KARABÜK DEMĠR ÇELĠK FABRĠKALARI

Benzer belgeler
XVII KARABÜK DEMĐR ÇELĐK FABRĐKALARI

KARABÜK ÜN KENTLEŞME SÜRECİNDE SAFRANBOLU (*)

ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI?

2010 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ

TÜRK SPOR TEġKĠLATINI MEYDANA GETĠREN KURUM VE KURULUġLAR (5) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

SĠRKÜLER (2019/39) Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK nun 516,518,565 ve 610.ncu maddeleri hükümlerine göre;

T.C. SAKARYA SERDĠVAN BELEDĠYE MECLĠSĠ. Özü: Ġlçemiz, BeĢköprü Mahallesi, no lu

ARAZİ VERİLERİ 2006 Planlama ve Yönetim Grubu

BELEDĠYE BĠRLĠKLERĠNDE EĞĠTĠM ÇALIġMALARI

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

T.C. TOPRAK MAHSULLERĠ OFĠSĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURUM ĠDARÎ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI NĠSAN 2013

T.C. SAKARYA SERDĠVAN BELEDĠYE MECLĠSĠ

2016 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

T.C. TARSUS BELEDĠYE MECLĠSĠ KARARI

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI ORDU İL ÖZEL İDARESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU

MARDĠN ÇĠMENTO SANAYĠĠ VE TĠCARET A.ġ. Sermaye Piyasası Kurulu Seri II, No:17.1 Sayılı Kurumsal Yönetim Tebliği nin

SAĞLIK SERBEST BÖLGESĠ (SSB) ÇALIġMASI

ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN

MODERN PENTATLON FEDERASYONU HAKEM, GÖZLEMCİ, TEMSİLCİ VE EĞİTİM GÖREVLİLERİ İLE DİĞER GÖREVLİLERE ÖDENECEK ÜCRET TALİMATI

DENETİM KURULU RAPORU

ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ DERNEĞĠ GENEL KURULU NĠSAN 2009 DAN BU GÜNE ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ FAALĠYETLERĠ 2 EYLÜL 2010 ĠSTANBUL

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

BAKANLAR KURULU KARARI

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/03/ /03/2012)

T.C. SANDIKLI BELEDĠYES Ġ MECLĠS KARAR KAĞIDI MECLĠSTE BULUNANLAR

Kanun Tasarısının Metni

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL

ANKARA ÇOCUK DOSTU ġehġr PROJESĠ UYGULAMA, GÖREV VE ÇALIġMA YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK VE TANIMLAR

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI

Yerli Malı Haftası. Dr.Didem Özgür İstanbul Teknik Üniversitesi Avrupa Birliği Merkezi Araştırma Ofisi

2008 YILINDA ÜNĠVERSĠTELERĠMĠZĠN MADEN MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMLERĠNE KAYIT YAPTIRAN ÖĞRENCĠLERĠN ÖSS PROFĠLĠ ve ÇEġĠTLĠ BĠLGĠLER

YÖNETMELİK. Siirt Üniversitesinden: SĠĠRT ÜNĠVERSĠTESĠ YABAN HAYVANLARI KORUMA, REHABĠLĠTASYON UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

arası 0, ,7931

T.C. İZMİR İLİ URLA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

2013 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

ISPARTA BELEDİYESİ 2019 YILI NİSAN AYI MECLİS KARARLARI ÖZETİ

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

T.C. ADIYAMAN ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ STRATEJĠ GELĠġTĠRME DAĠRE BAġKANLIĞI ÇALIġMA USUL VE ESASLARI YÖNERGESĠ

II. ÖĞRETĠM Dersin Adı Telafi Tarihleri Saat. MAD3307 Yeraltı Maden ĠĢletme Yöntemleri 08 Ekim 2013

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

Celal TURAN Fatma EVCĠMĠK Sayim FERSAK Meclis BaĢkanı Meclis Katibi Meclis Katibi Meclis 1.BaĢkanvekili

YÖNETMELİK ĠçiĢleri Bakanlığından: YATIRIM ĠZLEME VE KOORDĠNASYON BAġKANLIĞI GÖREV, YETKĠ. VE SORUMLULUKLARI ĠLE ÇALIġMA USUL VE ESASLARINA

T.C. SĠLĠVRĠ BELEDĠYE BAġKANLIĞI ĠNSAN KAYNAKLARI VE EĞĠTĠM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Ġlke ve Tanımlar

ÖN SÖZ. Bilmek değil, uygulamak gerekli, İstemek değil, yapmak gerekli. GOETHE

Türkiye'nin ulusal gelirinden eğitim iģlerine ayırabildiği para, geliģmiģ ülkelere bakarak çok azdır. Bu yüzden eğitimde para kıttır.

ÇIRAKLIKTA GEÇEN SÜRE SĠGORTALILIK BAġLANGICININ TESBĠTĠNDE DĠKKATE ALINIR MI?

T.C. DEFNE BELEDĠYESĠ MECLĠS KARARI

BİLGİ NOTU 6552 SAYILI KANUNA GÖRE UYGULANAN PRİM BORÇLARININ YAPILANDIRILMASI

GALATASARAY ÜNĠVERSĠTESĠ 2018 YILI KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLGĠSAYAR BĠLĠMLERĠ UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

IV.ULUSLARARASI POLİMERİK KOMPOZİTLER SEMPOZYUMU SERGİ VE PROJE PAZARI SONUÇ BİLDİRGESİ 7-9 MAYIS 2015

İÇİNDEKİLER. Türkiye Kalkınma Bankası Yayını TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. NİSAN HAZİRAN 2015 Sayı: 76. e-dergi OLARAK YAYINLANMAKTADIR.

MALATYA TURİZM GELİŞTİRME ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU NİSAN 2011 MALATYA

FAALĠYET RAPORU

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç

ÇELĠK TEKNE SANAYĠ VE TĠCARET A.ġ. Ticari Gizlidir

4-TÜRKĠYE DE VE DÜNYA DA KĠMYASAL GÜBRE ÜRETĠMĠ VE TÜKETĠMĠ

NĠHAĠ RAPOR, EYLÜL 2011

Ekonomik Açıdan En Avantajlı Teklifin Belirlenmesinde 2004/18/EC AB Kamu Ġhale Direktifi Ġle 4734 Sayılı Kamu Ġhale Kanununun KarĢılaĢtırılması

GENÇLERĠN ĠġĠ OLMADIĞI GĠBĠ Ġġ ARAYIġI DA YOK

T.C. BALIKESĠR EDREMĠT BELEDĠYE BAġKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

TÜRK PATENT ENSTĠTÜSÜ YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

DÜZCE İL ÖZEL İDARESİ 2012YILI DENETİM RAPORU

Prof. Dr. Semih ÖZ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

TÜRKİYE DAĞCILIK FEDERASYONU KURULLARININ GÖREVLERİNE İLİŞKİN TALİMAT. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

Ülkemiz Enerji Sektörü ÖzelleĢtirmelerinde Gelinen Nokta

Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi. Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri

Technology. and. Machine

UNICORN PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. YÖNETİM KURULU 2011 YILI FAALİYET RAPORU Sayfa No: 1

Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Uygulanmakta Olan Damga Vergisi ve Harç Ġstisnası Uygulaması GeniĢletildi.

TÜRKĠYE SOSYAL, EKONOMĠK VE POLĠTĠK ANALĠZ II

Konut Sektörüne BakıĢ

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

UNICORN PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. YÖNETİM KURULU 2011 YILI FAALİYET RAPORU Sayfa No: 1

ALKHAIR PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. YÖNETİM KURULU 2011 YILI FAALİYET RAPORU Sayfa No: 1

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

GEBZE TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ 2014 YILI SAYIġTAY DENETĠM RAPORU

TÜRKĠYE FUBOL FEDERASYONU GENEL KURUL ĠÇ TÜZÜĞÜ

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÖNETİM KURULU KARARLARI

İMF siz Yapamayacak mıyız?...47 Yakın İzleme Programı Üzerine...48 Daha Dikkatli Olma Zamanı...49 Siyasette İstikrarsızlığa Yılında Ekonomi

Kahramanmaraş Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarı Açıldı

ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI ÇÖLLEġME VE EROZYONLA MÜCADELE GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARAġTIRMA PROJESĠ

ÜCRET SİSTEMLERİ VE VERİMLİLİK YURTİÇİ KARGO

Toplantı No: 1 Tarih: SEKTÖR UYGULAMALARI EĞĠTĠMĠ TAKĠP KOMĠSYON KARARI

KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR

UYAP VİZYONU SEMİNERİ KATILIMCI PROFİLİ

2007 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU

BATI KARADENİZ BÖLGESİ

ÜCRET SĠSTEMLERĠ VE VERĠMLĠLĠK DERSĠ. EKOTEN TEKSTĠL A.ġ.

Transkript:

. 7 KARABÜK DEMĠR ÇELĠK FABRĠKALARI Cumhuriyet in ilk yıllarında özel kesimde sermaye birikimi olmadığı gibi, bilgi birikimi ve yetiģmiģ teknik eleman da yoktu. Devlet, yetersiz bütçe gelirleriyle Kamu Ġktisadi TeĢebbüsleri (KİT ler) aracılığıyla sermaye oluģturmaya çalıģırken, ayrıca yurt içinde ve dıģında teknik eleman yetiģtirilmesine büyük önem ve ağırlık vermiģtir. Kamu iktisadi TeĢebbüsleri bir tür okul görevi de üstlenerek, ileriki yıllarda, özel sektörün de yetiģmiģ personel gereksinimini karģılayacaktır. ATATÜRK ÜN, ALTI ĠLKESĠNDEN DEVLETÇİLİK ĠN UYGULAMA ALAN- LARINDAN BĠRĠ, KARABÜK DEMĠR ÇELĠK FABRIKALARIDIR Karabük Demir-Çelik Fabrikaları, Büyük Önder ATATÜRK ün devletçilik ilkesi uyarınca kamu iktisadi teģebbüsleri aracılığıyla ülkemizi ekonomik bağımsızlığa kavuģturma ve kalkındırma giriģiminin bir uygulamasıdır. Kalkınmada demir ve çeliğe olan ihtiyaç, Cumhuriyetin daha ilk yıllarından itibaren bilinmektedir. Bu ihtiyacın karģılanması amacına yönelik giriģimlerin baģlangıcı da, 29.03.1926 tarih, 334 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan, 17.03.1926 tarih ve 786 sayılı Demir Sanayiinin Tesisine Dair Kanun dur. Bu kanunun 1. maddesinde, Karadeniz Bölgesinde Devlet tarafından kurulacak demir sanayisi için bütçeye dört yıl süreyle ödenek konulması öngörülmüģtür. Demir Çelik Endüstrisinde iki önemli hammaddeye gereksinme vardır. Bunlardan biri demir cevheri, diğeri maden kömürüdür. Cevherdeki demir elementinin yüksek fırınlarda kimyasal reaksiyonlarla cevherden ayrılabilmesi için, yüksek ısıya ve bunun için de ısı değeri çok yüksek kok kömürüne ihtiyaç vardır. Kok kömürü de maden kömüründen (taş kömürü) elde edilir. Dolayısıyla, demir çelik fabrikalarının, ya demir madeninin ya da taģ kömürünün bulunduğu yörede kurulması ekonomik açıdan bir zorunluluktur. Biraz önce sözü edilen kanunda da fabrikanın Karadeniz bölgesinde; dolayısıyla taģ kömürü havzasında; yani Zonguldak yöresinde kurulması öngörülmektedir. Ancak Zonguldak yöresinde, nerede kurulacaktır? Bu konuda uzun araģtırmalar, tartıģmalar olur; fabrika yerinin seçimi, sadece ekonomik açıdan değil, askeri bakımdan, savunma stratejisi yönünden de büyük önem taģımaktadır. BaĢlangıçta deniz yoluyla ulaģımdaki kolaylıklar düģünülerek Demir Çelik Fabrikaları nın Filyos ta kurulması üzerinde durulur. Fakat, Filyos taki bir sanayi kuruluģunu, düģman bir ülkenin Karadeniz yönünden gelebilecek saldırılarına karģı koruyabilme zorluğu vardır ve dünyanın ikinci bir cihan savaģına doğru hızla sürüklendiği 1930 lu yıllarda, böyle bir risk göze alınamaz. En uygun yer, Karabük adı verilen tren istasyonunun yanında, Araç ve Soğanlı Çaylarının birleģtiği, Safranbolu nun Öğlebeli köyünün sınırları içindeki alandır. Burasının coğrafi ve ekonomik açıdan; hatta askeri ve stratejik yönden uygun olmadığı görüģünde olanlar da vardır.( 1 ) 65 ( 1 ) Dr. Erol TÜMERTEKĠN; Ağır Demir Sanayii ve Türkiye deki Durumu, Ġstanbul 1954,Sayfa: 227-228

66 Yer seçimi konusunda doğruluğu düģünülemeyecek bir iddia vardır; Erol TÜMERTEKĠN e ait, Ağır Demir Sanayii ve Türkiye deki Durumu adlı, Ġstanbul/1962 tarihli bir yayındaki, Karabük ĠĢçi sarayı Müdürü Emiroğlu Burhan Bey in anlattıklarına göndermede bulunularak, Prof FINDIKOĞLU nun Karabük le ilgili kitabında yer alan bu iddia Ģöyledir: ( 2 ) Fabrika için yer seçimiyle ilgili olarak Safranbolu Belediye Reisi olan Mehmet Bey le Fevzi Paşa arasında şiddetli münakaşalar olmuş, nihayet Atatürk ün hakemliği meseleyi halletmiş. Böylece Safranbolu nun yukarı kısmı yerine Bük lerin bulunduğu çeltik havzası fabrika yeri olarak kararlaştırılmış Ancak, böyle bir iddianın ya da söylentinin doğru olması asla düģünülemez. Fabrika yerinin seçiminde dönemin Genelkurmay BaĢkanı MareĢal Fevzi ÇAKMAK ın kararının etken olduğu bilinmekle beraber, Safranbolu Belediye BaĢkanı nın, Sayın ÇAKMAK la Ģiddetli bir münakaģaya tutuģması ve ATA- TÜRK ün hakemliğine baģvurulması, duyulan ve bilinen olaylardan değildir. Kaldı ki, fabrikanın temelinin atıldığı 1937 yılından bir süre önce yapılması gereken yer seçimi sırasında, söylenenlerin aksine Safranbolu Belediye BaĢkanı Mehmet Bey değildir. 1931-1946 yılları arasında Safranbolu da Osman AKIN Belediye BaĢkanıdır. Mehmet Bey isimli bir zat, Naipoğlu Mehmet VAROL, 1928-1931 yılları arasında BaĢkanlık yapmıģtır. Dolayısıyla sözkonusu iddianın geçerli olabilmesi için, fabrika temelinin atılmasından çok uzun yıllar önce, yer seçiminin, Mehmet VAROL un Belediye BaĢkanlığı yaptığı 1928-1931 yılları arasında yapılmıģ olması gerekecektir ki, böyle bir bilgi yoktur. Bu arada, dönemin özellikleri dikkate alındığında MareĢal rütbesindeki, KurtuluĢ SavaĢı kahramanı bir komutana duyulan saygı ve bu komutanın, ATA- TÜRK ve ĠNÖNÜ den sonra ülkenin en önemli üçüncü kiģisi olması da, kendisiyle münakaģayı olanaksız kılar. Ayrıca, Belediye BaĢkanının Safranbolulu terbiyesi ve görgüsü de, sözü edilen biçimde MareĢal la Ģiddetli bir münakaģaya girmemesini gerektirir. Üstelik, fabrikaya yer seçiminde Safranbolu nun hiç adı geçmemiģtir; dolayısıyla yine iddia edilenin aksine, Safranbolu nun yukarılarında yapılmak istenen fabrika değildir; Safranbolu da fabrikanın değil, fabrikanın temelinin atılmasından sonra, ilgili bölümde özel olarak değinildiği üzere, YeniĢehir deki fabrika lojman ve sosyal tesislerinin yapılması söz konusu olmuģtur. Bu da, iddianın tutarsızlığının bir baģka yönünü ve kanıtını oluģturmaktadır. Doğru olan herhalde sadece, Genelkurmay BaĢkanı MareĢal Fevzi ÇAK- MAK ın fabrika yerinin seçiminde Karabük e gelmiģ olmasıdır. Çünkü fabrikanın kurulacağı alana bastonunu diktiği; bu alanı çepeçevre dört bir taraftan saran tepeleri göstererek, bu tepelere yerleģtirilecek uçaksavar bataryalarının, fabrikanın üzerinden kuģ uçurtmayacağını bildirdiği hep söylenmiģtir. Ġkinci Dünya SavaĢı sırasında fabrikanın üstünde gökyüzünün her gece, ince ve çok uzun bir ıģık demeti görünümünde, çok sayıda ıģıldaklarla (projektör) aydınlatılarak, düģman uçaklarından gelebilecek saldırıların, tepelerdeki uçaksavar bataryalarına görüģ olanağı sağlanarak önlenmeye çalıģılması ve Safranbolu dan bu görüntülerin ilgiyle izlenmesi, bu satırların yazarı gibi o yıllarda çocukluk dönemini yaģayanların anılarında önemli bir yer tutar. ( 2 ) Z.Fahri FINDIKOĞLU, KuruluĢunun XXV.Yılında KARABÜK (1937-1962), Türkiye Harsi ve Ġçtimai AraĢtırmalar Derneği, Fakülteler Matbaası, Ġstanbul/1962, Sayfa: 9, Dipnot: 6

67 Türkiye de demir çelik endüstrisinin kurulması ve bunun için Karabük ün seçilmiģ olması konusunda, dönemin BaĢbakanı, ülkemizin unutulmaz devlet adamı Sayın Ġsmet ĠNÖNÜ, 1969 yılında Sabahattin SELEK e anlattığı hatıralarını içeren kitapta, 1932 yılında BaĢbakan olarak Sovyetler Birliği ne gittiğinde planlı kalkınma konusunda temaslarda bulunduğunu ve planlamaya iliģkin görüģlerinden yararlanılmak üzere uzmanlarını Türkiye ye göndermeleri hususunda Ruslarla anlaģtıklarını bildirir. Ġsmet ĠNÖNÜ devamla, tecrübeli bir Sovyet uzmanı olan Profesör ORLOF baģkanlığında Türkiye ye bir heyetin geldiğini, demir ve çelik endüstrisine girmenin gereğini anlattıklarını, memleketimizin bu endüstriyi kurabileceğini söylediklerini, Türk Devleti olarak fabrikanın sahilde kurulmasını istemediklerini, Prof. ORLOF un sahilden en fazla Karabük kadar içerde olabileceğini söylediğini, askeri çevrelerin ise fabrikanın Karabük ten de çok daha içerlerde kurulmasını düģündüklerini açıklamıģ bulunmaktadır. Ayrıca ĠNÖNÜ, Karabük Demir ve Çelik Fabrikasının makinelerini de yine garptan tedarik etmek mecburiyetinde kaldık. Fabrikayı İngilizlere yaptırdık. Bu teşebbüsün ne kadar lüzumlu ve önemli olduğunu ve bize bu fikri ısrarla telkin eden insanların ne kadar iyi niyetli fikir söylediklerini tasavvur etmek için düşünmeli ki, bu kadar dar zamanımızda teşebbüs ettiğimiz Karabük Demir ve Çelik Fabrikasının tamamlayıcısı olan işi, ancak geniş zamanımızda ve 15 sene sonra devlet eliyle olmaksızın tekrar ele almışızdır ( 3 ) demiģtir. (Rahmetli İNÖNÜ nün sözünü ettiği tamamlayıcı iş, ERDEMİR olmalıdır; ancak 15 değil, 25 yıl sonradır) Demir-Çelik endüstrisinin Karabük te kurulması kesinleģince, 1933 yılında kurulup, Sanayide devlet sloganı ile uzun yıllar Türk ekonomisinde lokomotif görevi üstlenen Sümerbank, Türkiye de çeģitli sanayi dallarının yanı sıra, demir çelik üretimi alanında da görevlendirilir. Karabük sözcüğü ile Demir Çelik Fabrikaları tamlaması, zaman içinde, karģılıklı olarak birbirlerini çağrıģtırır duruma gelmiģtir. Taş kömürü ile Zongul- ( 3 ) Ġsmet ĠNÖNÜ, Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Sabahattin SELEK, 1. Basım, Ġnönü Kitaplığı, Bilgi Yayınevi, Ankara 2006, Sayfa: 535, 536 (Bu kitabın önsöz ünde ĠNÖNÜ nün kendisini, Beğenildiği zaman çok cömert takdirler görmüş, beğenilmediği zaman çok taşkın ölçüde yerilmiş olan bir sade politika insanı olarak tanımlaması ilginçtir. Ancak bu tanımlamanın, bir alçakgönüllülük örneği ilk bölümüne katılmak olanağı yoktur. Çünkü Atatürk ün en yakın arkadaģı ve O nun ilke ve devrimlerinin uygulayıcısı olarak ĠNÖNÜ, ne kadar takdir edilse azdır. Ġkinci bölüm ise ne yazık ki, gerçektir.

68 dak ın, kayısı ile Malatya nın birbiriyle özdeģleģmesi gibi, Karabük ile de demir çelik endüstrisi özdeģleģmiģ bulunmaktadır. Bu nedenle Karabük ile demir çelik fabrikaları, birbirlerinden ayrılmaz bir bütündür. Karabük marşı ndaki fabrikanın temelinin atıldığı 3 Nisan 1937 tarihinin önemini vurgulayan 3 Nisan, 3 Nisan, 3 Nisan bizim / Karabük, Karabük, Karabük bizim dizeleri de bu gerçeğin bir baģka türlü dile getiriliģidir. Yine zaman içersinde teknik ve ekonomik açılardan daha da geliģen Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları, 1955 yılında Sümerbank a bağlı bir kuruluģ statüsünden çıkarılır. 6559 sayılı yasayla, merkezi Karabük te olmak üzere, 200 milyon lira sermayeli Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü kurulur. Bu arada 1938 yılında iģletmeye açılan, Etibank ın Divriği Madenleri Müessesesi de, yeni kurulan bu Genel Müdürlüğe bağlanır. Bu geliģme, T. Demir Çelik ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü yönetim merkezinin, 1981 yılında çıkarılan 2428 sayılı yasayla Karabük ten Ankara ya taģınana kadar devam etmiģ; sonra bir duraklama dönemine girilmiģtir. Bu dönemin de, KĠT leri özelleģtirme uygulamaları yaygınlaģtığında, 30.12.1994 tarih ve 94/16 sayılı ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulu kararıyla, bir lira bedel karģılığı, Karabük Demir Çelik Fabrikaları Müessesesi nin, yeni oluģturulan Karabük Demir ve Çelik A.ġ. ne (KARDEMĠR) devriyle son bulduğu söylenebilir. TALĠHĠ VE TARĠHĠ DEĞĠġTĠREN DEVLET KUġU 1930 lu yıllarda Demir Çelik endüstrisinin kurulması, Türkiye için çok önemlidir. Demir Çelik Fabrikaları için Karabük ün seçilmesi ise, Karabük ve çevresine Devlet kuşunun konması demektir. O günlerin koģullarında, bu ağır sanayi giriģiminin, konumu çok uygun bulunarak Karabük te gerçekleģtirilmiģ olması da, yörenin talihini ve tarihini değiģtirecek bir dönüm noktasıdır. Devlet kuģu, Demir Çelik Fabrikaları yla Karabük ün ve dolayısıyla en baģta Safranbolu olmak üzere tüm yöre halkının ve daha sonra aynı yöreye gelip yerleģenlerin baģına konmuģtur. Yöremizin çok talihli olduğunu kabul etmeliyiz. Cenap ġahabettin, ne aklını beğenmeyeni gördüm, ne talihini beğeneni derse de, biz bu konuda aklımızı beğendiğimiz gibi, talihimizi de beğenmeliyiz. Talihli olunmayabilir; fabrika Karabük te kurulmayabilirdi. Çünkü, Demir Çelik endüstrisinin Karabük te kurulmasının uygun bulunduğu sırada daha henüz Divriği de demir cevherinin varlığı bilinmiyordu. Divriği de demir madeninin bulunması, Dr. Erol TÜMERTEKĠN in; Ağır Demir Sanayii ve Türkiye deki Durumu adlı kitabında açıklandığı üzere, 1936 yılında Sivas- Erzurum demiryolunun yapımı sırasında, pusula ibresindeki etkileģimin ortaya çıkardığı mutlu bir rastlantının sonucudur. ( 4 ) Demir sanayisi ile ilgili olarak 1926 yılında düzenlenen yasadan önce veya sonra; fabrika yeri olarak Karabük henüz kesinleģmeden Divriği de demir madeni bulunabilseydi, fabrika yine kömür havzasına yakın yerde mi kurulurdu, yoksa demirin bulunduğu yere yakın bir bölgede kurularak, kömür Zonguldak tan oraya mı taģınırdı? Bu soru bugün için yanıtlanamasa da, ikinci olasılık gerçek- ( 4 ) Dr. Erol TÜMERTEKĠN; (a.g.e.), Sayfa: 225

69 leģseydi, Safranbolu-Karabük yöresinin ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan, bugünkü çizgisinin çok gerisinde olacağını söylemek kehanet sayılmamalıdır. Karabük Demir Çelik Fabrikaları nın temelini Türkiye Cumhuriyeti BaĢbakanı Ġsmet ĠNÖNÜ bugün burada attı. 3 Nisan 1937 ġevket Süreyya AYDEMĠR in deyimiyle Cumhuriyetimizin İkinci Adamı, dönemin BaĢbakanı, rahmetli Ġsmet ĠNÖNÜ nün, 3 Nisan 1937 günü, fabrikanın temelini atarken verdiği söylevden alınan Ģu pasajlar büyük önem taģır.( 5 ) Bugün temelini atmakla sevinç duyacağımız bu fabrikaların kurulması için çok çalışmış, uzun müzakereler ve tetkiklerde bulunulmuştur. Bu yolda karşılaşılmış olan sayısız zorlukları gidermek ve kuruluşlarını tahakkuk ettirebilmek için başlıca istinat ettiğimiz kuvvet ATATÜRK ün bitmez tükenmez müzahereti ve yardımı olmuştur... Arkadaşlar, modern ve ileri bir millet endüstrisiz olamaz. Endüstri bu zaman medeniyetinin esas umdesidir gibi mütearifeleri (uygarlığın asıl ilkesidir gibi bilinenleri) tekrar edecek değilim... Bugün 22 milyon liraya müesseseler kuruyoruz, bugüne kadar kurduğumuz fabrikaların en küçüğü dört beş milyon liradan aşağıya kurulmamıştır. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi ve onun hükümetinin devletçi politikası olmasa idi, memlekette hangi sermaye bu müesseseleri kurabilirdi. Cumhuriyet rejiminin yapıcı ve yaratıcı oluşu, partimiz prensiplerinin iyi tatbiki ile kendini göstermiştir ĠNÖNÜ nün bu söylevi, ne pahasına olursa olsun ülkeyi kalkındırma kararlılık ve coģkusunun göstergesi olup, konuģmasındaki Eğer Cumhuriyet rejimi ( 5 ) 3 Nisan 2006 tarihli Karabük Haber Gazetesi nden alınmıģtır,

70 olmasa ve Cumhuriyet Halk Partisi nin devletçi politikası takip edilmese idi, memlekette hangi sermaye bu müesseseleri kurabilirdi sözleri, o günlerin koģullarında, karģı karģıya olunan ülke gerçeklerinin en yalın ve en doğru biçimde dile getiriliģidir. Bu ülke gerçeklerinin dıģında yöresel gerçekler de vardır. O da Ģudur: Halen Karabük iline bağlı ilçelerle birlikte, Bartın, Kastamonu ve Çankırı gibi yakın iller halkının bir bölümünün ve bu arada yurdun çok değiģik yerlerinden gelip Karabük e yerleģenlerin kursağında, Demir Çelik Fabrikaları nın nimeti bulunduğu asla yadsınamaz. Yadsınamayacak bir baģka olgu da, Demir Çelik Fabrikaları nın aynı zamanda, sosyal ve kültürel alanda bölgesel kalkınmanın da odak noktasını oluģturmasıdır. Bu gerçek, Karabük ün en ateşli sevdalısı olarak nitelendirilmesi gereken Fikret GÖKÇE nin, Karabük Postası Gazetesi ndeki Ankara Mektubu - Tarihsel onur / Ulusal gurur / İşte ağır sanayi / Karabük budur baģlıklı yazısında, çok doğru ve özlü biçimde Ģöyle dillendirilir.( 6 )...Karabük ün geçmişi ilk lerle doludur. Cumhuriyet in ilk kurulan kentidir Karabük; ilk ağır sanayi merkezidir Karabük. Okul-fabrika ilişkisinin gerçekleştirildiği, Çırak Okulu, İş ve Tekniker Okulu örnekleriyle, bugün bile çok aranan ara elemanın yetiştirilerek hemen üretime sokulduğu ilk yerdir Karabük. Kendi kıyısı olmadığı halde, turizmin T sinin bile bilinmediği günlerde Amasra da deniz turizmini başlatan yöredir Karabük. Sanat ve edebiyatta çok iyi değerler yetiştirip, içinde orkestra havuzu bulunan Balkanlar ın ve Orta-Doğu nun en modern sinemasını hizmete sokan yerdir Karabük. Kurtuluşu değil, kuruluşu kutlanan tek şehirdir Karabük. İlk özel sektör çelik sanayiciliğinin başladığı merkezdir Karabük. Bundan 50 yıl kadar önce Ahmetusta mevkiinde kayak, Yenişehir deki kortlarda tenis ve D.Ç. Spor Kulübü nde futbol, güreş ve kılıç sporunun yapıldığı, sporda da öncü olan bir kenttir Karabük. Bugün dillerden düşmeyen toplu konutçuluk kavramının bilinmediği dönemlerde, bundan tam 45 yıl önce toplu konutçuluğu 5000 Evler de hayata geçiren insanların memleketidir Karabük... Bu çok haklı ve isabetli görüģlerin dıģında, fabrikanın temelinin atıldığı günlerdeki halkın sesine de kulak verilmelidir. BaĢbakan Ġsmet ĠNÖNÜ nün, beraberinde zamanın Bayındırlık ve Ekonomi Bakanları Ali ÇETĠNKAYA ile Celal BAYAR olduğu halde, Karabük Demir Çelik Fabrikaları nın 3 Nisan 1937 Cumartesi günü temelini atması sonrasında yöre halkının duyguları, Safranbolu/Yazıköylü ünlü halk ozanı, aģık Pekmez Mehmet (Mehmet PEKMEZ, 1887-1956) tarafından Ģöyle anlatılmaktadır. (Gazete SAFRAN, 23.07.2002) 3 Nisan 1937 de temel atmağa geldiler / Fabrikanın inşasını İngiliz e verdiler/ İdareciler bu işi münasip gördüler / Yaşa İsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya --- Karabük Öteki büke nisbet / Temel atmağa geldi İNÖNÜ İsmet / Elbette getirdi bize de kısmet / Yaşa İsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya --- Karabük ün ateşi fabrikayı yaktı / Bütün amele boynuna kravat taktı / İskarpini giydi, çarığı attı / Yaşa İsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya ( 6 ) Fikret GÖKÇE, Ankara Mektubu, Karabük Postası Gazetesi, 03.04.2006, Sayı: 15107

71 1945 te çok partili siyasal yaģama geçildikten sonra, ĠNÖNÜ için muhalifleri hiç sıkılmadan, insafsızca Geldi İsmet, kesildi kısmet deseler de, Pekmez Mehmet in dile getirdiği gibi, Ġsmet PaĢa Karabük yöresine kısmet ve nimet getirmiģ; fabrika sayesinde, kravat takılmıģ; iskarpin giyilip, çarıklar atılmıģtır. SÖYLENTĠLER VE GERÇEKLER 4 Nisan 1937 tarihli ULUS Gazetesi Türkiye de ekonomik alanda devletçilik ilkesini uyguladığı için suçlanan Cumhuriyet Halk Partisi 1950 yılında iktidardan ayrılıp, yerine liberal politikaların izleyicisi olduğunu söyleyen Demokrat Parti iktidara geldiğinde de, KĠT ler Türkiye deki önem ve ağırlıklarını devam ettirmiģlerdir. Üstelik sözkonusu partinin iktidarda olduğu 1950-1960 döneminde, KĠT lerin ülke ekonomisindeki ağırlığı, kurulan yeni KĠT lerle daha da artmıģtır. Yeni KĠT ler 1960 yılından sonra da kurulmağa devam etmiģlerdir. Kamu Ġktisadi TeĢebbüsleri, Türkiye için geçmiģteki önem ve değerlerini bugün de hem kimi üretim ve hizmet alanları için ve hem de Doğu ve Güneydoğu Anadolu baģta olmak üzere, kimi yöreler için korumaktadırlar. Anılan bölgelere, tüm özendirici uygulamalara karģın özel kesimin ilgi göstermediği ve oralarda yıllardır sona erdirilemeyen terör olaylarında, ekonomik nedenlerin önemli payının bulunduğu da bilinmektedir. Ancak tüm bu gerçeklere karģın, KĠT lerin fazla istihdamla memur ve iģçi deposu haline geldiği, devletin sırtında kambur oluģturduğu; KĠT ler eliyle devletin esnaflık, tüccarlık yaptığı; oysa artık günümüzde, ekonomik alanda devletin, Türkiye de olduğu gibi büyük bir payının ve ağırlığının olmaması gerektiği de, ayrıca hep söylenegelmektedir. Acaba bu söylenenler doğru mudur? Bu soruyu, Devlet Planlama TeĢkilatı nın eski uzmanlarından Güngör URAS Ģöyle yanıtlamaktadır.( 7 )..Bize Türkiye en fazla memur istihdam eden ülkedir dediler. Önce inandık. Ama gördük ki, Türkiye de 30 kişiden biri memur. ABD de ise her 13 kişiden biri memur. Memurların nüfusa oranı ülkemizde 3,34 iken, ABD de bu oran yüzde 7,46. Finlandiya da her 10 kişiden biri, Kanada da 12, Almanya ve Hollanda da 19, İspanya ve İtalya da 25 kişiden biri memur. ( 7 ) Güngör URAS, Olayların Ġçinden-ÖzelleĢtirmede öz eleģtiri zamanı, Milliyet Gazetesi, 11.08.2005

72 Bizde kamunun ekonomide en fazla pay sahibi olduğu ülkenin Türkiye olduğu söylendi. Önce inandık. Ama gördük ki, ekonomik hayat içinde, devletin payı Amerika da % 32,3, Almanya da % 49,0, Avustralya da % 51,7, Belçika da % 54,3, Fransa da % 54,25, Hollanda da % 49,9, İngiltere de % 41, İspanya da % 43,2 İsveç te % 62,3, İsviçre de % 48,8, İtalya da % 50,2, Kanada da % 42,3, Norveç te % 43,6 iken, Türkiye de ise % 26,6 oranında imiş. ( 8 ) (Kaynak: IMF, Ekonomic Outlook, June 1998; OECD, Analytical Databank) Ancak ne yazık ki, büyük bir aymazlıkla bu gerçekler görmezden gelinerek ya da özenle gizlenerek, son 40-45 yıldır, özelleştirme adı verilen politikaların gereği, KĠT ler hep dıģlandı, hep öcü gibi gösterilerek, onlara tu kaka demek moda oldu. Değil özelleģtirmeye, özelleģtirme modeline bile karģı çıkmak, hep tepkiyle karģılanmaya baģlandı. Ġlk yıllarda KĠT lerin satıģından elde edilen gelirin, yatırımlarda ve diğer KĠT lerin rehabilitasyonunda kullanılacağı söylendi. Hiç de öyle olmadı. KĠT leri denetleyen BaĢbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu nun çeģitli kademelerinde 22 yıl boyunca görev almıģ bir kiģi olarak yakından takip ettim. KĠT lerin satıģından elde edilen gelirler, bütçe açıklarının kapatılmasında önemli bir kaynak olarak kullanıldı; halen de aynı amaçla kullanılıyor ve Cumhuriyet in ülkeye kazandırdığı tüm kurumlar bir bir satılmaya devam olunuyor. Aslında KĠT ler sadece ülkenin ekonomik alanda kalkınmasının, yurttaģa iģ ve çalıģma olanakları sağlanmasının bir aracı olmakla kalmamıģtı; aynı zamanda yurt düzeyinde bölge bölge, sosyal ve kültürel geliģmenin gerektirdiği ortamı da hazırlamıģlardı. Çağın gereklerine uygun yaģam biçimi, değiģen dünya koģullarıyla uyumlu anlayıģların benimsenmesi, bireylerin uygar toplumlara özgü bilgi ve görgü sahibi olması da, yine KĠT ler yoluyla edinilen kazanımlardı. Bu gerçeklere karģın, atalarımızın Atarlar seng-i tarizi diraht-ı meyvedar üzere - Meyveli ağaç taģlanır sözünü doğrular biçimde hep KĠT ler suçlandı, söylenenin aksine, rehabilitasyonlarının yapılması yoluna gidilmedi. Oysa, hiç değilse kimi sektörler açısından ve özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin; önce ekonomik, sonra sosyal ve kültürel açıdan kalkınması ve geliģmesi yönünden, günümüzde de KĠT lere olan gereksinim yadsınamaz. GeçmiĢe dönülürse, örneğin, Karabük Demir Çelik ĠĢletmeleri yörede kurulmasaydı, Safranbolu da ekonomik ve sosyal yaģam nasıl olurdu; hangi sorunlarla karģılaģılırdı? Bunu irdelemekte yarar vardır. Safranbolu nun eski ekonomik yaģantısının belkemiğini oluģturan el zanaatları, 1950 li yıllardan itibaren teknolojik geliģmeler sonucu önem ve değerini kaybetti. Çünkü fabrikasyon üretim nedeniyle zaman içinde kunduracılık ve yemenicilik ile terzilik tamircilik mesleğine dönüģtü. Alüminyum, plastik ya da çelik mutfak malzemelerinin çıkıģı; bakırcılık ve kalaycılık gibi meslekleri, motorlu araçların yaygınlaģması binek ve yük hayvanlarına olan gereksinimi ortadan kaldırdığından saraçlık, semercilik ve nalbantlık gibi zanaatları iģlevsiz bıraktı. Demir Çelik ĠĢletmelerinden Safranbolu nun kazanımı, binlerce kiģiye sağlanan iģ ve çalıģma ortamıdır. Ġlk yıllarda çalıģılmak istenilmese de, Karabük Fab- ( 8 ) Türkiye de kamunun ekonomideki, 1998 de % 26 olan payının, o tarihten bu yana sürdürülen özelleģtirmelerle çok daha aģağıya düģürüldüğü de bir gerçektir.

73 rikalarına, 1950 li ve özellikle 1960 lı yıllardan itibaren iģçi olarak girebilmek, bir Safranbolulu için en büyük mutluluktur. Böyle bir olanağa kavuģmak Milli Piyango dan en büyük ikramiye çıkmasıyla eģdeğerdir. Toplumsal bir üst statü kazanmakla da özdeģtir. Evlenecek gençler için en önemli referans ve geleceğe dönük en sağlam güvence, fabrikada iģçi olabilmektir. Çünkü, Türkiye de 1961 Anayasasıyla getirilen ve rahmetli Bülent ECE- VĠT in ÇalıĢma Bakanlığı döneminde 1963 te gerçekleģtirilen toplu sözleģmeli ve grevli çalıģma düzeni, tüm kamu iģletmelerindekiler gibi Demir-Çelik iģçilerini de, Türkiye ortalamasının ve bu arada memurların çok üstünde bir ekonomik ve sosyal refah düzeyine kavuģturmuģtur. Sosyal Sigortalar Kurumu nun o yıllarda, çok düģük faiz ve çok uzun vadeli konut kredisi vermesi, çok önemli bir olanaktır. Karabük te BeĢbinevler ile Safranbolu da Emek Mahallesi baģta olmak üzere, çok sayıda yerleģim yeri, SSK kredilerinden yararlanılarak yapılmıģtır. Bu paha biçilmez bir ekonomik olanaktır. Böyle bir olanaktan yoksun kalınsaydı,, Safranbolu dan da, Kastamonu da olduğu gibi büyük kentlere göç olacağını söylemek kehanet sayılmamalıdır. 1940 lı yıllarda 5.000 kiģi dolaylarındaki kent nüfusunun daha da azalacağı söylenebilir. Ancak, çok ileriki yıllarda Bursa nın Cumalıkızık köyü ile Bolu nun Göynük, Mudurnu ve Sakarya nın Taraklı ilçelerinin ya da Ankara nın Beypazarı Ġlçesinin koruma alanında ünlenmesindeki etmenler, Safranbolu için de geçerli olabilir ve olumlu sonuçlar doğurabilirdi diye de düģünülebilir. ÖZELLEġTĠRME DÖNEMĠ Karabük Demir çelik tesislerinden bir görünüm Karabük Demir Çelik Müessesesi nin özelleģtirme gerekçesi, tesislerin ekonomik ve teknolojik ömrünü doldurması, rekabet gücünün kalmaması gibi, hiç de haklı ve tutarlı olmayan nedenlerdir. Yeri geldiğinde Gözü budaktan, sözü dudaktan sakınmamalıdır ; aslında bu olumsuzluklar, Karabük fabrikalarından ve onu yönetenlerden değil, ülkeyi yönetenlerden kaynaklanmıģtır. Kamu tarafından, Karabük ve Ġskenderun da cevher den demir üretilirken, iģin kolayına ka-

74 çarak hurda dan, ark ocaklarında üretim yapan özel sektöre, elektrik enerjisini çok ucuz kullandırmak baģta olmak üzere, çeģitli olanaklar sağlanmıģtır. Böylece, yuvarlak demirin % 70 inin hurdadan üretilmesi sonucu, Türkiye hurda alımı için, büyük çapta döviz ödemek zorunda kalmıģtır. O yıllarda, özelleģtirmelerin gerekçeleri olarak gösterilen nedenlerin tamamı, özelleģtirilmeye kılıf hazırlamaya yönelik olarak tüm KĠT leri kapsamaktadır. Karabük özelleģtirmesini diğerlerinden ayıran, sadece özelleģtirme yöntemidir. Çok baģarılı bir özelleģtirme modeli olarak, o dönemin koalisyon ortağı partilerin liderleri ÇĠLLER-KARAYALÇIN ikilisi tarafından ilan edilen bir yöntemle, Karabük Müessesesi, yöre halkına ve çalışanlarına satılıp, sermaye tabana yayılarak özelleştirildi; çalışanlara kıdem tazminatları karşılığı hisse verildi denilse de, çalıģanların hisseleri kısa bir süre sonra belirli ellerde toplanmıģtır. Karabük te yapılan özelleģtirmede, demir çelik endüstrisinin ülke için taģıdığı stratejik önem, hiç dikkate alınmamıģtır. Aslında, hangi stratejik üretim ya da hizmet dalı olursa olsun, ne kadar haklı olunursa olunsun, özelleģtirme konusu, hep Devlet ticaret yapmaz denilerek sulandırılmıģ; özelleģtirmelere ve uygulama yöntemlerine olan itirazlar karģısında da, Sovyetler Birliği bile dağıldı; Türkiye, dünyada tek sosyalist ülke olarak mı kalacak yanıtıyla, ciddiyetten uzak yaklaģımlar sergilenmiģtir. Üstelik yapılan özelleģtirmelerde, alıcılar için yerli yabancı ayrımına da gidilmemiģ; ayrıca o üretim ya da hizmetin, devletin görev ve sorumluluk alanlarına girmesine de ilgisiz kalınarak, alıcıların satıģ sonrasındaki etkinliklerini bile, belirli ilke ve kurallara bağlamaya gerek görülmemiģtir. ÖzelleĢtirmeden kısa bir süre sonra 1995 te, Karabük il olmuģ; Karabük modeli özelleģtirme ise, baģka hiç bir KĠT te uygulanmamıģtır. Demir Çelik ĠĢletmelerinin fabrikayla birlikte, tüm taģınmazları da, bir lira karģılığında, bir yağma Hasan ın böreği savurganlığıyla Devlet in elinden çıkarıldığından, yeni oluģturulan Ġl in yönetim birimlerinin gereksinim duyduğu hizmet binaları için, ne yazık ki yeni arayıģlar ve yeni harcamalarla karģı karģıya da kalınmıģtır. Bu koģullarda, kamu fabrikalarındaki üretimin, özel sektörle rekabet olanağını ortadan kaldıranlar da; üretim araçlarının revizyonu, yenilenmesi ve yeni teknolojiden yararlanılması için yatırım yapılmasına izin vermeyenler de; Karabük Müessesesini, finansman gereksinimi için kamu bankaları yerine, o dönemde % 200 dolaylarındaki faiz karģılığı özel bankalara borçlanmaya mecbur bırakanlar da hep, 1980 li yılların ortalarından itibaren ülkeyi yönetenlerdir. Dolayısıyla Karabük te yapılan özelleģtirme için ileri sürülen gerekçeler, izlenen tutarsız ekonomik politikalarının doğal sonuçlarından baģka bir Ģey değildir. ÖzelleĢtirilmeleri öncesi, KĠT lerin karģı karģıya bırakıldıkları zor durum, aģağıdaki tümcedeki sözcüklerle, en özlü biçimde dile getirilmiģ olur. Kaleciyi kale direğine bağladıktan sonra, kaleye giren top gol sayılmaz