Araştırma Makalesi / Research Article. Doi: 10.4274/npa.y7053 Nöropsikiyatri Arflivi 2014; 51: 267-274 Archives of Neuropsychiatry 2014; 51: 267-274



Benzer belgeler
HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

YASLANMA ve YASAM KALİTESİ

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin yaşam ARAŞTIRMA kalitesi ve depresyon (Research düzeyleri Report) ve etkileyen faktörler

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

İki Nörodejeneratif Hastalıkta Zihin Kuramı Becerileri ve İşlevsellik Düzeyinin karşılaştırılması: Alzheimer ve Parkinson Hastalığı

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

AĞRIİLE HUZUR EVİ OLUR MU? DR. FİLİZ ŞÜKRÜ DURUSOY

HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ UYGULANAN HASTALARIN BEDEN İMAJI VE BENLİK SAYGISI ALGILARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix

Özgün Problem Çözme Becerileri

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

Association between cognitive status and activities of daily living, life quality and some demographic variables in older than 65

Demans ve Alzheimer Nedir?

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri

HEMġEHRĠ ĠLETĠġĠM MERKEZĠ ÇALIġANLARIYLA STRES VE KAYGI DURUMLARI ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

KARAMAN İL MERKEZİNDE YAŞAYAN YAŞLILARIN BAĞIMLILIK DÜZEYLERİ, DEMOGRAFİK VE MEDİKAL ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER (TÜRKİYE NİN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE BEŞ FARKLI HASTANE ÖRNEĞİ)

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

HEMODİALİZ HASTALARINA VERİLEN DİYET VE SIVI EĞİTİMİNİN BAZI PARAMETRELERE ETKİSİ

[BİROL BAYTAN] BEYANI

Yaşlı Bireylerde Sosyodemografik Özellikler ve Kognitif Fonksiyonların Yaşam Kalitesine Etkisi

14 Aralık 2012, Antalya

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

HEMAR-G. Hastanede Yatan Yaşlı Hastaların Anksiyete ve Depresyon Düzeylerinin Belirlenmesi HEMŞİRELİKTE ARAŞTIRMA GELİŞTİRME DERGİSİ.

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

ANKARA DA BİR YAŞLI BAKIMEVİNDE YAŞAYAN YAŞLILARDA DEPRESYON BELİRTİLERİNİN TARANMASI

HOŞGELDİNİZ. Diaverum

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

HEMODĠYALĠZ HASTALARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERĠ

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık

YAŞLI HASTALAR, SAĞLIK HİZMETLERİ ve ZORLUKLAR. Uzm. Dr. Mehmet Emin KUYUMCU Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları ABD, Geriatri BD

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Birgül BURUNKAYA - Uzman Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Çalışan Sağlığı Birimi ANTALYA

Kayseri de Bir Huzurevinde Yaşayan Yaşlıların Günlük Yaşam Aktiviteleri ve Depresif Belirti Düzeyleri

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ. Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

LOJİSTİK REGRESYON ANALİZİ

Determining Factors Affecting the Quality of Life in Elderly Nursing Home Residents

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ RUHSAL SAĞLIK DURUMUNUN BELİRLENMESI VE İŞ DOYUMU İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

HEMŞİRE TARAFINDAN VERİLEN EĞİTİMİN BESLENME YÖNETİMİNE ETKİSİ

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Cukurova Medical Journal

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

GERİATRİ DR. HÜSEYİN DORUK

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

Yaşlılarda Depresif Belirtiler ve Sosyodemografik Özellikler ile İlişkisi

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

Özel Bir Hastane Grubu Ameliyathanelerinde Çalışan Hemşirelerine Uygulanan Yetkinlik Sisteminin İş Doyumlarına Etkisinin Belirlenmesi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ


BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ NDE YAPTIRILAN DOĞUMLARIN İNCELENMESİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

Dr. Nilgün Çöl Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Sosyal Pediatri BD.

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

GERİATRİ STAJI STAJIN TANITIMI EĞİTİCİLER. Doç. Dr. Murat VARLI Doç. Dr. Sevgi ARAS. EĞİTİM SORUMLUSU: Doç. Dr. Sevgi ARAS İLETİŞİM

Hastaların Hemşirelik Hizmetlerinden Memnuniyeti

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Transkript:

Araştırma Makalesi / Research Article Doi: 10.4274/npa.y7053 Nöropsikiyatri Arflivi 2014; 51: 267-274 Archives of Neuropsychiatry 2014; 51: 267-274 267 Hastanede Yatan Yaşlılarda Bilişsel İşlevlerin Günlük Yaşam Aktiviteleri, Depresyon, Anksiyete ve Klinik Değişkenlerle İlişkisi Relationship of Cognitive Functions with Daily Living Activities, Depression, Anxiety and Clinical Variables in Hospitalized Elderly Patients Ayşe Semra Demİr AkÇa 1, Özge Saraçlı 2, Ufuk Emre 3, Nuray Atasoy 2, Serdar Güdül 4, Banu Özen Barut 3, Ömer Şenormancı 2, M. Çağatay Büyükuysal 5, Levent Atİk 2, H. Tuğrul Atasoy 3 1Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye 2Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye 3Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye 4Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Zonguldak, Türkiye 5Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye ÖZET Giriş: Yaşlı hastalardaki bilişsel bozulma, işlevsel kayıp için bir risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Bu işlevsel bozukluk; demans, depresyon, anksiyete veya medikal hastalıkların belirtisi olabilmektedir. Bu çalışma; hastanede yatan yaşlı hastalarda bilişsel bozukluk sıklığını saptamak ve hastaların bilişsel durumları ile sosyodemografik değişkenler, günlük yaşam aktiviteleri, anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem : Kesitsel ve tanımlayıcı özellikteki bu çalışmanın örneklemi Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi nde yatarak tedavi gören 65 yaş ve üstü 243 hastadan oluşmaktadır. Hastaları değerlendirmek için Sosyodemografik veri formu, Standardize Mini Mental Test (SMMT), Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği, Lawton Brody Enstrumental Günlük Aktiviteler Ölçeği, Geriatrik Depresyon Ölçeği (GDÖ) ve Beck Anksiyete ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların 106 sı (%43,6) kadın, 137 si (%56,4) erkektir. Hastalar, SMMT 23/24 kesme puanına göre iki gruba ayrılmıştır. Bilişsel işlev bozukluğu; ileri yaş, kadın cinsiyet, düşük eğitim ve sosyo-ekonomik düzey, kırsal kesimde yaşayan hastalarda istatistik olarak anlamlı olarak daha sık bulunmuştur. Bilişsel işlev bozukluğu olan grubun temel ve yardımcı günlük yaşam aktivitelerinde ve beslenmelerinde daha çok sorun olduğu, anksiyete ve depresyon puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda, bilişsel yıkım ve GDÖ ne göre olası depresyon sıklığı sırasıyla %56 ve %48 olmasına rağmen; hastaların sadece %10,5 inin daha önce psikiyatri doktoruna başvurduğu, %9.3 ünün psikiyatrik bir tedavi aldığı öğrenilmiştir. Sonuç: Bilişsel işlevler bozuldukça günlük yaşam aktiviteleri gerilemekte, beslenme bozulmakta ve bağımsız iş yapabilme kapasitesi olumsuz yönde etkilenmektedir. İleri yaş, kadın cinsiyet, düşük eğitim düzeyi ve sosyoekonomik düzey, kırsal kesimde yaşamak bilişsel işlevlerde gerileme ile yakından ilişkilidir. Yaşlılardaki bilişsel gerileme depresyon ve anksiyete ile de ilişkili olabilir. Çalışmamızın sonuçlarına göre; tıbbi hastalığı olan yaşlılardaki bilişsel sorunlar, depresyon ve diğer psikiyatrik sorunların fark edilmemesinin, yaşlı hastaların zihinsel sağlığını olumsuz etkileyebileceği kanaatindeyiz. Yaşlı hastalarla karşılaşan tüm hekimlerin tarama testlerini kullanarak bilişsel yıkım ve depresyonu taraması önemlidir. (Nöropsikiyatri Ar fli vi 2014; 51: 267-274) Anahtar kelimeler: Yaşlılık, bilişsel bozukluk, depresyon, günlük yaşam aktiviteleri ABSTRACT Introduction: Cognitive impairment in elderly patients, which may be a sign of dementia, depression, anxiety or medical diseases, has been determined as a risk factor for functional loss. In this study, we aimed to investigate the frequency of cognitive impairment and to investigate the relationship of cognitive status with sociodemographic variables, daily living activities, anxiety and depression in elderly inpatients. Method: The sample of this cross-sectional and descriptive study consists of 243 patients aged 65 years and older who were hospitalized in Bülent Ecevit University Hospital. A sociodemographic questionnaire,, the Mini-Mental State Examination (MMSE), Activities of Daily Living Scale, Lawton-Brody Instrumental Daily Activities Scale, Geriatric Depression Scale (GDS) and the Beck Anxiety Inventory were used for data collection. Results: One hundred and six (43.6%) patients were female and 137 (56.4%) were male. The patients were divided into two groups according to the Mini-Mental State Examination (MMSE) 23/24 cut-off score. The cognitive decline was statistically significantly more frequent in patients who were older, female, less educated, low socioeconomic status, and living in rural areas. There were more problems in the basic and instrumental activities of daily living and nutrition in patients with cognitive decline. Anxiety and depression scores were higher in this group. In our study, although the frequency of cognitive decline and depression according to GDS were 56% and 48%, respectively; we found that only 10.5% of patients applied to the psychiatrist, and 9.3% of patients received psychiatric treatment. Conclusion: Cognitive decline may cause deterioration in the daily living activities, nutrition and capacity for independent functioning. Older age, female, low education, low socioeconomic status and living in rural area are important risk factors for cognitive impairment. Cognitive decline in older age may be associated with depression and anxiety. We assume that when cognitive decline, depression and other psychiatric problems are unidentified, it may contribute to deterioration of mental health in medically ill elderly. (Archives of Neuropsychiatry 2014; 51: 267-274) Key words: Elderly, cognitive disorder, depression, activities of daily living Conflict of interest: The authors reported no conflict of interest related to this article. Çıkar çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. Yaz flma Adresi/ Correspondence Address Dr. Ayşe Semra Demir Akça, Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye Gsm: +90 542 687 08 49 E-mail:aysesemra@hotmail.com Geliş tarihi/received: 30.01.2013 Kabul tarihi/accepted: 02.08.2013 Nöropsikiyatri Arşivi Dergisi, Galenos Yayınevi taraf ndan bas lm flt r. / Archives of Neuropsychiatry, published by Galenos Publishing.

268 Demir Akça ve ark. Giriş Yaşlanma ile birlikte bireylerin fiziksel ve ruhsal yönden bazı işlevlerinde, sosyal ilişkilerinde azalma ve kayıplar meydana gelir. Ayrıca bilişsel işlev bozukluğuyla ilişkili olarak günlük yaşam işlevleri ve yaşam kalitesi bozulmaktadır (1). Çünkü işlevsel kapasite ve yeteneklerin kaybı ile yaşlı bireyin günlük yaşam etkinlikleri sınırlanmakta ya da engellenmekte, bağımsız işlevleri giderek yarı bağımlı ya da tam bağımlı duruma gelmektedir. Bellek sorunları başta olmak üzere çeşitli bilişsel bozukluklar yanında, kişilik değişikliği, psikiyatrik ve davranışsal sorunlara yol açan demans, yaşlılıkta en sık görülen sağlık problemlerindendir (2). Depresyon da yaşla birlikte sıklığı ve süresi artan yineleyici bir hastalıktır. Toplumsal ve sosyal işlevsellikteki etkileri yanında yoğunlaşamama, dikkat eksikliği, kısa süreli bellek, öğrenme, istemli dikkat gibi yüksek bilişsel işlevlerde önemli ancak geri dönüşlü bozulmaya yol açmaktadır. Bazen demans ile karışabilmekte bazen de demansın öncü belirtisi olabilmektedir. Depresyon, önemli yeti yitimine neden olan, yaşam kalitesini azaltan, beden sağlığını olumsuz etkileyen, intihar ve bedensel hastalıklara bağlı ölümleri arttıran ve tedavi edilebilen bir hastalıktır (2). Yaşlılarda depresyon oranları toplumda %1-5, tıbbi ve cerrahi nedenlerle hastanede yatan yaşlılarda %12-46 olarak bildirilmektedir (2). Yaşlılık, hastalıkların ve ilaç kullanımının arttığı ve sağlık hizmetlerinin daha sık kullanıldığı bir dönemdir (2,3). Hastanede yatan yaşlı hastaların takibi daha zor ve yatış süreleri uzun olmaktadır (3). Bunun nedenleri arasında yaşlının bilişsel işlevlerindeki bozukluklar ve eşlik eden depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar da yer almaktadır (2,4,5). Takipte tedavi uyumu, uygulanan ilaçların bilişsel işlevler üzerine olumsuz etkileri, deliryum riski gibi birçok önemli sorunla karşılaşılabilir (5,6). Yaşlılarda hastane yatışları sırasında kliniği olumsuz etkileyecek faktörlerin değerlendirilmesi ve önlenmesi önem taşır. Ancak birçok çalışmada, hastanede yatan yaşlı hastalarda deliryum, demans ve psikiyatrik bozuklukların tanınmadığı, bunun da yaşam kalitesinde bozulma ve bakıcıların tükenmesi gibi sonuçlara yol açtığı ileri sürülmektedir (3,5). Bu çalışma; hastanede yatan yaşlı hastalarda bilişsel bozukluk sıklığını saptamak ve bilişsel durum ile sosyodemografik değişkenler, günlük yaşam aktivitesi, beslenme, anksiyete ve depresyonla ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem Kesitsel ve tanımlayıcı özellikteki bu çalışma Bülent Ecevit Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır. Çalışmaya dahil edilme ölçütleri olarak; 65 yaş ve üstü olmak, hastanede yatışının 24-48 saatlerinde olmak alındı. Dışlama ölçütleri olarak; ölçekleri anlayabilecek ve doldurabilecek kooperasyona sahip olmama, işitme veya görme sorunu olması, çalışmaya katılmayı kabul etmeme alındı. Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde 1 Haziran - 31 Ağustos 2012 tarihleri arasında yoğun bakım dışındaki servislerde yatarak tedavi gören 65 yaş üzeri toplam 385 hastadan 243 ü (%63) çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılıyordu. Uygulama Araştırmanın verileri, hastalardan yazılı onam alındıktan sonra, araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme tekniği ile toplandı. Sosyodemografik veri formu, Mini Nutrisyonel Test kısa form (MNT -kısa form), Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (GYAÖ) ve Enstrumental Günlük Aktiviteler Ölçeğinin (EGAÖ) uygulanması sırasında yaşlı hasta ile görüşmenin yanında bakımıyla ilgilenen bir yakınından da bilgi alındı. Eğitim durumuna göre düzenlenmiş Standardize Mini Mental Test (SMMT) uygulaması sonrası hastalardan Geriatrik Depresyon Ölçeği-kısa form (GDÖ-15) ve Beck Anksiyete Ölçeğini (BAÖ ) doldurmaları istendi. Hastaların yatış süreleri ve laboratuar tetkik sonuçlarına (Lipid profili, Karaciğer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tiroid fonksiyon testleri, Vitamin B 12 ve folik asit) hastane dosyalarından ulaşıldı. Hipertansiyon, diabetes mellitus, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, kronik obstruktif akciğer hastalığı, astım, geçirilmiş serebrovasküler olay, kronik böbrek yetmezliği gibi kronik sağlık sorunlarının olup olmadığı görüşmeden ve hasta dosyalarından edinilen bilgilerden saptandı. Kullanılan Ölçme Araçları Sosyodemografik Veri Formu: Araştırmacılar tarafından düzenlenen formda yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, medeni durum, aylık gelir, kiminle yaşadığı, bilinen fiziksel ve psikiyatrik hastalıkları, kullandığı ilaçlar, yatış nedenine dair sorular mevcuttu. Ek olarak tüm yaşlılara; yaşlılığa bakış açısı, kendi sağlığını algılayış biçimi, sağlık sorunlarının fiziksel hareketlerini etkileyip etkilemediği, boş zamanlarını nasıl değerlendirdiğine dair öznel değerlendirmeleri soruldu. Standardize Mini Mental Test (SMMT): Folstein ve arkadaşları tarafından geliştirilen, kolay uygulanabilen ve bilişsel bozukluğun derecesi hakkında bilgi veren ve sık kullanılan bir testtir (7). Yönelim, kayıt, dikkat-hesaplama, hatırlama, dil testleri ve yapılandırma bölümlerinden oluşan test, toplam 30 puan üzerinden değerlendirilir. Beş yıldan az eğitim almış olan hastalara Eğitimsizler için Yeniden Düzenlenmiş SMMT uygulanırken, beş yıl ve daha uzun süreli eğitimi olan hastalara Eğitimli bireyler için Düzenlenmiş SMMT uygulanmaktadır (8). Türk toplumunda SMMT geçerlilik ve güvenilirlik çalışması eğitim düzeylerine göre yapılmış olup, olası demans taramasında eşik değer 23/24 puan olarak saptanmıştır (8). SMMT puanı 24-30 arası normal bilişsel işlev, 23-20 arası hafif bilişsel bozukluk, 19 ve altı puan orta ağır bilişsel işlev bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Günlük Yaşam Aktiviteleri Değerlendirmesi: Günlük yaşam aktiviteleri, Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (GYAÖ) ve Enstrumental Günlük Aktivite Ölçeği (EGAÖ) kullanılarak değerlendirildi. Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (GYAÖ), kişinin kendine bakımıyla ilişkili banyo yapma, giyinme, yemek yeme, tuvalet, transfer, kişisel hijyen, yatakta hareket, lokomosyon ve kontinans işlevlerini sorgulayan 9 maddelik bir ölçektir. Her madde 3 puan üzerinden (0= bağımsız, 1= kontrollü, 2= yardımlı, 3= bağımlı) değerlendirilir. GYA ölçeğinde puan arttıkça işlevsellik azalır (9). Ölçeğin Türkçe geçerlilik güvenilirlik çalışması yapılmamış olmasına rağmen ülkemizde geriatrik hastaların değerlendirilmesinde kullanımı önerilmektedir (10).

Demir Akça ve ark. 269 Enstrumental Günlük Aktivite Ölçeği (EGAÖ): Lawton ve Brody tarafından geliştirilmiştir (11). Toplum içinde yaşayabilmek için gerekli olan telefon kullanabilme, alışveriş yapma, yemek hazırlama, ev temizliği, çamaşır yıkama, toplu taşıma araçları veya taksi ile yolculuk etme, ilaçlarını tanıma ve kullanabilme, para idaresini sorgulayan toplam 17 puan üzerinden değerlendirilen 8 sorudan oluşur. Ölçeğin Türkçe geçerlilik güvenilirliği yapılmamış olmasına rağmen ülkemizde geriatrik hastaların değerlendirilmesinde kullanılmaktadır (10,12). Mini Nutrisyonel Test (MNT) kısa form: Hastaların nutrisyonel durumunu değerlendirmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. MNT kısa form, sözel sorgulama ve antropometrik ölçümleri içeren 6 sorudan oluşmaktadır. Oniki ve üzeri puan alındığında kişide malnutrisyon olmadığına karar verilirken 11 ve daha düşük puan alındığında hastanın malnutrisyon riski taşıdığı kabul edilir ve MNT uzun form uygulanır. MNT Kısa formun tanısal geçerliliği ve güvenilirliği başarı ile test edilmiştir (13). Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmamıştır. Geriatrik Depresyon Ölçeği-kısa form (GDÖ-15): Yaşlı hastalarda depresyon taraması için geliştirilmiştir (14). Kullanım kolaylığı açısından geliştirilmiş olan 15 soruluk kısa formu kolay ve hızlı uygulanabilmektedir. GDÖ-kısa formunun ülkemizde geçerliliği ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır (15). Ölçekten altı ve üzeri puan alınması depresyonla uyumlu olabilir, hastanın kliniği ile değerlendirilmesi gerekir. Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ): Beck ve ark. tarafından geliştirilen, 21 maddeden oluşan üçlü likert tipi kendini değerlendirme ölçeğidir (16). Toplam skor üzerinden 0-14 puan normal, 16-25 puan hafiforta ve 26-63 puan şiddetli düzeyde anksiyete belirtileri olduğunu göstermektedir. Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Ulusoy ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (17). İstatistiksel Değerlendirme Çalışmanın analizinde SPSS 13.0 paket programı kullanılmıştır. Çalışmada sürekli değer alan değişkenler ortalama, standart sapma, minimum ve maksimum değerleriyle, kategorik değer alan değişkenler frekans ve yüzde ile gösterilmiştir. Sürekli değer alan değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro Wilk testiyle incelenmiştir. Çalışmada gruplar arası karşılaştırmalarda parametrik test varsayımını sağlayan sürekli değişkenler iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (independent samples t test) ile parametriktest varsayımlarını sağlamayan sürekli değişkenler Mann-Whitney U testi ile test edilmiştir. Kategorik değişkenlerin grup karşılaştırmalarında Pearson Ki-kare, Yates Düzeltmeli Ki-kare ve Fisher in Kesin Ki-kare testleri kullanılmıştır. Bilişsel işlevleri etkilediği düşünülen değişkenler lojistik regresyon ile incelenerek risk faktörleri belirlenmeye çalışılmıştır. Analiz sonucunda risk faktörü ve koruyucu faktör değişkenler belirlenmiştir. Çalışmada p değeri 0,05 in altındaki karşılaştırmalar anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular Çalışmaya katılan 243 hastanın 106 sı (%43,6) kadın, 137 si (%56,4) erkekti. Kadınların yaş ortalaması 73,9±6,8 (65-94), erkeklerin 73,2±5,9 (65-86) bulundu (p=0,35). Kadınların %25,5 i ilkokul mezunu iken, %70 inin okuma yazması yoktu. Erkeklerin ise %64 ü ilkokul mezunu idi, sadece %23,4 ünün ise okuma yazması yoktu. Kadınların eğitim düzeyi erkeklerden düşüktü (p<0,001). Benzer şekilde kadınların aylık gelir düzeyleri (699±224 TL) erkeklerinkine göre (977±539 TL) düşük bulunmuştur (p=0,008). Grubun yaş, aylık gelir ve yatış süresi ortalamaları Tablo 1 de; cinsiyet, kiminle yaşadığı, eğitim düzeyi, medeni durum, düzenli gelir varlığı, yerleşim yeri ile ilişkili veriler tablo 2 de gösterilmiştir. Hastaların %62,1 i dahili, %37,9 u cerrahi kliniklerde yatarak izleniyordu. Hastadan ve yakınından alınan bilgiye göre hastaların %10,5 i daha önce psikiyatri doktoruna başvurmuş, %9,3 ü psikiyatrik bir tedavi almıştı. Hastaların düzenli kullandıkları ilaçlara bakıldığında hastaların %53,9 u antihipertansif, %25 i analjezik, %22 si diabet ilacı, %6,6 sı antidepresan, %5,4 ü antiepileptik, %3,7 si antipsikotik, %3,7 si anksiyolitik, %1,7 si demans ilacı kullanmaktaydı. Hastaların SMMT puanları tüm grup için ortalama 21,4±5,6 (7-30) puan, kadın hastalarda ortalama 19,9±5,7 (7-30), erkek hastalarda ortalama 22,6±5,3 (8-30) bulunmuştur. MNT sonuçlarına göre hastaların %62,8 i beslenme bozukluğu riski taşıyordu. GDÖ-15 den 6 ve üstü puan alanlar %48,2 idi; kadın (%43,6) ve erkeklerde (%56,4) depresyon riski açısından anlamlı fark bulunmadı (p=0,846). BAÖ ne göre hastaların %52,2 si normal, %25 i hafif-orta düzeyde anksiyete, %22,8 i şiddetli düzeyde anksiyete belirtileri tanımlıyordu. Tüm hastaların SMMT, GYAÖ, EGAÖ, MNT, BAÖ ve GDÖ-15 puan ortalamaları Tablo 3 de gösterilmiştir. SMMT puanına göre 23/24 kesme değeri kullanılarak bilişsel işlev normal ve bozuk olmak üzere iki gruba ayrıldığında bilişsel işlevi normal olan 105 (%43,2) kişinin ortalama SMMT puanı 26,43±1,9 ve bilişsel işlev bozukluğu olan 138 (%56,8) kişinin ortalama SMMT puanı 17,59±4,3 bulunmuştur. SMMT puanına göre bilişsel işlevleri normal ve bozuk gruplar arasında yaş (p=0,004) ve aylık gelir (p<0,001) açısından anlamlı fark bulunmuş ancak yatış süreleri açısından fark saptanmamıştır (Tablo 1). SMMT puanına göre bilişsel işlevleri Tablo 1. Sayısal Verilerle İlişkili Özellikler Bilişsel İşlev Normal (n=105) Bilişsel İşlev Bozuk (n=138) n 105 138 243 Toplam Yaş Ort±ss 72,0±5,02 74,6±6,91 73,5±6,29 0,004 Min-max 65-86 65-94 65-94 Aylık gelir n 105 138 243 (lira) Ort ± ss 957,02±483,25 786,62±425,03 863,66±458,99 <0,001 Min-max 500-4000 0-3500 0-4000 Yatış süresi n 105 138 243 (gün) Ort±ss 8,72±7,53 8,48±5,49 8,58±6,42 0,406 Min-max 1-47 2-30 1-47 p

270 Demir Akça ve ark. Tablo 2. Sosyodemografik Özellikleri Bilişsel İşlev Bilişsel İşlev Toplam p Cinsiyet Kadın 29 (%27,6) 77 (%55,8) 106 (%43,6) <0,001 Erkek 76 (%72,4) 61 (%44,2) 137 (%56,4) Kiminle yaşadığı Yanlız 5 (%4,8) 8 (%5,8) 13 (%5,3) 0,001 Eşiyle 56 (%53,3) 47 (%34,1) 103 (%42,4) Akraba yanı 44 (%41,9) 83 (%60,1) 127 (%52,3) (Çocuk, torun) Eğitim düzeyi Eğitimsiz 29 (%27,6) 78 (%56,5) 107 (%44,0) <0,001 İlkokul 58 (%55,2) 57 (%41,3) 115 (%47,3) Ortaokul 7 (%6,7) 2 (%1,4) 9 (%3,7) Lise 8 (%7,6) 1 (%0,7) 9 (%3,7) Üniversite 3 (%2,9) 0 (%0) 3 (%1,2) Medeni durumu Evli 79 (%75,2) 78 (%56,5) 157 (%64,6) 0,003 Bekar 26 (%24,8) 60 (%43,5) 86 (%35,4) Düzenli Gelir Varlığı Yok 28 (%26,7) 65 (%47,4) 94 (%38,7) 0,001 Var (Emekli) 77 (%73,3) 72 (%52,6) 149 (%61,3) Yerleşim yeri Kırsal 49 (%46,7) 90 (%65,2) 139 (%57,2) 0,004 Kent 56 (%53,3) 48 (%34,8) 104 (%42,8) Tablo 3. Yaşlıların Standardize Mini Mental Test, Günlük Yaşam Aktiviteleri, Enstrumental Günlük Aktiviteler, Mini Nutrisyonel Test, Beck Anksiyete ve Geriatrik Depresyon Ölçeklerinden aldıkları puan ortalamaları Bilişsel işlev normal Bilişsel işlev bozuk Toplam p Standardize Mini n 105 138 243 <0,001 Ort±ss 26,43±1,9 17,59±4,3 21,4±5,6 Mental Test n 97 127 224 <0,001 Ort±ss 2,88±5,73 8,94±9,36 6,31±8,53 Günlük yaşam Aktiviteler Ölçeği n 105 135 240 <0,001 Ort±ss 12,36±5,17 6,85±5,63 9,27±6,08 Enstrumental Günlük Aktiviteler Ölçeği n 103 103 234 0,027 Ort±ss 9,90±2,29 8,89±3,13 9,34±2,83 Beck Anksiyete Ölçeği n 101 131 232 <0,001 Ort±ss 13,42±9,21 19,60±12,82 16,91±11,78 Geriatrik Depresyon Ölçeği n 99 129 228 <0,001 Ort±ss 4,35±3,78 7,39±4,27 6,07±4,33 normal ve bozuk gruplararasında cinsiyet, kiminle yaşadığı, eğitim düzeyi, medeni durum, düzenli gelir varlığı ve yerleşim yeri açısından anlamlı farklılık bulunmuştur (Tablo 2). Bilişsel işlev bozukluğunun kadınlarda, yalnız ya da akrabaları ile yaşayanlarda, düşük eğitim düzeyinde, düzenli geliri olmayanlarda, bekar ve kırsal kesimde yaşayanlarda daha fazla olduğu dikkat çekmektedir. Tablo 4 de görüldüğü gibi dahili ve cerrahi bölümlerde yatan hastaların SMMT sonuçlarına göre bilişsel düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmemiştir (p=0,739). Bilişsel işlevleri normal ve bozuk olan hastaların önceden psikiyatri polikliniğine başvuru ve psikiyatrik tedavi öyküleri açısından farklı olmadığı görülmektedir (Tablo 4). Hastaların %61 inde kronik hastalık saptanmıştır. Eşlik eden kronik hastalıkların bilişsel işlevler üzerine etkisi gözlenmemiştir (p=0,244). Hastaların laboratuar tetkikleri ile ilişkili verileri Tablo 5 de gösterilmiştir. Tüm hastaların %55,8 inde Hemoglobin,

Demir Akça ve ark. 271 %37,3 ünde Vitamin B12, %8,5 inde Folik asit düzeyleri düşük saptanmıştır. Bilişsel işlevleri normal ve bozuk olan hastalar arasında kolesterol, trigliserit, LDL, HDL, açlık kan şekeri, serbest T3, serbest T4, TSH, Vitamin B 12, folik asit kan düzeyleri açısından fark olmadığı saptanmıştır. Bilişsel işlevi bozuk olan grupta Hemoglobin düşük olanların oranı daha fazla bulunmuştur (%43,3/%65,4 p=0,001). Hastaların kullandıkları ilaç adedi açısından bilişsel işlevleri normal ve bozuk gruplar arasında fark saptanmadı (4,86±2,98/5,08±3,03, p=0,608). Bilişsel işlevlerde bozulma olan grupta sağlığı algılama daha kötü (p=0,0001) ve sağlık sorunlarına bağlı fiziksel hareketlerde etkilenme daha fazla (p=0,0001) tespit edilmiştir. Aile desteğinin olup olmamasının bilişsel işlevler üzerine bir etkisi gözlenmemiştir (p=0,511). Sosyal faaliyetlere katılmaya istek duyma açısından karşılaştırıldığında bilişsel işlevleri bozuk grubun daha isteksiz olduğu ve bu durumun istatistiksel olarak anlamlı olduğu gözlenmiştir (p=0,008). Dinlenme ve televizyon izleme açısından iki grup arasında anlamlı farklılık olmadığı, fakat sohbet etme, gezme, egzersiz yapma, tek başına dışarı çıkma ve tek başına alışveriş yapma gibi aktiviteler açısından Tablo 4. Yaşlılığa bakış açısı, sağlığı algılama ve boş zamanlarla ilgili faaliyet verileri Bilişsel işlev Bilişsel işlev p normal (n=103) bozuk (n=131) Yaşlılığa bakış açısı Yaşlı bulmuyor 41 (%39,8) 21 (%16,0) <0,001 Kötü durum yok 24 (%23,3) 38 (%29,0) İşe yaramazlık 4 (%3,9) 14 (%10,7) Rahatsızlık 34 (%33,0) 58 (%44,3) Sağlığını algılama biçimi İyi 46 (%44,7) 33 (%25,2) <0,001 Orta 46 (%44,7) 55 (%42,0) Kötü 11 (%10,7) 43 (%32,8) Sağlık sorunlarının fiziksel hareketlere etkisi Etkileniyor 67 (%65,0) 111 (%84,7) <0,001 Etkilenmiyor 36 (%35,0) 20 (%15,3) Sohbet etme Yok 48 (%46,6) 79 (%60,0) 0,042 Var 55 (%53,4) 52 (%40,0) TV İzleme Yok 49 (%47,6) 62 (%47,7) 0,986 Var 54 (%52,4) 69 (%52,3) Dinlenme Yok 53 (%51,5) 54 (%41,5) 0,131 Var 50 (%48,5) 77 (%58,5) Gezme Yok 57 (%55,3) 92 (%70,0) 0,021 Var 46 (%44,7) 39 (%30,0) Egzeresiz Yok 73 (%69,5) 114 (%82,6) 0,016 Var 32 (%30,5) 24 (%17,4) Tek başına ev dışına çıkma Yok 23 (%21,9) 67 (%48,6) <0,001 Var 82(%78,1) 71 (%51,4) Tek başına alışverişe gitme Yok 27 (%25,7) 82 (%59,4) <0,001 Var 78 (%74,3) 56 (%40,6) Psikiyatri polikliniğine başvuru Yok 94 (%91,3) 118 (%88,1) 0,560 Var 9(%8,7) 16 (%11,9) Psikiyatri tedavi öyküsü Yok 95 (%92,2) 120 (%89,6) 0,632 Var 8 (%7,8) 14 (%10,4) Yattığı servis Dahili servisler 64 (%61,0) 87 (%63) 0,739 Cerrahi servisler 41 (%39) 51 (%37)

272 Demir Akça ve ark. Tablo 5. Yaşlı hastaların laboratuar tetkik sonuçları Laboratuar tetkikleri Bilişsel İşlev Bilişsel İşlev Toplam Normal (n=105) Bozuk (n=138) (n=243) p Hemoglobin normal (>12 gr/dl) 59 (%56,7) 47 (%34,6) 106 (%44,2) 0,001 Hemoglobin düşük (<12 gr/dl) 45 (%43,3) 89 (%65,4) 134 (%55,8) Vitamin B12 normal (>250 mmol/l) 39 (%61,9) 50 (%63,3) 89 (%62,7) 0,863 Vitamin B12 düşük (<250 mmol/l) 24 (%38,1) 29 (%36,7) 53 (%37,3) Folik asit normal (>3 nmol/l) 43 (%87,8) 65 (%94,2) 108 (%91,5) 0,316 Folik asit düşük (<3 nmol/l) 6 (%12,2) 4 (%5,8) 10 (%8,5) TSH normal (0,4-4 miu/l) 46 (%65,7) 72 (%76,6) 118 (%72) 0,0069 TSH düşük (<0,4 miu/l) 17 (%24,3) 20 (%21,3) 37 (%22,6) TSH yüksek (>4 miu/l) 7 (%10) 2 (%2,1) 9 (%5,5) Kolesterol Normal (<200 mg/dl) dl) 47 (%67,1) 67 (%77,9) 114 (%73,1) 0,185 Kolesterol Yüksek (>201 mg/dl) 23 (%32,9) 19 (%22,1) 42 (%26,9) Tablo 6. Yaşlı hastalarda SMMT puanını etkileyen değişkenlerin regresyon analizi sonuçları Değişken Regresyon katsayısı p Cinsiyet 0,302 <0,001 Yerleşim yeri 0,489 0,011 Yaş 1,07 0,004 iki grup arasında anlamlı farklılık bulunduğu dikkat çekmektedir. Yaşlı hastaların boş zamanları ile ilgili faaliyetlerine ilişkin veriler Tablo 4 te gösterilmiştir. Bilişsel işlevleri normal olan hastalarla bilişsel işlev bozukluğu olanların GYAÖ ve EGAÖ, MNT, BAÖ ve GDÖ-15 ortalamalarının karşılaştırılmasına ait istatistiksel analiz sonuçları Tablo 3 te yer almaktadır. Bilişsel işlev bozukluğu olan yaşlılarda EGAÖ ve MNT puanları daha düşük; GYAÖ, BAÖ ve GDÖ-15 puanları ise daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bilişsel işlev bozukluğu ile ilgili cinsiyet, yerleşim yeri ve yaş değişkenlerinin SMMT üzerine etkisini belirlemek üzere yapılan çoklu regresyon analizi Tablo 6 da verilmiştir. Yaştaki her bir birimlik artış bilişsel işlev bozukluğu riskini 1,07 kat artırmaktadır. Cinsiyet açısından; erkek olmak bir koruyucu faktör olarak karşımıza çıkmakta yani kadınlar erkeklerden 3,31 kat daha fazla bilişsel işlev bozukluğu riski altındadır. Kentte yaşamak koruyucu bir faktörken kırsal bölgede yaşayanlar için bilişsel işlev bozukluğu riski 2.08 kat daha fazladır. Tartışma Bilişsel işlevlerde gerileme yaşın ilerlemesi ile belirgin hale gelir. Yapılan çalışmalarda, ABD de 65 yaş üzerinde %5 oranında şiddetli, %15 oranında ise hafif derecede bilişsel bozukluk bulunduğu ve yaşın ilerlemesiyle bu oranların arttığı belirtilmektedir (4). Bir çalışmada ülkemizde huzurevinde yaşayan yaşlılarda bilişsel bozukluk oranı %56,7 bulunmuştur (18). Hastanede yatan yaşlı bireylerde bilişsel işlev bozukluğunun değerlendirildiği çalışmalarda, demans ile ilişkili bilişsel gerileme %30,5-35 oranlarında saptanmıştır (1,3,19,20). Çalışmamızda literatürle benzer şekilde, bilişsel işlevlerdeki gerilemenin yaşla birlikte arttığını (3,4,18), bilişsel işlevlerinde gerileme olan hasta oranının %56,8 olduğunu saptadık. Sadece SMMT puanının düşük saptanması bu olgularda demans ya da hafif bilişsel bozukluğun varlığını tek başına göstermez. Ancak hastanede yatan yaşlı hastalarda bilişsel işlevlerde gerilemenin varlığı hakkında genel bir fikir vermesi açısından katkı sağlayabilir. Çalışmaların çoğunda bilişsel işlevlerde gerilemenin kadınlarda ve düşük sosyoekonomik düzeyde daha fazla olduğu belirtilmektedir (3,18,20,21). Çalışmamızda, literatürle uyumlu olarak kadınlarda ve düşük sosyoekonomik düzeydeki kişilerde SMMT puanının daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Kadın cinsiyette bilişsel etkilenmenin daha fazla olması bazı çalışmalarda postmenopozal dönemdeki östrojen eksikliği ile ilişkilendirilirken (22) bazı çalışmalarda da kadınların genelde evde vakit geçirmesi, ev işleriyle meşgul olması ve sosyal yaşamdan uzak kalmaları gibi sosyal etkileşim azlığıyla (21) veya kadınların yaşam süresinin daha uzun olması (18) ile açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada kadınlarla erkeklerin yaş ortalamaları benzer bulunmuş olup kadınlardaki bilişsel bozukluk sıklığı daha ileri yaşta olmalarına bağlanamaz. Kadınların eğitim düzeyinin ve aylık gelirlerinin erkeklere göre daha düşük olması bilişsel geriliği artıran bir etken olabilir. Literatürdekine benzer şekilde çalışmamızda eğitim düzeyi düşük olanlarda bilişsel işlevlerin bozulma riski anlamlı oranda fazla bulunmuştur (1,3,4,18,20,21). Literatürde medeni durum ve kırsal kesimde yaşamanın bilişsel işlevlerde bozulmayla ilişkili olmadığını bildiren yayınların tersine çalışmamızda bekar yada boşanmış olanlarda ve kırsal kesimde yaşayanlarda bilişsel yıkımın daha fazla olduğunu saptadık (4,20,21). Çalışmamızda erkek cinsiyet ve kent yaşamının bilişsel işlevler üzerine olumlu etkisi olan bağımsız faktörler olduğu bulunmuştur. Bilişsel işlevlerde bozulma, yaşlıların günlük yaşamlarını da etkilemektedir. Çalışmamızda dinlenme, televizyon izleme gibi

Demir Akça ve ark. 273 tek başına yapılan, daha az işlevsellik gerektiren aktivitelerde bilişsel işlev bozukluğu olan ve olmayan gruplar arasında fark saptanmadı. Bilişsel işlev bozukluğu olmayan olguların daha fazla gezme, egzersiz, alışveriş yapma gibi sosyal hayatın içinde ve sosyal etkileşim gerektiren aktivitelerde bulunduklarını ve duygu durumlarının daha iyi olduğunu bulduk. Yaşlılarda günlük yaşam aktivitelerin değerlendirilmesi genel sağlıkla ilgili önemli bilgiler verebilir. Özellikle bilişsel işlevlerinde bozulma olan hastalarda, ölçeklerle ölçülen temel ve yardımcı günlük yaşam aktivitelerinde bozulma beklenebilir (18). Çalışmalarda hafif ve orta düzeyde bilişsel işlev bozukluğu geliştiğinde mali işler, telefon kullanımı, alış veriş yapma, taşıt araçlarının kullanımı gibi etkinlikleri içeren enstrumental günlük aktivitelerin bozulmaya başladığı bildirilmektedir. Temel günlük yaşam aktiviteleri arasında sayılan yemek yeme, giyinme soyunma, yürüme, tuvalet banyo yapabilme gibi etkinliklerdeki bozulmanın ise daha ileri bilişsel bozukluk gösteren hastalarda belirgin hale geldiğine dikkat çekilmektedir (18). Çalışmamızda hem enstrumental hem de temel günlük yaşam aktivitelerinin, bilişsel işlevlerinde bozulma olan olgularda daha kötü olduğunu saptadık. Çalışmamızda literatürle uyumlu olarak bilişsel işlevlerinde gerileme olan yaşlılarda sağlık algısının daha kötü olduğu, fiziksel aktiviteleri de daha az yaptıkları saptandı (1). Bu durum hastaların özellikle taburculuk süreçlerinde tedaviden fayda görme, tedavi hizmetlerinden memnun olma ve kontrole gelmelerini etkileyebilmektedir. Çalışmamızda da tespit ettiğimiz gibi özellikle bir tarama yapılmadığında yaşlı hastalardaki bilişsel ve ruhsal sorunlar kolaylıkla gözden kaçmaktadır (3). Oysa ki bilişsel işlevlerinde gerileme olan olgularda, hekimin hastaya hastalığı ve tedavisi hakkında daha basit, anlaşılır şekilde bilgi vermesi ve daha kolay uygulanabilir (daha az sayıda ilaç, ilaçların tek doz uygulamaları gibi) önerilerde bulunması önem taşır. Yapılan birçok çalışmada, bilişsel bozukluğu olan yatan hastaların normal hastalara göre yatış sürelerinin daha uzun olduğu, mevcut hastalığının yanı sıra düşme, idrar inkontinansı, yatak yaraları, davranışsal problemlerin daha fazla görüldüğü belirtilmektedir (4,5). Hastanede yatan yaşlılarda bilişsel bozukluğun yatış süresini uzatmadığını bildiren çalışmalar da mevcuttur (3). Bizim çalışmamızda kronik hastalık varlığı, günlük kullanılan ilaç sayısı ve yatış süresi ile bilişsel işlevlerdeki bozulma arasında ilişki saptamadık. Yaşlılarda bilişsel sorunların depresyonla da ilişkili olabileceği bilinmektedir. Hatta bilişsel sorunları olan yaşlıda demans pseudodemans ayırıcı tanısı önemlidir. Bu noktada bilişsel durumu daha kötü olan hastaların duygudurumlarının da daha kötü olması beklenen bir sonuçtur (23,24). Bizim çalışma grubumuzda da bilişsel olarak daha kötü olan grubun depresyon puanları daha yüksek bulundu. Yaşlı hastada bilişsel durumla duygudurumun birlikte ele alınması önemlidir. Yapılan çalışmalarda bilişsel bozulmanın şiddetinin artması ile depresyon, anksiyete, sosyal işlevler ve günlük aktivitelerin bozulduğuna dair bulgular bildirilmiştir (1,25). Bu çalışmada depresyon ve anksiyete puanlarının SMMT puanları düşük olanlarda daha yüksek olduğu saptanmıştır. Gerçekten de depresyon günlük yaşam aktivitelerini, aile ilişkilerini, kronik hastalıklarla baş etme becerilerini ve temel ihtiyaçların giderilmesini olumsuz yönde etkileme gücüne sahiptir. Hem bilişsel sorunlar hem de eşlik eden ruhsal hastalıklar yaşlılarda beslenmeyi de etkileyebilir. Türkiye de yapılan bir çalışmada evde yaşayan yaşlı bireylerde beslenme bozukluğu riski oranı %45,4, beslenme bozukluğu oranı ise %10,8 bulunmuş olup beslenme bozukluğunun Türkiye de sosyoekonomik koşullarla ilişkili olarak Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinden daha yüksek olduğu belirtilmektedir (26). Çalışmamızda yaşlılarda beslenmeyi değerlendirdiğimizde, MNT sonuçlarına göre hastaların %62,8 inin beslenme bozukluğu riski taşıdığı ve bilişsel gerilemesi olan olgularda MNT puanlarının daha kötü olduğu saptanmıştır. Ancak, beslenme bozukluğu, bilişsel gerileme yanında eşlik eden diğer fiziksel ve ruhsal hastalıklarla da ilişkili olabilir. Hastanede yatan hastalarda bile kolaylıkla taranabilecek sorunlar olmasına rağmen bilişsel ve ruhsal sorunlar sıklıkla gözden kaçmakta ve az tanı almaktadır (4,19,20). Bir çalışmada hastaneye yatan yaşlı hastaların bilişsel yıkımlarının doktorları tarafından çoğunlukla fark edilmediği ve taramayla saptanan bilişsel yıkım oranının, psikiyatri konsültasyonu istenme oranına göre çok yüksek bulunduğu bildirilmiştir (3). Çalışmamızda da hastaneye fiziksel hastalıkları nedeniyle yatırılan yaşlı hastalarda tarama testleriyle saptanan %56,8 bilişsel işlevlerde bozukluk, %48,2 depresyon riski, %47,8 anksiyete belirtileri varlığı göz önüne alındığında, %10.5 psikiyatrik başvuru oranı oldukça düşük görünmektedir. Bu durum hastaların ve yakınlarının bilişsel ve psikiyatrik belirtileri gözden kaçırması ya da gözardı etmesiyle ilişkili olabileceği gibi hastaların evdeyken ciddi sorun ortaya çıkarmayan yetersizliklerinin hastaneye geldiklerinde akut hastalık ve farklı bir ortamda olmaya bağlı belirgin hale gelmesiyle de ilgili olabilir (5,20). Demans ve depresyon tanısının konması yalnız hasta için değil aynı zamanda bakım verenler için de çok önemlidir. Erken tanı, tedavinin erken başlamasını sağlayarak hastanın yaşam kalitesinin iyileşmesini ve bakım verenlerdeki tükenmenin azaltılmasına yol açar. Erken tedavi, bağımsız yaşam süresinde uzama ile de ilişkilidir (3). Bu nedenle hastanede yatan yaşlılarda bilişsel ve psikiyatrik sorunların taranması önemlidir. Çalışmamızın kısıtlılıkları arasında, kesitsel bir çalışma olması, olguların SMMT dışında bilişsel işlevlerin değerlendirildiği ayrıntılı ölçeklerin kullanılmaması, bakılan laboratuar tetkiklerinin her hastada farklı olması, SMMT puanı düşük saptanan olguların demans için ayrıntılı nöropsikolojik değerlendirme ve ayrıntılı muayene ile değerlendirilmemesi sayılabilir. Sonuç olarak, klinik pratikte yaşlı hastalarda, özellikle kadın cinsiyet, düşük eğitim ve sosyoekonomik düzey, ileri yaş, kırsal kesimde yaşamak bilişsel işlevlerde gerileme ile yakından ilişkilidir. Bu çalışmada bilişsel işlevlerin; depresyon, beslenme ve günlük yaşam aktivitelerinin birbirleri ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Hafif bilişsel işlev bozukluğunun erken dönemde tanı almasının kişinin işlevselliği üzerine etkisi önemlidir. Bu nedenle yaşlı hastalarda hastaneye yatışın bir fırsat olarak görülmesi, bilişsel işlevi değerlendiren SMMT, depresyonu tarayan GDÖ gibi basit tarama testlerinin tüm hekimler tarafından rutinin bir parçası olarak kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.

274 Demir Akça ve ark. Kaynaklar 1. Diker J, Etiler N, Yıldız M, Şeref B. Altmış beş yaş üzerindeki kişilerde bilişsel durumun günlük yaşam aktiviteleri, yaşam kalitesi ve demografik değişkenlerle ilişkisi: Bir alan çalışması. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2001; 2:79-86. 2. Göktaş K, Özkan İ. Yaşlılarda Depresyon. Türkiye de Psikiyatri 2006; 8:30-37. 3. Douzenis A, Michopoulos I, Gournellis R, Christodoulou C, Kalkavoura C, Michalopoulou PG, Fineti K, Patapis P, Protopapas K, Lykouras L. Cognitive decline and dementia in elderly medical inpatients remain underestimated and underdiagnosed in a recently established university general hospital in Greece. Arch Gerontol Geriatr 2010; 50:147-150. 4. Yaman M, Demirbas H, Arslan D, Coskuner T, Oruc S. Yatarak Tedavi Gören Hastalarda Bilişsel Profil. Balkan Medical Journal 2012; 29:73-76. 5. Maslow K, Mezey M. Recognition of dementia in hospitilized older adults. Am J Nurs 2008; 108:40-49. 6. Helvik AS, Engedal K, Selbaek G. The quality of life and factors associated with it in the medically hospitalised elderly. Aging Ment Health 2010; 14:861-869. 7. Folstein MF, Folstein SE, McHugh PR. Mini-mental state: a practical method for grading the cognitive state of patients for the clinician. J Psychiatr Res 1975; 12:189-198. 8. Güngen C, Ertan T, Eker E, Yaşar R ve Ergin F. Reliability and Validity of The Standardized Mini Mental State Examination in The Diagnosis of Mild Dementia in Turkish Population. Turkish Journal of Psychiatry 2002; 13:273-281. 9. Fillenbaum G. Screening the elderly: a brief instrumental activities of daily living measure. J Am Ger Soc 1985; 33:698-705. 10. Yavuz BB. Geriatrik Değerlendirme ve Testler. İç Hastalıkları Dergisi 2007; 14:5-17. 11. Lawton MP, Brody EM. Assessment of older people: self-maintaining and instrumental activities of daily living. Gerontologist 1969; 9:179-186. 12. Yazgan Ç, Kora K, Topçuoğlu V, Kuşçu K. Huzurevinde kalan demansı olmayan yaşlılarda yaşam kalitesini etkileyen faktörler. Türk Geriatri Dergisi 2006; 9:143-149. 13. Rubenstein LZ, Harker JO, Salvà A, Guigoz Y, Vellas B. Screening for undernutrition in geriatric practice: developing the Short-Form Mini-Nutritional Assessment (MNA-SF). J Gerontol Bio Sci Med Sci 2001; 56:366-72. 14. Burke WJ, Roccaforte WH, Wengel SP. The short form of the Geriatric Depression Scale: a comparison with the 30-item form. J Geriatr Psychiatry Neurol 1991; 4:173-178. 15. Ertan T, Bugay G, Eker E. Geriatrik depresyon ölçeği kısa versiyonlarının Türk yaşlı toplumunda geçerlik ve güvenilirliği: GDS-15, GDS-10, GDS-4. 5. Ulusal Geropsikiyatri Sempozyumu, 10-12 Haziran 2004, Polat Renaissance Otel, İstanbul Türkiye. 16. Beck AT, Brown G, Epstein N, Steer RA. An inventory for measuring clinical anxiety: Psychometric properties. Journal of consultin and clinical psychology 1988; 56:893-897. 17. Ulusoy M, Şahin NH, Erkmen H. Turkish version of the Beck Anxiety Inventory: Psychometric properties. J Cogn Psychother 1998; 12:163-172. 18. Çuhadar D, Sertbaş G, Tutkun H. Huzurevinde yaşayan yaşlıların bilişsel işlev ve günlük yaşam etkinliği düzeyleri arasındaki ilişki. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2006; 7:232-239. 19. Naylor MD, Stephens C, Bowles KH, Bixby MB. Cognitively impaired older adults: from hospital to home. Am J Nurs 2005; 105:52-61. 20. Gönen S, Küçükgüçlü Ö, Yener G. Hastanede Yatan Yaşlı Bireylerde Demansla İlişkili Olabilecek İşlevsel Bilişsel Bozukluk Sıklığının İncelenmesi. Journal of Neurological Sciences 2010; 27: 446-456. 21. Tezel CG, İçağasıoğlu A, Karabulut A, Kolukısa Ş, Keskin H. Geriatri Hastalarında Bilişsel Düzey, Depresyon, Fonksiyonel Kapasite Değerlendirilmesi. Türk Geriatri Dergisi 2004; 7:206-210. 22. Sherwin BB. Estrogen effects on cognition in menopausal women. Neurology 1997; 48: 21-26. 23. Kessing LV. Depression and risk for dementia. Curr Opin Psychiatry 2012, 25:457 461. 24. Huang CQ, Wang ZR, Li YH, Xie YZ, Liu QX. Cognitive Function and risk for depression in old age: a meta analysis of published literature. Int Psychogeriatr 2011; 23:516-525. 25. Starkstein SE, Jorge R, Mizrahi R, Robinson RG. The construct of minor and major depression in Alzheimer s disease. Am J Psychiatry 2005; 162:2086-2093. 26. Ayhan FF, Ceceli E, Usta M, Kurultak D, Borman P. Evde Yaşayan Yaşlı Hastalarda Kapsamlı Geriatrik Değerlendirmenin Bilişsel Parçasının Önemi. Turkish Journal of Geriatrics 2010; 13:150-159.