TÜRKİYE DE MERKEZ BANKACILIĞI



Benzer belgeler
KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

BASIN DUYURUSU 2001 YILI PARA VE KUR POLİTİKASI

VAKIF MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. (ESKİ UNVANI İLE VAKIF B TİPİ MENKUL KIYMETLER YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. )

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

1 OCAK - 31 ARALIK 2015 HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU (Tüm tutarlar, aksi belirtilmedikçe Türk Lirası ( TL ) cinsinden ifade edilmiştir.

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Yrd. Doç. Dr. Emre HORASAN

KAYNAK FİNANSAL KİRALAMA A.Ş.

PORTFÖY ÜRETİM ŞİRKETLERİNİN OLUŞTURULMASI VE ELEKTRİK ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI. Sefer BÜTÜN. EÜAŞ Genel Müdürü ÖZET:

BEH - Groupama Emeklilik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

1- Ekonominin Genel durumu

Kamu Sermayeli İşletmelerde İyi Yönetişim. Mediha Ağar Dünya Bankası, Kıdemli Ekonomist Dünya Bankası

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE GELECEĞİ

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU. Fonun Yatırım Amacı

VAKIF PORTFÖY İKİNCİ DEĞİŞKEN FON (Eski Adıyla Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. B Tipi Değişken Fonu )

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

1 OCAK - 30 HAZİRAN 2015 HESAP DÖNEMİNE AİT YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

ELEKTRİK PİYASALARI 2015 YILI VERİLERİ PİYASA OPERASYONLARI DİREKTÖRLÜĞÜ

Ekonomi Bülteni. 16 Mart 2015, Sayı: 11. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

GYODER SEKTÖR BULUŞMASI 28 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

ERGOĐSVĐÇRE EMEKLĐLĐK VE HAYAT A.Ş. GELĐR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI (EURO) EMEKLĐLĐK YATIRIM FONU 1 OCAK 30 EYLÜL 2009 HESAP DÖNEMĐNE AĐT

tarihleri arasında fon getirisi -%1,41 olarak gerçekleşirken, yönetici benchmarkının getirisi -%0,60 olarak gerçekleşmiştir.

Ekonomi Bülteni. 6 Haziran 2016, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI E.Y. FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

1 Kasım 2009 PAZAR Resmî Gazete Sayı : (Mükerrer) 2010 YILI PROGRAMI

GROUPAMA EMEKLİLİK A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

01/01/ /09/2009 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş

FONLAR GETİRİ KIYASLAMASI

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

Güncel Ekonomik Yorum

ORTA VADELİ MALİ PLAN ( )

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ KÜÇÜK SANAYİ SİTELERİ TEKNOPARKLAR Oda Raporu

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

EGELİ & CO. PORTFÖY YÖNETİMİ A. Ş YILI FAALİYET RAPORU

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

TÜSİAD Rekabet Çalışma Grubu Toplantısı DEVLET YARDIMLARI. Abdulgani GÜNGÖRDÜ Rekabet Uzmanı

2) Global piyasada Alman otomobillerine olan talep artarsa, di er bütün faktörler sabit tutuldu unda euro dolara kar.

KELEBEK MOBİLYA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ. BİLANÇO (TL) Bağımsız Denetim'den (XI-29 KONSOLİDE)

Ticaret Unvanı: YAYLA ENERJİ ÜRETİM TURİZM VE İNŞAAT TİCARET A.Ş. Merkez Adresi : Turan Güneş Bulvarı İlkbahar Mah.606.Sok. No : 12 Çankaya / ANKARA

Euro Bölgesi İzleme Raporu: Temmuz 2003

Nakit Sermaye Artırımı Uygulaması (Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No:1) nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No:9))

ÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

İŞ GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş YILI OLAĞAN GENEL KURUL BİLGİLENDİRME DOKÜMANI

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

Dönemi Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesi

Para Arzı. Dr. Süleyman BOLAT

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 HAZİRAN 2006 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

OMURGA GAYRİMENKUL PORTFÖY YÖNETİMİ ANONİM ŞİRKETİ 2015 YILI ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU OMURGA GAYRIMENKUL PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

ING Portföy Yönetimi Anonim Şirketi. 1 Ocak- 30 Eylül 2009 ara hesap dönemine ait özet finansal tablolar

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

Araştırma Notu 15/177


A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

ASHOKA VAKFI 1 OCAK - 31 ARALIK 2014 HESAP DÖNEMİNE AİT FİNANSAL TABLOLAR VE BAĞIMSIZ DENETÇİ RAPORU

Politika Notu. Yönetişim Etütleri Programı. Ekim Özelleştirme Gelirlerinin Kullanımı

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

VAKIFBANK. Güçlü konut kredileri Takipteki alacaklardaki tahsilatlar marjları korudu ENDEKSE PARALEL GETİRİ

Ereğli Demir Çelik 2Ç2014 Sonuçları Hedef Fiyat: 4,30TL

2012 YILINDA PARA VE KUR POLİTİKASI

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Politika Faizi: %7,50 (Önceki: %7,50) Borçlanma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: 10,00% (Önceki: 10,50%)

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU İKİNCİ 3 AYLIK RAPOR

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

Çeyrek Sonuçları TÜRK TELEKOM GRUBU ÇEYREK OPERASYONEL VE FİNANSAL SONUÇLARINI AÇIKLADI

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

EURO MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

ING EMEKLİLİK A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş ALTERNATİF İKİNCİ ESNEK (DÖVİZ) EMEKLİLİK YATIRIM FONU TANITIM FORMU

B E Y K E N T Ü N İ V E R S İ T E S İ S O S Y A L B İ L İ M L E R E N S T İ T Ü S Ü İ Ş L E T M E Y Ö N E T İ M İ D O K T O R A P R O G R A M I

Çeyrek Finansal Sonuçları

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2012/82

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Groupama Emeklilik Fonları

VAKIF PORTFÖY İLKADIM DEĞİŞKEN ÖZEL FON (Eski Adıyla Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. B Tipi Değişken İlkadım Özel Fonu )

MUHASEBE VE DENETİM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI (TEZSİZ)

Transkript:

TÜRKİYE DE MERKEZ BANKACILIĞI GAZİ ERÇEL BAŞKAN TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI 26 Ocak 1999 Sofya Bulgaristan Merkez Bankası nın 120. kuruluş yıldönümü münasebetiyle yapılan konuşma Herşeyden önce, katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğum böyle bir konferansı düzenledikleri için başta Sayın Başkan Gavriisky olmak üzere Bulgaristan Merkez Bankası na teşekkür etmek istiyorum. Aynı zamanda, Bulgaristan Merkez Bankası nın 120. kuruluş yıldönümünü kutluyorum. Bugünkü konuşmamda, Türkiye de merkez bankacılığının tarihçesi ve geçmişte uygulanan para politikaları üzerinde durup Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nın orta vadeli hedeflerini kısaca ele almak istiyorum. Türk merkez bankacılığının geçmişi Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar dayanır. Modern merkez bankacılığının bazı görev ve yetkileri, 1856 yılında Fransız ve İngiliz ortaklığı ile Bank-ı Osmani adı altında kurulan ve 1863 yılında Bank-ı Osman-i Şahane adını alan bir devlet bankası tarafından üstlenilmişti. Çoğunluk hisselerinin İngiliz ve Fransızlara ait olduğu Bank-ı Osman-i Şahane, banknot ihraç etme imtiyazı ve tekeline sahip bulunuyordu. Hükümet bu imtiyaz süresince kağıt para çıkarmamayı ve bu konuda başka kuruluşlara izin vermemeyi kabul ediyordu. İç ve dış borçlara ilişkin faiz ve anapara ödemelerini üstlenecek olan Bank-ı Osman-i Şahane, devletin haznedarlığını yapacak, devlet gelirlerini toplayacak, Hazine ödemelerini yerine getirecek ayrıca hazine bonolarını iskonto edecekti. Ulusal sermayeli bir merkez bankası oluşturulması, modern Türkiye Cumhuriyeti nin kurulmasından hemen sonraki döneme rastlar. 1926 yılından itibaren hazırlıklara girişilmiş, 11 Haziran 1930 da Türkiye Cumhuriyet Merkez

Bankası Kanunu kabul edilerek Banka kurulmuş ve resmen çalışmaya 1 Ocak 1932 de başlamıştır. Bir anonim şirket olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hisselerinin çoğunluğu Hazine ye aittir. Orijinal Merkez Bankası Kanunu'nda yapılan bazı değişikliklerden sonra, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Banka Meclisi, aynı zamanda Banka Meclis Başkanı da olan Merkez Bankası Başkanı ile Hissedarlar Genel Kurulu tarafından seçilen altı üyeden oluşmaktadır. Başkan, Bakanlar Kurulu tarafından beş yıllık bir süre için atanır ve bu sürenin sonunda yeniden atanması mümkündür. Ayrıca, görev süreleri üç yıl olan dört tane de Başkan Yardımcısı vardır. Merkez Bankası'nın sorumlulukları Türk ekonomisinin şartları ve yapısında meydana gelen değişikliklere paralel bir gelişme göstermiştir. 1930'lu yılların durgunluk ortamını yansıtan ilk Merkez Bankası Kanunu'nda, Merkez Bankası'nın temel görevi, Türk devletinin ekonomik kalkınmasını desteklemek olarak belirlenmiştir. Buna göre, reeskont oranını belirlemek, para piyasalarını geliştirmek ve Hükümetle müştereken Türk parasının değerini korumak Merkez Bankası nın görevleri arasındadır. Daha sonraki yıllarda, Merkez Bankası Kanunu, çoğunlukla, kamu finansman açıklarını kapatmayı kolaylaştırıcı hale getirilmiş, bu değişikliklerle Merkez Bankası Hazine'ye ve Kamu İktisadi Kuruluşları'na (KİT) kredi verir hale gelmiştir. Ancak, liberal politikaların önem kazandığı ve enflasyonun ekonomi için temel sorun hale geldiği son yıllarda, Merkez Bankası'nın temel önceliği, ekonomik kalkınmayı desteklemekten ziyade, uygulamada kamu sektörüne sağlanan kredi miktarının azaltılması anlamına gelen fiyat istikrarını sağlamak olmuştur. Bu değişim, iki önemli gelişmeyle belirginlik kazanmıştır. Bu gelişmelerden ilki, Parlamento nun 1994 yılında çıkardığı bir kanunla, Merkez Bankası'nın Hükümet'e verdiği kredinin her yıl tedricen azaltılarak 5 yıl içinde genel bütçe ödenekleri toplamındaki yıllık artışın yüzde 3'üne kadar indirilmesi olmuştur. İndirimden önce toplam bütçe ödenek artışının yüzde 15'i oranında bir imkan Hazine ye sağlanıyordu. Bu tarihten itibaren, diğer modern merkez bankalarında olduğu gibi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na bağımsızlık verilmesi fikri hız kazanmaya başladı.

İkincisi, 1997 yılında, Merkez Bankası ve Hazine arasında imzalan bir protokolle, Merkez Bankası kamunun finansmanını sınırlama ve hatta durdurma imkanına kavuşmuş, ayrıca Merkez Bankası'na kısa vadeli faiz oranlarını belirleme yetki ve sorumluluğunu verilmiştir. Şimdi, izninizle, son 70 yıldaki Merkez Bankası para politikalarına kısaca değinmek istiyorum. Türk para politikasında son 70 yılda 4 ana yönelme olduğu söylenebilir. Bunlar; geleneksel yönelme, modernleşmeyi hedefleyen yönelme, 1994 Krizi'ne karşı yönelme ile finansal istikrara ve merkez bankası bağımsızlığına yönelme. Bunları kısaca açıklayayım. Geleneksel para politikası, bankaların kredi limitlerini doğrudan etkileyerek özel ve kamu sektör harcamalarını kontrol etmeyi amaçlıyordu. Kamu Sektörü Borçlanma Gereği, genel olarak Merkez Bankası tarafından finanse ediliyordu ki bu, para politikasının maliye politikasına tabi olduğu anlamına geliyordu. Özel sektör kredi talebinin, kontrollü faizlerle, kredi veren mevduat bankalarıyla ve öncelikli sektörlere otomatik olarak kredi sağlayan reeskont imkanlarıyla karşılandığı bir mali yapıda, para arzı büyük ölçüde toplam kredi talebi tarafından belirlenmekteydi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1980'lerin ortasında bir modernleşme sürecine girdi. Yeni süreç, Merkez Bankası'nın bankacılık sisteminin toplam rezervlerini kontrol ederek, seçilen para politikasına uygun para arzını ayarlayabilmesine imkan tanıdı. Ancak, bu uygulama yeni kurumsal düzenlemeleri de gerektirdi. Bu bağlamda ilk adım olarak 1985 yılının başlarında, iç borçlanma amacıyla haftalık hazine bonosu ihalelerine başlanmıştır. Toplam rezervler ve para arzı arasında istikrarlı bir ilişkinin sürdürülebilmesi, mevduat bankalarının mevduat munzam ve disponibilite yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmelerine bağlı olduğu için, karşılıkların zamanında yatırılmasına yönelik ilave düzenlemeler getirildi. Reeskont uygulaması sadece orta vadeli kredilerde sözkonusu olduğundan, mevduat bankalarının likidite gereksinimleri Merkez Bankası tarafından karşılanmak zorundaydı. Bankaların reeskont imkanı yoluyla rezerv oluşturmalarını mümkün kılmak amacıyla, bankacılık sistemindeki fazla likiditeyi mobilize etmek için piyasaya yönelik bir dağıtım sisteminin kurulması gerekiyordu. Piyasadaki fazla likidite ile bankaların likidite ihtiyaçlarını buluşturmak gerekiyordu. Bu önlemler, sonuçta toplam rezervlerin kontrolü için bir araç haline gelen açık piyasa işlemlerinin yürütülebilmesi için gerekli önkoşulları oluşturuyordu.

Buna göre, 1985 ve 1986 yılları, hazine kağıtlarında haftalık ihalelerin başladığı, mevduat munzam karşılıkları ve disponibilite sisteminde yeni düzenlemelerin yapıldığı ve bankalararası para piyasasının kurulduğu yıllardır. Bu kurumsal değişiklikler, Merkez Bankası'nın klasik merkez bankacılığı işlevlerini üstlenmesini ve bankacılık sisteminin toplam rezervlerini konrol etmeye yönelik bir para programına geçişin hızlanmasını sağladı. 1988 yılından itibaren, para politikasının en önemli özelliği, piyasaların işlemlerine ve karşılıklı bağımlılığına dayanması ile piyasa güçlerini devreye koyması olmuştur. Bu süre içinde, Merkez Bankası nın en önemli politika değişikliği 1990 Ocak ayında ilan edilen para programı uygulamasıydı. Parasal gelişmeleri bu program bazında değerlendirdiğimizde, 1990 yılında piyasalarda yeni bir istikrar sağlanarak, parasal hedeflerin gerçekleştirildiği görülmektedir. Parasal programın hedefleri büyük ölçüde Merkez Bankası iç varlıklarının artışı kontrol altına alınarak gerçekleştirilmiştir. İç ve dış piyasalardaki uygun koşullar kamu açığının finansmanını mümkün kılmıştır. Ancak takip eden yıllarda, para programı bir kaç yönden baskı altında kalmıştır. 1991 yılındaki Körfez Savaşına olan coğrafi yakınlık, döviz ve faiz oranlarında artışa yol açan büyük miktarda mevduat çekilmeleri bankacılık sektörünü büyük ölçüde etkilemiştir. 1991 yılında, Merkez Bankası döviz rezervlerini asgari düzeyde tutarken döviz kurunun istikrarını korumaya çalışmıştır. İkinci güçlük, parasal program hedeflerinden sapmalara yol açan, kamu finansman ihtiyacı ve bütçe açıklarının kontrol altına alınamamasıydı. Üçüncüsü ise, 1994 krizinin ortaya çıkışıdır. 1994 mali krizinin nedenlerine girmeksizin, para politikası açısından bu yılın zor bir yıl olduğunu söylemek yeterli olacaktır. Kamu açığındaki artışa rağmen Hazine'nin iç borçlanma faizlerini düşürmekte ısrar etmesi, bankaların Hazine bonolarına olan talebinin düşmesine yol açmıştır. Diğer taraftan, derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin dış borç notunu düşürümeleri nedeniyle, dış borçlanma için koşullar uygun değildi. Hazine açıklarını büyük oranda Merkez Bankası rezervleri ile finanse etmek zorunda kaldı. Döviz rezervlerindeki hızlı azalış ve faizlerdeki artış karşısında, Merkez Bankası rezervlerini artırmak ve para piyasalarında istikrarı sağlamak için yoğun çaba harcadı. Bu amaçla, ve 1994 yılı Nisan ayında IMF ile imzalanan stand-by programındaki enflasyon hedefine ulaşmak için, sıkı para ve kredi politikaları hazırlandı. Bu programda ayrıca döviz kurları, uluslararası rezervler ve net iç varlıklar hedeflendi. Ancak, program tam rayına

oturmuşken erken seçimler araya girdi ve sözkonusu program ve para politikası, 1995 yılı Ağustos ayında büyük ölçüde değişikliğe uğradı. Merkez Bankası'nın para politikası 1996 yılı başından itibaren kendi bilançosundaki ve parasal büyüklüklerdeki artışı yavaşlatmaya ağırlık verdi. Aynı zamanda, Merkez Bankası nın bağımsızlığı fikri de ciddi bir ivme kazanmaya başladı. Merkez Bankası'nın Hazine'ye verdiği avanslar yasal limitler içinde kaldı. Kontrollü dalgalanan döviz kuru politikası, toptan eşya fiyat endeksi enflasyonunu dengelemek için Türk lirasının değerinin biraz düşmesine izin verirken para piyasalarını teşvik etmeye başladı. 1996 yılında da, Türkiye nin iç mali piyasaları olumlu gelişmeler göstermeye başladı ve faizler Merkez Bankası'nın kontrolü altına girdi. Mali piyasalardaki istikrarı korumak 1996 ve 1997 yıllarında para politikasının en önemli hedefiydi. Sadece net dış varlıklardaki artışlara paralel olarak rezerv para oluşturmak bir politika haline geldi. Kamu sektörüne verilen nakit kredi, 1997 yılında azalmaya devam etti. Parasal göstergeler M1 ve M2 ile rezerv para azalırken, M2Y reel anlamda artış gösterdi. 1997 yılında döviz kuru politikası, reel döviz kurunu istikrarlı düzeyde tutmaya yöneldi. Yılın başında ilan edilen 1998 yılı para politikasında ana hedef, yılın ilk yarısında makroekonomik hedefleri gözeterek yıllık yüzde 100 olan enflasyon oranını yüzde 50 lere çekmek için alınan önlemleri desteklemekti. Rezerv para, yılın ilk çeyreğinde yüzde 18 den yüzde 20 bandına yükselecekti. Merkez Bankası net iç varlıklarının artışını sınırlamaya ve net dış varlıklardaki artışa paralel olarak para yaratmaya devam edecekti. Döviz kuru politikası kuru enflasyon hedefiyle uyumlu tutacaktı. 1 Nisan 1998 tarihi itibariyle, yılın ilk çeyreğindeki para programı sonuçlarının beklentilere cevap verdiği görüldü ve yılın ikinci çeyreğinde de para programına aynı şekilde devam edilmesi kararlaştırıldı. Döviz kuru politikasına da, yılın ikinci çeyreğinde tahmin edilen enflasyon oranı baz alınarak devam edilecekti. İkinci çeyrekte rezerv para büyümesinin, ilk çeyrektekinden daha az olması hedeflendi. Temmuz 1998 başında Merkez Bankası, yılın ikinci yarısında para politikasının IMF ile yapılan Yakın İzleme Programına uygun olarak yürütüleceğini açıkladı. Bu, para ve döviz kuru politikalarının yılın ikinci yarısında enflasyon oranının yüzde 50'ye indirilmesi hedefiyle tutarlı olması demekti. Yılın ilk iki çeyreğinde rezerv para hedeflerinin tutturulması, faizleri yükselten yoğun sterilizasyonlar gerektiriyordu. Enflasyonla mücadele edilen ve güçlü maliye politikasının uygulandığı bir dönemde para talebini ve para çarpanlarını tahmin etmek zorlaştığından dolayı, Merkez Bankası, kendi bütçesindeki net iç varlıklar

kalemini yeni bir gösterge olarak seçti. Hedef, 1998'in sonunda eksi 1514 trilyon TL olarak belirlendi. Buna karşın, döviz kuru politikası enflasyonla mücadele çabalarıyla daha uyumlu olacaktı; böylece, döviz kurunun 1998 yılı boyunca enflasyon oranıyla paralel tutulacağı açıklandı. Ekim ayında yılın dördüncü çeyreği için para programı, öngörülen maliye politikası ile uyumlu kalarak ve likidite üzerindeki kontrolünü sürdürerek özellikle Rusya dan kaynaklanan yeni dış gelişmelere uygun olarak gözden geçirildi. Merkez Bankası, yıl sonu net iç varlık hedefini 700 trilyon TL olarak yeniden ayarladı. Para politikası, enflasyonu düşürme çabalarına paralel olarak, Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü korumak ve Türk lirasına duyulan güveni sürdürmek şeklindeki amaçlarını kusursuz uygulamaya devam etti. Türkiye'nin mevcut para programının, dört ana kuralı takip ettiği ve iki ilkeyi benimsediği söylenebilir. Kurallar şunlardır: 1) Kamu sektörüne Merkez Bankası kredisi sağlanmayacaktır. 2) Piyasalar için sadece döviz alımları ve açık piyasa işlemleri yoluyla likidite yaratılacaktır. 3) Şeffaflığa ve güvenilirliğe daha fazla önem verilecektir, ve 4) Faiz ve döviz kuru belirlemesinde ileriye dönük yaklaşım benimsenecektir. İlkeler ise şunlardır: 1) Para politikası, tek başına enflasyonun düşürülmesinde etkili olamaz, maliye politikası ve yapısallarla desteklenen bir makro politikalar çerçevesinde katkıda bulunur, ve 2) Piyasalardaki ve ödemeler sistemindeki mali istikrar çok dikkatli bir şekilde takip eder. Bu ana kurallar ve ilkeler doğrultusunda yürüttüğümüz para poltikasının temel araçları, kısa vadeli faiz oranları, açık piyasa işlemleri, mevduat munzam karşılıkları, gecelik işlemlerdir. Şimdi müsaadenizle, ileriye dönük olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın orta vadeli hedeflerini aktarayım. Son yıllarda, sorumluluklarında bazı azalmalar görülen dünyada merkez bankacılığının hedeflerinde basitleştirme eğilimlerine şahit olmaktayız. Örneğin, Hükümetlere kredi vermek artık bir merkez bankasının temel görevleri arasında yer almamaktadır. Günümüz merkez bankalarının sadece tek bir hedefi var: fiyat istikrarını sağlamak. Bu fiyat istikrarının orta dönemde sağlıklı büyüme ve yüksek istihdam olanaklarına imkan tanıdığı genelde kabul gören bir prensip. Bu bağlamda, batı ekonomileriyle entegre olmayı hedefleyen Türk ekonomisinin en önemli kurumlarından biri olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın, orta ve uzun vadeli stratejilerini belirlerken modern merkez

bankacılığı eğilimlerini göz önüne alması şaşırtıcı değildir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın, diğer merkez bankaları gibi, temel hedefi olarak ekonomide fiyat istikrarını sağlamayı seçmesi de sürpriz değildir. Yeri gelmişken, fiyat istikrarı hedefiyle ilgili olarak iki noktayı açıklamak isterim. Birincisi, Merkez Bankası nın fiyat istikrarı hedefi ile fiyat istikrarındaki sorumluluğu iki farklı konudur. Fiyat istikrarı sadece düşük enflasyon ortamında sağlanabilir. Merkez Bankası fiyat istikrarını koruma sorumluluğunu yüklenmeden önce, ekonominin anti-enflasyonist bir sürece girmesi gerekir. Ayrıca, yıllardır enflasyonun yüksek seyrettiği Türkiye'de enflasyon oranını Batı ekonomilerinin seyivesine indirmenin çok geniş kapsamlı bir çaba gerektirdiği ve bunun sadece Merkez Bankası'nın çabalarıyla ulaşılacak bir hedef olmadığı da iyi bilinen bir gerçektir. Burada Merkez Bankası'nın rolü, kapsamlı bir enflasyonla mücadele programının bir parçası olarak, fiyat istikrarı hedefini takip etmek olmalıdır. Ekonominin tüm unsurları tarafından sağlanan ortak çabayla enflasyonun düşürülmesi gerçekleştirildiğinde, ancak o zaman Merkez Bankası fiyat istikrarını sürdürme sorumluluğunu üstlenebilecektir. Fiyat istikrarı hedefi konusunda vurgulamak istediğim ikinci bir husus ise, merkez bankalarının mikro-ekonomik işlevleridir. Ödemeler sisteminin etkin işleyişi ve finansal piyasalardaki istikrar, bir merkez bankasının iki temel işlevidir. Bu iki işlev ayrıca, fiyat istikrarı hedeflerini destekleyen bir şekilde de yürütülebilir. Gerçekten de, güçlü ve etkili bir mali sektör ve ödemeler sistemi, fiyat istikrarı açısından gereklidir. Öncelikle fiyat istikrarından sorumlu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından üstlenilen ekonomik görevler bu hedefle uyumlu olmalıdır. Fiyat istikrarı hedefiyle çelişen veya çabalarını zorlaştıran işlevler Merkez Bankası'na verilmemelidir. Bu tür çelişkili işlevlerden kaçınmak, Merkez Bankası'nın orta ve uzun vadeli stratejik planlamasının temel konusudur. Türkiye'nin boyutları, coğrafik konumu, tarihi, yasal yapısı ve teknolojik gelişim derecesi gibi sebepler gözönüne alındığında, Merkez Bankası'na verilen fonksiyonların fiyat istikrarını engelleyip engellemediğini belirleyen bir kaç kriter vardır. Fiyat istikrarına öncelik veren bir merkez bankası için, para politikasının etkili kullanımı bir zorunluluktur. Dolayısıyla, para politikasının etkinliği ile çelişen her işlevin bertaraf edilmesini gerektirmektedir. Bu da, özellikle para politikasının etkinliğini sağlayan temel koşul olarak,

Merkez Bankası nın kendi bilançosu üzerindeki kontrolünü artırması demektir. Fiyat istikrarı hedefini gerçekleştirmek için bu kontrolün önemi vurgulanmalıdır. Son 10 yıl içinde, Merkez Bankası bilançosunda özellikle de aktif tarafında önemli iyileşmeler olmuştur. Dış varlıklar artmış, değerleme hesabı da dahil, kamu sektörüne sağlanan kredilerdeki düşüş sayesinde iç varlıklar büyük ölçüde azalmıştır. Bu süreçte son adım, Merkez Bankası'nın Hazine'ye vermek zorunda olduğu avansı sıfıra indiren bir kanun çıkarmak olacaktır. Merkez Bankası ile Hazine arasında geçen yılın ikinci yarısında imzalanan protokol, Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikalarının etkinliğini doğrudan arttırmıştır. Merkez Bankası Kanunu'nda yapılacak bir değişiklik, bu etkinlik artışını devam ettirecektir. Bu yüzden, Merkez Bankası ile Hazine arasındaki mali ilişkiyi yeniden gözden geçirmek ve Merkez Bankası'nın bilançosu üzerindeki kontrolünü artırmak, fiyat istikrarı hedefinin gerçekleştirilmesine büyük oranda yardımcı olacaktır. Maalesef, son yıllarda Merkez Bankası bilançosunun aktif kısmında görülen yapısal iyileşmeler, bilançonun pasif kısmında görülememiştir. Merkez Bankası'nın TL yükümlülükleri toplam yükümlülükler içinde küçük bir yer tutumaktadır. Yüksek enflasyonun bilançomuzdaki yansıması olan bu olumsuz durumu düzeltmek için, bu sorunun ana kaynağı olan enflasyonun kendisini kararlı bir şekilde indirmek gerekir. Yükümlülüklerimizi Türk lirasına çevirmek, orta vadede en büyük hedefimizdir. Bağımsızlık da Merkez Bankası'nın orta ve uzun vadeli beklentilerini etkileyen diğer bir önemli etkendir. Hedeflerini bağımsız bir şekilde seçebilen bir merkez bankası, fiyat istikrarını kendisine hedef seçebilir. Enstrümanlarını serbest bir şekilde seçebilen bir merkez bankası, para politikasını da etkili bir şekilde uygulayabilir. Siyasi otoriteden bağımsız olan bir merkez bankasının, siyasi belirsizliklerden kaynaklanan iktisadi dalgalanmaları en aza indirmekte daha başarılı olduğu da bilinen bir gerçektir. Günümüzde, bağımsız merkez bankalarının parasal ve mali istikrarı sağladığı ekonomilerin çok güçlü olduğu açıkça görülmektedir. Konuşmama son verirken, izninizle Merkez Bankası'nın orta ve uzun vadeli stratejilerinin özelliklerini bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Bunlar, fiyat istikrarını temel hedef olarak seçmek; fonsiyonları ve temel hedefi arasında tutarlılık sağlamak; parasal misyonunu yerine getirmesini engelleyebilecek işlevleri değiştirmek veya ortadan kaldırmak; ve bütün bunları bağımsızlık içinde yapmaktır.