında her ayın ikinci ve dördüncü Çarşamba günü gerçekleşmeye devam edecek. İlk dönemde, felsefe etkinliğinin ne olduğu, amacı, nasıl gerçekleştirildiği ve amacının ne olması ve nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği gibi temel yöntem-bilgisel (metodolojik) konular ele alındı. Çeşitli kaynaklardan seçilen bölümlerin incelenmesiyle tartışma zemini oluşturulan toplantıların temel amacı, katılımcılarda var olduğunu düşündüğümüz felsefi-bilimsel kuşkuculuğun ve kavramsal düzeydeki eleştirel değerlendirme yetilerinin geliştirilmesiydi. Ayrıca, çok tartışmalı bir alan olarak felsefe etkinliğinin gerçekte bir felsefeler kümesi oluşturduğunu açık biçimde ortaya koymak ve katılımcıların kendilerinin bu açıdan nerede olduklarını, zaman içindeki olası bir değişmeyle de nereye yönelebileceklerini saptamaları hedefleniyordu. Bu hedeflere uygun olarak toplantılarımızda başlıca şu konular üzerinde duruldu: Felsefe sözcüğünün ele alınması; Felsefede ne, neden, nasıl? Felsefe Tarihi: Felsefe mi, Tarih mi? Metafizik terimi; Felsefe(nin) Evrimi; Viyana Çevresi, Neo-Pozitivizm, Mantıkçı Ampirizm; Bilimsel Felsefe ve Hans Reichenbach; Bilimler ve Bilim Felsefesi. Yeni dönemimizde, siz değerli üyelerimizi, Bilimsel Felsefe Toplantıları na davet ediyoruz. 2011-2012 döneminde Bilimsel Felsefe toplantılarında ele alınacak kaynaklar: Hans Reichenbach, The Rise of Scientific Philosophy, University of California Press, Berkeley ve Los Angeles, (1951), 1966; Türkçesi: Bilimsel Felsefenin Doğuşu, Çev. Cemal Yıldırım, (Remzi Kitabevi, İstanbul, 1.Basım, 1981) Bilgi Yayınevi, Ankara, 2000. Yeni dönemde temel kaynak olacak bu yapıttan işlenecek konular: Önsöz; Sorun; Genelliğe Yöneliş ve Sözde Açıklama; Kesinliği Arayış ve Bilginin Rasyonalist Yorumu; Ahlak İlkelerini Arayış ve Etik- Bilgi Koşutluğu; Ampirist Yaklaşım: Başarı ve Başarısızlık; Yeni Felsefenin Kökeni; Doğa Yasaları; Evrim; Öndeyici Bilgi; Bilginin İşlevsel Yorumu; Etik in Yapı ve Niteliği; Eski ile Yeni Felsefe: Bir Karşılaştırma. Yaman Örs, Felsefeden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2005, 4. Bölüm (s. 77-98). Nusret Hızır, Pozitivizm Adı Üzerine, Felsefe Yazıları, Der. Füsun Altıok, Metin Altıok, (Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1976) Kırmızı Yayınları, İstanbul, 2007, s. 259-263. Yaman Örs, Bilimsel Felsefenin Işığında (On iki felsefe yazısı) - Hans Reichenbach ın anısına, (Öteki Yayınevi, Ankara, 1998, s. 61-95) Gözden geçirilmiş 2. Baskı, İmge Yayınevi, Ankara, 2007, s. 63-98. 8

Yıllar önce yitirdiğimiz Nusret Hızır Hoca nın (bildiğimiz kadarıyla basılmamış) iki metnini de ele almayı düşünüyoruz: Metafizik Üzerine ve Bilimsel Felsefe. Özellikle Felsefe, Etik, Bilim terimleri için başvurulabilecek ve katılımcıların ellerinde bulunan ve/veya ulaşabilecekleri, Türkçe ve başka dillerden felsefe ansiklopedileri, felsefe terimleri sözlükleri, ansiklopediler, büyük genel sözlükler, internet kaynakları vb. Daha sonra okuyup tartışılması planlanan iki kaynak: Yaman Örs, Felsefe Konusunda Geleneksel Tutum ve Temel Yanılgılar, Bilim ve Ütopya, Sf. 76: 32-37, (Ekim) 2000; Üniversite ve Toplum internet dergisi, 1 (1), Haziran 2001, www.universite-toplum.org. Yaman Örs, Bilimsel Felsefe, Felsefe Ansiklopedisi, Ahmet Cevizci (ed.), Etik Yayınları, C. 2, 2004, s. 548-552. 9

KASIM 2011 FELSEFE KULÜBÜ NÜN ĠLK DÖNEMĠNĠN (ġubat - HAZĠRAN 2011) ÖZETĠ, ĠKĠNCĠ DÖNEMĠ (EKĠM 2011 - OCAK 2012) ĠÇĠN HAZIRLIK VE ĠZLENECEK YOL Yaman Örs (PHIL 91) / Felsefe Kulübü Yürütücüsü Felsefe Kulübü nün ilk döneminde, çok tartışmalı bir alan olarak felsefe etkinliğinin gerçekte bir felsefeler kümesi oluşturduğunu açık biçimde ortaya koymak, katılımcıların bu açıdan nerede olduklarını, zaman içindeki olası bir değişmeyle nereye yönelebileceklerini saptamalarını ve felsefi-bilimsel kuşkuculuğun ve kavramsal düzeydeki eleştirel değerlendirme yetilerinin geliştirilmesini sağlamak amacıyla şu konular üzerinde duruldu: Felsefe sözcüğünün ele alınması; Felsefede ne, neden, nasıl?; Felsefe Tarihi: Felsefe mi, Tarih mi?; Metafizik terimi; Felsefe(nin) Evrimi; Viyana Çevresi, Neo-Pozitivizm, Mantıkçı Empirisizm; Bilimsel Felsefe ve Hans Reichenbach; Bilimler ve Bilim Felsefesi. Felsefe Kulübü nün, birinci dönem toplantılarına yeterince katılamayan, ancak ikinci döneme katılmak isteyen üyeleri için, ilk dönemde başvurulan temel kaynaklar arasında şunların daha önceden okunması çok yerinde olacaktır: Yaman Örs, Felsefeden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2005, 4. Bölüm (s. 77-98). Nusret Hızır, Pozitivizm Adı Üzerine, Felsefe Yazıları, Der. Füsun Altıok, Metin Altıok, (Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1976) Kırmızı Yayınları, İstanbul, 2007, s. 259-263. Yaman Örs, Bilimsel Felsefenin Işığında (On iki felsefe yazısı) - Hans Reichenbach ın anısına, (Öteki Yayınevi, Ankara, 1998, s. 61-95) Gözden geçirilmiş 2. Baskı, İmge Yayınevi, Ankara, 2007, s. 63-98. Hans Reichenbach, The Rise of Scientific Philosophy, University of California Press, Berkeley ve Los Angeles, (1951), 1966; Türkçesi: Bilimsel Felsefenin Doğuşu, Çev. Cemal Yıldırım, (Remzi Kitabevi, İstanbul, 1.Basım, 1981) Bilgi Yayınevi, Ankara, 2000. İkinci dönemde temel kaynağımız olacak Bilimsel Felsefenin Doğuşu adlı yapıttan Önsöz'le birlikte ele almaya karar verdiğimiz bölümleri üç grup olarak incelemeye karar verdik: 10

(A) Önsöz, 1, 2, 3, 5, 7; (B) 4, 17, 18'in ikinci yarısı; (C) 10, 12, 14, 16, 18'in ilk yarısı. Nusret Hızır ın (bildiğimiz kadarıyla basılmamış) Metafizik Üzerine ve Bilimsel Felsefe adlı metinleri. Özellikle Felsefe, Etik, Bilim terimleri için başvurulabilecek ve katılımcıların ellerinde bulunan ve/veya ulaşabilecekleri, Türkçe ve başka dillerden felsefe ansiklopedileri, felsefe terimleri sözlükleri, ansiklopediler, büyük genel sözlükler, internet kaynakları vb. 11

OCAK 2012 ODTÜ MEZUNLAR DERNEĞĠ FELSEFE KULÜBÜ "BĠLĠMSEL FELSEFE" ÇALIġMALARI Alpay Erdoğan (EE 89) Felsefe Kulübü nün Yaman ÖRS (PHIL 91) yönetiminde Ekim 2011-Ocak 2012 döneminde "Bilimsel Felsefe" başlığı altında yürütülen çalışmaların bu güne kadarki toplantılarında, temel kaynak olan Hans Reichenbach'ın "Bilimsel Felsefenin Doğuşu" adlı kitabının birinci bölümündeki Sorun, Genelliğe Yöneliş ve Sözde Açıklama, Kesinliği Arayış ve Bilginin Rasyonalist Yorumu, ve Ampirist Yaklaşım: Başarı ve Başarısızlık alt başlıkları incelenmiştir. Hans Reichenbach'ın yer aldığı "Bilimsel Felsefe" ekolünün kökeni 1.Dünya Savaşı sonrasındaki Viyana'da felsefe, temel bilimler ve diğer meslek gruplarının etkileşimiyle oluşan "Viyana Çevresi"ne gitmektedir. Felsefedeki temel kavramların dış dünyadan ve bilimsel gerçeklerden kopuk olduğu eleştirisiyle başlayan kitabın birinci bölümünde bilimsel felsefeden önceki "Spekülatif Felsefe" adı altında nitelenen bazı temel felsefe akımlarının bilgiye ulaşmadaki yaklaşımı eleştirel bir bakış açısıyla anlatılmaktadır. Felsefenin temel amacının bilgiye (hakikate) ulaşmak olmasından yola çıkarak bilginin kaynağının akıl mı yoksa dış dünya mı olduğunu merkez alan temel felsefe akımlarının ele alındığı bu bölümlerde "Akılcılık" (Rasyonalizm) ve "Deneycilik" (Ampirizm) akımına mensup büyük filozofların görüşleri ele alınmakta ve her yaklaşımın aksayan yanları eleştirilmektedir. Bilginin kaynağında aklı temel alan rasyonalistler (Platon, Descartes,...), insan duyularının güvenilmezliğini dikkate alıp bilgide kesinliği hedeflediklerinden bilginin kaynağında gerçek dünyadan uzaklaşma ile mistisizme kayabilen bir doğrultuya girmektedir. Bilginin kaynağında dış dünyanın gözlemini esas alıp bilginin bu yolla oluşacağını savunan ampiristler (Bacon, Locke, Hume,...) ise tümevarım yöntemi ile sağlanan bilginin geçerlenmesi konusuna çözüm getirme noktasında açmaza düşmektedirler. Rasyonalistler bilimsel gelişmelere büyük önem vermekle birlikte antik Yunan döneminden beri önce geometri, sonra matematik ve sonrasında da Newton fiziğinin ortaya koyduğu fizik yasalarından etkilenerek insan aklının matematiksel yöntem ve fizik yasalarından çıkarımla bilgiyi oluşturabileceğini ve gözlemin yanıltıcı olacağı inancını temel almışlardır. Rasyonalist ve ampirist felsefeciler, apriori (deneyime dayanmayan, akla dayanan) / aposteriori (deneyimle kazanılan) ile sentetik (olgusal) ve analitik (yargısal) kavramlarını kullanarak yaklaşımlarını oluşturmuşlardır. Bu iki temel akımı birleştirmeyi hedef alan Immanuel Kant (1724-1804) ise felsefedeki bu kavramlardan yola çıkarak "sentetik apriori" kavramını ortaya koymuştur. Böylelikle kendisinden önceki rasyonalistlerin düştüğü bazı hatalardan sakınarak aklın sentetik apriori 12

doğruları matematik ve matematiksel fizik aracılığıyla bulabileceğini düşünmüştür. Ancak Reichenbach bu yaklaşımı yanlış bulmakta ve sentetik bir önermenin ancak sentetik bir öncül ile oluşturulabileceğini savunmaktadır. Çalışmalarda Reichenbach'ın kitabının izlenmesinin yanı sıra yapılan serbest değerlendirmelerde felsefenin tanımı, bilim ile felsefe arasındaki benzerlik ve farklılık noktaları, bilim alanındaki gelişmelerle edinilen duyguların ve bilinçaltının aklın işleyişindeki önemi (Sigmund Freud), Zihin Felsefesi, felsefecilerin kişiliğinin ve yaşadıkları dönemin felsefelerindeki etkileri, Einstein gibi bilim insanlarındaki rasyonalist yaklaşımlar ele alınmaktadır. Felsefe Kulübü nün Aralık 2011-Ocak 2012 aylarındaki çalışma takvimi aşağıdaki gibidir: 28 Aralık 2011: "Felsefede Güncellemeler" Zeki Taş'ın katılımıyla 4, 18, 25 Ocak 2012: Reichenbach'ın kitabının bilimsel felsefenin tanımlanmasına yönelik ikinci bölümündeki "Yeni Felsefenin Kökeni", "Zaman Nedir" ve "Doğa Yasaları" adlı alt başlıkların incelenmesi ile devam edilecektir. 13

ġubat 2012 ODTÜ MEZUNLAR DERNEĞĠ FELSEFE KULÜBÜ "BĠLĠMSEL FELSEFE" ÇALIġMALARI Alpay Erdoğan (EE 89) Felsefe Kulübü nün Yaman Örs (PHIL 91) yönetiminde Ekim 2011-Ocak 2012 döneminde yürüttüğü "Bilimsel Felsefe" başlıklı çalışmasında şimdiye kadar olan toplantılarda, temel kaynak olan Hans Reichenbach'ın "Bilimsel Felsefenin Doğuşu" adlı kitabının bölümlerinin incelenmesiyle devam edilmiştir. Kitabın ilk yarısındaki bölümlerde görüldüğü gibi, Bilimsel Felsefe, bilginin kaynağı olarak aklı temel alan Spekülatif Felsefe adıyla adlandırılan rasyonalist akımları dış dünyayı gözlemlemeye kayıtsız kalmakla, kesinlik arayışına girmekle ve felsefe sistemlerini spekülatif zeminde kurarak mistisizme kadar kaymakla eleştirmektedir. Bilimsel Felsefe, 19. yüzyıldaki bilimsel gelişmelerle olgunlaşan bilimsel yöntemi de esas alarak rasyonalist felsefeye karşıt olan ampirist felsefenin yaklaşımını oluşturmaktadır. Kitabın ikinci yarısındaki Yeni Felsefenin Kökeni, Zaman Nedir?, Doğa Yasaları, Atom Denen Nesneler Var Mıdır?, Öndeyici Bilgi ve Bilginin İşlevsel Yorumu bölümlerinde 19. yüzyıl bilimindeki gelişmelerden başlayarak 20. yüzyılın önemli bilimsel gelişmeleri olan görecelik ve kuantum fiziği konularındaki yeni kavramlarla bilimsel bilgi, bilimsel yöntem ve bilim felsefesindeki gelişmeleri Bilimsel Felsefedeki önemleri açısından örneklerle açıklanmaktadır. Örneğin felsefede farklı biçimlerde çok ele alınan zaman kavramının bilimin ulaştığı noktada duyarlı ölçümünden görecelikteki zaman-hız ilişkisinin açıklanmasına kadar önemli noktalar incelenmiştir. Bu bölümlerde klasik ve çağdaş bilim arasındaki en önemli ayrımları, doğa yasaları konusu üzerinden nedensellik ve gözlemlenebilirlik ilkeleri için yapılmaktadır. Geçmiş yüzyıllarda matematiğin analitik bilgi oluşturma özelliği ile Newton fiziği tarafından ortaya konulan doğa yasalarının belirgin nedensellik özelliğinin rasyonalist filozofları etkilediği belirtilerek, nedenselliğin bilgide kesinlik ve aklın olgusal bilgiye çıkarımla ulaşabilmesi (Kant ın sentetik apriori düşüncesi) olarak anlaşıldığı saptaması yapılmaktadır. Sonuç olarak çağdaş bilimle gelinen noktada kesinliğe dayalı nedenselliğin yerini olasılığın aldığı vurgulanmakta ve doğrudan gözlemlenemeyen olgulara sahip atom fiziği gibi alanlarda da bilimsel yöntemin esasları anlatılmaktadır. Bilimsel Felsefe programı kapsamında konuk katılımcıların sunumlarına devam edilmiş, 23 Kasım 2011 tarihinde ODTÜ Felsefe Bölümü nden Doç. Dr. Erdinç Sayan tarafından Zihin Felsefesi ve 28 Aralık 2011 günü ise İstanbul dan gelen felsefeci Zeki Taş ( Nöbetçi Felsefeci, www.nobetcifelsefeci.com) tarafından da "Felsefede Güncellemeler" genel başlığı altında Sokrates Bugün Yaşasaydı konulu sunuş ve tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Erdinç Sayan tarafından sunulan Zihin Felsefesi başlığı altında felsefenin çok eskiden beri özel bir alanı olan zihnin varlığı ile işleyişi ve zihin-beden ilişkisi konularında ilgili evrimsel gelişim de dikkate alınarak temel yaklaşımlar anlatılmıştır. Bu kapsamda, Zihin Halleri, 14

Beden-Zihin Problemi, Beyin-Zihin İlişkisi, Tekçilik (Monizm: Beden ve Zihin bütündür), İkicilik (Düalizm: Beden ve Zihin ayrıdır), Davranışçılık, İşlevselcilik, Psikanaliz, Elemeci Materyalizm, Folk Psikolojisi, Panpişizm, Belirimcilik (Emergentism), Zihnin zamansallık ve uzaysallık ile ilişkileri, Hard Problem (Zihinsiz maddelerden zihin ortaya nasıl çıkıyor) ve Soft Problem (Zihnin yönelimsel ve nitel halleri) konuları ve ilgili kavramlar anlatılmıştır. Zeki Taş tarafından yapılan Felsefede Güncellemeler: Sokrates Bugün Yaşasaydı sunuşunda ana fikir olarak Sokrates in bugün bile günlük yaşam ve eğitim başta olmak üzere vazgeçilmeyecek ilke ve yöntemleri anlatılmıştır. Felsefesini insandaki doğuştan gelen bilgiyi doğru sorularla ortaya çıkarmak fikrine dayandıran Sokrates, Sorgulanmamış hayat hatadır, Soru sormayan insanın vasıfları eksiktir ve Akıllı insan seçmez, neyin doğru olduğunu zaten bilir gibi özdeyişleriyle bu yaklaşımını açıklamaktadır. Örneğin Sokrates yöntemini uygulayan bir öğretmen ilk kez girdiği sınıfta sorularla sınıfın düzeyini anlayarak konu anlatımını bu düzeye göre ayarlayarak eğitimin etkinliğini artırabilir. Ocak ayındaki toplantılarla 1. dönemi sona erecek olan Bilimsel Felsefe çalışmasında Şubat- Mayıs 2012 döneminde 6 günlük bir toplantı dizisiyle devam edilmesi düşünülmektedir. Bu kapsamda, 8 ve 22 Şubat ta Reichenbach ın kitabının Evrim başlıklı bölümünün incelenmesi; 29 Şubat ta Reichenbach konusunda bir sunuş-tartışma için konuk bir felsefe öğretim üyesinin katılması kararlaştırılmıştır. Mart, Nisan ve Mayıs aylarının son çarşambalarında ise kitap okumaları yapılması; bunlardan Mart takinde, Reichenbach ın kitabının etik ile ilgili bölümlerinin incelenmesi öngörülmüştür. 15

16 HAZĠRAN 2012 ODTÜ MEZUNLAR DERNEĞĠ FELSEFE KULÜBÜ "BĠLĠMSEL FELSEFE" ÇALIġMALARI Alpay Erdoğan (EE 89) Felsefe Kulübü nün Yaman Örs (PHIL 91) yönetiminde Şubat 2012-Mayıs 2012 döneminde yürüttüğü "Bilimsel Felsefe" başlıklı çalışmasının ikinci döneminde şimdiye kadar olan toplantılarda, temel kaynak olan Hans Reichenbach'ın "Bilimsel Felsefenin Doğuşu" adlı kitabının Evrim ve Etik ile ilgili bölümleri incelendi. Evrim konusundaki bölümün incelenmesinin amacı, Reichenbach ın bilim ve felsefenin 2500 yıllık bu ortak konusunda bilimsel felsefenin ışığında kendi yaklaşımını açıklamaktı. Aristo dan bu yana felsefede varoluş düşüncesi açısından önemli bir yere sahip olan Teleoloji (Ereksellik, Amaçsallık) yaklaşımı ele alınarak Darwin in Doğal Seçilim ilkesiyle bu yaklaşıma gerek kalmadan doğadaki olguların açıklanabildiği görüldü. Deniz kıyısında oluşan kum-çakıl-taş düzeninin, bunların deniz dalgaları tarafından ağırlıklarına göre yakından uzağa fırlatılarak düzenlenmesi örnek verilerek, doğal nedenlerle açıklanabileceği belirtilmektedir. Ahlaki değerler felsefesi olarak da adlandırılan etik alanı, normatif, betimleyici ve meta olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Normatif (Kural Koyucu) Etik kapsamda yer alan Deontoloji, tıp gibi mesleklerin uygulanmasında dikkat edilecek kuralları belirlemektedir. Normatif alanlar arasında kural keskinliği ve yaptırım açısından bir sıralama yapıldığında hukuk, deontoloji ve etik sıralaması gündeme gelmektedir. Kitapta etiğin yer alma nedenlerinden biri, etiğin bilgi olup olmadığına (iyi olmanın erdemin öğrenilebilir olup olmadığına) yönelik olarak Sokrat'ın bilgi etik koşutluğunun ele alınmasıdır. Bu kapsamda kitaptaki etik bölümlerinde: Sokrat, Spinoza ve Kant ın etikle ilgili görüşlerinin eleştirisi; geometri ile ahlak arasındaki çıkarım (dedüksiyon) benzerlikleri; geometrik aksiyomların olgusal temeli olabildiği halde ahlak aksiyomlarının doğrulanamaz olduğu; Kant'ın ahlaktaki sentetik apriori yaklaşımı; onun görev ahlakı ve bunun kişisel ve dönemsel nedenlerinin Reichenbach tarafından eleştirisi; bilimsel felsefenin farklı etik anlayışlarını içinde barındırabilmesi ve Yaman Örs ün bilimsel bir etiğin olamayacağı konusundaki görüşü ele alınmaktadır. Bilimsel Felsefe, etiğin hem bilişsel hem de istençsel öğelerden oluştuğunu, etik aksiyomlarının geometrik aksiyomların aksine bilişsel (olgusal) önermelere dönüştürülemeyeceğini ve etik aksiyomlarının değişmez olmasına karşı olmayı savunmaktadır. Bilimsel Felsefe Toplantıları nın 2 Mayıs 2012 tarihli toplantısına Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü nden Prof. Dr. Remzi Demir konuk olmuş ve "Hans Reichenbach ve Türkiye de Bilim Felsefesi nin Gelişimi" başlıklı bir sunum yapmıştır. Prof. Demir, Osmanlı'dan Cumhuriyet e 16. yüzyıldan bu yana bilime ve felsefeye yönelik ilgiyi yayınlanmış temel örnekler üzerinden anlatarak Türkiye'de Hans Reichenbach dönemine gelinceye kadar bilim felsefesi ve bilimsel felsefe temeli adına oluşan birikimi tanıtmıştır. Onun ülkemizde hocalık dönemindeki (1933-1938) katkılarına ilişkin ve 1980'lerden sonra bilimsel felsefenin ve bilimin dünyadaki konumu konularında da değerlendirmeler yapmıştır.

Bilimsel felsefe çalışmaları Mayıs sonundaki toplantıda Yaman ÖRS'ün "Etik'in Anlamı ve Anlamsızlığı" adlı kitabından etik ile ilgili çeşitli bölümlerin değerlendirilmesiyle sona erecektir. FELSEFE KULÜBÜ NDEN Alpay Erdoğan (EE 89) TEMMUZ 2012 Felsefe Kulübü nün Yaman Örs (PHIL 91) yönetiminde Şubat 2012-Mayıs 2012 döneminde yürüttüğü "Bilimsel Felsefe" başlıklı etkinliklerinin 2. dönemindeki toplantılarında, temel kaynak olan Hans Reichenbach'ın "Bilimsel Felsefenin Doğuşu" adlı kitabının Evrim ve Etik ile ilgili bölümleri incelenmiştir. "Etik" konulu toplantıların sonuncusunda konunun güncel olaylarla da bağlantıları kurularak çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Değerlendirmelerin odağında etik anlayışının zamana ve kişilerin sosyo-ekonomik konumlarına ve başka özelliklerine bağlı olarak değişmesi esas alınarak, modern ahlakta bireysellik ve liberallik etkileri ile kişilerin yaşamına toplumsal baskının azalması ve toplumdaki çeşitli daimi önyargıların toplumsal etiği önemli ölçüde etkileyebilmesi tartışılmıştır. Bunlara örnek olarak zengin ve yoksullar arasında önyargılaşmış algıların etiği şekillendirmesi, Hegel'in Efendi-Köle Diyalektiğinde mal sahibi olanın çalmanın kötü olduğuna inanması, kürtaj gibi etik açısından farklı temellerde değerlendirilen konuların kutuplar yaratmasının kaçınılmaz olması ele alınmıştır. Bilimsel Felsefenin etiğin bilimsel olamayacağı görüşünden yola çıkarak mutlak temellere dayalı Kant'ın Ödev Ahlakı ve genelde rasyonalistlerin doğuştan etik kurallara sahip olma görüşleri de tartışılmıştır. 17

EKĠM 2012 FELSEFE KULÜBÜ Sema Kendir (EE82) Felsefe Kulübü 9 Şubat 2011 tarihinde gerçekleştirdiği ilk toplantısından bu yana Bilimsel Felsefe etkinliklerini Prof. Dr. Yaman Örs ün (PHIL 91) yönetiminde sürdürüyor. Felsefe Kulübü nün programının ayırt edici özelliği toplantılarda felsefenin, felsefe tarihi ya da sistem felsefeleri bağlamında ele alınmak yerine konuların Bilimsel Felsefe nin yöntemleri ile incelenmeye, tartışılmaya çalışılmasıdır. Önceki iki dönemde felsefe etkinliğinin ne olduğu, nasıl yapılması gerektiği, amacı, temel felsefi yaklaşımlar (ampirizm ve rasyonalizm), felsefe tarihi, felsefenin evrimi tartışılan konular arasında yer almıştı. Şubat - Mayıs 2012 tarihleri arasında Etik ve Evrim konularının üyelerce tartışıldığı 5 toplantı yapıldı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü nden Prof. Dr. Remzi Demir in Hans Reichenbach ve Türkiye de Bilim Felsefesi nin Gelişimi" başlıklı konuşması ile konuk olduğu toplantı ise daha geniş bir katılımla gerçekleşti. Kulüp, dönem içinde temel kaynaklar olarak Bilimsel Felsefenin en önemli düşünürleri arasında yer alan Hans Reichenbach ın Bilimsel Felsefenin Doğuşu kitabı ile Yaman Örs ün Bilimsel Felsefenin Işığında, Atatürk, Felsefe ve Yaşam, Felsefeden Sorumlu Devlet Bakanlığı kitaplarından yararlandı. Kaynaklar, iyi birer okur olan üyeler tarafından özellikle internet taramalarından elde edilerek paylaşılan diğerleri ile çeşitlendi. Bilimsel Felsefe; 1920 lerin ikinci yarısında ve 1930 ların başlarında çoğunluğu fizik, biyoloji, matematik, psikoloji, iktisat vb. felsefe dışında disiplinlerden gelen akademisyenlerin kurduğu Viyana Çevresinin, felsefenin önünü tıkayan metafizik alandan uzaklaştırılması gerektiği ve çağdaş bilimin başarılarından yola çıkarak felsefede bilimin kullandığı yöntembilimsel çözümlemelerin (önermelerin sınanabilirliği, doğrulanabilirliği ve yanlışlanabilirliği) kullanılabileceği görüşlerini benimseyen felsefe yaklaşımıdır. Hans Reichenbach ın görüşüne göre Bilimsel Felsefe yaklaşımı (yine kendi tanımlaması ile Yeni Felsefe) 19. Yüzyılda bilimdeki gelişmelerle koşut olarak ortaya çıkmıştır. Kaynak: Ahmet Cevizci, Editör, Felsefe Ansiklopedisi, Etik Yayınları, 2004, 2.Cilt 18

ARALIK 2012 FELSEFE KULÜBÜ NDEN Sema Kendir (EE 82) Karl Marx ın felsefesi üzerine tartışmalar ile sürdürülecek yeni dönemin ilk toplantısı 31 Ekim 2012 de gerçekleştirildi. Karl Marx ın felsefesini Hegel in diyalektik yöntemi üzerine şekillendirmesinden hareketle ilk toplantının konusu Hegel ve Marx a etkisi olarak belirlendi, Hegel in Tinin Fenomenolojisi yapıtından bir alıntı ile onun dili ve felsefi metinlerinin yorumlanmasında farklı yaklaşımlar tartışıldı. Ayrıca diyalektiğin tanımı üzerine konuşuldu. Diyalektik, felsefe tarihi boyunca karşılıklı konuşma ve tartışma sanatı ya da akıl yürütme ve düşünme biçimi olarak yüklendiği olumlu (Platon da olduğu gibi) ve (Aristoteles gibi düşünürlerce) olumsuz anlamlar ile var olagelmiştir. Ortaçağ ve skolastik felsefede diyalektik, diyalektik mantık yaklaşımı olarak karşımıza çıkar. Hegel ise diyalektiği yalnızca tartışma ve akıl yürütme tarzı olmanın ötesine taşıyarak tez-antitez-sentez 'den oluşan üç aşamalı yasası ile değişimi ve ilerlemeyi odağına alan bir sistem oluşturmuştur. Bilimsel Felsefe ekolünün Hegel in felsefesinin ussalcı (rasyonalist) ve idealist niteliğine ilişkin eleştirileri ve Karl Marx ı yorumlayışı da ilk toplantıda dile getirildi. Bilimsel Felsefe bakışı ile ideolojik akımları ekonomik koşullarla açıklayan, sınıf savaşımını ilerlemenin gücü diye yücelten kişi olarak Marx ampirist filozoflarla tarihsel olarak aynı çizgide konumlandırılmakta ve Hegel in öğretisine atfedilen önemin, diyalektik yasasının Karl Marx ın ekonomik materyalizminde uygulama alanı bulmasından kaynaklandığı yorumu getirilmektedir. Öte yandan aynı ekol Marx ı ve Marksistleri ekonomik koşulların tarihsel gelişmeleri belirleyen etkenlerden yalnızca biri olmasa da hep en önemlisi olduğunu ileri sürmesi nedeni ile eleştirmektedir. Toplantılar Karl Marx ın Felsefenin Sefaleti (Sol Yayınları) yapıtı üzerine okumalar ile sürüyor. Marx, erken dönem yapıtları arasında yer alan ve Proudhon un Ekonomik Çelişkiler Sistemi ya da Sefaletin Felsefesi ne eleştiri niteliğinde kaleme aldığı Felsefenin Sefaleti adlı yapıtında Proudhon un ekonomi politiğinde Hegel in oynadığı rolü irdeler. Felsefenin Sefaleti kitabı, önemli ölçüde ekonomi alanında yazılmış olmakla birlikte özellikle Ekonomi Politiğin Metafiziği başlıklı ikinci bölümde Proudhon u diyalektiği uyguladığı düzey nedeni ile ağır bir biçimde eleştirirken Marx ın kendi diyalektik yöntemini ortaya koyması bakımından felsefe etkinliğinde önemli bir yere sahiptir. 21 Kasım 2012 de yapılan ikinci toplantıda Felsefenin Sefaleti nden okumalara ek olarak Platon dan başlayarak Marx a kadar toplumsal ve ekonomik ilişkiler üzerine düşünce tarihinin gelişimi bir sunumla anlatıldı. Sunumu gerçekleştiren üyemiz Melih Vurkır, Mahmut Koloğlu nun 1963 tarihli Ekonomi Doktrinleri Tarihi yapıtından Sosyalizm Tarihine Kısa Bir Bakış bölümünü özetledi ve tartışmaya açtı. 19

OCAK 2013 FELSEFE KULÜBÜ NDEN Demet Cıroğlu Kulübümüzün toplantılarında, Karl Marx ın felsefesi üzerine devam eden tartışmalarımızın sonuncusu 19 Aralık tarihinde ODTÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Barış Parkan ın Diyalektik ve Materyalizm başlıklı sunumu ve ardından soru - yanıt şeklinde verimli bir çalışma olarak gerçekleşti. Parkan, öncelikle konu başlığımıza ilişkin olarak; Marx ın ne diyalektik materyalizm ne de tarihsel materyalizm anlatımlarını kullanmamış olduğunu belirtmiş; onun felsefesini diyalektik materyalizm olarak anılan ontoloji ile bir tutmanın son derece yanıltıcı olduğunun altını çizmiştir. Onun tarih anlayışına tarihsel materyalizm adını vermenin sıkıntı yaratmayacağını da belirtmiştir. Marx a ait kavramların ve Hegel in bunlara etkileri konusunda sunumundan bazı bölümleri alıntılarsak; Hegel in Tüze Felsefesi nin önsözünde meşhur bir pasajda şöyle yazar; Minerva nın Baykuşu uçuşuna ilkin alacakaranlığın çöküşü ile başlar. Bu metafor felsefenin pratik alanda normatif, yol gösterici bir işlev görme olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Gerçekliğin, doğanın ve insanın aktif ve dinamik yapısını kavrayan diyalektik yöntem Marx ın Hegel felsefesinin vazgeçemediği yönü olmuştur. Hegel in Köle-Efendi diyalektiğinde aydınlanmacı paradigmaya eleştiri niteliğinde sembolleştirdiği birçok diğer tema da Marx ın felsefesinde varlığını sürdürmeye devam etmiştir; insan bilincinin biyolojik varlığından ayrıştırılamayacağı, teori ve pratiğin birlikteliği (praxis) insanın biyolojik, sosyal ve tarihsel bir varlık olduğuna vurgu Diyalektik kavramı; Hegel Tinin Görüngübilimi nde bu gerçeğe doğru yola çıkmış olan düşüncenin serüvenini anlatır. Görüngübilim en basit, en temel bilinç formu (duyularından emin olma) ile başlar. Onun yapısal bozukluklarını, tutarsızlıklarını ve çelişkilerini keşfeden bilinç, yapısal bir düzeltmeye gider. Özne ile nesne arasındaki ilişkinin daha karmaşık olduğu, özne ile nesnenin birbirlerini karşılıklı belirlenimleyişlerinin daha belirgin olduğu bir bilinç şekline dönüşür. Örneğin A bu an diyelim. Bu an var diyerek o ana konsantre olmaya çalıştığımızda, az önce yazmış olduğumuz Bu an var cümlesinin yanlış olduğunu, o anın artık olmadığını fark ederiz. İkinci evre olarak A nın olumsuzlamasına vardığımızda, bu olumsuzlamada da kalamayız. A-değil; yani Bu an var değil, bu an yok diyelim; bu cümle apaçık yanlıştır. O zaman bu cümleyi de olumsuzlayarak A ya (bu ana ) döneriz. Ama artık bu an başlangıçta ele aldığımız bu an değildir; artık bu an olmayanın da içinden geçmiş ve o karşıtlığı da içselleştirmiş bir şimdi/an kavramı ile beraberizdir. Her ne kadar Marx Hegel in Tüze Felsefesi ni politik, ontolojik vb. birçok açıdan eleştirse de özgürlük anlayışı da Marks ın felsefesinin nüvesi olarak kalmıştır. (Özgürlük, epistemolojik boyutta yönelimselliğe yönelmiş yönelimsellik olarak tanımladığımız Tin in pratik ifadesidir.) 20

Hegel konusunda bir sunum yapacak olan arkadaşımız Sema Kendir le ve üyelerle bir sonraki toplantıya devam edeceğiz. Kaynak; Parkan, Barış, Marx Fikir Mimarları Dizisi-27,Say Yayınları, İstanbul,2011,(Marx ın Eserlerinden Seçmelerle Birlikte) 21

MART 2013 FELSEFE KULÜBÜ NDEN Sema Kendir (EE 82) Felsefe kulübünün Yaman Örs öncülüğünde süren çalışmalarına 31 Ocak 2013 tarihinde Selahattin Hilav ın Felsefe El Kitabı dan [1] Hegel in felsefesi ile ilgili Sema Kendir in yaptığı sunum ve 21 Şubat 2013 tarihinde Karl Marx ın Felsefenin Sefaleti [2] kitabı ile ilgili Melih Vurkır ın yaptığı sunum ile devam edilmiştir. Kendir, sunumunda şu noktalara yer vermiştir; Kant sonrası Alman felsefecilerinden Fitche pratik akıl için var olan şeyin, yalnızca kendisinin ortaya koyduğu şey olduğunu söyleyerek her şeyi özneye yani Ben e indirgemiştir (Öznel İdealizm). Shelling ise bütün evreni ve tek tek varlıkları ortaya çıkaran ve kapsayan özneyi (mutlak varlık) her şeyin temeli sayarak nesnel idealizme ulaştı. Hegel de, Shelling in hem Ben hem de dış dünyanın tamamını kapsayan tümel (evrensel) bir gerçeklik olarak tanımladığı mutlak varlık (İde) durağan bir varlık değildir. Kendisi ile özdeş kalmadan, düşünen Tin de yeniden kendine döner ve özbilincine dönmüş olarak yeniden kendisi olur. Hegel de Tin in, Tanrı kavramına karşılık geldiği yorumları yanında etkinlik ve eylemle içinde yaşadığımız dünyayı (koşulları) yaratan insanoğlu olduğunu ileri süren düşünürler de bulunmaktadır. Hegel e göre mutlak varlık bir değişme, gelişme ve ilerlemedir. Diyalektik gelişme her kavramın kendi olumsuzlamasını içinde taşıması ile ortaya çıkar. Örnek olarak varlığın ne olduğundan başladığımızda ilk düşündüğümüz hep kendi kendisi ile aynı kalan değişmez bir varlık fikridir. Hemen peşinden aklımıza gelen hiçlik ya da yokluk fikridir. Düşüncemiz buradan da hem varlığı hem de yokluğu bir arada birleştiren oluş (değişme) fikrine ulaşır. Bu ilerleme hem düşüncenin hem de varlığın yasasıdır. Hegel de yabancılaşma kavramı ise doğa karşısında İde nin konumu ile ilişkilendirilmiştir. Doğada birlik değil çokluk vardır. Mutlak varlık doğada kendisinden başka bir şey haline gelmiş, kendisine yabancılaşmıştır. Doğa ve İde nin kendisine dönerek bilinç halinde ortaya çıktığı varlık iki uzak uçtur. İnsanoğlu (öz bilince dönmüş düşünce), içinden çıktığı doğadan sıyrılarak İde ye yönelir, kavrar ve böylece yabancılaşma yok olur. Tin in genel kurallara yükselmesi ile devlet ortaya çıkar. Tin, kendisini bilip tanıyan bağımsız bir gerçeklik, yani kendisi için bir varlık olmak için doğadan sıyrılır. Başlangıçta ortaya çıktığı koşullarda gelişmemiş bir ruh halinde iken kavrayış biçimi duyumdur. Daha sonra duyuş ve kendini duyuş aşamalarından geçerek kendini özgür bir Ben olarak kavrar. Diğer benleri tanıyıp kabul etmesi ile ahlaklılık ve devlet ortaya çıkar, öznellikten nesnelliğe geçerek genel kurallara (Nesnel Tin) yükselir. Mutlak varlık diyalektik üçlem içinde gelişerek insan bilincinde kendi içine dönerek kendi bütünlüğünü kavrıyor, yabancılaşmadan kurtularak Mutlak Tin e dönüşüyor. Hegel Nesnel 22

Tin in en kusursuz örneğini Prusya devletinde gördüğü gibi Mutlak Tin in en kusursuz gerçekleşmesi olan felsefeyi de kendi felsefesinde görür. Hegel in bir yandan diyalektiği bütün yönleri ile ortaya koymuş ve geliştirmişken varlığın gelişimini kendi felsefesi ve Prusya devleti ile noktalamaya kalkışması kendi içindeki en büyük çelişkidir. Toplantı Hegel de Tin in günümüz bilgi ve düşünce biçimi içerisinde nasıl tanımlanabileceği, hangi ölçüde insanlığın ortak aklı ya da Tanrı kavramlarına karşılık gelebileceği, Hegel in felsefesinin materyalist ve idealist yorumlarının tartışılması ile tamamlandı. Melih Vurkır (OR/Stat 83) Felsefenin Sefaleti nin Değerlendirilmesi; Değerlendirmede kitabın ekonomi politik yönünden çok felsefi yönü üzerinde durulmuştur. Kitap, Marx ın Fransız iktisatçı-felsefeci Pierre-Joseph Proudhon un Sefaletin Felsefesi kitabına yanıt olarak 1847 de yazdığı yapıtıdır. Kitabın Başlarken bölümünde Marx amacını Bu nankör çalışmada Alman felsefesini eleştirmek ve aynı zamanda ekonomi politik üzerine bazı gözlemler verebilmek... olarak belirtmektedir. Kitap Engels in önsözleri, iki ana bölüm ve eklerden oluşmaktadır. Kitabın Bilimsel Bir Buluş isimli birinci bölümünde yer alan Kullanım-değeri ile Değişim-değerinin Karşıtlığı, Oluşturulmuş Değer yada Sentetik Değer ve Değerin Orantılılığı Yasasının Uygulanması alt bölümlerinde ağırlıklı olarak Sefaletin Felsefesi kitabının eleştirisi ile Marx ın ekonomi politik üzerine görüşleri yer almaktadır. Burada dikkati çeken Marx ın kullandığı dil ve zaman zaman eleştiri boyutlarını aşan üslubu olmaktadır. Ekonomi Politiğin Metafiziği isimli ikinci bölümünün başlangıcında yer alan Yöntem alt bölümünde Marx yedi gözlemine yer vermektedir. Marx gözlemlerinde, özetle, Hegel in diyalektiğinin Proudhon tarafından yanlış kullanıldığını; Saf, ölümsüz ve kişisel olmayan aklın tarihi ve ekonomik kategorileri açıklama yöntemi olamayacağını; bilginin kaynağının tarihsel süreç ve ekonomik kategoriler üzerinde yapılacak gözlemler olduğunu; Proudhon tarafından önerilen zaman sırasına göre değil, birbirini izleyen düşüncelere uygun bir tarih tanımının olamayacağını; diyalektik hareketin iki çelişik yanı bir arada barındırdığını, bunların çatıştıkları ve yeni bir kategori içerisinde eriyip kaynaşdıklarını, dolayısıyla Proudhon un dediği gibi çelişik yanlardan iyinin korunup kötü yanın bertaraf edilmesinin diyalektik hareketi keseceğini; son olarak tarihsel hareketin bir ürünü olan bilimin bilinçli olarak tarihsel hareketle birleştiğini, doktriner olmaktan çıkarak devrimci olduğunu belirtmektedir. Felsefe kulübünün 21 Mart taki oturumla sürecek olan toplantılarına Doç. Dr. Barış Parkan ın Marx [3] kitabının incelenmesiyle devam edilecektir. [1] Hilav, Selahattin; Felsefe El Kitabı ; YKY, Dördüncü Baskı, 2013. [2] Marx, Karl; Felsefenin Sefaleti; Sol Yayınları; Yedinci Baskı; 2011. [3] Parkan, Barış; Marx ; Fikir Mimarları Dizisi 27; Say Yayınları; Birinci Baskı; 2011. 23

MAYIS 2013 FELSEFE KULÜBÜ NDEN Alpay ERDOĞAN (EE 89) Bertrand Russell Sosyalizm [1] adlı kitabındaki Marx ve Engels ile Diyalektik Materyalizm bölümlerinde Marksizmi değişik açılardan değerlendirir ve özelde taşıdığı felsefe öğeleri üzerinde durur. Russell a göre sosyalizmin aydın bir olgunluğa ulaşması ve politik bir parti kurma konumuna ancak Marx ve Engels ile ulaşabilmiştir. Marksizmi şekillendiren karmaşık birçok etki olduğunu belirterek başta Marx ın üniversitede gördüğü ve zihninden silemediği Hegel Felsefesi ni sayar ve Hegel den her şeyi kapsayan Sistem Sevgisi ile tarihin Hegel Diyalektiği ndeki kaçınılmazlık ve keskin mantıki karşıtlıkla sonuçlara varan rasyonel bir düzen olduğu inancını kazandığını belirtir. Marx ın felsefe ile politika arasında sıkı bağlar olduğuna üniversite yıllarında inandığını belirterek yaşamını geçirdiği üç ülkenin şekillendiriciliğini aşağıdaki cümle ile özetler: Almanya onu bir sistem kurucusu yaptı, Fransa devrimciliğe yöneltti ve İngiltere onu bilgili kıldı. Russell Diyalektik Materyalizmi, Hegel diyalektiğinden yola çıksa da birçok önemli noktada ondan ayrılan ve en açık önermeleri Engels in Anti-Dühring adlı eserinde tanımlanan bir tarihsel gelişim kuramı olarak tanımlar ve buna Materyalist Tarih Kavramı da denildiğini belirtir. Russell, Diyalektik Materyalizm için ekonomiden önce felsefede materyalizmin doğruluğunun değerlendirmesini yaparak bunun bir bakıma doğru olabileceğini ama bütünüyle doğru olduğunun bilinemeyeceğini belirtir. Marx ın Hegel den aldığı diyalektik öğelerinin, tarihi olduğundan daha mantığa uygun bir akış gibi görmesine yol açtığını, tüm tarihsel değişikliklerin ilerleme olduğuna inandığına ve böylelikle geleceğe kesinlik içinde baktığına ancak bütün bunların bilimsel bir kesinliği olmadığını belirtir. Russell, Hegel diyalektiğini fizikötesi bir kuram olarak gördüğünden Marx ın ekonomi gibi deneysel bir konuyu bu kurama dayandırmasını eleştirir. Russell, tarihin ekonomi açısından değerlendirilmesini doğru bir düşünce olarak görür ve bu açıdan Marksizm in toplumbilime önemli bir katkı yaptığını söyler. Ancak tarihsel gelişmelerin hepsinin ilerleme kabul edilmesini doğru bulmaz. Russell, tarihteki büyük hareketlerin temelinde ekonomik nedenlerin önemli olduğuna inanmakla birlikte farklı nedenlerin önemini de değerlendiriyor ve buna 8.Henry Anne Boleyn e tutulmasa ABD doğmayabilirdi örneğini veriyor. Çünkü bu olay sonucunda İngiltere nin Papalıktan ayrıldığı için Papalık ın İspanya ve Portekiz e Amerika yı bağışlamasına kulak asmaz olabildiğini belirtir. Russell a göre ekonomik çatışmaların hepsi sınıfsal değil çoğu ırklar ve uluslar arasında olmuştur. Uluslara bölünmeyi de ekonomik olmayan nedenler belirlemektedir. Russell, 24

Marx ın kuramında üretim yöntemlerinde değişme nedenleri arasında yer alan buluş ve icatların sadece ekonomik nedenlerle oluştuğu düşüncesini eleştirerek neden Arşimet ten Leonardo ya kadar ekonomik koşullar uygun olduğu halde deneysel bilim çalışmaları olmadığını sorar. Buna yanıt olarak da çağdaş endüstrinin yolunu Rönesans tan sonra bilimin ilerlemesi açtığını belirtir. Demet CIROĞLU Bilim ve Gelecek Dergisi [2] nde yayımlanan Orkun Saip Durmaz'ın Devrimin kılıcını bilim ve birikimle bilemek başlıklı makalesine göre F.Engels'in Anti-Dühring adlı eserinde Marksist omurganın çok temel üç dayanak noktası vardır; 1-Devrimci siyaset 2-bilim ve 3- sahiplendiği birikim. Lenin'in tabiriyle; somut durumun somut analizi olarak betimlenen devrimci siyaset Marksizmin kılıcı; vurucu gücüdür. Devrimci siyasetin yokluğu, Marksizmi hedefsizleştirir ve herhangi bir eleştirel düşünce haline dönüştürür. Bilim veya bilimsel yöntem ise devrimci siyasete yol haritası çıkarır. Metodolojinin yokluğu Marksizmi toplumsal gerçeklikten koparır, kime karşı ne için mücadele etmesi gerekliliği unutulur. Marksist omurganın üçüncü dayanak noktası sahiplendiği birikimdir; İnsanlığın tarih boyunca elde ettiği devrimci birikimlerin ve kazanımların savunulması, eleştirel biçimde sahiplenilmesidir. Aksi, kendi metodolojisine ihanet olacaktır. Eugen Duhring'in Alman işçi sınıfı üzerindeki etkisini kırabilmek için tamamen politik bir hedef doğrultusunda yazılan Anti-Dühring aynı zamanda metodoloji krizine yanıt olarak kendi metodolojisini sunar. Bir başka ifadeyle; idealizmin ve mekanik materyalizmin devrimci eleştirisi olan Marksist metodolojinin (diyalektik materyalizmin) en net ifadesidir. Engels, Duhring'in reddettiği devrimci birikimi eleştirel bir sahiplenme ile savunur ve onları reddederek değil, sahiplenerek aşar.'' Felsefe Grubu toplantılarına 16 Mayıs ta Ankara Üniversitesi nden Doç. Dr. H.Haluk Erdem in "David Harvey'in Marx Yorumu" adlı sunuşu ile devam edilip 30 Mayıs taki son toplantı ile tamamlanacaktır. Kaynaklar: [1] Russell Bertrand, Sosyalizm, De Yayınları [2] Bilim ve Gelecek Dergisi sayı 107,Ocak 2013 Marksizmin Başyapıtları 19.yy s:26 Orkun Saip Durmaz makalesi 25