Çalışma Kâğıdı 1: Mentörün Rolü Mentör kişisel büyüme ve gelişimini teşvik eder Mentörün olumlu etkileri vardır. Mentör kişinin kendine güveninin artmasına yardımcı olur. Mentör daima açık ve dürüsttür; asla gizli gündemleri yoktur. Mentör daima sevecen bir tavır gösterir. Mentör herkesin iltifatı sevdiğini bilir. Mentör umut söndürmez aksine ilham kaynağıdır. Mentör daima profesyoneldir. Mentör güven oluşturur. Mentör gizliliği korur.
Çalışma Kâğıdı 2 : Mentörün Yetenek ve Yeterlilikleri Dinleme Sorgulama Kolaylaştırma Koçluk Rehberlik Sırdaşlık Tarafsızlık Yargılayıcı olmama İlişki kurucu Empati
Çalışma Kâğıdı 3: Dinleme Becerisi Farkındalık Envanteri 1 Konuşmaya başlamadan önce insanların sözlerini bitirmelerini bekler misiniz? 2 Kişinin tereddütleri varsa söze başlamadan onu teşvik etmeye çalışır mısınız? 3 Kişi sözünü tamamlamadan o kişinin fikri ile ilgili yargılama yapıyor musunuz? 4 Kişinin söyleyeceği şeyi önceden bilseniz de onu sonuna kadar dinler misiniz? 5 Konuşan kişiyi sevmeseniz de o kişiyi yargılamadan sonuna kadar dinler misiniz? 6 Dinlerken yapmakta olduğunuz işi bırakıp dikkatini tamamen dinlemeye odaklar mısınız? 7 Dinlediğiniz ifade etmek için uygun göz teması sağlıyor musunuz, başınızla ve diğer sözsüz ifadeler kullanıyor musunuz? 8 Kişilerin konuşma biçimine ( aksan, kelime seçimi vb.) aldırmadan dikkatle dinler misiniz? 9 Kişinin fikirlerini daha da netleştirmek için sorgular mısın? 10 Söyleneni doğru anlayıp anlamadığınızı ifade etmek için tekrar veya yorumlama yapar mısınız? Daima Her zaman Genellikle Bazen Asla Şimdi puanlarınızı toplayın ve ne kadar iyi bir dinleyici olduğunuzu görün.
Toplam Puan: Değerlendirme: 36-40 Üstün. Gerçekten özenli ve dikkatli bir dinleyicisin. Muhtemelen iyi bir dinleyici imajına sahipsin. 30-35 Çok İyi. Biraz çaba ile bir üst aralığa hareket ulaşabilirsin. Muhtemelen yargılama ve değerlendirme aşamalarında biraz daha dikkatli olman ve çaba harcaman gerekir. 26-29 Çalışman Lazım. Kendinize ait bu değerlendirmedeki düşük puanınızı düşünün ve kendiniz neden böyle değerlendirdiğinizi düşünün ve kendinizi nasıl görmek istediğinizi sorun. 25 veya altı Kötü Dinleyici Bu testi cevaplarken gerçekten ciddi olup olmadığınızı kendinize sorun. Eğer ciddiyseniz bu davranışınızı inceleyin. Cevaplarınız ile ne elde edebilirsiniz ve olumlu cevaplarla ne elde ederdiniz? Genel İpucu Eğer tamamen gerçek odaklı iseniz, geri dönün ve bir başka değerlendirme boyutunu deneyin: bu testi sizi tanıyan bir başkasına verin ve sizi değerlendirmesini isteyin. Dinleme tekniklerinizi nasıl bulduğu konusunda geri bildirimlerini alın ve kendinizi tarafsızca değerlendirin. Bu çalışma her ikiniz için yeni bir öğrenme deneyimi oluşturabilir.
Çalışma Kâğıdı 4: Erikson un Psikolojik Gelişim Evreleri Erikson, Freud un psikoseksüel gelişim olarak tanımladığı ve cinsel gelişmeyi temel alarak hazırladığı gelişimi, psikososyal kuram adı altında yeniden incelemiş, bu gelişimi İNSANIN 8 EVRESİ adı altında 8 evre halinde ele almıştır. Her evrede benliğin karşılaştığı bir olumlu benlik, bir de bunun karşıtını belirtmiştir. Temel güven ve bunun karşıtı olan temel güvensizlik gibi. Aşağıda Erikson un bu kuramı özetlenmiştir. 1.GÜVEN YADA GÜVENSİZLİK(0-1 YAŞ).Bu dönem, Freud un oral döneminin karşılığıdır. Çocuğun bu dönemde ilişki kurduğu en önemli kişi anne veya anne yerine geçen kişidir. Anne-çocuk ilişkisinde süreklilik, tutarlılık ve aynılık sağlanabilirse; çocuk, annesinin kendisini hep seveceğinden, isteyeceğinden ve terk etmeyeceğinden emin olma duygusu geliştirebilirse, çocukta temel güven duygusunun çekirdeği oluşur. Bebekteki sosyal güvenin ilk belirtisi, bebeğin beslenmesinin rahat ve tabii hale gelmesi, uykusunun derinleşmesi, bağırsaklarının rahatlamasıdır. Bu dönemin tehlikesi, temel güven duygusunun sağlıksız gelişmesidir Erikson a göre, en sağlıklı şekilde yetişmiş çocuklarda bile geçmişte bir zamanlar ana kucağında yaşanmış güzel bir cenneti yitirmiş olma duygusu ile bu cennete karşı bir özlem kalıntısı vardır. Bu cenneti yeniden bulma gereksinimi, Tanrıya inançta simgelenmiştir. Din, Erikson a göre, insanda temel güveni sağlar. 2. ÖZERKLİK(OTONOMİ) YADA UTANÇ VE KARARSIZLIK(2-3 YAŞ).Bu dönem, Freud un anal döneminin karşılığıdır. Çocukta bu evrede birbirine karşıt eş-anlı iki eğilim arasında bir seçim yapabilme yetisi gelişmektedir. Örneğin; çocuk önce annesine sarılır, sonra onu iter. Eline geçirebildiği şeyleri yakalar, sonra atar. Kakasını inatla tutabilir yada
bunları öfkeyle fırlatırcasına bırakabilir. Bu, yeni bir durumdur. Yapma yada yapmama, isteme yada istememe gibi. İşte özerklik duygusu birbirine zıt istek ve eğilimler arasında bir seçim yapabilme gücüdür. Çocuk içinde bulunduğu toplumun beklentilerine göre bazı şeyleri yapmayı örn; kakasını uygun zaman ve yerde bırakmak üzere tutabilmeyi öğrenirken, ağır utandırmalar ve cezalarla karşılaşırsa, utanç ve seçim yapabilme ve irade yetilerinin gelişimi kösteklenebilir. Bu dönemin tehlikesi, utanç ve kuşkuculuk duygularının aşırı gelişmesidir. 3. GİRİŞİM YADA SUÇLULUK(3-5 YAŞ).Bu dönem, Freud un fallik döneminin karşılığıdır. İlk iki dönemde çocukta güven ve özerklik duygularının temeli atılmıştı. Bu dönemde ise, çevreyi keşfetme ve ona egemen olma amacıyla girişim duygusunun temelleri atılmaktadır. Çevrenin tutumu çok önemlidir. Çevre tutumları hep baskılı, engelleyici, suçlayıcı olduğu sürece çocukta merak etme, yarışmadan hoşlanma, amaçta ısrar etme, başarmaktan zevk alma duyguları sağlıklı gelişemez. Gene bu dönemde çocuğun motor gelişmesi hızla olgunlaşırken, cinsel organlara yönelik ilgileri de artmıştır. Bu merak onu mastürbasyona, çocuklar arası cinsel oyunlara, büyüklerin cinsel yaşantısına aşırı ilgiye götürebilir. Bu dönemde aşırı korkutma, suçlandırma, ceza çocuğun ileriki yaşamında cinsel sorunlar yaşamasına yol açabilir. Bu dönem, analitik kuramda Oedipus Kompleksi olarak bilinen dönemdir. Bu dönemde çocuk, ana yada baba ile özdeşim yaparak çocuk benliğini geliştirir, üst benlik oluşmaya başlar. Bu dönemin tehlikesi, aşırı suçluluk duygusunun gelişmesidir. 4. BECERİ YADA AŞAĞILIK DUYGUSU(6-11 YAŞ).Bu dönem, Freud un gizil(latent) döneminin karşılığıdır. Çocuk, bu dönemde tek başına bir şeyler yapamayacağını sezerek başkaları ile işbirliği kurmaktan ve birlikte çalışmaktan haz almaya başlamıştır. Bu yaş grubunun dünyasına artık araç gereçler girmeye başlar,(çekiçle çivi çakmak, oyuncak yada bebekleri kırıp yeniden yapmak vs.).çocuk, artık ortaya çıkardığı şeylerle başkaları tarafından tanınmak ister. Başarılarından gurur ve zevk alma duygusu gelişmiştir. Bu dönemin tehlikesi, çocukta aşağılık duygusu ve yetersizliğin gelişmesidir. 5. EGO KİMLİĞİ YADA ROL KARMAŞASI 11-20 YAŞADOLESAN DÖNEMİ. Bu dönem, çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş dönemidir. Kişinin toplumsal yerini, mesleksel konumunu ve cinsel kimliğini tanımaya, yerine oturtmaya çalıştığı bir dönemdir.
İşte bu çabaya kimlik bunalımı denir. Kimlik bunalımı ile kimlik karmaşasını birbirinden ayırt etmek gerekir. Kimlik bunalımı her gencin kendi kimlik duygusunu kazanabilmesi için bilinçli yada bilinçdışı olarak verdiği bir savaşımdır ve doğal bir süreçtir. Kimlik karmaşası ise, bu bunalımın ağırlaşması; geçici de olsa uyumun oldukça ağır biçimde bozulmasıdır. Kimlik karmaşası, ruhsal çökkünlük, aşırı taşkınlık, anti sosyal davranışlar vs. ile ortaya çıkabilir. Danışma ve tedavi olumlu sonuçlar verebilir. Kimilerindeyse bu durum, yıllarca sürebilir. 6. YAKIN İLİŞKİLER YADA SOYUTLANMA(GENÇ YETİŞKİNLİK DÖNEMİ).Bir önceki dönemde kimlik duygusunu yerleştiren genç, bu dönemde kendi kimliğini bir başkası yâda başkalarının kimliği ile birleştirebilmeye hazırdır. Bu yakın ilişkiler kurma evresidir. Burada yakınlaşmadan, bireyin somut birleşmelere, eşleşmelere kendini bırakabilmesi, özveri yada ödünlerde bulunabilmesi anlaşılmalıdır. Kimlik bocalamasından henüz çıkamamış kişiler için bu dönemin tehlikesi yalnızlık duygusudur. 7. ÜRETKENLİK YA DA KISIRLIK (YETİŞKİNLİK DÖNEMİ).Bu dönemde üreticilik deyince yeni bir kuşağı oluşturmak ve ona rehberlik etmek anlaşılır. Benliğin en önemli işlevi üretme, yaratma ve üretilen, yaratılan şeylere sevgi ile bağlanmadır,(çocuklar, sanat, bilim alanındaki yapıtlar vs.). Bu dönemin tehlikesi, kısırlık, verimsizlik, durağanlık ve benliğin yoksullaşmasıdır. 8. EGO BÜTÜNLEŞİMİ YADA UMUTSUZLUK. Benlik bütünlüğü, olumlu olumsuz, acı tatlı yönleri ile bir bütün yaşamın olduğu gibi kabullenişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Kişi, sonucu belli olan gelecekten yani ölümden korkmaz. Benlik bütünlüğü duygusundan yoksun olan kişi, yaşamını yeni baştan yaşama özlemi duyar ve ölümden korkar. Eğer daha önceki evreler sağlıklı yaşanmışsa, kişi yaşlılığı ve ölümü de yaşamın doğal bir parçası olarak görür ve huzurludur. Bu dönemin tehlikesi, umut yitimi ve ölüm korkusudur. Erikson a göre, her gelişen dönem kendisinden sonra gelen döneme bir zemin hazırlar ve daha sonra gelen dönem önceki dönemlerden etkilenir. Yani daha önceki dönemler sağlıklı gelişmiş yada gelişmemişse, bundan sonraki dönemlerin gelişimi de bundan büyük ölçüde etkilenecektir.
Çalışma Kâğıdı 5: Olumlu Ebeveynlik Tutumları Çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminde anne-baba tutumlarının etkisi büyüktür. Kişilik gelişimi her ne kadar insanın yaşamı boyunca süregelse de kişilik gelişiminin temelinin çocukluk döneminde atıldığı gerçeği geçerliliğini korumaktadır. Anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile ve sosyal hayat içindeki rolünü ve yerini belirlemektedir. Çünkü bu yaklaşım ve etkileşim çocuğun ileride nasıl bir birey olacağını etkilemektedir. Anne-babaların unutmaması gereken en önemli nokta, çocukların tüm gelişim süreci boyunca kişilik gelişimlerini oluştururken çevreden gördüklerini öğrenip uygulayacaklarıdır. Bu nedenle çocuklar en yakın çevrelerinde bulunan anne-babalarının olumlu veya olumsuz özelliklerini model almalarıyla olaylar karşısında kendi davranışlarını oluştururlar. Annebabanın başlattığı güçlü iletişim tarzı kısa zamanda çocuk tarafından fark edilecek ve o da uygulamaya başlayacaktır. Anne-baba tutumlarını, Olumsuz Anne-baba tutumu ve Olumlu Anne-Baba tutumu olarak ikiye ayırabiliriz. OLUMSUZ ANNE-BABA TUTUMLARI Aşırı Koruyucu ve Kaygılı Anne-Baba Tutumu Bu tarz tutumu benimseyen anne-baba sürekli çocuğa müdahale eder. Aşırı koruyucu ve verici davranışlar söz konusudur. Çocuğa bir bebek gibi davranılır. Çocuk anne-baba tarafından sen yapamazsın, daha küçüksün gibi engellemelerle karşılaşır. Çocuğun kendini tanımasını ve yapabileceklerini fark etmesini engelleyen bir anne-baba tutumudur. Bu tutumla yetiştirilen çocuklarda bağımlı kişilik vardır. Dış denetim çok fazladır. Çocuk kendi başına karar vermede güçlükler yaşar. Bu tutum çocuğun bireyselleşme çabasını engellemektedir. Aşırı Baskıcı ve Otoriter Anne-Baba Tutumu Bu tutumu benimseyen ailelerde çocuklarına karşı bir hâkimiyet vardır. Baskıcı bir tutum içerisindedirler. Çocuktan kendilerine itaat etmelerini beklerler. Aile içinde korku hâkimdir ve çocuk korku ile büyür. Ailede yüksek baskı ve katı disiplin olduğundan çocuklarda kendini kabul etme zorlaşır, uyumsuzluk görülür. Çocuk evde anne-babasında gördüğü olumsuz tutumları okulda arkadaşlarına uygulamaya çalışır. Ayrıca devamlı eleştirilen bu çocuklarda saldırgan davranışlar ortaya çıkabilir.
Sınırsız Özgürlükçü Anne-Baba Tutumu Bu anne-baba tutumunda aşırı hoşgörü ve düşkünlük vardır. Evde patron çocuktur ve her dediği yapılır. Çocuk, daima diğerlerinin dikkatini çekmek ve kendisine hizmet edilmesini ister. Bu tutumla yetişen çocuklarda doyumsuzluk ve bir iç boşluk vardır. Ev içinde ve dış dünyada zayıf bir sosyal uyum gösterirler. Kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorlanabilirler. Doyumsuzlukları ileride zararlı alışkanlıklar edinmelerine neden olabilir. Bencil, sorumsuz, kırılgan, her dediğinin anında olmasını isteyen ve sabırsız olabilirler. Sosyal ortama girdiğinde ve her dediğinin olmadığını gördüğünde hayal kırıklığına uğrar. Kendi içine çekilebilir ya da agresif olabilirler. Her istediklerini yaptırmayı alışkanlık haline getirir ve zamanla kural tanımazlar. Mükemmeliyetçi Anne-Baba Tutumu Mükemmeliyetçi tutumda anne baba her şeyin en iyisini çocuğundan bekler. Kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocuğunun gerçekleştirmesini ister ve çocuk olduğu gibi kabul edilmez. Aile, bedensel ve zihinsel yönden beklentileri karşılaması için çocuğu kapasitesinin çok üstünde eğitimlere tabii tutar. Çocuktan aşırı titizlik ve temizlik beklenir. Mükemmeliyetçi ailelerde kurallar ve kalıplar belirlenir ve çocuğun bunlara mutlaka uyması beklenir. Çocuğa bütün çocukça davranışlar yasaklanır. Arkadaş seçimi de aileye aittir. Mükemmeliyetçi anne-baba tutumuyla yetişen çocukların fikirleri genelde çok katıdır. Bir şey veya kimse ya çok olumlu ya da çok olumsuzdur. Çocuk kendi doğal içgüdüleri ve ağır kurallar arasında sıkışıp kalmıştır ve sürekli bir iç çatışma içindedir. Sevgi ve nefret karışımı duyguları aynı anda yaşar. Her işte en iyi ve en üstün olmak ister. Fakat istediği seviyeyi yakalamayınca hayal kırıklığına uğrar ve çalışmayı tamamıyla bırakabilir. Aşağılık duygusu gelişir. Tutarsız Anne-Baba Tutumu Anne-baba tutumları arasında en olumsuz tutumdur. Bu tutumda anne baba yukarıda sayılan anne-baba tutumlarını zaman zaman uygular. Belli bir tavır ve tutarlılık yoktur. Anne-babanın davranışları arasında tutarlılık yoktur. Bu durum çocuğu olumsuz yönde etkiler. Tutarsız anne-baba tutumuyla yetişen çocuklar nerede ne yapacağını bilemez. Hangi tepki ile karşılaşacağını bilemediği için kaygılıdır. Bu durum kendini güvende hissetmesini engeller. Kendi görüş ve düşüncelerini aktaramaz. Zamanla çevrelerindeki insanlara güvenmeyen, her şeyden şüphelenen, kararsız bir kişilik yapısı geliştirebilirler. OLUMLU ANNE-BABA TUTUMU Demokratik Anne-Baba Tutumu Ebeveyn tutumları içinde en ideal olanıdır. Anne-babanın çocuğu kabulü, sevgi ve sevecenlikle ele alması, çocukla ilgilenmesi şeklinde davranışa yansımaktadır. Kabul eden anne-baba çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak onun yeteneklerini geliştirecek ortamı çocuk için hazırlar. Kabul gören çocuk genellikle sosyalleşmiş, işbirliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir.
Aile her şeyden önce çok iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterilir ama alacağı kararlar konusunda serbest bırakılır. Alternatif sunulur. Seçim çocuğa aittir. Çocuk seçiminin sorumluluğunu alır. Böyle bir ailede evde-toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. Çocuk neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir. Ev ve toplum kuralları çocuğa anlatılır. Her şeyden önce anne-baba iyi bir modeldir. Çocuklarında görmek istemedikleri davranışları kendileri de yapmazlar. Çocuk sınırlar içinde özgürdür. Demokratik ve güven verici bir ortamda yetişen çocuk, kendine ve çevresine saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, girişken, sağlıklı ilişkiler kurabilen, saygılı, sorumluluk sahibi, hoşgörülü, uyumlu bir birey olarak yetişir YAYGIN AMA YANLIŞ İNANÇLAR Ben de çocuktum, geçer. İyi anne-baba çocuğunu asla cezalandırmamalı. Çocuğumun her şeyi olmalı, hiçbir şeye ihtiyacı olmamalı. Çocuklar kendi hallerinde yetişmeli, müdahale etmeye gerek yok. Çocuğuma zaman ayıramıyorsam da bütün maddi ihtiyaçlarını karşılıyorum. Eşim çocuğa çok katı davranıyor, ben onu dengeliyorum. Ben çocuğumun en iyi arkadaşıyım. Çocuğum daima kendimden, eşimden önce gelir. Çocuğum hiç hata yapmamalı, hiç acı ve sıkıntı çekmemeli. Çocuğumu mükemmel bir şekilde yetiştirmeliyim POZİTİF YAKLAŞIM Sağlıklı anne-baba ve çocuk ilişkisinin temelini güven oluşturur. Her anne-baba çocuğunun özgüveni tam bir birey olmasını ister. Özgüvenin oluşumu bir süreç gerektirir ve bu noktada en büyük rol ebeveynlere düşmektedir. Aşağıdaki sunduğumuz öneriler sizlere çocuktaki özgüven oluşumu için en temel yaklaşımlardır. 1. Kabul Gösterme Kabul gösterme çocuğu koşulsuz, şartsız, yargılamadan kabul etmektir. Fakat çocuğun her davranışını onaylamak değildir. Çocuğun yapıcı değişimini sağlamada, sorununu çözmesini kolaylaştırmada daha sağlıklı psikolojik duruma gelmesini sağlamada, öğrenmesini cesaretlendirmede kritik öğe kabul göstermedir. Aynı zamanda çocukla ailesi arasında sağlıklı ilişki ve iletişimin başlangıcında yer alır. Çocuğun potansiyelini gerçekleştirmesini sağlar. 2. Dinleme Çocuğa kabul edildiğini göstermenin, sağlıklı iletişimin yollarından biri de dinlemedir. Annebabalar genellikle çocuklarını dinlediklerini düşünürler, oysa çocuk konuşurken sürekli ikaz, hatırlatma, önerilerde bulunma, fikir yürütme gibi müdahalelerle çocuğu aslında dinlemezler. Sorunu olan ve kendinden bir şey anlatmaya çalışan çocuğa uyarı, yargılama gibi müdahaleler çocuğun susmasına, kendisini duyulmamış sanmasına neden olur. Bu durum çocuğun ilerideki sorunlarını da anlatmamasına ve içine atmasına neden olabilir. Çocuk dinlenildiğinde
önemsendiğini, kendisine değer verildiğini hisseder ve ailesi ile arasında güven duygusu oluşur. Dinleme becerisini gerçekleştirirken yapılabilecek yardımcı davranışlar şunlar olabilir: Sessizlik: Sessizlik kadar çocuğa konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için çocuk konuşmaya yönelebilir. Empati: Empati kendini karşıdakinin yerine koyarak olaylara onun gözleriyle, onun dünyasından bakmaya çalışmaktır. Küçük yaşlardaki çocuklarla konuşurken empatinin en önemli göstergesi, diz çökerek çocukların dünyayı görüş açılarına bakmaktır. Dürüst Olmak: Derdini anlatmaya çalışan bir çocuğa mutlaka yetişkin görüşü ya da anne-baba rolü yerine onu insan bakışı ile anlamaya çalışmak, dolayısı ile gereken cevapları vermek yerine dürüst cevaplar vermeye çalışmak daha yakın ve anlamlı olur. Aktif Dinleme: Çocuğun söylediklerini duyduğunuza ve anladığınıza dair bir mesajdır. Bu mesaj çocuğun söylediklerini özetleyebilir ve çocuğun sorun sırasında yaşamış olduğu duyguları dile getirebilir. Örneğin: 3. Olumlu Pekiştirme Anne-babanın dikkati ve ilgisi çocuklar için önemli bir pekiştireçtir. Çocuk için takdir edilme bir ödüllendirmedir. Bu yüzden çocuğun çabaları görülmeli, kendisine geri bildirim verilmelidir. Böylece çocuk başarı duygusunu da tatmış olacaktır. 4. Sınırlar-Kurallar Çocuklar bir yönden sınırsız bir özgürlük talep ediyormuş gibi görünürler ancak diğer yandan da kendilerini güvende hissedebilmek için sınırlara, kurallara ve bunların arkasında güçlü ve istikrarlı bir şekilde duran ebeveynlere ihtiyaç duyarlar. Sınırlar çocuğun güvende olduğunu hissetmesinde oldukça önemlidir. Sınırlar ve kurallar ebeveynlerin önderliğinde, mutlaka çocukla birlikte oluşturulmalıdır. Kuralların ne olduğu, bu kurallara uyulduğunda ve uyulmadığında gelecek sonuçların neler olacağı önceden belirlenmeli ve çocuk için net olmalıdır. Belirlenen sınır ve limitler içinde çocuklara seçim ve karar şansı vermek kişilik gelişimlerini olumlu yönde etkiler ve işbirliğini kolaylaştırır. Olabilecek her şeyin çocuk için öngörülebilir ve bilinebilir olması oldukça önemlidir. 5. Kaliteli Zaman ve Paylaşım Çocukla geçirilen özel zamanlar ve paylaşımlar aile ile kurulan ilişki için oldukça önemlidir. Gün içinde sadece çocuk ile geçirilen özel zamanların olması paylaşımların artmasına, annebaba ve çocuk arasında sıcak, güvenli bir ilişkinin oluşmasını sağlayacaktır. Gün içinde 20-30 dakikalık süreler bu paylaşım için yeterli olabilir. Baş başa geçireceğiniz bu süreyi kimsenin bölmemesi, çocukla birlikte belirlenmesi önemli etkenlerdir.
6. Uygun İfade ve Yönlendirme Çocuklarla konuşurken kullandığımız kelimeler, sesimizin tonu, vurgularımız oldukça önemlidir. Ne söylediğimiz yerine nasıl söyle sağlıklı iletişimin başlangıcıdır. Ebeveynler sıklıkla çocukları uyarma, neyi yapıp neyi yapmamaları gerektiğini söyleme eğilimindedirler. Oysa yapılan uyarıların sıklığı azaldığında etkileri artacaktır. Örneğin: Ödevlerini çabuk yap! yerine Akşam yemeğine kadar ödevlerini yap sonra da beraberce keyifle yemek yiyelim. İfadesi daha uygun olacaktır. Aynı zamanda Yapmazsan Yapamazsın ifadesi yerine yaptığında Yapabilirsin gibi cümleler daha olumlu olacaktır. 7. Önleyici Açıklamalar Önleyici tutum çocuğun bir davranışı yapmadan önce anne-babanın çocuğa o davranışı neden istemediğini ve bu davranışın kendilerinde somut olarak neleri engellediğini belirtmesidir. Bu açıklamayı yaparken anne-babanın yaşadıkları duyguları da ifade etmeleri çocuğun onları anlamasını kolaylaştıracaktır. Örneğin her gördüğünü isteyen ve bunu ağlayarak ifade eden çocuğa Bugün yine alışverişe çıkacağız, geçen defa ki gibi her gördüğünü istemenden hoşlanmıyorum. Gitmeden önce ne alacağımıza birlikte karar verelim. diyerek önleyici bir açıklama yapabilirsiniz. Böylece olumsuz davranışların ortaya çıkması engellenecek ve çocuk olumlu davranışa yönlendirilecektir. Son olarak, her olumsuz davranışı önleyen ve olumlu davranışın oluşmasını sağlayan kesin reçeteler yoktur. En önemli nokta kendinizi ve çocuğunuzu iyi tanımanız, ilişkilerinizi gözden geçirmeniz, çocuğunuza kişiliği ile ilgili değil davranışına yönelik geri bildirim vermenizdir.
Çalışma Kâğıdı 6: Doğru Dinlemenin Temel Taşları 1. Kişinin sözcükleri yanında sergilediği tutum ve duyguları da fark etmeye çalışın 2. Beden dilinin ve beden dilinin ne söylediğinin farkında olun 3. İfade edilmeye çalışılan duyguları anlamaya çalışın, bunları normal kabul edin, reddetmeyin veya küçümsemeyin. 4 Kişinin söylediklerinin yanı sıra söylemediklerini de dinleyin. 5. Kişinin size söylediklerini ve söylemediklerini, duygu ve tutumlarını dikkate alarak ne anladığınızı farklı sözcüklerle ifade edin. 6. Kendi mesajınızı değerlendirme, sempati kurma, fikir verme, tavsiye de bulunma, analiz etme veya sorgulama yapmadan vermeye çalışın. Basit bir şekilde verilen mesajda ne duyduğunuzu ve ifade edilen duygu ve tavırları geri bildirim olarak iletin. Empati ( Yerinde Olma) dinleme becerileri etkili biçimde kullanarak karşımızdaki kişinin dünyasını onun bakış açısından görebildiğinizi anlamsına çalışmaktır. Yani onun duygu ve deneyimlerini anlayabildiğinizi ifade etmektir. Uyum (Gerçekçi Olma) kendi duygularınız hakkında gerçek ve açık olmaktır. Ancak duygularını kontrolsüz bir şekilde dışarı dökmek veya hisleriniz ve yaptıklarınız arasındaki çelişkileri göstermek değildir. Aslında duygularını korkmadan uygun bir biçimde ifade edebilmektir. Sizin de hata yapabileceğinizi, zayıf olabileceğinizi ve her sorunun cevabını bilmediğinizi kabul etmektir. Koşulsuz Olumlu Saygı ( Samimi Olma) bazen eleştirel olmama diye adlandırılır. Kişiyi olduğu gibi kabullenme ve kendi değer yargılarımızla değerlendirmemektir.
Çalışma Kâğıdı 7: Etkili Dinlemenin Temel Taşları 1. Nazik, dikkatli ve özenli olmak. 2. Başkalarının ihtiyaçları ile ilgili olmak. 3.Kişinin fikir ve düşüncelerini rahatlıkla aktarabileceği bir alıcı olmak. 4. Temel koşulları konuşabilmek. 5. Bir ayna gibi davranmak, başkalarının düşüncelerini ve duygularını yansıtmak. 6. Mümkün olduğunca az yönerge kullanmak. 7. Çok fazla soru sormamak. Açık uçlu sorular daha yararlıdır. 8. Alışılmış ve bilindik ifadeleri kullanmamak. 9. Kişinin sizi bir değerlendirme veya tartışma boyutuna çekmesine izin vermemek. 10. Bir uzman olduğunuzu kanıtlamaya çalışmamak
Çalışma Kâğıdı 8: Açık Uçlu Sorular Aşağıda bazı açık uçlu soru örnekleri bulacaksınız: Ne zaman? Ne? Nasıl? ( Kesinlikle Neden? değil, çünkü nedenini bilseler orada olmazlardı.) hissediyorsun? Sanırım demek istiyorsun? Senin bakış açından.? Sanırım..? Şimdi ne olabilir? Nasıl olmasını istersin? Eğer böyle olursa ne gibi olumlu veya olumsuz sonuçlar ortaya çıkar? Bu olduğunda nasıl hissettin? Merak ediyorum eğer.?
Çalışma Kâğıdı 9: Mentörlük Nedir? MENTORLÜK Mentorlüğün faydalı genel bir tanımı şu olabilir: Mentorlük, birebir karşılıklı yargı içermeyen bir ilişki içinde bir şahsın gönüllü olarak bir diğerini desteklemek ve teşvik etmek için zaman harcamasıdır. Mentorlük normal hayatta dezavantajlı bireylerin karşılaşabileceği zorluklarla başa çıkmalarında kendilerine gereken becerileri geliştirmede etkin bulunmuştur. Mentorlük programlarının yaygın konularından birisi iş hayatına dezavantajlı bireyleri hazırlamak olup, bireylerin karşılaştıkları diğer zorluklar da ele alabilmektedir. Mentorlüğün diğer bazı özellikleri de daha detaylı olarak aşağıdaki gibidir. 1. Mentorlük alan ve bunu sağlayan kişinin düzenli toplantılar yapması gerekir, fakat bu toplantıların sıklığı ve süresi birbirinden farklı olabilir 2. Mentorlük her iki tarafa da fayda sağlayacak deneyim paylaşım mekanizmasıdır. 3. Mentorlük gönüllü ve informaldir. Zorunluluk ve resmiyet içermez 4. Organize bir ilişkidir. Partnerler gelişigüzel bulunmazlar seçilirler. 5. Partnerleri eşleştirmekte ve bunlara destek hizmetleri sağlamakta temel rol üstlenen bir koordinatör mevcuttur. 6. İlişki boyunca değişme ihtimali bulunsa da baştan yapılan bir madde ile mentorlük ilişkisi belirlenir. 7. Mentorlüğün süresi belirlenir. 8. İki taraf arasında gizlilik unsurlarına dayalıdır. 9. Her bir partner diğerinin seçimlerini onaylamalıdır. Eğer ilişki iyi yürümezse her iki tarafında çekilme hakkı sabittir. Mentorlük hizmeti alacak kişinin ihtiyaçları öncelikle belirlenir ve bu faaliyet bireyin ihtiyaçlarına cevap vermek zorundadır. 10. Mentorlük bir öğrenme sürecidir. 11. Mentörlük hizmeti alan ve veren kişiler kendileri, diğer taraf ve genelde ilişkiler konusuda pek çok şey öğrenirler. 12. Partnerler statüleri açısından farklı olsalar da, mentorlük gücün paylaşımı ile ilgili bir olgudur.
Çalışma Kâğıdı 10: Mentörlüğün Temel İlkeleri 1. Pozitif Ortam: Seçeneklerin tartışıldığı, potansiyelin ve motivasyonun ortaya konduğu pozitif bir ortam yaratılmalıdır. 2. Karakter Geliştirme: Sadece yetenekleri değil, zihinsel ve etik özellikleri de geliştirerek pozitif bir kişilik yaratılmalıdır. 3. Bağımsızlık: Öğrenen kişinin size bağımlı olması değil, kendi iradesini kullanması desteklenmelidir. 4. Sınırlı Sorumluluk: Onlara karşı sorumlu olunmalıdır, onlar için değil. Bir başka deyişle akıl hocası çalışanın kendine düşen sorumluluğunu üstlenmemelidir. 5.Paylaşılan Hatalar: Hatalar da başarılar gibi paylaşılmalıdır. 6. Planlanmış Amaçlar: İlişki için belirgin hedefler oluşturulmalıdır. 7. Araştırma: Potansiyel olaylar tartışılmalı, eleştirilmeli ve incelenmelidir, araştırma yapmadan performans beklenmemelidir. 8. Küçük Başarılar: Büyük başarılara ulaşmada küçük basamaklar kullanılmalıdır. 9. Talimat: Öğrenirken seçenekleri sunmak talimat vermek kadar önemlidir. 10. Risk: Akıl hocası, öğrencinin hatasının yine kendine yansıyacağını bilmeli ve buna engel olmalıdır, öğrenci akıl hocasının öğütlerinin her zaman işe yaramayacağını da bilmelidir. 11. Karşılıklı Koruma: Her iki taraf da akıl hocalığı ilişkisi sürecinde paylaştıkları herşeyin gizlilik prensibi içinde olmasına dikkat etmeli ve birbirlerinin menfaatlerini korumalıdır. 12. İletişim: Akıl hocası ve öğrenci, dinlemeyi ve bilgi alışverişini dengelemelidir. 13. Bağlılık: Akıl hocalığı ilişkisi 60 dakikalık tipik görüşmelerin ve geleneksel eğitimin ötesinde bir ilişkidir. Öğrenciye rehberlik etme, kariyer planlamasında ve belirlenen hedeflere ulaşmasında yardımcı olma sürecidir. 14. Geçiş: Akıl hocası, öğrencisinin kariyerinde ilerlemesine yardımcı olurken aynı zamanda kendi yaşamında da farklı bir döneme geçmektedir. 15. Eğlence: Akıl hocalığı eğlenceli bir süreç haline getirilmelidir. Akıl hocalığı çalışanların kariyer gelişimine katkıda bulunan belirgin bir strateji ve kariyer hedeflerine ulaşmak için gerekli yeteneklerin oluşturulmasında seçenekler sunan; ayrıca profesyonel, teknik ve yönetimsel becerilerin transferinde etkili bir yöntemdir.
Değerlendirme Formu "Mentors for Parents" - Grundtvig Learning Partnership Bu değerlendirme formunu tamamlarsanız çok memnun oluruz: Eğitimin ad ve tarihi: 1. Cinsiyet: Bayan Erkek 2 Yaş: 14-3 Milliyet: 4. İş durumu: Tam zamanlı Yarı zamanlı Kendi işi İşsiz Emekli Gönüllü Diğer 6 Bedensel Özrünüz var mı?: Evet Hayır 7 Bu eğitim 8 Eğitimin içeriğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Mükemmel İyi Orta Zayıf 9 Bu eğitimin imkanlarını nasıl buldunuz? 10 Bu eğitimin yapıldığı mekanı nasıl buldunuz? Mükemmel 11 Sizce bu eğitimin en faydalı yanı neydi? 12 Sizce bu eğitim geliştirilebilir mi? Yorumlar: