1986 DAN 2010 A KİNOLONLAR



Benzer belgeler
Kinolonlar. Quinolones DERLEME. İÇ HASTALIKLARI Dergisi 2014; 21: Uzm. Dr. Emine GÜNAL 1, Prof. Dr. Hakan ERDEM 2 ÖZET SUMMARY

Kinolon halkasına altı pozisyonunda florin eklenmesiyle

Bakteriyel İnfeksiyonlar ve Tedavi Kılavuzları

Piyelonefrit Tedavi süreleri? Dr Gökhan AYGÜN CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD

Pnömonide Etkene Yönelik Antimikrobiyal Tedavi

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ

KISITLI BİLDİRİM. ADTS grubunun hazırladığı Kısıtlı Bİldirim Tabloları ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken konular.

Febril Nötropenik Hastada Antimikrobiyal Direnç Sorunu : Kliniğe Yansımalar

Alt Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Kinolon Kullanımı

AKUT OTİTİS MEDİA. Prof.Dr.Ergin ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

Doç. Dr. Özlem Tünger Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Antimikrobiyal Yönetimi Prof. Dr. Haluk ERAKSOY

Uzm. Dr. Bora ÇEKMEN. Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi İstanbul İli Beyoğlu Kamu Hastaneler Birliği Sağlık Bilimleri Üniversitesi

PROF. DR. HALUK ERAKSOY İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Toplum başlangıçlı Escherichia coli

KOAH ALEVLENMELERİNDE TANI VE TEDAVİ YAKLAŞIMI

Hazırlayanlar: Doç. Dr. Yasemin ZER Mikrobiyoloji AD Öğrt. Üyesi

Nüksün engellenmesi Ağrısız, fonksiyonel eklem! Uygun cerrahi işlem ve antimikrobiyal tedavi kombinasyonu ESAS!

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Prof. Dr. Abdullah Sayıner

Doripenem: Klinik Uygulamadaki Yeri

Sepsisde Klinik, Tanı ve Tedavi

MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARININ YAKLAŞIMI

YENİ KILAVUZLAR EŞLİĞİNDE OTİT TANI VE TEDAVİSİ

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

HEMODİYALİZ OLGULARINDA ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Prof. Dr. Bülent BEġĠRBELLĠOĞLU GATA Enfeksiyon Hst. ve Kl. Mik. AD, Ankara

Piperasilin-Tazobaktam(TZP) a Bağlı Hematolojik İstenmeyen Etkiler

Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde Yıllarında İzole Edilen Mikroorganizmalar ve Antibiyotik Duyarlılıkları


Antimikrobiyal tedavide yeni yaklaşım: Doripenem. İn vitro Veriler. Prof.Dr.Güner Söyletir Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul

Antibiyogram Yorumu. Mik. Uz. Dr. fiüküfe Diren

İdrar Örneklerinden İzole Edilen Bakteriler ve Antibiyotiklere Duyarlılıkları

Key Words: MIC, Non-Fermentative Bacteria, Quinolone Susceptibility. Anahtar Kelimeler: MİK, Kinolon Duyarlılığı, Non- Fermentatif Bakteri

Cerrahi Enfeksiyonlar. Dr.A.Özdemir AKTAN Marmara Universitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı 19 Nisan 2014

İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI: AMPİRİK TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLARA DUYARLILIK KONUSUNDA NEREDEYİZ? DR.PINAR ÇIRAGİL 2 NİSAN 2016,İSTANBUL

ÖZEL MİKROORGANİZMALARDA DUYARLILIK TESTLERİ VE TÜRKİYE VERİLERİ. Brusella

Epidemiyolojik Çalışmalar

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu

KISITLI ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTİ BİLDİRİMİ TALİMATI

Enfeksiyon odaklarından izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerde antimikrobiyal duyarlılık sonuçları

Gram negatif bakterilerin eski ve yeni kinolonlara duyarl l (*)

FARKLI KİNOLON GRUBU ANTİBİYOTİKLERİN FEKAL FLORADA KİNOLON DİRENÇLİ ESCHERICHIA COLİ SELEKSİYONU ÜZERİNE ETKİSİ

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

TEDAVİSİ GÜÇ İNFEKSİYONLARDA ANTİBİYOTİKLERİN FARMAKOKİNETİK/FARMAKODİNAMİK ÖZELLİKLERİNİN ÖNEMİ: PROSTATİTLER

Prof. Dr. Volkan Korten

Antibiyotiklerin Kullanımının Monitörizasyonu

ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTLERİ: LABORATUVARDAN KLİNİĞE

FEBRİL NÖTROPENİ TANI VE TEDAVİ

Antimikrobiyal Direnç Sorunu

NEBÜLİZASYON TEDAVİSİ: NE ZAMAN? NASIL? Ecz. Pırıl Karataş TÜKED

Sorunlu Mikroorganizmalar, Sorunlu Antibiyotikler ve E Test. Prof.Dr.Güner Söyletir Marmara Üniversitesi, İstanbul

Kandan izole edilen Escherichia coli suşlarında antimikrobiyal duyarlılık : EARSS

ANTİBİYOTİK KULLANIMININ TEMEL İLKELERİ VE AMAÇLARI (2 Ders saati)

TROPENİK HASTALARA TANI VE TEDAVİ

Antimikrobiyal Yönetimi: Klinisyen Ne Yapmalı? Laboratuvar Ne Yapmalı?

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

ADT Sonuçları Yorumlu ve Kısıtlı Bildirim, EUCAST Uzman Kurallar. Prof. Dr. Güner Söyletir Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul

AMAÇ. o Sefoperazon-sulbaktam (SCP), o Ampisilin-sulbaktam (SAM), o Polimiksin-B (PB) o Rifampin (RİF)

KÜTAHYA SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM III II. KURUL ENFEKSİYON HASTALIKLARI DERS KURULU

Direnç hızla artıyor!!!!

NANOTEKNOLOJİNİN DEZENFEKSİYON UYGULAMALARINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Dr. Derya SEYMAN. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

YENİ ANTİBAKTERİYELLER. Prof. Dr. Ayşe Willke Topçu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

DİYABETİK AYAK İNFEKSİYONUNDA AYAKTAN TEDAVİ EDİLECEK HASTALAR VE İZLEMİ

Kan Dolaşım Enfeksiyonlarında Karar Verme Süreçleri. Prof. Dr. Aynur EREN TOPKAYA Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

Ülkemizde Toplum Kökenli Üriner Sistem İnfeksiyonlarında Akılcı Antibiyotik Kullanımı. Dr. Hande Arslan Başkent ÜTF 28 Ocak 2009

Antibiyotik Direncini Önlemek! (Hastane Bakış Açısı) Dr Gökhan AYGÜN İÜC- CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD

EVDE BAKIM HASTASINDA ENFEKSİYONLARA YAKLAŞIM

ANTİBİYOTİKLER. Antibiyotikler, bakterileri öldüren veya onların üremelerini durduran maddelerdir. Bakterileri öldüren antibiyotiklere bakterisidal,

Olgularla Klinik Bakteriyoloji: Antibiyotik Duyarlılık Testleri Yorumları. Dilara Öğünç Gülçin Bayramoğlu Onur Karatuna

ANTIBIOTIC RESISTANCE IN STREPTOCOCCUS PNEUMONIAE STRAINS ISOLATED FROM STERILE BODY SITES. Öznur AK*, Serdar ÖZER*, Nur A.

İDRAR YOLU İNFEKSİYONLARINDAN İZOLE EDİLEN ESCHERICHIA COLI KÖKENLERİNDE FLOROKİNOLON DİRENCİNİN ARAŞTIRILMASI

Prof Dr Salim Çalışkan. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi

KİNOLONLAR SPEKTRUM: CİPROFLOKSAZİN-İV+PO OFLOKSAZİN-İV+PO LEVOFLOKSAZİN-İV+PO NORFLOKSAZİN-PO LOMEFLOKSAZİN-PO ENOKSAZİN-PO SPARFLOKSAZİN-PO

Dr. Gülhan ÇALLI SAMSA. DEUTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. EKMUD-İzmir /Ocak 2014

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Yılları Arasında Üretilen Salmonella İzolatlarının Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları

TÜRKİYE DE ANTİBİYOTİK KULLANIMI VE DİRENÇ NEREYE GİDİYOR?

Ders Yılı Dönem-III Enfeksiyon Hastalıkları Ders Kurulu

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİLER (TDM)

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM III ENFEKSİYON HASTALIKLARI DERS KURULU

NİTROFURANTOİNİN İDRAR KÜLTÜRLERİNDEN SOYUTLANAN ESCHERICHIA COLI SUŞLARINA IN VITRO ETKİNLİĞİ

Yeni Antibiyotikler. Yrd Doç Dr. Nefise ÖZTOPRAK Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Dirençli Bakteri Yayılımının Önlenmesinde Laboratuvarın Rolü

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Kısa Bildiri/Short Communication Mikrobiyol Bul 2009; 43:

Antimikrobiyal Yönetimi Anket Sonuçları

Prof.Dr. Ayşe Willke Topcu KLİMİK 2017 Antalya

EGE VE AKDENİZ BÖLGESİ NDE ÜROPATOJEN ESCHERICHIA COLI KÖKENLERİNİN FLOROKİNOLONLARA DUYARLILIĞI

Türk Toraks Derneği. Erişkinlerde Hastanede Gelişen Pnömoni (HGP) Tanı ve Tedavi Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi.

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Hastanede Kaçınılması Gereken Beş Ortak Tıbbi Hata. Düşme Antibiyotik yalnış kullanımı İlaç uygulanım hataları Eksik Mobilizasyon Plansız taburculuk

Solunum Problemi Olan Hastada İnfeksiyon. Hastane Kaynaklı Solunum Sistemi İnfeksiyonlarında Antibiyoterapi

AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora türü mikroorganizmalardan elde edilirler.

Karbapenem Gerekmez Funda TİMURKAYNAK Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi

İDRAR ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLEN BAKTERİYEL PATOJENLERİN DAĞILIMI VE GSBL POZİTİF VE NEGATİF ESCHERICHIA COLI

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM III ENFEKSİYON HASTALIKLARI DERS KURULU

Akılcı Antibiyotik Kullanımı. Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu 25 Nisan 2014, Muğla

Transkript:

ANKEM Derg 2010;24(Ek 2):96-100 1986 DAN 2010 A KİNOLONLAR Sercan ULUSOY Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İZMİR sercan.ulusoy@ege.edu.tr ÖZET Kinolonlar en geniş antimikrobiyal sınıflarından biridir. 1962 yılında nalidiksik asitin tesadüfen bulunmasından bugüne kinolonlar en yaygın kullanılan ve en etkili ajanlardan biri haline gelmiştir. Bu yazıda kinolonların tarihsel gelişimi ve temel özellikleri gözden geçirilmiştir. Anahtar sözcükler: antibiyotik, antimikrobiyal, kinolon SUMMARY Quinolones: From 1986 to 2010 Quinolones are one of the largest classes of antimicrobial agents. Since the fortuitously discovery of the nalidixic acid in 1962, quinolones have become the most widely used and most effective antibacterial agents in the world. In this paper historical development and basic characteristics of quinolones were reviewed. Keywords: antibacterial, antibiotic, quinolone Kinolonlar, canlı mikroorganizmalardan elde edilen birçok antibiyotikden farklı olarak kimyasal yollarla elde edilen sentetik maddelerdir. Bu nedenle aslında antibiyotik değil, kemoterapötik maddelerdir. Bu özellikleri laboratuvar koşullarında çok sayıda kinolon molekülünün sentezlenebilmesine olanak sağlamaktadır. Lesher ve arkadaşları tarafından 1962 yılında antimalarial bir ajan olan klorokinin sentezi sırasında tesadüfen keşfedilen nalidiksik asitle başlayan kinolonların öyküsü, bugün çok sayıda ve yaygın kullanılan üyeleriyle geniş bir aileye dönüşerek devam etmektedir (1). İlk üyeleri, 1970 lerin başlarında sadece üriner sistem infeksiyonlarının tedavisinde kullanılan bu ajanlar günümüzde hemen hemen tüm sistem infeksiyonlarında, hem toplum hem hastane kökenli infeksiyonlarda, hem ayaktan hem yatan hastalarda, hafiften ciddiye çok sayıda değişik klinik durumlarda, hem oral hem de parenteral ve yaygın olarak kullanılan bir grup haline gelmiştir. Temel kinolon molekülündeki kimyasal yapı-aktivite ilişkilerinin çok net olarak anlaşılabilmiş olması daha geniş spektrumlu, daha yüksek intrensek aktiviteli ve daha iyi ve gelişmiş farmakokinetik profile sahip, daha az yan etkili ve doğal olarak daha iyi klinik sonuçlara ulaşmamızı sağlayan moleküllerin üretilebilmesine yol açmıştır (1,4,10). 2005 yılı itibarıyla, dünyada 800 milyondan fazla insanın kinolonlarla tedavi edildiği bildirilmiştir. Bu sayı muhtemelen günümüzde bir milyarı aşmıştır. 1985-2005 yılları arasında kinolonlarla ilgili 2000 den fazla araştırma makalesi, 600 civarında derleme yazısı yayımlanmıştır. Günümüze değin 10000 den fazla kinolon molekülü sentezlendiği tahmin edilmektedir. Ancak, doğal olarak bunların çok az bir kısmı klinik kullanıma girebilmiş ve klinik kullanım için onay alabilmiştir. Bununla birlikte bu yaygın kullanım direnç sorunlarını ve bazı moleküllerde görülen kabul edilemez yan etkileri de beraberinde getirmiştir (10). Çok sayıda kinolon molekülü arasındaki in-vitro etkinlik farklılıkları nedeniyle, birçok yazar kinolonları kuşaklara ayırarak incelemeyi yeğlemişlerdir. Ancak, bu sınıflama sefalosporinlerde olduğu gibi net olmayıp değişik yayınlarda farlılıklar gösterebilmektedir (1,2,9,10). Nalidiksik asit ve ardından sentezlenen 25.ANKEM ANTİBİYOTİK VE KEMOTERAPİ KONGRESİ, KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ, 28 NİSAN-02 MAYIS 2010

oksolinik asit, sinoksasin, piromidik asit, pipemidik asit, flumekin gibi kinolon türevleri birinci kuşak kinolonlar olarak adlandırılmıştır. Bu grubun üyeleri aerop Gram negatif bakterilere oldukça etkili olmasına karşın, Gram pozitif aerop bakterilere ve anaerop bakterilere karşı etkin değildir. Farmakodinamik ve farmakokinetik özellikleri de iyi olmadığından üriner sistem infeksiyonları gibi belli endikasyonlarda ve kısıtlı kullanım alanına sahiptiler. Sistemik kullanıma da uygun olmayan bu ajanların günümüzde kullanımları söz konusu değildir. Geniş etki spektrumlu ve yaygın kullanım alanına sahip, aynı zamanda iyi farmakokinetik özellikleri olan kinolonlar 1980 den sonra kullanıma girmeye başlamışlardır. Molekülün C-6 pozisyonuna bir flor eklenmesiyle elde edilen yeni moleküller florokinolonlar olarak adlandırılmış ve ikinci kuşak kinolonlar olarak sınıflandırılmıştır. Bu değişiklik grup üyelerine birinci kuşaklara göre daha iyi bir Gram negatif etkinlik ve ilave olarak Gram pozitif etkinlik kazandırmıştır. Norfloksasin (1986) bu grubun ilk üyesi olup bunu siprofloksasin (1987) ve ofloksasin (1988) izlemiştir. Siprofloksasin güçlü antipsödomonal etkiye de sahip olup, daha sonra sentezlenen moleküller dahil en güçlü antipsödomonal kinolon olma özelliğini sürdürmektedir. Diğer ikinci kuşak kinolonlar arasında enoksasin, fleroksasin, lomefloksasin, pefloksasin ve rufloksasin vardır. Ancak, bu moleküller öncekiler kadar yaygın kullanım alanı bulamamıştır (6,8,9,10). 1990 lı yıllar ise üçüncü kuşak kinolonların geliştirildiği yıllar olmuştur. Levofloksasin, grepafloksasin, gatifloksasin, sparfloksasin, temafloksasin, tosufloksasin ve pazufloksasin bu grubun üyeleridir. Üçünkü kuşak kinolonların etki spektrumu özellikle pnömokoklara karşı olmak üzere artmış Gram pozitif etkinlik ve anaeroplara karşı orta derecede etkinlik olarak özetlenebilir. Ancak, bu moleküllerin büyük kısmı klinik kullanıma girmeden veya girdikten bir süre sonra yan etkileri nedeniyle kullanımdan kaldırılmışlardır. Bu gruptan sadece levofloksasin uzun yıllar sorunsuz ve yaygın olarak kullanılmış ve halen de kullanımına devam edilmektedir. 1990 ların sonu ve 2000 li yıllarda ise, trovafloksasin, klinafloksasin, sitafloksasin, moksifloksasin ve gemifloksasinin yer aldığı dördüncü kuşak kinolonlar gündeme gelmiştir (Tablo 1). Bunlar pnömokoklara karşı daha da artmış etkinlik yanında çok güçlü antianaerop etkinliğe sahip moleküllerdir. Ancak bunlar içinde de günümüzde sadece moksiflokasin ve gemifloksasin kullanılmakta olup, diğerleri yan etkileri nedeniyle kulanımdan kaldırılmışlardır (6,8,9,10). Tablo 1. Kinolonların sınıflandırılması (Kaynak 1 ve 10 dan uyarlanmıştır). Birinci kuşak kinolonlar Nalidiksik asit Oksolinik asit Sinoksasin Piromidik asit Pipemidik asit Flumekin İkinci kuşak kinolonlar Norfloksasin Pefloksasin Enoksasin Siprofloksasin Lomefloksasin Ofloksasin Üçüncü kuşak kinolonlar Levofloksasin Sparfloksasin Gatifloksasin Grepaflokasin Dördüncü kuşak kinolonlar Trovafloksasin Moksifloksasin Gemifloksasin Günümüzde çok sayıda infeksiyon hastalığı oral veya parenteral yoldan kinolonlarla tedavi edilmektedir. Klinik etkinlikleri toplum kökenli pnömoniler, kronik bronşitin akut alevlenmeleri, akut bakteriyel rinosinüzitler ve nozokomiyal pnömoniler dahil solunum yolu infeksiyonlarında kanıtlanmıştır. Ayrıca, komplike olmayan ve bazı komplike üriner sistem infeksiyonları, bakteriyel prostatitler, deri ve yumuşak doku infeksiyonları, kemik ve eklem infeksiyonları, gastrointestinal sistem infeksiyonları (enterotoksinojen Escherichia coli, Salmonella türleri, Shigella türleri, Campylobacter, Aeromonas, Vibrio türleri ile oluşanlar dahil) etkili olduğu diğer infeksiyonlardır. Pelvik infeksiyonlar, şankroid, gonokokal ve klamidyal infeksiyonlar gibi cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar 97

da kinolonlarla başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Bazı kinolonlar bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda febril nötropeni tedavisinde de kullanılabilmektedir. Görüldüğü gibi kinolonlar tüm antibakteriyeller içinde en fazla endikasyona sahip ilaçlar arasında başta gelmektedir. Santral sinir sistemi infeksiyonları gibi bazı endikasyonları bir kenara bırakacak olursak neredeyse tüm infeksiyonlarda kullanılabilmektedirler (Tablo 2). Ancak, burada vurgulanması gereken en önemli konu, tüm kinolonların yukarıda sayılan tüm endikasyonlarda ruhsatlı olmadığıdır. Farmakodinamik ve farmakokinetik özellikleri arasında çok farklılıklar olması nedeniyle farklı endikasyonlarda klinik etkinlikleri arasında farklılıklar olabilmektedir. Bu nedenle etkinliği kanıtlanmamış ve onay almamış olduğu endikasyonlarda kullanımından mutlaka Tablo 2. Yaygın kullanılan bazı kinolonların onaylı kullanım alanları (Kaynak 1 den uyarlanmıştır). Siprofloksasin Kadınlarda akut basit sistit Üriner sistem infeksiyonları Kronik bakteriyel prostatit Nonkomplike servikal ve üretral gonore Deri/yumuşak doku infeksiyonları Kemik/eklem infeksiyonları İnfeksiyöz diyareler Salmonelloz Komplike batıniçi infeksiyonlar (metronidazol ile kombine) Akut sinüzit Alt solunum yolu infeksiyonları Hastane kökenli pnömoni Levofloksasin Nonkomplike üriner sistem infeksiyonları Komplike üriner sistem infeksiyonları Akut piyelonefrit Kronik bakteriyel prostatit Komplike/nonkomplike deri ve yumuşak doku infeksiyonları Akut sinüzit Hastane kökenli pnömoniler Moksifloksasin Akut bakteriyel sinüzit Komplike deri/yumuşak doku infeksiyonları Komplike batıniçi infeksiyonlar Gemifloksasin Akut bakteriyel sinüzit kaçınılmalıdır (1,2,6,10). ABD de günümüzde en fazla kullanılan kinolonlar siprofloksasin, levofloksasin, gatifloksasin ve moksifloksasindir. Gemifloksasin ise 2004 yılında kullanıma girmiştir. Ülkemizde, gatifloksasin bulunmamaktadır. Gemifloksasin ise 2008 yılında kullanıma girmiştir. Birinci kuşak kinolonların günümüzde kullanımları yoktur. İkinci kuşak kinonlardan siprofloksasin en fazla endikasyonu bulunan kinolondur. Hem komplike hem de nonkomplike üriner sistem infeksiyonlarında (sistit, piyelonefrit ve kronik bakteriyel prostatit dahil), nonkomplike ürogenital ve rektal gonore, deri ve diğer yumuşak doku infeksiyonları, kemik ve eklem infeksiyonları, infeksiyöz diyareler ve salmonelloz, batıniçi infeksiyonlar (metronidazol ile kombine olarak) başta olmak üzere çok sayıda endikasyonu vardır. Ülkemizde de bugüne kadar en fazla kullanılan kinolondur. Ofloksasin de hemen hemen benzer endikasyonlarda ve yaygın olarak kullanılan diğer kinolondur. Bu gruptan ülkemizde bulunan norfloksasin, pefloksasin ve enoksasin yaygın olarak kullanılan kinolonlar değildir (1,2,6,10). Siprofloksasinin antipsödomal özelliğinin de olması ve çok iyi PK/PD özellikleri nedeniyle yaygın olarak kullanılmasına karşın pnömokoklara karşı sınırdaki etkisi nedeniyle gerek bu molekülün gerekse ofloksasinin solunum yolu infeksiyonlarında kullanımına uzun yıllar kuşkuyla bakılmıştır. 90 lı yılların sonunda kullanıma giren levofloksasin; ofloksasin molekülünden türetilmiş ve pnömokoklara karşı in-vitro etkinliği ofloksasine göre 1-2 dilüsyon daha güçlü olan bir üçüncü kuşak kinolondur. Bu özelliği nedeniyle solunum yolu infeksiyonlarında daha güvenle kullanılmaya başlanmış ve solunum yolu kinolonları olarak adlandırılan grubun ilk üyelerinden olmuştur. Zaman içinde hızla antipnömokoksik etkili başka moleküller de geliştirilmiş ancak çoğu yan etki sorunu nedeniyle kullanıma girememiş ya da kullanımdan kısa sürede çekilmiştir. Levofloksasin bugün ülkemizde toplum ve hastane kökenli pnömoni, kronik bronşitin akut alevlenmesi, akut sinüzitler gibi solunum yolu infeksiyonları dışında, komplike ve nonkomplike üriner sitem infeksiyonları, komplike ve non-komplike deri yumu- 98

şak doku infeksiyonları olmak üzere üç endikasyonda ruhsatlıdır (1,2,6,9,10). Moksifloksasin ülkemizde 2002 yılında kullanıma giren dördüncü kuşak bir kinolondur. Pnömokoklara karşı MİK değerleri levofloksasinden birkaç dilüsyon daha düşük olup daha yüksek antipnömokoksik etkinliğe sahiptir. Ayrıca, iyi bir Gram negatif etkinliği yanında çok güçlü bir anti-anaerop etkinliği söz konusudur. Kullanıma girdiği 2002 yılında sadece pnömoni, kronik bronşitin akut alevlenmesi ve akut sinüzit gibi solunum yolu infeksiyonları ruhsatı olan bu molekül de solunum yolu kinolonları arasında yer almış, ancak daha sonra klinik etkinliğinin kanıtlanması üzerine 2006 yılında komplike deri-yumuşak doku infeksiyonlarında ve 2007 yılında da komplike intraabdominal infeksiyonlarda kullanımı onay almıştır (7). Gemifloksasin ülkemizde en son kullanıma giren solunum yolu kinolonudur. 2008 yılında, toplum kökenli pnömoni, kronik bronşitin akut alevlenmesi ve akut sinüzit tedavilerinde kullanımı onaylanmıştır (3). Kinolonların her bir üyesinin değişik infeksiyonların tedavisinde kullanımı onaylı olsa bile olası etkenlerin duyarlılık durumları göz önüne alınmalıdır. Bu bağlamda, bütün kinolonların eşdeğer olmadıkları ve birbirlerinin yerine kullanılamayacakları akıldan çıkarılmamalıdır. Kinolonlardan en fazla yararlanmanın yolu, her bir moleküle ait spesifik özelliklerin klinisyenler tarafından iyi bilinmesidir. Örneğin, siprofloksasin duyarlı Pseudomonas aeruginosa dahil Gram negatif aerop çomaklarla oluşan infeksiyonlarda hâlâ en iyi kinolon seçeneği olmaya devam etmektedir. Kinolonlarla ilgili günümüzde en çok tartışılan konu özellikle solunum yolu infeksiyonlarının tedavisinde kullanımıdır. Yaygın kullanımın Streptococcus pneumoniae ve Haemophilus influenzae kökenlerinde kinolon direncini indükleyeceği endişesi bu konunun temelini teşkil etmektedir. Her ne kadar günümüzde bu iki bakteride kinolon direnci çok düşük oranlardaysa da giderek artma eğilimindedir. Daha önemlisi, pnömokoklara karşı daha az potent kinolonların kullanılması halinde bu direncin daha hızlı gelişebildiği, bu nedenle pnömokoklara karşı en güçlü aktivite gösteren kinolonların bu direnç gelişimini engeleyeceği de öne sürülmektedir. Bu nedenle levofloksasinin pnömoni tedavisinde daha yüksek doz kullanılması gerektiği üzerinde fikir birliği oluşmuştur (5). Yazının başında da belirtildiği gibi, kinolon çekirdeğinde yapılan modifikasyonların yeni moleküller sentezlenmesine olanak sağlaması nedeniyle, gelecekte daha iyi özelliklere sahip kinolonların klinik kullanıma girmesi beklenilmelidir. Özellikle, stafilokoklara ve enterokoklara daha iyi etkinlik, beyinomurilik sıvısına daha iyi geçebilme, anaeroplara karşı daha geniş etki alanına sahip ve daha etkili, günümüzde tedavisi güç infeksiyonlara neden olan Acinetobacter, Pseudomonas, Stenotrophomonas ve Alcaligenes türlerine güçlü etkinlik gösteren, Mycobacterium türlerine iyi etkili, ilaç etkileşimleri daha az olan, daha az yan etkili ve tolere edilebilen kinolon moleküllerinin sentezlenmesi bu beklentilerimizin başında gelmektedir. Ayrıca, Lyme hastalığı, malarya, nokardiyoz, toksoplazmoz, pnomosistoz, layşmanyaz gibi infeksiyonların tedavisinde etkili olabilen moleküllerin bulunabilmesi son derece yararlı olacaktır (1,4). KAYNAKLAR 1. Andriole VT: The quinolones: past, present and feature, Clin Infect Dis 2005;41(2):119-9. 2. Appelbaum PC, Hunter PA: The fluoroquinolone antibacterials: past, present and future perspectives, Int J Antimicrob Agents 2000;16(1):5-15. 3. Blondeau JM, Missaghi B: Gemifloxacin: a new fluoroquinolone, Expert Opin Pharmacother 2004;5(5):1117-52. 4. Boteva AA, Krasnykh OP: The methods of synthesis, modification, and biological activity of 4-quinolones, Chem Heterocycl Compd 2009;45(7):757-85. 5. Falagas ME, Bliziotis IA, Rafailidis PI: Do high doses of quinolones decrease the emergence of antibacterial resistance? A systematic review of data from comparative clinical trials, J Infect 2007;55(2):97-105. 6. Hooper DC, Strahilevitz J: Quinolones, Mandell GL, Bennett J, Dolin R (eds): Principles and Practices of Infectious Diseases, 7.baskı kitabında s.487-510, Churchill Livingstone, Philadelphia (2010). 99

7. Malangoni MA, Song J, Herrington I, Choudhri S, Pertel P: Randomized controlled trial of moxifloxacin compared with piperacillin-tazobactam and amoxicillin-clavulanate for the treatment of complicated intra-abdominal infections, Ann Surg 2006;244(2):204-11. 8. Moellering RC: The fluoroquinolones: the last Samurai? Clin Infect Dis 2005;41(2):111-2. 9. Oliphant CM, Green GM: Quinolones: a compherensive review, Am Fam Physician 2002;65(3):455-64. 10. von Bambeke FV, Michot JM, von Eldere JV, Tulkens PM: Quinolones in 2005: an update, Clin Microbiol Infect 2005;11(4):256-80. 100