Söyleþi 4 DE 3 DE 2 DE 7 DE 2 DE

Transkript

1 HER ÞEY NORMALMÝÞ! Mutki ilçesinde bulunan toplu mezarlara iliþkin ilk resmi açýklama haftalar sonra Jandarma Genel Komutanlýðý'ndan geldi. Açýklamada öldürülen gerillalarýn, savaþ hukukunda bile yeri olmayan bir þekilde ailelerine haber verilmeksizin, dini tören yapýlmaksýzýn, çöplüðe üst üste istiflenerek toplu gömülmesi normal görülüyor. DEFÝN TUTANAKLARINI AÇIKLAYIN! Jandarma nýn açýklamasýnda 9 Eylül 1999 da yapýlan defin iþlemi öncesinde otopsi yapýldýðý ve defin ruhsatý düzenlendiðinin belirtilmesi, defin tutanaklarýnýn açýklanmasý tartýþmasýný yine gündeme getirdi. Þimdi, jandarmanýn kabullendiði toplu mezarlara ait defin tutanaklarýnýn açýklanmasý bekleniyor. 2 DE Söyleþi 4 DE 2 DE 7 DE Mýsýr Çarþýsý davasýnda ifadeleriyle Pýnar Selek'in suçlanmasýna neden olan Abdülmecit Öztürk ilk kez Radikal'e konuþtu: Savcýlýk ifadem bile iþkence altýnda alýndý ERTUÐRUL MAVÝOÐLU Mýsýr Çarþýsý nda 9 Temmuz 1998 günü meydana gelen patlamada 7 kiþi ölmüþ, 127 kiþi de yaralanmýþtý. Polisin ilk açýklamasýna göre olay, Mýsýr Çarþýsý giriþindeki Ünlüoðlu Büfe deki tüpgaz sýzýntýsý sonucunda meydana gelmiþti. Ýki gün sonra Pýnar Selek gözaltýna alýndý ve tutuklandý. daha sonra baþfaili olarak yargýlanacaðý bu olay Selek e sorulmadý. Aradan bir ay geçti. Ýstanbul un çeþitli semtlerinde baþka gözaltýlar da oldu. Ardýndan polis açýklamasý geldi: Mýsýr Çarþýsý ndaki patlamanýn failleri Pýnar Selek ile Abdülmecit Öztürk tür. Öztürk beraat etti Yargýlama sürecinde birbirini yalanlayan bilirkiþi raporlarýný deðerlendiren mahkeme, bomba konusunda inandýrýcý bir delile ulaþamayýnca hem Pýnar Selek hem de Abdülmecit Öztürk ü beraat ettirdi. Fakat beraat kararý, Yargýtay Ceza Genel Kurulu nca bozuldu. 7 DE 3 DE 8 DE 8 DE 3 DE Orhan Kemal in yazdýðý her hikayenin, romanýn veya gazete yazýsýnýn içeriði zengin olay, duygu ve karakterlerin hayatla olan baðý þaþýrtýcý derecede renklidir. Ýster çocuklar geçsin içinden, isterse herhangi bir köylünün yeni geldiði kentte kendi dýþýnda her þeyle boðuþmasý anlatýlsýn, her sayfasýnda keyifli ve umutlu bir yazar çýkar karþýmýza. Mehmet Nuri Gültekin, doktora çalýþmasýndan düzenlediði Orhan Kemal in Romanlarýnda Modernleþme, Birey ve Gündelik Hayat adlý kitabýnda böyle diyor Orhan Kemal için. Murtaza, Hanýmýn Çiftliði, 72. Koðuþ gibi Türk edebiyatýnýn köþe taþlarý olarak tanýmlanabilecek baþyapýtlarýn yazarý Orhan Kemal in biçemine yayýlan renkli ve katmanlý anlatým, Orhan Kemal yapýtlarýnýn süreðen biçimde yeniden sýnýflandýrýlmasýný, yeni sýnýflandýrmalar yoluyla da yazarýn yeniden okunmasýný saðlar. 5'DE 8 DE 6 DA

2 Torbanýn küçüðüne kese denir. Kesenin içine akçe, altýn gibi nesneler konur. Hamamlarda kir çýkarmak için kullanýlan bez parçasýnýn adý da kesedir. Torbanýn büyüðüne de çuval denir. Çuvala da daha büyük nesneler konur. Þu anda sevgili ülkem çuvala sokulmak isteniyor. Kuzey Irak ta Ordu mensuplarýmýzýn baþýna geçirilen torbaydý. Torba demek ki gözleri kapatmaya da yarýyormuþ. Onu da dost ve müttefikimizden öðrendik Birde þimdi hükümetimizin baþýmýza geçirmek istediði torba yasalar var ki, hiç sormayýn. Ayný referandumda olduðu gibi toptancý bir mantýkla iyi kötü ne varsa içine doldurulan bir sürü madde torba yasayla kanunlaþacak. Referandumda kabul ettiðimiz red ettiðimiz bir sürü madde vardý. Seçme hakkýnda dahi bulunamadýk. Bu yasaya karþý çýkmayanýn aklýna þaþmak gerek. Ýçinde iyi hiçbir þey yok gibi. Maþallah, muhteþem muhafaza ettiler, yasa koyucu milletin vekillerini, milletten, üniformalý yoksullar. Kendileri de gazdan etkilendiler, ama vazife vazifeydi. O yoksullarý milletin üzerine gönderen hükümet iradesini kýnýyorum. Yasanýn görüþmesine baþlanan perþembe günü yasaya karþý çýkmak için, sendikalar ve odalarca ilimizden de kaldýrýlan araçlarla Ankara ya Meclise gitmek üzere yola çýkýldý. Kendimiz için, çocuklarýmýz için, torunlarýmýz için gitmemiz gerekiyordu. Birkaç kontrolden sonra polis eskortuyla getirilen yürüyüþçülerin Kurtuluþ Parkýndan Kolej e kadar ilerlemesine izin verildi. Ses aracýnýn alana girmesi engellendi. Sürekli uyarýlar ve kýþkýrtmalarla acýmasýzca saldýrýlacaðýnýn iþaretleri verildi. Hüsnü Mübarek e önerilen ileri demokrasimizden örnekler verildi. 20 küsur yýldýr ilk kez bu kadar fütursuzca saldýrý yaþandý. Ankara meydan muharebesi yaþatýldý, sokak sokak hükümet ve baðlý güvenlik güçlerince. Ýnsanlarýn üzerine Kolejden, Sýhýye ye Dikimevi ne kadar onlarca biber gazý ve göz yaþartýcý bomba atýldý. Bu gaz saldýrýsýna bir çare bulmalý örgütler artýk. Yürüyüþü merak eden diðer yurttaþlarda gazdan nasibini fazlasýyla aldý. Kendini saldýrýlardan korumak için geri çekilen barikat kuran yürüyüþçüler ise yine güzide basýnýmýzca yasa dýþý eylemciler olarak sunuldu. Ýslam ülkelerinde yaþanan domino etkili ayaklanmalardan korkarak yeni saldýrý taktikleri denendi üzerlerinde. Peki bu eylem, düzenleyen DÝSK, KESK, TMMOB ve TTB ve destek veren Türk Ýþ li Belediye Ýþ sendikalý iþçiler, sol partiler, sosyalist dergi çevreleri ve sol basýn dýþýnda kimseyi ilgilendirmiyor mu? Diðer partiler, kocaman kocaman yetkili yetkisiz sendika ve konfederasyonlarýný hiç mi ilgilendirmez. Onlar çocuklarýný, torunlarýný ve geleceðimizi neden düþünmezler? Sosyalistler yine haklý çýkacaklar ama, atý alan Üsküdar ý geçecek. Nasýl ki geçmiþte özelleþtirmelere karþý çýktýysak. SGK yasasýna nasýl ki karþý çýktýysak. Ayný gerekçelerle bu Torba Yasasý na karþý çýkýyoruz. Tarih devrimcileri hep haklý çýkarmýþtýr. Haklý çýkmamýz yeterli deðil ama. Yürüyüþ eylemi yapýlýrken ayný saatlerde OSTÝM de ki patlamalarda onlarca insan göçük altýnda kaldý. 12 si yaþamýný yitirdi. Güvencesiz, sendikasýz bir kýsmý da sigortasýzdý büyük olasýlýkla. Bu neo liberal saldýrý politikalarýndan kurtulmanýn yolu; baþta Ak Parti baþta olmak üzere, tüm neo liberallerin, ipliðini pazara çýkarmaktan geçiyor Basýndan, sendikalardan, bilim insanlarýnýn açýklamalarýndan öðrendiðimiz kadarýyla Torba Yasa, baþýmýza yeni bir torbamý geçirecek, baþýmýza yeni çoraplar mý örecek? Mazeret izninin 3 günden 10 güne çýkarýlmasý, özürlü ve hamile memurlarýn gece nöbeti ile ilgili olumlu düzenlemeler, çocuk yardýmýndaki sayý sýnýrýnýn kaldýrýlmasý dýþýnda; Torba Yasa Bizden Neler Alacak? Onun kararýný siz verin, gayrý. * Kadrolu belediye iþçileri, ihtiyaç fazlasý olarak ilan edildiklerinde Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn ve Emniyet Genel Müdürlüðü'nün taþra teþkilatlarýna yollanabilecekler. Yollandýklarý yerde beþ gün içinde iþbaþý yapmak zorundalar. Aksi halde iþlerini kaybedecekler. Bu uygulama en fazla kadýnlarý etkileyecek. * Belediye bu uygulamaya gittiðinde beþ yýl boyunca kadrolu iþçi alamayacak. Bu da taþeronlaþmanýn önünü açacak. * Turizm sektöründe çalýþanlarýn fazla mesaiden kaynaklanan haklarý gasp edilecek. Ýþlerin yoðun olduðu zaman 11 saate kadar çalýþacak ve fazla mesai almayacaklar. * Kýsa çalýþma ödeneði kriz zamaný uygulanýyordu. Bu durumda iþçi ücretleri iþsizlik fonundan karþýlanýyor, iþverene haklý fesih imkaný doðuyor. Ancak yasayla, bölgesel veya sektörel kriz ilaný getiriliyor. Kriz açýklayan iþyerinde iþ güvencesi ortadan kalkýyor. * Ýþsizler, iþsizlik fonundan eskisi gibi faydalanamayacak. Türkiye Ýþ Kurumu (ÝÞKUR), fondan alýnan primleri iþsizlerin eðitimi için kullanýyordu. Yeni yasayla, iþsizlik fonu primlerinin yarýsý taþeron firmalara kaynak olarak aktarýlýyor. Hem taþeronlaþmanýn hem özel istihdam bürolarýnýn yolu açýlýyor. 100 TL'ye stajyer! * Yasa, stajyerlerin sömürülmesinin yolunu açýyor. 20'nin altýnda iþçi çalýþtýran yerde staj yapan meslek lisesi öðrencisi 239 TL alýyor. Yasayla bu rakam 100 TL'nin altýna düþecek. Stajyerlik uygulamasý yaygýnlaþacak, alt sýnýr 15 kiþilik iþyerine kadar düþüyor. Bu da denetimsizliði artýracak. * Engellilerin çalýþma alaný daraltýlýyor. * Son dönemde taþeronlara karþý kararlar almýþ olan iþ müfettiþlerinin yetkileri Çalýþma Bakanlýðý'na devredilecek. Müfettiþler, Bakanlýk'ýn memuru olarak çalýþacak. * 25 yaþ altý için deneme süresi dört aya çýkýyor. Bu uygulama stajyerliði kapsayan maddelerle birleþince iþten atýma kolaylaþacak. Gençler daha önce kadrolu olabiliyordu, bu uygulama da kalkacak. Kadrolu iþçiler, güvencesizlerle ikame edilecek. * Kýsmi çalýþanlar, Genel Saðlýk Sigortasý'nýn eksik primlerini ceplerinden ödemek zorunda kalacak. Yaklaþýk 300 TL maaþ alanlara bir de prim yükü binecek. * Kamu emekçilerinin haklarý da alýnýyor. Esnek çalýþma saatleri ve performans deðerlendirmesi uygulamasýyla özel sektöre eþitlenecekler. Kamu çalýþaný altý ay sürgün edilebilecek. Ayrýca özel sektörde 10 yýl deneyime sahip yöneticilerin kamuya atanmasý da yasada yer alýyor. Kamu kurumlarý þirket gibi yönetilecek. Jandarma, toplu mezarlarýn çatýþmalarda öldürülen teröristlere ait olduðunu söyledi. Ancak, yapýlan defin iþlemlerinde uygulanan yöntemler savaþ hukukunda bile yer almýyor HER ÞEY NORMALMÝÞ! Mutki ilçesinde bulunan toplu mezarlara iliþkin ilk resmi açýklama haftalar sonra Jandarma Genel Komutanlýðý'ndan geldi. Açýklamada öldürülen gerillalarýn, savaþ hukukunda bile yeri olmayan bir þekilde ailelerine haber verilmeksizin, dini tören yapýlmaksýzýn, çöplüðe üst üste istiflenerek toplu gömülmesi normal görülüyor. DEFÝN TUTANAKLARINI AÇIKLAYIN! Jandarma nýn açýklamasýnda 9 Eylül 1999 da yapýlan defin iþlemi öncesinde otopsi yapýldýðý ve defin ruhsatý düzenlendiðinin belirtilmesi, defin tutanaklarýnýn açýklanmasý tartýþmasýný yine gündeme getirdi. Þimdi, jandarmanýn kabullendiði toplu mezarlara ait defin tutanaklarýnýn açýklanmasý bekleniyor. Jandarma Genel Komutanlýðý Bitlis in Mutki Ýlçesi nde açýða çýkan toplu mezarlarý itiraf ederek, toplu mezarlarýn çatýþmalarda öldürülen teröristlere ait olduðunu söyledi. Jandarma nýn açýklamasý adeta terörist diye tanýmlanana her þeyin yapýlabilir anlayýþýnýn bir yansýmasý gibiydi. Jandarma nýn açýklamasýnda öldürülen gerillalarýn, savaþ hukukunda bile yeri olmayan bir þekilde ailelerine haber verilmeksizin, dini tören yapýlmaksýzýn, çöplüðe üst üste istiflenerek toplu þekilde gömülmesi adeta normal görülmüþtü. Jandarma Genel Komutanlýðý, Bitlis'in Mutki Ýlçesi'nde bulunan toplu mezarlara iliþkin açýklama yaptý. Genelkurmay sitesinde yayýnlanan açýklamada Mutki Cumhuriyet Baþsavcýlýðý tarafýndan Mutki-Kavakbaþý yolu Ziyaret mevkiinde yapýlan kazýlarda kiþinin kemiklerinin bulunduðu hatýrlatýlýrken, bulunan kemik parçalarýnýn çatýþmalarda hayatýný kaybeden gerillalara ait olduðu kaydedildi. Açýklamada, Mutki Ýlçesi Çaygeçit köyünde, Eylül 1999 tarihinde meydana gelen çatýþmada yaþamýný yitiren 15 gerillanýn, 13'ünün otopsilerinin Mutki Cumhuriyet Baþsavcýlýðý nca yapýldýðý ve C. Baþsavcýlýðý nca defin ruhsatý düzenlenerek, Mutki Belediyesi nce 09 Eylül 1999 tarihinde Bitlis- Mutki Ýlçesi Kavakbaþý yolu Ziyaret mevkiinde defnedildiði belirtildi. Jandarma böylece hayatýný kaybeden gerillalarýn askerler tarafýndan toplu olarak gömüldüðünü resmen kabul etmiþ oldu. Açýklamada ayrýca Mutki'nin Alatoprak Köyü Kohan Mezrasý mevkiinden 17 Eylül 1999 tarihinde meydana gelen çatýþmada hayatýný kaybeden iki gerillanýn da Mutki Belediyesi tarafýndan 18 Eylül 1999 tarihinde ayný yere gömüldüðü kaydedildi. Gömülen gerillalarýn otopsi sonuçlarý ve fotoðraflarýnýn ise Mutki Belediye Baþkanlýðýnda bulunduðu belirtildi. ÝZÝNSÝZ KAZI YAPILMAMIÞ! Mutki'de askerlerin izinsiz kazý yaptýðýna dair Radikal gazetesinin haberinin yalandýðý açýklamada, "Ayrýca, 06 Þubat 2011 tarihli bir basýn organýnda, "Jandarma Mutki'de korsan kazý yapmýþ" baþlýðýyla bir haber yayýmlanmýþ olup; haberde, Mutki ilçe J.K.lýðýnýn, savcýya haber vermeksizin, kendi binasýna ait avlu içinde kazý yaptýðý, bu esnada çýkan kemikleri çöpe attýðý, söz konusu kemiklerin daha önceden kayýp olan üç þahsa ait olduðu ileri sürülmüþtür. Haberde ileri sürülen hususlar gerçeði yansýtmamaktadýr" dendi. Açýklamada Mutki Ýlçe Jandarma Komutanlýðý'na ait mevzilerde bulunan kemiklere de deðinilerek, "29 Ocak 2011 günü saatleri arasýnda geliþtirme faaliyetleri esnasýnda, bazý kemiklere rastlanmýþ olup, yapýlan bu faaliyetleri yanlýþ deðerlendiren vatandaþlarýn bu olayý Cumhuriyet savcýlýðýna bildirmeleri üzerine, Ýlçe Jandarma Komutanlýðý na gelen Mutki Cumhuriyet savcýlarý tarafýndan, söz konusu kemikler bizzat mahallinde tutanakla ve görüntülerle tespit edilerek incelenmek üzere alýnmýþtýr. Bu konu Jandarma kaçak kazý yapýyor gibi yansýtýlmýþtýr. Gözle yapýlan ilk tespitlerde hayvan kemiði olduðu deðerlendirilen bu kemiklere iliþkin nihaî karar, adlî makamlarýn iþlemlerinden sonra verilecektir" dendi. Tutanaklarý açýklayýn! Jandarma nýn açýklamasýnda 9 Eylül 1999 tarihinde yapýlan defin iþlemi öncesinde otopsi yapýldýðý ve defin ruhsatý düzenlendiðinin belirtilmesi, defin tutanaklarýnýn açýklanmasý tartýþmasýný yeniden gündeme getirdi. Daha önce BirGün e konuþan Mutki Belediye Baþkaný, Mehmet Sait Birlik, 1999 da Mutki Savcýsý nýn Zekeriya Öz olduðunu söylemiþ ve definden Savcý Öz ün sorumlu olduðunu öne sürmüþtü. Ayrýca gazetemizin dünkü sayýsýnda açýklamalarýna yer verdiðimiz eski Adli Týp Baþkaný Prof. Dr. Þebnem Konur Fincancý, cesetlerin kýyafetleriyle gömülmüþ olmasýnýn ölüm muayenesi yapýlmadýðý izlenimini yarattýðýný, bu durumda tutanaðý imzalayan cumhuriyet baþsavcýsýndan hekime kadar belgenin altýnda kimin imzasý varsa dönemin bütün yetkilileri hakkýnda görevlerini yerine getirmedikleri gerekçesi ile suç duyurusunda bulunulabileceðini söylemiþti. Þimdi, kamuoyu, yetkililerden, jandarmanýn kabul ettiði toplu mezarlara ait defin tutanaklarýnýn açýklanmasýný bekliyor. Toplu mezarlarla insanlýk suçu iþlendi Açýklamayla ilgili BirGün e görüþ veren BDP milletvekili Hasip Kaplan ve ÝHD Genel Baþkaný Öztürk Tandoðan þunlarý söyledi: KAPLAN: HALK AÞAÐILANIYOR Jandarma nýn Mutki kazýlarýna iliþkin yaptýðý açýklama bir itiraftýr. Öldürülen yurttaþlarýn 17 bini faili meçhul. 20 bini aþkýn insan kendi evinden alýnýp, yoldan çevrilip alýndý. Biz çok iyi biliyoruz ki, birçok yaþlý insan, masum insan, sivil insan öldürüldü ve onlara terörist dendi. Üstelik devletten kelle parasý adý altýnda ikramiyeler alýndý. Velev ki PKK li de olsa gerilla da olsa bu konuda CMK nin emredici hükümleri vardýr. Bu noktada suç iþlenmiþtir. Bu insanlar çöplüklere kimsesizler mezarlýðýna atýlarak insanlýk suçu da iþlenmiþtir. Bir halkýn çocuklarý bu þekilde aþaðýlanýyor. TÜRKDOÐAN: Komutanlýðýn yaptýðý açýklama, bu þekilde çok sayýda toplu olarak gömülen insanlarýn olduðunu ortaya koyuyor. Mevcut yasalara göre bu þekilde gömülme iþlemi uygun deðildir. Devlet, nerede ne kadar toplu mezar hepsini biliyor. Bunlarý artýk açýklasýnlar. Savcýlar da artýk o dönemle ilgili soruþturma açsýn. O dönemde bu tip tutanaklar tutulmuþ, bütün dosyalarýn üzerine de maktul sanýk yazýlmýþ. Bu o dönemdeki en büyük hukuk cinayetidir. O dönemde savcýlarýn olayýn gerçekten silahlý çatýþma mý deðil mi? Ýnfaz mý deðil mi bunlarýn araþtýrýlmasý gerekirdi. Toplu mezarlar insanlýða karþý suçtur. Kazýlarda ortaya çýkan bulgular en az dokuz kiþinin sivil olduðunu gösteriyor. Jandarmanýn elindeki tutanaklarý ailelere teslim etmesi gerekiyor. BirGün

3 Bu günlerde halkýmýza bir hal oldu. Yýllardýr alüminyum tencerelerde aþ piþirip yediðimizden midir, nedir? Televizyonlarda halka sokaklarda sorulun sorulara verilen cevaplar çok þaþýrtýcý. Ýnsanýn inanasý gelmiyor, þaka programý yapýyorlar sanýyorum. Türkiye nin hangi kýtada olduðunu bilmiyorlar, Cumhurbaþkanýný bilmiyorlar, Genel-Yerel seçimi bilmiyorlar. Halkýmýzýn durumu vahim! Ben þimdi bölgemizdeki geliþmelerden bahsedeceðim. Hani þu yediðimiz mýsýr var ya yaz kýþ ateþin üstünde patlar yeriz. Bu mýsýr baþka mýsýr, yediðimiz mýsýr sanmayýn. Bu Afrika kýtasýnda Akdeniz e kýyýsý olan Mýsýr ülkesi, insanlarýn isyanda, 30 senelik iktidarý çatýr, çatýr patlýyor. Geçmiþte Romanya insanlarýn isyaný Halk Devrimiyle son buldu. Nasýl mý son buldu? Baþta öðrenciler kendilerini tanklarýn üzerine atarak, Romanya halkýnýn kararlý mücadelesiyle. Dünya da iklim deðiþikliði nasýl dað gibi buzullarýn eridiði dünyanýn su altýnda kalabilecek durumunda. Yine daha dün Tunus ta, Cezayir de ayaklanmalar. Ýnsanlarýn Halk Ýsyanýna dönüþtüðü bir dünyada yaþadýðýmýz günlerde güncel olaylar yeni bir dünya düzeninin habercisi oluyor sanki! Krallýkla yönetilen Ürdün bunun da benzeri olur düþüncesi içindeyim. Evet, nasýl bir Mýsýrýn pat pat patlak verdiði Mýsýr ülkesi, ordu ile polisin karþýlýklý çatýþmasý, açlýk ve sefaletin kol gezdiði, insanlarýn birbirlerini yediði bir dünyada yaþýyoruz. Allah sonumuzu hayýrlý getirsin. Hikmet BOZDAÐ Sulucakarahöyük/ AVANOS Hüseyin KAÝM Ýhale Kanunundan kaynaklanan sýkýntýlar nedeniyle inþaatý duran Kýz Öðrenci yurdunda inþaat çalýþmalarý yeniden baþladý. Eski adý Kýzýlýrmak Altýnyazý oteli olan ve yýllardýr boþ olarak çürümeye terkedilen bina belediye tarafýndan kýz öðrenci yurdu yapýlmasý için Kredi Yurtlar Kurumu'na devredilmiþ, gerekli yasal iþlemlerin tamamlanmasýnýn ardýndan güçlendirme ve tadilatý yapýldýktan sonra yurda dönüþtürme çalýþmalarý baþlamýþtý. Bu amaçla baþlanýlan inþaatýn yaklaþýk %65'i tamamlandýktan sonra açýlan ilk ihaleyi kaybeden Güneþ Ýnþaat firmasý kazanan firma aleyhine dava açmýþ ve davayý da kazanmýþtý. Bu dava sonuçlanýncaya kadar da inþaat çalýþmalarý aralýksýz devam etmiþti. Mahkeme sonucunda inþaat firmasýnýn deðiþmesi zorunluluðu ortaya çýkýnca iþin fazla uzamamasý için Nevþehir milletvekili Mahmut Dede aracýlýk yaparak firmalarý anlaþtýrýp iþe hýz kazandýrmýþtý. Yurdun geri kalan yaklaþýk %35'lik kýsmýný yapacak olan Güneþ Ýnþaat firmasý iþi teslim alarak çalýþmalara baþladý. Bu firma da iþi zamanýnda bitirebilmek için hýzlý bir þekilde çalýþmalarýný devam ettiriyor. Hava þartlarýnýn uygun gitmesi halinde iþlerin mart ayý sonunda bitirelebileceði firma yetkililerince belirtiliyor. Zaten yasal süre de bunu gerektiriyor. Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR Hasan KANKAL Türk Hava Yollarý (THY)'nýn, Ýstanbul'dan Nevþehir'e yaptýðý tarifeli uçak seferleri, 27 Mart 2010 tarihinden itibaren günde ikiye çýkacak. THY Nevþehir Satýþ Ofisi'nden alýnan bilgiye göre, Türkiye'nin en önemli turizm bölgelerinden Kapadokya'nýn merkezi Nevþehir'e, Ýstanbul'dan yapýlan uçak seferlerinin ikiye çýkarýlmasý için takvim açýklandý. 27 Mart 2011 tarihinden sonra Nevþehir-Ýstanbul uçak seferleri ikiye çýkacak. Ýstanbul'dan 07.25'de kalkacak uçak, 08.40'da Kapadokya Havalimaný'nda olacak. Gelen uçak 09.25'de havalanarak 10.45'de Ýstanbul'da olacak. Akþam uçaðý ise 17.45'de Ýstanbul'dan kalkarak 19.00'da Kapadokya Havalimaný'nda olacak. Gelen uçak 19.45'de havalanarak 21.05'de Ýstanbul'da olacak. THY, 8 Mart 2007 tarihinde Ýstanbul- Nevþehir, Nevþehir-Ýstanbul arasýnda uçak seferleri düzenlemeye baþladý. Bu uçak seferleri halen devam ediyor. Yeni turizm sezonuyla birlikte çevre illerdeki insanlarýn da ilgi göstermelerini dikkate alan THY, ikinci seferlerin de baþlatýlmasýný kararlaþtýrdý. Bu seferlere özellikle çevre iller olan Aksaray ve Kýrþehir'den yoðun talep bekleniyor.

4 ZEYNEP KURAY Sendikalarý, demokratik kitle örgütlerini ayaða kaldýran, Torba Yasasý gerçekte ne? Çalýþanlarýn hangi haklarýný elinden alýyor? 'Torba Yasasý'ný Maltepe Üniversitesi ÝÝBF Öðretim Görevlisi ve sosyal politika uzmaný, Yrd. Doç. Atilla Özsever ile konuþtuk. Bu yasanýn torba deðil zorba yasasý olduðuna dikkat çeken Özsever, yasanýn çalýþanlarýn deðil iþverenlerin çýkarlarýnýn dikkate alýnarak hazýrlandýðýný, iþçiden kamu çalýþanýna tüm kesimleri vuracaðýný, en çok da gençleri maðdur edeceðini vurguladý.»torba Yasasý nedir? Yasa hazýrlanýrken esas olarak iþverenlerin vergi ve sigorta prim borçlarýna af getirme amaçlanmýþtý. Daha sonra yasa tasarýsýna çalýþanlarla ilgili 4 yasada deðiþiklik maddeleri kondu sayýlý sosyal sigortalar ve genel saðlýk sigortasý, 4857 sayýlý iþ kanununda, 4447 sayýlý iþsizlik sigortasý kanununda ve 657 sayýlý devlet memurlarý kanununda deðiþiklik yapan maddeler kondu. Bu deðiþikliklerle hem iþçileri hem de kamu çalýþanlarýyla ilgili kanunlara hak kayýplarýna yol açan maddeler kondu.»bu 4 madde bilinçli þekilde mi yasaya sýkýþtýrýldý? Elbette ama öðrenci affý da, emekliliðe 2011'de belli bir maaþ artýþý da ayný torbaya girdi. Böylece birtakým haksýzlýklarý birtakým makyajlarla çorbaya dönen bir yasa içinde örttüler. Sadece iþçiler ve kamu çalýþanlarýyla ilgili hak kayýplarýna dönük olmuþ olsaydý büyük tepki çekecekti. Ama içine çalýþanlarýn lehine ya da öðrencilere birtakým olumlu þeyler serpiþtiriyorlar ki kimse sesini çýkartmasýn. Ama kimse fark etmeden birtakým hak kayýplarýný bu yasa içersinde ortaya koymaya çalýþýyorlar. Torba denmesinin de amacý bu. Aslýnda baþlangýçta 113 maddeden ve 163 sayfadan oluþuyordu. Düþünebiliyor musunuz bir yasa tasarýsý 163 sayfa bu bile çok fazla bir rakam. AKP iktidarý özellikle referanduma sunulan Anayasa deðiþikliði sýrasýnda "Anayasa'ya Ekonomik ve Sosyal Konseyi de koyuyoruz" dedi. Ekonomik ve Sosyal Konsey, hükümet, iþçi, iþveren taraflarýnýn oluþturduðu bir konseydir. Bunu buraya koyuyoruz dolayýsýyla biz sosyal devletten yanayýz mesajýný vererek bir görüþ ortaya attýlar ve taraflarýn görüþlerini alacaðýz dediler. Ama bu kadar önemli deðiþiklikler yapan, yani çalýþanlarla ilgili dört tane temel yasada deðiþiklikler yapan AKP ne iþçilerin ne iþçi sendikalarýnýn ne de kamu çalýþanlarýnýn görüþlerini aldý ne de onlarý bilgilendirdi. Hatta Türk-Ýþ Baþkaný Mustafa Kumlu bile Ben yasayý gazetelerden öðrendim dedi; kendi düþüncelerine yakýn olanlara bile bilgi sunmadýlar.»ýþverenlere danýþtýlar mý peki? Evet. Þimdi üç tane iþveren örgütü var biri TÝSK (Türkiye Ýþveren Sendikalarý Konfederasyonu), TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliði) bir de TÜSÝAD. Bu üç iþveren örgütü Ekim 2010'da özellikle istihdam sorunlarýyla ilgili bir rapor hazýrladýlar. Bu raporda iþverenler çalýþma yaþamýnýn nasýl olmasý gerektiði konusunda birtakým öneriler getirdiler. Dolayýsýyla hükümetin hazýrlamýþ olduðu bu yasa iþverenlerin önerilerini büyük ölçüde dikkate aldý. Demek ki iþçi tarafýna, kamu çalýþaný tarafýna, çalýþan kesimlere sormadan, aðýrlýklý olarak iþverenlerin talepleri ve görüþleri doðrultusunda bir yasa olduðu anlaþýlýyor.»peki bu yasa hangi kazanýmlarý yok edecek? Asgari ücretin düþürülmesi, stajyer çalýþtýrmanýn artýrýlmasý, esnek çalýþmanýn yaygýnlaþtýrýlmasý, Ýþsizlik Fonu nun sermayenin çýkarlarý doðrultusunda kullanýlmasý ve kamu çalýþanlarýnýn iþ güvencesinin tehlikeye girmesi. Bu temel konularda hüküm getiriyor bu yasa. Bunlarý sýrasýyla anlatýrsak; ASGARÝ ÜCRET DÜÞÜRÜLÜYOR! Asgari ücreti düþürüyorlar. Mevcut uygulamada 16 yaþ ve üstünde olanlar için bir asgari ücret tespit ediliyor, bir de 16 yaþýn altýndakiler için bir asgari ücret tespit ediliyor. Þimdi bunlar 16 yaþý 18 e çekelim diyorlar. Yani 16 yaþ ve 18 yaþ arasýndaki asgari ücret þu an için 630 TL net olmasý gerekirken bu 546 TL ye düþüyor. Bu somut maddeyle asgari ücret düþürülüyor. Bu iþverenlerin talebiydi, zaten buna uyuluyor. GENÇ ÝÞÇÝ SÖMÜRÜSÜ ARTIYOR! Stajyer çalýþtýrma artacak. Meslek yüksek okullarýnda çýrak olarak çalýþanlar var. Bunlar belli dönemlerde geliyorlar ve çeþitli iþyerlerinde stajyer adý altýnda çalýþýyorlar. Þimdiki kanuna göre, stajyerler brüt asgari ücretin üçte ikisi oranýnda ücret alýyorlar. Bu, yasayla net asgari ücretin üçte birine düþüyor. Bir stajyer iþçiye 531 TL ödenmesi gerekirken bu yasayla 210 TL ödenecek. Halen 20 veya üstü iþyerlerinde stajyer çalýþtýrabiliyor. Þimdi bu yasaya göre, 20 sayýsý 10 a düþürülüyor, gerekirse Bakanlar Kurulu bu sayýyý 5 e düþürüyor. En küçük iþyerlerinde bile yasal olarak stajyer çalýþtýrmak yaygýnlaþacak ve genç iþçi sömürüsü artacak. Bu iþin tercümesi bu. Ayrýca deneme süresi var. Halen 2 ay olan bu süre yeni yasayla 25 yaþ altýndakiler için 4 aya çýkýyor. Gençler daha uzun süre güvencesiz çalýþacaklar. KOLEKTÝF YAÞAM ENGELLENÝYOR Esnek çalýþma biçimi yaygýnlaþýyor. Þimdi mevcut iþ kanununda çaðrý üzerine çalýþma var. Ýþveren, sana ihtiyacým var diyerek seni çaðýrýyor. Geliyorsun bir süre çalýþýyorsun ve çalýþtýðýn süre kadar para alýyorsun. Bu çaðrý üzerine çalýþmanýn yaný sýra bu yasayla evden çalýþma, uzaktan çalýþma diye yeni çalýþma biçimleri getiriliyor. Tabii dolayýsýyla insanlar evde ya da uzakta çalýþýrsa ne oluyor? Kolektif çalýþma bir biçimde engellenmiþ oluyor. Ýþçilerin dayanýþmasý, birbirlerinin sorunlarýyla uðraþmasý engellenmiþ oluyor. Ýþçi tek baþýna kalýyor, o yüzden de daha güvencesiz bir hale geliyor ve hatta bunlarýn içersinde kýdem tazminatý ücretleri, izin haklarý gibi birtakým haklar da bu þekilde dýþlanmýþ oluyor. Bu tarz çalýþanlar için, Çalýþma Bakanlýðý nýn yönetmeliðine bakýlacak. PATRONUN ÜCRET ÖDEME HÜKÜMLÜLÜÐÜ ÝÞÇÝNÝN ÜZERÝNE YIKILIYOR! Kýsa çalýþma ödeneði de yaygýnlaþacak. Ýþyeri krize girerse, bu ekonomik kriz durumunda iþveren ödeme güçlüðü çekiyorsa Ýþsizlik Sigortasý Fonu ndan ödeme yapýlacak. Belli bir sýrayla üç ay kadar. Þimdi bu kýsa çalýþma ödeneði sadece genel ekonomik krizlerde deðil; sektörel, bölgesel krizlerde de kýsa çalýþma ödeneði ödenecek. Kýsa çalýþma ödeneðinin yaygýnlaþmasýyla iþverenleri ücret ödeme hükümlüðünden kurtarýyorsun, iþçiye para ödemiyorlar onun yerine Ýþsizlik Fonu ndan ödeniyor. Ýþsizlik Fonu sonuç itibariyle iþçinin ücretinden kesilerek oluþturulan bir fon. Ýþveren de ödeme yapýyor ama bunu bir maliyet unsuru olarak gösteriyor. Dolayýsýyla yine iþçinin parasýndan aktarma yapýlýyor. Böylece iþverenin ücret ödeme yükümlülüðü bir anlamda iþçinin üstüne yýkýlýyor; Ýþsizlik Fonu ndan karþýlanýyor. Bu da ayný iþverenlerin hazýrladýðý rapordaki temel taleplerden. KISA SÜRELÝ ÇALIÞMADA SÝGORTA PRÝMLERÝNÝ ÝÞÇÝ ÖDEYECEK Çok önemli bir madde daha var. Örneðin 30 gün çalýþmýyorsunuz 15 gün çalýþýyorsunuz veya iþveren sizin adýnýza 30 günlük tüm süreyi ödemiyor. Bu yasayla 1 Ocak 2012'den itibaren özel sektörde kýsa süreli çalýþanlarýn boþta geçen sürelerinin sigorta primlerini iþçi kendi cebinden ödeyecek. Þu anda kamuda çalýþan iþçi açýsýndan böyle bir durum söz konusu deðil. Öyle ki kamuda 15 gün çalýþtýrýyorsun, bu 15 günlük istihdam süresini devlet ödüyor. Özel sektörde çalýþan ise, boþta geçen süreleri için oradaki parayý ister iþçi ödesin ya da ödemesin saðlýk sigortasýndan yararlanýyor. Ancak bu yasayla boþta geçen süreyi cepten ödemezsen saðlýk sigortasýndan yararlanamýyorsun. Bu durumda saðlýk hakkýndan da yararlanamýyorsun. Baþýna bir þey gelirse, kaza geçirirsen, hastalanýrsan bunun giderini sen kendi cebinden ödeyeceksin. Kamuda çalýþmýþ olsaydýn ayný statüde devlet ödeyecekti. Burada Anayasal açýdan eþitsizlik ortaya çýkýyor. FAZLA MESAÝ PARASI PATRONUN CEBÝNE! Bir de denkleþtirme süresi dediðimiz bir konu var. Haftalýk çalýþma süreci normalde 45 saattir. Ama yasaya göre bazen iþverenler 66 saate kadar da çalýþtýrabilirler. Bunun ancak iki ay bir süre içersinde, ortalama haftalýk 45 saat süreye denk gelmesi lazým. Yani iki hafta üst üste sizi 66 saat çalýþtýrýr ya da bir hafta 11 saat çalýþtýrýr. Sonuçta iki aylýk çalýþmanýn ortalamasýnýn 45 saatte gelmesi lazým. Þimdi bu denkleþtirme süresi dört aya çýkartýlýyor. Özellikle turizm sektöründe çalýþanlar açýsýndan denkleþtirme süresi iki aydan dört aya çýkartýlýyor. Böylece çalýþan, bütün turizm süreci boyunca fazla mesai ücreti alamayacak. Çünkü o zaman sizi 66 saat çalýþtýracaklar, böylece turizm sektöründe çalýþanlarýn fazla ücret almasý engellenecek. KADROLU ÝÞÇÝYE SÜRGÜN Diðer bir konu kadrolu iþçiye sürgün meselesi. Yeni yasayla belediyelerde belirledikleri çalýþanlarý, ihtiyaç fazlasý gerekçesiyle, iþçinin rýzasýný almadan Milli Eðitim Bakanlýðý na ya da Emniyet Genel Müdürlüðü nün taþra teþkilatlarýna gönderecekler. Þimdi belediyede çalýþan bir iþçinin Emniyet Genel Müdürlüðü nde ne iþi olur? Ayrýca bu iþçi beþ gün içinde iþe baþlamazsa iþten çýkarýlacak. Öyle de bir tehdit var. Bu madde, özellikle belediyede örgütlü sendikalarýn tepkisine yol açtý. Hatta, Hak-Ýþ e baðlý Hizmet- Ýþ Sendikasý bile buna tepki gösterdi. Ayrýca ayný maddede, eðer belediyelerde ihtiyaç fazlasý varsa, beþ yýl boyunca hiç iþçi almayacak: "Ýhtiyaç fazlasý iþçileri taþraya gönderdim, beþ yýl boyunca iþçi almayacaðým" diyecek. O zaman, ne olacak? Hizmetler taþeron iþçiler tarafýndan yapýlacak. Bir anlamda taþeronlaþmaya da yol açýyor bu model. SENDÝKALI OL AMA GREVE KATILMA! Kamuda iþçi, memur, sözleþmeli personel uygulamasý var. Yeni yasayla sözleþmeli personel sendikaya üye olabiliyor ama grev yapamýyor, destekleyemiyor, grev propagandasý yapamýyor. Sendika üyesisin ama sendikanýn doðal iþlevi olan grevi yapamýyorsun. Baþka önemli bir madde ise Ýþsizlik Fonu yla ilgili. Founun birtakým gelirleri var. Þu an fonda 46 milyar TL yani eski parayla 46 katrilyon para var. Devlet Ýþsizlik Fonu gelirlerinin yüzde 30 una kadarýný istihdamý artýrma gerekçesiyle kullanabiliyordu. Þimdi bu yüzde 30 u yüzde 50 ye çýkartýyor. 31 Aralýk 2015'e kadar 5 yýllýk bir süreyle iþverenin yeni iþe aldýðý iþçilere ait iþveren sigorta payý bu fondan karþýlanacak. Yeni iþe alýnanlar kimler olacak? 18 ve 29 yaþ arasý erkekleri ve 18 yaþýndan büyük kadýnlarý iþe aldýðý taktirde bunlarýn sigorta primlerini iþveren ödemeyecek, devlet ödeyecek; fondan karþýlanacak. Bir anlamda iþçinin parasýyla patronlar teþvik ediliyor. Ýþverenler de 29 yaþ üzerindeki iþçileri iþten çýkartýp yaþý daha genç insanlarý iþe alacaklar. Dolayýsýyla firmalarda, iþyerlerinde çalýþan 29 yaþýn üstündeki iþçiler için iþsizlik dönemi baþlayacak. 46 MÝLYAR TL NÝN SADECE 3.7 MÝLYARI ÝÞSÝZE Ancak burada esas önemli olan husus þu. Ýþsizlik Sigortasý Mart 2002 de yürürlüðe girdi ve 31 Aralýk 2010 a kadar yaklaþýk dokuz yýlda bu fonda 46 milyar TL birikti. Bu 46 milyardan iþsizlere yapýlan ödeme miktarý sadece 3.7 milyar TL. Ýþsizlere bu fonun sadece yüzde 8 i verilmiþ iþsizlik ödeneði olarak. Ýþsizler için oluþturulan bir fondan ancak iþsizlerin yüzde 8 i yararlanabildi. Þu anda ise Ýþsizlik Fonundan sadece 170 bin kiþiye iþsizlik fonu ödeniyor, halbuki resmi rakamlara göre 3 milyon iþsiz var. Her 100 iþsizden sadece 6 sýna iþsizlik parasý veriliyor. Onlarýn iddia ettiðine göre bu paralar GAP projesine gitmiþ. Hükümet 2008'de çýkarttýðý bir yasayla 2008 den 2010 a kadar 10 milyar liranýn yani fonun yüzde 22 sinin GAP projesine tahsis edildiðini söylüyor. Ancak o da belli deðil. Yanlýþ anlamayýn ben tahsis edilmesin demiyorum ancak bunu devlet iþsizlerin fonundan deðil devletin bütçesinden aktarsýn. Þu anda 9 milyon sigortalý var. 9 milyon sigortalýnýn iþveren payýný devlet ödüyor. Bu ödediði miktar yaklaþýk ayda 450 milyon TL. Halbuki 170 bin iþsize ayda 63 TL para ödüyor. Dolayýsýyla sigortanýn fon paylarý iþsizlere deðil, iþverenlere ya da baþka yerlere gitmiþ oluyor.»bu yasa geçerse daha sonralarý emekçileri ne bekliyor? Daha büyük hak kayýplarý söz konusu olacak. Kýdem tazminatýnýn belki belli bir süre sonra kaldýrýlmasý gündeme gelecek. Kýdem tazminatý için istihdamý daraltýyor diyorlar, dolayýsýyla ya fona devredecekler ya da her yýla 30 günlük bir kýdem tazminatý ödüyorlarsa bu 15 güne inecek. Kýsacasý kýdem tazminatýný iyice kuþa çevirecekler. Zaten bundan sonra hangi adýmlarýn atýlacaðý AKP hükümetinin ulusal istihdam stratejisi adlý belgesinde var. Dolayýsýyla bu Torba Yasasý geçerse arkasýndan kýdem tazminatý riske girebilir. Özel istihdam bürolarý kurulur. Buna karþý sendikalarýn büyük bir direniþ göstermeleri gerekir. Nitekim DÝSK, KESK, TMMOB tavýr koyuyor ama polis þiddetiyle bastýrýlmaya çalýþýlýyor. Türk-Ýþ e baðlý sendikalarýn da devreye girmesi gerekiyor. Böylece daha büyük bir muhalefetin doðmasý söz konusu olur. Ýþçi sýnýfýnýn buna topyekûn karþýlýk vermesi gerekir. Sadece iþçilerin deðil, kamu çalýþanlarýnýn da, iþsizlerin de harekete geçmesi gerekiyor. Ücret artýþý toplusözleþmeye deðil performansa göre Kamu çalýþanlarý açýsýndan Torba Yasanýn açacaðý hak kayýplarý þunlar: Bir kamu çalýþanýnýn kademe ilerlemesi için sekiz yýl içersinde herhangi bir disiplin cezasý almamasý lazým. Ama diyelim ki çalýþanlar birtakým hak aramalarý için eylem yapmalarý ya da bir mitinge katýlmalarý halinde, disiplin cezasý aldýklarý için kademe ilerleme de engellenmiþ olacak. Dolayýsýyla maaþ artýþý da engellenecek. Ayrýca performansa dayalý uygulama getiriliyor. Bu da aslýnda hem kamu çalýþanlrý arasýnda rekabeti artýracak hem de toplusözleþmenin de bir anlamý kalmayacak. Ücretler toplusözleþmeye göre artýrýlmasý gerekirken, performansa göre artýrýlacak. Normalde kamu çalýþanlarý 8 saat çalýþýyorlar. Bu 8 saatlik çalýþma süresi gerektiðinde, görev yerine baðlý olmaksýzýn artýrýlacak. Diyelim ki müdür öðretmenlere ya da bir baþka kamu çalýþanlrýna Haydý arkadaþ daha çok çalýþacaksýnýz diyecek. Yine kamu çalýþanýnýn rýzasý olmadan altý aya kadar baþka bir yere atanma durumu da var. Keyfi sürgün söz konusu. Ayrýca gittikleri yerde norm kadro fazlasý söz konusuysa 4C ye de geçebilirler; TEKEL iþçisi pozisyonuna düþebilirler. Güvencesiz bir istihdam kamu çalýþanýný bekliyor. Bu arada kamuda çalýþan tüm uzman personel sözleþmeli statüye geçiyor. Yine yolsuzluk araþtýrmalarý uzmanlara yaptýrýlýrken, getirilen yasayla düz kamu çalýþanlarýna bile bu denetimi yaptýrabilecekler. Bir anlamda yolsuzluklar denetimden kaçýrýlacak. Elbette aldatýcý maddeler de var bu yasada öðrenci affý ya da emeklilere maaþ zammý gibi. Ama bunlar tam bir makyaj. BirGün

5 TUÐBA ÇELÝK ÖZER Orhan Kemal in yazdýðý her hikayenin, romanýn veya gazete yazýsýnýn içeriði zengin olay, duygu ve karakterlerin hayatla olan baðý þaþýrtýcý derecede renklidir. Ýster çocuklar geçsin içinden, isterse herhangi bir köylünün yeni geldiði kentte kendi dýþýnda her þeyle boðuþmasý anlatýlsýn, her sayfasýnda keyifli ve umutlu bir yazar çýkar karþýmýza. Mehmet Nuri Gültekin, doktora çalýþmasýndan düzenlediði Orhan Kemal in Romanlarýnda Modernleþme, Birey ve Gündelik Hayat adlý kitabýnda böyle diyor Orhan Kemal için. Murtaza, Hanýmýn Çiftliði, 72. Koðuþ gibi Türk edebiyatýnýn köþe taþlarý olarak tanýmlanabilecek baþyapýtlarýn yazarý Orhan Kemal in biçemine yayýlan renkli ve katmanlý anlatým, Orhan Kemal yapýtlarýnýn süreðen biçimde yeniden sýnýflandýrýlmasýný, yeni sýnýflandýrmalar yoluyla da yazarýn yeniden okunmasýný saðlar. Yazýn yapýtlarýnýn toplum yaþamýný yansýttýðý gerçeðine dayanarak Mehmet Nuri Gültekin, bir toplumbilimci gözüyle Orhan Kemal in romanlarýný modernleþme, birey olma ve gündelik hayat baðlamlarýnda yeniden sýnýflandýrýyor. Çaðdaþlaþma ve Türk romaný Türk romaný, çaðdaþlaþmayý Tanzimat döneminden yani 1870 li yýllardan bu yana ele almaktadýr. Osmanlý-Türk aydýný çaðdaþlaþmanýn sancýlarýný öncelikle kentte algýlamýþ, Ýstanbul çevresinde görülen Batýcýlýk ve Osmanlýcýlýk uzlaþmazlýðýný söze dökmüþtür. Çaðdaþlaþma sorununun Türk romanýnda köy odaklý ele alýnýþý ise cumhuriyet dönemine kalýr lere kadar cumhuriyet dönemi köy romanlarýnda ise belirgin biçimde Kemalist Aydýnlanma düþüncesi etkindir; idealist öðretmenler, doktorlar, kaymakamlar köylülerle çaðdaþlýk savaþýmý içine girerler. Orhan Kemal, cumhuriyet dönemi romancýlarýnýn genellikle kürsüden seslenen yaklaþýmýnýn ötesine geçerek halkýn içinden konuþur; Gültekin in deyiþiyle Orhan Kemal, kýrsal bölgelerdeki kapitalist pazara eklemlenmekte olan, makineleþen tarýmsal olgularý ve toprak iliþkileri ni anlatýr. Böylece Orhan Kemal kýrsal bölgelerde oluþan yeni sosyal sýnýflara okurun dikkatini çekmeyi baþarýr. Türkiye nin çaðdaþlaþma tarihinde hep yaban olarak görülmüþtür Anadolu. Çaðdaþ deðerler, çok uzaklardaki Anadolu köylüsüne ýrak kalmýþtýr. Anadolu köylüsü, kadýný ve erkeðiyle iþ bulmak üzere yine Gültekin in deyiþiyle hem de bütün varlýklarýyla 1950 lerde akýnlar halinde kente gelmeye baþlamýþtýr; dolayýsýyla ýraklar, hazýrlýksýz biçimde yakýn olmuþtur. Köyden kente göçen insanlarýn birey olma kavgalarý, toprak sahiplerinin yerini alan fabrika patronlarý ile köylüler arasýnda doðan yeni sýnýf çatýþmalarý, çalýþmayý öðrenen kadýnlar, yoksul çocuklar ve tüm bu karmaþadan filizlenen gündelik yaþantý Orhan Kemal in romanlarýnýn odaðýnda yer alýr. Orhan Kemal in Romanlarýnda Modernleþme, Birey ve Gündelik Hayat la Türkiye nin çaðdaþlaþma sürecinin halk ve aydýn deðiþkenleri yeniden tartýþmaya açýlýyor. Orhan Kemal in romanlarýný mercek altýna alan Mehmet Nuri Gültekin, cumhuriyet tarihimizle baþlayan çaðdaþlaþma serüvenimizde yaþadýðýmýz kayýplarýmýza ve kazançlarýmýza iliþkin belleðimizi tazeliyor, gözümüzden kaçanlarýn altýný çiziyor. ORHAN KEMAL ÝN ROMANLARINDA MODERNLEÞME, BÝREY VE GÜNDELÝK HAYAT Mehmet Nuri Gültekin Everest Yayýnlarý 2011, 274 sayfa 14 TL. Radikal Kitap ÝLKEM EZGÝ AÞAM Avukat Fikret Ilkýz ýn eline ulaþan Telif Haklarý ve Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik imzasýyla yapýlan bir açýklamada Çayan Demirel in Dersim 38 adlý filminin yasaklanmasý savunuluyordu. Ýstanbul Belgesel Günleri, Sine-Sen, Uluslararasý Ýþçi Filmleri Festivali, Yeni Film Dergisi ve Yeni Sinema Hareketi yaptýklarý ortak açýklamada, filmleri yasaklamayý marifet sayan bir zihniyetin hakim olmasýnýn utandýrýcý olduðunu söyledi. Dersim 38 belgeselinin 3 yýla yayýlan hukuk mücadelesinin ve bundan sonraki yasakçý giriþimlerin takipçisi olacaklarýný söyleyen sinemacýlar ayrýca þunu dedi; Daha önce Denetleme ve Sýnýflandýrma Kurulu tarafýndan daðýtým yasaðý getirilen Dersim 38 belgeseliyle ilgili olarak yönetmen ve yapýmcý, kararýn iptali için mahkemeye baþvurarak davayý kazandýðý halde; Kültür ve Turizm Bakanlýðý kararý Danýþtay a götürerek bu yüz kýzartýcý yasaðýn tekrar uygulamaya konmasý için çalýþmakta ve söz konusu yasaðý hararetle savunmaktadýr. Bakanlýðýn açýklamasýnda dile getirilen ve bir belgeselin uymasý gereken kurallar olarak sunulan argümanlar ise, ancak baský rejimlerinde rastlanabilecek bir propaganda film reçetesinden farksýzdýr. TARÝH BUDUR DAYATMASI Konuyla ilgili açýklama yapan Dersim 38 Belgeselinin yönetmeni Çayan Demirel bu görüþün resmi ideolojinin devamý olduðunu söyledi ve ayrýca þunlarý kaydetti: Belgesel nasýl yapýlýr uyarýsý resmi ideolojinin bir devamýdýr. Nasýl ki devlet eskiden beri resmi tarih algýsýndan dýþarý çýkýldýðý zaman tarih budur diye dayattýysa, þimdide belgesel de bu dayatmayý yapýyor. Belgesel tarih nasýl yapýlýr bunu anlatmaya çalýþýyor. Dersim de yapýlan katliamdýr diyen bunu kabul eden zihniyet, þimdi belgesel nasýl yapýlýr bunu dayatýyor. Dersim siyasi bir malzeme olamaz, olmamalý! Þunu söyleyebilirim ki sanat baðýmsýzdýr, baðýmsýz kalmalý! Ayrýca geçen yýllarda R. Arzu Köksal ýn belgesel filmi Son Kumsal in, Ýnebolu daki gösterimi AKP li Belediye Baþkaný Ýdris Güleç tarafýndan yarýda kesilmiþti. Daha sonra Hüseyin Karabey in Gitmek ve Kazým Öz ün Fotoðraf adlý filmleri Kültür ve Turizm Bakanlýðý nýn müdahalesi ile gösterilecekleri uluslararasý festivallerin programlarýndan son anda çýkartýlmýþtý. BirGün

6 Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Alevilik Araþtýrma Merkezi Baþkaný Av. Ali Yýldýrým ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneði Genel Baþkaný Av. Fevzi Gümüþ'ün bugün Ankara'da PSAKD Genel Merkezinde yaptýklarý Ortak Basýn Açýklamasý: CEMEVLERÝ ALEVÝLERÝN ÝBADET MERKEZÝDÝR! CEMEVLERÝ CAMÝ YA DA KÝLÝSENÝN ALTERNATÝFÝ DEÐÝL ONLARIN MUADÝLÝ/DENGÝ OLAN ÝBADET MERKEZLERÝDÝR ALEVÝLER DIÞINDA HÝÇ BÝR MAKAM, MERCÝ VEYA GÜÇ ALEVÝLÝÐÝ VE ÝBADETHANELERÝNÝ TANIMLAYAMAZ CEMEVLERÝ ALEVÝLERÝN KÝMLÝÐÝDÝR! CEMEVLERÝ ALEVÝLERÝN VAZGEÇÝLMEZÝDÝR! HÜKÜMET TALÝMATIYLA CEMEVLERÝ KAPATILAMAZ! DÝYANET FETVALARIYLA CEMEVLERÝ YOK SAYILAMAZ! AYRIMCILIK, EÞÝTSÝZLÝK HUKUKSUZLUK SON BULMALIDIR! EÞÝT YURTTAÞLIK HAKKI ÝSTÝYORUZ! Çankaya Cemevi Yaptýrma Derneði 2004 yaþayan bir kýsým Alevi yurttaþýmýz tarafýndan kurulmuþ ve tüzel kiþilik kazanmýþtýr. Derneðin amacý tüzüðünün derneðin amaç ve yapacaðý iþleri tanýmlayan 2 ve 4. maddelerinde Alevi inancýnýn ibadet merkezi olan cemevlerini yapmak olarak tanýmlanmýþtýr. Ankara Valiliði dernek tüzüðünü incelenmek üzere Ýçiþleri Bakanlýðý na göndermiþtir. Bakanlýk Dernekler Daire Baþkanlýðý tüzüðü dernekler hukuku çerçevesinde inceleyip sonuçlandýrmak yerine tarihinde cemevlerinin ibadethane sayýlýp sayýlmayacaðý konusunda görüþ istemek üzere Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý na göndermiþtir. Bu uygulamanýn hukukumuzda hiçbir þekilde yeri bulunmamaktadýr. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ne dernekler konusunda yetkili, ne de dernek tüzüklerini incelemekle görevlidir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Ýçiþleri Bakanlýðý na yazdýðý 17 Aralýk 2004 tarih ve 1773 sayýlý fetvasý ile Ýslam ýn bir alt yorumu olan Aleviliðin Ýslam ýn ortak ibadet yerleri olan cami ve mescit ler dýþýnda ayrý bir ibadet yerinin olmayacaðý, belirtilen sebeplerle, Cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamýnda deðerlendirilmesine imkan bulunmadýðý görüþünü Ýçiþleri Bakanlýðý na iletmiþtir. Ýçiþleri Bakanlýðý Dernekler Dairesi Baþkanlýðý Ankara Valiliðine gönderdiði ve 1277 sayýlý yazýsýnda Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn sözkonusu yazýsýndan bahsederek Çankaya Cemevi Yaptýrma Derneðinin tüzüðünden cemevlerinin ibadethane olarak deðerlendiren hükümlerin çýkarýlmasýný istemiþtir. Ankara Valiliði ýsrarlý bir biçimde tam üç kez Ýçiþleri Bakanlýðý nýn deðerlendirmesini derneðimize ileterek tüzükten cemevlerini ibadethane olarak deðerlendiren 2 ve 4.maddelerin çýkartýlmasýný istemiþtir. Derneðimiz bu istemi þiddetle reddetmiþ ve tüm Alevi toplumunun ortak görüþü olarak Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edildiðini, tüzük hükümlerinin deðiþtirilmeyeceðini valiliðe bildirmiþtir. Ankara Valiliði bu yanýt üzerine cemevlerinin ibadethane sayýlamayacaðý, bu hükmün dernek tüzüðünden çýkarýlmadýðý gerekçesiyle Çankaya Cemevi Yaptýrma Derneðinin kapatýlmasý istemiyle Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðýna baþvurmuþtur. Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðý cemevlerinin ibadethane sayýlamayacaðý, bu hükmün dernek tüzüðünden çýkarýlmadýðý gerekçesiyle Basýn Esas No.2010/1006 sayýlý Davanamesi ile Çankaya Cemevi Yaptýrma Derneðinin kapatýlmasý istemiyle Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Dosya E.No: ) dava açmýþtýr. Dava tarihinde görülecektir. Konu budur: Konu cemevlerinin ibadethane sayýlýp sayýlmayacaðýdýr. Konu Alevi inancýnýn varlýðýdýr. Baþta cemevi konusu olmak üzere Alevilerin temel sorunlarýna iliþkin olarak AKP Hükümeti tümüyle Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn talimatlarý doðrultusunda hareket etmektedir. Hükümet Alevilerin temel taleplerini bir hak hukuk sorunu, bir eþit yurttaþlýk hakký istemi olarak ele almak yerine bir din/inanç meselesi olarak ele almakta ve ulemaya baþvurmaktadýr. AKP Hükümeti Aleviliði anlayamamakta, kavrayamamakta ve bu nedenle de hiçbir yere sýðdýramamaktadýr. DÝB ve AKP hükümeti Aleviliði bir tasavvufi yorum olarak tanýmlamakta ve bir baðýmsýz inanç olarak yok saymaktadýr. Bir inanç olarak yoksanýz ne ibadethaneniz olacaktýr ne de diðer inançlar gibi hakkýnýz hukukunuz! Bu nedenledir ki Diyanet ve Hükümet Alevilere: Cemevinde ibadet edebilirsiniz, ama orayý ibadethane olarak tanýmlayamazsýnýz! diyebilmektedir. Bu anlayýþ haksýz, hukuksuz ve vicdansýzdýr! Dünyamýzda tüm insanlarýn kendi inançsal varoluþunu simgeleyen bir ibadethanesi bulunuyor. Bu simgenin içeriðinde o inancýn mensubu insanlara dair tarih, kültür, sanat, madddi ve manevi birikimler bütün bir miras olarak yer alýyor. Ve dünyanýn hiçbir yerinde o inancýn mensuplarýnýn yerine geçen bir baþka inanç mensuplarý o inancýn ibadethanesinin neresi olduðuna, inancýn içeriðine dair karar vermiyorlar. Yeryüzünde tüm evrensel hukuk kurallarý, insan haklarý sözleþmeleri, inanç ve düþünce özgürlüðü belgeleri insanlarýn neye ve nasýl inanacaðýna iliþkin hakký o inanç mensuplarýna tanýyor. DÝB e, AKP Hükümetine, ulemaya deðil. Oysa DÝB (ve dolayýsýyla hükümet) son on yýlda verdiði tüm fetvalarda kendi inançsal çizgisiyle tümüyle farklý bir inanç olan Aleviliði tanýmlamaya ve yok saymaya kalkýþmaktadýr. Diyanet cemevine ibadethane diyerek bizden Vatikanlýk yapmamýzý beklemeyin diyerek sözde objektif bir tavýr içerisinde olduðunu iddia ederken, cemevi ibadethane deðildir diyerek açýk bir Vatikan rolü üstlenmiþ durumdadýr. Bu yaklaþýmý kabul etmemiz, geçerli saymamýz ve boyun eðmemiz sözkonusu olamaz! Baþta hükümet olmak üzere mahkemeler de dahil- Aleviler dýþýnda hiç kimsenin, kurumun, merciin Alevi inancýný ve inanç merkezlerini tanýmlamak hak ve yetkisi sözkonusu olamaz! Bir kez daha söylemek gerekiyor ki biz Aleviler eþit yurttaþlýk hakký istiyoruz Ayrýcalýk deðil, ayrýmcýlýklarýn son bulmasýný istiyoruz. Ne yazýk ki 8 yýllýk AKP iktidarý döneminde Alevilerin temel sorunlarýnýn çözümü yolunda en küçük bir adým atýlmamýþtýr. Hükümetin sözde Alevi açýlýmý Alevi toplumuna atýlmýþ bir çalým haline gelmiþtir. Sözgelimi zorunlu din derslerini iptal eden AÝHM in 2007 kararýna raðmen, din dersleri zorunlu olmaktan çýkarýlmamýþ, tam tersine DÝB din dersinin zorunlu olmaktan çýkarýlmasýný isteyen çevreleri iç tehdit olarak tanýmlamýþtýr. Alevi köylerine asimilasyon amaçlý camiler yapýlmaya ve misyoner imamlar görevlendirilmeye devam edilmektedir! Baþta Hacý Bektaþ Dergahý olmak üzere Alevi inanç ve ibadet merkezleri asýl sahipleri olan Alevilere hala iade edilmemiþtir. Madýmak otelinin müze yapýlmasý konusundaki talebimiz konusunda hükümet olumlu bir tavýr içinde deðildir. Tüm bunlarýn üstüne baþbakan referandum sürecinde açýk bir Alevi karþýtý söylem kullanmaktan, Alevi karþýtlýðý ile propaganda ve dolayýsýyla ayrýmcýlýk yapmaktan geri durmamýþtýr. Þurasý unutulmamalýdýr ki 21.yüzyýlda ayrýmcýlýk insanlýða karþý iþlenmiþ bir suçtur. Alevi toplumunun hiç kimseden bir ihsan beklentisi yoktur. Aleviler Pir Sultan Abdal a yakýþýr mücadele kararlýlýðý ile hak ve hukuklarýna sahip çýkacak bilinçte ve örgütlülüktedirler. Aleviler kendi dýþýndaki inançlara nasýl saygý gösteriyorlarsa ayný saygýnýn kendi inançlarýna da gösterilmesini bekliyorlar. Bundan daha doðal ne olabilir ki! Çankaya Cemevi Yaptýrma Derneðine destek amacýyla bu basýn toplantýsýný yapmýþ bulunuyoruz. Bozatlý Hýzýr yardýmcýmýz olsun! Ankara Av. Ali Yýldýrým Av. Fevzi Gümüþ Alevilik araþtýrma Merkezi Baþkaný Pir Sultan Abdal Derneði Genel Baþkaný Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Hüseyin KAÝM Ankara Ostim ve Ývedik Organize Sanayi Bölgelerinde iki ayrý iþyerinde 3 Þubat 2011 tarihinde ardý ardýna meydana gelen ve biri meslektaþýmýz 20 insanýmýzýn hayatýný kaybetmesine ve 50 üzerinde çalýþanýn da yaralanmasýna yol açan patlamalar hepimizi derinden üzdü. Öncelikle, yaþamýný yitiren canlarýmýzýn yakýnlarýna baþsaðlýðý, yaralananlara acil þifa diliyoruz. Her yýl ülkemizde yaþanan ve binlerce insanýmýzýn hayatýný kaybettiði ve on binlercesinin yaralandýðý, iþ göremez durumda kaldýðý iþ cinayetlerinden birini daha bu kez Baþkent in merkezinde gördük. Bu toplu cinayet ile birlikte sadece 2011 yýlýnda hayatýný kaybedenlerin sayýsý 50 yi aþtý. Söz konusu iki iþyerinde meydana gelen patlamalar, ülkemizdeki iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði uygulamalarýnýn yanlýþlýðýný bir kez daha gözler önüne sermiþtir. Siyasal iktidarýn, iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði alanýný piyasalaþtýrmaya yönelik bakýþ açýsýyla, bu tür cinayetlerin birçok defa daha yaþanmasý ve insanýmýzýn bu iþ cinayetlerinde hayatlarýný kaybetmeleri kaçýnýlmazdýr. Siyasal iktidarýn ve ilgili bakanlýðýn iþ cinayetleri yaþandýktan sonra yaptýðý açýklamalar artýk bizi þaþýrtmamaktadýr. Siyasi iktidar, iþ yaþamýndaki olumsuzluklarý, ilkel çalýþma koþullarýný, taþeronlaþtýrmayý, iþ güvencesiz çalýþtýrmayý, sendikasýzlaþtýrmayý, kayýt dýþýlýðý, denetim eksikliðini ve iþ cinayetlerinin önemli temel nedenlerini tartýþmak ve çözmek yerine, sorumluluðunu üzerinden atmaya çalýþmaktadýr. Uzun zamandan beri gündemde olan, tüm çalýþma alanýný kapsayan, demokratik katýlýmcý bir iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði ile ilgili yasal mevzuat tüm ýsrarlarýmýza raðmen çýkarýlmamaktadýr. Mevcut yasal düzenlemelerin yetersizliklerini söylememize ve yanlýþlýklarýný yargýya taþýmamýza, konu ile ilgili Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý na defalarca görüþlerimizi iletmemize raðmen, görüþlerimiz dikkate alýnmamaktadýr. Bizi dikkate almayan Siyasal iktidara ve ilgili bakanlýðýna soruyoruz: Ostim ve Ývedik ten sonra; iþ cinayetlerinde sýra nerede ve kimde? Bakanlýk bu soruyu yanýtlamak zorundadýr. Birliðimiz ve baðlý odalarýmýz çalýþma yaþamýndaki sorunlarý çözecek, çaðdaþ, demokratik ve katýlýmcý; tüm çalýþanlarý iþ güvencesinden yoksun býrakmayacak, taþeronlaþtýrmayý, sendikasýz ve sigortasýz çalýþmayý ve kayýt dýþýlýðý ortadan kaldýracak bir çalýþma yasasýnýn, buna baðlý olarak bilimin ve tekniðin ýþýðýnda insan odaklý iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði yasasýnýn oluþturulmasý mücadelesinden geri adým atmayacaktýr. TMMOB "iþ cinayetleri durdurulsun" diyor. TMMOB "önce insan" diyor. Mehmet Soðancý TMMOB Yönetim Kurulu Baþkaný Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Hasan KANKAL Nevþehir Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Yurdu nda kalan 15 kimsesiz çocuk, Kozaklý ilçesinde bulunan dört yýldýzlý otelin havuzunda gönüllerince eðlenme fýrsatý buldu. Nevþehir Genç Ýþadamlarý ve Sanayicileri Derneði (GESÝAD) tarafýndan tüm organizasyon ve giderleri karþýlanan gezi kapsamýnda Kozaklý ya gelen 15 çocuk baþlarýndaki personel gözetiminde Grand Termal Otel e geçti. Otelin termal havuzuna giren çocuklar, termal tesislerin tadýný çýkardý. GESÝAD Dernek Baþkaný Ýrfan Avþar, ülkemizin en önemli termal turizm yerlerinden Kozaklý ilçesinde kimsesiz çocuklara motivasyon amaçlý program düzenlemekten mutluluk duyduklarýný söyledi. Ýþadamlarý ve sanayicilere yönelik ticari bir dernek olmalarýna karþýn sosyal sorumluluk projelerine özel önem verdiklerini kaydeden Avþar, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Yurdu nda kalan çocuklarýn yarý yýl tatilini deðerlendirmeleri, bir süreliðine de olda yüzlerinin gülmelerini saðlamak, sosyal ve kültürel geliþimlerine fayda saðlamak üzere tatil programýný düzenledik. Ayrýca çocuklarýmýzýn göz ve diþ saðlýðý taramasýný da organize etmek üzere çalýþmalarýmýz sürüyor. dedi.

7 7 Varlýklarý tartýþýlan DERÝN DEVLET Ý, KONTRGERÝLLA YI, JÝTEM Ý saymazsak; ülkemizin yönetimi, yargý, yürütme, yasama yoluyla kotarýlmaktadýr. Saydýðýmýz bu üç erk, parlamenter sistemin varlýðýyla yaþam bulur. Bu tür yönetimlerde ordu, yürütmenin buyruðundadýr. Bir dördüncü güç daha vardýr ki bunun adýna da medya diyoruz. Yazýlý ve görsel diye ikiye ayýrdýðýmýz bu medya yý, "halklarýn dili, gözü, kulaðý" diye tanýmlarýz. Yönetimler üzerinde bu gücün etkinliði olabildiðince büyüktür. Diðer kurumlarda olduðu gibi bu güç de, birkaç patron tarafýndan paylaþýlmýþtýr. Bu patronlar, güreþe hazýrlanan pehlivanlara benzerler. Birbirleriyle sürekli yarýþ halindedirler. Birinin, diðerini alt edebilmesi için daha çok semizleþmesi gerekir. Bu semizleþme iþinin de deðiþik yollarý vardýr. Bunlardan biri, o gün ülkeyi yöneten iktidarýn borazanlýðýna soyunmaktýr. Ama patronun soluðu, iktidardakilerin borusunu tek baþýna üflemeye yetmez. Ýkinci yol, bu boruyu birlikte üfleyebilecek yandaþ borazanlarý bulmaktýr. Hasmýný kolay yýkabilmek için üçüncü yol, patronun, iktidarda etkin görevlerde bulunan biriyle dünürlük iþini gerçekleþtirmesidir. Bir dördüncü yol da, patronun, kesesini iyice açýp, tuttuðu yardýmcý borazanlarýný bahþiþe garketmesidir. Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez hesabý, günümüzde, özellikle bizim ülkemizde rahat gerçekleþmektedir. Bu ülkede iþsizleri þöyle bir tarafa ayýralým, saymayalým onlarý; kalifiyeli/kalifiyesiz iþçilerin, memurlarýn, bürokratlarýn, hatta milletvekillerinin aldýklarý ücretle, medyada köþe baþlarýný tutanlarýn aldýklarýný kýyaslamaya kalkýþmak akýl kârý olmasa gerek. Bunlarýn aldýklarýný, zaman zaman birbirlerine düþtüklerinde yaptýklarý açýklamalardan anlýyoruz. Ne yalan söyleyeyim bu ayrýmcýlýk, ciðerden yaralýyor beni. Alan memnun, veren memnun sloganýný kabullenemiyorum bir türlü. Babanýn kesesinden mi çýkýyor? diye sormayýn bana. Sadece benim babamýn deðil, sizin babanýzýn da kesesinden çýkýyor bu bahþiþler. Ortada dönen rakamlar, dudak uçuklatacak durumda. Bu yüzden deðil midir ki bu borazanlarýn, baþýmýza bilgiç kesilmesi? TV ekranlarýnda önlerine aldýklarý adlarý uzun unvanlarla dolu koca adamlarýn karþýsýnda ayak ayaküstüne atarak, kollarýndaki saatlerin kayýþlarýyla elbiselerinin uyumluluðunu göstererek, gözlüklerini bir takýp bir çýkararak, ellerindeki kalemleri, sýnava giren öðrencilerin yaptýklarý gibi zýplatarak endam sergilemeye kalkýþmalarý nedendir ya? Aslýnda bunlarýn, gerek gazete köþelerinde baðdaþ kurup oturmalarý, gerek TV ekranlarýnda salýnýp endam sergilemeleri, öyle kültürel birikimlerinden ya da kiþisel çabalarýyla oluþmuþ deneyimlerinden elde edilmiþ kazanýmlar deðil; ya babalarýnýn adlarýyla, ya analarýnýn yüzü suyu hürmetine, ya da bir dayý aracýlýðýyla bu köþelere postlarýný sermiþlerdir. Yani bulunmaz Hint kumaþý deðil bunlar. Ýster yazýlý sýnda, ister görsel inde olsun; bunlarýn; yanlýþlarýný sergilemeye kalkýþsam, elimdeki kýrmýzý kalem tükenir; önümdeki metin, týpký bir gelincik tarlasýna döner. Gerçek bu olmasýna karþýn, biz yine de her gün bu gelincik tarlasýndan diken toplamaya devam ederiz. Bunlar, yazým kurallarýna uymazlar; noktalama imlerini yerli yerinde kullanmazlar; ne olumsuzuyla kurulan olumsuz tümceler in, edim lerini de olumsuzlaþtýrýp tümceyi kuruluþ yönüyle olumlu duruma sokarlar. Soru takýlarý olan mi leri, mý larý bitiþik yazarlar hep. De baðlacýný, ad ýn durum eki olan de gibi kullanýrlar. Ayný anlama gelen sözcükleri art arda yazýp söylerler. Örnekleri sýralamaya kalkýþsam, usandýrýrým sizi. Bunlar Þýrnak ý, Silopi yi, Eruh u bilmezler; ama konuþtuklarý zaman da mangalda kül koymazlar; sýcak odalarýn rehavetinde iyice gerinirler. Karla kaplanan köy yollarýnda, kýzaklar üstünde, doðum sancýsýnda kývranan kadýnlarý, hastanelere yetiþtirmek için çýrpýnan o çaresiz köylüleri, film izler gibi izlerler; sonra sýkýlýp aygýtýn düðmesine basýp kanal deðiþtirirler. Ama öte yandan, bu sözünü ettiklerim, Paris in, Roma nýn, Londra nýn sokaklarýný tek tek bilirler. Þarabýn en kalitelisini bunlar bilir. Balýk türlerini bunlara sorun. Hangi tür mezenin, hangi içkiyle daha iyi gideceðini bunlar size söylesin. Batý müziðinin daniskasý, bunlarýn kulaklarýný doldurur. Bunlar, zaman zaman düzenlenen bilgi þölenlerine, tartýþmalara, çalýþtaylara da katýlýrlar. Bu tür toplantýlara katýlmadan önce bir iki tek atarlar. Onlara göre bu tek ler, az sonra yapacaklarý atýþlarda hedefe tam isabet ettirebilmeleri için büyük kolaylýk saðlar. Yine zaman zaman ya kendileri köþelerinde yazýlanlarý toplayýp bir kitap halinde piyasaya sürerler; ya da yaþam öykülerini, aile, askerlik, meslek fotoðraflarýný bir araya getirip eþlerine/dostlarýna teslim ederler; onlar da bunlarý düzenleyip "albüm/kitap" biçiminde gün ýþýðýna çýkarýrlar. Kitapçýlar, büyük marketler de bu yapýtlarý, yeni çýkanlar, çok satanlar sloganlarý altýnda okurun beðenisine sunar. Kitabý piyasaya çýkan, (buna Yarýn piyasaya çýkýyor da derler;) bir köþe yazarýnýn yapýtýný, bir baþka gazetenin köþesine oturan, ya da TV lerde izlence sürdüren diðer bir meslektaþý, anýnda gereðini düþünüp tanýtýmýný yapar. Ben bu tür yapýtlarýn hiçbirini kaçýrmam. Kitapçý dostlarýmda, ya da marketlerde alýr incelerim. Ýnanýn çok azýna para veririm. Çoðunun kapaðý cilalý, içi alaylýdýr bu yapýtlarýn. Ama bizim gibi eli kalem tutan, düþünce üreten, yazýnýmýza gücümüzün yettiðince bir þeyler katan taþralý yazarlar, aðzýmýzla kuþ kapsak, adýmýzdan ve yapýtlarýmýzdan söz ettiremeyiz bir türlü. Bu köþe kuþlarý, bizlere tepe den bakarlar. Ben burada açýk yüreklilikle þunu söylüyorum: Keþke namuslu bir seçiciler kurulu oluþturulsa; benim LALO romanýmla adlarý bende saklý olan, son zamanlarda vitrinlerin camlarýný süsleyen bazý romanlarý bir kýyaslasa Ýnternetin varlýðý, Facebook ve benzerlerinin yayýlmasý, özel ve resmi sitelerin yaþamýmýza girmesi, bu köþe kuþlarý nýn kanatlarýný kýracaða benziyor. Ýçtenlikle söylüyorum: Günümüzde kimi deðiþik sitelerde öylesine genç, öylesine tutarlý, öylesine gerçekçi ve öylesine birikimli kalemler var ki bu sözünü ettiðim yýllanmýþlarý, çok gerilerde býrakýrlar. Bu yazýyý bir kýskançlýk ürünü olarak deðerlendirmeyin lütfen. Söylediklerim, gerçeðin kendisidir; ancak tamamý deðildir. Saðlýk olursa, devam ederiz artýk Mýsýr Çarþýsý davasýnda ifadeleriyle Pýnar Selek'in suçlanmasýna neden olan Abdülmecit Öztürk ilk kez Radikal'e konuþtu: Savcýlýk ifadem bile iþkence altýnda alýndý ERTUÐRUL MAVÝOÐLU Mýsýr Çarþýsý nda 9 Temmuz 1998 günü meydana gelen patlamada 7 kiþi ölmüþ, 127 kiþi de yaralanmýþtý. Polisin ilk açýklamasýna göre olay, Mýsýr Çarþýsý giriþindeki Ünlüoðlu Büfe deki tüpgaz sýzýntýsý sonucunda meydana gelmiþti. Ýki gün sonra Pýnar Selek gözaltýna alýndý ve tutuklandý. daha sonra baþfaili olarak yargýlanacaðý bu olay Selek e sorulmadý. Aradan bir ay geçti. Ýstanbul un çeþitli semtlerinde baþka gözaltýlar da oldu. Ardýndan polis açýklamasý geldi: Mýsýr Çarþýsý ndaki patlamanýn failleri Pýnar Selek ile Abdülmecit Öztürk tür. Öztürk beraat etti Yargýlama sürecinde birbirini yalanlayan bilirkiþi raporlarýný deðerlendiren mahkeme, bomba konusunda inandýrýcý bir delile ulaþamayýnca hem Pýnar Selek hem de Abdülmecit Öztürk ü beraat ettirdi. Fakat beraat kararý, Yargýtay Ceza Genel Kurulu nca bozuldu. Ve Pýnar Selek için yeniden aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapis cezasý istendi. Abdülmecit Öztürk ün beraat kararý temyiz edilmediði için kesinleþti. Pýnar Selek in yeniden yargýlamasýna bugün baþlanýrken beraat kararý kesinleþen Abdülmecit Öztürk ilk kez Radikal e konuþtu. Öztürk, Pýnar Selek i mahkûm ettirmek için yazýlan bir senaryonun kurbaný olduðu inancýnda: Duruþmalarýn baþladýðý güne kadar hiç görmediðim Pýnar Selek bu davanýn aktörüyse, saðdan soldan toplanan biz Kürt gençleri de figüran olduk. Ýþte Öztürk ün gözüyle Mýsýr Çarþýsý davasý ve Pýnar Selek olayý: 1992 de Aðrý dan çýkýp Ýzmir, oradan Ýstanbul a gittim doðumluyum te de ticarete atýldým. Laleli de esnaflýða baþladým. Komþularým þahittir, iþinde gücünde biriydim. 14 Aðustos 1998 günü evimden çýkarken gözaltýna aldýlar. Yanýmda dayýmýn ve teyzemin kýzlarý vardý. Ýlk anda ticari bir meseleden alýndýðýmý düþündüm. Emniyette Azad hoþ geldin diye karþýladý polisler. O güne kadar bana kimse Azad diye hitap etmemiþ. Sonra anlaþýldý: Dört beþ gün önce Uzunköprü de akrabalarý ziyarete giden amcaoðlu saat geç olduðu için otele yerleþmiþ, orada gözaltýna alýnmýþ. Ailemizde PKK ye katýlanlar olduðu için oradaki Aðrýlý bir polis þüphelenmiþ. Amcaoðluna aðýr iþkence yapmýþlar. O da basýndan okumuþ ya Pýnar Selek i tanýyorum demiþ. Azad kim? diye sormuþlar. Tanýmadýðýný söyleyince iþkence yine baþlamýþ, o da Azad amcaoðlum olur demiþ. Hangi amcaoðlun diye sormuþlar, beni söylemiþ. Daha sonra konuþtuk, Ýlk senin adýn aklýma geldi dedi. Ýþkence bitmiyordu Gözaltýnda yoðun iþkence yapýldý. Filistinaskýsýndan tutun da elektrik, her þey. Bunlarý anlatmak bana bugün çok zor geliyor. Birlikte gözaltýna alýndýðým dayýmýn ve teyzemin kýzlarýna tecavüz etmekle de tehdit ettiler beni. Boþ kâðýtlar imzalattýlar. Dönemin Ýstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir gözüm baðlýyken sorguma geldi. Yumruk vurdu. Ýkametgâhým halam Seher Güler in eviydi. Halam Türkçe bilmiyor. Emniyete getirmiþler, bir ifade altýna parmak bastýrmýþlar. O ifadeye göre Selek i halamýn evine götürüp niþanlým diye tanýtmýþým. Sonra halam mahkemede Pýnar ý hiç görmediðini söyledi. Savcý, ifademi iþkencenin yapýldýðý odanýn üst katýnda aldý. Savcýlýktaki ilk ifademde Mýsýr Çarþýsý olayýný reddettiðim, kapýdan çýktýktan sonra da vicdaným sýzladýðý için kabul ettiðim iddiasý tümüyle gerçek dýþý. Savcý dört gün daha gözaltýnda kalacaðýmý söyledi. Savcýya, Bunlar yeniden iþkenceye baþlarlar dedim. Öyle oldu. Ýþkencede bir baþka kâðýt imzalattýlar. O ikinci savcýlýk ifadesi olarak kullanýldý. Hastaneye götürdüklerinde arabadan indirmediler. Polis içeri girip hakkýmda iþkence yok raporu aldý. Tutuklandýktan sonra bizi Metris ten itirafçýlarýn kaldýðý Kýrklareli Cezaevi ne kaçýrdýlar. Bütün dava sanýklarý ilk kez ring aracýnda karþýlaþtýk. 2.5 yýl tek kiþilik hücrelerde tutulduk. Koðuþlara geçmemiz için itirafçý olmamýz gerekiyordu. Üç ayda bir banyoya götürüyorlardý. Döþek yoktu. Laðým fareleri hücrelerde cirit atardý. Korkudan uyuyamazdým. 24 saat ýþýk yanýyordu. Pýnar Selek ile hayatýmda ilk kez duruþma salonunda karþýlaþtým. Birbirini tanýmayan insanlar ne konuþabilirler ki? Merhaba, merhaba. Ýþte o kadar. Selek in ülkedeki savaþla ilgili çalýþmalarý olmuþ. Kürtlere dokunan yanýyor. Kürt sen zaten yanýyorsun, Türk sen sürünüyorsun. Pýnar Selek in ve bizim baþýmýza gelenlerin bence özeti budur. Tanýsaydým gizlemezdim Yeminle söylüyorum, Pýnar Selek i dýþarýda tanýyor olsaydým bunu gizlemezdim. Bomba koyup hiç tanýmadýðýmýz yedi kiþiyi öldürmekle suçlanýyoruz. Böyle bir olayý yapmak için vicdansýz olmak lazým. Biz vicdan, ahlak sahibi insanlarýz. 9.5 yýl hapis yattým. Beraat ettim. Bu kadar iþkence çektim. Bazen düþünüyorum da keþke PKK militaný olsaydým. Ýnsanýn boþ yere bunlarý yaþamasý çok acý geliyor. Lakabýmý kod isim yaptýlar Delibaþ Arat da Mýsýr Çarþýsý davasýnda yardým ve yataklýk tan ceza almýþtý. O da ilk kez konuþuyor: Ýstanbul Maltepe de gözaltýna alýndým. Ýnþaatlarda fayans iþleri yapar, ayrýca zaman zaman HADEP e gider gelirdim Aðustos Eruh, Þemdinli baskýnlarýnýn yýldönümü nedeniyle gözaltýna alýndým. Sorgu boyunca Pýnar Selek, Abdülmecit Öztürk ve diðer sanýklarla ilgili herhangi bir soru sorulmadý. Ýfade sýrasýnda önüme boþ kâðýtlar koydular. Ýstersen imzalama dediler. Nasýl imzalamayacaksýn, iþkence yapýlacaðýný biliyorsun. Tutuklandým ve dava açýldýðýnda hakkýmda çok enteresan bir durumla karþýlaþtým. Benim adýmý, Cüneyt kod adlý Delibaþ Arat diye yazmýþlar. Ben koyu Galatasaray taraftarýyým. Galatasaraylý futbolcu Cüneyt nedeniyle arkadaþlara bana Cüneyt diye hitap edin demiþtim. Ýþte bu Cüneyt kod ismi yüzünden, daha önce hiç tanýmadýðým Pýnar Selek e yardým ve yataklýk etmekten dört yýl ceza aldým. Kurula göre suçtan þüphe yok Yargýtay Ceza Kurulu kararýnda Mýsýr Çarþýsý na bombanýn Pýnar Selek ve Abdülmecit Öztürk tarafýndan konulduðu savunulmuþtu. Kurulun karar gerekçesinde þöyle deniliyordu: Çarþýnýn iki tarafýnýn açýk olmasý ve ileri düzeyde hava sirkülasyonuna maruz kalmasý nedeniyle patlamaya yol açacak düzeyde gaz birikmesi mümkün deðildir. Patlamanýn bombadan kaynaklandýðýný kabul etmek gerekmiþtir Selek ile Abdülmecit Öztürk ün patlamadan önce birlikte gittiði öne sürülen Þ.G nin evinde bulunan artýklarýn TNT maddesine ait olduðu ekspertiz raporu ile anlaþýldý... Kod adý Leyla Selek in üzerinde ve gösterdiði yerde bomba malzemeleri ile iki bomba ele geçirildi. Bunlarda bulunan parmak izi Selek in parmak izleriyle uyum göstermektedir... Ayrýca kararda sanýklardan Maþallah Yaðan gösterdiði yerde bulunan silah ve bomba malzemelerini Pýnar Selek in býraktýðý yönünde ifade verdi... Bombanýn Berzan Öztürk ün telefon talimatýyla, Pýnar Selek ve Abdülmecit Öztürk tarafýndan konulduðu anlaþýlmaktadýr. Kim uðraþýyor Öte yandan dönemin Ýstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, kendilerinin delilleri toplayýp yargýya teslim ettiklerini belirterek, Baþka bir þey hatýrlamýyorum. Ama Pýnar Selek in arkasýnda büyük gruplar var, onlar uðraþýyor dedi. Radikal

8 Classic Car Club'da New York'un bugün sembolü haline gelen taksisi 'Checker'la birlikte sergilenen Karsan V1, Ýstanbul'dan New York'a DHL ile özel izinle getirildi. Aracýn dýþ prototipi ilk kez Ýstanbul'da Autoshow fuarýnda sergilendi, iç prototip ise ilk kez New York'ta vitrine çýktý. Jan Nahum, toplantýda yaptýðý açýklamada, geliþtirdikleri aracýn New York taksi ihalesinde finale kalan tek özgün tasarým olduðunu belirterek, "Biz bu araçla 3 temayý ortaya çýkardýk. Sembolik olmasý, ulaþýlabilir fiyatlarda olmasý ve sürdürülebilir bir proje olmasý. Panoramik iç mekanla New York siluetini taksinin içine taþýyoruz. Ayrýca bu projeyle dünyada engelliler için üretilen ilk seri üretim aracý da geliþtirmiþ olacaðýz. Motorunun arkaya yerleþtirilmesi ise hibrit motora, doðalgaza, tam elektrik sistemine geçiþini pratik hale getiriyor." dedi. Yine grup içerisinde özgün bir tasarým stüdyosu olarak konumlandýrýlan Hexagon Studio tarafýndan geliþtirilen 'Geleceðin taksi projesi' 26 bin 500 adetlik New York ihalesini kazanmasý halinde önümüzdeki yýl 200 milyon dolarlýk yatýrýmla seri üretime geçecek. Karsan, diðer finalistler Ford Transit Connect ve Nissan NV200 arasýndan sýyrýlýp ihaleyi kazanmasý halinde münhasýr olarak 10 yýl boyunca yýlda 2 bin 650 adet aracý (ayda ortalama 220 adet) satmakla yükümlü. Deðerlendirmeler sonunda kontratýn 2011 yýlý sonunda imzalanmasý, araçlarýn da en geç 2013 sonundan önce teslim edilmeye baþlanmasý bekleniyor. 10 yýllýk sürenin ardýndan ihaleyi kazanan firmanýn beþ yýl boyunca satýlan araçlarla ilgili garanti, servis ve teknik desteði vermesini de talep ediyor. Karsan'ýn ihale için hazýrladýðý taksi projesinde engelliler de düþünülmüþ. Yürüme engelliler için tekerlekli sandalyelilerin sýðabileceði ve rahatlýkla manevra yapabileceði mekan araç içinde saðlanýrken, iþitme engelliler için gerekli aygýtlara yer verilmiþ. Görme engelliler için iþlevsel özelliðe sahip maddelerin bulunduðu araçta, engellilere yardýmcý olan hizmet hayvanlarýnýn konforu da saðlanmýþ. Haber Tarihi: New York taksi ihalesinde finale kalan Bursalý Karsan New York Car Classic Club'da görücüye çýktý. Þirketin murahhas azasý Jan Nahum, New York taksilerinin her yýl yüzlerce filmde kullanýldýðýný belirterek, "Ýhaleyi almamýz halinde önümüzdeki 10 yýl boyunca birçok filmde Türk malý taksiyi göreceðiz." dedi. Baþbakan Tayyip Erdoðan'ýn gündeme getirdiði 'Türk otomobili' konusunda en önemli adýmlardan biri New York'ta yaþandý. Karsan'ýn 13 dünya devinin arasýndan sýyrýlarak Ford ve Nissan'la birlikte finale kalan aracý dün New York Car Classic Club'da Amerikalýlarýn beðenisine sunuldu. Karsan murahhas azasý Jan Nahum, New York için geliþtirdikleri bu özgün araçla þehrin sembolü olan efsanevi Checker taksinin yerini almaya aday olduklarýný söyledi. Karsan'ýn V1 adýný verdiði taksi konsepti, baþta New York'un önde gelenleri olmak üzere Amerikan basýný tarafýndan ilgiyle karþýlandý. Wall Strett Journal, New York Times, New York Post gibi gazeteler ve ABD televizyonlarý, New York Taksi ve Limuzin Komisyonu (TLC) üyeleri ile New York kamuoyu liderleri aracý inceledi. Mart ayýnda sonucu belli olacak taksi ihalesi öncesi, Karsan'ýn New York'ta aracý sergilemesi çok önemli bir adým olarak deðerlendirildi. Kýraça Holding ve Karsan Yönetim Kurulu Baþkaný Ýnan Kýraç, kýzý Ýpek Kýraç, kardeþi Can Kýraç ve oðlu Ali Kýraç'ýn da yer aldýðý tanýtýmda Karsan V1'in tüm detaylarý prototip üzerinden anlatýldý. WASHINGTON Indiana Üniversitesinden Don Gilbert ve ekibinin yaptýðý araþtýrma, bite benzerliði nedeniyle su biti de denilen "daphnia pulex"in yaklaþýk 31 bin gene sahip olduðunu gösterdi. Ýnsanýn yaklaþýk 23 bin gene sahip olduðunu belirten bilim adamlarý, "Science" dergisinde yayýmlanan araþtýrmada, bu kabuklu, küçük hayvanýn genlerinin üçte birinden fazlasýna hiçbir canlýda daha önce rastlanmadýðýný, bu genlerin bilim için yepyeni olduðunu bildirdiler. Ýlk kez bir kabuklunun gen haritasýnýn çýkarýlmasý açýsýndan önem taþýyan araþtýrmaya imza atanlardan John Colbourne, su bitinin bu kadar fazla gene sahip olmasýnýn, genlerinin diðer hayvan türlerinden daha fazla kopya üretmesiyle açýklanabileceðini ifade etti. Colbourne, gen kopyasý üretiminin hýzýnýn diðer omurgasýzlardan 3 kat, insanýnkinden de yüzde 30 fazla olduðunu tahmin ettiklerini belirtti. Diþisi 3 milimetre, erkeði daha da küçük olan su bitinin sudaki kirliliðe ya da baþka maddelere aþýrý duyarlý olduðunu kaydeden bilim adamlarýna göre, bu hayvanýn "þifresinin çözülmesi" sularýn daha iyi "yönetilmesi", çevredeki kimyasal kirleticilere karþý insan saðlýðýnýn daha iyi korunmasý için yeni yöntemler uygulanmasýnýn önünü açabilir. (aa) Biliminsanlarýna göre 'modern' insan, aþil tendonlarý sayesiyende hayatta kalma savaþýnda Neandertallere göre daha þanslý! Biliminsanlarý modern insanýn Neandertal insana göre daha çevik ayaklara sahip olduðunu ortaya koydu. Bunun, modern insan hayatta kalmayý baþarýrken; neandertallerin bunu neden baþaramadýðýný açýklayabileceði belirtiliyor. Birleþik Devletler Tuscon'daki Arizona Üniversitesi'nden araþtýrmacýlar, sekiz atletin Aþil tendonlarýnýn uzunluðunu inceledi. David Raichlen önderliðindeki bilim ekibi, gönüllülerin ayak bileklerinin MRI'larýný çekti ve her sporcunun bir koþu bandý üzerindeyken tendonun depoladýðý enerji miktarýný inceledi. Kýsa tendonlarý olanlarýn, her uzun adýmda daha az enerji kaybettiði ve teorik olarak yorulmadan daha fazla koþabilecekleri tespit edildi. Neandertal iskeletlerini inceleyen uzmanlar, Neandertallerin topuk kemiklerinin bizimkilerden daha uzun olduðunu ve bu yüzden çok uzun mesafeler koþamadýklarýný belirledi. BirGün