TÜRKİYE DE KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ: KAMUOYUNDAKİ ALGILAR VE TUTUMLAR



Benzer belgeler
DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

Araştırma Notu 11/113

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Araştırma Notu 15/177

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Cümlede Anlam İlişkileri

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

AİLELERİN YAŞADIKLARININ BETİMLENMESİ

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

2015 Ekim ENFLASYON RAKAMLARI 3 Kasım 2015

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Kırsal Kalkınmada Yönetişim. Şanlıurfa Örneği Ülker Şener-Evren Aydoğan

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

NİSAN 2013 SAYI:16 ŞEHİRLER ÇOCUKLARIMIZA GÖRE OLSUN

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

Özel Sektör Gönüllüler Derneği

BİR SAYININ ÖZÜ VE DÖRT İŞLEM

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

TÜRKİYE DE KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ ALGILAR VE TUTUMLAR

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İçindekiler. 5 BİRİNCİ KISIM Araştırmanın Kavram sal ve Metodolojik Çerçevesi. 13 Çocuğun İyi Olma Hali

ARAŞTIRMA PROJESİ NEDİR, NASIL HAZIRLANIR, NASIL UYGULANIR? Prof. Dr. Mehmet AY

AYDIN TİCARET BORSASI

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

Proje Danışmanı: Prof. Dr. Abdullah TOPÇUOĞLU Prof. Dr. Abdülkadir BULUŞ Doç. Dr. Muhittin OKUMUŞLAR

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I. Oyununuzun senaryosunu kısaca tanıtınız/ amacınıda belirtiniz:

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Entelektüel sermaye; Organizasyonun. faaliyetini sürdürebilmesini sağlayan maddi olmayan varlıkların tümüdür. (Brooking, 1996). ( Edvinsson, 1996).

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Balkanlar da Refah: Kısa Rapor

Amacımız Fark Yaratacak Makine Mühendisleri Yetiştirmek - OAIB Moment Expo

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

1.3. NİTEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ GİRİŞ NİTEL ARAŞTIRMALARDA GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK SORUNLARI... 2

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

Yurda Oönen İşçi Çocukları için Açılan Uyum Kursları ve Düşündürdükleri

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

SERA GAZI EMİSYONLARI Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.tr )

Almanya Kamuoyu Araştırması 2015 Türkiye Genel Seçimleri

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili?

Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı 2. Değerlendirme Raporu. e-dtr İcra Kurulu 26. Toplantısı 26 Aralık 2008

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

2050 ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014

GYODER SEKTÖR BULUŞMASI 28 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

ZİRVE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK ABD

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

KAYNAK FİNANSAL KİRALAMA A.Ş.

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ KINIK SONUÇ RAPORU

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2012

Reel Sektörün Cari İşlemler. Ekonomistler Platformu Ekonominin Nabzı Araştırmaları Şubat 2012

BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖZEL YETENEK SINAVI YÖNERGESİ

İklim Değişikliği ile Mücadelede Medya Üstüne Düşeni Yapıyor mu?

YÖKAKADEMİK (Yükseköğretim Akademik Arama Sistemi)

Sayfa 1 / 5 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATINA GÖRE İŞYERLERİNDE RİSK DEĞERLENDİRMESİ NASIL YAPILACAK?

Tıp Fakültesi Dönem Temsilcileri Grubu Yönergesi

GAZİANTEP İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ TÜBİTAK 4006 BİLİM FUARLARI PROJE YÜRÜTÜCÜLERİ TOPLANTISI

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ KÜÇÜK SANAYİ SİTELERİ TEKNOPARKLAR Oda Raporu

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

25 Nisan 2016 (Saat 17:00 a kadar) Pazartesi de, postaya veya kargoya o gün verilmiş olan ya da online yapılan başvurular kabul edilecektir.

Transkript:

1 TÜRKİYE DE KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ: KAMUOYUNDAKİ ALGILAR VE TUTUMLAR Proje Yöneticisi: Prof. Dr. Hakan Yılmaz Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Web: www.hakanyilmaz.info Email: yilmazh@boun.edu.tr Twitter: @yilmaz_hakan Proje Desteği: Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi Kamuoyu Araştırması: Infakto Research Workshop Danışmanlar: Doç. Dr. Emre Erdoğan, Güçlü Atılgan Araştırma Asistanları: Mert Koçak, Merve İnce Kamuoyu Araştırması Tarihi: Nisan-Temmuz 2014 Araştırmanın veri toplama aşaması Nisan-Temmuz 2014 döneminde, seçili illerin kentsel ve kırsal yerleşim birimlerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Türkiye 18 yaş ve üstü nüfusunu temsil eden 2300 kişilik bir örneklem kullanılmıştır (1500 ulusal + 400 1976-1995 doğumlu genç + 400 Kürtçe bilen) Kürtçe bilenlerin daha ayrıntılı analizini yapabilmek için, örneklemde Kürtçe bilenlerin ağırlığı normal temsili sayıya ek olarak 400 kişi artırılmıştır. Tüm görüşmeler hanelerde yüz yüze görüşme yöntemi ile gerçekleştirilmiştir.

2 KISA DEĞERLENDİRME PROJENİN AMACI VE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Bu projede, esas olarak etnik, dinsel, mezhepsel, hayat tarzı temelli aidiyetlerden kimliksonrası demokratik yurttaşlık kavramına ve demokratik yurttaşlar toplumuna geçişin kültürel altyapısının bugünkü Türkiye toplumunda ne ölçüde mevcut olduğunu araştırmayı hedefledik. Türkiye de katılımcı ve kapsayıcı bir demokratik yurttaşlık kavramının hayata geçirilebilmesi için kazanılması, entegre edilmesi gereken bir çok toplumsal kesim olsa da, biz, özel olarak, Kürtlere odaklandık. Bu kapsamda, Kürt bireylerin kendi kimliklerini nasıl tanımladıklarını; Türklük, Müslümanlık ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı gibi baskın kimlik yapılarıyla nasıl bir ilişki kurduklarını; kendilerini neden dışlanmış hissettiklerini; entegrasyon için beklentilerinin neler olduğunu ve nasıl bir toplumsal düzende kendilerini entegre olmuş hissedeceklerini; mevcut çözüm sürecine ve diğer çözüm önerilerine nasıl tepkiler verdiklerini; kendilerinin toplumsal entegrasyon için hangi çözüm önerilerini sunduklarını derinlemesine görüşmeler ve Türkiye çapında uyguladığımız bir anket vasıtasıyla incelemeyi hedefledik. Proje amaçlarına yönelik olarak, öncelikle, varolan durumu gerek literatür taramasıyla, gerekse de gazete haberlerinin incelenmesiyle tespit ettik. Daha sonra, araştırma asistanının ve gönüllü öğrencilerin yardımlarıyla proje konusunda bir dizi derinlemesine görüşme gerçekleştirdik ve önceden yapılmış derinlemesine görüşmeleri analiz ettik. Bu ön çalışmalardan çıkan görüşler ışığında Türkiye çapında uygulayacağımız anketin soru formunu hazırladık. Türkiye genelinde 2300 kişiye anket uyguladık. Anket çalışması 2014 yılının Nisan-Temmuz ayları arasında gerçekleştirildi. Kamuoyu araştırmasının saha uygulaması Infakto Research Workshop tarafından yapıldı. Doç. Dr. Emre Erdoğan ve Güçlü Atılgan danışman olarak araştırma ekibinde görev aldılar. 2300 anketin 1500 tanesi ulusal çapta bir örneklemi oluşturdu. Buna ek olarak, Kürt yurttaşların daha ayrıntılı analizini yapabilmek için fazladan 400 Kürtçe bilen kişiyle; gençlik gruplarının daha ayrıntılı analizini yapapabilmek için de fazladan 1976-1995 yılları arasında doğmuş 400 gençle görüşüldü. KAMUOYU ARAŞTIRMASININ ANA BULGULARI Kamuoyu araştırmasının Çözüm Süreci ni irdeleyen bölümünde, Çözüm Süreci aşağıdaki boyutlarıyla ele alındı: BÖLÜM 1: GENEL KİMLİK ALGILARI BÖLÜM 2: KİMLİKLER, AYRICALIKLAR, AYRIMCILIKLAR BÖLÜM 3: TÜRK KİMLİĞİ, DİLİ VE KÜLTÜRÜ HAKKINDA ALGILAR BÖLÜM 4: KÜRT KİMLİĞİ, DİLİ VE KÜLTÜRÜ HAKKINDA ALGILAR BÖLÜM 5: KÜRT SORUNUNUN SOSYAL VE SİYASİ NEDENLERİ HAKKINDA ALGILAR BÖLÜM 6: KÜRT SORUNUNUN EN İYİ NASIL ÇÖZÜLECEĞİNE İLİŞKİN ALGILAR BÖLÜM 7: ÇÖZÜM SÜRECİNE İLİŞKİN ALGILAR

3 BÖLÜM 1: GENEL KİMLİK ALGILARI Görüşülenlere aşağıdaki kimlik seçenekleri sunulup, bunların arasından kendilerine en çok uyan birinci ve ikinci kimlik tanımlarını seçmeleri istendi: Türk milletine ait olmak; bir etnik topluluğa ait olmak; dindar Müslüman olmak; laik Müslüman olmak; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak; doğduğu ve büyüdüğü memleketli olmak. Birinci ve ikinci olarak seçilen şıkların aldıkları yüzdeleri toplayıp, büyükten küçüğe sıraladığımızda, tüm örneklem için kimlik tercihleri şöyle sıralandı. En tepeye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı yerleşirken (yaklaşık %75), onun hemen peşinden ve 10 puan gerisinden Türk milletine mensubiyet geldi. Bu iki seçeneği çok geriden dindar Müslümanlık (%34), laik Müslümanlık (%13), etnik aidiyet (%8) ve memleketlilik (%7) seçenekleri izledi. Sahip olunan en önemli kimlik kategorilerinin tepesinde vatandaşlık ve millet gibi iki modern-seküler kategorinin bulunduğunun altını çizebiliriz. 2014 yılının bulgularını 2010 yılında yapmış olduğumuz Ötekileştirme araştırmasının bulgularıyla kıyasladığımızda, vatandaşlık, dindar Müslümanlık, etnik aidiyet, memleketlilik şıklarını tercih edenlerin yaklaşık aynı oranda kaldığını; buna karşılık, laik Müslümanlık şıkkını seçenlerin yaklaşık 15 puan (2010 da %27 den 2014 de %13 e) düştüğünü ve Türk milleti seçeneğini işaretleyenlerin ise aynı oranda (2010 da %47 den 2014 de %61 e) yükseldiğini müşahade ediyoruz. Kimlik kategorilerinin bu sıralaması Kürtçe bilenler arasında, bilmeyenlere göre, bazı farklılıklar gösterdi. Buna göre, Kürtçe bilenler kimlik hiyerarşisinin en tepesine Türk milletine mensup olmayı koyarken, onun hemen arkasına, yaklaşık aynı oranlarla dindar Müslümanlık, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve etnik aidiyet kategorilerini yerleştirdiler. Kürtçe bilenler tarafından en üste yerleştirilen kimlik kategorisinin Türk milletine ait olmak şeklinde belirmesine dikkat çekmek gerekmektedir. Görüşülenlere aşağıda sayılan özellikler verilip, bunlardan en çok hangisinin bir ulusa/millete mensup olmayı belirlediği soruldu: soy birliği, din birliği, ortak tarih, ortak düşman, ortak dil, ortak kültür, aynı devletin vatandaşlığı. Birinci ve ikinci sıraya konan şıkların toplamına göre, en tepede yaklaşık %45 civarındaki oranlarla ortak kültür ve ortak dil gelirken; onları 10 puan geriden ortak tarih ve ortak vatandaşlık; onları10 puan geriden ortak din; onu da 10 puan geriden ortak soy özelliklerinin takip ettiği görüldü. Ortak düşman seçeneğine ise kimse rağbet etmedi. Ulus tanımının dil, kültür ve vatandaşlık gibi daha seküler ve kapsayıcı kategorilere dayandırıldığına; din ve soy gibi kategorilerin ise daha az tercih edildiğine dikkat çekebiliriz. BÖLÜM 2: KİMLİĞİNDEN ÖTÜRÜ AYRICALIKLI VEYA AYRIMCI MUAMELE GÖRÜYOR MU? Kürtler, yaklaşık %20-%30 arasında değişen oranlarla hayatın bir çok alanında (karakollarda, devlet dairelerinde, hastanelerde, iş başvurularında, lüks mağazalarda, üniversitelerde) kendilerine ayrımcı davranıldığını, kötü muamele edildiğini söylemektedirler. Kendilerini Atatürkçü/Laik olarak olarak tanımlayanların da oldukça yüksek (%10-%20 arasından değişen) oranlarda kötü muamele gördüklerini söylediklerini belirtmemiz gerekiyor. En az kötü muamele gördüğünü (%0-%10 arasında) ifade eden kişiler ise, grup aidiyetlerini dindar/muhafazakar veya Türk olarak seçenler olmuştur.

4 BÖLÜM 3: TÜRK KİMLİĞİ, DİLİ VE KÜLTÜRÜ HAKKINDA ALGILAR Görüşülünlere Türk dili ve Türk kimliğini ne ölçüde benimseyip, kullandıkları sorulduğunda, benimseme ve kullanmanın çok yüksek oranlarda olduğu görüldü. Nitekim, görüşülenlerin %85 i Türkçenin tek ana dilleri, %8 i ise ana dillerinden biri olduğunu söylemiştir. Buna göre, görüşülenlerin %93 ü ana dillerinin Türkçe olduğunu belirtmiştir. Türkiye gibi nüfus ve toprak bakımından görece büyük ve her bakımdan çeşitliliği yüksek bir ülkede bir dilin %93 gibi çok yaygın bir oranda ana dil olarak belirtilmesi Avrupa ülkeleri arasındaki en yüksek oranlardan biridir. Görüşülenlerin yaklaşık %6 sı Türkçenin ana dilleri olmadığını, bir başka dilin ana dilleri olduğunu söylemişlerdir. Buradan, bu %6 lık kesitin Türkçeyi ne kadar bilip, bilmediğini kestiremiyoruz; ama, Türkçenin ana dil olarak benimsenmemesinden, Türkçenin bilinmediği ve kullanılmadığı sonucunu da çıkaramayız. Görüşülenlere, Türk dili ve kültürünü, etnik dil ve kültürleriyle günlük hayatlarında nasıl kaynaştırdıkları sorulduğunda, %68 lik bir kesim etnik bir dili/kültürü olmadığını ve sadece Türk dili ve kültürü içerisinde yaşadığını söylerken, %14 lük bir grup ise etnik bir dili/kültürü olsa da, hayatında birinci sırada Türk dili ve kültürünün geldiğini söylemiştir. Buna göre, yaklaşık %82 lik çok büyük bir çoğunluk Türk dili ve kültürünün hayatlarında ya tek olduğunu veya birinci sırada geldiğini belirtmiştir. Bu soruya, %10 luk bir kesim Türk dili ve kültürü ile bir bağları olsa da, etnik dil ve kültürlerinin hayatlarında birinci sırada geldiğini; %6 lık bir kesim ise Türk dili ve kültürü ile bir bağları olmadığını ve sadece kendi etnik dil ve kültürleri içerisinde yaşadıklarını söylerek yanıt vermiştir. Bu soruya verilen cevaplardan çıkarılacak bir genel sonuç ise şudur: görüşülenlerin yaklaşık %30 unun bir etnik dili ve kültürü vardır; bu %30 luk oldukça geniş grubun yaklaşık yarısı (toplamın %14 ü) için etnik dil ve kültürleri Türk kimliğinden sonra ikinci sırada gelmektedir; yaklaşık üçte biri (toplamın %10 u) için etnik dil ve kültürleri Türk kimliğinden önce birinci sırada gelmektedir; yaklaşık beşte birinin (toplamın %6 sı) ise, kendi ifadelerine göre, etnik dil ve kültürlerinden başka bir dilleri ve kültürleri yoktur. Bu sonuçları bir başka şekilde toparlayacak olursak, toplumda %30 luk bir kesimin bir etnik dili/kültürü vardır. Bu %30 luk grubun yarısı için etnik dil/kültür, Türk dili/kültürüne göre, birinci sırada gelmektedir; bu grubun diğer yarısı için ise etnik dil/kültür, Türk dili/kültürüne göre, ikinci sırada gelmektedir. 2010 tarihli Ötekileştirme araştırmasının verileriyle kıyasladığımızda, etnik bir dili/kültürü olmadığını ve sadece Türk dili ve kültürü içerisinde yaşadığını söyleyenlerin 2014 de de yaklaşık aynı oranda kaldığını görüyoruz (2010 da %66 ve 2014 te %68). Buna karşılık, etnik bir dili/kültürü olsa da, hayatında birinci sırada Türk dili ve kültürünün geldiğini söyleyenlerin oranının 2010 da %20 iken 2014 te %14 e gerilediğini; etnik kültürünü birinci, Türk kültürünü ikinci sıraya koyanların 2010-2014 arasında biraz arttığını (%8 den %10 a); Türk dili ve kültürü ile bir bağları olmadığını ve sadece kendi etnik dil ve kültürleri içerisinde yaşadıklarını ifade edenlerin ise 2010 da sadece %2 iken 2014 te %6 ya yükseldiğini gözlemliyoruz. Yukarıdaki verilerden bir çıkarsama yapacak olursak, hem 2010 da hem de 2014 te Etnik kimliği olmayan Türk kimliği ve Etnik kimlik arasındaki denge yaklaşık %70-%30 olarak sabit kalmıştır. Sadece Türk kimliğine sahip olduğunu söyleyenlerin oranı da (%70 civarı), bir etnik kimliğe sahip olduğunu söyleyenlerin oranı da (%30 civarı) 2010 dan 2014 e değişmemiştir. Öte yandan, 2010 dan 2014 e en büyük değişiklik ise %30 luk etnik kimlikli kitlenin kendi içerisinde Türk kimliğinden uzaklaşma ve daha çok etnikleşme biçiminde yaşanmıştır. Buna göre, etnik kimlikli vatandaşların kimlik

5 dengelerinde Türk kimliğinin ağırlığı belirgin bir biçimde azalırken, etnik kimliğin ağırlığı ciddi oranda artmıştır. Kısacası, 2010 dan 2014 e etnik kimlik sahibi olanlar oransal olarak artmazken, bu kişilerin kimlik tanımlarındaki Türklük/etniklik dengesinde etnikliğin payı önemli ölçüde yükselmiştir. Görüşülenlere aşağıda sayılan özellikler verilip, bunlardan en çok hangisinin Türk ulusuna/milletine mensup olmayı belirlediği soruldu: soy birliği, din birliği (İslam dini olarak soruldu), paylaşılan tarih, ortak düşman, ortak dil, ortak kültür, aynı devletin (Türkiye Cumhuriyeti) vatandaşlığı. Birinci ve ikinci sırada işaretlenen şıkların toplamına göre, en tepede yaklaşık %40-45 arası oranlarla ortak dil ve ortak kültür gelirken; onları 10 puan geriden ortak vatandaşlık ve ortak tarih; onları da 10 puan geriden ortak din ve ortak soy özellikleri takip etti. Ortak düşman seçeneğine ise kimse rağbet etmedi. Türk ulusunun özelliklerinin ne olduğu konusunda Kürtçe bilenler ve bilmeyenler arasında bir farklılık ortaya çıktı. Hem Kürtçe bilenler hem de Kürtçe bilmeyenler Türk ulusunun başat özelliği olarak dili sayarken, Kürtçe bilenlerin kültür, tarih ve vatandaşlık şıklarına Kürtçe bilmeyenlerden daha az, din ve soy seçeneklerine ise daha fazla önem atfettiklerini belirtmemiz gerekiyor. BÖLÜM 4: KÜRT KİMLİĞİ, DİLİ VE KÜLTÜRÜ HAKKINDA ALGILAR Kürtçe bilenlerin ortak soydan gelmeyi ulusal yapıtaşları arasında önemli görme eğilimi, Kürt milletinin ortak özelliklerinin ne olduğunu sorduğumuzda da ortaya çıktı. Görüşülenlere aşağıda sayılan özellikler verilip, bunlardan en çok hangisinin Kürt milletine mensup olmayı belirlediği soruldu: soy birliği, din birliği (İslam dini olarak soruldu), paylaşılan tarih, ortak düşman, ortak dil, ortak kültür, aynı devletin (Türkiye Cumhuriyeti) vatandaşlığı. Birinci ve ikinci sırada işaretlenen şıkların toplamına göre, Kürt milletinin ortak özellikleri, hem Kürtçe bilenler hem de bilmeyenlerin tümü açısından, kültür, dil ve soy (%40-50 arasında), bunların yaklaşık 10 puan gerisinden tarih, onun 10 puan gerisinden de din ve memleket olarak sıralandı. Kürtçe bilenler ise, Kürt milletinin ortak özelliklerini sıralarken Kürt dilini en başa koydular; onun 10 puan arkasına Kürt soyundan gelmeyi yerleştirdiler; soy seçeneğinin 10 puan gerisinden ise kültür, din ve tarih şıklarını seçtiler. Kürt kimliğinin temel özellikleri arasında da ortak düşman seçeneğine rağbet eden olmadı. Görüşülenlerin %83 ü Kürtçe bilmediğini söylerken, yaklaşık %15 i ise Kürtçenin ana dilleri olduğunu belirtmiştir. Bu rakamlar, anne-babanın Kürtçe bilip, bilmediğini sorduğumuzda bulduğumuz rakamlarla da tutarlıdır. Nitekim, yaklaşık %15 hem annelerinin hem de babalarının Kürtçe bildiğini bildirmişken, %81 ise ne annelerinin ne de babalarının Kürtçe bilmediğini söylemiştir. %2 lik bir kesimde ise anne veya baba Kürtçe bilmektedir (ama rakamlardan anlaşılacağı üzere çocuklarına Kürtçe öğretmemişlerdir). Kürtçe bilenlerin %76 sı Kürtçeyi iyi veya çok iyi bildiğini söylerken, %18 i ise az veya çok az bildiğini dile getirmiştir. Kürtçenin ana dilleri olduğunu belirten %15 lik kesimin yarısından biraz fazlası (toplamda %7,9) Kürtçenin yanısıra Türkçenin de ikinci bir ana dilleri olduğunu söylerken, aynı grubun yaklaşık 8 de 1 i (toplamda %1,8) Türkçeyi de ana dilleri kadar olmasa da konuşabildiklerini ifade etmişlerdir. Kürtçe ana dilimdir diyen %15 lik grubun üçte birinden biraz fazlası (toplamın %5,6 sı) ise Kürtçe dışında bir ana dilleri olmadığını söylemiştir. Kürtçe bilmeyen (ve Türkçeyi ana dili olarak gören) %83 le birlikte, Türkçeyi de Kürtçeyle birlikte ana dil olarak konuşan %7,9 u topladığımızda, tüm görüşülenlerin yaklaşık

6 %92 sinin Türkçeyi ana dil olarak benimsediğini buluyoruz. Bu rakam, yukarıda Türkçenin bilinirliğine ilişkin sorularda bulunan rakamla (%93) aynıdır. Kürtçe bilenlere Türkçeyi nerede öğrendikleri sorulduğunda, yaklaşık yarısı ev ortamında anne-babalarından, yaklaşık üçte biri okulda, yaklaşık yedide biri ise arkadaşlarından öğrendiklerini söylemiştir. Geri kalan küçük bir kesim ise (Kürtçe bilenlerin %8 i) Türkçeyi televizyon ve gazetelerden, işyerinde, askerde öğrendiklerini belirtmişlerdir. Kürtler arasında hatırı sayılır bir bölümün (yaklaşık yarısı) Türkçeyi doğal yollarla, ev ortamında anne-baba dili olarak öğrenmiş olmaları dikkate değerdir. Nitekim, bu bulgu, Kürtçenin ana dilleri olduğunu söyleyenlerin yarısının Türkçenin de ana dilleri olduğunu belirtmeleriyle tutarlıdır. BÖLÜM 5: KÜRT SORUNUNUN SOSYAL VE SİYASİ NEDENLERİ HAKKINDA ALGILAR Kürt sorununu doğuran en önemli sosyal neden sorulduğunda, hem Kürtçe bilmeyenler (%59), hem de Kürtler arasında (%57) ekonomik nedenlerin (topraksız köylülük, yoksulluk, işsizlik, devlet yatırımlarının azlığı v.b.) başı çektiği görülmüştür. Kürtlerin kimlik bakımından dışlanması seçeneği genelde %7, Kürtler arasında ise %24 tarafından ana sosyal neden olarak gösterilirken; Kürtlerin Türk kültürünü yeterince özümsemedikleri şeklindeki milliyetçi argüman ise genelde %20, Kürtler arasında ise %7 oranlarında kabul görmüştür. Kürt sorununun ana sosyal nedeni ekonomik tir diyenlerin başında hangi grupların geldiğine baktığımızda siyasi tutum, dindarlık, muhafazakarlık gibi ölçütler açısından kendisini merkeze/ortaya yerleştirmiş; iki ana parti olan AK Parti ve CHP ye oy veren; içerisinde hem AB destekçilerini hem de AB karşıtlarını barındıran merkezci bir büyük kitleyle karşılaşıyoruz. Bu merkezci kitlenin solunda, Kürt sorununun sosyal nedeni Kürtlerin kimlik bakımından ayrımcılığa uğramasıdır diyen ve içerisinde BDP seçmenlerinin, Kürtlerin, solcuların, az milliyetçi olanların başı çektiği yaklaşık %10 luk küçük bir grup bulunmaktadır. Merkezci kitlenin sağında ise Kürt sorununun ana sosyal nedeni olarak Kürtlerin Türk kültürüne yeterince asimile olmadıklarını söyleyen yaklaşık %20 lik bir grup vardır. Bu grubun belli başlı üyeleri MHP seçmenleri, sağcılar, çok milliyetçiler ve AB karşıtları arasından gelmektedir. Kamuoyunun hem Kürtleri hem de Kürt olmayanları kapsayan büyük bir kesiminin Kürt sorununun sosyal nedenlerine bakışında ekonomik bir yaklaşımın hakim olduğunu görüyoruz. Sorunların teşhisini ekonomik nedenlere dayanarak koyma ve tedavi yollarını da ekonomik önlemler arasında arama şeklindeki bu ekonomik yaklaşım 1980 sonrası hakim olan neoliberal felsefeye ve günümüzün KASA dörtgeni yle yani Konut- Araba-Sosyal Yardım-AVM dörtgeni yle simgelenen kültürel materyalizmine de uygun düşmektedir. Kürt sorununu doğuran en önemli siyasi neden sorulduğunda ise, cevap verenlerin %57 si PKK gibi Kürt örgütlerinin devlete silahla başkaldırmasını ve dış güçlerin tahriklerini gösterirken, sadece %31 lik bir kesim devletin Kürt kimliğini baskılamasını ve rejimin demokrasi alanındaki eksikliklerini ana siyasi neden olarak belirtmiştir.

7 Beklenebileceği gibi, Kürtler arasında ise, Kürt sorununu doğuran ana siyasi nedenler olarak devletin baskıları (%30) ve Kürt kimliğinin dışlanması (%15) en başta sayılmıştır. Kürt sorununu doğuran ana siyasi neden olarak Kürt örgütlerinin devlete karşı silahlı mücadele yürütmesini ve dış güçlerin kışkırtmalarını vurgulayan sağ argümanı benimseyen %57 lik çoğunluğun arasında en başta gelen gruplar, sırasıyla, çok milliyetçiler, MHP seçmenleri, AB karşıtları, AK Parti seçmenleri ve siyasi yelpazede kendisini en sağa yerleştirenlerdir. Buna karşılık, Kürt sorununu doğuran ana siyasi neden olarak devletin baskılarına ve demokrasi alanındaki eksikliklere vurgu yapan sol argümanı benimseyen %31 lik azınlığın içinde en başta gelen gruplar ise, sırasıyla, BDP seçmenleri, az milliyetçiler, Kürtler, az dindarlar ve siyasi skalanın en solunda yer alanlardır. BÖLÜM 6: KÜRT SORUNUNUN EN İYİ NASIL ÇÖZÜLECEĞİNE İLİŞKİN ALGILAR Kürt sorunun en iyi nasıl çözüleceğine ilişkin seçeneklerin başında iyi bildiğimiz bir milliyetçi argüman geliyor: Kürt sorunu yoktur, Terör sorunu vardır; çözüm de terörle mücadeledir. Genelin %30 u, ama Kürtlerin de %20 si bu milliyetçi argümanı benimsemiş görünüyor. Kürt sorunu yoktur; terör sorunu vardır görüşünün hemen arkasından, ekonomik kalkınma (%23) argümanı geliyor. Üçüncü sırada bağımsızlık, özerklik, federasyon talep eden ayrışmacı-ayrılıkçı pozisyonu en iyi çözüm olarak tercih eden %22 lik oldukça kalabalık bir grubun olduğunun da altını çizelim (Kürtler arasında ise ayrışmacı-ayrılıkçı pozisyonu destekleyenlerin oranı yaklaşık %30 dur). En az destek bulan çözüm yolu ise %13 lük oranıyla kültürel hakların yasalarca tanınması yoludur. Kürt sorunun en iyi siyasi çözümü olarak Kürt sorunun varlığını inkar eden ve onun yerine terörle mücadeleyi öne çıkaran aşırı sağ argümanı benimseyen %30 luk kitlenin içinde en başta gelen gruplar, sırasıyla, sağcılar, çok milliyetçiler, MHP seçmenleri, CHP seçmenleri ve solculardır. (Kendisini siyasi yelpazenin en soluna yerleştirmiş olan bazı kişilerin Kürt sorunu konusunda aşırı sağ bir konumu savunmalarındaki tuhaflığın da altını çizelim.) Kürt sorununun en iyi siyasi çözümü olarak mevcut kültürel haklar yeterlidir, geri kalan meseleler de ekonomik kalkınmayla halledilir şeklindeki ılımlı sağ argümanı benimseyen %23 lük kesimin arasında ise, en başta, AK Parti seçmenleri, çok milliyetçiler, AB karşıtları, siyasi merkezde yer alanlar, ev kadınları ve çok dindarlar gelmektedir. Bağımsızlık, federasyon veya özerkliği savunan ve ayrışmacı veya ayrılıkçı pozisyona oturan aşırı sol daki %22 lik kitlenin başını ise BDP seçmenleri, Kürtler, az milliyetçiler, az dindarlar, az muhafazakarlar ve solcular çekmektedir. (Kendisini siyasi skalanın soluna yerleştirmiş kişilerin bir bölümü Kürt sorunu konusunda aşırı sağ bir tutum sergilerken, bir bölümü de aşırı sol bir tavır koymaktadır; bu da sol içerisindeki derin bölünmeyi göstermektedir.) Son olarak, siyasi çözüm, kültürel hakların tanınmasından geçer diyen ılımlı sol konumu dolduran %14 lük en küçük kitlenin en önünde ise, yine, BDP seçmenleri, Kürtler ve az milliyetçiler yer almaktadır. Kendilerine Kürt sorununun çözümüne ilişkin tedavüldeki belli başlı argümanlar verilip, bunların gerçekleşme olasılığı hakkındaki yargıları sorulduğunda, görüşülen kişiler, çatışmanın bitmesi, ekonomik refah artışı, kimliğin tanınması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi argümanlarını görece yüksek oranlarda olası görürlerken; demokratik

8 özerklik, Kürtçenin resmi dil olması gibi seçeneklerin gerçekleşme şansının ise oldukça düşük olduğuna hükmettiler. BÖLÜM 7: ÇÖZÜM SÜRECİNE İLİŞKİN ALGILAR Türkiye genelinde %57 lik bir desteğe sahip olan çözüm sürecine en büyük desteği veren gruplar, verilen desteğin büyüklüğüne göre, şöyle sıralanmaktadır: BDP seçmenleri, Kürtler, AK Parti seçmenleri, çok muhafazakarlar, çok dindarlar ve siyasi yelpazenin en sağında yer alanlar. Çözüm sürecine en çok karşı çıkan gruplar ise MHP seçmenleri, CHP seçmenleri, siyasi skalanın en solunda yer alanlar, az muhafazakarlar ve az dindarlardır. Çözüm sürecine ilişkin ilk yapabileceğimiz gözlem, bu sürece esas desteğin AK Parti ve BDP tabanlarından geldiği; buna mukabil CHP-MHP tabanlarının ise çözüm sürecine büyük ölçüde karşı olduklarıdır. Kısacası, çözüm süreci ülkedeki partisel kutuplaşmaya tabi olmuş ve onun bir parçası haline gelmiş görünmektedir. Bu da, tabii ki, çözüm sürecinin en geniş toplumsal konsensus üzerinde yürümesini zorlaştırmaktadır. Çözüm sürecine destek yüksek seviyelerdeyken, sürecin sonunda Kürt sorununun çözüleceği konusunda ise daha kötümser bir tutum ortaya çıkmaktadır. Nitekim, çözüm sürecinin Kürt sorununu büyük ölçüde çözeceğine genelde %47 (destekleyenlerden 10 puan düşük), Kürtler arasında ise %61 (destekleyenlerden 22 puan az) oranında inanan mevcuttur. Çözüm sürecinin sonuç getireceğine inananların, hem genelde hem de Kürtler arasında çözüm sürecine destek verenlerden ciddi manada (yaklaşık 10-20 puan arası) düşük olması, sonuca ilişkin bir kötümserliğe işaret etmektedir. Çözüm süreci konusunda en iyimser gruplar, sırasıyla, AK Parti seçmenleri, BDP seçmenleri, Kürtler, çok muhafazakarlar, çok dindarlar, siyasi yelpazenin merkezinde ve en sağında yer alanlar ve çok milliyetçiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çözüm sürecinin kötümserlerinin başında ise, kötümserliğin büyüklüğüne göre, MHP seçmenleri, CHP seçmenleri, solcular, az muhafazakarlar ve az dindarlar gelmektedir. Çözüm sürecine genelde %57 oranında destek verilirken, sürecin ana hedefi olan Kürtler arasında bu oran %83, BDP seçmenleri arasında ise %91 gibi rekor seviyelere çıkmaktadır. Keza, gerek Kürtler, gerekse de BDP seçmenleri çözüm süreci konusunda çok yüksek bir iyimserlik sergilemektedirler (her iki grup için de yaklaşık %61). Öyle ya da böyle, Kürtlerin ve Kürt siyasetinin başat aktörleri olan PKK-BDP-HDP çizgisinin çözüm sürecine çok büyük bir duygusal-siyasal yatırım yapmış oldukları ve sonuca ilişkin beklentilerini de çok yükseltmiş oldukları görünmektedir. Dolayısıyla, çözüm sürecinin akamete uğramasının Kürt kamuoyunda şu andaki yüksek pozitif beklenti ölçüsünde büyük bir hayal kırıklığı yaratması ve bunun sonucunda da Kürt kamuoyunun çok daha umutsuzlaşması, çok daha radikal seçeneklere meyletmesi mümkündür. Bu kopma ve radikalleşme sadece ayrılıkçığı körüklemekle kalmayabilir; Kürtlerin, çözüm sürecinin Türkiyeli-seküler-milliyetçi Kürt aktörleri olan PKK-BDP-HDP çizgisinden de kopmalarına yol açabilir.