U.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi
Tarihçe Tarihsel olarak ilk extrakorporeal dolaşım ve kardiyopulmoner bypas(kbp)larda prime volumu olarak kan kullanılmıştır. 1960 lardan sonra prime volümü amacıyla kristalloidlerin kullanımı KPB sürecinde kan kullanımını dramatik olarak azaltmıştır.
Tarihçe (2) Fakat oluşan hemodilüsyon özellikle düşük ağırlıklı (<70kg) hastalarda çok düşük hematokrit değerleriyle karşılaşılmasına katkıda bulunarak transfüzyon için yeni bir risk ortaya çıkarmıştır. Ayrıca hemodilüsyonun koagülasyon faktörlerini ve plateletleri seyrelterek perioperatif koagülopatide etkisi olabileceği de belirtilmektedir.
Prime solüsyonu için kullanılan kristalloyid ve kolloyid solüsyonlar ile kardiyopleji içeriği KPB ye bağlı hemodilüsyonun en önemli sebepleridir. Hemodilüsyon ortamdaki koagülasyon faktörlerini ve trombosit yoğunluğunu azaltarak postoperatif kanama eğilimini artırır.
Diğer taraftan KPB nin sebep olduğu hemostatik sistem aktivasyonu trombositlerin ve koagulasyon faktörlerinin tüketimine sebep olur. Peroperatif artmış kan kaybı KPB süresi ve yapılan operasyon tipi ile direk ilişkilidir Uzamış KPB süresinde ve kompleks kalp operasyonlarında postoperatif kanama riski artar.
Hastanemizde Açık Kalp Cerrahisi uygulanmış olan vakaların; demografik verileri, pompa süreleri ile Per-operatif ve Post-operatif dönemde elde edilen verileri değerlendirilerek Uzamış pompa süresinin peroperatif kan ihtiyacına ve postoperatif derlenmeye etkileri araştırıldı.
Çalışmamıza 61 Erkek (19-79 yaş), 33 Bayan (30-79 yaş) toplam 94 hasta dahil edildi. Koroner Arter Hastalığı(73), Kapak Hastalığı(16), Kapak+Koroner Arter Hastalığı(3), Konjenital Kalp Hastalığı(2) tanıları ile opere edilmiş olan hastaların verileri retrospektif kifolarak değerlendirildi. ğ di ildi
Tüm vakalarda Kalp-Akciğer ğ Pompasına Prime sıvısı olarak 1200ml mayi alındı. Kalp-Akciğer pompası süresince hastaya anestezi tarafından infüzyon mayii verilmedi. Ortalama Arter Basıncı 60-70mmHg olacak şekilde hemodinamik takip-tedavi yapıldı. Pre-operatif ve Per-operatif Arter kan gazı takibi yapıldı. Takiplerinde hematokrit değeri hedefi; Peroperatif %25 ve Postoperatif %30 olacak şekilde gerektiğinde hastalara transfüzyon uygulandı.
Vakaların; Hematokrit düzeyleri Peroperatif-Postoperatif kan/kan ürünü kullanımı Extübasyon süreleri Yoğunbakımda kalış süreleri KPB ve Kros-klemp süreleri değerlendirildi
Vakalar, KPB sürelerine göre 2 gruba ayrıldı; Grup I : KPB süresi < 120 dk. (n:41) Grup II: KPB süresi > 120 dk. (n:53)
Bulgular Demografik veriler; Yaş:60±11yıl (Erkek:58±10,3, Kadın:59,4±11,1) Boy:164,9±9,7cm. Ağırlık:77,6±14,3kg. BSA: 1,84±0,2
Hastaların pre-op ve per-op ölçülen ortalama değerleri; Ameliyata giriş hematokriti:38,2±6,3 Pompadaki ilk Hct:23,6±3,5 Pompadaki son Hct:24,6±2,9 Pompa dengesi:229±457ml By-Pass süresi:136,3±57,6dk. 3±57 6dk Kross-Klemp süresi:85±46dk.
Tüm vakalar için; Ortalama Extübasyon süresi: 8,3 ±4,4saat Yoğunbakımda kalış süresi:28,9±17saat Postoperatif drenaj miktarı:977±716ml. Eritrosit süspansiyonu kullanımı: 5,5±3ünite TDP kullanımı: 5,9±4,4ünite olarak bulunmuştur.
Grup I (KPB < 120 dk.) Grup II (KPB > 120 dk.) Extübasyon Süresi 8,1±4,4saat 4saat 8,4±4,3saat YBÜ yatış süresi 25,8±10,5saat 31,2±21saat Postoperatif Drenaj Miktarı Eritrosit Susp. Kullanımı 928±811ml. 1013±642ml. 4,6±3 ünite 5,2±4 ünite TDP Kullanımı 6,2±2,9 ünite 6,5±4,6 ünite
Sonuç Pre-operatif dönemded normal hematokrit düzeylerine sahip hastaların; per-operatif dönemded verilen intravenöz sıvılar, Kalp-Akciğer Pompasının Prime solusyonu ve uzamış pompa süresince alınan sıvılar, Cerrahi sahada kullanılan yıkama sıvısı ve dış soğuk uygulamasının kontrolsüz pompaya aspirasyonu sonucu ortaya çıkan hemodilüsyon ile cerrahi kanama nedeniyle Hematokrit değerlerindeğ d azalma olmaktadır (%35,6).
Sonuç Bu durum post-operatif tif dönemded drenaj miktarını artırmakta dolayısıyla per-operatif ve post-operatif tif kan kullanımını artırmaktadır. Pompa süreleri karşılaştırıldığında uzamış KPB süresinin; postoperatif drenaj miktarını artırdığı, dolayısıyla kan ve kan ürünü kullanımını artırdığı, yoğun bakımda kalış süresini uzattığı ancak extübasyon sürelerinde anlamlı bir farklılık oluşturmadığı görülmüştür.
TEŞEKKÜRLER