Müzik Eğitiminin Temel Amacı: Bireylerde müzik yoluyla istendik davranış değişikliği meydana getirmektir. Eğitim müziği dağarının temel amacı da bireyleri müzik yolu ile özellikle müzik eserlerinin sözlerini kullanarak eğitebilmektir. Uçan, müzik eğitimine yönelik olarak, eğitim kavramını ve müziğin toplumsal, ekonomik, kültürel ve eğitimsel işlevlerini içine alan çeşitli tanımlamalar yapmıştır. Bunlardan birinde müzik eğitiminin temelde bir müziksel davranış kazandırma, bir müziksel davranış değiştirme veya bir müziksel davranış değişikliği oluşturma, bir müziksel davranış geliştirme süreci olduğundan bahsetmektedir(uçan, 1997: 14). Müzik imgeleri sağlıklı bir işitme duyusuna sahip her birey tarafından algılanabilir. Bir başka deyişle müziksel imgeler, içerdiği müzikal yapıdan dolayı konuşmadan kolaylıkla ayrılabilir. Ancak her bireyde müzik imgelerini algılama düzeyi aynı değildir. Bu insanlardaki zekâ düzeylerindeki farklılıklardan ileri gelmektedir. Bu durumda konumuzla ilgili olarak müziksel imgelerin ifade gücü son derece önemli görülmektedir. Bununla birlikte her bireyin aynı müzikal zekâya da sahip olmadığı düşünüldüğünde müzik eğitimi konusunda yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyulabilir. Özellikle küçük yaşlarda müzik eğitimi yoluyla kazandırılması istenilen davranışlar göz önünde bulundurulduğunda müzikal bir yeteneğe sahip olmayan bir çocuğun durumu üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu gibi durumlarda yapılması gereken bireyi incitmeden ve daha da önemlisi müzik sanatından uzaklaştırmadan müzik eğitimi sürecine dâhil edebilmektir. Bu bağlamda düşünülebilir ki müziksel zekâsı eksiklik bulunan öğrencilere, müzik eğitimi verilirken, müzikal anlamda mutlak bir başarı beklenmeyebilir. Bu gibi öğrencilerde müziksel imgelerin kazandırılabilmesi okul şarkıları yoluyla sağlanabilir. Ritim çalgılarıyla vurguları belirtilmiş, çeşitli renklerde çalgılarla müziksel duyumun zenginleştirildiği bir okul şarkısı dikkat çekici bir eğitim materyali olarak eğitimde kullanılabilir. Böylelikle zengin bir müziksel imgeleme sahip olan şarkıya ikinci aşamada sözlerin vurgulandığı görsel imgeler artık eklenebilir. Böylece müziksel ve görsel imgelerin kullanımı yoluyla algılamada kolaylık sağlanarak müzikal yeteneği olmayan bir öğrencinin bile dikkati kolaylıkla toparlanabilir. Bu aşamada okul şarkıları yoluyla kazandırılması düşünülen davranışlarda da ilerleme sağlanabilir. Eğitim müziği dağarı oluşturulurken dikkat edilecek önemli noktalar. 1. Şarkı Seviyesi Belirleme Okullarda öğrencilere öğretilecek şarkılar seçilirken doğru bir seçim yapmak gereklidir. Bu seçimi yaparken öğrencilerin(bireylerin) ses sınırlarının doğru tespit edilmesi; kültür seviyelerinin ne düzeyde olduğuna dikkat edilmelidir. Ses sınırının hedef kitlenin ses sınırlarının üzerinde yada altında olan şarkıların düzgün bir şekilde öğretilemeyeceği uygulanamayacağı bir gerçektir. Ayrıca kültür düzeyine göre şarkı seçimi de oldukça önemlidir. Üçüncü kademe bir hedef gruba birinci kademede bir şarkı öğretimi yapılması durumunda farklı sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır. Kültür seviyelerine dikkat edildiği takdirde olumlu motivasyon sağlanmış olacaktır.
2. Şarkı Analizi Yapabilme Şarkı analizi yaparken dikkat edilmesi gereken temel noktalar şunlardır: - Şarkının Adı - Tonu(şarkı içindeki dinamik değişiklikler göz önünde bulundurulmalıdır (Modülasyon vb.) yada Makamı vb. - Türü Şarkının hangi Form içerisinde bestelendiğine dikkat edilmelidir. Kanon, Tek sesli, Çok sesli, Enstrümantal, Vokal, Ritmik, Eşlikli ya da eşliksiz vb. - Temposu (Metronom Sayısı) - Ölçü Sayısı - Söz müzik yazarı - Konusu - Ses sınırı - Dönüş işaretleri Dolaplar, Senyö, Coda, Da Capo Fin gibi işaretler Nüans Terimleri Puandorg, Puandare, Ritardando Accelerando, a tempo, Moderato, Allegro, Vivace, Piano, Forte. 3. Şarkı Öğretim Teknikleri Günümüzde müzik eğitiminin farklı yaklaşımlarla öğretildiği bilinmektedir. Aşağıda tüm dünyaca benimsenmiş ve kullanılmakta olan müzik eğitimi yöntemleri hakkında kısa bilgiler verilmiştir. - Dalcroze Yöntemi: İsviçreli besteci ve armoni öğretmeni Emile Jaques Dalcroze (1865-1950) un geliştirdiği bu yöntemin amacı, çocuğun müziksel işitme yeteneğini, ritim duygusunu ve yaratıcılığını oyunlar ve ritmik jimnastikle geliştirmektir. Dalcroze yönteminin temelinde aktif dinleme ve fiziksel tepki verme vardır (Özen, 2007: 62). - Orff Yöntemi: Alman besteci Carl Orff (1895-1982) tarafından geliştirilen bu yöntemde çocuğun ritim duygusunun ve yaratıcılığının geliştirilmesi amaçlanmaktadır.... Genellikle sekiz-on iki öğrenciyle sınırlı tutulan çalışmalar okulda öğretmenin gözetiminde sürdürülür(özen, 2004: 61). - Suzuki Yöntemi: Çalgı öğretiminde benimsenmiş bir yöntem olan Suzuki yöntemi Japonya da Schinicki Suzuki tarafından keman için geliştirilmiş bir eğitim sistemidir. Bu yöntemle çocuğun doğuştan itibaren müzik dinlenmesi sağlanmakta, böylece kulağı
eğitilmektedir. Müzik dinleyerek büyüyen çocuk çalgı çalmaya başladığında birçok kavramı zaten bilir durumdadır. Bu yöntem yinelemeye ve öykünmeye dayalıdır. (Özen, 2004: 61). - Kodaly Yöntemi: Kodaly metodu bir grup etkinliğidir. Çocuk, grup dinamiğinden cesaret alarak başarıya ulaşır. Müziği başarabildiğini görmek çocuğu mutlu eder. Bu noktada Kodaly yöntemi Eğitimde Drama yöntemi ile örtüşür. Müzik ve dans hem dramanın hem Kodaly yönteminin konusudur(morgül, 2004: 1). Kodaly yönteminde derslere teorik kavramların öğretilmesinden önce çocuğun tanıdığı ya da aşina olduğu şarkıların kulaktan öğretilmesiyle başlanır. Bilinenden bilinmeyene giden bir düzen vardır. Öğretilecek bir müzik fikri önce oyunlarla ve şarkılarla çocuk farkında olmadan çalıştırılır, ardından sembollerle tanıtılır. İşitsel beceriler geliştirilmeden müziksel sembollere geçilmez(gürgen, 2006: 88). - Carabo-Cone Yöntemi: Madaleine Carabo-Cone tarafından geliştirilen bu yöntem, okul öncesindeki çocuklara müzik terimlerinin somut ve görünür biçimde kavratılması gerçeğine dayanır. İsviçreli psikolog Jean Piaget (1896-1980) nin gözlemlerinden yola çıkılarak hazırlanan bu yöntemde, çocuklar öğretilen konuların bir parçası hâline getirilerek müzik çalışmalarını sürdürürler. Örneğin Do Majör akorunu seslendirmek için bir çocuk do, diğer çocuk mi ve diğeri de sol notasını söyler. Bu yönteme göre çocuklar bir dizi oyunla müziği yaşayarak öğrenmektedirler (Özen, 2004: 63). Yukarıda adı geçen eğitim-öğretim yöntemlerinin ortak bir noktası vardır. O da sanatın en önemli dallarından biri olan müzik eğitimini, en kısa yoldan bireye öğreterek gerçek yaşamda etkin olarak kullanılmasını sağlamaktır. Sanat eğitimi almış bir bireyin yaşama bakış açısı daha yapısalcı ve uygulamaya dönüktür. Bu nedenle bireylerin sanat eğitimine yönlendirilmesi de yapısalcı ve uygulamaya dönük bir şekilde yapılmalıdır. - Kulaktan şarkı öğretimi Bu yöntemde şarkıların Ritmik, Ezgisel ve Sözsel yapılarının farklı teknikler yoluyla notaya bağlı kalmaksızın öğretimi söz konusudur. Müziksel terimlere yabancı olan gruplara uygun bir tekniktir. Bu yöntem uygulanırken esas olan şarkıları öğretirken müziksel terimlerinde araya zaman zaman kaynaştırılarak öğretilmesidir. Bu sayede yabancı oluna terimlerde zaman ile öğrenilmeye başlanacaktır. - Notayla şarkı öğretimi Bu yöntemde esas olan hedef gruplarda hali hazırda var olan müzik bilgilerinin kullanımı yoluyla şarkıları profesyonel bir şekilde öğretmektir.
4. Şarkı Besteleme Tekniklerine Kısa Bir Giriş Her formun kendine özgü bir kuruluş düzeni vardır. Örneğin: Edebiyatta, bir roman bölümlere ayrılmıştır. Bu bölümler kendi içerlerinde bölümcükler-den oluşur. Bölümcükler cümlelerden, cümleler cümle parçalan ve sözcüklerden, sözcükler de tek tek harflerden oluşurlar. Müzikte, bir sonat (Allegro, Adagio, Scherzo, Allegretto gibi) bölümlerden; bölümler temalar, periyodlar, cümleler ve motifler gibi bölümcüklerden; en küçük bir müzik fikri olan motif ise seslerden oluşur. Tek bir ses, bir harf gibi hiçbir anlatım gücü için yeterli olmamakla beraber müzik formlarının en küçük yapı taşıdır. Bir usta, yapı malzemesi olarak kum, kireç, çimento ve taşı ele alır, onları bir oran dahilinde karıştırdıktan sonra onlara bir biçim verir ve neticede nasıl bir çeşme, bir cami kubbesi, bir köprü vb. meydana getirirse, bir besteci de, melodi, ritim ve armoniyi eline malzeme olarak alır ve ona bir biçim vererek sonatını, şarkısını vb. meydana getirir. Yapı ustasının elindeki kum, kireç vb. köprünün iç yapısı, köprünün biçimi ise dış yapısıdır. Müzikte melodi, ritim ve armoni iç yapıyı, eserin biçimi (sonat, füg vb.) ise dış yapıyı yani FORM'u oluşturur. Klasik Çağın en önemli özelliği, mimari kalıp, plan ve denge arayışı olduğuna göre, Barok Çağı başında temeli atılan müzik formları bu çağda esas şeklini almış ve küçük değişikliklerle günümüze dek gelmişlerdir. Müzik formları bilgilerini öğrenmenin amacını şöyle özetleyebiliriz: 1) Bestecilik, 2) Yorumculuk, 3) Öğreticilik, 4) Araştırıcılık, 5) Dinleyicilik. 1) Müzik formları bir bestecilik bilgisidir. Yaratıcı güce sahip olan bir kimse, iç yapı malzemelerini (melodi, ritim, armoni) bu bilgisiyle yoğurarak besteler meydana getirir. 2) Müzik yapan kimselerin (yöneticiler, çalıcılar, söyleyiciler) eserin formunu iyi bilmesi zorunludur. Bir eserin anlaşılır ve güzel bir şekilde seslendirilmesi (yorumu), o eserin özelliklerini ve yapısını iyice bilmekle mümkün olabilir. 3) Bir müzikçinin bu bilgileri bilmesi, müzik kültürünün genişlemesi demektir. Ayrıca, müzik öğretmeni müzik formlarını okullarda kısa da olsa öğreteceği için, bu bilgileri etraflıca bilmesi gerekmektedir. 4) Bestecilerin eserleri üzerinde yapılacak araştırma (eser tahlili-çözümleme) ile, eserlerin anlaşılması ve değerlendirilmesi, formu bilmekle ancak mümkündür. 5) Eserlerin kuruluşunu ve biçimini çözümleyerek ve bilerek dinlemek, daha iyi anlaşılmasını sağlayacağı için, bir dinleyici olarak da müzik formlarını bilmenin büyük yararı vardır.
Müzik cümlesi de dilde olduğu gibi sözcüklerden oluşur. Çok kez birbirini tamamlayan iki motif bir cümleyi oluşturur. Böylece motif, müzikte gelişmeye elverişli en küçük fikir, en küçük form öğesi ve eseri oluşturan en önemli temel taşıdır. Motif, harekete elverişli ve hareket eden anlamına Latince "Motivus" sözcüğünden gelmedir. Kendine özgü melodik, ritmik, çoksesli ise armonik özelliği olan ve genellikle iki ölçü devam eden motifin, çoğunlukla ikinci ölçüsü başında bir kuvvet merkezi (vurgusu) vardır.
Cümle Daha derli toplu bir fikri bize açıklayan ve bir anlam bütünlüğüne varabilen CÜMLE, çoğu kez birbirini tamamlayan iki motiften oluşur. Cümlenin motifleri arasında çoğunlukla bir küçük durak, bir nefes yeri bulunduğu gibi, kimi zaman da cümle hiç bölünmeden bir bütün olabilir. Cümlenin sona ermesi ise, ya tam ya da yarım karar ile yapılır. Bu kararlar esas tonda olduğu gibi, dominant tonu ya da paralel tonda da olabilir.
5. Repertuar Oluşturma Müzik eğitimi, genel anlamda üç boyutta ele alınıp incelenir. Bunlar; en temelde "Müzik Kuramları Eğitimi", "Müziksel Çalma Eğitimi" ve "Müziksel Söyleme Eğitimi" olarak sıralanabilir. Fakat bu boyutlar içerisinde "Müzik Kuramları(Teorisi)" eğitimi diğer boyutlara göre bir öncelik / ön koşul görünümünde olması bakımından, diğer boyutlara göre daha büyük önem arz eder. Zira bu alandaki bir eksiklik, başarısızlık, bilgisizlik veya tutarsızlık; direkt olarak müziğin öğrenim görülen diğer alanlarına da doğrudan yansır. Bu bağlamda, müzik teorisi bilgisi ile müziksel başarı arasında doğrudan bir ilişkiden bahsetmek de yanlış olmayacaktır. Eğitime yönelik dağar oluşturulurken her seviyeye uygun eğitici özelliği yüksek düzeylerde eserler seçilmelidir. İyiyi kötüden ayırt edebilmeyi öğretebilmek amacıyla uygun olmayan türlerden de örneklerin oluşturacağımız repertuarın bir kenarında durması gerekmektedir. Şarkılara ya da çalgısal eserlere dair repertuar oluşturulurken uygulama aşamasında kullanımı yoluyla zaman ve güdüleme konusunda bizlere avantaj sağlayabilecek repertuarda yer alan eserlerin seslendirmelerini, video görüntülerini arşivlemek önemlidir. Eğer yok ise de uygulama da kullanılmak üzere çeşitli bilgisayar programları yoluyla ilgili materyallerin hazırlanması uygun olacaktır. Eğitim Müziklerinin Uygulamada Kullanılabilirliğine Yönelik Çalışmalar - Repertuar Belirleme
Repertuar belirlerken ilk olarak ana tema üzerinde düşünmek önemlidir. Hangi konuya dair çalışma yapılacaksa o konunun sınırları belirlenerek o sınırlar dahilinde hareket edilmesi gerekmektedir. - Uygun Çalışma Yöntemi Belirleme Konu belirlendikten ve repertuar alanına giren parçalarda az çok belli olduktan sonra çalışılacak grubun yetenek seviyesine uygun şekillerde bir çalışma programı hazırlanmalıdır. Bu sayede uygulama yapılacak konu üzerinde çalışılırken zaman kavramının üzerinde yaşanacak kayıpların önüne geçilmiş olacaktır. Şarkı söyleme çalma gibi etkinlikler uygulamaya dökülürken bu aşamaya dikkat edildiği takdirde başarının istenilen ölçülerde yakalanma ihtimali güçlendirilmiş olacaktır. - Program Yapma Repertuar belirleme ve doğru uygulama tekniklerinin belirlenerek üçüncü aşamaya gelinen uygulamada yapılması gereken mümkün olan en iyi eserleri en iyi zamanlama ile seyirciyi etkileyecek en iyi bir sıralama ile hizaya sokabilmektir. Uygulama yapılırken sürenin ve doğru bir sıralama yapabilmenin önemi yüksektir. Hep aynı düzeyde aynı ritimsel yapıda eserlerin bir arada sıklıkla sunulması program akışında seyircilerin dikkatlerini toplaması açısından ve ilgi seviyesini üst düzeyde tutabilme açısından sıkıntı yaşatabilir.