Nitrit ve nitrat nedir? Nitrit ; et, balık ve tavuk gibi gıdaları korumak için kullanılan bir tuzdur. Nitrit aynı zamanda insan vücudunda bulunan kimyasal bir maddedir, normal fizyolojik yollarla ve nitrit yada nitrat içeren gıdaların sindirimiyle oluşur. Nitrat, nitrik asit tuzudur. Bitkiler tarafından nitrojen kaynağı olarak topraktan alınan ve bitkiler için elzem olan bir besindir. Bu yüzden nitrat; tüm meyve, sebze ve tahılların doğal bir bileşenidir. Nitrit gıdalara niçin eklenir? Nitrit, belirli gıdalardaki spor oluşturan Clostridium botulinum bakterilerinin gelişimini durdurmak için kullanılır. Clostridium botulinum 'un toksini botulism hastalığına neden olur ve bu hastalık felç veya ölümle sonuçlanabilir. Botulism toksini bilinen en tehlikeli toksik maddedir, öyle ki sinir gazlarından 15.000 kat daha etkilidir (Sinir gazı sarinden 100.000 kat daha etkilidir). Botulinum, Latince botulus sözcüğünden gelmektedir. Botulus ise yüzyıllar önce nitritin kullanılmadığı bir dönemde birçok ölümden sorumlu tutulan sosis demektir. Nitrit antimikrobiyal fonksiyonunun yanı sıra; ete lezzet, yapı ve pembe rengini vermek için de kullanılır. Genel Özellikler Clostridium botulinum anaerobik, Gram-pozitif, spor oluşturan çubuk şeklinde bir bakteridir. Güçlü bir nerotoksin üretir. Sporları ısıya dayanıklıdır ve hatalı veya eksik işlenmiş gıdalarda sporları canlı kalabilir. Botulizm 7 tipi (A, B, C, D, E, F ve G) tanınmaktadır ve her bir suş tarafından üretilen antijen özelliğindeki toksinler esas alınmaktadır. A, B, E ve F tipleri insan botulizmine neden olmaktadır. C ve D tipleri çoğunlukla hayvanlarda botulizme neden olmaktadır. Bu hastalıktan çoğunlukla etkilenen hayvanlar ise yabani kümes hayvanları, kümes hayvanları, sığır, atlar ve balıkların bazı çeşitleridir. Arjantin'de G tipinin topraktan izole edilmesine rağmen herhangi bir salgına rastlanmamıştır. Gıda kaynaklı botulizm (yara botulzmi ve bebek botulizminden ayrı) organizmanın gelişimi esnasında üretilen güçlü nerotoksin içeren gıdanın tüketilmesi ile oluşan ciddi bir gıda zehirlenmesidir. Toksini ısıyla değişme eğilimindedir ve 80 C'de 10 dakika veya daha fazla ısıtma ile yok edilebilir. Hastalığın tekrar oranı düşüktür, fakat hemen ve yeterli tedavi edilmezse yüksek ölüm oranına sahip olmasından dolayı hastalığa hatırı sayılır bir alaka gösterilmelidir. Yıllık olarak kaydedilen bir çok salgının yetersiz işlenmiş gıdalarla, ev yapımı konservelerle alakalı olduğu görülmüştür, fakat bazen ticari üretilen gıdalarda da rastlanmıştır. Sosisler, et ürünleri, konserve sebzeler ve deniz ürünleri insan botulizmi için en sık karşılaşılan vasıtalardır. Doğada organizma ve sporları dağılmış durumdadır. Bunlar hem işlenmiş topraklarda hem de orman topraklarında, akarsuların, göllerin, karasuların dibindeki tortularda, balık ve memelilerin bağırsak sistemlerinde ve yengeç ve diğer kabukluların iç organları ve solungaçlarında bulunmaktadır. Hastalık belirtileri Dört tip botulizm tanınmaktadır: gıda kaynaklı, bebek, yara botilizmleri ve henüz sınıflandırılması belirlenmemiş botulizmdir. Bebek botulizmi ve belirlenmemiş botulizm durumlarında, bazı gıdaların spor kaynağı olduğu rapor edilmesine rağmen, yara botulizminin gıdalarla alakası yoktur. Gıda kaynaklı botulizm, (aslında gıda kaynaklı intoksikasyon) C. botulinum tarafından üretilen nerotoksin içeren gıdanın tüketilmesi ile ortaya çıkan hastalığın adıdır. Bebek botulizmi, 12 aylıktan küçük bebekleri etkilemektedir ve ilk olarak 1976 yılında tanınmıştır. Botulizmin bu tipi tüketilen C. botulinum sporlarının bebek bağırsak sisteminde koloni oluşturması ve toksin oluşturması ile meydana gelir (bağırsak kan zehirlenmesi botulizmi). Toprak, kuyu suyu, toz ve gıdalar, C. botulinum için çevresel kaynaklardandır. Ayrıca balın bebek botulizminin, laboratuar ve epidemiolojik çalışmalarla nedenlerinden biri olduğu anlaşılmıştır. Doğrulanmış bebek botulizm vakalarının sayısının artması sağlık kuruluşlarının önemli ölçüde farkında olmalarını sağladı ve 1976 yılından itibaren botulizm tanımlanmıştır. Şu anda uluslararası olarak tanınmaktadır ve birçok ülkelerde birçok vakalar rapor edilmektedir. Yara botulizmi botulizmin en nadir görülen formudur. Hastalık, C. botulinum un kendi başına veya diğer mikroorganizmalarla yarayı enfekte edip, toksin üretmesiyle, daha sonra kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer kısımlarına ulaşması ile oluşur. Bu tip botulizm vakalarında gıdalar yer almaz. Botulizmin belirlenmemiş kategorisi yetişkin durumlarında oluşur ve özel bir gıdanın veya yara kaynağı tanınamamaktadır. Bu kategori botulizm durumlarının belirlenmesi için yetişkinlerde bağırsaklarda koloni oluşturması ve toksinin canlı içinde üretimi ile sonuçlanması gerekmektedir. Tıbbi literatürlerde,
raporlar bu botulizmin bebeklerde görülen botulizm ile benzer olduğunu fakat bu botulizmin yetişkinlerde gözlendiğini ortaya atmıştır. Bu durumlarda, hastaların mide-bağırsak sistemlerinin cerrahi değişiklikle ve/veya antibiyotik terapisi ile tedavi edilmesi gerekir. Bu prosedürler normal gut florasını değiştirip, C. botulinum bağırsak sisteminde koloni oluşturmasına izin verilmesini önermektedir. Enfektif dozu -- çok düşük miktarda (birkaç nanogram) toksini hastalığa neden olmaktadır. Toksini doğada bulunan en güçlü toksinlerden biridir. Vakaların, 4 saat ile 8 gün arasında değişmesine rağmen, gıda kaynaklı botulizmin başlangıç belirtileri, toksinli gıdanın tüketiminden 18-36 saatleri arasında ortaya çıkmaktadır. İntoksikasyonun erken belirtileri, belirgin halsizlik, zayıflık ve baş dönmesidir, genelde bu belirtiler çift görme, konuşma ve yutkunmada zorluk çekme ile devam etmektedir. Nefes alıp vermede zorluk, diğer kasların zayıflığı, ağrılı şişmeler ve kabızlık da genel belirtileri arasında yer almaktadır. Bebek botulizminin klinik belirtileri normal gelişme periyodundan sonraki kabızlıktan ibarettir. Daha sonrasında zayıf beslenme, uyuşukluk, zayıflık, toplanmış ağız salgısı, feryat etme veya değişik ağlamalarla devam etmektedir. Kafa kontrol kaybı göze çarpmaktadır. Tavsiye edilen tedavisi başta desteklenmiş bakımdır. Antimikrobiyal tedavi tavsiye edilmemektedir. Teşhis Botulizmin klinik belirtilerinin tek başına teşhis edilebilmesine rağmen, diğer hastalıklardan ayırt edilmesi zor olabilmektedir. Laboratuarda, botulizmin klinik teşhisinin en direk ve etkili doğrulanmasının yolu; hastanın serumunda veya dışkısında veya hasta tarafından tüketilen gıdada toksin varlığını kanıtlamaktır. Şimdilerde, toksini ortaya çıkarmak için geniş ölçüde kullanılan ve en hassas metot fare nötralizasyon testidir. Bu test 48 saat sürmektedir. Örneklerin ekimi ise 5-7 gün sürmektedir. Bebek botulizmi botulinal toksinin kanıtlanması ve bebek dışkısında organizmanın bulunması ile teşhis edilir. İlgili gıdalar Botulizmde yer alan gıdaların tipi, gıdaların muhafazasına ve değişik bölgelerdeki yeme alışkanlıklarına göre değişkenlik gösterir. Herhangi bir gıdada toksin üretimine yardım edecek, sporlarının canlı kalmasını sağlayacak şekilde işlenmesi, tüketimden önce yeterli şekilde ısıtılmamış olması botulizm ile alakalıdır. Asidik olmayan (ph 4.6'nın üzerinde) hemen hemen her gıda C. botulinum un gelişmesini ve toksin üretmesini destekleyebilir. Botulinal toksini, konserve mısır, biber, yeşil fasulye, çorba, pancar, kuşkonmaz, mantar, olgun zeytin, ıspanak, ton balığı, tavuk ve tavuk ciğeri ve ciğer kafa ve hafif öğle yemeği etleri, jambon, sosis, doldurulmuş patlıcan, ıstakoz ve tütsülenmiş ve tuzlanmış balık gibi gıdalarda rastlanmıştır. Önlenme Tamamen önleme mümkün değildir. Bütün ticari olarak konservelendirilmiş ve muhafaza edilmiş gıdalar normal olarak tüketim için güvenlidir (hepsi sterilize edilmiştir veya çok asidiktir veya koruyucu eklenmiştir). Taze ürünler tehlike içermezler. Toksin 75-80 C'de yok edilebilir, bu yüzden yeterli ısıtılmış ve pişirilmiş gıdalar güvenlidir. Risk altındakiler Gıda kaynaklı intoksikasyona karşı bütün insanların hassas olduğu inanılmaktadır. Nitrit ve nitratın kaynakları nelerdir? Yeşil lifli ve köklü sebzeler mesela ıspanak ve havuç insan vücudu için alınması gereken nitratın %85 inden daha fazlasını karşılamaktadır. Bu nitrat insan vücudunda sindirim sırasında nitrit'e dönüşebilmektedir. Alınan nitratın önemli bir kısmı vücuttan dışkı yoluyla hızlıca atılmaktadır, bir kısmı ise tükrük bezlerine taşınır ve ağızda salgılanır. Burada ağızda bulunan bakteriler tarafından nitrite indirgenebilir, ve yutma yoluyla mideye taşınır. Nitrat, içme suyuyla da alınabilir. Çoğu ulusal içme suyu otoriteleri yüksek nitrat alımını engellemek için maksimum bir sınır koymuşlardır. Nitrat seviyesi suda önemli ölçüde değişir, bazı yerlerin suları oldukça yüksek miktarda nitrat içerir. Nitratlı gübre kullanımı sebzeler ve içme sularında ki nitrat miktarını etkileyebilir.
Nitrit eklenmiş gıdalar; domuz eti, fermente edilmiş sosis, hot dog, bologna, salam, sığır eti, jambon ve diğer tütsülenmiş veya tuzlanmış et, balık ve tavuk ürünlerini içerir. Aslında tuzlanmış et yoluyla alınan nitrit, vücudun maruz kaldığı toplam nitrit miktarının küçük bir kısmını oluşturur. Vücuttaki nitritin önemli bir kısmı gıdalarla alınmaktan çok vücut içerisinde üretilir. İnsan vücudu niçin nitrit üretir? Vücudumuz, normal nitrojen metabolizması yoluyla nitrit üretir. Bu mekanizmada ilk önce nitrik oksit üretilir daha sonra vücuttan atmak için nitrit yada nitrata çevrilir. Normal seviyelerde nitrik oksit; yanıkların iyileşmesine yardım eden, kan pıhtılaşmasını iyileştiren, kan basıncını kontrol eden, beyin fonksiyonunu arttıran ve tümör hücrelerini ve hücre içi parazitlerini öldürmek için bağışıklık sistemine yardım eden yaşam-destekleyici biyolojik bir habercidir. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki iyileşme sürecindeki bir yara önemli ölçüde nitrik oksit içerir. Ayrıca nitrit, midede asitlendiği zaman antimikrobiyal aktiviteyi uyarır. Nitrit, gıdaları Clostridium botulinum' a karşı korumanın yanı sıra, midemizi de diğer gıda kaynaklı patojenlere karşı korur. Clostridium botulinum Genel özellikler Clostridium botulinum anaerobik, Gram-pozitif, spor oluşturan çubuk şeklinde bir bakteridir. Güçlü bir nerotoksin üretir. Sporları ısıya dayanıklıdır ve hatalı veya eksik işlenmiş gıdalarda sporları canlı kalabilir. Botulizm 7 tipi (A, B, C, D, E, F ve G) tanınmaktadır ve her bir suş tarafından üretilen antijen özelliğindeki toksinler esas alınmaktadır. A, B, E ve F tipleri insan botulizmine neden olmaktadır. C ve D tipleri çoğunlukla hayvanlarda botulizme neden olmaktadır. Bu hastalıktan çoğunlukla etkilenen hayvanlar ise yabani kümes hayvanları, kümes hayvanları, sığır, atlar ve balıkların bazı çeşitleridir. Arjantin'de G tipinin topraktan izole edilmesine rağmen herhangi bir salgına rastlanmamıştır. Gıda kaynaklı botulizm (yara botulzmi ve bebek botulizminden ayrı) organizmanın gelişimi esnasında üretilen güçlü nerotoksin içeren gıdanın tüketilmesi ile oluşan ciddi bir gıda zehirlenmesidir. Toksini ısıyla değişme eğilimindedir ve 80 C'de 10 dakika veya daha fazla ısıtma ile yok edilebilir. Hastalığın tekrar oranı düşüktür, fakat hemen ve yeterli tedavi edilmezse yüksek ölüm oranına sahip olmasından dolayı hastalığa hatırı sayılır bir alaka gösterilmelidir. Yıllık olarak kaydedilen bir çok salgının yetersiz işlenmiş gıdalarla, ev yapımı konservelerle alakalı olduğu görülmüştür, fakat bazen ticari üretilen gıdalarda da rastlanmıştır. Sosisler, et ürünleri, konserve sebzeler ve deniz ürünleri insan botulizmi için en sık karşılaşılan vasıtalardır. Doğada organizma ve sporları dağılmış durumdadır. Bunlar hem işlenmiş topraklarda hem de orman topraklarında, akarsuların, göllerin, karasuların dibindeki tortularda, balık ve memelilerin bağırsak sistemlerinde ve yengeç ve diğer kabukluların iç organları ve solungaçlarında bulunmaktadır. Hastalık belirtileri Dört tip botulizm tanınmaktadır: gıda kaynaklı, bebek, yara botilizmleri ve henüz sınıflandırılması belirlenmemiş botulizmdir. Bebek botulizmi ve belirlenmemiş botulizm durumlarında, bazı gıdaların spor kaynağı olduğu rapor edilmesine rağmen, yara botulizminin gıdalarla alakası yoktur. Gıda kaynaklı botulizm, (aslında gıda kaynaklı intoksikasyon) C. botulinum tarafından üretilen nerotoksin içeren gıdanın tüketilmesi ile ortaya çıkan hastalığın adıdır. Bebek botulizmi, 12 aylıktan küçük bebekleri etkilemektedir ve ilk olarak 1976 yılında tanınmıştır. Botulizmin bu tipi tüketilen C. botulinum sporlarının bebek bağırsak sisteminde koloni oluşturması ve toksin oluşturması ile meydana gelir (bağırsak kan zehirlenmesi botulizmi). Toprak, kuyu suyu, toz ve gıdalar, C. botulinum için çevresel kaynaklardandır. Ayrıca balın bebek botulizminin, laboratuar ve epidemiolojik çalışmalarla nedenlerinden biri olduğu anlaşılmıştır. Doğrulanmış bebek botulizm vakalarının sayısının artması sağlık kuruluşlarının önemli ölçüde farkında olmalarını sağladı ve 1976 yılından itibaren botulizm tanımlanmıştır. Şu anda uluslararası olarak tanınmaktadır ve birçok ülkelerde birçok vakalar rapor edilmektedir. Yara botulizmi botulizmin en nadir görülen formudur. Hastalık, C. botulinum un kendi başına veya diğer mikroorganizmalarla yarayı enfekte edip, toksin üretmesiyle, daha sonra kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer kısımlarına ulaşması ile oluşur. Bu tip botulizm vakalarında gıdalar yer almaz. Botulizmin belirlenmemiş kategorisi yetişkin durumlarında oluşur ve özel bir gıdanın veya yara kaynağı tanınamamaktadır. Bu kategori botulizm durumlarının belirlenmesi için yetişkinlerde bağırsaklarda koloni oluşturması ve toksinin canlı içinde üretimi ile sonuçlanması gerekmektedir. Tıbbi literatürlerde, raporlar bu botulizmin bebeklerde görülen botulizm ile benzer olduğunu fakat bu botulizmin yetişkinlerde gözlendiğini ortaya atmıştır. Bu durumlarda, hastaların mide-bağırsak sistemlerinin
cerrahi değişiklikle ve/veya antibiyotik terapisi ile tedavi edilmesi gerekir. Bu prosedürler normal gut florasını değiştirip, C. botulinum bağırsak sisteminde koloni oluşturmasına izin verilmesini önermektedir. Enfektif dozu -- çok düşük miktarda (birkaç nanogram) toksini hastalığa neden olmaktadır. Toksini doğada bulunan en güçlü toksinlerden biridir. Vakaların, 4 saat ile 8 gün arasında değişmesine rağmen, gıda kaynaklı botulizmin başlangıç belirtileri, toksinli gıdanın tüketiminden 18-36 saatleri arasında ortaya çıkmaktadır. İntoksikasyonun erken belirtileri, belirgin halsizlik, zayıflık ve baş dönmesidir, genelde bu belirtiler çift görme, konuşma ve yutkunmada zorluk çekme ile devam etmektedir. Nefes alıp vermede zorluk, diğer kasların zayıflığı, ağrılı şişmeler ve kabızlık da genel belirtileri arasında yer almaktadır. Bebek botulizminin klinik belirtileri normal gelişme periyodundan sonraki kabızlıktan ibarettir. Daha sonrasında zayıf beslenme, uyuşukluk, zayıflık, toplanmış ağız salgısı, feryat etme veya değişik ağlamalarla devam etmektedir. Kafa kontrol kaybı göze çarpmaktadır. Tavsiye edilen tedavisi başta desteklenmiş bakımdır. Antimikrobiyal tedavi tavsiye edilmemektedir. Teşhis Botulizmin klinik belirtilerinin tek başına teşhis edilebilmesine rağmen, diğer hastalıklardan ayırt edilmesi zor olabilmektedir. Laboratuarda, botulizmin klinik teşhisinin en direk ve etkili doğrulanmasının yolu; hastanın serumunda veya dışkısında veya hasta tarafından tüketilen gıdada toksin varlığını kanıtlamaktır. Şimdilerde, toksini ortaya çıkarmak için geniş ölçüde kullanılan ve en hassas metot fare nötralizasyon testidir. Bu test 48 saat sürmektedir. Örneklerin ekimi ise 5-7 gün sürmektedir. Bebek botulizmi botulinal toksinin kanıtlanması ve bebek dışkısında organizmanın bulunması ile teşhis edilir. İlgili gıdalar Botulizmde yer alan gıdaların tipi, gıdaların muhafazasına ve değişik bölgelerdeki yeme alışkanlıklarına göre değişkenlik gösterir. Herhangi bir gıdada toksin üretimine yardım edecek, sporlarının canlı kalmasını sağlayacak şekilde işlenmesi, tüketimden önce yeterli şekilde ısıtılmamış olması botulizm ile alakalıdır. Asidik olmayan (ph 4.6'nın üzerinde) hemen hemen her gıda C. botulinum un gelişmesini ve toksin üretmesini destekleyebilir. Botulinal toksini, konserve mısır, biber, yeşil fasulye, çorba, pancar, kuşkonmaz, mantar, olgun zeytin, ıspanak, ton balığı, tavuk ve tavuk ciğeri ve ciğer kafa ve hafif öğle yemeği etleri, jambon, sosis, doldurulmuş patlıcan, ıstakoz ve tütsülenmiş ve tuzlanmış balık gibi gıdalarda rastlanmıştır. Önlenme Tamamen önleme mümkün değildir. Bütün ticari olarak konservelendirilmiş ve muhafaza edilmiş gıdalar normal olarak tüketim için güvenlidir (hepsi sterilize edilmiştir veya çok asidiktir veya koruyucu eklenmiştir). Taze ürünler tehlike içermezler. Toksin 75-80 C'de yok edilebilir, bu yüzden yeterli ısıtılmış ve pişirilmiş gıdalar güvenlidir. Risk altındakiler Gıda kaynaklı intoksikasyona karşı bütün insanların hassas olduğu inanılmaktadır. Nitrit ve nitrat içeren gıdalar güvenli midir? Evet, bilimsel araştırmalar gösteriyor ki nitrit eklenmiş veya doğal olarak yapısında nitrat bulunduran gıdalar, insanların tüketmeleri için güvenlidir. Bu tür gıdalarda hiç bir sınırlama olmadığı bilim çevrelerince de desteklenmiştir. Sebzeler önemli nitrat kaynağı olmakla beraber; bilim adamları, vücuttaki nitrit seviyesine olan katkısının potansiyel riskinin, sağladığı yarardan daha ağır gelmediğine karar verdiler. Gerçekte nitratın nitrite dönüşmesi ağız ve midede antimikrobiyal yarar sağlar. Bazı epidemiolojik çalışmalar göstermiştir ki yüksek sebze kökenli nitrat alımı olan insanlarda bağırsak kanseri ve gastrit oranı azalmıştır. Nitrit kansere neden olur mu? Nitrit'n insan ve hayvanlarda kansere neden olduğu asla görülmedi. Amerikan Kanser Cemiyeti 1996 yılında yayınladıkları diyet rehberinde gıdalarda ki nitritin Amerikan toplumunda kanserin önemli nedenlerinden birisi olmadığını rapor ettiler. Amerikan Ulusal Araştırma Konsül'ünün (NRC) 1996
yılında yayınladığı İnsan beslenmesinde kanserojenler ve antikanserojenler adlı raporda, tuzlanmış et tüketimi ile ilgili kanser veya risklerinden bahsedilmemiştir. Avrupa düzenleme otoriteleri de bu ifadelerde hem fikir olduğunu beyan etti. 1974 ve 1978 deki çalışmalar hakkında çok tartışıldıktan sonra bu çalışmalar, nitritin sindirim reaksiyon ürünü N-nitroso bileşiğinin kanserojenik olduğunu gösterdi. US National Academy of Sciences (NAS)/NRC) nitritin güvenirliliğinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine karar verdi. 1981 yılında gıdalarda nitrit ve alternatif tuzlama ajanları üzerinde çalışan NAS komitesi yayınladığı raporda, nitritin veya nitratın direkt olarak hayvanlarda kansere neden olmadığına karar verdiler. Sonuç olarak bilimsel çalışmalar, nitritin kanser yaptığına ilişkin yeterli bilgi sağlamadı. Nitrit çocukluk çağında kansere ya da lösemiye neden olur mu? Hayır, nitrit yada tuzlanmış gıdaların, çocukluk kanseri yada lösemiye neden olduğuna veya katkıda bulunduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Bir zamanlar, nitritlerle ilgili epidemiolojik raporlar medyada çok dikkat çekmişti. Bununla birlikte bu çalışmalar tüm epidemiolojik çalışmalarda olduğu gibi kısıtlamalara ve karışık bulgulara sahipti ve neden sonuç ilişkisini ispatlamıyordu. Nitrosaminler nasıl oluşur? Nitrosamin ve nitrosamid (N-nitroso bileşikleri), N-nitrosation adı verilen bir işlemle oluşur. Nitritin varlığında bu işlem midemizde oluşur. (Gıda işleme sonrası nitrosamin'ler nitrosamid'lere kıyasla çok daha kararlı oldukları için çok daha büyük potansiyel bir sorundur). Nitrit mideye onu içeren gıdaların tüketilmesiyle ve nitratın nitrite iç dönüşümüyle alınabilir. Nitrat, beslenme kaynaklarından yada vücudun normal nitrojen metabolizmasından sağlanabilir. Besin yoluyla alınan nitrit ve nitratın neden olduğu nitrosamine oluşumu askorbat, erithorbat ve tokoferol tarafından engellenir. Buda sebzelerden alınan nitratın insan sağlığı üzerine çok fazla etkisi olmamasının bir nedenidir, zira sebzeler aynı zamanda nitrosamin oluşumunu engelleyen Vitamin C gibi antioksidanlar açısından zengindir. Dikkat edilmesi gereken en önemli unsur gıda kaynaklı olmayan yollarla alınan daha önceden oluşmuş nitrosamin alımıdır. Tütün ürünleri, en başta gelen daha önceden oluşmuş nitrosamine kaynaklarıdır. Sigara içmek direkt olarak vücudu bu kanserojenlere maruz bırakır. Gıdaların, daha önceden oluşmuş nitrosamin alımına olan katkısı çok azdır. Domuz etinde nitritin kullanılması, az miktarda nitrosamin oluşumuyla sonuçlanır. Yüksek seviyelerde olduğunda hayvanlarda kanserojenik etki yaptığı görülmüştür ama normal seviyelerdeki domuz eti tüketimiyle alınan nitrosamin konsantrasyonu oldukça düşüktür. Bira, viski ve diğer malt alkollü içeceklerde çok az miktarda nitrosamin oluşumunun olduğu görülmüştür. Ancak, imalatçılar bu tür içecekler ve gıdaların üretim metotlarındaki birtakım modifikasyonlarla nitrosamin seviyelerini düşürmektedirler.