BÜYÜK ALTYAPI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM- TARTIŞMA KONUSU TÜRKİYE DE KENTSEL DÖNÜŞÜM MARC PİERİNİ. Carnegie Europe, 20 Haziran 2013



Benzer belgeler
ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/1.000 ÖLÇEKLİ İLAVE UYGULAMA İMAR PLANI

PPP KONFERANS 8 KASIM КİEV KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

SİVİL TOPLUM VE SU. Serap KANTARLI Türkiye Tabiatını Koruma Derneği.

KAMU İDARELERİNDE KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ. Burhanetin AKTAŞ Müsteşar Yardımcısı

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

ANTALYA İLİ, KEPEZ İLÇESİ, ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI REVİZYONU AÇIKLAMA RAPORU

3. ANA POLİTİKALAR 3.1 EKONOMİK POLİTİKALAR

SÇD için kurumsal ve organizasyonel değişim

ANKARA KALKINMA AJANSI.

Değerli konuklar, BALIKÇILIK:

KENT ÖLÇEĞİNDE KORUMA ve YENİLEME KAVRAMLARI

Basın bilgisi. Şirketin olumlu ekonomik durumunu geliştirme

Avrupa yı İnşaa Eden Gençler

Hibe Programını Uygulayan Kuruluş. Türkiye İş Kurumu , Avrupa Birliği Bakanlığı. Sivil Toplum Geliştirme Merkezi

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

ANTALYA İLİ, BATI ÇEVRE YOLU GÜZERGÂHI İLE KEPEZ İLÇESİ ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ YERLEŞİM ALANLARININ DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN 1/100.

AB GENÇLİK POLİTİKALARINDA SAĞLIK

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

Popüler Bölgeler 2017

Yerleşik Alanlar, Yapılı Kentsel Çevre Çevre Düzeni Planları Nazım İmar Planları 3- Planlama Aşaması Gelişmeye Açılacak Alanlar

DÜNYA YI ARAŞTIRMAYA HOŞGELDİNİZ

Kentsel Dönüşüm ve Akciğer Sağlığı. Haluk C.Çalışır

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

Geleceği İnşa Ediyoruz

HANGİ ÇEVRE? HANGİ AKIŞ?

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

Cumhuriyet Halk Partisi

ŞEHİTKAMİL İLÇESİ 15 TEMMUZ MAHALLESİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

Planlama Kademelenmesi II

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

YAVUZ HES PROJESI AREM ENERJI URETIM A.S.

Raporun bu bölümünde ise güzergâh açıklandıktan sonra meydana gelen bir takım değişikliklere dikkat çekmekle yetineceğiz.

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15

TÜRKİYE DE İLKYARDIMIN SAĞLIK VE AFET ORGANİZASYONUNA ENTEGRASYONU. Dr. Yavuz Üçkuyu Konya İl Ambulans Servisi

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

KENT YÖNETİMİNE KATILIM DÜNYA ÖRNEKLERİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

ŞEHİTKAMİL İLÇESİ 15 TEMMUZ MAHALLESİ 1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI PLAN AÇIKLAMA RAPORU

1. PLANLAMA ALANININ KONUMU

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

BAŞKANLI PARLAMENTER SİSTEM

MADRID DE STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME. Mariano Oliveros Şube Müdürü Çevresel Değerlendirme Genel Müdürlüğü.

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

İ t ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ M İMAR VE BAYINDIRLIK KOMİSYONU RAPORU. Tarih: BİRİM TALEP SAHİBİ

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

Hedef 1: KAPASİTE GELİŞTİRME

Cumhuriyet Halk Partisi

İstanbul ( ). İdari Mahkemesi Sayın Başkanlığı na;

NKP

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Doğal Afetler ve Kent Planlama

AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

BALIKESİR-ÇANAKKALE PLANLAMA BÖLGESİ 1/ ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI 3. FAALİYET RAPORU

1 Şubat 2015 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29254

Samsun-Kavkaz Tren Feri Hattı faaliyette

Ekonomik Etki Değerlendirme Çalışması

Kocaeli Kent Vizyonu Çalışması Deneyimi

İzmir İli Enerji Tesislerinin Çevresel Etkileri - RES

Jeotermal Projelerinde Sosyal Risk ve Etkiler Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi

TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ MERKEZ TRAVMA BİRİMİ GEZİ PARKI EYLEMLERİNDEN ETKİLENENLERE YÖNELİK PSİKOSOSYAL DESTEK ÇALIŞMALARI. 1 Haziran-30 Ağustos 2013

MANİSA İLİ, SELENDİ İLÇESİ, ESKİCAMİ MAHALLESİ, 120 ADA, 1 PARSELE İLİŞKİN NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ

Doğruluk Payı Aylık Rapor Kasım 2014

Türkiye, Boğazın altındaki demiryolu tünelini açtı

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

2023 e Doğru Kentsel Dönüşüm, Ulusal Çevre Politikaları ve Sektörden Beklentiler. 23 Ocak 2015, İstanbul. Sayın Bakanım,

7.ÇP Sosyo-ekonomik ve Beşeri Bilimler(SSH) Araştırmaları

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

Kimya Tarihinde Bugün

1950 LERDEN GÜNÜMÜZE GELEN BİR ALIŞVERİŞ KOMPLEKSİ: BALIKESİR KASAP VE SEBZE HALİ. Gaye BİROL Yrd. Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü

HOTEL, RESTORAN, HASTANE VE ikram ENDÜSTRiSi iş KONTRATLARI FUARI KASIM contracthotelexpo.com

Cumhuriyet Halk Partisi

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Yaşanabilir Bir Şehir için İzmir Bölge Planı Hedefleri. H.İ.Murat ÇELİK, PMP Birim Başkanı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Türkiye Programından Kilit Sonuçlar

Uluslararası Demiryolu Taşımacılığında Türkiye nin Yeri Hacer Uyarlar UTİKAD

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Sürgün Veren Kentsel Yenilemeden Göçebeleşen Kentsel Dönüşüme. Yasemin ÇAKIRER

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

1/1000 UYGULAMALI ve 1/5000 NAZIM İMAR PLANI PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Transkript:

TÜRKİYE DE KENTSEL DÖNÜŞÜM MARC PİERİNİ Carnegie Europe, 20 Haziran 2013 On yılı aşkın bir süredir Türkiye, bir çok açıdan Avrupa ya özgü benzersiz bir büyüme yaşadı. Karşılığında, ülkenin ekonomik altyapısı, sosyal hizmetleri kayda değer bir biçimde gelişti ve özellikle AB ile bağlantılı olmak üzere iş dünyasında büyük çaplı gelişmeler yaşandı. Ancak Türk Hükümeti kentsel dönüşümü, olması gerekenin aksine çevre koruma ve yurttaş katılımı unsurlarını bir kenara iterek, ani ve yukarıdan aşağıya kararlarla uygulamaya koyuyor. Süreç içinde, kentli nüfusun eğilimleri büyük ölçüde görmezden geliniyor ve böylece ekonomik gelişmenin ilerleme hızı ve doğasına da bağlı olarak sivil bir uzlaşmaya varmak olanaksız bir hale geliyor. Ek olarak kentsel dönüşüm uygulamaları ve suiistimallerini izleyen hiçbir sistematik denetim mekanizması yok. Bu konuya az sayıda ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşu zaman ayırıyor ve suistimaller ile ilgili çoğu kanıt, akademik ya da tarafsız kaynaklardan değil, süreç içinde yer alan paydaşlar ve yorumculardan gelmekte. Dahası, bölgedeki komşu ülkeleri de etkileyebilecek olan nükleer santral ve Kanal İstanbul gibi projeler de bu düzlemde tartışılmalı. Mayıs ayının sonlarına doğru, Hükümetin yeraltı tünelleri ve içinde bir alışveriş merkezinin de yeralması düşünülen eski bir topçu kışlasının replikasının inşaasını da içeren alan düzenlemelerine karşı İstanbul un Taksim Meydanında sivil protestolar başgösterdi. Başlangıçta dar kapsamlı, ılımlı bir protesto eylemi olarak başlayan direniş, şu anda geldiği boyutla Türkiye nin başını ağrıtacak gibi görünüyor. Taksim i yenileme projesinin ötesine geçen eleştirilerin odağında, kentsel dönüşüm ve yeni kamusal altyapının oluşumu sırasında demokratik katılımcılığın dışlanması yeralıyor. Türk hükümetinden, eylemlerinin çevresel ve sosyo-ekonomik sonuçlarının hesabını vermesi ve yerel planda alınan kararlarda halkına daha fazla söz hakkı vermesi isteniyor. BÜYÜK ALTYAPI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM- TARTIŞMA KONUSU Türkiye nin 2002 seçimlerini kazandıktan sonra AKP, büyük bir ekonomik kriz sonrası kendisinden önce gelen iktidar tarafından başlatılan ekonomik önlemleri sürdürdü. Bu uygulamalar, AB ile 15 yıldır süren gümrük birliği ve 2005 de AB ile yeniden başlayan görüşmeler sayesinde, Türkiye ye Avrupadan önemli ölçüde sermaye girişi başladı. Türkiye, böylece Avrupa daki imalat sanayinin entegre bir üretim sahası haline geldi. Bu büyüme dönemi Türkiye deki kamu hizmetleri alanında ve ekonomik altyapıda havaalanları, yollar, otoyollar, hızlı tren yolları, hastaneler, 1

üniversiteler ve müzeleri de içeren önemli gelişmelere yolaçtı. Paralel olarak, Türkiye deki çoğu kentte büyük ölçüde kentsel dönüşüm ve yenilenme hamlesi başlatıldı. Bu girişimler zaman zaman, İstanbul un 2010 Avrupa Başkenti olmasına bağlı olarak yapılan yapılan ve restorasyonlar gibi yerel koşullar ve olaylar nedeniyle hızlandırıldı. Ekonomik başarısı ve rakipsiz siyasi hâkimiyeti nedeniyle rüzgarı arkasına alan AKP hükümeti, İstanbul un 2020 Olimpiyat adaylığı gibi bir dizi girişim başlattı. En dikkat çekici ve simgesel projeler Istanbul ve çevresi için öngörüldü. İstanbul un ve çevresinin Türkiye nin toplam nüfusunun yaklaşık %25 ini kapsadığı düşünülürse bu durum hiç de şaşırtıcı değil. Bazı projeler Türkiye nin ekonomik gelişmesinin zorunlu sonucu olarak sunuldu. Gelişen yollar ve hava trafiği, Boğaz üzerinde üçüncü bir köprü ve yeni bir havaalanı kararını beraberinde getirdi (Yeni havaalanı ihalesi yap- işlet- devret sistemi ile son dakikada yapılan bir kaç değişikle 3 Mayıs ta 22,1 milyar euro- 29,6 milyar Dolar a sonuçlandı) Türk yetkililer bu mega projelere girişirken, İstanbul ve çevresinin ekosistemi ile ilgili çok büyük sorumluluk altına giriyorlar. Sürdürülebilir gelişme uzun süredir önemli bir mesele, çünkü bu projeler özellikle İstanbul un ormanlarla kaplı kuzey bölgeleri için ciddi çevresel etkilere neden olacak. 7,659 hektarlık havaalanı doğrudan veya dolaylı olarak 2,5 milyon ağacı etkileyecek. Benzer biçimde, Kanal İstanbul projesi, Karadeniz ile Marmara yı birleştirecek Boğaz a paralel olarak açılması düşünülen yeni bir kanal. İlk hali ile kentin ortasından akan ve giderek artan deniz taşımacılığının yarattığı hidrokarbon içeren çevre kirliliği ve kaza tehlikelerini bertaraf etmek için ortaya atılmıştı. Ancak bu projenin Türkiye ve çevre ülkelerinin ekosistemi üzerinde ciddi etkileri olacak. Kanal Istanbul projesi gerçekleştiğinde Karadeniz e ve Akdeniz e kıyısı olan Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Yunanistan gibi bazı ülkelerin ekosistemlerinde potansiyel olarak önemli değişiklikler beklenebilir. Örneğin, Tuna ve Dinyeper akarsularındaki yoğun kirlilik Marmara Ege ve Akdeniz e akabilir. Öte yandan proje deniz akıntılarına ve denizlerde ısı değişimlerine neden olabilir. Ek olarak, Türk hükümeti kaçınılmaz olarak, Boğaz üzerindeki deniz taşımacılığı ve askeri deniz trafiği ile ilgili olarak Montrö anlaşmasından doğan bazı yasal kaygılara yanıt vermek gereğini duyacak. Kanal ın yapımı o yüzden Türkiye nin tek başına alabileceği bir karar değildir. Böyle bir kanalın yaygın olarak etkilerinin neler olabileceği uluslararası bir düzlemde ele alınıp değerlendirilmelidir. Benzer bir konuda, AB ve Türkiye nin de içinde olduğu bir kaç komşu ülke 2011 Haziranında, nükleer risk planı ile ilgili olarak gönüllü işbirliği üzerinde görüş birliğine vardı. Bu anlaşma dâhilinde, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında yapılması planlanan iki yeni nükleer güç santralı, Çernobil faciasından sonra oluşturulan AB politikaları doğrultusunda geliştirilen nükleer stres testlerine tabi oldu. Yapılan testlerin sonuçları Mart 2013 de Avrupa Nükleer Güvenlik Düzenleme Kurulu na rapor edildi ve bu işbirliği halen sürmekte. 2

Öbür projeler daha çok İstanbul un kentsel dönüşümü ile ilintili: Galata Port, Haydarpaşa Garının otele dönüştürülmesi, Taksim Meydanının yenilenmesi, Süleymaniye ve Tarlabaşı bölgelerinin yenilenmesi. Bu projelerin her biri, kentin yenilenmesini bütünüyle ekonomik, hatta spekülatif bir bakış açısı ile ele aldığı iddiası ile şiddetle eleştirilmekte. Bu tür bir kentsel dönüşüm ile ticari ve toplumsal çıkarlar doğal olarak çatışmakta. Ticaret ve sanayinin kentin banliyölerine taşındığı İstanbul gibi bir şehirde, kent merkezinde inşaat için elverişli geniş inşaat alanları ortaya çıktı. Doğal olarak bu alanlar büyük rant merkezlerinin iştahını kabarttı. Bu sorun Türkiye ye özgü değil. Avrupa ve Amerika daki çoğu sanayi kenti de, daha önce bu sorunlarla karşılaştı ve bu meseleleri halletmek için çeşitli teknikler ve yöntemler geliştirildi. Türkiye ye özgü olan ise, bu değişimlerin hızı ve merkezi yönetimin bu değişim sürecindeki baskın rolü. Ülkedeki kentsel dönüşüm iki ana nedenden dolayı eleştiriliyor. Karar mekanizmalarındaki aşırı merkeziyetçilik ve projelere yeşil ışık yakmadan önce yurttaşların görüşünün alınmaması. DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMAK İÇİN YASALARI DEĞİŞTİRMEK. Çoğu ülke gibi Türkiye de de bir kenti dönüştürmek, yeni binalar inşa etmek, ya da eskilerini yıkmak, doğal alanları geliştirmek gibi projeler ulusal ve yerel yasalara bağlı. Ek olarak, bu süreçlere profesyonel uzmanlar da dâhil ediliyor. Ancak Prof. Cengiz Aktar a göre, Türkiye Hükümeti yeni projeleri için yasal, düzenleyici, ve idari çerçeveleri temelden değiştirmekte. Yasalar değiştirilmiş, denetimler azalmış ve danışmanlık müessesi bir kenara atılmış durumda. Amaç, hükümetin siyasi hedefleri ile uyumlu bir kentsel dönüşüm sürecini hızlandırmak. Türkiye de yakın zamanda kentsel dönüşümü etkileyen bir dizi yasal düzenleme yapıldı. Örneğin doğal afet riski taşıyan bölgelerin dönüşümü ile ilgili bir yasa çıkarıldı. Türkiye nin çoğu bölgesinin deprem riski ile karşı karşıya olması nedeniyle savunabilir bir gerekçeye sahip olmasına karşın, bu yasa, şu anda yürürlükte olan yasal düzenlemelere ve danışma kurullarının karşı çıkışlarına rağmen, hükümetin çok büyük arazilerde yıkım ve kalkınma kararları almasına olanak tanıyor. Bu yasa ayrıca acil prosedürler getiriyor ve her türlü yıkım ve inşaat kararını ve uygulamalarını hükümetin insiyatifine bırakıyor; bu taahütler için seçilen bir kaç özel inşaat firmasına yeni gözlemcilik ve denetmenlik görevleri de veriyor. Bir başka yeni yasa; Biyolojik çeşitlilik ve doğanın korunması ile ilgili yasa henüz mecliste oylanmadı. Bu yasa korunması gereken alanların tanımı ile ilgili hızlı ve zorlayıcı değişiklikler getiriyor. Aynı zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı na da sivil toplum örgütlerinin rolünü kısıtlamak için daha fazla yetki veriyor. 3

Hazine arazilerinin satışını öngören yeni 2B Yasası, daha fazla hazine arazisinin özel kişilere satılmasına olanak verecek. Sonuç olarak, muazzam ölçekte arazi, kamu mülkiyetinden, özel mülkiyete geçecek. Yalnızca İstanbul bölgesinde el değiştirecek arazi miktarının 35.000 hektar olduğu tahmin ediliyor. Çevresel Etkileri Değerlendirme yönetmeliği 2011 de daha fazla muafiyet içeren maddelerle değiştirildi. Bu değişimler özellikle Boğaz üzerindeki 3 köprü, güç santralleri, İzmir İstanbul Otoyolu, barajlar gibi daha büyük projeleri etkiliyor. Kamu alım prosedürleri, projelerin finansal temellerini anahatları ile belirleyen 2002 yasasına sık sık eklenen istisnai hükümler ile temelden değiştirildi Bu değişiklikler daha fazla ve dolaysız satın almaya izin verdi, ve kamu alımları bürosunun özerkliğini kısıtladı. Ek olarak, yerel yönetimlerin idari rolü yeniden tanımlandı ve esas karar verme gücü büyükşehir belediyelerine devredildi. Türkiye de metropol sayısı ise son düzenlemelerle 16 dan 25 e çıktı. Bu değişiklik, kilit meselelerde kararların daha küçük bir kitle tarafından verilmesine yol açtı. TARTIŞMANIN ORTASINDA DEMOKRASİ Geleneksel olarak Türkiye Devleti, kamuya ait projeler ile ilgili kararlarda merkezi rolü yüklenir. Kentsel dönüşüm projelerinde, devlet hâkimiyeti, yalnızca hissedilmekle kalmıyor; aynı zamanda son zamanlarda baskısı daha da artmış bulunuyor. Seçim sandığı, herhangi bir demokratik sistemin merkezinde yeralır. Ama seçilmiş parlementerler ve onlardan yetki alan yöneticiler, yalnızca merkezi hükümetin sahip olduğu çoğunluğun gücüne dayanarak yurttaşların gündelik hayatları ile ilgili her meselede, onlar adına karar alamazlar. Yerel ya da gölgesel kaygılar dikkate alınmalıdır. Demokratik bir yönetim karşı görüşlerin dile getirilmesine izin vermeli, yurttaşların görüşlerine başvurmalı ve yurttaşlar arasında bir uyum, anlaşma için çaba göstermelidir. Ancak Türkiye nin ekonomik alt yapısında ve kentlerinde yapılan değişiklikler sürecinde, halkın sesi büyük ölçüde duyulmadı. Yetkililer genel olarak kentsel dönüşüm projeleri sürecinde sivil toplumun yerel danışma mekanizmalarını devreye sokma çabalarını engellediler Bu tür danışmanlıklar ya hiç yapılmadı, ya da gerçek anlamda yapılamadı. Merkezi yönetimin kentsel dönüşümü yerel ölçekte katılıma kapalı bir biçimde sürdürme tarzına karşı duyulan öfke, başta İstanbul olmak üzere Ankara, izmir ve diğer büyük kentlere de yayılan genel bir sivil isyana dönüştü. Taksim Meydanı yenileme projesine karşı yapılan sivil protesto eylemi öyle sert bir biçimde bastırıldı ve diyalog çağrısı öyle kesin bir dille reddedildi ki, bu protesto eylemi şu anda hükümete karşı tepkinin odak noktası haline geldi. 4

SOSYAL DOKUYU RAHATSIZ ETMEK Kentsel dönüşümün son dalgası ayrıca devasa kültürel ve sosyo-ekonomik etkiler yarattı. Bunun bir sonucu, Türkiye nüfusunun %1 inden azını oluşturan bir etnik grup olan İstanbul un Roman nüfusunun marjinalleştirilmesiydi. Örneğin geleneksel olarak Romanların yaşamakta olduğu İstanbul daki Sulukule Mahallesi, tahliyelere karşı uluslararası bir kampanya yürütülmesine karşın kentsel dönüşüm projesine yol açmak için yıkıldı. Açık Toplum tarafından 2012 de yayınlanan bir rapor şu sonuca varmıştı: Mahkeme kararı ile tahliye mülkiyetten öte bir şeydir; Bütün hayatı, eğitimi, iş olanaklarını ve bir ailenin gelişimini, olasılıkla onarılmaz bir biçimde kesintiye uğratır ve Romanların etnik bir grup olarak çöküşünü hızlandırır. Bu tahliye işlemlerine bu bilginin ışığında bakılmalı ve değerlendirilmelidir. Kentsel modernleşmenin bir başka önemli etkisi de dönüşüme paralel olarak meydana gelen yeni refah ve yoksulluk biçimlerinin gelişmesidir. Türkiye Üzerine Yeni Perspektifler dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, yeni kapılı yerleşim birimleri (güvenlikli siteler) yeni yaşam ve yönetim biçimleri, sosyal ve siyasi ilişkiler ve ilişkisizlikler bütünü ortaya çıkardı. İçgöçle kente yeni gelenlerin yerleştiği geleneksel geçici konutlar (gecekondu)ın yerini kalıcı marjinal konutlar aldı. Seçkinleştirme ve marjinalleştirme Türkiye de yanyana gelişen iki kavram. Kentsel dönüşüm, özellikle İstanbul da farklı grupların bir biçimde sosyal ve mekânsal olarak ayrıştırılmasına, birbirlerinden bir anlamda tecrit edilmesine de yol açtı. Burada da katılımcılık ve halka danışma müesseseleri minimumda tutuldu. Ek olarak, kentsel dönüşüm bazı açılardan İstanbul un bazı bölgelerinde UNESCO nun Dünya Mirası statüsüne tabi. Örneğin tarihi yarımada, eski kentin merkezi gibi. Ancak bazı durumlarda, dönüşüm projeleri tarihsel koruma kurallarını hiçe saydı. Bazı kentsel dünüşüm projeleri dava konusu oldu. Telaşla yapılan inşaatlar sürekli olarak eleştiri konusu olmakta. Today s Zaman editörü Suat Kınıkoğlu, bu yeni süreci Türkiye kentlerinin betonlaşması ve toprağın her bir santimetre karesinin insafsızca sömürüsü olarak değerlendirdi. TEKNİK İYİLEŞTİRMELER YAPILABİLİR Mİ? Teknik düzlemde, kentsel dönüşüm projelerinde demokratik karar mekanizmalarını geliştirmek için bazı adımlar atılabilir. Öncelikle çevresel kaygılar karar verme mekanizmasına ciddi bir şekilde dâhil edilmelidir. Güçlü bir büyüme sürecini yaşayan her ülkede, kaçınılmaz olarak çevresel koruma ve gelecek kuşakların çıkarlarını öne alan ve 5

sonuçları uzun vadede alınacak kaygılar yerine, sonuçları hemen görünür olan, kısa vadeli çıkarlara hizmet eden girişimleri öne çıkarma eğilimleri olacaktır. Demokratik hükümetler bu tür eğilimlere karşı direnmelidir. İkinci olarak, çevre mühendisleri, mimarlar, kent planlamacıları, yurttaş dernekleri ve yerel camialar gibi tarafsız uzmanları da içeren tüm paydaşlar arasında bir danışma, iştiare mekanizması oluşturulmalıdır. Bu, yıkıma karşı yeniden yapım ya da doğayı korumaya karşı ekonomik gelişme gibi zor meselelerde hükümet kararlarına karşı bir ağırlık noktası sağlayacaktır. Son olarak, dışardan, başka deneyimlerden yararlanmak karar mekanizmalarını geliştirmeyi mümkün kılabilir. AB politikaları ve uygulamaları, özellikle Türkiye AB ye girme konusunda görüşmelerde bulunurken ve AB nin uygulamalarını ve politikalarını benimseme süreci içinde iken, bu konuda AB politikaları ve uygulamalarını örnek almak uygun bir yaklaşım olacaktır Nihai olarak, başka ülkelerin yaptıkları hatalardan ve sabırla politik uygulamalarını iyileştirme deneyimlerinden yararlanması, Türkiye ve yurttaşlarının çıkarınadır. AB kentsel dönüşüm politikaları ve bölgesel gelişme alanında, hemen kullanıma sokulabilecek çok geniş politik bir deneyime sahiptir. Her ne kadar Türk yetkililer, ülkenin ekonomik ve fiziksel dönüşümünün yönetimi konusunda özgüven sahibi olsalar da, uluslararası alanda Türkiye, bölgesel çevre ve ve uluslararası anlaşmalar açısından etkileri olabilecek projelere girişirken, uluslararası sorumluluklar yüklenmek durumundadır. Nükleer santrallar ve Kanal İstanbul projeleri böylesi girişimlerdir. SONUÇTA HER ŞEY SİYASİDİR Kentsel dönüşüm meselesi Türkiye de ulusal bir soruna dönüşmüştür ve şu anda ülkenin tartışmalı demokratik yönetiminin simgesi halindedir. Türkiye Hükümeti, neoliberal ekonomi, yukardan aşağı verilen kararları ve hızlandırılmış programının karışımından oluşan politikaları ile, bakış açısını bir dizi inşaat ve dönüşüm projeleri ile ortaya koymuş, ve yerel ölçekli projeleri Ankara dan yürütme noktasına gelmiştir. Bu bakış açısı ilemeseleler birbiri ile ilgisiz görünse bile- şu anda tartışma kentsel dönüşümün de ötesine taşınmıştır. Aslında, Taksim yenileme projesi, hem maddi varlığı ile hem de üslup olarak, AKP nin güçlü biçimde savunduğu çoğunlukçu demokrasi kavramının simgesine dönüştü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran da yaptığı konuşmada; Biz Atatürk Kültür Merkezi ni yıkacağımızı söyledik. Oraya büyük bir opera binası yapacağız. Bu vandalizme katılanlar hemen karşı çıktı. Onu yıkmanıza izin vermeyeceğiz. Kusura bakmayın ama seçimlerden önce biz kararımızı verdik. Ve halkın büyük bir çoğunluğu bize oy verdi. Halk bu projeleri desteklediği için bize oy verdi. diye konuştu. 6

Micro-yönetimsel bir mesele yerel bir girişim olan Taksim Platform u ile görüşmeyi reddetmesi-uzun süren ve sonuçları ilerde de tartışılacak olan siyasi bir fırtınanın merkez üssü haline geldi. Bağlantılı olarak, protestoların aşırı sert bir biçimde bastırılmaya çalışılması, büyük bir öfke patlamasına ve hükümetin hem ulusal hem de uluslararası düzlemde imaj yitirmesine yolaçtı. Buradaki sorun- 2002, 2007 ve 2011de % 50 lik bir oy oranı ile demokratik bir seçimle iktidara gelen Türk hükümetinin meşrutiyeti değil; nüfusun diğer yarısının inançlarının, yaşam biçimlerinin, baskı altına alınmadığında göz ardı edilmesi. Bu durum, ileri demokrasi sözü veren iktidardaki partinin demokrasi anlayışı ile ilgili temel sorular uyandırıyor. Ve Türkiye yi hedefi olan güvenlikli, sağlıklı refah toplumuna ulaşma sürecinde iki güçlü müttefiği olan AB ve ABD den uzaklaştırıyor. 7