BR NATÜRALSTN SOSYALST ÜTOPYASI: EMEK (TRAVAIL) THE SOCIALIST UTOPIA OF A NATURALIST: LABOUR (TRAVAIL) Bekir GÜZEL



Benzer belgeler
Bizi biz yapan degerli ogretmenlerimizin onunde saygiyla egiliyoruz...

ÜNVERSTELERN GÖREVLER

FRANSA DA OKULA GTME

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER *

Taıt alımlarının ette tüketim endeksi kapsamında izlenmesi hakkında bilgi notu

Masalları Uyutmak. Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

KOÇ ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER (KÜSB) KULÜBÜ TÜZÜÜ

Nazlı Yürekler için!lk Adımım

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

BOYASAN TEKSTL SANAY VE TCARET ANONM RKET Sayfa No: 1 SER:XI NO:29 SAYILI TEBLE STNADEN HAZIRLANMI YÖNETM KURULU FAALYET RAPORU 31 MART 2010 TBARYLE

DERECELENDRLM DEM TEKN KULLANILARAK OTSTK BR ÇOCUUN BESLENME PROBLEMNN ÇÖZÜMLENMES: OLGU SUNUMU

EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE ÇARPIM TABLOSU ÖRETM UYGULAMASI

1946 BELEDYE SEÇMLER VE BU SEÇMLERDE KADIN SEÇMENLERN DURUMU. Kadir EKER ÖZET

Yöntem Ara tırma Modeli Evren ve Örneklem Veri Toplama Aracı Verilerin Analizi Bulgular

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Esrar kullanımı dengeleniyor, gençler arasında gördüü rabetin azaldıına dair belirtiler var

GÜNCEL GELMELER IIINDA LKÖRETM: MATEMATK-FEN-TEKNOLOJ-YÖNETM

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

AMER KA B RLE K DEVLETLER SAYI TAYI

Türkiye de Ekonomik Aktivite çinde Yabancı Sermaye Payı

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

stanbul, 11 Ekim /1021

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Dousan Boru Sanayi ve Ticaret A Tarihli Faaliyet Raporu. irket Merkezi Erzincan Sivas Karayolu 14 Km Pk 74 Erzincan

LKÖRETM KNC KADEME (2005) TÜRKÇE DERS ÖRETM PROGRAMINDA GENEL AMAÇLAR - HEDEF/KAZANIMLAR

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

Yaz l Bas n n Gelece i

Sosyo-Ekonomik Gelimilik Aratırması

KÜRESELLEEN DÜNYADA YETKN ETM

SINIF ÖRETMEN ADAYLARININ NTERNET KULLANIMINA LKN TUTUMLARININ DEERLENDRLMES

BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Faliyet Raporları. Toplu İş Sözleşmesi Çalışanlarımızın özlük haklarını düzenleyen Toplu İş Sözleşmesinin geliştirilerek uygulanmasına devam edilecek.

ÖRGÜTLERN SOSYAL SORUMLULUKLARI:KAVRAMSAL BR ÇÖZÜMLEME. Kürad YILMAZ ÖZET

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

KTSAD LETMELRE DAHL MENKUL KIYMETLERN DEERLEMES. Bülent AK Ba Hesap Uzmanı

TÜRKYE OTOMOBL SPORLARI FEDERASYONU

ETK LKELER BANKACILIK ETK LKELER

Ben bunun iyi ve kötü niyetine bakmadan düüncelerimi açıkça dile getirmek istiyorum ki bu gruba

ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER *

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

BENİM KÜÇÜK ZEBERCEDLERİM

MATEMATK ÖRETMNDE BULMACA ETKNLNN ÖRENC BAARISINA ETKS

ÜNVERSTELERMZDE BAKA SORUNLAR DA VAR. Fikret enses 1

Bilgilendirme Rehberi

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

TÜRK DİZİLERİ. Türk dizilerinde bu ay konumuz MEDCEZİR KARAKTERLERİMİZ MİRA BEYLİCE SELİM SEREZ ASIM ŞEKİP KAYA BEREN BEYLİCE FARUK BEYLİCE TUĞÇE

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır. Çevre Düzeni Planı;10) (Deiik -

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

Sanatsal bir yaklaşımla bir yaşam stili sunan Meram Park Villaları ile tasarım ve fonksiyonelliğin mimari bütünlükle birleşimine şahit olacaksınız

Bu model ile çalımayı öngören kuruluların (servis ve içerik salayıcılar),.nic.tr sistemi ile uyumlu, XML tabanlı yazılım gelitirmeleri gerekmektedir.

YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE

Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

AB Uyum Sürecinde Türkiye nin Rekabet Gücü lerleme Raporu Üzerine Tespitler

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

3065 SAYILI KATMA DEER VERGS KANUNUNUN BAZI MADDELERNN DETRLMESNE LKN KANUN

DI TCARET HADLERNDEK DEMN CAR LEMLER DENGES VE GSYH ÜZERNE ETKLER ( )

TÜS AD YÖNET M KURULU BA KANI ARZUHAN DO AN YALÇINDA IN GLOBAL L DERL K FORUMU AÇILI KONU MASI. 11 Mayıs 2007 Bahçe ehir Üniversitesi, stanbul

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır.

Ki!i, Yer, ve "eylerin Hayat Hikayeleri

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Yanlış Anlaşılan Faizci

TEMZ BR HAYAT ÇN SZ DE DETERJANI KESN

! " #$! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

ÖRGÜTLERDE GÖREN ETM ÜZERNE BR ALAN ARATIRMASI

Derinli!in Karanlıklarından Nasıl Çıkılır?

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi

stanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor?

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÜNVERSTE ÖRENCLERNN ÇEVRE DUYARLILIKLARININ NCELENMES

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış...

FARELER VE İNSANLAR ADLI ROMAN ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Fareler ve İnsanlar İnsan ilişkilerine ve alt tabaka insanların umut dolu

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

MUSK MUALLM MEKTEBNDEN GÜNÜMÜZE MÜZK ÖRETMEN YETTRME PROGRAMLARINDAK YAYLI ÇALGI ÖRETMNE LKN SINAMA-ÖLÇME-DEERLENDRME DURUMLARININ NCELENMES

ğ ğ ş ğ ğ ğ ş ğ ğ ş ş ş

Dil ve Oyun. Günlük İşlerinizi Yaparken Konuşma ve Oynama

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

EĞİTİM SEVGİYLE BAŞLAR...

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

T.C. ÇUKUROVA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ ETM BLMLER ANABLM DALI


ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

SINIF ÖRETMENLERNN MOTVASYONUNUN TATMN ÜZERNE ETKS The effect on job satisfaction of the motivation of class teachers

Tekstil Finansal Kiralama Anonim irketi. 30 Eylül 2004 Tarihi tibariyle Mali Tablolar ve Baımsız Sınırlı Denetim Raporu

Bu faaliyet sonucunda, yaşlı ve hasta hizmetleri alanında yer alan meslekleri

RUSYA-UKRAYNA ENERJ KRZ STRATEJK BR DEERLENDRME

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

TOPLUMLARIN GELMLNDE MÜZN ETKLER *

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

ELEKTRK MÜHENDSLER ODASI MESLEK Ç SÜREKL ETM MERKEZ YÖNETMEL

SRKÜLER NO: POZ / 42 ST, YEN KURUMLAR VERGS KANUNU NDA ÖRTÜLÜ SERMAYE

Transkript:

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 7 Sayı: 34 Volume: 7 Issue: 34 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 BR NATÜRALSTN SOSYALST ÜTOPYASI: EMEK (TRAVAIL) THE SOCIALIST UTOPIA OF A NATURALIST: LABOUR (TRAVAIL) Bekir GÜZEL Öz nsanlar yüzyıllar boyunca içinde yaadıkları toplumların sorunlarıyla, dertleriyle ve sıkıntılarıyla uramaktadırlar. Her zaman daha iyi ve daha güzel bir toplum özlemi içinde olan insanolu bu hayalini gerçekletirebilmek için farklı yollara bavurmaktadır. Ütopya yazıları da insanolunun bu hayalini gerçekletirebilmesi için bavurduu yollardan biridir. Yazarlar ütopyalar aracılııyla bütün insanların özlemini duydukları ve hayalini kurdukları bir toplum düzenini ortaya koymaya çalıırlar. Bu yüzden ütopyalar ortaya çıktıkları ilk dönemlerden itibaren okurlar tarafından büyük bir merakla takip edilmektedirler. Özellikle Christopher Columbus un (1451-1506) Yeni Dünya yı kefinin ardından kıta Avrupa sında yayılan hikâyeler ütopya yazılarına olan ilgiyi günden güne arttırmıtır. Bazı yazılar dorudan ütopya balıı altında yayınlanır; ancak bazıları ütopik olmasına ramen ütopya balıı altında yayınlanmazlar. Émile Zola (1840-1902) tarafından kaleme alınan Emek (Travail) romanı bu balamda deerlendirilebilecek ütopyalardandır. Söz konusu romanda yazar sosyalist ütopik bir toplum hayali kurmaktadır ve bunu ana karakter Luc aracılııyla gerçekletirmektedir. Bu çalımada söz konusu ütopyanın oluumunu hazırlayan nedenler, oluum evresi ve ütopyadaki toplumsal yaam edebiyat balamında deerlendirilerek incelenecektir. Düzeni. Anahtar Kelimeler: Émile Zola, Emek (Travail), Ütopya, Toplumsal Yaam, Toplum Abstract For ages people have been dealing with the problems and troubles of the society in which they live. Human beings longing for a better and better society try various ways to realize this dream. One of the ways of realizing this dream is utopia writing. Authors try to reveal the organization of society which all people dream of and long for in their utopia writings. For this reason, utopias have been impatiently followed by most readers since utopias first emerged. Particularly, stories spread in Europe following the discovery of the new world by Columbus (1451-1506) have increased the interest in utopia writings day by day. Some of the utopia writings are published under the name of utopia but, even if they are utopian, some of them are not published under the name of utopia. The novel Labor: Travail by Emile Zola (1840-1902) is one of these utopias. In Labor: Travail, Zola dreams of a socialist and idealized society and this is realized in the book by the protagonist, Luc. In this study, the reasons paving way for Zola s utopia and process of the utopia are discussed by analyzing the social life in the utopia in Labor. Keywords: Émile Zola, Labor (Travail), Utopia, Social Life, Organization of Society. 1. Giri Yazıldıkları ilk dönemden itibaren pek çok okur tarafından büyük bir ilgi ve merak ile okunan ütopya yazıları genellikle ideal olan bir toplum düzenin hayali neticesinde ortaya çıkmıtır. Zira insanlar yaradılıları itibariyle her zaman daha iyinin ve daha güzelin arayıı içindedirler. Krishan Kumar a göre ütopya hem hiçbir yerdir (outopia) hem de iyi bir yerdir (eutopia). Mümkün olmayan, ancak insanın bulunmak için heves ettii bir dünyada yaamak: Ütopyanın kelime anlamıyla özü budur. Bu açıdan ütopya hayal niteliindedir. (Kumar, 2005:9) Ütopya kelimesi köken olarak Yunanca yok anlamına gelen ou ve iyi anlamına gelen eu kelimelerden ortaya çıkmıtır. Bu kelimelerin ortak harfi olan u ile var olmayan anlamına gelen topos kelimesini Okutman, Recep Tayyip Erdoan Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu. - 72 -

birlemesi sonucunda ortaya utopos kelimesi çıkmıtır. Bu kelime zamanla ngilizcede utopia, Fransızcada utopie ve Almancada da utopie olarak Latin dillerine eklenmitir. Ütopya ile ilk karılatıımızda çou kez ilk gördüümüz bir öyküdür. Ütopya en bata bir kurgu olması itibariyle ideal toplumun farklı türlerinden, toplumsal ve siyasal teorinin öteki çeitlerinden ayrılır. Kelimenin geni anlamıyla bir bilimkurgu türüdür. (Kumar, 2005:37) Bu durum ütopya ile ilgili yapmı olduumuz bu çalımamızın edebiyat balamında deerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. 2. Ütopya ve Edebiyat nsanlar yüzyıllar boyunca içinde yaadıkları toplumların sorunlarıyla, dertleriyle ve sıkıntılarıyla uramaktadırlar. Her zaman daha iyi ve daha güzel bir toplum özlemi içinde olan insanolu bu hayalini gerçekletirebilmek için farklı yollara bavurmaktadır. nsana ve insan hayatına dair bilinen ya da bilinemeyen gerçeklerin arayıı içersinde olan edebiyat da zamanla bu hayali gerçekletirebilmek için kullanılan bir araç haline dönümütür. Günümüzdeki modern anlamını 18. yüzyılda kazanan edebiyat tıpkı sosyoloji gibi toplumu, toplumsal yapıyı ve toplumsal olayları konu edilen ve bu konulardan beslenen bir alandır. G. Nikolayeviç Pospelov un (1967) da belirttii gibi edebiyatı dier türlerden farklı kılan en önemli özellii de onun entelektüel içeriidir. Ayrıca edebiyat ele aldıı konular itibariyle toplumsal farkındalıın olumasına yol açarak toplumun evrimlemesine katkı salamaktadır. Edebiyattaki entelektüel içerii oluturmakla yükümlü olan yazarlar aynı zamanda içinde yaadıkları toplumların da birer sözcüleri durumundadırlar. Goldmann a (1964) göre her yazar o toplumun kolektif bilincinin bir üründür. Dolayısıyla her eser o toplumun kolektif bilincinin bir dıavurumudur. Krishan Kumar ın dedii gibi Mesele açık: Ütopya aslında kendinden ve kendi için edebi bir hayal egzersizi olmaktan çok toplumsal ve siyasi spekülasyonun aracıdır. Beenilerimizi ve arzularımızı yazarın istedii yöne çekmeyi amaçlamaktadır. (Kumar, 2005:43) Bu yüzden yazarlar ait oldukları toplumların hayalini kurdukları yeni toplum düzenin inası için farklı adlarda anılan ütopik eserler kaleme almılardır. Platon (M.Ö. 427 M.Ö. 347) tarafından kaleme alınan Devlet adlı eser bilinen ilk ütopya örneidir. Edebi bir balık olarak ütopya kelimesi ilk defa Hollandalı düünür Thomas More (1478-1535) tarafından 1516 yılında kaleme alınan De Optimo Reipublicae Statu deque Nova Insula Utopia balıklı kitapta kullanılmıtır. Bu kitabın ardından Tommaso Campanella (1568-1639) tarafından Güne Ülkesi adlı kitap kaleme alınmıtır. Daha sonra Francis Bacon (1561-1626) tarafından Yeni Atlantis adlı kitap yayınlanmıtır. Böylece Batı edebiyatında en çok bilinen ütopya üçlemesi tamamlanmıtır. Dou edebiyatında ütopyalara çok sık rastlanmamaktadır. Dou edebiyatındaki bilinen ilk ütopya örneine Fârabi (872-951) tarafında yazılan Faziletli ehir (El-Medinetü'l-Fazıla) adlı eserle rastlamaktayız. Bu eseri bn-i Tufeyl (1106-1186) tarafından yazılan Hayy Bin Yakzan adlı roman takip etmitir. bn-i Tufeyl tarafından yazılan bu eser roman özellikleri taımaktadır ve ütopik bir roman örnei olarak kabul edilmektedir. Bu karın bazı eletirmenler tarafından ütopyalar mantıklı ve geleneksel kurgu türüne uygun olmadıkları gerekçesiyle roman türünün içine dâhil edilmemektedirler. Ancak ütopyalar edebiyattaki geleneksel kurgu anlayıının gelimesine ve bugün gelinen noktada post-modern kurgunun olumasına büyük katkı salamılardır. Zira Kumar ın da görüü bu yöndedir. More un icat ettii ekliyle ütopyayı bir roman olarak görmek en dorusudur. Nitekim on sekizinci yüzyılda geleneksel roman ekillenirken, More un eseri romanın geliimine hiç kukusuz katkıda bulundu. Bir kere olutuktan sonra roman da karılıında ütopyanın ufkunu ve imkânlarını genileterek onu besledi. (Kumar, 2005:45) 3. Ütopyaların Oluumunu Hazırlayan Nedenler Tarihi ve geliim süreci incelendii zaman ütopyaların ortaya çıkmasına yol açan pek çok sosyo-kültürel ve felsefi gelimelerin yaandıı görülmektedir. Bu gelimelerin en önemlisi üphesiz Rönesans akımıyla birlikte otaya çıkan Hümanizm düüncesidir. Hümanizm yazarlar için Hıristiyanlıın katı skolastik anlayıından kurtuluun anahtarıdır. smail Çeitli ye göre nsan sevgisi üzerine kurulan hümanizm; insanlık akı anlamına gelir. Hıristiyanlıın katı kuralları içinde boulan, skolastik düüncenin zincirlerinden kendini kurtarıp nefes almaya çalıan sanatçılar yeni - 73 -

bir arayıın peine dümülerdi. (Çetili, 2006:40) Hümanizm düüncesi özellikle 15. ve 16. yüzyıllarda batı felsefesinde çok önemli bir yere sahiptir. Zira More un kaleme aldıı Ütopya adlı eser bu döneme rastlamaktadır. More un Ütopya sı Sokrates in ideal toplum düzenin anlatıldıı, Platon tarafından kaleme alınan Devlet adlı eserden ve Hümanizm düüncesinden önemli izler taımaktadır. Ayrıca Rönesans ve Reform hareketlerinin etkisiyle 17. ve 18. yüzyıllarda ortaya çıkan Aydınlanma felsefesi ve Pozitivizm akımı ütopyaların oluumunu etkileyen felsefi alt yapılar olarak karımıza çıkmaktadır. Kumar a göre Ütopya modernizmle beraber dodu. Rönesans ve Reform dediimiz düünce ve eylem patlamasının ürünüydü. Ütopya, Rönesans düüncesinin ayırt edici özellii olan Helenci akılcılıkla, (More un reformculara dümanlıına ramen) Protestan Reformculuunda bir çıkı yolu bulan Batı Hıristiyanlıının demokratikletirici itkisini harmanladı. (Kumar, 2005:84) Zira Rönesans ve Reform hareketleri sonucunda insanlar yava yava dini inanılarının etkisinden uzaklamaya balamılardır. Bu durum onların ölümden sonraki hayata yönelik düüncelerini de etkilemitir. Ölümden sonraki bir cennetin varlıına olan inancını kaybetmeye balayan insanlar, bu dünyada var olan bir cennetin peine dümülerdir. Böylece yazarların çeitli balıklar altında farklı ütopik yazılar kaleme almılardır. Veysel Atayman ın Güne Ülkesi adlı eserin Türkçe tercümesinin ön sözünde belirttii üzere ise ütopik düüncenin temeli Avrupa da, Platon ile balayan ve rönesanstan itibaren laikleen toplumsal eletiri geleneine dayanır. Özellikle Avrupa aydınlanma hareketine (16. 18 yy) söz konusu laik eletirel bilinç, yenilenmi bir politik toplum tasarımına ve düüncelerin ifadesine yönelik rasyonel bir göstergeler dili arayıına destek verir. (Campanella, 2011:10) Özellikle Francis Bacon un Yeni Atlantis adlı eseri 19. yüzyılda Auguste Comte (1798-1857) tarafından Pozitivizm olarak adlandırılan ve temelinde bilim olan bir anlayıın izlerini taımaktadır. Atayman a göre Bacon un felsefesinin odaı bilimdir. Ona göre bilim bir ilerleme, gelime sürecidir. Tarih boyunca dinsel, siyasal ve düünsel nedenlerle önem verilemeyen bilimin, insanları aydınlatma ilevini öne çıkarmak gerekir. Bilim, sözcüklerle oynama yerine, doanın özünü kavramaya yönelmelidir. (Bacon, 2010:9) Bilimin gelimesine paralel olarak yaanan teknolojik gelimeler zamanla sanat ve edebiyat alanında da farklı anlayıların ortaya çıkmasına yol açmıtır. 19. yüzyılda ortaya çıkan natüralizm (doalcılık) akımı bu tespite uygun bir örnek olarak karımıza çıkmaktadır. Bu akımın kurucusu ve en önemli temsilcisi Émile Zola dır (1840-1902). Zola, realizm (gerçekçilik) akımına tepki olarak gelitirdii bu akımla bilimi ve bilimin üstünlüünü ön plana çıkararak pek çok eser kaleme almıtır. Zola, Natüralizm in etkisiyle 19. yüzyıl Fransız toplumunu en ince ayrıntısına kadar, hiçbir ekilde abartıya ve yanılgıya ver vermeden, bütün doallııyla eserlerine yansıtmıtır. Ancak pek çok romanından farklı olarak Emek (Travail) adlı romanda bu doallıktan biraz uzaklaarak ütopik sosyalist bir toplum düzenine yer vermitir. 4. Emek (Travail) : Bir Natüralistin Sosyalist Ütopyası Emek (Travail) Zola tarafından 1901 yılında yayınlanmıtır. Roman ana karakter Luc ün Fransa nın kuzeydousunda bulunan Lorraine bölgesine balı Beauclair adlı yerleim yerine gelmesiyle balamaktadır. Luc Paris te yaayan bir mühendistir; ancak Beauclair de yaayan ve bir demir madeni ocaı sahibi olan arkadaı Jordan ın daveti üzerine bir süreliine Beauclair e gelmitir. Buraya geldiinde görmü olduu manzara Fransa nın içinde bulunduu buhranı açıkça görmesini salamıtır. Luc Beauclair de bulunduu ilk iki gün içinde demir fabrikalarında zor artlar altında ve düük ücret karılıında çalımak zorunda olan içilerin içler açısı durumunu açıkça görmütür. Ona göre içilerin bu sömürü düzeninden kurtulabilmeleri için yeni bir toplum düzeninin inasını kaçılmazdır. Bu dönüümü gerçekletirebilmek için dayanıma duygusunun çok önemli olduuna inanmaktadır. Ancak nasıl bir yol izleyecei konusunda henüz emin deildir. Bu noktada devreye Fransız ütopik sosyalist Charles Fourier nin (1772-1837) düünceleri girmektedir. Luc geceler boyunca Fourier nin hayalini kurduu ütopik sosyalist toplum düzenini anlattıı kitaplarını okumutur. Ancak hayalini kurduu bu toplum düzenini gerçekletirebilmek için bir sermayeye ihtiyaç duymaktadır. Bu noktada devreye zengin bir mühendis olan arkadaı Jordan girmektedir. Zaten Jordan ın tek derdi bilimsel çalımalar yaparak insanlıa ve bilime hizmet etmektir. Luc ilk yıllarda bazı zorluklarla karılasa da zamanla bunların üstesinden gelmitir. Zamanla - 74 -

bölgedeki tüm fabrikaları, atölyeleri, köylüleri, esnafları ve zanaatkârları yeni kurulan ekonomik sisteme dâhil ederek yeni bir toplum düzeni ina etmitir. Böylece herkesin eit i yaptıı ve elde edilen kârdan pay aldıı bu yeni düzen, zamanla daha benimsenmi ve kuaktan kuaa aktarılarak yüzyıllar boyunca devam etmitir. Emek (Travail) Zola tarafından yazılan en ilginç hatta en sıra dıı romanlardan birisidir. Zira romanlarında var olanı tüm doallııyla yansıtmayı ilke olarak edinmi olan yazar bu romanında ütopik olarak nitelendirilebilecek bir toplum düzenini anlatmaktadır. Bunun en önemli sebebi üphesiz yazarın yaadıı dönemdeki sosyal sorunlar ve insanların yaadıı kargaa ortamıdır. Zaten yazar 19. yüzyılda yaanan sanayileme hareketlerinin Fransa da oluturduu toplumsal adaletsizlii çok yakından izlemekte ve romanlarında bu duruma dikkat çekmektedir. Emek (Travail) adlı romanda da bu adaletsiz toplum düzenini ve toplumsal kokumuluu ana karakteri Luc ün bakı açılarıyla okuyucuya sunmaktadır. Nihayetinde anlatılan bu toplumsal sorunlar Zola nın sosyalist toplum düzenine yönelik ütopyasının olumasını zorunlu hale getirmitir. a. Emek (Travail) Ütopyasının Oluum Nedenleri Luc ün Beauclair e ulamasından sonra tanık olduu pek çok olay, romanın ilerleyen bölümlerinde anlatılacak olan ütopik sosyalist toplum düzeninin oluumuna giden yolda oldukça önemlidir. Romanın hemen baında yer alan bir hırsızlık olayı dönemin artlarını ortaya koyması açısından dikkate deerdir. Günlerce yiyecek hiçbir ey bulamamı Nanet adlı bir çocuk fırının önünden ekmek çalarken yakalanmıtır. Bu durum yazar tarafından tüm doallıı okuyucuya sunulmaktadır. Bir çocuk ekmek çalmı Ortalıın bu denli velveleye verilmesine aırmı olan Madam Mitane de fırınının önüne çıkmıtı. Jandarma kendisine doru yönelip; Buyurun Madam, bu rezil çocuk sizden u koca ekmei çalmı! deyince donup kaldı. Jandarma gözdaı vermek için çocuu sarsıp duruyordu; - Hapse gideceksin, biliyorsun deil mi? Söyle bakalım neden çaldın ekmei? Ama çocuk hiç de etkilenmi görünmüyordu. Düdük gibi çıkan sesiyle açık seçik cevap verdi; - Ben de ablam da dünden beri bir lokma yemedik. (Zola, 2010:37) Yukarıdaki olaydan da anlaılacaı üzere bazı kiiler yiyecek bir lokma bile bulamamaktadırlar. Buna karı bazıları da büyük bir bolluk ve refah içinde yaamaktadır. Bu durum üphesiz gelir düzeyindeki adaletsizlikten kaynaklanmaktadır. Zengin burjuvalar olarak nitelendirilen bu insanlar fakir halka yönelik hiçbir merhamet duygusu da taımamaktadırlar. Kasap Dacheux politikayla ilgileniyordu; zenginler ve güçlülerin yanında yer alan acımasız ve kendisinden mümkün olduunca uzak durulan bir adamdı. Et sözcüü onun azında aristokratik bir saygınlık kazanıyor, herkesin besin kaynaı olması gerektii halde sadece zengin mutlu insanlara has bir yiyecek halini alıyordu. (Zola, 2010:21) Açlık ve fakirlik temasının dıından iverenlerin içilere yönelik tutumları da Zola nın ütopik sosyalist toplum düzenine giden yolda önemli kilometre talarından biridir. Bu dönemde iverenler, içilerin haklarını hiçe sayıp onları istedikleri zaman iten atabilmektedirler. Elinizi mi kestiniz? - Evet efendim, bir ayakkabı diki makinesinin inesi batınca, parmaım kırıldı Sonra da kesmeleri gerekti. Ustabaı hatanın bende olduunu söyledi. Mösyö Gourier de bana elli frank verdi. Bir çeit utancın zaman zaman titretirdii, yava ve yumuacık bir sesle konuuyordu. Demek belediye bakanı Mösyö Gourier in ayakkabı atölyesinde çalııyordunuz. - Evet, efendim On be yaında girdim oraya. Bugün on sekizindeyim. Annem yirmi yılı akın zaman orada çalımı, ama öldü. Ben yapayalnız kaldım, u altı yaındaki kardeim Nanet ten baka kimsem yok. Benim adım Josine (Zola, 2010:44-45) Josine in bu hikâyesi dönemin sosyal hayatını ortaya koyması açısından önemlidir. Yoksulluk ve geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklar çok küçük yalardan itibaren tehlikeli ilerde çalımak zorunda kalmaktadır. Bu iler yüzünden pek çok çocuk ya sakat kalmaktadır ya da - 75 -

hayatını kaybetmektedir. Bu dönemde Avrupa da çocuk içilerin i kazalarına balı olarak ölüm oranı en yüksek ngiltere dedir. Bu konuda ngiltere yi Fransa takip etmektedir. Dr. Louis-René Villermé nin (1782-1863) hazırladıı raporlara göre uzun çalıma süreleri, ücret düüklüü, yorgunluk ve beslenme eksiklii yüksek oranlarda çocuk ölümlerine yol açmaktadır. Bu durum Dr. Achille Penot nun (1801-1886) raporlarında da aynı ekilde belirtilmektedir. Örnein Dr. Villermé ye göre bir fabrikada dokumacı olarak çalıan bir çocuun olası yaamı süresi 1 yıl 3 ay iken Dr. Penot ya göre ise bu süre 3 yıl 11 aya kadar uzayabilmektedir (Villermé, 2006:11). Hazırlanan raporlara göre bu dönemde dokuma fabrikasında çalımaya balayan 10 yaındaki bir çocuun 14 yaına gelmeden hayatını kaybettii bir gerçektir. Fabrikalardaki ölümler sadece çocuklarla da sınırlı deildir. Yetikin içi ölümleri de 19. yüzyıl Avrupa sında oldukça yaygındır. Ölümlerinin yüksek olmasının temel nedenleri çalıma ortamlarının çok salıksız olması ve yapılan ilerin çok tehlikeli olmasıdır. Bu duruma Zola nın Emek (Travail) romanında da yer verilmektedir. Bütün bu koyu sefalet, hangarın tamamını saran, ancak bir döküm ustasının ocaının kapaını açmasıyla kör edici bir güne ııı ile deliniveren karanlıklar içinde uyukluyordu. Luc içeri girdiinde, Bonnaire erimi madeni son bir defa karıtırmaktaydı. Bu erimi haldeki iki yüz kilo demir fırından çıktıktan sonra ilenecek, çelik haline getirilecekti. Bu ilem dört saat sürüyordu; en zor tarafı da ilk bekleyi saatlerinden sonra bu karıtırma iiydi. Döküm ustası elli librelik bir gelberiyi iki eliyle kavrayıp o ate gibi fırının kavurucu yansıması karısında yirmi dakika boyunca karıtırıyordu. Bir kanca yardımıyla fırının dibini kazıyor, alevi kanıksamı gözleriyle sadece kendisinin bakabildii, bir günei andıran o koca topaı karıyor, madenin rengine göre iin zamanını kestiriyordu. Gelberiyi fırından çektii zaman, kıpkırmızı olmu bir ekilde, kıvılcımlar saçarak çıkıyordu. (Zola, 2010:55-56) Para kazanabilmek için bu tehlikeli ve zor ileri yapmak zorunda kalan içilerden hayatta kalanlar fiziksel ve ruhsal bozukluklarla mücadele etmek zorunda kalmaktaydılar. Zira fizyolojik ve biyolojik durumlarına uygun olmayan ortamlarda çalımak zorunda kalan bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal geliimleri olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum sonraki yıllarda bu bireylerin suça itilmelerine, iddete bavurmalarına veya alkole baımlı bir hayat sürmelerine yol açmaktadır. Bu ekilde bir toplumun varlıını sürdürebilmesi ve gelecee umutla bakabilmesi mümkün deildir. On dört yıldır hep aynı korkunç ii yapa yapa vücudu eklini kaybetmiti; ne var ki durmaksızın birbirini izleyen, bu düünmeden, kiilikten hiçbir ey katılmadan yapılan hareketlerin neticesinde en çok zararı zekâsı görmü, atee karı mücadeleyle yükümlü bir element haline gelmiti. Çıkık omuzları, aırı derecede gelimi kimi uzuvları, atee baka baka yanıp rengi solmu gözleri yetmezmi gibi zekâsının uradıı yıkımın da bilincindeydi. Zira alelade bir eitim aldıktan sonra daha on altı yaındayken canavarın eline düüvermiti. (Zola, 2010:58) Zola nın ana karakter Luc aracılııyla okuyucuya sunduu sorunlar yukarıdaki örneklerle sınırlı deildir. çilerin yaadıkları yoksulluk, açlık ve sıkıntılara bir de iverenler tarafından aaılanmaları veya hor görülmeleri eklenmektedir. Söz konusu bu durumlar da toplumsal bir deiimin gerçeklemesini zorunlu kılmaktadır. Romanda bir tarafta içi ailesinin küçük üyesi Nanet açlıktan ölmemek için fırından ekmek çalarken dier tarafta ise iverenler geni katılımlı yemekler ve av partileri düzenlemektedirler. Tam bu sırada iki uak keklik kızartması ikram ediyorlardı, arabacı ise kadehlere Saint-Emillion arabı dolduruyordu. Boisgelin gülerek: - Eh, o halde patates rejimine mahkûm olmayacaımıza, u keklikleri gönül rahatlııyla yiyebileceimize dair teminat veriyorsun, deil mi? Bu ineli aka kahkahalarla karılandı. Dierleri ile gülen Delaveau da neeyle karılık verdi; - Yemin ederim Sen uyu, rahat rahat yemeini ye! Servetine el koyacak olan devrim o kadar yanın deil! Sessizce oturmakta olan Luc kalbinin çarptıını hissetti. Ücret kölelii, bakalarının emeini sömüren sermaye denen ey ite buydu! Be frank avans veriyor, içinin sırtından yedi frank kazanıyor, o iki frankı da yiyordu. Hadi yine Delaveau fabrika çalıanlarından sayılırdı, bu ie kaslarını ve kafasını koymutu. Ya u hayatı boyunca hiç çalımamı olan Boisgelin? Hangi hakla bunca lüks içinde yaıyor, yiyip içiyordu? (Zola, 2010:119) - 76 -

Ütopyaların oluumları hazırlayan etkenler genellikle toplumların sosyo-kültürel, ekonomik ve dini deerlerinin etkisiyle meydana gelmektedir. Bu durum bir toplumdan dierine farklılık göstermektedir. Zola yukarıdaki örneklerde 19. yüzyılda Fransa da var olan toplumsal yaamı ve deerleri büyük bir titizlikle okuyucuya aktarılmaktadır. Ancak artık deiim zamanı gelmitir ve bunun için gerçeklerden ve doallıktan uzaklamak gerekmektedir. Harekete geçmeli elbette, düünce bir eylemdir hem de yeryüzündeki en verimli güce sahip bir eylem Filiz vermekte olan tohumların neler olduunu biliyor muyuz? Bütün bu zavallıların durumu yüreimi yakıyorsa da endie etmiyorum Zira devran dönecek, hasat zamanı da gelecektir. (Zola, 2010:152) [ ] Beauclair in karanlık sokaklarında esen ey dehetti; bir zavallı üvey çocuk sürüsü gizliden gizliye kin güderek bu sokaklarda dolaıyordu. Bonnaire lerin souk ve çıplak yoksul evinde, isizlik kemerleri sıkıp en gerekli ihtiyaçlardan yoksun bırakılarak aileyi açlıkla kıvrandırırken düünüp taınılmı, sistemli ve kaçınılmaz bir devrim hazırlanıyordu. (Zola, 2010:177) 1789 yılında yapılan devrim sadece burjuva sınıfının i baına gelmesine yaramıtı; ancak sömürü düzeni ve sömürülenler deimemiti. Gerçek anlamda bir devrimin gerçeklemesi için herkesin üretimde aynı artlarda yer alması ve üretimden ortak pay alması gerekmekteydi. Bunun için de çok uzun bir döneme ihtiyaç vardı. Oysa Luc ün Beauclair de gördükleri ve yaadıkları artık daha fazla beklemeye tahammülü olunamayacak bir durumdu. b. Emek (Travail) Ütopyasının Hayata Geçii Zola bu romanında gerçekletirdii ütopik sosyalist toplum düzenini iki temel üzerine ina etmitir: emek ve bilim. Yazar, emein üstünlüünü, yüceliini ve toplumsal refah için önemini ana karakter Luc üzerinde okuyucuya sunmaktadır. Bilimin insanlıın gelecei için önemini ise Luc ün arkadaı olan Jordan aracılııyla okuyucuya sunmaktadır. Emek, Luc tarafından aaıdaki sözlerle savunulmaktadır. Toplumu batan yaratmak için emee düzen vermek yetecekti; emek hayati bir kural toplumsal bir zorunluluk olmaydı. Dolap beygiri gibi yük altında ezilen yenilmi, hor görülmülere iddetle uygulanacak bir emek deildi artık söz konusu olan; bahsi geçen emek herkes tarafından özgürce kabul edilecek, ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre daıtılacak, gönüllü çalıanların arzularına göre deien, zorunlu sayıda birkaç saat için harcanacak olan emekti Bir kent, bir belde koca bir arı kovanı halini alıyor, birlikte kalkınmak adına herkes payına düeni yapıyordu, bir tek bo gezen yoktu. (Zola, 2010:182) Emein üstünlüünü ve önemini bu sözlerle savunan Luc emee dayalı bir toplum düzeninin bilim ve bilimsel çalımalar olmadan pek mümkün olmayacaının da farkındadır. Zola romanında bu konudaki düüncelerini ortaya koymak için hayatını bilime adamı olan Jordan karakterinden yararlanmaktadır. Jordan bazen günlerce laboratuara kapanıp yemeden, içmeden çalımaktadır. Jordan ın en büyük hayali bir gün sanayide yaygın olarak kullanılacak ve emein yükünü azaltacak olan makinelerin inasıdır. Bunun gerçeklemesi de ancak bilimle mümkün olacaktır. Ona göre insanlıı gerçee, adalete, nihai mutlulua, ulusların aır adımlarla, sancılar içinde yönelmekte oldukları o kusursuz beldeye ulatıracak olan tek ey bilimdi. Bunun dıında kalan kısma kafa yorup üzülmeye ne gerek vardı? Bilimin ileri gitmesi yeterli deil miydi? Bilim yine de ilerlemeye devam ediyordu; yaptıı her fetih kesin bir nitelik taımaktaydı. [ ] O da kız kardei gibi pek merhametli ve iyi yürekli biri olarak günlük kavgalara kulak tıkıyor, yarınların mutluluu için diyerek kendisini laboratuarına kapatıyor, çalııyor, çalııyordu (Zola, 2010:152) Bilimin bu kadar ön plana çıkmasının altında yatan en önemli etken üphesiz Zola nın natüralist anlayııdır. Ancak bu noktada Francis Bacon un bilim hakkındaki düünceleri ve Yeni Atlantis in Zola üzerindeki olası etkisi göz ardı edilmemelidir. Yeni Atlantis in Türkçe tercümesinin önsözünde yer alan yazısında Atayman a göre Francis Bacon ı öteki ütopyacılardan ve düünürlerden farklı kılan yan, ilerlemeyi bilimin ve (dar anlamda) teknolojinin balamı dıında tarif etmeyiidir. Bilim her düzlemde hayatı ideal bir toplum düzleminde iyiletirmenin ve kurmanın biricik aracıdır; bu anlamda, akıl-bilim-teknik ayrılmaz bir bütün oluturur (Bacon, 2010:24) Zola nın Yeni Atlantis i okuyup okumadıını bilemiyoruz ancak Emek (Travail) romanında Bacon un ortaya koyduu bilim toplumuyla önemli benzerlikler bulunmaktadır. Yeni Atlantis te de olduu gibi - 77 -

toplumunun ilerlemesi ve gelecei bilimsiz mümkün olamayacaktır. Ana karakter Luc ün yeni bir toplum inası için planı basittir: öncelikle bir kardeler fabrikası kurulacaktır. Bırakın da sözümü bitireyim dostum Zengin etmek istediim siz deilsiniz; ben sözünü ettiim zavallıları, içileri zengin etmek istiyorum, adaletsizce düzenlenerek kölelik haline getirilmi emek kurbanlarını içinde bulundukları zindandan çıkarmak istiyorum. [ ] Küçük çapta emei yeniden düzenleyeceim, yarınki toplumun bir taslaını oluturacak olan kardeler fabrikasını kuracak, onu dier fabrikayla yani o köleler fabrikasıyla, köle edilen içinin ikence gördüü ve onurunun iki paralık edildii o eski zindanla karılatıracaım. [ ] Jordan gerekli parayı salayacak, Bonnaire ve arkadaları bilek gücü katacak, o da idare edip düünen güç olacaktı. (Zola, 2010:207-208) Bu konumanın ardından Luc ün arkadaı olan Jordan gerekli olan parayı vermeyi kabul etmitir. Ancak duruma bir bilim adamı kukuculuuyla yaklaan Jordan, Luc ün hayalini kurduu ütopik sosyalist toplum düzenini gerçekletirebileceinden üphelidir. Ancak yine de arkadaına destek olmaktan geri kalmaz. Böylece romanın baında beri oluumuna ortam hazırlanan sosyalist toplumsal yaam ekillenmeye balar. Tamam dostum Düünüzü gerçekletirmeniz için gereken parayı alacaksınız Yine de ne yalan söyleyeyim, bu dü gözümde cömertçe giriilen bir ütopyadan baka bir ey deil Zira beni büsbütün ikna edebilmi deilsiniz. Bu bilim adamı kukumu baılayın. Ama ne olursa olsun! Siz mert bir insansınız, yapıtınızı deneyin, sizin yanınızdayım. (Zola, 2010:215) c. Emek (Travail) Ütopyasında Toplumsal Yaam Luc, Jordan ı gerekli olan parayı vermesi konusunda ikna ettikten hemen sonra çalımalara baladı. lk önce kuracaı fabrikada çalıacak olan içilerin kalabilecekleri bir kent ina etmek için bir arazi satın aldı. Daha sonra da sözünü ettii kardeler fabrikasını kurdu. Fabrikanın kurulduu arazi dier fabrikanın, yazarın ifadesiyle köleler fabrikasının, bulunduu yere kadar uzanıyordu. Bu arazilere içilerin isteklerine göre konutlar yapıldı. Fabrikanın inasında içilerin verimliini arttırmak için Luc son teknoloji ürünlerden yararlanmaktaydı. Fabrikanın kuruluunu takip eden yıllarda pek çok içi fabrikada çalımaya baladı. Fabrika zamanla dier fabrikanın yani köleler fabrikasının da hisselerini almı ve bölgedeki tek üretici konumuna gelmiti. Elde edilen bu baarı sadece üretimle ve ekonomik kalkınmayla sınırlı deildi. Toplumsal hayatta da köklü deiimler yaanmaktaydı. Luc arazinin ortasına bir de halkevi yaptırmıtı; bu geni bina içinde okullar, kütüphane, toplantı ve tören salonu, oyun alanları ve banyolar vardı. Fourier nin falansterinden sadece bu tip bir eyi korumu herkesi evini diledii gibi yaptırmakta özgür bırakmı, kimseyi sıraya girme zorunda bırakmamı, ancak kimi kamu hizmetleri için katılımın zorunluluuna iaret etmiti. Nihayet arka tarafa genel alıveri merkezleri kurulmaya, giderek genilemeye baladı; bir fırın, kasap, bakkal açılmı, kıyafetler, kap kacaklar, gerekli birtakım ihtiyaçların satılması için de fabrikayı idare eden üretim kooperatifine karılık bir tüketim kooperatifi kurulmutu. Gerçi her ey henüz çekirdek halindeydi; ama yaam giderek artıyordu, yapıt üzerine bir kanı da bulunabilirdi artık (Zola, 2010:222) Kent yaamında yaanan bu dönüüme paralel olarak fabrikalardaki i ortamı da tamamen deimi durumdaydı. Yukarıda bölümlerde deindiimiz üzere fabrikalardaki tehlikeli ilere ve salıksız koullara Zola nın Emek ütopyasında yer yoktu. Luc, toz toprak içinde bulunan dier fabrikaların hangarlarını gördükten sonra yeni kurmu olduu fabrikada oldukça salıklı ve güvenli hangarlar ina ettirmiti. Fabrikada salonlar ve atölyeler günein verdii salıklı aydınlık ve içlerine dolan bol temiz hava korunarak geniletilmilerdi. Dört bir taraftan sular akıyor, beton zemin yıkanıyor, toz zerrecikleri böylelikle ortadan kalkıyor, eskiden kapkara bir çamur altında olan emek alanı imdi parıl parıl parlıyordu. Geni camların altında insan kendisini nee dolu, zengin bir salona girmi gibi hissediyordu. Artık hemen hemen her i makinelerle yapılıyordu; elektrikle çalıan bu makineler yan yana dizilmi görkemli bir manzara oluturuyor, her zaman çalımaya hazır olan, hiç yorulmayan bir içi ordusu gibi yükseliyordu. Madeni kolları eskirse yerine yenisi takılıyordu, acının ne olduunu da bilmiyorlardı, insanın çilesi kısmen de olsa ortadan kalkmıtı. (Zola, 2010:219) Platon un Devlet inde olduu gibi Zola, Emek (Travail) ütopyasını özel mülkiyet anlayıının olmadıı aksine kolektif anlayıın hüküm sürdüü bir toplum düzeni üzerine kurmaktadır. Bu toplum düzeni içinde bir kiinin mutlu olabilmesi için önce toplumun mutlu olabilmesi gerekir; yine aynı ekilde bir toplumun mutlu olabilmesi için de her bireyin tek tek - 78 -

mutlu olması gerekmektedir. Bir i sadece bir kiiye deil, toplumdaki her bireye ait olmalıdır. Aynı ekilde bir tarım arazisinin insanın kendi malı olmasından ziyade toplumun ortak malı olması gerekir. Bir ite bir kiinin günde sekiz saat çalıması yerine, aynı ite dört kiinin ikier saatten çalıması daha verimli olacaktır. Böylece ikier saatlik periyotlarla baka ilerde de çalıan içiler i monotonluundan kurtarılmaktadır. Adolphe ellerini yıkadıktan sonra: - Acelem var da dedi. Pek sevdiim bir masa modeli var, onu bitireceim. Dier iki saatimi de marangozluk atölyelerinde çalıarak geçireceim! Gerçekten de hem marangoz hem de döküm ustasıydı. Çaının tüm gençleri gibi dar bir alanda sıkııp kalmamak için birçok sanat örenmeyi tercih etmiti. Böylelikle harcanan emek yenilenerek, çeitlenerek bir zevk ve dinlence alıyordu. (Zola, 2010:221) Gençlerin bu durumda olmasında emek ütopyasında onlara verilen eitimin çok büyük payı bulunmaktadır. Zira burada gençler çok küçük yalardan itibaren farklı alanlarda eitime tabi tutulmaktadırlar. Pek çok i ve sanat dalları konusunda ciddi eitimler almaktadırlar. Zola söz konusu sosyalist ütopik toplumunda gençler ve çocuklar için Tommaso Campanella nın Güne Ülkesi nde bahsetmi olduu eitim sistemine benzer bir eitim sistemi ortaya koymaktadır. Bu eitim sisteminde çocuklar kız-erkek ayrımı yapılmaksızın sanat ve zanaat alanlarında eitimlere tabi tutulmaktadırlar. Bunun yanı sıra gençler çeitli sportif faaliyetlerde de bulunarak bedenlerini de tıpkı zihinleri gibi güçlü tutmaktadırlar. Okullar binanın bütün bir kanadını dolduruyor, kütüphane, oyun alanları ve banyolar dier kanatta bulunuyordu. [ ] Bu okullar üç ayrı amaca bölünmülerdi; biri çalıan annelerin kundaktaki bebeklerini dahi bırakabildikleri bir kreti, dieri bilindii tabiriyle bir okuldu, be ubeye ayrılmıtı ve tam eitim veriyordu, üçüncü okul ise çıraklık atölyelerinden oluuyordu. Okulun be sınıfına giden örenciler aynı zamanda bu atölyelerde çalııyorlar, genel bilgilerinin gelimesi ölçüsünde zanaat öreniyorlardı. Kız, olan ayrımı yoktu; çocuklar beikten balayarak karıık sınıflarda, yaamda olacaı gibi dirsek dirsee aynı sırada oturuyor, hep birlikte atölyelerde meslek öreniyor, oradan ancak evlenecekleri zaman ayrılıyorlardı. (Zola, 2010:233-234) Çıraklık atölyelerinde çocuklara verilen kurslar onların beyin gücünün yanında kas gücünün de gelitirilmesi için düzenlenmektedir. Bu kurslarda her çocuun bir el sanatı bilmesi zorunlu hale getirilmitir. Çocuklar bu kurslara öretmenlerinin onları yeteneklerine göre yönlendirmesi sonucunda katılmaktadırlar. Böylece her çocuk hiç sıkılmadan, aksine zevk alarak, çeitli sanatsal faaliyetlerde bulunmaktadır. hayatına atıldıı zaman da iki saat boyunca bir zanaatla uratıktan sonra iki saat ilgi alanına göre çeitli sanatsal faaliyetlerde bulunmaktadır. Böylece hiçbir içi, bir ii saatler boyunca yapmak zorunda kalmamaktadır. Çocukların eitimi için yapılan bu çalımaların yanı sıra Emek ütopyasında çocukların ve gebe kadınların bakımı için ücretsiz bakımevleri de kurulmutur. Gebe kadınlar doum yapıp salıklı bir ekilde çocuunu kucaına alana kadar; hasta çocuklar ise iyileinceye kadar burada kalmaktadırlar. [ ] Kazanılan tüm gelir Guerdache ın hasta çocuk ve gebe kadınlara bakımevi olarak düzenlenmesine harcandı. Yataklar getirilmi, ücretsiz barındırma büroları kurulmutu. Çiçeklerle dolu bahçe artık ufaklıkların mülkü olutu. Anneler orda iyileiyor, tüm halk herkesin malı olan bir konakmıçasına oraya elenmeye geliyordu. (Zola, 2010:143) Emek ütopyasında toplumsal alanda yaanan bu gelimeler sadece içiler ile sınırlı deildir. Zira toplumsal dönüümün ve geliimin sadece toplumun bir kesimiyle gerçeklemesi mümkün deildir. Bunun için toplumun tüm kesimlerinin bu dönüüme ve geliime dâhil edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden yazar, Beauclair ve çevresinde yaayan çiftçileri de bu ütopik sosyalist toplum düzenindeki kolektif sisteme dâhil etmitir. Böylece bu sistem içinde yer alan köylüler de oldukça mutlu bir yaam sürmektedirler. Bu yüzden de Combettes köylüsü topraını toplu bir ekilde ekip biçmeye baladıında büyük bir ders almı oldu. Gübreyi çok ucuza satın alıyorlar, ekmek, arap ve sebze karılıında Crecherie den tarım alet ve makineleri satın alıyorlardı. Erimi oldukları gücü onlara asıl veren ey, köy ve fabrika arasındaki elbirliiydi. çinin karnını doyuracak olan ekmei salayan köylü ile onun topraı ekilip biçilsin diye gerekli demiri salayan içi arasındaki evvel ezel dülenen dayanıma nihayet salanmıtı. Crecherie Combettes Köyü ne muhtaçtı, Combettes Köyü de Crecherie siz olamazdı. - 79 -

Nihayet birleme salanmıtı, bu bereketli evlilikten yarının mutlu toplumu doacaktı! (Zola, 2010:61) Emek ütopyasında içi ile köylü arasında tam bir takas özgürlüü vardır. Herkes özgürce istedii malzemeyi takas yolu ile birbirinden tedarik edebilmektedir. Artık ne yasalar ne kurallar ne de o eski kokumu toplum sözlemesi geçerlidir! Artık içinin ve köylünün emeini sömüren tüccarlara ve burjuvalara yer yoktur. Artık toplumsal yapıda paranın ne önemi ne de etkisi vardır. Artık sokak bütün o sefaletinden ve acılarından arınmıtı; paradan ve enerjiden yiyen, gereksiz bir çark olan ticaretin, elde ettii kâr ile dierlerinin yoksulluunu artıran dükkânları devrim fırtınasına kapılıp sürüklenmilerdi. (Zola, 2010:265) Artık içilere ve köylülere insan oldukları için deer verilmektedir. Tüm kentte sevgi tohumları ekilmitir ve insanlar huzur ve barı içerisinde yaamlarını sürdürmektedir. Eski düzende bayramlarda dahi çalımak zorunda olan içiler imdi yılın farklı zamanlarında ilan edilmi olan içi bayramlarını kutlamaktadırlar. Beauclair çalımadan geçecek olan enlik günü ile daha da neelenmiti; bütün evler süslenmiti, kapılara asılmı olan rengârenk kumalar sabah melteminde dalgalanıyordu. Kapı girilerine güller serpilmiti; yollar dahi güllerle bezenmiti, kent adeta düün sabahı süslenen bir gelin gibi güller içindeydi Dört bir yandan müzik sesleri yükseliyordu; gençlerin arkıları sonsuz dalgalarla yükseliyor, çocukların billur sesleri adeta günee erierek eriyip gidiyordu. [ ] Kadınlar güzelliine karın pek alçakgönüllü olan elbiseleri içinde daha da bir holardı. Nakit ödeme ortadan kalkalı, altın sadece mücevher olarak kullanılıyor, her kız doduunda çocukların oyuncaklarının hazırlanması gibi, bilezik ve yüzüklerini hazır buluyordu. Altın artık sadece bir süs aracı haline indirgenmiti, bir deeri yoktu; elektrik ocakları yakında sayısız elmaslar, zümrütler, yakutlar üretecek, kadınları tepeden tırnaa süse boacaktı (Zola, 2010:266) Dier ütopyalarda da olduu gibi burada yazar kesin bir zaman diliminden bahsetmemektedir. Zira ütopyaların temel özelliklerinden birisi de zaman kavramının olmamasıdır. Onun için Zola zamanla, yakında ya da aradan uzun yıllar geçti gibi ifadeler kullanmaktadır. Böylece okur zaman kavramını yitirerek rasyonel olarak düzenlenmi bu toplumsal deiime ve yaama odaklanmaktadır. 5. Sonuç Emek (Travail) ütopyası üç bölümden olumaktadır. lk bölümde yazar ütopyanın olumasını zorunlu kılan ve ütopyanın olumasına ortam hazırlayan nedenleri belirtmektedir. kinci bölümde genel olarak sosyalist ütopik toplum düzenine geçi için yapılması gerekenlerden ve yapılanlardan bahsedilmektedir. Üçüncü bölümde ise, ortaya çıkan sosyalist ütopik toplum düzenindeki insanlardan ve onların hayatlarından örnekler verilmektedir. Bu üç bölümde yazar olayları okuyucuya natüralist bakı açısıyla kubakıı bir anlatım tarzıyla sunmaktadır. Okur bu tarz bir anlatım ile her eyin farkına varıp gerekli ayrıntıları görebilmektedir. Böylece anlatımda bir bütünlük salanmaktadır. Roman bu yönüyle de ütopya yazılarının genel özelliklerini taımaktadır. Zira Veysel Atayman ın Güne Ülkesi adlı eserin Türkçe tercümesinin ön sözünde belirttii üzere ütopik anlatının bir baka özellii de yazarının okura kubakıı, her eyin belirlenebilecei, gerekli ayrıntıların rahatlıkla öne çıkartılabilecei bir bütünlük sunmasıdır. (Campanella, 2011:8) Ütopyalarda bireylerin mutluluu ancak rasyonel olarak düzenlenmi bir toplum düzeninin içinde mümkün olmaktadır. Bu yüzden Zola oluturduu ütopik sosyalist toplumunda natüralist bir yazar olmanın verdii etkiyle toplumsal yapıdaki bütün deiimleri rasyonel bir temel üzerine ina etmitir. Romanda yer alan kiiler arasındaki ilikiler, dostluklar ve dümanlıklar her zaman rasyonel bir düzen içerisinde okuyucuya sunulmutur. Romandaki olay örgüsü okuyucunun zihninde herhangi bir mantıksal boluk kalmayacak ekilde kurgulanmıtır. Böylece anlatılan ütopik toplum yapısının okuyucu tarafından gerçekmi gibi algılanması salanmıtır. Atayman ın da dedii üzere ütopyaların en belirgin özellii, toplum tasarımlarının hep aklın kılavuzluunda ekillenmesidir. Mutluluun, duyguların, ancak aklın (Yeni Atlantis te bilim) kurduu düzenin içinde gerçekleebileceine duyulan sarsılmaz inanç, hemen her üç ütopyada da toplumu ve insanları aklın araçları düzlemine indirger. (Campanella, 2011:9) Zola nın Emek (Travail) romanındaki ütopik sosyalist toplum düzeni, akıl temelinde emek ve bilim üzerine ina edilmitir. Emek (Travail) bu açıdan Francis Bacon un Yeni Atlantis ine çok - 80 -

benzemektedir. Bacon a göre bilim sayesinde ortaya çıkmı olan ideal bir toplum zamanla kendi ideal insanını da yaratacaktır. Zola nın romanında da emek ve bilim sayesinde ortaya çıkmı olan ideal toplum daha sonraki dönemde kendi ideal insanını yaratmıtır. Ayrıca Zola, ideal toplum düzeni için Platon un ve More un ütopyalarında ifade ettikleri kolektif anlayıı Campanella daki sosyal toplum düzeniyle birletirerek okuyucuya sunmutur. Sonuç olarak her ne kadar natüralist bir yazar olarak bilinse de Zola bu romanı ile kendi sınırlarının ötesine geçmitir. Böylece okuyucuya ne kadar geni bir hayal gücü olabileceini de göstermitir. Romanlarında doallıın ve var olanın izinden ayrılmamı olan Zola bu romanında var olanı biraz daha idealletirme yoluna giderek emek ve bilim üzerine kurduu sosyalist ütopik toplum düzenini okuyucuya sunmutur. Zola, ana karakter Luc aracılııyla kurguladıı bu toplum düzeninin tüm dünyaya yayılacaı inancını hep taımıtır. Maalesef yazarın kurguladıı gibi bir toplumsal düzen mevcut kapitalist sistem içerisinde bugün bile oldukça ütopiktir! KAYNAKÇA BACON, Francis (2010). Yeni Atlantis (Çeviri: Cenk Saraçolu), stanbul: Bordo Siyah Dünya Klasikleri. CAMPANELLA, Tommaso (2011). Güne Ülkesi (Çeviri: Veysel Atayman), stanbul: Bordo Siyah Dünya Klasikleri. ÇETL, smail (2006). Batı Edebiyatında Edebi Akımlar, Ankara: Akça Yayınları. GOLDMANN, Lucien (1964). Pour une sociologie du roman, Paris : Gallimard. KUMAR, Krishan (2005). Ütopyacılık (Tercüme : Ali Somel) mge Kitabevi. MANNHEIM, Karl (2009). deoloji ve Ütopya (Çeviri: Mehmet Okyavuz), Ankara: De ki Basım Yayım MORE, Thomas (2010). Ütopya (Çeviri: Necmiye Uçansoy), stanbul: Bordo Siyah Dünya Klasikleri POSPELOV, Gennadiy Nikolayeviç (1967). Littérature et sociologie, Revue International des Sciences Sociales, Sociologie de la création littéraire, Volume XIX, N 4, Unesco, Paris : Crété, p. 574-575. VILLERMÉ, Louis-René (2006) Tableau de l état physique et moral des ouvriers employés dans les manufactures de coton, de laine et de soie Textes choisis et présentés par Yves TYL. http://classiques.uqac.ca/classiques/villerme_louis_rene/tableau_etat_physique_moral/villerme_tableau_ouvriers.pd f [23.07.2014] ZOLA, Émile (2010). Emek Cilt I & Cilt II (Çeviri: Çidem Büyükataman), zmir: lya zmir Yayınevi. http://tr.wikipedia.org/wiki/platon [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/%c3%9ctopya [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/thomas_more [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/tommaso_campanella [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/francis_bacon [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/%c4%b0deal_devlet [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/farabi [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/%c4%b0bn-i_tufeyl [20.07.2014] http://tr.wikipedia.org/wiki/pozitivizm [21.07.2014] - 81 -