Kalp Yetersizliği Olan Hastaların Tedavisinde Kıvrım Diüretiklerinin Dozunu Belirleyen Faktörler



Benzer belgeler
Kalp Yetersizliğinde Güncel Tedavi Doç. Dr. Bülent Özdemir

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

KALP YETMEZLİĞİ TEDAVİSİ;

Kardiyak Resenkronizasyon Tedavisi (CRT)

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Kan Akımı ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

ATRİYAL FİBRİLASYON ABLASYONU KİMLERE, NE ZAMAN YAPILMALIDIR?

SALTurk Çalışması. Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı Çalışması. 22 Mayıs Antalya

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

YOĞUN BAKIMDA AKUT KALP YETMEZLİĞİNE YAKLAŞIM

KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Konjestif Kalp Yetmezliğinde Solunum Desteği. Uzm. Dr. Nil ÖZYÜNCÜ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Hazırlayan ekip : Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çalışma Grubu. Üyeler - Dr.Baktash Morrad - Dr.Ayşe Hüseyinoğlu - Dr.

Takiplerde hastalarda hangi özelliklere dikkat edilmesi gerektiğini

KRT ye «süper-yanıtlı» olgular - Ne yapalım? Özgür Aslan DEÜ Tıp Fak. Kardiyoloji A.D

Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk

Prof. Dr. Azem AKILLI EÜTF Kardiyoloji İzmir

KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU?

Levosimendanın farmakolojisi

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

Congestive Heart Failure

Pulmoner hipertansiyon hastalarının takibinde fraksiyone ekshale nitrik oksitin yeri

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

KRONİK ve AKUT KALP YETERSİZLİĞİ (ESC-HFA) KILAVUZU-2016: Genel Bakış ve Önceki Yıl Kılavuzlarla Karşılaştırması

Hipertansiyonda Güncel Tedaviler

Ani Kardiyak Ölüm: Önleyebilir miyiz? Doç. Dr. Yakup Ekmekçi Özel Ankara Güven Hastanesi

HEMODİYALİZ HASTALARINDA VOLÜM DURUMUNUN VÜCUT KOMPOZİSYON MONİTÖRÜ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ VE DİĞER YÖNTEMLERLE KARŞILAŞTIRILMASI

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ


Dolaşım sistemi, vücudumuzda önemli işlevlere sahiptir. Organizmanın gereksinim duyduğu maddeler, dolaşım sistemi aracılığıyla iletilir.

Yeni Tanı Atrial Fibrilasyona Yaklaşım

AORT KAPAK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER***

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Hipotetik vaka sunumu: yüksek kanama riski ve komorbiditeleri olan hastada strok riskinin ve çarpıntının tanımlanması ve yönetimi

Sık ventriküler ekstra vurulara yaklaşım

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

Hipertansiyon. Prof Dr HüseyinYılmaz. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi

Ölçüm Aletleri Çalışması ş Sonuçları. Hastalıkları Derneği

DEKOMPANSE KALP YETMEZLİĞİNİN ACİL SERVİS YÖNETİMİ DR ŞÜKRÜ KOÇKAN KIZILTEPE DEVLET HASTANESİ

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım. Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

AF ve kalp yetmezliğinde ablasyon mu, konvansiyonel tedavi mi? Prof. Dr. Fethi KILIÇASLAN Medipol Üniversitesi

Tarihçe. Akut Pulmoner Ödem Patofizyoloji ve Tanısal Yaklaşım

PULMONER HİPERTANSİYONUN. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*

ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN

TND Böbrek Sağlığı Otobüsü

17.Kas İskemik Kalp Hastalıklarının Patolojisi

Olgu sunumu. Dr. Gülten AYDOĞDU TAÇOY Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Dirençli Ödem. Nurol Arık

Böbrek ve İdrar Yollarını Etkileyen Maddeler

Dr Alpay Sezer 18 Şubat 2017 İstanbul Girişimsel Kardiyoloji Kursu

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

Doç.Dr. Mehmet Güngör KAYA

KRONİK KALP YETERSİZLİĞİ OLAN HASTALARDA NABIZ BASINCI İLE KARDİYOVASKÜLER MORTALİTE ARASINDAKİ İLİŞKİ

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

Kardiyak Problemler ve Karaciğer Nakli

ACİL KARDİYOLOJİDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ DR. BÜLENT BEHLÜL ALTUNKESER SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ AD.

HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

KRONİK HİPERSENSİTİVİTE PNÖMONİSİ. Dr. Gamze KIRKIL Fırat Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD

Diabetes mellitus ve Kalp Kalp Yetersizliği: Kardiyovasküler sonuç olarak göz ardı mı ediliyor?

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

AMAÇ TANIM SINIFLAMA-1 SINIFLAMA-2 AKUT KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİ SENDROMU TEDAVİSİ

BÖBREK NAKLİ SONRASI HİPERÜRİSEMİ GELİŞİMİ İLE İLİŞKİLİ RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI. Dr. Şahin EYÜPOĞLU

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS

LVAD TAKILAN HASTALARDA DRİVELİNE ENFEKSİYON GELİŞİMİNİN SOSYOEKONOMİK DURUMLA İLİŞKİSİ

KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ

Basın bülteni sanofi-aventis

GELİŞEBİLECEK ARİTMİLERDE OLASI SORUNLAR VE TEDAVİSİ

YAŞA GÖRE HEDEF VE İLAÇ SEÇİMİ DEĞİŞMELİ Mİ?

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

Konjestif Kalp Yetmezliği Olan Çocuğun Hemşirelik Bakımı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Prof.Dr.Abdurrahman Oğuzhan. Doç.Dr. Mehmet Güngör KAYA

Düşüğe Neden Olan Bir Hipertansif Fibromusküler Displazi Vakası. A Case of Hypertensive Fibromuscular Dysplasia Leading To Abortus

Periton diyaliz hastalarında başarıya ulaşmak için ortaya çıkmış DİYALİZ YETERLİLİĞİ Kompleks bir değerlendirme ve analizi gerektirmektedir.

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak

Kalp Kapak Hastalıkları

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

HİPERTANSİYONUN GÜNCEL TEDAVİSİ. Prof Dr Sümeyye GÜLLÜLÜ Uludağ Üniversitesi Tıp Fak. Kardiyoloji AD Tabipler Odası

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Dolaşım Sistemi Dicle Aras

Transkript:

Kalp Yetersizliği Olan Hastaların Tedavisinde Kıvrım Diüretiklerinin Dozunu Belirleyen Faktörler Deniz Kaya, Atike Gül, Damlasu Selcen Bağcaz, Ezgi Sümer, Mehmet Emre Peker, Ceren Yapar Danışman: Doç. Dr. Bahar Pirat ÖZET Amaç: Kalp yetersizliği (KY) hastalarında konjesyon bulgularını azaltıp semptomatik iyileşme sağlamak amacıyla kıvrım diüretikleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada dekompanse KY nedeniyle hastaneye yatırılan ve KY nedeniyle ayaktan takip edilen hastalara uygulanan bir kıvrım diüretiği olan furosemid dozunu etkileyen faktörleri saptamayı amaçladık. Yöntem: Çalışmaya dekompanse KY nedeniyle hastaneye yatırılan 4 hasta ve ayakta tedavi edilen 40 hasta dahil edildi. Hastaneye yatırılan hastalara ilk 4 saatte uygulanan toplam furosemid dozu kaydedildi. Ayaktan tedavi edilen hastaların idame günlük furosemid dozları belirlendi. Her iki gruptaki hastalara klinik özelliklerini sorgulayan bir anket uygulandı. Ayrıca hastaların laboratuvar bulguları ve ekokardiyografi sonuçları kaydedildi. Sonuç: Hastaneye yatırılan hastaların 14 ü erkek, 10 u kadın, yaş ortalaması 7 ± 14 tü. Ayakta tedavi edilen hastaların ise 0 u erkek 10 u kadın; yaş ortalaması 70 ± 10 du. Yatan hastaların ortalama furosemid dozu 94 ± 90 mg, ayakta tedavi edilen hastaların ise 7 ± 19 mg olarak tespit edildi. Yatan ve ayakta tedavi edilen hastaların ortalama ejeksiyon fraksiyonları sırasıyla % 8 ± 15 ve % 4 ± 11 idi. Hastaların fonksiyonel sınıfları sırasıyla.0 ± 0.8 ve.47 ± 0.6 olarak saptandı. Yatan hastalarda yüksek ve düşük doz furosemid uygulanan hastalar arasında sadece fonksiyonel sınıf yönünden fark vardı (p= 0.06). Ayakta tedavi edilen hastalarda sol ventrikül diyastolik işlevi furosemid dozunun bağımsız belirleyicisi olarak saptandı (p=0.09). Yorum: KY nin semptomatik tedavisinde kullanılan furosemidin dozu çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Yatan hastalarda fonksiyonel sınıf, ayakta tedavi edilen hastalarda diyastolik işlev, furosemid dozunun önemli belirleyicileridir. Anahtar kelimeler: Kalp yetersizliği, furosemid, fonksiyonel sınıf, diyastolik işlev GİRİŞ Kalp yetersizliği (KY) kısaca, kalbin kan pompalama görevini, vücudun oksijen ve enerji ihtiyacını karşılayamayacak kadar kaybetmesi durumudur. Son 50 yılda birçok KY tanımı

yapılmıştır. Bu tanımlar, bu karmaşık sendromda hemodinamik, oksijen tüketimi ya da egzersiz kapasitesi gibi bir ya da birden çok özelliği vurgulamaktadır. Son yıllardaki tanımların çoğunda hastada hem KY semptomları, hem de sıvı tutulmasına işaret eden fiziksel bulgular olması gerektiği vurgulanmaktadır. KY, hastalarda şu özelliklerin görüldüğü bir sendromdur: Tipik olarak dinlenme ya da egzersiz sırasında nefes darlığı ve/veya halsizlik gibi KY semptomları; pulmoner konjesyon ya da ayak bileklerinde şişme gibi sıvı retansiyonu bulguları; dinlenme sırasında kalpte yapısal ya da işlevsel bir anormalliğe işaret eden objektif bir kanıt. KY yi hedef alan tedaviye yanıt alınması tanıda tek başına yeterli değildir, ancak uygun tanısal incelemelerden sonra tanının belirgin olmaması durumunda yararlıdır. KY bulunan hastalarda görece hızlı semptomatik düzelme sağlaması beklenen (diüretik ya da vazodilatator uygulaması gibi) tedavilerle, genellikle semptom ve bulgularda belli bir düzelme beklenecektir.(1) Başlıca KY nedenleri; idyopatik kardiyomiyopati, akut ya da kronik iskemi, hipertansiyonla damar direncinde artış ya da önemli kapak hastalıklarıdır. Koroner arter hastalığı en yaygın KY nedenidir ve KY bulunan hastaların yaklaşık %70 inde başlatıcı nedendir. Kalp yetersizliğinin modern tedavisinde kontraktiliteyi artırmaya yönelik ilaçlardan uzaklaşılmıştır. Kardiyak kontraktilitenin arttırılması için verilen ilaçlar ile erken dönemde semptomatik bir düzelme sağlansa da miyokard rezervinin erken tükenmesi ile yaşam süresi kısalmaktadır. Bugün için tedavi temel patofizyolojiye yönelik yapılmaktadır. Sol ventrikül atım hacminin düşmesi ile vücutta gelişen kompansasyon mekanizmaları çerçevesinde, Renin Angiyotensin Aldesteron Sistemi (RAS) ve sempatik sistem (SS) hiperaktivitesi oluşmaktadır. Bunun sonucunda aldesteron, su ve tuz tutulumuna (volüm ekspansiyonu) sebep olmakta, bu da ventriküler dolum basıncını (preload) artırmaktadır. Tüm bu etkilerin sonucunda kardiyak yeniden şekillenme gelişir. Başlangıçta kompansasyon olarak başlayan bu iki sistemin hiperaktivitesi bir süre sonra miyokard dokusu için toksik olmaktadır. Kalp yetersizliğinde aşırı aktif olan RAS ı baskılayan ACE inhibitörleri ve aldesteron antagonistleri ile SS yi bloke eden B blokörler yaşam süresini uzatmaktadır. Volüm ekspansiyonu sonucu gelişen konjesyonun tedavisinde ise diüretikler semptomatik iyileşme sağlamaktadır.() Diüretikler adından anlaşıldığı gibi, idrar çıkarma hızını arttıran maddelerdir. Diüretiklerin çoğu çözünmüş maddelerin özellikle de sodyum ve klorürün atılmasını artırırlar. Klinikte kullanılan diüretiklerin çoğu tübüllerde sodyum geri emilim hızını azaltarak etkirler ve bu da natiüreze (sodyum atımının artışı) ve dolayısıyla diüreze (su atımının artışı) neden olur. Potasyum, klor, magnezyum ve kalsiyum gibi birçok çözünmüş maddenin renal tubüler geri emilimi de aynı şekilde sodyum geri emiliminden sekonder olarak etkilenir,

diüretiklerin çoğu bu maddelerin atılmasını da artırır(). Kıvrım diüretikleri Henle kulbunun çıkan kolunda lümen tarafındaki hücre zarlarında Na/K/Cl birlikte geçişini baskılarlar. Böylece Na, K, Cl un geri emilimini azaltırlar. Çıkan kolda filtre edilen NaCl ün %5-0 u geri emildiğinden ve daha sonraki bölgeler bu artmış sodyum yükünü kompanze edemediklerinden en etkili diüretik grubu kıvrım diüretikleridir(4). Bu nedenle kalp yetmezliğinde görülen konjesyonu azaltmada en sık kullanılan diüretikler, kıvrım diüretikleridir. Diüretik tedavisi ile sıvının uzaklaştırılması sonucu kalp içi doluş basıncındaki azalma damar içi basıncı düşürür ve böylece interstisyumdan ödem sıvısının hareketlenmesini sağlar. Diğer taraftan diüretiklerle sağlanan kalp doluş basıncındaki azalma ventrikül duvar gerilimini azaltarak kalp debisini düşürebilir(5). Tedavi sırasında hastalarda belirgin semptomatik düzelme ve artmış egzersiz toleransına rağmen, kalp debisi %0 oranında azalabilir. Hastaların bir kısmında ise debide başlangıçta çok az bir değişiklik görülür veya hiçbir azalma görülmeyebilir(6). Kalp yetersizliği tedavisinde kıvrım diüretikleri çok sık kullanılmasına rağmen, bu ilaçların gerek başlangıç dozları gerek idame dozları ile ilgili yeterli veri ve kılavuzlarda kesin öneriler bulunmamaktadır(7). Biz bu çalışmada akut ve kronik kalp yetersizliği olan hastaların tedavisinde kullanılan kıvrım diüretiklerinin dozunu belirleyen faktörleri saptamayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya Ocak 01-Nisan 01 tarihleri arasında akut dekompanse kalp yetersizliği tanısı ile koroner yoğun bakıma yatırılan ve kronik kalp yetersizliği tanısı ile takip edilip belirtilen tarihler arasında kardiyoloji polikliniğine başvuran hastalar dahil edildi. Bu iki grup hasta, çalışmanın eş zamanlı yürüyen iki ayrı kolunu oluşturdu. Kalp yetersizliği tanısının Avrupa Kardiyoloji Derneği nin ilgili kılavuzunda belirtildiği şekilde aşağıdaki kriterlere göre konmuş olması şartı arandı (1).Bu kriterler: dinlenme ya da egzersiz sırasında nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk, ayak bileklerinde şişme gibi kalp yetersizliği semptomları; taşikardi, takipne, pulmoner raller, pleural effüzyon, jugular ven basıncında artış, periferik ödem, hepatomegali gibi kalp yetersizliği bulguları ve kardiyomegali, S, kalp üfürümleri, ekokardiyografide anormallikler, natriüretik peptid konsantrasyonunda artış gibi kalpte yapısal ya da işlevsel anormalliğe işaret eden objektif kanıtların varlığı. Orta-ciddi aort ve mitral darlığı olan hastalar, orta-ciddi aort yetersizliği olan hastalar, hipertrofik kardiyomiyopati, son dönem böbrek yetmezliği ve kronik karaciğer hastalığı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Akut dekompanse kalp yetersizliği tanısı ile koroner yoğun bakıma yatırılan hastalara ilk 4 saat içinde intravenöz olarak uygulanan toplam kıvrım diüretik dozu ve kardiyoloji

polikliniğinde ayakta tedavi edilen kalp yetersizliği hastalarının kesitsel olarak çalışmaya dahil edildikleri tarihte kullanmakta oldukları günlük kıvrım diüretik dozu kaydedildi. Çalışmaya dahil edilen hastaların aşağıda sayılan özellikleri belirlendi: Boyu- kilosu, yaşı, cinsiyeti, New York Kalp Cemiyeti kriterlerine göre fonksiyonel sınıfı, hipertansiyonu olup olmadığı, diyabeti olup olmadığı, sigara kullanımı, kalp yetersizliği nedeni (iskemikidyopatik), tanı alma zamanı, ekokardiyografik olarak hesaplanan sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF), diyastol sonu volüm, sistol sonu volüm, atım hacmi kardiyak gevşeme bozukluğu türü (gevşeme gecikmesi/yalancı normalleşme/restriktif tip gevşeme bozukluğu), kalp yetersizliğine sekonder gelişmiş mitral kapak yetersizliği, ekokardiyografi ile hesaplanmış tahmini pulmoner arter basıncı (PAB), kalp pili ve kardiyak resenkronizasyon tedavisi (CRT) varlığı, hastaneye yatış öyküsü, kan basıncı, kalp hızı, ritim özelliği (normal sinüs ritmi/atriyal fibrilasyon), konjesyon bulgusu varlığı (akciğerde raller/boyun ven dolgunluğu/pretibial ödem), laboratuar değerleri (Na /K/ üre/ kreatinin/hemoglobin), kullanmakta olduğu diğer ilaçlar, tuz tüketimi. Dekompanse KY nedeniyle hastaneye yatırılan hastalar, uygulanan intarvenöz furosemid dozuna göre düşük (<80 mg) ve yüksek ( 80 mg) doz gruplarına ayrıldı. Ayaktan tedavi edilen hastalar da uygulanan günlük oral furosemid dozuna göre düşük (<40 mg) ve yüksek ( 40 mg) doz olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışmanın her iki kolundaki hasta özellikleri ayrı ayrı belirlendi, numerik bazal değerler ortalama ± SD olarak rapor edildi. İki grup karşılaştırmaları student t-test ve ki-kare testi ile yapıldı. Yüksek doz furosemid kullanımının bağımsız belirleyicilerini saptamak için lojistik regresyon analizi uygulandı. P<0.05 düzeyi istatistiksel anlamlı kabul edildi. İstatistiksel analiz SPSS 15.0 istatistiksel paket programında yapıldı. BULGULAR Hastaneye yatırılan hastaların 14 ü erkek, 10 u kadın, yaş ortalaması 7 ± 15 ti. Ayakta tedavi edilen hastaların ise 0 u erkek 10 u kadın; yaş ortalaması 70 ± 10 du. Hastaların klinik özellikleri tablo 1 de sunulmuştur. Hastaların fonksiyonel sınıfları sırasıyla.0 ± 0.8 ve.47 ± 0.6 olarak saptandı. Yatan hastaların ortalama furosemid dozu 94 ± 90 mg, ayakta tedavi edilen hastaların ise 7 ± 19 mg olarak tespit edildi. Furosemid dışında hastaların kullandıkları ilaçlar her iki grup için ayrı ayrı kaydedildi (Tablo ). Yatan ve ayakta tedavi edilen hastaların ortalama ejeksiyon fraksiyonları sırasıyla % 8 ± 15 ve % 4 ± 11 idi. Hastaların ekokardiyografik özellikleri tablo de sunulmuştur. Yatan hastalarda yüksek ve düşük doz furosemid uygulanan gruplar karşılaştırıldığında yüksek doz furosemid alanlarda NYHA sınıfı anlamlı olarak yüksekti (.5 ± 0.7 ve.7 ± 0.7, p= 0.06). Diğer parametreler açısından grup arasında anlamlı fark saptanmadı.

Ayakta tedavi edilen hastalarda yüksek doz ve düşük doz furosemid uygulanan gruplar karşılaştırıldığında cinsiyet, pulmoner arter basıncı, sol ventrikül diyastolik işlevi ve fonksiyonel sınıf açısından iki grup arasında anlamlı fark vardı (tablo 4). Bu parametrelerin değerlendirildiği lojistik regresyon analizinde yüksek doz furosemid kullanımının tek bağımsız belirleyicisi olarak diyastolik işlev bulundu ( p=0.09) Tablo 1: Yatan ve Ayakta Tedavi Edilen Hastaların Klinik Özellikleri Parametre Yatan (n=4) Ayakta (n=40) Yaş (yıl) 7±14 70±10 Cinsiyet(E) 14 0 Boy(m) 1.65 ± 0.11 1.67 ± 0.08 Kilo(kg) 76.4 ± 16.1 75.5 ± 11.9 VKİ (kg/m²) 7.7 ± 4.8 7.1 ±.9 HT(n) 19 DM(n) 1 1 Sigara(n) 5 7 NYHA Sınıfı.0 ± 0.8.47 ± 0.6 KY süresi(yıl) 1 x<5 15 16 5 x<10 1 6 10 x 8 18 Tuz Tüketimi, gr 1 x< 8 10 x<7 10 18 7 x 6 1 VKİ: Vücut kitle indeksi, HT: Hipertansiyon, DM: Diyabet mellitus, NYHA: New York kalp cemiyeti, KY: Kalp yetersizliği Tablo : Yatan ve Ayaktan Tedavi Edilen Hastaların Kullandıkları İlaçlar İlaçlar(n) Yatan (n=4) Ayakta (n=40) Aspirin 15 4 ADEİ ve ARB 16 1 Beta Bloker 1 8 Spironolakton 9 18 Digoksin 9 1 Tiyazid 7 17 ADEİ: Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, ARB: Anjiyotensin reseptör blokörleri

Tablo. Yatan ve Ayakta Tedavi Edilen Hastaların Ekokardiyografik Bulguları Parametre Yatan (n=4) Ayakta (n=40) EF (%) 8 ±15 4 ± 11 SSH (ml) 18 ± 5 145 ± 60 DSH(ml) 90 ± 51 101 ± 55 AH (ml) 48 ± 16 44 ± 1 Diyastolik İşlev Normal Gevşeme gecikmesi Yalancı normalleşme Restriktif tip 11 7 PAB (mmhg) 5 ± 11 45 ± 1 MY şiddeti Yok Hafif Orta Orta-ciddi Ciddi 4 9 8-10 9 1 7 1 EF: Ejeksiyon fraksiyonu, SSH: Sistol sonu hacim, DSH: Diyastol sonu hacim, AH: Atım hacmi, PAB: Pulmoner arter basıncı, MY: Mitral yetersizliği Tablo 4: Ayakta tedavi edilen hastalar için bağımlı anlamlı bulunan parametreler Parametre Düşük doz Yüksek doz p değeri Cinsiyet (K) 7 0,049 PAB 41,5±1, 50,0±1,5 0,048 NYHA Sınıfı,±0,5,7±0,7 0,048 Diyastolik İşlev Normal Gevşeme gecikmesi Yalancı normalleşme Restriktif tip 8 1 1-6 PAB: Pulmoner arter basıncı, NYHA: New York kalp cemiyeti 0.049

TARTIŞMA Kalp yetersizliği nedeniyle yatarak ve ayakta tedavi edilen hastalarda semptomatik tedavi amacıyla kullanılan furosemid dozu farklı faktörlerden etkilenmektedir. Yüksek doz ve düşük doz furosemid uygulanan gruplar karşılaştırıldığında ayakta tedavi edilen hastalarda cinsiyet, pulmoner arter basıncı, sol ventrikül diyastolik işlevi ve fonksiyonel sınıf açısından iki grup arasında anlamlı fark varken, yatan hastalarda sadece fonksiyonel sınıf yönünden fark vardı. Ayakta tedavi edilen hastalarda yüksek doz furosemid kullanımının tek bağımsız belirleyicisi diyastolik işlevdi. KY tedavisinde çok sık kullanılan kıvrım diüretiklerinin başlangıç ve idame dozları hakkında yeterli prospektif veri bulunmamaktadır. Gerek dekompanse KY nedeniyle yatırılan hastalarda gerekse ayakta tedavi edilen hastalarda belirlenmiş bir furosemid dozu bulunmamaktadır. Uygulanan kıvrım diüretiği dozu hastaya, klinisyene, merkezin alışkanlıklarına göre değişmektedir. Yüksek dozda kıvrım diüretiği kullanımı istenmeyen etkilere sebep olmaktadır. Akut dekompanse KY nde yüksek ve düşük doz uygulama arasında 60 günlük klinik iyileşme yönünden fark gösterilememiştir (8). Çalışmamızda, KY nde önemli bir prognostik gösterge olan fonksiyonel sınıfta kötüleşme, yüksek doz iv furosemid uygulanmasıyla ilişkili görünmektedir. Diğer faktörler yönünden gruplar arasında fark bulunmaması hasta sayısının kısıtlı olmasına bağlı olabilir. Çalışmaya dahil edilen hastalarda böbrek işlevinde önemli azalma olmaması da kreatinin değerinin etkili bir faktör olarak bulunmamasına sebep olabilir. Diyastolik işlevde bozulma sol ventrikül dolum basıncında artışa yol açmaktadır. Ayakta tedavi edilen KY hastalarında yüksek doz furosemid kullanımı diyastolik işlevde kötüleşme ile ilişkili bulunmuştur. Bu bulgu belirgin sistolik işlev bozukluğu olmayan bazı KY hastalarında yüksek doz diüretik ihtiyacını açıklayabilir. Diyastolik kalp yetersizliği de sistolik KY gibi konjesyonla ilişkili semptomlara yol açmaktadır. Atrial fibrilasyonu olan hastaların rutin ekokardiyografi değerlendirmesinde diyastolik işlevleri saptanamamaktadır. Yatan 4 hastanın 14 ünde ritim atrial fibrilasyon olduğu için bu hastaların diyastolik işlevleri belirlenememiş, dolayısıyla az sayıdaki bu hastalar için diyastolik işlev ve furosemid dozu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç olarak gerek yatarak gerek ayaktan takip edilen kalp yetersizliği hastaları için belirlenmiş standart furosemid dozu bulunmamaktadır. Bu hastalara uygulanan furosemid dozu çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Ayakta tedavi edilen hastalarda diyastolik işlev önemli bir belirleyici iken, yatarak tedavi edilen hastalarda New York kalp cemiyeti fonksiyonel sınıfı özellikle önemlidir. Bu konuda yapılacak daha geniş çaplı prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.

KAYNAKLAR 1. Dickstein K, Cohen-Solal A, Filippatos G et al. ESC Guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure. Eur Heart J. 008;9:88-44.. Erol Ç. İç hastalıkları Kardiyoloji,1.baskı, MN medikal NOBEL, Ankara, 008, 6.. Guyton, A.C., Hall, J.E.: Tıbbi Fizyoloji, 11.Basım, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul ; 007:40 4. Mycek M.J.,Harvey R.A.,Champe P.C.,Farmakoloji,Lippincott s İllustrated Rewiews,1998,.baskı,sf:7 5. Felker GM. Diuretic management in heart failure. Congest Heart Fail. 010;16 (4): S68-7. 6. Jentzer JC, Dewald TA, Hernandez AF. Combination of loop diuretics with thiazidetype diuretics in heart failure. J Am Coll Cardiol.010;56:157-154. 7. Felker GM. Loop diuretics in heart failure. Heart Fail Rev. 011: DOI 10.1007/s10741-011-945-. 8. Felker GM, Lee KL, Bull DA, et al. Diuertic strategies in patients with acute decompansated heart failure. N Engl J Med 011;64:797-805.