Türk Psikiyatri Dergisi 2015;26(4):236-41 Acil Tıp Çalışanlarında Travmatik Stres: Yaş ve Eğitimin Koruyucu Etkisi 2 Dr. Cengiz KILIÇ 1, Dr. Figen İNCİ 2 ÖZET Amaç: Acil servis ve ilkyardım çalışanları ruhsal travmaya uğrama açısından yüksek risk altındadır. Bu araştırmada acil tıp personeli üzerinde mesleki travmaların ruhsal etkisi ve bu etkiler üzerinde yaş, eğitim ve deneyimin koruyucu rolü olup olmadığı araştırılmıştır. Yöntem: Araştırmanın evrenini Niğde ilinde yer alan acil servisler ve ilkyardım istasyonlarında görev yapan acil sağlık personeli oluşturmuştur. Araştırma hakkında bilgilendirildikten sonra katılmayı kabul eden, anketleri eksiksiz dolduran 135 kişi (90 kadın, 45 erkek) ile araştırma tamamlanmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından oluşturulan Sosyodemografik Anket Formu ve Mesleki Travma Anketi ile Travmatik Stres Tarama Anketi kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Bildirilen ortalama mesleki olay sayısı 6.8 dir. Daha yaşlı ve eğitimli olanlar daha fazla olay bildirmişlerdir. Travmatik stres düzeylerini yordayan tek değişken mesleki olay sayısıdır. Yaş ve eğitim grupları ayrı ayrı incelendiğinde ise, acil tıp çalışanlarında mesleğin gereği olarak karşılaşılan korkutucu olayların gençleri, daha az eğitimlileri ve meslekte tecrübesi daha az olanları daha fazla olumsuz etkilediği bulunmuştur. Sonuç: Daha genç ve daha eğitimsiz olan çalışanların mesleki travmalar karşısında daha büyük risk altında olduğu görülmektedir. Bulgular doğrultusunda acil sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinin gözden geçirilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Acil tıp, eğitim, TSSB SUMMARY Traumatic Stress in Emergency Medical Technicians: Protective Role of Age and Education Objective: Some professions carry higher risk of being traumatised; health care workers, especially those working at emergency services, are at higher risk in this respect. This study aims to examine the psychological effects of different types of work-related traumatic events on emergency health care staff and possible protective effects of factors such as age, education and experience. Method: The targeted population was all emergency health care workers working at emergency wards and first-aid stations within the province of Nigde. Consenting subjects were given self-report questionnaires on traumatic stress and work-related traumatic events. 135 emergency workers (90 female, 45 male), with complete data sets were included in the study. Results: The subjects reported experiencing 6.8 types of different workrelated traumas. Those who are older and with higher education reported higher numbers of event types. Traumatic stress levels were predicted by higher number of reported work-related trauma types. When analyzed separately within age and education groups, number of work-related traumatic events predicted traumatic stress among younger subjects and those with lower education; no such prediction was observed among older or more educated subjects. Conclusion: Findings suggest that lower education and younger age independently predict negative psychological effects of work-related traumatic events. These findings may lead to changes in how emergency health care is organized in Turkey. Keywords: Emergency medicine, education, PTSD Geliş Tarihi: 12.10.2014 - Kabul Tarihi: 24.04.2015 1 Prof., Psikiyatri AD., Hacettepe Üniv. Tıp Fak., Ankara. 2 Yrd. Doç., Niğde Üniv. Niğde. Dr. Figen İnci, e-posta: figeninci@gmail.com 236
GİRİŞ Amerikan Psikiyatri Birliği (2014) ruhsal travmayı, gerçek bir ölüm, ağır yaralanma, fiziksel veya yaşamsal bütünlüğe yönelik bir tehdidin ortaya çıktığı ve kişinin kendisinin yaşadığı, şahit olduğu veya sevdiği bir kişinin başına geldiğini öğrendiği olağandışı olaylar olarak tanımlamaktadır. Ruhsal travmaların fiziksel sonuçları dışında anksiyete, depresyon belirtileri, alkol ve madde bağımlılığı veya kötüye kullanımı, intihar ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi çeşitli ruhsal sonuçları da olmaktadır (Breslau ve ark. 1991, Kessler ve ark. 1995, Kılıç 2004). TSSB ye yol açan travma türleri arasında kazalar ve afetlere ek olarak saldırı, tecavüz, işkence gibi insan eliyle oluşan travmalar sayılabilir. TSSB, ruhsal travmalardan sonra sık görülen ruhsal rahatsızlıklardandır ve bazı kişilerde yıllarca sürebilir (Kessler ve ark. 1995, Kidson ve ark. 1993, Schnurr ve ark. 2000). 13 ülkede yapılan epidemiyolojik çalışmada TSSB yaygınlığının %3 civarında olduğu gösterilmiştir (Stein ve ark. 2014). TSSB, depresyonla birlikte en ağır yetiyitimine yol açan ruhsal hastalıklar arasındadır (Kessler 2000, Kılıç 2004, Alonso ve ark. 2004). Bazı mesleklerde ruhsal travmaya uğrama riski yüksektir; sağlık personeli, özellikle de acil servis ve ilkyardım personeli bu açıdan yüksek risk altındadır. Yaşam ile ölüm arasında hızlı hareket etmek ve gerekli tıbbi bakımı güvenli olmayan ortamlarda vermek zorunda olan acil tıp çalışanları, kazalar, ciddi yaralanmalar, ölümler, şiddet olayları ve cinayetler gibi yoğun stres içeren olaylarla meslekleri gereği sık karşılaşmakta, ayrıca hasta ve hasta yakınlarından şiddet görebilmektedirler. Acil tıp çalışanlarında travma sonrası stres belirtileri, tükenmişlik, anksiyete ve depresyon belirtileri de yaygın olarak saptanmaktadır (Ayrancı ve ark. 2002, Sterud ve ark. 2006, Gökçe ve Dündar 2008, McAllister ve McKinnon 2009, Annagür 2010, Scully 2011). İlkyardımda rol alan acil tıp personelinde görülen ruhsal sorunlar, benzer görevler üstlenen polisler ve itfaiye görevlilerine oranla daha fazladır (Berger ve ark. 2012). Acil tıp çalışanlarında iş doyumunun düşük, tükenmişliğin yüksek olduğunu gösteren çalışmalar (Whealin ve ark. 2007, Popa ve ark. 2010, Gökçen ve ark. 2013) acil tıbbın stresli bir meslek olduğunun bir başka göstergesidir. Türkiye de ilkyardım istasyonları ve ambulanslarda çalışan sağlık personelinin çoğunluğunu meslek lisesi düzeyinde eğitim almış Acil Tıp Teknisyenleri oluşturmaktadır. Bunlar dışında benzer alanda görevlendirilebilen ve üniversite mezunu olan acil tıp teknikerleri ve paramedikler de bulunmaktadır. Bu durum, acil tıp alanında çalışan sağlık personeli arasında hem yasal statü, hem de çalışma koşulları ve iş tanımlarıyla ilgili çeşitli tartışmalar yaratmaktadır. Lise ve üniversite mezunu olan meslek mensupları benzer rolleri üstlenebilmekte, bu da zaman zaman çatışmalara yol açmaktadır (Çınar ve Kavlak 2009). Gerek Avrupa Birliği ülkelerinde gerekse Kuzey Amerika da sağlık meslekleri ile ilgili eğitime başlama yaşı 18 olarak belirlenmiştir. Avrupa Birliği için bu kriter 10 yıllık temel eğitim sonrası ifadeleriyle dile getirilmektedir. Ülkemizdeki mevcut uygulamada ise ilkyardımda genç ve deneyimsiz birçok kişi istihdam edilmektedir. Stresli ortamlarda çalışan personelin çalışma koşullarından nasıl etkilendiği, ne tür donanım/hazırlığa gereksinim duyduğu iyi bilinmemektedir. Çocuk sayılabilecek yaşta ciddi travmatik olaylarla karşılaşma riskinin yüksek olduğu bir mesleğe başlamanın kişinin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülebilir. Öte yandan, eğitim ve deneyimin tekrarlayan travmatik olayların etkisini azalttığı da bilinmektedir (Dougall ve ark. 2000). Çalışmalar, acil tıp ve ambulans personelinde travmatik stres belirtilerinin daha genç yaştaki sağlık personelinde daha fazla görüldüğünü göstermektedir (Laposa ve ark. 2003, Jonsson ve ark. 2003, Bennet ve ark. 2005, Berger ve ark. 2012). Ülkemizde ilkyardım ve ambulans personelinin anksiyete, depresyon ve travmatik stres düzeylerinin yüksek olduğunu gösteren çalışmalar bulunmakla birlikte (Dürü ve ark. 2006, Yılmaz 2007, Çınar ve Kavlak 2009, Çakmak ve ark. 2010, Tokuç ve ark. 2011), yaş ve eğitim düzeyinin travmatik stres belirtileri üzerine etkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu araştırmada farklı türde mesleki travmatik olaylarla karşılaşan acil tıp personeli üzerinde mesleki travmatik olayların ruhsal etkisi ve bu etkiler üzerinde yaş, eğitim ve deneyimin koruyucu rolü olup olmadığı araştırılmıştır. YÖNTEM Araştırmamız, acil tıp çalışanlarında mesleki travmatik olaylara bağlı olarak oluşan travmatik stres düzeyini ve travmatik stresi yordayan değişkenleri (özellikle yaş, eğitim ve tecrübenin etkisini) belirlemek amacıyla yapılmış kesitsel, tanımlayıcı türde bir çalışmadır. Evren ve Örneklem Araştırmanın evrenini Niğde ilinde yer alan acil servisler ve ilkyardım istasyonlarında görev yapan acil tıp personeli oluşturmuştur. Niğde ilinde yer alan acil servisler ve ilkyardım istasyonlarında çalışan yaklaşık 250 acil tıp personeli çalıştıkları birimlerde ziyaret edilmiş, araştırma hakkında bilgi verilerek katılmaları istenmiştir. Bu şekilde ulaşılan 176 kişiden acil servislerde çalışan 20 kişi iş yoğunluğu nedeniyle zaman ayıramayacaklarını belirterek, ilkyardım istasyonlarında çalışan 6 kişi ise komuta merkezinde çalıştıkları ve vakaları görmediklerini ileterek araştırmaya katılmayı kabul etmemişlerdir. Araştırmaya katılmayı kabul eden 150 kişiden 11 i anketleri eksik doldurduğu için, 4 ü anketleri doldurduğu halde mesleki olay bildirmedikleri için kapsam dışı bırakılmış ve toplam 135 kişi ile araştırma tamamlanmıştır (cevaplanma oranı %77). Araştırmaya katılanların 90 ı (%66.7) kadın, 45 i (%33.3) erkektir. Yaş ortalaması 25.0 (ss:4.8) olan 237
TABLO 1. Demografik Özelliklerin Cinsiyete Göre Dağılımı. Özellikler Erkek (s=45) (ort.±ss) Kadın (s=90) (ort.±ss) gruptan 117 kişi(%86.3) acil tıp teknisyenidir; kalan 18 kişi ise (%13.7) paramedik, sağlık memuru ve hemşirelerden oluşmaktadır. Veri Toplama Araçları Toplam (s=135) (ort.±ss) Çalışma süresi (yıl) 5.1 (4.3) 4.8 (3.7) 4.9 (3.9) Yaş 24.9 (5.4) 25.1 (4.4) 25.0 (4.8) Mesleki travma türü sayısı 7.2 (3.0) 6.7 (3.0) 6.8 (2.8) Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Üniversite mezunu 17 (37.8) 32 (35.6) 49 (36.3) Evli 17 (37.8.2) 43 (47.8) 60 (44.4) ort: ortalama, ss: standart sapma. Sosyodemografik Anket Formu; araştırmacılar tarafından ilgili literatür taranarak oluşturulan form travmatik stres belirtileri ile ilgili olabileceği düşünülen sosyodemografik değişkenleri içermektedir. Ek olarak, bu araştırma için araştırıcılar tarafından oluşturulan ve mesleki travmatik olay deneyimini sorgulayan 11 maddeden oluşan ATT Mesleki Travma Anketi de yer almaktadır. Katılımcıların ankette yer alan 11 farklı olayla son bir yılda iş yerinde karşılaşıp karşılaşmadıkları, karşılaşmış iseler kaç kez karşılaştıkları sorulmaktadır. Olayla karşılaşma sıklığı ile ilgili cevaplar eksik veri nedeniyle değerlendirmeye alınmamıştır. 11 olayla ilgili karşılaşma oranları ise toplanarak tek bir puan oluşturulmuş, karşılaşılan farklı olay sayısı (travma çeşidi sayısı) olarak analizlere katılmıştır. Toplam olay sayısı ile olay çeşidinin anlamlı pozitif korelasyon göstermesi, bu değişkenin travmatik olay şiddeti değişkeni olarak da kullanılabileceğini göstermektedir. Analizlere katılan diğer değişkenler: cinsiyet, yaş (25 ve altı/üstü), eğitim (lise, üniversite), medeni durum (evli, evli değil) ve meslekteki süredir (yıl). Deneklerin eğitim ve yaş açısından homojen olmaması nedeniyle (ATT ve paramedikler hem yaş hem eğitim açısından farklı idiler) yaş ve eğitim için sürekli değişken yerine kategorik değişkenler kullanılmıştır (yaş: 25 yaş altı/ üstü, eğitim: lise/üniversite). Travmatik Stres Tarama Anketi (TSTA); travmatik stres belirtilerini taramak ve muhtemel TSSB düzeyini belirlemek amacıyla kullanılan bir ankettir (Başoğlu ve ark. 2001). Dörtlü Likert tipi 23 maddeden oluşmaktadır; ilk 17 sorusu travma sonrası stres belirtileri, son 6 sorusu ise depresyon ile ilişkilidir. Yapılan geçerlik ve güvenirlik analizlerinde tüm ölçeğin iç tutarlılık katsayısı.94, travma sonrası stres bozukluğunu ölçen 17 maddenin iç tutarlılık katsayısı.92 ve depresyonu ölçen 6 maddenin iç tutarlılık katsayısı.84 olarak bulunmuştur. Analizlerde anketin travmatik stres belirtilerini sorgulayan 17 soruluk biçiminin toplam puanı kullanılmıştır. Uygulama Araştırmanın gerçekleştirilmesi için Niğde İl Sağlık Müdürlüğü ne bağlı İlkyardım İstasyonları ve Kamu Hastaneler Birliği Niğde Devlet Hastanesi nden gerekli izinler alınmıştır. Ayrıca örnekleme katılan bireylere çalışmanın amacı açıklanmış ve yazılı rızaları alınmıştır. İlk yardım istasyonlarında çalışanlara anketler ilk yardım istasyonu toplantı odasında, hastanelerin acil servislerinde çalışanlara ise acil serviste yer alan dinlenme odasında uygulanmıştır. Mayıs-Ağustos 2013 tarihleri arasında yapılan uygulamalarda anketlerin doldurulması yaklaşık 20-30 dakika sürmüştür. Araştırmamız Niğde Üniversitesi Etik Kurulu tarafından 28.03.2013 tarih ve 5 sayılı toplantı kararı ile uygun bulunmuştur. BULGULAR Araştırmaya katılan 135 deneğin temel demografik özeliklerinin kadın ve erkekler açısından karşılaştırılması Tablo 1 de görülebilir. Araştırmada 11 değişik türde mesleki travmatik olay sorgulanmıştır. Bu 11 farklı mesleki travmatik olayın görülme ortalaması 6.8 (ss:2.8) dir. Karşılaşılan farklı mesleki olay türü sayısı kadınlarla (6.7, ss: 3.8) erkekler (7.2, ss: 3.0) arasında farklılık göstermemektedir. Olay türleri tek tek incelendiğinde de, görülme sıklığı açısından kadınlarla erkekleri ayıran olay türü saptanmamıştır. 25 yaş üstü olanlar (7.2), 25 yaş ve altına göre (6.4) daha fazla mesleki olay bildirme eğilimi göstermektedirler. Karşılaşılan mesleki travmatik olay türü üniversite mezunlarında (8.0, ss:2.7) lise mezunlarından (6.2, ss:2.6) fazladır. Üniversite mezunları olayların hemen her türüyle lise mezunlarına oranla daha çok karşılaşmışlardır. Üniversite mezunlarının (yaş ort. 27.2) lise mezunlarından (yaş ort. 23.8) yaşlı olmaları ve meslekte daha uzun süre geçirmiş olmaları (6.0 a 3.3 yıl) bu durumu açıklayabilir. TABLO 2. Travmatik Stres Tarama Anketi (TSTA) Puanının Cinsiyet, Yaş Grubu ve Eğitim Durumuna Göre Dağılımı. Cinsiyet Kadın (s=90) Erkek (s=45) Eğitim Lise (s=86) Üniversite (s=49) Yaş 25 ve altı (s=68) 26 ve üstü (s=67) TSTA Puanı t, p 14.9 (11.0) 11.3 (10.5) 1.9,.062 12.5 (11.0) 15.7 (10.7) 1.63,.1 12.1 (10.6) 15.3 (11.2) 1.74,.09 238
TABLO 3. Travmatik Stres Tarama Anketi (TSTA) Puanının Tüm Grupta, Cinsiyet, Yaş ve Eğitim Alt Gruplarındaki Yordayıcıları. Yordayıcı Değişkenler Genel Cinsiyet Yaş grubu Eğitim Erkek Kadın 25 ve altı 26 ve üstü Lise Üniversite Cinsiyet.16 a - -.21 a.12.04.29 a Eğitim.03 -.27.12 -.02.05 - - Medeni durum.09.25.10 -.09.21.17 -.08 Yaş.02.15 -.01 - -.07 -.11 Mesleki tecrübe (yıl).05 -.02.05.07 -.01 -.07.39 Mesleki travma türü sayısı.19*.20.21 a.34**.05.34** -.05 a trend, * <.05, ** <.01 Tüm grupta TSTA puan ortalaması 13.8 (ss:11.1) dir. Kadınlarda erkeklerden, 25 yaş üstü grupta daha gençlerden, üniversite mezunlarında lise mezunlarından daha yüksek TSTA puanları gözlenmekle birlikte, farklılıklar anlamlı düzeyde değildir (Tablo 2). TSTA puanı ve mesleki olay türü korelasyonu.22 dir. Bu korelasyonun farklı cinsiyet, yaş ve eğitim gruplarında farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır. TSTA-mesleki travmatik olay türü korelasyonu kadınlar ve erkeklerde birbirine yakın iken, yaş ve eğitim alt gruplarında bariz biçimde farklılaşmıştır. 25 yaş ve altı kişilerde daha yaşlılara göre, lise mezunlarında üniversite mezunlarına göre pozitif korelasyon güçlenmiş, diğer grupta zayıflamış veya kaybolmuştur. Yaş ve eğitim gruplarındaki farklılaşma Grafik 1 a ve b de görülmektedir. İlkyardım ve acil servis çalışanlarının bildirdiği travmatik stres belirti düzeyleriyle ilişkili olabilecek birçok değişken olduğundan bağımsız yordayıcıları saptayabilmek amacıyla çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Analize, yordayıcı değişkenler olarak cinsiyet (1=erkek, 2=kadın), yaş (1=25 yaş ve altı, 2=26 ve üstü), eğitim (1=lise, 2=üniversite mezunu), medeni durum (1=evli değil, 2=evli), mesleki deneyim (yıl), ve travmatik mesleki olay türü sayısı (0-11) katılmıştır. Regresyon analizleri sonucunda TSTA toplam puanını yordayan tek değişkenin mesleki travmatik olay çeşidi olduğu, yani daha fazla tür mesleki travmayla karşılaşanların daha fazla travmatik stres bildirdikleri saptanmıştır. Anlamlılığa yaklaşan bir bulgu da cinsiyet ile ilgilidir. Kadınlar erkeklere göre daha fazla travmatik stres bildirme eğilimindedir. Eğitim, yaş ve mesleki deneyim (meslekte geçen süre) TSTA puanı ile ilişkili bulunmamıştır (Tablo 3). Yaş ve eğitimin etkisi ile ilgili hipotezimizi sınamak için, analizler farklı gruplarda (kadın/erkek, genç/yaşlı, lise/üniversite) ayrı ayrı tekrarlanmıştır (Tablo 3). Kadın ve erkeklerde ayrı ayrı analizler yapıldığında, kadınlarda mesleki travmatik olay çeşidi ile TSTA puanı arasında pozitif ilişkiye eğilim olduğu görülmektedir. Lise ve üniversite mezunları ayrı ayrı analiz edildiğinde ise iki grup arasında anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Lise mezunları arasında mesleki travmatik olay türü TSTA puanını yordarken, bu tür bir ilişki üniversite mezunlarında görülmemektedir. Üniversite mezunları arasında da, kadın olmak TSTA puanını pozitif yordama eğilimindedir. Son olarak, gençlerde (25 yaş ve altı grup) mesleki travmatik olay türü sayısı TSTA puanını yordamaktadır (26 yaş ve üstü grupta bu tür bir ilişki yoktur). Eğitim ve yaşla ilgili bulgular korelasyon analizlerinde (Grafik 1a ve b) gözlenenle örtüşmektedir. TARTIŞMA Acil tıp çalışanları çok çeşitli ve şiddetli travmatik olaylarla karşılaşmaktadırlar. Bu olaylar hem çalışma heveslerini azaltmakta, hem ruhsal olarak hastalanma risklerini arttırmaktadır. Çalışmamızda ilkyardım istasyonlarında ve acil servislerde çalışan acil tıp teknisyenleri, paramedik ve hemşirelerin meslekleri gereği karşılaştıkları travmatik nitelikteki olayların yaygınlığını ve bunların olumsuz ruhsal etkilerini yordayan faktörleri araştırdık. Araştırmamız ciddi işgücü kaybına yol açan ve kronik bir hastalık olan TSSB belirtilerini en güçlü yordayan değişkenin mesleki travmatik olay türü sayısı olduğunu göstermektedir. Yani daha fazla tür mesleki travmatik olayla karşılaşmış olan personelde travmatik stres belirtisi daha fazla olmaktadır. Bu bulgu travma literatüründeki bilgi birikimi ile uyumludur. Travmatik olayın şiddeti arttıkça ruhsal rahatsızlık belirtilerinin artması, hastalığın ağırlaşması beklenen bir durumdur (Kılıç 2004, Karam ve ark. 2014). Araştırmamızın yeni sayılabilecek bulgusu ise ayrıntılı analizlerde ortaya çıkmaktadır. Mesleki travmatik olay türü sayısı ile TSTA puanı arasındaki ilişki 25 yaş ve altındaki personelde görülürken, 26 yaş ve üstü personelde görülmemektedir. Benzer şekilde, lise mezunlarında böyle bir ilişki var iken üniversite mezunlarında yoktur. Bir başka deyişle, genel örneklemde saptanan mesleki travmatik olay türü ile TSTA puanı ilişkisi, büyük oranda lise mezunlarında ve gençlerde bu 239
GRAFİK 1. a. Travmatik Stres Tarama Anketi (TSTA) Puanı ve Mesleki Travma Çeşidi Korelasyonu, Lise ve Üniversite Mezunları Karşılaştırması. b. Travmatik Stres Tarama Anketi (TSTA) Puanı ve Mesleki Travma Çeşidi Korelasyonu, Genç ve Yaşlı Grup Karşılaştırması. ilişkinin güçlü olmasının sonucudur. Bu bulgular, regresyon analizleri ile elde edildiği için, diğer çalışma değişkenlerinden bağımsızdırlar. Örneğin 25 yaş altı gençlerde görülen TSTA puanı-mesleki travmatik olay türü ilişkisi, kadın ya da erkek olmalarından veya eğitim düzeylerinden bağımsızdır. Lise mezunlarında görülen TSTA puanı-mesleki travmatik olay türü ilişkisi de cinsiyetten ve yaştan bağımsızdır. Bu bulgular, diğer değişkenler sabit tutulduğunda bile, lise mezunlarının üniversite mezunlarından, 25 yaş altı gençlerin 25 yaş üstünde olanlardan daha fazla risk altında olduklarını, mesleki travmatik olaylardan daha fazla (olumsuz) etkilendiklerini ortaya koymaktadır. Sonuçlarımız dolaylı olarak mesleki deneyimin ruhsal hastalanmaya karşı koruyucu etkisini de göstermektedir. Deneyim değişkeni yaş ile çok yüksek pozitif korelasyon gösterdiği için regresyon analizinde yordama derecesi anlamlılık düzeyine ulaşmamıştır. Her ne kadar literatürde genç yaş ve düşük eğitim düzeyinin travmatik stres için risk faktörleri olduğu belirtilmiş olsa da (Özgen ve Aydın 1999, Kılıç 2004, Aker ve ark. 2008, Bulut 2009, Berger ve ark. 2012), yaş arttıkça travmatik olayla karşılaşma olasılığının arttığını, uzun iş deneyimi ve yaşın travmatik stresi yordadığını bildiren çalışmalar da (Jonsson ve ark. 2003, Bennett ve ark. 2005) mevcuttur. Sonuç olarak, ilkyardım çalışmalarında mesleğin gereği olarak karşılaşılan korkutucu durum ve olayların gençleri, daha az eğitimli olanları ve meslekte tecrübesi daha az olanları olumsuz etkilediği söylenebilir. Farklı bir bakış açısıyla, deneyimli, daha yüksek eğitimli olanların, eğitim ve deneyim sayesinde bu tür olaylardan olumsuz etkilenmemeyi başardıkları sonucuna da varılabilir. Bulgularımızın acil sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinden sorumlu kişiler için önemli olduğu açıktır. Gençlerin ve daha düşük eğitimli personelin risk altında olması hem o bireylerin ruh sağlığının, hem hizmetlerin kalitesinin olumsuz etkilenmesi anlamına gelir. Personelin riskini azaltmak için neler yapılabileceği araştırılmalı, gerekirse acil tıp alanında çalışan personelin yaş ve eğitim düzeyi ile ilgili standartlarda değişikliğe gidilmelidir. Araştırmamızın çeşitli kısıtlılıkları vardır. Ruhsal durum değerlendirmesinde anketler kullanılmıştır; bu nedenle hastalık tanılarından değil, belirti düzeyinden bahsedebiliriz. İkinci olarak, araştırma deseni kesitseldir; belirli bir olayın etkileri uzunlamasına incelenmemiş, kişilerin kendi ifadelerine dayanılarak alınan ve geçmişte olmuş olan mesleki travmatik deneyim türlerinin veri toplama anındaki ruhsal duruma etkileri saptanmıştır. Desenin kesitsel olması nedeniyle, hem veri toplama anındaki TSSB düzeyine başka olayların etki edip etmediğini, hem de bu belirtilerin gelecekte nasıl devam edeceğini bilemeyiz. Travma şiddeti karşılaşılan mesleki travmatik olayların türü ile ölçülmüştür. Bu değişken tek başına travmanın şiddetini yansıtmakta yeterli olmayabilir; olaya öznel yanıt (korku) gibi başka değişkenlerin değerlendirmeye katılmamış olması bir kısıtlılıktır. Çalışılan yıl sayısı değişkeni de mesleki deneyimi tam anlamıyla yansıtmıyor olabilir. Bir başka kısıtlılık, örneklemle ilgilidir; örneklemimizin tüm ilkyardım çalışanları evrenini yansıttığı söylenemez. Bu nedenle de katılımcıların kişisel ve ruhsal özellikleri de, karşılaştıkları olayların türü ve sıklığı da ülkedeki tüm ilkyardım çalışanları ile farklılıklar gösterebilir. Farklı özellikteki birçok merkezde, daha büyük örneklemlerle yapılacak çalışmalar bu eksikliği giderebilir. 240
KAYNAKLAR Aker AT, Sorgun E, Mestçioğlu Ö ve ark. (2008) İstanbuldaki bombalama eylemlerinin erişkin ve ergenlerdeki travmatik stres etkileri. Türk Psikoloji Dergisi 23:63-71. Alonso J, Angermeyer MC, Bernert S ve ark. (2004) Disability and quality of life impact of mental disorders in Europe: results from the European Study of the Epidemiology of Mental Disorders (ESEMeD) project. Acta Psychiatr Scand Suppl (420):38-46. Amerikan Psikiyatri Birliği (2014) Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Birinci Baskı (DSM-V) (Çev. ed.: E Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014. Annagür B (2010) Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet: risk faktörleri, etkileri, değerlendirilmesi ve önlenmesi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2:161-173. Ayrancı Ü, Yenilmez Ç, Günay Y ve ark. (2002) Çeşitli sağlık kurumlarında ve sağlık meslek gruplarında şiddete uğrama sıklığı. Anadolu Psikiyatri Derg 3:147-154. Başoğlu M, Şalcıoğlu E, Livanou M ve ark. (2001) A study of the validity of a screening instrument for traumatic stress in earthquake survivors in Turkey. J Trauma Stress 14:491-509. Bennett P, Williams Y, Page N ve ark. (2005) Associations between organizational and incident factors and emotional distress in emergency ambulance personnel. Br J Clin Psychol 44:215-226. Berger W, Coutinho ESF, Figueira I ve ark. (2012) Rescuers at risk: a systematic review and meta-regression analysis of the world wide current prevalence and correlates of PTSD in rescue workers. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 47:1001-1011. Breslau N, Davis GC, Andreski P ve ark. (1991) Traumatic events and posttraumatic stress disorder in an urban population of young adults. Arch Gen Psychiatry 48:216-222. Bulut S (2009) Depremden sonra çocuklarda görülen travma sonrası stres tepkilerinin yaş ve cinsiyetler açısından karşılaştırılması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi 4:43-51. Çakmak H, Aydın Er R, Öz YC ve ark. (2010) Kocaeli ili 112 acil yardım birimlerinde çalışan personelin Marmara depreminden etkilenme ve olası afetlere hazırlık durumlarının saptanması. Akademik Acil Tıp Dergisi 2:83-88. Çınar İ, Kavlak O (2009) İzmir ilinde çalışan ambulans ve acil bakım teknikerlerinde iş doyumunun ve buna etki eden faktörlerin incelenmesi. Akademik Acil Tıp Dergisi 8:33-37. Dougall AL, Herberman HB, Delahanty DL ve ark. (2000) Similarity of prior trauma exposure as a determinant of chronic stress responding to an airline disaster. J Consult Clin Psychol 68:290-295. Dürü Ç, Işıklı S, Özbaş R ve ark. (2006) Psikolojik destek programı, genel sıkıntı düzeyinin belirlenmesi çalışması raporu. Ankara İl Sağlık Müdürlüğü 112 Acil Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Ankara. Gökçe T, Dündar C (2008) Samsun ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde çalışan hekim ve hemşirelerde şiddete maruziyet sıklığı ve kaygı düzeylerine etkisi. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 15:25-28. Gökçen C, Zengin S, Oktay MM ve ark. (2013) Burnout, job satisfaction and depression in the healthcare personnel who work in the emergency department. Anadolu Psikiyatri Derg 14:122-8. Jonsson A, Segesten K, Mattsson B (2003) Post-traumatic stress among Swedish ambulance personnel. Emerg Med J 20:79-84. Karam EG, Friedman MJ, Hill ED ve ark. (2014) Cumulative traumas and risk thresholds: 12-month PTSD in the World Mental Health (WMH) surveys. Depress Anxiety 31:130-42. Kessler RC, Sonnega A, Bromet E ve ark. (1995) Posttraumatic stress disorder in the national comorbidity survey. Arch Gen Psychiatry 52:1048-60. Kessler RC (2000) Posttraumatic stress disorder: the burden to the individual and to society. J Clin Psychiatry 2000; 61 (Suppl 5):4-12; discussion 13-4. Kılıç C (2004) Psychological effects of earthquakes in Turkey and related factors. Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü, Doktora Tezi. Kidson MA, Douglas JC, Holwill BJ (1993) Posttraumatic stress disorder in Australian world war II veterans attending a psychiatric outpatient clinic. Med J Aust 158:563-566. Laposa JM, Alden LE, Fullerton LM (2003) Work stress and posttraumatic stress disorder in ED nurses/personnel. J Emerg Nurs 29:23-28. McAllister M, McKinnon J (2009) The importance of teaching and learning resilience in the health disciplines: a critical review of the literature. Nurse Educ Today 29:371-379. Özgen F, Aydın H (1999) Travma sonrası stres bozukluğu. Klinik Psikiyatri 1:34-41. Popa F, Raed A, Purcarea VL ve ark. (2010) Occupational burnout level in emergency medicine- a nation study and analysis. J Med Life 3:207-215. Schnurr PP, Ford JD, Friedman MJ ve ark. (2000) Predictors and outcomes of posttraumatic stress disorder in World War II veterans exposed to mustard gas. J Consult Clin Psychol 68:258-268. Scully PJ (2011) Taking care of staff: a comprehensive model of support for paramedics and emergency medical dispatchers. Traumatology 17:35-42. Stein DJ, McLaughlin KA, Koenen KC ve ark. (2014) DSM-5 and ICD-11 definitions of posttraumatic stress disorder: investigating narrow and broad approaches. Depress Anxiety 31:494 505. Sterud T, Ekeberg Q, Hem E (2006) Health Status in The Ambulance Services: a Systematic Review. BMC Health Serv Res 6:82. Tokuç B, Turunç Y, Ekuklu G (2011) Edirne de Ambulans Çalışanlarının Anksiyete, Depresyon ve İşe Bağlı Gerginlik Düzeyleri. Türk Tabipleri Birliği Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi 42:39-44. Whealin JM, Batzer WM, Morgan CA ve ark. (2007) Cohesion, Burnout, and Past Trauma in Tri-Service Medical and Support Personnel. Mil Med 172:266-272. Yılmaz B (2007) Yardım Çalışanlarında Travmatik Stres. Klinik Psikiyatri 10:137-147. 241