GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE DE CARİ AÇIK SORUNU

Benzer belgeler
BAKANLAR KURULU SUNUMU

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

ÖZET. SOYU Esra. İkiz Açık ve Türkiye Uygulaması ( ), Yüksek Lisans Tezi, Çorum, 2012.


UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

Temel Ekonomik Gelişmeler

Temel Ekonomik Gelişmeler

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

İçindekiler kısa tablosu

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

Endişeye mahal yok (mu?)

EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

24 Haziran 2016 Ankara

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Kodu

AB NİN EKONOMİK YAPISIYLA İLGİLİ TEMEL BİLGİLER 1. Ülkelerin Yüz Ölçümü 2. Ülkelerin Nüfusu 3. Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 4.

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Para Politikaları ve Finansal İstikrar

Plan ve Bütçe Komisyonu Sunumu

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Türkiye de Bankacılık Sektörü

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2013

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Geleceği Şimdiden Tüketmek Hazırlayan: Prof. Dr. Veysel ULUSOY Yard. Doç. Dr. Çiğdem Özarı

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Cari açık ve finansmanı

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SUNUMU

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

Türkiye, 2012 yılında dünyada uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükseldi

A.ERDAL SARGUTAN EK TABLOLAR. Ek 1. Ek 1: Ek Tablolar 3123

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

Reel Efektif Döviz Kuru Endekslerine İlişkin Yöntemsel Açıklama

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

Ekonomik Gelişmeler Erdem Başçı Başkan 11 Mart 2015 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Ankara

Dengesi Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman

Maliye Politikası ve Bütçe

Türkiye de Bankacılık Sektörü

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

Türkiye nin esas gündemi orta gelir tuzağından çıkmak olmalıdır

Türkiye de Bankacılık Sektörünün Son Beş Yıllık Görünümü 2011

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Türkiye de Bankacılık Sektörü

Türkiye de Bankacılık Sektörü Mart

İKT 108- Uluslararası İktisat TOBB ETÜ Bahar 2015

PETROL FİYATLARINDA KAYDEDİLEN DEĞİŞİMLERİN MAKROEKONOMİK BÜYÜKLÜKLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

tepav Küresel Kriz e Karşı ş TEPAV Politika Önerileri TBB İstanbul , 28 Nisan 2009

GTİP : PLASTİKTEN KUTULAR, KASALAR, SANDIKLAR VB. EŞYA

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

TÜRKİYE DE DIŞ BORÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

Türkiye de Bankacılık Sektörü Eylül

İthalat 5 birim olduğuna göre, toplam talep kaç birimdir?

Bakanlar Kurulu Sunumu

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Temel Ekonomi ve Bankacılık Göstergeleri

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

2015 Yılında Para ve Kur Politikası. Erdem BAŞÇI Başkan. 10 Aralık 2014 Ankara

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

AVRUPA BİRLİĞİNE ÜYE VE ADAY ÜLKELERDE TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER. (Kasım 2011) Ankara

BETON SANTRALİ SEKTÖRÜ NOTU

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKİNG PAPER SERİES. Tartışma Metinleri WPS NO/ 185 / DÜNYADA ve TÜRKİYE DE MOBİLYA SEKTÖRÜNÜN ULUSLARARASI TİCARETİNİN

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

PARA POLİTİKALARI. Erdem Başçı Başkan. 24 Eylül 2013 Denizli Sanayi Odası ve Denizli Ticaret Odası

Transkript:

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE DE CARİ AÇIK SORUNU GÜLGÜN ÇİĞDEM 2502120137 TEZ DANIŞMANI PROF. DR. GÜLDEN ÜLGEN İSTANBUL, 2016

ÖZ GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE DE CARİ AÇIK SORUNU Gülgün ÇİĞDEM Yetersiz tasarrufları yansıtan cari açıklar, kriz analizinde önemli bir göstergedir ve kırılganlığı artıran önemli bir sorundur. Bu çalışmanın amacı, ulusal tasarrufların yetersizliğinin cari işlemler açığının nedeni olup olmadığını tartışmaktır. Bu amaçla çalışmada, cari açık ve finansmanı sorunları nedeniyle Kırılgan Sekizli (Fragile Eight) olarak sınıflandırılan gelişmekte olan ülkeler ele alınarak, tasarruf olgusuyla cari açık arasındaki nedensellik ilişkileri ve kointegre (eşbütünleşik) olup olmadıkları analiz edilecektir. Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye de Cari Açık Sorunu konusu, ülkelerin serilerinin özelliklerine göre Koentegrasyon (Eşbütünleşme) Testleri, Sınır Testi (Bounds Test) yaklaşımı, Vektör Otoregresif (VAR) Model ve Hata Düzeltme (VECM) Modeli üzerinden Granger Nedensellik Testi kullanılarak incelenecektir. 1980-2015 dönemine ilişkin tasarruflar, cari açık ve dış borçlar değişkenler olarak ele alınacaktır. Eşbütünleşme uygulanabilmesi için serilerin aynı özellikleri göstermesi gerekmektedir, bu nedenle sadece Brezilya, Endonezya, Macaristan, Polonya ve Türkiye ye önce Engle-Granger ve Johansen Eşbütünleşme analizleri uygulanabilecektir, bulgulara göre de VECM model veya Vektör Otoregresif (VAR) Model üzerinden Granger Nedensellik Testi uygulanarak kısa dönem ilişkiler sınanacaktır. Serileri farklı özellikler gösteren Güney Afrika, Hindistan ve Şili ye Vektör Otoregresif (VAR) Model üzerinden Granger Nedensellik Testi uygulanacaktır. Ayrıca, seriler arasındaki uzun dönem ilişkisi, eşbütünleşme iii

dereceleri farklı olan serilere eşbütünleşme uygulanabilmesine olanak sağlayan Sınır Testi (Bounds Test) ile de analiz edilecektir. Çalışmanın sonucunda, ulusal tasarruflar ile cari açık arasındaki ilişki ekonometrik analizlerle saptanacaktır; ulusal tasarrufların yetersizliği cari açık nedenidir, elde edilen bulgulardan hareketle politika önerilerinde bulunulacaktır. Bu çalışma, tasarrufların öneminin ampirik olarak kanıtlanması ve Üçüz Açık Hipotez ine katkıda bulunması açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Cari Açık, Kırılgan Sekizli, Sermaye Hareketleri, Üçüz Açık Hipotezi, Tasarruflar. iv

ABSTRACT CURRENT ACCOUNT DEFICIT ON EMERGING ECONOMIES AND TURKEY Gülgün ÇİĞDEM Current account deficit reflects insufficient savings, is an important indicator of the crisis analyzed. Moreover, it is a major problem that it increases the fragility. Causal relationship and co-integration between savings and current account deficits will be analyzed in the study by taking developing countries classified as Octet (Fragile Eight). The Current Account Deficit Problem in Developing Countries and Turkey issue will be examined by using Cointegration, Bound Test and Granger Causility Test over VAR and VECM. Savings, external debt and current account deficits will be accepted as the variables for the 1980-2015 period. The same characteristics of the series for cointegration implementation is required. For Brazil, Indonesia, Hungary, Poland and Turkey Engle-Granger and Johansen cointegration analysis will be applied. According to the results, Granger Causulity Test over VECM or VAR will be applied. For series with different features (South Africa, India, Chile), Granger causality test over VAR will be applied. Longterm relationship between the series will be also analyzed with Bounds Test that allows application of cointegration to series with different cointegration degrees. Thesis has been organized into as four sections; Current Account Balance of Conceptual and Theoretical Framework of Current Account Balance, Developing Countries and the current account deficit, Country Sampling, Turkey's current account deficit and Macro-Economic Indicators, Developing Countries and Turkey Current Account Deficit Problem: an Econometric Application. v

According to the results of the study, the main conclusion will be reached that the deficit on national savings is the cause of the current account deficit and triple deficit. At the conclusion, some policy recommendations will also be offered. This study is important, as empirical evidence of the importance of saving and to make a contribution to triplet deficit hypothesis. Key Words: Current Account Deficit, Fragile Eight, Capital Movements, Triple Hypothesis, Savings. vi

ÖNSÖZ 1990 lı yıllarda başlayarak günümüzde kronikleşen cari açık sorununu inceleyerek hem cari açığın hem de ikiz ve üçüz açıkların temel sebebi olan tasarruf olgusunu gelişmekte olan ülkeler boyutunda ele alarak kısa ve uzun dönem nedensellik ilişkilerini ve serilerin uzun dönemde kointegre (eşbütünleşik) olup olmadıklarını tespit edebilmek üzere bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla çalışmada, gelişmekte olan ülkeler içerisinde yer alan ve cari açık sorunlarından kaynaklanan dışsal şoklara karşı kırılganlıkları nedeniyle 2013 yılında Morgan Stanley tarafından kırılgan sekizli (Fragile Eight) olarak tanımlanan ülkeler (Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Macaristan, Polonya, Şili, Türkiye) ele alınmıştır. Ülkelerin 1980-2015 dönemi tasarruf, dış borç ve cari açık yıllık verileri alınarak, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme testleri, Johansen eşbütünleşme analizleri ve serileri farklı özellikler gösteren ülkelere Vektör Otoregresif Model (VAR) model üzerinden Granger Nedensellik Testi ile Sınır Testi (Bouds Test) uygulanarak değişkenler arası kısa ve uzun dönem ilişkiler sorgulanmıştır. Analiz süresince ülkelerin verilerine ulaşılmasında zorluklar yaşanmıştır. Başlangıçta, verilerin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranları alınmış ancak sağlıklı sonuçlar elde edilememesi nedeniyle analizler dolar bazındaki yıllık verilerle gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın, yaygın bir literatüre sahip olmayan, yeni ve az sayıda çalışmaları içeren üçüz açık hipotezi ni açıklamada yardımcı olabilecek neticeler ile gelecekteki çalışmalara bir katkıda bulunacağı inancındayım. Eğitim ve tez sürecimde, en büyük desteğim olan Anneme ve süreci tamamlama sevincini paylaşma fırsatı bulamadan kaybettiğim Babama, danışmanım, öğretmenim, yol göstericim Prof. Dr. Gülden Ülgen e, ekonometrik çalışmam için beni bilgilendirerek yönlendiren ve ekonometri eğitimime katkıda bulunan Prof. Dr. vii

Nilgün Çil e, bu seçkin eğitimleri alabilme şansını bana tanıyan Prof. Dr. Ahmet İncekara ya, yıllar boyunca beni misafir olarak da derslerine kabul ederek bana farklı bakış açıları kazandıran Prof. Dr. Kaya Ardıç a, hiç yorulmadan, bıkmadan beni sürekli eğiten, yol gösteren Prof. Dr. Osman Zekayi Orhan a, ekonometrik çalışmamla ilgili olarak bana zamanını ve emeğini vererek beni eğiten ve çalışmama destek olan Doç. Dr. Burcu Kıran a, tezime katkılarından dolayı Doç. Dr. Nurtaç Yıldırım ve Doç. Dr. Kamil Uslu ya; verdikleri seçkin, yoğun eğitim ve yoğun akademik çalışmaları arasında akademik gelişimime ayırdıkları zaman ve gösterdikleri özen için sonsuz müteşekkirim Bu nadide, kıymetli bilim insanlarından aldığım ışığı, insanlığa yaymayı bir borç bilirim İstanbul, 2016. viii

İÇİNDEKİLER Sayfa No. ÖZ... iii ABSTRACT... v ÖNSÖZ... vii TABLOLAR LİSTESİ... xvi ŞEKİLLER LİSTESİ... xix KISALTMALAR LİSTESİ... xxiii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM CARİ İŞLEMLER DENGESİNİN KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVESİNE BİR BAKIŞ 1.CARİ İŞLEMLER DENGESİ ve CARİ İŞLEMLER DENGESİNİN BELİRLEYİCİLERİ... 7 1.1. Cari İşlemler Dengesinin Tanımı ve Niteliği... 7 1.2.Cari İşlemler Açığının Nedenleri... 17 1.2.1.Uygulanan Maliye Politikaları ve Dış Ticaret Açığı... 20 1.2.2.Tasarrufların Yetersizliği ve Tasarrufun Belirleyicileri... 24 1.2.3.Yatırımlar, Yatırım Talebinde Kaymalar ve Tasarruf-Yatırım Açığı... 29 1.2.4.Faiz Oranı... 31 1.2.5.Ekonomik Büyüme... 33 1.2.6.Döviz Kuru ve Dış Ticaret Hadleri... 34 1.2.7.Enerjide Dışa Bağımlılık... 38 1.2.8.Bütçe Açığı... 39 2.CARİ İŞLEMLER DENGESİNE İLİŞKİN TEORİK YAKLAŞIMLAR VE CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ... 43 2.1.Cari İşlemler Dengesini Açıklamaya Yönelik Teorik Yaklaşımlar... 43 2.1.1.Dönemlerarası Yaklaşım... 43 2.1.2.Esneklikler Yaklaşımı ve Marshall-Lerner Koşulu... 46 2.1.3.Parasalcı Yaklaşım... 47 2.1.4.Toplam Harcama (Massetme) Yaklaşımı... 48 2.1.5.Mundell-Fleming Modeli... 50 2.1.6.Yapısalcı Yaklaşım... 51 ix

2.2.Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliği ve Sürdürülebilirlik Göstergeleri. 51 2.2.1.Lawson Doktrini... 58 2.2.2.Dornbusch Sınırı... 59 2.2.3.Tasarruflar, Yatırımlar ve Ekonomik Büyüme... 60 2.2.4.Dışa Açıklık ve Ticaret... 63 2.2.5.Dış Yükümlülüklerin Kompozisyonu ve Borçların Sürdürülebilirliği.. 65 2.2.6.Finansal Sistemin Yapısı... 66 2.2.7.Politik İstikrarsızlık ve Belirsizlik... 68 2.2.8.Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Yapısı... 70 3.CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ FİNANSMAN YAPISI ve SERMAYE KONTROLLERİ... 71 3.1.Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY)... 77 3.2.Portföy Yatırımları... 83 3.3.Diğer Yatırımlar... 84 3.3.1.Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri... 84 3.3.2.Uzun Vadeli Sermaye Hareketleri... 86 3.4.Net Hata Noksan (NHN)... 87 3.5.Resmi Rezervler... 87 3.6.Sermaye Kontrolleri... 89 3.6.1.Sermaye Kontrollerinin Tipolojisi... 91 3.6.2.Sermaye Kontrolleri Uygulamaları... 93 4.CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ MAKRO-EKONOMİK ETKİLERİ... 96 4.1.Borç Yükünün Artması, Kırılganlık ve Refah Kaybı... 97 4.2.Ani Durma (Sudden Stops), Cari İşlemlerde Bozulma (Current Account Reversals), Sermaye Kaçışı (Capital Flight), Kırılganlık ve Büyüme... 98 4.3.Döviz Kuru ve Dış Ticaret Hadleri... 102 4.4.Bütçe Açığı ve Büyüme... 103 4.5.Üretim ve İstihdam Kaybı... 103 4.6.Fiyatlar Genel Seviyesi... 103 4.7.Vergi Artışları ve Gelir Dağılımında Bozulma... 104 x

İKİNCİ BÖLÜM GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ve CARİ AÇIK SORUNU: ÜLKE ÖRNEKLEMELERİ 1.GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER, YAPISAL SORUNLARI VE ÇEŞİTLİ MAKRO-EKONOMİK VERİLERİ... 108 1.1.Büyüme, Yatırım, Sermaye Kıtlığı ve Yetersiz Tasarruflar... 109 1.2.Cari Açık ve Dış Borç İhtiyacı... 111 1.3.Sermaye Akımları ve Gelişmekte Olan Ülkeler... 113 1.4.Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Gelişmekte Olan Ülkeler... 116 1.5.Düşük Tarımsal Verimlilik... 116 1.6.Nüfus Artışı ve Demografik Bölünme... 117 2.KIRILGAN SEKİZLİ ve KIRILGAN SEKİZLİ Yİ OLUŞTURAN ÜLKELERİN ÇEŞİTLİ MAKRO-EKONOMİK GÖSTERGELERİ... 120 2.1.Tanım... 122 2.2.Kırılganlık-Yoksulluk ve Kurumlar-Siyaset İlişkisi... 124 2.3.Yapısal Kırılganlıklar... 128 2.4.Kırılgan Sekizli ve Cari Açık Sorunu... 128 2.5.Kırılgan Sekizli Cari Açık Finansman Yapısı... 132 2.6.Kırılgan Sekizli Temel Göstergeleri... 136 3.KIRILGAN SEKİZLİ ÜLKE ÖRNEKLEMELERİ... 139 3.1.Brezilya... 139 3.1.1.Cari İşlemler... 139 3.1.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 140 3.1.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 140 3.1.4.Dış Borçlanma... 142 3.2.Endonezya... 142 3.2.1.Cari İşlemler... 142 3.2.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 143 3.2.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 143 3.2.4.Dış Borçlanma... 145 3.3.Güney Afrika... 145 xi

3.3.1.Cari İşlemler... 145 3.3.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 146 3.3.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 146 3.3.4.Dış Borçlanma... 148 3.4.Hindistan... 148 3.4.1.Cari İşlemler... 148 3.4.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 148 3.4.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 149 3.4.4.Dış Borçlanma... 149 3.5.Macaristan... 151 3.5.1.Cari İşlemler... 151 3.5.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 151 3.5.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 151 3.5.4.Dış Borçlanma... 152 3.6.Polonya... 153 3.6.1.Cari İşlemler... 153 3.6.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 154 3.6.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 154 3.6.4.Dış Borçlanma... 155 3.7.Şili... 155 3.7.1.Cari İşlemler... 156 3.7.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 156 3.7.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 156 3.7.4.Dış Borçlanma... 157 3.8.Türkiye... 158 3.8.1.Cari İşlemler... 158 3.8.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı... 158 3.8.3.Tasarruf ve Yatırımlar... 159 3.8.4.Dış Borçlanma... 160 xii

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERİ 1.TÜRKİYE EKONOMİSİNDE CARİ AÇIĞIN GELİŞİMİ... 164 2.TÜRKİYE DE CARİ AÇIĞIN FİNANSMAN YAPISI... 169 2.1.Cari Açığın Finansmanında Doğrudan Yabancı Yatırımlar... 173 2.2.Cari Açığın Finansmanında Portföy Yatırımları ve Sıcak Para... 176 3.TÜRKİYE DE CARİ AÇIK ve ÇEŞİTLİ MAKRO-EKONOMİK GÖSTERGELER... 176 3.1.Türkiye de Cari Açık, Büyüme ve Enerjide Dışa Bağımlılık, Artan Enerji Fiyatları... 177 3.2.Türkiye de Cari Açık ve Yurtiçi Yatırımlar, Ulusal Tasarruf Oranının Yetersizliği... 182 3.3.Türkiye de Cari Açık, Büyüme ve Sermaye Hareketleri... 185 3.4.Türkiye de Cari Açık ve Döviz Kuru... 185 3.5.Türkiye de Cari Açık ve İmalatın Artan İthalat Bağımlılığı... 186 3.6.Türkiye de Cari Açık-Dış Ticaret Açığı İlişkisi... 186 3.7.Türkiye de Borç Yükü ve Refah Azalışı... 188 3.8.Türkiye de Faiz Oranı... 191 3.9.Bütçe Açığı... 193 4. TÜRKİYE DE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GÖSTERGELERİ... 194 4.1.Dış Ticaretin Yapısı... 195 4.2.Turizm Gelirleri... 197 4.3.Sermaye Hareketleri... 199 4.4.Yatırım ve Tasarruf Dengesi... 200 4.5.Borçlanmanın Durumu ve Sürdürülebilirliği... 201 4.6.Bankacılık Sektörünün Yapısı... 202 4.7.Resmi Rezervler... 206 4.8.Net Hata Noksan (NHN)... 207 xiii

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE DE CARİ AÇIK SORUNU: EKONOMETRİK BİR UYGULAMA 1.TEORİK ÇERÇEVE... 210 2.LİTERATÜR... 211 3.KULLANILAN EKONOMETRİK YÖNTEMLER... 216 3.1.Birim Kök Analizleri... 216 3.1.1.Genişletilmiş Dickey-Fuller Testi (ADF)... 217 3.1.2.Phillips-Perron Testi... 218 3.2.Koentegrasyon (Eş Bütünleşme) Analizleri... 218 3.2.1.Engle-Granger Testi... 219 3.2.2. Johansen Eşbütünleşme Testi... 220 3.2.3. Vektör Otoregresif (VAR) Model ve Hata Düzeltme (VECM) Modeli... 221 3.2.4. Granger Nedensellik Analizi... 223 3.2.5. Sınır Testi Yaklaşımı... 224 4. VERİ VE AMPİRİK BULGULAR... 227 4.1.Brezilya... 228 4.2.Endonezya... 231 4.3.Güney Afrika... 236 4.4.Hindistan... 239 4.5.Macaristan... 242 4.6.Polonya... 246 4.7.Şili... 249 4.8.Türkiye... 252 SONUÇ... 257 KAYNAKÇA... 262 BİYOGRAFİ... 296 xiv

TABLOLAR LİSTESİ Sayfa No. Tablo 1: Uluslararası mal ve sermaye akımları... 10 Tablo 2: Fazla ve açık veren ilk on ülke... 14 Tablo 3: Fazla ve açık veren ilk 3 ülkede cari işlemler açıkları... 16 Tablo 4: Borçlular için ayar senaryoları... 76 Tablo 5: Fazla veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımları... 80 Tablo 6: Açık veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımları (Net girişler, GSYİH %'si)... 81 Tablo 7: Global döviz rezervlerinin rezerv varlıkları açısından dağılımı (%)... 88 Tablo 8: Sermaye Kontrolü Uygulamaları... 94 Tablo 9: Ülke bazında Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Milyon $)... 117 Tablo 10: Ülkeler ve oranlar... 118 Tablo 11: Kırılgan Sekizli cari işlemler özeti... 128 Tablo 12: Mal ticaret dengesi ve ithalat içindeki yüzdesi... 129 Tablo 13: Ödemeler dengesi: cari işlemler net (milyon Dolar)... 130 Tablo 14: Mal ihracat ve ithalatı... 131 Tablo 15: Kırılgan Sekizli cari işlemler / GSYİH oranları... 132 Tablo 16: Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) giriş ve çıkış akımları... 133 Tablo 17: Kırılgan sekizli dış borçlanma rakamları... 136 Tablo 18: Nominal GSYİH: toplam ve kişibaşına... 137 Tablo 19: Reel GSYİH'nın yıllık ortalama büyüme oranları: toplam ve kişibaşına... 138 Tablo 20: Türkiye'de cari açık ve cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla (%)... 165 Tablo 21: Cari açığın finansmanı (milyar Dolar)... 170 Tablo 22: Türkiye'nin dünyadaki yabancı sermaye doğrudan yatırımlarında payı (milyon Dolar)... 174 Tablo 23: Türkiye Enerji İthalatında Dünyada Kaçıncı Sırada?... 179 Tablo 24: Türkiye Genel Enerji Dengesi... 180 Tablo 25: Türkiye'de enerji ithalatı ve cari açığın gelişimi (bin Dolar)... 180 xvi

Tablo 26: AB tanımlı borç stoku/ Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (%)... 189 Tablo 27: Türkiye brüt dış borç stoku... 192 Tablo 28: Turizm gelirlerinin dış ticaret açıklarını kapatmadaki payı... 197 Tablo 29: Turizmin ekonomideki yeri... 198 Tablo 30: Tasarruf ve Yatırımların GSYİH'ya Oranları (%)... 201 Tablo 31: Rezerv varlıklardaki değişim ve cari açığın finansmanındaki yeri... 207 Tablo 32: Net Hata Noksan ve cari açık finansmanındaki yeri... 208 Tablo 33: Net Hata Noksan... 209 Tablo 34: Brezilya, birim kök testi sonuçları... 228 Tablo 35: Brezilya, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme test istatistiği... 229 Tablo 36: Brezilya, Johansen Eşbütünleşme analizi (tasarruflar, cari açık, dış borç)... 230 Tablo 37: Brezilya, VAR Model üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları. 230 Tablo 38: Endonezya, birim kök testi sonuçları... 232 Tablo 39: Endonezya, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme test istatistiği... 233 Tablo 40: Endonezya, Johansen Eşbütünleşme analizi... 234 Tablo 41: Endonezya, VECM üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 235 Tablo 42: Güney Afrika birim kök testi sonuçları... 236 Tablo 43: Güney Afrika, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları (tasarruflar, dış borçlar, cari açık)... 238 Tablo 44: Güney Afrika Sınır Testi Sonuçları... 239 Tablo 45: Hindistan birim kök testi sonuçları... 240 Tablo 46: Hindistan, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 241 Tablo 47: Hindistan Sınır Testi Sonuçları... 242 Tablo 48: Macaristan, birim kök analizi sonuçları... 243 Tablo 49: Macaristan, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme test sonucu... 244 Tablo 50: Macaristan, Johansen Eşbütünleşme analizi (tasarruflar, cari açık, dış borç)... 245 Tablo 51: Macaristan, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 245 Tablo 52: Polonya, birim kök analizi sonuçları... 247 Tablo 53: Polonya, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme test sonucu... 248 Tablo 54: Polonya, Johansen Eşbütünleşme analizi(tasarruflar, cari açık)... 248 xvii

Tablo 55: Polonya, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 249 Tablo 56: Şili, birim kök analizi sonuçları... 250 Tablo 57: Şili, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 251 Tablo 58: Şili Sınır Testi Sonuçları... 251 Tablo 59: Türkiye, birim kök testi sonuçları... 252 Tablo 60: Türkiye, Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme test sonucu (tasarruflar, cari açık)... 253 Tablo 61: Türkiye, Johansen Testi sonuçları... 254 Tablo 62: Türkiye, VECM üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 255 xviii

ŞEKİLLER LİSTESİ Sayfa No. Şekil 1: Swan Diyagramı... 6 Şekil 2: İç ve dış denge... 9 Şekil 3: Küçük açık bir ekonomide tasarruf ve yatırım, dış ticaret fazlası... 11 Şekil 4: Cari işlemler dengesi... 13 Şekil 5: Net Dış Ticaret... 13 Şekil 6: Cari işlemler dengesi (GSYİH %'si)... 15 Şekil 7: Cari işlemler dengesi (US$)... 17 Şekil 8: Küçük açık bir ekonomide yurtiçinde mali bir genişleme... 22 Şekil 9: Küçük açık bir ekonomide yatırım şedülünde bir kayma... 30 Şekil 10: Net ihracat ve reel döviz kuru... 36 Şekil 11: İkiz açık kavramına teorik yaklaşımlar... 42 Şekil 12: Keynesyen mekanizmalar... 42 Şekil 13: Gelişmekte olan ülkelere net sermaye akımları ve borç krizleri... 73 Şekil 14: Fazla veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımlar... 79 Şekil 15: Açık veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımlar... 82 Şekil 16: DYY girişleri (Küresel ve grup bazında)... 82 Şekil 17: Gelişmekte olan ülkelerde tasarruf, yatırım ve dış borç... 111 Şekil 18: Gelişmişlik düzeyi ve nüfus artış hızı beklentisi... 119 Şekil 19: Kim, neye karşı, neden kırılgan?... 122 Şekil 20: Çok boyutlu yoksulluk indexi... 125 Şekil 21: Kırılgan sekizli ve doğrudan yabancı yatırımlar... 132 Şekil 22: Kırılgan sekizli ve portföy yatırımları... 134 Şekil 23: Kırılgan sekizli ve net hata noksan... 135 Şekil 24: Kırılgan sekizli ve rezervleri, altın hariç (USD)... 135 Şekil 25: Brezilya, tasarruf ve yatırımlar... 141 Şekil 26: Brezilya dış borcu (Milyon Dolar)... 141 Şekil 27: Endonezya, tasarruf ve yatırımlar... 144 xix

Şekil 28: Endonezya dış borcu (Milyon USD)... 144 Şekil 29: Güney Afrika, tasarruf ve yatırımlar... 147 Şekil 30: Güney Afrika dış borcu (Milyon USD)... 147 Şekil 31: Hindistan, tasarruf ve yatırımlar... 150 Şekil 32: Hindistan dış borcu (Milyon USD)... 150 Şekil 33: Macaristan, tasarruf ve yatırımlar... 152 Şekil 34: Macaristan dış borcu (Milyon USD)... 153 Şekil 35: Polonya, tasarruf ve yatırımlar... 154 Şekil 36: Polonya dış borcu (Milyon USD)... 155 Şekil 37: Şili, tasarruf ve yatırımlar... 157 Şekil 38: Şili dış borcu (Milyon USD)... 157 Şekil 39: Türkiye, tasarruf ve yatırımlar... 159 Şekil 40: Türkiye dış borcu (Milyon USD)... 160 Şekil 41: Kırılgan sekizli, cari işlemler/gayrisafi yurt içi hasıla oranı... 161 Şekil 42: Kırılgan sekizli, cari işlem dengesi (milyon USD)... 162 Şekil 43: Türkiye'de cari işlemler dengesi (%Gayrisafi Yurtiçi Hasıla)... 164 Şekil 44: Cari işlemler dengesi, Türkiye... 168 Şekil 45: Cari işlemler dengesi/ Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, Türkiye... 168 Şekil 46: Cari açığın finansmanı... 171 Şekil 47: Dış Borç Stoku İçerisinde Kamu ve Özel Sektör Payları (cari US$)... 172 Şekil 48: Yurtiçinde doğrudan yabancı sermaye girişi (Milyar Dolar)... 175 Şekil 49: Büyüme ve cari işlemler dengesi ilişkisi... 177 Şekil 50: Cari işlemler dengesi / GSYİH (%)(Türkiye Ekonomisinin enerji bağımlılığı)... 178 Şekil 51: Türkiye'de enerji ithalatı ve cari açığın gelişimi... 178 Şekil 52: Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye'de yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı... 181 Şekil 53: OECD ve Türkiye'de tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı (%)... 182 Şekil 54: Kişibaşı gelir ve tasarruf ilişkisi... 184 Şekil 55: Türkiye'nin büyüme oranları ve net sermaye girişleri... 184 Şekil 56: Türkiye imalatının ithalat bağımlılığı... 186 Şekil 57: Türkiye'de cari açık ve dış ticaret açığının seyri... 187 xx

Şekil 58: Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stoku (%Gayri Safi Yurtiçi Hasıla)... 189 Şekil 59: Genel yönetim borç stoku (%Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, 2013)... 190 Şekil 60: Türkiye'nin dış borç stoku/gayrisafi yurtiçi hasıla (%)... 191 Şekil 61: Türkiye de İç Borç Faiz Oranı Gelişimi (%)... 193 Şekil 62: Merkezi yönetim bütçe dengesi ve cari denge gelişimi... 194 Şekil 63: İhracat ve ithalatın seyri (bin Dolar)... 195 Şekil 64: İhracatın ithalatı karşılama oranı (%)... 196 Şekil 65: İthalat (%Gayrisafi Yurtiçi Hasıla)... 196 Şekil 66: Türkiye DYY Girişi (Milyar $)... 200 Şekil 67: Türk bankacılık sektörü aktif büyüklüğü/gayrisafi yurtiçi hasıla... 203 Şekil 68: Türk bankacılık sektörü aktif / pasif büyüklükleri... 203 Şekil 69: Türk bankacılık sektörü, toplam varlıklar, toplam yükümlülükler... 204 Şekil 70: Mevduatın krediye dönüşüm oranı... 204 Şekil 71: Yabancı para pozisyonu... 205 Şekil 72: Türk Bankacılık sektörü gelir tablosu... 205 Şekil 73: Bankacılık sektörü dönem karı... 206 Şekil 74: Net Hata Noksan... 208 Şekil 75: Brezilya, cari açık, tasarruflar ve dış borçlar (milyar Usd)... 229 Şekil 76: Brezilya, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 231 Şekil 77: Endonezya, cari açık, tasarruflar ve dış borçlar (milyar Usd)... 233 Şekil 78: Endonezya, VECM üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 235 Şekil 79: Güney Afrika, cari açık, tasarruflar ve dış borçlar (milyar Usd)... 237 Şekil 80: Güney Afrika, tasarruflar, dış borçlar ve cari açık nedensellik analizi sonucu... 239 Şekil 81: Hindistan, cari açık, tasarruflar ve dış borçlar (milyar Usd)... 240 Şekil 82: Hindistan, tasarruflar, dış borçlar ve cari açık nedensellik analizi sonucu... 242 Şekil 83: Macaristan, cari açık, tasarruflar ve dış borç (milyar Usd)... 244 Şekil 84: Macaristan, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 246 Şekil 85: Polonya, cari açık ve tasarruflar (milyar Usd)... 247 Şekil 86: Polonya, VAR üzerinden Granger Nedensellik Testi sonuçları... 249 xxi

Şekil 87: Şili, cari açık ve tasarruflar (milyar Usd)... 250 Şekil 88: Şili, tasarruflar ve cari açık nedensellik analizi sonucu... 251 Şekil 89: Türkiye, cari açık, tasarruflar ve dış borç (milyar Usd)... 253 Şekil 90: Türkiye, Engle-Granger Nedensellik Testi sonuçları... 256 xxii

KISALTMALAR LİSTESİ AB ABD DYY GEGP GOÜ GSMG GSMH GSYİH HB MB MG NHN ÖTV TCMB TÜRSAB UDY YASED YSDY YGÜ : Avrupa Birliği : Amerika Birleşik Devletleri : Doğrudan Yabancı Yatırımlar : Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı : Gelişmekte Olan Ülkeler : Gayrisafi Milli Gelir : Gayrisafi Milli Hasıla : Gayrisafi Yurtiçi Hasıla : Hazine Bonosu : Merkez Bankası : Milli Gelir : Net Hata Noksan : Özel Tüketim Vergisi : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası : Türkiye Seyahat Acentaları Birliği : Uluslararası Doğrudan Yatırımlar : Uluslararası Yatırımcılar Derneği : Yabancı Sermaye Doğrudan Yatırımı : Yeni Gelişen Ülke xxiii

GİRİŞ Küresel finansal krizler, cari işlemler açığı veren ekonomilerin, dış şoklar karşısında daha büyük bir reel üretim ve gelir daralmasıyla yüzleştiklerini göstermiştir. Yaşanılan birçok finansal kriz tecrübeleri (1981 de Şili, 1991 de Finlandiya, 1994 de Meksika, 1997 de Tayland, 2007 de Amerika, 2008 de İrlanda, 2010 da Yunanistan) cari açık / gayrisafi yurtiçi hasıla oranının bir kılavuz sinyal olarak takip edilmesi gerektiğini göstermiştir. Bu oranın bir kriz sinyali olarak alınıyor olması her zaman için doğru olmamakla beraber, cari açık / gayrisafi yurtiçi hasıla oranının bir tedirginlik ortamına zemin hazırlayabileceğini de gözönünde tutmak gerekmektedir. Ayrıca cari işlem açıkları, dışsal şoklara karşı kırılganlığı arttırması nedeniyle de oldukça önemli bir sorundur. Cari işlemler açığı, tasarruf ve yatırım kararlarının tamamının bir göstergesidir ve bir ülke ekonomisinin tasarruf ve yatırımları arasındaki farkı yansıtmaktadır. Tasarruflardaki bir düşüş veya yatırımlardaki bir artış, cari işlemler açığının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Cari açığın düşük tasarruflar tarafından şekillenmesi durumu aşırı tüketimin habercisidir ve bu durumda cari açığın sürdürülemez olduğunu söylemek mümkündür. Yetersiz ulusal tasarrufları nedeniyle kalkınmalarını finanse edebilmek üzere dış kaynağa ihtiyaç duyan ve cari açık finansmanında doğrudan yatırımları çekme konusundaki başarısızlıkları nedeniyle günü kurtarma kaygısı ile cari açıklarını sıcak parayla fonlamalarından ötürü kırılganlıkları artan gelişmekte olan ülkelerin bu durumu, küresel ekonomi açısından ciddi bir risk faktörüdür. Bu ortak noktada birleşen gelişmekte olan ülkeler için ilk olarak 2013 de Morgan Stanley tarafından bir sınıflandırma yapılarak Kırılgan Beşli (Brezilya, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika, Türkiye) tanımlaması kullanılmıştır. Daha sonra Macaristan, Polonya ve Şili nin de dahil edilmesiyle Kırılgan Sekizli ve 2015 te de Yeni Kırılgan Beşli (Arjantin, Kolombiya, Peru, Türkiye, Venezuela) oluşturularak dikkatler bu noktaya çekilmiştir. 1

Küresel ekonomi açısından önemli bu güncel sorundan hareketle oluşturulan çalışmanın amacı; gelişmekte olan ülkelerde yetersiz ulusal tasarrufların cari işlemler açığının nedeni olup olmadığını araştırmaktır. Cari açık probleminin temel nedeninin tespit edilmesi, sorunun giderilmesinde izlenmesi gereken politikaların seçimine ışık tutacaktır. Çalışmanın hipotezi, tasarruflar ile cari açık arasındaki nedensellik ilişkisini araştırmayı amaçlamaktadır; yetersiz ulusal tasarruflar, cari işlemler açığının nedenidir. Bu hipotezden hareketle, cari işlemler açığı sorununun mevcut durumu geniş ve eleştirel bir yaklaşımla irdelendikten sonra kırılgan sekizli ülke uygulamaları çerçevesinde ekonometrik analizler yapılacaktır. Çalışmanın önemi ise; ulusal tasarruflar-bütçe açıkları-cari işlem açıklarının birbiri ile ilişkili olduğunu söyleyerek bu değişkenlerden herhangi birindeki bir değişikliğin diğerini de etkileyeceğini ifade etmekte olan Üçüz Açık Hipotezi (Triple Hypothesis) ne yönelik yeni ve yetersiz sayıdaki çalışmalara katkıda bulunacak olmasıdır. Şengönül (2008), Tülümce (2013), Şen ve diğerleri (2014) Üçüz Açık Hipotezi ne yönelik çalışmalarda bulunmuşlardır. Zaidi (1985), Dooley ve diğerleri (1987), Roubini (1988), Hatsopoulos ve diğerleri (1988), Hakkio (1995), Milesi-Ferreti ve Razin (1996), Pesaran ve Shin (1999), Cooper (2001), Mann (2002), Labonte (2005), Hubbard (2006), Chowdury ve Saleh (2007), Akıncı ve Yılmaz (2012), Elwell (2013), Akıncı ve Yılmaz (2013) ve Türkay (2013) ise dolaylı katkıda bulunan çalışmalar olarak göze çarpmaktadır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, cari işlem açıkları kavramsal ve teorik çerçevede ele alınarak incelenecektir; nedenleri, cari işlemler dengesine ilişkin teorik yaklaşımlar, finansman yapısı, sermaye hareketleri, sürdürülebilirlik, makro-iktisadi etkileri işlenecektir. İkinci bölümde, gelişmekte olan ülkelerin cari açık kapsamında yapısal sorunları ve makro-ekonomik verileri araştırılacaktır. Bu bölümde kırılganlık kavramı irdelenecektir. Gelişmekte olan ülkeler grubunda yer alan ve cari açık sorunları nedeniyle kırılgan sekizli olarak kategorize edilen ve aralarında Türkiye nin de bulunduğu sekiz ülke incelenecektir. Üçüncü bölümde, Türkiye de cari açık sorunu detaylı bir şekilde sorgulanacaktır. Cari işlemler açığının Türkiye deki gelişimi, nedenleri, finansman yapısı, sürdürülebilirlik göstergeleri tartışılacaktır. Dördüncü bölümde, kırılgan sekizliyi 2

oluşturan ülkelere yönelik olarak 1980-2015 verilerinden hareketle ekonometrik çalışmalar gerçekleştirilecektir. Eşbütünleşme (Engle-Granger ve Johansen Eşbütünleşme analizleri) uygulanacak ve uzun dönem ilişkilerin tespitinden sonra, kısa dönem ilişkilerin varlığı Hata Düzeltme Modeli (VECM) veya Vektör Otoregresif (VAR) Model üzerinden Granger Nedensellik Testi ile sınanacaktır. Ayrıca, seriler arasındaki uzun dönem ilişkisi, eşbütünleşme dereceleri farklı olan serilere eşbütünleşme uygulanabilmesine olanak sağlayan Sınır Testi (Bounds Test) ile de analiz edilecektir. Kırılgan sekizli olarak adlandırılan (Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Macaristan, Polonya, Türkiye, Şili) sekiz ülkeyi kapsayan analizler neticesinde, yetersiz ulusal tasarrufların cari işlem açıklarının önemli bir belirleyicisi olduğu varsayımı ekonometrik bulgular ile desteklenecektir. Ve son olarak da ampirik saptamalarla uyumlu politika önerilerinde bulunulacaktır. 3

BİRİNCİ BÖLÜM CARİ İŞLEMLER DENGESİNİN KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVESİNE BİR BAKIŞ Bir ülkenin politik amaçlarını, içsel ve dışsal olmak üzere sınıflandırmak mümkündür. İçsel amaçlar arasında; ekonomik büyüme, düşük işsizlik ve düşük enflasyon yer alırken, ödemeler bilançosu dengesinin sağlanması, dış ticaretin özendirilmesi ve aşırı döviz kuru dalgalanmalarının önlenmesi ise dışsal amaçlar olarak ifade edilmektedir. Politik amaçlardan ilki olan iç denge tam istihdam dengesine ilişkin bir terim olup, dış denge ise; ödemeler bilançosu dengesidir. Dış denge bazen dar anlamda cari işlemler dengesini kimi zaman da sermaye artı finansal hesap dengesini ifade edecek şekilde kullanılmaktadır. Bazen de daha geniş bir şekilde kullanılarak sadece toplam döviz akış dengesini ifade etmektedir. Ekonomilerde iç ve dış denge durumunun amaçlanmasına karşın, yaşanan küresel dengesizlikler, ekonomistler ve politika yapıcıların karşı karşıya olduğu en karmaşık makro-ekonomik sorundur ve birçok ülkede, tasarruflardan yatırımlara, portföy kararlarına kadar birçok faktörü yansıtmaktadır. Ödemeler dengesi ve bu denge üzerindeki en etkin hesap olan cari işlemler dengesi açıklarını minimize etmek, gelişmekte olan ülkeler açısından en önemli iktisadi amaçlardan birisidir. Aslında cari hesap bakiyeleri, makro-ekonomik ve finansal mekanizmaların bir bolluğunu (a plethora) yansıtmaktadır. Küresel dünyada, cari hesapların dengede olması için bir neden yoktur. Tasarrufların, en verimli olduğu yere gitmesi arzu edilir ve dengesizlikler, tasarruf davranışındaki, sermaye dönüş oranındaki veya farklı varlıkların likidite veya risk derecesindeki farklılıklar nedeniyle doğal olarak ortaya çıkabilir. Dengesizlikler, büyük olsalar bile kötü değildir, arkalarında hangi 4

faktörlerin olduğuna bakmak gerekmektedir. 1 Örneğin 1980 li yıllardaki mali dengesizlikler, dış dengesizliklerin genişlemesine katkıda bulunmuştur. Krugman a göre; maliye politikası bu dengesizliklerin daralmasına katkıda bulunabilir. 2 Blanchard ve Milesi-Ferreti ye göre; özellikle 2001 den itibaren güçlü olan dengesizlikler, ulusal ve uluslararası düzeydeki bozulmaları yansıtmaktadırlar ve dengesizliklerin evrimini açıklamak için birçok faktörler gereklidir. Yapılan çalışmaya göre; dengesizlikler, bozulmaların altında yatan semptomlar olabilir veya tehlikeli olabilir. Bu nedenle, ardında yatan faktörleri ele almakta fayda vardır. 3 Sloman a göre; bu dengesizlikleri düzeltmek için ekonominin yeteneği, kur rejimine bağlıdır. 4 Farklı yaklaşımlara karşın ekonomi literatüründe, içsel ve dışsal dengelerin birbirinden bağımsız olmadıkları ve hatta karşılıklı bir etkileşim içerisinde oldukları tasdik edilmektedir. 5 İç ve dış dengeye ilişkin bilgileri birleştiren bir diyagram olan Swan Diyagramı (Şekil 1), adını Avustralyalı iktisatçı Trevor Swan dan almıştır. Swan analizinde iç denge, fiyat istikrarı ve tam istihdam ile, dış denge ise cari işlemler dengesi ile tanımlanmaktadır. İç ve dış denge, iç talep (iç emilme) ve reel döviz kuruna bağlıdır. İç emilme ve reel döviz kuru, içerisinde bulunulan koşullar ile uygulanmakta olan politikaların yansımasıdır. Swan Diyagramı nda yatay eksende ilerledikçe, iç talep (iç emilme) genişlemektedir. Buna karşın dikey eksende ilerlenmesi durumunda reel döviz kuru yükselmekte ve dış talep artmaktadır. İç emilmenin iç denge ile uyumlu genişleyebilmesi, ihracatın azalması ve reel döviz kurunun gerilemesiyle mümkündür. Eğrinin negatif eğimli olmasının anlamı; tam istihdamın sağlanabilmesi için iç talep ile kurun ters yönlü hareket etme gerekliliğidir. İç denge eğrisi üzerindeki C noktası, aşırı değerli kur yüzünden dış 1 Olivier Blanchard, Gian Maria Milesi-Ferreti, Global Imbalances: In Midstream?, International Monetary Fund Research Department and CEPR, No:SDN/11/03, February 1, 2010, p.2. 2 Paul Krugman, Adjustment In The World, NBER Working Paper No:2424, October 1987, p.35. 3 Blanchard, Milesi-Ferreti, a.g.e. (2010), pp.3-10. 4 John Sloman, Economics, Sixth Edition, England, Pearson Education Limited, 2006, pp.669-670. 5 Reşat Ceylan, İsmail Çeviş, Enflasyon Hedeflemesi Rejimi Öncesi ve Sonrasında Türkiye de Cari Açıkların Sürdürülebilirliği, NWSA-SOCIAL SCIENCES, e-journal of New World Sciences Academy, C.VII, No:4, 2012, s.272. 5

dengenin bozulduğunun ifadesidir. D noktası ise, aşırı değerli ulusal para ve iç talep nedeniyle düşük kalan ihracat nedeniyle iç dengenin bozulduğunu ifade etmektedir. Büyüme düşmektedir, istihdam azalmaktadır. A noktası ise iç ve dış dengenin eş anlı sağlandığının ifadesidir. 6 Şekil 1: Swan Diyagramı Kaynak: Paya, Merih: Küresel Ortamda İktisat Politikaları, İstanbul, Türkmen, 2013, s.66. Kotlikoff a göre; bir ülkenin ticaret açığı ve onun cari açığı asla bir sorun değildir. Ama, bir sorunu yansıtabilir. Şayet, yetersiz tasarrufu yansıtıyorsa, ticaret açığı bir problemdir. 7 Her büyük açığın bir krize neden olacağı ya da bir büyük cari açık olduğunda kriz gerçekleşeceği anlamına gelmemektedir, ancak, Edwards a göre; büyük açıklar, bir endişe nedeni olmalıdır. 8 6 Merih Paya, Küresel Ortamda İktisat Politikaları, İstanbul, Türkmen, 2013, ss.65-66. 7 Laurence Kotlikoff, Trade Deficits Are a Problem If They Reflect Inadequate Saving, The Economist, November 15, 2011, (Çevrimiçi), http://www.economist.com/economics/byinvitation/guest-contributions/trade-deficits-are-problem-if-they-reflect-inadequate-sa, 9 Temmuz 2014. 8 Sebastian Edwards, Does the Current Account Matter?, NBER Working Paper Series, No:8275, May 2001 (b), pp.1-69. 6

1.CARİ İŞLEMLER DENGESİ ve CARİ İŞLEMLER DENGESİNİN BELİRLEYİCİLERİ tartışılacaktır. Cari işlemler dengesinin tanımı, niteliği ve nedenleri bu bölümde 1.1. Cari İşlemler Dengesinin Tanımı ve Niteliği Ödemeler bilançosu içerisinde en çok önem verilen hesap, cari işlemler hesabıdır. Ekonominin ihraç ve ithal ettiği mal ve hizmetler bu kaleme kaydedilmektedir. Cari işlemler hesabının alacak ve borç toplamları arasındaki fark, cari işlemler dengesi (cari işlemler bilançosu-current transactions balance) olarak ifade edilmektedir. Alacak ve borç taraflarının toplamlarının birbirine eşit olması; cari işlemler bilançosunun dengede olduğunu ifade etmektedir. 9 Milesi-Ferretti ve Razin (dönemlerarası ödeme gücünü korumakta olan) bir ekonomide cari dengesizlikleri; üretim, tüketim, yatırım ve hükümet harcamalarının yerleşik seviyelerinden sapması olarak tanımlamaktadır. 10 Dengesizlikler, ekonomik ve ticari hayatın kendiliğinden ise otonom işlemlerin sonucudur. Dış ödemeler bilançosu dengesizlikleri dış fazla ya da dış açık şeklinde ortaya çıkmaktadır. Alacaklı kısım toplamının borçlununkinden büyük olması, bu bilançonun fazla vermesi durumunu, tersi de cari işlemler açığını ifade etmektedir. 11 Cari işlemler açığı, bir ülkenin kırılganlık ya da ekonomik güç göstergesi olabilir. 12 Taylor (2012), cari işlemler gibi bir dış değişkenin, bir dış krizin yakın nedenlerinin analizinde önemli bir gösterge olduğuna dikkat çekmektedir. 13 Krugman, X M = S I eşitliğinin, cari açığın tasarruf ve yatırım arasındaki 9 Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, İstanbul, Güzem Can Yayınları, 2007, ss.404-413. 10 Gian Maria Milesi-Ferreti, Assaf Razin, Current-Account Sustainability, Princeton University, No:81, October 1996, p.9. 11 Seyidoğlu, a.g.e. (2007), s.9. 12 Alan M. Taylor, External Imbalances and Financial Crises, IMF Working Paper, No:13/260, December 2013, p.9. 13 Taylor, a.e., p.14. 7

farkla mutlaka aynı olduğunun bir ifadesi olduğunu belirtmektedir. 14 Obstfeld e göre de; bir ülkenin cari işlemleri, onun tasarruf ve ulusal yatırımları arasındaki farktır. Veya aynı şekilde, mal ve hizmet ihracatı (yurtdışında tutulan varlıkların gelir makbuzları dahil) ve ithalatı arasındaki farktır. 15 Blanchard ve Milesi-Ferreti (2011), cari işlemler dengesinin önemine dikkat çekerek, dengesizliklerin ülkenin kendi bakış açısından hareketle- iyi (dönemlerarası seçimlerden gelir) veya kötü (altta yatan bozulmaları yansıtır) olabileceğini ve çoğu durumda, cari işlemler dengesinin altta yatan ulusal bozulmaları yansıttığını savunmaktadırlar. Bu bozulmaları kaldırmak ve dengesizlikleri azaltmak, ülkenin çıkarınadır. 16 Bir ülkenin toplam talebi potansiyel üretimine denk ise, ülke iç dengededir. Ülkenin cari hesap dengesi sıfır ise, dış dengededir, ülke hem iç hem de dış dengede ise, ülke uzun dönem dengede demektir. Şekil 2 de görülebileceği üzere iki eksenin kesiştiği noktada, iç ve dış denge sağlanmaktadır, ne bir patlama ne de bir durgunluk (çöküş) sözkonusudur, cari hesap dengededir. İç denge, toplam talebin potansiyel üretime eşit olmasıyla birlikte işgücü piyasasında da tam istihdamın olmasını gerektirir. Dış denge ise cari dengeyi ifade etmektedir. Ülke dış gelirinden ne daha fazla ne de daha az harcama yapmaktadır. Dışarıdaki varlıklarını ne artırmakta ne de azaltmaktadır. Yabancılar ülke varlıklarını ele geçirmemekte ülke vatandaşları da dışarıdaki varlıklarının miktarını artırmamaktadırlar. 17 İç ve dış dengede ne bunalım ne de patlama vardır ve cari hesap dengededir. Şekil 2 aynı zamanda iç ve dış dengeden uzaklaşmaya yol açan şokları göstermektedir. Sol üst köşede yurtiçi durgunluk ve cari hesap fazlası gösterilmektedir. Yüksek tasarruf eğilimi ya da sıkı mali ve para politikaları bu duruma sebep olabilir. Azalan toplam talep yurtiçi durgunluğa yol açtığı gibi ithalatı 14 Paul Krugman, Equilibrium Exchange Rates, International Policy Coordination and Exchange Rate Fluctuations, Vol.ISBN:0-226-07141-3, Ed.by. William H. Branson, Jacob A. Frenkel, and Morris Goldstein, University of Chicago Press, January 1990, p.179. 15 Maurice Obstfeld, Does The Current Account Still Matter?, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:17877, March 2012, p.2. 16 Olivier Blanchard, Gian Maria Milesi-Ferreti, (Why) Should Current Account Balances Be Reduced?, IMF Staff Discussion Notes, No:11/03, March 1, 2011, pp.6-10. 17 David Begg, Stanley Fischer, Rudiger Dornbusch, İktisat, Çev. Vildan Serin, 8.bs., İstanbul, Türkiye İş Bankası Yayınları, Eylül 2010, ss.494-495. 8

da azaltır. Cari hesap fazla verir. Aynı şekilde reel döviz kurundaki bir artış ve uluslararası rekabet gücündeki bir azalma, ihracat talebini düşürecek ve ithalat talebini artıracaktır. Net ihracattaki bir düşüş, şeklin sol alt diliminde görüldüğü gibi, istihdam ve üretimde yurtiçi bir çöküşe (gerilemeye) yol açarak, hem bir cari hesap açığına hem de toplam talepte bir azalmaya yol açacaktır. 18 Şekil 2: İç ve dış denge Kaynak: Begg, David, Fischer, Stanley, Dornbusch, Rudiger: İktisat, Çev. Vildan Serin, 8.bs., İstanbul, Türkiye İş Bankası Yayınları, Eylül 2010, s. 495. Uluslararası iktisadi işlemler içerisinde en önemli yeri mal ticareti (ithalatihracat) tutmaktadır. Ülkeye döviz kazandıran başlıca işlem ihracattır. Toplam mal ihracatı ile toplam mal ithalatı arasındaki dengeye dış ticaret dengesi (bilançosu) (balance of trade) denilmektedir. Ödemeler dengesi (bilançosu) ile karıştırılmamalıdır; ödemeler dengesi ekonominin bütün uluslararası gelir-giderlerini kapsarken, dış ticaret dengesi ise sadece mal ihracat ve ithalatını kapsamaktadır. 19 Mankiw e göre; ticaret dengesi (net ihracat) net sermaye çıkışına, net sermaye çıkışı da tasarruf ile yatırım arasındaki farka eşit olmalıdır. 20 Dış ticaretin denge durumundan nasıl saptığını göstermesi nedeniyle net ihracata dış ticaret 18 Begg, Fischer, Dornbusch, a.y. 19 Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, 20. bs., İstanbul, Güzem Can Yayınları, 2015, ss.344-345. 20 N. Gregory Mankiw, Macroeconomics, Seventh Edition, U.S.A., Worth Publishers, 2009, p.138. 9

dengesi de denilmektedir. Milli gelir muhasebesi denkliği, net sermaye çıkışının daima ticaret dengesine eşit olduğunu göstermektedir. 21 Net Sermaye Çıkışı = Ticaret Dengesi olup, şu şekilde formüle edilmektedir; S I = NX (1) S-I ve NX pozitif olması durumunda dış ticaret fazla vermektedir, negatif olması durumunda ise açık vermektedir. S-I ve NX sıfır ise ihracatın değeri = ithalatın değeri olduğundan dış ticaret dengededir. Mankiw e göre ulusal tasarruflar > yurtiçi yatırımlar ise fazla tasarruflar yabancılara borç vermek için kullanılmaktadır. Buna karşın yatırımlar > tasarruflar ise ilave yatırımlar dışarıdan borç alınarak karşılanmak mecburiyetindedir. Tablo 1, açık ekonominin karşılaşabileceği üç durumu ifade etmektedir. Mankiw, S-I ın ticaret dengesini belirlediğini söylemektedir. Ticaret dengesi NX, tasarruf (S) ve yatırım ı (I) belirleyen değişkenlere bağlıdır. Tasarruf (S) maliye politikalarına, yatırım (I) ise dünya reel faiz oranına (r*) bağlıdır. Dolayısıyla ticaret dengesi de bu değişkenlere bağlıdır. Küçük açık bir ekonomide faiz oranını; dünya faiz oranı belirlemektedir. Dünya faiz oranını, dünya tasarrufu ve dünya yatırımının eşitliği belirlemektedir. Ticaret dengesi ise dünya faiz oranında tasarruf ve yatırım arasındaki fark ile belirlenmektedir. 22 Tablo 1: Uluslararası mal ve sermaye akımları Ticaret Fazlası Dengeli Ticaret Ticaret Açığı İhracat > İthalat İhracat = İthalat İhracat < İthalat Net İhracat > 0 Net İhracat = 0 Net İhracat < 0 Y > C + I + G Y = C + I + G Y < C + I + G Tasarruf > Yatırım Tasarruf = Yatırım Tasarruf < Yatırım Net Sermaye Çıkışı > 0 Net Sermaye Çıkışı = 0 Net Sermaye Çıkışı < 0 Kaynak: Mankiw, N. Gregory, Macroeconomics, Seventh Edition, U.S.A., Worth Publishers, 2009, s.123. 21 Mankiw, a.e., p.121. 22 Mankiw, a.e., pp.131-137. 10

Şekil 3: Küçük açık bir ekonomide tasarruf ve yatırım, dış ticaret fazlası Kaynak: Mankiw, N. Gregory, Macroeconomics, Seventh Edition, U.S.A., Worth Publihers, 2009, s.128 Şekil 3 te ise; S>I olduğundan bir dış ticaret fazlası vardır. Krugman a göre; bir ülkenin dış ticareti nadiren dengededir. Cari işlemler dengesi, mal ve hizmetlerin ihracat ve ithalatının farkıdır ve aşağıdaki şekilde sembolize edilebilmektedir; 23 CA = EX IM (2) Bir ülkenin ithalatı ihracatını aştığında, ülke cari işlemler açığı vermektedir. İhracatın ithalatı aşması durumunda ise; ülke cari işlemler fazlası vermektedir. Cari işlemler dengesi; uluslararası borçlanmanın büyüklüğünü ve yönünü ölçmesi açısından önemlidir. Bir ülke, ihraç ettiğinden daha fazla ithal ediyorsa, yabancılara sattığından daha fazla satın alıyorsa, oluşan bu cari işlemler açığını bir şekilde finanse edecektir. Cari işlemler açığı olan ülke, net dış borçlarını açığın miktarı kadar artırmak zorundadır. Cari işlemler fazlası veren bir ülke ise, ticari ortaklarının cari işlem açıklarını onlara borç vererek finanse etmektedir. Bir ülkenin cari işlemler dengesi, net dış sağlığındaki değişmeye eşittir. 24 Ülkelerin dış sağlıkları küresel bazda ele alınarak Abel, Bernanke, Crousore 23 Paul R.Krugman, Maurice Obstfeld, Marc J.Melitz, International Economics, Ninth Edition, England, Pearson, 2012, pp.330-331. 24 Krugman, Obstfeld, Melitz, a.y. 11

tarafından herhangi bir ülkenin ihracat ve ithalatının eşit olmasının gerekmediği belirtilmektedir. Ancak, bir ihracatın başka bir ülkenin ithalatı olması nedeniyle, bir bütün olarak dünya ihracatı, ithalatına eşit olmalıdır ve cari işlem fazlası da sıfır olmalıdır. Ancak, tüm ulusların resmi cari işlem figürleri eklendiğinde, dünya için bir cari işlem açığı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. 25 Örneğin; Uluslararası Para Fonu (IMF) 2005 verilerine bakıldığında; gelişmiş ülkelerin toplam 511 milyar $ cari işlem açıkları olduğu ve gelişmekte olan piyasalar ve ülkelerin de 423 milyar $ cari işlem fazlası olduğu görülmektedir. Bu durumda dünya genelinde 88 milyar $ lık bir cari işlem açığı sözkonusudur. Net ithalatçı konumunda olan dünyanın, dünya dışı ile ticareti mümkün olmadığına göre, dünya cari işlem açığının istatistik ve ölçüm problemleri mevcuttur. IMF tarafından gerçekleştirilen bir çalışma, asıl sorunun yurtdışından elde edilen varlık gelir bildiriminde olduğu sonucunu ortaya çıkartmaktadır. Örneğin, yabancı bir bankada bir Amerikalı tarafından kazanılan faiz, Amerika cari işlemlerinde prensip olarak bir alacak kalemi ve dış ülkenin cari işlemlerinde de bir borç kalemi oluşturmaktadır. Faiz gelirinin Amerikan hükümetine raporlanmaması, yabancı cari hesapta yalnızca borç olarak gösterilmesi durumunda ağır bir cari işlem açığı oluşmaktadır. 26 Kraay ve Ventura (2002), cari işlemlerin kısa vadede şoklar için önemli bir tampon olduğunu, ama uzun vadede şoklardan nispeten daha az etkilendiklerini ileri sürmektedir. 27 Obstfeld e (2012) göre, kriz, cari işlemlerdeki büyük küresel dengesizlikler ile başlamıştır. 28 Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerinden hareketle oluşturulan Şekil 4, 1999-2013 aralığında gelişmekte olan ülkelerin cari işlemler fazlası verdiğini göstermektedir. 25 Andrew Abel, Ben S. Bernanke, Dean Crousore, Macroeconomics, Sixth Edition, U.S.A., Pearson International Edition, 2008, p.181. 26 Abel, Bernanke, Crousore, a.y. 27 Aart Kraay, Jaume Ventura, Current Accounts in the Long and the Short Run, NBER (National Bureau of Economic Research) Macroeconomics Annual 2002, Vol.XVII, Ed.by. Mark Gertler and Kenneth Rogoff, April 2002, p.110. 28 Obstfeld, a.g.e. (2012), p.2. 12

Şekil 4: Cari işlemler dengesi Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. IMF verilerine göre, 1999-2013 döneminde gelişmiş ülkeler cari açık vermiştir. 1999-2013 sürecinde toplam dünya ithalatının toplam dünya ihracatına eşit olmadığı dönemler kaydedilmiştir. (Şekil 5). Şekil 5: Net Dış Ticaret Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Kowalski ve Lesher (2011) cari işlem açıklarının sürdürülemez olduğu zaman 13

zararlı olabileceğini 29 söylerken, Calvo (2000) cari işlem açıklarının ve dolarize olmuş finansal sektörün daha fazla endişe nedeni olduğunu söylemiştir. Bazı araştırmacı ve kurumların gayrisafi yurtiçi hasılanın % 4 ten fazla olması durumunda güvenlik açıklarının bulunduğunda ısrar etmesine karşın Calvo, herhangi bir orana bağlı kalmadan herhangi bir cari açığın kriz habercisi olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. 30 Sayısız krizler, büyük cari açıklar tarafından meydana gelmiştir; 1981 de Şili, 1991 de Finlandiya, 1994 de Meksika, 1997 de Tayland, 2007 de Amerika, 2008 de İrlanda, 2010 da Yunanistan örnek olarak verilebilir. Obstfeld e göre cari işlemler açığı durumunda, finansal akımlardaki ani durma (sudden stops) lar bir güvenlik açığı oluşturmaktadır, ancak brüt dış varlık ve yükümlülüklerin yapısı akıbetin kritik bir belirleyicisi olmaktadır. 31 Tablo 2: Fazla ve açık veren ilk on ülke Fazla Veren Ülkeler Açık Veren Ülkeler 1996 2007 2015 1996 2007 2015 9 1 1 Çin 1 1 1 Amerika 102 2 2 Almanya 7 3 2 İngiltere 1 3 3 Japonya 2 (+) 3 Brezilya (-) 10 4 Kore 4 4 4 Avustralya 5 7 5 İsviçre (+) (+) 5 Kanada v.y. 4 6 Rusya 25 7 6 Türkiye 3 5 7 Hollanda v.y. v.y. 7 Hindistan 3 6 8 Norveç v.y. 20 8 Kolombiya 2 (-) 9 İtalya v.y. (+) 9 Endonezya v.y. (-) 10 İrlanda 11 14 10 Güney Afrika 10 8 12 İsveç 118 5 (+) İtalya 6 v.y. v.y. Singapur 15 6 (+) Yunanistan 6 11 (-) Kanada 116 8 12 Fransa 92 10 v.y. Malezya 23 9 v.y. Romanya (-) 9 15 Avusturya 26 2 (+) İspanya 12 10 (+) Portekiz Kaynak: P. Kowalski, M. Lesher, Global Imbalances, Trade Effects and Policy Challanges, OECD Trade Policy Papers, No:120, 2011, (Çevrimiçi) http://www.keepeek.com/digital-asset- Management/oecd/trade/global-imbalances_5kg22x55618n-en#page21, 13 Ekim 2016, p.20 ve OECD verilerinden derlenmiştir. 29 Przemyslaw Kowalski, Molly Lesher, Global Imbalances, Trade Effects and Policy Challenges, OECD Trade Policy Working Papers, No:120, Paris, November 2011, p.12. 30 Guillermo A.Calvo, Balance-of-Payments Crises in Emerging Markets, Large Capital Inflows and Sovereign Governments, NBER (National Bureau of Economic Research), Ed. By Paul Krugman, Chicago, University of Chicago Press, January 2000, pp.87-88. 31 Obstfeld, a.g.e. (2012), pp.25-32. 14

Tablo 2, açık ve fazla veren ülkelerin sıralamalarını kıyaslamalı olarak göstermektedir. 1996 yılında fazla veren ülkeler sıralamasında 102 nci olan Almanya, 2007 de 2 nci sıraya yükselmiştir ve 2015 te de yerini korumuştur.. Fazla veren ülkeler sıralamasında 1996 da 92 nci sırada yer alan Malezya ise 2007 de 10 uncu sıraya çıkmıştır. Açık veren ülkelerde Amerika nın ilk sıradaki yerini koruduğu gözlenmektedir. Aynı listede 118 ve 116 ncı sıralarda yer alan İtalya ve Fransa 5 inci ve 6 ıncı sıralara yükselmiştir. OECD verilerine göre 2015 yılında İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan fazla vermiştir. Türkiye ise açık veren ülkeler sıralamasında 1996 da 25 inci sırada iken 2007 de 7 nci sıraya ve 2015 te de 6 ncı sıraya yükselmiştir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerinden hareketle, cari işlemler dengesi fazla ve açık veren ilk üç ülke Tablo 3 ve Şekil 6-7 te incelenmiştir. Açık veren ülkeler sıralamasında ilk sırada bulunan Amerika (Şekil 7), cari işlemler açığı/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı açısından 2004 ten bu yana İspanya dan daha iyi durumdadır (Şekil 6). 2008 küresel krizinin cari işlem fazlası veren ülkeleri etkilediği görülmektedir. Açık veren ülkelerin ise açıklarının kapanması yönünde bir etki gözlenmiştir (Şekil 6-7). Şekil 6: Cari işlemler dengesi (GSYİH %'si) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 15

Tablo 3: Fazla ve açık veren ilk 3 ülkede cari işlemler açıkları Cari İşlemler Dengesi (GSYİH % si) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Çin 1.682 1.295 2.397 2.576 3.506 5.734 8.357 9.889 9.133 4.749 3.92 1.809 2.513 1.538 2.628 2.957 Almanya -1.75-0.363 1.885 1.412 4.457 4.595 5.681 6.75 5.595 5.741 5.616 6.089 7.019 6.738 7.281 8.446 Japonya 2.762 2.071 2.741 3.239 3.910 3.721 4.006 4.870 2.941 2.885 4.019 2.197 1.002 0.936 0.794 3.287 Amerika -3.994-3.722-4.173-4.529-5.163-5.693-5.822-4.964-4.693-2.663-2.953-2.967-2.764-2.195-2.254-2.567 İngiltere -2.149-1.940-1.998-1.654-1.763-1.214-2.223-2.449-3.516-2.950-2.739-1.786-3.668-4.394-4.664-5.363 İspanya -4.401-4.391-3.738-3.884 5.586-7.494-8.990-9.648-9.251-4.281-3.922-3.180-0.230 1.509 0.983 1.392 Cari İşlemler Dengesi ( Ödemeler Dengesi US$) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Çin 20.432 17.405 35.422 43.052 68.941 132.378 231.843 353.183 420.569 243.257 237.810 136.097 215.392 148.204 277.434 330.602 Almanya -34.216-7.085 39.339 35.448 125.828 131.714 170.717 232.509 210.923 196.710 192.253 228.999 248.878 252.907 282.884 284.224 Japonya 130.651 86.186 109.125 139.414 182.049 170.135 174.536 212.138 142.599 145.250 220.986 129.834 59.703 45.944 36.477 135.580 Amerika - - - - - - - - -745.434-718.645-690.790-441.961-460.355 410.757 395.320 458.083 521.348 633.770 806.726 384.024 446.528-366.421-392.059-462.965 İngiltere -35.216-31.306-35.176-33.591-42.142-30.479-59.633-75.043-101.932-70.137-66.579-46.646-97.390-119.591-140.028-153.295 İspanya -26.278-27.510-26.455-35.285-59.830-86.869-113.783-142.927-151.962-64.336-56.246-47.359-3.089 20.675 13.601 16.700 Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 16

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 600.000 400.000 200.000 0-200.000-400.000-600.000-800.000-1.000.000 Çin Almanya Japonya Amerika İngiltere İspanya Şekil 7: Cari işlemler dengesi (US$) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 1.2.Cari İşlemler Açığının Nedenleri Cari açık, bir ülkenin yabancı ülkelere yaptığı ödemelerin aldığı ödemelerden fazla olduğunu göstermektedir 32 ve bir ülkenin belli bir dönemdeki toplam tasarrufları ile toplam yatırımları arasındaki ayrım olarak tanımlanabilmektedir. 33 Calvo ya göre cari işlemler açığı, bir bütün olarak ülkenin net borç birikimini ölçmektedir. 34 Cari işlemler açığı; makro, mikro, kurumsal düzeydeki gelişmeler tarafından belirlenmektedir ve bu gelişmeler tasarruf, tüketim ve yatırımları etkilemektedirler. 35 Cari işlemler dengesinin belirleyicileri iç ve dış faktörler olarak ikiye ayrılmaktadır. Cari işlemler dengesinin yurtiçi belirleyicileri; mali politikalar, bütçe açıkları ve reel döviz kuru şeklinde sıralanabilirken, dış belirleyicileri dış ticaret hadleri ve yurtdışı reel faiz oranı olarak sınıflandırılabilir. Cari açığın oluşumuna ilişkin iki farklı görüş bulunmaktadır; birinci görüş; 32 Begg, Fischer, Dornbusch, a.g.e., s.488. 33 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), Türkiye nin Cari Açığı: Makro ve Mikro Açıdan Nedenleri ve Çözüm Önerileri, İstanbul, Kasım 2011, s.9. 34 Calvo, a.g.e. (2000), p.73. 35 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.9. 17

2001 krizi sonrasında oluşan ekonomik büyümenin yarattığı talep artışı nedeniyle cari açığın oluştuğunu ileri sürmektedir. İkinci görüş ise; kısa süreli spekülatif sermaye akımına ivme kazandıran yüksek faiz oranları sebebiyle ulusal paranın aşırı değerlenmesinin; cari açık nedeni olduğunu ileri sürmektedir. 36 Coughlin, Pakko ve Poole (2006), sermaye akımlarının cari açığın finansmanında kullanıldığını düşünmenin yerine, ticaret açıklarının sermaye akımları tarafından yönlendirildiğini düşünmenin iyi olabileceğini belirtmiştir. Sermaye akımları doları güçlendirmekte ve ithalatı artırarak ihracatı bastırma eğiliminden dolayı cari açığa neden olmaktadır. 37 Ekonomi politikalarının ticaret dengesi üzerinde etkisi olduğunu vurgulayan Mankiw e göre; yatırımları artıran ya da tasarrufları azaltan politikalar bir ticaret açığına neden olma eğilimi göstermektedir. Yatırımları azaltan ya da tasarrufları artıran politikalar ise bir ticaret fazlasına neden olma eğilimindedirler. 38 Stiglitz, zayıf bir ekonominin daha büyük bir açığı çağırdığını söylemektedir ve bir resesyon karşısında açığın uygun büyüklükte olması kesin koşullara bağlıdır. 39 Duncan a göre; tasarruf ettiğinden daha fazla yatırım yapan bir ülkenin cari açığı oluşmaktadır. 40 Başçı ve Kara (2011) ise, cari açığın iç ve dış talep ayrışmasına bağlı olarak ortaya çıktığını vurgulamaktadır. 41 Yatırımlar (I) > Tasarruflar (S) = Cari İşlemler Açığı (3) Cari işlem açıklarının sürdürülebilirliği üzerine ampirik çalışmalar yapan Milesi-Ferretti ve Razin (1996) de 1970 lerdeki büyük ve sürekli cari açığa dikkat 36 Osman Z.Orhan, Ebru Nergiz, Turkey s Current Account Deficit Problem and Its Effects on the European Union Accession, İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.I, No:1, 2014, s.137. 37 Cletus C. Coughlin, Michael R. Pakko, William Poole, How Dangerous Is The U.S. Current Account Deficit?, The Regional Economist, April 2006, (Çevrimiçi), https://research.stlouisfed.org/publications/regional/06/04/account_deficit.pdf, 4 Şubat 2015, s.6. 38 Mankiw, a.g.e., p.131. 39 Joseph E. Stiglitz, Dangers of Deficit-Cut Fetishism, The Guardian, March 7, 2010, (Çevrimiçi) http://www.theguardian.com/commentisfree/2010/mar/07/deficit-fetishism-government-spending, 9 Temmuz 2014. 40 Richard Duncan, Debunking The Global Savings Glut Theory, The Globalist, July 12, 2012, (Çevrimiçi) http://www.theglobalist.com/debunking-the-global-savings-glut-theory/, 9 Temmuz 2014. 41 Erdem Başçı, Hakan Kara, Finansal İstikrar ve Para Politikası, TCMB, Çalışma Tebliği No:11/08, Ankara, Mayıs 2011, s.16. 18

çekerek, bu açığın özel tasarruflar ve özel yatırımlar arasındaki dengesizlikten kaynaklandığını vurgulamıştır. 42 Ulusal tasarrufların üç temel kaynağı vardır; a) Hanehalkı, b) Özel Sektör ve c) Devlet. Yatırımlar ise; konut inşaatı sektörü yatırımı, ev ve bina yatırımları ile fabrika ve ekipmanlardaki yatırımlardan oluşmaktadır. 43 Edwards (2004), son kırk yılda dünya ekonomisindeki cari açık dengesizliklerinin yapısını inceleyen bir araştırma yapmıştır. Birçok ülkeyi kapsayan bu ampirik çalışma sonucunda elde edilen temel bulguları şu şekilde özetlemek mümkündür; 44 a. Örnekleme dönemi boyunca, ülkelerin çoğunda cari açık sözkonusudur. Sadece üç bölgede cari fazla vardır; sanayileşmiş ülkeler, Ortadoğu ve Asya ülkeleri. b. Büyük cari açıklar zaman içerisinde kalıcı olmamaktadır. Sadece birkaç ülke kalıcı büyük cari açığa sahiptir. Buna karşın büyük cari işlemler fazlasının kalıcılık derecesi daha yüksektir. c. Cari işlemlerdeki bozulmalar (current account reversals) zaman içerisinde kalıcı olma eğilimindedir ve sermaye girişleri (capital inflows) ile ani durma lar arasında güçlü bir korelasyon vardır. d. Bozulmalar (reversals), döviz kuru krizlerine neden olabilmektedir ve rezervler azalmaktadır. e. Cari işlemlerdeki bozulmalar, cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, dış borç/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, uluslararası rezervlerin düzeyi ve borç servisi büyüklüklerinden etkilenmektedir. f. Cari işlemlerdeki bozulmalar, büyüme ve yatırımlar üzerinde negatif etkiye sahiptir. g. Cari işlemlerdeki bozulmaların büyümeye olumsuz etkisi, ülkenin açıklık derecesine bağlıdır. Daha açık ülkeler, açıklık derecesi düşük ülkelere göre 42 Gian Maria Milesi-Ferreti, Assaf Razin, Current Account Sustainability: Selected East Asian and Latin American Experiences, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:5791, October 1996. 43 Duncan, a.y. 44 Sebastian Edwards, Thirty Years of Current Account Imbalances, Current Account Reversals and Sudden Stops, NBER Working Paper Series, No:10276, January 2004 (b), pp.33-34. 19

daha az zarar görecektir. h. Çalışmada dolarizasyon derecesi yüksek ülkelerin, daha düşük dolarizasyon derecesi olan ülkelere göre daha çok etkilendiğine dair hipotezi destekleyen kanıt bulunamamıştır. i. Esnek kur rejimi uygulayan ülkeler, bozulmalardan kaynaklanan şokları daha iyi karşılayabilmektedirler. Cari işlemler açığının, çoğu birbirine bağlı olan nedenlerini, aşağıdaki şekilde ana başlıklar altında incelemek mümkündür. 1.2.1.Uygulanan Maliye Politikaları ve Dış Ticaret Açığı Kamunun işlevlerini yerine getirebilmesi için gerekli olan maliye politikaları; bir ülkede kamunun gelir, gider ve borçlarını yönetebilmek ve denetleyebilmek üzere alınan tedbirlerin tümü şeklinde tanımlanabilmektedir. Maliye politikalarının üç temel aracı vardır; a) Gelirler politikası b) Harcamalar politikası c) Borç yönetimi politikaları. Kaynak dağılımı, gelir bölüşümü ve iktisadi istikrar bağlamında üç temel işlevi bulunan bu politikalar, mikro ve makro düzeyde geniş bir kullanım alanına sahiptir. 45 Yaygın kullanıma dikkatleri çeken Stiglitz, 2015 yılında dünyanın yüzyüze kalacağı en büyük problemin ekonomik değil, aptal politikalar olduğunu vurgulamıştır. 46 Ekonomi, başlangıçta dengeli bir ticarete sahiptir. [Dünya faiz oranında yatırım (I) tasarruf (S) a ve net ihracat (NX) sıfıra eşittir]. Ancak, tasarrufu azaltan ya da yatırımı artıran politikalar, ticaret açıklarına sebebiyet vermektedir. 47 Ticaret, gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu için hayati önem taşımaktadır. Ülkelerin çoğu kronik ticaret açıklarından muzdariptirler. 48 Ticaret dengesi; bir 45 Paya, a.g.e. (2013), s.417. 46 Joseph E.Stiglitz, The Politics of Economic Stupidity, Live Mint, Jan.01 2015, (Çevrimiçi) www.livemint.com/opinion/d6hpa2acti77si9eyf40bl/joseph-e-stiglitz--the-politics-ofeconomic-stupidity.html, 2 Ocak 2015. 47 Mankiw, a.g.e., s.161. 48 Sloman, a.g.e. (2006), p.734. 20

ülkenin dünyanın geri kalanı ile gerçekleştirdiği ihracat ve ithalatı ölçmektedir. 49 Ülkenin ihracatı eksi ithalatı ticaret dengesini verirken, ithalatın ihracatı aşması durumu, ticaret açığına yol açmaktadır. 50 Schweikert ın (2000) gerçekleştirdiği bir ekonometrik çalışmaya göre; AB ye üye olan sekiz ülkenin (Çek Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Slovakya, Slovenya) finans politikaları, yüksek cari açık oluşumuna katkı sağlamıştır. İkiz Açıklar (Twin Deficit) hipotezine göre, kamu bütçe açıkları, cari işlemler bilançosuna yük oluşturmaktadır. Ayrıca Schweikert (2000), Asya ülkelerindeki ekonomik politikaların, cari işlemlerin gelişimi üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu öne sürerek dünya pazarına entegrasyon ile politika etkisinin, ticaret dengesi üzerinden cari işlemler hesabını belirgin biçimde etkilediğini belirtmiştir. 51 Institut für Weltwirtschaft an der Universität Kiel Enstitüsü nün değişik kıtalardan seçerek incelediği sekiz farklı ülkenin (Şili, Arjantin, Brezilya, Tayland, Malezya, Kore ve Tayvan) neredeyse tamamında (Arjantin ve Şili hariç) dış ticaret dengesinin cari açıkta belirleyici faktör olduğu görülmüştür. 52 Dış Ticaret açıkları, ödemeler dengesini bozarak yabancı kaynak ihtiyacını oluşturan en önemli etmenlerden biridir ve genelde bütçe açıklarına paralel bir artış göstermektedir. 53 Birçok iktisatçı ticaret açıklarını tek başına bir sorun olarak görmemektedirler, ancak bir sorunun yansıması olduğunu düşünmektedirler. Sumner gibi Mankiw de ticaret açıklarının, düşük tasarrufların bir belirtisi olabildiğini söylemektedir. 54 Kotlikoff yetersiz tasarrufu yansıtan ticaret açıklarının bir sorun teşkil ettiğini belirtmektedir. 55 49 Mankiw, a.g.e., s.124. 50 Sloman, a.g.e. (2006), p.6. 51 Rainer Schweikert, Leistungsbilanzentwicklung ausgewählter Schwellenländer Asiens und Lateinamerikas Ursachen und wirtschaftspolitische Konsequenzen, Kieler Studien, No:306, 2000, s.38. 52 Kemal Yaman, Cari Açık Probleminin Türkiye Ekonomisi Açısında Değerlendirilmesi Riskler ve Sonuçlar, Gazi Üniversitesi, Ekonomik Yaklaşım, 2011, (Çevrimiçi) www.ekonomikyaklasim.org/eykongre2011/?bildiriler, 5 Şubat 2015, s.6. 53 Nagihan Oktayer, Ufuk Bakkal, Türkiye de Kamu Borçlanması, Ekonomik ve Sosyal Etkileri, Beklentiler, XVIII. Türkiye Maliye Sempozyumu, T.C. Marmara Üniversitesi, Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezi, Yayın No:16, Girne-Kıbrıs, 12-16 Mayıs 2003, s.218. 54 Mankiw, a.g.e., p.131. 55 Kotlikoff, a.y. 21

Mankiw e göre; dengesizlikler uygulanan ekonomik politikalar neticesinde oluşmaktadır ve cari açık (ya da cari fazla) ortaya çıkmaktadır. Hükümetin, yurtiçi harcamalarını artırması, ulusal tasarrufları azaltmaktadır. (S= Y C G olması sebebiyle). Değişmeyen dünya reel faiz oranı ile yatırımlar aynı kalmaktadır ve tasarruflar yatırımların altına düşmektedir. Bu durumda yatırımların bir bölümü yurtdışı borçlanma ile finanse edilmektedir. NX = S-I olduğu için, tasarruflar (S) daki bir düşüş net ihracat (NX) da da bir düşüşe yolaçacaktır ve ekonomi dış ticaret açığı verecektir 56 (Şekil 8). Şekil 8: Küçük açık bir ekonomide yurtiçinde mali bir genişleme Kaynak: Mankiw, N. Gregory, Macroeconomics, Seventh Edition, U.S.A., Worth Publihers, 2009. Ödemeler bilançosu dengesizliklerinin otomatik denkleştirme mekanizmaları ile giderilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, para ve maliye politikası araçları (vergiler, kamu harcamaları) uygulanmaktadır. Dış açık olması durumunda vergilerin artırılması ve kamu harcamalarının kısılması ile açık giderilmeye çalışılmaktadır. Ancak bu durum, yatırım ve istihdam seviyesinin düşmesine sebebiyet vermektedir. Dış fazla olması durumunda ise vergilerin azaltılması ve kamu harcamalarının artırılması suretiyle ulusal gelir artırılmaktadır, bu durumda da ithalat artmakta ve ihracat azalmaktadır. Maliye politikaları ile cari işlemler dengesi arasında korelasyon sözkonusudur ve bu ilişki, bütçe açıkları ve cari işlemler arasındaki denklemsel 56 Mankiw, a.g.e., p.128. 22

bağlantıdan ileri gelmektedir. Bu bağlantı denklem 4 te görülebilmektedir; CAB = (Sp Ip ) + ( T G ) (4) CAB cari işlemler dengesi olup, toplam tasarruf-yatırım dengesi ile belirlenmektedir. İç talep ulusal geliri aştığında, cari işlemler dengesi (CAB) negatif olmaktadır. Denklem, cari işlemlerdeki kamu kesimi açığının etkisini belirginleştirecektir (ikiz açıklar). 57 ( T - G ) = ( Sp Ip ) + CAD (5) Bütçe Açığı Özel Sektör Dengesi Cari İşlem Açığı (Budget Deficit) (Private Sector Balance) (CA Deficit) Özel tasarruf ve özel yatırım birbirine eşit ise, cari işlemler açığı bütçe açığına eşlik edecektir. Net özel tasarruf (özel tasarruf eksi özel yatırım) sabit tutulurken artan kamu harcaması, kamu geliriyle karşılanmadığı sürece, büyük ölçüde ticaret açığını artırarak cari işlemler dengesi açığını genişletecektir. Cari işlemler dengesi açığı net özel tasarruf sabit kaldığı sürece, buna karşılık gelen bütçe açığı azalmadan düşmeyecektir. 58 Eğer Ricardocu Denklik kabul edilirse, bütçe açığı ile cari işlemler açığı arasında bağlantı olmayacaktır. Buna göre, kamu harcamalarının cari vergileri yükselterek ya da tahvil çıkararak finanse edilmesi arasındaki tercih, hane halkının tüketimini etkilemeyecektir. Ekonomide toplam tüketim, toplam kullanılabilir gelir ve toplam servete bağlıdır. Eğer tüketiciler, kamu tahvillerinin gelecekte vergi yükümlülüklerini artıracağını düşünüyorsa, bu tahviller toplam servetin bir parçası değildir. R. J. Barro, teoriye miras motifi yönünde katkıda bulunmuştur. Hane halkları varislerini düşünerek planlama ufkunu kendi ömrünün ötesine uzatırsa, 57 Eduardo Ley, Fiscal (and External) Sustainability, The World Bank, July 18, 2010, (Çevrimiçi) http://siteresources.worldbank.org/intdebtdept/resources/468980-1207588563500/4864698-1207588597197/fsprimer.pdf, 16 Mart 2016, p.13. 58 John H. Makin, The Impact of Fiscal Policy on the Balance of payments: Recent Experience in the United Stated, Fiscal Policy, Economic Adjustment, and Financial Markets, Ed.by.,Mario Monti, IMF & Centro di Economia Monetaria e Finanziaria, 1989, p.64. 23

tasarruflarını kullanılabilir gelirindeki artış kadar artıracaktır. 59 Maliye politikasının açık bir ekonomide sabit ve esnek döviz kuru altında işleyişinin klasik analizi Mundell tarafından yapılmıştır ve daha sonra Dornbush bu modeli rasyonel beklentileri dâhil ederek genişletmiştir. Mali genişleme, milli geliri artırır ve ulusal parayı güçlendirir. Bu iki etki ithal edilen mal talebinin artmasına katkıda bulunur. Döviz kurunun değerlenmesi ihracat talebinin düşmesine sebep olur. Böylece ticaret dengesi bozulur. 1.2.2.Tasarrufların Yetersizliği ve Tasarrufun Belirleyicileri Cari işlemler açığının nedenleri araştırılırken, makro açıdan ilk araştırılması gereken; yetersiz ulusal tasarruflardır. 60 Cari işlemler açığının temelindeki sebep; ulusal tasarruf oranının düşük, buna karşın tüketim eğiliminin yüksek olması, ithal mal tüketme meylinin yüksek olması ve ulusal kaynakların izin verdiğinden daha fazla büyüme arzusudur. Cari açık vermekte olan ekonomiler; yeteri kadar tasarrufta bulunmayan ve bu açığı da varlık satışı ile kapatmaya çalışan ekonomilerdir. 61 Feldstein ve Horioka (1980) OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkelerinin ulusal tasarruf oranları ve cari hesapları arasında küçük bir korelasyon olduğunu saptamıştır. 62 Keynes tarafından statik şekilde ele alınan tasarruf kavramı, Robertson tarafından dinamik şekilde tanımlanarak, zaman faktörü de dahil edilmiştir. Tasarruf, Robertson tarafından, dünün gelirinden bugünün tüketim harcamaları düşüldükten sonra geriye kalan kısım olarak tanımlanmıştır. 63 Tasarruflar Mankiw e göre, tüketim fonksiyonu ve maliye politikalarınca belirlenmektedir. 64 59 Robert J. Barro, The Ricardian Approach to Budget Deficits, The Journal of Economic Perspectives, Vol.3, No:2, Spring 1989, p.37. 60 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.6. 61 Hüseyin Şahin, Türkiye Ekonomisi, 14.bs., Bursa, Ezgi Kitapevi Yayınları, Mart 2014, s.453. 62 Krugman, a.g.e. (1987), p.13. 63 Osman Zekayi Orhan, Başlıca Enflasyon Teorileri ve Türkiye de Enflasyon, İstanbul, Gelişim Üniversitesi Yayınları, 2014, s.91. 64 Mankiw, a.g.e., p.138. 24

Büyümek için üretmek zorunda olan ve bu sebeple kaynak ihtiyacı olan ülkelerde tasarrufun önemi açıktır. İlişikteki denklem (6), cari dengenin (X-M) (ihracat-ithalat); kamu kesiminin gelir - gider dengesi (T-G) ile özel kesim tasarruf - yatırım dengesi (S-I) toplamına eşit olduğunu ifade etmekte ve tasarruf olgusunun önemini ortaya çıkartmaktadır; 65 (X-M) = (S-I) + (T-G) (6) Tasarruf, sıfır toplamlı bir oyun değildir, bütün ülkeler aynı anda tasarruflarını artırabilir. 66 Düşük tasarruflar, kapalı ekonomilerde düşük yatırım, düşük bir sermaye stokuna sebep olurken, açık ekonomilerde ticaret açığına ve artan yabancı borç stokuna sebep olmaktadır. Her iki durumda da yüksek cari tüketim gelecekte düşük tüketime sebebiyet vermektedir. Bu durum, sonraki nesillerin düşük ulusal tasarrufun yükünü taşımasıdır. 67 Kotlikoff, ulusal tasarruf oranlarının herkes tarafından takip edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 68 Tasarrufun belirleyicileri konusunda farklı görüşler bulunmasına karşın; gelir düzeyi, kalıcı ve ani döviz değerlenmeleri, yabancı sermaye akımları, faiz oranları, dış ticaret hadleri ile yapısal uyum ve büyüme politikaları belirliyiciler arasında göze çarpmaktadır. Stage of Development hipotezine göre; bir ülkenin tasarruf oranı o ülkenin gelir düzeyinden etkilenmektedir. Schweickert (2000) gerçekleştirdiği bir ekonometrik çalışmasında Avrupa Birliği ne katılan sekiz yeni ülkede (Macaristan, Estonya, Slovenya, Letonya, Polonya, Litvanya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti) düşük seviyelerdeki kişibaşı gelir düzeyi ile uzun süre kalıcı ve ani döviz 65 Murat Kıyılar, Okan Acar, Ülkemizde Tasarruf Oranlarını Etkileyen Faktörler ve Bölgeler Arası Tasarruf Alışkanlıklarının Tespiti Üzerine Bir Araştırma, İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü Yönetim Dergisi, C.XXIII, Sayı:23, Ekim 2012, s.5. 66 Scott Sumner, Bad Trade Deficits Typically Indicate Insufficient Saving, The Economist, December 20, 2011, (Çevrimiçi) http://www.economist.com/economics/by-invitation/guestcontributions/bad-trade-deficits-typically-indicate-insufficient-savin, 9 Temmuz 2014. 67 Mankiw, a.g.e., p.131. 68 Kotlikoff, a.y. 25

değerlenmelerinin tasarruf oranlarını negatif etkilediğini saptamıştır. 69 Schmidt-Hebbel, Webb ve Corsetti (1992) nin elde ettikleri ampirik bulgular, hanehalkı tasarrufunun belirlenmesinde gelir ve servetin merkezi rolünü teyit etmektedir. Ulusal likidite kısıtlarına ek olarak borçlanma kısıtı, hanehalkı tasarruflarının ana belirleyicilerindendir. Uluslararası borçlanmanın tasarrufları aşması durumunda tasarruf oranları düşebilmektedir 70 ; Yabancı sermaye akımları, kısa vadede hanehalkı tasarrufunu azaltma eğilimindedir. Dış borçlanmanın her ek dolarının bir kısmı özel tüketimi finanse etmektedir. Artan dış borçlanmanın hanehalkı tasarruflarına uzun vadede etkisi ise pozitiftir. 71 Tasarruf oranlarının en önemli belirleyicilerinden bir diğeri de faiz oranlarıdır. Yüksek reel faiz, tasarrufu artırmaktadır. Yüksek reel faiz ile cari işlemler dengesi pozitif korelasyon içerisindedir. 72 Faiz oranlarındaki artışın tasarrufları nasıl etkileyeceğine dair gerçekleştirilen ampirik çalışmalar değişik neticeler vermiştir. İngiliz iktisatçı John Williams tarafından 1989 da Washington Consensus olarak adlandırılan yaklaşımın temsilcileri olan Mc Kinnon, Shaw ve Krueger, faiz oranlarındaki serbestleşme sonucunda tasarrufların artacağını, sermaye kaçışının engelleneceğini ve ekonomik büyüme için gereken kaynakların artacağını ileri sürmektedirler. 73 CAS = FS + NPS (r) (7) CAS cari işlemler fazlası, FS mali fazla, NPS özel sektör net tasarruf fazlası ve r de reel faiz oranıdır. Denklem 7 de, özel sektör net tasarruf fazlası (NPS), reel faiz oranlarının bir fonksiyonu olarak gösterilmiştir. Yüksek reel faiz oranları özel sektör yatırımını azaltacak ve özel sektör tasarruflarını artıracak, böylece NPS 69 Schweickert, a.g.e., p.37. 70 Tiğinçe Oktar, Hamdi Genç, Arzu Varlı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinde Ekonomik Dönüşüm, İstanbul, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 2010-73, 2010, s.97. 71 Klaus Schmidt-Hebbel, Steven B.Webb, Giancarlo Corsetti, Household Saving in Developing Countries: First Cross-Country Evidence, The World Bank Economic Review, Vol.6, No.3, 1992, p.543. 72 Schweickert, a.g.e., p.37. 73 Nurhan Yentürk, Finansal Serbestlik ve Makroekonomik Dengeler Üzerindeki Etkileri, Ekonomik Yaklaşım, C.VIII, No:27, Kış 1997, s.132. 26

artacaktır. Reel faiz oranı (vergiden sonra) ve özel tasarruflar arasında pozitif ilişkinin varlığını saptayan Wijnbergen in yaptığı ekonometrik çalışmaya göre (1992); reel faiz oranındaki %2,5 luk bir artış, özel kesim net tasarruflarını (NPS), gayrisafi milli hasılanın %1 i oranında artırmaktadır. 74 Athukorala-Sen e göre, faiz oranlarının tasarruflara tesiri belirsizdir. Daha yüksek bir oran, tüketimin bugünkü fiyatını artırmaktadır (ikâme etkisi), tasarruf oranını artıran bir teşvik oluşturmaktadır. Hanehalkı net bir borç veren ise, faiz oranlarındaki yükselme ömürboyu gelirini ve tüketimini artıracak ve tasarrufunu daraltacaktır (gelir etkisi). Faiz oranlarının tasarruflara net tesiri, gelir ve ikâme etkilerinin büyüklüklerine bağlıdır. Gelir etkisi<ikâme etkisi olması durumunda; tasarruflar, faiz oranındaki artışı olumlu yanıtlayacaktır. Bu nedenle Athukorala-Sen (2004), tipik bir gelişmekte olan ülke için, tasarruf reel faiz oranlarındaki değişimin net etkisinin muhtemelen pozitif olacağını ileri sürmektedir. 75 Tasarrufları etkileyen bir diğer faktör; dış ticaret hadleridir. Ticaret koşullarındaki bir bozulmanın, reel gelir azalması nedeniyle tasarruflarda bir azalmaya neden olacağını öne süren Harberger-Laursen-Metzler Etkisi teorisine adını verenlerden biri olan Harberger (1950), ticaret hadlerindeki bir düzelmenin, tasarruflarda yükselişe yol açacağını, cari dengenin pozitif etkileneceğini belirtmektedir. 76 Krugman a göre; ticaret problemleri sadece finansal problemlerdir; tasarruflardaki bir artış (reel döviz kurlarını değiştirmeye gerek kalmadan) dış açıkta bir artışa dönüşecektir. 77 Schmidt-Hebbel, Webb ve Corsetti ye göre (1992); başarılı yapısal uyum ve büyüme politikaları hanehalkı tasarrufunu artırmak için en etkili yoldur. Gelişmekte olan ülkelerde teşvik yapısının reformu, büyümeyi ve ulusal tasarrufu teşvik ederek ekonominin daha çok büyümesini sağlayacaktır. Yapısal reformlar, bir ekonomiyi, 74 Sweder Van Wijnbergen, External Debt, Fiscal Policy, and Sustainable Growth in Turkey (The World Bank), Baltimore, USA, The Johns Hopkins University Press, 1992, p.120. 75 Prema-Chandra Athukorala, Kunal Sen, The Determinants of Private Saving in India, World Development, Vol.32, No:3, 2004, p.7. 76 Arnold C.Harberger, Currency Depreciation, Income, And The Balance of Trade, The Journal of Politic Economy, Vol.58, No:1, 1950, p.54. 77 Krugman,a.g.e. (1990), p.179. 27

düşük kaynak mobilizasyonu ve gelir artışının başlangıç koşullarının ötesinde, karşılıklı tasarruf ve büyüme çabalarını takviyesinin erdemli döngüsünü artırmaya taşımaktadır. 78 Ulusal tasarrufların yetersiz kaldığı noktada, tasarruf açıklarının dış tasarruflarla karşılanması konusunda Feldstein ve Horioka nın (1979) gerçekleştirdikleri bir çalışmada elde ettikleri kuvvetli bulgular, dünya sermaye hareketliliği hipotezi ve göstergeleri ile çelişmektedir. Bu çalışmaya göre; artan tasarrufların çoğu, tasarrufun yapıldığı ülkede kalma eğilimindedir. 79 Buna karşın, Obstfeld (1993), tasarrufların, kendi ülkesinin kökeninden bağımsız olarak, dünyanın en verimli yatırım fırsatlarına doğru yöneleceğini vurgulamıştır. 80 Ayrıca, Papanek (1973), gelişmekte olan seksenbeş ülkeyi kapsayan çalışmasında büyümeyi açıklayan bağımsız değişkenler olan yabancı sermaye girişinin, tasarrufları azalttığı sonucuna ulaşmıştır. 81 Bu finansman kaynaklarına kolay ulaşılabilmesi, (Avrupa ve birçok Orta Asya ülkelerinde görüldüğü üzere) aşırı tüketim ve sürdürülemez cari açıklara yol açmaktadır. 82 Örnek in yaptığı literatür taraması ve ampirik çalışmasında, ulusal tasarrufun yüksek olduğu ülkelerde yatırımların da yüksek olduğu ve yüksek yatırım oranının da büyümeyi hızla artırdığı bulgusu ortaya çıkmıştır. 83 Caroll ve Weil (1994), gerçekleştirdikleri çalışmalarında; ekonomik büyümenin tasarrufları artırdığını, ancak tasarrufların ekonomik büyümeyi etkilemediğini saptamışlardır. 84 78 Schmidt-Hebbel, Webb, Corsetti, a.g.e., p.545. 79 Martin Feldstein, Charles Horioka, Domestic Savings and International Capital Flows, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:310, January 1979, p.14. 80 Maurice Obstfeld, International Capital Mobility in the 1990s, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:4534, November, 1993, p.1. 81 Gustav F. Papanek, Aid, Foreign Private Investment, Savings, and Growth in Less Developed Countries, Journal of Political Economy, Vol.81, No:1, 1973, p.120. 82 Mehmet Cural, Gelişmekte Olan Ülkelerde Cari İşlemler Dengesinin 1980 Sonrası Dönemde Gelişimi ve Finansmanı, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.XXIV, Sayı:II, 2010, s.178. 83 İbrahim Örnek, Yabancı Sermaye Akımlarının Yurtiçi Tasarruf ve Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi: Türkiye Örneği, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.LXIII, No:2, 2008, s.209. 84 Christopher D. Carroll, David N. Weil, Saving and Growth: A Reinterpretation, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:4470, September 1993, p.1. 28

1.2.3.Yatırımlar, Yatırım Talebinde Kaymalar ve Tasarruf- Yatırım Açığı Cari açık, bir ekonominin tasarruf ve yatırım kararlarının tamamının göstergesidir ve bir ülke ekonomisinin tasarruf ve yatırımları arasındaki farkı yansıtmaktadır. 85 Küresel düzeyde, tasarruf ve yatırımın ulusal dokusu, dünyanın geri kalanı ile olan dış dengeye eşittir, yani cari denge (fazla veya açık verilmesi) ulusal tasarruf ve yatırım arasındaki farkla bağlantılıdır. Cari işlemleri Denklem 8 deki şekilde formüle etmek mümkündür; 86 CA = S I (8) Feldstein ve Horioka (1980) yaptıkları bir çalışmada ulusal tasarruf oranları ve yatırım arasında son derece güçlü bir korelasyon olduğunu, tasarruf ve yatırımın birbirinden bağımsız hareket edemeyeceğini 87, buna karşın Kraay ve Ventura (2002), tasarruf ve yatırımın birbirine kısa vadede değil, uzun vadede bağlı olduğunu saptamışlardır. 88 Yine Feldstein ve Horioka (1979), ulusal tasarruf ve ulusal yatırımlar arasındaki bağlantının ekonominin açıklık derecesi ile değişme olasılığını inceledikleri çalışmalarında, yurtiçi tasarruf ve yatırım arasındaki bağlantının ülkeler arasında değişebildiğini saptamışlardır, ancak ekonominin büyüklüğü veya uluslararası ticaretin önemine göre değiştiğine dair hiçbir bulguya rastlamamışlardır. 89 Örnek (2008) in yaptığı literatür taraması ve ampirik çalışmasında, ulusal tasarrufun yüksek olduğu ülkelerde yatırımların da yüksek olduğu ve yüksek yatırım oranının da büyümeyi hızla artırdığı bulgusu ortaya çıkmıştır. 90 85 Schweikert, a.g.e., p.37. 86 Barry Bosworth, Gabriel Chodorow-Reich, Saving and Demographic Change: The Global Dimension, 8th Annual Joint Conference of the Retirement Research Consortium, Washington DC, August 10-11, 2006, s.3. 87 Feldstein, Horioka, a.g.e., p.26. 88 Kraay, Ventura, a.g.e., p.110. 89 Feldstein, Horioka, a.g.e., p.17. 90 Örnek, a.g.e., s.209. 29

Mankiw e göre; yatırımlar, yatırım fonksiyonu ve dünya faiz oranınca belirlenmektedir. 91 Yatırım eğrisinde dışa doğru bir kayma, ticaret açığına sebep olmaktadır (Şekil 9). Yatırım eğrisi dışa doğru kaydığında (hemen her faiz oranlarında yatırım talebi arttığında) tasarruf değişmediği için, yatırımın bir bölümün dış borçlanma yolu ile gerçekleştirilmek zorunluluğu ortaya çıkar, ekonomiye sermaye girişi gerçekleşir ve bu sebeple net sermaye çıkışı da negatif olur. (NX = S I olması nedeniyle, I daki bir artış NX de bir azalma demektir). 92 Şekil 9: Küçük açık bir ekonomide yatırım şedülünde bir kayma Kaynak: Mankiw, N. Gregory, Macroeconomics, Seventh Edition, U.S.A., Worth Publihers, 2009, s.130. Yatırımların, yatırım fonksiyonu ve dünya faiz oranınca belirlenmesine karşın, Stiglitz önemli bir sorun olan düşük faiz oranlarına dikkat çekmektedir. Düşük faiz oranları, (kendi ürünlerine talep olmaması durumunda) üreticileri yatırım yapmak konusunda motive etmemektedir, tüketicileri de geleceklerine dair endişeleri varsa- tüketmek üzere borç almaya heveslendirmemektedir. 93 Ulusal hesaplar özdeşliklerini kullanarak, yatırım finansmanını şöyle ifade etmek mümkündür; 94 91 Mankiw, a.g.e., p.138. 92 Mankiw, a.g.e., pp.130-131. 93 Stiglitz, a.y. (2015). 94 Rudiger Dornbusch, Debt Problems and the World Macroeconomy, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, Ed.by., Jeffrey D. Sachs, Chicago, University of Chicago Press, 1989, p.301. 30

Yatırım = Tasarruf + Yurtdışından reel kaynak transferi (9) Genel iktisadi dengede; toplam kaynaklardan yabancı kaynak ile tüketim düşülerek özel kesim tasarrufları ve kamu kesimi tasarrufları elde edilmektedir. Özel kesim tasarrufları ve kamu kesimi tasarruflarının yatırımlarla eşit olması temin edilmelidir. Ancak, ekonomilerde tasarruf (S) ve yatırımlar (I), her zaman, özel ve kamu kesimi için ayrı ayrı birbirine eşit olmayabilir. Her iki kesimde de yatırımlar devamlı olarak tasarruflarla karşılanamayabilir, tasarruf-yatırım dengeleri değişebilmektedir. Bu durumda, kesimlerden birinin tasarruf fazlası, diğerinin tasarruf açığını karşılayabilmelidir. İktisadi açıdan temel problem; kesimlerden birinin tasarruf fazlasının diğerinin açığını karşılamaması durumunun ortaya çıkmasıdır; oluşan açık, dünyanın geri kalanının tasarruf fazlası (dış kaynak) kanalı ile kapatılacaktır. 95 Ancak, cari işlemler açığının borçlanma ile finanse edilerek ekonominin (dış) borç rakamının artması, ülke ekonomisinin geleceği için tehdit oluşturmaktadır. 96 1.2.4.Faiz Oranı Dünya faiz oranı, ülke borçlanması üzerinde kısıt oluşturmaktadır. Dünya faiz oranı, Knight ve Khan (1983) 97, Bagnai ve Manzocchi (1999) 98, Merkel ve Hervey (2000) 99, Calderon ve diğerleri (2002) 100, Yücel (2003) 101 in çalışmalarında cari açığı açıklayan bir değişken olarak anlamlı bulunmuştur. Canıdemir ve diğerleri (2011) ne göre; uluslararası faiz oranlarındaki olası bir artış, borçlu ülkenin açığının fonlanması 95 Binhan Elif Yılmaz, Sevinç Yaraşır, Türkiye de ve OECD Ülkelerinde Tasarruf Yatırım Açıkları ve Dış Kaynak İhtiyacı, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.XXVII, Sayı: II, 2009, s.100. 96 Orhan, Nergiz, a.g.e., s.137. 97 Mohsin S. Khan, Malcolm D. Knight, Determinants of Current Account Balances of Non-Oil Developing Countries in the 1970s: An Ampirical Analysis, IMF Staff Papers, Vol.30, 1983, pp.819-842. 98 Alberto Bagnai, Stefano Manzocchi, Current-Account Reversals in Developing Countries: The Role of Fundemantals, Open Economic Review, Vol.10, Issue:2, 1999, pp.143-163. 99 Jack L. Hervey, Loula S. Merkel, "A record current account deficit: causes and implications," Economic Perspectives, Vol.XXIV, No:4, Issue: Fourh Quarter 2000, August 2001, pp.3-12. 100 Cesar A. Calderon, Alberto Chong, Norman V. Loayza, Determinants of Current Account Deficits in Developing Countries, Contributions to Macroeconomics, Vol.2, Issue:1, 2002, pp.1-33. 101 Yelda Yücel, Dynamics of the Current Account of Balance of Payments in Turkey, Erc/ODTÜ Uluslararası Ekonomi Kongresi VII, Ankara, 6-9 Eylül, 2003. 31

açısından bir kısıt oluşturacağı varsayımından hareketle cari açığı azaltacaktır. 102 Dünya piyasalarında mevcut olan faiz oranlarının cari açığın bütün bileşenlerine etkisi olduğu saptanmıştır. Net sermaye akımlarındaki artış, dışarıya ödenmesi gereken faiz miktarını da yükseltmektedir. Faiz yükünün artması, daha az sermaye ithali demektir. Yurtdışı faiz oranlarının artması, ihracatta rekabetin artmasına neden olmaktadır. Uluslararası faiz oranlarındaki artış, -yurtiçi faiz oranları artışının takip edilmesi kaydı ile- yatırımların azalmasına ve tasarrufların artmasına yol açmaktadır. Mishkin de teorik olarak, risksiz faiz oranlarındaki küçük bir artışın; bazen borç vermede çok büyük bir artışa ve kredi piyasasında bir çöküşe bile yol açabileceğine dikkatleri çekmektedir. 103 Yaman a (2011) göre, ulusal ve uluslararası faiz oranlarının artması, cari açığı pozitif yönde etkilemektedir. 104 Özmen (2005) 105 ve Baydur (2007) 106, Peker ve Hotunoğlu (2009) 107, faiz oranlarındaki yükselişin -döviz kuru kanalı aracılığıyla- cari açığı arttıracağını vurgulamaktadır. (Kredi kanalı yoluyla etkileme mekanizması dikkate alınmamıştır). Canıdemir ve diğerleri (2011) 108 faizdeki artışın cari açığı etkileme yollarının incelendiği bir çalışma gerçekleştirmiştir, bu çalışmanın bulguları, literatürden çok daha farklı bir sonuca ulaşmıştır. Bu çalışma ile önceki araştırmalarda gözönüne alınmayan kredi kanalının daha etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışma, genel kanının aksine, faizlerdeki yükselişin cari işlemler açığında azalmaya yolaçacağı saptanmıştır. Özatay (2006) çalışmasında, yüksek reel faizlerin Türkiye açısından her zaman için (cari) açık nedeni olmadığına dikkatleri çekmiştir ve düşük reel faizlere 102 Süleyman Canıdemir, Rahmet Uslu, Derya Ekici, Murat Yarat, Türkiye de Cari Açığın Yapısal ve Dönemsel Belirleyicileri, Gazi Üniversitesi, Ekonomik Yaklaşım, 2011, (Çevrimiçi) www.ekonomikyaklasim.org/eykongre2011/?bildiriler, 05 Şubat 2015, s.9. 103 Frederic S. Mishkin, International Capital Movements, Financial Volatility and Financial Instability, NBER Working Paper Series, No:6390, January 1998, p.9. 104 Yaman, a.g.e., s.7. 105 Erdal Özmen, Macroeconomic and Institutional Determinants of Current Account Deficits, Applied Economics Letter, Vol.12, Issue:9, 2005, ss.557-560. 106 Cem Mehmet Baydur, Yükselen Reel Faizler Türkiye de Toplam Talebi Artırır, Finans Politik& Ekonomik Yorumlar, C.XLIV, No:508, 2007, ss.14-20. 107 Osman Peker, Hakan Hotunluoğlu, Türkiye de Cari Açığın Nedenlerinin Ekonometrik Analizi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C.XXIII, No:3, 2009, s.221-237. 108 Canıdemir, Uslu, Ekici, Yarat, a.y. 32

karşın yüksek cari açığın gerçekleştiğini saptamıştır. 109 Chong vd. (2002) 110 cari açığın birçok değişken tarafından belirlendiğini ifade ederek, 48 ülkeyi kapsayan, gelişmekte olan ülkeler için bir araştırma gerçekleştirmişlerdir. Araştırma sonucunda, dünya reel faiz oranlarındaki bir azalmanın cari açığı artıracağını saptamışlardır. 111 Esen vd. (2012) nin gerçekleştirdiği araştırma sonuçları da, genel yargının tersine, politika faizlerindeki artışların (kredi kanalıyla) cari işlemler açığını daraltacağını vurgulamaktadır. 112 Faiz oranına ilişkin tüm bu tartışmalara Piketty (2014) farklı bir açıdan yaklaşarak, kapitalizmin temel çelişkisi olan r>g eşitsizliğinin olması durumunun ekonomilerde istikrar bozucu temel kuvvet olacağına dikkatleri çekmektedir. Bu eşitlikteki r özel sermaye getiri oranı, g ise üretimdeki artış oranını ifade etmektedir. 113 1.2.5.Ekonomik Büyüme Üretim olanakları eğrisinin sağa yukarı kayması anlamına gelen büyümenin cari açık üzerindeki etkilerini incelerken öncelikle büyümenin bileşenlerine bakmakta fayda vardır. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme, ithalata çok sıkı şekilde bağımlıdır. 114 Büyümenin ithalata bağlı olması, cari açık üzerinde pozitif etkisi olduğu anlamına gelmektedir. Büyüme, ithalat talebinin artması ile dış ticaret dengesi üzerinden cari açığı etkilemektedir. Büyüyen bir ekonomiden ilk beklenen, yatırımların canlanmasıdır. Yatırımların canlanması ise cari açığı olumsuz 109 Fatih Özatay, Cari İşlemler Dengesine İlişkin İki Yapısal Sorun ve Mikro Reform Gereği, Uluslararası Ekonomi ve Dış Ticaret Politikaları, Yıl:1, Sayı:1, 2006, ss.38-50. 110 Calderon, Chong, Loayza, a.g.e., pp.1-33. 111 Canıdemir, Uslu, Ekici, Yarat, ag.e., s.224. 112 Ethem Esen, Zekeriya Yıldırım, S. Fatih Kostakoğlu, Faiz Oranındaki Bir Artış Cari İşlemler Açığını Artırır Mı?, DPUJSS, Vol. II, No:32, Nisan 2012, s.226. 113 Thomas Piketty, Yirmibirinci Yüzyılda Kapital, Çev. Hande Koçak, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, ss.625-626. 114 Şahin, a.g.e., s.454. 33

etkilemektedir. Yaman a (2011) göre; ancak büyüyen ekonomi ve dış borçlar faizlerinin düşüşe geçmesiyle cari açık rahatlamaktadır. 115 Erbaykal (2007) tarafından 1987:01-2006:03 verileri ile Toda ve Yamamoto (1995) analizinin kullanılmasıyla yapılan bir çalışmada, Türkiye de büyüme ve döviz kurunun cari açık nedeni olduğu saptanmıştır. 116 Yılmaz ve Akıncı (2011) da, 1980-2010 dönemine yönelik olarak Johansen eşbütünleşme ekonometrik ve Granger nedensellik yöntemlerini kullanarak Türkiye için yaptıkları çalışmalarında, büyümeden cari açığa doğru tek taraflı nedenselliğin varlığını tespit etmiştir. 117 Telatar ve Terzi nin Türkiye için gerçekleştirdikleri, 1991:4-2005:4 dönemini kapsayan, Granger nedensellik ile Vektör Otoregresif (VAR) Model analizlerinin kullanılmasıyla yaptıkları çalışmalarında da büyüme-cari işlemler dengesi arasında tek taraflı nedensellik saptamıştır. 118 Kandil-Greene (2002) 119, ABD için 1960-2000 dönemine ilişkin Johansen-Juselius eşbütünleşme ve Vektör Hata Düzeltme (VECM) modellemesiyle bir analiz gerçekleştirmiştir. Çalışma neticesinde, cari işlemler denge durumu ile büyüme oranının ileri vadeli ve zıt yönde bir nedenselliğe sahip olduğunu tespit etmişlerdir. 120 1.2.6.Döviz Kuru ve Dış Ticaret Hadleri Kur, iki ülke yerleşiklerinin birbirleriyle ticaret yaptıkları fiyattır. İki ülke parasının göreli fiyatı nominal döviz kuru olup, iki ülkenin mallarının göreli fiyatı ise reel döviz kurunu vermektedir. Bir başka ifade ile reel döviz kuru; bir ülkenin mallarının diğer ülke malları ile değişim oranıdır ve ticaret hadleri olarak da 115 Yaman, a.g.e., s.7. 116 Erman Erbaykal, Türkiye de Ekonomik Büyüme ve Döviz Kuru Cari Açık Üzerinde Etkili Midir? Bir Nedensellik Analizi, ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, C.III, No:6, 2007, ss.81-87. 117 Ömer Yılmaz, Merter Akıncı, İktisadi Büyüme ile Cari İşlemler Bilançosu Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C.XV, No:2, 2011, s. 363. 118 Osman Murat Telatar, Harun Terzi, Türkiye de Ekonomik Büyüme ve Cari İşlemler Dengesi İlişkisi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C.XXIII, No:2, 2009, s.119. 119 Magda Kandil, Joshua Greene, The Impact of Cyclical Factors on the U.S. Balance of Payments, IMF Working Paper, No:45, 2002, pp.1-43. 120 Kandil, Greene, a.e., pp.12-13. 34

isimlendirilmektedir. 121 Krugman, döviz rejimlerinin makroekonomi için çok önemli olduğunu vurgulamaktadır. Para ve maliye politikalarının etki ve etkinliğinin dalgalı ve sabit kur altında oldukça farklı olacağını ve döviz rejimlerinin Mundell-Fleming ruhunun çok fazla olduğu finansal krizlerin olasılık ve doğası üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu söylemektedir. Krugman a göre ulusların kendi borçları üzerinden güven krizleriyle karşı karşıya kalma olasılıklarının belirlenmesinde döviz rejimlerinin büyük önemi vardır. 122 Institut für Weltwirtschaft an der Universität Kiel tarafından farklı bölgelerden seçilen sekiz ülke (Şili, Arjantin, Brezilya, Tayland, Malezya, Kore ve Tayvan) incelendiğinde, politik bir değişken olarak ele alınan reel döviz kurunun cari açık üzerindeki etkisi saptanmıştır. Bu etkinin bertaraf edilebilmesi için döviz kurunun değer kazanması durumunda dış borç için ödenen faizlerde düşüş meydana gelmesi ya da döviz kurunun değer kaybetmesi durumunda dış borç için ödenen faizlerde artış olması gerektiği vurgulanmıştır. 123 Sloman döviz kurunun yükselmesinin ithalatı ucuzlatacağını ve bu nedenle ihracatın daha pahalı hale geleceğini belirtmiştir. Döviz kurundaki bu değişim nedeniyle; cari işlemler de açık vermektedir. 124 Razin ve Rubenstein, ödemeler dengesi krizini döviz kurundaki keskin değişimler olarak tanımlanmaktadır. 125 Reel döviz kurunun düşmesi, yabancı malların göreli olarak ucuzlaması ve yurtiçi malların göreli olarak pahalılaşması demektir. Reel döviz kurunun yükselmesi, yabancı malların göreli olarak pahalılaşması ve yurtiçi malların göreli olarak ucuzlaması anlamına gelmektedir. Net ihracat, reel döviz kurunun bir 121 Mankiw, a.g.e., p.135. 122 Paul Krugman, Currency Regimes, Capital Flows, and Crises, IMF Economic Review, Vol. 62, No:4, August 26, 2014, p.471. 123 Yaman, a.g.e., s.6 124 Sloman, a.g.e. (2006), p.89. 125 Assaf Razin, Yona Rubinstein, Growth Effects of The Exchange-Rate Regime and The Capital- Account Openness in a Crisis-Prone World Market: A Nuanced View, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:10555, June 2004, pp.1-28. 35

fonksiyonudur; 126 (Şekil 10). Şekil 10: Net ihracat ve reel döviz kuru Kaynak: Mankiw, N. Gregory, Macroeconomics, Seventh Edition, U.S.A., Worth Publihers, 2009, s.138. NX = NX (ϵ) (10) Erbaykal, Toda-Yamamoto (1995) analizi kullanarak bir çalışma gerçekleştirmiştir ve çalışmasında döviz kurundan cari açığa doğru bir nedenselliğin varlığını saptanmıştır. Yaman (2011), reel döviz kurunun yatırımlara (genellikle nasıl etkileyeceği belli değildir) ve tasarruflara etkisi olduğunu belirtmiştir. 127 Döviz kuru değer kazanırsa, ihracat sektörü yatırımlarında bir gerileme ve üretkenliği artırabilmek üzere yatırımlarda bir yükselme olabilir. Oluşan dezavantaj bertaraf edilerek denge sağlanmış olur. Döviz kurunun değerlenmesi, varlıklarda bir artış getirecektir, tasarruf etme isteği azalacaktır. Standart Mundell-Fleming modeli, reel döviz kuru artışının (ulusal paranın reel bazda değer yitirmesi) ekonomiyi genişletici yönde etkileyeceğini vurgulamaktadır. 128 126 Mankiw, a.g.e., p.136. 127 Yaman, a.g.e., ss.6-7. 128 Erdal Özmen, Reel Döviz Kuru ve Türkiye Dış Ticaret Dinamikleri, ERC Working Papers in Economics, No:14/12, 2014, s.110. 36

Ödemeler bilançosu dengesi olan dış denge, döviz kurunun değer kaybetmesine izin verilmesi ve para arz ve talebinin daha düşük kur düzeyinde eşitlenmesiyle onarılabilir. Bu durum, daha yüksek enflasyonun ortaya çıkabilmesi nedeniyle iç denge amacıyla çatışmaktadır. İç ve dış amaçlar arasında benzer birçok çatışma olabilir. Her durumda çatışmanın doğası döviz kuru rejimine bağlıdır. 129 Ulusal paranın dış değerindeki değişmeleri ve gerçekleştirilen uluslararası ticaret akımları arasında yoğun bir ilişki vardır. Dış ticarette fazla veren ülke paraları revalüe (ulusal paranın yabancı paralar karşısında değerlenmesi), açık veren ülke paraları da devalüe (ulusal paranın yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi) olmaktadır. Ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değeri açısından, uluslararası ticaret akımları yanında sermaye akımları da büyük önem kazanmıştır. Bu konudaki gelişmelerin ödemeler bilançosundan takip edilmesinde fayda vardır. 130 Uluslararası rekabet gücünü gösteren önemli göstergelerden biri olan dış ticaret haddi, ödemeler dengesi ve ulusal geliri önemli ölçüde etkilemektedir. İhracat fiyatları/ithalat fiyatları demek olan dış ticaret hadleri, dış denge üzerinden cari işlemler açığını etkilemektedir. Harberger-Laursen-Metzler Hipotezi temsilcilerinden olan Harberger (1950) e göre, dış ticaret hadlerinde oluşan bir artış cari işlemler dengesini düzeltecektir. 131 İthalat fiyatlarında artış durumunda dış ticaret hadlerinde bir bozulma olmaktadır, bu da reel geliri azaltarak gelirin harcanan kısmını artırmaktadır. Harcamalarda meydana gelen artış, cari işlemler açığını artırma yönünde etkilemektedir. Dış ticaret hadlerinde meydana gelen sürekli kötüye gidişin Harberger-Laursen-Metzler Hipotezi ndeki etkinin tersi bir etki yaratacağı düşünülmektedir. Dış ticaret hadlerindeki bozulmanın reel geliri düşürmesi halinde, hanehalkı giderlerini kısacak ve tasarruf edecektir. Cari işlemler açığı azalacaktır. Dış ticaret hadlerindeki artışın kısa vadede cari işlemler açığını artırdığı; uzun 129 John Sloman, İktisat Makro, 5.bs., İstanbul, Bilim Teknik, 2004, s.438. 130 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.396. 131 Harberger, a.g.e., p.54. 37

vadede cari açık üstünde bir etkisinin olmadığı saptanmıştır. Dış ticaret hadleri, cari işlemler hesabında kısa dönemde dalgalanmaya sebep olan mühim bir belirleyicidir. 132 Razin in gerçekleştirdiği çalışmada (1995) 133, dış ticaret hadlerindeki bozulmanın cari dengeyi negatif etkilediği vurgulanmaktadır. Dış ticaret hadlerinde oluşabilecek herhangi bir kalıcı bozulma, gelir ve tüketimde azalmaya sebebiyet vermektedir, bu nedenle tasarruflarda da belirsiz bir etki sözkonusudur. 134 1.2.7.Enerjide Dışa Bağımlılık Dünya genelinde büyümeden kaynaklanan talep artışı sebebiyle enerji kalemleri içerisinde en fazla paya sahip olan petrol giderleri, toplam ithalat içerisinde önemli bir paya sahiptir ve dış ticaret hadlerini etkilemektedir. 15 Avrupa Birliği ülkesinde enerji kullanımında petrol %44 ile ilk sırayı almaktadır ve bu ülkeler dış enerji kaynaklarına %70 bağımlıdır, bu bağımlılık gelecekte de artarak devam edecektir. 135 Petrol fiyatlarının düşük seyretmesi, dış ticaret hadlerinin ihracat lehine dönmesine yol açmaktadır. Petrol fiyatlarının düşmesi, ithalat giderlerinin de düşmesi demektir. 1970 lerde yaşanan yükseliş sonrasında petrol fiyatları 1980-1998 döneminde reel bazda %80 düşmüştür, 2007 itibari ile ihracatının %75 ini petrol ve doğalgazdan oluşan enerjiden oluşan, dünya petrol rezervlerinin yarısına sahip olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi ekonomileri de petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmektedir. 136 Makroekonomik değişkenler üzerinde petrol fiyatlarının oynaklık yaratan 132 Maurice Obstfeld, Aggregate Spending and the Terms of Trade: Is There a LaursenMetzler Effect, Quaterly Journal of Economics, Vol.97, Issue:2, 1982, p.258. 133 Assaf Razin, The Dynamic Optimizing Approach to the Current Account: Theory and Evidence, Understanding Interdependence: The Macroeconomics of the Open Economy, Ed.by. Peter Kennen, Princeton, New Jersey, USA, Princeton University Press, 1995, pp.169-198. 134 Torsten Persson, Lars E.O.Svensson, Current Account Dynamics and The Terms of Trade: Harberger-Laursen-Metzler Two Generations Later, Institute for International Economic Studies, Seminar Paper No:277, April 1984, p.3. 135 Kamil Uslu, Avrupa Birliği nde Enerji ve Politikaları, T.C. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.XIX, Sayı:1, 2004, ss.159-163. 136 Oktar, Genç, Varlı, a.g.e., s.39. 38

etkisi sözkonusudur. 137 Erdoğan ve Bozkurt a (2009) göre dış ticaret hacminin dışsal bir faktör olan girdi maliyetlerindeki değişimlere göre şekillenmesi oldukça büyük bir tehlike arzetmektedir ve dış ticaret açığı ve beraberindeki cari açık artışını hızlandırabilecek gelişmeler önemli bir risk unsurudur. 138 Kandil ve Greene (2002) 139 de enerji fiyatlarının, petrol kullanımının yoğunluğu ve bağımlılığının ülkenin petrol ihracatçısı ya da ithalatçısı olmasına bağlı olarak petrol fiyatlarının değişimi nedeniyle cari işlemler dengesini etkilediğini belirtmektedir. 140 1.2.8.Bütçe Açığı Bütçe açığının oluşması, merkezi hükümetin harcama kaleminin vergi gelirlerini aşması durumudur. 141 Bütçe açıkları, kamu açıklarının en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Bütçe açığıın en önemli nedeni; giderek artan kamunun borç stoğunun bütçenin üzerinde artan baskısıdır. Bu durum, zamanla açık borç faiz döngüsü içinde gelişerek büyümektedir. Üç çeşit bütçe dengesi sözkonusu olmakla beraber günümüzde bu listeye çok çeşitli denge durumları da (denklem 14 gibi) eklenmektedir; 142 Bütçe Dengesi = Bütçe Gelirleri Bütçe Giderleri (11) Bütçe Açığı = Bütçe Giderleri > Bütçe Giderleri (12) Bütçe Fazlası = Bütçe Gelirleri > Bütçe Giderleri (13) Bütçe Dengesi = Bütçe Gelirleri Bütçe Giderleri Bütçe Faiz Giderleri (14) Açık pozisyonla ilgili olarak, tüm ülkelerde Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (Public Sector Borrowing Requirement) tanımı kullanılmaktadır. Kamu kesimini oluşturan tüm birimlerin toplam gelirleri ile toplam harcamaları arasındaki fark 137 Nurtaç Yıldırım, Oğuzhan Çelebi, Seval Oral Özkan, Revisiting the Impacts of Oil Price Increases on Monetary Policy Implementation in the Largest Oil Importers, Proceedings of Rijeka Faculty of Economics: Journal of Economics and Business, Vol.33, Issue:11789, 2015, s.28. 138 Seyfettin Erdoğan, Hilal Bozkurt, Türkiye de Cari Açığın Belirleyicileri: MGARCH Modelleri ile Bir İnceleme, Finans Klüp, Yıl:23, Sayı:84, Temmuz 2009, s.160. 139 Kandil, Greene, a.g.e., pp.12-13. 140 Canıdemir, Uslu, Ekici, Yarat, a.g.e., s.8. 141 Sloman, a.g.e. (2006), p.529. 142 Metin Meriç, Borçlanmanın Konsolide Bütçe Kaynak Yapısı Üzerindeki Etkisi XVIII. Türkiye Maliye Sempozyumu, İstanbul: T.C. Marmara Üniversitesi, Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezi, Yayın No:16, Mayıs 2003, s.519. 39

(General Government Financial Deficit) olarak tanımlanmaktadır. 143 Literatürde bütçe dengesinde bir bozulma (bütçe fazlasında azalış veya bütçe açığında artış), Knight ve Khan (1983) 144, Tryon ve Hooper (1984) 145, Karunaratne (1988) 146, Howard (1989) 147, Lee ve Enders (1990) 148, Glick ve Rogoff (1995) 149, Bagnai ve Manzocchi (1999) 150, Freund (2000) 151, Chinn ve Prasad (2003) 152, Kandil ve Greene (2002) 153, Bussiére, Fratzscher ve Müller (2004) 154, Zanghieri (2004) 155 tarafından cari açığı etkileyen bir değişken olarak değerlendirilmektedir. Akbostancı ve Tunç (2002) un çalışmasında, bütçe açığı ve cari işlemler açığının uzun dönemde koentegre olduğu tespit edilmiştir. Mundell-Fleming analizi kapsamında bütçe açıkları esnek ve sabit kur rejimlerinde ticaret açıklarının nedeni olacaktır. 156 Sever ve Demir (2007) in 1987 2006 dönemini kapsayan, Türkiye de 143 Cihan Bulut, Kamu Açıkları, Enflasyon, Faiz Oranı ve Döviz Kuru İlişkileri, İstanbul, Der Yayınları, 2002, s.30. 144 Khan, Knight, a.g.e., p.839. 145 Peter Hooper, Ralph Tyron, The Current Account of the United States, Japan, and Germany: A Cyclical Analysis, Board of Governors International Finance Discussion Papers, Number:236, January 1984, pp.1-39. 146 Neil Dias Karunaratne, Macro-economic Determinants of Australia's Current Account, 1977-1986, Weltwirtschaftliches Archiv, Vol.24, Issue:4, 1988, pp.713-728. 147 David Howard, Implications of the U.S. Current Account Deficit, Board of Governors of the Federal Reserve System International Finance Discussion Papers, Number:350, May 1989, pp.19. 148 Walter Enders, Bong-Soo Lee, Current Account and Budget Deficits: Twins or Distant Cousins?. Review of Economics and Statistics, Vol.72, No:3, 1990, pp.373-381. 149 Reuven Glick, Kenneth Rogoff, Global versus Country-Specific Productivity Shocks and the Current Account, Journal of Monetary Economics, Vol.35, Issue:1, February 1995, pp.166-167. 150 Bagnai, Manzocchi, a.g.e., pp.143-163. 151 Caroline L. Freund, Current Account Adjustment in Industrial Countries, Board of Governors of the Federal Reserve System International Finance Discussion Paper, Number: 692, December 2000, pp.1-31. 152 Menzie D. Chinn, Eswar S. Prasad, Medium-Term Determinants of Current Accounts in Industrial and Developing Countries: An Empirical Exploration, Journal of International Economics, Vol.59, 2003, p.68. 153 Kandil, Greene, a.g.e., pp.12-13. 154 Matthieu Bussiére, Marcel Fratzscher, Gernot J. Müller, Current Account Dynamics in OECD and EU Acceding Countries - An Intertemporal Approach, European Central Bank Working Paper Series, No:311, Frankfurt, February 2004, pp.1-40. 155 Paolo Zanghieri, Current Account Dynamics in New EU Members: Sustainability and Policy Issues, D'Etudes Prospectives Et D'Informations Internationales (CEPII) Working Papers, No:2004-07, July 2004, p.15. 156 Elif Akbostancı, Gül İpek Tunç, Turkish Twin Deficits: An Error Correction Model of Trade Balance, METU-ERC Working Papers in Economics 01/06, Mayıs 2002, (Çevrimiçi) http://www.erc.metu.edu.tr/menu/series01/0106.pdf, 30 Mart 2016, s.13. 40

cari açık ve bütçe açığı arasındaki ilişkiyi Granger nedensellik analizi ve VAR model kullanılarak analiz ettiği çalışmasında bütçe açığının cari işlem açıklarına neden olduğu saptanmıştır. Kamu kesimi borcundaki bir artış, faiz oranlarının artmasına neden olmaktadır. Türk Lirası nın değeri artmaktadır ve cari açığı artırıcı yönde etki yapmaktadır. 157 Keynes, Mundell-Fleming çerçevesinde, bütçe açığındaki bir artışın faiz oranlarında yukarı yönlü bir baskıya neden olacağını göstermiştir. Bu baskı, sermaye girişlerine ve döviz kurlarının değerlenmesine neden olacaktır. Değerlenen döviz kurları, ihracatın cazibesini düşürür ve ithalatı daha cazip hale getirir. Esnek kur sistemi altında cari işlemler daha da kötüleşir. Sabit kur rejimi altında ise bütçe açığı daha yüksek reel gelir veya fiyatları yaratır ve cari işlemler dengesini kötüleştirir. Sabit ve esnek kur rejimleri altında, bütçe açığı, cari işlemler açığını genişletecektir. 158 Oktayer ve Bakkal (2003), bütçe açıklarından cari işlemler açıklarına doğru bir ilişkinin varlığına ve ödemeler dengesinin bozularak yabancı kaynak ihtiyacının daha da arttığına dikkatleri çekmektedir. 159 Cari dengesinde sorun yaşayan bir ekonominin kamu bütçe dengesi ya da tasarruf açığı (I-S) sorunuyla karşı karşıya kaldığı açıktır. Bütçe açığı olan bir ekonomide yurtiçi tasarruflar, bu açığın karşılanmasına kaydırılmaktadır. Bu durumda faizler artmakta, yatırımlar azalmaktadır. 160 Şekil 11, cari işlemler açığı ve bütçe açığı arasındaki dört ilişki olasılığını yansıtmaktadır; bütçe açığından cari açığa doğru, cari açıktan bütçe açığına doğru, cari açık ve bütçe açığı arasındaki çift yönlü bir ilişki ve aralarında herhangi bir ilişki olmaması. 157 Erşan Sever, Murat Demir, Türkiye de Bütçe Açığı ile Cari Açık Arasındaki İlişkilerin VAR Analizi ile İncelenmesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, C.II, No:1, Nisan 2007, s.61. 158 Ahmad Zubaidi Baharumshah, Evan Lau, Ahmed M.Khalid, Testing Twin Deficits Hypothesis: Using VARs and Variance Decomposition, 2005, (Çevrimiçi) http://128.118.178.162/eps/if/papers/0504/0504001.pdf, 16 Şubat 2015, pp.6-7. 159 Oktayer, Bakkal, a.g.e., s.218. 160 Kıyılar, Acar, a.g.e., s.5. 41

Şekil 11: İkiz açık kavramına teorik yaklaşımlar Kaynak: Baharumshah, Ahmad Zubaidi, Lau, Evan,.: Budget and Current Account Deficits in SEACEN Countries: Evidence Based on the Panel Approach, 2005, http://128.118.178.162/eps/if/papers/0504/0504002.pdf, (Çevrimiçi) 16 Şubat 2015, s.30. Şekil 12: Keynesyen mekanizmalar Kaynak: Danışman, Yeliz: İkiz Açıklar ve Doğru Makroekonomi Politikası Seçimi, Yayınlanmamış Mesleki Yeterlilik Tezi, T.C.Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ankara, 2009. Şekil 12, iki farklı Keynesyen mekanizmayı göstermektedir. Birincisi, bütçe açığının faiz oranlarını (Mundell-Fleming Modeli), ikincisi ise bütçe açığının harcanabilir geliri yükseltmesinden (Keynesyen Massetme Yaklaşımı) yola çıkmaktadır. Bütçe açığı, faiz oranlarının artmasına ve yabancı sermaye girişine 42

neden olmaktadır. Esnek kur sisteminde yabancı sermaye girişi ile döviz kurları düşer. Döviz kurlarının düşmesi ile ulusal para değerlenir. İthalat artar, değerlenen ulusal para nedeniyle ihracat düşer ve cari açık olumsuz etkilenir. Bütçe açığı, harcanabilir gelirde artışa neden olur, ithalat artar ve cari işlemler dengesinde bozulmaya neden olur. 2.CARİ İŞLEMLER DENGESİNE İLİŞKİN TEORİK YAKLAŞIMLAR VE CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ Cari işlemler dengesini açıklamaya ilişkin yaklaşımlar, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilirlik göstergeleri bu bölümde tartışılacaktır. 2.1.Cari İşlemler Dengesini Açıklamaya Yönelik Teorik Yaklaşımlar Bu dengeyi açıklayabilmek üzere birçok teori geliştirilmiştir. Bu teoriler; Dönemlerarası Yaklaşım, Esneklikler Yaklaşımı, Yapısalcı Yaklaşım, Parasalcı Yaklaşım, Toplam Harcama (Massetme) Yaklaşımı, Mundell-Fleming Modeli ve Gelir-Harcama Yaklaşımı dır. 2.1.1.Dönemlerarası Yaklaşım Dönemlerarası yaklaşım, hanehalkının gelecekteki beklentilerine uygun şekilde dönemlerarası tüketim ve tasarruf tercihlerinin belirlenmesiyle cari işlemler açığı ya da fazlası verilmesidir. Bu yaklaşım uyarınca cari işlemler dengesi, dönemlerarası tüketimdeki dalgalanmaların ortadan kaldırılması için kullanılan bir vasıtadır. 161 Dönemlerarası yaklaşıma göre cari işlemler dengesi, ileriye yönelik dinamik tasarruf ve yatırım kararlarının bir neticesidir. Cari işlemlere ilişkin dönemlerarası analizler Buiter (1981) 162, Obstfeld (1982) 163, Sachs (1981) 164, 161 Barış Babaoğlu, Türkiye de Cari İşlemler Dengesi Sürdürülebilirliği, Yayınlanmamış Uzman Yeterlilik Tezi, TCMB Ankara, Haziran 2005, s.8. 162 Willem H. Buiter, Time Preference and International Lending and Borrowing in an Overlapping- Generations Model, Journal of Political Economy, Vol. 89, No.4, August 1981, pp.769-797. 43

Svensson ve Razin (1983) 165 ve birçok çalışmaların da katkısıyla, 1980 lerin başında yaygınlaşmıştır. Obstfeld ve Rogoff (1994) a göre; Lucas (1976) ın 166 ekonometrik politika değerlendirmesinin etkili eleştirisi, dönemlerarası yaklaşım için önemli bir teorik motivasyon olmuştur. Lucas ın iktisadi ajanların geleceğe yönelik kararlarına ilişkin politika analizleri konusundaki ısrarı sayesinde açık ekonomi modelleri daha güvenilir politika sonuçları elde edebilecektir. 167 Lucas eleştirisinde politika yapıcıların, iktisadi ajanların tepkisini tahmin etmek istemeleri durumunda, sonlarını güvence altına almak zorunda olduklarına vurgu yapmaktadır. 168 Dönemlerarası yaklaşım uyarınca cari denge; hanehalkı tasarruf ve tüketim kararları doğrultusunda oluşmaktadır. Bu yaklaşımda rasyonel olan tüketici bireyin gelecekle ilgili beklentisi önemlidir, ilaveten parametrelerin uzun vadede birbirini etkileyeceği ifade edilmektedir. Fischer in oluşturduğu modelde rasyonel olan tüketici, gelecekte elde etmeyi umduğu geliri iyi öngörmelidir. Gelecekte gelirinin artacağını düşünen tüketici bugün daha çok tüketebilir. Tüketici, tüketimini yalnızca mevcut dönemin gelirine göre değil, gelecekte elde edeceği gelire göre saptamaktadır. 169 Dönemlerarası yaklaşımı geliştirmek için gerekli olan ivme, dünya sermaye piyasasındaki olaylardan, özellikle cari işlem dengesizliklerinden gelmiştir ve bunu 1973-74 ve 1979-80 lerin dünya petrol fiyatlarındaki keskin artışları takip etmiştir. Sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarafından cari işlem ayarlamalarının farklı yapıları dış şoklara karşı dönemlerarası problemleri artırmıştır. Klasik parasal 163 Obstfeld, a.g.e. (1982), p.258. 164 Jeffrey D. Sachs, The Current Account and MacroeconomicAdjustment in the 1970s, Brookings Papers on Economic Activity, Vol.12, Issue:1, 1981, pp.201-282. 165 L.E. Svensson, Assaf Razin, The Terms of Trade and the Current Account: The Harberger- Laursen-Metzler Effect, Journal Political Economy, Vol.91, No:1, 1983, pp.97-125. 166 R.E.Lucas, Econometric Policy Ecaluation: A Critique, Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy, Vol.1, Issue:1, 1976, pp.19-46. 167 Maurice Obstfeld, Kenneth S. Rogoff (1), The Intertemporal Approach to the Current Account, NBER Working Paper Series, No:4893, October 1994, p.2. 168 Lucas, a.g.e., p.126. 169 Babaoğlu, a.g.e., s.8. 44

modeller ve Keynesyen modeller bu sorunlara güvenilir bir yol gösterememiştir. Aynı şekilde, ilk petrol şokunu takiben gelişmekte olan ülkelere verilen banka kredilerindeki patlama ile borç alanların dış borç seviyelerinin sürdürülemez hale gelebileceği ihtimali, korkuya yol açmıştır. Gelişmekte olan ülkelerdeki borç seviyesinin değerlendirilmesi ihtiyacı bir dönemlerarası optimal cari işlem açığı tanımına yol açmıştır. 170 Dönemlerarası yaklaşım, massetme ve esneklikler yaklaşımlarının bir sentezini elde etmektedir. 171 Esneklikler Yaklaşımı, döviz kuru değişmesi ile esnekliklere odaklanmış, ihracat-ithalat üstündeki gelir-harcama etkisine ilgisiz kalmıştır. Gelir-Harcama (massetme-absorbtion) yaklaşımı ise, sözkonusu ihmali ortadan kaldırmayı amaçlayarak dış açık veren ülkeler için devalüasyon yanında, giderleri azaltıcı tedbirlerin de gerekli olduğunu vurgulamıştır. 172 Dönemlerarası yaklaşıma göre; mevcut yurtiçi tasarruflardaki eğilim, gelecek dönem gelir beklentileri için iyi bir göstergedir. Tüketiciler, gelecekte gelir düzeylerinin artacağına inanıyorlarsa tasarruflarını azaltabilmektedirler. Gelecekte gelirlerinin azalacağını düşünüyorlarsa tasarruflarını artırmaktadırlar. Mankiw, tüketim ve gelir düzeyi ile ilgili yapılan zaman serisi analizlerinde bunu destekler sonuçların elde edildiğini açıklamaktadır. İktisadi durgunluğa giriş dönemlerinde tasarruf oranlarında yükselme tespit edilmiştir. İktisadi canlanmadan önce ise tasarruflarda düşme gerçekleşmiştir. Bu nedenle toplam tasarrufların artış yönünde seyretmesi, tasarruf ile yatırım arasındaki farkı gösteren cari açığın sürdürülebilirliği açısından pozitif bir durum olsa bile, reel ekonominin gidişatı açısından negatif sonuçlar doğurabilmektedir. 173 Dönemlerarası Yaklaşım, Sürekli Gelir Hipotezi ne dayalıdır. Bu hipotez uyarınca; küçük açık bir ekonomide oluşan kalıcı olmayan talep ve arz 170 Obstfeld, Rogoff, a.g.e. (1994), p.2. 171 Obstfeld, Rogoff, a.g.e. (1994), p.4. 172 Ercan Uygur, Türkiye de Cari Açık Tartışması, Turkish Economic Association Discussion Paper, No:2012/25, Mayıs 2012, s.3. 173 Babaoğlu, a.g.e., s.9. 45

dalgalanmaları tasarruflar ve cari işlemlerde dalgalanmalara neden olmaktadır. Geçici olmayan (kalıcı) dalgalanmalar ise cari işlemler hesabını etkilememektedir. 174 Obstfeld ve Rogoff (1994), dönemlerarası yaklaşımın durumları tanımladığını belirtmektedir, örneğin çıktılarda bir düşme veya ulusal yatırımlardaki artış, cari açığa yol açmaktadır. Bu konularda Mundell-Fleming yaklaşımının söyleyecek birşeyi yoktur. Dönemlerarası yaklaşım olmadan cari işlemlerin yapısını analiz etmek veya değerlendirmek zor olacaktır. Mundell-Fleming yaklaşımı, dış dengeyi değerlendirecek geçerli bir kriter (benchmark) sunmamaktadır. 175 2.1.2.Esneklikler Yaklaşımı ve Marshall-Lerner Koşulu Keynesyen yaklaşımın en önemli yönü; iktisadi ilişkileri fiyat ve ücretleri elastik olmayan bir ortamda analiz etmesidir. Keynesyen görüşün dış iktisadi dengelere ilişkin ilk yaklaşımı olan Esneklikler Yaklaşımı nda devalüasyon ve revalüasyon, dış ödemeler bilançosu sorunlarına bir çözüm olarak önerilmektedir. Bu mekanizmalar, ulusal boyutta katı olan fiyatların uluslararası boyutta değişebilmesine yardımcı olmaktadır. 176 Devalüasyonun etkilerini incelemek üzere geliştirilen en eski yöntem olan ve Klasik Yaklaşım olarak da adlandırılan bu yaklaşımda (sermaye akımları dikkate alınmayarak), devalüasyonun dış ticaret akımları üzerindeki etkilerinin açıklanması amaçlanmaktadır. 177 Bu etkiler, ithalat ve ihracat üzerinden döviz tasarrufu sağlayıcı etki ve döviz kazandırıcı etki olmak üzere iki şekilde gözlemlenebilmektedir. Devalüasyon, ithalatı kısarak ekonomiye döviz tasarrufu sağlamaktadır (döviz tasarrufu sağlayıcı etki). Ulusal paranın yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, ithal ürünlerinin fiyatını artıracak, ithal mallara olan yurtiçi talep daralarak döviz giderleri azalacaktır. Buna karşın ihracat üzerindeki etkisi ise 174 Çiğdem Börke Tunalı, Türkiye de Cari İşlemler Açıklarının Sürdürülebilirliği, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Vol.1, 2008, s.167. 175 Obstfeld, Rogoff, a.g.e. (1994), p.66. 176 Merih Paya, Para Teorisi ve Para Politikası, 6.bs., İstanbul, Türkmen Kitapevi, 2013, s.153. 177 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.489. 46

belirsizdir. Ulusal malların fiyatlarının yabancı paralar cinsinden düşeceği ve döviz girişinin azalacağı 178 görüşüne karşın devalüasyonun döviz kazandırıcı etkiye sahip olduğu ileri sürülmektedir; devalüasyonun ihraç mallarını yabancı para cinsinden ucuzlatması nedeniyle yabancıların bu mallara olan talebi artacak ve dolayısıyla döviz gelirleri artış gösterecektir. Talep esnekliği ne kadar yüksek ise; döviz kazandırıcı etki o kadar yüksek olacaktır. 179 Devalüasyonun, yurtdışındaki yerleşiklerin ülkenin ihraç mallarına olan talebini artırması, yurtiçindekiler tarafından ithal mal talebinin azaltılması yoluyla dış ticaret dengesini iyileştireceği beklenmektedir. 180 Devalüasyonun dış dengeyi düzelten bir sonuç vermesi Marshall-Lerner Koşulu na bağlıdır. 181 Devalüasyonun başarısı için; (arz esnekliklerinin sonsuz olduğu varsayımı altında) ithal edilen mallar yurtiçi talep esnekliği+ihraç edilen mallar yurtdışı talep esnekliği>1 olmalıdır. Buna Marshall-Lerner Koşulu denilmektedir. Esneklikler yaklaşımı uyarınca, gelişmekte olan ülkelerde ithalat ve ihracat talep (fiyat) esnekliği düşüktür, ihracatın potansiyeli ise sınırlıdır. Dış açıklar, (Marshall-Lerner şartının gerçekleştiği varsayımından hareketle), yalnızca geniş çapta devalüasyon yoluyla giderilebilmektedir. Bu yaklaşımda daha çok sabit kur sistemine değinilmesine karşın, esnek kur sisteminin denge koşullarına da bakılmaktadır. 182 1929 daki Büyük Buhran ı takiben bu mekanizmaların (kur ayarlamaları) ödemeler dengesi üzerindeki etkisine şüpheyle yaklaşılmıştır Literatürde bu durum Esneklik Karamsarlığı olarak ifade edilmektedir. Günümüzde ise kur ayarlamalarının etkin olduğu görüş hakimdir. 183 2.1.3.Parasalcı Yaklaşım Parasalcı yaklaşım, Jacob Frenkel, Harry Johnson ve Robert Mundell gibi 178 Paya, a.g.e. (2013), s.153. 179 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.490. 180 Serdar Erkılıç, Türkiye de Cari Açığın Belirleyicileri, Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB Ankara, Kasım 2006, s.17. 181 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), ss.477-478. 182 Uygur, a.g.e., s.3. 183 Paya, a.g.e. (2013), ss.153-154. 47

Chicago Üniversitesi profesörleri tarafından 1970 lerde geliştirilmiştir. Ana amacı dış dengeyi sağlama mekanizmasını açıklamaya yönelik 184 olan Parasalcı yaklaşıma göre; ödemeler dengesi parasal bir olgudur. Finansal piyasalardaki bir istikrarsızlık, ödemeler dengesinde cari açık ya da fazla şeklinde kendisini gösteren istikrarsızlıkla ilişkilidir. 185 Değişik biçimlerde tanımlanabilen parasalcı yaklaşımda, ödemeler dengesinin cari dengesi ile sermaye hareketi dengesi de ele alınmaktadır, cari açık ise para arzındaki fazlalıkla açıklanmaktadır. Uluslararası Para Fonu (IMF) bünyesinde çalışan Jan Polak ın formatına dayanan parasalcı yaklaşımı, IMF yaygın duruma getirmiştir. Bu format uyarınca; (dış) açık veren ülke kredi stokunu daraltmalıdır. Kredi daralması, enflasyon oranını ve büyüme oranını azaltabilir, ancak hangi birinin daha fazla azalacağı şartlara bağlıdır. 186 2.1.4.Toplam Harcama (Massetme) Yaklaşımı Geleneksel açıklamaların yetersizliği ile eleştirilmeye başlayan Esneklikler yaklaşımının eksikliği gidermek amacıyla Massetme Yaklaşımı (Absorption Approach) ortaya çıkarılmıştır. Esneklikler yaklaşımında; göreceli fiyat değişiklikleri ile bu değişikliklerin ihracat, ithalat ile cari işlemler dengesi üzerinde doğurduğu etkilere yoğunlaşılmıştır, parametrelerin gelir üstündeki tesirlerine ilgisiz kalınmıştır. Esneklikler yaklaşımında olası devalüasyonun dış ticaret üzerindeki etkisi ele alınmaktadır, toplam harcama yaklaşımında ise olası bir devalüasyonun gelire etkisi ele alınmaktadır. 187 Toplam Harcama Yaklaşımı, Harberger (1950) 188, Meade (1951) 189 Alexander (1952) 190 tarafından geliştirilmiştir. Keynesyen özellikte olan Massetme ve 184 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.385. 185 Erkılıç, a.g.e., s.20. 186 Uygur, a.g.e., s.4. 187 Charles van Marrewijk, Basic Exchange Rate Theories, Tinbergen Institute Discussen Paper, No:TI 2005-024/2, February 2005, p.14. 188 Harberger, a.g.e., pp.47-60. 189 James Edward Meade, The Balance of Payments, London, Oxford University Press, 1951. 48

Yaklaşımı, dış ödemeler sorununu ekonominin toplam gelir ve toplam harcamaları ile ilişkilendirerek, ödemeler dengesi sorunlarına yönelik olarak kur ayarlamaları yanısıra farklı önerilerde bulunmaktadır. Bu yaklaşımın başlangıç noktası ticaret bilançosunun ulusal gelirle toplam harcamaların farkına eşit olduğu görüşüdür. Yaklaşımı açıklayabilmek üzere ulusal gelir (Denklem 15) oluşumu ve harcanması (Denklem 16) aşağıdaki şekilde yazılabilmektedir; 191 Y = I+ C + X (15) E = C + I + M (16) Denklem 15, bir ülkedeki yerleşiklerin gelirinin (Y), yine ülkedeki yerleşiklerin tüketim (C), yatırım (I) ve ihracatı (X) ndan oluştuğunu ifade etmektedir. Bir ülkedeki yerleşiklerin toplam harcamaları (E) ise; tüketim malı harcamaları (C), yatırım malı harcamaları (I) ve ithal malı harcamaları (M) ndan oluşmaktadır. Bu eşitliklerden hareketle üç durum sözkonusudur: 192 1) Gelirin harcamalara eşit olması durumu (Y=E); içsel ve dışsal denge sağlanmış olacaktır. Herhangi bir eşitsizlik durumunda, oluşan fark ihracat (X) veya ithalat (M) tan kaynaklanıyor olacaktır. Bu durumda, Y E = X M dir. (17) 2) Toplam harcamaların milli gelirden büyük olması durumu (E>Y); ithalatın (M) ihracattan (X) büyük olmasıdır. Harcamaları finanse edebilmek üzere dış kaynaklara veya döviz rezervlerine başvurulacaktır. 3) Milli gelirin toplam harcamalardan fazla olması durumu (Y>E); bu durumda ülkenin döviz rezervleri artacaktır. Toplam Harcama (Masetme) Yaklaşımı, dengesizlik durumlarında (yabancı para açığı gibi), ödemeler bilançosu dengesini sağlayabilmek için 1) Harcamaları azaltan, 2) Gelirleri artıran veya 3) hem harcamaları azaltan hem gelirleri artıran 190 Sidney S. Alexander, Effects of a Devaluation on a Trade Balance, IMF Staff Papers, Vol.2, No:2, April 1952, p.264. 191 Paya, a.g.e. (2013), s.154. 192 Paya, a.y. 49

politika önerilerinde bulunur. Bu yaklaşımın en önemli özelliği; tam istihdamın sözkonusu olduğu durumlarda devalüasyonun yetmeyebileceğini vurgulayarak daraltıcı politikaların da uygulanması gerekliliğini ortaya koymasıdır. 193 Devalüasyon ve marjinal harcama eğiliminin ticaret hadlerine etkisi değişik koşullarda oldukça mühim değişimler gösterebileceği için bu yaklaşım bu açıdan eleştirilmiştir. Eleştirilere karşın, Toplam Harcama Yaklaşımı, büyük elastikiyetlerin devalüasyon açısından cari işlem dengesizliklerinde başarıya ulaşamayabileceğini göstermiştir. 194 Ek olarak, üretime vurgu yaparak mühim bir paradigma geliştirmiştir. 195 2.1.5.Mundell-Fleming Modeli 1960 lı yıllarda IMF de görevli Mundell ile Flemming tarafından geliştirilen 196 bu model, Mundell in politika analizleri ile Fleming in denklemlerini birleştirerek, Keynesyen IS LM modelini açık ekonomiye uyarlamıştır. Robert Mundell ile J. Marcus Fleming, 1960 ların başlarında birbirlerinden ayrı şekilde sermaye akışlarının görevini kapsayan açık-ekonomi Keynesyen makro-ekonomik politikalar yöntemini geliştirmişlerdir. 197 Tam sermaye mobilitesi ile sabit döviz kuru varsayımı geçerlidir. Bu modelde; genişletici maliye politikası sebebiyle cari işlemler bilançosu açık vermektedir. Faizlerdeki artış (mali genişlemenin para talebi ve gelir üzerindeki etkisi kaynaklı) bu açığın yüksek miktarda sermaye akışıyla karşılanmasına sebep olacaktır. Sözkonusu varsayımlar altında mali poltikalardaki değişiklikler cari işlemler bilançosunu direkt olarak etkilemektedirler. 198 193 Paya, a.g.e. (2013), s.155. 194 L. Alan Winters, International Economics, Fourth Edition, London, Routledge, 1991, pp.293-294. 195 A.J.Makin, Global Finance And The Macroeconomy, London, Palgrave MacMillan, May 2000, p.51. 196 Uygur, a.g.e., s.4. 197 James M.Boughton, On the Origins of the Fleming-Mundell Model, IMF Staff Papers, Vol.50, Issue:1, 2003, pp.1-2. 198 Malcolm Knight, Fabio Scacciavillani, Current Accounts: What Is Their Relevance for Economic Policymaking?, IMF Working Paper, No:98/71, 1998, p.6. 50

2.1.6.Yapısalcı Yaklaşım Daha çok Latin Amerika ve Asya ülkeleri iktisatçıları tarafından savunulan bu yaklaşım uyarınca; gelişmekte olan ülkelerin iktisadi yapısı ihracat kapasitesini sınırlamaktadır, ithalat talebini ise yüksek tutmaktadır. Böyle bir yapıda dış ticaret açığı ile cari işlemler açığının azaltılmasına yönelik yapısal reformlar gerekmektedir. Değişim herşeyden önce ithal ikamesi kanalı ile temin edilebilecek bir sanayileşme sayesinde mümkün olabilecektir. Sanayileşmeyle gelen yapısal dönüşümle ithalat azalacak, ihracat yükseltecektir. 199 2.2.Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliği ve Sürdürülebilirlik Göstergeleri Yaşanılan birçok krizler (Arjantin, Brezilya, Doğu Asya, Meksika, Türkiye dahil olmak üzere), büyük cari işlemler açıklarının, gelişmekte olan ülkelerde finansal ve döviz krizlerinin öncü bir göstergesi olduğunu kanıtlamıştır. Bu nedenle cari işlemler hesabının durumu, iktisadi istikrarın sürdürülebilirliği açısından önem arzetmektedir. 200 Günümüzde cari işlemler açığından ziyade cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, üzerinde en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Sürdürülebilirlik olgusunun tanımı ve kriterleri konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Sürdürülebilirlik, ekonomik yapı ve ilişkiler sisteminde bir yörünge değişimine neden olabilecek ekonomik güç veya dinamik üretmeyen dış dengesizlik şeklinde tanımlanabilmektedir. 201 Zanghieri (2004) 202 ve Labonte (2010) 203 ise daha basit bir tanım geliştirerek, yabancı yatırımcıların finanse etmeye istekli oldukları 199 Uygur, a.g.e..s.3. 200 Marc Labonte, Is the U.S. Current Account Deficit Sustainable?, Congressional Research Service Report, No:7-5700, April 2, 2010, (Çevrimiçi) http://fpc.state.gov/documents/organization/141590.pdf, 7 Nisan 2016, pp.2-7. 201 Nazım Ekren, Yükselen Piyasalarda Finansman Talebinin Dinamikleri: Ekonomik Stratejide Yeni Paradigma, Perspektif İhtiyacı, Uluslararası Finans Sempozyumu, İstanbul:Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, 21 Ekim 2011, s.37. 202 Zanghieri, a.g.e., p.14. 203 Labonte, a.y. 51

sürece cari işlem pozisyonlarının sürdürülebilir olduğuna dikkatleri çekmektedir. Mann a göre; cari işlemler dengesinin sürdürülebilir olup olmaması, cari açıkların ülke ekonomisinin yapısında herhangi bir değişim oluşturup oluşturmamasına bağlıdır. Mann, cari işlemler açığını üç farklı başlıkta incelemiştir: 204 Yurtiçi perspektif (milli gelir - üretim hesaplarına dayanır) Uluslararası perspektif (mal - hizmet ticareti akışlarına dayanır) Uluslararası perspektif (mali varlıkların tutulması ve bu varlıkların akışlarına dayanır) Sürdürülebilir cari açık, 1. Yurtiçi perspektife göre; cari işlemlerden ya da uluslararası net yatırım pozisyonundan, tüketime olan geri besleme etkilerinin, bu harcama kategorilerini etkileyen diğer makroekonomik değişkenlerle karşılaştırıldığında daha zayıf olmasına bağlıdır. 2. Uluslararası finans görüşüne göre sürdürülebilir cari işlemler açığı, uluslararası portfolyo ayarlamalarının faiz oranları ya da döviz kurları üzerindeki ters etkilerinin, fiyatları ve portfolyo seçimlerini etkileyen diğer makroekonomik güçlerle karşılaştırıldığında görece zayıf olmasına bağlıdır. 205 Cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, dış borçlanmanın sürdürülebilirliği anlamına gelmektedir ve yüksek dış borcu olan ülkeler açısından oldukça mühim bir konudur. Maastricht Kriterleri arasında cari açığın sürdürülebilir olması maddesinin yer alması mevzuunun önemini artıran bir diğer unsurdur. 206 Bir ülkenin borçlarını ödeme gücünün olup olmaması (solvency), cari işlemler açığının sürdürülebilirliğini etkilemektedir. 207 Ferreti ve Razin e göre; borç ödeme gücü ile ilgili olarak sürdürülebilirliğin tanımlanması cari işlem dengesizliklerinde daha karmaşıktır. Cari işlem dengesizlikleri; yabancı yatırımcıların borç verme kararları kadar, hükümet ve yerli özel ajanların tasarruf ve yatırım kararları arasındaki etkileşimleri de 204 Catharine, L. Mann, Perspectives on the US. Current Account Deficit and Sustainability, Journal of Economic Perspectives, Vol.16, Number:3, Summer 2002, pp.131-152. 205 Mann, a.e., pp.134-142. 206 Pelin Karatay, Cari Açıklar ve Sürdürülebilirliği, Mevzuat Dergisi, Yıl:11, Sayı:124, Nisan 2008, (Çevrimiçi) http://www.mevzuatdergisi.com/2008/04a/01.htm, 8 Ekim 2015. 207 S. Tolga Tiryaki, "Cari İşlemler Hesabına Çeşitli Yaklaşımlar, Sürdürülebilirlik ve Türkiye Örneği," Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, No:08, Temmuz 2002, s.8. 52

yansıtmaktadır. 208 Cari açık, yatırımların gerçekleştirilmesinde yetersiz kalan ulusal tasarrufların boşluğunu doldurarak, ekonomik kalkınmaya pozitif etkide bulunmaktadır. Cari açığın süreklilik göstermesi, dış borçları arttırmaktadır ve makro-ekonomik istikrarsızlık yaratabilmektedir. Cari açıklar, dışsal şoklara karşı kırılganlığı arttıran mühim bir meseledir. Cari açığın sürdürülebilirliği, tüm ekonomiler açısından önemlidir. 209 Cari açığın yüksek yatırım ile oluşması (gelecekte büyümenin bir işareti olacağından dolayı) açığın sürdürülebilirliği açısından olumlu bir gelişmedir. Cari işlemler açığı düşük tasarruflar tarafından şekilleniyor ise bu aşırı tüketimin habercisidir ve cari açığın sürdürülemez olduğunu söylemek mümkündür. 210 Cari işlemler açığı borç yaratmayan yabancı kaynaklarla karşılanıyorsa sürdürülebilirdir, borç yaratan ve bilhassa kısa süreli olan dış kaynaklarla finanse ediliyorsa açık sürdürülemeyen bir boyuta taşınabilir, risk sözkonusudur. Sürdürülebilirlik kavramına ilişkin şu tanımlamaları da yapmak mümkündür: 211 Güncel davranış ve politikaların borç ödeme şartına mani oluşturmaması durumunda, bu davranış ve politikalar sürdürülebilirdir. Bir ülkede; özel kesim tasarruf-yatırım, ihracat-ithalat gibi davranışları ile hükümet politikalarının aynen gibi sürdürülmesi durumunda bir bunalım oluşacaksa ve/veya oldukça sert politika değişimlerine maruz kalınacaksa, güncel cari açık sürdürülebilir değildir. Cari açığın, döviz kuru bunalımı gibi ya da finansal/parasal daralmalar getiren keskin politika değişikliğine sebebiyet vermesine, dışsal bir şok da neden olmuş olabilir. Bu durumda cari işlemler açığı sürdürülebilir değildir. Cari 208 Gian Maria Milesi-Ferreti, Assaf Razin (3), Current Account Sustainability: Selected East Asian and Latin American Experiences, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:5791, Cambridge, October 1996, p.4. 209 Tunalı, a.g.e., ss.163-164. 210 Cevdet Akçay, Murat Üçer, Will History Repeat Itself? An Assessment of Turkish Current Account Trends and Prospects, Tüsiad-Koç University Economic Research Forum, Economic Research Forum Working Paper Series, Publication No:TÜSİAD-T/2006, 03/416, May 2006, p.13. 211 Uygur, a.g.e., ss.16-17. 53

işlemler açığının kaynağı davranışlar, strateji (politika) değişiklikleri keskin derecede hayati olabilmektedir. Örnek olarak, tüketimdeki artma-tasarruflarda azalma ile oluşan cari işlemler açığı, yatırımların artışıyla ortaya çıkan açığa oranla çok daha fazla endişe vericidir. Cari işlemler açığı, yabancılar bu açığı finanse etmek istedikleri ölçüde sürdürülebilir olmaktadır. Verilen borçların vadesi ne kadar çok kısalırsa, sermaye hareketinde hızlı geri çıkışların olması ile kriz ihtimali de artmaktadır. Cari işlemler açığı, uluslararası doğrudan yabancı yatırımlar (UDY) ile karşılanacak olursa kapitalin geri çıkış ihtimali çok daha düşüktür ve cari işlemler açığının sürdürülebilirliğine pozitif etki etmektedir. İthalat ve ihracat parametreleri arasındaki eşbütünleşme ilişkisiyle incelendiği cari açığın sürdürülebilirliği çalışmalarının literatürde önemli bir yeri vardır. 212 Cari açık sürdürülebilirliğini ölçmede bazı değişik ölçütler kullanılabilmektedir: Cari açık / GSYİH Bütçe açığı / GSYİH İthalat / GSYİH İhracat / GSYİH Rezerv değişimleri Sermaye akışlarındaki değişme oranı Dış ticaret açığı / GSYİH Cari işlem açıklarının sürdürülebilirliği üzerine yapılan ampirik çalışmalar 1992 de Husted ile başlamıştır. Ve 1996 da Milesi-Ferretti-Razin, 1997 de Obstfeld- Rogoff, 1999 da Fountas-Wu ve 2001 de Edwards takip etmiştir. 213 ABD de, Husted, cari açığın sürdürülebilirliğini, ithalat- ihracat dizileri arasında eşbütünleşme korelasyonu olma şartı ile, eş-bütünleşme katsayısı=1 212 İsmet Göçer, Türkiye de Cari Açığın Nedenleri, Finansman Kalitesi ve Sürdürülebilirliği: Ekonometrik Bir Analiz, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, C.VIII, No:1, 2013, s.225. 213 Ahmet Şahbaz, Cari İşlem Açıklarının Sürdürülebilirliği: 2001-2011 Türkiye Örneği, Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C.XX, No:3, 2011, s.419. 54

olmasına bağlamıştır. 214 1991 de Hakkio ve Rush tarafından geliştirilmiş, 1992 de de Husted tarafından ekonometrik açıdan test edilebilir seviyeye indirgenerek dönemlerarası forma çevrilmiştir. Husted, sözkonusu modeli ithalat-ihracat arasındaki uzun vadeli bir ilişki üstüne oluşturmuştur. Devletin olmadığı bu model, üretilen tek malın ihraç edildiği, ufak açık bir ekonomi varsayımına dayanmaktadır. Modelde, yer alan birey beynelmilel piyasalarda rahatça borç alıp verebilmektedir ve model, bireyin cari dönem bütçe kısıtından türetilmiştir. 215 1995 te Quintos, bu şartı geliştirerek cari açığın sürdürülebilir olduğunu belirtmiştir. (eşbütünleşme katsayısı=1 olduğunda güçlü formdadır, sıfır>eşbütünleşme katsayısı>1 ise zayıf formdadır). 216 Matematiksel bir karşılığa sahip olmayan sürdürülebilirlik kavramının açıklanması zordur. Cari işlem açıklarının sürdürülebilirliğine ilişkin yapılan araştırmalarda da iktisatçılar, cari işlem açıklarının sürdürülebilirliğini değişik açılardan ele almışlardır. Örnek olarak, K.Rogoff ve M. Obstfeld e göre cari açığın sürdürülebilirliği, ekonominin dış borçlarını ödeyebileceği miktarda ticaret fazlalığı yaratma potansiyeli olmasıdır. Yani sürdürülebilirlik, gelecekte borçların ödenip ödenilememesine göre değerlendirilmiştir. Milesi- Ferretti ve Razin e göre de sürdürülebilirlik, bir ülke borçlarının ödeme gücüyle alakalıdır. Bir ekonominin gelecekteki dış (ticaret) fazlasının şu anki değerinin, yabancı borcunun cari değerine eşit olması durumunda ülke, tediye etmek (ödemek) gücüne haizdir, dolayısıyla açık sürdürülebilirdir. 217 Çalışmalarında (1997 218-1998 219 ), sürdürülebilirlik için gerekli şartın dış borç/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının istikrarlı hale gelmesi olduğu öne sürülmüştür. Gerçekleştirdikleri çalışmalarında sözkonusu ölçeğin dengeli olduğu bir açığa ulaşabilmek üzere 214 Göçer, a.g.e., s.225. 215 Şahbaz, a.g.e., s.419. 216 Göçer, a.g.e., s.225. 217 Milesi-Ferreti, Razin(3), a.g.e., p.2. 218 Gian Maria Milesi-Ferreti, Assaf Razin (4), Sharp Reductions in Current Account Deficits An Empirical Analysis, European Economic Review, Vol.42, Issue:3-5, 1998, p.898. 219 Gian Maria Milesi-Ferretti, Assaf Razin (1), Current Account Reversals and Currency Crises: Empirical Regularities, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:6620, Cambridge, June 1998, pp.1-52. 55

ekonominin ticaret açığında gidilmesi gereken azalmayı hesaplamışlardır. 220 Yazarlara göre borç dinamikleri dünya reel faiz oranı ile doğrusal, ulusal paranın değeri ve ulusal büyüme oranıyla ise ters bir korelasyondadır. 221 Milesi-Ferretti-Razin e göre; %5 gibi cari açığın sürdürülebilirliğiyle ilgili olan eşik değerler yeterince bilgilendirici bir gösterge değildir. Cari işlemler dengesizlikleri, döviz kuru politikası ve (tasarruf-yatırımların düzeyi, finansal sistemin sağlığı, açıklık derecesi gibi) yapısal faktörler ile birlikte değerlendirilmelidir. 222 Yazarlar, makroekonomi ve sermaye hesabı göstergeleri açısından, cari işlem dengesizliklerinde dış ticaret dengesinin açıktan fazlaya dönmesini sağlayan 223 dönüş noktalarının (turning points) karakterize edilmesinin potansiyel bir yaklaşım olduğunu belirtmişlerdir. 224 Dış ticaret açıklarının dış ticaret fazlasına dönüşünde ekonomik faaliyetler üzerinde büyük çaplı değişiklikler ortaya çıkmayacaksa, cari işlemler açıklarının sürdürülebilirliğinden bahsedilebilecektir. 225 Ticaret açığının fazlaya dönüşmesi esnasında bu tür dönüm noktalarına, ekonomik aktiviteler ve tüketimde keskin düşüşler veya para çöküşü şeklinde şiddetli makroekonomik sıkıntılar eşlik edecekse; açıkların sürdürülemez olduğu ileri sürülebilebilmektedir. 226 C. Mann, bir ekonominin cari açığının endişe verici boyuta ulaşması durumunda, yabancı yatırımcıların yatırımda bulunmaktan vazgeçebileceğini söylemektedir. Bu durumda yabancı yatırımcılar portföylerindeki enstrümanları elden çıkarabileceklerdir. Cari açık, faiz oranları, kurlar, makro-iktisadi değişkenlerde çalkantılar yaratacağı için sürdürülemez olarak nitelendirilmektedir. 227 J. Pitchford tarafından geliştirilen, oldukça basit birkaç varsayıma dayanan, 220 Tiryaki, a.g.e, s.8. 221 Tiryaki, a.g.e., s.9. 222 Milesi-Ferreti (3), a.g.e., p.65. 223 Tunalı, a.g.e., s.164. 224 Milesi-Ferretti, Razin (3), a.g.e., p.40. 225 Tunalı, a.g.e., s.164. 226 Milesi-Ferretti, Razin (3), a.y. 227 Tunalı, a.g.e., s.164. 56

İflasın Aritmetiği Modeli ne göre; herhangi bir yılda ortaya çıkan cari işlemler açığı, ülkenin aynı yıl dış borç stokunda meydana gelen değişime eşit olduğundan, dış borç stoku/gayrisafi yurtiçi hasıla oranında değişim yaratmayan cari işlemler açığı, sürdürülebilir cari işlemler açığı olarak nitelendirilmektedir. 228 Konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar olarak; 2005 de Matsubayashi, 2009 da Kim, 2010 da Karunaratne, Takeuchi, 2011 de Holmes, Chen, Greenidge, Türkiye den ise 1997 de Selçuk, 1998 de Akçay-Özler, 2004 de Uygur, 2005 de Yücel-Yanar, 2007 de Yamak-Korkmaz, 2009 da Peker, 2011 de Göçer-Mercan, Kalkan, Bayraktutan-Demirtaş, 2012 de İnsel-Kayıkçı sayılabilmektedir. 229 Cari işlemler açıklarının sürdürülebilirliğine ilişkin en yaygın kabul gören kriter; %5 kuralıdır. Bu eşik değer, 1994 Meksika Krizini takiben L. Summers (Amerika Hazine Sekreteri) tarafından belirtilmiştir. Gayrisafi yurtiçi hasılanın %5 inden fazla cari açıkların, sıcak para (kısa vadeli sermaye akımları) veya rezervlerle karşılanması durumunda önemli problem oluştuğu kabul edilmiştir. Bu açıklar yakından takip edilmelidir. 230 Edwards (2005) ise, gayrisafi milli hasılanın yaklaşık %6 sı kadar olan cari açıkların sürdürülemez olduğuna dikkat çekmektedir. 231 Düşük cari işlem açıkları/gayrisafi yurtiçi hasıla oranları bazı ekonomilerde krizlere neden olmasına rağmen, bazı ekonomilerde daha yüksek oranlar sürdürülebilir olmuştur. Sürdürülebilirlik konusunda, cari işlem açıklarının büyüklükleri yanında finanse ediliş şekli önemlidir. 232 Roubini ve Wachtel e göre dönemlerarası bütçe kısıtı, cari denge ile dış borç stoğuna yumuşak sınırlamalar getirmektedir. Tanımsal olarak, sürdürülebilir cari işlemler projeksiyonu için, bir ülkenin ilerideki cari işlemler dengesinin iskontolanmış toplamı = cari dönem dış borç stoku demek mümkündür. Cari 228 Tunalı, a.g.e., s.166. 229 Göçer, a.g.e., ss.225-226. 230 Tunalı, a.g.e., s.165. 231 Sebastian Edwards, The End of Large Current Account Deficits, 1970-2002, Are There Lessons fort he United States?, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:11669, October 2005 (b), p.1. 232 Cural, a.g.e., s.179. 57

işlemler hesabı; (özel ve kamu) tasarruf-yatırım takdirleri arasındaki münasebet ve dış yatırımcıların borç verme arzusuyla belirlenmektedir, gelecekte gerçekleşmesi beklenen akışları doğru öngörmek olası değildir. Artış göstermeyen bir dış borç/gayrisafi milli hasıla oranı, sürdürülebilirlik için pratikte yeterli bir koşuldur. Dış borç/gayrisafi milli hasıla oranı artmadığı sürece, ülke borcunu geri ödemek gücünde olacaktır. Bu durumda cari işlemler açığı sürdürülebilirdir. 233 Cari açıkların sürdürülebilirliğini değerlendirirken, sadece dış borç/gayrisafi yurtiçi hasıla, cari işlemler açığı/gayrisafi yurtiçi hasıla gibi parametrelerin dikkate alınması yetersizdir. Sürdürülebilirlik; hem açık veren ekonomideki ajanların hem de o ekonomiye yatırımda bulunan yatırımcıların beklentilerine bağlı olmaktadır. 234 2.2.1.Lawson Doktrini Cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, tartışılan konulardan birisidir. Cari açığın sürdürülemez olduğunu savunan ilk görüş, Sacsh tarafından ortaya atılmıştır. Sachs (1981), yatırımlardaki bir artış nedeniyle cari işlemler açığının artmasının doğal bir sonuç olduğunu ve bu cari açığın bir sorun oluşturmayacağını savunmaktadır. Özellikle kamu kesiminde önemli bir açık olmaması ve tasarruf oranında gerileme bulunmaması durumunda cari açık bir tehdit unsuru olmayacaktır ve politika önlemleri almak gerekmeyecektir. 235 Bu görüş, eski İngiltere Maliye Bakanı Nigel Lawson ın 1988 de Uluslararası Para Fonu (IMF) na yaptığı bir konuşmasından sonra Lawson Doktrini olarak literature geçmiştir. Lawson a göre, cari işlemler açığı geçmişten gelen bütçe açıklarından dolayı oluşmaktadır. Bütçe dengesinin olduğu dönemlerde özel sektör davranışlarından oluşan cari işlem açıkları kaygı sebebi olmayacaktır. 236 233 Nouriel Roubini, Paul Wachtel, Current Account Sustainability in Transition Economies, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:6468, March 1998, pp.4-5. 234 Tunalı, a.g.e., s.166. 235 Jeffrey D. Sachs, The Current Account and Macroeconomic Adjustment in the 1970s, Brookings Papers on Economic Activity, Vol.12, Issue:1, 1981, pp.201-282. 236 Tiryaki, a.g.e., s.9. 58

Daha sonra Corden (1994) gibi bazı iktisatçılar daha da ileri giderek, yatırımlarda bir artış veya tasarruflardaki bir düşüş nedeniyle 237 özel sektörden kaynaklanan cari açıkların endişeye neden olmaması gerektiğini söylemişlerdir. Önemli olan kamu bütçe dengesidir. 238 İngiltere de Lawson Doktrini olarak bilinen bu görüş, Avustralya da -Avustralya ekonomisi üzerine çalışmalar yapan J. Pitchford un cari açıkların nedeninin özel kesim yatırımları olduğu ve önemsenmemesi gerektiği üzerine yaptığı çalışması nedeniyle- Pitchford Tezi olarak bilinmektedir. Pitchford Tezi ile de yatırımların artmasının bir ekonomi için olumsuz etki yaratmayacağı savunulmaktadır. Dikkate alınması gereken husus cari işlemler açığı değil, bütçe açığıdır. 239 1994 Meksika krizini takiben Lawson Doktrini birçok iktisatçı tarafından eleştirilmeye başlanmıştır. Interamerikan Kalkınma Bankası Guvernörler Kurulu'nda yaptığı bir konuşmasında Lawrence Summers bu doktrine karşı çıkarak özel sektör kaynaklı cari açıkların iyi huylu kabul edilemeyeceğini ve gayrisafi milli hasılanın %5 ini geçen açıklara özellikle dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Summers a göre; cari işlem açıkları ters dönebilecek şekilde finanse edilmişsse özellikle dikkat edilmelidir. 240 2.2.2.Dornbusch Sınırı Lawson Doktrinine karşıt olarak Lawrence Summers (Eski Amerikan Hazine Sekreteri) tarafından ortaya atılmıştır. Sonrasında Dornbusch Sınırı adını almıştır. Bu görüşte cari işlemler açıklarının sadece özel sektörden kaynaklanmalarından dolayı zararsız olduklarını düşünmenin yanlış olduğu ve gayrisafi milli hasılanın %4 ünü aşan, hızlı biçimde tersine dönebilecek şekilde finanse edilmiş açıklara dikkat edilmesi gerektiği savunulmuştur. Cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı kısa vadeli 237 Sebastian Edwards, a.g.m. (2004), p.5. 238 W. Max Corden, Economic Policy, Exchange Rates, and the International System, Oxford, Oxford University Press, 1994, p.92. 239 Rochelle Belkar, Lynne Cockerell, Christopher Kent, Current Account Deficits: The Australian Debate,, Reserve Bank of Australia, Research Discussion Paper No:2007-02, March 2007, p.496. 240 Edwards, a.g.m. (2001) (a), pp.30-31. 59

sermaye hareketlerindeki değişkenliğin yansımalarını taşımaktadır ve krizlerin ana işaretlerinden birisi olarak kabul görmektedir. Dornbusch Sınırı na göre, bu oranın %4 ü bulması durumunda, kriz olasılığı yüksektir. 241 Farklı görüşlere göre ise %4 gibi eşik oranlara bakılması cari açığın sürdürülebilirliği hususunda yeterli olmayacaktır. Sürdürülebilirlik konusu dış borca sahip ülkelerde ayrı bir öneme sahiptir. Ülkelerin kur politikaları, dış borç vadesi, dış ticaret kompozisyonu, ticarette açıklık derecesi, mali yapısı ve derinliği gibi başka unsurlar da dikkate alınmalıdır. Ferreti-Razin ve Roubini-Bacus, cari işlemler açığının sürdürülebilirliği konusunda etkili faktörleri genel olarak şu başlıklar altında toparlamıştır; yatırımtasarruf dengesi, büyüme, dışa açıklık derecesi, dış yükümlülüklerin kompozisyonu, finansal sistem yapısı, siyasi istikrarsızlık ve belirsizlikler, sermaye hareketlerinin yapısı. 242 2.2.3.Tasarruflar, Yatırımlar ve Ekonomik Büyüme Cari işlemler, ulusal tasarruf ve ulusal yatırımlar arasındaki farka eşit olduğundan dolayı, tasarruflardaki bir düşüş veya yatırımlardaki bir artış, cari işlemler açığının ortaya çıkmasına neden olabilir. Cari açığın sürdürülebilirliği, onun kaynaklarından (yatırımlardaki bir artış veya tasarruflardaki bir düşme) ve tasarruf ve yatırımlardaki değişimin ek özelliklerinden etkilenecektir. 243 Ulusal tasarruf oranlarındaki bir düşüş nedeniyle oluşan cari işlemler dengesizliği, özel tasarruflardaki veya kamu tasarruflarındaki bir azalmadan (yüksek bütçe açıkları) kaynaklanabilir. Özel tasarruflar kişilerin harcanabilir gelirlerindeki bir düşüş, tüketim harcamalarında bir artış, vergi oranlarının çok yüksek seviyelere ulaşması nedeniyle de azalabilir. Özel tasarruflardaki azalmanın cari açığı tetikleme gücü kamu tasarruflarına nispeten daha fazladır. Özel tasarruf = Harcanabilir Gelir-Vergiler Tüketim Harcamaları (18) 241 Rudiger Dornbusch, Ilan Goldfajn, Rodrigo O. Valdes, Currency Crises and Collapses, Brookings Papers on Economic Activity, No:2, 1995, pp.276-285. 242 Tiryaki, a.g.e., s.58. 243 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.7. 60

Kamu gelirinin en mühim kaynağı vergilerdir; kamu gelirinin azalması ya da kamu harcamalarının artması, kamu tasarruflarının azalmasına neden olmaktadır. Kamu tasarrufu = Vergi Hâsılatı Kamu harcamaları (19) Kamuda bütçe açıklarının artması ve giderek kronikleşmesi, yüksek oranlardaki harcamaların vergi hâsılatıyla karşılanamaması durumudur, açıkların kapatılması zorlaşır ve dış kaynak ihtiyacı zorunlu hale gelir. Cari işlemler bilançosu da açık verecektir. 244 Roubini ve Wachtel (1998) e göre; düşük kamu tasarrufu (yüksek bütçe açığı) nedeniyle oluşan ulusal tasarruflardaki bir düşme, özel tasarruflardaki düşüşten potansiyel olarak daha tehlikelidir. Bunun nedeni; özel tasarruflardaki bir düşüşün geçici bir olgu (atransitory phenomenon) olması daha olasıdır, yapısal kamu açıklarından genellikle kurtulmak zordur. Yüksek gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesinin yüksek kalıcı gelire yol açacağı beklentisiyle özel tasarruf oranlarında geçici bir düşüş (cari tüketimde bir artış) meydana gelebilir. Gelecekteki gelir artışları meydana geldiğinde, tasarruf oranı telafi edecektir. Öte yandan, büyük ve kalıcı yapısal bütçe açıkları sürdürülemez bir dış borç birikimi ile sonuçlanabilir. Yapısal olarak düşük ve düşen özel kesim tasarruf ile oluşan cari işlem açıkları, özel ajanların (private agents) optimum tüketim ve tasarruf kararlarının sonucu ise; bir endişe kaynağı olabilmektedir. 245 Yüksek yatırım oranları, verimli kapasite ve muhtemelen daha yüksek ihracat kazancına yol açacak ve bu da dış borç servisini ödeyebilecektir. 246 Yüksek yatırım seviyeleri, daha büyük üretim kapasitesinin birikimi yoluyla, gelecekteki yüksek büyüme anlamına gelmektedir. Bu da dönemlerarası ödeme gücünü artıracaktır. Yüksek tasarruf ve yatırım oranları da uluslararası yatırımcılara kredi sinyali verebilir. Böylelikle ülkenin dış borç azaltabileceğine yönelik algıları yükseltecektir. Yüksek yatırımlar çıktıların bugünkü yüksek değerini yansıtacaktır, bu da temerrüt 244 Karatay, a.y. 245 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.8. 246 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.7. 61

riskini (default risk) azaltacaktır. Bu argüman, yatırımların mutlaka büyüme arttırıcı ve dış borcu ödeme yeteneğini güçlendirdiğini varsaymaktadır. 247 Genellikle, tasarruf oranlarındaki bir düşüşe eşlik eden bir cari işlemler açığı, yatırım oranlarındaki artışa eşlik eden açıktan daha sorunludur. Ayrıca, bazı yatırım türlerinin diğerlerine oranla daha sürdürülebilir açıklarla ilişkili olması daha muhtemeldir. Üretken sermayede gerçekleştirilen özel sektör yatırımları, özellikle işlem gören mal endüstrisi (ticarete konu olan mal endüstrisi), bir cari işlemler açığını daha sürdürülebilir yapacaktır. 248 Ancak yatırım projeleri, finansal piyasa çarpıklıkları veya politika öncelikleri tarafından verimsiz seçilebilir. Göreceli fiyat çarpıklıkları nedeniyle bir ülkenin yeteneği gelecekteki ticaret fazlasını oluşturmada başarısız olabilir. Örneğin, işlem görmeyen eşya sektöründe (ticarete konu olmayan mallar) yatırım, çarpık (skew) olabilir. Bu koşullar altında, yüksek yatırım seviyeleri sürdürülemeyebilir. 249 Cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, tüketim kalıbının sürdürülebilirliği açısından ele alınabilmektedir. Bir ülke sürekli olarak tüketimini artırarak borçlanmaya devam edemeyecektir. Fazla tüketimden kaynaklanan bir açık, uzun dönemde sürdürülemeyecektir. Tüketim seviyesinin uzun dönemde sürdürülebilir olması için ekonomide servetin ve gelirin bugünkü seviyede tutulmasına yetecek kadar tasarrufun olması gerekmektedir. Eğer net tasarruflar pozitif ise söz konusu açık sürdürülebilir, aksi durumda sürdürülemez olacaktır. Ülke ekonomilerindeki hızlı büyümeler cari işlemler dengesini ortaya çıkarmaktadır. Ekonomik büyüklüğün birkaç ölçütünden biri olan gayrisafi yurtiçi hasıladaki (GSYİH) süratli artma, uzun dönemde yapılan yatırımları arttıracaktır. Bu nedenle cari açıkların sürdürülebilir olduğu söylenebilir. Yatırım-tasarruf oranının büyük olması; yapılan yatrımların tasarruftan fazla 247 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., p.22. 248 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.7. 249 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., p.22. 62

olması demektir. Bu durumda yatırımlar büyümeyi artıracaktır ve böylece cari açıklar sürdürülebilir olacaktır. Yüksek yatırım-tasarruf oranları, uluslararası yatırımcılar açısından ülkenin kredi itibarını artırıcı etkiye sahiptir. Ekonomik büyüme daha büyük ise büyük cari açıklar daha sürdürülebilirdir. yüksek gayrisafi yurtiçi hasıla oranları beklenen karlılık arttıkça, daha yüksek yatırım oranlarına yol açma eğilimindedir. Aynı zamanda yüksek büyüme, yüksek beklenen gelecek gelir ve özel tasarruf oranlarında geçici düşüşlere yol açabilir. Genellikle, yüksek büyüme oranları cari açığın daha sürdürülebilir olmasıyla ilgilidir. Çünkü herşey eşittir, yüksek büyüme dış borç/gayrisafi yurtiçi hasıla oranında daha küçük bir artışa yol açar ve ülkeyi daha dış borcunu daha ödeyebilir hale getirir. 250 2.2.4.Dışa Açıklık ve Ticaret Dışa açıklık, ticaretin gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı 251, yani ticaretin (ihracat + ithalat) gayrisafi yurtiçi hasıla ya oranıdır. 252 Dışa açıklık derecesi ile finansal sektör gelişim derecesi arasında pozitif bir ilişki vardır. Rodrik (1998), dışa açıklığın, bir ekonomide gelir volatiletisini kalıcı arttığını kanıtlamıştır. 253 Dollar (1992) a göre; dışa açık ekonomilerin ihracat değerleri ve ülke ekonomileri daha hızlı büyümektedir. 254 Dışa açıklık oranı, ihracat sektöründeki artış, dış borçlanmayı kolaylaştıracaktır ve dış borçlanma hacmini artıracaktır. İhracatta dışarıya bağımlılık ve üretkenlik artacaktır. İhracat hacminden, sürdürülebilirlik etkilenmektedir. Buna 250 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.8. 251 Dani Rodrik, Why Do More Open Economies Have Bigger Governments?, The Journal of Political Economy, Vol.106, No.5, Oct.1998, p.998. 252 Ronald McKinnon, Gunther Schnabl, Synchronized Business Cycles in East Asia and Fluctuations in the Yen/Dollar Exchange Rate, ECB - IMF Workshop, November 16-17, 2004, (Çevrimiçi) https://www.imf.org/external/np/seminars/eng/2004/ecbimf/pdf/schnab.pdf, 16 Mart 2015, p.6. 253 Helena Svaleryd, Jonas Vlachos, Markets For Risk and Openness to Trade: How Are They Related?, SSE/EFI Working paper Series in Economics and Finance, No:327, 2001, pp.2-7. 254 Ahmet İncekara, Mesut Savrul, Küreselleşme, Büyüme ve Ekonomik Entegrasyonlar: Türkiye Açısından Bir Değerlendirme, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.LXI, No:2, 2011, s.8. 63

karşın, bir ülkenin dışa açıklık oranının artması, o ülkenin dış ticaret oranlarında dengesizlik, dış talebin azalması gibi dışsal şoklardan etkilenme ihtimalinin yüksek olmasına neden olmaktadır. 255 Büyük ihracat sektörleri olan ülkeler, dış borç servisini kolayca yapabilmektedir, çünkü borç servisi, toplam ihracat gelirlerinin daha küçük bir kısmını emecektir (massetme). Sachs ve Warner (1995) e göre; sermaye akımları kesilir ise, ülkenin dış börç ödemeleri için gerekli dövizi oluşturabilmek üzere ihracat sektörüne kaynak aktarması gerekir. Çünkü bu kayma anında oluşmaz, ithalatın keskin daralması gerekli olabilir ve bunun ithal girdilere güvenen yerli sanayi için olumsuz sonuçları olabilir. 256 Frankel ve Cavallo (2004), dışa açıklık ile bir ani durma (sudden stop) olasılığı arasında negatif bir ilişki saptamıştır. 257 Frankel ve Cavallo ya göre; diğer ülkelerle daha az ticaret yapan ülkeler, ani durmalar ve döviz krizlerine daha yatkındırlar. Ticaretin gayrisafi milli hasılaya oranının %10 artırılması, ani durma olasılığını yaklaşık %32 azaltmaktadır. Ayrıca Frankel ve Cavallo nun bulduğu bazı kanıtlara göre, açıklık derecesinin artması, krizlerle bağlantılı çıktı maliyetini azaltmaktadır. Elde edilen sonuçlar çok güçlü olmamakla beraber, dışa açıklık ve kriz olasılığı arasındaki bağlantıya işaret etmektedir. 258 Daha açık bir ekonomi, dış şoklara karşı (ticarette dalgalanmalar veya dış talepte azalma gibi) daha kırılgandır. Ülkenin dar bir ticaret köprüsü varsa veya ithalatta hammadde bağımlılığı varsa, bu kırılganlık artar. Eğer ülkenin ticaret kompozisyonu mallar arasında iyi çeşitlendirilmiş ise, kırılganlık azalacaktır. 259 255 Tiryaki, a.g.e., s.12. 256 Jeffrey Sachs, Andrew Warner, Economic Reform and the Process of Global Integration, Brookings Papers on Economic Activity, Vol.1, 1995, p.52. 257 Sebastian Edwards, Capital Controls, Capital Flow Contractions, And Macroeconomic Vulnerability, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:12852, January 2007, p.12. 258 Jeffrey A.Frankel, Eduardo A.Cavallo, Does Openness To Trade Make Countries More Vulnerable To Sudden Stops, Or Less? Using Gravity To Establish Causality, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:10957, December 2004, p.18. 259 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., p.23. 64

2.2.5.Dış Yükümlülüklerin Kompozisyonu ve Borçların Sürdürülebilirliği Cari işlemler açığının sürdürülebilirliği, dış borçlanmanın sürdürülebilirliği anlamına gelmektedir. Avrupa Birliği, Maastricht Anlaşması 3A maddesi uyarınca üye ülkelerin ve birliğe katılım için bu şartı kesinlikle yerine getirmesi gerekmektedir. 260 Cari işlemler dengesinin sürdürülebilirliğini özel kesim ve kamu kesimi dış yükümlülüklerinin boyut ve çeşidi belirlemektedir. Dış yükümlülüklerin hacmi, cari işlemler dengesinin yüksek ve kısa süreli dış borçlanmayla karşılanması durumunda artmaktadır ve sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkilemektedir. Borcun vade yapısı, döviz kompozisyonu ve faiz yapısı, bir ülkenin şoklara karşı kırılganlığını etkilemektedir. Kısa süreli vadeler, toplu borç itfası, döviz birimi ve değişken faiz oranları, borç yükü üzerindeki etkiyi büyütmesinden dolayı, dış şokların riskini artıracaktır. Dış yükümlülüklerin kompozisyonu, bir ülkenin bir şoku sorunsuzca emmesini (massetme) etkileyebilir. Bu olasılık, yaygın bir borç krizi bağlamında ele alınmıştır. 261 Dış yükümlülüklerin durumu incelenirken; dış borç/gayrisafi yurtiçi hasıla (veya dış borç/gayrisafi milli hasıla) oranına bakılmaktadır, bu oranın %60 ı geçmesi, az gelirli ülkeler için tehlike demektir ve dikkatlice takip edilmesi gerekmektedir. Yaman (2011) a göre; istikrarlı bir finansal sektör, kurumlar ve kaliteli ekonomi politikasına sahip ülkeler için, %60 kritik bir eşik olmasa da bu ülkelerde de bu oranın gelişiminin dikkatle izlenmesinde fayda vardır. 262 Optimal borç/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının tanımlanmasının mümkün olmadığını belirten Fischer (2003) ise, Maastricht kriterleriyle tanımlanan kamu borç oranının %60 ının genel kabul oluşturduğunu, fakat gelişmekte olan ülkeler için %60 oranının yüksek olduğunu ve bu oranın bu ülkeler için %30-40 lar düzeyinde 260 Uygur, a.g.e., ss.15-16. 261 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., p.23. 262 Yaman, a.g.e., s.5. 65

olmasının çok daha güvenli olacağını söylemektedir. 263 Dış borçlanmanın sürdürülebilirliği, borçlanma kanalı ile elde edilen kaynaklar ile, kamu gelirinin borç geri ödemesini karşılayacak düzeyde artırılabilmesi ile mümkün olabilecektir. Alınan dış borçlar geri ödemeyi sağlayacak yeterli getiriye sahip alanlara yatırıldığında sorun teşkil etmemekte ve iktisadi büyümeyi artırmaktadır. Borçlanma, yatırım için kullanılırsa ve sermayenin reel getirisi borçlanma maliyetinden düşük değilse, cari işlemler açığı sürdürülebilir olacaktır. Buna karşın borçlanma borç ödeme, tüketime yönelik ya da verimsiz, karlılığı düşük alanlara yapılan yatırımlara yönelecek olursa cari işlemler açığı sürdürülemez olacaktır. 264 Gayrisafi yurtiçi hasılada oluşabilecek bir büyüme, yüksek yatırım oranlarına zemin hazırlayacaktır. Diğer koşullar sabit kalırken, hızlı büyüme dış borç/gayrisafi yurtiçi hasıla oranında küçük bir artışa yol açmaktadır ve ülkenin dış borcunu ödeyebilmesine imkân sağlamaktadır. Cari işlemler açığının daha sürdürülebilir olması; yüksek büyüme oranlarıyla ilgilidir. 2.2.6.Finansal Sistemin Yapısı Ulusal finansal sistemin sağlamlığı, özellikle de bankalar, bir ülkenin cari açığının sürdürülebilmesi yeteneğini taşımaktadırlar. Sermaye girişi ve doğrudan yabancı yatırımlar, ulusal finansal sistemde yabancı katılımını, en azından, ulusal bankacılık sisteminde mevduat tutma isteğini gerektirmektedir. Bankacılık sistemindeki bir güven eksikliği, yabancıların ülke ekonomisine katılarak cari işlem açıklarını finanse etme isteğini engelleyecektir. Böyle bir durumda, cari işlemlerin finansman yükü, dış borç birikimi üzerine düşecektir. 265 263 Stanley Fischer, Financial Crises and Reform of the International Financial System, NBER Working Paper Series, No:9297, October 2002, pp.8-9. 264 İclal Çöğürtçü, Orhan Çoban, Dış Borç Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği (1980-2009), KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Sayı:13 (21), 2011, ss.140-147. 265 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.11. 66

Bir ülkenin finansal sisteminin yapısı ile makroekonomik politika ve finansal kriz olasılığı arasındaki bağlantılar, özellikle 1990 ların başında gelişmekte olan ülkelere büyük sermaye akımları 1994-95 Meksika krizini takiben, Rojas-Suarez ve Weisbrod (1995) 266, Golstein (1996) 267 ve Kaminsky ve Reinhart (1996) 268 tarafından yoğun bir şekilde incelenmeye başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde finansal aracılık konusunda genellikle bankalar hakimdir, banka mevduatları özel tasarrufların en önemli biçimidir ve banka kredileri firmalar için temel finansman kaynağıdır. Asimetrik bilgi sorunları, özellikle az gelişmiş finansal sistemlerde önemlidir. Finansal aracılığın alternatif şekilleri ile rekabetin disiplin etkisi sınırlı olduğundan bankaların denetim rolü esastır. Zor bir durumda diğer finansal kurumlardan ziyade bankaların merkez bankası (hükümet) tarafından kurtarılacak olmasının daha olası olduğu gerçeği, bu tarz banka hakim (bank-dominated) finansal sistemlerde daha fazla risk alma davranışı anlamına gelebilmektedir. 269 Banka portföylerinin kalitesi de borç verme kararları üzerindeki politik nüfuzla (kamu iktisadi teşebbüslerine borç verilmesi gibi) etkilenebilmektedir. Goldstein (1996) 270 ın vurguladığı gibi, döviz kuru rejimi esnek olmadığı zaman, son borç veren olarak merkez bankasının rolünü yerine getirme yeteneği sınırlıdır. Bu koşullar altında para politikası, döviz kuru çıpasını savunma ihtiyacı nedeniyle direğe bağlıdır. Bankacılık sistemi bu nedenle sermaye akımlarındaki ani geri dönüşlere (sudden reversals) karşı daha kırılgan olmaktadır. 271 266 Liliana Rojas-Suarez, Steven Riess Weisbrod, Financial Fragilities in Latin America: The 1980s and the 1990s, International Monetary Fund, No:132, October 1995, pp.1-69. 267 Morris,Goldstein, Presumptive Indicators/Early Warning Signals of Vulnerability to Financial Crises in Emerging-Market Economies, Unpublished Mimeograph, Institute for International Economics, Washington, January 1996. 268 Graciela L. Kaminsky, Carmen M. Reinhart, The Twin Crises: The Causes of Banking of Balance-of-Payments Problems, Board of Governors of the Federal Reserve System, International Finance Discussion Paper No:544, March 1996, pp.1-28. 269 Gian Maria Milesi-Ferreti, Assaf Razin (2), Current-Account Sustainability, Princeton University, No:81, October 1996, p.24. 270 Goldstein, a.y. 271 Milesi-Ferreti, Razin (2), a.g.e., p.25. 67

Yurtiçi bankacılık krizleri, gelişmekte olan ve geçiş ülkelerinde yaygındır. Bu krizler, kötü kredi uygulamalarının (genellikle banka kredileri üzerindeki politik etkiler ya da (genellikle devlet malı) bankalardan kamu iktisadi teşebbüslerine kredi tahsisinin) doğrudan bir sonucudur. Bankalar yurtdışından döviz cinsinden borçlandığında problem daha da derinleşmektedir. Bu koşullar altında, bir bankacılık sisteminin çöküşünün birçok sonuçları vardır; 272 Hemen tasarruflarda düşmeye yol açar veya iktisadi faaliyetlerde bir daralmaya sebep olur, bu durumda da tasarruflarda bir düşüş gerçekleşecektir. Ödemeler sistemine ilişkin belirsizlik ve istikrarsızlık hızla yabancı sermaye girişine zarar verecektir. Böylelikle, finansal sistemin (bankacılık sektörünün) kırılganlığı, kolaylıkla sürdürülemez cari açığın yakın bir nedeni olabilmektedir. Mishkin, politika yapıcıların zamanlarını banka düzenleme ve denetiminin nasıl iyileştirileceği hakkında endişelenmeye harcamalarının daha yararlı olacağını söylemektedir. Böylece uluslararası sermaye akımlarının bir borç patlaması üretmesi olasılığı ve bankacılık kurumları tarafından alınan artan risk azalacaktır. 273 2.2.7.Politik İstikrarsızlık ve Belirsizlik Politik ekonomi, şu ana kadar incelenen sürdürülebilirlik göstergelerinin çoğunun öneminin belirlenmesinde bir rol oynamaktadır. Birçok ampirik çalışma [(Cukierman, Edwards, Tabellini) 274, (Alesina, Özler, Roubini, Swagel) 275 ], politik istikrarsızlık ile yüksek enflasyon, düşük yatırım ve düşük büyüme arasındaki ilişkiyi saptamıştır. 272 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.11. 273 Mishkin, a.g.e. (1998), pp.28-29. 274 Alex Cukierman, Sebastian Edwards, Guido Tabellini, Seigniorage and Political Instability, American Economic Review, Vol.82, Issue:3, 1992, pp.537 555. 275 Alberto Alesina, Sule Özler, Nouriel Roubini, Phillip Swagel, Political Instability and Growth, Journal of Economic Growth, Vol.1, No:2, 1996, pp.189 211. 68

Cari işlemlerin sürdürülebilirliği bağlamında, politik istikrarsızlık ve belirsizlik çeşitli nedenlerle önemli olabilmektedir. Mevcut siyasi duruşun güvenilirliğini azaltan, ani politik bir bozulma (policy reversal), yerli ve yabancı yatırımcıları daha duyarlı hale getirmektedir. Örneğin bir hükümet, serbest sermaye hareketliliği (free capital mobility) yerine sermaye kontrollerini koyabilir. Bu durum, sermaye çıkışlarını daha olası hale getirecektir. 276 Politik istikrarsızlık genellikle dağılımsal çatışma (distributional conflict) ile tahrik edilir. Sermayenin vergilendirmesi korkusuna bir tepki olarak, sermaye kaçışına neden olur. 277 Siyasi istikrarsızlık ya da belirsizlik, ekonomik politikaların seyri hakkında, bankacılık sektörünün istikrarsızlığı ile aynı sonuçları doğuracaktır. Rejim ya da rejim değişimi tehdidi, bir cari açığın finansmanını sağlamak üzere uluslararası finans topluluğunun isteğini azaltabilir. Bu durumda, politik ve finansal ortam beklentilerindeki bir bozulma, özellikle ekonomik temeller çok sağlam olmadığı zaman, ödemeler dengesi ve döviz kuru krizlerine katkıda bulunabilir. Beklentilerdeki bu tür değişiklikler çok hızlı ve bazen de uyarı olmaksızın gerçekleşebilir. Ayrıca, politik belirsizlik daha büyük bütçe açıklarına yol açabilir, bu ise açık bir ekonomide daha büyük cari işlemler açıklarına sebebiyet verecektir. 278 1997 de Macaristan daki ekonomik ve döviz krizleri, güçlü bir piyasa odaklı koalisyonun varlığını tehdit eden politik bir krizle ilişkilendirilmiştir. Komşu olan Slovakya Cumhuriyeti de iç ve dış ciddi politik problemleri yaşamıştır. (Hükümette otoriter eğilimler ve demokratik reformların eksikliği, Cumhurbaşkanı ve muhalefet arasında ciddi gerilimler gibi). Bulgaristan ve Romanya da 1996 ekonomik krizi güçlü piyasa reformları vadeden yeni hükümetlerin seçilmesine (Kasım 1996 ve Nisan 1997) yol açmıştır. Bu tip vaatler test edilecektir, örneğin 1990 ların başında zaten iktidarda olan Bulgar koalisyon üyelerinin makroekonomik performansları başarısız olmuştur. Hırvatistan ın istikrarlı bir hükümeti olmasına karşın iç 276 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., pp.28-29. 277 Alberto Alesina, Guido Tabellini, External Debt, Capital Fligt and Political Risk, Journal of International Economics, Vol.27, No:4, 1989, pp.199-220. 278 Roubini, Wachtel, a.g.e., pp.11-12. 69

politikadaki otoriter eğilimler eleştiri konusu olmuştur ve uluslararası finans kurumlarından (IMF ve Dünya Bankası) gerekli finansmanı ve Bosna ihtilafının gelecekteki gelişmeleri ülke riskini tehlikeye atabilecektir. 279 Politik durum çeşitli şekillerde dış borçların sürdürülebilirliğini etkileyebilir. 280 Şüphesiz, siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik, sürdürülebilirliği negatif yönde etkilemektedir. Özellikle finansal piyasaların serbestleştirildiği ülkelerde bu etki daha çok görülmektedir. Politik istikrarsızlık ve belirsizlik, güncel politika uygulamalarının ciddi şekilde değiştirilmesi gerekliliği ve bunalıma neden olabilecek sorunların varlığı durumunda cari işlemler açığının sürdürülemez hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır. 2.2.8.Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Yapısı Cari işlemler açığının finansmanı için gerekli olan sermaye girişlerinin kompozisyonu sürdürülebilirliğin önemli bir belirleyicisidir. Kısa vadeli sermaye girişleri, uzun vadeli akımlar ve özkaynak akımlarına göre daha tehlikelidir, uzun vadeli akımlar borç yaratan girişlere göre daha istikrarlıdır. Bu bağlamda, doğrudan yabancı sermaye ile finanse edilen bir cari işlemler açığı, piyasa koşullarının tersine dönmesi durumunda kısa vadeli sıcak para ile finanse edilene göre daha sürdürülebilirdir. 281 Bir açık oluştuğunda, merkez bankalarının paralarını destekleyebilmek ve dış ticaretin finansmanını sağlayabilmek için uluslararası likidite gerekmektedir. 282 Uluslararası ticaret ve yatırımların finansmanında kabul edilen paraların dünyadaki arzı, uluslararası likidite olarak tanımlanmaktadır. 283 Uluslararası sermaye hareketleri, işlemlerinin günümüzdeki çeşit ve karmaşıklığına karşın; a) vade (kısa ve uzun süreli) ve b) işlemi gerçekleştirenin kişiliğine göre (özel ve resmi) 279 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.50. 280 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., pp.28-29. 281 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.9. 282 Sloman, a.g.e (2004), s.465. 283 Sloman, a.g.e. (2004), s.452. 70

gruplandırılabilmektedir. 284 Sermaye hareketlerindeki serbestliğin artması, ülkenin olumsuz dış şoklarla karşılaşma ihtimalini de yükseltmektedir. Ayrıca, ülkenin dış yükümlülüklerinin döviz kompozisyonu da önemlidir. Yabancı para cinsinden borçlanma daha düşük faiz oranında (ulusal para borçlanmasından) daha büyük sermaye girişlerine yol açıyor olsa bile, yabancı para cinsinden borçlanma, gerçek değer kaybı dış borcun reel yükünde bir artışa yol açarak bir kur kriziyle sona erebilir. 285 3.CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ FİNANSMAN YAPISI ve SERMAYE KONTROLLERİ Cari açık, ülke yatırımlarından bir bölümünün yabancı kaynak ile finansmanı anlamını taşımaktadır; ülkede hedeflenen büyüme hızının ulusal tasarruflarla finanse edilememesidir. 286 Kowalski ve Lesher (2011), bir ülkenin cari açığını nasıl finanse ettiğinin, açığın sürdürülebilirliğinin belirlenmesinde önemli bir rol oynadığını vurgulamaktadır. 287 Ülkenin cari açığı oluştuğunda; açık, diğer ülkelerle oluşturulan yükümlülüklerle finansal hesaplardaki akışlar ile finanse edilmektedir. 288 Duncan a göre bir ülke, tasarruf ettiğinden daha fazla yatırım yapacak olursa yani tasarruf yatırım açığı oluşursa 289, oluşan boşluğu finanse edebilmek üzere yurtdışından borç alabilecektir. 290 Büyük ticaret açığı, ülkenin yurtdışından borçlandığı anlamına gelmektedir. 291 Cari işlemler açığının sermaye ve finans hesapları ile karşılanamayan kısmı ise rezervlerle finanse edilmektedir. 292 284 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.406. 285 Roubini, Wachtel, a.g.e., p.9. 286 Şahin, a.g.e., s.454. 287 Kowalski, Lesher, a.g.e., p.12. 288 Atish Ghosh, Uma Ramakrishnan, Current Account Deficits: Is There a Problem?, IMF, December 28, 2012, (Çevrimiçi) http://www.imf.org/external/pubs/ft/fandd/basics/current.htm, 9 Temmuz 2014. 289 Yılmaz, Yaraşır,a.g.e., s.97. 290 Duncan, a.y. 291 Federal Reserve Bank of New York, Balance of Payments, May 2009, (Çevrimiçi) http://www.newyorkfed.org/aboutthefed/fedpoint/fed40.html, 9 Temmuz 2014. 292 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.9. 71

Kraay ve Ventura (2000,2003) nın kısmi denge yaklaşımına göre; uluslararası sermaye akımlarına veya cari işlemlere servetteki değişiklikler yoluyla portföy büyümesi neden olmaktadır. 293 Neo-klasik iktisatçılar, sermaye karlılık oranının daha yüksek olması sebebiyle, sermaye akımlarının gelişmiş (sermaye-yoğun) ekonomilerden, sermayenin kıt olduğu (emek-yoğun) gelişmekte olan ekonomilere doğru olduğunu söylemektedirler. 294 1973 de birçok ülke, paralarını dalgalanmaya bırakmıştır. Bretton Woods çökmüştür. Uluslararası likidite akımlarında liberalleşme ve uluslararası finansal yapıda serbestleşme başlamıştır. Keynesyen politikalar yerini liberal politikalara bırakmıştır, rekabet ve özelleştirme ağırlıklı uygulamalar öne çıkmıştır. Finansal piyasalardaki globalleşme bilhassa 1990 larda hız kazanmıştır, dünya ticaretinden de fazla sermaye akımlarına sebep olmuştur ve gelişmekte olan ülkelere önemli ölçüde sermaye akışları yaşanmıştır. 295 Birçok ülke, 1980-90 lı yıllarda uluslararası sermaye akımlarının dalgalarını tecrübe etmiştir. Son on yılda, oynaklığı artan sermaye akımları, 2001 yılı sonlarında kurumuştur. 2000 li yılların ortaları boyunca artan sermaye akımları, 2008-2009 Küresel Finansal Kriz boyunca keskin daralmıştır ve sonrasında 2010 da ise hızla toparlanmıştır. Forbes ve Warnock (2011), sermaye akımları volatilitesinin; a) ekonomik döngülerin yükseltilmesi b) finansal sistem açıklarının artması ve c) ağırlaştırıcı genel makroekonomik istikrarsızlık gibi geniş ekonomik sonuçlar doğurabileceğini vurgulamaktadır. Buna karşın sermaye akımlarının iyi huylu olabileceği ve önemli faydalar sağlayabileceği de (küresel finansal kriz süresince küresel likidite sağlanması gibi) belirtilmektedir. 296 293 Kai Guo, Keyu Jin, Composition and Growth Effects of the Current Account: A Synthesized Portfolio View, Journal of International Economics, Vol.79, Issue:1, 2009, p.31. 294 Claudia M.Buch, Capital Mobility and EU Enlargement, Weltwirtschaftliches Archiv, Vol.135, Issue:4, 1999, p.635. 295 Örnek, a.g.e., s.200. 296 Kristin J.Forbes, Francis E.Warnock, Capital Flow Waves: Surges, Stops, Flight, And Retrenchment, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:17351, August 2011, p.1. 72

Obstfeld in de dikkat çektiği üzere; finansal küreselleşmenin bir gerçeği olarak 1990 ların başlarından beri, brüt finansal akımlar ve brüt yabancı varlık ve yükümlülükler (bazı ülkeler için patlama derecesinde) hızla büyümüştür. 297 1980-2015 döneminde gelişmekte olan ülkelere yönelik net sermaye girişlerinde döngüler görülmektedir. Şekil 13 den de görülebileceği gibi 2010 dan bu yana böyle bir çevrimin yavaşlama evresi gerçekleşmektedir. Geçmişte yaşanan net sermaye girişlerindeki yavaşlamalar dış borç krizleri ile ilişkilendirilmiştir. 298 Şekil 13: Gelişmekte olan ülkelere net sermaye akımları ve borç krizleri Kaynak: IMF, Understanding the Slowdown in Capital Flows to Emerging Markets, (Çevrimiçi) https://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2016/01/pdf/c2.pdf, 13 Ekim 2016, s.64. Finansal liberizasyonun birçok durumunda yerli bankalar uluslararası sermaye piyasalarından ağır borçlanma içerisine girmişlerdir ve yabancı sermaye girişleri artmıştır. McKinnon un aşırı borçlanma sendromu olarak isimlendirdiği bu fenomen, makroekonomik dengesizliklerin kaynağı olmuştur ve sürdürülemez olduğu kanıtlanmıştır. McKinnon ın görüşüne göre, aşırı borçlanma, bir ahlaki tehlike (moral hazard) sorunudur. 299 McKinnon ve Pill (1999) e göre; asimetrik enformasyon ve moral hazard da, finansal aracılık reel ekonomik kaynakları 297 Obstfeld, a.g.e. (1993), pp.3-5. 298 IMF, Understanding the Slowdown in Capital Flows to Emerging Markets, (Çevrimiçi) https://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2016/01/pdf/c2.pdf, 13 Ekim 2016, s.64. 299 Ronald McKinnon, McKinnon Says Long-Term Peg Could Help Reduce Incidence of Crises for Emerging Markets, IMF Survey, Vol.29 No:17, August 28, 2000, p.279. 73

mikroekonomik seviyede yanıltarak, önemli makroekonomik dengesizliklere yol açmaktadır. 300 Finansman içerisinde dış tasarrufların ağırlığının artması, ekonomik büyüme ve iş çevrimlerinde global şartların etkisini ciddi şekilde artırmaktadır. Pozitif global likidite şartları, ekonomilerin hızlı büyümesine, olumsuz dışsal koşullar ise ekonominin daha keskin ve hızla daralmasına sebep olabilmektedir. 301 Obstfeld e göre, 1980 lerden sonra yaşanan sermaye akımları, spekülatif niteliktedir. 302 Sermaye hareketleri, olumlu yönlerine karşın, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kırılganlığı artırmaktadır. 303 Papanek (1973), sermaye girişlerinin ulusal tasarrufları azalttığına dikkat çekmektedir. 304 Kazgan, sermaye hareketlerinin, makro-iktisadi dengesizliği aşamayan, finansal dengeyi kuramayan ekonomilerde istikrarsızlığı artıran etkilere sebep olduğunu Amerikalı en önemli iktisatçıların da söylediğini vurgulamaktadır. 305 Blanchard ve Milesi-Ferreti, dış dengesizliklere sahip ülkelerin büyük olması ve sermaye hareketlerinin bunlara akması durumunda; dengesizliklerin, yıkıcı ayarlamalar (disruptive adjustment) riski adıyla sistemik problemlere yol açabileceğine dikkat çekmektedir. 306 Kuşkusuz, bir ülkenin hesap açıklarının büyüklüğü kadar, açıkların finansman yapısı da önemlidir. Uluslararası kuruluşlar, yabancı banka ve hükümetlerden gerçekleştirilen dış borçlanma, ülkenin dış borç stokunun artmasına sebep olacaktır. Resmi rezervler ise; cari açıkları dengelemek için kullanılan ikinci bir yoldur. Cari açıkların doğrudan yabancı yatırım ve uzun vadeli yabancı para girişleri ile finansmanı, kısa vadeli borçlar ile dış borçları artıran sıcak para akımları 300 Ronald McKinnon, Huw Pill, Exchange Rate Regimes For Emerging Markets: Moral Hazard And International Overborrowing, Oxford Review of Economic Policy, Vol.15, Issue:3,April 1999, p.1. 301 T.C. Kalkınma Bakanlığı, Türkiye de Cari İşlemler Açığı, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, 2014, s.xi. 302 Obstfeld, a.g.e. (1982), p.55. 303 Örnek, a.g.e., s.201. 304 Papanek, a.g.e., p.120. 305 Gülten Kazgan, Tanzimat tan 21.Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, 5.bs., İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ekim 2013, s.140. 306 Blanchard, Milesi-Ferreti, a.g.e. (2010), p.5. 74

ile finansmanına göre nispeten daha az sorunludur. Yüksek faiz oranlarından faydalanmak üzere spekülatif alanlara hareket eden yüksek montanlı sıcak para; artan açıklar ve aşırı değerli ulusal para nedeniyle ihracatın karlılığını azaltmaktadır. Faiz ve döviz kurları arasındaki ilişkiyi bozduktan sonra sıcak paranın sistem dışına çıkması ülke ekonomisini daha büyük ikilemlere sürüklemektedir. Ülke ithalata daha bağımlı hale gelmektedir ve üretim ekonomisi olmaktan uzaklaşarak tüketim ekonomisine yönelmektedir. 307 İncekara (1986), iktisadi kalkınmanın en sağlıklı finansman yönteminin ihracat yolu ile elde edilen döviz gelirleri olduğuna dikkatleri çekmektedir. 308 Son yıllarda bir grup araştırmacı, serbest sermaye hareketliliğinin makroekonomik istikrarsızlık ürettiğini ve gelişmekte olan ülkelerin finansal güvenlik açığına katkıda bulunduğunu iddia etmişlerdir. Örneğin, ABD Hazine ve Uluslararası Para Fonu (IMF) eleştirisinde, Stiglitz (2002), 1990 larda sermaye hareketliliğindeki kontrolleri gevşetmek için gelişmekte olan ve geçiş ülkelerine baskının büyük bir hata olduğunu iddia etmiştir. Stiglizt e göre, sermaye hareketliliğinin üzerindeki kontrollerin kolaylaştırılması, son on yılda, en çok gelişmekte olan piyasalardaki para krizlerinin ortasında olmuştur (1994 de Meksika, 1997 de Asya nın batısı, 1998 de Rusya, 1999 da Brezilya, 2001 de Türkiye, 2002 de Arjantin). Sermaye kontrolünü destekleyenler, sermaye hareketliliğinin kısıtlanmasının iki önemli potansiyel faydası olduğu iddia etmektedirler; (a) bir ülkenin dış şoklara ve finansal krizlere güvenlik açığını azaltması (b) bir döviz krizi yaşamış ülkelere; faiz oranlarını düşürmek, büyüme yanlısı politikaları uygulamak ve çok çabuk krizden çıkmak için izin vermesi. Stiglitz e göre, sermaye çıkışlarının kontrolü kriz ülkelerine kendi finansal sektörlerinin düzenli bir şekilde yeniden yapılandırılması için ek süre verecektir. 309 307 Orhan, Nergiz, a.g.e., s.139. 308 Ahmet İncekara, 1980 den sonra İhracatın Artışına İhracat Taahhütlü Krediler ve İhracatta Vergi İadesi Araçlarının Rolü, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.XLIV, No:1-4, 1986, s.303. 309 Sebastian Edwards, Capital Controls, Sudden Stops, and Current Account Reversals, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No: 11170, March 2005 (a), pp.73-74. 75

Buna karşın, Eichengreen e (2001) göre, kontrollerin varlığı para krizi riskini artırmaktadır. Glick ve Huchison (2000), sermaye kontrolleri ve krizler arasında pozitif bir korelasyon saptamıştır. 310 Calvo, büyük sermaye girişlerinin ekonomide oynadığı rol üzerine dikkat çekmektedir: 311 Büyük sermaye girişlerinin göreli fiyatlar (özellikler döviz kuru) ve banka kredileri üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Büyük sermaye girişleri genellikle geçicidir, insanlar ekonominin sonunda girişler öncesindeki koşullara dönmesini beklemektedirler. Bireylerin finansal kırılganlığın (büyük kısa vadeli borç) farkında olmaları durumunda, ani tersine dönüşler (sudden reversal, sert inişler hard landing) için bazı olasılıklar ekleyeceklerdir. Bireyler, yaklaşan sorun duygusu için çok fazla bilgiye ihtiyaç duymamaktadırlar, göreli fiyatlardaki büyük ve ani değişimler, herkesi uyarmaktadır, sert inişler (hard landing) için bir oda vardır. Tablo 4: Borçlular için ayar senaryoları Yumuşak İniş (Soft Landing) Sert İniş (Hard Landing) Ticaret Kısıtlaması Orta Sorun Borç Erteleme Ticaret Kısıtlaması Yok Büyük Sorun Moratoryum Kaynak: Rudiger, Dornbusch, Debt Problems and the World Macroeconomy, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, Ed.by. Jeffrey D. Sachs, Chicago, University of Chicago Press, 1989, s.307. Tablo 4 de ayarlamaların iki özelliği, bir sert veya yumuşak iniş olup olmadığı vurgulanmaktadır. Sert iniş, güven kaybı sebebiyle parada bir çöküş öngörmektedir. Bu çöküş, sırasıyla enflasyonda keskin bir yükseliş ve sıkı parasal koşulları beraberinde getirmektedir. Sonuç; durgunluk ve yüksek faiz oranlarıdır. Yumuşak iniş (soft landing) ise, tam tersine, maliye politikasının giderek 310 Barry Eichengreen, Capital Account Liberalization: What Do the Cross-Country Studies Tell Us?, World Bank Economic Review, Vol.15, No:3, September 2001, p.28. 311 Calvo, a.g.e. (2000), p.84. 76

sıkılaşması ve para politikası faiz oranlarındaki düşüş demektir. Dolar kuru düşmektedir, büyüme, net ihracatta bir düzelmeyle sürdürülmektedir. Büyüme istikrarlıdır ve enflasyon orta seviyede yükselir. Reel faiz oranları açıkça düşer. Diğer aşırı senaryo; ticaret kısıtlamaları ile bir sert iniştir. Sonuçları açıktır; resesyon ve yüksek reel faiz oranları, borç servisi problemlerini borçlu ülkelerin iç ayarlamalar ile yapabileceğinin çok ötesine taşımaktadır. Ticaret kısıtlamaları borç servisi yeteneklerini daha da kötüleştirir. Dornbusch a göre neredeyse 1930 tarzı borç erteleme bir daha tekrar edebilir. 312 Berksoy ve Saltoğlu na göre; ekonominin genel dengesizliği sermaye hareketlerinin belirlenmesinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Örnek olarak; 313 Gelirler<Kamu Harcamaları olması durumunda Hazine nin borçlanma ihtiyacı artmaktadır ve hazine bonosu faiz oranları yükselmektedir. Hazine bonosu faiz oranlarının yükselmesi ise ülkeye kısa vadeli sermaye akımlarına neden olmaktadır. Ekonomide cari açık verilmesi; yurtdışı sermaye talebini artırmaktadır. Makin, gözlenen küresel finansal akımların, esasen karşıt akımların dengelerinin belirtileri olduğunu vurgulamıştır. Makin e göre finansal akımlar, sıkça karakterize edildiği gibi, bir dengesizlik değildir. Çünkü dengesizlikler sürdürülemez ve uzun zaman önce faiz oranları, gelirler, fiyatlar, ve tabiiki döviz kurları gibi değişkenlerin ayarlanmasıyla elimine olmuştur. Akımlar bakiyeleri temsil etmektedirler ve çok daha aydınlatıcıdırlar. 314 3.1.Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) Uluslararasi Para Fonu (IMF) nun yayımladığı Ödemeler Dengesi Kitapçığı 312 Dornbusch, a.g.e., pp.306-307. 313 Taner Berksoy, Burak Saltoğlu, Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No:1998-58, İstanbul 1998, ss.149-151. 314 John H. Makin, America s External Balances, American Enterprise Institute for Public Policy Research, August 2006, p.4. 77

Beşinci Edisyona (BPM5) göre; doğrudan yabancı yatırımlar, yatırımcınn ekonomi dışında faaliyet gösteren işletmelere kalıcı ilgi kazanmasının temin edildiği bir yatırımı ifade etmektedir. 315 Neo-Klasik teoride büyümenin motoru sayılan 316 doğrudan yabancı yatırımların bileşenleri; özsermaye, yeniden yatırılan kazançlar ve diğer sermaye (özellikle şirket içi krediler)dir. 317 Yetersiz tasarruf oranına bağlı olarak iktisadi büyümesi önemli ölçüde dış finansmana dayalı ülkelerde, cari açığın sürdürülebilir olması gerekmektedir. Sürdürülebilir cari açık için dış finansmanın en sağlam, en faydalı şekli; uluslararası doğrudan yatırımlardır. Cari işlemler açığının finansmanında doğrudan yabancı yatırımların payının arttığı oranda cari işlemler açığı sürdürülebilirdir. 318 Feldstein ve Horioka (1979), doğrudan yatırımların çoğunun ticaret pozisyonlarının geliştirilmesi veya özel bilgiden yararlanabilmek için yabancı ülkelerde yapıldığını, bu tip yatırımların göreceli sermaye yoğunlukları ya da tasarruf oranlarındaki farklılıklara duyarlı olmayacağını öne sürmektedir. 319 McKinnon-Schnabl a göre; firmaların sermayeleri sınırlı olduğunda, döviz kuru yabancı doğrudan yatırımları (dolayısıyla yerli yatırımları) daha fazla etkilemektedir. Gayrimenkul veya üretim tesislerinin doğrudan yabancı yatırımlar edinim karı, portföy yatırımlarına oranla, asimetrik enformasyon nedeniyle yabancılar için daha zordur. Bir firma, doğrudan yabancı yatırımlar projesine daha fazla iç finansman (servet) getirebilir, toplam maliyet daha düşük olacaktır. 320 Yabancı sermayenin bir diğer ülkeye gelerek yatırımda bulunması için ilk koşul; ülkede iktisadi ve siyasi istikrarın olmasıdır. İktisadi ve sosyal alt yapı yeterli seviyede olmalıdır, aksi takdirde marjinal etkinliğin yüksek olduğu projelerin 315 UNCTAD (b), Foreign Direct Investment (FDI), 2013, (Çevrimiçi) http://unctad.org/en/pages/diae/foreign-direct-investment-(fdi).aspx, 6 Ocak 2015. 316 Örnek, a.g.e., s.208. 317 UNCTAD (a), Definitions of FDI, 2013, (Çevrimiçi) http://unctad.org/en/pages/diae/definitionsof-fdi.aspx, 6 Ocak 2015. 318 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.14. 319 Feldstein, Horioka, a.g.e., p.26. 320 McKinnon, Schnabl, a.g.e., p.10. 78

1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 üretilebilmesi mümkün olamayacaktır. Yasal ve kurumsal güvence, alt yapı, geniş bir market, kurumsal, işbirliği yapılabilecek ortaklar, yabancı sermayeyi çeken önemli unsurlardır. 321 30 25 20 15 10 5 0-5 kanada Çin Almanya Japonya Malezya Hollanda Singapur İsveç İsviçre Şekil 14: Fazla veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımlar Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. Tablo 5 ve Şekil 14, cari fazla veren ülkelere gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımları göstermektedir. 2007-2008 verileri incelendiğinde, küresel kriz sebebiyle net girişlerde sert düşüşler gözlenmektedir. Kanada da 2007 de %8.01 olan net girişler 2008 de %3.99 a gerilemiştir. Hollanda da 2007 de %14.25 iken 2008 de %0.62 ye, Singapur da 2007 de %26.52 iken 2008 de %6.35 e, İsviçre de 2007 de %6.73 iken 2008 de %2.73 e gerilemiştir. Sadece İsveç te 2007 de %5.91 olan net giriş oranı 2008 de %7.18 e yükselmiştir. Doğrudan yabancı yatırım net girişleri 2015 yılında ise Hollanda da %9,63, Singapur da % 22,67 ve İsviçre de % 10,25 olarak gerçekleşmiştir. 321 Şahin, a.g.e., s.461. 79

Tablo 5: Fazla veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımları (Net girişler, GSYİH %'si) 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Kanada 2.12 1.28 9.03 3.78 2.94 0.84-0.04 2.21 4.60 8.01 3.99 1.66 1.76 2.22 2.35 3.90 3.28 3.08 Çin 0.02 0.88 3.37 3.51 3.59 3.22 3.11 3.16 2.64 2.36 2.37 1.87 1.91 1.67 1.43 1.30 1.23 1.22 Almanya - 0.17 10.17 1.35 2.57 1.29-0.36 1.66 1.85 2.33 0.22 0.70 1.92 1.80 0.80 0.31 0.02 0.96 Japonya 0.03 0.06 0.18 0.15 0.23 0.15 0.17 0.06-0.15 0.52 0.50 0.24-0.02-0.03 0.03 0.05 0.05-0.06 Malezya 3.53 5.49 3.88 0.57 3.05 2.16 3.56 2.83 3.72 4.44 3.11 0.72 3.66 4.22 3.03 3.87 3.33 3.79 Hollanda 1.31 3.52 15.47 12.17 5.38 5.74 1.91 5.75 1.92 14.25 0.62 4.52-0.86 2.73 2.43 5.94 5.94 9.63 Singapur 10.23 14.33 16.19 19.05 6.70 17.58 21.36 14.20 24.98 26.52 6.35 12.38 23.30 17.55 19.71 21.86 22.25 22.67 İsveç 0.18 0.76 9.02 4.55 4.65 1.63 3.20 2.99 6.55 5.91 7.18 2.35 0.03 2.30 3.00 0.84 0.62 2.60 İsviçre - 2.12 7.02 3.15 2.07 4.65 0.23-0.23 10.09 6.73 2.73 5.31 4.90 4.03 2.38 0.09 0.94 10.25 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 80

Tablo 6: Açık veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımları (Net girişler, GSYİH %'si) 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Avustralya 1,08 2,44 3,47 2,01 3,27 1,13 5,84-3,71 3,21 4,21 4,44 3,13 2,82 3,84 3,75 3,73 2,69 1,74 Fransa 0,47 1,29 2,01 1,15 1,43 0,42-0,12 1,51 1,09 2,38 1,28 1,14 0,52 1,10 0,63 1,52 0,54 1,79 Yunanistan 1,18 1,03 0,84 1,17 0,03 0,63 0,87 0,25 1,96 0,66 1,27 0,74 0,11 0,40 0,71 1,18 0,71-0,15 İtalya 0,12 0,54 1,17 1,28 1,35 1,24 1,12 1,26 2,19 1,99-0,45 0,92 0,43 1,51 0,00 1,14 1,08 1,12 Portekiz 0,17 3,00 5,54 5,10 1,22 4,84 0,95 1,76 5,08 1,20 1,35 0,66 1,02 3,03 4,10 1,18 3,31 3,07 Romanya - 0,00 2,82 2,84 2,47 3,67 8,44 6,17 8,79 5,67 6,48 2,79 1,81 1,27 1,86 1,88 1,61 1,97 İspanya 0,64 2,02 6,65 4,54 5,56 2,85 2,31 2,16 2,44 4,34 4,71 0,69 2,79 1,91 1,92 2,41 1,66 0,78 Türkiye 0,02 0,34 0,37 1,71 0,47 0,56 0,71 2,08 3,80 3,41 2,72 1,40 1,24 2,08 1,68 1,49 1,52 2,30 İngiltere 1,79 2,79 7,42 2,34 1,17 0,85 2,66 7,56 5,69 5,95 3,30 3,88 2,42 1,63 2,11 1,75 1,75 1,39 Amerika 0,59 0,81 3,03 1,49 0,67 0,46 1,10 0,80 1,70 1,48 2,07 0,99 1,31 1,47 1,16 1,26 0,61 2,12 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 81

1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Tablo 6 ve Şekil 15, cari işlem açığı veren ülkelere doğrudan yabancı yatırım net girişlerini göstermektedir. İngiltere ye gerçekleşen doğrudan yabancı yatırım girişleri 2007 de %5.95 iken küresel kriz etkisiyle 2008 de net girişler %3.30 a gerilemiştir. Buna karşın, Romanya doğrudan yabancı yatırım girişleri 2007 de %5.67 iken 2008 de %6.48 e yükselmiştir. Türkiye de 2007 de %3.41 olan girişler 2008 de önce %2.72 ye gerilemiştir ve 2010 yılında ise %1,24 olarak gerçekleşmiştir.2015 de ise İngiltere, Romanya ve Türkiye ye yönelik girişler sırası ile %1,39, %1,97 ve %2,30 olarak gerçekleşmiştir. 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 Avustralya Fransa Yunanistan İtalya Portekiz Romanya İspanya Türkiye İngiltere Amerika Şekil 15: Açık veren ülkeler, doğrudan yabancı yatırımlar Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. Şekil 16: DYY girişleri (Küresel ve grup bazında) Kaynak: UNCTAD, World Investment Report 2014, Geneva, 2014, pp.xiii. 82

Şekil 16 dan da görülebileceği üzere, küresel krizde keskin düşüş gösteren uluslararası doğrudan yatırım akımları, 2013 de yeniden yükseliş trendine geri dönmüştür. Küresel uluslararası doğrudan yatırım akımları 2013 de %9 artışla 1,42 trilyon dolara yükselmiştir. Uluslararası doğrudan yatırım girişlerinde bütün ekonomik gruplar (gelişmiş, gelişmekte olan ve geçiş ekonomileri) artış kaydetmiştir. Unctad verilerine göre; uluslararası doğrudan yatırım girişleri 2015 yılı itibariyle 1,76 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 322 3.2.Portföy Yatırımları Portföy yatırımları, yabancıların bir ekonomide yerleşik firmaların çıkardıkları hisse senedi ve tahviller ile Hazine tarafından çıkarılıp uluslararası sermaye piyasalarında satışa sunulan kısa vadeli borçlanma ve hisse senetlerine yaptıkları yatırımlardır. 323 Portföy yatırımları, para piyasası araçları ile finansal türevleri de içermektedir. Kısa sürede faiz ya da kazanç elde ederek çıkmayı amaçlayan, portföy yatırımları kanalıyla gelen fonlar kalıcı değildir; bu şekilde kısa süreli ve dış borçları artıran sıcak parayla açığın karşılanması tehlikelidir. 324 Portföy yatırımları, uzun vadeli ve istikrarlı finansman yöntemi değildirler. 325 Berksoy ve Saltoğlu na göre; portföy hareketlerinin önemli bir belirleyicisi; borsa getirilerindeki oynaklıktır. Bu sermaye kaleminde Hazine bonosu faizi çok etkili değildir. 326 Net portföy akımları, volatil olmasının yanısıra, konjonktürel olmaya da eğilimlidirler. Net portföy yatırım akımları 1990 ların başında zirve yaparak doğrudan yabancı yatırım seviyesini de aşmıştır. Ancak bunu 1997 de Doğu Asya da başlayan krizler süresince bir çöküş izlemiştir. 1998 den itibaren kriz ülkelerinden büyük ölçüde portföy yatırım çıkışı gerçekleşmiştir. 2000 ve 2002 yıllarında da Arjantin, Brezilya ve Türkiye ve benzeri finansal krizler veya 322 UNCTAD, Foreign Direct Investment: Inward and Outward Flows and Stock, Annual, 1970-2015, (Çevrimiçi) http://unctadstat.unctad.org/wds/tableviewer/tableview.aspx?reportid=96740, 10 Ekim 2016. 323 Şahin, a.g.e., s.466. 324 Cural, a.g.e., s.180. 325 Şahin, a.g.e., s.454. 326 Berksoy, Saltoğlu, a.g.e., ss.149-151. 83

çalkantılar yaşayan ekonomilerde de (net) portföy borç akışlarında keskin düşüşler yaşanmıştır. Buna karşın diğer ülkelere de akışlar artmıştır. 327 3.3.Diğer Yatırımlar Bu kalem; doğrudan yabancı yatırımlar, portföy yatırımları, rezervler haricinde olan finansal işlemlerin kaydedildiği artık değerdir. Vadeye göre sınıflandırılmaktadır. 3.3.1.Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri Süresi bir yıldan kısa resmi ve özel, uluslararası akımlardır. Bu yatırımların süresi genelde 30, 60 veya 90 gündür. 328 Spekülatif sermaye 329 veya sıcak para olarak da adlandırılan bu akımlar, bir ülkeye sadece para ile para kazanmak için gelmektedir. Ülkede bir gelir yaratmadığı için, kazandığı para da ülkenin yarattığı gelirden aldığı paydır. 330 Maliyeti yüksek olan kısa vadeli sermaye, kısa vadeli bir giriş olduğu için yatırımlara dönüşememektedir ve tüketim meylini artırmaktadır. 331 Bu yatırımlar, en ufak bir kriz ihtimalinde, bulunduğu ülkeyi ivedilikle terk ederek, döviz krizine yol açmaktadırlar. Kısa vadeli sermaye hareketleri, cari açık finansmanında sağlıklı olmayan bir araçtır. 332 Kısa vadeli oynak sermaye hareketleri, makro-iktisadi değişkenlerin üzerinde belirsizliklere ve sapmalara sebebiyet vermektedir. Keynes e göre bu durum, iktisadi 327 United Nations, World Economic and Social Survey: Financing for Development, New York, June 2005, p.88. 328 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.407. 329 Nejla Adanur Aklan, Uluslararası Sermaye Akımları: Etkileri; Sterilizasyon Politikaları ve Değişen Yapısı, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Vol.5, No:7, 2002, s.47. 330 Özer Ertuna, Aşırı Değerli TL ve Türkiye Ekonomisine Etkileri, Muhasebe ve Finansman Dergisi, Sayı:35, Temmuz 2007, ss.1-11, (Çevrimiçi) http://journal.mufad.org.tr/attachments/article/371/1.pdf, 18 Şubat 2015, s.8. 331 Aklan, a.g.e., s.47. 332 Göçer, a.g.e. s.222. 84

faaliyetlerin bozulmasına neden olan esas sebeptir. 333 Erdoğan ve Bozkurt (2009), cari açığın -risk ve belirsizliklere karşı duyarlı olması nedeniyle son derece oynak bir yapıda olan- kısa vadeli sermaye akımlarıyla finanse edilmesinin çok riskli olduğuna dikkat çekmektedir. Kısa vadeli sermaye hareketleri, iç ve dış risklere karşın ekonomik kırılganlık düzeyini artırmaktadır. 334 Lucas ın belirttiği üzere; uluslararası sermaye hareketleri bir paradokstur; yoksul ülkelerde işgücünün inanılmaz ucuz olmasına karşın, sermaye zengin ülkelerden yine zengin ülkelere akmaktadır, yoksul ülkelere akmamaktadır. Sermayenin yoksul ülkelere akması için son derece yüksek getirisi olmalıdır. 335 Edwards, bazı yazarların aşırı sermaye hareketliliğinin son derece yıkıcı olduğunu savunduklarını söylemektedir. Bazı araştırmalara göre; sermaye hareketliliği derecesinin kısıtlanması; bir ani durma ve cari işlem dahil olmak üzere, ülkenin dış krizle karşı karşıya kalma olasılığını azaltacaktır. Edwards, dış şokların maliyetinin ani durma ve cari işlemlerde ani değişiklik dahil, ülkenin açıklık derecesi ile ters orantılı olduğuna işaret etmektedir. 336 Krugman analizlerinde önemli bir uyarıda bulunarak, yabancı para cinsinden borçlanmanın ve özellikle özel sektörün yabancı para cinsinden borçlanmasının parasal özerkliğinin kaldırılmasının ani durma lardan ağır hasarlara karşı ulusları savunmasız bırakacağını belirtmektedir. 337 Calvo kısa vadeli finansmanın, sermaye girişlerindeki büyük yavaşlamaları oluşturmaya katkıda bulunmasından dolayı, risklere eklenebileceğine dikkat çekmiştir. 338 Hatta Calvo (2000), borç çevirme (rollover) zorluklarının genellikle finansal krizlerle ilişkili olduğuna dikkat 333 Nurtaç Yıldırım, Konjonktürel Sermaye Hareketleri ve Tobin Vergisi, Sosyal Bilimler Dergisi, C.I, No:2, 2007, s.193. 334 Erdoğan, Bozkurt, a.g.e., s.160. 335 Frederic S.Mishkin, Why We Shouldn t Turn Our Backs on Financial Globalization, IMF Staff Papers, Vol.56, No:1, August 2008, p.14. 336 Sebastian Edwards, Financial Openness, Sudden Stops and Current Account Reversals, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:10277, January 2004 (a), p.3. 337 Krugman, a.g.e. (2014), p.487. 338 Guillermo A.Calvo, Capital Flows and Capital-Market Crises: The Simple Economics of Sudden Stops, Journal of Applied Economics, Vol.I, No:1, November 1998, p.47. 85

çekmektedir. 339 Milesi-Ferretti ve Razin de; Meksika Peso sundaki çökme ve Tayland daki krizden hareketle, büyük cari açıkların sermaye akımlarının yön değişimleriyle ilgili tehlikelere işaret etmektedir. 340 Kısa vadeli sermaye hareketlerindeki aşırı oynaklığın iki önemli belirleyicisi bulunmaktadır; 341 Cari açıklardaki belirsizlik / istikrarsızlık ve Hazine bonosu faiz oranlarındaki aşırı değişim: Kısa vadeli sermaye (sıcak para), faiz-kur makasının açılması ile hızlanmaktadır, makasın kapanması ile yavaşlamaktadır. Hazine bonosu faizlerindeki bir şok, kısa vadeli sermaye hareketlerini belirgin bir şekilde etkilemektedir, ancak bu etkinin bertaraf edilmesi çok fazla zaman almamaktadır. 3.3.2.Uzun Vadeli Sermaye Hareketleri Özel veya resmi kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen ve vadesi bir yıldan uzun olan 342 sınırötesi sermaye işlemleri bu gruba girmektedir. Yabancıların ülkede yaptıkları, ulusal firmaların yurtdışında gerçekleştirdikleri dolaysız yabancı sermaye yatırımları ve uluslararası portfolyo yatırımı adı verilen dış tahvil ile hisse senetleri alım-satım işlemleri bu bölüme girmektedir. Bu işlemler özel şirketler veya resmi kuruluşlar (hükümetler, uluslararası kurumlar veya öteki hükümet kuruluşları) tarafından da gerçekleştirilebilmektedir. Uzun vadeli resmi sermaye işlemi niteliğinde olan Dünya Bankası, IMF (Uluslararası Para Fonu) gibi uluslararası finans kuruluşları veya diğer devletlerden alınan veya onlara temin edilen krediler, ödemeler bilançosunda sermaye hesabı altında gösterilmektedir. Faiz, kar, temettü ödemeleri ise cari işlemlerde hizmetler bölümü altında yer almaktadır. Uzun vadeli sermaye hareketleri öteki sermaye hareketlerine nazaran durağan 339 Calvo, a.g.e. (2000), p.87. 340 Milesi-Ferretti, Razin (4), a.g.e., p.898. 341 Berksoy, Saltoğlu, a.g.e., ss.149-151. 342 Seyidoğlu, a.g.e. (2015), s.406. 86

bir yapıdadır ve cari açıktaki değişimlerden etkilenmektedir. Cari açıkta ortaya çıkabilecek beklenmedik bir etki, uzun vadeli sermaye hareketlerinde önemli bir etki yaratmaktadır ve bu etki önemli bir süre devam etmektedir. 343 3.4.Net Hata Noksan (NHN) Ödemeler dengesi, tüm işlemlerin alacak ve borç kaydı olmak üzere, iki ayrı işaretle kaydedildiği bir muhasebe sistemidir. Ödemeler dengesine konu olan her bir işlem, niteliği gereği alakalı bölüme kayıt edilirken, karşı kaydının da bir başka bölümde eşit değerde kaydedilmesi esastır. Bu nedenle Cari İşlemler Hesabıyla Sermaye ve Finans Hesapları birbirine eşit olmalıdır. Fakat, çeşitli nedenlerle (verilerin farklı yerlerden alınması, ölçme, değerlendirme, kaydetme zamanı vb) bu iki kalem arasında farklılıklar oluşabilmektedir ve oluşan bu farklılıklar da net hata ve noksan (net errors and omissions) kategorisine kalıntı şeklinde yansıtılmaktadır. 344 Bir başka ifade ile net hata noksan kalemi; kaynağı belirsiz döviz giriş-çıkışlarının kaydedildiği bir hesaptır. 3.5.Resmi Rezervler Cari açık, uluslararası kapital giriş ya da rezervlerin azalışıyla karşılanmaktadır. 345 Rezervlerden para çekilmesi, rezerv hesabından bir çıkış olmasına karşın ödemeler dengesine bir giriş olması demektir. Rezervler, ödemeler dengesinin herhangi bir hesabında açık olması durumunda bu açığın finansmanında kullanılabilmektedir. 346 Resmi rezervlerde yer alan kalemler; döviz, - Uluslararası Para Fonu (IMF) nezdinde yer alan- özel çekme hakları (SDR:Special Drawing Rights) ve altındır. Bir ülkenin cari açığı, geri kalan hesaplarla kapatılamadığında rezerv varlıkların bir 343 Berksoy, Saltoğlu, a.g.e., ss.149-151. 344 TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, İstatistik Genel Müdürlüğü, (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr/odemedenge/odemet.pdf, 24 Ocak 2015, s.12. 345 Cural, a.g.e., s.179. 346 Sloman, a.g.e. (2006), p.418. 87

bölümü ile cari açık finanse edilmektedir. Rezerv kaleminde bulunan bu paralar, finansal çalkantılara karşın Merkez Bankasının elindeki en önemli teminattır. Zorunlu olmadıkça, cari açık bu kalemle karşılanmamalıdır. 347 Reel döviz kuru değerlemesi ile ilişkili cari işlemler açıkları ile ölçülen dış dengesizlikler, önemli ölçüde kriz endeksi ile ilişkilidir; finansal kırılganlığın ölçülmesi (bir kredi patlamasının varlığında batık krediler) ve finansal kurtarma paketleri ile ilişkili parasal maliyetlerin ölçülmesi (gayrisafi yurtiçi hasıla içinde batık kredilerin payı). Corsetti, Pesenti, Roubini (2001), düşük rezerve sahip ülkelerde bu değişkenlerin etkilerinin daha güçlü olduğunu tespit etmişlerdir. 348 Tablo 7: Global döviz rezervlerinin rezerv varlıkları açısından dağılımı (%) % 1960 1970 1980 1990 2000 2005 Altın 63.2 39.8 9.4 4.8 2.1 1.0 SDR - 3.4 3.3 3.0 1.2 0.7 IMF Rezerv Pozisyonu 6.0 8.3 4.7 3.4 3.0 1.0 Döviz Rezervleri 31.2 48.4 82.5 88.8 93.8 97.3 Milyar SDR 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Altın 856,5 879,2 885,0 897,2 911,4 922,5 930,7 931,7 SDR 18,9 200,8 199,6 193,8 191,5 191,0 189,9 189,5 IMF Rezerv Pozisyonu 25,1 38,7 48,8 98,3 103,2 97,5 81,7 68,4 Döviz Rezervleri 4769,2 5208,1 6016,3 6647,8 7126,2 7586,2 8000,4 8292,4 Kaynak: IMF Annual Report 2014, (Çevrimiçi) https://www.imf.org/external/pubs/ft/ar/2014/eng/pdf/a1.pdf, 10 Ekim 2016, IMF Annual Report 2015, (Çevrimiçi) www.imf.org/external/pubs/ft/ar/2015/eng/pdf, 10 Ekim 2016 ve IMF verilerinden derlenmiştir.. Tablo 7 de global rezerv varlıkların 1960-2015 sürecinde dağılımı görülmektedir. 1960 yılında altının rezerv varlıklar içindeki payı %63.2 iken, 2005 te %1 e düşmüştür. 1960 ta %31.2 olan döviz rezerlerinin rezerv varlıkları içindeki payı ise 2005 te %97.3 e çıkarılmıştır. 2008 de 4769,2 milyar SDR olan döviz rezerleri %62,13 artışla 2014 de 7676,3 milyar SDR a çıkmıştır. Altın dahil 347 Göçer, a.g.e., s.224. 348 Giancarlo Corsetti, Paolo Pesenti, Nouriel Roubini, Fundamental Determinants of the Asian Crisis, The Role of Financial Fragility and External Imbalances, Regional and Global Capital Flows: Macroeconomic Causes and Consequences, Vol.10, Ed.by., Takatoshi Ito and Anne O. Krueger, NBER, University of Chicago Press, January 2001, p.36. 88

uluslararası toplam rezervler 2014 sonunda %5,2 artışla 9,2 trilyon SDR a ulaşmıştır. Döviz rezervleri ise uluslararası rezervler içerisinde 2015 itibari ile 8,2 trilyon SDR ile en büyük paya sahiptir. 349 3.6.Sermaye Kontrolleri Sermaye kontrolleri; hesap işlemlerini yönlendirmek veya sınırlandırmak için tasarlanmış politikalar 350 olup, yerleşiklerin ve yerleşik olmayan kişilerin varlık ve/veya yükümlülüklerinin alım satım işlemlerine yönelik düzenleme ve vergilerin bir ifadesidir. 351 Bu kontrollerin gelişmekte olan ülkeleri uluslararası spekülasyonlardan koruması beklenir. 352 Koruma amacı ile finansal işlemlere konulan vergilerin uzun bir geçmişi vardır. İngiliz damga vergisi 1694 yılında konulmuştur ve bugün hala yürürlüktedir. 1905 ten 1981 e kadar New York Eyaleti gibi, Amerika Birleşik Devletleri de 1914 den 1965 e kadar nontrivial hisse senedi işlemleri vergisi koymuştur. Finansal işlem vergileri (FTT:Financial Transaction Tax), nispeten az sayıdaki sofistike finansal varlıklardan önemli bir gelir artırma yolu olması nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde popüler olmuştur. FTT, finansal menkul kıymetlerin alım-satımında dayatılan vergilerdir. Alıcı, satıcı veya her ikisinde değerlendirilir ve tipik bir valorem vergidir, işlem gören menkul kıymetlerin değerinin bir yüzdesidir. ABD de çok daha küçük vergiler tahsil edilmesine karşın, genellikle %0.3 ila %0.5 aralığındadır. 353 349 IMF, Annual Report 2015, (Çevrimiçi) www.imf.org/external/pubs/ft/ar/2015/eng/pdf, 10 Ekim 2016. 350 Christopher J. Neely, An Introduction to Capital Controls, Federal Reserve Bank of St. Louis, November/December 1999, pp.13-30, (Çevrimiçi) http://research.stlouisfed.org/publications/review/99/11/9911cn.pdf, 11 Haziran 2016, pp.15. 351 Turan Yay, Gelişmekte Olan Ülkelerin Finansal Entegrasyonu üzerine Bir Değerlendirme, İktisat Dergisi, No: 438, s.23. 352 Sebastian Edwards, How Effective Are Capital Controls?, NBER Working Paper Series, No:7413, November 1999, p.10. 353 Leonard E. Burman vd, Financial Transactions Taxes in Theory and Practice, Tax Policy Center, June 2015, (Çevrimiçi) http://www.brookings.edu/~/media/research/files/papers/2015/07/financial-tax-transactions/financialtransaction-taxes.pdf, 19 Mayıs 2016, ss.2-5. 89

Son dönemlerdeki çeşitli gelişmeler, sermaye kontrollerinin kullanım ve çalışmalarına olan ilgiyi canlandırmıştır. İlk olarak, 1980 lerin sonlarında ve 1990 ların başlarında gelişmiş ülkelere büyük sermaye akımlarının yeniden başlaması, politika yapıcılar için yeni sorunlar yaratmıştır. İkinci olarak, 1990 larda bir döviz kuru/finansal kriz dizisiyle (1992-93 Avrupa Para Sistemi Krizleri, 1994 Meksika Krizi, 1997-98 Asya Finansal Krizi) varlık işlemlerine odaklanılmıştır. Özellikle 1 Eylül 1998 de Malezya da sermaye kontrollerinin benimsenmesi, artan medya ilgisine yol açmıştır ve kontroller hakkındaki tartışmalar alevlenmiştir. Modern sermaye kontrolleri, I. Dünya Savaşı muharipleri tarafından savaş harcamalarını finanse edebilmek üzere bir vergi tabanı oluşturmak üzere geliştirilmiştir. Savaş sonrasında kaldırılan bu kontroller, 1929 Büyük Buhranı ve II. Dünya Savaşı gibi olağandışı durumlarda sermaye kaçışını engelleyerek durgunluktan çıkabilme gayesi ile tekrar kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde John Maynard Keynes, sermaye kontrollerinin güçlü bir savunucusu olmuştur. Bretton Woods döneminde ödemeler dengesi sorunlarını aşabilmek üzere birçok ülke sermaye kontrollerini uygulamıştır, ancak Bretton Woods sisteminin dağılmasıyla, kontrollerin maliyetleri ve neden oldukları makro-iktisadi bozulmalar nedeniyle, gelişmiş ülkeler kontrolleri kademeli olarak kaldırmışlardır. 354 Sermaye kontrollerine farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Olumlu yaklaşımlara göre; bir ülkenin spekülatif bir tehdit veya panik sebebiyle dış ödeme sorunlarıyla karşılaşması ve bulunduğu durumdan çıkılmasında politikalarının yetersiz kalması durumunda, istikrara ulaşabilmek için sermaye kontrolleri kullanılabilir. Daha ziyade uzun vadeli sonuçlara odaklanan bir diğer yaklaşım ise, kontrollerin sermaye akımlarının ekonomiye girişinde caydırıcı rol oynacağını ve ülkenin iktisadi büyümesinin negatif etkileceğini ileri sürmektedir. 355 354 Neely, a.g.e., p.13. 355 Nagehan Keskin, Sermaye Kontrolleri: Nedenleri, Türleri ve Ülke Deneyimleri, Sosyoekonomi, Vol.9, No:9, Ocak-Haziran 2009, ss.152-153. 90

Sermaye akımları, gelişmekte olan ülkelerde finansal kriz riskini artırmaktadır. Sermaye kontrollerinden ziyade, kriz riskine 356 ve uluslararası sermaye akımlarının yarattığı kırılganlığa karşı uzun vadeli çözüm; (a) aşırı sert döviz kurlarını önleyen (b) ahlaki tehlike ve yolsuzluğu azaltan bankacılık denetim sistemlerini uygulayan, sağlam makro-ekonomik politikaların izlenmesidir. 357 3.6.1.Sermaye Kontrollerinin Tipolojisi Genel olarak sermaye kontrolleri doğrudan veya idari ve dolaylı veya piyasa temelli olmak üzere iki temel sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır; 358 Doğrudan (İdari) Kontroller: Doğrudan veya idari sermaye kontrolleri, sermaye işlemleri ve/veya ilgili ödemeleri ve fonların transferini açık bir şekilde miktar sınırlamalarını belirterek veya onay şartı koymak yolu ile kısıtlamaktadır. Bu tip kontrollerin ortak bir özelliği; sermaye hareketlerinin kontrolünde bankalara idari sorumluluklar getirmesidir. Dolaylı (Piyasa Temelli) Kontroller: Dolaylı ya da piyasa temelli kontroller, sermaye hareketlerini daha pahalı hale getirerek ilgili işlemlerden vazgeçirmektedir. Bu tip kontroller, ikili veya çoklu kur sistemleri, sınır ötesi finansal akışlar (örneğin Tobin Vergisi), açık veya örtülü vergilendirme ve diğer fiyat temelli önlemlerden oluşmaktadır. Kendi özel tipine bağlı olarak, piyasa temelli kontroller yalnızca fiyatı veya hem fiyat hem belirli bir işlem hacmini etkileyebilmektedir. Birçok farklı vergi enstrümanları, genellikle finansal işlem vergisi olarak adlandırılmaktadır. Mattheson (2011) bir sınıflandırmaya giderek bütün ya da tektip menkul kıymetlerdeki (hisse senedi, borç ve türevleri) işlemleri menkul kıymet 356 Keskin, a.g.e., ss.163-164. 357 Edwards, a.g.e. (1999), ss.10-12. 358 Akira Ariyoshi, Karl Habermaier, Bernard Laurens, İnci Otker-Robe, Jorge Ivan Canales- Krilienko, Andrei Krilienko, Capital Controls: Coutry Experiences With Their Use and Liberalization, IMF Occasional Paper, No:190, May 17, 2000, pp.3-42, (Çevrimiçi) http://www.imf.org/external/pubs/ft/op/op190/, 11 Haziran 2016, pp.7. 91

işlem vergisi (STT:Securities Transaction Tax) olarak tanımlamıştır. Bu tanım orijinal ihraçları (sermaye artırımı benzer) da içerebilmektedir, ya da ikincil piyasa işlemleri ile sınırlı olabilmektedir. STT, işlem başına sabit bir ücret şeklinde tahsil edilebilmekle beraber, menkul kıymetlerin piyasa değerine dayalı bir ad valorem vergi olarak uygulanması daha yaygındır. Sermaye kontrolünde kullanılan bazı yöntemleri aşağıdaki şekilde belirtmek mümkündür; 359 Döviz işlem vergisi (CTT:Currency Transaction Tax) veya Tobin Vergisi, döviz işlemleri ve türevlerine (döviz future ları, option ve swaplar) uygulanan bir menkul kıymet vergisidir. Genellikle idari ve düzenleyici tedbirlerin yerine, nakdi (pecuniary) kur kontrolü olarak uygulanmaktadır. Sermaye vergisi veya kayıt vergisi; sermaye katkıları şeklinde işletme sermayesi, krediler ve/veya hisse senedi ve tahvil ihracında empoze edilir. İşletme sermayesinin tüm şekillerini veya sermayenin belirli bir tipi (borç veya özkaynak) ile sınırlı veya şirketler veya ortaklıklar gibi iş formunu kapsayabilir. Kayıt vergisi, bireylerin banka kredileri ve/veya ipoteklerinden tahsil edilebilir. Banka işlem vergisi (BTT: Bank Transaction Tax), mevduatlardan ve/veya banka hesaplarından çekilenlerden alınan bir vergidir. Yaygın olarak Latin Amerika ve Asya da görülen BTT, mevduatların ve çekilenlerin bir yüzdesi olarak bir ad valorem bazında empoze edilir. Gayrimenkul işlem vergisi, satıldığında arazi veya yapıların değeri üzerinden alınır. Bu tip bir vergi hem ulusal hem de yerel düzeyde oldukça yaygındır. Gayrimenkul göç edemez ve alıcılar malın tapusunu kayıt ettirmek ve mülkiyet haklarını sağlamak için bu vergiyi sık sık ödemek zorundadırlar. Gayrimenkul işlem vergisi tabanı, menkul kıymet işlem vergisi tabanından daha az elastiktir. 359 Thornton Matheson, Taxing Financial Transactions: Issues and Evidence, IMF Working Paper, No: 11/54, March 2011, pp.5-7. 92

3.6.2.Sermaye Kontrolleri Uygulamaları Şili (1991-1998), Brezilya (1993-1997), Kolombiya (1993-1998), Malezya (1994), Çekoslovakya da (1995) kısa vadeli sermaye akımlarına sermaye kontrolleri uygulanmıştır. Sermaye hesapları dışarıya kapalı olan ve kuvvetli döviz rezervine sahip olan Çin ve Hindistan da piyasa merkezli sermaye kontrolünden ziyade direkt ve zorunlu kontroller tatbik edilmiştir. 360 Brezilya, kısa vadeli sermaye akımlarına yönelik sermaye kontrolleri uygulamış ancak başarılı olamamıştır. Açık piyasa işlemleri kanalıyla sterilizasyona gidilmesi iç borç stokunu artırmıştır. Yükselen reel faiz oranları nedeniyle sermaye kontrollerine rağmen sermaye girişlerinde artışlar yaşanmıştır. 361 Sermaye kontrolü uygulayan ülke deneyimleri içerisinde dikkatleri en çok üzerine çeken ülke; Şili dir. Şili de iki kez (1978-82 ve 1991-98) sermaye kontrolleri yürürlüğe konulmuştur. Şili nin sermaye kontrollerine geçişte üç amacı vardı; birincisi, ülkeye akan sermaye hacmini yavaşlatmak ve vadeyi uzatmak. İkincisi, bu girişlerden kaynaklanan reel döviz kuru değerlenmesini azaltmak (enazından geciktirmek). Üçüncüsü, Şili merkez bankasına ulusal ve uluslararası faizler arasındaki yüksek farkı korumasına izin vermek ve böylelikle bağımsız para politikasını yürütmek için izin vermek. Ve bu üç amaca ek olarak, uluslararası finansal istikrar politikalarına ülkenin kırılganlığını azaltmak. Bu kontroller neticesinde kısa vadeli sermaye olumsuz etkilenmiş ve uzun vadeli sermaye ülkeye çekilerek büyüme ve istikrar sağlanmıştır. Ancak, 1978-82 döneminde sermaye girişlerindeki acımasız yasaklarına rağmen, Şili nin 1981-82 de travmatik bir döviz krizine girmesi, sermaye kontrollerinin finansal istikrarsızlığı ortadan kaldırmak için tek başına yeterli olmadığını göstermiştir. Ulusal para (Peso) neredeyse %90 devalüe edilmiştir ve hükümet çok sayıda bankayı kurtarmak zorunda kalmıştır. 1986 da 360 Nejla Aklan, Tobin Vergisi, Döviz Piyasalarında İstikrar Sağlamanın Bir Aracı Olarak Kullanılabilir Mi?, İktisat Fakültesi Mecmuası, C.LV, No:2, ss.53-54. 361 Carmen Reinhart, R.Todd Smith, Too Much of a Good Thing: The Macroeconomic Effects of Taxing Capital Inflows, 1998, (Çevrimiçi) https://mpra.ub.unimuenchen.de/13234/1/mpra_paper_13234.pdf, 19 Mayıs 2016, pp.456-460. 93

bankacılık faaliyetlerinin katı kuralları üzerine kurulmuş bir bankacılık reformu ve geniş bir denetim mekanizması uygulanmıştır. Bu bankacılık reformu Şili ye 1990 ların ikinci yarısının küresel finansal ızdırabına (travail) dayanmasına yardım etmiştir. Şili sermayenin vadesine göre (kısa veya uzun) farklı kontrolleri uygulamaya koymuştur. Bu kontroller içerisinde en önemlisi Merkez Bankası nda faizsiz mevduat/rezerv tutma mecburiyetidir. 1991 de bütün portföy girişlerine %20 faizsiz rezerv mecburiyeti (1 yıldan az kalacak sermayenin kaldığı süre boyunca, 1 yıldan fazla kalacak sermayenin de sadece 1 yıl süre ile tutması şartı) getirilmiş ve 1992 yılı Temmuz Ayı nda da bu oran %30 a (sermayenin kalma süresine bakılmaksızın tutulma süresi 1 yıl süre olarak sabitlenerek) çıkartılmıştır. 1995 de kontroller New York Borsası nda işlem gören Şili li hisse senetlerine ve uluslararası tahvil ihraçlarına kadar uzatılmıştır. Daha sonra 1998 yılı Haziran Ayı nda önce %10 a indirilmiştir ve Eylül ayında kaldırılmıştır. 362 Tablo 8, ülkelerin sermaye kontrolünde izledikleri yöntem ve oranlarını detaylı bir şekilde göstermektedir; Tablo 8: Sermaye Kontrolü Uygulamaları Ülke Hisse Senedi Şirket Hükümet Vadeli Açıklama Bonoları Bonoları İşlemler ABD *Hisse senetlerinde % 0.00184 Arjantin 0.60% 0.60% 0.60% 0.60% 2000 yılından itibaren tüm finansal işlemelerden % 0,6 oranında vergiyi onaylamıştır. Almanya [0.5%] 0.4% 0.2% 1991 de kaldırıldı. Avustralya *federal düzeyde yok; eyaletler işlem vergileri koyabilir. Avusturya 0.15% 0.15% Devam Avrupa Birliği *alıcı ve satıcılarda hisse senetleri ve tahviller üzerinden % 0,1 (toplam % 0,2), türevler (derivatives) üzerinden % 0.01 (gelecek) Belçika 0.17% 0.07% 0.07% Devam Brezilya 0.3% [0.38%] 0.3% [0.38%] 0.3% [0.38%] döviz işlemleri üzerinden vergi %2 den %0.5 e düşürüldü (1999). Haziran 1999 da hisse senetlerinde vergi artırıldı ve bonolarda azaltıldı. yurtdışında ihraç edilen hisse ve tahviller üzerinden % 1,5, hisse senetleri ve tahvil piyasalarına sermaye girişlerine % 2 Devam Çin 0.5% or 0.8% [0.1%] 0 Bonolar üzerindeki vergiler 2001 yılında kaldırılmıştır. Hisse senedi işlemlerindeki yüksek vergiler Shangai ile değişimlerde geçerlidir. 362 Edwards, a.g.e. (1999), pp.10-12. 94

*Tahvillerde % 0.5 ten 0.8 e Danimarka [0.5%] [0.5%] 1995 de azaltılmış, 1998. Ekim 1999 dan itibaren kaldırıldı. Ekvator [0.1%] 1.0% Hisse senetleri üzerindeki vergi 1999 da tanıtıldı, 2001 de kaldırıldı. Bonolardaki vergi 1999 da tanıtıldı. Endonezya Fas Komisyonlarda 0.14% + 10% KDV Ticari maliyetler üzerinden 0.14% + 7% KDV 0.03% 0.03% 1995 de tanıtıldı. *Hisse senetlerinde % 0.1 alıcı ve satıcılarda (toplam % 0.2), option satışında 0.017 den 0.025 e, futures satışında % 0.01 Ticari maliyetler üzerinden 7% KDV Ticari maliyetler üzerinden 7% KDV Devam Finlandiya 1.60% Ocak 1997 de tantıldı; sadec HEX işlemleri için geçerli (ana elektronik değişimi) Fransa 0.15% See note Devam *Hisse senetlerinde % 0.2 Guatamala 3.00% 3.00% See note Devam Güney Afrika *Hisse senetlerinde % 0.25 Güney Kore.3% [.45%].3% [.45%] 1996 da azaltıldı. Hisse senedi ve şirket tahvillerinde % 0.3 Hindistan 0.50% 0.5% Devam *Hisse senetlerinde alıcı ve satıcı % 0.1 (toplam % 0.2), options satışında 0.017 den 0.025 e, futures satışında % 0.01 Hollanda [0.12%] [0.12%] 0 1970-1990. Şu an yok. Hong Kong.3% + HK$5 damga vergisi [0.1%] [0.1%] Hisse senedi işlemlerindeki vergi 0.6% dan azaltıldı 1993; bonolardaki vergi Şubat 1999 da kaldırıldı. *Hisse senetlerinde % 0.2 ve 5 HKD damga vergisi İngiltere 0,50% Devam İrlanda 1.00% Devam İsveç [1%] 1991 de kaldırıldı. Şu an yok. İsviçre 0.15% 0.15% 0.15% Devam; yabancı senetlerde 0.3%, yeni ihraçlarda 1%. İtalya [1.12%] 1998 de damga pulu kaldırıldı. *Hisse senetlerinde % 0.1, borsaya kayıtlı olmayan elden satış işlemlerinde (over the counter transactions) % 0.2 Japonya [.1%] [0.08%] Nisan 1999 da kaldırıldı. Yok. [0.3% [0.16%]] Kanada *Yok. Kolombiya 1.50% 1.5% 1.50% Haziran 2000 de tanıtıldı. Malezya 0.50% 0.5%.015% 0.0005% Devam [.03%] Meksika *Yok. Pakistan 0.15% 0.15 Devam Panama Ocak 2000 de damga pulu kaldırıldı. Peru Ticari maliyetler üzerinden 18% KDV Devam Ticari maliyetler üzerinden 18% KDV Portekiz [0.08%] [0.04%] [0.008%] 1996 da kaldırıldı. *Hisse senedi ve türevlerinde % 0.3, HFT de % 0.1 Rusya Singapur 0.8% on Mevcut ikincil arzlar + Ticari maliyetler üzerinden 20% KDV Ticari maliyetler üzerinden 0.05% + 3% KDV Devam Yeni pay ve tahvil ihraçlarında % 0.2 1994 de kaldırıldı, eliminated 1998; KDV devam *Hisse senetlerinde % 0.2 95

Suudi Arabisan Şili Tayvan Türkiye Ticari maliyetler üzerinden 18% KDV Ticari maliyetler üzerinden 18% KDV *Yok Devam *Hisse senetlerinde % 0.3, şirket tahvillerinde % 0.1 ve futures da % 0.05 *Hisse senetlerinde % 0.2, tahvil ihracı ücreti % 0.6 dan 0.75 e Mayıs 2000 de azaltıldı. Venezuela 0.5% [1%] Zimbabwe 0.45% KDV Ticari Devam maliyetler üzerinden Yunanistan 0.60% 0.60% 1998 de dayatıldı; 1999 da iki katına çıkartıldı. Kaynak 1: Robert Pollin, Securities Transaction Taxes for U.S. Financial Markets,, Eastern Economic Journal, Vol. 29, No:4, Fall 2003, (Çevrimiçi) http://www.peri.umass.edu/fileadmin/pdf/ftt/pollin-baker--securities_transaction_taxes.pdf, 18 Mayıs 2016, p.536 * Kaynak 2: Leonard E. Burman vd, Financial Transactions Taxes in Theory and Practice, Tax Policy Center, June 2015, (Çevrimiçi) http://www.brookings.edu/~/media/research/files/papers/2015/07/financial-tax-transactions/financialtransaction-taxes.pdf, 19 Mayıs 2016, p.7. 4.CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ MAKRO-EKONOMİK ETKİLERİ Blanchard ve Milesi-Ferreti, 2008 deki küresel krizin, büyük bir cari açığın çok maliyetli olduğunu kanıtladığını söylemiştir. 363 Bir ekonomide cari işlemler açığının ortaya çıkması, o ülkedeki ekonomik büyümeyi dış tasarruflara, beynelmilel yatırımcı tercihlerine bağlamaktadır. Böyle bir durumda, dışsal sebeplerle bile olsa, beklenmedik sermaye kaçışları, ekonomiyi acil reformlara mecbur bırakabilmektedir. Geleceğe yönelik beklentilerin alt-üst olmasıyla iç talep şiddetli bir biçimde daralmaktadır, ulusal para hızlı değer kaybına uğrayabilmektedir. Bir ülkede sürdürülebilir bir büyüme hedefinin olması durumunda, ulusal tasarruflarda artış sağlanması oldukça önemlidir. 364 Açıklar ve finansman ihtiyacı, mali kesimle reel kesim arasındaki dengeyi bozmaktadır. Enflasyon, faiz ve döviz kurlarını olumsuz etkilenmektedir ve bozulan 363 Blanchard, Milesi-Ferreti, a.g.e. (2010), p.4. 364 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.10. 96

denge açıklar faiz oranı döviz kuru açıklar döngüsüne dönüşmektedir. 365 4.1.Borç Yükünün Artması, Kırılganlık ve Refah Kaybı Cari işlemler açığının artması; dış borçların artması demektir. Yatırımların finansmanında ulusal tasarrufların yetersiz olması durumunda dış tasarruflara ihtiyaç duyulmaktadır. Stiglitz in de belirttiği üzere; özellikle eğitim, teknoloji ve altyapı yatırımlarındaki harcamalar, uzun dönem açıklarına sebep olabilmektedir ve sonuç olarak cari işlemler bilançosu açık vermektedir. 366 Dış borçlanmanın artış limiti; cari açığın ulusal gelirin % 5 idir, bu eşik aşıldığında, ülke ekonomisi kırılgan hale gelmektedir. 367 Alınan borçların gelecekte ödenecek olması, borç yükünün sonraki kuşaklara bırakalacağının ifadesidir. Borç yükü, toplumsal refaha negatif bir etkiyi içerdiğinden, olumsuz bir kavramdır. 368 Yeni klasik görüşün en önemli temsilcisi Buchman, borç yükünün gelecek kuşaklara transfer edildiğini söylerken, Hugh Dalton (1971), borç yükünün toplum gönencinde meydana gelen bir azalış olduğunu vurgulamaktadır. 369 Borç stoğu; iç ve dış borçlar toplamını ifade ederken, borç yükü ise; borç stoğunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı demektir. 370 Denklem 20 ile, borcun sürdürülebilirliği test edilmeye çalışılmaktadır; (Borç/GSMH Oranı)x(Reel Faiz-Büyüme)=(Para Basma+Faiz Dışı Fazla) (20) (Borç/GSMH Oranı) x (Reel Faiz-Büyüme) > (Para Basma+Faiz Dışı Fazla) olması durumunda, borçlanmada sürdürülebilirlik güçleşmektedir. 371 365 Cihan Bulut, Yavuz Burak Canbolat, Türkiye Ekonomisi nde Artan Kamu Açıklarının Enflasyon, Faiz Oranı ve Döviz Kuru Üzerindeki Etkileri, Journal of Qafqaz University, No:12, 2003, p.17. 366 Stiglitz, a.y. (2010). 367 Ertuna, a.g.e., s.2. 368 Murat Şeker, Dış Borçlanmaya Teorik Bir Bakış ve Dış Borçların Ekonomik Etkileri, Sosyo Ekonomi, Yıl:2, Sayı:3, Ocak-Haziran 2006-1, s.86. 369 Şeker, a.e., ss.88-89. 370 Mahfi Eğilmez, Ercan Kumcu, Ekonomi Politikası (Teori ve Türkiye Uygulaması), 7.bs., İstanbul, Remzi Kitapevi, 2004, s.155. 371 Meriç, a.g.e., s.505. 97

4.2.Ani Durma (Sudden Stops), Cari İşlemlerde Bozulma (Current Account Reversals), Sermaye Kaçışı (Capital Flight), Kırılganlık ve Büyüme Cari işlemlerde bozulma ile ilgili ampirik literatürün çoğu, bir ülkenin cari işlemler dengesindeki veya net yabancı varlık pozisyonundaki keskin değişimlere odaklanmaktadır. Yükselen pazarlarda ve gelişmekte olan ülkelerde cari işlemlerdeki bozulmalar büyümeyi olumsuz etkilemektedir, çünkü açıkları genellikle bankacılık ve döviz krizleri takip etmektedir. 372 Cari işlemlerdeki bozulmalar, kalıcı cari işlemler açığı ve düşük rezervlere sahip olan ve olumsuz ticaret koşullarına sahip ülkelerde ortaya çıkması daha olasıdır. 373 Cari işlem dengesizliklerindeki bozulmaların açıklanmasında; cari işlem dengesi, açıklık ve rezervlerin düzeyi, dış değişkenler, ticaret şokları, ABD reel faiz oranları ve sanayileşmiş ülkelerdeki büyüme; önemli bir rol oynamaktadırlar. 374 Ani durma krizleri, döviz kurundaki keskin bir değer kaybı olarak tanımlanır. 375 Net sermaye girişlerindeki keskin yavaşlama olarak tanımlanan ani durma, bir analizinde Calvo (1998) ile ortaya atılmıştır. Yapılan son araştırmalar göstermiştir ki; geleneksel olarak tanımlanan ani durma, -yerli yerleşiklerin parayı yurtdışına göndermeleri gibi- sermaye kaçışı (brüt çıkışların, sırasıyla, keskin artış ve azalışları) unsurunu içerebilmektedir. Cowan, De Gregorio, Micco ve Neilson (2008) ile Rothenberg ve Warnock (2011); ani durma ve kaçış arasındaki farkı ayırt etmenin mümkün olmadığına işaret etmiştir. Ani durmayı tanımlamak için standard yaklaşım kullanılmıştır ve aşamaları iki bölüme ayrılmıştır; 376 gerçek ani durma (true sudden stops) : brüt sermaye girişleri, brüt sermaye çıkışları artışından daha çok azaldığında. ani kaçış (sudden flight) : brüt sermaye çıkışları, brüt sermaye girişleri 372 Luiz de Mello, Pier C.Padoan, Linda Rousova, The Growth Effects of Current Account Reversals, The Role of Macroeconomic Policies, OECD Economics Department Working Papers, No:871, May 30, 2011, p.5. 373 Milesi-Ferretti, Razin (1), a.g.e., pp.317-318. 374 Milesi-Ferreti, Razin (4), a.g.e., p.907. 375 Razin, Rubinstein, a.g.e., p.7. 376 Forbes, Warnock, a.g.e., pp.4-5. 98

düşüşünden daha çok arttığında. Forbes ve Warnock (2011) ise, üçer aylık brüt akım verilerini kullanarak 1980-2009 arasında 58 ülkeden oluşan bir çalışma yapmışlardır. Çalışma neticesinde, aşamaları dörde ayırmışlardır; 377 Dalgalanmalar (Surges) : Brüt sermaye girişlerinde keskin bir artış Durmalar (Stops) : Brüt sermaye girişlerinde keskin bir azalış Kaçış (Flight; Cowan (2008) tarafından starts veya sudden diversification olarak ifade edilmiştir) : Brüt sermaye çıkışlarında keskin bir artış Kısıntı (Retrenchment) : Brüt sermaye çıkışlarında keskin bir azalış Dalgalanmalar ve durmalar yabancılar, kaçış ve kısıntı yerli yatırımcılar tarafından yürütülmektedir. Sermaye akımlarının dalgaları; paranın değerlenmesi, varlık balonları, undertows (deniz yüzeyindeki akıntıya ters giden dip akıntısı), döviz kurlarında ve varlık fiyatlarında çökmeye neden olan sermaye çıkışları gibi makroekonomik sorunları ortaya çıkarabilmektedir. 378 Yabancıların finansman sağlamakta aniden isteksiz olmaları ve sadece yabancı varlıklarının yerli yerleşiklerin satışı yoluyla sınırlı likiditenin oluşturulabilmesi durumunda iç talepteki çöküş ile, cari işlemlerin aniden ayarlanması gerekmektedir. Bu durum, Calvo ve Reinhart (2000) tarafından tartışılan ani durma senaryosudur. Ani durma atakları oldukça sancılı olabilir. Bir cari işlemler açığı, sermaye girişlerinde bir ani durmaya karşı bir güvenlik açığı oluşturmaktadır. Obstfeld, yabancı borç ve alacakların yapısının, akibetin kritik bir belirleyicisi olacağını söylemektedir. 379 Bazı araştırmalara göre, ani durmalar, cari işlemlerde bozulma ve masraflı düzeltme süreçlerine neden olma eğilimindedirler. Edwards, ani cari işlem değişikliğini, bir yıl içerisinde, cari işlem açığında bir azalma (en az gayrisafi yurtiçi 377 Forbes, Warnock, a.y. 378 Forbes, Warnock, a.g.e., pp.11-27. 379 Obstfeld, a.g.e. (1993), pp.30-32. 99

hasıla nın %4 ü kadar) olarak tanımlamaktadır. 380 Freund (2005) in yanısıra 381 Hillary Croke, Steven Kamin ve Sylvian Leduc Federal Reserve için yaptıkları bir çalışmaya göre ani cari işlemlerde bozulma, bir ülke gayrisafi yurtiçi hasıla nın enaz %2 si kadarlık bir açığı 3 yıl boyunca sürdürmek zorundadır ve cari işlem dengesini toplam açığın ve gayrisafi yurtiçi hasıla nın enaz %2 si kadar geliştirmiş olmalıdır. 382 Mello, Padoan ve Rousova ya göre ise, cari işlemlerde bozulmanın bölümleri; Algieri ve Bracke (2011) de kullanılanlara benzer kriterler kullanılarak tanımlanmaktadır; 383 Reversal başladığında cari işlemler negatiftir. Reversal başladıktan sonraki 3.yıl, cari işlemlerin yıllık ortalamasının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı, enaz 1 standard sapma artırmaktadır. Reversal başladıktan sonraki 5 yıldaki maksimum cari işlemler açığı, başlangıçtakinden daha küçüktür. Reversal başlamadan önceki 3 yılda current account reversal yoktur. Cari işlem dengesizliklerindeki bozulmaların, kalıcı açıkları, düşük rezervleri ve olumsuz ticaret koşullarına sahip olan ülkelerde oluşma olasılığı daha yüksektir. Yüksek resmi transferler ve geniş imtiyazlarla alınan borçları olan ülkelerde ortaya çıkması daha düşüktür. 384 Bir ani durma, bir ülkeye olan sermaye girişlerinde büyük ve ani azalma olarak tanımlanmaktadır. Ani durmalar, bir yıl içerisinde, net sermaye girişlerinin gayrisafi yurtiçi hasılanın en az %5 oranında azalması durumunda oluşmaktadır. 385 Calvo ya (1998) göre; ani durmalar gibi sermaye girişlerindeki negatif salınımlar da tehlikelidir. Bu negatif salınımlar, iflaslar, insani sermaye ve lokal kredi kanallarının 380 Edwards, a.g.e. (2004) (a), pp.1-2. 381 Caroline Freund, Current Account Adjustment in Industrial Countries, Journal of International Money and Finance, Vol.24, Issue:8, Ed.by., J. R. Lothian, Elsevier B.V., December 2005, p.1283. 382 Maurice Obstfeld, Kenneth S.Rogoff, Global Current Account Imbalances and Exchange Rate Adjustments, Brooking Papers on Economic Activity, No:1, 2005, p.71. 383 Mello, Padoan, Rousova, a.g.e., p.6. 384 Milesi-Ferretti, Razin (1), a.g.e., pp.317-318. 385 Edwards, a.g.e. (2004) (a), pp.1-2. 100

tahribi ile sonuçlanabilmektedir. 386 Yabancı sermaye girişlerindeki ani bir yavaşlama 387, genel kural olarak, ekonomiye ciddi bir darbedir. 388 Sermaye hareketliliğinin kısıtlanması, bir bozulma yaşanması olasılığını azaltmayacaktır. Cari işlemlerdeki bozulma yatırımların üzerindeki doğrudan etkiden ziyade, reel büyüme üzerinde negatif etkiye sahiptir. Regresyon analizi, cari işlemlerdeki bozulmanın büyüme üzerindeki negatif etkisinin ülkenin ticari açıklık derecesine bağlı olduğunu göstermektedir, daha açık ülkeler daha az zarar görecektir. Finansal açıklık derecesi ise, cari işlemlerdeki bozulmaların reel ekonomik performansı etkilemesinde yoğun ilişki görülmemektedir. 389 1971-2007 yılları arasında yükselen pazar ve gelişmekte olan ülkeler incelendiğinde, cari işlemlerde bozulmayı takip eden iki yıl içerisinde, gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesinde bir mola olması olasılığı yüksektir. 390 Aynı konuyu da araştıran Freund (2005), 1990 larda dünya ticaretinin yaklaşık %80 ini kapsayan ve kişibaşı gelirin $10,000.- üzerinde olduğu yirmişbeş sanayileşmiş ülkeyi içeren bir çalışma gerçekleştirerek 1980-1997 arası cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla oranlarını incelemiştir. Bu çalışma neticesinde bir hareketin cari işlemlerde bozulma (reversal) olarak tanımlanabilmesi için [Milesi-Ferreti ve Razin(1998) kine benzer] dört kriterin yerine getirilmesi gerektiğini saptamıştır; 391 Reversaldan önce cari işlemler açığının gayrisafi yurtiçi hasıla nın %2 sini aşması Ortalama açığın üç yıldan fazla gayrisafi yurtiçi hasılanın enaz %2 oranında azalması Reversaldan sonraki 5 yılda maksimum açık, reversaldan önceki 3 yılda minimum açıktan büyük olmamalı. Cari işlemler en azından üçte biri oranında azaltılmalı 386 Calvo, a.g.e. (1998), p.47. 387 Forbes, Warnock, a.g.e., p.1. 388 Calvo, a.g.e. (2000), p.49. 389 Edwards, a.g.e. (2004) (a), p.10. 390 Mello, Padoan, Rousova, a.g.e., p.6. 391 Freund, a.g.e. (2005), pp.1282-1283. 101

Milesi-Ferretti ve Razin, bozulma-kötüleşme sonrası (reversals) büyüme performansının açık ekonomilerde ve döviz kurunun daha az değerli olduğu ülkelerde daha iyi olma eğilimi gösterdiğini vurgulamıştır. Milesi-Ferretti ve Razin e göre bozulmalar, sistematik olarak büyümedeki bir düşüşle ilişkili değildir. Cari işlemlerdeki bozulmadan sonra medyan büyüme, bozulma öncesindekiyle aynıdır. Rezervler az ise, reel döviz kuru değerliyse ve dış koşullar elverişsiz ise (sanayi ülkelerindeki yüksek faiz oranları ve düşük büyüme) döviz krizlerinin ortaya çıkması daha olasıdır. 392 4.3.Döviz Kuru ve Dış Ticaret Hadleri İçsel büyüme teorileri uyarınca; dış ticaret, uzun vadeli iktisadi büyüme üzerinde etkilidir. 393 Net ihracat ile yüksek ilişkide olmak ve ayrıca cari işlemler, bir ülkenin toplulaştırılmış talebinin (aggregate demand) anahtar bileşeni olarak bir rol oynamaktadır (özellikle para politikalarının daha az etkiye sahip olduğu vadelerde). Cari hesapların şekillerindeki değişimler ile küresel reel faiz oranlarındaki değişimlerin ilişkili olması muhtemeldir. Bu tip kaymalar, dünya çapındaki kaynak tahsisi üzerindeki etkileri ile ticaret hadlerini ve reel döviz kurlarını etkilemektedir. Bernanke nin (2005) küresel tasarruf bolluğu hesabı küresel dengesizliklerin bu sonucuna örnektir. Küresel tasarruf bolluğu (global saving glut) görüşüne göre; Çin gibi, gelişmekte olan ülkeler tarafından daha büyük fazlalıklar (surplus), gelişmiş ülke varlık ve konut piyasalarındaki yankıları ile, dünya reel faiz oranlarını aşağı çekmiştir. 394 Cari işlemler açığının artması, dış borçların artması demektir. Ülkeye gelen yabancı sermaye (borçlar, sıcak para girişleri, dolaysız sermaye girişleri), kurlar üzerinde bir baskı oluşturarak kurların düşmesine neden olmaktadır, ithalat ucuzlayacak, ihracat ise pahalılaşacaktır. Böylelikle dış ticaret açığı oluşacaktır. 395 392 Milesi-Ferreti, Razin (3), a.g.e., pp.28-29. 393 İncekara, Savrul, a.g.e., s.10. 394 Obstfeld, a.g.e. (1993), pp.29-30. 395 Ertuna, a.g.e., s.2. 102

4.4.Bütçe Açığı ve Büyüme Bütçe açıklarının cari işlem açıklarını etkilediği yönünde yer alan teorik yaklaşımlara karşın, cari işlem açığının bütçe açığının Granger nedeni olduğu, tek yönlü bir nedenselliğin var olabileceğine ilişkin yaklaşımlar da sözkonusudur. Bu tek yönlü nedenselliğin varlığına ilişkin yaklaşıma göre; cari işlemler hesabındaki bir bozulma ekonomik büyümede bir yavaşlamaya yol açmaktadır ve sonucunda da bütçe açığı oluşmaktadır. Cari işlem açıklarından bütçe açığına doğru tek yönlü nedensellik, özellikle ekonomik kalkınmalarını finanse etmek için yabancı sermaye girişlerine bağımlı olan küçük açık gelişmekte olan ekonomilerde gerçekleşmektedir. Latin Amerika Ülkeleri ve bazı Doğu Asya ülkelerinin örnek teşkil ettiği gibi, ülkenin bütçe pozisyonu, büyük sermaye girişleri veya borç birikiminden etkilenmektedir ve ülke bir bütçe açığı içerisine sürüklenmektedir. 396 4.5.Üretim ve İstihdam Kaybı Ertuna ya (2007) göre, ulusal paranın aşırı değerlenmesiyle dış ticaret açıkları ve neticesinde cari işlem açıkları oluşmaktadır, bu durum kaybedilen üretim ve istihdam kaybı anlamına gelmektedir. Ulusal para değerlendikçe, ulusal işgücü de döviz cinsinden pahalılaşmaktadır, ücretlerin döviz cinsinden artması sonucunda firmalar yerli yerine yabancı hammadde ve ara-malı kullanmaya yönelmektedir ve üretimlerini yurtdışına kaydırmaktadır. İşsizlik, önemli bir bir olgu olarak ortaya çıkartmaktadır. 397 4.6.Fiyatlar Genel Seviyesi Cari açıktaki bir artışın, yabancı tasarruflardaki bir artışı ifade ettiğini söyleyen Edwards (2001) 398 gibi Ertuna (2007) da cari işlem açığının artmasının, dış 396 Baharumshah, Lau, Khalid, a.g.e., p.8. 397 Ertuna, a.g.e., s.11. 398 Sebastian Edwards, Capital Mobility and Economic Performance: Are Emerging Economies Different?, NBER (National Bureau of Economic Research) Working Paper Series, No:8076, January 2001 (a), p.10. 103

borçların artması demek olduğunu söylemektedir. 399 Dış borçlanma fiyatlar üzerinde etkilidir. Bu etkilerin a) enflasyonist b) deflasyonist olacağı yönünde iki zıt görüş bulunmaktadır. Genel kanı; enflasyonist etkinin daha ağır olacağı yönünde yoğunlaşmaktadır. Borçlanma yoluyla elde edilen gelirlerin ekonomiye kanalize edilmemesi durumunda ise deflasyonist etki kaçınılmaz olacaktır. 400 Edward Nevin, borçlanmanın enflasyonist etki yaratacağını savunan ekonomistlerin başında gelmektedir ve devletin borçlanmasının mal ve hizmet alımı kanalı ile ekonomiye döneceğini ifade etmektedir. Devletin borçlanması, toplumda psikolojik etki yaratarak enflasyonist sürecin başlamasına ve devam etmesine katkıda bulunarak gelir ve servet etkisi yaratmaktadır. Dornbusch a (1993) göre; dış borcu artan bir ülke finansman için iç borçlanma + sıkı mali politikalar uygulama + para basma yolu ile kaynak yaratmaya çalışmaktadır. Ülke, dış dengeyi sağlamak için de devalüasyonlara başvurabilir. Bir ekonomide borç servisinin ve devalüasyonların artması durumunda; enflasyon da artacaktır. Dış borç faiz ödemelerinin iç borç ya da para arzındaki artışla ile finansmanı, enflasyonist etkiyi başlatacaktır. 401 E. R. Rolph ise, borç miktarındaki artışın eski borcun fiyatını (para değerini) etkileyeceğini, yeni borçlanmanın eski borcun fyatını düşürüp verimini artıracağını söylemektedir. Kamu borcunun artması toplam harcamaların azalmasına yol açacaktır, deflasyonist etki oluşacaktır. 402 4.7.Vergi Artışları ve Gelir Dağılımında Bozulma Alındığı dönemde rahatlık yaratan borçlar, ödendiği dönemlerde sıkıntı yaratabilmektedir ve vergi artışları sözkonusu olabilmektedir. Borç ödeme dönemlerinde bu tip vergi artışları, adil vergi sistemlerinin olmadığı durumlarda gelir dağılımını bozucu bir etki yaratmaktadır. Due (1967), borçlanmanın sonraki nesillere anapara ve faizi karşılayabilmek üzere zorunlu vergilerden ötürü ekonomi üzerinde 399 Ertuna, a.g.e., s.2. 400 Şeker, a.g.e., s.90. 401 Şeker, a.g.e., ss.83-84. 402 Şeker, a.y. 104

negatif etkilenimler yaratacağına dikkat çekmektedir. 403 Tülümce ve Özpençe (2014), Türkiye deki cari açık ve özel tüketim vergileri arasındaki ilişkiyi Standart Granger Nedensellik Testi ile analiz ederek, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gelirlerinden cari açığa ve cari açıktan ÖTV gelirlerine doğru çift yönlü nedenselliğin varlığını saptamışlardır; a) ithalat artışı neticesinde ortaya çıkan cari açık, ÖTV gelirlerinde artışa neden olmaktadır. b) Talep esnekliği düşük mallar üzerine konulan ÖTV oranlarındaki artış, ithalatı azaltmadığı gibi cari işlemler açığını artırıcı yönde etki yapmaktadır. ÖTV gelirlerindeki artışın sebebi ithalata konu malların miktarlarındaki artış ise, cari açık kaçınılmazdır. Türkiye de ÖTV gelirlerindeki artışların cari açığı artırması, devletin bu vergileri ithalatı azaltmak için değil, gelir sağlamak amacı ile topladığının göstergesidir. 404 403 Şeker, a.g.e., ss.89-90. 404 Sevinç Yaraşır Tülümce, Özay Özpençe, Türkiye de Özel Tüketim Vergisi ve Cari Açık Arasındaki İlişkinin Analizi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, C.XIII, No:49, 2014, ss.289-290. 105

İKİNCİ BÖLÜM GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ve CARİ AÇIK SORUNU: ÜLKE ÖRNEKLEMELERİ Cari işlemler dengesinin en önemli unsurunu oluşturan dış ticaret, gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu için yaşamsal önem taşımaktadır ve gelişmekte olan ülkelerin çoğu kronik ticaret açığına maruzdur. Gelişmekte olan ülkelerin en hızlı büyüyenleri ihracata yönelik sanayileşme politikası uygulayanlardır. İhracata yönelik sanayileşme politikası uygulamak, ölçek ekonomilerinden ve dış rekabetten yararlanma imkanı vermektedir. Ayrıca, talebin gelir elastikiyetinin yüksek ve karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları mallarda (emek-yoğun mallarda) uzmanlaşma imkanı vermektedir. 1 Cari açık üzerine gerçekleştirilen tartışmalarda bilhassa gelişmekte olan ülkeler açısından iki nokta önemlidir. Birincisi; mali krizlerde, (bilhassa kur sıçrayışlarında), makroekonomik parametrelerle beraber, cari açığın etkisi üzerine deneysel bazda yanıt aranmaktadır. Bu çalışmalara Edwards (2004 2,2001 3 ), Kaminsky (2003) 4, Milesi-Ferretti ve Razin (1998) 5 in araştırmaları misal verilebilir. Bu araştırmalarda ayrıca, büyük cari açıkların tetiklediği sermaye girişlerinde ani durmalar ile sermaye geri kaçışlarının krizler, yatırım ve büyüme gibi parametreler üzerindeki yansımaları araştırılmaktadır. Sermaye girişlerinde durma ve geri çıkışlar, dış nedenlerle de olabilmektedir. Örnek olarak; gelişmiş ülkelerde faiz artışı, gelişmekte olan ülkelerde bu tip yansımalara neden olabilmektedir. Kaminsky, 2003 senesinde, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bazı buhranların bu sebeple oluştuğunu 1 Sloman, a.g.e. (2004), s.525. 2 Edwards, a.g.e. (2004), pp.33-34. 3 Edwards, a.g.e. (2001) (b), pp.1-69. 4 Graciela L. Kaminsky, Varieties of Currency Crises, NBER Working Paper Series, No:10193, December 2003, pp.1-31. 5 Milesi-Ferreti, Razin (1), Current Account Reversals and Currency Crises: Empirical Regularities, National Bureau of Economic Research (NBER) Working Paper Series, No:6620, Cambridge, June 1998. 106

belirtmiştir. Gelişmekte olan ülkeler ile ilgili başka bir nokta; (cari açık ve kur değişimleri arasındaki korelasyonu da dikkate alarak), cari açığın en çok (negatif olarak) döviz kuru sistemine tesir etmesidir. Genel kanı; esnek kur sistemlerinde (sabit döviz kuru sistemine nispeten) kur sıçrayışı ve cari açığın negatif etkilerinin nispeten az olabileceğidir. Fakat kur, faiz sıçrayışları ve rezerv azalışlarıyla tanımlanan döviz kuru krizleri esnek kur sisteminde de yaşanabilmektedir. Döviz kuru krizlerinin yatırım, büyüme, istihdam üzerine negatif yansımaları olabilmektedir, çünkü esnek kur sisteminde kur dalgalanmaları daha kalıcı olabilmektedir. Şokların döviz kuruna hemen yansıması nedeniyle esnek döviz kuru rejiminde bunalım olmayacağı kanısına karşın Fischer, bütün kur sistemlerinde büyük cari açıkların kriz ihtimalini akla getirdiğine dair uyarıda bulunmaktadır. (Döviz kuru bunalımın döviz kurundaki sıçrama ile ortaya çıktığını vurgulamakta fayda vardır). Esnek döviz kuru sistemi bazı krizleri engelleyebilmektedir, ancak dış kaynak krizini engelleyememektedir. Piyasaların ülke borçlanmasının sürdürülemez olduğunu düşünmesi durumunda, dış ödeme krizi ile beraber döviz kuru krizi de ortaya çıkmaktadır. Brezilya bu durumu 2001 sonu - 2002 başında yaşamıştır. 6 1996 da Frankel ve Rose, gelişmekte olan ülkeler için yaptıkları deneysel çalışmada, kur bunalımlarında cari açıktan ziyade reel döviz kuru değerlenmesinin mühim olduğunu saptamışlardır. Bu çalışma sonucuna göre krizler; (a) doğrudan yabancı sermaye girişleri kuruduğu zaman (b) rezervler düşük olduğu zaman (c) ulusal kredi büyümesi arttığı zaman (d) kuzey ülkelerinin faiz oranları (northern interest rates) arttığı zaman ve (e) döviz kuru aşırı değerlendiği zaman ortaya çıkmaya eğilimlidir. Krizler ayrıca, nedensel bağlantılar belirsiz olmakla beraber, keskin resesyonlarla da ilişkili olma eğilimindedir. Frankel ve Rose a göre bütçe açığı veya cari açık, krizlerde önemli bir rol oynamamaktadır. 7 Milesi-Ferretti-Razin (1998) in 8 deneysel çalışması uyarınca; cari açıkların 6 Uygur, a.g.e., ss.14-15. 7 Jeffrey A. Frankel, Andrew K. Rose, Currency Crashes in Emerging Markets: An Empirical Treatment, Journal of International Economics, Vol.41, 1996, s.365. 8 Milesi-Ferreti, Razin, a.y. 107

gelişmekte olan ülkeler krizleri üzerine kayda değer bir tesiri sözkonusu değildir. Buna karşın Edwards (2001) 9 da; ampirik bulguların örnek veriler içindeki ülke grubuna ve bunalım tanımına duyarlı olduğunu belirtmiştir. Gelişmekte olan ülkeler datalarından Afrika ülkeleri dataları çıkarıldığında, cari açıkların döviz kuru krizi üstünde mühim bir tesiri oluşmaktadır. Bütün ekonomileri kapsayan emsal datalarla gerçekleştirilen deneysel çalışmaların neticeleri ise karmaşıktır. 10 Cural (2010), gerçekleştirdiği çalışmasında, gelişmekte olan ülkelerin cari işlem dengelerinde 2000 li yıllarda önemli bir ayrışmanın olduğunu saptamıştır. Cari işlemler dengelerindeki iyileşmenin nedeni; birincil emtia fiyatlarındaki artışlardır. Petrol fiyatlarındaki artış sebebiyle, petrol ihraç eden ülkelerin cari işlemler dengelerinde büyük fazlalıklar olmuştur. Birincil emtia fiyatlarındaki artışlar, ithalatçı konumundaki ülkelerin cari işlemler dengelerini ise olumsuz etkilemiştir, bu durumdan Asya daki gelişmekte olan ülkelerin birçoğu olumsuz etkilenmişlerdir. Bu olumsuzluk, ihracatlarda sağlanan büyük artışlarla telafi edilmiştir. Cari işlemler fazlası olan ülkeler dışında kalan gelişmekte olan ülkelerin dörtte üçü net sermaye ithalatçısı olup cari işlemler açıkları gayrisafi yurtiçi hasılalarının %6 sından ve toplam yatırım harcamalarının %28 inden fazladır. 11 1.GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER, YAPISAL SORUNLARI VE ÇEŞİTLİ MAKRO-EKONOMİK VERİLERİ Günümüzde, dünya ekonomileri, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler şeklinde sınıflandırılmakla beraber, bu ayrımda hangi kriterlerin kullanılacağı ve hangi ülkelerin gelişmiş ülke olarak tanımlanacağı konusunda fikir ayrılıkları bulunmaktadır. Değerlendirmelerde ekonomik kriterler baskın olmakla beraber, en çok kullanılan kriter; kişibaşına reel gayrisafi milli gelir (GSMG) dir. Birleşmiş Milletler tarafından gelişmekte olan ülkeler olarak tanımlanan 48 9 Edwards, a.g.e. (2001) (b), pp.1-69. 10 Uygur,a.g.e., ss.14-15. 11 Cural, a.g.e., s.178. 108

ülke; düşük gelir, yüksek ekonomik açık ve doğumda düşük yaşam beklentisi, çok düşük kişibaşına gelir ve düşük eğitim seviyesi gibi yoksul insani gelişme göstergelerine sahiptir. Gelişmekte olan ülkelerin 33 tanesi Sahara-altı Afrika da (Burundi, Etiyopya, Mozambik ve Zambia gibi), 14 ü Asya da (Bangladeş, Kamboçya, Nepal, ve Yemen dahil) ve bir tanesi de Karayipler de, Haiti dedir. 12 Zengin ve yoksul ülkeler arasındaki uçuruma ilişkin örnekler vermek gerekirse; 13 Dünya nüfusunun %85 i gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır ancak bu nüfusun eline dünya gelirinin yalnızca %21 i geçmektedir. 2000 senesinde 20 en yoksul ülkede kişi başına düşen gayrisafi milli gelir ortalama 200 dolar, en zengin 20 ülkede ise bu rakam 28 bin 350 dolardır. 1975-2000 yılları arasında ortalama yıllık kişi başına düşen milli gelir büyüme hızı Doğu Asya da %6.0 ancak Sahra altı Afrika da -1,0 dır. İleri sanayileşmiş ülkelerde bu oran %2.2 dir. 1.1.Büyüme, Yatırım, Sermaye Kıtlığı ve Yetersiz Tasarruflar A.Smith Ulusların Zenginliği (1776) adlı eserinde, iktisadi kalkınma ile tasarruf arasında önemli bir korelasyonun varlığını farketmiştir; iktisadi kalkınmanın ulusal gelirin bir bölümünün tasarruf edilerek yatırımlara aktarılmasıyla sağlanabileceğini sezmiştir. İktisadi tanımı gereği; yatırımlar, tasarrufları aşamaz. Tasarrufların bağlı olduğu önemli bir kısıt; gelir düzeyidir. Bu hususta kısır döngü içerisinde bulunan gelişmekte olan ülkelerin tasarruflarının azlığı, yatırımlarını daraltmaktadır. Ve iktisadi kalkınmalarını zorlaştırmaktadır. 14 Yatırım yapabilmek, üretimini artırabilmek ve kalkınabilmek için yeterli kaynağın olmaması durumunda ülke, eski tasarrufları (rezervleri) kullanacaktır veya dış tasarrufları ülkeye çekmeye çalışacaktır. 15 12 Carl Haub, World Population Data Sheet 2012, PRB (Population Reference Bureau), July 2012,(Çevrimiçi) http://www.prb.org/publications/datasheets/2012/world-population-data-sheet/factsheet-world-population.aspx, 10 Kasım 2014. 13 Sloman, a.g.e. (2004), s.507. 14 Orhan, a.g.e., s.94. 15 Rıdvan Karluk, Türkiye de Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyüme ye Katkısı, Ekonomik İstikrar Büyüme ve Yabancı Sermaye, Merkez Bankası, 2000, s.98. 109

Gelişmekte olan ülkeler, iktisadi büyüme ve kalkınma için ara malı ve yatırım malı ile teknolojiye gereksinme duymaktadır ve bunları ithal etmeleri gerekmektedir. Yetersiz ulusal tasarruflardan dolayı, büyüme ve kalkınmalarını dış açık ile finanse etmelerinin gerekliliği kabul görmektedir. 16 Klasiklere göre büyüme, sermaye birikimi ile sağlanabilmektedir. Sermaye birikiminin kaynağını ise tasarruflar oluşturmaktadır. Tasarruflar yatırıma dönüşerek ekonomik büyümeyi gerçekleştirmektedir. 17 Clark, Rostow, Chenery, Tinbergen, Nurkse, Scitovsky, Lewis, Rodan, Rosenstein, Hirchman, Peroux, Fischer, Kuznets, Streeten ve Schumpeter in ortaya koydukları teorilerin çoğu az gelişmişliği sermaye yetersizliğine bağlamaktadır. Bu çalışmalarda büyümenin asıl itici gücünün sermaye birikimi olduğu vurgulanarak sermaye teminini öne çıkarmaktadır. 18 Ülgen e (2005) göre, gelişmekte olan ülkeler, iktisadi kalkınma konusunda yetersiz sermaye stoku sorunu ile karşı karşıyadır. 19 Gelişmekte olan ülkeler, iktisadi kalkınma çabalarının başarıya ulaşmalarını sağlayabilmek üzere, sermaye birikiminin kaynağını oluşturan tasarruf açığını ortadan kaldırmalıdırlar. Şekil 17 de gelişmekte olan ülkelerin 1999 a kadar olan süreçte yatırımların finanse edilmesinde tasarrufların yetersizliği açıkça görülebilmektedir. 1990 lı yıllarda artış gösteren küresel likidite ile gelişmekte olan ülkelerin dış borç rakamlarında yaşanan artış ve sermaye girişleri ile beraber ulusal tasarruflarda da artışlar yaşanmıştır. 1999-2015 sürecinde tasarruflar, yatırımların üzerinde seyretmiştir. 1999 dan itibaren gelişmekte olan ülkelerin toplam dış borçlarında düşme eğilimi başlamıştır. 16 Cural, a.g.e., s.174. 17 Yusuf Muratoğlu, Büyüme ve İstihdam Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği, International Conference on Eurasian Economies, Bişkek, Kırgızistan, 2011, s.167. 18 Göknur Umutlu, Neda Alizadeh, Ahmet Yakup Erkılıç, Maliye Politikası Araçlarından Borçlanma ve Vergilerin Ekonomik Büyümeye Etkileri, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.XXX, Sayı:1, 2011, s.79. 19 Gülden Ülgen, Yabancı Sermayenin İstihdam Üzerine Etkileri, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.XX, Sayı:1,2005, s.35. 110

1980 1983 1986 1989 1992 1995 1998 2001 2004 2007 2010 2013 45.000 40.000 35.000 30.000 25.000 20.000 15.000 10.000 5.000 0 Yatırımlar Tasarruflar Dış borç, toplam Şekil 17: Gelişmekte olan ülkelerde tasarruf, yatırım ve dış borç Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Girişimcilerin (iş insanlarının) tasarrufları, kapitalist kalkınma sürecinin hemen hemen tek tasarruf kaynağıdır. Bu durum, Marx, Marshall, Schumpeter ve W. Arthur Lewis tarafından önemle vurgulanmıştır. Lewis a göre; gelişmekte olan ülkelerin tasarruf oranlarının düşük olma sebebi, yoksulluktan ziyade, kapitalist sektör boyutunun çok küçük olmasıdır. Tasarruf oranlarının artırılabilmesi, iktisadi kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için, ekonomideki kapitalist sektör payının artırılması gerekmektedir. 20 1.2.Cari Açık ve Dış Borç İhtiyacı Dış borçlanma, ulusal tasarrufların yeterli olmadığı durumlarda, sermaye eksiğini gidermek üzere kullanılan önemli bir kamu finansman aracıdır. Dış borç alındığında ülkeye kaynak transferinin olması ve böylece ulusal gelirin artması, dış borcu iç borçtan ayıran en önemli özelliktir. Ancak, borç ödemesinde anapara ve faiz ödemeleri ulusal kaynakların azaltmasına neden olmaktadır. 21 20 Orhan, a.g.e., ss.97-98. 21 İclal Çöğürcü, Orhan Çoban, Dış Borç Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği (1980-2009), KMÜ Sosyal ve Ekonomı k Araştırmalar Dergı si, Sayı:13(21), 2011, ss.133-134. 111

1973 petrol krizinden sonra, birçok gelişmekte olan ülke dış ticaret açıklarını finanse edebilmek ve yatırım programlarını sürdürebilmek için ağır borç altına girdiler. Borçtaki bu artışa rağmen, reel faizlerin düşük oluşu, dünya ekonomisindeki canlanma ve uluslararası enflasyon oranlarının yüksekliği gelişmekte olan ülkelere 1975 ten sonra ılımlı da olsa ekonomik büyümeyi sürdürme imkanı verdi. Ne var ki 1979 daki petrol fiyatları artışlarından sonra, 1970 lerin ortalarına kıyasla daha derin bir dünya resesyonu oldu ve reel faiz oranları da çok daha fazla yüksekti. Borç çarpıcı biçimde artmıştı ve çoğu da değişken faizler üzerinden idi. Sorun şu anda orta-gelirli ülkeler için daha az ciddidir, ama yoksul ülkelerin çoğu için hala yıkıcı etkiye sahiptir. 22 Türkiye nin de dahil olduğu birçok OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) üyesi gelişmekte olan ülkelerde dış borçlardaki artışın asıl nedeni; harcamaların kaynakları aşmasıdır ve tasarruf-yatırım açığının meydana gelmesidir. Dış borçlanmadaki artış ve dolayısıyla dış kaynak girişi, ek döviz arzı yaratmaktadır. Ulusal paranın değeri etkilenmektedir ve cari açık artmaktadır. Bu tip bir kur politikası, ithalatı cazip hale getirmektedir, cari açığı büyütmektedir. Ulusal üretim ve istihdam bu gelişmelerden negatif etkilenmektedir. 23 Yapısal sorunları sebebiyle krizlerle sıkça karşılaşmakta olan gelişmekte olan ülkeler, kırılganlığı yüksek ekonomilerdir ve bu ekonomilerin cari işlemler dengesindeki yüksek açıklarının temel sebebi kısa süreli borçlanmalardır. Gelişmekte olan ülkelerde görülen büyük açıklar, (kamu bütçe açığından daha çok) küresel mali kurumlarca dayatılan yapısal reform programlarıyla şekillendirilmektedir. Özel kesim borçlanması, özellikle 1980 lerden sonraki dönemde mali piyasalardaki küreselleşmeyle beraber, cari işlemler dengesinde önemli bir yer tutmaktadır. 24 Kuşkusuz, dış borçlar, gelişmekte olan ülkelerin gelişim süresi için önemli bir 22 Sloman, a.g.e. (2004), s.546. 23 Yılmaz, Yaraşır, a.g.e., s.124. 24 Melih Özçalık, Filiz Arataş, İkiz Açıklar Hipotezinin Geçerliliği: Yükselen Piyasa Ekonomileri İçin Bir Örnek, Yönetim ve Araştırmaları Dergisi, Sayı:22, 2014, (Çevrimiçi) http://dx.doi.org/10.11611/jmer194, 15 Nisan 2015, s.148. 112

konuma sahiptir. Gelişmekte olan ekonomilerin dış borçlanma hızının ve borç stokunun azaltılması, yurtiçi tasarruflarının artırılmasına bağlıdır. 25 Ekonomik teoriye göre; cari işlem açığı olan bir ülke, gelecekte geri ödemek üzere, dünyanın geri kalanından borçlanmaktadır. Cari işlem açığı bir ülkenin ekonomik kalkınması için negatif bir olgu değildir. Ancak dış borçlanmada dışarıdan temin edilen finansmanın yatırımda kullanılmasında sorun yoktur. Karlı bir yatırım yüksek bir getiri elde edecek ve alınan borçların anapara + faizini karşılayabilecektir. Aksi takdirde ülkenin borçları artacaktır. 26 Ülgen e göre gelişmekte olan ülkelerin dış finansmana başvurmadan kalkınabilmeleri zordur. Fonlama yöntemi olarak dış borçlanma, sürekli bir gelir kaynağı olarak görülmemelidir. Dış fonlamaya başvurulması, kalkınma başlangıcında yararlı olabilir, devamında ise ulusal finansman kaynakları geliştirilmelidir. Alınan borçların amaca uygun kullanılması, ülke kalkınma stratejisine uygun yatırımların gerçekleştirilmesi önemlidir. Aksi takdirde borçların ödenememe riski ya da borcun yine borçla ödenmesi durumu ortaya çıkacaktır. 27 1.3.Sermaye Akımları ve Gelişmekte Olan Ülkeler Gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımlarının küresel ekonomik konjonktür ile kuvvetli bir ilişki içerisinde olduğu açıktır. 1980 lerin başında ortaya çıkan küresel iktisadi durgunluk ile dış finansmanda krize giren gelişmekte olan ülkeler, 1980 lerin ikinci yarısında başlayan canlılık ile birlikte, gelişmekte olan ülkelere yönelen dış finansman kaynaklarında artma yaşanmıştır. 28 Piketty ve Zuckman (2015) yaptıkları bir çalışmada önemli bir tespitte bulunarak sermayenin geri döndüğünü (Capital is Back) söylemişlerdir. 25 Yılmaz, Yaraşır, a.g.e., s.125. 26 Olga Vyshnyak, Twin Deficit Hypothesis: The Case of Ukraine, National University Kyiv- Mohyla Academy, 2000, (Çevrimiçi) http://www.kse.org.ua/uploads/file/library/2000/vyshnyak.pdf, 20.01.2015. 27 Gülden Ülgen, Türkiye de Dış Borcun Sürdürülebilirliği, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.XX, Sayı:1, 2005, s.30. 28 Cural, a.g.e., s.180. 113

Gerçekleştirilen çalışmaya göre; en tepedeki sekiz gelişmiş ekonomide toplam servet, 1970 de ulusal gelirin %200-300 ü iken bugün %400-600 lere yükselmiştir. Bugünün servet-gelir rasyolarının, servet niteliğindeki önemli değişikliklere rağmen, onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıl Avrupa sında gözlenen yüksek değerlere (yani %600-700 lere) dönüştüğü görülmektedir. Savaş sonrası yıllarda düşük Avrupalı oranları, tarihsel bir anomali olarak görünmektedir. 29 McKinnon (1973) 30 ve Shaw (1973) 31 tarafından geliştirilen finansal liberalizasyon teorisi; sermaye akımlarındaki kısıtlamaların kaldırılmasının, sermayenin görece bol fakat kazancının düşük olduğu yerlerden (gelişmiş ülkeler), sermayenin az fakat kazancının yüksek olduğu yerlere (gelişmekte olan ülkeler) akmasını temin ederek mali derinliği artıracağını ve böylelikle ülkeler arasında faiz oranlarının eşitlenerek ulusal tasarrufları yetersiz olan gelişmekte olan ülkelere kaynak sağlanabileceğini ileri sürmektedir. Düşük gelir- düşük tasarruf-düşük yatırım- düşük gelir sarmalının ifadesi olan fakirliğin kısır döngüsünden ötürü, gelişmekte olan ülkeler gittikçe daha fazla dış kaynağa ihtiyaç duymaktadırlar. Sermaye akımlarının girişi bu kısır döngüyü kırmaktadır, gelişmekte olan ülkelerin yetersiz olan ulusal tasarruf oranını arttırmaktadır ve yatırım, üretim ve ihracat hacminin artmasıyla teknolojide ilerleme sağlanmaktadır. Rekabetin gelişmesine ek olarak sığ olan mali piyasalar derinleşmektedir. 32 Ulusal tasarrufların yetersizliği durumunda, gelişmekte olan ülkelerin, kalkınabilmeleri için dış yatırım ihtiyacı ortaya çıkmaktadır ve bu açık yabancı sermaye finansmanı ile karşılanmaktadırlar. Sermaye yetersizliği gelişmiş ülkelere nazaran, gelişmekte olan ülkelerde daha fazladır. 33 29 Thomas Piketty, Gabriel Zucman, Capital is Back: Wealth-Income Ratios in Rich Countries 1700-2010*, The Quarterly Journal of Economics, Vol.130, Issue:3, August 2015, s.1308. 30 Ronald I. McKinnon, Money and Capital in Economic Development, Washington, Brookings Institution Press, 1973. 31 Edward S. Shaw, Financial Deepening in Economic Development, New York, Oxford University Press, 1973. 32 Burak Atamtürk, Gelişmekte Olan Ülkelerde ve Türkiye de Finansal Serbestleşmenin İç Tasarruflar Üzerine Etkisi, Marmara Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, C.XXIII, Sayı:2, 2007, ss.76-77. 114

Şüphesiz, yüksek sermaye girişlerine izin vermek tehlikelidir. Çünkü içeri akan sermaye aynı hızla dışarı da akabilmektedir. Dalgalı döviz kuru sistemine geçmek, sermaye girişlerini sınırlayıcı bir etki yaratacaktır. Ülkedeki bankacılık sistemi daha iyi şekilde düzenlenene, bankalar daha sağlam bir yapıya kavuşana kadar, sermaye akımlarına bazı sınırlamalar getirilmesi uygun olacaktır. Kurlar hızla değer kaybettiğinde borçların ülke parası cinsinden değeri artacaktır, az gelişmiş ülkeler döviz olarak daha az borçlanmalıdırlar. 34 Bir ülkeden sermaye çıkışı varsa, ulusal para, yabancı para karşısında değer kaybetmektedir. Mal ve hizmet ihracatı artmaktadır, ithalat azalmaktadır ve cari dengeler hızla düzelerek sermaye girişine olan ihtiyacı da azaltmaktadır. Böylelikle yeni bir denge hızlıca kurulabilmektedir. Ancak, yerel para birimleri çok hızlı bir şekilde değer kaybettiğinde çok acımasız bir döngü tetiklenerek özel sektör bilanço problemleri bankacılık sektörünü zayıflatmakta ve kamu finansmanı kemer sıkma politikalarına gitmeye mecbur bırakılmaktadır. Böylece tüketime olan talep baskılanmaktadır ve özel sektör bilançoları daha da zarar görmektedir. Sermaye girişindeki durma (sudden stop) ve geri çıkışların (sudden flight), dış sebeplerle de olabileceği gözardı edilmemelidir. Mesela, gelişmiş ülkelerdeki faizlerdeki yükselme, gelişmekte olan ülkelerde bu tür sonuçlara sebep olabilmektedir. Kaminsky (2003) de, gelişmekte olan ülke buhranlarının bazılarının bu şekilde ortaya çıktğını belirtmektedir. 35 Forbes ve Warnock (2011) a göre küresel, bulaşma ve yerli faktörler ile sermaye akımlarındaki aşırı hareketler arasındaki önemli ilişkinin, ekonomi politikaları üzerinde önemli etkileri vardır. Sermaye akımları oynaklığının özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından önemli maliyetleri vardır. Dalgalanmalar; gayrimenkul patlamaları, bankacılık krizleri, borç ertelemeleri, enflasyon ve döviz krizleri ile ilişkilidir. Ani durmalar; döviz değer kayıpları, yavaş büyüme ve yüksek faiz oranlarıyla ile ilişkilidir. Politika yapıcıları 33 Ülgen, a.g.e. (2005)(b), s.35. 34 Begg, Fischer, Dornbusch, a.g.e., p.628. 35 Kaminsky, a.g.e., p.2. 115

bu güvenlik açıklarının olumsuz sonuçlarını azaltmayı ve bölümlerin net bir şekilde tanımlamasını ümid etmektedirler. Bunların nedenlerinin anlaşılması hayati öneme sahiptir. 36 1.4.Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Gelişmekte Olan Ülkeler Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), iktisadi kalkınma için önem arzeden yatırımların finansmanında kullanılabilecek en güvenilir kaynaktır ve gelişmekte olan ülkeler açısından oldukça önemlidir. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında önemini artırmaya başlayan 37 doğrudan yabancı yatırımların önemli bir bölümünün gelişmiş ülkelere yapıldığı görülmektedir. Gelişmekte olan ülkeler, ancak gerekli düzenlemelerin yapılmasıyla beraber, (1990 lı yıllardan itibaren) doğrudan yabancı yatırımları çekebilmişlerdir. Tablo 9, 1980-2010 döneminde ülke bazında doğrudan yabancı yatırımları göstermektedir. 1980 de küresel bazda gerçekleşen doğrudan yabancı yatırım akımının sadece %14 ünü oluşturan 7.479 milyon dolar gelişmekte olan ülkelere gelirken, bu rakamlar 1990 da %17 (34,853 milyon dolar), 2000 de %18 (255.506 milyon dolar), 2005 te %33 (327.247 milyon dolar) ve 2010 da ise %47 ile 616.661 milyon dolara ulaşmıştır. 2015 yılında gelişmekte olan ülkelere gelen doğrudan yabancı yatırım rakamı 764.670 milyon dolar olmuştur. 1.5.Düşük Tarımsal Verimlilik Sanayileşme çabaları, gelişmekte olan ülkelerde tarımın önemli ölçüde zarar görmesine neden olmuştur. Birçok ülke büyük bir gıda krizi ile karşı karşıyadır. Yoksulluk, işsizlik ve bozuk gelir dağılımından kurtulma yolunun, kırsal kesimdeki verimliliğin ve gelirlerin artırılması olduğu anlaşılmıştır. Tarımsal kesimin geliştirilebilmesi için; (a) Fiyat reformu (b) Devalüasyon (c) Hükümetin tarımsal altyapı projelerini desteklemesi (d) Finansman sağlanması (e) Yeni teknoloji ve 36 Forbes, Warnock, a.g.e., p.4. 37 Ülgen, a.g.e. (2005)(b), s.35. 116

uygulamaların benimsenmesi (f) Bilgilendirme (g) Toprak reformu (ı) Tarımsal işbirliğinin özendirilmesi başvurulabilecek yollardan bazılarıdır. 38 Tablo 9: Ülke bazında Doğrudan Yabancı Yatırımlar (Milyon $) 1980 1990 2000 2005 2010 2015 DÜNYA 54.07 207.455 1.358.820 950.125 1.388.821 1.762.155 G.Ü. 46.575 175.526 1.120.506 587.705 699.889 962.496 ABD 16.918 48.422 313.997 104.809 197.905 379.894 Fransa 3.328 15.629 43.252 84.949 30.638 42.883 İngiltere 10.123 30.461 118.764 176.006 50.604 39.533 İspanya 1.493 13.294 39.575 25.020 40.761 9.243 Belçika 0 0 0 34.370 81.190 31.030 Kanada 5.807 7.582 66.795 25.692 23.413 48.643 İsveç 251 1.971 23.430 11.896-1.347 12.579 Almanya - 2.962 198.277 47.439 46.860 31.719 G.O.Ü. 7.479 34.853 232.390 331.752 625.330 764.670 Çin 57 3.487 40.715 72.406 114.734 135.610 Hong Kong 710 3.275 61.938 33.625 71.069 174.892 Brezilya 1.910 989 32.779 15.066 48.506 64.648 Endonezya 1.092-4.550 8.336 13.771 15.508 Güney Afrika -78.5 887 6.647 3.636 1.772 Hindistan 79 237 3.588 7.622 24.159 44.208 Singapur 1.236 5.575 15.515 18.090 48.637 65.262 Meksika 2.099 2.633 18.110 24.407 20.709 30.285 Türkiye 18 684 982 10.031 9.038 16.508 Polonya 88 9.445 8.203 12.796 7.489 Şili 213 661 4.860 7.097 15.373 20.176 Tayland 189 2.575 3.410 8.067 9.733 10.845 Macaristan 554 2.764 7.709 2.193 1.270 Malezya 934 2.611 3.788 4.064 9.103 11.122 Vietnam 2 180 1.289 1.954 8.000 11.800 G.E. 24 75 5.924 30.668 63.602 34.988 Rusya - - 2.714 12.886 43.288 9.825 Kazakistan - - 1.283 1.971 10.768 4.021 Ukrayna - - 595 7.808 6.495 2.961 Hırvatistan - - 1.051 1.825 394 174 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 1.6.Nüfus Artışı ve Demografik Bölünme Tasarruf-Yaşam Döngüsü Teorisi (the Life Cycle Theory of Saving) uyarınca; toplam tasarruf oranının en önemli dışsal belirleyicisi, nüfus artış hızıdır. 38 Sloman, a.g.e. (2004), ss.526-527. 117

Yüksek orandaki nüfus artışı, yatırım oranını da artırabilmektedir. Feldstein ve Horioka ya (1979) göre; kişi başına düşen gelir büyüme oranı, tasarruf ve potansiyel yatırımlarda önemli bir etkiye sahiptir, ancak bu mevcut bağlamda dışsal olarak kabul edilememektedir. 39 Angus Maddison a göre; dünya nüfusu, sıfır (0) tarihinde 230.820 kişiyken, nüfusun %75,4 ü Asya kıtasındaydı. Dünya nüfusunun 6 milyarı zorladığı 1998 senesinde bu oran %60 lara yakınlaşmıştır. 1800 lü yıllarda 1 milyara ulaşan dünya nüfusu, sonraki 150 sene içerisinde 2 milyarı, takip eden 25 sene içerisinde de 3 milyarı geçmiştir. 40 Ülkeler Yıllık Nüfus Artış Oranı 1975-2001- 2001 2015 Tablo 10: Ülkeler ve oranlar 1970-1975 Doğurganlık Oranı 2000-2005 2005-2010 2010-2015 Doğumda Yaşam Beklentisi G.O.Ü. 1.9 1.4 5.4 2.9 1.66 1.68 55.8 65.1 68.6 Daha Az Gelişmiş Ülkeler 2.5 2.3 6.6 5.1 4.53 4.20 43.7 51.4 61.2 Arap Ülkeleri 2.7 2.1 6.7 3.8 3,44 3,42 -- 68.0 69.8 Doğu Asya-Pasifik 1.4 0.8 5.0 2.0 1,77 1,78 -- 69.0 73.2 Latin Amerika ve Karayipler 1.9 1.3 5.1 2.5 2.30 2.18 61.0 70.4 73.8 Güney Asya 2.1 1.6 5.6 3.3 2.35 2.54 49.6 63.5 66.6 Alt-Sahra Afrikası 2.8 2.1 6.8 5.4 5.39 5.10 43.9 46.9 56.2 Orta ve Doğu Avrupa 0.5-0.2 2.5 1.4 1,41 1,49 68.7 69.0 70.6 OECD Ülkeleri 0..8 0.5 2.5 1.8 1,72 1,704 70.4 71.5 79.4 Dünya 1.6 1.1 4.5 2.7 2.53 2.50 58.4 66.6 70.4 Kaynak: Birleşmiş Milletler, İnsani Kalkınma Raporu, New York Oxford University Press, 2003 ve Birleşmiş Milletler verilerinden derlenmiştir. 1970-1975 2000-2005 2006-2014 Dünya nüfusu, 2011 yılında 7 milyar sınırını geçtikten sonra, 2012 ortalarında 7.06 milyara ulaşmıştır. Tablo 10 dan görülebileceği üzere, yüksek doğum oranları ve genç nüfusun çifte etkisinden dolayı, gelişmekte olan ülkeler, bu 39 Feldstein, Horioka, a.g.e., p.16. 40 Sinan Ok, Ekonomik Büyüme ile İstihdam Arasındaki İlişkinin Zayıflama Nedenleri ve Bu İlişkinin Güçlendirilmesinde Kur un Rolü, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Ankara, 2008, s.18. 118

büyümenin %97 sinden sorumludur. 41 2013 ortalarında 7.2 milyara ulaşan dünya nüfusunun, Birleşmiş Milletler in resmi nüfus tahminlerine göre; 2025 de 8.1, 2050 de 9.6 ve 2100 de de 10.9 milyar olması beklenmektedir. 42 Şekil 18 den de görülebileceği üzere, neredeyse gelecekteki tüm nüfus artışı gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşecektir ve bu ülkelerin yoksulluk oranlarında büyük artışlar görülecektir. Şekil 18: Gelişmişlik düzeyi ve nüfus artış hızı beklentisi Kaynak: PRB [Population Research Bureau], World Population Trends 2012, (Çevrimiçi) http://www.prb.org/pdf12/2012-population-data-sheet_eng.pdf, 2 Şubat 2016. Hergün 250,000 kişinin eklendiği gezegenimizde, her yıl yaklaşık 135 milyon insan doğmakta ve 55 milyon insan ölmektedir, küresel nüfusa 80 milyon eklenmektedir. 43 Ülke nüfusunun çok olmasından ziyade, nüfus artış hızının yüksek olması tartışma konusudur. Optimum nüfus oluşumu üzerinde kontrol edilip yönlendirilebilir bir nüfus artış hızından daha fazla olan artış, beraberinde aşağıda belirtilen problemleri de getirmektedir; 44 İstihdam sorunu Hanehalkı bağımlı fert sayısında artış, hanehalkı kişibaşı gelir 41 Haub, a.y. 42 UNPF (United Nations Population Fund), Population Trends, t.y., (Çevrimiçi) http://www.unfpa.org/pds/trends.htm, 10 Kasım 2014. 43 Suzanne York, How Many People Can the Earth Sustain?, October 14, 2013, (Çevrimiçi) http://populationgrowth.org/how-many-people-can-the-earth-sustain/, 7 Ekim 2015. 44 Ok, a.g.e., ss.21-22. 119

seviyesinde düşüş Kişibaşına düşen eğitim ve sağlık harcamalarının azalması nedeniyle beşeri sermaye birikiminin negatif etkilenmesi (uzun dönem) Kırsal kesimden kente kontrolsüz göç hareketleri nedeniyle sosyoekonomik sorunların oluşması Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklı demografik durumu, dünya ülkeleri arasında doğum ve ölüm oranları arasındaki derin uçurumu demografik bölünme göstermektedir. Bu bölünmenin bir tarafında nispeten yüksek doğum oranları ve düşük yaşam beklentileri ile fakir ülkeler yer almaktadır. Diğer tarafında çoğunlukla doğum oranları çok düşük, ortalama yaşam beklentisi 75 i aşan, hızla yaşlanan nüfusları yaratan zengin ülkeler yer almaktadır. 45 2.KIRILGAN SEKİZLİ ve KIRILGAN SEKİZLİ Yİ OLUŞTURAN ÜLKELERİN ÇEŞİTLİ MAKRO- EKONOMİK GÖSTERGELERİ 2013 de, cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla oranından hareketle, Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Türkiye den oluşan, küresel sermaye akışlarına oldukça hassas kırılgan beşli listesi oluşturulmuştur, daha sonra bu listeye Şili, Macaristan ve Polonya da eklenerek kırılgan sekizli listesi meydana getirilmiştir. 2014 başlarında kırılganlığı yüksek diğer ülkeler (Gana, Ukrayna, Belarus, Gürcistan, Bulgaristan, Fas, Hırvatistan, Makedonya gibi) eklenerek çok daha geniş bir liste elde edilmiştir. İç savaşın yaşandığı Ukrayna ile (gelişmişlik açısından aynı safta yer almaması gereken) Gana dışarıda tutulduğunda, tüm bu listelerde Türkiye ilk sırayı almaktadır. Vefa Tarhan a göre; araştırmalarda Türkiye ile aynı kategoride düşünülmemesi gereken Mısır ve Pakistan ın kırılganlıklarının bile Türkiye den daha düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Moody s, Fitch, Dun ve Bradstreet, Amerikan Merkez Bankası (FED), Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşlar, kredi derecelendirme şirketleri Türkiye nin kırılganlığı görüşüne katılmaktadırlar. Financial Times çeşitli kırılganlık ölçeklerini kapsayan bir 45 Haub,a.y. 120

kantitatif analiz oluşturarak, ülke rezervlerinin karşılayabileceği dış finansman ihtiyacı süresi ölçeği oluşturmuştur ve listede ilk sırada da Türkiye yer almıştır. 46 2013 senesinde, Amerikan Merkez Bankası (FED) Mayıs 2014 deki toplantısında varlık alımlarının incelemeye alındığını beyan ederek Aralık 2014 de varlık azaltımına gidilmesine karar vermiştir. FED politikalarını takiben, uluslararası yatırımcılar riskli gördükleri gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımları azaltarak Batı ekonomilerine yönelmişlerdir. Netice itibariyle, gelişmekte olan ülkelerde büyümede yavaşlama gözlemlenmiştir. 47 Ernst&Young ın Hızlı Gelişen Pazarlar Raporu nda; 2013 yılındaki yavaşlamayı takiben hızlı gelişen 25 ülkenin toplam ortalama büyümelerinin 2014 de %4,7, 2015 te de %5 e çıkabileceği belirtilmiştir. Küresel çapta sıkı para politikalarına doğru cevap verilememesi halinde gelişmekte olan ekonomilerden sermaye çıkışlarının olacağı ve ulusal paralarda zayıflamanın meydana geleceği vurgulanmıştır. 48 Nitekim, 2014 ün ilk 4 ayında 30 gelişen ülke grup olarak önemli miktarda (85 milyar USD) portföy yatırımları çekmiştir, Türkiye de (politik istikrarın bozulmasından kaynaklı) 4,5 ay içerisinde 1.6 milyar dolarlık bir kaçış gerçekleşmiştir, bu durum yabancı yatırımcılar için Türkiye nin yüksek derecede kırılgan olmasının bir diğer kanıtını oluşturmuştur. 49 Tarhan a göre; ekonomik anlamda döviz kaçışı 1,6 milyar dolardan çok daha yüksektir. Ekonomik anlamlı döviz çıkışlarını bulmak için 1,6 milyar dolara; 2014 yılı ilk 4,5 ayında gerçekleşen döviz girişleri+portföy yöneticilerinin istikrarsızlık nedeniyle aşağı çektikleri ileri dönem Türkiye için planlanan yatırımların bugünkü değerini de eklemek gerekmektedir. 50 46 Vefa Tarhan, Türkiye Ekonomisi; Kırılganların En Kırılganı, T24, Mayıs 27, 2014, (Çevrimiçi) http://t24.com.tr/yazarlar/vefa-tarhan/turkiye-ekonomisi-kirilganlarin-en-kirilgani,9371, 15 Aralık 2014. 47 Ernst &Young, Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013 Raporu, EY Türkiye, Ocak 2014, s.16. 48 Ernst &Young, Hızlı Gelişen Pazarlar, 21 Mart 2014, (Çevrimiçi) http://www.ey.com/publication/vwluassets/2022de_turkiyede_10_milyon_kisinin_yillik_geliri/$fi LE/2022de%20T%C3%BCrkiyede%2010%20milyon%20kisinin%20yillik%20geliri%2035bin.pdf, 5 Nisan 2016. 49 Tarhan, a.y. 121

2.1.Tanım Kırılganlık kavramı, geleneksel olarak, risklere maruz kalma durumunu ve şoklara karşın sigortalanma ile mülk ve gelirleri çeşitlendirmeyi de kapsamakta olan risk yönetimini ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır. En basit ifadesi ile, hayat standartlarında belirgin bir düşüş ile karşı karşıya olma durumu olarak tanımlanan kırılganlık, bu sürenin uzamasında ve hayat koşulları kritik eşiğin altına düşüp yoksunluğa ulaşıldığında, ciddi şekilde kaygı yaratmaktadır. Kavram olarak ise kırılganlık; kim, neye karşı ve neden kırılgan şeklinde bölümlendirilerek incelenecek olur ise daha somut hale gelmektedir. 51 Şekil 19: Kim, neye karşı, neden kırılgan? Kaynak: UNDP (United Nations Development Programme), İnsani Gelişme Raporu 2014, (Çevrimiçi)file:///C:/Users/Gulgun/Desktop/EKONOM%C4%B0K%20G%C3%96STERGELER/201 4%20Human%20Development%20Report%20-%20English.pdf, 19 Ekim 2015, s.19. Şekil 19, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) nin 50 Vefa Tarhan, Cari Açık, Dış Finansman Kaynaklarının Kalitesi ve Rezervlerin Yeterliliği, 29 Mayıs 2014,(Çevrimiçi) http://t24.com.tr/yazarlar/vefa-tarhan/cari-acik-dis-finansman-kaynaklarininkalitesi-ve-rezervlerin-yeterliligi, 9378, 15 Aralık 2014. 51 UNDP (United Nations Development Programme), İnsani Gelişme Raporu 2014, 2014, (Çevrimiçi)http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/Publications/hdr/06%202014%20IGR%2 0Turkce%20Ozet.pdf, October 19, 2015, ss.1-14. 122

gerçekleştirdiği bölümlendirmeyi göstermektedir. Bu çalışmaya göre; bütün toplumlar, çatışma ve iç karışıklığa karşı kırılgandırlar. Kırılgan olma sebebi; yetersiz toplumsal bütünlük, tepkisiz devlet kurumları ve zayıf yönetişimdir. Küreselleşme süreci içerisinde, ülkeler birbirine bağımlı hale gelmiştir, herhangi bir ekonomide meydana gelen bir sorun, dış ticaret ve birbirine bağlı mali piyasalar yolu ile diğer ekonomilere kolayca ulaşabilmektedir. Bu bulaşmaya karşın muhtemelen hiçbir ülkenin bağışıklığı yoktur. Bir ekonominin açıklık derecesi, dünyadaki ekonomik faaliyet değişimlerine karşın ülkeyi o ölçüde kırılganlaştırmaktadır. Ülkenin diğer ülkeyle veya bölge ile ticaretine büyük ölçüde bağımlı olması durumunda sorun akut hale gelmektedir. 52 Büyük cari işlem açıkları ani durma (sudden stop) riskini artırmaktadır. Finansal aksaklıklar sıkça tecrübe edilmiştir. Özellikle büyük ve/veya kapsamlı sınır ötesi finansal bağlantıları olan ülkelerdeki büyük cari açıklar, sistemik riski artırmaktadır. 53 Etki ve köken açısından gittikçe küreselleşen kırılganlıklar, ortak tutum ve daha iyi küresel yönetişimi gerektirmektedir. 54 Tarhan a göre kırılganlık; bir ekonomiye yönelik sermaye akışlarının azalması veya durması durumunda, ekonominin başka finansman kaynaklarını bulup bulamayacağı sorusunun cevabını aramaktadır. 55 Erdoğan ve Bozkurt a (2009) göre; risk ve belirsizliğe karşın son derece duyarlı olan kısa vadeli sermaye akımları kırılganlığı artırmaktadır. 56 Obstfeld e göre; kendi ana borç verenine bakmadan, finansal aktörlerin farklı para birimlerinde vade ve likidite dönüşümlerinde çalışması, finansal kırılganlığın kapısını açmaktadır. 57 Calvo ise büyük sermaye akımlarının, kısa vadeli borç ve 52 Sloman, a.g.e. (2004), s.481. 53 Blanchard, Milesi-Ferreti,a.g.e. (2010), p.7. 54 UNDP (United Nations Development Programme), a.g.e., p.12. 55 Tarhan, a.y. 56 Erdoğan, Bozkurt, a.g.e., s.160. 123

mevduat kaynaklı finansal kırılganlığı artırdığını vurgulamaktadır. 58 Finansal kapitalizmin doğası gereği istikrarsız olduğunu söyleyen Minsky ye göre 59 kapitalist finansal sistem doğası gereği zaman içinde bir kırılganlıktan diğerine geçecektir, bir devresel hareketten diğerine geçiş ile finansal kırılganlık artmaktadır. 60 Başçı ve Kara (2011) ya göre; kısa vadeli küresel likiditenin bollaşması ulusal parayı değerlendirmektedir, ithalat talebini uyarmaktadır ve kredi arzının hızla artmasına ek olarak, emtia fiyatları da hızla artmaktadır ve finansman kalitesi düşük bir cari açık sorununu gündeme getirmektedir. Bu gelişmeler, global sermaye akımlarındaki olası ani hareketler karşısında makro kırılganlığa neden olmaktadır. 61 En büyük kırılganlıklar, büyük şoklara maruz kalmış ve nüfuslarının büyük bir bölümünü bu şoklarla başa çıkma konusunda yeterli mekanizmalardan mahrum bırakan toplumlarda meydana gelir. 62 2.2.Kırılganlık-Yoksulluk ve Kurumlar-Siyaset İlişkisi En kırılgan olanlar; aşırı yoksulluk ve mahrumiyet (yoksunluk) içerisinde yaşayanlardır. Yoksulluğa karşı son dönemde elde edilen gelişmelere rağmen 2.2 milyarı aşkın insan nerdeyse çok boyutlu yoksulluk içerisinde yaşamını sürdürmektedir; bu ise dünya nüfusunun %15 ten çoğunun çok boyutlu yoksulluk karşısında kırılgan olduğunun bir ifadesidir. Küresel nüfusun yaklaşık %80 i kapsamlı sosyal güvenlikten mahrumdur, %12 si (yaklaşık olarak 842 milyon insan) kronik açlıktan muzdariptir, yerküredeki bütün çalışmakta olanların yaklaşık yarısına denk gelen 1,5 milyarı aşkın insan kayıtdışı çalıştırılmaktadır veya dengesiz bir biçimde istihdam edilmektedir. 63 57 Obstfeld, a.g.e. (2012), p.17. 58 Calvo,a.g.e. (2000), p.73. 59 Dimitri B. Papadimitriou, L. Randall Wray, Minsky s Analysis of Financial Capitalism, The Jerome Levy Economics Institute, No:275, July 1999, p.2. 60 Nazande Özkaramete Coşkun, Finansal Kriz: Keynes ve Minsky, Ekonomik Yaklaşım, C.XX, No:73, 2009, s.8. 61 Başçı, Kara, a.g.e., s.11. 62 UNDP (United Nations Development Programme), a.g.e., p.14. 124

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) nın çok boyutlu yoksulluk indexine göre; dünya nüfusunun %21,9 u günde 1,25 dolardan daha az gelir elde etmektedir. Dünya nüfusunun %28,4 ü ise günde 1,25-2,50 dolar arası gelir elde etmektedir. Ve dünya nüfusunun %29,2 si çok boyutlu yoksulluk kapsamındadır. (Şekil 20). Şekil 20: Çok boyutlu yoksulluk indexi Kaynak: UNDP (United Nations Development Programme), İnsani Gelişme Raporu 2014, (Çevrimiçi)file:///C:/Users/Gulgun/Desktop/EKONOM%C4%B0K%20G%C3%96STERGELER/201 4%20Human%20Development%20Report%20-%20English.pdf, 19 Ekim 2015, s.72. Acemoğlu ve Robinson a göre; zengin ve yoksul ülkeler arasında belirgin ve devamlılık arzeden bir ayrım vardır. Dünya gelir dağılımının en alt ve en üst bölümü keskin ve özgün bir tablo çizmektedir. Ne kadar geriye gidilirse gidilsin, aynı ülkeleri aynı gruplarda (en zengin ülkeler ve en yoksul ülkeler) görmek mümkündür. Bu dünya eşitsizliğinin önemli bir bölümü 18.yüzyılda ortaya çıkmıştır. Sanayi Devrimi ile büyüme, yavaşça başlamıştır ve uzun vadeli iktisadi büyüme gösteren ilk ülke İngiltere olmuştur. Bu sanayileşmeyi kısa zamanda Batı Avrupa nın büyük 63 UNDP (United Nations Development Programme), a.g.e., p.2. 125

kısmı ve ABD deki sanayileşme takip etmiştir ve İngiliz refahı hızla İngiliz kolonilerine yayılmıştır. Acemoğlu ve Robinson a göre; eşitsizlik sadece yoksul ülkelerdeki insan yaşamlarını etkilememektedir; diğer ülkelerde de siyasi sonuçlar doğurmaktadır. 64 Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin de, 500 milyondan fazla kişi yoksuldur. Çin in nominal bazda kişibaşına düşen 2013 gayrisafi yurtiçi hasılası 6569 dolardır ve satın alma gücü paritesi bazında 9828 dolardır (11720.- dolar olan ABD yoksulluk eşiğinin altındadır). Nüfusun %12 si uluslararası yoksulluk sınırı olan 1,25 dolardan az kazanmaktadır ve nüfusun %11 i yetersiz beslenmektedir. Bu yüzyılın sonuna kadar, Çin'in gayrisafi yurtiçi hasılasının Amerika'nın altında kalacağı öngörülmektedir. Hindistan'da kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasıla, 1.414 dolardır, bu rakam ABD'nin yaklaşık %3 ve Euro Bölgesi ve Japonya nın %4 üne denk gelmektedir. Nüfusun %33 ü günde 1,25 doların altında kazanmaktadır ve %18 i yetersiz beslenmektedir. 65 Çin ve Hindistan da 370 milyon (ABD nüfusundan daha fazla) yetersiz beslenen insan vardır. Brezilya, bir meta-zengin bir ülke olarak, 10.958 dolar olan kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasıla ile biraz daha iyi durumdadır, nüfusun %6 sı günde 1,25 doların altında kazanmaktadır ve %7 si yetersiz beslenmektedir. Rusya, enerji kaynakları ile, 14.973 dolar ile BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) içerisinde en yüksek kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılaya sahip ülkedir. Nüfusun %5'i yetersiz beslenmektedir. Yoksul olmanın yanısıra, bu ülkeler kurumsal ölçütlerde de oldukça kötüdür. Güçlü kurumlar, herhangi bir ülkenin uzun vadeli refahı için gereklidir. 66 Acemoğlu ve Robinson; kurumların ülkelerin başarı ya da başarısızlıklarını biçimlendirdiklerine işaret etmektedirler. Bireysel yetenek toplumun her aşamasında 64 Daron Acemoğlu, James A.Robinson, Ulusların Düşüşü, Güç, Zenginlik ve Yoksulluğun Kökenleri, 5.bs., İstanbul, Doğan Kitap, Haziran 2014, ss.45-50. 65 Goldman Sachs, Emerging Markets: As the Tide Goes Out, y.y., December 2013, p.17. 66 Goldman Sachs, a.y. 126

önem taşımaktadır ancak pozitif kuvvete dönüştürülebilmesi için, kurumsal bir çerçeveye ihtiyaç vardır. Bir ülkenin zengin veya yoksul olmasının belirlenmesinde iktisadi kurumlar önemli bir rol üstlenmektedir, ülkenin sahip olduğu kurumların türünü belirleyen de siyaset ve siyasi kurumlardır. Siyaset, toplumu yönetecek kriterleri, gücün kimde olduğunu ve bu gücün nasıl uygulanabileceğini belirlemektedir. 67 Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) (2008), kırılganlığa dikkat çekmektedir; uluslararası finansal, para ve emtia piyasalarındaki belirsizlik ve istikrarsızlık, bazı büyük gelişmiş ülkelerdeki para politikasının yönü hakkındaki şüpheler ile birleştiğinde, dünya ekonomisi için kasvetli bir görünüme katkıda bulunmaktadır, gelişmekte olan dünya için önemli riskler mevcuttur. Son yıllarda ticaret hadleri iyileşen birçok gelişmekte olan ülke uzun süreli küresel yavaşlama ve emtia fiyatlarındaki bir patlamaya karşı savunmasız kalmaktadır. Özellikle nüfusun fakir kesimleri için, net gıda ve enerji ithalatının yüksek fiyatları ağır bir yük oluşturmaktadır. 68 2000 de Birleşmiş Milletler tarafından Binyıl Kalkınma Hedefleri (Millenium Development Goals) belirlenmiştir. Bu hedeflere ulaşılmasında (özellikle 2015 yılında yoksulluğun yarıya indirilmesinde), gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın dramatik sosyal ve insani sonuçları olan bazı ülkelerde, ciddi bir tehlike sözkonusudur. En muhtaç hanehalkına özel gelir transferi gerekmektedir. Ancak ilgili ülkelerin çoğu, başka amaçlar için (acil altyapı harcamaları da dahil olmak üzere) harcamalarını azaltmadıkları sürece, bu tip ek sosyal harcamaları göze alamamaktadır. Bu ikilem, ek dış yardım ihtiyacını göstermektedir. Makroekonomik ve sosyal perspektiften, büyük emtia fiyat istikrarını sağlamayı amaçlayan yeni önlemler ve hızlı yanıt araçların (quick-response instruments) keskin emtia fiyat dalgalanmalarının etkisini azaltmak için önemini göstermektedir. 69 67 Acemoğlu, Robinson, a.g.e., ss.47-48. 68 UNCTAD, Trade and Development Report 2008, Geneva, 2008, s.i-iv. 69 UNCTAD, a.y. 127

2.3.Yapısal Kırılganlıklar Toplum içerisinde yaşayan bireylere sosyal ve legal kurumlar, kuvvet odaklarının, siyasi alanlar ya da gelenekler ve sosyokültürel kurallar (normlar) tarafından adil davranılmaması, kişi ve toplulukların haklarının kullanılarak bağımsız seçimlerde bulunmalarını sınırlayacak strüktürel engeller oluşturulması; yapısal kırılganlıklar doğurmaktadır. Yapısal kırılganlıklar; genellikle kritik adaletsizlikler ve yaygın çaplı yoksulluk ile kendisini göstermektedir. 70 2.4.Kırılgan Sekizli ve Cari Açık Sorunu Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Macaristan, Polonya, Şili ve Türkiye nin içinde yer aldığı kırılgan sekizlinin ortak noktası; cari açık sorunudur. Şekil 43, IMF verilerinden hareketle, kırılgan sekizlinin cari açık durumunu göstermektedir. Tablo 11,12,13,14,15 kırılgan sekizlinin dış ticaret ve ödemeler dengesi verilerini kıyaslamalı olarak göstermektedir. Tablo 11: Kırılgan Sekizli cari işlemler özeti Ülke Gerçekleşen Önceki En Yüksek En Düşük Aralık Birim Frekans Brezilya -10654-10317 3068,4-11529,5 1980-2015 USD Milyon Aylık Endonezya -6180,6-6835,9 3795-10133 1981-2015 USD Milyon 3 Aylık Güney Afrika -230000.00-235000.00 14045.00-235000.00 1960-2014 ZAR Milyon 3 Aylık Hindistan -8226.25-10105.90 7360.00-31857.20 1949-2014 USD Milyon 3 Aylık Macaristan 1397.00 820.00 1397.00-2384.69 1995-2014 Polonya -1005.00-143.00 941.00-3367.00 2000-2014 EURO Milyon EURO Milyon 3 Aylık Şili -1679.00-138.00 3124.60-5071.28 1996-2014 USD Milyon 3 Aylık Türkiye -2002.00-6816.00 1132.00-9460.00 1984-2015 USD Milyon Aylık Kaynak: Trading Economics, Banco do Brasil Central, Bank Indonesia, South African Reserve Bank, Reserve Bank of India, National Bank of Hungary, National Bank of Poland, Banco Central de Chile, TCMB verilerinden derlenmiştir. Aylık 70 UNDP (United Nations Development Programme), a.g.e., p.7. 128

Tablo 12: Mal ticaret dengesi ve ithalat içindeki yüzdesi Bölge, Ticaret Dengesi (milyon $) ülke 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 DÜNYA -40-113 -202-217 -163-189 -254-275 -227-208 -318-133 -118-76 -127-55 30 666-858 876 579 251 070 544 549 989 153 487 832 779 808 375 666 547 646 G.O.Ü. 105 43 429 141 97 262 144 197 226 383 554 582 550 358 418 557 548 461 498 439 906 537 200 438 792 679 051 943 625 364 311 129 729 119 133 370 GEÇİŞ EKONOMİLERİ 1 887-21 753 57 736 43 064 40 284 51 203 77 663 113 710 135 724 118 860 172 023 96 727 155 678 223 560 208 106 191 987 212 869 144 358 G.Ü. -148-135 -401-357 -348-438 -559-772 -917-910 -1 041-588 -692-857 -884-622 -711-639 669 255 524 395 028 190 444 543 262 636 427 899 365 355 381 440 859 375 KIRILGAN 8 Lİ Şili -1 092 433 703 843 1 089 2 342 7 727 8 532 12 11-2 20 274 20 808 1 723 6 743 657 901 283-2 772 3 516 323 Macaristan -580-340 -3 979-3 181-3 238-4 714-4 972-3 616-3 007-165 -436 5 248 7 305 9 872 8 394 7 392 5 696 5 978 Polonya -2 100 2 750-17 -14-14 -14-14 -12-16 -25-38 -12-18 -21-13 282 186 166 510 649 201 209 563 346 956 325 901 686-2 623-3 522 5 641 Brezilya -4 829 8 892-3 524-95 10 716 22 322 30 244 40 901 19 19-14 41 969 34 004 15 565 10378 9 180-8 522 318 076 052 12 336 Hindistan -6 279-5 611-9 144-7 031-7 267-13 -23-43 -56-79 -126-92 -123-161 -192-150 -140-124 595 127 254 602 211 203 294 881 557 866 549 216 829 Endonezya 11 075 3 906 21 808 19 827 20 826 - - - ( 2002) - - - - - - - - - - Endonezya Güney Afrika Türkiye - - - - - 21 912 15 890 11 271-4 999-9 344-26 728-10 065 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. -15 495-22 087-34 373-43 298 22 877 24 912 12 068-54 041-62 791-69 936 25 860-38 786 22 751-71 661 26 061-105 935-1 659-84 083-4 077-1 886-99 859-84 567 7 588-63 317 129

Bölge, Tablo 13: Ödemeler dengesi: cari işlemler net (milyon Dolar) ülke 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 DÜNYA -36 761-96 212-161 794-174 365-133 224-77 511 8 680 53 342 190 840 272 183 105 105 G.O.Ü. 44 255 15 782 114 137 84 487 139 549 228 102 289 210 465 298 688 655 784 931 772 668 GEÇİŞ EKONOMİLERİ G.Ü. -78714-2 301-6 779 47 391 30 028 26 185 29 562 56 596 82 234 88 390 54 569 90 142 35 382 62 821 98 432 57 702 8 278 48 739-105 214-321 721-288 880-298 959-335 175-337 126-494 187 KIRILGAN 8 Lİ Şili -1 971-485 -898-1 100-580 -779 2 074 1 449 7 154 7 458-3 307 3 518 3 581-3 070-9 624-10 311-3 316-4 761 Macaristan -1 102 379-3 996-3 135-4 323-6 831-8 848-7 883-8 119-9 950-10 931-992 346 1 132 2 189 5 274 2 710 5 035 Polonya -3 417 3 067-10 343-5 945-5 544-5 473-13 851-7 981-13 893-27 429-35 829-17 -27-18 -6-11 -25 875 867 355 605 749 124-1 137 Brezilya -12831-3 823-24 225-23 215-7 637 4 177 11 738 13 985 13 622 1 551-28 192-24 -75 760-76 -74-74 -104-58 Hindistan -1 785-7 036-4 601 1 410 7 060 8 773 780-10 284-9 299-8 076-30 972 Endonezya ( 2002) 2 900-2 988 7 992 6 901 7 824 - - - - - - - - - - - - Endonezya - - - - - 8 107 1 563 278 10 860 10 491 126 10 629 5 144 1 685 Güney Afrika 2 947 1 676 424 1 061 1 466-459 -5 445-5 986-8 950-13 463-16 161-9 045-6 786-9 609 Türkiye -3 408-2 625-9 920 3 760-626 -7 554-14 198-20 980-31 168-36 949-39 425 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. -586 205-567 318-757 705 200 419 404 555-239 518 306-26 186-11 358 298 516 410 017-174 322-54 516-44 616 348 644 469 174-218 962 970-62 518-74 402 397 185 504 578-165 095 059-91 471-24 418-20 814-47 961 357 692 348 183 1 231 769-49 226-29 110-20 258-63 608 390 754 361 433-19 418 181-27 452-27 516-17647 -43 552 261 881 206 004 51 891 3 986 882-22 456-17 696-14 157-32 136 130

Tablo 14: Mal ihracat ve ithalatı Bölge, İHRACAT (f.o.b.) (milyon $) ülke 1980 1990 2000 2005 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2 376 4 260 12 823 18 831 22 392 22 693 23 374 23 769 20 951 DÜNYA 7 940 643 315 531 928 672 669 641 919 279 483 672 988 4 354 7 419 9 082 9 529 9 819 G.O.Ü. 2 440 573 9 941 157 8 807 582 687 655 396 165 416 292 560 GEÇİŞ 112 914 943 944 64 072 171 746 403 410 699 056 894 086 636 943 EKONOMİLERİ 895 952 956 539 1 639 3 158 8 066 10 713 12 395 12 220 12 610 12 934 11 506 G.Ü. 5 328 325 556 981 121 450 301 393 820 035 958 KIRILGAN 8 Lİ Şili 5 968 10 221 23 293 49 141 82 257 94 543 90 178 88 838 85 891 71 969 Macaristan - 12 035 34 915 71 380 106 977 123 110 118 999 477 266 123 569 110 947 Polonya 16 061 19 037 46 430 106 062 191 573 225 222 242 303 963 476 258 509 234 080 Brezilya 21 869 35 170 64 584 133 471 232 060 292 281 279 550 259 658 264 063 223 870 Hindistan 11 274 22 911 59 932 154 582 347 835 445 446 468 717 990 357 486 967 427 998 Endonezya ( 2002) - 29 295 70 622 - - - - - - - Endonezya - - - 94 680 166 852 212 211 205 997 007 033 198 824 172 692 Güney Afrika 28 502 27 160 36 995 68 181 107 422 126 118 113 109 333 96 678 Türkiye 3 621 21 042 51 378 106 331 157 445 798 183 650 130 205 514 406 209 984 220 782 198 752 İTHALAT Bölge, (c.i.f.) (milyon $) ülke 1980 1990 2000 2005 2010 2011 2012 2013 2014 2015 DÜNYA G.O.Ü. GEÇİŞ EKONOMİLERİ G.Ü. KIRILGAN 8 Lİ 2 390 624 619 069 65 690 1 705 864 4 259 448 951 617 118 270 3 189 561 7 948 904 2 285 911 12 641 136 3 862 168 18 383 563 6 960 431 122 110 305 419 565 093 5 540 883 8 473 549 10 858 040 21 833 350 8 491 185 719 911 12 622 253 22 113 342 8 936 564 784 326 12 392 452 22 664 367 9 269 321 810 798 12 584 248 23 124 916 9487 674 737 317 12 899 925 20 559 230 8 573 478 526 752 Şili 7 052 9 166 21 893 38 667 68 213 86 576 90 588 90 533 83 304 72 182 Macaristan - 11 017 36 709 72 749 100 010 114 101 108 991 856 445 113 482 100 388 Polonya 17 842 15 095 57 312 109 155 201 722 236 225 232 609 549 803 251 481 220 853 Brezilya 27 826 28 184 72 443 96 611 243 661 302 303 325 029 848 571 318 699 243 178 Hindistan 16 928 29 527 73 075 181 858 474 720 600 632 606 500 656 814 601 145 532 559 Endonezya ( 2002) - 27 511 56 003 - - - - - - Endonezya - - - 86 268 145 424 188 212 211 975 891 271 201 851 165 444 Güney Afrika 22 143 21 017 33 075 68 818 102 790 123 123 121 115 863 99 856 Türkiye 8 082 25 524 62 288 123 395 197 021 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 296 252 522 247 248 297 723 266 224 11 459 000 257 607 222 643 131

Tablo 15: Kırılgan Sekizli cari işlemler / GSYİH oranları Ülke Gerçekleşen Önceki En Yüksek En Düşük Aralık Birim Frekans Brezilya -4.17-3.66 1,8-8.20 1980-2014 Yıllık Endonezya -2.95-3.20 4,80-6.80 1980-2014 Yıllık Güney Afrika -5,4-5,8 6.00-7.50 1963-2014 Yıllık Hindistan -1,4-1,7 1,5-4.70 1980-2014 Yıllık Macaristan 4,1 4 4,1-10,8 1980-2014 Yıllık Polonya -1,4-1,3 5,3-15.70 1980-2014 Yıllık Şili -1,2-3,4 4,6-14 1980-2014 Yıllık Türkiye -5,7-7,9 2.00-9.70 1980-2014 Yıllık Kaynak: Trading Economics, Banco do Brasil Central, Bank Indonesia, South Africa Reserve Bank, Ministry of Finance, Government of India, Eurostat, Banco Central de Chile, TCMB verilerinden derlenmiştir. 2.5.Kırılgan Sekizli Cari Açık Finansman Yapısı 1990 lardan itibaren ivme kazanan doğrudan yabancı akımlarından kırılgan sekizlinin aldığı pay Şekil 21 ve Tablo 16 da görülebilmektedir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik doğrudan yabancı yatırımlar, 2008 küresel krizinde düşüş yaşayarak 2009 da dip yapmasına karşın, artış eğilimini sürdürmektedir. Az gelişmiş ülkelerin ve kırılgan sekizlinin aynı eğilimi yakalayamadığı açıktır. Şekil 21: Kırılgan sekizli ve doğrudan yabancı yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 132

Tablo 16: Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) giriş ve çıkış akımları Bölge, Giriş Akımları (milyon $) ülke 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 DÜNYA 1 358 1 402 1 902 1 497 1 181 1 388 1 566 1 510 1 427 1 276 1 762 54 396 204 914 683 765 589 809 550 589 688 233 950 125 820 126 244 788 412 821 839 918 181 999 155 G.O.Ü. 662 698 764 7 396 34 657 232 390 215 794 166 739 195 584 263 718 331 752 402 983 525 525 578 482 465 307 625 330 670 149 658 774 406 494 670 GEÇİŞ 84 56-75 5 924 8 258 10 046 17 833 28 997 30 668 58 825 87 226 117 397 61 739 63 601 79 275 64 786 EKONOMİLERİ 500 463 G.Ü. 1 120 1 289 680 522 962 46 976 170 195 459 715 413 024 337 172 395 518 587 710 940 318 801 909 654 367 699 889 817 415 787 359 508 494 275 043 496 KIRILGAN 8 Lİ Şili 17 21 20 213 661 4 860 4 200 2 550 4 334 7 241 7 097 7 426 12 572 15 518 12 371 16 583 16 674 24 977 878 231 176 Macaristan 0 554 2 764 3 936 2 994 2 137 4 266 7 709 6 818 3 951 6 327 1 995 2 193 6 300 14 409 3 404 7 490 1 270 Polonya 12 10 88 9 445 5 579 4 030 3 982 12 140 8 203 14 577 19 836 12 283 10 039 12 796 15 925 12 424 3 625 7 489 531 Brezilya 53 73 64 1 910 989 32 779 22 457 16 590 10 144 18 146 15 066 18 822 34 585 45 058 25 949 83 749 96 152 76 098 060 086 648 Hindistan 28 34 44 79 237 3 588 5 478 5 630 4 321 5 778 7 622 20 328 25 350 47 102 35 634 27 417 36 190 24 196 199 582 208 Endonezya ( 2002) 180 1 092-4 550-2 977 146 - - - - - - - Endonezya - - - - - -597 1 896 8 336 4 914 6 928 9 318 4 878 13 771 19 241 19 138 18 21 15 817 866 508 Güney Afrika -10-78 887 6 784 1 569 734 798 6 647 311 6 538 9 209 7 502 3 636 4 243 4 559 8 300 5 771 1 772 Türkiye 18 684 982 3 352 1 082 1 702 2 785 10 031 20 185 22 047 19 851 8 585 9 086 16 142 13 284 12 12 16 284 134 508 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 133

1990 lardan sonra gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy yatırımları, kriz dönemlerinde keskin düşüşler göstermektedir. Şekil 22 den de görülebileceği üzere; portföy yatırımları ürkektir, kırılgan sekizli doğrudan yabancı yatırımlara nazaran portföy yatırımlarını daha çok çekmektedir, ancak kriz dönemlerinde portföy yatırımlarının girişlerinde kırılmalar yaşanmaktadır. Şekil 22: Kırılgan sekizli ve portföy yatırımları Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Kırılgan sekizli tarafından, kaynağı belli olmayan yabancı para akımlarının (giriş-çıkışları) bulunduğu net hata noksan (NHN) kaleminin 2005 yılından itibaren yoğun kullanıldığı görülmektedir. (Şekil 23). Altın hariç rezerv kaleminin 1990 lardan sonra artmaya başladığı görülmektedir. Şekil 24, kırılgan sekizli içerisinde Brezilya ve Hindistan ın pozitif ayrışarak kuvvetli bir rezerv birikimi sağladığını göstermektedir. 134

Şekil 23: Kırılgan sekizli ve net hata noksan Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 24: Kırılgan sekizli ve rezervleri, altın hariç (USD) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 135

2.6.Kırılgan Sekizli Temel Göstergeleri Tablo 17, kırılgan sekizliyi oluşturan ülkelerin 1980 sonrası süreçte minimum ve maximum dış borçlanma durumlarını göstermektedir. Tablo 17: Kırılgan sekizli dış borçlanma rakamları Ülke Gerçekleşen Önceki En Yüksek En Düşük Aralık Birim Frekans Brezilya 343221,42 350956,49 351101,97 64259.50 1980-2015 Milyon USD 3Aylık Endonezya 292578.54 264060.33 292578.54 132629.00 2003-2014 Milyon USD Yıllık Güney Afrika 144406 145082 145082 33262.00 2002-2015 Milyon USD 3 Aylık Hindistan 475813 461943 475813 96392.00 1999-2015 Milyon USD 3 Aylık Macaristan 125871,67 118426,82 142673.70 22026.90 1995-2015 Milyon EURO 3 Aylık Polonya 328552 352024 390685.00 59532.45 1999-2015 Milyon USD 3 Aylık Şili 8354,2 8530,78 8530,78 2408.00 2006-2015 Milyon USD Aylık Türkiye 392812 402415 402415 43911.00 1989-2015 Milyon USD 3 Aylık Kaynak; Trading Economics, Banco Central do Brasil, Bank Indonesia, South African Reserve Bank, Ministry of Finance, Government of India, National Bank of Hungary, National Bank of Poland, Banco Central de Chile ve TCMB verilerinden derlenmiştir. Tablo 18, kırılgan sekizli ülkelerinin toplam ve kişibaşına nominal gayrisafi yurtiçi hasıla verilerini dünya, gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkeler ve geçiş ekonomileri ile kıyaslanabilecek şekilde göstermektedir. Tablo 19, kırılgan sekizli ülkelerinin toplam ve kişibaşına yıllık ortalama büyüme oranlarını göstermektedir. 136

Tablo 18: Nominal GSYİH: toplam ve kişibaşına Bölge, Nominal GSYİH (milyon $) ülke 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 DÜNYA 12 273 690 22 951 417 33 299 310 G.O.Ü. 2 720 4 005 7 193 475 345 562 GEÇİŞ 1 012 EKONOMİLERİ 198 877 793 374 435 G.Ü. 8 541 18 068 25 686 017 279 887 KIRILGAN 8 Lİ Şili 30 336 34 481 77 383 Macaristan Polonya Brezilya Hindistan Endonezya ( 2002) Endonezya Güney Afrika Türkiye 25 359 37 011 47 170 59 108 65 978 171 887 191 125 406 897 652 360 181 116 320 350 458 561 84 791 133 858 176 155 - - - 87 449 123 738 148 636 92 477 202 546 266 560 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 33 132 571 34 474 198 38 742 634 43 633 359 47 264 846 7 233 7 144 8 122 9 481 11 197 710 619 617 522 651 375 551 441 293 617 460 826 804 1 059 251 25 690 25 546 30 002 33 325 35 007 049 659 558 033 944 70 562 69 221 76 141 99 333 53 656 67 510 84 999 103 641 190 521 198 679 217 514 253 526 560 747 512 030 558 922 669 615 473 442 494 987 579 669 701 347 171 306 208 811 - - - - 249 968 273 461 132 875 126 397 190 896 248 250 196 007 232 530 303 008 392 156 123 056 112 531 304 412 892 107 820 980-304 372 279 532 482 986 51 213 110 13 058 050 1 363 377 36 791 682 57 742 481 15 669 088 1 787 122 40 286 271 63 261 730 18 281 441 2 285 458 42 694 831 59 972 857 17 994 189 1 733 052 40 245 616 154 671 173 081 179 627 171 957 114 734 139 080 157 095 129 774 343 266 428 755 530 176 436 471 1 107 789 1 395 968 1 694 616 1 664 563 929 215 1 182 1 268 1 311 321 588 852 - - - - 388 168 460 193 543 254 574 505 294 417 324 112 311 087 320 375 530 917 647 140 730 325 614 570 65 644 956 21 693 380 2 109 048 41 842 528 Nominal GSYİH (milyon $) 72 807 097 25 359 963 2 607 272 44 839 863 74 221 881 26 938 318 2 760 760 44 522 804 76 176 342 28 506 033 2 896 177 44 774 133 217 538 250 832 265 232 276 674 130 091 139 931 127 176 134 402 479 243 528 734 500 221 524 056 2 209 400 1 668 768 2 615 190 1 892 420 2 413 175 1 869 210 2 392 094 1 936 088 - - - - 755 094 892 969 917 870 910 479 406 144 452 187 432 566 400 735 731 144 774 775 788 863 823 256 78 037 088 29 847 520 2 611 149 45 578 419 74 753 058 30 327 131 1 934 524 42 491 403 258 062 239 727 138 347 118 516 544 959 468 663 2 346 1 739 523 955 2 054 2 219 941 669 - - 888 538 877 642 385 624 347 850 798 414 719 217 137

Tablo 19: Reel GSYİH'nın yıllık ortalama büyüme oranları: toplam ve kişibaşına Bölge, Toplam Reel GSYİH (%) 1980-1992- 1995-2000- 2005-2010- 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 ülke 89 1995 2000 2005 2010 2015 DÜNYA 3.3 2.57 3.35 2.93 1.94 2.40 4.28 1.88 2.14 2.83 4.10 3.59 4.09 3.93 1.45-2.04 4.09 2.87 2.22 2.15 2.54 2.47 G.O.Ü. 3.6 5.22 4.26 5.43 5.87 4.72 5.83 2.80 4.39 5.40 7.36 6.78 7.53 7.84 5.03 2.75 7.74 5.97 4.81 4.61 4.49 3.87 GEÇİŞ - 3.4-9.87 1.51 6.60 3.60 1.71 9.13 5.82 5.08 7.33 7.79 6.63 8.50 8.75 5.36 EKONOMİLERİ 6.55 4.73 4.60 3.25 2.07 0.85-2.77 G.Ü. 3.2 2.34 3.16 2.11 0.5 1.40 3.75 1.53 1.44 1.99 3.04 2.53 2.86 2.47 0.05-3.65 2.63 1.52 1.06 1.05 1.69 1.99 KIRILGAN 8 Lİ Şili 2.5 7.55 3.83 4.46 3.39 3.89 4.49 3.38 2.18 3.92 7.02 6.18 5.69 5.16 3.29-1.04 5.75 5.84 5.46 4.23 1.89 2.10 Macaristan 1.6 1.44 3.21 4.31-0.60 1.59 4.23 3.85 4.48 3.84 4.94 4.35 3.81 0.43 0.84 - - 0.74 1.76 6.56 1.69 1.89 3.67 2.94 Polonya 2.3 5.32 5.24 3.23 4.66 2.67 4.56 1.25 2.04 3.56 5.14 3.55 6.19 7.20 3.92 2.63 3.70 5.01 1.56 1.26 3.33 3.65 Brezilya 3.1 5.06 1.75 2.82 4.23 1.13 4.31 1.31 2.66 1.15 5.66 3.15 4.00 6.01 5.02-0.23 7.57 3.92 1.76 2.74 0.15-3.80 Hindistan 5.7 6.72 5.82 6.96 7.94 6.58 4.03 5.22 3.77 8.37 8.30 9.28 9.26 9.80 3.89 8.48 10.26 6.64 5.08 6.90 7.29 7.24 Endonezya ( 2002) 5.7 7.66-0.58 - - - 4.94 3.65 4.48 - - - - - - - - - - - - - Endonezya - - - - 5.73 5.53 - - - - 5.03 5.69 5.50 6.35 6.01 4.63 6.22 6.17 6.03 5.58 5.02 4.79 Güney Afrika 1.4 2.68 2.61 3.78 2.97 2.30 4.04 2.60 3.74 2.97 4.65 5.14 5.71 5.45 3.30-3.32 3.36 2.44 2.60 1.76 1.36 Türkiye 5.3 2.18 3.63 5.18 2.31 4.03 6.77 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. - 5.70 6.16 5.27 9.36 8.40 6.89 4.67 0.66 1.66-4.83 9.16 8.77 2.13 4.19 2.91 3.98 138

3.KIRILGAN SEKİZLİ ÜLKE ÖRNEKLEMELERİ Kırılgan sekizliyi oluşturan Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Macaristan, Polonya, Şili ve Türkiye nin cari işlemler, ulusal tasarruflar, yatırım ve dış borçlanma verileri bu bölümde ele alınacaktır. 3.1.Brezilya Geçmişinde yüksek enflasyon olgusu ve dış borçlanma krizleri yaşayan Brezilya ekonomisi, Türkiye ekonomisi ile benzerlikler göstermektedir. Brezilya, 1990 larda izlediği dışa açılma ve enflasyonla mücadele politikaları sonucunda yabancı yatırımları ülkeye çekmede başarılı olmuştur. Geçtiğimiz on yıllarda Brezilya iki büyük cari işlem açığını tecrübe etmiştir; biri 1970 lerde (1980 başlarındaki borç krizine kadar sürmüştür), ikincisi de 1990 larda, son birkaç yılın krizleri ile noktalanmıştır. Brezilya da uzun dönem cari işlem açıkları sermaye akımları ile finanse edilmiştir. Bu ilk dönem, aynı zamanda yüksek oranlı bir büyüme dönemi olmasına karşın, ikinci dönem aynı başarı yakalanamamıştır. 475 Brezilya da Merkez Bankası, Mayıs 2014 de faiz artışı döngüsüne ara vermeye karar vermiştir. Orta vadede, Brezilya nın daha fazla yatırımı çekmek ve kredi derecelendirmesini iyileştirmek için, nispeten yüksek bütçe açığı ve cari işlemler dengesizlikleri ile mücadele etmesi gerekmektedir. 3.1.1.Cari İşlemler Banco Central do Brasil verilerine göre; 1980-2015 aralığında ortalaması 475 Ilan Goldfajm, Andre Minella, Capital Flows and Control in Brazil. What Have We Learned?, Capital Controls and Capital Flows in Emerging Economies: Policies, Practices and Consequences, Ed. by. Sebastian Edwards, University of Chicago Press, May 2007, pp.353-354. 139

1379,39 milyar USD 476 olan cari işlemler açığı, IMF verilerine göre 2005 yılında 13.547 milyon dolar ile en yüksek düzeye ulaşmıştır. 2014 yılında da -104.181 milyon dolar en düşük seviye olarak kaydedilmiştir ve 2015 te de 58.882 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. (Şekil 42). IMF, Brezilya da cari açık rakamının 2016 da -31.140 milyon dolar olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. 3.1.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Banco Central do Brasil verilerine göre; 1980-2014 aralığında ortalama %- 1,90 olan cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 477 IMF verilerine göre 1982 de %-8,73 ile en düşük seviyeye inmiştir, 2004 de ise tüm zamanların en yüksek seviyesi olan %1,7 ye ulaşmıştır. (Şekil 41). IMF, Brezilya da 2015 te -3,32 olarak gerçekleşen cari işlemler/ gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %-2 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. 3.1.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerinden hareketle, Brezilya da, toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 1989 yılında %30,37 ile en yüksek seviyesine, 1996 yılında da %15,09 ile en düşük seviyesine ulaşmıştır. IMF, 2015 yılında 16,43 olarak gerçekleşen tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %17,12 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise; 1984 yılında %16,05 ile en düşük seviyesini görmüştür ve 1989 yılında da %25,02 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF tarafından toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 yıllarında sırası ile %19,68 ve %19,15 olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir. (Şekil 25). 476 Trading Economics, Brazil Current Account 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/brazil/current-account, 15 Mart 2015. 477 Trading Economics, Brazil Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/brazil/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 140

1980 1983 1986 1989 1992 1995 1998 2001 2004 2007 2010 2013 2016 90.000 80.000 70.000 60.000 50.000 40.000 30.000 20.000 10.000 0-10.000-20.000 Brezilya Toplam yatırımlar % GSYİH Brezilya Brüt ulusal tasarruflar % GSYİH Brezilya Brüt kamu borcu % GSYİH Brezilya Cari işlemler dengesi % GSYİH Şekil 25: Brezilya, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 26: Brezilya dış borcu (Milyon Dolar) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 141

3.1.4.Dış Borçlanma Banco Central do Brasil verilerine göre; Brezilya dış borcu 2014 yılı dördüncü çeyreğinde değişmeyerek 347621.29 milyon dolarda kalmıştır. 1980-2014 aralığında Brezilya da dış borç ortalaması 180198.98 milyon dolar olurken, 2015 de bu rakam 351101,97 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. 1980 yılı dördüncü çeyrekte ise 64259.50 milyon dolar ile en düşük seviye kaydedilmiştir. (Şekil 26). 478 3.2.Endonezya Endonezya da gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesi, 2013 dördüncü çeyrekteki %5,7 den, 2014 birinci çeyrekte %5,2 ye gerileyerek beklenenden daha zayıf gerçekleşmiştir. Bu zayıflığın ana kaynağı; ham petrol ve petrol ürünleri ihracatındaki azalmasının yansıması olarak, ihracat hacmindeki %0,8 lik yıllık düşüş olmuştur. Tüketici harcamaları ve sabit yatırımlarında yılın birinci çeyreğinde %5 ten fazla artan güçlü bir ivme sözkonusudur. Endonezya para birimi olan Rupiah, 2013 dördüncü çeyrek ve 2014 birinci çeyrekte daralan cari açıktan sonra kurtarılmıştır. Rupiah ın stabilize edilmesine yardımcı olarak, cari açığın küçülmeye devam etmesi beklenmektedir. 3.2.1.Cari İşlemler Bank Indonesia verilerine göre, Endonezya da 1981-2014 aralığında ortalama -427,74 milyar dolar 479 olarak gerçekleşen cari işlemler, IMF verilerine göre 2009 da 478 Trading Economics, Brazil External Debt 2006-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/brazil/external-debt, 16 Mart 2015. 142

10.628 milyon dolar ile tüm zamanların en yükseğine ve 2013 de -29.109 milyon dolar ile en düşük rakam olarak kayıtlara geçmiştir. IMF, 2014 de -27.515 milyon dolar olan cari açık rakamının 2015 ve 2016 da sırası ile -17.760 ve -24.271 milyon dolar olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 42). 3.2.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Bank Indonesia verilerine göre, 1980-2014 aralığında ortalama %-0,53 olan cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 480, IMF verilerine göre 1983 de %-6.5 ile en düşük seviye olarak kaydedilmiştir, 2000 de %4.45 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. (Şekil 41). IMF, Endonezya da 2014 yılında %-3,09 olarak gerçekleşen cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %-2,07 ve %-2,6 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. 3.2.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerinden hareketle; Endonezya da toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 1966 yılında en düşük seviyesi olan %-2,25 i görmüştür, 1980 yılında da %38,03 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, Endonezya da 2015 yılında %34,81 olarak gerçekleşen tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %32,48 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise; 1989 yılında %44,36 ile en yüksek, 1999 yılında da %13,64 ile en düşük seviyelerine ulaşmıştır. IMF verilerine göre bu oranın 2015 ve 2016 yıllarında sırasıyla %34,56 ve %35,07 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. (Şekil 27). 479 Trading Economics, Indonesia Current Account 1981-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/indonesia/current-account, 16 Mart 2015. 480 Trading Economics, Indonesia Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/indonesia/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 143

1980 1983 1986 1989 1992 1995 1998 2001 2004 2007 2010 2013 2016 100.000 80.000 Endonezya Toplam yatırımlar % GSYİH 60.000 40.000 20.000 0 Endonezya Ulusal tasarruflar, brüt % GSYİH Endonezya Genel kamu borcu, brüt % GSYİH Endonezya Cari işlemler dengesi % GSYİH -20.000 Şekil 27: Endonezya, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 28: Endonezya dış borcu (Milyon USD) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 144

3.2.4.Dış Borçlanma IMF verilerine göre Endonezya da 2003 den 2014 e kadar ortalaması 187363.73 milyon dolar olan dış borç, 2014 te tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşarak 293,397.40 milyon dolar olmuştur. 1970 de ise 3,43 milyon dolar ile en düşük seviye olarak kayıtlara geçmiştir. (Şekil 28). 481 3.3.Güney Afrika Ekonomi, birinci çeyrekte %0,2 küçülen gayrisafi yurtiçi hasıla ile, 2009 resesyonundan bu yana olan ilk daralmayı yaşamıştır. Bu düşmeye önemli ölçüde madencilikteki azalma (%7) ve imalat çıkışı neden olmuştur. Güney Afrika nın ana ihracat endüstrilerinden birini felce uğratmak, bozmak için dünyanın üç platin üreticisinde grevler devam etmektedir. Talep tarafında; hanehalkı harcamaları -çok yüksek işsizlik, inatçı enflasyon, yavaşlayan kredi genişlemesi ve zayıf tüketici güveni ile- kısıtlı kalmaktadır. Bu arada, yatırım grevler, sıkılaştırıcı para politikası ve rand oynaklığı ile zarar edilmektedir. Zayıf büyüme tahminlerine rağmen, büyümenin aşağı seviyelere inme riski sözkonusudur. Güney Afrika nın ikiz açıkları, Güney Afrika randını kırılganlaştırmaktadır. 3.3.1.Cari İşlemler South African Reserve Bank verilerine göre; Güney Afrika, 1960-2014 aralığında ortalama -22514,60 milyon ZAR 482 olarak gerçekleşen cari işlemler, IMF 481 Trading Economics, Indonesia External Debt 2006-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/indonesia/external-debt, 16 Mart 2015. 482 Trading Economics, South Africa Current Account 1960-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/south-africa/current-account, 16 Mart 2015. 145

verilerine göre 1987 de 5.105 milyon dolar ile tüm zamanların en yükseğine ulaşırken, 2002 de 1.044 milyon dolar ile 2000 sonrasının en yükseğine, 2013 yılında da 21.116 milyon dolar ile tüm zamanların en düşüğüne ulaşmıştır. 2015 yılında - 13.644 milyon dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığının IMF verilerine göre 2016 da 11.626 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Şekil 42 de 1980-2015 arası trend gözlemlenebilmektedir. 3.3.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı South African Reserve Bank verilerine göre; Güney Afrika da 1963-2013 aralığında ortalama %-1.41 olarak gerçekleşen cari işlem/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 483, IMF verilerine göre 1981 de %-6.02 ile en düşük seviyesine, 1987 de %5,8 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, 2015 yılında %-4,36 olarak gerçekleşen cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da da %-4.4 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 41). 3.3.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerine göre; Güney Afrika da toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 2013 yılında en düşük seviyesi olan %17,85 i görmüştür, 1980 yılında da %37,89 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, 2015 yılında %18,50 olarak gerçekleşen ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %14,4 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise; 1981 yılında %34,12 ile en yüksek, 1993 yılında da %15,16 ile en düşük seviyelerine ulaşmıştır. IMF, Güney Afrika da yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %19,51 ve %18,77 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 29). 483 Trading Economics, South Africa Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/south-africa/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 146

1980 1983 1986 1989 1992 1995 1998 2001 2004 2007 2010 2013 2016 60.000 50.000 40.000 30.000 20.000 10.000 0 Güney Afrika Toplam yatırımlar % GSYİH Güney Afrika Ulusal tasarruflar, brüt % GSYİH Güney Afrika Genel kamu borcu, brüt % GSYİH Güney Afrika Cari işlemler dengesi % GSYİH -10.000 Şekil 29: Güney Afrika, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 30: Güney Afrika dış borcu (Milyon USD) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 147

3.3.4.Dış Borçlanma IMF verilerine göre; Güney Afrika nın dış borç tutarı 1994 yılında 21671 milyon dolar ile en düşük, 2003 de başlayan hızlı yükseliş ile 2012 yılında da 144958 milyon dolar ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. 2002-2014 arasında ortalama 83202.84 milyon dolar olarak gerçekleşen dış borçlanma, 2014 de 144005 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.(şekil 30). 484 3.4.Hindistan Reserve Bank of India ve IMF verilerinden hareketle Hindistan da cari işlemler, ulusal tasarruflar, yatırımlar ve dış borçlanma durumu incelenecektir. 3.4.1.Cari İşlemler Reserve Bank of India verilerine göre; Hindistan da 1949-2014 aralığında ortalama -1.706.95 milyon dolar 485 olan cari işlemler, IMF verilerine göre 2003 de 14.083 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek ve 2012 de -88.163 milyon dolar ile tüm zamanların en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçmiştir. Hindistan da 2014 de -27.451 milyon dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığının IMF verilerine göre 2015 ve 2016 da sırası ile -26.218 ve 34.478 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Şekil 42 de 1980-2015 arası trend gözlemlenebilmektedir. 3.4.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Hindistan Maliye Bakanlığı verilerine göre; 1980-2013 aralığında ortalama 484 Trading Economics, South Africa External Debt 2002-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/south-africa/external-debt, 16 Mart 2015. 485 Trading Economics, India Current Account 1949-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/india/current-account, 16 Mart 2015. 148

%-1.45 olan cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 486, 2003 de tüm zamanların en yüksek seviyesi olan %2,28 e ulaşarak, 2012 de de %-4.80 ile en düşük seviye olarak kayıtlara geçmiştir. IMF, 2014 de %-1,34 olarak gerçekleşen cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %-1,3 ve %-1,5 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 41). 3.4.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerine göre; Hindistan da toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 1960 yılında en düşük seviyesi olan %12,26 yı görmüştür, 2007 yılında da %34,02 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, Hindistan da 2014 de %31,11 olarak gerçekleşen tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %32 ve %31,24 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise;1983 yılında %18,23 ile en düşük, 2011 yılında %39,58 ile en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. IMF, bu oranın Hindistan da 2015 ve 2016 yıllarında sırasıyla %33,26 ve %32,75 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 31). 3.4.4.Dış Borçlanma Hindistan Maliye Bakanlığı verilerine göre; 1999-2014 arasında Hindistan da dış borçlanma ortalaması 217172.24 milyon dolardır. 487 IMF verilerine göre 1970 yılı dış borçlanma miktarı 8.425 milyon dolar ile en düşük seviye olarak kayıtlara geçmiştir. 2004 de başlayan hızlı yükseliş ile dış borçlanma 2015 de tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 463230.5 milyon dolara ulaşmıştır.(şekil 32). 486 Trading Economics, India Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/india/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 487 Trading Economics, India External Debt 2006-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/india/external-debt, 16 Mart 2015. 149

Şekil 31: Hindistan, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 32: Hindistan dış borcu (Milyon USD) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 150

3.5.Macaristan National Bank of Hungary ve IMF verilerinden hareketle Macaristan da cari işlemler, ulusal tasarruflar, yatırımlar ve dış borçlanma durumu incelenecektir. 3.5.1.Cari İşlemler National Bank of Hungary verilerine göre; Macaristan da 1995-2014 aralığında ortalama -729.63 milyon Euro 488 olan cari işlemler, IMF verilerine göre 2013 de 5.361 milyon dolar tüm zamanların en yükseğine ulaşmıştır ve 2008 de de - 11.214 milyon dolar tüm zamanların en düşük seviyesine inmiştir. IMF verilerine göre Macaristan da 2015 yılında 5.035 milyon dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığının 2016 da 6.340 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Şekil 42 de 1980-2015 arası trend gözlemlenebilmektedir. 3.5.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Eurostat verilerine göre; Macaristan da 1980-2013 aralığında ortalama % - 3.97 olan cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 489, 1993 de %-10.68 ile en düşük seviye olarak kayıtlara geçmiştir, 2013 de %3.10 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, 2015 te %4.17 olarak gerçekleşen cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %5.4 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 41). 3.5.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerine göre; Macaristan da toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 1993 yılında en düşük seviyesi olan %13,25 i görmüştür, 2014 yılında da %29,47 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, Macaristan da ulusal 488 Trading Economics, Hungary Current Account 1995-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/hungary/current-account, 16 Mart 2015. 489 Trading Economics, Hungary Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/hungary/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 151

tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %27,08 ve %27,53 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise; 1980 yılında %32,6 ile en yüksek, 1992 yılında da %18,02 ile en düşük seviyelerine ulaşmıştır. IMF tarafından bu oranın 2015 ve 2016 da sırasıyla %21,97 ve %22,37 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. (Şekil 33). Şekil 33: Macaristan, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 3.5.4.Dış Borçlanma National Bank of Hungary verilerine göre; Macaristan dış borçlanma rakamı 119978.44 milyon dolar ile değişmeyerek 2014 yılı üçüncü çeyrek seviyesinde kalmıştır. Macaristanda 1995-2014 arasında dış borçlanma ortalaması 73289.20 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve 2010 yılı ilk çeyreğinde 142673.70 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkmıştır. 1997 yılı son çeyreğinde ise 152

22026.90 milyon Euro ile en düşük seviye kaydedilmiştir. (Şekil 34). 490 Şekil 34: Macaristan dış borcu (Milyon USD) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 3.6.Polonya National Bank of Poland ve IMF verilerinden hareketle Polonya da cari işlemler, ulusal tasarruflar, yatırımlar ve dış borçlanma durumu incelenecektir. 3.6.1.Cari İşlemler National Bank of Poland verilerine göre; Polonya, 2000-2014 aralığında ortalama -945,3 milyon Euro 491 olan cari işlemler, IMF verilerine göre 1990 da 3.067 milyon dolar ile tüm zamanların en yükseğine ulaşarak, 2008 de -35.850 milyon dolar ile en düşüğü olarak kayıtlara geçmiştir. Cari işlemler açığı Polonya da 2014 de -11.124 milyon dolar, 2015 te de -1.169 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yine IMF verilerine göre Polonya da cari işlemler açığının 2016 da -8.319 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. (Şekil 42). 490 Trading Economics, Hungary External Debt 1995-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/hungary/external-debt, 16 Mart 2015. 491 Trading Economics Poland Current Account 2000-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/poland/current-account, 16 Mart 2015. 153

1980 1983 1986 1989 1992 1995 1998 2001 2004 2007 2010 2013 2016 3.6.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Eurostat verilerine göre; 1980-2013 aralığında ortalama %-4.94 cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranına 492 sahip olan Polonya da, 1990 da %4,94 ile tüm zamanların en yüksek, 1981 de %-7,43 ve 1999 da %-7,44 ile en düşük oranlar kayıtlara geçmiştir. Cari işlemler/gayrisafi Yurtiçi Hasıla oranı 2014 de %-2.04 ve 2015 de %-0,25 olarak gerçekleşmiştir ve IMF, bu oranın 2016 da %-1.75 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 41). 3.6.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerine göre; Polonya da toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 2002 yılında en düşük seviyesi olan %15,03 ü görmüştür, 1990 yılında da %30,70 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, 2015 de %23,29 olarak gerçekleşen bu oranın 2016 yılında %18,84 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. 60000 50000 40000 30000 20000 10000 0-10000 Polonya Toplam yatırımlar % GSYİH Polonya Ulusal tasarruflar, brüt % GSYİH Polonya Genel kamu borcu, brüt % GSYİH Polonya Cari işlemler dengesi % GSYİH -20000 Şekil 35: Polonya, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 492 Trading Economics, Poland Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/poland/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 154

Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise; 1985 yılında %28,83 ile en yüksek, 1992 yılında da %14,78 ile en düşük seviyelerine ulaşmıştır. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının IMF tarafından 2015 ve 2016 yıllarında sırasıyla %20,38 ve %20,60 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. (Şekil 35). 3.6.4.Dış Borçlanma National Bank of Poland verilerine göre; Polonya dış borcu 370387 milyon dolar ile değişmeyerek 2014 yılı üçüncü çeyreki ile aynı seviyede kalmıştır. 1999-2014 arası Polonya da dış borçlanma ortalaması 203396.42 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve 2014 yılı ikinci çeyreğinde tüm zamanların en yüksek düzeyine çıkarak 390685 milyon dolar olmuştur. 1999 yılı ikinci çeyreğinde ise 59532.45 milyon dolar ile en düşük seviye olarak gerçekleşmiştir. 493 (Şekil 36). Şekil 36: Polonya dış borcu (Milyon USD) Kaynak: Trading Economics, National Bank of Poland, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/poland/external-debt, 04.09.2015. 3.7.Şili Banco Central de Chile ve IMF verilerinden hareketle Şili de cari işlemler, ulusal tasarruflar, yatırımlar ve dış borçlanma durumu incelenecektir. 493 Trading Economics, Poland External Debt 1999-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/poland/external-debt, 16 Mart 2015. 155

3.7.1.Cari İşlemler Banco Central de Chile verilerine göre; Şili de 1996-2014 aralığında ortalama -242.41 milyon dolar 494 olan cari işlemler, IMF verilerine göre 2006 da 7.116 milyon dolara ulaşarak tüm zamanların en yükseği, 2013 de de -10.311 milyon dolar ile en düşüğü olarak kayıtlara geçmiştir. (Şekil 42). 2014 de -3.316 milyon dolar ve 2015 de 4.761 milyon dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığının IMF verilerine göre 2016 da -4.944 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 3.7.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Şili Merkez Bankası verilerine göre; 1980-2014 arasında ortalama %-2.67 olan cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, IMF verilerine göre 1981 de %-13.9 ile en düşük seviyesine, 2006 da da %4.60 ile tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşmıştır. 495 (Şekil 41). IMF, 2014 de %-1,28 ve 2015 de %-1,98 olarak gerçekleşen bu oranın 2016 da % -2.1 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. 3.7.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerine göre; Şili de toplam ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 1973 yılında en düşük seviyesi olan %8,65 i görmüştür, 2006 yılında da %34,03 ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. IMF, Şili de 2015 de %22,20 olarak gerçekleşen tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %20,06 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. Toplam yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı ise; 1993 yılında %28,84 ile en yüksek, 1983 yılında da %12,04 ile en düşük seviyelerine ulaşmıştır. IMF, Şili de 494 Trading Economics, Chile Current Account 1996-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/chile/current-account, 16 Mart 2015. 495 Trading Economics, Chile Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/chile/current-account-to-gdp, 4 Eylül 2015. 156

yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %22,47 ve %22,16 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. (Şekil 37). Şekil 37: Şili, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 38: Şili dış borcu (Milyon USD) Kaynak: Trading Economics, Banco Central de Chile, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/chile/external-debt, 04.09.2015. 3.7.4.Dış Borçlanma Şili Merkez Bankası verilerine göre; Şili de dış borç 7007.12 milyon dolar dan (2014 yılı Aralık Ayı), 2015 yılı Ocak Ayı nda 6973.49 milyon dolara 157

azalmıştır. 2006-2015 arasında ortalama 4269.14 milyon olan dış borç tutarı 2015 de 8354,20 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkmıştır, 2009 Nisan Ayı nda kaydedilen 2408 milyon dolar ise en düşük seviyedir. (Şekil 38). 496 3.8.Türkiye Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve IMF verilerinden hareketle Türkiye de cari işlemler, ulusal tasarruflar, yatırımlar ve dış borçlanma durumu incelenecektir. 3.8.1.Cari İşlemler Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verilerine göre; Türkiye de 1984-2015 aralığında ortalama -1257.11 milyon dolar 497 olan cari işlemler, Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre; 2001 de 3.760 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır, 2011 yılında da -74.402 milyon dolar ile en düşük seviye olarak kayıtlara geçmiştir. (Şekil 42). 2014 de -43.552 milyon dolar ve 2015 de -32.238 milyon dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığının IMF verilerine göre 2016 da -27.160 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 3.8.2.Cari İşlemler/Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Oranı Merkez Bankası verilerine göre; Türkiye de 1980-2013 aralığında ortalama %-2,45 olarak gerçekleşen cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 498, 2001 de tüm zamanların en yükseği olan %1,9 a ulaşmış, ve 2011 de %-9,60 ile en düşük seviye olarak kaydedilmiştir. (Şekil 41). IMF, Türkiye cari işlemler/gayrisafi yurtiçi hasıla 496 Trading Economics, Chile External Debt 2006-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/chile/external-debt, 16 Mart 2015. 497 Trading Economics, Turkey Current Account 1984-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/turkey/current-account, 16 Mart 2015. 498 Trading Economics, Turkey Current Account to GDP 1980-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/turkey/current-account-to-gdp, 16 Mart 2015. 158

oranının 2015 ve 2016 da sırasıyla %-4.439 ve %-3.6 olarak gerçekleşmesini öngörmektedir. 3.8.3.Tasarruf ve Yatırımlar IMF verilerine göre; Türkiye de toplam ulusal tasarruflar, 1988 yılında en yüksek seviyesi olan %25,78 i görmüştür, 1979 yılında da %12,73 ile en düşük seviyesine ulaşmıştır. IMF, Türkiye de 2015 yılında %14,51 olarak gerçekleşen ulusal tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2016 da %15,42 olarak gerçekleşeceğini öngörmektedir. Şekil 39: Türkiye, tasarruf ve yatırımlar Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Toplam yatırımlar ise; 1980 yılında %26,53 ile en yüksek, 2009 yılında da %14,94 ile en düşük seviyelerine ulaşmıştır. IMF tarafından yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının Türkiye de 2015 ve 2016 da sırasıyla %20,02 ve %19,12 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. (Şekil 39). 159

3.8.4.Dış Borçlanma Hazine Müsteşarlığı verilerine göre; Türkiye de dış borç tutarı değişmeyerek 396800 milyon dolar ile 2014 yılı üçüncü çeyrek ile aynı seviyede kalmıştır. Türkiye de 1989-2014 arası dış borçlanma ortalaması 165707.39 milyon dolar olurken, dış borçlanma 401981 milyon dolar ile tüm zamanların en üst düzeyinde gerçekleşmiştir. 1989 yılı son çeyreğinde ise 43911 milyon dolar ile en düşük rakam kayıtlara geçmiştir. (Şekil 40). 499 Şekil 40: Türkiye dış borcu (Milyon USD) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 499 Trading Economics, Turkey External Debt 1989-2015, (Çevrimiçi) http://www.tradingeconomics.com/turkey/external-debt, 16 Mart 2015. 160

Şekil 41: Kırılgan sekizli, cari işlemler/gayrisafi yurt içi hasıla oranı Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 161

Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 42: Kırılgan sekizli, cari işlem dengesi (milyon USD) 162

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERİ Türkiye ekonomisi, 2001 kırılmasını takiben, 2002-2007 döneminde (2007 ilk yarı dahil olmak üzere), 22 çeyrek süresince kesintisiz büyüme kaydetmiştir. Türkiye ekonomisinin yeniden yapılandırılması, kırılganlığın kaldırılması, sürdürülebilir büyüme, istihdamın artırılması amacı ile Ecevit Hükümeti tarafından (Uluslararası Para Fonu (IMF) destekli) Kemal Derviş e hazırlatılan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) yürürlüğe konulmuştur. Sonuçların başarılı olmasına karşın program, üç temel nedenden dolayı eleştirilmiştir; 500 Ulusal paranın aşırı değerlenmesi, yüksek faiz ve yüksek cari işlemler açığının Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) nin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokması. Negatif bir dış iktisadi olgunun tesiri, tahrip edici olabilecektir. Kolay borçlanabilme imkanları sonucu, özel sektör borçlanmasındaki artış. Kur riski taşıyan özel sektörün, negatif bir dışsal olguda derin etkilenme riski sözkonusudur. Kesintisiz ve yüksek büyüme oranlarının toplum tarafından hissedilmemiş olması, bu sebeple büyümenin hormonlu / sanal olduğu yönünde nitelendirilmesi. Kırılganlığın kaldırılmasını amaçlayan ve halen uygulanmakta olan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) na karşın, Türkiye de ekonominin en kırılgan tarafı, kronikleşen cari işlemler açığı (Şekil 43) sorunsalıdır. Son yıllarda 500 Ahmet İncekara, Ferda Yerdelen Tatoğlu, Türkiye Ekonomisinde Son Yıllarda Yaşanan Yüksek Oranlı Büyüme Rakamlarının İç Piyasnıa Üzerindeki Etkileri, İstanbul, İTO Yayınları,Yayın No: 2008-56, 2008, ss.3-42. 163

1980 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2010 2012 2014 2016 uygulanmakta olan politikalar (faiz ve kur) sebebiyle ithalatın artma hızının ihracattan fazla olması ve cari açık problemi, giderek artan bir ehemmiyet kazanmıştır. Kıyılar ve Acar a göre, Türkiye de cari işlemler açığının nedenleri arasında yetersiz tasarruflar ve bütçe açığı yer almaktadır. Kuşkusuz, esas sorunun tasarruf açığı olduğu gayet açıktır. 501 4.000 2.000 0-2.000-4.000-6.000-8.000-10.000-12.000 Şekil 43: Türkiye'de cari işlemler dengesi (%Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Türkiye nin cari açık sorunu, bu bölümde tüm makro-ekonomik parametreler ışığında detaylı bir şekilde ele alınarak incelenmektedir. 1.TÜRKİYE EKONOMİSİNDE CARİ AÇIĞIN GELİŞİMİ Ödemeler bilançosu açığı ile, cari işlemler bilançosunun negatif bakiyesi kastedilmektedir ve cari denge, temel performans göstergesidir. Cari işlemler bilançosu, (hizmetler hesabı fazlası + net pozitif karşılıksız transferler > dış ticaret 501 Kıyılar, Acar, a.g.e., s.6. 164

bilançosu açığı + yatırım hesabı net giderleri olması sebebiyle) Türkiye de son yirmibeş yıllık dönemde, yalnızca beş kez (1988, 1989, 1991, 1994, 1998, 2001 yıllarında) küçük de olsa cari işlemler fazlası ile kapanmıştır. Sözkonusu yılların fazla toplamı 11,2 milyar dolardır. 2003-2012 arasındaki açık rakamı 333,5 milyar dolardır. Bu açığın yarıdan fazlası (%56,4), sadece üç yıla (2010-2012) aittir. 2009 da yaşanan küresel kriz etkisiyle ithalatın ihracattan daha fazla gerilemesiyle dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak da cari açık önceki senelere göre önemli ölçüde küçülmüştür, 2010 da oldukça hızlı bir büyüme kaydederek 2011 de en yüksek rakama ulaşmıştır. 502 Tablo 20: Türkiye'de cari açık ve cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla (%) Yıllar Cari açık (milyon dolar) Cari açık / GSYİH 2000-9.920-3.7 2001 3760 4.9 2002-626 -0.3 2003-7.554-2.5 2004-14.198-3.6 2005-20.980-4.5 2006-31.168-6.0 2007-36.949-5.8 2008-39.425-5.4 2009-11.358-2.0 2010-44.616-6.2 2011-74.402-9.7 2012-47.961-6.1 2013-63.608-7.9 2014-43.552-5.4 2015-32.228-4.5 Kaynak: TCMB ve T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı verilerinden derlenmiştir. Bugünü daha iyi analiz edebilmek üzere tarihe göz atıldığında; Ticaret Anlaşması, Tanzimat Fermanı ve Kırım Savaşı sonrası dönüm noktaları olarak karşımıza çıkmaktadır. İngiltere yle Fransa, 1838 ve 1839 Ticaret Antlaşması ile 502 Şahin, a.g.e., s.453. 165

Osmanlı yı uluslararası ticaret ağına dahil etmişlerdir, 1839 Tanzimat Fermanı da Avrupa kamu hukukuna sokmuştur. Böylelikle Osmanlı, küreselleşme hareketine büyük Avrupa devletlerinin kuralları çerçevesinde dahil edilmiştir. Yapılan bu antlaşmalara kara ve deniz ulaştırmacılığı ile teknolojideki dönüşümlerin eklenmesiyle, dış ticaret hacminde yıllık büyüme hızı fırlamıştır. (1838 ila 1841) (1852-1854) döneminde (cari fiyatlarla) dış ticaret hacmi yıllık artış hızı %1,5 tan %5 in üzerine çıkmıştır, ihracat %5.3, ithalat ise %5.5 oranında artmıştır. Dış ticaret açığı oluşmuştur. Osmanlı nın globalleşme sürecine asıl çekilişi, Kırım Savaşı nı takiben, dış borç alma şeklinde finans kapitalin ağına düşmesiyle başlamıştır. 503 1980 yılına kadar dışa kapalı ithal ikameci sanayileşme stratejisi uygulayan Türkiye, karşılaşılan negatif büyüme olgusu, büyümenin finanse edilmesinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle dışa açılarak dış kaynak elde edebilmek için ihracatı olabildiğince desteklemiştir. İncekara ya göre; Türkiye açısından 1980 lerdeki sanayileşme stratejisi değişikliği, borçlu bir ülkenin zorunlu bir dışa açılma hikayesidir. 504 1980 li ve 1990 lı yıllarda düşük olan Türkiye nin cari işlemler açığının, sermaye akımlarının serbestleştiği 1980 lerin sonundan başlayarak 2000 lerde yükseldiği gözlemlenmektedir. Türkiye, 1980 lerin sonundan bu yana, yapısal cari işlemler açığı vermektedir ve 2002 sonrasında bu açığın ciddi boyutta arttığı izlenmektedir. Reel gelir büyümesi ve cari işlemler dengesi arasındaki zıt yönlü korelasyonun, 1990 lı yıllar ve sonrasında net olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Cari işlemler açığının artmasıyla ekonomik büyüme oranları yükselmektedir, düşük cari açık ya da cari fazla veren dönemlerde büyüme oranlarında düşüş ile karşı karşıya kalınmaktadır. Türkiye ekonomisi genelde daralma süreçlerinde cari işlemler fazlası verebilmiştir. Ulusal tasarrufların yetersizlğinden dolayı, dış kaynağa ihtiyaç duyulmuştur. Mevcut yapı, ulusal tasarrufların artırılmasının önceliğini ortaya koymaktadır. 505 503 Kazgan, a.g.e., s.18. 504 İncekara, Yerdelen Tatoğlu, a.g.e., ss.22-41. 505 T.C. Kalkınma Bakanlığı: a.g.e., s.xi. 166

1980-2001 sürecinde, aşırı yüksek reel faizler ve yüksek kamu kesimi borçlanma gereği sebebiyle ortaya çıkan finansal dışlama etkisiyle özel kesimin borçlanma imkanları kısıtlanmıştır. Özel kesim firmalarının yatırımdan ziyade yüksek getiriye sahip kamu borç enstrümanlarını seçmeleri, özel kesim yatırımlarını azaltmıştır. 2001 krizini takiben uygulamaya konan sıkı maliye politikalarıyla (makro-iktisadi istikrar, kamu açıklarının azaltılması, enflasyon hedeflemesi) faiz oranları hızlı bir biçimde düşmüştür. Bankacılık sistemi (finansal düzenleme politikaları sayesinde) özel kesim yatırım-işletme giderleriyle, hanehalkı tüketiminin finansmanına başlamıştır. Finans kısıtlarının azalması, büyüme beklentilerinin yüksek olması, özel sektör yatırımlarının ve tüketimin hızla artmasına yol açmıştır. Tasarruflardaki azalış, Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının oldukça önemli bir belirleyicisi haline gelmiştir. 506 Tüketim, finans sisteminden borçlanabilmek, hanehalkı için tüketimin dönemlerarası bir olgu durumuna gelmesi ve büyüme beklentilerindeki güçlenmeyle hızlı bir artış kaydetmiştir. Kamu ve özel sektör açıkları arasındaki negatif yönlü korelasyon nedeniyle, 2001 den sonra kamu açıklarında azalma olmuştur. 2001 deki kriz sonrasında önemli bir yapısal değişim sergileyen cari açık dinamikleri, 2001 krizi öncesinde ikiz açıkların (cari açık ve kamu açığı) sürdürülebilirliğinden, 2001 sonrasında özel sektör tasarruf-yatırım açığının sürdürülebilirliğine dönüşmüştür. Toplam talep daraltıcı politikaların cari açık azaltıcı rolü güçlenmiştir. 507 Global bunalımın Türkiye ye etkisi 2010 dan itibaren ortadan kalkmıştır. Cari açık, krizden önceki değerlerin de üstüne çıkmıştır. Önemli ölçüde sıcak para ile karşılanan cari açığın sürdürülebilirliği, en mühim iktisadi problem olmuştur. Dalgalı kur sistemi altındaki sürdürülemez açığın ilk işareti; kur dalgalanmalarında gözlenmektedir. (2011 Temmuz sonunda başlayan) Ulusal paradaki değer kaybı, cari açığın sürdürülemez boyutunun bir işaretidir. Türkiye de cari açığa bağlı riskin 506 T.C. Kalkınma Bakanlığı, a.y. 507 T.C. Kalkınma Bakanlığı, a.y. 167

düşürülmesi, dışsal bir krizin minimum kayıpla atlatılabilmesi için önemlidir. 508 Şekil 44: Cari işlemler dengesi, Türkiye (12 aylık birikimli, milyar ABD Doları) Kaynak: TCMB, Temel Ekonomik Gelişmeler, 1 Kasım 2016, (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/6f8c4952-8336-4f40-af89- f0910f71b32f/temel+ekonomik+geli%c5%9fmeler_01+kas%c4%b1m_2016.pdf?mod=ajpere S&CACHEID=ROOTWORKSPACE6f8c4952-8336-4f40-af89-f0910f71b32f, 1 Kasım 2016, s.44. Şekil 45: Cari işlemler dengesi/ Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, Türkiye Kaynak: TCMB, Temel Ekonomik Gelişmeler, 1 Kasım 2016, (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/6f8c4952-8336-4f40-af89- f0910f71b32f/temel+ekonomik+geli%c5%9fmeler_01+kas%c4%b1m_2016.pdf?mod=ajpere S&CACHEID=ROOTWORKSPACE6f8c4952-8336-4f40-af89-f0910f71b32f, 1 Kasım 2016, s.47. Türkiye ekonomisinde, 2010-2011 lerde yaşanan hızlı küresel eğilimin oldukça üzerinde kalan büyüme sonrasında 2012-2013 de yaşanan yavaşlama trendi, ekonomideki istikrarsızlıkların azalmasına yardımcı olmuştur. 2012-2013 de 508 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.6. 168

büyümenin %3,7 gibi makul bir düzeyde kalması sayesinde, cari açık verisi önceki senelere nazaran iyileşme göstermektedir. 509 (Şekil 44-45). Cari açığın büyüklüğünün gayrisafi yurtiçi hasılanın oranı olarak ifade edilmesi çok daha anlamlı ve ekonomiler arasındaki kıyaslarda daha elverişli olmaktadır. 510 2.TÜRKİYE DE CARİ AÇIĞIN FİNANSMAN YAPISI Sermaye hareketleri, cari işlem dengesizliklerinden (cari açık veya cari fazla) kaynaklanan türev işlemler niteliğindedir. 1980 öncesindeki sermaye akımları, cari açığı finanse etmek için, hükümetler tarafından alınan proje ve program kredilerinden oluşmaktaydı. 1989 sonrasında dışa açılma sürecinde ise kısa ve uzun vadeli sermaye giriş ve çıkışlarında artış gerçekleşmiştir. 511 Türkiye de 2006-2012 döneminde cari işlemler açığının finansmanı; portföy yatırımları (%33) rezerv varlıklar (%30) net hata ve noksan (%24) doğrudan yabancı yatırımlar (%11) kanalıyla gerçekleştirilmiştir. Kullanılan bu yöntemler arasında; doğrudan yabancı yatırımlar güvenilir bir araçtır, diğerleri uzun vadede sorunlara neden olabilmektedir. Portföy yatırımları, herhangi bir kriz olasılığında, ortamı hemen terk ederek yabancı para krizinin başlamasına neden olabilmektedir ve tüm makro-iktisadi değişkenleri negatif yönde etkileyebilmektedir. Garantisi olmayan bir hesap kalemi olan net hata ve noksan ile uzun vadede cari açık finanse edilemez. Ülkenin kara gün akçesi olan resmi rezervler ise, döviz krizlerine karşın, Merkez Bankalarının ellerindeki en önemli teminattır. Rezervlerde hızlı bir azalma, Merkez Bankası nın piyasaya müdahale yeteneği ile güvenilirliğini sarsarak krizin derinleşmesine neden olmaktadır. Merkez Bankası rezervleriyle de cari işlem açıklarının uzun vadede 509 Ernst &Young, a.g.e. (2013), s.16. 510 Şahin, a.g.e., s.454. 511 Şahin, a.g.e., s.452. 169

sürdürülmesi mümkün olmamaktadır. 512 Birçok gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye, cari açığını ve borç taksitlerini doğrudan yabancı yatırımlar ile finanse edebilmeyi istemektedir, ancak yeterli doğrudan yabancı yatırımların çekilememesi nedeniyle kısa vadeli sermaye girişlerini teşvik etmek, dış finansmana başvurmak mecburiyetinde kalmaktadır. 513 Türkiye nin cari açık finansmanı kalitesinin düşüklüğü açıktır, doğrudan yabancı yatırım girişlerini artırabilmek üzere gerekli düzenlemeler yapılmalıdır, cari açık finansmanının kalitesi düzeltilmelidir. 514 Tablo 21: Cari açığın finansmanı (milyar Dolar) 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Cari İşlemler Dengesi -14,2-21 -31,2-36,9-39,4-11,4-44,6-74,4-48,0-63,60-43,6-32,22 Sermaye Girişleri (Rezerv Hariç) 20,1 37,7 48,5 48,8 49,7-3,5 49,1 51,4 68,7 67,6 41,8 26,1 Yurtiçinde Doğrudan Yatırımlar 2,8 10,0 20,2 22,0 19,9 8,6 9,1 16,2 13,3 12,4 12,5 17,0 Bankacılık Dışı Özel Sektörün Net Kredi Kullanımı 7,7 12,6 17,1 29,3 26,4-13,0-2,8 8,3 7,2 5,8 6,9 13,6 Diğer (Net) 9,7 15,1 11,2-2,5 3,5 0,9 42,8 26,9 48,1 49,4 22,4-4,4 Net Hata Noksan 0,8 1,5-0,9-0,31 2,0 2,3-0,5 8,3-0,9 1,4 1,6 9,2 Bankaların Yabancı Para Efektif ve Mevduatı 6,0 0,3 10,3 3,5 13,3-12,7-8,8-12,9-1,0-4,5 0,3 15,0 Rezerv Varlıklar 0,8 17,8 6,1 8,0-1,1 0,1 12,8-1,8 20,8 9,9-0,5-11,8 Kaynak: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Ekonomisi, 31 Ekim 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2f1%2fdocuments%2fsayfalar%2fekonomi_sunum u.pdf, 1 Kasım 2016, s.67 Tablo 21, 2004-2014 dönemi cari açık finansmanı detaylarını göstermektedir. Cari açığın yıllar itibariyle finansmanına bakıldığında 1990 ların başından bu yana Türkiye ekonomisinin Ertuğrul ve Selçuk (2001) a göre; artış gösteren kısa süreli sermaye akımlarına, Ercan ın (2000) ifadesiyle sıcak para akışlarına bağlı, Özmen(2005) e göre cari işlemler açığı sıcak para reel döviz kuru değerlemesi cari işlemler açığı çevrimine gebe, Telatar a (2003) göre ise dış şoklara daha açık ve duyarlı hale geldiği görülmektedir. Özatay (2006), paranın değerinin düşük tutulması yoluyla ihracatın artırılmasının aslında evdeki pislikleri halının altına süpürmekten farkı olmayıp, uzun süreli çözümün verimlilik ve rekabet gücü artışı olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye de 2009 yılında cari açığın %60,1'i doğrudan yabancı 512 Göçer, a.g.e., ss.236-237. 513 Şahin, a.g.e., ss.454-455. 514 Göçer, a.g.e., ss.236-237. 170

yatırımlarla finanse edilirken, 2010 yılında cari açığın en risksiz finansman şekli olduğu değerlendirilen doğrudan yabancı yatırımların cari açığın finansmanındaki payının %18,3'e inmesi ve 2011 in ilk çeyreği itibariyle kullanılan toplam dış kaynağın %80 inin kısa vadeli kaynaklardan oluşması olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. 515 (Şekil 46). Şekil 46: Cari açığın finansmanı Kaynak: TCMB, Temel Ekonomik Gelişmeler, 1 Kasım 2016, (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/6f8c4952-8336-4f40-af89- f0910f71b32f/temel+ekonomik+geli%c5%9fmeler_01+kas%c4%b1m_2016.pdf?mod=ajpere S&CACHEID=ROOTWORKSPACE6f8c4952-8336-4f40-af89-f0910f71b32f, 1 Kasım 2016, s.48. Portföy Yatırımları + Kısa Vadeli Sermaye: Hisse Senetleri, Hükümetin Borç Senetleri, Kısa Vadeli Ticari Krediler, Bankalar ve Diğer Sektörlerin Kısa Vadeli Kredileri, Bankalardaki Mevduat Kalemi Doğrudan Yatırımlar + Uzun Vadeli Sermaye: Doğrudan Yatırımlar, Bankalar ve Diğer Sektörlerin Uzun Vadeli Net Kredileri, Bankaların ve Hazinenin Yurtdışına İhraç Ettikleri Tahviller Türkiye de ulusal tasarruflar doğrudan yabancı yatırımlardan pozitif, kısa süreli sermaye hareketlerinden negatif etkilenmektedir. Türkiye de direkt yabancı yatırımların girişleri azdır, sıcak para girişleri yüksektir, bu nedenle ulusal tasarruflar ve yatırımlar düşük kalmaktadır. Düşük ulusal yatırımların bir bölümünün dış tasarruflar ile finanse edilmesi cari işlemler açığını artıran önemli bir sorundur. Ampirik bulguların, büyüme sonrası Türkiye nin tasarruflarının azaldığını 515 Canıdemir, Uslu, Ekici, Yarat, a.g.e., s.2. 171

göstermesi, cari açığın gitgide artacağı beklentisine neden olmaktadır. Bu gelişmelerle, spekülatif travmalara açık olan Türkiye nin kırılganlık düzeyi artmaktadır ve kurlar aşırı değerlenmektedir. Şoklar karşısında makro dengelerin hızlı bir biçimde bozulması, ekonomik kriz olasılığının giderek artmasına neden olmaktadır. 516 Sabit kur rejimi altında ve sermaye hareketlerinin kontrol altında olduğu ülkelerde, ödemeler bilançosu denkliği hükümet tarafından üstlenilmektedir ve cari açık, kamu tasarruf açığı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Cari açık veren ülkelerde, açığın devletin borçlanması ile kapatılması, devlet bütçesinde açık şeklinde ortaya çıkmaktadır. (İkiz açıklar-twin deficits). Türkiye de cari açık finansmanında devletin rolünün azalmaya başlamasıyla açık finansmanının ve aktörlerin değiştiği gözlenmektedir. Dünyanın geri kalanı ile mal ve hizmet ticaretine başlayan özel kesim, açık finansmanından da sorumlu olmuştur, borç stokundaki payı artmıştır. (Şekil 47). Devlet, iç piyasaya borçlanmayı yeğlemiştir. 517 Şekil 47: Dış Borç Stoku İçerisinde Kamu ve Özel Sektör Payları (cari US$) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 516 Örnek, a.g.e.,ss.215-216. 517 Şahin, a.g.e., ss.455-456. 172

2.1.Cari Açığın Finansmanında Doğrudan Yabancı Yatırımlar 1980 lerin başlarından itibaren liberal ekonomik politikalar benimsenmiştir ve doğrudan yabancı sermayeyi çekebilmek üzere muhtelif önlemler alınmıştır. 1990 lara kadar gelişmekte olan ülkeler, doğrudan dış yatırımların ülkeye çekilmesinde iyi bir performans göstermiştir. Ancak 2000 li yıllara gelindiğinde, yaşanan iktisadi ve siyasi olumsuzluklar doğrudan yabancı yatırım girişlerin azalmasına sebep olmuştur. 518 Türkiye ye yirmi yılda (1989-2008) toplam 89,8 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım girişi gerçekleşmiştir. Bu rakamın 61,2 milyar doları (%68,2 si) sadece 3 senede (2006-2008) Türkiye ye girmiştir. Bu rakam, Türkiye gibi geniş bir iç piyasaya sahip, sanayileşmekte olan ve stratejik konumda olup dış iktisadi ilişkilerini geliştirmek gayretinde olan bir ülke açısından yetersiz kalmıştır, bunun da sebebi; yabancı yatırımcıların siyasi ve iktisadi istikrar hususunda Türkiye ye güven duymamalarıdır. 519 2008 de yaşanan global kriz nedeniyle doğrudan yabancı yatırım girişlerinde sert düşüşler yaşanmıştır. 2009 daki giriş toplamı 8,6 milyar dolarda kalırken, 2009-2012 toplamı ancak 47 milyar dolara ulaşabilmiştir. (Tablo 22). Sözkonusu rakam gelişmiş ülkelere (Fransa, İngiltere) bir yılda, İrlanda, İspanya gibi ekonomilere iki yılda giren doğrudan yabancı yatırımlar rakamından daha azdır. 520 2005-2008 ı kapsayan dört yıllık süreçte 70 milyar dolarlık bir kaynak çekilerek cari açık finansmanında sıkıntı yaşanmamıştır. 521 (Şekil 49). 2005 sonrasında gerçekleşen doğrudan yabancı yatırım girişlerinin artışında rol oynayan etkenleri aşağıdaki şekilde toparlamak mümkündür: 522 518 Ülgen, a.g.e. (2005)(b), ss.45-46. 519 Şahin, a.g.e., s.461. 520 Şahin, a.g.e., s.463. 521 Şahin, a.g.e., s.462. 522 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.14. 173

Tablo 22: Türkiye'nin dünyadaki yabancı sermaye doğrudan yatırımlarında payı (milyon Dolar) 1980 1990 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Türkiye de YSDY Dünyada YSDY YSDY Türkiye/YSDY Dünya (%) 18 684 982 3.352 1.082 1.702 2.785 10.031 20.185 22.047 19.851 8.585 9.086 16.142 13.284 12.284 12.134 16.508 54.396 204.914 1.358.820 683.765 589.809 550.589 688.233 950.125 1.402.126 1.902.244 1.497.788 1.181.412 1.388.821 1.566.839 1.510.918 1.427.181 1.276.999 1.762.155 0,0003 0,0033 0,0007 0,0049 0,0018 0,0031 0,0040 0,0106 0,0144 0,0116 0,0133 0,0073 0,0065 0,0103 0,0088 0,0086 0,0095 0,0094 G.O.Ü. 7.396 34.657 232.390 215.794 166.739 195.584 263.718 331.752 402.983 525.525 578.482 465.307 625.330 670.149 658.774 662.406 698.494 764.670 YSDY Türkiye/YSDY G.O.Ü. (%) 0,0024 0,0197 0,0042 0,0155 0,0065 0,0087 0,0106 0,0302 0,0501 0,0420 0,0343 0,0185 0,0145 0,0241 0,0202 0,0185 0,0174 0,0216 Kaynak: UNCTAD verilerinden derlenmiştir. 174

2003 de işleme konulan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu (uluslararası sermayeli şirket ile şubelerinin kuruluş, işlemlerine dair izin alma zorunluluğunu kaldırmak, işletme kurulmasının basitleştirilmesi) Doğrudan yabancı yatırımlar ile iktisadi entegrasyonlar üzerine yapılan çalışmalar Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakere süreci Tek parti hükümeti ve özelleştirme programının kararlılıkla uygulanması Yabancılara gayrimenkul satışında yeni düzenlemeler Güven ve yatırım ortamının iyileştirilmesi Dünya konjonktüründe yükseliş ve likidite bolluğu Türkiye nin sermaye giriş yollarına bakıldığında, doğrudan yabancı yatırımların payının oldukça küçük olduğu gözlemlenebilmektedir. Doğrudan yabancı yatırımların payı düzenli bir artış kaydeden gelişmekte olan ülkelerde son 10 sene içinde doğrudan yabancı yatırımların gayrisafi yurtiçi hasılaya oran ortalaması %3, Avrupa Birliği nde %3,6, Türkiye de ise %0,8 olmuştur. 2005 e kadar doğrudan yabancı yatırım girişlerinde başarı kaydedilememiştir, 2005 de özelleştirmelerin hız kazanmasıyla doğrudan yabancı yatırım girişlerinde artış yaşanmıştır (Şekil 48). 523 Şekil 48: Yurtiçinde doğrudan yabancı sermaye girişi (Milyar Dolar) Kaynak: T.C. Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Ekonomisi, Ekim 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2f1%2fdocuments%2fsayfalar%2fekonomi_sunum u.pdf, 1 Kasım 2016, s.68. (*) Ağustos ayı itibariyle yıllıklandırılmıştır. 523 Örnek, a.g.e., s.205. 175

2.2.Cari Açığın Finansmanında Portföy Yatırımları ve Sıcak Para Türkiye de kırılganlığın yüksek olduğunu söyleyen Uluslararası Para Fonu (IMF) Para ve Sermaye Piyasaları ndan Sorumlu Bölüm Başkanı Matthew Jones, yüksek enflasyon ve cari açığı endişe kaynakları olarak sıralayarak, Türkiye nin portföy yatırımlarına bağımlılığının da yüksek olduğuna vurgu yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, cari işlemler açığındaki genişlemenin, 2008 de ortaya çıkan global kriz sonrası olan süreçte, makro-iktisadi ve finansal istikrar açısından tehdit unsuru oluşturan önemli bir olgu olduğunu belirtmiştir. Cari işlemler açığının finansmanında kısa vadeli sermaye girişlerinin ve portföy yatırımlarının payının giderek artmasının, küresel risk iştahındaki ani değişmelere karşı ekonominin kırılganlığını arttıracağını açıklamıştır. 524 Türkiye nin 1994 ve 2001 de yaşadığı finansal krizlerin ortak özelliği; krizden önceki yıl, büyük çapta kısa vadeli sermaye girişlerinin yaşanması ve krizin gerçekleştiği yılda büyük ölçekli sermaye kaçışlarının ekonomiyi küçültmesiyle neticelenmesidir. 525 Ertuna (2007), 2002-2006 döneminde Türkiye nin sıcak paranın yaklaşık olarak 56 milyar $ kazanmasını sağladığını söyleyerek bunun Türkiye için oldukça büyük bir kayıp olduğuna dikkat çekmiştir. 526 3.TÜRKİYE DE CARİ AÇIK ve ÇEŞİTLİ MAKRO- EKONOMİK GÖSTERGELER Türkiye nin cari açık, büyüme, yatırımlar, ulusal tasarruflar, sermaye hareketleri, döviz kuru, dış ticaret, borç yükü, faiz oranı ve bütçe açığına ilişkin çeşitli makro-iktisadi göstergeleri bu bölümde ele alınacaktır. 524 Esen, Yıldırım, Kostakoğlu, a.g.e., s.216. 525 Merih Celasun, 2001 Krizi, Öncesi ve Sonrası, Makroekonomik ve Mali Bir Değerlendirme, Economic Research Center (ERC), VI. International Conference in Economics, Ankara, Eylül 11-14, 2002, ss.40-41. 526 Ertuna, a.g.e., s.11. 176

3.1.Türkiye de Cari Açık, Büyüme ve Enerjide Dışa Bağımlılık, Artan Enerji Fiyatları Yüksek cari açığın bir diğer nedeni; yapısal sorunlardır. Yapısal sorunların olduğu bir ülkede iktisadi büyüme mevzuunda da sıkıntılar (düşük üretim, düşük ihracat) yaşanmaktadır. Türk ekonomisinde ağırlıklı bir şekilde ithalatın sermaye ve ara malı olarak gerçekleşmesi, büyüme cari işlemler açığını artıran sebepler arasında yer almaktadır. Cari açık-büyüme datalarına bakıldığında; Türkiye ekonomisindeki büyüme-yüksek oranlı ithalat bağımlılığının da tesiriyle artarak- açık verilen süreçlerde gerçekleşmektedir. Büyümenin, iktisadi yavaşlama yaşanan dönemlerde, bilhassa krizlerin sonrasında cari açığın düşük olduğu dönemlerde yavaşladığı görülmektedir.(şekil 49). 527 Türkiye ekonomisindeki yüksek büyüme oranı ile yüksek cari açık arasında yakın korelasyonun varlığı bilinmektedir. Gerçekleştirilen bazı araştırmalar gayrisafi yurtiçi hasıladan cari açığa doğru bir nedensellik olduğu sonucuna ulaşmaktadır, bazı araştırmalarda (daha azı) cari açıktan gayrisafi yurtiçi hasılaya doğru bir nedenselliğe varmıştır. 528 Şekil 49: Büyüme ve cari işlemler dengesi ilişkisi Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 527 Erdal Tanas Karagöl, Cari Açık Tartışmaları Gölgesinde Küresel Ekonomik Kriz ve Türkiye Ekonomisi, Ankara, SETA Analiz (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı), Sayı:45, Kasım 2011, s.12. 528 Necati Çiftçi, Türkiye de Cari Açık, Reel Döviz Kuru ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkiler: Eş Bütünleşme Analizi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.XIV, No:1, 2014, s.138. 177

Şekil 50: Cari işlemler dengesi / GSYİH (%)(Türkiye Ekonomisinin enerji bağımlılığı) Kaynak: TCMB, TÜİK verilerinden derlenmiştir. Yanar ve Kerimoğlu (2011) nun yaptığı çalışmada, cari açık ve büyüme (gayrisafi yurtiçi hasıla) arasında çift yönlü ancak zayıf bir nedensellik saptanmıştır. Enerji tüketimindeki artış büyümeyi sağlamaktadır, büyümedeki artış cari açığı artırmaktadır ve cari açık da büyümeyi artırmaktadır. Gayrisafi yurtiçi hasıla, cari açık ve enerji tüketimi arasında pozitif bir etkileşim sözkonusudur. 529 Şekil 51, cari denge ve enerji ithalatı arasındaki pozitif etkileşimi göstermektedir. Şekil 51: Türkiye'de enerji ithalatı ve cari açığın gelişimi Kaynak: TÜİK verilerinden derlenmiştir. 529 Rüstem Yanar, Güldem Kerimoğlu, Türkiye de Enerji Tüketimi, Ekonomik Büyüme ve Cari Açık İlişkisi, Ekonomi Bilimleri Dergisi, C.III, No:2, 2011, s.200. 178

Bozkurt ve Erdoğan (2009), Türkiye için cari işlemler açığının belirleyicilerini, 1990-2008 arasının aylık verilerini baz alarak MGARCH modelleri yardımıyla incelemiştir ve elde edilen koşullu korelasyonlara göre; (literatürdeki görüşle de tutarlı bir şekilde) en yüksek korelasyon değerinin ihracatın ithalatı karşılama oranı ve ikinci en yüksek değerin de petrol fiyatlarına ait olduğunu saptamıştır. 530 Tablo 23: Türkiye Enerji İthalatında Dünyada Kaçıncı Sırada? Kaynak İthalat Miktarı Dünyada Kaçıncı Sıradayız Doğalgaz 45 milyar m3 5. Petrol 35 milyon ton 13. Kömür 30 milyon ton 8. Petro Kok 4 milyon ton 4. Kaynak: TMMOB, Ocak 2015 İtibariyle Türkiye nin Enerji Görünümü Raporu, Ankara, Makine Mühendisleri Odası Bülteni, Sayı: 200, Şubat 2015, s.3. Iktisadi büyüme, üretim artışı ile sağlanmaktadır, üretim artışı için de sermaye gereklidir. Ara sermaye mallarının ithali, cari açık artışında etkendir. Türkiye, %70 oranında dışarıya bağımlıdır ve enerjide yerli imkanların geliştirilememesi nedeniyle dışa bağımlılık giderek artmıştır ve cari denge bozulmuştur. 2014 verileri ile Türkiye, 45 milyar m3 doğalgaz ithali ile dünyada beşinci, 30 milyon ton kömür ithali ile sekizinci ve 35 milyon ton petrol ithali ile onüçüncü sırada yer almıştır.(tablo 23). Türkiye nin 2014 enerji ithalatı 54,9 milyar dolar olmuştur.tablo 24 den de görülebileceği gibi; birincil enerji talebi 1990 dan 2013 e %127,39, ithalat %211,62 artmıştır, ancak yerli üretimdeki artış sadece %24,78 olarak gerçekleşmiştir. 531 530 Erdoğan, Bozkurt, a.g.e., s.159. 531 TMMOB, Ocak 2015 İtibariyle Türkiye nin Enerji Görünümü Raporu, Ankara, Sayı:200, Şubat 2015, s.2. 179

Tablo 24: Türkiye Genel Enerji Dengesi Enerji Verileri 1990 2013 Değişim Toplam Enerji Talebi (milyon tep) 52,9 120,29 %127,39 Toplam Yerli Üretim (milyon tep) 25,6 31,94 %24,78 Toplam Enerji İthalatı (milyon tep) 30,9 96,29 %211,62 Yerli Üretimin Talebi Karşılama Oranı %48 %28,5 -%40,63 Kaynak: TMMOB, Ocak 2015 İtibariyle Türkiye nin Enerji Görünümü Raporu, Ankara, Makine Mühendisleri Odası Bülteni, Sayı: 200, Şubat 2015, s.2. Tablo 25: Türkiye'de enerji ithalatı ve cari açığın gelişimi (bin Dolar) Yıllar Cari Açık Toplam İthalat Enerji İthalatı Enerji İthalatı/Toplam İthalat Enerji İthalatı/Ca ri Açık 1990-2.625.000 22.302.126 4.622.407 20,73-17,61 1991 250.000 21.047.014 3.756.899 17,85 150,27 1992-974.000 22.871.055 3.760.095 16,44-38,60 1993-6.433.000 29.428.370 3.964.662 13,47-6,16 1994 2.631.000 23.270.019 3.817.632 16,41 14,51 1995-2.339.000 35.709.011 4.619.271 12,94-19,75 1996-2.437.000 43.626.642 5.916.509 13,56-24,28 1997-2.638.000 48.558.721 6.068.315 12,50-23,00 1998 2.000.000 45.921.392 4.509.461 9,82 22,55 1999-925.000 40.671.272 5.377.189 13,22-58,13 2000-9.920.000 54.502.821 9.196.938 16,87-9,27 2001 3.760.000 41.399.083 8.173.686 19,74 21,74 2002-626.000 51.553.797 8.874.958 17,21-141,77 2003-7.554.000 69.339.692 11.081.320 15,98-14,67 2004-14.198.000 97.539.766 13.851.275 14,20-97,56 2005-20.980.000 116.774.151 20.544.033 17,59-97,92 2006-31.168.000 139.576.174 27.775.429 19,90-89,12 2007-36.949.000 170.062.715 32.695.078 19,23-88,49 2008-39.425.000 201.963.574 46.974.758 23,26-119,15 2009-11.358.000 140.928.421 28.714.719 20,38-252,81 2010-44.616.000 185.544.332 37.153.997 20,00-83,28 2011-74.402.000 240.841.676 52.455.277 21,78-70,50 2012-47.961.000 236.545.141 58.442.773 24,71-121,85 2013-63.608.000 251.661.250 54.502.114 21,66-85,68 2014-43.552.000 240.177.117 53.840.820 22,42-123,62 2015-32.228.000 207.234.359 37.028.437 17,87-114,90 Kaynak: TCMB, TÜİK, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı verilerinden derlenmiştir. Enerjinin ithal edilmesi Türkiye nin dış dengesizliğine büyük ölçüde katkı sağlamaktadır. 2012 yılı Ocak Ayı dan beri 12 aylık birikimli enerji açığı. Türkiye nin yıllık enerji açığı, gayrisafi yurtiçi hasılasının %6 sı kadardır, toplam dış açığın %58 idir. Ortalama (yıllık) enerji ithalat rakamı, mal ithalatının %23 üdür. Enerjinin fiyatlarındaki düşme, ülkenin yüksek cari işlem açığını, dolaylı olarak da 180

finansman ihtiyacının azalmasına yardım edecektir. 532 Enerji sektörü, Türkiye nin dış ticaretindeki en büyük açığı oluşturmaktadır. Tablo 25, 2000 den beri ham petrol ithalat rakamlarını vermektedir. Miktarda önemli bir değişiklik olmamasına karşın, 2000 2008 arasındaki petrolün fiyatlarında yaşanan yükselme (Şekil 51) ithalat rakamlarının çıkmasına sebep olmuştur. Petrol fiyatı değişimleri, Türkiye nin cari işlemler açığını önemli ölçüde etkilemektedir. 533 Türkiye, son beş yılda enerji ithalatına 256 milyar 269 milyon 421 bin dolar ödemiştir. (Tablo 25). Şekil 52: Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye'de yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı Kaynak: IMF ve TCMB verilerinden derlenmiştir. 2010 senesinde net yakıt ithalat rakamı 25 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Enerjide ithalat bağımlılığı, dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari işlemler açığına sebep olan önemli bir nedendir. (Şekil 52). Enerjide ithalat bağımlılığını azaltıcı adımlara öncelik verilmelidir. 534 532 World Bank, Odak Notu, Aralık 2014, (Çevrimiçi) www.worldbank.org/content/dam/worldbank/document/eca/turkey/tr-focus-note-dec-2014-tr.pdf, 6 Şubat 2015. 533 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.21. 534 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.y. 181

3.2.Türkiye de Cari Açık ve Yurtiçi Yatırımlar, Ulusal Tasarruf Oranının Yetersizliği Türkiye nin tasarruf-yatırım eşitliği incelendiğinde toplam yatırımların artmasına karşın ulusal tasarrufların giderek azaldığı gözlemlenmektedir. Toplam yatırımların finansmanında dış kaynakların payının artmasına karşın ulusal tasarrufların payı azalmış, dış açıklar artmıştır. Özer e göre; ulusal tasarrufların düşmesinin nedeni; tüketim harcamalarının artması ve kamu kesiminin negatif (menfi) tasarrufudur. 1997 hariç olmak üzere, 1992 den bu yana, kamu hiç tasarruf yapmamıştır ve toplam ulusal tasarrufların tümünü özel kesim gerçekleştirmiştir. 535 Türkiye nin ulusal tasarruf oranları 2003 sonrasında gelişmekte olan ülke ortalamasının oldukça aşağısına inmiştir. Doğu Asya ülkelerinin %45 lere kadar çıkan ulusal tasarruf/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, Türkiye de %15 ler düzeyindedir. Tasarruf oranın düşük olmasının asıl sebebi, 2000 lerde özel kesim tasarruflarındaki hızlı azalma eğilimidir. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) e göre, özel sektörün tasarruf yerine yatırımı tercih etmesi de tasarruf oranının düşüklüğünde etkili olduğu görülmektedir. 536 Şekil 53: OECD ve Türkiye'de tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı (%) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 535 Örnek, a.g.e., s.206. 536 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.10. 182

Tasarruf oranlarındaki düşüklük, yatırımların artırılamamasına ve cari açığın düşürülememesine yol açmaktadır. Sonuç itibariyle de büyümenin potansiyelin altında kalmasına sebep olmaktadır. Şekil 53, gelişmekte olan ülkeler ortalamasına yakın oranlarda yatırım yapan Türkiye nin 2000 li yıllarda gruptan negatif ayrışarak yatırımları artıramayan bir ülke konumuna geldiğini göstermektedir. Türkiye de yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 2000 de kriz öncesi %27,9 iken, 2001 de kriz ile beraber %20,7 ye gerileyerek, 2002 de %19 a düşmüştür, 2003 de %19,7 ye yükselmiştir. 2004 ten itibaren de yaşanan patlamanın ise iki sebebi vardır: 537 Yerli yatırımcıların yabancılardan rahat ve daha iyi koşullarda borç temin edebilmesi Avrupa Birliği ile müzakere süreci ve bu süreçle beraber doğrudan yabancı yatırımlar girişlerinde yoğunluk yaşanması. Şekil 54, 2000 li yıllarda Türkiye deki tasarrufların gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üye ülkelerinin hızla altına indiğini göstermektedir. Kıyılar ve Acar a göre; ülkemizde tasarruflar hatırı sayılır biçimde yastık altında tutulmaktadır veya gayrimenkuller alınmaktadır. Tasarruf, altına yatırılmaktadır ve kasada, hanehalkının bulunduğu mekanlarda tutulmaktadır. Bu tasarrufların sisteme dahil edilmesi durumunda tasarruf açığı azalacaktır. 538 Şekil 55, Türkiye de kişibaşına düşen gelirin artmasına karşın, brüt ulusal tasarrufların azaldığını göstermektedir. Uygur un yaptığı bir araştırmaya göre; Türkiye de cari açık yükseldiğinde daha çok tüketim malları ithalatı yükselmekte, özel tasarruf azalmaktadır. 539 537 İncekara, Yerdelen Tatoğlu, a.g.e., s.50. 538 Kıyılar, Acar, a.g.e., s.8. 539 Uygur, a.g.e., s.29. 183

Şekil 54: Kişibaşı gelir ve tasarruf ilişkisi Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. Şekil 55: Türkiye'nin büyüme oranları ve net sermaye girişleri Kaynak: IMFverilerinden derlenmiştir. 184

3.3.Türkiye de Cari Açık, Büyüme ve Sermaye Hareketleri Şekil 55, sermaye girişleri ve büyüme arasında oldukça kuvvetli doğrusal yönlü bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Sermaye girişinin yükseldiği süreçlerde büyüme hızı artmaktadır, düştüğü süreçlerde ise ise azalmaktadır. Bu durum, Türkiye de ekonomik büyümenin ulusal tasarruflarla değil, yoğunlukla dış tasarruflardan sağlandığının bir kanıtıdır. 540 3.4.Türkiye de Cari Açık ve Döviz Kuru Cari açıkla ilgili önemli tartışmalardan biri; döviz kurunun aşırı değerlenip değerlenmeyeceğidir. Revalüe olan (aşırı değerlenen) döviz kurları ithalatı artırmaktadır ve ihracatı azaltıp dış ticaret ve dolayısıyla cari işlemler açığının oluşumuna sebep olmaktadır. Devalüasyon ise ithalatı pahalılaştırarak ithalatı azaltmaktadır, ihracat daha karlı olmaktadır ve bu suretle ticaret açığı kapatılmaktadır. Fakat Türkiye de ihracat azalacağına artmaktadır, ihracatın ithalatı karşılama oranında ise yalnızca küçük bir düşme görülmektedir. Reel döviz kuru 2001 den bu yana oldukça değerlenmiştir. Subaşat a göre; döviz kurundaki değişmelerle cari açık arasında negatif bir korelasyon vardır. Reel döviz kurları ve ihracatın ithalatı karşılama oranı arasında oldukça kuvvetli bir ilişki mevcuttur. Bu ilişkinin 2000-2007 sürecinde, 1987-2000 dönemine göre çok daha güçlü olduğu görülmektedir. Döviz kurlarındaki değişimlerin 2000 li senelerde dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari açık üzerindeki etkisinin çoğaldığı görülmektedir. Döviz kurunun değer kazanması Türkiye nin dış ticaret dengesini olumsuz etkilemektedir. 541 Çiftçi (2014), gerçekleştirdiği VAR modele dayalı Johansen eşbütünleşme testi sonucunda, cari açığın, gayrisafi yurtiçi hasıla ve reel döviz kurundaki değişimlerin bir Granger nedeni olduğunu saptamıştır. Türkiye bu dönemde cari işlemler açığı vererek büyüme stratejisi izlemiştir. 2002 yılı sonrasında Türkiye 540 Örnek, a.g.e., s.206. 541 Turan Subaşat, Cari Açık Nedir? Doğurduğu Riskler Nelerdir?, Küresel Kriz Çerçevesinde Türkiye nin Cari Açık Sorunsalı, Ed. by Subaşat, Turan, Yetkiner, Hakan, Ankara, Efil Yayınevi, Şubat 2010, ss.13-18. 185

yüksek cari açık vermek suretiyle yüksek büyüme oranlarını yakalamıştır. 542 3.5.Türkiye de Cari Açık ve İmalatın Artan İthalat Bağımlılığı Türkiye nin cari açık sorunu, ithalat bağımlılığı da denilen, üretimin ya da toplam talepte bulunan ithalat bileşeninin yüksekliğinden kaynaklanır. Son 15 yıllık süreçte dış ticaret hacminde önemli artışlar yaşanırken, ithalata bağımlılık oranında da yükseliş gözlenmektedir. 543 Türkiye'de imalat sanayinin ithalat bağımlılık oranı % 43'tür. Yani Türkiye'de iç piyasaya veya ihracata gidecek herhangi bir mal üretmek için dışarıdan alınması gereken girdi oranı % 43'tür. 544 (Şekil 56). Şekil 56: Türkiye imalatının ithalat bağımlılığı Kaynak: Ekonomi Bakanlığı. 3.6.Türkiye de Cari Açık-Dış Ticaret Açığı İlişkisi Türkiye, de açık veren dış ticaret bilançosu bakiyesi, cari hesap bilançosunun da belirleyicisi konumundadır. 545 Türkiye deki dış açığın oluşumunda tüketim malı ithalatının yanısıra, ithalata bağımlı (çoğunlukla iç piyasaya üreten) sektör gelişimleri, (yatırım ve ara malı ithalatı) ve dış ticaret oranları oldukça önemli bir yer tutmaktadır. 546 542 Çiftçi, a.g.e., s.138. 543 Şeref Saygılı, Cengiz Cihan, Cihan Yalçın, Türknur Hamsici, Türkiye İmalat Sanayiin İthalat Yapısı, TCMB Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü, Kasım 2009, (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/54882eee-fba5-437c-8627-0c9f650eec37/turkiyeimalatsanayii_ozet.pdf?mod=ajperes&cacheid=rootworkspace54 882eee-fba5-437c-8627-0c9f650eec37, 2 Ocak 2015, s.17. 544 TİM, İthalatın sebebinin ihracat olduğu bir şehir efsanesidir, (Çevrimiçi) http://www.tim.org.tr/tr/tim-gundem-tim-ithalatin-sebebinin-ihracat-oldugu-bir-sehir-efsanesidir.html, 13 Ekim 2016. 545 Şahin, a.g.e., s.453. 546 Saygılı, Cihan, Yalçın, Hamsici, a.g.e., s.16. 186

Şekil 57: Türkiye'de cari açık ve dış ticaret açığının seyri Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir., Dış ticaret 1948 den bu yana hep açık vermektedir ve 1987-2012 sürecinde, dış ticaret hesabı açığı 1988, 1994, 1998, 2001, 2009 kriz yılları haricinde mutlak büyüme trendi göstermiştir (Şekil 57). Yine kriz yılları dışında, ihracatın ithalatı karşılama oranı %65 lerde gerçekleşmiştir; yani ihracat gelirleriyle ithalat ödemelerinin ancak üçte ikisinden daha azı karşılanabilmiştir. 547 Dış ticaret açığı, 2002 yılından sonra, cari işlemler açığının belirleyicisi olmuştur. 548 İmalat sektörünün ithalat bağımlılığının oynadığı önemli rolün de etkisi ile, Türkiye de cari açık yapısal bir olguya dönüşmüştür. Türkiye, 2000 li yıllarda gerçekleşen bir dönüşümle ihraç edebilmek için ithal etmek zorunda kalmıştır. İhracat ve ithalat, 2002 den sonra oldukça hızlı artmıştır. İthalat-ihracat arasındaki fark ve oluşan cari açık, mutlak olarak ve gayrisafi milli hasılaya oranla artmıştır. 549 547 Şahin, a.g.e., s.453. 548 T.C. Kalkınma Bakanlığı: a.g.e., s.xiv. 549 Subaşat, a.g.e., s.13. 187

2011 e kadar yüksek faiz-düşük kur politikası sürdürülmüştür. Bilhassa TL nin değerli olduğu süreçlerde dış açık verilmiştir. Ulusal paranın nisbi olarak değerli tutulması, enflasyonun düşürülmesi, borç yükünün azaltılması açısından olumlu görülmekle beraber, uzun vadede yerli üretimin uluslararası rekabet gücünü azaltan, cari işlemler açığını artıran bir faktör olmuştur. 550 2011 yılı ikinci çeyreğinde cari işlemler dengesi/gelişmekte olan ülkeler oranına bakıldığında Türkiye, Portekiz ve Yunanistan dan sonra OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) nin cari işlemler açığı veren üyeleri arasında üçüncüdür. Cari açıkla ilgili önlem alınması gereklidir. 551 Dış ticaret açığının kapatılmasında ihracat artışı önemlidir. İhracata yönelik sektörlerdeki ithalat bağımlılığı fazla ise, sözkonusu açığın giderilmesinde işbu sektörlerin katkısı sınırlı kalacaktır. İhracat artışını ithalat artışı takip edecektir. 552 3.7.Türkiye de Borç Yükü ve Refah Azalışı Osmanlı, 1854 te Kırım Savaşı ile yabancı borçlanmaya açılmıştır. Osmanlı 1854-1875 yıllarında yirmi yıl içinde onaltı defa borç (istikraz) almıştır. Borcun koşulları giderek ağırlaşmıştır. 553 Günümüzde, Maastricht kriterlerinin tavanı %60 olup, Türkiye nin Avrupa Birliği tanımlı kamu borç yükü oranı %32 lerdedir. (Şekil 58, Tablo 27). Avrupa Birliği tanımlı kamu borç yükü oranı; Yunanistan da %176,9, İtalya da %132,7, Portekiz de %129, Belçika da %106, Fransa da %96,1, İngiltere de %89,2, Almanya da %71,2 dir.(tablo 26, Şekil 59) 554 550 T.C. Kalkınma Bakanlığı: a.g.e., s.xiv. 551 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.8. 552 Şahin, a.g.e., s.453. 553 Kazgan, a.g.e., s.19. 554 T.C.Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri, 25 Mart 2014, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2fdocuments%2fgenel+%c4%b0%c3%a7erik%2f BORC+GOSTERGELERI.pdf, 21 Şubat 2015, s.5. 188

Şekil 58: Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stoku (%Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) Kaynak: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri, 31 Ağustos 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2f1%2fdocuments%2fsayfalar%2fbor%c3%87+g OSTERGELER%C4%B0+TR-31.08.2016.pdf, 10 Ekim 2016, s.4. Tablo 26: AB tanımlı borç stoku/ Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (%) 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Euro Bölgesi (17 ülke) 66,4 70,2 78,6 84,1 86,2 89,6 91,4 92,4 91,1 AB (27 ülke) 58,9 62,2 73,1 78,5 81,1 83,8 85,5 86,8 85,3 Yunanistan 107,4 112,9 126,7 146,2 172,1 159,6 177,7 180,1 176,9 İtalya 103,3 106,1 112,5 115,4 116,5 123,3 129,0 132,5 132,7 Portekiz 68,4 71,7 83,6 96,2 111,4 126,2 129,0 130,2 129,0 Belçika 84,0 89,2 99,6 99,7 102,3 104,1 105,2 106,5 106,0 İspanya 64,2 68,2 52,7 60,1 69,5 85,4 93,7 99,3 99,2 Fransa 43,7 51,9 79,0 81,7 85,2 89,6 92,3 95,7 96,1 İngiltere 36,3 40,2 65,7 76,6 81,8 85,3 86,2 88,2 89,2 Avusturya 65,2 66,8 79,7 82,4 82,2 81,6 80,8 84,3 86,2 Macaristan 67,0 73,0 78,0 80,6 80,8 78,3 76,8 76,2 75,3 Almanya 60,2 63,8 72,4 81,0 78,3 79,6 77,2 74,7 71,2 Hollanda 45,3 58,5 56,5 59,0 61,7 66,4 67,9 68,2 65,1 Türkiye 39,9 40,0 46,0 42,3 39,1 36,2 36,1 33,5 32,9 Kaynak: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri, 25 Mart 2014. T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri, 31 Ağustos 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2f1%2fdocuments%2fsayfalar%2fbor%c3%87+g OSTERGELER%C4%B0+TR-31.08.2016.pdf, 10 Ekim 2016, s.5. 189

Şekil 59: Genel yönetim borç stoku (%Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, 2013) Kaynak: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/tr-tr/rapor-sunum-sayfasi?mid=614&cid=22&nm=169#, 10 Ekim 2016, s.31. Kalıcı bir bütçe açığı olması durumunda, ulusal borçlar artacaktır. Hükümet, kendisini faiz ödemelerini karşılayabilmek üzere daha fazla borçlanmak zorunda bulabilir ve ulusal borç daha hızlı yükselebilir. Giderek daha fazla borçlanma durumunda olan hükümet, finansman temin edebilmek için daha yüksek faiz oranları ödemek zorunda kalacaktır. 555 Dış borç ödemelerinde, ülke ekonomisi içerisinde temin edilen gelirlerin bir bölümü, diğer ülkelere gitmektedir. Borç veren ülke ekonomisinde bir refah artışına karşın, borç ödeyen ülke ekonomisinde ise refah azalması sözkonusudur. Dış borçlardan elde edilen gelirlerin verimli yatırımlarda kullanılmaması, refah azalmasının daha da fazla olmasına yol açmaktadır. 556 Şekil 60 dan da görülebileceği üzere, Türkiye nin dış borç stoku/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 2016 yılı ikinci çeyrek itibari ile %59,5 dur. 2002-2015 dönemi birinci çeyrek verileri ele alındığında; Türkiye brüt dış borç stokunda %33 lük bir artış sözkonusudur. 555 Sloman, a.g.e. (2006), p.539. 556 Şeker, a.g.e., s.86. 190

Şekil 60: Türkiye'nin dış borç stoku/gayrisafi yurtiçi hasıla (%) Kaynak: T.C.Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, TCMB. TCMB toplam dış borç stokunda %10,43 lük bir artış olmuştur. Kamu sektörü toplam dış borç stoku artışı %57 olarak gerçekleşmiştir, özel sektör toplam dış borç stokundaki artış ise %155,2 dir.(tablo 27). 3.8.Türkiye de Faiz Oranı Türkiye de enflasyondan arındırılmış reel faizler oldukça yüksektir, reel faizlerin yüksekliği Türk firmalarının rekabet gücünü azaltmaktadır. Yurtdışı borçlanmalarında faizlerin düşük olması, TL nin değer kazanması ve borçların ucuz dövizle ödenmesi nedeniyle, dışarıdan borçlanılması oldukça cazip hale gelmektedir. Ancak, özel kesim büyük bir devalüasyon, kur riski ya da bir kriz riski altında bulunmaktadır. Herhangi bir nedenle kurların denge kurlara doğru hareket etmesi durumunda şirketler için büyük kayıplar sözkonusu olmaktadır. (Şekil 61). 191

Tablo 27: Türkiye brüt dış borç stoku (Milyon ABD Doları) KISA VADELİ STOK KAMU SEKTÖRÜ TCMB ÖZEL SEKTÖR UZUN VADELİ STOK TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU (I) KISA VADELİ STOK UZUN VADELİ STOK TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU (II) KISA VADELİ STOK UZUN VADELİ STOK (*) TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU (III) TÜRKİYE BRÜT DIŞ BORÇ STOKU (I+II+III) TÜRKİYE BRÜT DIŞ BORÇ STOKU / GSYH (%) (**) 2002 915 63.618 64.533 1.655 20.348 22.003 13.854 29.206 43.060 129.596 56,2 2003 1.341 69.503 70.844 2.860 21.513 24.373 18.812 30.133 48.945 144.161 47,3 2004 1.840 73.828 75.668 3.287 18.123 21.410 27.076 36.985 64.061 161.139 41,3 2005 2.133 68.278 70.411 2.763 12.662 15.425 34.018 50.888 84.906 170.742 35,5 2006 1.750 69.837 71.587 2.563 13.115 15.678 38.540 82.289 120.829 208.093 39,5 2007 2.163 71.362 73.525 2.282 13.519 15.801 38.700 121.970 160.670 249.996 38,5 2008 3.248 75.086 78.334 1.874 12.192 14.066 47.397 141.144 188.541 280.942 37,9 2009 3.598 79.915 83.513 1.764 11.398 13.162 43.628 128.644 172.272 268.948 43,6 2010 4.290 84.820 89.110 1.553 10.012 11.565 71.404 119.964 191.368 292.043 39,9 2011 7.013 87.267 94.280 1.239 8.095 9.334 73.328 126.989 200.317 303.931 39,3 2012 11.040 92.983 104.023 1.036 6.052 7.088 88.119 139.812 227.931 339.042 43,1 2013 17.605 98.339 115.944 833 4.401 5.234 111.987 156.017 268.004 389.183 47,3 2014 17.866 99.813 117.679 342 2.142 2.484 114.651 167.627 282.278 402.441 50,3 2015 Ç1 18.165 95.128 113.293 290 1.820 2.110 111.080 166.328 277.408 392.812 49,4 2015 Ç2 16.924 98.948 115.872 270 1.708 1.978 108.638 178.763 287.401 405.252 52,4 2015 Ç3 15.355 99.715 115.070 208 1.344 1.552 103.112 187.353 290.465 407.088 54,8 2015 Ç4 14.550 98.702 113.252 176 1.151 1.327 87.698 195.413 283.111 397.690 55,3 2016 Ç1 17.559 100.707 118.266 173 1.131 1.304 88.915 203.001 291.916 411.486 58,1 2016 Ç2 16.486 105.014 121.500 157 1.010 1.167 90.826 207.941 298.767 421.434 59,5 Kaynak: Tüik, Hazine. (*) 01.10.2001 tarihinden itibaren TCMB tarafından izlenmektedir., (**) Çeyreklik dönemlere ilişkin oranlar, son dört çeyrekteki dolar cinsinden GSYH verileri kullanılarak hesaplanmıştır. 192

Şekil 61: Türkiye de İç Borç Faiz Oranı Gelişimi (%) Kaynak: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Ekonomisi, Ekim 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2f1%2fdocuments%2fsayfalar%2fekonomi_sunum u.pdf, 1 Kasım 2016, s.102. 3.9.Bütçe Açığı Türkiye de 1994 den itibaren kamu kesiminin net dış borç ödeyicisi olduğu görülmektedir. Bütçe açıklarının konjonktürel dalgalanmalardan ziyade yapısal nedenlerle yükselmesi durumunda büyümede yavaşlama ve reel faiz ödemelerinde ise yükselme eğiliminin olduğu kabul edilmektedir. Bütçe açıkları büyür ve kamu borçlarının gayrisafi yurtiçi hasıla içerisindeki payında artış olur. Kamu borcunun büyümesiyle, reel faiz oranları artar, faiz ödemelerinin bütçe giderleri içerisindeki payı da artar ve bütçe açıklarının sürekli arttığı bir kısır döngü ortaya çıkar. Türkiye de borç faizleri, 1970 den itibaren sürekli artarak dış borçların maliyetini yükseltmiştir. 557 Türkiye de, 2001 finansal krizi ve 2008 küresel krizde bütçe açığı ve cari açık ters yönde hareket etmiştir; cari denge iyileşirken, bütçe dengesinde bozulmalar yaşanmıştır. 2010 sonrasında ise bütçe açığı ve cari açık paralel seyretmiştir. (Şekil 62). 557 Derya Kübalı, İsmail Çulhacı, Dış Proje Kredilerinin Bütçe Üzerindeki Etkileri, Türkiye de Kamu Borçlanması, XVIII. Türkiye Maliye Sempozyumu, T.C. Marmara Üniversitesi, Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezi, Yayın No:16, Girne-Kıbrıs, Mayıs 2003, s.292. 193

Şekil 62: Merkezi yönetim bütçe dengesi ve cari denge gelişimi (% gayrisafi yurtiçi hasıla) Kaynak: IMF verilerinden derlenmiştir. 4. TÜRKİYE DE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GÖSTERGELERİ Yüksek faiz hadleri, düşük kur, finansal piyasalara göre hacimce büyük, kısa vadeli yabancı sermaye akımları (sıcak para) ve ihracatın ithalat bağımlılığı, cari işlemler açığının sürdürülebilirliğini riske eden en önemli faktörlerdir. Faiz hadlerinin yüksekliği sıcak para akımını desteklemektedir, kurlar düşmektedir (TL aşırı değerlenmektedir), aşırı değerlenen ulusal para nedeniyle ihracat azalmaktadır, ithalat artmaktadır. Birbirini tetikleyen bu süreçte de cari açık kronik bir hale dönüşmektedir. 558 Türkiye de ödemeler dengesi kriziyle neticelenmeyecek bir cari işlemler açığı, yani sürdürülebilir cari açık düzeyi için ampirik bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Faiz hariç cari açık/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının düşük tutulması veya doğrudan yabancı yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının yükseltilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır. Gerçekleştirilen bu çalışma uyarınca; doğrudan yabancı yatırım girişleri/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının %3,5 a erişmesi durumunda (reel kurda 558 Karatay, a.y. 194

değer kaybına gerek kalmadan) cari açık sürdürülebilirdir. 559 4.1.Dış Ticaretin Yapısı Dış ticaret hesabı, Türkiye de 1948 den bu yana hep açık vermektedir. (Şekil 63). Dış ticaret hesabı, cari hesap bilançosunun belirleyicisi konumundadır. 1987-2012 sürecinde dış ticaret açığı -kriz yılları dışında (1988, 1994, 1998, 2001, 2009)- büyüme trendi göstermiştir. Bu süreçte ihracatın ithalatı karşılama oranı (kriz yılları hariç) ortalama olarak %65 tir. (Şekil 64). İhracattan elde edilen gelirler, ithalattan ödemelerinin üçte ikisinden daha az bir bölümünü karşılamaktadır. 560 Şekil 63: İhracat ve ithalatın seyri (bin Dolar) Kaynak: TÜİK verilerinden derlenmiştir. Türkiye de, 2001 de yaşanan kriz sonrasında, reel döviz kurundaki yükselişlere karşın, ihracat, ithalat reel ve gayrisafi yurtiçi hasıla oranlarında hızlı bir artış kaydedilmiştir. İthalattaki artışın daha fazla olması neticesinde, ihracatın ithalatı karşılama oranı düşmüştür. (Şekil 64). 559 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), a.g.e., s.9. 560 Şahin, a.g.e., s.453. 195

Şekil 64: İhracatın ithalatı karşılama oranı (%) Kaynak: TÜİK verilerinden derlenmiştir. İthalat, üretim ve ihracat için çok önemlidir. Ithalatın %85 i ara mal (%70) ve yatırım mallarından (%15) oluşmaktadır. (Şekil 65). Bu yapı, düşük reel kur esnekliği nedenlerinden biridir. Ara malları (hammadde) ve tüketim malı ihracat oranları ise, mal ihracatı toplamının %90 ıdır. Kurun yanında, uluslararası talebin önemi açıktır. 561 Şekil 65: İthalat (%Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) Kaynak: T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı: Türkiye Ekonomisi, 31 Ekim 2016, (Çevrimiçi) https://www.hazine.gov.tr/file/?path=root%2f1%2fdocuments%2fsayfalar%2fekonomi_sunumu. pdf, 1 Kasım 2016, s.60. 561 Özmen, a.g.e., ss.110-111. 196

4.2.Turizm Gelirleri Günümüzde iktisadi büyüme ve gelişme açısından oldukça mühim kaynaklardan biri olarak görülen turizmin gelişmesi İkinci Dünya Savaşı bitimiyle başlamıştır. Türkiye de turizm sektörü, 1980 sonrasında (1982 de çıkarılan 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu ile temin edilen teşvikler ve finansal desteğin de sayesinde) oldukça büyük gelişme göstermiş ve büyüme dinamiklerinden biri olma görevini üstlenmiştir. 562 Tablo 28: Turizm gelirlerinin dış ticaret açıklarını kapatmadaki payı Yıl Dış Ticaret Açığı (DTA) $ Turizm Geliri Turizm Gelirinin DTA Kapatma Payı 1996 20.402.178 7.970.722 39,07 1997 22.297.649 9.233.503 41,41 1998 18.947.440 8.878.840 46,86 1999 14.084.047 7.069.293 50,19 2000 26.727.914 9.990.841 37,38 2001 10.064.867 13.450.127 133,63 2002 15.494.708 15.214.514 98,19 2003 22.086.856 16.302.053 73,81 2004 34.372.613 20.262.640 58,95 2005 43.297.743 24.124.501 55,72 2006 54.041.498 23.148.669 42,83 2007 62.790.965 27.214.988 43,34 2008 69.936.378 30.979.979 44,30 2009 38.785.809 32.006.149 82,52 2010 71.661.113 33.027.943 46,09 2011 105.934.807 36.151.328 34,13 2012 84.066.659 36.776.645 43,75 2013 99.858.613 32.308.991 32,35 2014 84.508.918 34.305.903 40,59 2015 63.268.398 31.464.777 49.73 Kaynak: TURSAB, Turizm Gelirlerinin Dış Ticaret Açıklarını Kapama Payı, (Çevrimiçi) http://www.tursab.org.tr/tr/turizm-verileri/istatistikler/turizmin-ekonomideki-yeri/dis-ticaretaciklarini-kapatmada-payi_916.html, 1 Kasım 2016. 562 Ozan Bahar, Turizm Sektörünün Türkiye nin Ekonomik Büyümesi Üzerindeki Etkisi: VAR Analizi Yaklaşımı, Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.XIII, No:2, 2006, s.138. 197

Turizmin 1963 te %2,1 olan dış ticaret açığını kapatmadaki payı %6,5 tan 563 2001 de %133,63 e yükselmiştir ve 2014 de 40,59 a gerilemiştir. (Tablo 28). Bahar a göre; Türkiye için turizm sektörü, imalat sanayiinden sonra sonra gelen en mühim döviz kaynağıdır. 564 Yıllar Turizm Gelirlerinin GSMH İçindeki Payı Tablo 29: Turizmin ekonomideki yeri Turizm Gelirlerinin İhracata Oranı Yıllar Turizm Gelirlerinin GSMH İçindeki Payı Turizm Gelirlerinin İhracata 1963 0,1 2,1 1989 2,4 22 1964 0,1 2 1990 2,1 24,9 1965 0,2 3 1991 1,8 19,5 1966 0,1 2,5 1992 2,3 24,7 1967 0,1 2,5 1993 2,2 25,8 1968 0,2 4,9 1994 3,3 23,9 1969 0,3 6,8 1995 2,9 22,9 1970 0,5 8,8 1996 3,2 25,7 1971 0,5 9,3 1997 4,2 30,8 1972 0,6 12,4 1998 2,9 28,9 1973 0,8 13 1999 2,1 19,6 1974 0,6 12 2000 2,9 27,5 1975 0,5 14,3 2001 5,3 32,1 1976 0,4 9,2 2002 5,4 33,9 1977 0,4 11,7 2003 4,5 28,2 1978 0,4 10,1 2004 4,4 25,2 1979 0,5 12,4 2005 4,2 24,7 1980 0,6 11,2 2006 3,5 19,7 1981 0,8 8,1 2007 3,2 17,3 1982 0,7 6,4 2008 3,4 16,6 1983 0,8 7,2 2009 4,1 20,8 1984 1,7 11,8 2010 3,4 18,3 1985 2,8 18,6 2011 3,6 20,8 1986 2,1 16,3 2012 3,7 19,2 1987 2 16,9 2013 3,9 21,3 1988 2,6 20,2 2014 4,3 21,8 Oranı 2015 6,2 21,9 Kaynak: TURSAB, Turizmin Ekonomideki Yeri, (Çevrimiçi) http://www.tursab.org.tr/tr/turizmverileri/istatistikler/turizmin-ekonomideki-yeri/gsmh-icindeki-payi-1963-_79.html, 1 Kasım 2016. 563 Bahar, a.g.e., s.138. 564 Bahar, a.y. 198

Turizm sektörünün sağladığı döviz gelirlerinin ekonomi açısından önemini göstermesi açısından en önemli veriler; gayrisafi yurtiçi hasıla içerisindeki payı ve ihracat gelirlerine oranıdır. 565 Günümüzde, bir milyonu aşan (dolaylı istihdam ile 2,5 milyon) istihdam yaratan turizm sektörünün 566 1963 de 0,1 olan gayrisafi milli hasıla içindeki payı önce 1980 de 0,6 ya sonra da 2002 de %5,4 e, yükselmiştir, 2015 de ise %6,2 olarak gerçekleşmiştir (Tablo 29). 4.3.Sermaye Hareketleri Ekonomik liberalizasyon süreci Türkiye de, 1980 de 24 Ocak Kararları ile başlamıştır. 1989 da 32 sayılı kararnameyle kambiyo denetimleri kaldırılmıştır ve sermaye hareketleri serbest bırakılmıştır. 1991 den sonra kriz yılları dışında Türkiye ye net sermaye girişleri yaşanmıştır 567, 1994, 1998, 2001 ve 2009 yıllarında ise net sermaye çıkışları gerçekleşmiştir.(şekil 66). Sermaye hareketlerinin bileşenlerine bakıldığında; doğrudan yabancı yatırımlar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranının 2005 önecesinde düşük olmasına karşın, Avrupa Birliği üyelik süreci etkisi ile %4,8 e kadar yükselmiştir. Doğrudan yabancı yatırımlar/ulusal gelir oranı ise 2008 sonrasında gelişmiş ülke ekonomileri zayıf performansı etkisiyle, %2 lerde yatay seyretmiştir. 568 Türkiye, Batı Asya içinde %29, küresel bazda ise %0,9 luk bir paya denk gelen12,9 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişiyle dünyada yirmi ikinci sırada yer almıştır. Gelişmekte olan ülkeler içerisindeki sıralamada ise, 2012 de onuncu, 2013 de onbirinci sırada yer almıştır, 2015 yılında ise 16,5 milyar dolar ile 565 Ali Çımat, Ozan Bahar, Turizm Sektörünün Türkiye Ekonomisi İçindeki Yeri ve Önemi Üzerine Bir Değerlendirme, Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.III, No:6, 2003, s.8. 566 Bahar, a.g.e., s.138. 567 Örnek, a.g.e., s.204. 568 Mustafa Kemal Gündoğdu, Türkiye ye Yönelik Sermaye Hareketlerinin Analizi, Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü, Mayıs 2014, (Çevrimiçi) https://ekonomi.isbank.com.tr/userfiles/pdf/ar_05_2014.pdf, 6 Ekim 2015, s.7. 199

Gelişmekte Olan Asya içerisinde beşinci sıraya yükselmiştir. (Şekil 66). 569 Şekil 66: Türkiye DYY Girişi (Milyar $) Kaynak: YASED, Dünya Yatırım Raporu 2016, (Çevrimiçi) http://www.yased.org.tr/files/unctad/2016/unctad_2016_dunya_yatrm_raporu_sunumu.pdf, 13 Ekim 2016, s.20. 4.4.Yatırım ve Tasarruf Dengesi Türkiye de toplam ulusal ve özel kesim tasarruf oranlarında ciddi bir azalma sözkonusudur. Tablo 30 dan da görülebileceği üzere; 1991-1995 döneminde %24,8 olan özel tasarruflar/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı, 2006-2014 döneminde %12,3 e düşmüştür. Kamu tasarrufları 1991-2005 döneminde yüksek olan iç borç faiz ödemeleri nedeniyle negatif iken, iç borç faiz ödemelerindeki azalma ve faiz dışı fazlanın da tesiriyle artıya dönüşerek kamu tasarrufları/gayrisafi yurtiçi hasıla oranı 2006-2014 döneminde % 2,5 olarak gerçekleşmiştir. Toplam yatırımlarda ise büyümenin gerçekleştiği dönemlerinde artış, daralma süreçlerinde ise azalma gözlenmiştir. 570 İlk üç dönem (1991-2005) dış tasarruf kullanımının (cari işlemler dengesi 569 YASED, Dünya Yatırım Raporu 2016, (Çevrimiçi) http://www.yased.org.tr/files/unctad/2016/unctad_2016_dunya_yatrm_raporu_sunumu.pdf, 10 Ekim 2016, s.13. 570 Zafer Yükseler, Yatırım-Tasarruf Dengesi Türkiye Uygulaması, Mart 2013, (Çevrimiçi) http://www.researchgate.net/publication/258808662_yatirimtasarruf_denges_trkye_uy GULAMASI, 7 Ekim 2015, ss.4-5. 200

açığı) sınırlı olduğu gözlenirken, dış tasarruf/gayrisafi milli hasıla oranının 2006-2011 döneminde %5,9 a çıktığı görülmektedir. Dış tasarruflardaki bu yükselmenin %1,95 i ulusal tasarruf azalışı, %2,49 u ise toplam yatırım artışından kaynaklanmaktadır. Türkiye de oldukça yükselen dış tasarruf kullanım açığının, özel kesim tasarruf açığından kaynaklandığı açıktır. Kamu yatırımları/gayrisafi milli hasıla oranı 1991-2011 döneminde azalış eğiliminde iken, özel yatırımların gayrisafi milli hasılaya oranı ise dalgalanmıştır. 571 Tablo 30: Tasarruf ve Yatırımların GSYİH'ya Oranları (%) 1991-1995 1996-2000 2001-2005 2006-2014 1.Kamu Tasarrufu -0,1-2,0-2,9 2,5 2.Kamu Yatırımı 4,7 4,7 4,1 4,3 3.Kamu (Tasarruf-Yatırım) Farkı -4,8-6,7-7,0-1,8 4.Özel Tasarruflar 24,8 23,7 19,7 12,3 5.Özel Yatırımlar 18,2 17,8 14,5 16,3 6.Özel (Tasarruf-Yatırım) Farkı 6,6 5,9 5,2-4 7.Toplam Yurtiçi Tasarruflar (1+4) 24,7 21,7 16,8 14,8 8.Dış Tasarruflar (3+6) 1,8-0,8-1,8-5,8 9.Toplam Yatırımlar (2+5) 22,9 22,5 18,6 20,6 Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı. 4.5.Borçlanmanın Durumu ve Sürdürülebilirliği Cari işlemler açığının sürdürülebilmesi; öncelikle, borçların sürdürülebilmesine bağlıdır. Türkiye de, cari işlemler açığının finansmanında sık kullanılan bir yol olan borçlanma, kısa vadeli ve geçici bir yönteme dönüşmüştür. Dışlama etkisi (özel kesim fonlarının çekilerek toplam yatırım + toplam talebin azalması) sebebiyle, Türkiye iç borçlanmadan ziyade, daha çok dış borçlanmayı tercih etmektedir. 572 Faiz oranlarındaki yükselme, bütçe açığının yükselmesine sebep olmaktadır ve özel kesimi dışlayan etkiyi artırarak kısır döngüye neden olmaktadır. Daha yüksek faiz ödeyerek dış kredi bulabilmek bir avantaj gibi görünmekle beraber hükümetler, gelecek nesilleri bugünden borçlandırmaktadırlar. Borçla finansmanının sağlandığı 571 Yükseler, a.y. 572 Karatay, a.y. 201

faaliyetlerin sözkonusu borç anapara ve faizlerini karşılayabilmesi ise şüphelidir. Dış borçlanma yollarından birisi olan doğrudan yabancı yatırımlar, cari açık finansmanında doğru bir seçenektir; cari açığın önemli bir bölümünün doğrudan yabancı yatırımlar ile finanse edilmesi durumunda cari açık sürdürülebilirdir. Ancak, Türkiye nin doğrudan yabancı yatırım akımlarını cezbedemediği açıktır. 573 Türkiye nin dış borcunun sürdürülebilirliği, -üye ülkenin devlet borçlarının gayrisafi milli hasılaya oranının %60 ı geçmemesi gerektiğini söyleyen- 574 Maastrich Kriterleri açısından incelenecek olursa; Türkiye %30 lu seviyeler ile birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumdadır. Türkiye, dış borçlanmaya tabi olan ekonomiler açısından Maastrich Kriterleri nin yüksek olduğunu söyleyen Fisher in (2003) bu ülkeler için öngördüğü bantta (%30-%40 dolayında) seyretmektedir. 575 (Şekil 59, s.181). Ancak, Kıran (2012), gerçekleştirdiği bir çalışma neticesinde Türkiye nin dış borçlarının sürdürülebilir olmadığını saptamıştır. Bulgular, mali, parasal ve döviz kuru politikalarının etkin olmadığını göstermiştir. Sürdürülebilir bir borç stratejisi için Türkiye ticaret kapasitesini artırarak borç krizlerini önlemelidir. Buna ek olarak, Türkiye farklı devlet kurumlarına (maliye bakanlığı, merkez bankası, borç yönetim ajansı) belirli rol ve sorumlulukları atayarak borç yönetimi için kurumsal çerçeveyi kurmalı ve geliştirmelidir. 576 4.6.Bankacılık Sektörünün Yapısı Türk Bankacılık Sektörünün aktif büyüklüğünün gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 2010 yılında %0,92 iken, 2015 Aralık itibariyle %1,21 e yükselmiştir. (Şekil 67). 573 Karatay, a.y. 574 Ülgen, a.g.e. (2005)(a), s.29. 575 Uygur, a.g.e., s.15. 576 Burcu Kiran, "The Sustainability of Turkish External Debt: Evidence from Fractionally Integrated Approach under Structural Breaks", Ekonomska Istrazivanja-Economic Research, Vol.25, 2012, p.31. 202

Şekil 67: Türk bankacılık sektörü aktif büyüklüğü/gayrisafi yurtiçi hasıla Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.3. Bilançolardaki oranlar sırası ile; yabancı para cinsinden varlıklar/toplam varlıklar %39, toplam yabancı para yükümlülükleri/toplam yükümlülükler %43, yabancı para mevduatı / toplam mevduat %32 dir. Yabancı para kredilerin toplam krediler içindeki payı %29 dur. (Şekil 68). 577 Şekil 68: Türk bankacılık sektörü aktif / pasif büyüklükleri Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.4. 577 BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul,2016, s.4. 203

Şekil 69: Türk bankacılık sektörü, toplam varlıklar, toplam yükümlülükler Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.4. Toplam varlıklar içinde paylar sırasıyla; krediler %64, menkul kıymetler %13, zorunlu karşılıklar %8 dir. Toplam yükümlülükler içindeki paylar ise; mevduatlar %53, bankalara borçlar %16, repodan temin edilen fonların payı %6, özkaynaklar payı ise %12 dir. (Şekil 69). Eylül 2016 dönemi kredi toplamı 1.61 trilyon TL, mevduat toplamı ise 1,34 trilyon TL dir. 2009 da 0,76 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı 2014 Aralık itibariyle 1,18, Eylül 2016 itibari ile 1,20 olarak gerçekleşmiştir. (Şekil 70). Şekil 70: Mevduatın krediye dönüşüm oranı Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.7. 204

Şekil 71: Yabancı para pozisyonu Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.7. Şekil 72: Türk Bankacılık sektörü gelir tablosu Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.8. 205

Şekil 73: Bankacılık sektörü dönem karı Kaynak: BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.8. Bilanço dışı yabancı para pozisyonu 26,3 milyar TL fazla, bilanço içi yabancı para pozisyonu 25,9 milyar TL açık pozisyonda olup, yabancı para net pozisyonu 0,4 milyar TL fazla pozisyondadır. (Şekil 73). 578 Türk Bankacılık Sektöründe faiz geliri 143 milyar, faiz gideri ise 76 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Eylül 2016 itibariyle net dönem karı 29 milyar TL dir.(şekil 72). 2016 Eylül itibariyle net kar, kamu, yerli özel ve yabancı banka gruplarında artış göstermiştir. (Şekil 73). 4.7.Resmi Rezervler Resmi rezervler, döviz, altın ve IMF bünyesinde bulundurulan özel çekme hakları - SDR (Special Drawing Rights) dan oluşmaktadır. Cari açığın diğer kalemlerle kapatılamaması durumunda resmi rezervlere başvurularak, açık finanse edilmektedir. Resmi rezervlerin, olası çalkantılara karşı, merkez bankalarının en önemli silahı olduğu unutulmamalıdır. Tablo 31 e bakılacak olursa; burada yer alan negatif değerler; açığın finansmanı için çekilen resmi rezervleri göstermektedir; neredeyse sürekli olarak rezerv kaleminden faydalanılmıştır. Göçer e göre bu durum, cari açık finansmanında doğru ve güvenilir bir yöntem değildir. 579 578 BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016, İstanbul, 2016, s.7. 579 Göçer, a.g.e., s.224. 206