5 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ Prof. Dr. Metin YASA 1
Ünite: 5 Prof. Dr. Metin YASA İçindekiler 5.1.... 3 5.1.1. Genel Anlamda Tanrı nın Varlığını Kanıtlamaya Duyulan Gereksinim... 3 5.1.2. Ontolojik Kanıtın Tarihsel Ardalanı... 3 5.1.3. Kanıtın Mantıksal Yapılanması... 4 5.1.4. Ontolojik Kanıtın Sade Versiyonu... 4 5.1.5. Ontolojik Kanıtın Karmaşık Versiyonu... 5 5.1.6. Ontolojik Kanıta Yönelik leştiriler... 6 5.1.7. Ahlak Kanıtı... 6 5.1.8. Ahlak Kanıtına Yönelik Eleştiriler... 7 2
5 5.1. Sevgili Öğrenciler, Bu haftaki din felsefesi dersinde Tanrı nın varlığına ilişkin olarak dile getirilen iki kanıt üzerinde duracağız. Bunlardan biri ontolojik kanıt diğeri ise ahlak kanıtıdır. Her iki kanıtı da ele alırken, kanıtların tarihsel ard alanı, işlevleri ve anılan kanıtlara yönelik dile getirilen eleştiriler üzerinde duracağız. 5.1.1. Genel Anlamda Tanrı nın Varlığını Kanıtlamaya Duyulan Gereksinim Ontolojik kanıt ile ahlak kanıtını tartışmadan önce, Tanrı nın varlığını kanıtlama girişimine yönelik kimi gerekçelerden söz etmenin yararlı olacağı kanısındayız. Sözü edilen gerekçeler şu şekilde sıralanabilir: Kutsal metinlerde yer alan ifadeler, bu ifadelerin kimi eleştirilere neden olması ve tüm bunların Tanrı nın varlığı ile olan bağlantısı. İnanan bir kimsenin, edindiği dinsel inancı taklit düzeyinden tahkik düzeyine çıkarma çabası. İnsanların, inançları konusunda, kimi zaman bir takım kuşkulara düşmeleri ve bu kuşkuları gidermek için kanıt bulma yönünde bir eğilim duymaları. Dinsel bilgi ve düşüncelerin farklı alanlarda elde edilen bir takım bilgilerle iletişim halinde bulunması. 1 Burada bir hususa daha işaret etmek gerekir. O da şudur: Tanrı nın varlığı bağlamında dile getirilen kanıtların, bize göre, iki yönü vardır: Biri, Tanrı nın varlığını gösterdiği için ontolojik yönü, diğeri ise Tanrı hakkında bize bilgi sunduğu için epistemolojik yönü ifade eder. Bu iki yönden hangisinin önceliğe sahip olduğu, genelde, araştırıcının zihinsel işleyişine bağlı olarak değişiklik gösterir. 5.1.2. Ontolojik Kanıtın Tarihsel Ardalanı Bu kısa girişten sonra şimdi Tanrı dan Tanrı ya gitmesi yönüyle a priori bir değer taşıyan ontolojik kanıtın kısaca tarihsel geçmişi üzerinde durmak istiyoruz. Ontolojik kanıtın tarihsel ard alanı genelde St. Anselmus (1033-1109) a kadar geri götürülür ve St. Anselmus un ilgili kanıtı sistematik bir biçimde ortaya koyduğu ileri sürülür. 2 St. Anselmus, ontolojik kanıtın başlangıç ilkesini Tanrı, kendinden daha üstünü düşünülemeyen bir varlıktır 3 şeklinde ifadelendirir. Bununla birlikte, ontolojik kanıtın Farabi ve İbn Sina gibi düşünürlerinde de var olduğu görülmektedir ve bu iki düşünür, St. Anselmus tan önce bu kanıt üzerine düşünce üretmiş ve bu kanıtı savunmuşlardır. 4 Özellikle bu iki İslam filozofunda görülen ontolojik kavram zenginliğini burada anmada yarar vardır. He iki filozofun da ortaklaşa kullandığı ve ontolojik açıdan çok şey ifade eden kavramlar arasında, sözgelimi, zorunlu varlık, en yetkin varlık, öncesiz varlık kavramları sayılabilir. 5 Ontolojik kanıtın, orta çağda, Gaunilon ile St. Thomas Aquinas ın eleştirilerinin hedefi olduktan sonra, gözden düştüğü görülür. Buna karşılık ilgili kanıtın, on yedinci yüzyılda Descartes ın savunma ve katkıları sonucu özünde meydana gelen kimi farklılıklarla yeniden gündeme geldiği dikkat çeker. 6 1 Aydın, ss. 15-16. 2 Bkz.: A. R. Mohapatra, Tanrı nın Varlığı, çev.: Metin Yasa, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 16, Yıl, 2003, s. 355. 3 Bkz. 4 Taylan, s. 117. 5 Aydın, s. 24. 6 Aydın, s. 23. Doğrusu, Descartes, Tanrı nın yetkin varlığa ilişkin tüm düşüncenin nedeni ol- 3
DİN FELSEFESİ 15 7 8 9 Bkz.: Metin Yasa, Ontolojik Kanıt Ne Kadar A Prioridir?, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 22, Yıl, 2006, ss. 75-89. duğunu dile getirmiş ve sonuçta tanrısal yetkinlik idesinin bizde doğuştan var olduğunu iddia etmiştir. 7 Descartes e göre, varlığın, bir üçgenin zorunlu özelliği durumunda olan iç açılarının iki dik açıya eşit olması gerçeğinde olduğu gibi, Tanrı nın bilinen tüm niteliklerini içermesi gerektiği 8 hususu dikkate alınmak durumundadır. Ne var ki, kanıt, Descartes in kimi yeniliklerle gündeme taşımasından sonra bu kez de Hume ile Kant ın eleştirileri ile yüzleşmiş ve yeniden unutulur olmuştur. Bununla birlikte ontolojik kanıt, 20. yüzyılda K. Gödel ve A. Plantinga gibi düşünürlerin çabaları sayesinde yeniden ortaya çıkar. Bu kez, ontolojik kanıtın aynı zamanda a posteriori yönüyle de tartışıldığı dikkat çeker. Özellikle, bu noktada ontolojik kanıtı a posteriori olarak anlama yönünde İslam düşüncesinde öne çıkan çabaları anımsatmak gerekir. Bu noktada anılacak iki önemli düşünürden biri İbn Arabi, diğeri ise İbn Teymiyye dir. Dolayısıyla, 20. yüzyılda Gödel ile Plantinga nın ontolojik kanıtı a posteriori yönde ele alma çabasına geleneksel İslam düşüncesi hiç de yabancı değildir. 9 5.1.3. Kanıtın Mantıksal Yapılanması Ontolojik kanıtın sade ve karmaşık olmak üzere iki versiyonu vardır. Her iki versiyon da özlü bir anlatım ve St. Anselmus a özel atıfla şu türden bir metne dayandırılır: 10 11 Bkz.: Taylan, s. 117. 12 Bkz.: Taylan, s. 191. Tanrı, kendinden daha üstünü düşünülemeyen bir varlıktır. Şimdi biz böyle bir varlık düşüncesine sahibiz. Ancak, bu tür bir varlık kavramı için varlık zorunludur. Eğer O var olmasaydı, var olması halindeki üstünlüğü kadar üstün olmayacaktı; dolayısıyla, O, tanım gereği, düşünülebilen en üstün varlıktır. Öyleyse, böyle bir varlık vardır. 10 Bu durumda yukarıdaki metne göre, bir varlığın kendisinden daha yetkini düşünülemeyen varlık olması için, hem düşüncede hem de gerçekte var olması gerekir. Doğrusu, bize öyle geliyor ki, gerek Farabi nin gerekse İbn Sina nın ortaya koyduğu düşünceler, St. Anselmus da görülen ontolojik kanıtın özellikle karmaşık versiyonu bağlamında önem taşır. Nitekim Farabi ye göre, özünü zihinde zorunlu olarak kabul ettiğimizin varlık, gerçekte var olmasa mantıksal bir çelişki ortaya çıkar. Çünkü sözü edilen varlık, olabilen değil, zorunludur. 11 Aynı şey İbn Sina düşüncesi için de geçerlidir. Çünkü İbn Sina ya göre de, Tanrı, var dendiğinde ilk akla gelen Varlıktır. Bu nedenle Tanrı, varlığı kendisinden ayrı düşünülemediği için zorunlu olarak vardır. 12 İmdi, Farabi, İbn Sina ve St. Anselmus un ortaya koydukları düşüncelere özel atıfla, ontolojik kanıtın sade ve karmaşık olarak iki versiyonundan söz edilebilir. Şimdi kısaca bu versiyonları görmeye çalışalım: 5.1.4. Ontolojik Kanıtın Sade Versiyonu Neresinden ele alınırsa alınsın, kendisinden daha yetkini düşünülemeyen bir varlık olarak söz edilen Tanrı nın hem zihinde hem de gerçekte var olması öngörülür. Çünkü kendisinden daha yetkini düşünülemeyen bir varlık, diğer var- 4
5 lık türleriyle karşılaştırılınca, yalnızca zihinde olsa, gerçekte olmadığından, ya da yalnızca gerçekte olsa bu kez de zihinde olmadığından, her iki halde de eksik olacaktır. Bu durumda, kendisinden daha yetkini düşünülemeyen bir varlık hem zihinde hem de gerçekte var olmalıdır. 13 Ontolojik kanıtın sade versiyonu aşağıdaki şekilde ortaya konulabilir: 1. Tanrı ile kendisinden daha yetkini düşünülemeyen bir varlık kastedilir. 2. Varlık bir yetkinliktir 3. O halde Tanrı vardır. 13 Krş.: Aydın, s. 23. 14 Açıkça anlaşılacağı üzere, Anselmus, daha üstün kavramıyla daha yetkin, daha yüce ve daha büyük anlamlarını kasteder. Bununla birlikte St. Anselmus, Tanrı yı, varolan en yetkin varlık olarak tanımlama yerine, kendinden daha yetkini düşünülemeyen varlık olarak tanımlar. 14 5.1.5. Ontolojik Kanıtın Karmaşık Versiyonu Ontolojik kanıtın karmaşık versiyonu N. Malcolm un dikkatini çeker ve ona göre, Anselm de ontolojik delilin ikinci bir versiyonu vardır ki, yapılan itirazlar onun için geçerli değildir. Bu ikinci şekilde anahtar terim, varlık değil, zorunlu varlıktır. Tanrı zorunlu olarak vardır 15 Açık konuşmak gerekirse, Farabi ile İbn Sina nın ontolojik açıdan Tanrı nın varlığı, egzistansiyel açıdan ise Tanrı nın var olmaklığı üzerinde düşünce üretirlerken dile getirdikleri kavramsal zenginliğe atıfta bulunmak yerinde olacaktır. Bu cümleden olarak, Farabi ye göre, Tanrı, en yetkin varlıktır. Öte yandan Farabi, Tanrı hakkında, O nun zorunlu varlık olduğunu söyler ve yokluğunu düşünmenin mantıksal açıdan olanaksız olduğunu dile getirir. 16 Yine bu cümleden olarak İbn Sina için zorunlu varlık son derece önemlidir. Doğrusu, İbn Sina, Tanrı nın varlığını kanıtlamaya zorunlu varlık kavramının analiziyle başar. Konuya bu açıdan bakıldığında, İbn Sina nın düşüncesi ontolojik kanıtın karmaşık versiyonuna uygun düşer. 17 Bize göre, Farabi ile İbn Sina da görülen ontolojik kavram zenginliği ontolojik kanıtın bu ikinci versiyonuna katkı sağlama ve anılan versiyonu anlama açısından son derece önemlidir. 15 Aydın, s. 23. 16 Aydın, s. 24. 17 Aydın, s. 24. 18 Ontolojik kanıtın karmaşık versiyonu şu şekilde ifade edilebilir: 1. Tanrı ile kendisinden daha yetkini düşünülemeyen varlık kastedilir. 2. Yetin varlık var olmadan edemez 3. O halde Tanrı zorunlu olarak vardır. Öyle görülüyor ki, St. Anselmus, ontolojik kanıt çerçevesi içinde kavranılabilen en yetkin varlığın, zorunlu olarak, hem düşüncede hem de gerçekte var olması gerektiğini ileri sürmüş, buna bağlı olarak da en yetkin varlığın var olmadan düşünülmesinin olanaksız olduğunu ifade etmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse, kanıtın karmaşık versiyonu şunu ifade eder: Zorunlu olarak var olduğu düşünülenin, zorunlu olarak var olmadığı düşünülemez. 18 5
DİN FELSEFESİ 15 19 20 Varlığı, ss. 355-356. 21 5.1.6. Ontolojik Kanıta Yönelik leştiriler Kant a göre, bir şeyin gerçekliği o şeye yönelik düşünceden daha fazlasını ifade eder. Bu anlamda ontolojik kanıt, düşünce ile varoluş arasındaki gerçek ayırımı göz ardı etmektedir. Doğrusu Kant, bu bağlamda, zihnimdeki yüz dolar düşüncesinden cebimde yüz doların var olduğu düşüncesini çıkaramayacağımızı ileri sürer. 19 St. Anselmus un çağdaşı olan Fransız rahip Gaunilon, Anselmus un akıl yürütmesinin diğer alanlara uygulandığında saçma sonuçlara ileceğini iddia etmiştir. Doğrusu, Gaunilon, düşünülebilen en yetkin adadan, o adanın var olduğu sonucuna ulaşılamayacağını ileri sürmüştür. 20 Tanrı tanımı, Tanrı kavramını betimleyebilir. Ancak bu tür bir varlığın gerçekte de var olduğunu kanıtlayamaz. Sözgelimi, biz, masa gibi, düşünebildiğimiz şeylerin dış dünyada da gerçek varlılığı olduğunu ileri sürebiliriz. Ancak, aynı şey, tek boynuzlu at için geçerli değildir. 21 Tüm bu eleştiriler karşısında bu kanıtı savunanlar şunu ifade ederler: Biz düşündüğümüz için Tanrı var-değil, aksine Tanrı var-olduğu için biz onu düşünürüz. Nitekim bir yandan, Farabi ve İbn Sina gibi İslam filozofları, Tanrı ya inanarak; öte yandan, St. Anselmus, anlamak için inanıyorum görüşünü savunarak, Tanrı nın varlığını kanıtlama yolunu tercih ederler. 22 Yaran, s. 92. 23 Evans ve Manis, s. 92. 24 25 Aydın, s. 76. 26 Evans ve Manis, s. 92. 27 28 Yaran, s. 93. 29 Yaran, s. 93. 30 Varlığı, s. 357. 31 32 5.1.7. Ahlak Kanıtı Kant, yalnızca saf akla dayandığı gerekçesiyle ontolojik, teleolojik ve kozmolojik kanıtları eleştirir 22 ve onsekizinci yüzyılın sonlarında bir tür ahlak delili geliştirir. 23 Ahlak kanıtı, insanın ahlaki özünü ve dinsel deneyimini temel alır. 24 Başka bir deyişle, Kant, ahlak kanıtının çıkış noktasını, insanın aklaki bir varlık oluşu düşüncesine dayandırır. 25 Daha açık konuşmak gerekirse, Kant, insanın düşünsel ve eylemsel olarak ahlaki bir yükümlülük altında olmasının Tanrı nın varlığını bir postüla olarak zorunlu kıldığını ileri sürmüştür. 26 Buna göre, Kant ın, Critique of Practical Reason isimli eserinde ifade ettiği gibi, Tanrı var olmaksızın, ahlak yasası ve ahlak düzeni bu dünyada gelişemez. 27 Kant a göre, insan ahlaklı bir varlıktır. Bunun gereği olarak da o mutlu olmayı hak eden bir öz taşır. Kant, ahlak kanıtını tartışırken önemli bir kavrama yer verir: En Yüce İyi. Kant a göre, en yüce iyi, ahlak ile mutluluğun birleşmesidir. Bir yandan, ahlaklılık, eğer insan kendini küçük düşürmek istemiyorsa, önemlidir; öte yandan, mutluluk, insan için önemli bir eğilimdir. 28 Ahlak ile mutluluğun birleşmesi sonucu en yüce iyinin gerçekleşmesi olasıdır. Bu olasılık, ancak, ahlaken yetkin ve her şeye gücü yeten bir varlığın var olmasına bağlıdır. 29 Buna göre, Tanrı var olmaksızın, ne ahlak yasası var olur, ne de ahlak düzeni gelişir. 30 Bu noktada ahlak kanıtının iki belirgin yönü öne çıkar: Kant a göre, Tanrı nın varlığı, ahlaki yaşantının önkoşul anlamında bir postulatıdır. Kant a göre, ahlak alanında bize düşen, summum bonum a başka bir deyişle en yüce iyiye ulaşmaktır. 31 Kanıt, yine Kant a göre, objektif ahlak yasalarının, aşkın kaynağa dayandırılmasını ön gören mantıksal bir çıkarım olarak sunulur. 32 6
5 Ahlak kanıtı, Kant felsefesinde, Tanrı nın varlığı ile bağlantılı olarak, ahlak, insanın ahlaklı oluşu ve objektif ahlak yasalarının aşkın kaynağa dayandırılmasını öngören mantıksal bir çıkarım olarak sunulur. Bu sunum sonucunda da, ahlak kanıtının sade ve karmaşık olmak üzere iki versiyonu öne çıkar. Şimdi sırasıyla bunları görmeye çalışalım: I. Sade Versiyon: Ahlak kanıtının üç adet sade versiyonu vardır ve anılan versiyon, ahlakı, insanın ahlaklı oluşunu ve objektif ahlak yasasını ayrı olarak içerir. Bu kanıtlar şöylece ortaya konulabilir: A. Ahlak: 1. Tanrı yoksa, ahlak da yoktur. 2. Fakat ahlak vardır 3. O Halde Tanrı vardır. B. İnsanın Ahlaklı Oluşu: 1. İnsan ahlaklı bir varlıktır. 2. İnsanın ahlaki oluşuna ancak tanrı bir açıklama getirebilir. 3. O halde tanrı vardır. C. Objektif Ahlak Yasası: 1. Eğer ahlak objektif ise Tanrı var olmalıdır. 2. Ahlak objektiftir. 3. O halde tanrı var olmalıdır. 33 II. Karmaşık Versiyon: Ahlak kanıtının karmaşık versiyonu insanın ahlaklı oluşunu, insanın mutluluğu hak edişini, objektif ahlak yasasını ve en yüce iyiyi birlikte içerir. Anılan versiyon şu önermelerden oluşur: 1. İnsan mutlu olmayı hak eden bir varlıktır. 2. İnsan, objektif ahlak yasası açısından, ahlak ile doğa arasında bağ kuracak bir temele sahip değildir. 3. İnsan, en yüce iyinin gerçekleşmesi için çaba sarf eder. 4. Öyleyse en yüce iyinin gerçekleşmesi mümkündür. 5. Bu durumda en yüce iyinin gerçekleşmesi için bir neden gerekir. İşte bu neden Tanrı dır. 34 33 Krş.: Moral Arguments for the Existence of God, http://plato.stanford.edu/ entries/moral-argumentsgod/ (Erişim: 12. 08. 2012) 34 Aydın, s. 77. 35 Varlığı, s. 357. Ahlak kanıtının hem sade hem de karmaşık versiyonları dikkate alındığında, şöyle bir sonuca gidilebilir: Tanrı, en üstün ahlak idealidir; en üstün ahlak ideali de gerçektir. Ahlaki yaşantımız gerçek ahlak değerlerinin kaynağını zorunlu kıldığına göre, böyle bir kaynağın var olması gerekir, işte bu kaynak Tanrı dır. 35 5.1.8. Ahlak Kanıtına Yönelik Eleştiriler Bir kimsenin ahlak yaşantısı, mutlu oluşu ve en yüce iyiyi gerçekleştirmesi, Kant ın iddiasının aksine, zorunlu olarak Tanrı nın varlığına bağlı olmayabilir. Eğer doğal yasalar bir yasa koyucuyu gerektirmiyorsa, ahlak yasası da bir yasa koyucu gerektirmeyebilir. Ahlak düzenin Tanrı tarafından yaratıldığı garanti edilemez. İnsanların zamanla 7
DİN FELSEFESİ 15 36 Varlığı, s. 357. ahlak ilkelerine ulaştıkları ve ona göre bir ahlak düzeni oluşturdukları rahatlıkla düşünülebilir. 36 Sonuç olarak: Unutmayalım ki, ahlak kanıtı, çok iddialı bir kanıt değildir. Buna rağmen, kanıta yönelik eleştiriler dikkate alındığında bile, ahlak kanıtının kendi sınırları içinde başarılı ve belli bir düzeyde ikna gücüne sahip olduğu ileri sürülebilir. 8