BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ AÇISINDAN SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUĞUN HAKLARINA. BİR BAKIŞ ve BİR ÖNERİ. Mustafa SALDIRIM. Samsat C.



Benzer belgeler
TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

T U T U K L A M A v e T U T U K L A M A S Ü R E L E R İ

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

Milletlerarası Ceza Hukuku (Özgenç)

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

Av. Ülkercan Özbey İlhan Ankara Barosu CMK ve Gelincik Merkezi Üyesi

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1

5237 TCK DEĞĠġĠKLĠK TASARISI Cinsel Suçlarla Ġlgili Bölüm. Önerilen DeğiĢiklik Cinsel saldırı (Tasarı Madde 42)

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun. Kanun No:5252. Resmi Gazete:13 Kasım BİRİNCİ BÖLÜM.

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN ileti5252

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Türkiye de Çocukların Terör Suçluluğu. Dr. Yusuf Solmaz BALO

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 25642)

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

Tanzimat tan Günümüze Anayasal Gelişmelerde Temel Hakları Sınırlayan Ceza Muhakemesine İlişkin Düzenlemeler

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

SPKn İDARİ PARA CEZALARI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÖZET...VII ABSTRACT...VIII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR LİSTESİ...XV GİRİŞ...1

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

4 Ocak 2004 Tarihli Resmi Gazete Sayı: Başbakanlık Genelgesi 2004/12 Dilekçe ve Bilgi Edinme Hakkının Kullanılması

Amaç MADDE 1 Kapsam MADDE 2

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832

TEMEL YASALAR /DÜZENLEMELER

Karar No: 388/2 Karar Tarihi:

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : Kanun Kabul Tarihi : 25/05/2005. Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2005. Resmi Gazete Sayısı : 25832

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

SANIĞIN TEMYİZ AŞAMASINDAKİ TUTUKLULUK HALİNİN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI IŞIĞINDA İFADE ETTİĞİ ANLAM VE BUNUN İÇ HUKUKUMUZDAKİ YANSIMASI:

Kanun No Kabul Tarihi: 22/11/2007

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

DENETİMLİ SERBESTLİK HİZMETLERİ KANUN. BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Tanımlar, İlkeler ve Yükümlülükler. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

MÜKERRİR HÜKÜMLÜLERİN İNFAZINDA MÜDDETNAME HESAPLAMALARI:

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

BİRİNCİ KISIM KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) Sonrasında Zamanaşımı Uygulaması

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı HATA BİLDİRİM FORMU (Usulsüzlük, Yolsuzluk, Etik Kural İhlali)

: Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) yayımlandı.

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

Etkin Soruşturma Yükümlülüğü (CMK m. 172/3)

7536 İKİNCİ BÖLÜM Görev, Yetki ve Sorumluluklar

KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Ceza Hukukuna Giriş. Ceza Hukukuna Giriş (Özgenç)

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : Kanun Kabul Tarihi : 25/05/2005. Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2005. Resmi Gazete Sayısı : 25832

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

İnfaz hukukunun zaman bakımından uygulanması, İlamların infazı, Türk Ceza Sistemi, Koşullu salıverme

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

DENETİMLİ SERBESTLİK VE YARDIM MERKEZLERİ İLE KORUMA KURULLARI KANUNU

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

4857 SAYILI İŞ KANUNU'NA GÖRE UYGULANACAK PARA CEZALARI

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Genç Asliye Ceza Mahkemesi

BATMAN BAROSU ÇOÇUK HAKLARI KOMİSYONU

CEZA MUHAKEMESİNDE SES VE GÖRÜNTÜ BİLİŞİM SİSTEMİNİN KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. (Resmi Gazete: 20 Eylül 2011, sayı: 28060) BİRİNCİ BÖLÜM

Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No Kabul Tarihi :

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI

OHAL KAPSAMINDAKİ SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARDA AVUKATLARIN SAVUNMA HAKLARININ KISITLANMASI KONULU ARAMA KONFERANSI SONUÇ RAPORU

T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

KARŞILAŞTIRMA TABLOSU

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ

CUMHURİYET BAŞSAVCILIKLARI VE MAHKEMELERCE ALINACAK TANIK KORUMA TEDBİRLERİNE İLİŞKİN ESAS VE USULLER HAKKINDA YÖNETMELİK

4857 SAYILI İŞ KANUNU CEZA HÜKÜMLERİ İdari Para Cezaları YTL. Bu durumdaki her işçi için 88 YTL para cezası verilir.

Ödenek Üstü Harcama Nedir? Ödenek Üstü Harcama Yapılmasının Yaptırımı Nedir?

TÜRK YARGI SĠSTEMĠ CEZA MAHKEMELERĠ-I Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

(Resmî Gazete nin tarihli ve sayısında yayımlanmıştır.) Karar No: 282/2 Karar Tarihi:

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle diğer kanunlarda aşağıda belirtilen fiiller için idari para cezası öngörülmüş olsa dahi ayrıca bu Kanunun;

9 Şubat 2017 Perşembe Günü Saat da Yapılan Mahkeme Toplantısında Görüşülen Dosyalar ve Sonuçları (*)

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

İktisat Bölümü CEZA USUL HUKUKU BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

İÇİNDEKİLER. Ceza Hukuku Genel Hükümler

Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (5219 sayılı, numaralı, nolu yasası)

İTHALAT SÜRECİNDE TAHSİL EDİLEN EK MALİ YÜKLERİN HUKUKSAL ANLAMI

4734 sayılı Kamu İhale Kanununda düzenlenen cezai ve idari yaptırımlar ile sorumluluk hükümleri; İhale dışı bırakılacak olanlar, İhaleye katılamayacak

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

ADLÎ SĠCĠL KANUNU Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005

Kabul Tarihi :

Transkript:

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ AÇISINDAN SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUĞUN HAKLARINA BİR BAKIŞ ve BİR ÖNERİ Mustafa SALDIRIM Samsat C. Savcısı GİRİŞ Çocuk hakları alanında ilk adım 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti döneminde Cenevre de beş ilkeden oluşan bir bildirge ile atılmıştır. Bu bildirge daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından benimsenerek 20 Kasım 1959 tarih ve 1386 (XIV) sayılı kararı dönüştürüldü. Uluslararası Çocuk Yılı kabul edilen 1978 de Polonya, 1959 tarihli Genel Kurul kararına dayanarak Mirleşmiş Milletler e Çocuk Hakları Üzerine Bir Sözleşme Taslağı sundu. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu içinde bir çalışma gurubu 1987 ye kadar süren çalışmalar sonunda sözleşme hazırlıklarında ilerleme sağlandı. Taslak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi nin 30 uncu Yıldönümü olan 1989 da Genel Kurul a sunuldu ve 20 Kasım 1989 da kabul edildi. Çocuk Hakları Sözleşmesi, Türkiye adına 14.09.1990 tarihinde imzalanmış, 9 Aralık 1994 tarihinde 4058 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve Bakanlar Kurulu tarafından 23 Aralık 1994 tarihinde 94/6423 sayılı kararla onaylanarak 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Dünya çocuklarının haklarının korunmasını ve geliştirilmesini amaçlayan bu Sözleşme ile çocuk hakları konusunda evrensel standartlar getirilmeye çalışılmıştır. Türkiye, Sözleşmeyi imzalamakla bir takım yükümlülükler altına da girmiş bulunmaktadır. Sözleşmenin bazı hükümleri doğrudan doğruya uygulanabilir olduğu halde, Sözleşmede yer alan bazı hükümlerin uygulanabilmesi için yeni yasal düzenlemeler yapmak gerekecektir. Diğer taraftan mevzuatamızda yer alan sözleşmeye aykırı bazı hükümlerin de yürürlükten kaldırılması zorunludur. Biz bu çalışmamızda suça itilmiş çocuğun haklarına Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi açışından bakacağız. A. SOSYAL AÇIDAN SUÇ OLGUSU Suç olgusu tarih boyunca tüm toplumlarda yaşanan sosyal bir olgudur. Toplumsal değişme ve gelişmeye bağlı olarak, suçların algılanış biçimi, suç türleri, suç işleyen bireye karşı gösterilecek yaklaşımlar da değişmektedir. Önceleri suç işleyen bireyler, kötü, saldırgan olarak görülmekte, bu nedenle toplum dışına itilmekte, çok katı cezalara maruz kalmakta iken ve suç işleyen bireyin hakkından sözedilmezken, çağımızda suç işleyen bireye yönelik daha modern ve insan onuruna yakışan yaklaşımlar sergilenmeye başlanmıştır. Artık kasıtlı veya taksirli olarak, hukuk kurallarına uymayıp suç işleyen bireyin de yaşadığı toplumun bir parçası olarak görülmesi, insan olmalarından dolayı bazı hakları olduğu bilinci toplumlarda

yerleşmeye başlamıştır. Bu anlayış değişikliği, toplumların suç nedenleri konusundaki düşüncelerinin değişmesi ile bağlantılıdır. Önceleri suçu işleyen birey suç ile ilgili olarak tek başına ele alınmakta ve tüm sorumluluğun ona ait olduğu düşünülmekteyken, bugün bireyi suça yönelten nedenler pekçok faktörle açıklanmaya çalışılmaktadır. Toplumlar da artık içlerinde bulunan suç işlemiş bireylerden sorumluluk duymaktadırlar. Konuyla ilgili çalışma yapan diğer yazarlardan farklı olarak suçlu çocuklar (1) veya çocuk suçlular (2) ifadesi yerine suça itilmiş çocuklar ifadesini kullanmayı daha uygun buluyoruz. Hukuksal bir olay olduğu kadar aynı zamanda toplumsal bir olay da olan suç, çoğu zaman çeşitli etkenlerin meydana getirdiği uygunsuz sosyal ortamların ürünüdür. Suçu cemiyet hazırlar, fert işler şeklindeki Alfieri nin sözü çocuk yaşta olmayan suçlular bakımından biraz iddialı olarak kabul edilse bile suça itilmiş çocuklar için çok yerinde bir saptamadır.(3), Bakım ve korunmaya muhtaç, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin tamamlayamamış, toplumun onları eğitmekle yükümlü olduğu çocukların suç işlediklerinden değil ancak toplumun onları suça ittiğinden sözedilebilir. B- ÇOCUK MAHKEMELERİNİN KURULUŞU, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİ HAKKINDA KANUNA GÖRE SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUĞUN HAKLARI 1 Haziran 1982 tarihinde yürürlüğe giren 7 Kasım 1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile suça itilmiş çocukların muhakemesi için ayrı bir yargılama usulü kabul edilmiş ve çocuk suçluluğu ile ilgili çok önemli bir adım atılmıştır. Bu Kanunun 1 inci maddesinde her ilde ve merkez nüfusu 100.000 in üzerinde olan ilçelerde çocuk mahkemelerinin kurulması, bu mahkemelerde görev yapacak hâkimlerin, suça itilmiş çocukların yargılanmasını gerekli şekilde yapabilmeleri ve onların suç işlemelerinin altında yatan nedenleri daha iyi saptayıp değerlendirebilmeleri için işin mahiyetinin gerektirdiği bazı niteliklere sahip olması, Kanunun 30 uncu maddesinde mahkeme nezdinde çocukların yargılanması sırasında yardımcı olmak üzere yeteri kadar sosyal hizmet uzmanı, psiolog, pedagog veya psikiyatrın görevlendirilmesi ve bu şekilde çocuk mahkemelerinin alışılmışın ötesinde çocuk yargılanmasının gerektirdiği bir kadroya sahip olması öngörülmüştür. Kanunun 44 üncü maddesinde hakkında tedbir kararı uygulanmasına karar verilen küçükler hakkında, bu tedbirin uygulanmasına özgü resmi kurumların oluşturulması, bu çocukların infazdan sonraki durumlarının nasıl bir düzene konulacağı, eğitimi güç olan çocukların nasıl eğitileceği, küçüklerin işe yerleştirilmesi ile ilgili hususlar düzenlenmiştir. Suça itilmiş çocuklar hakkındaki soruşturma Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılır. (m.19/1) Fiili işlediği zaman onbir yaşını bitirmemiş olanlar ile onbeş yaşını bitirmemiş sağır ve dilsizlere ceza verilmesi Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile yasaklandığından bu kişiler suç nedeniyle yakalanamaz. Ancak fiil Kanunen bir seneden fazla hapis cezasını veya daha ağır bir cezayı gerektiren bir cürüm ise kimlik ve suç tespiti amacıyla yakalama yapılabilir. Kimlik tespitinden hemen sonra küçük serbest bırakılır. Suç tespitinde küçük hiçbir suretle kullanılmaz (Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği).(4) Küçüklerle ilgili işlemler mümkün olduğu ölçüde sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirilir. Küçüklere kelepçe takılmaz. (Yönt.M. 18/c- 10)

Dava açılması üzerine kollektif bir faaliyet olan muhakeme başlar. Suça itilmiş çocukların durumu gözönüne alındığında bu muhakemenin büyüklerinkinden farklı olması bir zorunluluktur. 2253 sayılı Yasaya göre çocukların muhakemesinde şikayetin geri alınmasının kamu davasını düşürmemesi, şahsî dava açılamaması, aşağı haddi üç yılı aşmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlardan dolayı tutuklama kararı verilememesi, yargılamanın gizli yapılması ve hükmün dahi gizli tefhim edilmesi (m.12,19,23,24,25) gibi farklılıklar dışında genel kuralların uygulanması esastır. (m.18) Çocuk mahkemelerinde yargılanacak olan çocuklan onbeş yaşını doldurmamış olanlardır. Bunlar da iki ayrı guruba ayrılmıştır. 1-11-15 yaş grubu arasında olanlar : Bu gruba giren çocuklardan işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek durumda olanlar, yasada o eylem için öngörülen cezanın 1/3 ü ile cezalandırılır. Eğer çocuk işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayamıyorsa hakkında 10 uncu maddedeki tedbirler uygulanabilir. 2-11 yaşından küçük gruba girenler : 11 yaşından küçük olanlara ise sadece tedbir uygulanır. Bunlara ceza verilmez. (M.10) Çocuk mahkemeleri sadece suça itilmiş çocukların davalarına bakmaz. Beden, ruh, ahlak gelişimleri veya şahsî güvenlikleri tehlikede olan, anne ve babasına karşı ağır itaatsizliklerde bulunan küçükler hakkında da veli, vasi veya bakmakla yükümlü olduğu kişi veya savcının isteğiyle 10 uncu maddede yazılı veya diğer Kanunlarda gösterilen tedbirler alınabilir. C. ÇOCUK HAKLARINA DAİR BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞMESİ İLE 2253 SAYILI YASANIN KARŞILAŞTIRILMASI 1- Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 1 inci maddesine göre Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan Kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar herkes çocuk sayılıdır. 2253 sayılı Yasaya göre ise 15 yaşını bitirmeyen küçükler tarafından işlenen ve genel mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili davalara çocuk mahkemelerinde bakılır. (m.6) Bu husus Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye uygun değildir. Diğer taraftan 1997 tarihli Ceza Kanunu Öntasarısında da yaş hadleriyle ilgili ilginç düzenlemeler ve tanımlamalar da getirilmiştir. Tasarının 101 inci maddesinin son fıkrasına göre Bu kısımdaki hükümlerin uygulanmasında küçük deyiminden, suçun işlediği sırada onaltı yaşını bitirmiş olup onsekiz yaşını doldurmamış bulunanlar; çocuk deyiminden ise, oniki yaşını doldurmuş onaltı yaşını bitirmemiş olanlar anlaşılır. Maddeden anlaşıldığı üzere tasarıyla çocuk sayılma yaşı onbeşten onaltıya, sorumluluk yaşı da onbirden onikiye çıkarılmaktadır. Değişiklik gerekçesinde bu değişikliğin temelinde bulunması gereken istatistiki ve bilimsel sebeplerin açıklanması yerine yaş sınırını değiştirmeninin önemli bir değişiklik olduğundan sözedilmekle yetinilmiştir. Halbuki ceza ehliyeti açısından sözleşmede asgarî bir yaş belirtilmemiştir. Sözleşmenin 40/3-a maddesi uyarınca sözleşmeye taraf devletlere sadece Ceza Yasasının ihlâli konusunda asgari bir yaş sınırı belirleme yükümlülüğü yüklenmiştir. Bu açılardan bakıldığında tasarının yaş hadlerini hangi standartlara göre tespit ettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca cezaî hükümlerin uygulanması açısından çocuk sayılma yaşının 18 e çıkarılmamış olmasını da insan hakları açısından bir eksiklik olarak görüyoruz.

2- Sözleşmenin 12 nci maddesinin 2 nci bendine göre...çocuğu etkileyen herhangi bir adlî veya idarî kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa özellikle sağlanacaktır. Bizim hukumumuzda 2253 sayılı Yasada yer alan ayrıksı hükümler dışında CMUK a göre yargılama yapıldığından bu yasaya bakmak gerekir. CMUK un 138 inci maddesine göre 18 yaşını bitirmeyen sanıklara talepleri olmasa dahi müdafii tayini gerektiğinden bu hususta sözleşmeye aykırılık bulunmadığı gibi sözleşmede öngörülenin de ötesinde çocuklara hukuksal yardım sağlanmaktadır. Ayrıca Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği nin 18 inci maddesinde suça itilmiş çocuklar lehine bir takım hükümler de getirilmiştir. 3- Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 37 nci maddesinin (a) bendine göre Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezaya tâbi tutulamayacaktır. Onsekiz yaşından küçük olanlara, işledikleri suçlar nedeniyle idam cezası verilemeyeceği gibi, salıverme koşulu bulunmayan ömür boyu hapis cezası da verilmeyecektir. Anayasamızın 17 nci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz. Bugün yasalarımızda insanlık dışı cezalar bulunmadığı gibi yine insan haklarına aykırı muamelede bulunulmasına yasal olanak yoktur. Bu tür eylemler Kanunlarımızda ağır bir şekilde cezaî yaptırıma bağlanmıştır. (Bkz. TCK. m. 243) Hukukumuzda idam cezası halen varlığını korusa da uygulamada TBMM tarafından bu cezaların infazına karar verilmediği için fiilen bu cezaların ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Özellikle onsekiz yaşından küçük olanlar için idam cezası verilmesi yasal açıdan da mümkün değildir. Onsekiz ile onbeş yaş arasında olanlara idam cezası yerine 20 yıldan az olmamak koşuluyla ağır hapis (TCK, m. 55/1), onbir ile onbeş yaş arasında olanlara 15 sene ağır hapis cezası verilmesi gerekir. (2253 sayılı Kanun, m. 12/1) Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 37 nci maddesinin (b) bendine göre Hiçbir çocuk yasadışı veya keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır. Bu kural hiç kimse kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın suçlu olarak kabul edilemez şeklindeki temel insan hakları ve usul hukuku prensibinin doğal sonucudur. CMUK un 104 üncü maddesinde 3842 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonra sanıkların tutuklanma şartları ağırlaştırılmıştır. Ayrıca 2253 sayılı Yasada 15 yaşından küçük olan çocukların 3 yılı aşmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren fiillerinden dolayı tutuklanamayacakları açıkca belirtilmiştir. (m.19/2) Diğer taraftan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğine göre, Fiili işlediği zaman onbir yaşını bitirmemiş olanlar ile onbeş yaşını bitirmemiş sağır ve dilsizlere ceza verilmesi TCK ve Çocuk Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile yasaklandığından bu kişiler suç nedeniyle yakalanamaz. Ancak fiil Kanunen bir seneden fazla hapis cezasını veya daha ağır bir cezayı gerektiren bir cürüm ise kimlik ve suç tespiti amacıyla yakalama yapılabilir. Kimlik tespitinden hemen sonra küçük serbest bırakılır. (m.18/a) Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesine göre de Gözaltına alınıp da serbest bırakılan kişi, yakalamaya konu olan fiil sebebiyle yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet Savcısının emri olmadıkça aynı fiilden dolayı bir daha yakalanamaz ve gözaltına alınamaz.

Çocuk Sözleşmesinin 37 nci maddesinin (c) ve (d) bentlerinde de çocukların hangi koşullar altında tutukluluk hallerini ve cezalarını geçirecekleri düzenlenmiştir. Bu nedenle ülkemizde çocuklar için çocuk ıslahevleri adı altında ceza infaz kurumları kurulmuştur. 4) Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 40 ıncı maddesinin 2 nci fıkrasının (a) bendine göre... işlendiği zaman ulusal ya da uluslararası hukukça yasaklanmamış bir eylem veya ihmal nedeniyle hiçbir çocuk hakkında ceza yasasanı ihlâl ettiği iddiası veya ithamı öne sürülemeyeceği gibi böyle bir ihlâlde bulunduğu da kabul edilemeyecektir. Bu kural kanunsuz suç ve ceza olamaz şeklindeki temel hukuk ilkesinin bir ifadesi olup hem Anayasamızda hem de Ceza Kanunumuzda Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren kabul edilmiş bir ilkedir. Anayasamızın 38 inci maddesinin 1 inci fıkrasına göre, Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan Kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Türk Ceza Kanununun l inci maddesine göre de Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile kimse cezalandırılamaz. Görüldüğü gibi Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi hem Anayasamızda hem de Ceza Kanunumuzda tam anlamıyla yer almaktadır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 40 ıncı maddesinin 2 nci fıkrasının (b) bendinde masumluk karinesi, savunma hakkı, çocuğun yakınlarına tutuklandığının veya gözaltına alındığının haber verilmesi, bağımsız mahkemeler tarafından yargılanması, bu yargılama sonucunda verilen karara karşı Kanun yollarına üst mercilerde başvurda bulunulabilmesi, ifadesi alınırken iradesini bozan etkilerden korunması, yargılandığı dili anlamaması halinde ücretsiz tercümandan yararlanması, kavuşturmanın her aşamasında özel hayatın gizliliğine saygı gösterilmesi, düzenlenmiştir. Suça itilmiş çocuğa sözleşmede yer alan bu hakları tanıyan hükümler başta Anayasamız olmak üzere Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinde yer almaktadır. Ancak daha önce de değindiğimiz gibi çocuk sayılma yaşının sözleşme uyarınca onsekiz olması gerekirken onbeş olması önemli bir eksiklik olarak görülmektedir. 5) Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 40 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrasının (a) bendine göre Ceza Yasasının ihlâli konusunda asgarî bir yaş sınırı belirlenerek, bu yaş sınırının altındaki çocuğun ceza ehliyetinin olmadığının kabulü öngörülmektedir. 2253 sayılı Yasaya göre onbir yaşından küçük olanların ceza ehliyetlerinin olmadığı kabul edilmektedir. (m.11/1). Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin (b) bendine göre de bu çocuklar hakkında önlem alınabileceği belirtilmiştir. Aynı düzenleme 2253 sayılı yasada da vardır. (m.10) Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 40 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrasına göre Koruma tedbiri, yönlendirme ve gözetim kararları, danışmanlık, şartlı salıverilme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek öğretme programları ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli düzenlemelerin uygulanmasında, çocukların durumları ve suçları ile orantılı ve kendi esenliklerine olacak şekilde muamele edilmesi sağlanacaktır. Bu madde ile parelel bir hüküm 2253 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde düzenlenmiştir. D. ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖLEŞME İLE ÇOCUK YASASININ GENEL BİR DEĞERLENDİRİLMESİ Suç ve suçlu sadece usul yasalarıyla yargılanıp matematiksel cezalarla önlenecek bir olgu ve özne değildir. Hukuksal bir olay olduğu kadar aynı zamanda toplumsal bir olay da olan suç,

çoğu zaman çeşitli etkenlerin meydana getirdiği uygunsuz sosyal ortamların ürünüdür. Çünkü ağaç yaş iken eğilir. şeklindeki bir atasözümüzde de ifade edildiği gibi insanların çocuk yaşlarda eğitilmeleri, toplumsal değerlere bağlı uyumlu bir birey olarak yetiştirilmeleri daha kolaydır. Bu konuda da sözleşme önemli hükümler getirmektedir. Yasal olarak çocuğun suç işlemesinden sonra uygulanacak tedbirler açısından sözleşme ile uyumsuzluğun bulunmadığı yukarıda belirtmişti. Ancak itiraf etmek gerekir ki çocuklara suç işlemelerinden sonra uygulanacak tedbirler konusunda yasanın öngördüğü altyapı hâlâ oluşturulmamamıştır. Bu nedenle de daha önce suç işleyen çocukların tekrar tekrar suç işleyerek önümüze geldiğini, yaşları büyüdüğü zaman da özgülüğü bağlayıcı cezalara çaptırıldıklarını gözlemlemekteyiz. Şu ana kadarki açıklamalarımızdan uygulamadaki eksikleri bir yana bırakırsak çocuk sözleşmesi ile mevzuatımız arasında temelde bir uyumluluk olduğunu dolayısıyla yasalarımızın birkaç istisna dışında sözleşmedeki standartları aşağı yukarı yakalamış olduğunu söyleye biliriz. Ancak unutmamak gerekir ki Türkiye, Birleşmiş Milletlere üye olan devletler arasında insan hakları açısından vasat bir üçüncü dünya ülkesi değildir. Kendisine batılı gelişmiş toplumların insan hakları standartlarını hedef almış ve bu standartları devlet politikası olarak uygulayacağını taahhüt etmiş bir ülkedir. Bu nedenle kendimizi dünya devletleriyle kıyasladığımızda olumlu bir tablo görebiliriz ama bunu yeterli kabul etmemek ve ülkemizdeki çocukların, haklarının en üstün standartlarına layık olduğunu düşünerek bu konuda çalışmak gerekmektedir. Avrupa da ilk çocuk mahkemelerinin bu yüzyılın başında kurulmaya başlandığını düşünecek olursak alınması gereken mesafenin ne kadar uzun olduğu konusunda bir fikir sahibi olabiliriz. E. SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUKLAR İÇİN BİR PROJE Diğer insan hakları sorunları gibi çocuk haklarıyla ilgili sorunların da yalnızca yasa yapmakla çözülemeyeceği gerçeğini iyi anlamak gerekmektedir. Nitekim 2253 sayılı Kanunun yürürlüğü girdiği 1982 yılından bu yana Kanunla emredilen yerlerde çocuk mahkemeleri birkaç istisna dışında kurulmadığı gibi Kanunda öngörülen tedbirlerin uygulanacağı kurumlar da ihdas edilememiş, öngörülen altyapı oluşturulamadağı gibi bu konuda çaba da gösterilmemiştir. Ancak bu olanaksızlıklara rağmen uygulamacı bir çözüm yolu bulabilir. Bu bağlamda Çanakkale Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından uygulanmaya başlanan Suçlu Çocukların Yeniden Sosyalizasyonu Projesi Türkiye de ilk olma özelliği itibariyle başarılı bir atılımdır. Bu projeyi yürüten toplum merkezinde suça itilmiş çocuklara ve ailelerine yardım edilmekte, onların topluma kazandırılması için uzmanlar çalışmaktadır. Ayrıca bu proje kapsamında ceza mahkemelerinin talepte bulunmaları halinde 2253 sayılı Yasanın 20 nci maddesine göre inceleme yapılabilmektedir. Toplum merkezinin hizmet bölgesinde ikamet eden 11-18 yaş döneminde suç işlemiş çocuklar ve onların aileleri bu projenin hedef kitlesini oluşturmaktadır. Bir çocuğun suç işlediği adliye tarafından toplum merkezine bildirilmekte ve en kısa süre içinde toplum merkezinde çalışan uzmanlar tarafından suça itilmiş çocuk ve ailesi ile görüşülerek çocuğun rehabilitasyonu için gerekli çalışmalara başlanılmaktadır ve gerektiğinde çocuğun ailesine maddî ve manevî destekte de bulunulmaktadır. Suça itilmiş çocuğun yeniden sosyalizasyonu sırasında adliye ile de işbirliği yapılmaktadır. Türkiye de suça itilmiş çocuklarla ilgili normal adlî işler dışında yapılan bir çalışma yoktur. Suç işleyen çocuklar 2253 sayılı Yasanın 10 uncu maddesinde öngörülen kurumların halen oluşturulmaması nedeniyle işledikleri suçun anlam ve sonuçlarını kavrayamayacak durumdaysalar mahkeme tarafından velilerine teslim edilmekte diğer bir anlatımla suç ortamına geri gönderilmektedirler. Çocukların işledikleri suçun anlam ve sonuçlarını

kavrayabilecek durumda olmaları halinde ise onlara sadece hapis veya para cezası verilebilmektedir. Mahkemelerin bu konuda başka türlü tedbir uygulama olanakları da yoktur. Kısaca özetlenen bu sistem içerisinde çocuk, işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayacak kadar büyüyünceye kadar birkaç kez üstelik mahkeme kararıyla veliye teslim edilerek suç ortamına itilmekte, suç ortamına itilen çocuktan ise suç işlememesi beklenmektedir. Çocuğu ailesinin mi? arkadaşlarının mı? ya da yanında kaldığı herhangi bir kimsenin suça itmiş olduğu, çocuğun suç işlemesinin ardında yatan sebepler hiç araştırılmamaktadır. Diğer taraftan suç işleyen çocuğun suç ortamından kurtulması için ona el uzatılmamakta, kötü sosyal koşulların vahşi ortamına terkedilmektedir. Suça itilmiş çocukların topluma kazandırılması için Türkiye nin bir politikasının olmaması büyük bir eksikliktir. Bu eksikliğin giderilmesi için her ilde Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı Suça İtilmiş Çocukların Topluma Kazandırılması Merkezi kurulmalıdır. Bu merkezde yeterli sayıda sosyal hizmet uzmanı, pedegog ve psikolog çalıştırılmalıdır. Bu merkezin çalışma ilkeleri şu şekilde olmalıdır. 1- Suça itilmiş çocukların yeniden sosyalizasyonu için yapılan tüm çalışmalarda çocuk haklarına saygı gösterilmelidir. 2- Kendileri ile ilgili yapılacak tüm çalışmalarda suça itilmiş çocukların ve ailelerin istekleri dikkate alınmalıdır. 3- Çocuğun suç işlemesinden dolayı toplumdan dışlanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. 4- Toplumda suça itilmiş çocuklara karşı sorumluluk duygusu geliştirilmelidir. 5- Diğer gönüllü ve resmî kuruluşlarla koordinasyon sağlanarak çalışma yütürülmelidir. 6- Adalet Bakanlığı, sosyal hizmetlerden sorumlu Bakanlıkla işbirliği yaparak olabildiğince Cumhuriyet Başsavcılıklarının da Suça İtilmiş Çocukların Topluma Kazandırılması Merkezi ne yardımcı olmasını sağlamalıdır. 7- Çalışmalarda özel hayatın gizliliğine saygı gösterilmelidir. S O N U Ç Toplum olarak çocukların suç işlememeleri için gerekli sosyal, ekenomik, eğitsel politikaların ciddi şekilde saptanarak, kararlılık içerisinde uygulanmasına çalışılması gerekmektedir. Bu konuda sadece kamu kuruluşlarına değil, bugünkü çoğulcu demokrasinin tanımına uygun olarak toplumun her kesimine önemli görevler düşmektedir. Zaman ve koşulların elverdiği en etkili tedbirlerle bir suçun önlenmesine çaba gösterilmemişse o suçun cezalandırılması haklı görülemez şeklindeki Beccari nin sözüne katılmamak mümkün değildir. Özellikle suçlunun bir tanımının da başkasını hesaba katmayan kişi olduğu dikkate alındığında çocukları hesaba katmayan bir toplumun da çocuklara karşı suç işlediğini söylemekte herhangi bir yanlışlık göremiyorum.