TÜRKİYE İŞÇİ EMEKLİLERİ DERNEĞİ FARKLI BOYUTLARIYLA YAŞ LILIK. Dr. Fatma ARPACI



Benzer belgeler
KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi

Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması, tüm organizmanın verimliliğinde görülen azalma,çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım

BÜYÜME. Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir.

YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Nüfus yapısının temel belirleyicisi olan doğurganlık ve mortalite hızlarının düşmesi dünyada ve Türkiye de nüfusun yaşlanmasına yol açmaktadır.

O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

YAŞLANAN TOPLUM Prof. Dr. Nazmi Bilir

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ DEMOGRAFİK GÖSTERGELER

Prof. Dr. Yeşim GÖKÇE - KUTSAL

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL GELİŞİM

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

İş Yerinde Ruh Sağlığı

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

FİZİKSEL ETKİNLİĞİN SAĞLIK ÜZERİNE YARARLARI Doç. Dr. Ferda GÜRSEL

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

YAŞLI FİZYOLOJİSİ. Seray ÇAKIR

HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR. Prof.Dr. Ayfer TEZEL

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ):

GÜNLÜK OLARAK NEDEN YETERLİ MİKTARDA KALSİYUM ALMALIYIZ?

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

TÜRKİYE VE İZMİR İLİNDE, İLERİ YAŞ NÜFUSU VE ÖZELLİKLERİ

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Kuşaklararası Öğrenme

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA DEĞİŞKENLER 7

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

Demans ve Alzheimer Nedir?

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ

Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler

PROF. DR. ERDAL ZORBA

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Nüfus Projeksiyonlarında Yaşlı Nüfus ve Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE. Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

PSY 221-GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Uzm.Psk.İpek Özsoy

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

MENOPOZ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL


CANLILIK NEDİR? Fizyolojide Temel Kavramlar

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015

Bu sayıda: 2017 Aralık ayı İşgücü, İstihdam ve Sigortalı İstatistikleri ile Birleşmiş Milletler in 2018 Dünya Mutluluk Raporu sonuçları

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

Engelli olmak nedir? Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN

Gelişim Psikolojisi Beden Gelişimi. Doç. Dr.Tülin Şener

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

9. Sigarayı bırakma zamanı

Motor Beceri Öğreniminin Seviyeleri

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1

Çocuklarda Antrenman Yaklaşımları Y.Doç.Dr.Sürhat Müniroğlu (3.sınıf seçmeli ders)

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Artan Sağlık Harcamaları Temel Sağlık Göstergelerini Nasıl Etkiliyor? Selin Arslanhan Araştırmacı

FİZİKSEL AKTİVİTE VE AKTİF YAŞAM

Osteoporoz Rehabilitasyonu

2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması

SPORCULAR İÇİN TEMEL BESLENME İLKELERİ

ÖLÜM VE ÖLÜMCÜL HASTANIN BAKIMI

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi

TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN ÇOCUK KALP SAĞLIĞINA OLUMSUZ ETKİLERİ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Transkript:

1 TÜRKİYE İŞÇİ EMEKLİLERİ DERNEĞİ FARKLI BOYUTLARIYLA YAŞ LILIK Dr. Fatma ARPACI Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bölümü Aile Ekonomisi Anabilim Dalı ANKARA, 2005

2 Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Eğitim ve Kültür Yayınları Bir Milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği İzmir Caddesi Necipbey Apt. No: 22/5 Kızılay/ANKARA Tel: (312) 419 00 20 21 Faks: 417 02 58 417 42 08 www.tied.org.tr e-mail: tied@tied.org.tr

3 Bu eser, Türkiye İşçi Emeklileri Derneğince; Dünün, Bugünün ve Yarının Yaşam Ustalarına ithaf edilmiştir.

4

5 SUNUŞ Türkiye İşçi Emeklileri Derneği olarak, 1970 den bugüne emekli, dul ve yetimlerimizin her alanda hizmetindeyiz. Başta büyük önder Atatürk ün emeklilik belgeseli olmak üzere çok sayıda yayınlanmış eğitim ve kültür eserlerimiz bulunmaktadır. Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık adlı bu eserde de, çoğunluğu 60-65 yaş üzerinde olan topluluğumuza ve yaşlılara yönelik hizmet üreten, bilimsel çalışmalar yürüten kuruluşlarımıza küçük de olsa bir katkıda bulunmak istedik. Biz kuruluş olarak Yaşlanma, Yaşlı gibi kavramlara farklı bir boyut katıyoruz. Bu bilindik kavramların yerine Yaşamda ustalaşma, Yaşam Ustası gibi daha özgün bir tanımlama yoluna gidiyoruz. Toplumsal yaşantı içerisinde Yaşı 70, işi bitmiş türünden dışlayıcı anlayışların yıkılarak, Yaşamda ustalaşmış bireyler anlayışının benimsetilmesine çalışıyoruz. Her biri bir yaşam öyküsü ve tecrübelerle donanmış insanlarımızın, belli bir yaştan sonra toplumdan dışlanmasını ve köşesine çekilmeye mecbur edilmesini asla kabul etmiyoruz. Bu konuda bize rehberlik eden en temel haritamız ise büyük önder Atatürkümüzün şu sözleridir: Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken, bu kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur. Atatürk bu sözleriyle, yaşam ustalarına gösterilmesi gereken saygı ve hoşgörünün sebeplerini ve istikbale yönelik sonuçlarını en güzel şekilde ortaya koymuştur. Dünya tarihi, geçmişini unutan ve buna rağmen geleceğe umutla bakmaya çalışan, ancak her seferin-

6 de büyük hüsranlara uğrayan milletlerin acıklı hikâyeleriyle doludur. Yaşamda ustalaşma (yaşlanma) bir tükenişin veya yok oluşun başlangıcı değil, olgunluğun ve doyuma ulaşmışlığın ifadesidir. Yeni nesillerin bu olgunluktan yararlanması elbette ki, toplumların istikbalini aydınlatacaktır. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, bu konuya gösterdiği hassasiyeti hemen her platformda dile getirmiştir ve getirecektir. Bu eser, genç nesillerimizin yaşam ustalarına bakışını ve kendi geleceklerinin en net yansıtımlarını görebilmeleri açısından son derece önemli bir kaynak olacaktır. İnanıyoruz ki gençlerimiz, kullanmakta oldukları yaşam enerjilerinin yeryüzünde kendilerinden önce de milyarlarca bedende aynen yaşandığını bu eserle anlayacaklar ve çevrelerindeki yaşam ustalarına bakışlarını saygı ve sevgi çerçevesinde yeniden belirleyeceklerdir. En derin sevgi ve saygılarımla. Kazım ERGÜN Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Genel Başkanı

7 Tersine Yaşam Hayat zor. Bütün bir ömrünüzü, hafta sonlarınızı harcıyorsunuz, Sonunda elinize geçen ne oluyor? Ölüm, harika bir ödül! Hayat tersine yaşanmalıydı bence. Önce ölümü savuşturmalıydık başımızdan. Yirmi yılımızı huzurevinde geçirip, Çok gençleştiğimiz için atılmalıydık. Altın bir saatimiz olduktan sonra işe Başlamalıydık. Kırk yıl çalışmalıydık, ta ki Emekliliğin tadını çıkarabilecek denli Gençleştiğimiz güne kadar Üniversiteye gitmeliydik sonra, liseye hazır hale gelene dek Parti yapmalıydık İyice ufalmalıydık, oyun oynayıp Sorumluluklarımızı unutmalıydık. Küçük bir bebek olunca annemize dönmeli, Son dokuz ayımızı yüzerek geçirmeli Ve sevgi dolu bir bakışta son bulmalıydık. Norman Glass

8

9 ÖNSÖZ İnsanlık, ölümsüzlük sırrını arayan insanların veya toplumların öykülerini tarih boyunca dinlemiş ve dillendirmiştir. Yaşamın hızlı sürecini durdurabilmek ve yaşlanma olgusunu ötelemek veya tamamen ortadan kaldırmak için birçok insan umutla çabalamıştır. Binlerce yıllık insanlık tarihinin geldiği noktada yaşlanma süreci durdurulamasa bile ortalama insan ömrünün giderek uzadığına şahit olunmaktadır. Bir türlü durdurulamasa da; yaşlanma sürecinin farklı boyutlarıyla araştırılıp, bilimsel bulgular neticesinde aydınlatılmaya başlandığı günümüzde, bu sürecin en sağlıklı ve en verimli şekilde yaşanabilmesi için somut birçok gelişme kaydedilmiştir. Popüler görüş yaşlılığı şöyle tanımlar: Bir kimse kendini kaç yaşında hissediyorsa o yaştadır ya da düşündüğü kadar yaşlıdır hatta atar damarlarının dayandığı yaştadır. Bütün bunlara bakıldığında yaşlılık göreceli bir kavramdır. Yaşlanma ise devam eden bir süreçtir. Bazı insanlar diğerlerinden daha yavaş yaşlanır fakat tüm insanlar bu yoldan geçecektir. Yaşam süresinin uzaması, bilinçli nüfus artış politikalarının izlenmesi gibi nedenlerle dünya nüfusunda yaşlılık oranı hızla artmaktadır. Genç bir nüfusa sahip olan ülkemiz için de bu gerçek kendini hissettirmeye başlamıştır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu alanda ciddi çalışmaların yapılması, yaşlıların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla sosyal politikalar üretilmesi kaçınılmazdır. Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık adlı bu çalışmada, öncelikle yaşlılığın kavramsal tanımlamalarını ve farklı boyutlarıyla yaşam gerçeği içerisindeki yaşlılık olgusunu, bu dönemdeki gereksinimleri, sorunları ve çözüm önerilerini bir başlık altında toplamaya çalıştık. Konuyla ilgilenen tüm kesimlerin yararlanabileceği bir çalışma olarak yaşlılık olgusunun aydınlatılmasında kaynak bir eser olması dileklerimle. Dr. Fatma ARPACI

10

11 İÇİNDEKİLER BÖLÜM. 1. YAŞLILIĞA GENEL BAKIŞ... 15 1.1. Biyolojik Yaşlanma... 17 1.2. Psikolojik Yaşlanma... 18 1.3. Sosyolojik Yaşlanma... 20 1.4. Toplumsal Yaşlanma... 22 BÖLÜM 2. DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE YAŞLI NÜFUS... 25 BÖLÜM 3. YAŞLANMA İLE BİRLİKTE GÖRÜLEN SİSTEM DEĞİŞİKLİKLERİ... 33 3.1. Beden Bileşiminde Değişme... 33 3.2. Kardiyovasküler Sistem... 34 3.3. Solunum Sistemi... 35 3.4. Sinir Sistemi... 36 3.5. Sindirim sistemi... 36 3.6. Boşaltım Sistemi... 37 3.7. Metabolik ve Endokrin Sistem... 38 3.8. Bağışıklık Sistemi... 39 3.9. Deri... 39 3.10. Kas-İskelet Sistemi... 40 3.10.1. İskelet sistemi... 40 3.10.2. İskelet kası... 40 BÖLÜM 4. YAŞLILIKTA TEMEL FİZİKSEL GEREKSİNİMLER... 43 4.1. Beslenme... 44 4.1.1. Yaşlıların enerji ve besin ögeleri gereksinimi... 45 4.1.2. Yaşlılık döneminde beslenme ilkeleri... 53 4.2. Barınma... 55 4.1.1. Yaşlı konutlarında iç ortam koşullarının sağlığa etkisi... 60

12 4.1.2. Güvenlik ve kazalardan korunma... 62 4.3. Giyim ve Giysi Tüketimi... 68 4.3.1. Yaşlılıkta dış görünüş... 70 BÖLÜM 5. YAŞLILIKTA KİŞİSEL BAKIM... 75 5.1. Cilt Bakımı... 79 5.2. Ağız ve Diş Bakımı... 80 5.2.1. Diş fırçalama tekniği... 84 5.2.2. Diş ipi kullanılması... 85 5.3. Saç Bakımı... 87 5.4. Sakal Bakımı... 89 5.5. El Bakımı... 89 5.6. Ayak Bakımı... 90 5.7. Vücut Temizliği... 92 5.8. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği... 94 5.9. Uyku ve Dinlenme... 95 5.10. Hareket... 97 5.11. İlaç Kullanımı... 100 BÖLÜM 6. YAŞLILARIN YAŞAM BİÇİMLERİ... 105 6.1. Ailesi ile Birlikte Yaşama... 106 6.2. Kendi Konutunda Bağımsız Olarak Yaşama... 112 6.3. Kurumlarda Yaşama... 115 BÖLÜM 7. YAŞLILIK DÖNEMİ SORUNLARI... 119 7.1. Sosyo Kültürel Sorunlar... 120 7.2. Ekonomik Sorunlar... 122 7.3. Psikolojik Değişikliğin Yarattığı Sorunlar... 123 7.4. Biyolojik Sistem Değişikliğinin Yarattığı Sorunlar... 123 BÖLÜM 8. TÜRKİYE DE YAŞLILARA YÖNELİK HİZMETLER... 125

13

14

Yaşlılığa Genel Bakış 15 BÖLÜM - 1 YAŞLILIĞA GENEL BAKIŞ İnsanlar yaşlandıkça yaşamın anlamı, özellikleri ve biçimleri de değişmektedir. Yaşlanmanın içerdiği fiziksel, psikolojik ve toplumsal değişimler, bir yandan da onlarla başa çıkabilmek için bir takım stratejilerin geliştirilmesini, uygulanmasını, değiştirilmesini gerektirmektedir. Yaşlı kimselerin bireysel yaşamı için önemli olan değişimler aynı zamanda onların aile ve toplum yaşamını da etkilemektedir. Aile ve çevre ilişkileri ileri yaşlarda yaşanan fiziksel, psikolojik ve toplumsal değişimlerden farklı değildir. Yaşlılık sözcüğü yaşam sürecinin geç dönemindeki gelişmenin devamını ve bireydeki değişmeleri anlatır. Yaşlılık yaşam konusunda kayıpların ve çöküşün görüldüğü bir dönemdir. Aynı zamanda kültürel, çevresel ve ekonomik etmenlerin hazırladığı bir sonuçtur. Çocukluk, ergenlik, gençlik, olgunluk gibi yaşlılık da insanoğlunun yaşam dönemlerinden biridir. Yaşlılık biyolojik, fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve kronolojik boyutları olan ve değişik yönlerden tanımlanabilen bir kavramdır. Yaşlanma kavramsal olarak düşünülmedikçe anlaşılması güç bir kavram olup, doğumla başlar ve ölümle sona erer. Yaşlı gerçekte ne zaman yaşlanır? Küçük bir çocuğa göre bir adölesan yaşlıdır; aile adölesan için yaşlı gözükür ve orta yaşlı birisi için seksenindeki bir kimse yaşlıdır. Popüler görüş yaşlılığı şöyle tanımlar: Bir kimse kendini kaç yaşında hissediyorsa o yaştadır ya da düşündüğü kadar yaşlıdır hatta atar damarlarının dayandığı yaştadır. Bütün bunlara

16 Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık bak yaşlılık göreceli bir kavramdır. Yaşlanma ise devam eden bir süreçtir. Bazı insanlar diğerlerinden daha yavaş yaşlanır fakat tüm insanlar bu yoldan geçecektir. Yaşlanma süreci bazı faktörlerden etkilenir, bunlar; 1. Kalıtım: Eğer birey genç görünüşlü ise ve yavaş yaşlanan bir aileye sahipse bu olumlu bir durumdur. 2. Çevre: Zor bir yaşam ve kötü beslenme gibi bazı koşullar bireyin daha hızlı yaşlanmasına neden olur. 3. Hastalık: Izdırap çektiren ve sakatlık veren hastalığın olması olumsuz bir durumdur. 4. Duygular: Sürekli acı ve travmatik deneyimlere maruz kalan bireyin yaşam dengesinde bir açık kaydedilir. Bu faktörlerin yanı sıra, yaşlanma sürecini etkileyen önemli bir faktör de sağlık alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerdir. Eğer tüm bu faktörler yaşlanmayı etkiliyorsa o halde yaşlanma nedir? Yaşlanma hızın yavaşlamasının bir tanımı, vücut hareketinin dakikliğinin kaybı, güç, algılama ve olayların yakın geçmişini hatırlamada azalma olarak tanımlanabilir. Bir kimsenin hormonları güç kaybına neden olabilir, böylece daha çabuk yorulur ve fiziksel olarak daha az aktif bir yaşam sürebilir. İnsanda zaman, bireyi derece derece değiştirir yani birey hem bir fiziksel ve hem de bir mental düşüşü yaşamaya başlar. Bununla beraber yaşlanma gerileme anlamına gelmez sadece büyüme ve olgunluğa erişme anlamına gelir. Yaşlanmayı bir hastalık olarak düşünenler insanın sonsuza dek yaşayabileceğine inanırlar. Bu kişilere göre sonuçta hastalık kontrol altına alınabilmelidir. Bu güzel bir hayal olabilir fakat elbette insanın yaşam süresinin belirsizliğini gösterecek ümit verici bir gelişme yoktur. Yaşlılık yaşamın diğer evreleri gibi doğal ve kaçınılmaz bir olgudur. Tüm insanlar için söz konusu olan bir durumdur. Aynı zamanda bireysel bir olgudur. Bireyin kalıtımla getirdiği özelliklere, beslenmesine, çevre koşullarına ve kültürel çabalara göre erken ya da geç, sorunlu ya da az sorunlu olur. Bugün bir çok ülkede 65 yaş, yaşlılığın başlangıcı olarak kabul edilmekte ve genellikle bu yaşta zorunlu emeklilik olmaktadır. Üçüncü Yaş Dönemi, Altın Çağ, Yeşil Yıllar gibi isimlerle de adlandırılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün yaptığı bir ayrıma göre, 45-59 yaş arası orta yaş,

Yaşlılığa Genel Bakış 17 60-74 yaş arası yaşlılık, 75-89 yaş arası ileri yaşlılık, 90 ve üstü ise ihtiyarlık kategorisine alınmıştır. Biyolojik yaşlanma böyle bir gelişimi zorunlu kılmakla birlikte, bu değerlendirmenin kesin ve değişmez olduğu söylenemez. Yaşlanma ile birlikte mental ve fiziksel kapasitede azalmalar, hareket yeteneğinde yavaşlama görülse de, birey kendini yaşlı hissetmeyebilir. Yaşlılık durağan ve değişmez bir yaşam dönemi değildir. Tam karşıtı, yaşlılık çeşitli güçlerin etkileşimini içerir. Bu güçlerin temelinde yaşamın tüm evrelerinin zorlamalarına karşın varoluşunu sürdürebilmiş olmanın bilgeliği ve iç görüsü bulunur. 1.1 Biyolojik Yaşlanma Biyolojik yaşlanma zamana bağlı olarak bireyin anatomi ve fizyolojisindeki değişimlerdir. İnsan yaşlanması aslında döllenme ile başlar, zaman akışı içinde gittikçe hızlanır ve orta yaş sonuna doğru saç ağarması, deri kırışması, kas gücünün zayıflaması gibi dış görünüşteki yaşlanma belirtileri ile tanımlanabilir duruma gelir. Yaşlanma bel bükülmesi, yavaş hareket etme, özellikle görme ve işitme gibi bazı duyulardaki zayıflama ile artar. Ayrıca unutkanlık ve kavgacılık eğilimi gibi tipik kişilik değişikliği ve belirli bazı kronik hastalıkların sıklığının artışı ile kendini tipik olarak gösterir. Fiziksel güç kaybı ile başlayan yaşlılıkta birey, önceleri kolaylıkla yapabildiği işi yaparken zorlanmaya veya yapamamaya başlar, bu da yaşlı bireyi umutsuzluğa iter. Bununla birlikte, yaşlanma orta yaşta aniden başlamaz. Gittikçe ilerleyen, birikmeli ve ağırlaşan bir tarzda, tüm yaşam boyunca ortaya çıkan değişikliklerle kendini gösterir. Biyolojik yaşlanma belirtileri, toplam yaşlanma değişikliklerinin bir kısmıdır ve genellikle daha az belirgin olarak ortaya çıkan, daha yavaş seyreden psikolojik ve sosyal yetenek ve işlevlerdeki değişikliklerden çok daha önce gözlenmeye başlar. Yaşlanma yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Belli bir başlangıç ya da bitiş anı yoktur. Gerontologlar 65 yaşın üzerini yaşlı olarak kabul ediyorlarsa da fizyolojik olarak bu sınırı kabul etmek zordur. Yaşlanmanın çoğu organ sisteminde adölesandan sonra belirsiz bir anda başladığı düşünülmektedir. Yaşlanma ile organ sistemlerinde meydana gelen değişiklikler, genellikle normal koşullar altında vücut fonksiyonlarını etkiler nitelikte olmayıp, daha çok sistemlerin yedek kapasitelerini azaltır. Çeşitli stres koşulları altında ise yaşlı bünye fonksiyonunu artıramayabilir.

18 Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık Yaşlanma sürecinde önemli bireysel farklılıklar olabilir. Yaşlılığın sadece kronolojik yaş ile değerlendirilmemesi gerekir. Yaşlanma sürecini etkileyen bireysel farklılıkların olması yaşlılığa bireysel ve biyolojik yaşlanma boyutlarını getirmiştir. Biyolojik yaşlanmada doku ve hücrelerde histolojik değişiklikler ve organlarda fonksiyon azalması söz konusudur. Bireysel yaşlanmada kalıtım, yaşam biçimi, yapılan iş, beslenme alışkanlıkları, kişisel özellikler ve geçirilen hastalıklara bağlı olarak fiziksel ve psikolojik fonksiyonlarda belirgin yetersizliklerin ortaya çıkmasıyla günlük yaşam aktivitelerini yerine getirememe söz konusudur. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, yaşlı nüfusun hemen hemen yarısının günlük yaşam aktiviteleri kısıtlıdır. Yaşlı nüfusun % 18 inde önemli bir hareket kısıtlılığı vardır. Kalp hastalıkları, artritler, görme yetersizlikleri bu kısıtlılığa neden olan üç temel sorundur. Ayrıca 65 yaş ve üzerindeki nüfusun % 80 inde bir kronik hastalık vardır. Yaşlılıkla birlikte beden bilincinde de sarsılma görülebilmektedir. Ülkemizde huzurevlerinde yaşayan bir grup yaşlı üzerinde yapılan bir araştırmada, yaşlıların % 64 ünün birine bağımlı olmaktan, % 33 ünün saç değişikliklerinden, % 53 ünün de beden değişikliklerinden üzüntü duydukları belirlenmiştir. Erik Eriksonson bir bebek için güven duygusu ne denli önem taşıyorsa, yaşlı için de benlik bütünlüğü benzer önem taşımaktadır demektedir. Bu nedenle yaşlı için sevgi, saygı ve güven verici, yaratıcı, yapıcı bir ortamın sağlanması, yaşlının çevresi ve ailesi ile işbirliği ve dayanışma içinde tutulması, yaşlıyı gelecek endişelerden korumayı sağlar. 1.2. Psikolojik Yaşlanma Psikolojik boyut, yaşın kronolojik ilerlemesine bağlı olarak bireyin algılama, öğrenme, problem çözme gibi bellek gücü ile kişilik kazanma alanlarında uyum sağlama kapasitelerindeki değişmeleri kapsar. Diğer deyişle, bireyin davranışsal uyum yeteneğindeki yaşa bağlı değişimler psikolojik yaşlanmayı oluşturur. Psikolojik yaşlılık daha çok, bireyin kendini yaşlanmaya hazırlamamasından doğar. Kendini işi ile özdeşleştiren birey emekli olunca çöker. Yaşlanan insanda yetersizlik duygusu, başkalarına yük olma korkusu, işe yaramama tedirginliği ortaya çıkar. Ayrıca, yaşlı birey devamlı kendini düşünme ve gelecek endişesi içindedir. Yiyeceğine, giyeceğine aşırı dikkat eder. Sağlığının bozulacağı endişesi ile kalbini, tansiyonunu bahane ederek, üzücü olaylardan kaçınma davranışı içinde-

Yaşlılığa Genel Bakış 19 dir. Gelecek endişesi ile aşırı tutumlu hale gelmiştir. İnsanı yaşlı yapan en önemli etken de budur. Yaşlanma ile birlikte algılamada ve yaratıcı yeteneklerde azalma, dikkatsizlik, düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Buna karşın birey yaşam deneyimleri ile zenginleşmiş olduğundan, iyi bir değerlendirme ve zengin konuşma dili de bu dönemin kazançlarıdır. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir. Ribot kanununa göre, yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur. Zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de değişiklikler olabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha az ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilir ve eski yaşamlarını özleyerek genç nesille aralarındaki uzaklık artmaya başlayabilir. Yaşlılık, bireyin geçmişini de daha sıklıkla sorguladığı bir dönemdir. Birey geçmişinde kendisine doyum veren bir yaşam yaşamışsa, hedeflerine, isteklerine, ideallerine yaklaşabilmişse yaşlılığı daha kolay kabullenir. Üretkenlik döneminde yapamadığı etkinliklere katılabilir. Seyahat etmek, okumak, artık daha genişlemiş olan ailesine ve arkadaşlarına zaman ayırmak gibi yaşamını zenginleştiren aktiviteler yapabilir. Yaşlılığı kabullenme her bireyin dinamiklerine göre değişir. Maddi olarak güvencesi olmaması ya da az olması, ailesi ve dostları içinde sevdiği kişileri kaybetmiş olması, kendini fazlalık olarak hissetmesi, yakınlarına yük olduğunu varsayması yaşlı bireyleri etkileyebilir. Huzursuz bir dönem başlayabilir ve yaşlı kimse depresyona girebilir. Gündelik yaşamdaki yetersizliklerin anksiyete yarattığı durumlarda, yaşlı birey bu sıkıntıyı hafifletmek için etkinliklerini kısıtlayabilir, yeniliklere direnir ve bağımlılık geliştirebilir. Bireyin beden, zihin, duygu gücü ve işlevleri aksamadıkça yaşlanma söz konusu değildir. Olabildiğince sağlıklı bir fiziksel yapıya sahip olma ve ruhen yaşlılığa hazırlanmanın yaşlılıkta ruh sağlığı açısından önemi büyüktür. Yaşlılıkta değişen durumlara uyumun zorlaşması bireyde ruhsal çöküntüye neden olur ve yaşlı birey mücadeleden vazgeçerek kendi kabuğuna çekilir ve ölümü bekler hale gelir. Ayrıca yaşlıya streslerden uzak sakin bir ortam sağlamak, bireyselliğine, kültürel özelliklerine, mahremiyetine özen göstermek ve yaşlı ile sıcak, destekleyici bir ilişki içinde olmak da ruh sağlığı

20 Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık yönünden önemlidir. Yaşlı bireyin anlayamayacağı terminolojinin kullanılması önemli uyum ve iletişim sorunları yaratır. Bakımda ve ilişkilerde bu konunun dikkate alınması ve yaşlı bireyin mental durumunun değerlendirilmesi gerekir. Fiziksel güç kayıpları zamanla yaşlı bireyi umutsuzluğa ve mutsuzluğa iter, ruhsal çöküntülere neden olur. Diş, işitme kayıpları yaşlılıkta iletişim bozukluğunun, depresyonun ve yalnızlık duygusunun en birincil nedenleridir. Psikolojik değerlendirme için, kişinin şu andaki mental durumu, kendisi ve yaşlanmayla ilgili görüşleri, kullandığı savunma mekanizmaları, ilgi alanları, hobileri, hayal kırıklıkları, sorun olarak gördüğü durumlar, geleceğe yönelik planlarının ve beklentisinin olup olmadığı konusunda veri toplamak gerekir. Yaşlı bireylerle iletişimde önemli noktalardan biri onları dinlediğimizi ve sözlerine değer verdiğimizi belli etmektir. İşitme sorunu varsa, yaşlı bireyin ağız hareketlerimizi göreceği şekilde yüz yüze konuşmayı tercih etmeliyiz. Gerekirse el kol hareketleri ile de iletişimi güçlendirebiliriz. Örneğin kalkar mısın derken elimizle de işaret edebiliriz. Takma diş, işitme cihazı, gözlük gibi eşyalarını en kolay ulaşabileceği bir yere koymalıyız. Konuşurken daha iyi işiten kulağına yakın olmaya özen göstermeli, gerektiğinde, öfkelenmeden, sabırla söylediğimiz sözleri yinelemeliyiz. Yaşlının güncellikten kopmaması için önemli günlük olaylar kendisine iletilmeli ve yapmaktan hoşnut olduğu ve yapabildiği hobileri için desteklenmelidir. Çünkü zeka ve bellek sürekli uyaranlar ile korunur. Yaşlı birey ne kadar uğraşısı olursa ve ne kadar işe yararsa zihinsel yeterliliğini de o derece iyi korur. Bahçe, çiçek bakımı, evcil hayvan besleme, gruplara ve sosyal etkinliklere katılma, cinselliği sürdürme, yaşlanma sürecinde psikolojik sorunların oluşumunun önlenmesi ve duygusal zorlanmalarla baş edebilmek için önemlidir. 1.3. Sosyolojik Yaşlanma Yaşlılığın sosyolojik yönü, bireyin içinde yaşadığı toplumdaki yaşla ilgili değer ve normlar, diğer deyişle toplumda belirli bir yaş grubundan beklenen davranışlar ve o toplumun o gruba verdiği değerlerle ilgilidir. Toplumda yaşayan bireyler olarak her birimiz ait olduğumuz grubun kültürel normları çerçevesinde belirli statülerde bulunuruz. Sosyal statülerimize bağlanmış olan rolleri oynayarak, sosyal ilişkilerimizi yapılandırırız. Sosyal grup, bir etkileşim ortamı yarattığı gibi bireylerin birbirleriyle iletişim kurmasından

Yaşlılığa Genel Bakış 21 kaynaklanan bir sosyal ilişki ağı da oluşturur. Bu şekilde oluşan sosyal ilişki ağı, sosyal yapının biçimlenmesini, organize ve sistematize olmasını sağlayarak davranışları örüntüleştirir, diğer bir ifade ile davranışları kalıplaştırır. Böyle bir ilişki ağı içinde sosyal yapı, toplumun değer ve normlarını davranış beklentileri düzeyinde ortaya çıkarır. Bu demektir ki, toplumda yaşayan ya da bir grup içinde bulunan her bireyin bir statüsü ve buna ilişkin bir rolü vardır. Bu roller bireylerin sosyal bir varlık olarak yaşlarının tanımlanmasına, kimlik edinmelerine yol açtığı gibi kendilik algısının da temelini oluşturarak, yaşamını anlamlı kılar. Ayrıca yaşamın çeşitli dönemlerine göre farklı dağılım gösterir, yani her bir sosyal rol yaşamın belli bir dönemine ilişkindir. Sosyal statü ve rollerin yaşamın belli bir dönemine ilişkin olması, yaşlanma ve yaşlılığın da bu kategori içinde yer almasını getirir. Yaşa bağlı normlar, tüm toplumlarda sosyalizasyon süreci içerisinde kazanılır. Bu doğrultuda öğrenilen roller, toplumda göreli anlamda bütünleşmeyi sağlar. Sosyalizasyon süreci, gerçekte tüm bir yaşam boyunca devam eder. Dolayısıyla yaşlı bireyler de ileri yaşlarda uymaları gereken birçok farklı sosyal rol çerçevesinde sosyalizasyon sürecinde yer alırlar. Yaşlılık, bireyin toplumsal rollerinde bir değişikliğe ve çoğu zaman da bir kayba yol açar. Çalışan insanlar için emeklilik, yaşlılıkla gelen en önemli değişikliklerden biridir. Emeklilik, beklenen bir biçimde ve bireyin kendi isteği ile gerçekleşmişse bir ruhsal sıkıntı kaynağı olmamaktadır. Fakat emekliliğin toplumsal normlarla belirlenmiş emeklilik yaşından çok daha önce ya da sonra olması ruhsal sıkıntıya ait belirtilerin ortaya çıkması riskini artırmaktadır. Evlilik durumu ileri yaşlardaki kadın ve erkek gruplarında birbirinden çok farklılaşmaktadır. Eş kaybından doğan yaş tepkileri depresif belirtilerde artmaya neden olmaktadır. Dulluğa alışmakta en önemli desteğin arkadaşlık ve aile ilişkileri olduğu gözlenmektedir. Yaşlı bireylerin çevresindeki sosyal desteğin ve ilişkilerin özellikle batılı topumlarda giderek azalıyor oluşu, bu bireylerin ruh sağlığı açısından ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Buna karşılık çocuklarla ve kardeşlerle ilişkilerin sürüyor oluşu yaşlılıkta önemli bir duygusal doyum kaynağıdır. Birey toplumun bir üyesi olarak yaşamını sürdürürken fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik değişimlere uğramaktadır. Ancak, yaşlılıkta meydana gelen değişiklikler, çok yönlü kayıplar, yaşanan

22 Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık stresler, arka arkaya gelen krizler, emeklilik, dulluk, hastalık, fiziksel gücün zayıflaması, vücut görünümündeki değişmeler, duyu kaybı, azalan toplum statüsü, düşen yaşam standartı gibi etkenler nedeni ile ruh sağlığı açısından bu grup yüksek bir risk grubu olarak belirlenmiştir. Bu durum yaşlıların toplumla bütünleşmeleri konusunu önemli bir sosyal sorun olarak ortaya çıkarmaktadır. Sosyolojide sosyal bütünleşme bir toplumdaki maddi ve manevi kültür unsurlarının bir araya gelerek birbirlerini tamamlamaları ve işleyen bir bütün meydana getirmeleri olarak tanımlanır. Sağlıklı, bütünleşmiş bir toplumda farklı sosyal gruplar ve kategoriler toplumun işleyen bütünlüğünü bozmayacak şekilde birbirlerini tamamlarlar. Böyle bir toplumda yaşlılar da hem kendi şahsiyet bütünlüğünü sağlamış, hem de ailesi, diğer sosyal gruplar ve toplumun tamamı ile bütünleşmiş bir kategori görünümündedirler. 1.4. Toplumsal Yaşlanma Bütün canlılar gibi insanlar da doğanın kendilerine çizdiği değişmez kurala uyarak doğar, büyür ve yaşlanırlar. İlkel toplumlardan bu yana süren sonsuz gençliğe ulaşma çabaları henüz gerçekleşmiş değildir. Daha uzun ve toplumsal açıdan daha iyi koşullarda uzun süre yaşayabilme ve yaşatabilme çalışmaları tüm hızı ile sürmektedir. Bu çalışmalar yaşlılığı durdurma, yaşayan hücrenin patolojik bir hali olarak kabul edilen yaşlılığın tedavisi ve yaşlıların toplumsal ilişkilerini düzenlemek yolundadır. Birey toplumla insan olur, toplumla varlığını sürdürür. İnsan sosyal bir varlıktır. İnsan kendini gerçekleştirmenin, varolmanın bedelini kendini sınırlayarak öder. Bir yanda birey, bir yanda toplum, bu zıtlıkların birliği, sosyal insanı evrenin daha güçlü varlığı yapmıştır. İnsan kendi kendine kural koyan, normlar ve ölçütler yaratan tek canlıdır. Kurallar koyar, bir toplum olarak davranış biçimleri oluşturur, ortak simgeler, değerler yaratır. Onları adet, töre, gelenek, ahlak, din, hukuk gibi kurumlar olarak kuşaktan kuşağa aktarıp sürekliliğini sağlar. Yaşlılık fiziksel ve ruhsal bir gerilemedir. Bu devrede canlılar, fiziksel ve ruhsal güçlerini bir daha yerine gelemeyecek şekilde yitirirler. Bu tanımlardan karşımıza zaman etmeni, fiziksel gerileme ve ruhsal gerileme gibi üç kavram çıkmaktadır. Zaman etmeni ile oluşan yaşlılık kronolojik yaşlılıktır. İnsanlar belirli bir yaşa geldikle-

Yaşlılığa Genel Bakış 23 rinde yaşlı sıfatını alırlar. Fiziksel gerileme, biyolojik olarak beden işlevlerinin yavaşlaması, azalması, hatta durması olarak karşımıza çıkar. Sosyolojik açıdan yaş, biyolojik anlamda ve doğuştan yüklenilen bir statü belirleyicisidir. Doğuştan yüklenildiği için, bireyin biyolojik anlamda kronolojik olarak yaşını değiştirmesi veya kontrol etmesi mümkün değildir. Çünkü fiziksel yaşlanma, insan yaşamında doğal bir süreç olarak kabul edilir. Ancak, toplumsal yaşlılık, fiziksel yaşlanmanın başlaması anlamına da gelmeyebilir. Çünkü bu toplumun değerlendirmeleri ve ayrıca bireyin kendisine ilişkin hisleriyle ilgilidir. Bu nedenle, toplumsal yaşlılık fiziksel yaşlanmaya bağlı olarak bireyin günlük yaşamını etkilemeye başlaması ve toplumsal rollerini gereği gibi yerine getirememesinden dolayı çevresinden yaşlı olduğuna dair mesajlar alması durumunu ifade eder. Yaşlı birey dünün genci olduğundan yaşlılığı kolay benimsemeyebilir, kabul etmeyebilir. Ancak, toplum o kişiye, yaşlılık statüsüne ilişkin bir anlam atfeder. Bu nedenle konuya bu perspektiften bakıldığında, farklı kültürlerin, farklı dönemlerinde toplumların yaş kategorilerine atfettiği anlamların değiştiği görülür. Yani, yaşlanma toplum vasıtasıyla bir toplumsal süreç olarak bilinir. Birey belirli bir yaşa geldiğinde onu işini bırakmaya zorlar ve sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanmaya başlar, artık yaşlı olarak düşünülmektedir. Ancak tüm insanlar aynı hızda yaşlanmaz. Yaşlılık yaşını tanımlamak için kesin bir yaş çizgisi yoktur. Örneğin 64.5 yaşında olup iş yapabilme yeteneğine sahip olan ve arkadaşları tarafından orta yaşta güçlü birisi olarak kabul edilen bir kimse altı ay sonra emekli olacak ve yaşlı etiketini kabul edecek midir? Altı ay çok farklılık yaratacak mıdır? Diğer deyişle yaşlılığı belirleyecek kesin yaş kriterleri yoktur. Bir kimse için, onun kendisini düşündüğü kadar genç ya da yaşlı demek daha gerçekçi olabilir. Toplumlar için de yaşlılıktan söz edilmektedir. Genel nüfus içindeki 60-65 yaş grubu yüksek olan toplumlarda toplum yaşlanmasından söz edilir. Genç Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı % 4 den az olan toplumdur. Olgun Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı % 4-7 olan toplumdur.

24 Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık Yaşlı Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı %7-10 olan toplumdur. Çok Yaşlı Toplum: 65 yaş üzeri nüfus oranı % 10 un üzerinde olan toplumdur. Yaşlı nüfustaki artış, önemli toplumsal sorunları da beraberinde getirmektedir. Endüstrileşme ve ekonomik durum, sosyal yapıyı etkileyerek aile kurumunda küçülme ve çekirdekleşmeye yol açmıştır. Bu durum yaşlının toplumsal ve aile içi statüsünün değişmesine neden olmuştur. Aile yapısının değişmesi, ailelerin yaşlı bireylerin ihtiyaçların karşılama güçlerinin yetersiz kalması yaşlılara sunulacak hizmetin önemini artırmaktadır. Toplumların yaşlılarına, her zaman bir denge unsuru ve tecrübe kaynağı olarak gereksinimleri vardır. Yaşlılarımızın geçirdikleri deneyimler ve kazandıkları bilgiler birey, aile ve toplumların gelişmesinde zaman kaybını önleyerek kalkınmaya önemli katkılar sağlayacaktır. Yaşamı boyunca bireysel gelişimi, aile ve toplumun gelişimi için çalışmış, özverilerde bulunmuş ancak, bugün yaşamının doğal bir döneminde olan ve fiziksel gücüden ve görünümünden bazı kayıplara uğramış, sosyal ve ekonomik gücü bir ölçüde azalmış bireyleri mutlu ve sınırları içinde sağlıklı kılmak hepimizin görevi olmalıdır. Üretken yaşlılığın yolu sağlıklı yaşlanmadan geçer. Sağlık hizmetlerine ulaşılabilirlik, sağlık güvencesine kavuşabilme, mevcut sağlık hizmetlerinin nitelik ve niceliğinin artırılması, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin tatmin edici bir düzeye ulaşması doğal olarak hem yaşam süresini uzatacak, hem de yaşam kalitesini artıracaktır. Unutulmamalıdır ki, her yaşlı birey toplum içinde aktif olma ve aktif yaşlanma şansına ve hakkına sahip olmalıdır.