EĞİTİMİN YENİ EFENDİSİ: Dünya Bankası nın Çevre Kapitalizmine Yönelik Politikası (1)



Benzer belgeler
ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

«KUŞAK VE YOL» VİZYONU

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır.

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Küreselleşme devam ediyo mu?

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

1. Gün: Finlandiya Hükümetinin Strateji Araçları

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Dersin Amacı: Bilimsel araştırmanın öneminin ifade edilmesi, hipotez yazımı ve kaynak tarama gibi uygulamaların öğretilmesi amaçlanmaktadır.

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Lizbon anlaşmasının, 2009 tarihinde küreselleşme ve yeni bilgi ekonomileri karşısında Avrupa Konseyi kuruldu.

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

TÜRKİYE DE BİRİNCİ BASAMAK SAĞLıK HİZMETLERİNDE NELER OLUYOR? SORUSUNU YANıTLAYABİLMEK İÇİN

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 87

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

Dünya Bankası KOBİ & İhracat Finansmanı Aracılık Kredileri. Alper Oguz Finansal Sektor Uzmani Dunya Bankasi Ankara Ofisi

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Ekonomi II. 24.Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma. Doç.Dr.Tufan BAL

İktisat Tarihi

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

SCA Davranış Kuralları

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

Maliye Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Bir Bakışta Proje Döngüsü

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Makro İktisat SPRI

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DÜNYA BANKASI PROJELERİ DAİRESİ


DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

AB nin İstihdam ve Sosyal Politikası

Kriz sonrası döneme nasıl bakmak gerekir?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Balayı bitti, yeni bir dönem başladı

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

YEREL YÖNETİMLERDE STRATEJİK PLAN ve UYGULAMA ÖRNEKLİ PERFORMANS ESASLI BÜTÇE. Dr. Ali İhsan ÖZEROĞLU Hatice KÖSE

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

İş Yeri Hakları Politikası

Türkiye nin esas gündemi orta gelir tuzağından çıkmak olmalıdır

Bütün bu nedenlerin 2007 yılı için doğal sonucu ise, düşen büyüme ve katılaşan enflasyon eğilimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı

ABD Büyükelçiliği Ekonomi Müşaviri Treiber den SGK ya ziyaret

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Finlandiya da Sosyal Güvenlik Politikası Oluşturma

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

Transkript:

Çevirinin Künyesi: Evren Haspolat (2006), "EĞĠTĠMĠN YENĠ EFENDĠSĠ: Dünya Bankası nın Çevre Kapitalizmine Yönelik Politikası ", Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 3 Aylık Hakemli Dergi, Sayı 15, Yaz 2006, s: 82-93. Makalenin Künyesi: Roberto LEHER (2004), "A New Lord of Education? World Bank Policy for Peripheral Capitalism", Journal for Critical Education Policy Studies, Vol: 2, No: 1 (March 2004). EĞİTİMİN YENİ EFENDİSİ: Dünya Bankası nın Çevre Kapitalizmine Yönelik Politikası (1) ÖZET Bu makale, Lula'nın Brezilya'sında ve diğer yerlerde kamusal eğitimin yok edilmesini önlemenin temel koşulunun, bu gibi hükümetlerin dayandıkları varsayımları eleştirmek olduğunu öne sürüyor. Bu çalışma bu eleştirinin inşasına katkıda bulunuyor, çünkü Dünya Bankası tarafından formülleştirilen kavramsal matrisleri düşünmeksizin bugünkü reformların anlam ve amacını kavramak mümkün değildir. Bu makale eğitim-güvenlik-yoksulluk bağlantısının Latin Amerika da yapılmakta olan eğitim reformlarının dayanağını oluşturduğunu ileri sürmektedir. 1990 lardaki kutuplaşmanın benzeri görülmemiş derinleştirilmesi ile Dünya Bankası, kurumların düşünsel inşasının piyasa devrine uyumlulaştırılmasına artan bir önem verdi; böylece sistemin çelişkilerini kullanmak için kurumsal kaynaklara sahip oldu. Eğitim radikal bir biçimde değiştirildi, giderek daha az politeknik (Marks ın düşüncesi bağlamında) ve giderek daha fazla araçsal oldu: içerikler güçlü bir biçimde sermayeye methiye ile dolduruldu ve eğitime ilişkin tartışma büyük ölçüde işadamları ve siyasal stratejistler tarafından kurallara bağlandı. GİRİŞ Bretton Woods örgütlerinin, Washington Uzlaşması nın -çevre ülkelerdeki ekonomiyi harap eden uzlaşı- iskeletinin yürürlüğe konulmasındaki kararlı rolü, kapitalizmin yapısal krizinin çelişkilerinin bu tür etkinliklerin saklı kalmasına artık izin vermemesinden beri, şimdilerde yeni yeni tartışılan bir gerçektir. Birbirinden farklı ülkelerde bu örgütlerin temsilcilerinin ekonomi ile ilgili önemli kararlarla bağlantılı olduğu açıktır. Şaşırtıcı olan gerçek, neo-liberal politikalarda büyük değişimler yapacakları sözü ile seçilen hükümetlerin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası ile aynı gündeme ve etkiye sahip olmalarıdır. Brezilya nın yeni devlet başkanı Luis Inacio Lula da Silva bu durumu tanımlayan bir örnek (Gonçalvez, 2003; Leher, 2003a; Paulani, 2003). Cardoso nun neo-liberal hükümetine muhalefet ederek seçilen Lula, IMF ile hükümetinin planlarında yapısal uyarlamalar için onların koşulluluklarını içeren yeni bir anlaşma imzaladı. Bu planlar, Lula nın hükümeti süresince başlıca üretim fazlalarında bakım-muhafaza-himayeyi (GSYİH nin %4.25 ine eşit), aşırı derecede yükseltilmiş vergi oranlarını (dünyadaki en yüksek ikinci), çok düşük bir enflasyon amacını başarmaya yardım etmeyi içermektedir. Hükümetin ilk yılından sonra, sonuçlar bu politikaları uygulayan diğer ülkelerinkinden çok farklı olmadı (Stiglitz, 2002): borç ödemeleri 2002 de GSYİH nin % 8.4 üne yükseldi, 2003 te % 9.5 ine, Federal Hükümet Bütçesi nin % 62 sinin kullanılmasına ihtiyaç gösteriyor; sosyal harcamalar % 10 oranında kesildi; sosyal güvenlik sistemi emekli fonlarını yaratmak için reformdan geçirildi; nihayet, kişi başına GSYİH % 1.5 azaltıldı -1992 deki krizden beri var olan yanlış istatistik Başkan

Collor de Mello nun suçlanması ile sonuçlandırıldı- durgunluğun varlığı geçen yıl maaşların % 12.9 azalmakta olduğunu ve işsizliğin % 11.7 den % 12.5 e (geçici işler hariç tutularak yaklaşık 10 milyon işsiz) yükseldiğini gösteriyor. Bununla birlikte, daha az şaşırtıcı olmayan tavır, Lula da Silva nın Dünya Bankası nı, bu kurumun üniversiteye karşı konumunu ve öğrenciler için aylık harcı onaylayan tavrını bilmesine rağmen, Brezilya üniversite reformu hakkında danışmak için çağırmasıydı (Leher, 2003b). Çevre ülkelerin eğitiminin yapılanışı üzerindeki bu var oluşların etkisinin önemi, karşıt okumalar tarafından kışkırtılmaktadır. Bu çalışma eğitim sistemlerinin yeni tanımlamasının Dünya Bankası tarafından önerilen yapısal reformların merkezinde ve yönetişim-güvenlik konuları ile yakından ilişkili olduğunu iddia etmektedir. Derin yapısal kriz ve bundan dolayı oluşan toplumsal anti-kapitalist hareketlerin yükselişi ve egemen iktidar bloğunun krizi bağlamında, egemen sınıfların liderliğini üstlenen sektörler, özellikle finans sektörü ve ihracat sektörü, politik önceliklerinin başına sermaye düzeninin sürdürülmesini yerleştirmekte ve bundan dolayı yönetişimin can alıcı olduğunu öne sürmektedir. İleride görülebileceği gibi bu tasa, dünyanın çoğu yerindeki yapısal uyarlama politikalarının yıkıcı etkilerini aklamak, sosyalist ve ulusalcı politikalar ile yüz yüze gelme riski olan çevre ülke hükümetleri için yoksulluğun azaltılması nın kaçınılmaz bir görev olması gerektiğini iddia etmek gibi Dünya Bankası faaliyetlerine rehberlik etmektedir. Eğitimin öncelik kazanması bu bağlamdadır. Marks ın Kapital deki gözlemi, rahatsız edici bir ilişkiyi ele alıyor: bir egemen sınıfın nüfuzu, egemen sınıflardan oluşan kendi sınıfını teslim aldığı oranda katı ve tehlikeli olacaktır. Hakim sektörlerin, özellikle finans sektörü ve tarım işletmeciliğinin, bir kriz durumunda muhalefetten gelen bir hükümetin Washington Uzlaşısı nın gündemini daha iyi uyguladığına ikna edilen Lula da Silva nın seçimini kararlılıkla desteklemeleri tesadüf değildi. Kamu sektöründeki emeklilik fonlarını etkileyen sosyal güvenlik reformu ( Brezilya nın UPF ile 1998 de yaptığı anlaşmanın bir parçası olan reform) evvelce İşçi Partisi ve sendikaların direnişi nedeniyle başarılı olamamıştı. Bununla birlikte Lula da Silva sosyal hakları Cordoso nunkinden daha da kısıtlayıcı bir öneri ortaya koydu ve bunun sadece yedi ayda parlamentoda onaylanmasını sağladı (Leher, 2003a). Bu politik değişim, zıtlaşma ve gerilim olmadan gerçekleşemezdi. Lula da Silva hükümeti tarafından uygulamaya konulan IMF ve Dünya Bankası gündeminin asimilasyonu, İşçi Partisi, Brezilyalılar ve dünya çapındaki sol içindeki şiddetli iç tartışmayı yükseltmektedir. Bu partinin milletvekillerinin üçte biri, IMF ile mutabık kalınan makro ekonomik politikalardaki değişimleri alenen savunuyor. Bununla birlikte, hükümete önderlik eden kesimler tartışma alanlarını azaltmaya çalışmakta, yönetişim sorunlarını ileri sürmektedir. Sosyal güvenlik reformuna karşı oy kullanan üç milletvekili ve bir senatör derhal partiden ihraç edildi; bu, İşçi Partisi ne üye olan Francisco de Oliveira ve Carlos Nelson Coutinho gibi seçkin aydınların partiden ayrılmasına ve Noam Chomsky gibi aydınların protestosuna sebep oldu. Neo-liberal ortodoksi ile karşılaşıldığında ne yapılacağı konusunda sendikalar da bölündü. Merkezi İşçi Sendikası nın (CUT)[5] önemli kısmı, bazı düzenleme ve iyileştirmeleri (sosyal güvenlik reformu söz konusu olduğunda hükümet tarafından hoş karşılanmayan düzenleme ve ıslahlar) savunmalarına rağmen, IMF ile kararlaştırılan reformların desteklenmesinin gerekli olduğunu iddia etmektedir. CUT un azınlık güçleri mücadeleyi sürdürmeyi tercih edenliderlerin yaklaşık % 30 unu oluşturuyor. Ana federal kurumları içeren ve Brezilya da büyük

bir protestoyla sonuçlanan sosyal güvenlik sektörü reformuna karşı bir kamu sektörü grevi 70.000 insanı topladı. Bu çatışmalar hükümet ile ilişki içindeki özerk işçi örgütlerinin problemlerini belirginleştirmektedir. Sınıf temelli sendikalar ve toplumsal hareketler, hükümetin gündemini değiştirmek için halkın her kesimine açık olan kitlesel seferberliklere ihtiyaç olduğu konusunda görüş birliğine sahip. IMF nin yapısal reformları (sosyal güvenlik, sendikalar ve işgücü) tarafından doğrudan etkilenmeyen Topraksızlar Hareketi (MST) toprak işgallerini azaltma stratejisine adapte olmakta ve Cardoso hükümeti süresince kesilen bazı kredileri eski uygulamasına döndüren hükümete göreli olarak güçlü destek göstermektedir. 2003 için 60.000 mesken öngörüldü, fakat henüz 25.000 i tamamlandı. Bundan dolayı Hareket in öncüleri Lula da Silva hükümetinin sona ermesinden önce insanların seferber edilmesi yoluyla sadece 410.000 mesken hedefinin gerçekleştirileceğine inanmaktadır. 1. BİR İDEOLOJİ OLARAK EĞİTİM Eğitim reformuna rehberlik eden ideolojilerin kendine özgü karakterleri, araştırmalar ideolojik kavramların kurumlarda nasıl gerçekleştirildiğini kanıtladığı zaman netleşecek. Latin Amerika da, Afrika da ve Asya nın bazı bölgelerinde ideolojinin eğitimi nasıl bir kargaşaya sürüklediğini anlamak için, Dünya Bankası nın çevre ülkelere yönelik Dünya Eğitim Bakanlığı nın mevcudiyeti gibi uyarlamalarının incelenmesi gereklidir. Kurumu ve dayattığı reformları anlamak için eğitim ve güvenlik doktrinleri arasındaki ilişkiyi anlamak gerekir. Maalesef, ideolojilerin sonu biçimindeki saçma düşünce ile bu bağlantı eğitimsel tartışmada gittikçe seyrek olarak dikkate alınıyor. ABD ve Brezilya arasındaki eğitimsel anlaşmalar hakkındaki araştırma ve UNESCO ve Dünya Bankası nın hareket yöntemleri, güvenliğin değişmez bir tasa olduğunu açıkça göstermektedir. Bu endişe Kennedy nin, Johnson ın ve Bristow un İlerleme İçin Birlik doktrininin tam özündeydi, tıpkı Dünya Bankası ve bilgi toplumunun teorisyenleri tarafından tanımlanan küreselleşme ideolojisinin özünde olduğu gibi. Sadece, eğitimin (gerekli yetenekler ve nitelikler) sermaye dinamikleri ile ilişkideki aracı boyutu dikkate alınarak, ekonomizmin sınırları yoluyla tenkitçi düşünce kırılmaz, anlamlı şekilde hareketsizleştirme neticeleri ile teknolojik determinizm inancının aşırı irileşmesine katkıda bulunulur (Holloway-Pelaez, 1998). En azından Soğuk Savaş doktrini döneminden beri, özellikle karşı isyan doktrininin formülleştirmesinde eğitimin güvenlik için önemli bir araç olabileceği kabul edilir. Güçlerin geleneksel yoğunlaşması ve belirsiz düşman hatlarına karşı ilerlemek için silahlanma yerine, bu doktrin Yeşil Bereliler ve CIA tarafında doğrudan ya da dolaylı olarak gerçekleştirilen yerel askeri operasyonları yoğun bir ideolojik propaganda eşliğinde övmektedir. Doktrinler ve propagandanın yöntemleri Uluslararası Gelişme İçin Birleşik Devletler Yardım Ajansı (USAID) tarafından geliştirildi. Bu anlayışa göre, Domuzlar Körfezi nde görülen ABD hatasında olduğu gibi, yerel nüfus tarafından desteklenme önemli bir faktördür. Bu, eğitimsel girişimler üzerindeki vurguyu ve yerli nüfus söz konusu olduğunda tıpkı çeşitli çevre ülkelerde gelişen Uluslararası Dilbilim Topluluğu ve Wycliffe[6] İncil Çevirmenleri gibi dini misyonerlerin ilişkisini açıklar. Eğitimsel program ve daha belirgin olarak İlerleme İçin Birlik in propaganda hareketleri bu sonuçla bağlantılıydı. Nelson Rockefeller ın yakın işbirlikçilerinden birisi ve Kennedy ve Johnson ın önemli bir danışmanı olan Berle tarafından savunulduğu gibi, Latin Amerika da muharebe alanı entelektüellerin küçük bir çekirdeği, eğitilmiş ve yarı eğitilmiş insanların zihinlerini denetim altına almak içindir. Strateji, eğitim yoluyla hakim olmaktır (Colby-Dennett, 1998, s: 425). Berle nin işaret ettiği gibi Latin

Amerika nın ekonomik düşüncesindeki ve eğitim sistemindeki Marksist doktrinin (Scheman, 1988) çoğalma riski olarak rahat bir biçimde beyan ettikleri kamu üniversitesine ilişkin kontrolün, özel sektör kuruluşları (Ford Vakfı, Rockefeller, Olin vb.) ve özellikle Georgetown, Los Angeles, Berkeley, Columbia ve Stanford gibi Amerikan üniversiteleri ile değişim programları vasıtasıyla el altından olması gerekecektir. Bu toplumsal mühendisliğin tüm amacı komünist etkiyi en aza indirmek ve bölgede yeni bir Küba nın ortaya çıkmasını engellemektir. Ford Vakfı nın başkanı McGeorge Bundy, 1950 ler ve 1960 larda Ford un ABD problemlerini tanımlama ve çözmede hükümetten daha çevik olmasından iftihar etmekteydi. Karşı isyanın gurur günleri 1960 ların sonunda daha da bulanıklaştı. Bir taraftan sömürgesizleştirme süreci ve bağlantısız ülkelerdeki kuvvetlenme hareketleri gibi çevre ülkelerdeki dönüşümle beraber Vietnam da yaklaşan felaket, Soğuk Savaş ın taleplerine karşılık olarak ABD dış politikasında değişimler talep etti. Çevre ülkelerdeki Amerikan karşıtı düşüncelerin yükselişi, ABD üstünlüğüne karşı ekonomik ve siyasal kuruluş hedeflerini riske atmak biçiminde bir tehdit olarak algılandı. Diğer taraftan daha sonra çevre ülkelerin içindeki ve Washington ile ilişkilerindeki toplumsal gerilimi artıracak olan kapitalizmin yapısal krizinin görünüşü 1970 lerde daha da netlik kazandı. Tüm bu faktörlerin dikkate alınması Dışişleri Bakanlığı nın taktiksel yöneliminde değişimlere neden oldu. Dolaylı hareketler için tercihte, şimdi taktiksel çözüm olarak uluslararası örgütler devreye girmekteydi. Bu bağlam içinde, Robert S. McNamara Dünya Bankası na başkanlık etmek için Savunma Bakanlığı nı bıraktı.o zamandan sonra eğitim, Banka için büyük öncelik kazandı. Bu değişimin nedenlerini ve Dünya Bankası nın eğitim politikalarının amaçlarını analiz etmek aşağıdaki soruları ortaya koymak için gereklidir: Çevre ülkelerine yönelik eğitim politikalarının ana kurallarının tespit edilmesinde Dünya Bankası hangi ağırlığa sahiptir? Bu ana kuralların saptanması için Banka ne yapar? Bu ülkelere yönelik güvenlik ideolojisi nasıl değiştiriliyor? Bu soruları yanıtlamak, Avrupa nın yeniden inşası için oluşturulmuş bir kurum olan ve daha sonra Noam Chomsky nin sözleri ile (1995) Dünyanın Efendileri nin kalelerinden birine dönüştürülen Banka nın tarihinin bazı yönlerini analiz etmek için gereklidir. Küreselleşme ideolojisi üzerindeki vurgu ile reformların motive edildiği ekonomik ve ideolojik bağlamı incelemek için bu mecburidir. 2. YOKSULLUK VE GÜVENLİK Karşı isyan doktrininin gözden düşmesi ile uluslararası kurumlar, McNamara nın önerilerinin peşinden giden çevre ülkelerin iç politikalarına daha güçlü müdahale etmeye devam etti. Gerçekte, 1968 de Dünya Bankası yeni başkanı -o zamana kadar ABD Savunma Bakanı (1961-1968) ve bu sıfatla Vietnam müdahalesinin akıl hocalarından birisi- önemli sonuçları nedeniyle daha fazla araştırılması gereken, kurumun uyarlamasındaki değişimleri ilerletti. Kuşkusuz sömürgesizleştirme ve Soğuk Savaş yeni uyarlamanın temelini oluşturmaktadır. 1972 de McNamara Batı dünyasının istikrarını koruma amacının, hızlı dönüşümdeki bir durumla yüzleşme -dünya nüfusunun % 25 i yakın zamanda sömürgeleştirmeye karşı geldi ve bağımsızlığını elde etti- olduğunu yeniden teyit etti. Bu perspektifte, onun yönetimi süresince (1968-1981), McNamara ve Banka nın diğer yöneticileri aşamalı olarak kalkınma ve ithal ikame politikalarını terk etti, ilginin merkezine yoksulluk-güvenlik kavram ikilisini yerleştirdi. Bu bağlamda kurum tamamen Eğitim alanında faaliyet göstermeye başladı,

faaliyetleri doğrudan ve belirgin hale geldi. Banka sağlık ve doğum oranlarını kontrol programlarının ve teknik okulların kullanılmalarını sağlayarak, aynı zamanda destekleyici olarak bu ülkelerin ekonomisinde Üçüncü Dünya da tarım devrimi olarak adlandırılan sürecin yer değiştirmesi gibi yapısal değişimleri de destekleyerek komünizm e karşı daha hassas olabilen halklarla doğrudan ilgilenen programları önem sırasına göre düzenledi. Kanıtlamak mümkün olduğu üzere, yoksulluk sorununa odaklanan bu bakış ile doğrudan baskı aygıtlarının kullanılmasını öneren Rostow ve Johnson un karşı-isyan (kontrgerilla olarak da düşünülebilir Ç.N.) tezi arasında önemli farklar bulunuyor. Kurum tarafında McNamara nın pozisyonuna destek ABD nin Vietnam daki problemleri ve Soğuk Savaş ın yeni biçimi ile açıklanabilir. Kendi eleştirel çalışmasında Geçmişe Bakış: Vietnam ın Trajedisi ve Dersleri (1996: 311), McNamara Walt Bristow un ve Johnson ın Vietnam daki askeri gücün sürdürülmesi ile ilgili analizleri ile derin bir anlaşmazlık içinde olduğunu doğrular. O, bunu aramızda, güvenlik sorunumuzu sadece bir askeri sorun olarak düşünmek gibi bir eğilim var ; bununla birlikte bir ulus sadece askeri malzeme alarak daha fazla güvenliğe ulaşamayacağı bir noktaya ulaşabilir ve biz bu noktaya ulaştık dediği Amerikan Gazeteler Birliği ndeki konuşmasında hatırlar. McNamara nın yönetimi sırasında Banka ya verilen mali yardım, bu fikirlerin sadece kendisine ait olmadığına işaret eder. Onun yönetiminde geçen önceki 22 yılda Banka, toplam tutarı 10.7 milyar ABD doları olan 708 proje onayladı. Bununla birlikte, yönetiminin sadece ilk bölümünde (1968-1973) toplam tutarı 13.4 milyar ABD doları olan 760 proje onaylandı (George-Sabelli, 1994: 43). Bu dönemde, Banka dünyanın en büyük, egemen olmayan, mali kaynak toplayıcısına dönüştü. Banka'nın izlediği yeni yol haritasının işleyişinin analizi, bu kurumun çevre ülkelerdeki politikalarının yönünü saptamak için kapasite kazanmasına katkıda bulunmaktadır. Kurumun yeni alanları altyapıdaki geleneksel yatırımlardan daha yüksek bir belirsizlik derecesine sahip olduğu için Banka, teknik personelini genişletmek ve kendisini kalkınma üzerine dünyadaki en geniş bilgi merkezi olarak dönüştürmek biçiminde önemli örgütsel değişimler yaptı. Bu bilgiye dayalı olarak örgüt kendisinden kredi bekleyen ülkeler üzerindeki kontrolünü genişletti. Böylece Banka, projeleri programlar (daha çok karışık ve kapsayıcı, eğitim gibi geniş sektörleri kapsayıcı) için değiştirerek, kredi koşullarını daha da katılaştırarak projelerin kapsamını değiştirdi. Banka nın bu politika değişimi başarılı oldu -genelde ekonomik ve sosyal olarak iflas eden sektörel politikalar açısından çok başarılı olmadı-, fakat kapsamlı bir politika açısından başarılıydı. Etkisi, çoğu sömürgelikten kurtulma sürecinde olan ülkelerin Sovyetler Birliği nin etki alanı içine girmesini önlemeye katkıda bulundu. Üstelik 179 ülke içindeki yerini garantileyerek üye ülkelerin sayısını genişletti (1995). Pek çok faktör güvenlik-yoksulluk bağlantısına odaklanan stratejinin tükenmesine katkıda bulundu. Kuşkusuz ki, bunların başlıcası, 1970 lerin başında görülmeye başlanan kapitalizmin yapısal krizidir (Dumenil-Levy, 1997). Bu kriz, çevre ülkelerin borçları vergilerin yükselmesi ve temel hammaddelerin değerlerinin düşmesi ile yükseldi. Aynı zamanda, Dünya Bankası nın ülkelerin ödeme kapasitesinden yüksek olan borçlara izin veren stratejik amaçlarla hareket ettiği ve garanti ettiği kredilerin olduğunu vurgulamak gereklidir. Batı ile dost olan pek çok hükümet kendi özel amaçları için bu kredilerden hatırı sayılır miktarda parayı zimmetlerine geçirdi (Mobuto, Marcos, Somoza vs.). Sonuç 1982 borç krizi oldu. Bu yeni bağlam içinde, çevre ülkeler baskı güçlerinin bazılarını kaybettiler. Reagan kendi çevresindeki sosyalist ülkeleri güçsüzleştirecek belirli hareketler için askeri güç kullandı,

Nikaragua da karşıt yaratma, Angola da UNITA vb gibi. Banka neo-liberal ekonomik ve sosyal düşünceleri bağrına bastı ve borçlandırılan ülkelerin savunmasızlığı sayesinde sert liberal yapısal uyarlama reformlarını dayattı. Bu kriz Dünya Bankası açısından gücün icrası için istisnai koşullar temin eden yeni tehditler sundu. Yapısal krizde Dünya Bankası kendi koşulluluğunu empoze etmek için eşi benzeri görülmemiş bir faaliyet alanına sahip oldu. Şüphesiz, 1982 borç krizi Latin Amerika ülkelerini, özel sektör ile yeniden görüşmek için gerekli bir koşul olan IMF ve Dünya Bankası nın onaylamasında fazlasıyla bağımlı hale getirdi. Banka nın ödemeler dengesi gibi makro ekonomik göstergeler için koşullulukları henüz sınırlanmış değil; fakat Banka nın bir başkanının sözleri ile çoğunlukla şu an ünlü olan yapısal uyarlama, piyasa mekanizmasının liberalleştirilmesi ve onun ekonomik kalkınmadaki rolünün güçlendirilmesi nden oluşmaktadır.özel sektör, hükümetin destekleyici rol oynaması ile büyümenin motoru olmalıdır. Ekonomik büyüme (artık kalkınma değil) yoksulluğun azaltılması vasıtasıyla temel adım olacaktır (Arruda, 1994). 1980 lerin başında neo-liberalizmin müdahalesine ve dayatmasına direnen ülkeler yeniyapısalcı politikaları desteklemekteydi, ancak bir süre sonra Dünyanın Yeni Efendisi nin kurallarına kolayca boyun eğdiler. Brezilya da özellikle Collor ve Cardoso nun hükümetlerinde olduğu gibi. İstikrarsız Sosyal Devlet i parçalara ayıran yapısal uyarlamalar küreselleşme adına yapıldı, hızla büyüyen bir işsizlik, vahşi özelleştirme, borsa krizleri, yükselen vergiler ve işçi haklarında yıkım ile sonuçlanabilecek olmasına rağmen, bu acımasız ve karşı konulamaz sürecin dışında kalmanın mümkün olmadığı savunuldu. 1970 lerin ve 1980 lerin ekonomik krizinin, küreselleşmenin yeni bir dönemi nin başlangıcı olduğu fikri, sadece küreselleşmenin bir gerçek olduğunu kabul eden neo-liberalizmin yandaşları (özellikle bilgi toplumlarınınkiler ya da entelektüel kapitalizmininkiler) tarafından değil, fakat aynı zamanda da neo-liberalizmin özellikle bilimsel-teknolojik devrim tezlerini (ve işçi sınıfının sonu tezlerini) destekleyen muhaliflerinin bazıları tarafından da paylaşıldı. Bir fenomen olarak değil, fakat güçlü ve bildiğini okuyan güçlerin ürünü olarak bizi kuşatan değişimler: acımasız sonuçları ile uçsuz bucaksız yeni piyasaları, büyük boyutlardaki rekabeti açmış olan küreselleşme, bilgi teknolojisinin yayılması ve bilgisayar bilimleri ağlarının düzensiz büyümesi (Stewart, 1998: 33). Dünya Bankası nın önerileri, Washington Uzlaşması olarak bilinen sistemleştirilmiş düşüncenin çok tipik bir örneğidir (Dezalay-Garth, 1998). Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn a göre (Yönetim Kurulu, 1995), az gelişmiş ülkelerde uygulanmakta olan ekonomik dönüşüm politikaları piyasa dönemi ya da küreselleşme yi uyarlama odaklıdır. Banka nın çalışmalarındaki son bağlamı tayin ederken, Wolfensohn Banka beş hatta on yıl öncesinden çok farklı bir bağlam içinde işliyor dedi. Soğuk Savaş sonrası dönem tarihteki en geniş dönüşüm hareketini ortaya çıkardı: ülkeler birbirinin peşi sıra, küresel bütünleşmeyi hızlandıran piyasa tarafından yönlendirilen ekonomiye yönelmekte ydi. Bu yeni dönem de, Fortune Dergisi nin yayımcısı Thomas A. Stewart (1998: 9-26; 75-87, ve daha birçok yerde) sanayi kapitalizmini izleyecek daha muğlak bir entelektüel kapitalizmin, bilginin, üretimin en önemli faktörüne dönüştürüldüğünü söyledi. Kapitalizmin bu yeni döneminde, ana sermaye entelektüel sermaye ve bundan dolayı, eğitim, kapitalizmin bir biçimi olarak, yöneticiler ve eğitimciler için bir sorun oldu. Sahte parlaklığın altını çizmek, bu

biçimlendirmenin ideolojik karakterine (ve orijinal karakterine bile değil) karşı durmakta ısrar etmektir. İnsan sermayesi teorisinin bu yenilenmiş sürümünde, bilgi artık insana ait olamaz: kullanabileceği tüm insan sermayesini elde etmeyi denemek zorunda olan bir şirkettir. Şirket, sermaye için faydalı bilginin emanetçileri olmak zorunda olan çalışanlarının beyinlerini etkili bir şekilde kullanmaya ihtiyaç duyar. Hayek (1998) eğitimin liberal toplumdaki önemini şöyle özetler: eğitim, sürekli düzene katkıda bulunabilen özgür bir insan olarak tanımlandığı kendi vasıta ve bilgisini kullanmaktır. Düzen ve bilgi arasındaki bu bağlantı, Dünya Bankası nın eğitim için 1990 lı yıllardaki önerilerinin gerçek özünü oluşturmaktadır. 3. SERMAYENİN İŞİNİ GÖREN EĞİTİMSEL UYARLAMA Eğitim, ekonomik ve sosyal gelişme için en büyük araçtır. Bu, Dünya Bankası nın, insana yatırım ve sürdürülebilir kalkınma için yaşam standartlarını yükseltme ve yoksulluğu reddetmede, ülkelere yardım stratejisi için merkezidir. Bu ikili strateji, işin (the main good of poor) üretken faydasının teşvikini ve yoksullar için temel sosyal hizmetleri temin etmeyi gerektirir (Dünya Bankası). Eğitim 1990 larda Dünya Bankası nın söyleminde merkezi konum kazandı. 1960 larda, bir Banka başkan yardımcısı, Robert Gardner, biz eğitim ve sağlık için borç veremeyiz. Biz bir bankayız! açıklamasını yaptı (Caufield, 1996, s: 64). Bu durum Woods un yönetiminde (1963-68) ve daha güçlü olarak da McNamara nın başkanlığında değişmeye başladı, Banka nın öncelikleri içinde yoksulluk sorunundaki vurgu eğitimin göze çarpmasını sağladı. 1970 lerde, bu kurum ilkokul ve ortaokulları finanse etmeyi, teknik ve mesleki öğretimi, az gelişmiş ülkelerin varsayılan ihtiyaçları için çok elverişli olarak bilinen biçimleri savunmayı düşündü. 1980 lerin neo-liberal dönüşümünde, Banka nın eğitimsel uyarlaması ilköğretim yönünde bir değişime uğradı. Önceki uyarlama, o zaman serbest ve savurgan olarak işe koyuldu. 1990 larda, neo-liberal değişim sadece kalıcı değil aynı zamanda da radikaldi. Banka nın son zamanlardaki belgelerinde ve liderlerinin beyanatlarında, yoksulluk meselesinin ve güvenliğe ilişkin rüyanın alışılmış hadisesi açık biçimde görülebilir: Banka başkanı açısından, dünyanın yoksul insanlarına yardım edilmeli, aksi takdirde onlar öfkeleneceklerdir (Caufield, op. Cit., s: 315). Bu, yoksulluğun özel sektör için elverişsiz bir iklim yaratabileceği anlamına gelir. Ve küresel dışlama büyümeyi durdurmaz. Birleşmiş Milletler Gelişme Programı çalışmaları (1998) ve çok yakın zamanlardaki, dünyada yoksulluğun küreselleşmesini içeren bir çalışma geliştiren Chossudovsky nin çalışmaları (2002), son otuz yılda çevre ülkelerin ciddi biçimde ekonomik ve sosyal açıdan gerilediklerini kanıtlamaktadır. Serbest ticaret siyasasının korunmasında, işsizlik tarafından üretilen gerginlikleri içeren çabaların arttırılması zorunluluk olacaktır. Sadece Brezilya da, 1985 ve 1998 arasında, sanayi üretiminin sadece %2.7 büyüdüğü sırada sanayi işçisinin oranı %43 e düştü (Pochmann, FSP, 80.08.1999). Hakim ideolojiler için, yaygın işsizlik illetinin en iyi panzehiri ilkokul eğitimi (ilk dört yıl, bölgenin sorumluluğu çoğunlukla belediyeye ait), mesleki eğitim ve teknoloji uzmanı insanlar mezun etmek için bir ikinci ön seviyedir. Bu, Dünya Bankası nın yüksek eğitim için varolan gündemini geniş ölçüde açıklar. Banka çok uzun bir süre, o ülkeleri kendi bölgelerinde 20. yüzyılın karakteristiği olan teknolojilerin evrenselleşmesini dayatmakla eleştirdi. Bununla birlikte, Banka asla bu şekilde açık ve üniversite karşıtı siyasasında bu şekilde kararlı olmadı. Amin in çözümlemesine göre (1996), merkez ülkelerinkinden farklı olan çevre ülkelerin pazarları, üç boyutlu biçimde (sermaye, emtia ve işçi) değil, fakat sadece iki boyutta (sermeye

ve emtia) entegre olmuştur çevre ülkelerde işçi, ileri bilimsel bilgiye dayalı işçi pazarından yoksun bırakılmıştır, merkezi ülkeleri çevre ülkelerden ayıran ulusal sınırlar tarafından hapsedilmiştir. Bu ülkelerdeki iş, bu ülkelerin dünya ekonomisi ile ilgili oldukları yöne göredir: ikincil bir formda, çevreye özgü, ucuz malları sınırlamak için. Bir işçinin bir ekonomide, bu şartlar altında biraz kalifiye olması gerekir. En basit ekonomik dayanak noktası küresel serbest piyasanın hangi mesleğinin hangi ülkede daha iyi oturacağını belirlemektir (Caufield, po. cit, s: 294). Kısaca bu, eğitim sisteminin içten büyüyen analizinden daha iyidir, karşılaştırmalı üstünlükler tezi çevre ülkelerdeki mevcut eğitimsel öncelikleri açıklar. Böylece, yüksek eğitim yönergeleri Banka nın ekonomik savları ile tutarlıdır. Eğer bir ülke Banka nın düzenlemelerinde itaatkâr ise, bağımsız bir ulusun inşasının sorumluluğundan feragat eder, o zaman özel kurumlardan göreli özerk olan bir yüksek eğitim sistemi anakronik görünür. Brezilya Eğitim Bakanı kamu üniversitelerinde yeni bilgi ile üretimde hiçbir sorun görmüyor, çünkü kendi kavrayışı ile üretici sistem serbest piyasada teknolojik üniteler edinebilir. Bu mantıkla hareket edildiğinde, 1980 lerin sonundan beri Banka, Aşağı Sahra Afrikası nda hiçbir akademik etkinliği mali olarak desteklemedi. Banka tarafından yapılan son analize göre, Latin Amerika benzer bir yöne gidiyor. Bu, Banka nın tüm araştırmaların kökünü kurutmak gerektiğini salık verdiği anlamına gelmez. Sürecin mantığı, yeni bilgi üretiminin daha ileri merkezlerde, özellikle ABD de, üretilmesi gerektiğine işaret etmesine rağmen; Brezilya gibi ülkeler, üretici temelinin genişliğine ek olarak yerel gerçeğe teknolojik paketleri adapte edebilecek az sayıda mükemmeliyet merkezlerine sahip olmayı ve ayrıca bazı akademik merkezlerde çoktan gerçekleşmekte olan sosyal kontrol için gerekli bilgiyi üretmek için yönetici elitin bir parçası olmayı gerektirecektir. Yüksek Eğitim: Deneyimin Dersi belgesi (Dünya Bankası, 1995), sektör için ana yönelimleri içerir. Bu belge kamusal yüksek eğitim krizini öncelikle mali krizin bir sonucu olarak açıklar. Bununla birlikte, belgenin tümünde, siyasal amaçlar apaçık hale gelir, mali olanlara ağır basar. Bu belge yüksek eğitimde geniş bir ayrımlaştırmayı teklif eder, Genel Ulusal Eğitim Yasası açısından (Kanun 9394/96) araştırma ve öğretme arasındaki birliği önleme talebi kamusal yüksek eğitim kurumlarının akademik merkezlerden ayırt edildiğiaraştırmanın gerçekleştirilemediği üniversiteleri meşrulaştırmak için bir kamuflajdır. Banka bu siyasa uygulaması için araçlara işaret eder, neo-liberal biçimde üniversite özerkliğinin yeniden tanımlanmasının önemini vurgular; bu özerklik devlet in, üniversitenin hayatından kovulduğu anlamına gelir (Leher, 2001). Özellikle kaynakları çeşitlendirmek ve daha verimli bir şekilde kullanmak için geniş bir kurumsal özerklik kamusal yüksek eğitimde reformun başarısı için anahtardır. Bir belirtici (indicative) amaç, kamusal yüksek eğitim kurumlarının ihtiyaç duyduğu toplam kaynakların yaklaşık %30 unu finanse etmek için yeterli kaynak yaratabilir. Bu tezin ortasında temel eğitim (genel nüfus için kast edildi) ve yüksek eğitim (kamusal eğitime ihtiyaçları olmadığı halde eğitim bütçesinin en geniş bölümünü kullanan ayrıcalıklı elitler için gösterişle tahsis edilmiş) arasındaki karşıtlık durur. Bu iddia Nobel Ekonomi Ödülü kazanan Gary Becker gibi entelektüeller ve Brezilya nın ana gazetelerinin editörleri tarafından tekrarlandı. Kamusal eğitimi savunanlar, elitler tarafından sürecin dışına itildi ve temel eğitimin çöküşüne karşı duyarsızlaştılar. Öncelikle bu tez tanımlandı, belge bu kalıbı kırmak için bu gerekli biçimindeki pek çok ikaz ve üstlenilen eylemler vasıtasıyla politik dönüştürmeye odaklanmaktadır. Bu, Brezilya

Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen eğitim alanındaki çok sayıda projeyi açıklar. Yürürlükte olan reform mümkün olan en az gösteriş ile başarıldı. Cardoso hükümetindeki Eğitim Bakanı Paulo Renato de Souza açısından, Brezilya toplumu kamu üniversiteleri için daha fazla kaynak vermek istemiyor, Becker ı tekrarlayarakyankılayarak: parasız yüksek eğitimi sürdüren hükümetler yanlış insanları sübvanse ediyorlar (Exame, 10.06.1996). Bakanın açıklamasında, üniversite öğretimi üzerindeki vurgu, gelişmiş araştırma ve kendi teknolojilerinin talep edildiği bir kendinden destekli gelişme modelinin karakteristiğidir ( ) bugün bu model ölümcül bir can çekişme içindedir. Küreselleşme ideolojisi (zorlanan bir ayrılmanın edilgin kabulü ile) Bakan a bilgiye giriş kolaylaştırılmıştır, kurumlar ve ortak girişimler Brezilya gibi ona ihtiyaç duyan ülkelerin şirketlerine yöntem bilgisi temin etmeye özen gösterirler. Kore nin yaptığı gibi üniversitelerin alt sözleşmeler yapması ekonomik bir bakış açısından çok daha fazla anlam ifade etmektedir (Exame, 10.06.1996) düşüncesini ileri sürmek için kanıtlar sağlıyor. Aynı değerlendirme Lula da Silva nın hükümetince yapılmaktadır. Banka ve Brezilya hükümeti arasında görüşülen yeni paket, parasız yüksek eğitimin[7] sonu şartını içerir, Eğitim Bakanı nın UNESCO daki konuşmasında kamuoyuna açıkladığı bir durum kendisinin bu konudaki sempatisini[8] gösterir. Hazine nin belgelerinde ve özellikle Merkezi Hükümetin Sosyal Gideri: 2001 ve 2002 başlıklı belgede açık olduğu gibi, ekonominin neo-liberal ortodoksluğuna göre, parasızlığın sonu için büyük heves ekonomik alanda gözlenebilir. Bu belge, Chicago Okulu teorisyeni Gary Backer e uyarak, parasız yüksek eğitimin ülkede sosyal adaletin gerçekleştirilmesi için ana engel olduğunu varsayar, öğrencilere kredi vermeyi önerir ki böylece onlar daha ekonomik bir seçenek olan özel okullarda eğitim görebilirler. Kamu üniversitelerinin öncelikli politikalardan dışlanması nedeniyle, kamusal ortaöğretim de eğitim siyasalarında geçersiz kaldı. Kamusal ortaöğretimin yaygınlaşması, üniversite için özelleştirme siyasası ile çelişir ve hatta şimdiki siyasaların ayrımcı karakterine açıklık getirir. Devlet için temel eğitimin sorumluluğu baki kalır. Brezilya hükümeti bu düzeyde önemli değişiklikler taahhüt etmektedir. Temel eğitim için yeni bir finansman biçiminin yaratılması, eyalet ve belediye mıntıkaları ayrımının yeniden çizilmesidir. Yürürlükteki reform, okulları küreselleşmenin şartlarına uyarlıyor ve merkezileştirilmiş bir ölçme öğretme etkinliğinin devletçe kontrolünü garantiliyor. Biçimsel olarak onların tümü küreselleşmenin faydalarından hoşnut olabilir ve yönetilebilirlik koşulları garanti edilmiş olur. Bu, Dünya Bankası tarafından yönlendirilen yerkürenin tamamına dönük bir eğitim ayrımcılığının oluşturulduğu düşüncelerin haritasıdır. 4. SONUÇLANDIRMA ÇABASI Eğitim-güvenlik-yoksulluk bağlantısı Latin Amerika da yürürlükte olan eğitimsel reformun asıl dayanağını biçimlendirir. 1990 lardaki kutuplaşmanın eşi görülmemiş derinleşmesi ile Banka, kurumların yapısının piyasa dönemine uyarlanmasına artan bir önem verir; böylece Banka, sistemin çelişkilerini yönetmek için kurumsal kaynaklara sahip olur. Eğitim radikal bir biçimde değiştirildi; giderek daha az politeknik (Marks ın düşüncesi bağlamında) ve giderek daha fazla araçsal oldu: içerikler güçlü bir biçimde sermayeye methiye ile dolduruldu ve eğitimsel tartışma büyük ölçüde işadamları ve siyasal stratejistler tarafından kurala bağlandı.

Geriye, gelecek için fırsat sağlayan toplumsal kopmanın yadsınması için sadece çalışmak kaldı. Burada önceden varsayılan, doğru eğitsel seçimler yapmış olan tüm insanların sınırsız olanaklara sahip olacağıdır. İleride parlak bir geleceğe sahip olacak bir biçimde eğitimi öncelikli hale getiren bireyler (ve ülkeler) böylece sistemin geçerliliğini kanıtlıyorlar. Bugünkü kapitalizm kendilerini doğru biçimde değiştirenlere karşı adildir. Yalnızca yanlış önceliklerde ısrar etmek için yeterli değildir. Kamusal eğitim ve araştırma için para harcamakta yarar yok; çünkü karşılaştırmalı üstünlükler tezine göre, gelişen ülkeler toplam değerli malları ucuza satmanın mümkün olduğu piyasanın uygun ortamlarının peşine düşmek zorundadır. Yapısal dışlamanın meşrulaştırılması sürecinin eleştirisi, sol partiler ile küreselleşme ideolojisine ve teknolojik determinizme karşı olan sendikaların yükselen bağımlılıkları tarafından muğlaklaştırıldı. Bu bağlamda, işsizliğin ve işçilerin kararsızlığının sorunları işçilerin vasıflarına bağlanarak açıklandı. Bu, dışlama gibi, bireylerin yanlış eğitsel seçenekleri nedeniyledir. Şu durumda, tek gerçekçi alternatif profesyonel eğitimdir. CUT ya da Força Sindical ile birleşmeyen Brezilya sendikalarının büyük bölümü vasıf ve kendi kurumları için eğitim kursları elde etmek amacıyla hükümet ile anlaşma yapmak için belirlenmiştir. Aynı zamanda hükümet tıpkı Lula da Silva nınki gibi neo-liberalizme karşıtlık içinde seçildi, kamusal ve parasız yüksek eğitimin henüz toplumsal olmadığı ve Devletin iyi bir eğitim yöneticisi olmadığı inancını birleştirerek, eğitim politikalarına önderlik etmek için üçüncü sektör olarak adlandırılan sektörün teşviki, özel kurumlar tarafından eğitimsel hizmetler sunulmasını temin etmek için. Kamusal eğitimin parçalara ayrılmasına karşı koymak için esaslı bir önkoşul, şu andaki hükümetin politikalarının dayalı olduğu önvarsayımları eleştirmektir. Bu çalışma, Dünya Bankası tarafından formülleştirilen kavramsal matrislerini düşünmeksizin, anlamları ve önemlerinin kavranmaları mümkün olmayan yürürlükteki reformların eleştirisinin inşasına katkıda bulunur. Dipnotlar: [1] Makalenin genişletilen ve güncelleştirilen halinin orijinali Portekizce olarak Outubro Dergisi nde yayınlanmıştır. Outubro, Journal of the Institute of Socialist Studies, Sao Paulo, Mayıs 1999 (ISSN 1516-6333), s: 19-30. [2] Roberto LEHER, Rio de Janerio Federal Üniversitesi. [3]Evren HASPOLAT, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi Doktora Öğrencisi, evrenhaspolat78@yahoo.com [4] Deniz Yıldırım, Ankara Üniversitesi SBF Siyaset Bilimi Doktora Öğrencisi, Eğitim Sen Uluslar arası İlişkiler Uzmanı, yildirimdeniz79@yahoo.com [5] Brezilya Ulusal İşçi Sendikası danışma kurulu-konseyi-yönetim kurulu. [6] Wycliffe: Roma Katolik doktrinine karşı çıkan ve Protestan Reformasyonu nu umut eden İngiliz teolog. [7] Marta Solomon, Federal üniversitelerde hâla tartışmayı tahrik eden parasızlıkücretsizlik. Folha de Sao Paulo, p. C 4, 03.08.2003. Diğer taraftan, 8 milyar ABD doları olası

borçlanma için (gelecek dört yıla yayılacak olan), Banka parasızlık prensiplerinin gözden geçirilmesini beklemektedir. [8] UNESCO da Lula nın eğitim bakanı, Cristovao Buarque kamu kurumlarından mezun olmuşlar için fark gözeten bir vergi önerisini savundu. Bu yolla ders bedellerini öderler diyerek kamusal yüksek öğretim kurumları ile ilgili yasada 206 maddenin değiştirilmesi gerektiğini öne sürdü.

Kaynakça: AMIN, S. Les défis de la mondialisation. France: L Harmattan, 1996. ARCHIBALD, G. Les États-Unis et L Unesco. Paris: Publ. de la Sorbonne, 1993. Arruda, M. Ajustando a economia para o desenvolvimento participativo. Genebra: Centro para o Nosso Futuro Comum, The Bulletin, Março,1994. BAUM, W.C.; TOLBERT, S.M. Investing in development: lessons of World Bank experience. Wash. D.C.: BIRD/ World Bank; NY: Oxford University Press, 1985. CAUFIELD, C. Masters of illusion: the World Bank and the poverty of nations. New York: Henry Holt, 1996. CHOMSKY,N & DIETERICH, H. La sociedad global. México: Ed. Joaquín Moriz, 1995. Chossudovsky, M. Globalización de la pobreza y nuevo orden mundial. México D.F, Siglo XXI, 2002. COLBY & DENNETT, Seja feita a vossa vontade. RJ: Record, 1998. DEZALAY, Y e GARTH, B. Le Washington Consensus : contribution à une sociologie de l hégémonie du néolibéralisme. Actes de la recherche en science sociales, 121/122, Mars, 1998. DUMÉNIL,G.; LÉVY, D. La dynamique du capital- un siécle d économie américaine. Paris: PUF, 1996. Frigotto, G. Educação e a crise do capitalismo real. SP: Cortez, 1995. GEORGE, S., SABELLI, F. Faith e Credit: the World Bank s Secular Empire. Boulder, San Francisco: Westview Press, 1994. Gonçalves, R. Lula: Aposta perdida, Praia Vermelha, CFCH/UFRJ, dez. 2003 (www.outrobrasil.net) HIRST, P. & THOMPSON, G. Globalização em questão. Petrópolis, RJ: Vozes, 1998. HOLLOWAY & PELÁEZ, Aprendendo a curvar-se: pós-fordismo e determinismo Tecnológico. Outubro, n.2, Novembro de 1998. LAÏDI, Z. Enquête sur la Banque Mondiale. Paris: Fayard, 1989. LEHER, R. Da ideologia do desenvolvimento à ideologia da globalização: a educação como estratégia do Banco Mundial para alívio da pobreza. Tese de Doutorado, USP, 1998. Projetos e modelos de autonomia e privatização das universidades públicas. In: Gentili, P. (Org.) Universidades na penumbra: neoliberalismo e reestruturação universitária. SP: Cortez Ed., 2001. O governo Lula e os conflitos sociais no Brasil. Revista del Observatório Social de América Latina [Año IV No 10 Enero-Abril 2003] OSAL. Buenos Aires: CLACSO, 2003a. (www.clacso.org) OSAL. Reforma universitária do governo Lula: protagonismo do Banco Mundial e das lutas antineoliberais. Folha Dirigida (Caderno de Educação), 16 a 22 de dezembro de 2003b, p. 15. (disponível em www.outrobrasil.net) McNAMARA, R.S. In retrospect: the tragedy and lessons of Vietnam. New York: Vintage Books, 1996. MINISTÉRIO DA EDUCAÇÃO. Plano Nacional de Educação. Brasília, D.F.: INEP, 1997. PAULANI, L.M. Brasil Delivery: razões, contradições e limites da política econômica nos primeiros seis meses do governo Lula (2003) (www.outrobrasil.net). PAYER, C. The World Bank: a critical analysis. NY: Montly Review Press, 1982. ROSTOW, W. W. As etapas do desenvolvimento econômico. RJ: Zahar Ed., 1964.Scheman,1988 STEWART, T. A. La nueva riqueza de las organizaciones: el capital intelectual.buenos Aires. Ed. Granica, 1998.

STIGLITZ, Joseph E. El malestar en la globalización. Buenos Aires: Taurus, 2002. WORLD BANK. Education: Sector Working Paper, Wash. D.C., 1974. Education: Sector Working Paper, Wash. D.C., 1980. La Enseñanza Superior. Wash.: World Bank, 1995. Proceedings of the World Bank: Annual Conference on Development Economics, 1994. EUA: BIRD, 1995. ---------- --------- Priorities and strategies for education: a World Bank Review. Wash.D.C.: BIRD/World Bank, 1995. Higher education in developing countries: peril and promise. Wash. 2000.