BEN DE VARIM PROJESİ ÖĞRETMEN EĞİTİMİ CİNSİYET VE TOPLUMSAL CİNSİYET



Benzer belgeler
Cinsiyet ve Toplumsal cinsiyet

Medya ve Toplumsal Cinsiyet

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Toplumsal cinsiyet, davranışalar, tutumlar, ilgiler, amaçlar, değerler vb. düzleminde kadınsı (dişil) ve erkeksi (eril) olarak ayrılan

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

TOPLUMSAL CİNSİYET (GENDER) Doç. Dr. Fatma Gül Cirhinlioğlu

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

Toplumsal Cinsiyetle İlgili Kuramlar

TOPLUMSAL CİNSİYET - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

C E D A W KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ. Prof. Dr. Feride ACAR

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Yayın No. : 3249 İşletme-Ekonomi Dizisi : Baskı Ağustos 2015 İSTANBUL ISBN

UNESCO VE EĞİTİM. Esra HATİPOĞLU

DERS 7. Kadın İşi, Erkek İşi: Cinsiyetçi İşbölümü. DÜZEY: 6. Sınıf

TOPLUMSAL CĠNSĠYET GEBELĠK DOĞUM SÜRECĠ

Türkiye de Kadın Alanındaki Koordinasyon Mekanizmalarının Analizi. Ülker Şener Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

DERS 8. Erkeklik ve Toplumsal Cinsiyet. DÜZEY: 11. Sınıf

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

İlk izlenimler önemli midir? Yoksa, sonraki bilgilerle aslında kolayca değiştirilebilir mi?

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

sorular-sorular-sorular

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE GERİ SAYIM BAŞLADI KAMPANYASI DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN YANIMDA OL

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2012) Stratejik Plan. Ankara: ASPB

ÖZEL BİLGİ KÖPRÜSÜ MONTESSORİ ANAOKULU

Bölüm 1. İletişimin ve Psikolojinin Gelişimi... 19

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASINDA MEDYA OKURYAZARLIĞININ ROLÜ

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

AÇEV AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

DİZİLER İÇİN TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLKELERİ BELİRLENDİ, SIRA UYGULAMADA

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

Medya Okuryazarlığı Programı NİLÜFER PEMBECİOĞLU

Çocuğum Ergen Oldu 2013 / 2014 SAYI: 20. Haftanın Bazı Başlıkları

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE DUYARLI OKUL STANDARTLARI EL KİTABI

ERKEKLER ve Demografik Büyüklükler Hedef Kitle Tanımlamaları Yaşam Trendleri

ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OYNAMANIN YARARLARI

Ergenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

KADIN DOSTU KENTLER - 2

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

ÖN ERGENLİK DÖNEMİ. Siz de Çocuktunuz. Sizde Ergendiniz

Tarihsel Süreç İçinde Baba Olma Kavramı

YAYLACIK İLKOKULU 0-18 (7-11 YAŞ MODÜLÜ) AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI YILLIK DERS PLANI(2.GRUP)

ULUSLARARASI TRAVMA ÇALIŞMALARI PROGRAMI - İSTANBUL - NEW YORK İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ

Başvuru Koşulları: (link oluşturulacaktır)

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

KADINLARIN ÇALIŞMA YAŞAMINDA KORUNMALARI Kadınların toplumsal yaşam ile iş ilişkileri ve çalışma yaşamında korunması arasında yakın bir ilişki

BEDEN ALGISININ GELİŞİMİ

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

KADINLAR AÇISINDAN SAVUNMASIZLIK/ÖRSELENEBİLİRLİK. Prof. Dr. Şevkat BAHAR ÖZVARIŞ

Toplumsal Cinsiyet ve Medya

MARKA YÖNETİMİ VİZE SORU VE CEVAPLARI

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

KADIN ÇALIŞMALARI ANA BİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Bilgi Yönetimi Öğrencilerinin Öğrenme Stilleri. Hacettepe Üniversitesi

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi


hızlıdır. İletişim çoğunlukla sözlüdür. Yanlışlık ve eksiklikler genellikle önemli konulara ilişkindir. Organizasyonların başlıca özellikleri:her

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

Rehberlik bir süreçtir. Bir anda olup biten bir iş değildir. Etkili sonuçlar alabilmek için belli bir süre gereklidir.

T. C. BAŞBAKANLIK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ. M. Cüneyd Çiğdemli

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

Proje Adı: Türkiye Akademisinde Toplumsal Cinsiyet Algısı ve Yansımaları. Araştırma Şirketi Araştırma Veren Veri Toplama Firması

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

CİNSEL KİMLİK GELİŞİMİ

Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu 47. Dönem Toplantısı

RPDAESEÇ05 Kısa Süreli Psikolojik Danışma GKAIIT1 Atatürk İlkeleri ve. Teknolojileri. İnkılap Tarihi 2

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

ATATÜRK ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER

Bireysel Farklılıklar, Kişilik, Tutum, Duygu ve Değerler

1. SINIF VELİ BÜLTENİ

Türkiye de Kadın İşgücünün Durumu: Kocaeli Örneği

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

MİMARLIK TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Kağan Günçe (2018) SBSB203 - TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI

KOD 45 GELİŞİM MR (61-72 AY) xxxxxxx. "Çocuğun gelişimini takip edin."

DEĞERLER EĞİTİMİ FARKLILIKLARA SAYGI

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Transkript:

BEN DE VARIM PROJESİ ÖĞRETMEN EĞİTİMİ CİNSİYET VE TOPLUMSAL CİNSİYET Cinsiyet, bireyin biyolojik anlamda cinsiyetine bağlı olarak kadın ya da erkek olmasını tanımlayan demografik bir kategoridir. Toplumsal cinsiyet ise, bireyi kadınsı ya da erkeksi olarak tanımlayan, toplumun kadına ve erkeğe yüklediği anlamları ve beklentileri içeren kültürel bir yapı, kadınlığın ve erkekliğin sosyal ortamlarda ifade ediliş şeklidir (Dökmen, 2004). Cinsiyet bir bireyin genetik veya kromozomal bileşimine (kadınlar için XX, erkekler için XY), içsel ve dışsal üreme organlarına ve bir cinsiyeti diğer cinsiyete oranla büyük ölçüde farklılaştıran ikincil cinsel karakteristiklere (erkek bedeninin daha kıllı veya kaslı olması gibi) gönderimde bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet denildiğinde, bireyin ait olduğu kültür içerisinde sosyo-kültürel çevre farklılıklarının vurgulandığı, kültürlerarası farklılıkları içeren ve kendisine yüklenen farklılıkların biyolojik cinsiyetten kaynaklanmadığı, davranış alanlarını kapsayan bir anlam içerdiği görülmektedir. Toplumsal cinsiyet, bireylerin biyolojik cinsiyetlerinden bağımsız olarak kültürün oluşturduğu beklentilere ve kalıplara göre kadınsı veya erkeksi davranışlar ve yaşam stilleri sergilemesidir (Girginer, 1994). TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ Rol, örgütlü sosyal bir yapı içinde bireyin bulunduğu pozisyonu, bu pozisyonla ilgili sorumlulukları, ayrıcalıkları ve diğer pozisyonlardaki insanlarla etkileşimi yönlendiren kuralları gösterir (alıntılayan Dökmen, 2004); (aktaran Spence, 1985). Annelik, babalık, hemşirelik, askerlik gibi kadınlara ve erkeklere verilen farklı roller ise toplumsal cinsiyet rolleri olarak bilinir. Kadınların ve erkeklerin, toplumun yazdığı senaryo ya bağlı kalarak rollerini oynamaları beklenir (Dökmen, 2004). Kadınlar ve erkekler birçok açıdan birbirleriyle karşılaştırılmış ve iki cinsiyet arasında çeşitli farklılıklar bulunmuştur. Bu farklılıkların bir kısmı biyolojik olmakla birlikte, önemli bir çoğunluğu ise sosyo-kültürel farklılıklardır. Dolayısıyla, toplumsal cinsiyetin biyolojik cinsiyete göre daha iyi bir yordayıcı olduğu düşünülmektedir (Demirtaş ve Dönmez, 2006). Kişilerin toplumsal cinsiyetlerini yansıtan gözlenebilir özellikleri ve davranışları göstermesi beklenir. Söz konusu belirtiler ve davranışlar kişinin kadınsı mı yoksa erkeksi mi olduğu konusunda bilgi verici bir nitelik gösterir. Toplumun beklediği normlar arasında; kadın ve erkek rolleri, kadın ve erkeğin kendini sunum şekli, konuşması, davranış kalıpları ve giyim kuşam gibi örüntüler bulunmaktadır. İnsanlar birini değerlendirirken erkeklerde erkekliği, kadınlarda kadınlığı belirleyen sosyal rollerin ne ölçüde yerine getirildiğine dikkat ederler (Yılmaz, 2007). Kadınlara atfedilen ve cinsiyetler arası eşitsizliğin kolayca meşrulaştırılmasına yol açan pek çok nitelik (yumuşak, pasif, güçsüz gibi), kadın ve erkek olmanın doğasından değil, toplumsal cinsiyetçi rol beklentilerinden kaynaklanmaktadır (Göregenli, 2012). Doğumundan itibaren mavi pembe ayrımıyla başlatılan toplumsal cinsiyet kalıp yargısı örüntüsü içindeki çocuk, erkekse erkek gibi güçlü olmayı, kız ise kız gibi hanım hanımcık

olmayı öğrenir (Günaydın, 2011). Sosyalleşme süreci ile kız ve erkek çocuklar çeşitli nesneleri, etkinlikleri, oyunları, meslekleri ve hatta kişilik özelliklerini onlar için uygun veya uygun değil şeklinde ayırt etmeyi öğrenirler (Dökmen, 2004). Bu söylemler içerisinde büyüyen çocuk, davranışlarına sınır koymaya ve etrafını böyle algılamaya başlar. Bu algı biçimi bütün ömrü boyunca ona eşlik eder (Günaydın, 2011). 1928 1998 yılları arasında okutulan ders kitapları üzerinde yapılan çalışmada, özellikle 1945 yılından itibaren, geleneksel cinsel rollerin kitaplarda daha fazla temsil edilmeye başlandığı vurgulanmaktadır. Yapılan çalışmaya göre, kız ve erkek çocukları anne babalarına yardım ederken, kızlar özellikle annelerine çamaşır yıkarken, erkekler de babalarına tamirat islerinde yardımcı olurken resmedilmektedir (Gümüşoğlu, 2005). KALIPYARGILAR, ÖNYARGILAR VE AYRIMCILIK İnsanlar, dünyayı anlayabilmek, dünya üzerine düşünebilmek için öngörülerde bulunma ihtiyacı duyarlar. Bu nedenle, her yeni uyaranı ayrı ayrı değil de bir sınıflama çerçevesinde değerlendirirler. İşte bu gruplama işlemi sınıflandırma olarak adlandırılır. Sosyal dünyayı algılamamızı ve yorumlamamızı etkileyen sosyal sınıflandırma, kalıpyargıların ve önyargıların oluşumunda temel bir bilişsel süreç olarak ortaya çıkar (Göregenli, 2012). Kalıpyargılar, belirli bir objeye ya da gruba ilişkin bilgi boşluklarını dolduran, böylece onlar hakkında karar vermeyi kolaylaştıran, önceden oluşturulmuş birtakım izlenimler, atıflar bütünü olarak zihnimizde oluşturduğumuz imgelerdir. Bu imgeler tıpkı dış dünyadaki objelerin gerçek özellikleri gibi rol oynarlar. Özellikle yeni olgu, obje ya da grup ile karşılaştığımızda, onlarla ilgili bilgimiz bu tür imgeler ışığında biçimlenir. Böylece kalıpyargılarımız yoluyla, yeni olguyu/grubu gerçekte olduğu gibi ya da gerçek özellikleriyle değil, düşünce eğilimlerimize göre algılarız (Göregenli, 2012). Kalıpyargılar bir grubun üyelerine atfedilen, aşırı genellenmiş inançlardır, belirli bir kültürün içinde her grubun üyeleri için beklenen davranış kalıplarını belirlerler (Madran, 2012). Güçlü kalıpyargıların söz konusu olduğu kategorilerden biri de cinsiyettir. Toplumun, bir grup olarak kadınların ve bir grup olarak erkeklerin göstermelerini beklediği özelliklere toplumsal cinsiyet kalıpyargıları denilmektedir (alıntılayan Dökmen, 2004); (aktaran Franzoi, 1996). Kadın ve erkek için uygun görülen rol ve faaliyetlere cinsiyet rollerine ilişkin kalıpyargılar, bir cinsiyeti diğer cinsiyete oranla daha az ya da daha fazla nitelediği düşünülen özelliklere de cinsiyet özelliklerine ilişkin kalıpyargılar denilmektedir (alıntılayan Dökmen, 2004); (aktaran Şirvanlı- Özen, 1993). Kalıpyargı, önyargının bilişsel parçasıdır ve insan gruplarına dair genel geçer, şablonvari inançları içerir. Bir kalıpyargıya güçlü bir duygulanım da eşlik ederse, bir tutum olarak önyargı oluşmuş olur (Paker, 2012). En güçlü önyargılardan biri cinsiyet önyargılarıdır. Kadınlara karşı önyargılı olunması yaygındır ve kadınlar da kadınlara karşı önyargılı olmaktadırlar. Ancak erkeklere yönelik önyargılar da vardır. Cinsiyet ayrımcılığı da bu önyargılara dayalı olarak ortaya çıkmaktadır (Dökmen, 2004). Önyargılar, önyargıyla yaklaştığımız kişi ya da gruplarla aramıza, en hafifinden fiziksel ya da sosyal mesafe koymamıza yol açan ve ayrımcılıkla yakından ilişkili tutumlardır. Önyargıların davranışa dönüştüğü durumlarda ise ayrımcılık söz konusu olur. Önyargılar sonucunda oluşan ayrımcı davranışlar tek tek bireylere yöneltilmiş olsa da, ayrımcılığı, insanlar arası ilişkilerdeki hoşlanmama, uzak durma gibi ters ve kötü davranışlardan ayıran şudur:

Ayrımcılığın yöneldiği kişiler, kişisel özellikleri değil, ait oldukları grubun özellikleri nedeniyle bu davranışın hedefi olmaktadır. (Göregenli, 2012). Cinsiyet ayrımcılığı, erkek egemen toplumda kadınlara yönelik olumsuz tutumların hayata ayrımcılık olarak yansıması sonucunda kadının sosyal, kültürel, politik ve ekonomik alanlarda erkeğe göre düşük konumlarda tutulması olarak tanımlanmaktadır (alıntılayan Dökmen, 2004); (aktaran Sakallı- Uğurlu, 2002). TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ Dünya Sağlık Örgütü (WHO) toplumsal cinsiyette eşitliği karar verme, seçme, fırsatları kullanma, kaynakların ayrılması, kullanılması ve hizmetleri elde etmede cinsiyete bağlı ayrımcılık yapılmaması olarak tanımlamaktadır (KSGM, 2008). Kadınlara Kaşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) BM Genel Kurulu tarafından 1979 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından 1985 yılında imzalanan bir sözleşmedir. CEDAW Sözleşmesinin temel hedefi, toplumsal yaşamın her alanında kadın erkek eşitliğini sağlamak amacıyla, kalıplaşmış kadın-erkek rollerine dayalı önyargıların yanı sıra geleneksel ve benzer tüm ayrımcılık içeren uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamaktır (Günaydın, 2011). İçeriği itibariyle güçlü ve kapsamlı bir Uluslararası Kadın Hakları Bildirgesi olarak tanınır (Acar ve Arıner, 2009). Sözleşme kadınlara karşı ayrımcılığı önlemek için var olan tek yasal ve bağlayıcı dokümandır (Günaydın, 2011). Kadınların insan haklarından tam olarak yararlanmalarını engelleyen bütün kültür öğeleri, gelenekler, ayrımcı normlar ve kültürel kalıpları dönüştürme; kalıp yargıları ortadan kaldırma yükümlülüğü de, CEDAW Sözleşmesi kapsamında, taraf devletlerin üstlendikleri bir sorumluluktur (Acar ve Arıner, 2009). TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE ERKEKLERİN KATILIMI Toplumsal cinsiyet yalnızca kadınlara özgü (sorunlar yaratan) bir kavram olarak algılanmamalıdır. Toplumsal cinsiyet, kimin neyi, nasıl yapacağını, sınırlarını neye göre çizeceğini ve kime hangi özellik ve değerler atfedileceğini belirler. Toplum, kadın ve erkek kimliklerini kurgulamakta; yalnızca kadınları değil, erkekleri de bu kimlikler içine sokmaktadır (Sayer, 2011). Erkek olmak, kadınlık içerisinde tanımlanan insanla ilgili her türlü gerçekliğin, duygunun, davranışın toptan reddine dayanır. Kadınsı olarak tanımlanan hiçbir harekete ve özelliğe hoşgörü ve izin yoktur (Demren, 2001). Kadınlar gibi erkekler için de bu habitus erken çocukluk dönemlerinde asıl olarak aileden ve okuldan başlayarak yapılandırılmakta ve erkeklere dünyayı algılamalarını, anlamalarını ve bunlara göre hareket etmelerini öğretmektedir. Erkek çocukları ergenlik dönemine geldiklerinde pek çoğu eril davranış ve kimliğe dair derslerini öğrenmiş olurlar ve birçok duygularını sınırlandırırken öfke ve şiddet gibi duygularını gerektiğinde rahatça ortaya koyabileceklerini benimserler. Bu durum, birçok alanda erkeklerin kadınların haklarını ihmal veya ihlal etmelerine sebep olmaktadır. Toplumsal cinsiyet düzeni içerisinde geliştirilen ve benimsenen erkeklik, pek çok erkeğin eş ve ebeveyn olarak esnek ve duyarlı olmalarını da engellemektedir. Erkekler, erkekliğe dair rollerini içselleştirmiş yetişkin birer birey olduklarında toplumsal cinsiyetten kaynaklanan ayrıcalıklarla daha fazla hak ve egemenliğe sahip olduklarına ve sonuç olarak kadınların beşikten mezara dek kendilerine hizmet etmeleri

gerektiğine bilinçli veya bilinçsiz olarak inanmaktadırlar (alıntılayan Sayer, 2011); (aktaran Ruxton, 2004). Toplumsal cinsiyet eşitliği sabit bir olgu olmaktan çok bir süreçtir. Bu süreç, toplumsal cinsiyet ilişkilerinin daha eşitlikçi, daha adil, daha demokratik, baskıdan ve ataerkillikten uzak olacak biçimde değiştirilmesini amaçlamaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlarla birlikte erkeklerin de dönüşümüne atıfta bulunan uzun soluklu bir dönüşüm anlamını taşır. Araştırmalar, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile erkekliğin ve erkeklerin toplumsal cinsiyet kimliklerinin toplumsal tanımlarının beraber dokunduklarını tekrar ve tekrar ortaya koymaktadır. Bu yüzden toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir toplum oluşturmak erkeklerin tekrar düşünmelerini, geleneksel erkeklik kimliklerini gözden geçirmelerini, yeni davranış biçimleri geliştirmelerini ve kadınlarla olan ilişkilerini yeniden şekillendirmelerini gerekli kılar (alıntılayan Sayer, 2011); (aktaran Connell, 2003). Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliği erkeklerin değişimini ve erkeklerin katılımını da içerir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleştirilmesinde kadınlar gibi erkekler de hesaba katılmalı ve toplumsal cinsiyet eşitliği erkekleri de içermelidir (Sayer, 2011). MEDYA VE TOPLUMSAL CİNSİYET Gündelik hayatın her alanında karşılaşılan cinsiyete dayalı ayrımcılığın en görünür olduğu alanlardan biri de medyadır. Toplumsal cinsiyet yaklaşımıyla ele alındığında medya, erkek ve kadınlara toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda uygun görülen rolleri ve değerleri aktarmaktadır (Erdoğan, 2010). Günlük hayattaki toplumsal cinsiyet algısı ile televizyonda sunulan arasında çok da farklılık gözükmemektedir (Günaydın, 2011). Yerli diziler toplumsal cinsiyet bakış açısıyla ele alındığında, karakter tanımlamalarının ikili karşıtlıklar üzerinden kurulduğunu söylemek mümkündür. Erkeğe soğukkanlılık, istikrar, cesaret ve başarı özellikleri; kadınlara duygusallık, zerafet ve sadakat özellikleri atfedilmektedir (alıntılayan Erdoğan, 2010); (aktaran Çelenk ve Timisi, 2000). Ayrıca toplumsal düzlemdeki cinsiyete dayalı iş bölümü de aynen aktarılmaktadır. Kadınlar, konumları ne olursa olsun genellikle aile içinde, evde gösterilmektedir. Çalışma yaşamında yer alan kadınlar bile ev kadını ve anne nitelikleri ile ön plana çıkarılmaktadır. Kadınların yaptıkları meslekler -birkaç istisna dışında- - cinsiyete dayalı işbölümünün uzantısı niteliğindeki terzilik, kuaförlük, evde yemek üretimi gibi mesleklerdir (alıntılayan Erdoğan, 2010); (aktaran KSSGM, 2000). Yetişkinlere yönelik tüm programlarda olduğu gibi, reklamlar ve çizgi filmlerde de toplumsal cinsiyet algısını görmek mümkündür. Televizyonun çocuklar üzerindeki davranışsal, düşünsel ve duygusal etkileri yüksektir. Çünkü bu dönemdeki çocuklar çok çabuk ve kolay etkilenmekte, karşılaştığı mesajları doğrudan almaktadır. Okul öncesi dönemde deneyimlerle elde edilebilecek temel bilgi, beceri ve alışkanlıklar, çocuğun sonraki öğrenim yaşamını etkilemesi yanında, insan yaşamının diğer dönemlerine de temel olmaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerinin sunumu, çocukların toplumsal cinsiyet düşüncelerinin şekillenmesi açısından oldukça önemlidir. Programlarda verilen her mesaj bir davranış kodu içermekte ve çocukların kimlik oluşumu ve düşünce biçimlerini şekillendirmektedir. Çocuklara yönelik programlarda toplumsal cinsiyet rollerinin sunumunda dikkatli davranılmaz toplumsal cinsiyet kalıp yargıları ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri sunulursa, küçük yaşlardan itibaren cinsiyet ayrımcılığı öğretilmiş olur (Günaydın, 2011). Çocuklara yönelik programlarda kadınların zayıf, pasif, her zaman erkekten yardım talep eden, kurtarılmayı bekleyen taraf,

erkeklerin ise evin geçimini sağlayan, yarışmacı, aktif, kurtarıcı, güçlü, hizmet talep eden taraf olduğu görülmektedir (alıntılayan Günaydın, 2011); (aktaran Durlu, 1995). Gazetelerde kadınların temsil ediliş biçimleri incelendiğinde ilk dikkat çekici durum, gazetelerin birinci sayfalarında kadınların olmamasıdır. Çünkü birinci sayfa ağırlıklı olarak iç ve dış politika, ekonomi gibi genellikle erkeklerin ilgi alanına girdiği varsayılan ciddi konulara ayrılmıştır (alıntılayan Erdoğan, 2010); (aktaran Mater ve Çalışlar, 2007). Kadınlar için hazırlanan magazinel ya da yumuşak haber olarak adlandırılan kültür, sanat, moda, sağlık gibi haberler gazetelerin orta ve son sayfalarında ya da eklerde yer almaktadır (alıntılayan Erdoğan, 2010); (aktaran Timisi, 1997). Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında bireylerin, medyada kadınların temsil ediliş biçimlerinin farkında olmaları ve buna karşı bir duruş geliştirmeleri önem taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında, medyada cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadelede, bireyleri eleştirel bir bakış açısıyla, sorgulamaya ve soruşturmaya yönelten bir eğitim süreci olarak da nitelendirilmesi mümkün olan medya okuryazarlığı önemli bir araç olarak kullanılabilir (Erdoğan, 2010).

KAYNAK Acar, F. ve Arıner, H. O. (2009). Kadınların İnsan Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği. Ankara: İçişleri Bakanlığı Genel Yayın No: 656. Demirtaş, H. A. ve Dönmez, A. (2006). Yakın İlişkilerde Kıskançlık: Bireysel, İlişkisel ve Durumsal Değişkenler. Türk Psikiyatri Dergisi, 17 (3), 181-191. Demren, Ç. (2001). Erkeklik, Ataerkillik ve İktidar İlişkileri. Erişim: 16 Mart 2014, http://www.huksam.hacettepe.edu.tr/turkce/sayfadosya/erkeklik_ataerklik.pdf Dökmen, Z. Y. (2004). Toplumsal Cinsiyet: Sosyal Psikolojik Açıklamalar. İstanbul: Sistem Yayıncılık. Erdoğan, M. T. (2010). Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanmasında Medya Okuryazarlığının Rolü. T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara. Girginer, H. U. (1994). Türk Toplumunda Cinsiyet Rolleri Algısı. Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir. Göregenli, M. (2012). Temel Kavramlar: Önyargı, Kalıpyargı ve Ayrımcılık. K. Çayır ve M. A. Ceyhan (Ed.). Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar (17-28). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Gümüşoğlu, F. (2005). Ders Kitaplarında Toplumsal Cinsiyet. İstanbul, Çağdaş Eğitim Vakfı. Günaydın, B. (2011). Çocuklara Yönelik Programlarda Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Sunumu: TRT Çocuk ve Yumurcak TV. Uzmanlık Tezi, T.C. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Ankara. Madran, H. A. D. (2012). Temel Beklenti Etkisi: Kendini Gerçekleştiren Kehanet. K. Çayır ve M. A. Ceyhan (Ed.). Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar (29-40). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Paker, M. (2012). Psikolojik Açıdan Önyargı ve Ayrımcılık. K. Çayır ve M. A. Ceyhan (Ed.). Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar (41-52). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Sayer, H. (2011). Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Erkeklerin Katılımı. Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara. T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü. (2008). Toplumsal Cinsiyet Eşitliği. Erişim: 16 Mart 2014, http://www.aileicisiddet.net/egitim/set/toplumsal-cinsiyet-esitligi.pdf Yılmaz, R. A. (2007). Reklamlarda Toplumsal Cinsiyet Kavramı: 1960-1990 Yılları Arası Milliyet Gazetesi Reklamlarına Yönelik Bir İçerik Analizi. Selçuk İletişim, 4 (4), 143-155.