pecya Distimik Bozukluk: Gözden Geçirme Yasemin CENGIZ *, Tar ık KUTLAR *, Münevver HACIOĞLU *, Muharrem YAMAN ** ÖZET



Benzer belgeler
pecya Kronik Depresyonda Sosyodemografik ve Klinik Özellikler: iyile şen Majör Depresyon Olgular ı ile Karşılaştırma

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ Bipolar II Bozukluk

Siklotimik bozukluk, hipomani ve hafif þiddette

Þizofreninin klinik özelliklerini anlatan kitap ya

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

Depresif semptomatoloji sadece psikiyatri

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri


ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

pecya Distimi Tamil Hastalarda Klini ğe Eklenen Majör Depresif Epizodun Ya şam Boyu Birlikteli ği#

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ*

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

pecya Alopesi Areatal ı Çocuklarda Psikiyatrik Eş Tan ılar Kağan GÜRKAN *, Ümran TÜZÜN **, Osman ABALI *** ÖZET

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Erken Ba şlang ıçlı Depresyonlarda Aile Yüklülü ğü (Gözden Geçirme)

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

Ergenlerde Depresyon: Epidemiyoloji, Klinik Görünüm, Komorbidite, Seyir, Komplikasyonlar ÖZET. pecya SUMMARY

Distimi-Çifte Depresyon-Majör Depresyon Tan ılı Hastalar ın Kişilik Yap ıları Açısından Karşılaştırdmas? ÖZET. pecya SUMMARY

Çocuk ve ergen depresyonu ile ilgili araþtýrmalar iki

Prof. Dr. Gonca Soygüt Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

Lisans ODTÜ Psikoloji Öğretim Üyesi Ufuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 2012-halen

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Çocuk Ýstismarýna Birimler Arasý Yaklaþým: Bir Olgu Sunumu

pecya Kronik Depresyon ve iyile şen Majör Depresyon Olgularında Kişilik Bozukluklar ının Değerlendirilmesi

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

ÖZET. pecya SUMMARY. Key words: Medical students, depressive symptoms, Beck Depression Inventory

Depresyon 1. Depresyon nedir? 2. Depresyon (çökkünlük) sanıldığı kadar sık mı? 3. Depresif belirtiler ile depresyon farklı mıdır?

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı?

DOĞUM SONRASI DEPRESYON. Prof.Dr. Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

Prof.Dr. İBRAHİM FERHAN DEREBOY

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Antidepresan Tedaviye Cevab ın Yaş, Epizod Sayısı, Epizodun Süresi ve Ailede Psikiyatrik Rahats ızl ık Öyküsü ile ili şkisi

pecya Alkol Bağıml ılığı ve Depresyon Zehra ARIKAN *, Asl ı ÇEKI( KURUOĞLU **, Hülya ELTUTAN ***, Erdal I ŞIK * GIRIŞ

Nevrotik iştahsızlık; Yeme bozukluğu; Anoreksi;

Ahmet TÜRKCAN *, Duran ÇAKMAK ** ÖZET. pecya

Panik Bozukluklarda Majör Depresyon Prevalans ı ve Majör Depresyonun E şlik Ettiği Hastalar ın Klinik Özellikleri ÖZET. pecya

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

ÖZGEÇMİŞ. Telefon : +90 (312) FOTOĞRAF : Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 06800, Beytepe Ankara

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması

yılları İlişki Bildirimi

Ýnsanlýk tarihi kadar eski olan depresif bozukluðun. Depresyon Etiyolojisi. Özet

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ YATAN HASTA DEĞERLENDİRME FORMU

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

DEHB Erişkinliğe Yansımalar ve Eş Tanı

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

HIV SÜRECİNDE DEPRESYON VE OLASI İLİNTİLİ DURUMLARI ELE ALMAK. Dr. M.Kemal Kuşcu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ


POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

pecya Başak ÖZÇEL İK *, Oğuz KARAMUSTAFALİOĞLU *, Neşe ÜSTÜN *, Tamer AKER *, Serhat ÇITAK *

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

ÖZGEÇMİŞ ADVİYE ESİN YILMAZ. 1. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl. Doktora Klinik Psikoloji ODTÜ Y. Lisans Klinik Psikoloji ODTÜ 2002

ÇOCUK PSİKYATRİSİ KONSÜLTASYON VE STAJ PROGRAMI

Transkript:

Yasemin CENGIZ *, Tar ık KUTLAR *, Münevver HACIOĞLU *, Muharrem YAMAN ** ÖZET Distimik bozukluk tan ısal yaklaşımlar, sosyal uyum, klinik görünüm, risk etmenleri, klinik gidi ş ve k ısaca tedavi boyutlarıyla gözden geçirilmirtir. Temperaman, ki şilik ve ki şilki bozukluklar ının distimik bozuklukla olan ili ş- kisine de de ğinilmi ştir. Anahtar kelimeler: Distimik bozukluk, klinik görünüm, kronik depresyon Düşünen Adam; 2004, 17(1):21-26 SUMMARY Diagnostical approaches, social adaptation, klinical presentation, risk factors, prognosis, and treatment of Disthymic Disorder was reviewed. The association between disthymic disorder and personality, personality disorders, temperamant has been mentioned. Key words: Disthymic Disorder, clinical presentation, chronic depression Depresif bozukluklar geleneksel olarak epizodik, tekrarlay ıcı tablolard ır. Son 10-20 yıllarda depresif bozuklukların önemli bir bölümünün süregen gidi ş gösterdiği inanc ı yaygınlaşmıştır. Mesela ABD'de toplumun %6's ının yaşamlarının bir döneminde distimik bozukluk epizodu yaşadıkları belirtilmi ştir ( 1, 5). Distimik bozukluk ilk olarak 1980'de DSM III'ün yayınlanmas ıyla birlikte psikiyatrik tatl ılar aras ında yerini alm ıştır. Daha önceleri di ğer tan ı sistemlerinde distimi kavram ın ı karşılamak üzere kronik minor depresyon, nörotik depresyon, depresif nöroz, karakterolojik depresyon, depresif ki şilik, kronik disfori, intermitan depresyon ve tedaviye dirençli depresyon gibi terimler kullan ılıyordu. Bu tan ısal kategoriler uzun süren ve major depresyondan daha az a ğır olan depresif bozukluklar ı tanımlamak için kullanılmaktaydı. Ayrıca hastal ığın kronik olmas ının ve özellikle biyolojik tedavilere dirençli gibi görünmesinin altında bir ki şilik patolojisinin yattığına da s ıklıkla inan ılmaktayd ı ( 15). Bak ırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastal ıkları Hastanesi, *..., AkiskaP ın çalışmalarından elde edilen bilgilere göre bazı kronik depresyon tiplerinde ki şilik patolojisi, altta yatan duygudurum bozuklu ğunun bir nedeni olmaktan çok hastal ığın bir görünümü olabilmektedir. Akiskal ve ark.'lar ı baz ı kronik depresyon vakalarının uyku çal ışmalarında REM latans ında kısalma gösterdiklerini bulmu şlardır. Uygun ilaç, uygun sürede uygulandığında bu karakter gibi görünen kaybolmas ı da bunun bir ki şilik bozukluğu olmaktan çok bir klinik sendrom olduğu görü şünü desteklemektedir ( 1,2). Ancak Distimik Bozuklu ğun da Kronik Depresyondan ay ırt edilmesi gereklidir. Burada kritik olan nokta distimik bozukluğun iyi tan ımlanmış major depresyon epizodlann ın bir sekeli olmamas ıdır. Distimik bozukluğun temel kavramlarm ı şu kriterler oluşturur: A. En az iki y ıldır kronisite kazanm ış, depresif duygudurum 21

B. Sinsi başlang ıçl ı, genellikle erken ya şlardan başlangıç almas ı C. Süregen ya da intermitan gidi ş Distiminin formel tan ımında olmamasına rağmen distimiklerin ailelerinde tipik olarak depresif ve bipolar duygudurum bozukluklar ına sıkça rastlan ır ki bu da distiminin esas olarak duygudurum bozukluklanyla olan ili şkisini destekleyen önemli kriterlerdendir ( 1,2,9). SOSYAL UYUM: Distimik bozukluk göreceli olarak sosyal i şlevselliklerinin iyi oldu ğu bir bozukluktur. Ancak son zamanlardaki verilerden elde edilen bilgiler bu hastalar varolan enerjilerinin çok büyük bir kısmın ı i şlerine ay ırdıklan, aile, sosyal etkinlikler ve hobilerine zaman b ırakmad ıklan, bu nedenle s ıkl ıkla evlilik sorunlar ı yaşadıkları yönündedir. Bu hastalar ın kendilerini i şe vermelerinin alt ında depresif dezorganizasyon ve durgunlukla bir tür mücadele ya da aşınya giden telafi etme mekanizmas ı olarak aç ıklanmaktad ır. Kretschmer bu insanlar ın yaşamlarını tam bir bağlılık ve aynntıc ılık gerektiren mesleklerine adamalan sebebiyle toplumun belkemi ğini oluşturduklarını söyler ( 1,9). KLİNİK GÖRÜNÜM Distimik bozukluğun profili depresyonun attenüe halidir diyebiliriz. Distimik bozukluk ve diğer depresif bozukluklar ın kad ınlarda erkeklere oranla yaklaşık olarak iki kat daha s ık görülmektedir. Distimik Bozukluk kronik seyirli, hafif kronik depresif bir bozukluktur; en az ından iki y ıldır, hemen her gün günün önemli k ısm ında depresif duygudurumun olması, bu belirtilerin olmadığı iki aydan daha uzun bir dönemin olmamas ı ve sinsi başaingıçh olmas ı gerekmektedir (Hastal ığın ilk iki yılında major depresif epizod geçirmemi ş olmas ı). Her ne kadar depresyon kriterlerinin hepsinden sözetmek mümkünse de bili ş- sel (benlik sayg ısının düşük olmas ı, ümitsizlik) afektif (disforik duygudurum) ve sosyal-motivasyonel (ilgi, istek kayb ı, sosyal çekilme, zevk alamama) gibi semptomlar vejetatif belirtilerden daha s ık olarak görülmektedir. Distimik Bozuklu ğun belli baz ı aç ılardan nisbeten hafif gibi görünüyor olmas ına karşın inatç ı ve müzmin depresif belirtilerin ve i şlevsellikteki bozulman ın birikici yükü önemli ve muhtemelen diğer birçok epizodik seyirli depresif bozukluktan daha ağırdır. Vejetatif ve psikomotor belirtilerin s ıkl ıkla görülmediği daha çok subjektif belirtilerin gözlendi ği söylenebilir. Ancak distimik vakalarda da endojen özelliklerden sabahlar ı belirgin olan durgunluk ve yorgunluk ve de anhedoniye hiç de seyrek olmayan oranlarda rastlan ır. Belki de distimik vakalann depresif hecmelere s ık s ık girip ç ıkmas ı sebebiyledir ki DSM-IV'de vejetatif semptomlara a ğırl ık verilmi ştir. DSM IV appendiks listesine dahil edilen alternatif Distimi B kriterlerinin kognitif semptomlara a ğırl ık verdiğini de biliyoruz. Distimik bozukluğun kimilerinde major depresif epizodlarla giderken kimilerinde ki şilik boyutunda kaldığı görülmektedir. Distimi kavram ın ın klinik olarak semptomatik, bili şsel ve ki şilik özellikleri (trait) ba ğlam ında ele al ınmas ı en doğru yaklaşım gibi görünmektedir. Risk Etmenleri 1. Aileyi psikopatolojinin önemi üzerine s ıkça vurgu yapılmaktad ır. Distimik bozukluk olgularının epizodik seyirli depresif bozukluk olgulanyla benzer oranlarda ailelerinde depresif bozukluklar mevcutken ailede distimik bozukluk olas ılığının depresif bozukluk olgulannın ve sağlıklı kontrol grubunun ailelerine oranla çok daha fazla olduğu görülmüştür (4,5). Bu bulgular epizodik seyirli depresif bozukluk ve distimik bozukluğun kendine has olan ve ortak olan bazı aileyi yüklülük örüntülerinin olduğunu göstermektedir. Hatta belki de iki farkl ı aileyi etyolojik etmen kümesinin varoldu ğu birinin genel olarak depresyon predispozan etmenlerini di ğerinin ise kronisiteyi belirledi ği dü şünülebilinir. Distimik Bozukluk olgularının ailelerinde epizodik depresif bozukluk olgular ının aileleriyle kıyaslandı - ğında ki şilik bozukluklarının belirgin oranda daha fazla oranda oldu ğu bilinmektedir. Tabii sağlıklı kontrol gruplanyla epizodik depresif bozukluk olgularının ailelerini de ğerlendirildiğinde depresif bozukluk olgularının ailelerinde ki şilik bozukluğu oranının daha yüksek oldu ğu görülmü ştür. Bu da alda ailede kişilik bozukluklarının varl ığının genel olarak depresyona yatk ınlık olu şturmakla beraber ki şilik bo- 22

zukluklarının yüklülüğü, şiddetinin ise kronisiteyle ilişkili olabilece ğine inan ılmaktad ır. 2. Erken Çocukluk Talihsizlikleri Erken dönemde ya şanan talihsizliklerin, fiziksel, cinsel istismarlar, ihmal de dahil, major depresyonun kötü prognozu üzerindeki etkilerinden uzun zamandır sözedilmektedir. Buna ilaveten distimik bozukluk olgulannda çocukluk çağı talihsizliklerinin epizodik depresif bozukluklara nazaran daha s ık olduğu da birçok çal ışmada belirtilmi ştir (4,5,14). Talihsiz olaylar ın şiddetiyle kronisitenin derecesi aras ında niceliksel bir ili şkinin varlığından da sözedilmektedir. Çocukluk talihsiz ya şantılarının kronisiteyle yani kronik depresyonla ve distimik bozuklukla ili şkisinin çeşitli boyutlarda ele almak mümkündür. Bu yaşantılar kişiliği, kişileraras ı etkile şim tarz ını, bilişsel şemaları etkileyerek distimik bozukluk riskini arttırıyor olabilir. Ayrıca bu yaşantıların uzun dönemde ortaya ç ıkan nörobiyolojik i şlevlerde ortaya ç ıkarttığı deği şikliklerin de depresyonla ili şkisinden de sözedilmektedir (5,9,10). 3. Temperaman, Ki şilik ve Ki şilik Bozukluklar ı Emil Kraepelin gibi ilk deskriptif psikopatolojistler depresif temperaman gibi baz ı temperamanlann major duygudurum bozukluklar ının öncülleri olduğunu savunmu şlardır. Her ne kadar depresif temperaman analml ı oranda distimik bozuklukla üstüste gelse de iki yap ın ın kavramsal ve ampirik olarak birbirinden ay ırtedilebilir olmas ı gereklidir (1,2,4,5). Depresif kişilik distimik bozukluğun prekursörü de olabilir, ya da distiminin alternatif bir ifade şekli de olabilir. Baz ı çal ışmalarda kronik depresyonlarda, epizodikler de de ğil, ailelerinde depresif ki şilik özelliklerinin yüksek olduğunu belirtilmi ştir. Yine depresif ki şilik özelliklerinin major depresyonun olmasa da distimik bozukluğun ilk başlangıç yaşını etkilediği ifade edilmektedir ( 15). Akiskal (1983) erken başlangıçl ı distimik bozukluğun en az ından iki farkl ı yolağının olduğunu bunlardan birinin doğrudan depresif temperamandan di ğerininse unstable (antisosyal, borderline, histriyonik vb.) ki şilik bozuklukların ın bir komplikasyonundan kaynaklandığını belirtmi ştir (2,15). 4. Kişilerarası ilişkiler Coyne (1976) y ılında ki şileraras ı güçlüklerin depresif epizodlarm süresinde ve şiddetinde önemli rolü olduğunu ifade etmi ştir. Joiner (2000) Coyne' ın bu modelini zenginle ştirerek stresin yayg ınlaştırılmas ı, olumsuz geribildirim beklentisi, a şırı onay aray ışı, çatışmadan kaç ınma ve suçlama gibi davranışların depresyonun kal ıc ılığına hizmet etti ğini ifade etmiştir. Depresyon ve maladaptif süreçlerin muhtemelen birbirini ortaya ç ıkanc ı karşılıklı etkilerinin oldu ğu da söylenebilir (4,5,6,13). 5. Bilişsel Etmenler Teasdale (1988) ve Nolen-Hoeksema (1991) depresyonun kal ıcılığlyla ilgili olarak bili şsel teoriler ortaya koymuşlard ır. Teasdale depresyonun baz ı olumsuz yapılan etkinleştirerek yeni olayların olumsuz yorumlanmas ına yolaçabileceği varsayımın ı önesürmüştür. Nolen-Hoeksema ise depresif duyguduruma tepki olarak ruminasyonun, sorun çözmekteki sorunların depresyonu uzatt ığı varsayımından sözetmi ştir (5). Kronik Stress: Stressli yaşam olayların ın depresyonla ili şkisi üzerinde y ıllardır durulmaktad ır; kronik depresif bozukluklardan distimik bozuklukta stressli yaşam olaylarının etkisinin yan ısıra bilhassa kronik stresslerin etkili oldu ğundan sözedilmektedir. Tabii burada distimik bozukluk ve kronik depresif bozuklukların kişiler aras ı ili şkileri bozarak kronik strese yolaçabilece ği de gözard ı edilmemelidir ( 1,4,5). Distimik bozukluk ve epizodik major depresif bozukluk olgular ının uzunlamas ına ve retrospektif incelemelerinde stressli ya şam olayların ın epizodlann oluşumunu tetikleyip tetiklemedi ği araştmlmıştır. 67 distimik bozukluk olgusu, 30-60 ay boyunca takip edilmiştir. Paykel'in düzeltilmi ş güncel yaşam olayları görüşmesi (IRLE) ve Keller ve ark.'lar ının oluşturduğu Uzunlamas ına Ara Dönem Takip De ğerlendirme Ölçe ği uygulanm ış. Sonuç olarak distimik bozukluk olgular ın ın kronik, süregiden stresör ba ğlam ında yenilenen bir olay ın depresif epizodu tetikle- 23

Distimik BOzukluk: Gözden Geçirme yebileceğini, epizodik major depresyon öyküsü olan olguların ise kronik süregiden stressörden ba ğımsız olarak stressli olaylardan etkilenebilece ğini, yeni bir epizod geçirebilece ğini ortaya koymu ştur. Bir çal ışmada erken ba şlang ıçl ı distimik bozukluk olgulann ın korpus kallozumlanndaki; Klinik Gidiş Distimik bozukluk çocukluktan ya şl ılığa de ğin herhangi bir yaşta başlayabilir ( 1,2,7). Ancak distiminin başlang ıç yaşının bir dizi önemli klinik ve muhtemel etyolojik unsurla korele olmas ının erken ve geç başlang ıçl ı distimik bozukluklar ın birbirinden farkl ı geli şimsel yolağı temsil etti ğini düşündürmektedir ( 1,3,7). Mesela erken ba şlang ıçl ı (çocukluk ya da ergenlik döneminde başlayan) distimik bozuklu ğun duygudurum bozukluklar ı açıs ından aileyi yüklülükle, çocukluk ça ğı istismarlanyla, ve 1. ve 2 eksen bozukluklanyla yüksek oranda e ştanılıl ık gibi özelliklerle biraradal ığından sözedilmektedir (7,9,10,15). Aksine geç başlangıçl ı distimik bozukluklar ın ise önemli kayıplar ve sağlık sorunlanyla ili şkili olduğunun üzerinde durulmaktad ır. DSM-IV'te de distimik bozukluğun 21 yaşından önce başlayıp başlamamas ına göre şekillenene erken ve geç ba şlang ıçlı aynmının önemine de ğinilmiştir. Distimi vakalar ının büyük çoğunluğu sürekli depresif olduklar ından yakınırlar; çoğu erken yaşlarda çocukluk, ergenlik en çok da yirmili ya şlarda başlar. Geç başlangıçl ı alttipi orta yaş ve geriatrik yaş grubunda başlayan, s ıklıkla da kad ınların etkilendiği bir gruptur (3,5). Distimik bozukluk olgular ının çok önemli bir bölümünün major depresif epizod kriterlerini karşılayacak şekilde alevlenmeler ya şadığı bilinmektedir. Aslında, distiminin üzerinde olu şan major depresif epizod ço ğunlukla ki şiyi profesyonel yard ım aray ışına zorlamaktad ır. Kellner ve ark.'lar ının cross-sectional bir ara ştırmas ında distimik bozukluk olgularının % 75'inin ya şamlarının bir döneminde major depresif epizod geçirdi ğni ortaya koymu şlardır. Uzunlamasına izlem çal ışmalarında ise bu oran % 90'lara ulaşmaktadır (4,5). Diğer yandan major depresif epizod geçirmi ş olan olgular ın yaklaşık % 25 'inin geçmi şinde distimik bozukluk oldu ğunu ifade eden çalışmalar da mevcuttur. Bu tip major depresyonla "double depresyon" olarak da adland ınlmak- tadır (5). DSM-IV'te Distimi ve Major Depresyon olarak ayrı ayrı belirtilmesi gereken ve distimik bozuklukla major depresyonun birbirinden tamamen ayrı, e ştanılı durumlar olarak ele almaktad ır. Oysa ki distimik bozuklukla double depresyondaki major depresyonun stresli ya şam olaylarına tepki olarak artıp azalan ayn ı durumun farkl ı safhalan olmas ı daha muhtemel görünmektedir (1,5,11,12). Kural olarak "Double Depresyon"un tedavi edilmesinden sonra yine dü şük şiddette depresif duruma dönerler ( 1,12,13). Eğer başlang ıçta bir Major Depresyon epizodu mevcutsa tedaviden sonra en az iki ay süreyle tam remisyonun olması gerekmektedir ( 12). Distimik bozuklu ğun gidi şinin değerlendirildi ği kıs ıtl ı sayıda izlem çal ışmaları bulunmaktadır. Kronik, hafif formda seyreden bir depresif bozukluk oldu ğu, ancak ki şinin yaşam ında uzun dönemde toplam olarak yükün bedeli pek de hafifsenemez. 5-13 ya şları aras ındaki distimik çocukların dokuz yıll ık izlemlerinde ortalama hastal ık süresinin dört y ıl olduğu ve bu çocuklar ın % 75'inin izlem süresi içinde ya şamlarının ilk major depresif epizodunu geçirdikleri gözlenmi ştir. Bu çocuklar ın yine dokuz yıllık izlem süresinde % 52'sinin di ğer bir duygudurum bozuklu ğu tanı kriterlerini kar şıladığı ve bu oran ın major depresif bozukluk tan ıs ı alan çocuklara göre daha yüksek oranda oldu ğu görülmüştür (5,7). Bir çal ışmada çocuk ve ergenlerde major depresyonun süperpoze olduğu distimik bozukluk olgulanyla pür distimik bozukluk olgularının klinik özellikleri değerlendirilmi ş. Semptom profilleri ve komorbiditenin cinsiyetler aras ındaki farkl ılıkları da tartışılmıştır. 48 (22 erkek, 26 kad ın, yaşları 7-18, ortalama: 12,1 ya ş) Tüm denekler kapsaml ı, yapılandınlmış DSM-IV kriterlerinin baz al ındığı ölçeklerle değerlendirilmi ştir. Depresif duygudurum, halsizlik, suçluluk ve dü şük benlik sayg ısı deneklerin % 70'inde mevcutmu ş; cinsiyetler aras ında semptomatik profilleri aç ıs ından anlaml ı bir farkl ılık saptanmamıştır. Ergenlerde sadece anhedoni çocuklara göre daha belirgin olarak de ğerlendirilmi ştir ( 10). Çocuklarda separasyon anksiyetesi (% 33), ergenlerde ise yayg ın anksiyete bozuklu ğu (% 67) önplanda olmak 24

üzere pür distimik bozukluk olgulannda anksiyete bozukluklanyla komorbiditenin daha s ık olarak bulunduğu ifade edilmi ştir (9,10). Yetişkinlerle yap ılan bir çal ışmada da çocuklarla olan çal ışmanın sonuçlarına benzer sonuçlar elde edilmiştir. 7,5 y ıllık bir izlem çal ışmasında yeti şkin distimik bozukluk olgular ının % 70'inin iyile ştiği ve ortalama iyile şme süresinin 4,3 y ıl olduğu görülmü ş tür. % 52'si izlem süresi bitmeden yeniden distimik bozukluk tan ısını yeniden kar şılamıştır. %77'sinin major depresif epizod geçirdi ği, Epizodik major depresif bozukluk olgular ıyla kıyaslandıldannda distimik bozukluk olgulann ın daha s ık olarak di ğer bir duygudurum bozuklu ğu tan ı kriterlerini kar şıladığı (% 62 - % 23) ve daha fazla suisid giri şimi ve hastanede yatarak tedaviyi gerektirmi ştir (4,6,13 ). Yine bir başka çal ışmada distimik bozuklu ğu olup major depresif epizod içinde olanlarla epizodik major depresif bozuklu ğu olan hastalar ın katıldığı bir diğer çal ışmada da distimik bozukluk olgular ının epizodik major depresyon olgulanndan daha yüksek oranda 3.-4. major depresif epizodu geçirdi ği gözlenmi ştir (4,5). 1988'den bu yana takip edilmekte olan 42 tane distimi tan ıs ı almış olan hastan ın, retrospektif olarak 42 tane non-distimik epizodik Major Depresyon yakas ıyla kar şılaştınldığı bir çal ışmada da distimik hasta grubunda kontrol grubuna göre anlaml ı olarak hiç evlenmeme oranlanmn daha yüksek oldu ğu, % 24'ünde suisidal davran ış gözlenirken, kontrol grubunda % 7'sinde suisid öyküsünün mevcut olduğu, aileyi yüklülüğün distimik grupta: Bipolar % 24 / % 3 (kontrol); Unipolar % 61 / % 24 ve alkolizm % 10 / % 29 alkolizm d ışındakilerde daha yüksek bulunduğunu ortaya koymu ştur ( 13). SOSYAL UYUM: Distimik bozukluk göreceli olarak sosyal i şlevselliklerinin iyi oldu ğu bir bozukluktur. Ancak son zamanlardaki verilerden elde edilen bilgiler bu hastalar varolan enerjilerinin çok büyük bir kısm ın ı i şlerine ay ırd ıklan, aile, sosyal etkinlikler ve hobilerine zaman b ırakmad ıklan, bu nedenle s ıklıkla evlilik sorunları yaşadıkları yönündedir. Bu hastalar ın kendilerini işe vermelerinin alt ında depresif dezorganizasyon ve durgunlukla bir tür mücadele ya da aşınya giden telafi etme mekanizmas ı olarak aç ıklanmaktad ır. Kretschmer bu insanlar ın yaşamlarını tam bir bağl ılık ve ayrıntıcılık gerektiren mesleklerine adamalar ı sebebiyle toplumun belkemi ğini oluşturduklarını söyler (6,10,13). TEDAVİ Distimik bozuklu ğun tedavisinde birinci' hedefler depresif semptomlan çözmek, gelecekte ortay ç ıkabilecek duygudurum bozukluklar ını önlemek, bilhassa da çocuklar ve ergenlerde psikososyal i şlevselliği kuvvetlendirerek bozuklu ğun potansiyel sekellerinden koruma yeralmaktad ır. Çocuklar ve ergenlerin tedavisinin birçok seviyede ele al ınmas ı gerekmektedir: bireysel psikoterapi, aile terapisi, e ğitimi, farmakolojik tedavi (9,10 ). Bili şsel-davran ışç ı terapiler, interpersonal psikoterapiler distimik bozukluklarda s ıkl ıkla uygulanmaktadır. Primer Distimik Bozukluklarda antidepresan tedavinin ve bili şsel davranışç ı terapilerin tek tek ya da birarada kullan ılmas ının distiminin klinik belirtileri ve i şlevsellikleri üzerindeki etkinliklerinin kar şılaştınlmal ı olarak değerlendirildiği çalışmada SSRI tedavisi alan grubun terapinin olup olmamas ından etkilenmedi ği ortaya ç ıkmıştır (4,6,13,14). Farmakolojik tedavilerden en çok SSRI'lardan s ıkça sözedilmektedir. Trisikliklerin ya da monoamin oksidaz inhibitörlerinin daha az etkin olmas ından ziyade SSRI'lann daha iyi tolere edilmeleri ve distimik bozukluk olgulannda uzun süreli antidepresan kullan ımının gereklili ği nedeniyle olduğu ifade edilmektedir. SSRPlann birbirlerine üstünlü ğü gösterilememi ştir. Ancak çocuklarda ve ergenlerde paroksetinin tercih edildi ğine ilişkin baz ı çalışma sonuçlar ından sözedilmektedir. Psikoterapi teknikleriyle olsun farmakaolojik tedaviler olsun aileye e ğitim ve psikososyal destek mutlak tedavi program ına eklenmelidir. Maalesef distimik bozukluğun kronik seyri, yineleme riski, psikososyal sonuçlar ı ve tedaviye al ı- şılmam ış yanıtları son çal ışmalarda idame tedavisinin ağırl ık kazanmas ına yolaçmaktad ır. KAYNAKLAR 1. Akiskal HS: Mood Disorders: Dysthymic Disorder In Kaplan and Sadock's Comprehensive Textbook of Psychiatry 7th edition, eds. Sadock BJEt Sadock VA. Lipprincott Williams and Wilkins: Philadelphia, 2000; 1354-1355. 2. Akiskal HS: Dysthymia and cyclothymia in psychiatric practice 25

a century after Kraepelin, J Affect Disorders, 62(1-2): 17-31, 2001. 3. Barzega G, Maina G, Venturello F: Dysthymic disorder: dinical characteristics in relation to age at onset, J Affect Disorders, 66: 39-46, 2001 4.Hayden EP, Klein DN: Outcome of dysthymic disorder at 5 year follow-up: The Effect of Familial Psychopathology, Early Adversity, Personality, Comorbidity, and Chronic Stress, Am J Psychiatry, 158: 1864-1870, 2001. 5. Klein DN, Santiago NJ: Dysthymia and Chronic Depression: Introduction, Class,fication, Risk Factors, and Course, J Clin Psychol, 59(8): 807-816, 2003 6. Klein DN, Schwartz JE, Rose S: Five-Year Course and Outcome of Dysthymic Disorder: A Prospective, Naturalistic Follow-up Study, Am J Psychiatry, 157: 931-939, 2000 7. Kovacs M, Akiskal HS, Gatsonis C. et al: Childhood onset dysthymic disorder: Clinical features and prospective naturalistic outcome., Arch Gen Psychiatry, 51: 365-374, 1994. 8. Lyoo IK, Kwon JS, Lee SJ, et al: Decrease in genu of the corpus callosum in medication-naive early-onset dysthymia and depressive personality disorder, Biol Psychiatry, 15; 52 (12):1134-1143, 2002. 9. Masi G, Millepiedi S, Mucci M, et al: Phenomenology and Comorbidity of Dysthymic Disorder in 100 Consecutively Referred Children and Adolescents: Beyond DSM-IV, Can J Psychiatry, 48(2): 99-105, 2003 10.Masi G, Favilla L, Mucci M, et al: Depressive symptoms in children and adolescents with dysthymic disorder, Psychopathology, 34(1): 29-35, 2001. 11.Nobile M, Cataldo GM, Marino C, et al: Diagnosis and treatment of dysthymia in children and adolescents, CNS Drugs, 17(13): 927-946, 2003. 12.Moerk KC, Klein DN: The development of major depressive disorder during the dysthymic disorders: a retrospective examination of life events, J Affect Disorders, 58(29: 117-123, 2000. 13. Haykal RF, Akiskal HS: The Long-Term Outcome of Dysthmia in Private Practice: Clinical Features, Temperament, and the Art of Management, J of Clinical Psychiatry, 60:8, 1999. 14.Ravindran AV, Anisman H, Merali Z, et al: Treatment of primary dysthymia with group cognitive therapy and pharmacotherapy and Pharmacotherapy: Clinical Symptoms and Functional Impairments, Am J Psychiatry,156:1606-1617, 1999. 15.Riso LP, Klein DN, Ferro. T, et al: Understanding the comorbidity between early-onset dysthymia and cluster B personality disorders: A family study, Am J Psychiatry153: 900-906, 1996. 16.Thase ME: Long term treatments of recurrent depressive disorders, J Clin Psychiatry, 53 (Suppl): 32, 1992. 26