KALSİYUM OKSALAT TAŞ HASTALARINDA SAPTANAN PARATİROİD ADENOMUNUN ÖNEMİ



Benzer belgeler
Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN TOTAL TİROİDEKTOMİ SONRASI HİPOKALSEMİ RİSKİ ÜZERİNE ETKİSİ

Tekrarlayan Üriner Sistem Kalsiyum Taşlarının Metabolik Değerlendirmesi ve Medikal Yaklaşımlar

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

CİDDİ KOMORBİDİTESİ OLAN SEMPTOMATİK PRİMER HİPERPARATİROİDİLİ HASTALARDA RADYOFREKANS ABLASYON SONUÇLARI

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

Persistan veya Rekürren Hiperparatiroidism TANI. Doç. Dr. Özlem ÜSTAY TARÇIN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Lokalizasyon çalışmalarının şüpheli olduğu primer hiperparatiroidi olgularında 99 Tc-MIBI intraoperatif gama-prob kullanımı: Kohort değerlendirme

TAŞ HASTALIĞINDA BİYOKİMYASAL RİSK ETKENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

TEKRARLAYICI TAŞ HASTALIĞI OLANLARDA METABOLİK DEĞERLENDİRME SONUÇLARI

MERKEZİMİZDE SİSTİNÜRİ TANISIYLA İZLENEN ÇOCUK HASTALARIN UZUN DÖNEM RENAL SONUÇLARI

Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirme ve Tedavi

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

AMPİRİK POTASYUM SİTRAT TEDAVİSİNİN TAŞ PROGNOZU ÜZERİNE ETKİLERİ: TEDAVİ İÇİN HANGİ HASTALAR DAHA UYGUNDUR?

GENEL ÜROLOJİ/General Urology

Üriner sistem kalsiyum taş hastalığına bağlı kemik kütlesi değişiklikleri

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

PRİMER HİPERPARATİROİDİZMİN CERRAHİ TEDAVİSİNDE HIZLI PARAT HORMON ÖLÇÜMÜ

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Tiroidektomi Sonrası Hipokalsemi Gelişiminde İnsidental Paratiroidektominin, Hastaya Ait Özelliklerin ve Cerrahi Yöntemin Etkilerinin İncelenmesi

Ca; Ca+2; Serum calcium; Ca++; Calcium blood test:

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kronik Böbrek Hastalığında Kolekalsiferol ün Etkisi

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

PRİMER HİPEROKSALÜRİ TİP 1 DE GENETİK TANI

Paratiroid bez cerrahisi. Prof. Dr. Ercihan Güney Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB-BBC Anabilim Dalı

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

LOKALİZE EDİLEMEYEN PRİMER HİPERPARATİROİDİLİ HASTALARDA SELEKTİF VENÖZ ÖRNEKLEMENİN YERİ

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR?

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

Doripenem: Klinik Uygulamadaki Yeri

Bu yazıda adresli

DE CERRAHİ SONRASI NORMOKALSEMİK PARATHORMON YÜKSEKLY

GERİATRİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA KOMORBİDİTE VE PERFORMANS SKORLAMALARININ PROGNOSTİK ÖNEMİ; TEK MERKEZ DENEYİMİ

Üriner Sistem Taş Hastalıklarında Metabolik Değerlendirme

SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri

ÇOCUKLUK ÇAĞI ÜRĠNER SĠSTEM TAġ HASTALIĞI

YAŞ GRUBU HASTALARDA TOPLUM KÖKENLİ ÜRİNER ENFEKSİYONLARDA GÜNCEL TEDAVİ YAKLAŞIMLARI VE İKLİM ÖLÇÜTLERİ İLE İLİŞKİSİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BESİN ANALİZLERİ VE BESLENME BİLİM DALI

Diyet Önerileri ve Etkisi

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ

Taş Hastalığında Medikal Tedavi (ne kadar etkili?)

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

Böbrek Taşlarının Tıbbi Beslenme Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar

Küçük renal kitlelerde aktif izlem

Araş. Gör. Dr. Duygu Köse

VAKALAR ĠLE RENAL OSTEODĠSTROFĠ PRATĠĞĠ. Dr Siren Sezer

Toplum başlangıçlı Escherichia coli

ZOR HASTA YAKLAŞIM GÜLDEN ÇELİK

Clinical and Metabolic Features of Kidney Stones in Children

Journal of Contemporary Medicine 2012;2(2): İzmir Bölgesinde Nefrolitiazis İle İzlenen Çocukların Demografik ve Klinik Özellikleri

SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ

Pediatrik ürolitiyazis: 342 hastaya ait verilerin değerlendirilmesi. Pediatric Urolithiasis: An Evaluation of 342 cases

Dr. Derya SEYMAN. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

Sepsis Hastalarının Yoğun Bakımdan Servise Taburculukta ph, LDH ve Kalp Hızının Sistematik Değerlendirilmesi

Kolistin ilişkili nefrotoksisite oranları ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi

Türkiye'de yaşayan 345 Suriyeli Göçmenin Hemodiyaliz Deneyimi: Türk Hemodiyaliz Hastaları ile Karşılaştırılmalı Veri Tabanı Çalışması

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK HASTALIĞI Küçük yaş grubunda doğumda başlayabilen Kronik böbrek yetersizliği Son evre böbrek yetmezliği gelişimine neden olan

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 16 Kasım 2018 Cuma. Dr.

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

İşeme Eğitimi Olmayan Çocukta İdrar Yolu Enfeksiyonu ve VUR

2013 NİSAN TUS DAHİLİYE SORULARI

Amerika Birleşik Devletleri nde her yıl yaklaşık yeni spinal kord yaralanması (SKY) meydana gelmektedir.

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması

FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ (FSGS) VAKA SUNUMU ÖZGE ÖZEROĞLU

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

HEMODİALİZ HASTALARINA VERİLEN DİYET VE SIVI EĞİTİMİNİN BAZI PARAMETRELERE ETKİSİ

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

Prostat Kanseri Tarama ve PSA Dr. Cemil Uygur 30 Mayıs 2009 Eskişehir

raşitizm okul çağı çocuk ve gençlerde diş çürükleri büyüme ve gelişme geriliği zayıflık ve şişmanlık demir yetersizliği anemisi

PRİMER HİPERPARATİROİDİ DE AYIRICI TANI

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

GEBELERDE SPOT İDRARDA PROTEİN/KREATİNİN ORANININ 24 SAATLİK İDRAR PROTEİNÜRİSİNİ ÖNGÖRMEDEKİ BAŞARISI

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI

YENİ AÇILAN BİR TIP FAKÜLTESİNDE PARATİROİD CERRAHİSİ DENEYİMİMİZ

BÖBREK NAKLİ SONRASI HİPERÜRİSEMİ GELİŞİMİ İLE İLİŞKİLİ RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI. Dr. Şahin EYÜPOĞLU

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

ACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Üriner Sistem Taşları. Dr.Murat Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Su/Sıvı Tüketmeli? Dr. Rengin ELSÜRER AFŞARŞ

Radyasyon onkologları ne diyor?

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması

KLİNİK OLARAK BELİRGİN OLMAYAN ADRENAL KİTLEYE (İNSİDENTALOMA) YAKLAŞIM

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime?

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Transkript:

GENEL ÜROLOJİ/General Urology TEKRARLAYAN KALSİYUM OKSALAT TAŞ HASTALARINDA SAPTANAN PARATİROİD ADENOMUNUN ÖNEMİ IMPORTANCE OF PARATYROID ADENOMA THAT WAS DETECTED IN THE PATIENTS WITH RECURRENT CALCIUM OXALAT STONE DISEASE Mustafa KIRAÇ*, Bora KÜPELİ**, Ahmet ÇAMTOSUN**, Üstünol KARAOĞLAN**, İbrahim BOZKIRLI** * Yozgat devlet Hastanesi Üroloji Kliniği, YOZGAT ** Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, ANKARA ABSTRACT Introduction: Urinary stone disease has a multifactorial etiology. Primary hyperparathyroidism is one of the etiological factors those causes recurrent stone disease. In patients with recurrent calcium oxalate stone, frequent causes of hyperparathyroidism are parathyroid gland adenoma and cancer. The purpose of this study was to identify the etiological factors in patients with recurrent calcium oxalate stone, and to examine the incidence of parathyroid adenoma in those patients who also had hyperparathyroidism. Materials and Methods: 422 primary stone patients who attended to our department were evaluated and urinary stones were analyzed in all patients. 126 patients with calcium oxalate stone were accepted as recurrent calcium-oxalate stone patients and were included in the study. Serum parathyroid hormone levels were evaluated and 24-hour urine analyses were studied two times in all patients. Diet modifications were prescribed for patients whose urine analysis parameters were abnormal. Patients with elevated serum parathyroid hormone levels underwent parathyroid scintigraphy and parathyroid ultrasonography. Patients who had parathyroid adenoma were underwent surgical treatment. Results: Hyperparathyroidism was detected in 15 (11.9%) of 126 recurrent calcium-oxalate stone patients, parathyroid adenoma was identified in 12 (11 female, 1 male) of these 15 patients. The mean PTH level was detected as 14.8±7.9 pqmol/lt (6.25-25.26). In blood analysis hypercalcemia and hypophosphatemia were detected in 6 (50%) and 7 (58%) patients, respectively. Hypercalciuria and hyperoxaluria (83%) were detected as the main metabolic abnormality in 24-hour urine analysis. All patients underwent parathyroid surgery. Hypercalcemia, hypophosphatemia and hypercalciuria were improved after surgical treatment. Conclusion: Although hyperparathyroidism rate has been reported about 1.8% in the primary stone patients in the literature, we identified that this rate was 3.5% in the primary stone patients and 11.9% in recurrent stone patients. The risk factors that are responsible for recurrent stone disease could be treated with the surgical treatment of parathyroid adenoma, which lead to hyperparathyroidism, thus parathyroid adenoma should be kept in mind in patients especially who had severe hypercalciuria in addition to hypercalcemia. Key words: Hyperparathyroidism, Metabolic evaluation, Urolithiasis ÖZET Üriner sistem taş hastalığı birden fazla etkenli etiyolojiye sahiptir. Primer hiperparatiroidizm tekrarlayan taş hastalığına neden olan etiyolojik etkenlerden birisidir. Bu çalışmada tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastalarında metabolik değerlendirme sonucunda hiperparatiroidizmle kendini gösteren paratiroid adenomu olguları sunulmaktadır. Kliniğimize başvuran 422 primer taş hastasından nüks kabul edilip kalsiyum oksalat taşı saptanan 126 hasta değerlendirmeye alındı. Hastaların tamamına paratiroid hormon analizi ve iki kez 24 saatlik idrar analizi yapıldı. Parathormon yüksekliği belirlenen hastalara paratiroid sintigrafisi ve paratiroid ultrasonografisi yapıldı. Paratiroid adenomu belirlenen hastalar cerrahi tedaviye yönlendirildi. 126 tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastasının 15 tanesinde (%11,9) hiperparatiroidizm saptandı. Bu 15 hastanın da 12 inde (11 kadın, 1 erkek) paratiroid adenomu bulundu. Hastaların parathormon seviyesi ortalama 14,8±7,9 pqmol/lt (6,25-25,26) olarak bulundu. Kan analizlerinde 6 hastada (%50) hiperkalsemi, 7 hastada (%58) hipofosfatemi mevcuttu. 24 saatlik idrar analizlerinde temel metabolik bozukluk olarak hiperkalsiüri ve hiperoksalüri (%83) tespit edildi. Hastaların tamamı paratiroid cerrahisine alındı. Cerrahi tedavi sonrası izlemlerde hastaların tamamında hiperkalsemi, hipofosfatemi ve hiperkalsiürinin düzeldiği saptandı. Yayınlarda primer taş hastaları arasında hiperparatiroidizm oranı %1,8 civarında verilmekle birlikte bizim serimizde bu oran primer taş hastaları için %3,5 ve tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastaları için ise %11.9 olarak Dergiye Geliş Tarihi: 23.01.2008 Yayına Kabul Tarihi: 27.04.2008 Türk Üroloji Dergisi: 34 (2): 215-220, 2008 215

KIRAÇ M., KÜPELİ B., ÇAMTOSUN A., KARAOĞLAN Ü., BOZKIRLI İ. bulunmuştur. Adenom saptanan hiperparatiroidizm olgularının adenoma yönelik cerrahi tedavi ile taş nükslerinden sorumlu metabolik risk etkenlerinin düzeltilebilmesi mümkün olduğundan, özellikle ciddi hiperkalsiüriye ek olarak hiperkalsemi varlığında paratiroid adenomu mutlaka araştırılmalıdır. Anahtar kelimeler: Hiperparatiroidizm, metabolik değerlendirme, ürolitiazis GİRİŞ Üriner sistem taş hastalığı dünyanın birçok bölgesinde geniş hasta popülasyonunu etkileyebilen, prevelansı yaklaşık %5-12 arasında değişen ve endüstrileşmiş toplumların giderek artmakta olan ciddi bir sağlık sorunudur 1-3. Birden fazla etkenli etiyolojiye sahip olan taş hastalığında büyük çoğunluğu kalsiyum taşları oluşturur. Genel olarak taş hastalığı içerisinde en yaygın karşılaşılan kalsiyum oksalat taşları tüm taşların yaklaşık %70 ini oluşturur 4. Primer hiperparatiroidizm en önemli klinik bulgusu taş hastalığı olan, nükslere neden olabilen taş hastalığının etiyolojisinde yer alan bir etkendir 5. Tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastalarında daha sık görülen primer hiperparatirodizmin sebebi çoğunlukla paratiroid bezinin adenomları yada hipreplazisidir. Daha ender olarak paratiroid bezi kanserleri de benzer klinik tabloya sebep olabilir. Primer hiperparatiroidizmli hastalar taş hastaları arasında daha dikkatli değerlendirilmesi gereken hasta gurubunu oluştururlar. Bu hastalar arasında ileri metabolik ve radyolojik incelemeler ile ortaya çıkarılan paratiroid adenomu hastaları genellikle ürolojik tedavi yöntemlerine ek olarak paratiroid cerrahisi gibi ek bir tedaviye gerek duyarlar. Primer hiperparatiroidizm böbrek taşı riskinin artışı ile ilişkilidir. Çoğunlukla asemptomatik olan olgular tekrarlayan taş hastalığı ile kliniğe başvurduklarında biyokimyasal taramalar ile ortaya çıkarılırlar 6. Bu hastalarda taş oluşumu için risk oluşturan temel metabolik problem olan hiperkalsiüri, dolaşımda artmış paratiroid hormonunun (PTH) etkisi ile kemiklerden kalsiyumun mobilizasyonu ve intestinal emiliminin artması sonucunda oluşmaktadır 6. Primer hiperparatiroidizm hastalarında hiperkalsiüriye eşlik eden hiperoksalüri ve hiperürisemi gibi ek metabolik bozukluklar bu hastalarda taş oluşumunu indükleyebilmektedir. Çalışmamızda tekrarlayan kalsiyum oksalat taşı olan hasta grubunda etiyolojik etkenler araştırılırken ortaya çıkardığımız primer hiperparatiroidizm olgularında paratiroid adenomlarının belirlenerek cerrahi tedavisi yapılırken, aynı zamanda bu hastalarda mevcut diğer metabolik bozuklukların da tedavi edilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ ve YÖNTEM Eylül 2002-Kasım 2005 tarihleri arasında kliniğimize başvuran 422 primer taş hastası içinden nüks kabul edilen 260 taş hastası değerlendirildi. Bu hastaların arasında taş analizi yapılarak tespit edilebilen 126 kalsiyum oksalat taş hastası ayrı olarak değerlendirildi. Tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastalarının tamamında en az iki defa taş atağı geçirme öyküsü ve en az bir adet risk etkeni (aile öyküsü varlığı, sıvı alımının az olması, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, diyetsel risk etkeni varlığı, herhangi bir tıbbi risk varlığı) mevcuttu. Bütün hastalara ayrıntılı olarak medikal ve diyet öyküsünü sorgulayan taş izlem formları dolduruldu. Sorgulamalarda risk etkeni içermeyen hastalar, düşük risk grubu taş hastaları ve nüks olmayan taş hastaları saptanarak çalışmadan çıkarıldı. 126 tekrarlayan kalsiyum oksalat taşı hastasına kan analizi olarak kalsiyum, fosfor, sodyum, potasyum, klor, kan üre azotu (BUN), kreatinin, ürik asit ve Parathormon (PTH) bakıldı. İdrar analizi olarak tam idrar tetkiki (TİT), idrar kültürü ve 24 saatlik idrar analizi yapıldı. 24 saatlik idrar örneklerinde volüm, ph, sodyum, kalsiyum, magnezyum, oksalat, sitrat, ürik asit, fosfat ölçütleri çalışıldı. Primer hiperparatirodizm saptanan hastalara ek olarak paratiroid ultrasonografisi ve paratiroid sintigrafisi yapıldı. Bu hastalar içersinde paratiroid adenomu belirlenenler paratiroid cerrahisine alındılar. Akut taş hastalığı döneminde olmayan ve normal diyet alışkanlığı sırasında bütün tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastalarına 24 saatlik idrar analizi yapıldı. Çalışılan ölçütler içerisinde kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum ve ürik asit analizleri aeoroset otoanalizöründe çalışıldı (Abbott). Oksalat Sitrat ve idrar ph sı analizleri ise el ile yapıldı (Hitachi). Anormal olan ölçütler için diyet değişikliği sonrası 1. ayda tekrar aynı prensipler ile ikinci 24 saatlik idrar ölçütlerine bakılarak bu iki idrar analizleri karşılaştırıldı. 24 saatlik idrar analizlerinde idrar oksalatının 40 mg/24 216

PARATİROİD ADENOMU (Paratyroid Adenoma) saatten fazla olması hiperoksalüri, idrar kalsiyumunun 300 mg/24 saatten fazla olması hiperkalsiüri, idrar sodyumunun 220 mmol/24 saatten fazla olması hipernatriüri, idrar ürik asitinin 750 mg/24 saatten fazla olması hiperürikozüri, idrar sitratının 900 mg/24 saatten az olması hipostratüri, idrar magnezyumunun 3 mg/24 saatten az olması hipomagnezüri olarak tanımlandı. Normal idrar volümü olarak ise 2000 cc/gün ve daha üzeri idrar volümleri kabul edildi. 24 saatlik idrar analizleri sonucunda anormal ölçütlere yönelik ayrı ayrı diyet programı çıkarıldı. Analizler sonunda 24 saatlik idrar volümü 2 lt nin altında ise sıvı alımını arttırıldı. Na >200 mmol/ gün ise, diyette tuz kısıtlamasına gidildi. Bu hastalara günde en fazla 5 mg tuz (NaCl) verildi. Ürik asit >700 mg/gün ise Pürin içeren et ürünleri kısıtlanarak beyaz et ürünleri içeren diyet verildi. İdrar oksalatı >40 mg/gün ise, çay, kahve, ıspanak, fındık, çikolata gibi oksalat içeren besinler kısıtlandı. İdrar ph sı düşük ise diyette alınan meyve suyu, özellikle de portakal suyu arttırıldı. Analizler sonucunda 24 saatlik idrar da sitrat düşük ise diyette alınan meyve suyu arttırılarak sitrat içeren besinler verildi. Hiperkalsiürisi olan hastalara pozitif kalsiyum balansı sağlandı. Hastalar önerilen diyetleri günlük olarak kaydettiler ve aldıkları besinlerin içeriği hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirildiler. Bir ay boyunca verilen diyeti kullanan hastalar birinci ay sonunda tekrar 24 saatlik idrar analizi ile değerlendirildiler. Paratiroid adenomu belirlenen hastalar ise cerrahi tedavilerinin yapılmasının ardından birinci ay sonunda tekrar 24 saatlik analizler ile değerlendirildiler. Hastaların cerrahi tedavi ile diyet kombinasyonu öncesi ve sonrasındaki 24 saatlik idrardaki kalsiyum ve oksalat değerleri non-parametrik test olan Wilcoxon testi kullanılarak karşılaştırıldı. p değeri <0.05 olması anlamlı sonuç olarak kabul edildi. BULGULAR Kliniğimizde değerlendirilen primer taş hastaları içinde taş nüksü %61,6 olarak bulundu. Tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastası oranı ise % 29,8 olarak gerçekleşti. Tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastaları içinde hiperparatirodizmi olan 15 hasta (%11,9) değerlendirildiğinde 12 hastada paratiroid adenomu belirlendi (%9,5). Paratiroid adenomu hastalarının 11 tanesi bayan, bir tanesi erkekti. Hastaların yaş ortalaması 48,3 olarak bulundu. 12 hastanın 4 ünde ailede taş öyküsü mevcutken 5 hastada tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu öyküsü vardı. Adenom saptadığımız 12 hastanın tamamında serum PTH seviyesi normalden yüksek bulundu (ortalama 14,86±7,9 pqmol/lt). Kan analizlerinde 6 hastada (%50) hiperkalsemi, 7 hastada (%58) hipofosfatemi mevcuttu. Hastaların ortalama serum kalsiyum ve fosfor değerleri 10,5 mg/dl ve 2,6 mg/dl olarak bulundu. Hiperkalsemik hastaların ortalama serum kalsiyumu 11,3 mg/dl iken hipofosfatemik hastaların ortalama serum fosfor düzeyi 2,25 mg/dl olarak bulundu. Paratiroid adenomu olan 12 hastanın 24 saatlik idrar analizlerine bakıldığında 10 hastada (% 83) hiperkalsiüri mevcuttu. 10 hastada (%83) hiperoksalüri varken 5 hastada (%45) hipernatriüri, 2 hastada (%18) hiperürikozüri, 3 hastada (%25) hipositratüri ve bir hastada (%8) hipomagnezüri tespit edildi. Hiperkalsiürik hastaların ortalama 24 saatlik idrar kalsiyumu 433,7 mg/gün iken hiperoksalürik hastaların ortalama 24 saatlik idrar oksalatı 95,7 mg/gün olarak bulundu. Tablo 1. 24 saatlik idrarda metabolik anormalliği olan hastaların kombine tedavi öncesi ve sonrasındaki idrar ölçütlerinin karşılaştırılması Metabolik anormallik Tedavi öncesi Tedavi sonrası p değeri Hiperkalsiüri (n=10) 433,7±120 mg/gün 195,56±56,3 mg/gün 0,004 Hiperoksalüri(n=10) 95,7±25,6 mg/gün 40,2±12,3 mg/gün 0,019 Hipernatriüri(n=5) 297,6±84,9 mmol/gün 215,2±45 mmol/gün ---- Hipostratüri(n=3) 96,0±66 mg/gün 125±15,6 mg/gün ---- Hiperürikozüri(n=2) 794,4±94,8 mg/gün 655±122 mg/gün ---- Hipomagnezüri(n=1) 2,1±0,0 mg/gün 2,9±0,0 mg/gün ---- p<0,05 istatistiksel anlamlı sonuç 217

KIRAÇ M., KÜPELİ B., ÇAMTOSUN A., KARAOĞLAN Ü., BOZKIRLI İ. Tablo 2. Paratiroid adenomu olan hastaların kombine tedavi öncesi ve sonrasında 24 saatlik idrar analizlerinin karşılaştırılması 24 saatlik idrar ölçütü (n=12) Tedavi öncesi Tedavi sonrası p değeri Volüm 2575±1466 cc/gün 2930±1300 cc/gün ---- Ph 5,75±0,6 cc/gün 5,62±0,5 cc/gün ---- Kalsiyum 362,70±170 mg/gün 211,45±99,3 mg/gün 0,034 Oksalat 80,3±35 mg/gün 50,1±29,3 mg/gün 0,021 Sitrat 423,16±220,25 mg/gün 456,22±156 mg/gün ---- Sodyum 201,2±109 mmol/gün 199,23±101 mmol/gün ---- Ürik asit 506±177 mg/gün 406,5±145 mg/gün ---- Magnezyum 8,48±4,5 mg/gün 5,68±2,5 mg/gün ---- Fosfor 0,77±0,32 mg/gün 0,99±0,05 mg/gün ---- p<0,05 istatistiksel anlamlı sonuç Paratiroid adenomu saptanan hastaların adenoma yönelik cerrahi tedavi ve diyet tedavisi kombinasyonu sonrası izlemlerde hiperkalsemik ve hipofosfatemik hastaların serum kalsiyum ve fosfor değerleri normale döndü (Tablo 1). Bütün hastalarda paratiroid cerrahisi sonrası 1. ayda serum PTH değeri normal seviyeye çekildi. Kombine tedavi sonrasında 24 saatlik idrar analizlerinde hiperkalsiüri bütün hastalarda düzelirken hiperoksalüri 2 hastada devam etti. Hipernatriüri ise diyet ile bir hasta dışında bütün hastalarda kontrol altına alınabildi. Dirençli hiperoksalürisi olan bir hastada ek tedavi olarak B vitamini verilmesi dışında diğer hiç bir hastada ek bir farmakolojik ajana ihtiyaç duyulmadı. Paratiroid cerrahisi ve diyet tedavisini içeren kombine tedavi öncesi ve sonrası hastaların 24 saatlik idrar analizlerinin karşılaştırılması Tablo 2 de gösterilmiştir. TARTIŞMA Dünyada sıklığı artmaya devam eden üriner sistem taş hastalığı tedavi edilebilir veya önlenebilir birden fazla etiyolojik sebepleri içerir 2,3,7. Etiyolojik sebepler içerisinde sık görülmese de paratiroid bezinin hiperplazisi de vardır. Paratiroid bezi hiperplazisi zaman zaman ciddi sonuçlar doğurabilir ve ciddi tedavi modalitesi gerektirebilir. Çalışmamızda ortaya çıkardığımız paratiroid adenomu olguları ayrı bir kategoride değerlendirilerek kombine tedavi modalilesi ile tedavi edilmiştir. Kombine tedavi modalitesi diyet değişikliği ve farmakoterapi ile paratiroid adenomuna yönelik cerrahi tedaviyi içermektedir. Çalışmamızda saptadığımız tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastaları arasında primer hiperparatiroidizm yüzdesi %11,9 ve paratiroid adenomu yüzdesi %9,5 olarak gerçekleşti. Tüm nüks taş hastaları (kalsiyum oksalat ve non-kalsiyum oksalat) içinde ise paratiroid hiperplazisi yüdsesi %5,7, paratiroid adenomu yüzdesi ise %4,6 olarak ortaya çıktı. Primer taş hastaları içinde ise paratiroid hiperplazisi oranı %3,5, paratiroid adenomu oranımız %2,8 olarak gerçekleşti. Parmar yaptığı bir çalışmada tekrarlayan taş hastaları arasında primer hiperparatiroidizm oranını %5 olarak vermiştir 8. Carmen ise primer taş hastalarında metabolik değerlendirme sonucunda saptadıkları primer hiperparatiroidizm oranlarını %1,8, sekonder hiperparatiroidizm oranlarını ise %0,6 olarak vermiştir 9. Çalışmamızda ortaya koyduğumuz oranlar hem primer taş hastaları hem de tekrarlayan taş hastaları için yayınlara benzerdir. Paratiroid adenomu olan 12 hastanın 11 inin bayan olması yayınlarla uyumlu bir sonuçtur. Mollerup ve arkadaşlarının yaptığı geniş olgu serisini içeren bir çalışmada cerrahi olarak tedavi edilmiş paratiroid adenomu olgularının %74 ünün bayan olduğu ortaya çıkmıştır 6. Csupar ve arkadaşları ise 5 yıllık prospektif çalışmalarında primer hiperparatiroidizm için cerrahi tedavi yapılan hastalar arasında bayan üstünlüğünü göstermişlerdir 10. Bu serideki bayan hasta oranı %89 dur. Bu verileri destekleyen nitelikteki çalışmamızda göstermektedir ki primer hiperparatiroidizm olan hastalarda bayan üstünlüğü belirgindir. Hastaların biyokimyasal analizleri hiperparatiroidizmle uyumlu olarak ortaya çıkmıştır. Bütün 218

PARATİROİD ADENOMU (Paratyroid Adenoma) hastalarda PTH yüksekliğinin olması ve hiperkalsemi ile hipofosfateminin belirgin olması hastalığı bu sonucu doğurmuştur. Paratiroid hiperplazisinde, hiperkalsemi sonucunda idrarda fazla miktarda kalsiyum bulunur. Hiperkalsiürinin başlıca nedeni artan PTH nedeniyle kemiklerden kalsiyumun mobilize olması sonucunda oluşan hiperkalsemidir. Hiperkalsemi paratiroid hiperplazisinde rezorptif niteliktedir 11,12. Çalışmamızda %83 oranında hiperkalsiüri ve %50 oranında hiperkalsemi olması ve kombine tedavi ile bu metabolik bozuklukların hastaların tamamında düzelmesi rezorptif hiperkalseminin paratiroid bezinden kaynaklandığının ayrı bir kanıtıdır. Hiperoksalüri tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastalarında yüksek oranda görülen metabolik bozukluklardan biridir 13,14. Hasta serimizde tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastaları arasında saptanan paratiroid adenomu olgularında yayınlara benzer olarak 24 saatlik idrar analizlerinde %83 oranında hiperoksalüri görülmüştür. Bu hiperoksalürik hastaların tedavileri diyette oksalat içeren besinlerin kısıtlanması şeklinde yapılmış ve büyük çoğunluğunda hiperoksalüri kontrol altına alınabilmiştir. Bu durum göstermektedir ki mevcut metabolik bozukluğa yönelik verilen diyet tedavisi etkin olmaktadır. Yayınlara bakıldığında ise diyetin bu hasta popülasyonunda 24 saatlik idrar ölçütlerine etkisi olduğu ve diyet ile bu ölçütlerin düzeltilmesine paralel taş nükslerinin azaltılabildiği görülebilir 15,16. Metabolik değerlendirme sonucunda saptadığımız hipernatriürik hastalarda diyet ile hipernatriüri kontrol altına alınabilmiştir. Sadece bir hastada tedavi uyumsuzluğu olduğu düşünülen hipernatriüri devam etmiştir. Hipositratürik ve hiperürikozürik hastalar da diyet değişikliği ile mevcut metabolik bozukluktan kurtulabilmiştir. Primer hiperparatiroidizmin böbrek taşı hastalığı için risk oluşturduğu bilinmektedir 17. Bu durum göz önüne alınarak hastalar daha dikkatli ve ayrıntılı incelemeye tabi tutulmuştur. Dolayısıyla çalışmamızda PTH yüksekliği primer hiperparatiroidizm tanısı için yol gösterici olmuştur. Ek olarak plazma kalsiyum ve fosfor analizlerinin yapılması tanıya ulaşmada yardımcı olmaktadır. Mollerup ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada primer hiperparatiroidizm (paratiroid adenomu) için yapılan cerrahi tedavi sonrası taş oluşum riskinin azaldığı söylenmektedir 6. Yapılan bu çalışmada paratirodiektomi sonrası böbrek taşı hastalığı riskinin kümülatif olarak %8,3 oranında azaldığı ve 10 yıl sonunda taş riskinin normal popülasyon ile aynı olduğu gösterilmiştir. Dolayısıyla adenoma yönelik yapılan cerrahi tedavi bu hastalarda etkindir ve taş nükslerini azaltmaktadır. Çalışmamızda paratiroidektomi sonrası 12 hastanın tamamında hiperkalsemi hipofosfatemi ve hiperkalsiüri düzeltilmiş olup taş oluşum riski bu ölçütlerin düzeltilmesine paralel olarak azaltılmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla nüks taş hastaları içerisinde paratiroid adenomu saptanan hastaların tedavileri adenoma yönelik cerrahi tedavi ve diyet tedavisini içermelidir. Bu işlem ile taş oluşum riski azaltılabilir ve nüksler önlenebilir. Tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastası olan ve PTH yüksekliği mevcut hastalarda ise primer hiperparatiroidizm için ileri metabolik değerlendirme yapılmalıdır. Bu ileri metabolik değerlendirme en az iki defa 24 saatlik idrar analizini de içermelidir. Belirlenen metabolik bozukluklara yönelik diyet değişikliği verilmeli, gerekirse farmakoterapi eklenmelidir. Paratiroid adenomunun tedavisi ise cerrahi olmalıdır. SONUÇ Tekrarlayan kalsiyum oksalat taş hastalarında göreceli olarak primer hiperparatiroidizm insidansının yüksek olduğu söylenebilir. Adenom saptanan primer hiperparatiroidizm olgularında, cerrahi tedavi ile taş nükslerinden sorumlu olan risk etkenleri düzeltilebilmektedir. Ayrıca bu hastalarda ortaya çıkan hiperoksalüri gibi ek metabolik bozuklukların diyet ile düzeltilmesi uzun vadede taş nükslerini azaltacaktır. Dolayısıyla ciddi hiperkalsiüriye eşlik eden hiperkalsemi varlığında kesinlikle paratiroid adenomu araştırılmalı, eşlik eden metabolik bozukluklar tespit edilmelidir. KAYNAKLAR 1- Tiselius HG: Stone incidence and prevention: Braz J Urol. 91: 758-767, 2003. 2- Rao PN, Prendiville V, Buxton A, et al: Dietary management of urinary risk factors in renal stone formers. Br J Urol. 54: 578-583, 1982. 3- Siener R, Hesse A: The effect of different diets on urine composition and the risk of calcium oxalate stone cristalization healty subjects: European Urology. 22: 289-296, 2002. 4- Lewandowski S, Rodgers AL: Idiopathic calcium oxalate urolithiasis: Risk factors and conservative treatment: Clin Chim Acta. 345: 17-34, 2004. 219

KIRAÇ M., KÜPELİ B., ÇAMTOSUN A., KARAOĞLAN Ü., BOZKIRLI İ. 5- Corbetta S, Baccarelli A, Aroldi A, et al: Risk factors associated to kidney stones in primary hyperparathyroidism. J Endocrinol Invest. 28: 122-128, 2005. 6- Mollerup CL, Vestergaard P, Frokjaer VG, et al: Risk of renal stone events in primary hyperparathyroidism before and after parathyroid surgery: Controlled retrospecttive followup study. BMJ. 325: 807-813, 2002. 7- Straub M and Richard E: Developments in stone prevention. Hautmann Curr Opin Urol 15: 119-126, 2005. 8- Parmar MS: Kidney Stones. B.M. J. 328: 1420-1424, 2004. 9- Straub M and Hautmann RE: Developments in stone prevention Current Opinion in Urology. 15: 119-126, 2005. 10- Csupor E, Toth E, Meszaros S, et al: Is there any connection between the presence of kidney stones in primary hyperparathyroidism and the location of an underlying adenoma: Exp Clin Endocrinol Diabetes. 113: 257-261, 2005. 11- Mollerup CL, Vestergaard P, Frokjaer VG, et al: Renal stone and primary hyperparathyroidism. Risk of renal stone before and after parathyroidectomy Ugeskr Laeger. 166: 3726-3728, 2004. 12- Parivar F, Low RK, Stoller ML: The influence of diet on Urinary Stone Disease. Journal of Urology. 155: 432-440, 1996. 13- Siener R, Schade N, Nicolay C, et al: The Efficacy of Dietary Intervention on Urinary Risk Factors for Stone Formation in Recurrent Calcium Oxalate Stone Patients. The Journal of Urology. 173: 1601-1605, 2005. 14- Roswitha S, Sara G, Claudia N, et al: Prospective Study on the Efficacy of a Selective Treatment and Risk Factors for Relapse in Recurrent Calcium Oxalate Stone Patients. European Urology. 44: 467-474, 2003. 15- Siener R, Ebert D, Nicolay C, et al: Dietary Risk Factors For Hyperoxaluria in Calcium Oxalate Stone Formers. Kidney International. 63: 1037-1043, 2003. 16- Borghi L, Meschi T, Amato F: Urinary volume, water and recurrences in idiopathic calcium nephrolithiasis. A 5 year randomized prospective study. J Urol. 155: 839-843, 1996. 17- Vestergaard P, Mollerup CL, Frokjaer VG, et al: Cohort study of risk of fracture before and after surgery for primary hyperparathyroidism. BMJ. 321: 598-602, 2000. 220