SU RAPORU. Dr. Ahmet ATILGAN



Benzer belgeler
Tüm Belediye ve Genel Hizmet İşçileri Sendikası. All Municiapal and Public Services Worker s Trade Union

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

SPK Konferansõ-Abant Aralõk-2003

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012


Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

KÜRESEL EKONOMİK ÇEVRE

Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN?

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

AFD Sürdürülebilir bir gelecek için

AVRUPA da Su Hizmetlerinde Kamu ve Özel Sektör Uygulamaları. Dursun YILDIZ Su Politikaları Uzmanı

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

TÜRKİYE SAGLIK ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar


Geri Bildirimlerin Özeti: Enerji Stratejisi Ülke İstişareleri

ARAŞTIRMA NEDEN YAPILDI?

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Liderler Forumu: Yeni Liderlik Arayışı

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

AVRUPA BİRLİĞİ 52 EKONOMİK FORUM

Çevre Kirliliği Rüşvet ve Su

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİNDE KOBİ POLİTİKALARI

İSTİHDAMA KATKISI. Tülin Keskin TMMOBMakine Mühendisleri Odası

Serbest ticaret satrancı

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi

Para Politikaları ve Finansal İstikrar

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır.

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

European Gas Conference 2015 Viyana

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

PERAKENDE SEKTÖRÜ Değerlendirmesi, 2016 Beklentileri EMRE YILMAZ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v TABLOLAR LİSTESİ... xiv ŞEKİLLER LİSTESİ... xv KISALTMALAR... xvi GİRİŞ...1

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ Sosyal, Bölgesel ve Yenilikçi Politikalar Başkanlığı

Şirket Nabzına Göre Organizasyon

AĠLE VE SOSYAL POLĠTĠKALAR BAKANLIĞININ TEġKĠLAT VE GÖREVLERĠ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (1)

TÜRKÝYE SAÐLIK SEKTÖRÜNDE FÝNANSMAN: Paran Kadar Saðlýk

Dünyada ve Türkiye de Tarımın Geleceği. Nisan 2011

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "SAĞLIĞA YENİLİKÇİ BİR BAKIŞ AÇISI: MOBİL SAĞLIK RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ

Dış Ticaret Müsteşarlığı nca ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi amacıyla çeşitli stratejiler uygulamaya konmuş bulunmaktadır.

Bölüm 5 ARZ VE TALEP UYGULAMALARI

İŞ DÜNYASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA DERNEĞİ

Çevresel Altyapı Projelerine Finansman Sağlanmas. lanması

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

EKONOMÝDE GELÝÞMELER

2. GÜN : Stratejik Planlamanın Temel Kavramları Vaka : İstihdam ve Ekonomi Bakanlığında Değer Uygulaması

İSTİHDAM VE SOSYAL YENİLİK PROGRAMI. EMPLOYMENT AND SOCIAL INNOVATION PROGRAMME (EaSI)

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations

interview INTERVIEW Ernst WELTEKE Haziran 99

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Dünya ve Türkiye de, Kamu Çağrı Merkezi Uygulamaları ve Son Trendler 26 Eylül 2012

Bağış Grupları (Giving Circle) TÜSEV, İstanbul, 3 Şubat 2014 Eugenie Harvey, The Funding Network

Entegre Kirlilik Önlenmesi ve Kontrolü. İdari Özet Ekonomi ve Çapraz Medya Etkilerine İlişkin Referans Dokümanı Haziran 2005

MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ Denizli Verimliliği Artırma Projesi

İSO Kadın Sanayiciler Platformu 8 MART MANİFESTOSU

ELEKTRİK PİYASASINDA BUGÜN İTİBARİYLE KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Aralık 2015

MET 102 Meteorolojik Gözlem ve Ölçüm Usulleri Ders Notları. 1.) Meteoroloji ile ilişkili Uluslar arası Teşkilatlar

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE BOYA SEKTÖRÜ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

BÜTÜNSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMI BÖLGELERDE ANLATILDI

KURUM İÇ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZIRLAMA KILAVUZU

HERKESİN REKTÖRÜ. Prof. Dr. Abdulvahap YİĞİT Ahi Evran Üniversitesi Rektör Adayı.

Hizmet Sektörü Olarak Sağlık Turizminin Ülke Ekonomisindeki Rolü. Dr. Seyit KARACA TOBB Türkiye Sağlık Kurumları Meclis Başkanı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

İZMİR KREŞ ATÖLYESİ NOTLARI (Ocak 2013) 1-BAKIM HİZMETLERİ NASIL DÜZENLENMELİ VE BU DÜZENLEMEDE KAMUNUN YERİ NE OLMALIDIR?

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

AB Çevre Müktesebatı Semineri Avrupa Birliği Kurumsal Yapısı, Temel Belgeler ve AB Müktesebatı

Enerji Yatırımları ve Belirsizliklerin Önemi

Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Teşkilatı (UCLG-MEWA)

Transkript:

SU RAPORU Dr. Ahmet ATILGAN Ankara, Ocak 2009 1

SU RAPORU HİZMET-İŞ Sendikasõ Yayõnlarõ Yayõn No: 43 Akademik Araştõrmalar Dizisi: 3 Ocak 2009 ISBN: 978-975-98757-9-4 Tüm haklarõ saklõdõr. Hizmet-İş Sendikasõ Genel Merkezi Gazi Mustafa Kemal Bulvarõ No: 86 06570 Maltepe-ANKARA Tel: + 90 312 231 87 10 (Pbx) Faks: + 90 312 231 98 89 Web: www.hizmet-is.org.tr e-posta: hizmet-is@hizmet-is.org.tr Baskõ: Önder Matbaacõlõk Ltd. Şti. Tel: 0 312 418 94 10 2

Şimdi kendilerini özlem, minnet, saygõ ve sevgi ile andõğõm öğretmenlerime/hocalarõma ve özellikle Türkçe öğretmenim Ramazan KUNT a 3

4

İçindekiler Sunuş... 7 Yazarõn sunuşu... 11 Özet değerlendirme... 15 Sayõlarla su... 29 Küresel düzenleyiciler... 35 Neo-liberal ve küresel bir organizasyon... 38 Tepkiler karşõsõnda Dünya Su Konseyi... 42 Organizasyonun gerçek kimliği yahut paradigmasõ... 44 Temel gerekçe: Yatõrõm açõğõ ve kamunun kötü yönetimi... 46 Farklõlõklar suda nasõl birleşecek?... 48 5. Dünya Su Forumu... 50 Makul sayõlabilecek gerekçeler ve çokuluslu şirketler... 54 Cochabamba bir örnek... 59 Türkiye den özelleştirme örnekleri... 63 Risk kamuya, kar şirkete... 64 AB de su politikasõ... 66 Dünya Bankasõ ve su... 68 OECD ve su... 72 Su hakkõ... 77 Su hakkõ... 79 Su savunmasõ... 83 5

Su özelleştirmesinde sorunlar... 97 PPP modeli... 99 Çokuluslu bir sömürü... 106 Hizmet ticareti... 108 Suyun fiyatlandõrõlmasõ... 113 Su ve kadõn... 123 Su ve yolsuzluk... 131 Yolsuzluğun sudaki yansõmasõ... 133 Yolsuzluk dinamiği... 137 Ne yapmalõ?... 149 Neo-liberal saldõrganlõk önlenmeli... 151 Sivil refleks ve katõlõm güçlendirilmeli... 155 Su hizmetini kamu sunmalõ... 157 Özelleştirme kontratlarõ Aşil in topuğu... 159 Su tarifeleri sosyal olmalõ... 161 6

SUNUŞ Su canlõlõğõn kaynağõdõr, uygarlõğõn kaynağõdõr, zenginliğin kaynağõdõr. İklim dengesinin ayarlayõcõsõ sudur. Bazen, matematikte sõfõrõn değerini belirtmek için, sõfõrõ alõn, geriye uygarlõk namõna hiçbir şey kalmaz denir. Elektrik için de böyle söylenir. Bunlar doğrudur. Ancak su için daha fazla doğrudur. Su olmasa Bunu söylemek bile abes. Hayatõ ve uygarlõğõ bir yana bõrakalõm, ekonomik faaliyetler tamamen suya bağlõ. Tarõm, sanayi, enerji, hizmetler sektörü, ulaştõrma su olmadan olmaz. Fizik olarak su, diğer tüm nesnelerden temel bir farklõlõk gösterir. Su en düşük hacme +4 derecede ulaşõr. Isõndõkça da genleşir, soğudukça da genleşir. Böyle olduğu için, yeryüzünde hayat su ile yaratõlmõştõr. Fizik özellikleri suyu, ekonomik bir mal olarak, diğer şeylerden ayõrõyor. Su sõkõştõrõlamaz. Taşõnmasõ ve stoklanmasõ zordur. Bir örnek değildir. Rekabetçi ve ülke ve/veya dünya çapõnda bir su piyasasõndan bahsetmek mümkün olmaz. Bundan dolayõ su tedarik eden işletmeler yerel ve doğal tekel firmalardõr. Nüfusun ve ekonomik faaliyetlerin artmasõ, kentlerin büyümesi, su kaynaklarõnõn kirlenmesi ve su-yoksulluk ilişkisinin daha iyi anlaşõlmasõ, suyun stratejik önemini dünya gündeminin birinci sõrasõna taşõdõ. Bu süreçte, 90 lõ yõllardan itibaren suyun ticarileştirilmesi yönünde yoğun bir çaba gösterilmeye başlandõ. Çok uluslu su şirketleri, Dünya Bankasõ, OECD, su dörtlüsü denilen Amerika, AB, Kanada ve Japonya, suyu ticari bir mal olarak kabul ettirip hizmet ticareti kapsamõna aldõrmak için, türlü türlü oyunlar kuruyorlar. Bunlar, su üzerinden yeni bir sömürü ve egemenlik alanõ yaratmaya, dünya kamuoyunu suyun piyasalaştõrõlmasõ gerektiğine inandõrmaya çalõşõyor; vakõflar, araştõrma merkezleri ve sivil toplum kuruluşlarõ yaratarak, bilimsel, sosyal ve ekonomik gerekçelerle gerçek niyetlerini örtmek istiyorlar. Su vazgeçilemez bir insan hakkõdõr. Ama aynõ zamanda ekonomik bir değerdir. Küresel düzenleyiciler, işte bu köşede bir girdap yaratmaya, suyun ticarileştirilmesini, hizmet ticareti kapsamõnda Dünya Ticaret Örgütü müzakerelerinde onaylatmaya çalõşõyorlar. Henüz o aşamaya tam ulaşamadõlar. 7

Fakat amaçlarõna ulaşma yolunda kuvvetli bir engelle de karşõlaşmõyorlar. Proje kredilerini bir dayatma aracõ olarak kullanõyor, su piyasasõnõ genişletiyorlar. Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde su hizmetlerini özel sektörün üretmesi kalkõnmakta olan ülkeler için iyi bir örnek oluşturmuyor. Zengin ülkeler, sosyal içerme programlarõ uygulamak, sosyal duyarlõk ve kontrol yaratmak ve yatõrõm açõklarõnõ kapatmak bakõmõndan, kalkõnmakta olan ülkelerle kõyaslanamayacak imkanlara sahipler. Bu sonuncu kategorideki ülkeler ise, zengin ülke orijinli çokuluslu su şirketleri ile başedecek durumda değiller. Nitekim, çokuluslu su şirketleri ile yerel otoriteler arasõnda çõkan sorunlardan pek çok ülke zarar görmüştür. Yerine getirilmeyen angajmanlarõn sebep olduğu hizmet açõğõ, toplumlara, sosyal istikrarsõzlõk, ölüm, salgõn hastalõk ve yoksulluğun derinleşmesi olarak yansõmõştõr. Su sektöründe piyasalaştõrmanõn öncüsü olan Fransa da bile kamu-özel sektör işbirliği (PPP) modelinden doğan rahatsõzlõklar görmezden gelinecek gibi değil. Biz, sõrf sektörde çalõşan üyelerimiz veya sõrf kendi ülkemiz için değil, hepimizin, herkesin, bütün insanlõğõn yaşama hakkõ adõna, kimliğini geliştirme hakkõ adõna, geleceğimiz adõna suyun ticarileştirilmesine karşõ çõkõyoruz. Eğer su ticarileştirilirse, başka herhangi bir şeyin ticarileştirilmesine hukuk ve ahlak adõna karşõ çõkmak mümkün olamayacaktõr. Bizim satõlacak bir çevremiz yok. Çokuluslu su şirketleri petrol sektöründeki kadar yüksek karlar elde etsinler ve yarõnlarõmõzõ çalsõnlar diye neo-liberal modalara sempati duyamayõz. Türkiye özelleştirme politikalarõnda başarõlõ değil. Piyasalarõ düzenlemeden, ilgili yörelerin, sosyal kesimlerin ve çalõşanlarõn uğrayacağõ zararlarõ giderecek mekanizmalarõ harekete geçirmeden özelleştirme yapmak hasarlarõ büyütüyor. Dünyadaki özelleştirme deneyimlerinden yeterince yararlandõğõmõzõ sanmõyorum. Belediyelerdeki özelleştirmeler adeta bir moda dalgasõ halinde. Halbuki, yerel kamu hizmetleri kentlerin sosyoekonomik altyapõsõnõ oluşturur. Hesaplanamayan dõşsal ekonomiler yaratõr. Bu hizmetlerin bilanço anlamõndaki zarar-kar hesabõ yaratõlan ekonomiyi her durumda göstermez. Yoksul semtlerdeki yurttaşlarõn içilebilir suya tarifeler sebebiyle ulaşamamasõnõn doğuracağõ faciayõ hangi kar rakamlarõ örtebilir? Kamu kaynaklarõ su altyapõ yatõrõmlarõnõ karşõlamaya yetmiyor. Bu hizmet açõğõnõn süratle kapatõlmasõ lazõm. Öyleyse suyu piyasalaştõrmak lazõm Bu mantõk ne kadar hileli! Kamu kaynaklarõ her alanda yetersizdir. Bütün 8

ülkelerde kaynaklar her zaman yetersizdir. Diplomasiye, savunmaya, adalete ayrõlan kaynaklar gökten yağmõyor. Bir salgõn hastalõğa, bir doğal felakete, zararlõ alõşkanlõklara karşõ mücadeleye ayrõlan kaynaklarõn yetersizliğinden dolayõ bu alanlarda kamunun hizmet üretmekten vazgeçmesini kimse önermiyor. Bunlar kamunun işi. Kentleri planlamak kamunun işi. Ama su tedarikini özel sektör yapsõn! Biz işte bu hileli mantõğõn örttüğü sömürüye karşõyõz. Bununla mücadele etmeye kararlõyõz. Yerel hizmetlerde örgütlü bir sendika olarak, bir sivil toplum kuruluşu olarak, sosyal sorumluluğunu evrensel boyutlarda duyumsayan bir kuruluş olarak, su hakkõnõ savunmaya, su hakkõnõn üzerinden aşma oyunlarõna karşõ koymaya ve suyun ticarileştirilmesi ile mücadele etmeye kararlõyõz. Bu yõl Sendikamõzõn kuruluşunun 30. yõlõnõ kutluyoruz. Bu bizim için güzel bir vesiledir. Ayrõca, 16-22 Mart 2009 tarihlerinde İstanbul da 5. Dünya Su Forum u yapõlacak. Bu da önemli bir vesiledir. Su Raporu muz duyarlõklarõmõzõn ve kararlõlõğõmõzõn bir yansõmasõ olarak hazõrlatõldõ. Baştan sona, son derece öğretici ve analitik bir çalõşmadõr. 2006 da yayõmladõğõmõz Özelleştirme Raporu muzdan sonra, onu tamamlayan bir çalõşma olarak, Su Raporu muzu kamuoyunun bilgisine sunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Mahmut ARSLAN Genel Başkan 9

10

YAZARIN SUNUŞU Su konusundaki gelişmeler hayatõ yeniden yaratacak. Kültürel, ekonomik ve siyasal hayat suyun statüsü ile yeniden şekillenecek. Su hayatõn ve zenginliğin esas kaynağõ. Bu kaynak gitgide bozuluyor. Sõnai, zirai, evsel atõklar artõyor, çeşitleniyor, suyu bozuyor. Küresel õsõnma su döngüsünü hõzlandõrõyor. Tatlõ suyun doğal depolanmasõ zorlaşõyor. Toplam nüfusun, kentli nüfusun, ekonomik faaliyetlerin ve tarõmsal sulamanõn artõşõ, aile boyutunun küçülmesi, sõhhi tesisat ekipmanõnõn niteliği su talebini hõzla artõrõyor. Arzõ ile talebi arasõndaki bu ilişki, suyun fizyolojik önemine ekonomik bir içerik kazandõrdõ. Küresel dönüştürücüler, suyun uluslar arasõ ticaret metaõ haline dönüştürülmesi için, son 15 yõldõr büyük çabalar harcõyorlar. Finansal, siyasal ve organizasyonel güç onlarda. Vakõflar, araştõrma kuruluşlarõ ve sivil toplum örgütleri aracõlõğõ ile, etkili yönlendirme teknikleri kullanarak, küresel bir su pazarõ yaratmaya çalõşõyorlar. Bu pazarda kimin kazanacağõ belli: Çokuluslu su şirketleri kazanacak, düşük-orta gelirli ülkeler ve yoksul halklarõ kaybedecek. Neo-liberal teori kapitalizmin son aşõrõlõğõdõr. Bütün ekonomik faaliyetlerin piyasalaştõrõlmasõ öngörülüyor. Yarõ kamusal mallar, sosyal fayda veya maliyet yaratan mallar, doğal tekeller, yerel kamu hizmetleri bölünüp fiyatlandõrõlabilir her şey kar-zarar hesaplarõnõn kapsamõna alõnmak isteniyor. Halbuki, hem ekonomik faaliyetlerin hem de sosyal refahõn sayõlarla ölçülemeyen önemli boyutlarõ vardõr. Ancak, küresel finansal bütünleşmeden güç alanlar, kendileri dõşõndaki sõnõflarõn, tabakalarõn ve sosyal kategorilerin taleplerini, tercihlerini, kaygõlarõnõ küçümsüyorlar. Para belki de tarih boyunca hiç bu kadar güçlü olmamõştõ. Paraya hükmedenler insanlõğõn elinden suyunu da almaya çalõşõyorlar. Şu soru acaba yersiz midir: Suyun ticarileştirilmesi kapitalizmin insanlõğa karşõ işlediği son cinayet olacak mõ? Birleşmiş Milletler Kalkõnma Programõ PNUD un hazõrladõğõ Darlõğõn Ötesi: İktidar, Yoksulluk ve Su Krizi adlõ İnsani Gelişme 2006 Raporu na göre, hali hazõrda kalkõnmakta olan ülkelerde 1.1 milyar insan içilebilir suya kolayca ulaşamõyor. 2.6 milyar insan da sõhhi tuvalete ve kullanma suyuna sahip değil. 11

Bin Yõl Amaçlarõ gerçekleştirilse bile, 2015 te 800 milyon insan içilebilir sudan, 1.8 milyar insan sõhhi tuvaletten yoksun yaşõyor olacak. Kalkõnmakta olan ülkelerde, herhangi bir zamanda, nüfusun yarõya yakõnõ, elverişli su tüketmedikleri ve uygun tuvalet kullanmadõklarõ için, 1 veya daha fazla hastalõktan rahatsõzlõk çekiyorlar. Su ve sõhhi tuvalete sahip olmayanlarõn 1/3 ü günlük 1 dolardan, 2/3 ü ise günlük 2 dolardan daha az kazanan yoksullar. Bu Rapora göre, dünyadaki su probleminin sebebi, esas itibariyle, kötü yönetim, yolsuzluk, özgün/uygun kuruluşlarõn olmamasõ, bürokratik yavaşlõk, fiziki altyapõ ve beşeri kaynaklar alanõnda yatõrõm yetersizliğidir. 2025 yõlõna kadar kalkõnmakta olan ülkelerde su tüketimi %30, kalkõnmõş ülkelerde %10 artacak; su sõkõntõsõ çeken bölgelerdeki nüfus, 1995 e göre, ikiye katlanacak ve bugünden 2030 kadar dünya nüfusunun 2/3 ü az veya çok su sõkõntõsõna maruz kalacak. En fazla risk altõndaki bölgeler Orta Doğu, Kuzey ve Güney Afrika, Güney Asya ve Çin in bazõ bölgeleri. Tatlõ su kaynaklarõnõn %60 õnõn ülkeler arasõnda paylaşõlan kaynaklar olmasõ sebebiyle sudan doğan istikrarsõzlõk riski artacak. Çok yoksul ülkelerde halkõn suya erişimini sağlamak için kamu harcamalarõ arttõrõlmalõ. Bu harcamaya yerel, bölgesel ve merkezi yönetimler katõlmalõ. İnsani Gelişme Dünya Raporu 2006 ya göre, zengin ülkelerde hanehalklarõ gelirlerinin %3 ten daha azõnõ suya harcarken yoksul ülkelerde bu oran ortalama %10. Mesela Gana nõn başkenti Accra ve Filipinler in başkenti Manila da yaşayanlar Londra, New York ve Paris te yaşayanlardan daha pahalõ su kullanõyorlar. Uluslar arasõ Şeffalõk Hareketi nin Yolsuzluk Raporu 2008 adlõ yayõnõnda isabetle belirtildiği gibi, herkes için su hakkõnõn tanõnmasõ, yoksullarõ politikacõlarõn oy kollama davranõşlarõndan esirger ve kamu otoritelerini halka hesap vermek zorunda bõrakõr 59 ülkede yapõlan bir araştõrma, kamu harcamalarõnõn yarõdan fazlasõna ilişkin olarak topluma bilgi verilmediğini gösterdi. Su yönetimi ve su tedarik hizmetleri konusunda dünya yeni bir yapõlanmaya doğru gidiyor. Bu çalõşma boyunca suyun ticarileştirilmesi ekonomik rasyonalite, sosyal refah ve istikrar, küreselleşme kurgusu, çokuluslu şirketler, yolsuzluk ve kadõn 12

kimliğinin geliştirilmesi açõlarõndan analiz edildi. Analizler örnek olaylarla zenginleştirildi. Meselenin özü şudur: Gelişmiş ülkeler, başka türlü oynamanõn büyük felaketlerini yaşadõktan sonra, kendi aralarõnda sonucu sõfõrdan farklõ oyun kuralõna göre oynuyorlar. Birlikte kazanõyorlar. Fakat gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerle ilişkilerinde kuralõ değiştiriyorlar. Sonucu sõfõr olan oyun kuralõnõ uyguluyorlar. Çünkü rekabet üstünlüklerinin farkõndalar ve kazanacaklarõna inanõyorlar. Hali hazõr güç dengelerine göre hesaplarõ pek de yanlõş çõkmõyor. Su sektörü de sonucu sõfõr oyun kuralõnõn uygulandõğõ alanlardan birisi; dönüştürücü bir alan. Fakat, yoksullarõn elinden suyunu da aldõktan sonra, onlarõn hayata tutunmak için neleri kalacak? Eğer yoksullar, su haklarõna yönelen tehdidi yoğun biçimde duyumsamaya başlarlarsa, meydana gelebilecek nefret dalgasõndan kim kurtulabilir? IMF mi, Dünya Bankasõ mõ, su dörtlüsü denilen ABD, AB, Japonya ve Kanada mõ? Çokuluslu su şirketlerine pazar açmak için kredi, politika, araştõrma ve medya imkanlarõnõ sonuna kadar kullanan küresel düzenleyiciler, su ile oynamanõn yaratacağõ dehşeti küçümsemeseler iyi olur. Sivil toplum örgütlerine finansman sağlayõp paydaşlar yaratmak yoksullarõn susuzluğu duyumsamalarõnõ asla engelleyemez. Kapitalist kültür içerisinde sosyalleşen bireylerin akõllarõnõ para hõrslarõnõn kuvvetle etkilemesine şaşmamak gerekir. Kürselleştirme patronlarõnõ ve çokuluslu şirketleri para oynatõyor. Ancak biraz daha güven ve biraz daha huzur biraz daha paradan daha iyidir. Bu çalõşmada su sektöründe ne yapõlmasõ gerektiği de analiz ediliyor. Su Raporu nda tespit edilecek hata ve yanlõşlar konusunda geri besleme yapõlõrsa, bu, uyarõcõ ve öğretici olacaktõr. 13

14

Özet değerlendirme Parasõ olmayan insan piyasa açõsõndan anlamsõzdõr. İşte bundan dolayõ, piyasanõn üretmediği toplum çõkarõnõ kamu üretir. Buna mukabil neoliberaller, piyasalara ve serbest rekabete merkezi bir yer vererek, en iyi hizmeti en rekabetçi fiyattan serbest piyasanõn üreteceğini öne sürüyorlar. AB yapõlanmasõ da bu anlayõşa göre oluşuyor. Fakat doğal tekel alanlarõ olan elektrik, gaz ve telekomünikasyon sektörlerinde, sõnõrlõ ölçüde rekabetçi yöntemler uygulanabilmesine rağmen, bugün bu sektörlerde etkin bir rekabet ortamõ gerçekleştirilememektedir. Elektrik-gaz sektörlerinde Avrupa da 8 firmanõn, dünyada su sektöründe 4, çöp sektöründe 5 firmanõn rekabeti yok etmek için nasõl rekabet ettiklerini herkes biliyor. Toplu ulaşõm, çöp ve su gibi yerel kamu hizmetlerinde serbest rekabet zaten yaratõlamõyor. Hele su sektöründe, ürünü ve maliyeti homojenleştirmek mümkün değildir. Aynõ kentin farklõ iki yöresinde talep yapõlarõ ve piyasa fõrsatlarõ pekala farklõ olabilir. Bu sebeplerle, şebeke suyu işletmeciliğinde herhangi bir rekabet ortamõ yaratmak sanki imkansõzdõr. O halde güvenle bir genelleme yapmak mümkündür: Serbest rekabet gerçekleşmeyen faaliyet alanlarõnda özel ekonomi genel çõkar yaratamaz; güçlü olanlarõn çõkarlarõnõ yaratõr. Güçlü olanlar çõkarlarõnõ savunacak platformlar oluşturmakta ve mekanizmalar kurmakta son derece yetenekliler. Dünya Su Konseyi, kendini tanõttõğõ dosyada, misyonunu dünyada suyun iyi yönetilmesini desteklemek olarak tanõmlõyor. Su konusunu dünya gündeminin başõna taşõmayõ tek amacõ olarak belirtiyor. Su kaynaklarõnõn ve hizmetlerinin yönetiminde uygulanacak prensipler geliştirmek istiyor. Birleşmiş Milletler in Bin Yõl Amaçlarõ nõ su bakõmõndan gerçekleştirmeye çalõştõğõnõ ifade ediyor. Bünyesinde 300 den fazla organizasyon bulunan uluslararasõ bir kuruluş. Merkezi Marsilya (Fransa) da.1996 da UNESCO, Birleşmiş Milletler Kalkõnma Programõ PNUD, Dünya Bankasõ, Dünya Su Kaynaklarõ Uluslararasõ Birliği IWRA, Su Yolu Açma ve Sulama Uluslarararasõ Komisyonu CIID ve Uluslararasõ Su Birliği IWA nõn da aralarõnda bulunduğu 15

çok sayõda uluslararasõ kuruluş tarafõnda meydana getirilmiştir. 2005 te Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey inde gözlemci olarak temsil edilmesi imkanõ tanõndõ. Konsey in faaliyetleri Marsilya Belediyesi nin ve çeşitli hükümetlerin sübvansiyonlarõ, üye kuruluşlarõn aidatlarõ ve uluslararasõ kuruluşlarõn bağõşlarõ ile finanse ediliyor. Hali hazõrda sivil toplum örgütleri, uluslararasõ kuruluşlar, üniversiteler ve araştõrma merkezleri, özel şirketler gibi geniş bir yelpazeden üyelere sahip. Dünya Su Konseyi her 3 yõlda bir, bir ülkede, ev sahibi ülkenin sekreterya desteği ve hazõrlõğõ ile Dünya Su Forumu düzenlemektedir. Dünya Su Konseyi nin destekçileri küresel düzenleyiciler. IMF, Dünya Bankasõ, OECD destekliyor. Konsey e göre su sektöründe üretim, dağõtõm, arõtma ve sulama için, 2000 den itibaren, dünyada gelecek 25 yõl boyunca yõlda 180 milyar dolar yatõrõm yapmak gerekiyor. Halbuki gerçekte sadece 75 milyar dolar yõllõk yatõrõm yapõlõyor. Dünya Su Konseyi ne göre su da diğer mallar gibidir. Kullananlar tüm maliyetini ödemelidir. Hali hazõrda özel sektör dünya su kaynaklarõnõn yalnõzca %5 ini yönetmektedir. Suyun işletilmesi özel sektöre bõrakõlmalõ ve fiyatõ serbest rekabet ve uluslar arasõ serbest ticaret çerçevesinde toplam maliyete göre hesaplanmalõ, bu fiyat tüketicilere aynen yansõtõlmalõdõr. Konsey, kalkõnmakta olan ülkelerin karşõlaştõklarõ güçlükler karşõsõnda, su yatõrõmlarõna özel sektörün güçlü biçimde girmesini önermektedir. Su konusundaki tüm tartõşmalar işte bu görüş üzerinde odaklanmaktadõr. Çünkü bu görüş, devleti basit bir düzenleyici düzeyine indirgiyor. Böylesi bir özelleştirmenin yoksullarõn aleyhine olacağõ açõktõr. Su yönetiminde etkinliği garanti etmeyeceği gibi, bu yöntem, yolsuzluklarõ arttõrabilecektir. Üstelik su hakkõ herkes için bir temel insan hakkõdõr. Problem, suyu kimin yönettiğinden çok, fiyatlarõn nasõl belirlendiğinde yoğunlaşõyor. Su fiyatlarõnõn tedarik, dağõtõm ve arõtma maliyetlerini karşõlamasõ olağandõr. Ancak fiyatõn serbest rekabet çerçevesinde belirlenmesi mümkün değildir. Fiyatlarõn rasyonalitesi konusunda yol gösterecek bir su piyasasõ zaten olamaz. Toplam maliyete göre hesaplanacak su fiyatõnõ yoksullar ödeyemez. Su fiyatlarõ yereldir, yerel şartlarõn yüklediği maliyetler su fiyatlarõ içerisinde önemli bir paya sahiptir. Suyun ticarileştirilmesini savunan gerekçelerin arkasõnda çok somut ve güçlü bir gerçek var: Dünya su pazarõnõn yõllõk cirosu 800 milyar dolar. Bu rakam 16

telekomünikasyon pazarõnõn 2 katõna eşit. Su sektöründe uzmanlaşmõş özel büyük yatõrõm fonlarõ var. Sektördeki yatõrõmlarõn geri dönüş oranõ petrolden yüksek. Ticari ve sõnai kapitalizmden sonra, evrildiği üçüncü aşamada, finansal kapitalizm böyle büyük bir pazara el koymak için, kamuoyu yaratma çabalarõnõn ötesinde, savaş bile çõkarabilir. Özelleştirme politikalarõ hizmetler sektörünün liberalleştirilmesi tartõşmalarõ ile içiçe geçiyor. Hizmetler sektörü dünya ekonomisinin en dinamik sektörü. Dünya üretiminin 2/3 ü, istihdamõn yarõsõna yakõnõ, dõş ticaretin %20 si bu sektörde gerçekleşiyor. 2020 yõlõnda hizmet ticareti dünya ticaretinin yarõsõnõ oluşturacak. Gelişmiş ülkeler, canlõ-cansõz tüm dünya ve azgelişmiş-gelişmekte olan ülkeler aleyhine bozduklarõ çevreyi, daha da bozulmaktan korumak için, şimdi bu ülkelere teknoloji satacaklar, bu ülkelerde yatõrõm yapacaklar ve doğayõ bozarken kazandõklarõ gibi, bozulmayõ azaltmaya çalõşõrken de kazanacaklar. Nitekim, Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, 2007 den 2030 a kadar, gelişmiş ülkelerden kalkõnmakta olan ülkelere, iklim değişikliğinin etkisini azaltmak için yõlda 100 milyar dolar, değişikliğe uyum için 28-67 milyar dolar kaynak akmasõ gerekiyor. Bu kaynağõn %80 i özel sektörden gelecek. Su, özellikleri itibariyle diğer doğal tekel sektörlerinden çok farklõdõr. Başka herhangi bir ürünün suyu ikame etmesi mümkün değildir. Suyun fiyat talep esnekliği fizyolojik ihtiyaç için sõfõrdõr; bölgeden bölgeye ve gelir gruplarõna göre değişmekle birlikte, kullanma suyu için serttir. Arz esnekliği ise zayõf ve yüksek maliyetlidir. Bir mal ve hizmetin fiyatõnõn ve piyasasõnõn oluşmasõnda arz ve talep esnekliklerinin önemini, konu üzerinde öneri geliştirmek isteyen herkesin bilmesi gerekir. Şebeke suyunun bir piyasasõ olmaz. Yerel fiyatõ olur. Suyun taşõnmasõ zor ve yüksek maliyetlidir. Su kalitesi her kaynakta aynõ değildir. Bu, arõtma maliyetlerinin de çok farklõ olabileceği manasõna gelir. Şebeke suyu tedarik eden işletmeler mutlaka tekel olurlar. İşte bu sebeplerle suyun piyasalaştõrõlmasõ sosyal refah aleyhine kuvvetli bozucu etkiler yaratõr. Su özelleştirmesinin yarattõğõ olumsuzluklara ilişkin çok sayõda örnek vardõr. Mesela Bolivya nõn La Paz kenti su işletmesi dağõtõm hizmetlerinin kötü olmasõ sebebiyle özelleştirildi. Lyonnaise des Eaux ya (Suez) verildi. Su fiyatlarõ 2 bolivianostan 12 bolivianosa yükseldi. (Ortalama bir işçi ücreti 1800 bolivianos idi.) Yoksul halk evlerinde duş alamaz hale geldiler. Halka 17

açõk duş-lavabo tesislerinden yararlanmaya başladõlar. Maliyetleri düşürmek için işletmede çalõşanlarõn işten çõkarõlmasõ sebebiyle hizmet kalitesi bozuldu. Su kesintileri sõklaştõ, kesinti süreleri uzadõ. Yoksul semtler hizmet alamadõ. Şirket özelleştirme kontratõndaki yükümlülüklerini yerine getirmemişti. Buna rağmen, şirket yönetimi bütün bu aksaklõklarõn faturasõnõ halka çõkardõ. Özel su şirketinin genel müdürüne göre halk dünyanõn en kötü tüketicisi ve kötü müşteri idi. Su özelleştirmesine belki de en ünlü tepkiyi Bolivya da Cochabamba halkõ gösterdi. Özel su şirketi, halkõn kendi kuyusundan çõkardõğõ su veya evinin çatõsõndaki tanklarda biriktirdiği yağmur suyu için bile faturalandõrma yetkisi almõştõ. Tarifeler %200 e kadar yükseltildi. Halk öyle bir tepki gösterdi ki, hükümet özelleştirme kontratõnõ iptal etmek zorunda kaldõ. Cochabamba ya 90 sonlarõndan itibaren günde birkaç saat su verilebiliyordu. Çünkü son 30 sene boyunca kent nüfusu olağanüstü artmõştõ. Su problemini çözmek için önerilen projenin 77 milyon dolar tutacağõ hesaplanõyordu. Bu kaynağõ tedarik etmek ve dõş borçlarõndan 600 milyon dolar sildirmek için hükümet, Dünya Bankasõ nõn dayatmasõna boyun eğdi, şehrin içme suyunu özelleştirme yoluna girdi. Kötü düzenlenmiş bir ihale ile, 1999 da Cochabamba su imtiyazõ dõş güdümlü bir özel şirkete verildi. Şirket yatõrõmõn geri dönüş oranõnõn yõllõk %15 olmasõnõ kontrata yazdõrmayõ başardõ. 1 ay içerisinde ailelerin su faturalarõ %35 arttõ. Özel şirketin ilk uygulamalarõndan birisi bu oldu. Günlük 1 dolarõn altõnda gelirle yaşayan çok yoksullarõn su faturalarõ ikiye katlandõ. Bu artõş halk çoğunluğu için çok kötü idi. Sendikalar ve sivil toplum örgütleri sokağa dökülmeye karar verdiler. Sendika Başkanõ Oscar Olivera direnişe liderlik etti. Halk su bize aittir diye sokağa döküldü. Şiddet 17 yaşõnda bir öğrencinin ölümüne yol açtõ. Yüzlerce kişi yaralandõ ve halk hareketinin bütün ülkeye yayõlma ihtimali baş gösterdi. Bu sosyal tepki dalgasõ karşõsõnda, özel su şirketi, kontrat süresi 40 yõl ve değeri 2.5 milyar dolar olan işi bõraktõ, şehirden kaçtõ. Özelleştirmenin üzerinden henüz 1 yõl geçmemişti AB Komisyonu 28 Mart 2007 de bir Yeşil Kitap kabul etti. Bu kitapta, çevre ve enerji konusundaki piyasacõ gerekçelere yer veriliyor ve bu doğrultudaki 18

düzenlemelerin çevreyi korumak için piyasa güçlerini harekete geçireceği savunuluyordu. Hali hazõrda AB ülkelerinde, su standartlarõ dõşõnda, Birlik ülkelerini zorlayan bir su politikasõ yok. Esasõnda ulusal piyasalar rekabete açõlarak bir ortak piyasa yaratmak isteniyor. Ancak bu gelişmeye şiddetle karşõ olan politik çevreler de var. Bunlar kamu hizmetleri konusundaki seçme özgürlüğünün tartõşõlõyor olmamasõndan rahatsõzlõk duyuyorlar. Her şeyin rekabet için yapõldõğõ bir ortamda, Avrupa da kamu su hizmeti bir yol ayrõmõnda. İlgili tüm aktörler, sorunun bilincine vardõlar. Kamu hizmetini savunanlar, daha önce özel sektörün yaptõğõ gibi, Avrupa düzeyinde organize olmaya başladõlar. AB nin militanca açõklanan tercihi daima özel su yönetimi lehinde oldu AB, AGCS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşmasõ) müzakerelerinde su hizmetlerinin ticarileştirilmesi için çalõşõyor. 24 Ekim 2000 tarihli Avrupa Su Direktifi çevreyi korumayõ amaçlõyor. Gelecek yõllarda ulaşõlmasõ hedeflenen normlar içeriyor. Fakat uygulanmakta olan eşitlikçi dağõlõm amaçlõ düşük tarifeleri tartõşma konusu yapõyor. Yerel yönetimlerin sağlõk normlarõnõ uygulamasõ için zorunlu yatõrõm maliyetlerini karşõlamak gerekçesi ile, su hizmetlerinin özelleştirilmesini dayatõyor ve yarõnlarda daha da dayatacak Ama sağlõk normlarõ konusundaki amaçlara ulaşmak için yerel yönetimlere hiçbir yardõm yapõlmõyor. Avrupa Parlamentosu 16 Mart 2006 da suyu bir insan hakkõ saymak gerektiğine dair bir kararõ oybirliği ile kabul etti. Buna rağmen AB, suyun ticarileştirilmesi ve sektörde özelleştirmelerin yaygõnlaştõrõlmasõ için militan bir politika izliyor. Amerika, Japonya ve Kanada ile işbirliği içerisinde, suyu ticarileştirmek için gayri ahlaki ve gayri ciddi yöntemlerle bir oldu-bitti yaratmaya çalõşõyor. Nitekim, Doha da diğer konular üzerinde hararetli tartõşmalar olduğu bir zamanda, müzakerelerin son anlarõnda, nihai belgeye, AB, tüm dünyadaki su kaynaklarõnõn özelleştirilmesini gerektiren bir madde ekliyor...çevre hizmetlerini koruyan tarife ve tarife dõşõ engellerin azaltõlmasõnõ ve uygunsa kaldõrõlmasõnõ isteyen bir madde kabul ediliyor. Bu maddeye göre su konusundaki koruyucu bir ulusal düzenleme tarife dõşõ engel sayõlabilecektir. Dünya Bankasõ özelleştirme politikalarõnõn mimarõdõr. Kalkõnmakta olan ülkelerde fiyasko ile sonuçlanan çok sayõda su özelleştirmesinin arkasõnda Dünya Bankasõ vardõr. Bu banka su tedariki, arõtmasõ, sulama, su yönetimi ve hidroelektrik için 2007 yõlõnda 4.6 milyar dolar kredi verdi. Kalkõnmakta olan 19

ülkeler için Dünya Bankasõ su konusunda en büyük finansman kaynağõdõr. Dünya Bankasõ ve benzer küresel düzenleyiciler sivil toplum örgütleri ile ilişkilerini gitgide yoğunlaştõrõyorlar. Kendi açõklamalarõna göre Dünya Bankasõ, sivil toplum kuruluşlarõna yõlda 1 milyar dolar civarõnda bağõş yapõyor. 2006 yõlõnda ödünç vererek desteklediği 302 projeden 217 sine (%71.8 ine) sivil toplum örgütlerinin katõlõmõnõ sağladõ. Su özelleştirmeleri konusunda Dünya Bankasõ politikalarõna yöneltilen her itiraz IMF için de geçerlidir. Bu iki küresel düzenleyici kuruluşun politikalarõndaki paralellik kurumsaldõr, açõktõr, görev tanõmlarõnõn gereğidir. Belki de bundan dolayõ, IMF-Dünya Bankasõ ikilisine teyze kõzlarõ denilmektedir. OECD halen uygulanagelen finansman yöntemleri ile altyapõ ihtiyaçlarõnõn karşõlanamayacağõnõ savunuyor. Mayõs 2007 de yayõmlanan Altyapõ 2030 Raporunda, eğer mevcut trend devam ederse, altyapõ hizmetlerinde tõkanmalar, çökmeler ve ekonomik faaliyetlerde darboğazlar, ülkeler arasõnda rekabet eşitsizlikleri ve artan çevre sorunlarõ meydana geleceğini ifade ediyorlar. Bu olumsuz gelişmeler, elbette, halkõn hayatõnõ ve maliyetleri etkileyecektir. Dolayõsõyla OECD, kamu-özel sektör işbirliği (PPP) ni altyapõ açõğõna bir çözüm olarak önermektedir. OECD, kullanan ödesin prensibinin kamu finansmanõnda daha fazla uygulanmasõnõ, tahsisli vergiler konulmasõnõ, altyapõ yatõrõmlarõnõn sağladõğõ yerel katma değerin vergilendirilmesini istiyor. Altyapõ planlamasõnda sürekliliği sağlamak için altyapõ fonu oluşturulmasõnõ tavsiye ediyor. Uluslar arasõ ve uluslar üstü kuruluşlar, su yatõrõmlarõnõn finansmanõna ve su işletmeciliğine özel sektörün girmesini gerekli bir çözüm gibi görüyorlar. OECD nin görüşü özetle şöyle: İyi yönetişime ulaşmak için mevcut su kuruluşlarõnõ yakõndan incelemek gerekir. Bilhassa özel sektörün oynayabileceği rolü iyi incelemek gerekir Kamunun düzenleyici ve tedarikçi rollerinin birbirinden ayrõlmasõ, kamu çõkarõ ile özel çõkar arasõndaki ilişkilerin daha kolay açõklanmasõna katkõda bulunabilecek. Özelleştirme tartõşmalarõnda su hakkõ anahtar kavramlardan birisidir. Su hakkõnõn temel insan haklarõ arasõnda kabul edilmesi, hayatõn temeli olan suyun herkese sağlanmasõ konusundaki ana hedefin gerçekleşmesi yönünde önemli bir aşamadõr. Su olmadan diğer temel haklar gerçekleştirilemez. Şimdi karar vericilerden ve insan haklarõ savunucularõndan pek çoğu su 20

hakkõnõn temel insan haklarõ arasõnda sayõlmasõnõ istiyorlar. Bu takdirde suya ulaşamayanlar lehine gerekli önlemleri alma garantisi doğacak. Sivil toplum örgütleri de bu sayede hükümetler üzerinde kuvvetli bir baskõ kurabilecekler. Diğer yandan, bazõ özelleştirme karşõtlarõ, su hakkõnõn temel insan haklarõ arasõnda sayõlmasõnõn, özelleştirme gerekçelerinden çok, sektörde kamunun rolünün artmasõna ilişkin gerekçeleri güçlendireceğini düşünüyorlar. Su hakkõnõn insan hakkõ olarak kabul edilmesi talebi yaygõnlaşõyor. Bunu kabul eden ülkelerin sayõsõ artõyor... Hizmet kesildiğinde su ve temizlik hakkõnõn korunmasõ kriterleri, bu hizmetleri sağlayan özel sektöre ilişkin düzenlemeler, su konusundaki ulusal yükümlülüklere ilişkin stratejiler hazõrlanmasõ ve yerel yönetimlere özgü sorumluluklar alanlarõnda detaylõ çalõşmalar yapõlmasõ gerekiyor. Birleşmiş Milletlerin ve diğer uluslar arasõ kuruluşlarõn çalõşmalarõ, suya ulaşõm konusunun küresel düzeyde ve kalõcõ biçimde düzenlenmesinin ne kadar güç olduğunu gösterdi. Uluslararasõ platformlarda su hakkõna ilişkin olarak alõnan kararlar içerik ve tarih olarak çelişkiler gösteriyor. Ekim 2005 te Liège de kurulan Kamu Hizmetlerinin Desteklenmesi İçin Yerel Yönetimler Uluslararasõ Kongresi su hakkõnõ da içeren önemli kararlar aldõ. 22-23 Ekim 2005 tarihli Liège Kararõ nda Dünya Ticaret Örgütü nün tüm hizmetleri zamanla rekabetçi piyasalara bõrakma tavsiyesi, kararlarõnõ geri döndürülemez biçimde yerel, ulusal ve uluslar arasõ düzenlemelere yansõtma niyeti, Avrupa Birliği nin bilhassa yerel hizmetlerin ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini genelleştirmeye yönelik direktifleri ve kamu hizmetlerini çökerten hükümet politikalarõ kõnandõ. Temel kamu ihtiyaçlarõnõn spekülatif piyasalarõn hõrsõna bõrakõlmasõ, ülke ve dünya ölçeğinde sosyal eşitsizlikleri ve dengesizlikleri arttõrarak liberal normlara tabi kõlõnmasõ, yerel yönetimlerin demokratik uygulamalardan ve özgür yönetimden uzaklaşarak Dünya Ticaret Örgütü nün boyunduruğuna tabi kõlõnmasõ reddedildi. 10 Avrupa başkenti belediye başkanõ, nitelikli ve herkesin ulaşabileceği kamu hizmeti konusunda Kasõm 2007 de bir deklarasyon yayõnlayarak, kamu hizmetlerinin liberalleştirilmesine bir alternatif bulunabileceğini açõklayõp, kamu hizmetlerinin ekonomik-sosyal bütünleşme sağladõğõnõ hatõrlattõlar. Deklarasyona Brüksel, Paris, Londra, Lüksemburg, Lizbon, Sofya, Amsterdam, Viyana, Lefkoşa ve Tallinn (Estonya nõn başkenti) belediye başkanlarõ imza 21

koydular. Belediye başkanlarõ özelleştirmelerin kamu hizmetlerini zayõflattõğõnõ ve ülkelerin bazõ yerleri ile bir kõsõm vatandaşlarõ marjinalleştirme riski taşõdõğõnõ gördükleri için böyle bir bildiriye imza koydular. 20 Mart 2008 de Birleşmiş Milletler İnsan Haklarõ Konseyi, içilebilir su ve temizlik suyunu ilgilendiren insan haklarõna ilişkin zorunluluklarõ incelemek üzere, 3 yõl görev yapacak bir bağõmsõz uzman görevlendirmeye karar verdi. Su konusundaki yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzenleme ve politikalara ilişkin tartõşmalarõn merkezinde suyun fiyatlandõrõlmasõ meselesi vardõr. Eğer suyu piyasalaştõracak bir fiyat belirlenmezse, mesela özelleştirme politikasõ gündeme getirilemez. Yine, kamu-özel sektör işbirliği alanõnda çeşitli modeller uygulamak için su fiyatõnõn özel sektöre kazandõracak bir karlõlõk içermesi şarttõr. Yoksullarõn korunmasõ, suyun çeşitli kullanõmlara tahsis edilen miktarlarõnõn etkilenmesi, suyun tasarruflu kullanõmõ gibi konular da su fiyatlarõ ile sõkõ sõkõya ilgilidir. Bu sebeple, su fiyatõ, su tartõşmalarõnõn pivot noktasõdõr. Gelecekte su fiyatlarõ ne yönde değişecek ve nasõl belirlenecek? Tartõşma bu sorular üzerinde odaklanõyor. Eğer ülkeler, ödenebilir bir fiyattan su tedarikini sürekli sağlayamõyorlarsa, halk alternatif tedarik yöntemlerine başvurur. Bu da kamu hizmet açõğõ yaratõr ve sosyal eşitsizlikleri arttõrõr. Neo-liberal öneriler biraz daha uç noktaya taşõndõğõnda tam bir çõkmazla karşõlaşmak kaçõnõlmaz olacak gibi görünüyor. Mesela, su fiyatõnõn tüm maliyetleri kapsamasõna ilişki önerilerini genişletip, çevresel dõşsallõklarõ da hesaba katmak, ekonomik rasyonalite gereği sayõlabilir. Zaten, bazõ ülkelerde sanayi suyunun fiyatõ biraz yüksek tutuluyor. Ancak, dõşsallõklarõ maliyetlere yansõtmak zordur. Çünkü dõşsallõklarõ hesaplamak her durumda mümkün değildir. Dolayõsõyla, su maliyetinin bir kõsmõ mecburen vergilerle finanse edilecek; işletme hesaplarõna sõğan kõsmõ ise piyasalaştõrõlacaktõr. Yani yük, vergiler üzerinden topluma yüklenecek; kar ise piyasa üzerinden özel şirketlere aktarõlacak. İşte neo-liberalizm böyle bir şey. Artan oranlõ tarife ortalama geliri yüksek ve büyük şehirlerde nispeten daha kolay uygulanabilir. Buralarda çok yoksullarõn su faturalarõnõ zenginlere finanse ettirmekte büyük zorluklarla karşõlaşõlmaz. Ancak, bunu yoksulu çok ve küçük şehirlerde yapmak zordur. Üstelik, sosyal koruma amaçlõ uygulamalar tam da böyle yerlerde gereklidir. Fiyat ortalama maliyete eşit olursa yatõrõm maliyetlerini de içerir. Bu düzeydeki su fiyatlarõ bölgeler, yerel 22

birimler ve sosyal tabakalar arasõndaki eşitsizlikleri büyütür. Gelir dağõlõmõnõ bozar. İşletme maliyetlerine eşit fiyat ise su hakkõnõn yoksullar açõsõndan daha uygulanabilir olmasõnõ sağlar. Bu durumda bile yoksullarõ esirgeyen bir fiyat farklõlaştõrmasõ gereklidir. Su fiyatlarõ, kaynakla dağõtõm yapõlan belde arasõndaki uzaklõğa, suyun beldeye ulaştõrõlma biçimine, suyun kalitesine ve arõtma maliyetine, tedarik hizmeti sunan yönetimin mali yapõsõna, beldenin nüfus yoğunluğuna, beldenin yeni yatõrõm ihtiyaçlarõna ve yatõrõmlarõn finansmanõna, su kayõp-kaçak oranõna, işletme etkinliğine vb faktörlere bağlõ olarak değişmektedir. Suyun yatõrõm ve işletme maliyetleri nüfusu yoğun, coğrafi bakõmdan avantajlõ, hõzlõ göç almayan kentlerde düşük, hõzlõ göç alan ve coğrafi bakõmdan dezavantajlõ kentlerle kõrsal yerlerde yüksektir. Halbuki, sosyal korumaya en fazla muhtaç kesimler de buralarda barõnmaya/tutunmaya çalõşõrlar. Şu halde maliyetlere göre fiyatlandõrmaya bir sosyal adalet sõnõrõ koymak gerekmektedir. Yatõrõm maliyetleri su fiyatlarõna yansõtõlmamalõ, yatõrõmlar vergilerle finanse edilmelidir. Su ve özelleştirme kavramlarõ birlikte kullanõldõğõnda kadõnlarõ konu dõşõnda tutmak mümkün değildir. Yaratõcõ, kadõnla su arasõnda hayranlõk verici benzerlikler yaratmõştõr. Hayatõn kaynağõ olmalarõ, yumuşaklõklarõ, sükunete çağõrmalarõ, zarafeti temsil etmeleri, temizliğin temel unsuru olmalarõ ve kirlendiklerinde bütün bu niteliklerinin tersyüz olmasõ ile kadõn ve su, Yaratan õn hayata bağõşladõğõ 2 muhteşem armağandõr. Su özelleştirmeleri önce ve özellikle kadõnlarõ vuruyor, genç kõzlarõ vuruyor. Bu sebeple, su özelleştirmelerinin etkilerini ortaya koymak önemli bir sosyal sorumluluk konusudur; fakat kadõnlar üzerindeki olumsuz etkilerinin daha ağõr olduğu da õsrarla gündemde tutulmalõdõr. Suya ulaşõm güçlükleri kadõnlarõn salt aile içi geleneksel görevlerini zorlaştõrmakla kalmõyor; bunlarõn yanõ sõra, eğitim, gelir getirici faaliyetler, toplumsal roller üstlenme, dinlenme ve boş zaman etkinlikleri gibi imkanlarõnõ da yok ediyor. Fizyolojik gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Kirli su içmekten kaynaklanan hastalõklar, kadõnlara hasta bakõmõ ve evi geçindirme gibi zor ilave görevler yüklüyor. Kadõnlarõn aile içinde sağlõk ve temizliğe ilişkin 23

görevleri özellikle çocuklar açõsõndan son derece belirleyicidir. Su kullanma kültürünün gelişmesi açõsõndan da böyledir. Kadõnlarõn su kullanma kültürünü değiştirecek etkinliği göstermeleri için eğitimlerinde pozitif ayrõmcõlõk uygulanmalõdõr. Su, kadõnlarõn aile içindeki konumlarõnõ ve rollerini derin biçimde etkilemektedir. Bu sebeple, politika tercihi ve planlamadan strateji belirlemeye, uygulamadan denetime, fiyatlandõrmadan bütçelemeye, işletme faaliyet sonuçlarõnõn değerlendirilmesinden kamuya enformasyon sağlamaya, yeniden yapõlandõrmadan sivil toplum duyarlõğõnõ uyarmaya, esirgenmesi gereken gruplara desteğin arttõrõlmasõndan yolsuzluklarõn önlenmesine kadar tüm karar süreçlerine katõlmak onlarõn hakkõdõr. Dahasõ, kadõnlarõn etkin katõlõmõ süreçlerin başarõ düzeyini yükseltir. Kadõnlarõn eğitime, gelir getirici faaliyetlere ve boş zaman etkinliklerine katõlõmlarõnõ kolaylaştõrõr. Bunlardan belki çok daha önemlisi, suyun yatõrõmõ, yönetimi, korunmasõ ve alternatif kullanõm alanlarõ arasõnda dağõlõmõ gibi çok boyutlu bir konuda karar aktörü olmak, kadõnlarõn kendilerine duyduklarõ saygõyõ ve güveni arttõrõr. Su ve kadõn temizlik sembolüdür. Ancak kirli ticaret olmasa Su krizi büyük ölçüde sektördeki yolsuzluklara bağlõdõr. Bu da, yolsuzluğu önlemek için global kamu düzenlemeleri yapõlmasõnõ öncelikli bir sorun haline getiriyor. Su yolsuzluğu tüm sürekli kalkõnma tartõşmalarõnda öncelikli konulardan birisi olmalõdõr. Yolsuzluk, uluslar arasõ toplumun yükümlendiği gelişmeye ilişkin Binyõl Kalkõnma Amaçlarõnõn gerçekleştirilmesini ve ilave politik inisiyatifleri engelleyen bozucu faktörlerden birisidir. Yolsuzluğu önlemek için halka danõşõlmalõ, bu danõşma gerçekten karar girdisi olarak kullanõlmalõ, adli süreçler kolaylaştõrõlmalõ ve açõk faaliyet esaslarõ uygulanmalõdõr. Sivil toplum örgütleri sektöre ilişkin denetimde, performansõn gözetilmesinde, enformasyonun değerlendirilmesinde ve yönetime katõlõmdan beklenen yararõn sağlanmasõnda etkin olabilir. Çok sözü edilen açõklõk prensibinin uygulamaya geçirilmesi pek kolay olmuyor. Su şirketleri ve uluslar arasõ kredi kuruluşlarõ yolsuzluğu önlemek için merkezi önemdedir. Su dağõtõm hizmetlerine özel sektörün katõldõğõ en önemli piyasalara sahip 10 ülke arasõndan 9 unun Yolsuzluk Algõlama Göstergesindeki puanlarõ 3.8 den düşük. Bu, sözkonusu ülkelerde yolsuzluğun yüksek olduğu manasõna gelir. 24

Su işletmeciliğinin özel sektöre verildiği durumlarda, öngörülemeyen değişkenler hesaba katõlarak esnek düzenlenen ihale kontratlarõndaki hükümleri, özel firmalar kendi lehlerine kullanmak için yolsuzluk yapmakta veya daha işin başõnda, bilgi ve deneyim birikimlerini kullanarak, çõkarlarõnõ yükseltecek hileli düzenlemeleri kontratlara yerleştirmektedirler. Bu nitelikte pek çok önemli yolsuzluk örnekleri Batõ Avrupa ve Amerika da meydana geldi. Çeşitli şehirlerin yanõ sõra, Grenoble, Milan, Nouvelle-Orléans ve Atlanta da özel su şirketlerinin, avantajlõ kontratlar yapmak ve ihale almak için, kamu yetkililerine pahalõ gezi imkanlarõ, apartmanlar ve önemli tutarlarda paralar sunduklarõ görüldü. 2001 de İtalya nõn Manila kentinde bir özel su dağõtõm şirketinin yöneticisi, 145 milyon dolarlõk bir atõk su ihalesini almak için, yerel politik yetkiliye 2.9 milyon dolar rüşvet vermeye kalkõştõğõ için ceza aldõ. Şehir Konseyi Başkanõ da cezalandõrõldõ. 2006 da Amerika nõn San Diago kentinde sanayicilerin ödeyeceği atõk su bedelinin ailelerin faturalarõna yüklendiği bir denetim sonucu ortaya çõktõ. Şikago da su hizmetleri yöneticisi taşeronlar nezdindeki hesaplarõ kendisine aktarmaktan suçlu bulundu. Hesaplanmasõ zor ama, iyimser bir tahminle, su sektörüne ayrõlan kaynaklarõn %10 unun yolsuzluğa gittiği tahmin edilmektedir. Pek de iyimser olmayan tahminlerle bu oran %30 olarak alõnabilir. Su tedarik hizmetlerinde özel sektörün mü yoksa kamu kesiminin mi daha başarõlõ olduğu ve hangi durumda yolsuzluklarõn daha az gerçekleştiği çok tartõşõlan bir konudur. Burada belirleyici dinamik şudur: Kamu hesaplarõnda hile yapmak zordur, riski yüksektir. Ahlaki düzeyi düşük kamu görevlileri dahi buna kolay kolay cesaret edemezler. Buna mukabil, özel sektör hesaplarõnda hile yapõp yolsuzluğa kaynak yaratmak nispeten daha kolaydõr. Dolayõsõyla, özel sektörün oyun kuruculuğu olmadan yolsuzluk yapmak son derece zordur. Suyun fizyolojik özellikleri ise bu sektörde tekelci yapõlaşmayõ zorunlu kõlmaktadõr. Şu halde, su işletmeciliğini özelleştirmek, kolayca yolsuzluk oyunu kurabilen aktörlere çõkarlarõnõ kolayca yükseltebilecekleri bir oyun alanõ açmak demektir. Nitekim, bilinen örnekler, çokuluslu su şirketlerinin, ayõrd etmeksizin, kendi ülkelerinde, diğer gelişmiş ülkelerde ve düşük gelirliorta gelirli ülkelerde yasalara, özelleştirme kontratlarõna, yerel değerlere ve işletmecilik gereklerine uymayan uygulamalara õsrarla giriştiklerini 25

göstermektedir. Hatta bunlar, ekonomik açõdan son derece rasyonel olan, uzun vadede kar maksimizasyonuna ulaşma hedefine de uymayarak, tekelci rantlarõnõ kõsa vadede en yüksek düzeyde gerçekleştirip yerel piyasadan çõkma stratejisi izliyorlar. Canavarõn boğazõna ciğer asmak, Türkçe nin anlatõm kudretini gösteren bir deyimdir. Bu deyimin su sektöründe gerçekleşmesi, başka ekonomik faaliyet alanlarõna göre biraz daha kolay görünüyor. Böyle olunca, su sektöründe yolsuzlukla mücadele de daha önemli ve daha zor bir iştir. Öyle ki, yolsuzlukla mücadele ettiği sanõlan sivil kuruluşlar dahi, bazen, yoğun çõkar gruplarõnõn tuzağõna düşebilir ve mücadele ettikleri varsayõlan yolsuzluğun aracõ haline gelebilir. Bu tür ters gelişmeler de yolsuzluğa karşõ mücadelede hesaba katõlmasõ gereken bir risktir. Su sektörünün ilgili tarafõ olan çevreler diğer sektörlerle kõyaslanamayacak kadar geniştir. İlgili taraflarõn yolsuzluğa karşõ ortak bir anlayõş geliştirmeleri bile zorluklar gösterir. Siyasal rejim, yasal çerçeve, yerelleşme düzeyi, bölgesel eşitsizlikler, güç ilişkileri, kültürel normlar ve açõklõk düzeyi yolsuzluk biçim ve risklerini etkiler Açõklõk düzeyini kuvvetlendirmek için, hizmet sözleşmeleri ve denetim raporlarõ gibi tüm dokümanlar herkesin anlayabileceği yalõnkat bir dille yazõlõp ilgilenen herkese duyurulmalõdõr. Yolsuzluğun çevre üzerindeki olumsuz etkisi, çok sayõda ülkede su kaynaklarõnõn kirlenmesi, tuzlanmasõ, kurumasõ ve ormanlarõn yok olmasõ, toprağõn erozyona uğramasõ vb. şekillerde kendisini gösteriyor. Bundan dolayõ, su sektöründe kaynaklarõn yolsuzluğa gitmesini önlemek hayati önemi haizdir. Yetki ve sorumluluklarõn merkezi ve yerel düzeyde çeşitli kamu kuruluşlarõ arasõnda dağõlmasõ doğru enformasyon sağlanmasõnõ ve sektörde açõklõğõn gerçekleştirilmesini zorlaştõrõyor. Bu da sektörü yolsuzluğa daha müsait kõlan faktörler arasõndadõr. Kamu su işletmeleri etkinsiz ise kayõrmacõlõk, aşõrma, yolsuzluk ve kaynaklarõn kötü kullanõmõ sõklõkla sözkonusu olabilmektedir. Yolsuzluk siyasal-sosyal istikrarsõzlõk kaynağõ da olabilir. 2007 de Mõsõr da halk yol kapattõ, gösterilerde bulundu. Çünkü, su sõkõntõsõnõn yolsuzluktan kaynaklandõğõna inanõlõyordu. Hizmette sürekliliğin sağlanamadõğõ, sivil toplumun zayõf olduğu ve tüketici haklarõnõn pek gelişmediği ülkelerde yolsuzluk daha kolay meydana gelebilmektedir. Yolsuzluk yapanlar da elde edecekleri avantajlarla yüzyüze gelecekleri riskleri dengelemeye çalõşõrlar. 26

Hak arama motivasyonu yüksek ve sivil tepkileri güçlü toplumlar yolsuzluğun yoksullaştõrõcõ ve yoksun kõlõcõ etkilerine daha az maruz kalõrlar. Kapitalist zihniyete dayanan çõkarcõ tutumu alternatifsiz rasyonel tutum olarak kabul edenler, suyu dahi parasallaştõrmaya çalõşõyorlar. Bunlarõn çok iyi kurgulanmõş rasyonel gerekçeleri var. Görüşlerini savunmakla görevli uzmanlarõ, bilimsel ve/veya akademik kariyer sahibi sözcüleri, finansal kapitalizmi yoksul ülkelerin su vahalarõna kadar yaymakla görevli uluslar üstü destekçileri var. Bu neo-liberal saldõrõya karşõ koymak lazõm. İçilebilir suya her durumda ulaşmak herkesin hakkõdõr. Bu, bugünkü nesil için böyle olduğu gibi gelecek nesiller için de böyledir. Suyu tasarruflu kullanmak, iyi değerlendirmek ve korumak her düzeydeki kamu otoritelerinin ve bütün insan bireylerinin ortak görevidir. Bu görevleri yerine getirmek için demokratik katõlõm güçlendirilmelidir. Uluslar üstü kuruluşlarõn, çokuluslu şirketlerin ve bunlarõn arkasõnda duran devletlerin gücüne karşõ güçlü demokratik refleksler geliştirilmesi şarttõr. Sivil toplum duyarlõğõ bu anlamda çok belirleyici olabilir. Su hakkõnõn korunmasõ için mücadele eden uluslar arasõ koordinasyonlara katõlmak gerekir. Çokuluslu su tekellerinin faaliyetlerini de dikkatle izlemek gerekir. Aynõ şekilde, çokuluslu su kartelini destekleyen IMF, Dünya Bankasõ, G7 gibi uluslar üstü kuruluşlar, güdümlü vakõflar, araştõrma kuruluşlarõ ve sivil toplum faaliyetleri sõkõ sõkõya izlenmelidir. Su yönetiminde yerel yetkiler güçlendirilmelidir. Kentlerin su yatõrõm ve işletmesinde yerel yönetimler tam yetkili olmalõdõr. İşletme etkinliği için modern işletme yönetimi teknikleri iyi kullanõlmalõdõr. Su yönetimine sivil toplum örgütlerini ortak kõlmak pekala mümkündür. Özelleştirme gerçekleşmişse sosyal diyalogun 3 ayağõnõ bir araya getirip kamu sektörünü, özel sektörü ve sivil toplumu, işletmelerde yoksullar yararõna bir yönetişim modeli yaratmak için işbirliğine yönlendirmek mümkündür. Su hizmetini kamunun sunmasõ esas olmalõdõr. Su sektörünün özellikleri tekelleşmeyi kaçõnõlmaz kõlmaktadõr. Özel tekellerin, talebi sert mallarõ/ hizmetleri az miktarda yüksek fiyattan satarak karlarõnõ maksimize ettikleri biliniyor. Özel su şirketleri için tatmin edici olan, su fiyatlarõna duyarsõz ve fert başõna tüketim miktarõ yüksek zengin kesimlere su hizmeti sunmaktõr. Bu 27

sebeple, su hizmetini özel sektörün piyasa kurallarõna göre sunmasõ, sosyal refah, adalet ve sosyal fayda açõsõndan doğru görünmüyor. Özel su şirketlerinin yoksullar aleyhine en kötü uygulamalarõndan birisi de su tedarik ettikleri kentlerin yoksul semtlerine yatõrõm yapmaktan kaçõnmalarõ, su yatõrõm ve tedarikinde zengin semtleri öncelemeleridir. Bu da sosyal eşitsizliği derinleştirmektedir. Sosyal adaleti ekonomik rasyonaliteye feda etmeyi önermek hiç rasyonel değildir. Neo-liberal piyasalaştõrmanõn su sektöründe daha fazla zararlar yaratmasõnõ önlemek için yeni bir şeyler yapmak lazõm. Belki de döngü yine Fransa da başlayacak. Nitekim, 2008 in son aylarõndaki gelişmeler son derece ilginçtir. 1984 te özelleştirilen Paris su işletmeciliğinin yeniden belediye tarafõndan üstlenilmesi Belediye Meclisi nde 24 Kasõm 2008 de kabul edildi. Bunun bir başlangõç olacağõ ve 70 li- 80 li yõllarda özelleştirilip kontrat sürelerinin sonuna gelinen su işletmelerinde yeniden kamu işletmeciliğine geçişin hõzlanabileceği belirtiliyor. Şimdilik su işletmeciliğini yeniden kamuya aktaran belediyeler çok az. Bunlarõn içinde tek büyük şehir Grenoble. 28

Sayõlarla su 1 asõrdan bu yana su tüketimi nüfus artõş hõzõndan 2 kat daha fazla arttõ, bu trend devam edecek. 1970-90 arasõnda kişi başõna kullanõlabilir su miktarõ dünyada 1/3 oranõnda azaldõ. 2000-2020 arasõnda aynõ oranda bir azalma olacağõ tahmin ediliyor. 1950-2000 arasõ yõllarda tatlõ su endeksi 100 den 75 in altõna düşmüştür. 2025 yõlõnda dünya nüfusu 8 milyar olacak. Bu nüfus bugünkü tatlõ su kaynaklarõnõ kullanacak Kişi başõna yõllõk tatlõ su miktarõ 4800 metreküpe düşecek. Bu miktar 2000 yõlõnda 7300, 1950 de 16800 metreküp idi. Dünya nüfusunun %30 u kişi başõna yõllõk 2000 metreküpten daha az suya sahip, yani su yoksulu. Dünya nüfusunun 9.3 milyara ulaşacağõnõn tahmin edildiği 2050 yõlõnda, kötümser senaryoya göre 60 ülkede 7 milyar insan, iyimser senaryoya göre 48 ülkede 2 milyar insan su darlõğõ ile karşõ karşõya kalacaklar. Kalkõnmakta olan ülkelerde nüfusun %50 si kirlenmiş tatlõ su kullanõyor. 700 milyon Çinli böyle. Son 50 yõlda su tüketimi 2 kat arttõ. Gelişmiş bir ülkede doğan bir çocuk kalkõnmakta olan bir ülkede doğan bir çocuktan 30-50 kat daha fazla su tüketiyor. Her gün, çoğu 5 yaşõndan küçük çocuklar olmak üzere, günde 6 bin kişi kirli su içmekten ileri gelen ishalden ölüyor. Her yõl 15 milyon kişi kirli suya bağlõ hastalõklardan ölüyor. Kalkõnmakta olan ülkelerde 5 yaşõndan küçük çocuk ölümlerinin %21 i kirli su içmekten ileri geliyor. Her yõl 400 milyon insan sõtmaya yakalanõyor, sõtmadan ölüm oranõ gitgide artõyor. 29

Dünyada 5 yaşõndan küçük çocuk ölümlerinin 3. sebebi ishal (oran %18), 4. sebebi ise sõtma (oran %8) dõr. Sahraaltõ Afrikasõ nda doğan bir bebeğin ishalden ölme ihtimali Avrupa ve Amerika da doğan bebeklerden 520 kat daha fazla. Dünya nüfusunun %40 õ kullanma suyuna sahip değil. Bunun yarõsõ Çin ve Hindistan da yaşõyor. 2005 ten 2015 e kadar ilave çabalar gösterilmezse, o tarihte 2 milyardan fazla insan kullanma suyundan yoksun yaşõyor olacak. Zengin ülkelerde içilebilir suyun 1/3 ü tuvaletlerde kullanõlõyor. Muhtemel bir sõkõntõsõna karşõ Amerika kişi başõna 6 bin metreküp su stoklama kapasitesine sahip, Etiyopya ise 43 metreküp. Günlük su tüketimi Amerika da 600, İtalya da 358, Fransa da 310 litre. Buna mukabil Japonlar günde 350, Almanlar 130, İsveçliler 119 litre su tüketiyor. Siyah Afrika da 10-20 litre su tüketiliyor. Bir İsrailli, suya ulaşma ve kaynaklarõ kullanma eşitsizliği sebebiyle, aynõ topraklarda yaşayan ve aynõ kaynaklarõ kullanan bir Filistinliden 6 kat daha fazla su kullanma imkanõna sahip. Dünyadaki yõllõk askeri harcamalar 1-1.350 trilyon dolar civarõnda. Yani tüm dünyadaki su ve atõk su problemi 1 yõllõk askeri harcama tutarõnõn ¼ ü kadar bir harcama ile çözülebilecek durumda. Yeraltõ su yataklarõ son 50 yõlda Amerika ve Çin de, sõrasõyla, 1.5-3.5 metre derine indi. Kirlilik ve benzeri su sorunlarõnõn gelecek 30-40 yõl içerisinde öldürücü etkisinin 10 katõna çõkacağõ tahmin ediliyor. Kalkõnmakta olan ülkelerde atõk suyun %90 õ, sõnai atõklarõn %70 i hiçbir işlemden geçirilmeden akar sulara boşaltõlõyor. 2006 yõlõ rakamlarõ ile, dünyada 1.1-1.4 milyar arasõnda insan içilebilir sudan yoksun. 2.6 milyar insan sağlõklõ tuvalete sahip değil. Bugün için yeryüzünde su darlõğõ çeken nüfus 700 milyon. 2035 yõlõnda bu rakam 3 milyara ulaşacak ve dünya nüfusunun 1/3 ünden fazla olacak. 30

Hali hazõrda dünyada içme ve kullanma suyu yatõrõmõ yõlda 15 milyar dolar. Binyõl amaçlarõna ulaşmak için bu miktarõn iki katõna çõkmasõ gerekiyor. Bu miktar kullanõlmõş suyun arõtõlmasõnõ kapsamõyor. 1990-2000 yõllarõ arasõnda kalkõnmakta olan ülkelerde içilebilir suya ulaşan nüfus oranõ %73 den %80 e çõktõ. 2025 yõlõna kadar kalkõnmakta olan ülkelerde su tüketimi %30, kalkõnmõş ülkelerde %10 artacak; su sõkõntõsõ çeken bölgelerdeki nüfus, 1995 e göre, ikiye katlanacak ve bugünden 2030 a kadar dünya nüfusunun 2/3 ü az veya çok su sõkõntõsõna maruz kalacak. İnsani Gelişme Dünya Raporu 2006 ya göre, zengin ülkelerde hanehalklarõ gelirlerinin %3 ten daha azõnõ suya harcarken yoksul ülkelerde bu oran ortalama %10. Dünyadaki tatlõ su toplam su miktarõnõn yalnõzca %2.53 ünü oluşturuyor. Bunlarõn da büyük bir kõsmõ buzullarda ve yer altõnda tutuluyor. İnsanoğlunun kullanabildiği su miktarõ toplam su miktarõnõn %0.3 ü civarõnda. Ev ve diğer ihtiyaçlarõnda kullandõğõ su miktarõ ise %0.02-3 arasõnda. 1 litre kullanõlmõş su 8 litre suyu kirletiyor. Dünyadaki kullanõlabilir suyun %70 i tarõma, %22 si sanayie gidiyor. %8 i evde tüketiliyor. 2000 li yõllar boyunca 30 yõl içerisinde tarõm sektöründe kullanõlan su miktarõ %14 artacak. Özellikle kalkõnmakta olan ülkelerde, etkili sulama sistemlerinin olmamasõ sebebiyle, tarõmda kullanõlan suyun %60 õ buharlaşarak, akarsulara karõşarak veya yer altõ sularõna karõşarak israf edilmiş oluyor. Her bir insanõn günlük gõda ihtiyacõnõ karşõlayacak tarõm ürünleri üretimi için 3000 litre (3 metreküp) su gerekiyor. 2000 li yõllarõn ilk çeyreğinde sanayi sektörünün kullandõğõ su miktarõ %22 den %24 e çõkacak. Evlerde kullanõlan su miktarõ %40 artacak. İnsan vücudunun %70 i su. Bazõ gõdalarõmõzda da su oranõ çok yüksek. Domateste %95, elmada %85, õspanakta %91, sütte %80-90 31