TÜRKİYE NİN SINIRAŞAN SULAR POLİTİKASINDA KARŞILAŞTIĞI KISITLAR: DİCLE-FIRAT ÖRNEĞİNDE YENİ BİR HİDRO-STRATEJİ



Benzer belgeler
Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

16-22 Mart 2009 tarihleri arsında İstanbul da düzenlenecek olan 5. Dünya Su Forumunda Sınıraşan ve Sınıroluşturan Suların durumu da ele alınacak!

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE BU ALANDA TÜRKİYE DE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI

Dünyadaki toplam su potansiyeli. Dünyadaki toplam su miktarı : 1,4 milyar km 3 3/31

Su Kaynakları Yönetimi ve Planlama Dursun YILDIZ DSİ Eski Yöneticisi İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı. Kaynaklarımız ve Planlama 31 Mayıs 2013

ULUSLARARASI SU DAYANIŞMA YILI

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

Su Yapıları II. Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL. Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL Bozok Üniversitesi n aat Mühendisli i Bölümü

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi TÜRKİYE 10. ENERJİ KONGRESİ

TÜRKİYE'DE HİDROELEKTRİK POTANSİYELİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Küreselden Yerele Su Yönetimi ve Enerji

SU POLĠTĠKALARI ve GÜVENLĠĞĠ TEZLĠ YÜKSEK LĠSANS PROGRAMI

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Sürdürülebilirlik ve Kaynak Verimliliğine Yönelik Güncel Gelişme ve Yaklaşımlar

Havza Ölçeğinde Sektörel Su Tahsis Planı Uygulaması

GENEL HATLARI İTİBARİYLE ABD, AB VE TÜRK SU HUKUKU

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ÇEVRE HUKUKU

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

ARAZİ KULLANIM PLANLAMASI

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

Horzumalayaka-ALAŞEHİR (MANİSA) 156 ADA 17 PARSEL DOĞAL MİNERALLİ SU ŞİŞELEME TESİSİ NAZIM İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

Dünya Bankası ve AB önerileri tartışılıyor... Ulusal su stratejisi oluşturulmalı (*) Dursun YILDIZ. İnş. Müh. Su Politikası Uzmanı

HAVZA KORUMA EYLEM PLANLARI EYLEMLERİ

İçerik. Türkiye de Su Yönetimi. İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi Çalışmaları

GAP BÖLGESİ NDE TARIM VE TARIMA DAYALI SANAYİDE ENTEGRE KAYNAK VERİMLİLİĞİ PROJESİ

Dr. Tuğba Evrim MADEN Hidropolitik Uzmanı

EROZYON MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ & HAVZA VERİTABANININ OLUŞTURULMASI. Doğu Karadeniz Havzasının Su Çerçeve Direktifi Sınıflandırma Sistemi

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE TÜRKİYE SU MEVZUATI UYUM SÜRECİ

MERİÇ NEHRİ TAŞKIN ERKEN UYARI SİSTEMİ

Enerji Verimliliğinde Akıllı Şebekelerin Rolü ULUSLARARASI İSTANBUL AKILLI ŞEBEKELER KONGRE VE SERGİSİ

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

Tuzlu Sular (% 97,2) Tatlı Sular (% 2,7) Buzullar (% 77) Yer altı Suları (% 22) Nehirler, Göller (% 1)

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

T.C. BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ FEN-EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ COĞRAFYA BÖLÜMÜ HAVZA YÖNETĠMĠ DERSĠ. Dr. ġevki DANACIOĞLU

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER


DERS BİLGİLERİ HİDROLOJİ VE SU YAPILARI CE CE 252 Fluid Mechanics and Hydraulics. Yrd. Doç. Dr. M. Adil Akgül

Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımı ve Bütünleşik Yönetimi

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü. ENOFİS 05 Şubat 2009

SÇD Yasal Çerçevesi Sunumu

SINIRAŞAN SULAR SORUNU KAPSAMINDA GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ NİN DEĞERLENDİRİLMESİ

SU ŞEBEKE VE ARITMA TESİSLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Teşkilat

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

Dünya Bankası Türkiye ye SU KAYNAKLARI YÖNETİM MODELİ Öneriyor!

ORTADOĞU SU MESELESİNDE TÜRKİYE VE GERÇEKLER

Toprak ve Su; en güvenilir iki liman

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Yerel Yönetim Vizyonu. Emin Dedeoğlu , Eskişehir

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

KENTSEL SU YÖNETĠMĠNDE ÇAĞDAġ GÖRÜġLER VE YAKLAġIMLAR

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

DOĞU AKDENİZ ÜLKELERİNİN SU KAYNAKLARI VE SU SORUNLARI

AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP)

DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI. Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi

İstatistikler ve Kanıta Dayalı Karar Verme Semineri

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

DERS PROFİLİ. POLS 338 Bahar

TÜRKİYE DE SU POTANSİYELİ VE ATIKSULARIN GERİ KULLANIMI

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Türkiye nin Su Potansiyelinin Belirlenmesi Çalışmaları

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

Enerji için su,su için enerji kavramları enerji ve su gündeminde artık daha fazla ve daha birlikte bir şekilde yer almaya başlamıştır.

Tarımın Anayasası Çıktı

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI 2016 YILI TADAT EDİLMEYEN TOPLULAŞTIRILMIŞ PROJELERİN ALT PROJE SEÇİMİ VE ÖDENEK TAHSİSİ HAKKINDA USUL VE ESASLAR

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Dış Politika Analizi (IR310) Ders Detayları

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

KKTC Ekonomisinin Gap tan Yararlanması Nasıl Olabilir

Resmî Gazete Sayı : 29361

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

Fatih TOSUNOĞLU Su Kaynakları Ders Notları Su Kaynakları Ders Notları, Su Kaynakları Ders Notları

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Türkiye- Amerika İlişkileri SPRI

Entegre Su Havzaları Yönetimi

HAVZA YÖNETİMİ VE TÜRKİYE NİN SINIRAŞAN SU POLİTİKALARINA ETKİSİ

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi TÜRKİYE 10. ENERJİ KONGRESİ TÜRKİYE NİN ENERJİ PAZARINA KUZEYDOĞU ANADOLUNUN KATKISI

T+U Saat Doğal Kaynaklar Ve Çevre Ekonomisi Ön Koşul Dersleri. Dersin Adı Kodu Yarıyılı. Türkçe Seçmeli

YÜZEYSULARI ÇALIŞMA GRUBU

Bölgesel kalkınmada BKA ların genel görünümü

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Küresel Çevre Yönetimi için Ulusal Kapasite Öz Değerlendirme Analizi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Transkript:

TÜRKİYE NİN SINIRAŞAN SULAR POLİTİKASINDA KARŞILAŞTIĞI KISITLAR: DİCLE-FIRAT ÖRNEĞİNDE YENİ BİR HİDRO-STRATEJİ Onur Öktem (MA) Uluslararası İlişkiler / Hidropolitik Ankara, Türkiye ÖZET Çevresel güvenlik yaklaşımları içerisinde değerlendirilen hidropolitik, 21. yüzyılın en önemli konularından biridir. Kısa vadeli tahminlerin ve uygulamaların marjinal maliyeti artmış, hidropolitik tasarımlar günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar değer kazanmıştır. Bu değer, su kaynaklarının uzun vadeli stratejik planlaması anlayışının giderek daha fazla benimsenmesi sonucunu getirmiştir. Demografik ve coğrafi gerçeklerle birleşerek, siyasi, ekonomik ve sosyal parametrelerin etkileri ile maliyetleri katlanan bu sonuç, Türkiye için önemi tartışılmaz bir nehir havzası Dicle-Fırat için de geçerlidir. Türkiye nin Dicle-Fırat sınıraşan sularının kullanımı ve tahsisi konusunda izlediği politikanın birtakım öncelik ve hassaslıklara cevap verici nitelikte, aynı zamanda karşılaşılan birtakım kısıtları çözebilme potansiyeline sahip olması gerekmektedir. GİRİŞ TEMEL KAVRAM VE KURAMLAR Eleştirel Jeopolitik ve Çevresel Güvenlik 1648 Vestfalya tasarımı olan ulusal güvenlik, devletlerin yaşamlarını sürdürmek üzere kendilerine yönelen tehditleri algılayarak buna karşı bir mekanizma geliştirmeleri fikrine dayanıyordu (1). Bu algılamanın çevresel güvenlik anlayışlarını içermesi ise 90 lı yılların ürünüdür (2). Askeri olmayan güvenlik anlayışlarını yakından izlediğimiz bu yıllar, doğal kaynakların kullanımı ve tahsisi konularına da yönelmiş bulunmaktaydı (3). Çevresel güvenlik çalışmaları ile jeopolitik düşüncenin Soğuk Savaş sonrası geçirdiği evrimin birleşmesi, sınırları hiç olmadığı kadar genişlemiş bir doğal kaynak güvenliği yaratıyordu. Nitekim su kaynaklarının, artan nüfus ve gereksinimler karşısında yetersiz hale gelmesi ile bunun bir çeşit güvenlik ihtiyacı doğurması, jeopolitik disiplini için de çarpıcı bir alan oluşturmaktaydı. Kjellen in tanımıyla; ülkelerin coğrafi özelliklerinin ve sahip olduğu kaynakların politikaya verdiği yönü araştıran (4) klasik jeopolitik, Soğuk Savaşın sonrası yeni dünya düzenine uyum sağlamış, doğal kaynak kıtlığı, çevresel yıkım, sınıraşan kirlilik ve küresel ısınma gibi - 559 -

sorunların yeni bir jeopolitik alan oluşturacağı ifade edilerek eleştirel ve yeni bir jeopolitik doğmuştur (5). Bu çalışmada, gerek eleştirel jeopolitikten gerek çevresel güvenlik yaklaşımlarından, su kaynaklarının kullanımı ve tahsisi uyuşmazlıklarının çözümü bağlamında yararlanılmış bulunmaktadır. Hidropolitik Ülkeler arasında su kaynaklarının kullanımı nedeniyle ortaya çıkan çıkar ilişkilerini değerlendirerek, sudan yararlanmaya dönük sosyo-ekonomik, politik ve hukuki önlemlerin alınmasına yönelik politikaları inceleyen bilim olan hidropolitik, seçilen örnek havzadaki ilişkileri tanımlama aracıdır (6). Dicle-Fırat nehir havzası suları, kıyıdaşları arasında hidropolitik ilişki biçimleri doğurmuş bulunmaktadır. Hidro-stratejik 21. yüzyıl, devlet politikalarını yürüten ve karar-verici durumda bulunan organların, kısa vadeli ve operasyonel düzeydeki uygulamalarla hidropolitika yapamayacakları bir yüzyıldır. Nitekim, küreselleşme, devletlerin artık bu türdeki kararlarının ve politikalarının marjinal maliyetlerini üstlenemeyebilecek bir uluslararası ortam yaratmış durumdadır (7). Uzun dönem tanımlaması olmayan, kademeli planlama anlayışının bulunmadığı, kısaca hidro-stratejik unsurları olmayan politikaların sürdürülebilirliği tartışmalıdır. Ortadoğu da demografik ve coğrafi gerçeklerle birleşen bu durum, Dicle-Fırat nehir havzası için son derece önemli olmaktadır. Türkiye nin Dicle-Fırat hidropolitikasının hidro-stratejik unsurlarının tespiti, öncelik ve hassaslıkların değerlendirilmesi, hidropolitik kısıtların ortadan kaldırılabileceği formül için de kilit olabilecektir. Kısıt Çalışmada kullanılan kısıt kelimesi (8), Türk hidropolitikasının karşılaşacağı, çok yönlü bir değerlendirmenin yapılmaması halinde bir olumsuzluk olarak belirebilecek gelişmelerden oluşmaktadır. Sözü geçen öğelerin, Türkiye nin Dicle-Fırat suları politikalarında bir engel olarak belirmesinden değil, Türkiye nin bu sulardaki dış politikasını yürütürken, küresel gelişmelerin yaratabileceği olumlu ve olumsuz koşullara cevap verebilecek nitelikte stratejik bir yol geliştirmesi gereğinden hareketle sınırlama biçiminde bir vurgulama yapılmaktadır (9). AMAÇ Bu çalışmanın amacı, Türk hidropolitikasındaki kısıtların örnek havza ölçeğinde belirlenmesi ve hidropolitik alan sınırlayıcılara işaret edilmesidir. Böylece hidro-stratejik bakış açısının oluşturulmasına katkı yapmak istenmektedir. Türkiye nin sınıraşan sular politikasının büyük bir bölümünün Dicle-Fırat özelinde ortaya çıktığı ve havzadaki hidropolitik kaymaların diğer sınıraşan sularımıza nazaran daha etkili uyuşmazlık noktaları yarattığı görülmektedir. Dicle- Fırat nehir havzası olumsuzluklarının çözümünün, bu uyuşmazlıkların doğduğu yer olduğu düşünülmektedir. Havzanın kıyıdaşları, bugüne kadar izledikleri (ya da izlemedikleri) politikalarla bölgede hassas bir hidropolitik ortam yaratmış bulunmaktadır. Hassas dengenin yarattığı kısıtların, Türkiye nin ulusal çıkarlarını etkileme gücü ise hidro-stratejik durumun kendisini oluşturmaktadır. Türkiye, bu sularda yukarı kıyıdaş konumunda, havzadaki uyuşmazlık çözümü inisiyatiflerinin başlatıcısıdır fakat politikasının anlatımında, dış dünyaya ve havzanın - 560 -

diğer kıyıdaşlarına ifadesinde ve yansımasında güçlük yaşamaktadır. Söz konusu durumun analiz edilmesi büyük önem taşımakta, bölgesel ve küresel hidropolitik konjonktüre cevap veremeyecek öğelerin belirlenmemesi ciddi sorunlarla karşılaşılabileceğini göstermektedir. Çalışma, tüm bunlara işaret edilmesi hedefini taşımaktadır ve bu hedefe ulaşılırken birtakım temel kabullerden yola çıkılmaktadır: Doğal kaynaklar politiği ve özellikle su kaynakları politiği (hidropolitik) siyasi coğrafyanın sağladığı teorik alt yapı ile analiz edilebilir ve bu analiz uygulamada tüm verilerin değerlendirildiği kademeli planlama anlayışının gerçekleşmesi anlamına gelmelidir. Bölgesel ve küresel hidropolitik konjonktür, bu gereğin Türkiye için son derece önemli ve öncelikli olduğunu göstermektedir. (AB süreci- Ortadoğu ve Doğu Akdeniz kara havzalarındaki siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeler) Küresel düzeydeki su kaynakları politiği alanındaki çalışmalar yukarıdaki topludurumun çok ciddi bir parçasını oluşturmaktadır. Dicle-Fırat örneğinde irdelenirse, söz konusu çalışmaların bağlantılı değerlendirilmesinde tıkanmalar tespit edilmektedir. Türkiye nin sınıraşan sular politikası, Türkiye nin su yönetiminin ve bu yönetimin unsurlarının izlediği politikaların ayrılmaz bir parçasıdır. Aksini düşünmek mümkün olsa da çalışmanın temel argümanı olan hidro-stratejik anlayışa uygun düşmemektedir dolayısıyla yönetimde yetkili kurum ve kuruluşların bu politika içerisindeki rollerinin karmaşıklığının devam etmesi, Türk hidropolitikasının argümanlarını her halükarda zayıflatmaktadır. Dicle-Fırat nehir havzası uyuşmazlıklarının, Türkiye nin sınıraşan sularda izlediği politikada karşılaştığı kısıtların değerlendirilmesi ile ele alınmasının amacı, stratejik bakış açısının oluşturulmasına ilk adımı atarak, bu adımı havzada karşılaşılan ya da karşılaşılması olası kısıtlardan yola çıkarak gerçekleştirmektir. 1. TÜRKİYE DE SU Tatlı su kaynaklarının kullanımı ve dağılımı sorunları, içinde bulunduğumuz yüzyılda, dünyamızın coğrafi-fiziksel koşulları düşünüldüğünde, son derece karmaşık bir su yönetimi manzarası ortaya koymaktadır (10). Bu yönetim; su arzı, su arıtma, su depolama, hidroelektrik enerji üretimi ve su sanitasyonu v.d. konuları içermekte, kullanımları belirleyen akarsu havzalarının yönetimi ve planlaması, uluslararası nitelikteki suların havzalarındaki kıyıdaş kullanımlarında ve tahsis konularında son derece önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Su kaynaklarının kullanımı ile ilgili sınıraşan sorunları çözmek üzere, kıyıdaş ülkelerin su yönetiminden sorumlu yetkili kurum ve kuruluşların kurumsal ve hukuksal yapılarının, suyun yönetilmesi sürecinde yaratılan etkilerin ve sonuçların, ilgili sınıraşan sular için belirlenecek politikanın çıkış noktasını oluşturduğu ifade edilebilir (11). Sınıraşan su politikasının değerlendirilmesi, ülke su kaynaklarının ve bu kaynakların yönetiminin bir yansımasını oluşturmaktadır. Dicle-Fırat nehir havzasındaki sınıraşan sular politikasının en önemli parametrelerinden biri de bu bağlamda, Türkiye nin su yönetim kültürü ve planlama metodolojisidir. Havzadaki su yönetim uygulamaları ile beraberinde gelen teknik ve ekonomik politika hassaslıkları havza hidropolitiğini meydana getirmektedir ve getirmiştir. Kıyıdaşların - 561 -

siyasi duruşlarının temelindeki faktörlerden birini oluşturmuştur. Türkiye, uluslararası taahhütlerinde hep bu hassaslıkları dikkate alarak genel kararlarını almakta ve hassaslıklara büyük önem vermektedir. 1.1. Türkiye nin Su Kaynakları Ülkeye düşen yağış, oluşturduğu dağılım ile ülke tatlı su kaynaklarını meydana getirmektedir ki bu dağılım coğrafi bir sabittir. Kaynağın kullanılması, teknik olarak değerlendirilmesi ve politik öğelerinin belirlenmesi demek olan su yönetimi, yağışın oluşturduğu bütçenin verilerine göre şekillenmektedir. Türkiye, tatlı su kaynakları düşünüldüğünde (ihtiyaçları karşılanmak üzere) istenilen yer ve zamanda suyu sağlama konusunda her daim uygun koşullarda bulunmamaktadır(12). Su sıkıntısı yaşayabildiği ve yaşayabileceği ifade edilebilir. Teknik anlamda tatlı su kaynaklarını oluşturan 26 nehir havzasına sahip olan Türkiye de ortalama yıllık yağış 643 mm.dir. Ortalama yıllık yağış, yılda ortalama 501 milyar m 3 suya karşılık gelmektedir. Ortalama yıllık akış, yaklaşık 186 milyar m 3, kişi başına düşen su miktarı 1700 m 3 tür. Su varsıllığı ve yoksulluğu endekslerinin kişi başına 8.000-10.000 m 3 suya sahip ülkeleri, su zengini kabul ettiği düşünüldüğünde; Türkiye, su zengini bir ülke değildir (13). Türkiye nin su bütçesinde yerüstü sularını değerlendirecek olursak; Ortalama yıllık yağış olan 501 milyar m 3 suyun 274 milyar m 3 ü yüzeyden buharlaşmaktadır, 69 milyar m 3 ü yeraltı suyunu beslemektedir, Kalan 158 milyar m 3, düşen yağışın akışa geçen kısmıdır (14). Türkiye de yeraltı suyu potansiyeli araştırmaları 1956 yılında başlamış ve yıllık emniyetli yeraltı suyu işletme rezervi potansiyeli 12,3 milyar m 3 olarak tespit edilmiştir (15). Net 28 milyar m 3 yeraltı suyunun nehirleri beslediği tahmin edilmektedir (16). 12,3 milyar m 3 sektörler arasında tahsis edilmekte (5.84 milyar m 3 sulama, 4.83 milyar m 3 içme-kullanma ve endüstriyel amaçlı) ve fiili çekilen miktar 6 milyar m 3 tür (17). Türkiye nin toplam yüzey akışı 193 milyar m 3 tür (yerüstü 158 milyar m 3 + yeraltı 28 milyar m 3 +7 milyar m 3 ), yüzey akışındaki 7 milyar m 3, komşu ülkelerden Türkiye ye gelen su miktarıdır: Meriç nehri ve kolları Tunca, Arda ile Asi nehri ve Arpaçay suları, Türkiye nin toplam su bütçesine eklenmektedir. Türkiye toplam su bütçesini oluşturan bu miktarın tamamından teknik ve ekonomik nedenlerle yararlanamamaktadır. Devlet Su İşleri nin yaptığı çalışmalar bu miktarın ancak 95 milyar m 3 ünün teknik ve ekonomik olarak geliştirilebilir ve kullanılabilir olduğunu göstermektedir (18). Suyun sektörlere göre dağılımı ise teknik ve ekonomik uygulanabilirliği yakından etkilemektedir. 1.2. Türkiye de Suyun Sektörlere Göre Tahsisi ve Kullanımı Yenilenebilir tatlı su kaynağı bütçesinin çeşitli kullanıcılara istenilen anda ve miktarda, hangi kullanım amaçlarına göre tahsis edildiği, sınıraşan suların bulunduğu nehir havzalarındaki uluslararası anlaşmazlıkların özüne ilişkin kayda değer bilgiler vermektedir. Buna göre Devlet Planlama Teşkilatı nın hazırlamış olduğu ve Türkiye deki su havzalarına ilişkin İhtisas Komisyonu Raporunda farklı kullanım amaçlarına yönelik olarak 38.9 milyar m 3 bir su - 562 -

tüketimi tespit edilmiş, rakamın sektörler arasındaki dağılımı: 29.2 milyar m 3 sulama amaçlı (%75), 5.7 milyar m 3 içme-kullanma amaçlı (%15) ve 4.0 milyar m 3 endüstriyel amaçlı (%10) tahsis edilmiştir (19). İçme-kullanma suyu, kentsel kullanımları kapsamakta ve 2000 yılı itibariyle 42.000 milyon m 3 toplam tüketimin 6.400 milyon m 3 nü oluşturmaktadır (20). Endüstriyel kullanım, imalat faaliyetlerinin soğutma, yıkama v.d süreçlerini kapsamakta ve tahsisatın % 52 si yüzey, % 48 i yeraltı sularından karşılanmaktadır (21). Marmara Bölgesi, toplam endüstriyel su tüketiminin en büyük kısmını kullanan bölge olarak öne çıkmaktadır. Endüstriyel kullanım 2000 yılı itibariyle toplam tüketim içinde 4.100 milyon m 3 lük kısmı oluşturmaktadır (22). Tarımsal su kullanımı, Türkiye de toplam suyun % 75 ini tüketen bir sektördür. Su kaynakları geliştirme projeleri ise tahsis edilen fonların en büyük tüketicisidir. 2000 yılı toplam su tüketiminin 31.500 milyon m 3 ü sulama suyu tüketimini oluşturmaktadır (23). Akarsu boyunca kullanım, hidroelektrik potansiyelin kullanılması anlamına gelmektedir. Türkiye, 433 milyar kwh brüt hidroelektrik potansiyeline sahip olarak, yararlanılabilir potansiyel 216 milyar kwh olarak hesaplanmaktadır (24). Değerlendirilebilir potansiyelin % 35 i geliştirilebilmiş olup, potansiyel içinde Fırat nehri ilk, Dicle ikinci sırada gelmektedir. Hidroelektrik kullanım, uygulamaya geçirilen kaynak geliştirme projelerinin baraj buharlaşma miktarlarına, havza ekosistemine ve nehir tuzluluk oranlarına etki etmesi nedeniyle su tüketimi anlamında değerlendirilmektedir. 2. TÜRKİYE DE SU YÖNETİMİ Su kaynağı yönetimi, nehir havzalarının coğrafi sınırları ile ülke sınırlarının aynı olmaması nedeniyle suyun kullanımına dair çıkar uyuşmazlıklarının önemli bir unsurudur. Türkiye de su kaynaklarının yönetiminden ve planlamasından sorumlu merkezi kurum ve kuruluşlar, teknik, izleme-değerlendirme, sivil toplum kuruluşları biçiminde su sektörünü oluşturmaktadır. Kurumsal yapıyı oluşturan teknik kurumlar; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi, İller Bankası ve eski Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü nün yerini alacağı düşünülen Bölgesel Kalkınma Ajanslarıdır. İlgili kurumlar, su sektörü planlamasının ulus çapındaki uygulamalarını gerçekleştirmektedirler. İzleme ve değerlendirme yapan kuruluşlar; Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, GAP İdaresi ve Sağlık Bakanlığıdır. Devlet Planlama Teşkilatı nın buradaki rolü son derece önemlidir. Yurt çapında doğal kaynak politikalarına ilişkin tüm sektörlerin yatırım ihtiyaçlarını değerlendirmektedir. Bu değerlendirme, kaynakların optimum dağılımına yönelik olduğundan kilit bir nitelik taşımaktadır. Ulusal düzeyde faaliyet gösteren hükümet dışı kuruluşlar, su kaynaklarına ve çevreye ilişkin sorunlar konusunda katılım ve bilinç faaliyetlerini örgütlemektedir ve karar alma sürecinde baskı grubu rolü oynamaktadır. Su kaynaklarını gündemine alarak hidropolitikada etkili olmaya çalışan sivil toplum inisiyatifleri ise; Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı, Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı ve Türkiye Çevre Vakfıdır. Kurumsal yapıdaki yetki karmaşası, su yönetimi hukuksal yapısında ikilikler biçiminde kendini göstermektedir. Türkiye su kaynaklarının kullanılması ile ilgili olarak kamu yararının gözetildiği esasları kabul etmektedir. 1982 Anayasasının Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi başlığı (m. 168), kamu yararı ilkesi hükmüne yer vermiştir. Medeni - 563 -

Kanunda yer alan umuma ait suların kullanılmasıyla ilgili esaslar da kamu hukukuna bırakılmıştır (25). Medeni Kanun düzenlemeleri ile beraber uygulanan diğer su yönetimi kanunları mikro ikilikler yaratmakta ve bu ikiliklerin önlenmesi varolan yasaların düzenlenmesi yahut da ulusal bir su yasası ile mümkün görünmektedir. Türkiye de su kaynakları yönetiminin, birbirinden tamamen farklı olmayan, bağlantılı sahalarda otuzu aşan hukuki düzenlemeye göre gerçekleştirilmesi, söz konusu kurum ve kuruluşların politikalarında karmaşaya işaret etmektedir (26). Kurumsal ve hukuksal yapının arz ettiği bu olumsuzluk, siyasal yapının özellikleri hakkında ipucu vermektedir. Planlama Teşkilatı nın su yönetimiyle ilgili tüm tarafları kapsayan bir planlama hedefi oluşturması ile en üst katı oluşturan politik tasarım, ilgili diğer kurum ve kuruluşların hedeflerine dağıtılmaktadır. Kurum hedeflerinin ayrıksılığı, ulusal ekonomik fayda, optimum kaynak kullanımı ve uluslararası konjonktür, su yönetimi sürecinde ve ulusal politikada bir anlayış değişikliğini gerekli kılmaktadır. Bu anlayış değişikliği, hali hazırda yukarıda adı geçen kurumların da gündemlerini meşgul etmektedir. Ulusal sürdürülebilir su politikası, tümleşik su kaynakları yönetimi ve kaynak yönetimine bütünsel yaklaşım gittikçe siyasal yapı içerisinde daha fazla telaffuz edilmektedir. 3. SINIRAŞAN SULAR: DİCLE-FIRAT Türkiye 26 hidrolojik nehir havzasına bölünmüştür. Bu 26 havzadan; Çoruh, Aras, Meriç- Ergene, Fırat, Dicle ve Asi havzaları olmak üzere 6 sı sınır aşmakta veya sınır oluşturmaktadır. Türkiye, Meriç ve Asi havzalarında hariç, diğer tüm sınıraşan ve sınır oluşturan havzalarda yukarı kıyıdaş ülkedir. Dicle nehir havzası, yıllık ortalama su potansiyeli sıralamasında 21.33 milyar m 3 yıllık ortalama akışı ve ortalama yıllık verimi ile 2. sırada yer alan sınıraşan bir nehirdir(27). Üç althavzadan oluşmaktadır: Büyük Zap (İran dan doğup Türkiye-Irak sınırı boyunca akan Hacibey Deresi, Şemdinli Çayı ve Küçük Zap), Hezil Çayı (Türkiye-Irak sınırı) ve Dicle nehri (Hazar Gölü-Elazığ dan doğar, Türkiye-Suriye sınırı boyunca akar) (28). Dicle nin kıyıdaşlarının katkıları ise sırasıyla; Türkiye % 42, Irak % 58 biçiminde olup, Suriye nin bu nehre hiçbir katkısı bulunmamaktadır (29). Fırat nehir havzası, Türkiye nin su potansiyeli sıralamasında 31.61 milyar m 3 yıllık ortalama akışı ile ilk sıradadır (30). Bu potansiyeldeki payı % 17 olup, toplam brüt yüzey suyu potansiyeline de en büyük miktarda katkıyı yapan nehirdir. Fırat havzası; Habur Çayı, Culap Deresi, Fırat Nehri ve Sacir den oluşmaktadır. Irak ın hiçbir katkısı olmadığı Fırat a: Türkiye % 90 oranında, Suriye ise % 10 oranında katkı yapmaktadır(31). Dicle-Fırat nehirlerinin hidropolitiğini bu oranlar belirlemektedir. Yukarıda rakamsal olarak ifade edilen coğrafi gerçekler, hidropolitik hareket tarzlarına dönüşmekte ve sıcak uyuşmazlık noktası olarak belirmektedir. Nitekim toplam su potansiyeli 50 milyar m 3 olan Dicle den; Türkiye, 6.17 milyar m 3 (% 12), Suriye 2.60 milyar m 3 (% 5), Irak 45 milyar m 3 (% 90) yaralanmak istemekte, toplam su potansiyeli 35 milyar m 3 olan Fırat tan; Türkiye 17.219 milyar m 3 (%49), Suriye 11.300 milyar m 3 (%32), Irak 23.000 milyar m 3 (%66) yararlanmak istemektedir (32). Dağılımlar, kaynağa katkı ile ilişkilendirildiğinde, uluslararası hakça ve adil kullanım ilkeleriyle çelişmektedir. Üç ülkenin büyük kalkınma ve su kaynakları projeleri, sulardan yararlanmanın hidropolitik bir sorun haline gelmesine sebep olmuş bulunmaktadır. - 564 -

4. TÜRKİYE NİN SINIRAŞAN SULARA BAKIŞI Türkiye nin su politikası; su kaynaklarının sürdürülebilir geliştirilmesi, sınıraşan sular politikası, Avrupa Birliği ne uyum ve su baskısı yaşayan ülkelere su satışı unsurlarından oluşmaktadır(33). Bu politikanın hidro-stratejik noktasını oluşturan sınıraşan sularda; 1. Hakça, makul ve optimum yararlanma ilkeleri ile güven artırıcı önlemlere dayalı, 2. Suyun kendisini değil yararlarını paylaşan, 3. Şeffaf ve tutarlı uygulamaları havza bazında gözeten bir politika benimsendiği ifade edilmektedir(34). Bu hidropolitiğin dayandığı temel ilkeler ise şu şekilde belirlenmiş bulunmaktadır; a) su, temel bir insan ihtiyacı ve hakkıdır, b) sınıraşan sular, hakça, makul ve optimum kullanılmalıdır, c) kıyıdaş ülkeler sınıraşan sulardaki yararlanmalarında önemli zarar vermemelidir, d) sınıraşan nehire kıyıdaş olan her ülke, suyun kendi sınırları içerisinde kalan kısmını kullanmada egemen haklara sahiptir, e) hakça kullanım, sınıraşan nehir sularının kıyıdaş ülkeler arasında eşit dağıtımı (paylaşımı) anlamına gelmemektedir (35). Türkiye, sınıraşan ve sınır oluşturan sularında izlediği siyasayı belirlerken bu ilkeleri tutarlı biçimde uygulamaya çalışmaktadır. Dicle-Fırat nehir havzası uyuşmazlıklarında, belirlenen politika ilkelerinin ifade edilmesinde adeta laboratuar işlevi gördüğü söylenebilir. 4.1. Sınıraşan Sulara Bakışta Hukuksal Parametreler Müzakere masasında su, öyle bir doğal kaynaktır ki kıyıdaşlar arasındaki diğer problemlerin çabucak bir parçası haline gelebilmekte, teknik yaklaşımlarla değerlendirilmesi gereği, tarafların masadan bir anda fazladan maliyetle kalkmasıyla sonuçlanabilecek bir konum yaratabilmektedir(36). Türkiye nin sınıraşan sular politikasının hukuki yönünü hakça-makul ve optimum kullanım ilkesi oluşturmaktadır. Bu ilkeyi, önemli zarar vermeme ve sınıraşan suyun ülke sınırları içinde kalan kısmının kullanılmasında tam egemenlik ilkeleri desteklemektedir. Türkiye, hidropolitikasının hukuki yönünü oluşturmak ve pekiştirmek üzere; sınıraşan su terimini kullanmakta, suyun ortak kullanımında kullanılan sınırlı havza egemenliği doktrinini benimsemektedir. 4.2. Sınıraşan Sulara Bakışta Siyasal Parametreler Türkiye, sınıraşan ve sınır oluşturan sularında şeffaf ve tutarlı bir hidropolitika benimsemiştir. Su ve toprak kaynaklarının kullanılmasına ve bu kaynaklardan yararlanılmasına ilişkin verilerin doğruluğu, sistematiği ve güvenilirliği son derece önemli görülmekte, sınıraşan kaynağa ilişkin verilerin tutarlı bir şekilde taraflar arasında paylaşılması, sunulması ve şeffaf bir anlayışla değerlendirilmesi, uyuşmazlık çözümünün kilit bir aşamasını oluşturmaktadır. Türkiye, sınıraşan sularının paylaşılmasına olumlu bakmamakta, kaynaktan optimum yararlanmanın kıyıdaşlar arasında temin edilmesini sağlayacak ve suyun yararlarının paylaşılmasına yönelik su tahsisatını hidropolitiğinin esası olarak belirlemiştir. Sürdürülebilir kaynak yönetimi anlayışının sınıraşan sularda, gerçekleştirilme çalışmaları, hidropolitik tasarımda öne çıkmaktadır. Dicle-Fırat ın tek bir havza ya da iki ayrı nehir olarak kabul edilip edilmediği sorunsalı ve Üç Aşamalı Plan teklifi hidropolitik parametreleri görebildiğimiz örneklerdir. - 565 -

4.3. Sınıraşan Sulara Bakışta Ekonomik ve Çevresel Parametreler Su kaynağının ekonomik bir değer arz etmesi kabulü bir yana Türkiye, sınıraşan sularının ülke kalkınmasında ne kadar önemli olduğunu gösteren uygulamalar gerçekleştirmektedir. İlgili havzalarda su kaynaklarının geliştirilmesi projelerine bakıldığında bunların odağında, bölgenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya olan katkısının arttırılması, GSYH artışının tarım ve sanayi sektörlerinde gerçekleştirilmesi, su verimliliğinin arttırılarak bölgesel ve endüstriyel gelişmenin sağlanması bulunmaktadır. Dicle-Fırat nehirlerini kapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi nin bu amaçlara yöneldiği görülmektedir. Ülkemizde suyun bölgesel kalkınma katalizörü görevi görmesinin bir dönem sembolleştirilmesi ulusal ekonomide yaratacağı düşünülen etkiyle yakından ilgilidir. Sınıraşan su kaynaklarının korunması ile bu sulardaki yararlanmayı engelleyen ve ekosistem tahribatı gerçekleştiren su kirliliği, su kalitesindeki olumsuz değişimleri yaratmakta ve su potansiyelini kötü bir şekilde etkilemektedir. Bu sulara ekonomik bakışı da riskli hale getiren çevresel parametreler, suyun kullanıcılara istenilen zaman ve yerde sunulmasını imkansız hale getirebilmektedir. Baraj göllerinin sınıraşan etkileri bu bağlamda Stratejik Çevresel Etki Değerlendirmesi kavramını ortaya çıkarmış bulunmaktadır ki Türkiye bu konuda ciddi çalışmalar yürütmektedir (37). 5. SINIRAŞAN SULAR POLİTİKASINDA KISITLAR Türkiye nin sınıraşan sularına bakış açısı kapsamlı hidropolitikanın unsurlarını oluşturmaktadır. Fakat bu hidropolitika, sınıraşan dış politikaya gelindiğinde birtakım kısıtları karşılamak durumunda kalmaktadır. Bu kısıtlar iki bölümde incelenebilir ki, yüzleşmek durumunda bulunduğumuz durumu hidropolitik artılar ve kazanımlar (hydropolitical bonus) haline getirebilmek, bu kısıtları sağlam bir analiz sürecinden geçirerek üçüncü bir başlık (güçlü olunan yanlar) altında eritmek ile mümkündür. Buna göre; Kullanıma Yönelik Kısıtlar: 1. 1997 BM Uluslararası Su Yollarının Ulaşım Dışı Amaçlarla Kullanılması Konvansiyonu, 2. İnsan hakkı olarak su hakkı BM Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi, 3. AB Su Çerçeve Direktifi Müktesebat uyumu, 4. GAP ın tamamlanması sorunu Ilısu örneğinde baskılar, Politika Üretmedeki Kısıtlar: 1. Küresel hükümet dışı su kuruluşları ve oluşturulan kavramlar, 2. Sınıraşan Sulara İlişkin Uyuşmazlıklarda BM Danışmanlık-Arabuluculuk Mekanizmaları, Politika Üretmede Güçlü Olunan Yanlar: 1. Üş Aşamalı Plan, 2. Merkezden periferik su transferi, 3. Tutarlı dış hidropolitika, 4. Sürdürülebilir politikaların benimsenmesi, - 566 -

biçiminde belirlenen unsurlar sağlam bir analiz süzgecinden geçirilmeli, ortaya konacak argümanlar ve arz ettiği hidropolitik ortam Tümleşik Su Kaynakları Yönetimi anlayışı ile kesişme noktaları yaratmalıdır. Fakat asıl mesele, kavramın sınıraşan sulardaki pratiğinin test edilmesi ve gerçek anlamda Dicle-Fırat için de model oluşturabilecek olgunluğa getirilmesidir. SONUÇ Dicle-Fırat nehir havzası sisteminde suyun kullanım ve tahsisi nedeniyle ortaya çıkan sorunlar ile bu sorunları çözmek ya da onları daha karmaşık hale getirmek üzere oluşturulan hidropolitiğin Türkiye nin yaklaşımına kısıt biçimde geri döndüğü görülmektedir. Dicle-Fırat nehir havzası bölgesindeki su sorunlarının büyük ölçüde kıyıdaşların su kaynakları yönetimi uygulamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Türkiye nin su yönetiminde son yıllarda yaşanan değişmeler, kurumsal düzeyde Tümleşik Su Kaynakları Yönetimi (TSKY) uygulamalarına yönelik çalışmaların yapılması ve su yönetim anlayışının değiştirilmesi, sınıraşan ve sınır oluşturan suların kullanım ve tahsisine, özel olarak da Dicle-Fırat nehir havzası hidropolitikasına etki edecektir. Böyle bir geçiş yaşanırken, Türkiye nin söz konusu havzadaki komşularının, bulundukları yerden klasik argümanlarını devam ettirme lüksleri bulunmamaktadır. İlk başta havzanın hidrolojik gerçekleri, Türkiye nin iki nehirde de kaynak ülke konumunda bulunması ve aşağı kıyıdaşlık konumunun yarattığı mağduriyet hidropolitikasının TSKY uygulamalarında sürdürülebilir tarafının ortadan kaldırmıştır. Temel hidropolitik yaklaşımlar ise, Irak ve Suriye açısından teknik olarak devam ettirilemeyecek haldedir. Dicle-Fırat sularının kıyıdaşlarının, bu suların kullanımı ve tahsisi konusundaki uygulamalarını yeni bir noktaya getirme çabaları, tümleşik yönetim anlayışını benimseme eğilimleri, havzadaki sınıraşan ve sınır oluşturan suların kullanımından ve tahsisinden kaynaklanan sorunları da olumlu bir hale getirmekle kalmayacak, küresel düzeyde Türkiye nin bu konuda karşılaştığı kısıtların spekülatif değerlendirmeleri de son bulabilecektir. KAYNAKLAR ve NOTLAR 1. Sander, Oral, İlkçağlardan 1918 e Siyasi Tarih, Ankara: İmge Kitabevi, 2002, s.101. 2. Muir, Richard, Political Geography: A New Introduction, London:Mac Millan, 1997 s.251. 3. O Tuathail, Gearoid, Thinking Critically About Geopolitics, (The Geopolitics Reader [Eds. G.O. Tuathail, S.Dalby, P.Routledge], London: Routledge, 1998, içinde) s.5-6. 4. O Tuathail, 1998, ibid., s.1. 5. O Tuathail, 1998, ibid., s.3. 6. Öktem, Onur, Türkiye nin Sınıraşan Sular Politikasında Karşılaştığı Kısıtlar: Dicle-Fırat Örneği, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi (Hacettepe Üniversitesi- Sosyal Bilimler Enstitüsü), Ankara, 2005, s.5. 7. Wilton Park & National Intelligence Council, 2004, NIC 2020 Project on the Middle East, s.1, http://www.cia.gov/nic/pdf_gif_2020_support/2004_03_12/me_summary.pdf 16.05.2005 tarihinde alınmıştır. 8. Kısıt kelimesine İngilizce jargondaki constraint restraint challenge limitation kelimelerinden yola çıkılarak ulaşılmıştır. - 567 -

9. Öktem, 2005, ibid., s.11. 10. Falkenmark, Malin, Competing Freshwater and Ecological Services in the River Basin Perspective An Expanded Conceptual Framework, International Water Resources Association, Water International, Vol. 25, No. 2, June 2000, s.172. 11. Öktem, 2005, ibid., s.17. 12. Rende, Mithat, Water Transfer From Turkey to Water-stressed Countries in the Middle East, 2nd-Israeli Palesitinian International Conference on Water for Life in the Middle East (10-14 October 2004) için Sunulan Bildiri, Antalya. 13. Gleick, Peter et al., The World s Water (2002-2003) The Biennial Report on Freshwater Resources, Washington D.C.:Island Press, 2002, s.99-100. 14. DSİ, 2002, Türkiye deki Barajlar ve Hidroelektrik Santraller, Ankara: DSİ. 15. DSİ, GAP- RDA, Ministry of Foreign Affairs (MFA), 2003, Turkey Country Report s.13,http://www.worldwatercouncil.org/download/report_turkey.pdf,16.05.2005 tarihinde alındı. 16. Eroğlu, Veysel, Türkiye nin Su ve Toprak Kaynakları Potansiyeli ve Gelişimi, s. 2 http://www.stradigma.com, 16.05.2005 tarihinde alınmıştır. 17. Öktem, 2005, ibid, s.20. 18. Eroğlu, 2004, ibid., s.2. 19. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Su Havzaları, Kullanımı ve Yönetimi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT: 2555-ÖİK 571, Ankara, 2001, s. 39 http://ekutup.dpt.gov.tr/suhavza/oik571.pdf 17.05.2005 tarihinde alındı. 20. Ibid., s.39. 21. DSİ, GAP- RDA ve MFA, 2003, ibid., s. 33. 22. DPT, 2001, ibid., s.39. 23. Ibid., s.39. 24. DSİ, 2002, DSİ ve Hidroelektrik Enerji, Ankara: DSİ, s.9. 25. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (18.10.1982), 1998, Ankara: Seçkin Yayınevi, s. 157. 26. Carl Bro International, 2001, Analysis of Environmental Legislation in Turkey (Final Report), Denmark: Carl Bro Inc., s.2. 27. DSİ, 2002, Türkiye deki Barajlar ve Hidroelektrik Santraller,Ankara: DSİ, passim. 28. Anık, Ferruh, Hidropolitik Su Kaynakları ve Politik Boyutu (Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik Yüksek Lisans Ders Notları), Ankara, 2002, s.91-92. 29. Ünal, Zeki et al., Yeraltı ve Yerüstü Su Kaynaklarımızın Daha Etkin Kullanımını Sağlamak ve Komşu Ülkelerle Olan Su Sorununa Çözüm Bulmak Amacıyla Kurulan (10/13) Esas - 568 -

Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (TBMM Yasama Yılı:4, S.Sayısı:849), Ankara: TBMM, 2002, s.55. 30. Toklu, Vefa, Su Sorunu Uluslararası Hukuk ve Türkiye, Ankara: Turhan Kitabevi, 1998, s.84. 31. Ünal et al., ibid., s. 55. 32. Ibid., s. 56. 33. Rende, 2004, ibid. 34. Ibid. 35. DSİ, GAP-RDA ve MFA, 2003, ibid., s. 72. 36. Shamir, Yona, Alternative Dispute Resolution Approaches and Their Application, PC-CP Series No: 7, France: UNESCO-IHP, 2003, s. 20. 37. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004, Dünyada Stratejik Çevresel Değerlendirme, s.3-4, http://www.cedgm.gov.tr/stratejikcd.htm, 24.08.2004 tarihinde alınmıştır. - 569 -

CHALLENGES OF THE TURKISH TRANSBOUNDARY WATER POLITICS: A (BRAND) NEW HYDRO-STRATEGY FOR TIGRIS-EUPHRATES Onur Öktem (MA) IR / Hydropolitics Ankara, Türkiye ABSTRACT Management of water resources have mainly been affecting by the new natural resource management paradigms; sustainable utilization and integrated planning of resources. Many repercussions to foreign water policies from water management culture of a country will be one of the main challenges encountered by the 21 st century states in facilitating their environmental security. Turkey is in a process which needs new assessments in her water politics. This process includes the transboundary water politics. Turkey s hydropolitical priorities and strategic planning of these priorities, management and decision-making procedures appear to be highly critical parameters for the Euphrates and Tigris rivers. - 570 -