KLİNİK ETKİLEŞİMLER. Kendilik ve Güdülenme Sistemlerine Dayanan Teknikler. Joseph D. LICHTENBERG. Frank M. LACHMANN. James L.



Benzer belgeler
DUYGU ODAKLI ÇİFT TERAPİSİ

İçindekiler. xiii. vii

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

PSİKANALİTİK TEDAVİ. Öznelerarası Bir Yaklaşım. Robert D. STOLOROW Bernard BRANDCHAFT George E. ATWOOD. Çeviri: Özgür Gelbal

KERNBERG GÜNLERİ-II. Otto F. KERNBERG AKTARIM ODAKLI PSİKOTERAPİ. Atölye Çalışması Metinleri. Psikoterapi Enstitüsü

KERNBERG GÜNLERİ II III

Masterson Yaklaşımı Eğitimi Kişilik Bozukluklarının Psikanalitik Psikoterapisi

Duygu Düzenleme sorununun bir çok psikolojik belirtinin arka planında yer aldığı tespit edilmiştir.

Kişilik Psikolojisi (PSY 401) Ders Detayları

GELİŞİMSEL NÖROBİYOLOJİ VE BAĞLANMA KURAMI. Dr. Allan N. SCHORE

BİRLEŞTİRİLMİŞ PSİKOTERAPİ. Jeffrey J. MAGNAVITA, PhD, ABPP

Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN:

PSİKANALİZ NASIL SAĞALTIR?

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Kitabın Organizasyonu

T.C. UFUK ÜNİVERSİTESİ

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

Bölüm 1. İletişimin ve Psikolojinin Gelişimi... 19

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları

İçindekiler. Şekiller Listesi Tablolar Listesi Yazarlar Hakkında Başlangıç

Cinsel Terapi: Cinsel Terapi Nedir? Ne değildir? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

SÜRESİ SINIRLI DİNAMİK PSİKOTERAPİ

KARŞI AKTARIM VE PSİKOTERAPÖTİK TEKNİK

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

SATIŞ & PAZARLAMA İLETİŞİM VE MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ EĞİTİMİ

ANALİZ NASIL TEDAVİ EDER?. BİR ADAYIN BAKIŞ AÇISINDAN 27. ULUSLARARASI KENDİLİK PSİKOLOJİSİ KONFERANSI Ann Marie Plane, Ph.D.

7. D Ö N E M H İ P N O Z E Ğ İ T İ M İ Eylül

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

PSİKANALİZ VE GÜDÜLENME

YARATICI DÜŞÜNME & İNOVASYON MİCRO MBA PROGRAMI

Etkinlik Listesi BÖLÜM II İLİŞKİLENDİRME AŞAMASI 67

Önkoşul: YOK Eşkoşul: YOK. PSY 541 Gelişimsel Psikopatoloji (3+0+0) 3 Credits / 6 AKTS

İçindekiler Ön Söz XİX Giriş 1 Kuram Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları 5 Konuların Düzenlenmesi

Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ EĞİTİMİ=FİLİAL TERAPİ UZM. KLİNİK PSİKOLOG&OYUN TERAPİSTİ ZEYNEP BETÜL TORUN

AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

29-30 Eylül 1 Ekim 2017 SPONSORLUK DOSYASI

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

Kişilerarası İlişkiler Psikolojisi (PSY 202) Ders Detayları

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Çocuklar ve Ergenlerle Jungcu Oyun Terapisi El Kitabı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

Anlama ve Yazma Becerileri

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

OYUN VE ÇOCUK. Oyunun Aşamaları:

CİNSEL TERAPİ EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI

Psikofarmakolojiye Giriş (PSY 421) Ders Detayları

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Dr. Sait Uluç Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü

TİCARET VE SANAYİ ODASI İLKOKULU SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME GRUP ÇALIŞMAMIZ. REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

İLİŞKİSEL PSİKANALİZE GİRİŞ

PSİKANALİZE GİRİŞ SEMİNERLERİ

Psikolojide Araştırma Yöntemleri I (PSY 213) Ders Detayları

PSİKANALİZDE İLETİŞİM

AÇEV AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

Teşekkür. Futbol yolculuklarında başkalarının birşeyler öğrenmesine sebep olan aşağıda adını yazdığım oyunculara teşekkürlerimi sunarım:

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Açıklama Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

BİLİMSEL ARAŞTIRMA GİRİŞ BÖLÜMÜ

Yrd. Doç. Dr. Ayda ÇELEBİOĞLU Proje Araştırmacısı

ALBERT ELLİS ENSTİTÜSÜ TÜRKİYE MERKEZİ RASYONEL PSİKOLOJİ «RASYONEL DESTEK PROGRAM» RATİONAL EMPLOYEE ASİSTANT PROGRAM FOR EDUCATİON RADEP-E

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Bilgiyi Keşfedin! Özelleştirme, Eklenti ve Veri Entegrasyonu Kurumsal Seviyede Yönetim ve Performans

Kişilerarası İlişkiler

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ

İletişimin Bileşenleri

ÖZNELERARASI BAKIŞ AÇISI

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Psikanaliz Sigmund Freud

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v

Örgüt Psikolojisine Giriş (PSY 313) Ders Detayları

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573

ÇORLU MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI PROGRAMI FAALİYET RAPORU

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

Veri Toplama Araçları

1 Bilişsel Psikolojiye Giriş 1

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

Transkript:

KLİNİK ETKİLEŞİMLER Kendilik ve Güdülenme Sistemlerine Dayanan Teknikler Joseph D. LICHTENBERG Frank M. LACHMANN James L. FOSSHAGE Çeviri: Mirel Benveniste

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 207 Klinik Etkileşimler Joseph D. Lichtenberg, Frank M. Lachmann, James L. Fosshage Özgün adı: The Clinical Exchange Techniques Derived from Self and Motivational Systems @1996 by The Analytic Press, Inc. Türkçe yayın hakları The Marsh Agency Ltd. aracılığıyla alınmıştır. ISBN 978-605-9137-29-4 Türkçe yayın hakları Psikoterapi Enstitüsü ne aittir. Birinci baskı: Nisan 2016 Editör: Tahir Özakkaş Çeviri: Mirel Benveniste Yayıma hazırlayan: Menekşe Arık & Sevgi Akkoyun Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul Tel: 0212 613 40 41 PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ. Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285 Darıca-KOCAELİ Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345 Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102 www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com ii

KLİNİK ETKİLEŞİMLER Kendilik ve Güdülenme Sistemlerine Dayanan Teknikler Joseph D. LICHTENBERG Frank M. LACHMANN James L. FOSSHAGE Editör: Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Çeviri: Mirel Benveniste iii

iv

SUNUŞ P sikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyonellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç duyacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik deneyimleri paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psikoterapi Enstitüsü nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründen seçkileri içermektedir. Psikanalistler ve psikoterapistler için yazılmış olan bu kitapta, dokuz yıllık analiz çalışmasını içeren tek bir vaka ele alınmıştır. Önerilen on terapi tekniği, iki yıllık aralıklarla birer haftalık görüşme kayıtları üzerinden aktarım, duygulanım, rüya yorumları, cinsel taciz ve terapötik müdahale şekillerine uygulanmıştır. Dolayısıyla bu kitap vaka sunumundan ve teknik bilgilerden oluşmaktadır. Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psikoterapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşıyan bu yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız. Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı v

vi

Terapötik ortamda hastaya azami etki ve asgari düzeyde olumsuz sonuç elde edecek şekilde sözel, duygusal ve davranışsal olarak cevap verebilmek, sağlam bilimsel prensiplere dayanan ve sanatsal olarak tanımlanabilecek bir beceri gerektirir. Ernest Wolf ( 1995) vii

viii

İ Ç İ N D E K İ L E R Teşekkür... xi 1 Giriş... 1 2 Vaka Özeti ve Yaşanmış Deneyimlerin Hastanın Kendilik ve Güdülenme Sistemleri Üzerindeki Etkisi... 20 3 Klinik Etkileşim: 1983, 1985, 1987, 1989, 1990... 34 4 On Teknik Prensip... 125 5 Duygusal Deneyim... 162 6 Aktarımlar... 191 7 Rüyalar... 217 8 Cinsellik, Sevgi ve Erotikleştirme... 240 9 Terapötik Eylemler ve Etkili Teknikler... 277 10 Zor Sorular ve Cevaplar... 304 Kaynakça... 345 ix

Teşekkür B u kitabı benimle birlikte yazan Frank Lachmann ve James Fosshage a içtenlikle teşekkür etmek istiyorum, her birimizin bağımsız olarak geliştirdiği fikirler üzerinde düşünüp birlikte çalışmaya bu denli gönüllü, hatta hevesli olmalarına minnettarım. Çalışmalarıma bebek araştırmalarını gözden geçirerek başladım ve psikanalitik gelişim kuramını eleştiren bir öneri sundum. Daha sonra beş güdülenme sistemi kuramını ve duygu kuramının revize edilmiş bir versiyonunu geliştirdim. Bu kavramları, empatik algı ve hastayla analistin birlikte oluşturduğu model sahne uygulamaları vasıtasıyla kendilik psikolojisine uyarlamayı önerdim. Frank Lachmann, Beatrice Beebe ile işbirliği yaptığı anne, bebek, kendilik ve karışılıklı düzenleme üzerine yürütülen kapsamlı bebek araştırmalarından edindiği bilgileri ekledi. Jim Fosshage çalışmamıza rüyalar, aktarım ve karşı aktarımla ilgili kapsamlı araştırma bilgisini kattı. Hepimiz uzun yıllar eğitimcilik yapan deneyimli klinisyenleriz ve analitik kuram ve uygulamalarla ilgili birçok yazı yazdık. Sunumumuzda tek bir ağızdan konuşmaya çalıştık. Frank in isabetli ifadeleri ve Jim in net bir terminoloji ısrarı, kitabın bütün bölümlerinde etkisini gösteriyor.

Referans listemizden de göreceğiniz gibi, meslektaşlarımızdan ve çeşitli kaynaklardan çok şey öğrendik. Ernest Wolf, Alan Kindler, Beatrice Beebe, Susan Lazar, Robert Stolorow, John Lindon, Rosemary Segalla, Arthur Malin, Estelle ve Morton Shane in bize sağladığı kişisel desteklere ayırca teşekkür etmek istiyoruz. Nörofizyoloji alanındaki gelişmelerle ilgili olarak June Hadley, Fred Levin ve Allan Schore a yardımları için minnettarız. Schore'un ve Joseph Jones'un duygu çalışmalarından çok faydalandık. Toplantılarda ve çeşitli yayınlarda model sahne, güdülenme sistemleri, on teknik, rüya yorumları, aktarım ve terapötik eylem şekillerimizi sunma fırsatı bulduk ve büyük fayda gördük. Sorulan sorular ve yapılan eleştiriler bize son derece değerli katkılarda bulundu. Özellikle Lawrence Friedman ın Ana Anlam ve Güdülenme makalesine ve Psikanalitik Araştırma, Bölüm 15, Sayı 4 te çeşitli yazılar yazan yazarlara, ilave sorular soran Joseph Weiss ve John Gedo ya, varsayımlarımızı bebek araştırmalarında test eden Kay Campbell, Donald Silver, Kerry and Jack Novick, Mary Mittlestaedt ve Ann Walton a, yaklaşımımızı kısa psikoterapiye uygulayan Philip Ringstrom a, kavramlarımızın kadınların üretkenlikkişisel hedefler ikilemini açıklayıp açıklamadığını test eden Estelle ve Morton Shane e sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Paul Stepansky bize editörlük yapmanın ötesine geçerek mükemmel bir eleştirmen oldu. The Analytic Press yayınevinde çalışan diğer profesyoneller, özellikle de Nancy Liguori ve Eleanor Kobrin üstüm becerileriyle minnettarlığımızı kazandılar. Amy Lichtenberg Vides zar zor okunabilen karalamalarımı okunur hale getirmek ve Frank le Jim in Apple a yazdığı yazıları bizim PC ye aktarmak için sabırla çalıştı. xii

Son olarak, kitabımız Nancy vakasına odaklanıyor ve her zamanki gibi hastalarımıza bize öğrenme, öğretme ve bilimi ilerletme fırsatı verdikleri için içtenlikle teşekkür ediyoruz. Hastaların laboratuarda incelenen bir denek gibi sunulması biraz zorluk yaratıyor ama bu kitapta olduğu gibi her şey kaydedildiği şekliyle sunulduğu zaman, analist de hasta kadar gözler önüne seriliyor ve hem eleştiriye, hem de süpervizyona açık oluyor. Hasta ve/veya analist bu şekilde nesneleştirilseydi (Broucek, 1991), kitabımızın en önemli hedeflerinden birine erişilemezdi. Öznelerarası ortamın özel dinamiği içinde birlikte çalışan hastayla analistin öznel deneyimlerini aktarabileceğimizi umut ediyoruz. Üçümüz de Nancy ye ve analistine hem bize hem de siz okurlara birbirlerinin içsel dünyasını keşfetme yolculuklarını görme imkanı tanıdıkları için minnettarlığımızı ifade etmek istiyoruz. xiii

xiv

1. Bölüm Giriş K linik Etkileşimler, psikanalistler ve psikoterapistler için yazılmıştır.tekniklerimizin dayandığı kuramla ilgili görüşlerimizi yönergeler veya dogmalar olarak değil, okuyucularımızın üzerinde düşünebileceği öneriler olarak sunuyoruz. İçinde yaşadığımız dünya sürekli değiştiği için, irdeleyici terapi alanındaki başlıca sorunları elimizden geldiğince açık ve net bir şekilde dile getirmeye çalıştık. Kitapta dokuz yıllık analiz çalışmasını içeren tek bir vakayı ele aldık ve iki yıllık aralıklarla birer haftalık görüşmelerin kayıtlarını sunarak, önerdiğimiz on tekniği vakaya ve aktarım, duygulanım, rüya yorumları, cinsel taciz ve terapötik müdahale şekillerine uyguladık. Dolayısıyla bu kitap vaka sunumundan ve teknik bilgilerden oluşmaktadır. Psikanalitik tekniğin hikayesi yüz yıl öncesine dayanıyor (Breuer and Freud, 1893-1895). Breuer le Anna O. arasındaki tesadüfi işbirliğiyle başlayan bu hikayede, doktorla hasta birlikte çalışarak, dinleyen ve anlatan yöntemini buldular ve bu sürece konuşma tedavisi ve baca temizliği adını verdiler. Yaşı daha büyük olan doktor Breuer, genç ve zeki meslektaşı Freud a, doktorla hasta arasındaki bu işbirliğinden elde edilen başarıları anlattı.

Freud un araştırmacı zihninin ısrarı, azmi ve dehası olmasaydı, psikanaliz o noktada kalabilir, yoğun bir erotik aktarım durumunun karşı aktarım kazası olarak tarihin tozlu sayfalarına gömülebilirdi. Freud, Salpetriere de yaşadığı kafa karıştırıcı deneyimlerden sonra (Jones, 1953), bir türlü çare bulunamayan histeri ve diğer psikonevrotik rahatsızlıklara bir çözüm bulmasına yardımcı olabilecek araştırma yöntemlerine eğilmeye çoktan hazırdı. Breuer le Anna O. nun geliştirdiği yöntem Freud un önce hipnozdan, sonra da hastanın alnına elle basınç uygulama yönteminden vazgeçerek, serbest çağrışım yöntemini benimsemesini sağladı. Bu yöntemde hasta aklına gelenleri söylüyor, analist de onu serbest bir dikkatle dinleyerek tespit ettiği örüntüleri yorumluyordu. Bulunan yöntem, basitliğine rağmen o kadar karmaşıktı ki, aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen hala üzerinde konuşup tartışmaya devam ediyoruz. Psikanalizin ilk dönemine ait dersler günümüzde de önemini koruyor. Breuer in asıl mesleği hekimlikti, dolayısıyla tedavi etmeye, şifa vermeye odaklanıyordu. Yaşadığı deneyime bakınca, Anna O. yla birlikte keşfettiği yöntemin uygulayan kişi için, özellikle de terapötik açıdan hevesli ama yeterli düzeyde hazırlanmamış biri için çok zor olabileceğini görüyoruz. Diğer yandan Freud bir kaşifti, amacı da anlaşılamayan sırları çözmekti. Bunu yapabilmek için hipotez oluşturması, hipotezler içinse veri toplayacak bir yöntem bulması gerekiyordu, ayrıca verileri organize edip yöntemi mükemmelleştirmek için kuramlara ihtiyacı vardı. Terapi, yöntemle kuramın ya da kuramla yöntemin doğal bir teyidi olacaktı ama ne yöntemi ne de kuramı gözden çıkaracak şekilde hedeflenemezdi. Dolayısıyla yöntem, kuram ve terapötik hedef üçlüsü işin başından beri iç içe oldu ve bu birliktelikten doğan karmaşıklıktan dolayı, yüz yıl boyunca bu üç öğenin herhangi bi- 2 KLİNİK ETKİLEŞİMLER

rinde önemli bir değişiklik olduğu zaman bütün üçleme yeni baştan ele alınarak üzerinde tartışmalar yapıldı. Tekniği tanımlamak ve sistematikleştirmek için yapılan çalışmalar, kuramı tekrar tekrar kavramlaştırmak için gösterilen çabalara göre hem az hem de düzensiz oldu. Freud haklı bir şöhret kazanan teknik makalelerini yazdığında, hem kuram hem de psikanalitik ekol çoktan başlamış ve ilerlemişti (Freud, 1911, 1912a, b, 1913, 1914, 1915). Makalelerde temel kural, analitik yüzey, direnç, yadsınamayan pozitif aktarım, erotik aktarımlar, derinlemesine çalışma ve tekrarlama zorlanımı kavramları ele alınıyordu (Ellman, 1991). Freud'un teknik makaleleri, libido kuramına dayanan psikanalitik süreçten son derece emin olduğu bir döneme ait. O zamanki birçok analistin uygulamalarını beğenmediğinden, makalelerde ne yapılması gerektiğinden çok, ne yapılmaması gerektiği üzerinde duruyor. Bugünkü avantajlı konumumuzdan geriye doğru bakınca, o makalelerin psikanalizdeki bir geçiş dönemini yansıttığını görüyoruz. Günümüzün bakış açısına göre analistle hasta arasındaki etkileşimin ne kadar karmaşık olduğu göz önüne alındığında, o dönemin bir masumiyet dönemi olduğunu söyleyebiliriz [Lichtenberg, 1994, s. 727] Ancak savaş nevrozları, terapideki başarısızlıklar ve topografik kuramdaki tutarsızlıklar, özellikle de savunma ve duygulanım tutarsızlıkları, Freud un teknik makalelerine rehberlik eden kurama olan inancını hızla sarstı (Gill, 1963). Yapısal hipotez önermelerinin gelişine kadar bir on yıl daha geçti. (Freud, 1923, 1926). Bu süre zarfında yapılan en etkileyici teknik değişiklikler, Ferenczi nin (1953) deneysel çalışmaları oldu. Giriş 3

Zihnin üç parçalı yapısı tartışılır ve yavaş yavaş kabul edilirken, önemi ve uygulama şekli konusunda ortaya büyük bir görüş ayrılığı çıktı. Analistlerden bir kısmı, saldırgan-yıkıcı dürtüye odaklandı; bu yönelim önce Melanie Klein ın kuramı ve teknik yaklaşımının (Segel, 1974; Spillius, 1995), daha sonra da çeşitli nesne ilişkileri kuramlarının yolunu açtı (Greenberg ve Mitchell, 1983). Bir başka grupsa benliğe ve savunmalara (A. Freud, 1936), ve hem çatışmayı hem de uyumlanmayı kapsayan işlevsel-yapısal bir kurguya odaklandı (Hartmann, 1964). Bu üç yaklaşım, yani Klein, nesne ilişkileri ve benlik psikolojisi, psikanalizin ana akımı olarak tanımlanıyordu çünkü aralarında farklılıklar olmasına rağmen, hepsi aynı uluslararası birliğe dahildiler. Bu kitapta teknik çalışmalarla ilgili bilgileri öncelikli olarak benlik psikolojisinden ve nesne ilişkilerinden türetilen tekniklerle sınırlayacağız çünkü bunlar fikirlerimizi dayandırdığımız güncel trendleri teşkil ediyor. Kuramsal farklılıklara rağmen, bu dönemi takip eden 30 yıl içinde yazılan yazıların hepsinde, Freud un tarafsızlık, uzak durma, cerrah benzetmesi, ayna ve boş ekran kavramlarının nasıl uygulanabileceği veya değiştirilebileceği tartışıldı. Erken dönemin etkili yazarlarından biri olan Glover (1931), tam olarak doğru olmayan yorumlamaların bir nevi telkin olduğu eleştirisinde bulundu. Son zamanlarda bir insanın diğerini değerlendirme kabiliyetinde benimsenen görecelik yaklaşımının ışığında, Glover ın kesin ve doğru yorumlama talebinin ve fantezilerin eksik bırakılmadan ortaya çıkarılması konusundaki ısrarının (1931, s. 358), ideal veya saf teknik geleneğine dayandığını görebiliyoruz. Aynı geleneğe mensup olan Fenickel de (1941) deneyimlemek yerine konuşmak konusunda uyarıda bulunmuş, diğer uçta da nihai amaçları göz önünde bulunduran mantıksal bir güç tarafından anlaşılmayan 4 KLİNİK ETKİLEŞİMLER

serbest (sistematik olmayan) duygusal ifadelerin olduğunu söylemiştir (s. 6). 1950 lere gelindiğinde ana akım yaklaşımın kavramları (Amerika da) yeterince söze dökülebilmiş, Eissler (1953) de savunmanın ve çatışmanın içgörü kazanmak amacıyla yorumlanması tanımını yapabilmişti. Analistin bunun dışındaki tüm faaliyetleriyse parametre statüsüne sürgün edilmişti. Model olarak kullanılacak temel bir tekniğin mevcut olduğu görüşü, tek kişili psikolojiye dayanan kurama ve yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma yaklaşımını pekiştirdi. Buna cevaben, bu yaklaşımı birçok yönden eleştiren revizyonist makaleler yazıldı. Kardiner (1939) ve Erikson (1959) kültürün göz önüne alınmadığını, Sullivan (1953) gelişimi anlamak için kişilerarası ilişkilerin gerekli olduğunu, Racker (1968) analistin terapiye katkısının küçük görüldüğünü, Reik (1949) sezgilere yeterince önem verilmediğini, Deutsch da (1994) kadınların gelişim sorunlarının çarpıtıldığını söylediler. Ayrıca Rogers dan (1951) tutun da Winnicott (1958), Stone (1961) ve Guntrip e (1969) kadar çeşitli kuramcılar da ilişkisel ve insani yönlere daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiğine dikkat çektiler. Greenson (1967), klinik örneklerle zenginleştirdiği etkileyici bir metinde bu trendlerin çoğunu bir araya getirmeye çalıştı. Hastanın güdülenmesine ve yaşadığı içsel deneyime nasıl duyarlı olunacağını, ayrıca hastanın çağrışımlarının yine hastanın bakış açısından ne anlama geldiğini kavramak gerektiğini göstererek, empatik algının ilk örneklerinden birini verdi (bkz. Lichtenberg, 1981). Greenson'un kitabı o dönemin en zengin klinik sunumuydu. Diğer yazıların büyük bölümünde teknikle ilgili kısa diyalog örnekleri sunuluyor, genellikle de ya klasik tarzda yorumlamaların nasıl yapılması gerektiğini göstermek (Arlow ve Brenner, 1964; Brenner, 1976), ya da daha insani etkileşimlerle ilgili örnekler vermek (Poland, 1984) amacını güdüyordu. O dönemdeki bir baş- Giriş 5

ka trend de, analistlerin borderline bozukluklar (Kernberg, 1975, 1976) ya da pre-ödipal rahatsızlıklar (Mahler, 1968; Mahler, Pine, and Bergman, 1975) gibi ciddi karakter patolojileri arz eden hastaların tedavisi için teknik değişiklikler yapmalarıydı. Önerdiğimiz tekniklerin ve temel fikirlerimizin büyük bölümünün dayandığı dönem ve çalışmalar, Kohut un (1971) narsistik kişilik bozukluğu kapsamında büyüklenme, sanrıların yıkılması ve yabancılaşma kavramlarını yeniden gözden geçirme çağrısıyla başlayan dönemdir. Tekniklerimizi geliştirme aşamasında sunduğumuz diğer yazılarda (Lichtenberg, 1989; Lichtenberg, Lachmann, and Fosshage, 1992) hem Kohut a, hem başka kendilik psikologlarına, hem de kendiliği deneyimin ve güdülenmenin merkezi olarak gören kendilik kuramlarıyla koordine bir şekilde yürütülen gelişimsel araştırmalara (Stern, 1985; Lachmann ve Beebe, 1989, 1992) çok şey borçlu olduğumuzu belirtmiştik. Buna ek olarak hem kuramımızda, hem de klinik uygulamalarımızda öznelerarasılık kuramından (Atwood ve Stolorow, 1984; Stolorow and Atwood, 1992) da faydalanıyoruz. O dönemde yazılan teknik makalelere baktığımız zaman, kendi bakış açımız ve sosyal yapılandırmacılık yaklaşımı (Hoffman, 1983; Gill, 1982, 1991) arasında büyük benzerlikler olduğunu görüyoruz. Ayrıca Weiss ve Sampson (1986), Jacobs (1991), ve Dorpat ve Miller in (1992) yaklaşımlarıyla da ortak noktalarımız var. Diğer yandan çatışmaya (Brenner, 1976), savunmaların yorumlanmasına (Gray, 1973), saldırgan dürtüye ve yansıtmalı özdeşime (Ogden, 1982) ağırlık verenlerle daha fazla görüş ayrılığımız var. Hem bizim yaklaşımımıza benzeyen, hem de zıt olan görüşlerde tespit ettiğimiz bir nitelikse, duyguların önemine ve analistle hasta arasındaki anlık etkileşimlere daha fazla önem verilmeye başlandığıdır. Bizler prensiplerimizi ve tek- 6 KLİNİK ETKİLEŞİMLER

niklerimizi bağımsız şekilde geliştirdik ama Peterfreund un modelleri ve stratejileriyle örtüştüklerini düşünüyoruz (1983). Prensiplerimizi sunmak için tek bir vaka kullanmaya karar verdik, bu nedenle okumakta olduğunuz kitap, vaka kitaplarından oluşan küçük bir dizinin parçalarından biridir. 1978 yılında kendilik psikolojisine öncülük edenler, Kohut un kuramlarının klinik tasvirlerini görmek isteyenlerin taleplerini karşılamak için bir vaka kitabı hazırladılar (Goldberg, 1978). Kitapta altı örnek verilerek yorumlamalarla ilgili aşağıdaki görüşler sunuluyordu: Analist, kendilik nesnesi aktarımında kendilik nesnesi işlevi görür, yorumlamalar da ağırlıklı olarak kendilik nesnesinin periyodik eksikliğine odaklanmalıdır yani hasta analistin kendilik nesnesi işlevini yerine getirmediğini düşündüğü zaman, arkasından bir dengesizlik dönemi gelir ve küçük de olsa travmatik bir aşırı uyarılma durumu yaşanır. Ama doğru bir yorumla bu travmatik epizodlar onarılabilir [p. 9]. Yani vaka kitabındaki odak noktası, hasta kendilik bütünlüğünü muhafaza etmek veya onarmak için ihtiyaç duyduğu varlığın fiziksel ya da empatik açıdan hazır bulunmadığını düşündüğü zaman olanların yorumlanmasıydı. Bu yorumlamalara o andaki dinamiklerin öncüsü olan genetik bağlamın da yeniden inşa edilmesi ve entegre edilmesi dahil edilmeliydi (s. 448). Bu kitaptaki vaka sunumunda ve açıklamalarda, yorumlamaların menzilini de genişleterek 1978 yılındaki vaka kitabında sunulan temel bulguları teyit ettiğimiz kanaatindeyiz. İki kitabın yazılması arasında geçen sürede kazanılan deneyimler, hastaların aynalama, ikizlenme ve idealize etmenin ötesinde ihtiyaçları olduğunu göstermiştir (Wolf, 1988). Beş güdülenme sistemini ele aldığımız için, geniş bir ihtiyaç ve örüntü yelpazesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Buna ek Giriş 7

olarak, ilk kitabın yazarları (nispeten dar bir yorum repertuarıyla) hastada elde ettiklerini gösterdikleri kayda değer değişimler nedeniyle, yorumlamaların terapötik etkisi konusunda sahte bir iyimserlik içine düşmüşlerdir. Daha sonraki klinik deneyimler bizlere yorumlamaların (veya karşılıklı olarak arttırılan farkındalığın) sadece hastanın geçmişte ve şimdi eksikliğini yaşadığı gelişimi teşvik edici cevapları değil, tekrar eden çatışmalı örüntülerin zarar verici etkisini de kapsaması gerektiğini gösterdi (bkz. Bölüm 6). Bizler daha geniş bir güdülenme yelpazesine ve bilinçdışı şekilde örgütlenen tepkilerin yinelenen problematik örüntülerine odaklanmanın, terapötik kapsamı genişlettiğini düşünüyoruz. Dewald ın (1972) vaka sunumu son derece detaylı notlar ve yorumlar içeriyor. Bizim gibi o da okuyuculara analistle hasta arasında geçen etkileşimleri dolaylı yoldan da olsa deneyimleme fırsatı sunmak istiyor. Bu iki kitap arasında ilgi çekici benzerlikler var. Hastaların ikisi de kadın, analistler erkek ve her iki hasta da çocukken cinsel tacize uğramış. Dewald ın hastası analizi sıradışı bir hızla iki yıl gibi kısa bir zamanda tamamlamış, bizim sunduğumuz vakaysa dokuz yıllık bir çalışmayı içeriyor. Her iki sunumda da aynı temaların tekrar tekrar ortaya çıktığını görüyoruz, bu da bize analiz sürecinin ne kadar ayrıntılı olduğunu ve bir hastayla çalışırken sürekli yeni bakış açıları bulmak gerektiğini gösteriyor. İki kitap arasındaki en büyük fark, yazarların amaçlarında yatıyor. Dewald ın vakası, psikanalizin bir bilim ve etkili bir yöntem olmadığını iddia edenlere cevap vermek için zihinsel işlevleri gösteren birincil veriler tedarik etmek amacıyla sunuluyordu (s. 7). Dewald, Freud un yazılarını ve yapısal hipotezini takip eden tekniğin başarıyla uygulanabildiğini göstermek istiyordu. Tekniğin doğru olduğu varsayımı asla sorgulanmıyordu ama Dewald a göre sadece az sayıda psikiyatrik hastaya ideal şekilde uygulana- 8 KLİNİK ETKİLEŞİMLER

biliyordu (s. 633). Buna karşılık bizler psikanalizin veya irdeleyici psikoterapinin daha geniş bir kitleye uygulanabileceğini düşünüyor ve kitabımızda yapısal hipotezin veya kendilik psikolojisinin tekniklerini anlatmak yerine, teknik prensipleri yeniden kavramlaştırıyor ve bir güdülenme kuramı sunuyoruz. Dorpat ve Miller in (1992) Dewald la ilgili görüşü hastayla etkileşimlerine çok az önem yüklüyor olduğuydu (s. 37). Dewald ın bu yaklaşımı, bizim görüşümüzle de çelişiyor çünkü bizler analistin müdahalelerinin hangi fantezileri (çarpıtmaları) tetiklediğinden çok, hastanın analistin söylediklerine ve yaptıklarına verdiği cevaplara büyük önem veriyoruz. Her iki kitapta sunulan vakalar, sürece aktif olarak katılan iki kişinin arasındaki etkileşimlerin kayıtlarından oluşuyor. Dewald vakayı benlik psikolojisini nasıl kullandığını göstermek için kullanıyor, kitabın sonunda da kısa ve iyi düzenlenmiş bir tartışma sunuyor. Bizim kitabımızdaysa, güdülenme sistemleri kuramımızın ve tekniklerimizin duygulanım, aktarım, rüya yorumları, cinsel taciz ve terapötik eylem şekillerine uygulanmasında önem taşıyan bir dizi konu üzerinde duruluyor. Ayrıca vaka içeriğinin ve açıklamaların, klinik araştırmalar için çok faydalı olabilecek veriler sunduğunu düşünüyoruz. Bu tür yayınların büyük ilgi çekmesinden ve üzerinde tekrar tekrar konuşulmasından, Silverman (1987) ve Fosshage ın (1990) vaka sunumlarında olduğu gibi sadece bir saatlik bile olsa seansların kelimesi kelimesine aktarılmasının ne kadar faydalı olduğunu anlıyoruz. Kısa seans kayıtlarına dayanarak yapılan kavramsal tartışmaların yanı sıra, Dewald ın kitabıyla bizimki arasında geçen 20 yıllık sürede daha kapsamlı ve kayıtlı araştırmaların sayısı önemli ölçüde arttı (Lubarsky, 1976; Bucci, 1985, 1992; Weiss and Sampson, 1986; Dahl, Kachele, and Thoma, 1988; Luborsky and Crits- Christoph, 1989; Weiss, 1993). Kitabımız öncelikli olarak irdeleyici Giriş 9

terapi uygulayanlara yönelik olsa da, alanımızda kritik incelemeler yapmak için ihtiyaç duyulan veri arayışına da cevap vereceğini düşünüyoruz (Edelson, 1984). Bu kitapta klinik etkileşimleri yürütme teknikleriyle ilgili bakış açımızı sunuyor, analiz sürecinin notlarını kullanarak analistin yaklaşımının başarılı ve başarısız olduğu noktalarla ilgili yorumlar yapıyoruz. Tekniğimizi daha önceki yazılarımızla bağlantılı şekilde geliştirdik. Kendilik ve Güdülenme Sistemleri kitabında, temel psikanaliz kavramlarını beş güdülenme sisteminin ışığında ele almıştık. Bu beş sistem bebeğin doğuştan gelen ihtiyaçlarına ve tepki örüntülerine cevaben örgütlenir ve istikrar kazanır, ayrıca bebeğin bakıcıların eylemlerine verdiği öğrenilmiş cevaplar da bu sürece dahil olur. Fizyolojik gerekliliklerin, bağlanma ve yakınlığın, kendi ortaya koyma ve keşfetme davranışlarının, duyumsal zevk ve cinsel heyecanın psişik düzenlemesini, ayrıca geri çekilme ya da zıtlaşma yoluyla ters tepki verme ihtiyacını da göz önünde bulundurduk. Deneyimlerin ve güdülenmenin başlatılması, örgütlenmesi ve entegre edilmesi için temel gerekliliğin bir kendilik algısı geliştirmek olduğunu savunduk. Kendilik algısının gelişmesi ve beslenmesi de ancak bakıcıların empatik cevaplarıyla mümkündür. Bakış açımız, bilinçdışı zihinsel faaliyetlerle ilgili görüşlerimizi gözden geçirmemizi, temel bilinçdışı düşünceyle daha aşina olduğumuz sembolik bilinçdışı düşünce arasında bir ayırım yapmamızı sağladı. Topografik bilinç-öncesinin rolünü, birey kendini güvende hissettiği zaman düşüncelerin ve duyguların aktığı, farkındalığa giden bir yol olarak yeniden tanımladık. Psikanalitik terapideki geleneksel odak noktasını değiştirerek, bilinçdışı savunmaların yorumlanması ve ortadan kaldırılmasının yerine, negatif olaylara ve duygulara verilebilecek örgütlü cevaplar koyduk. 10 KLİNİK ETKİLEŞİMLER

Gelişimin her etabında yaşanan değişimler sırasında etkinleşen sistemlerin arasında ve kendi içinde meydana gelen diyalektik gerginliklere ve hiyerarşik yeniden yapılanmalara dayanan alternatif bir çatışma kuramı önerdik. Çarpıtmalara dayalı aktarımların hastanın o andaki hayatında var olan kişi veya ilişkilere uygulandığını savunan statik görüş yerine, daha akıcı ve esnek canlandırmaların mevcut olduğunu düşünüyoruz. Bu yeni canlandırmalar hem hastanın daha önceki deneyimlerinden doğan beklentilerinden, hem de o andaki kişilerarası faktörlerden etkileniyor. Kitapta ayrıca analistin ve hastanın birlikte örnek sahneler oluşturmasını tarif ediyor ve her klinik deneyime birbiriyle örtüşen üç perspektiften bakılabileceğini öne sürüyoruz: intrapsişik, öznelerarası ve duygusal-bilişsel durumun değerlendirilmesi. Bizler psikanalist olduğumuz dönemde hem kuramsal hem de terapötik alanlara benlik psikolojisi hakimdi. Önemli teknik prensipler Eissler in (1953) parametre kavramına, Kris in (1956) iyi saat kavramına ve Greenson un (1967) terapötik ittifak önerisine dayanıyordu, psikanalizin genişleyen kapsamı da şiddetli tartışmalara konu oluyordu. Glover ın (1931) teknikleri kodlama girişimi sonrasında benimsenen katı klasik psikanaliz tanımına itirazlar yükseliyor, klasik Amerikan ekolüne mensup analistler (Stone, 1961; Greenson, 1967) ve George Klein (1970) gibi eleştirmenler buna karşı çıkıyordu. Geriye dönüp baktığımızda, psikanalitik tekniğin gelişiminin Robert Kennedy nin sözlerine uygun olduğunu söyleyebiliriz. Kennedy Bazı insanlar mevcut olana bakıp neden diye sorar. Bense hiç olmamış şeylerin hayalini kurup neden olmasın diye soruyorum demişti. Geçmişte, analistler neden dedikleri, mesela neden kanape kullanıyoruz ya da neden hastaları haftada dört veya beş kez görüyoruz ya da sorulara neden cevap vermiyoruz Giriş 11